-
Emrazı Sariye 2 Bulaşıcı Hastalıklar
Bulaşıcı hastalıkları geçmiş ümmetler için azap, bu ümmet için ise rahmet ve şehâdet (şehîdlik) vesîlesi kılan Allâh-u Te‘âlâ’ya sonsuz hamd-ü senâlar olsun. Nihâyetsiz salât-ü selâmlar kendisi hürmetine azapların rahmete dönüştüğü Rasûlüllâh (Sallellâhu Aleyhi ve Sellem)in, kendilerinin yüzü suyu hürmetine salgınlardan Allâh-u Te‘âlâ’ya sığındığımız Ehl-i Beyti’nin ve tâûn gibi bulaşıcı hastalıklar nedeniyle şehîd olan ashâbının ve cümle sahâbesinin üzerine olsun. Şu bilinsin ki; bu risâle “Corona” adıyla ortaya çıkan bulaşıcı bir hastalığın Çin’de başlayıp tüm dünyâyı sarması ve bizim memleketimize de uğraması nedeniyle telîf edilmiştir. Bu risâle; bulaşıcı hastalıkların geçmiş ümmetler hakkında büyük bir azap olduğu hâlde bu ümmet hakkında ne türlü keffâretlere ve türlü rahmetlere sebep olacağı ve ölümle sonuçlanırsa şehîdliğe vesîle olacağını beyân etmektedir. Ayrıca bundan korunma ve kurtulma sebepleri hakkında hadîs-i şerîf ve rivâyetlerde zikredilen duâların beyânı gibi önemli konuları ihtivâ etmektedir. Tabî ki bütün belâlar nefislerimizin şerlerinden kaynaklanmaktadır. Nitekim وَمَٓا اَصَابَكُمْ مِنْ مُص۪يبَةٍ فَبِمَا كَسَبَتْ اَيْد۪يكُمْ وَيَعْفُوا عَنْ كَث۪يرٍۜ “Size isâbet eden herhangi bir musîbet, kendi ellerinizin (bi’l-fiil) kazanmış olduğu (kötü) şeyler(in uğursuzluğu) sebebiyledir. Yine de O, birçoğunu affetmekte (ve onlara cezâ vermemekte)dir. (Aksi takdirde yeryüzünde hiçbir canlı bırakacak değildir.)” (eş-Şûrâ Sûresi:30) kavl-i şerîfi bu hakîkati nâtıktır. Bütün belâların günahlarımız sebebiyle başımıza geldiği husûsundaki bâzı hadîs-i şerîfleri risâlemizin içinde bulacaksınız. Hazreti Mevlânâ (Kuddise Sirruhû) da: أَبْر بَرْ نَابَدْ پَي۪ى مَنْعِ زَكَاةْ وَزْ زِنَا أُفْتَدْ وَبَا أَنْدَرْ جِهَاتْ “Zekâtlar tam verilmediğinden bulutlar gelmiyor, Zinâ çoğaldığındandır ki altı yönden vebâ yayılıyor.” beyitlerinde zekât verme farzı terk edildiğinden dolayı yağmurların yağmamasından, mahsullerin eksikliğinden ve bereket kalmadığından bahsediyor. Vebâ gibi bulaşıcı hastalık mikroplarının da zinâ gibi fuhşiyât yüzünden yayıldığına dikkat çekiyor. Zâten Abbâs (Radıyallâhu Te‘âlâ Anh)ın, yağmur duâsı öncesinde buyurmuş olduğu: اَللّٰهُمَّ إِنَّهُ لَمْ يَنْزِلْ بَلَاءٌ إِلَّا بِذَنْبٍ وَلَمْ يُكْشَفْ إِلَّا بِتَوْبَةٍ “Ey Allâh! Şu bir gerçektir ki; her belâ(ya sebep olan kader) mutlakā bir günah sebebiyle (gökten) inmiştir ve o (yazının meydana getirdiği sıkıntı) ancak tevbe ile açılmıştır.” (ed-Dînevrî, el-Mücâlese, rakam:727, 3/102; İbnü ‘Asâkir, Târîhu Medîneti Dimeşk, 26/358; İbnü Hacer el-‘Askalânî, Fethu’l-Bârî Şerhu Sahîhi’l-Buhârî, rakam:1010, 2/497; el-Kastallânî, İrşâdü’s-sârî, rakam:1010, 2/238; Aynı mlf., el-Mevâhib, 3/374) şeklindeki âyet ve hadîslere dayanan bu beyânı da aynı noktaya temâs etmektedir. Hâl böyle olunca bizlere de bütün günahlarımızdan tevbe-i nasûh ile Allâh-u Tebârake ve Te‘âlâ’ya dönerek çokça tevbe istiğfâr etmek düşüyor.
140.25 ₺ -
Örnek Çeviri Metinlerle Mantık İlmine Giriş
insanın değişmez doğasını oluşturan ‘bilmek’ ne demektir? Bu sorunun yanıtı, insanın bizzat ‘bilmesini’ düşünme konusu yaparak çözümlemekle mümkündür. İlkçağlardan bu yana birçok düşünür bu soru ile ilgilenmiş, bilmenin düşünmeye konu yapılması sonucu insanın nasıl bildiğini inceleyen, mantık adını verdiğimiz bir düşünme bilimi, bir sayma ve ölçme bilimi ortaya çıkmıştır. Böylece bilgeler, bilmenin yöntemini ortaya çıkarınca kendisine, doğaya ve tüm varlığa ilişkin bilgisini yeniden gözden geçirmeye başlamıştır. İslam Felsefesi ve özellikle de Mantık alanlarındaki araştırmalarıyla tanınan değerli yazar Prof. Dr. Ali Durusoy bu eseriyle ilk dönemdeki başlıca Müslüman filozofların mantıkla ilgili görüşleri üzerindeki kapsamlı bir araştırma sunuyor. Esas alınan filozofların görüşlerini içeren ve pek çok farklı kaynaktan derlenmiş metinler yazarın kurguladığı bütüncül çerçevede yerli yerine oturuyor…
221.10 ₺ -
-
Emrazı Sariye 1 Bulaşıcı Hastalıklar
Emrazı Sariye Bulaşıcı Hastalıklar ve Korunma Yolları Bulaşıcı hastalıkları geçmiş ümmetler için azab bu ümmet için ise rahmet, şehadet ve şehîdlik vesilesi kılan Allahü Tealaya sonsuz hamd-ü senâlar olsun. Nihâyetsiz salât-ü selâmlar kendisi hürmetine azapların rahmete dönüştüğü Rasûlüllâh (Sallellâhu Aleyhi ve Sellem)in, kendilerinin yüzü suyu hürmetine salgınlardan Allâh-u Te‘âlâ’ya sığındığımız Ehl-i Beyti’nin ve tâûn gibi bulaşıcı hastalıklar nedeniyle şehîd olan ashâbının ve cümle sahâbesinin üzerine olsun. Şu bilinsin ki; bu risâle “Corona” adıyla ortaya çıkan bulaşıcı bir hastalığın Çin’de başlayıp tüm dünyâyı sarması ve bizim memleketimize de uğraması nedeniyle telîf edilmiştir. Bu risâle; bulaşıcı hastalıkların geçmiş ümmetler hakkında büyük bir azap olduğu hâlde bu ümmet hakkında ne türlü keffâretlere ve türlü rahmetlere sebep olacağı ve ölümle sonuçlanırsa şehîdliğe vesîle olacağını beyân etmektedir. Ayrıca bundan korunma ve kurtulma sebepleri hakkında hadîs-i şerîf ve rivâyetlerde zikredilen duâların beyânı gibi önemli konuları ihtivâ etmektedir. Tabî ki bütün belâlar nefislerimizin şerlerinden kaynaklanmaktadır. Nitekim وَمَٓا اَصَابَكُمْ مِنْ مُص۪يبَةٍ فَبِمَا كَسَبَتْ اَيْد۪يكُمْ وَيَعْفُوا عَنْ كَث۪يرٍۜ “Size isâbet eden herhangi bir musîbet, kendi ellerinizin (bi’l-fiil) kazanmış olduğu (kötü) şeyler(in uğursuzluğu) sebebiyledir. Yine de O, birçoğunu affetmekte (ve onlara cezâ vermemekte)dir. (Aksi takdirde yeryüzünde hiçbir canlı bırakacak değildir.)” (eş-Şûrâ Sûresi:30) kavl-i şerîfi bu hakîkati nâtıktır. Bütün belâların günahlarımız sebebiyle başımıza geldiği husûsundaki bâzı hadîs-i şerîfleri risâlemizin içinde bulacaksınız. Hazreti Mevlânâ (Kuddise Sirruhû) da: أَبْر بَرْ نَابَدْ پَي۪ى مَنْعِ زَكَاةْ وَزْ زِنَا أُفْتَدْ وَبَا أَنْدَرْ جِهَاتْ “Zekâtlar tam verilmediğinden bulutlar gelmiyor, Zinâ çoğaldığındandır ki altı yönden vebâ yayılıyor.” beyitlerinde zekât verme farzı terk edildiğinden dolayı yağmurların yağmamasından, mahsullerin eksikliğinden ve bereket kalmadığından bahsediyor. Vebâ gibi bulaşıcı hastalık mikroplarının da zinâ gibi fuhşiyât yüzünden yayıldığına dikkat çekiyor. Zâten Abbâs (Radıyallâhu Te‘âlâ Anh)ın, yağmur duâsı öncesinde buyurmuş olduğu: اَللّٰهُمَّ إِنَّهُ لَمْ يَنْزِلْ بَلَاءٌ إِلَّا بِذَنْبٍ وَلَمْ يُكْشَفْ إِلَّا بِتَوْبَةٍ “Ey Allâh! Şu bir gerçektir ki; her belâ(ya sebep olan kader) mutlakā bir günah sebebiyle (gökten) inmiştir ve o (yazının meydana getirdiği sıkıntı) ancak tevbe ile açılmıştır.” (ed-Dînevrî, el-Mücâlese, rakam:727, 3/102; İbnü ‘Asâkir, Târîhu Medîneti Dimeşk, 26/358; İbnü Hacer el-‘Askalânî, Fethu’l-Bârî Şerhu Sahîhi’l-Buhârî, rakam:1010, 2/497; el-Kastallânî, İrşâdü’s-sârî, rakam:1010, 2/238; Aynı mlf., el-Mevâhib, 3/374) şeklindeki âyet ve hadîslere dayanan bu beyânı da aynı noktaya temâs etmektedir. Hâl böyle olunca bizlere de bütün günahlarımızdan tevbe-i nasûh ile Allâh-u Tebârake ve Te‘âlâ’ya dönerek çokça tevbe istiğfâr etmek düşüyor.
140.25 ₺ -
El Ezkar Tercüme ve Şerhi 2 Cilt Termo Deri
İmâm Nevevî'nin namaz, oruç, evlilik, yolculuk vb. durumlarda yapılacak zikir ve duaları sahih hadis kaynaklarından derleyip bir araya getirdiği eseri el-Ezkâr, Prof. Dr. Mehmet Yaşar Kandemir'in tercüme ve şerhiyle çıktı.
1870.00 ₺ -
Zindan Hatıraları
Bu kitaptan, yeryüzünün tağutlarının, Allah ve İslam düşmanlarının, Allah'ın dinine sarılıp Kur'an'ın gösterdiği istikameti yol edinenlere reva gördükleri zulüm ve işkencelerden bir kesiti, Zeynep Gazali'nin başına gelenleri dehşetle okuyacaksınız. Sırf "Rabbim Allah'tır" dediği, Allah Teala'nın gösterdiği istikamette yürüdüğü, tağutların kirli saltanatlarına teslim olmadığı için bir müslüman kadının başına gelen dehşet verici işkenceleri, tüyleriniz diken diken olarak okuyacak; İslam için nelere katlanılabileceğini göreceksiniz.
97.50 ₺ -
-
-
Allahı İnkar Mümkün müdür
Allah'ı İnkâr Mümkün müdür? Şehbenderzâde Filibeli Ahmed Hilmi bütün eserleri serimizin yedinci kitabı olarak Büyüyenay Kitaplığına katılıyor. Eser, “Tarih-i İslâm'ın Birinci Zeyli: Allah'ı İnkâr Mümkün müdür? yahut Huzur-ı Fende Mesâlik-i Küfür [Felsefe-i Mâ Fevka't-Tabiâ Mebahisi]” künyesiyle Hikmet Matbaa-i İslamiyesi'nde 28 Kasım 1911'de yayımlanmıştır. Ahmed Hilmi, “Okuyucularla Bir Hasbihal” başlıklı takdim yazısında “Fena bir şiiri okuyan bir adam, biraz vakit kaybetmiş olmaktan başka bir zarar görmeyebilir, lakin yanlış ve mûzır bir ahlâkî ve felsefî düstûru okuyup da hakikat diye kabul eden bir adam, olabilir ki saadetini ve belki maîşet zevkini ve hatta hayatını zehirler.” dedikten sonra bu eseri meydana getiren temel düşünceyi ise şöyle açıklıyor: “Medeniyeti taklidî bir surette almanın zararlarına doğrudan doğruya maruz olan vatanın gençleridir. Hem de yalnız yüksek tahsil ve lise tahsili gören ve görmek isteyenleri değil, sirâyet etme ve umuma yayılma suretiyle bütün vatan gençleridir… Bu milleti Avrupa'dan körü körüne ve en âdileri arasından eğreti olarak alınan beş on felsefî düstur ile diğer bir kalıba şekillendirmeye kalkışmak... Şekli itibarıyla kahkahalarla gülünecek fakat öldürücü ve vahim neticeleri itibarıyla ağlanacak bir hâlettir. Zaten böyle câhilâne bir emelin, velev ki, saf bir niyetle olsun, hiçbir iyi ve güzel netice veremeyeceğini tecrübeyle görüp anlamayan kalmadı…” Filibeli Ahmed Hilmi eseri üç maksadı ihtiva edecek tarzda tasnif ettiğini söyler. Buna göre, eser ilk olarak “Vâcibü'l Vücûd-ı nâ-mütenâhîyi” ispat maksadıyla yazılmıştır. İkinci olarak eser “felsefe-i mâ bâde't tabîiye-metafizik/fizikötesi felsefe” kitabı vazifesini görecektir. Üçüncü olarak da bu eser, “materyalizm mesleğine ve küfür meşrebine sâlik olanların göstermek istedikleri delillerin ve sebeplerin fennen ve hikmeten kıymet ve keyfiyetini apaçık bir suretle muhâkeme ve tenkit imkânını” verecektir. Bunu yaparken mevcut fenlerin son fikirleri ve bunlardan sahîh surette çıkabilen neticeler, bu neticeleri kendisine meslek edinenlerin haksız fikirleri, “sırf fen ve hakikat namına ve medeniyet âleminin en büyük ulemâsının içtihadları ve fikirleri doğrultusunda” meydana koyulacaktır. Aynı zamanda bu eser, birçok felsefî düşünce ve akımı eleştiri süzgecinden geçirmesi özelliğiyle de, kısmen felsefe tarihi kitabı vazifesini de yerine getirmektedir.
210.00 ₺ -
Hikmetli Sözler Orta Boy Ciltli
Mahmud Efendi Hazretleri’nin bütün sohbetlerinde üzerinde durduğu üç ana konu; ilim, amel ve ihlastır. Kendisinin bu hususta defaatle ifade ettiği vechile: * “İlim, amel, ihlas üçü bir arada olsun, bunları cem et, dünyayı fethedersin.“ * “Şeriat üç sacayağı üzerine kuruludur. Bunlar da; ilim, amel ve ihlastır. İlim hocalardan öğrenmekle, kitaplardan okumakla kazanılır, amel de bildiğini yapmakla olur. İhlas için ise mutlaka tarikat lazımdır.“ * “Dersli olan kardeşlerim, tarikata çalışırken görülen şeyler maksuttan değildir. Üç şeyden başkasına itibar yok; ilim, amel, ihlas.“ gibi sözleriyle bu konunun önemine işaret buyurmuşlardır. Biz de sizler için, üstadımız Mahmud Efendi Hazretleri’nin kıymetli sözlerini uzun süren bir çalışma sonucunda, “İlim“, “Amel“ ve “İhlas“ başlıkları altındaki, konularına göre tasnif ettiğimiz alt başlıklarla beraber cem ettik. Üstadımız Mahmud Efendi Hazretleri’nin kelâm-ı şeriflerinden istifade etmek isteyenler bu “Sözler“ kitabını ganimet bilmeli ve bu eserde yazılanları okurken kendisini üstadımız Mahmud Efendi Hazretleri’nin huzurunda kabul ederek okumalıdırlar. Böyle yaptıkları takdirde aynen huzurunda bulunanlar gibi bu sözlerden âzami derecede istifade edeceklerdir inşâallâh. Ali Rıza Bezzâz Hazretleri’nin, Ali Haydar Efendi Hazretleri’ne vermiş olduğu şeyhlik icâzetinde: “Bu zatın elinden tutan, hiçbir kitapta göremeyeceği ve hiçbir âlimden işitemeyeceği ilimlere nâil olur” buyurduğuna ve Ali Haydar Efendi Hazretleri’nin de: “Bende ne varsa Mahmud'uma verdim” buyurduğuna göre üstadımız Mahmud Efendi Hazretleri’nin sözlerini kabul kulağıyla dinleyenlerin de ilhama dayalı bu tür manevi ilimlere ulaşacakları muhakkaktır. Nitekim üstadımız Mahmud Efendi Hazretleri: “Bu sözlerim doğrudur. Vallâhi doğrudur, billâhi doğrudur, tallâhi doğrudur. Kafamdan atmıyorum bunları“ buyurmuştur. Öyleyse biz de İmâm-ı Rabbâni Hazretleri’nin “Mektûbât“ isimli kıymetli eserinde buyurduğu: “Ehlullahın kelamı (kalp hastalıklarına) şifa, onların bakışları (manevi hastalıklara) devadır. Onlar öyle bir kavimdir ki, onlarla oturan asla şakî (mahrum) olmaz” sözünden anlaşılan mana üzere üstadımız Mahmud Efendi Hazretleri’nin sözlerini okuyup, mûcebince amel etmeye muvaffak kılınmayı ve bu sayede Rabbimizin huzuruna selim bir kalp ile çıkmamıza vesile olmasını Cenâb-ı Allâh’dan niyaz ederiz.
257.05 ₺ -
Bilgi Üzere İman
Bu eserde: Allah Teâlâ'nın sıfatları, Peygamberlerin sıfatları ve Peygamberimiz'e has sıfatlar, İslam Dîninin beş esası: İtikad, ibadetler, muamele = kullar arasındaki alışverişler, hududlar = cezalar, âdablar, İbadetin manası, Tevhîdin manası Sırât-i müstakîm'in manası, Kul hayr ve şerden hangisini seçerse, Allah Teâlâ'nın da kulunu ona muvaffak edeceği, Rabb'imize, Peygamberimiz'e, ana babamıza, idarecilerimize saygının manası, Akrabalarımızın hakları, Öncelikle sakınmamız gereken Dînî yasaklar öz olarak açıklanmaktadır.
37.50 ₺ -
Bedu-l Emali Şerhi
Bu risâlenin giriş kısmında Müellif, eseri tanıtmaktadır: “Allah Teâlâ Zülcelal Hazretleri'ne hamd-u senâ olsun. Rasûlü'ne, âline, ashâbına ve ardınca gidenlere salât-u selamlar olsun. Zamanımızda itikadlar son derece sarsıldığı için kadın olsun erkek olsun bir Mü'minin, her şeyden evvel itikâdını Ehli Sünnet vel'Cemaate göre tashih etmesi, sonra çocuklarına da talim etmesi farzdır, hatta her farzdan önce farzdır. İmam-ı A'zam'dan itibaren zaman zaman Ehli Sünnet'ten büyük âlimler, Ehli Sünnet itikadını özetlemektedirler; Hicrî 569'da vefat eden İmam Sirâceddîn Ali bin Osman el-Ûşî el-Ferğânî de onlardan biridir. Çocuklarımıza ezberlemesi kolay olur umuduyla İmam Ûşî'nin “Bed'u-l-Emâlî Manzûmesi”ni terceme ve şerhetmeyi vazife gördüm. Tashîh-i itikad için “Şübheden Hakîkate”, “Tek Çare” ve “Şuur” adlı eserlerimizde ortalama teferruatla bilgiler yazmıştım. Bu risâlede ise bu üç eserin özetini, tashîh-i itikad için tayin edilen, İmam Ûşî'nin “Bed'u-l -Emâlî Manzûmesi = Kâside-i Lâmiye”sinin Arabîsinin kalıbında tekrar yazarak terceme ve şerhettim ve iki kere de tashîh ettim. Ayrıca Mekteb-i Sultâniyye'nin bidâyetinden itibaren nihayete kadar maarifin düstur tayin ettiği, Hicrî 1320'de vefat eden Yanya'lı Şeyh Hâfız Refi' Efendi'nin Türkçe manzum tercemesini de başına ekledim. Ehli Sünnet vel'Cemaatin itikadını öğretmeye tekeffül eden Refi' Efendi, Mekteb-i Sultâniyye'nin bidayetinde bu manzumeyi çocuklara ezberletiyordu; Rüşdiye ve A'dâdiyye mekteblerinde dahi Hâfız'ın yazmış olduğu “Kasİde-i Emâlî Türkçe Terceme-i Manzûmesi ve Şerhi” risâlesi ezberletiliyordu. Daha önce Sevgi Bağı'yla birlikte neşrettiğimiz “Bed'ul-Emâlî Şerhi” risâlesini şimdi de müstakil olarak basıyoruz. Tevfîk Allah Teâlâ'dandır.” Daha geniş olarak Müellif'in “İttibâ' Ehli Sünnete'dir” eserinde şerhedilen Bed'-ul-Emâlî Manzûmesi'nin içerdiği inanç meselelerini iyice bellemek, anlamak için bu küçük risâlenin, her zaman yanımızda bulundurup boş kaldıkça okuyabileceğimiz bir cep kitabı olarak çok faideli olacağına inanıyoruz.
37.50 ₺ -
Efendi Hazretleri ile Anılarım
Beka Mülkünden Eyledim teşrif Bu darı fenaya imtihan için. Gece gündüz muradım budur; Cemali pakini anlamak için.
140.00 ₺ -
Avamil ve İzhar
Klasikleşmiş ve değeri herkesçe kabul edilmiş olan bu Arapça gramer kitaplarının baskı ve tetipleri zamanımızın teknik ve ilmi terakkisine göre çok ibtidai kaldığından bilhassa genç nesile bu kitapları okuyup anlamak çok zor gelmeye başlamıştı .Bundan dolayı bu konuda zamanımızın ihtiyacına uygun başka kitaplar hazırlandı. Ben ise bu konuda yeni kitaplar hazırlamaktansa bu eski kitaplardaki güçlükleri ortadan kaldırmak ve eksiklerini tamamlayarak yenileştirmeyi daha faydalı gördüm. Bu kitapları anlamada güçlüğe sebep olan şeylerden biride : Arapça metninin ibtidai bir tertip ile yazılmış olmasıdır .İşte bu güçlüğü ortadan kaldırmak için Arapça metni yeni baştan zamanımızın anlayışına göre düzenledim. Mesela satırbaşları yaptım. Bazı kaidelerin başına rakam koyarak madde madde yazdım .Örnekleri ve bazı kelimeleri tırnak içine aldım. Metnin tamamını harekeledim. Nokta, virgül ,ünlem ve soru işareti gibi imlâ kaidelerini kullandım. Bunlar Arapça metni kolay anlamak için çok önemli ve faydalıdır. Bu kitaplann eski baskılarında Arapça metni anlamak için sağına ve soluna yazılmış bir çok kayd ve haşiyeler ile yapılmak istenen işi ben bir nokta veya virgül koyarak ya da tırnak içine almakla hallettiğim için bu kayd ve haşiyelerin pek çoğuna lüzum kalmadı. Bu kitapların anlaşılmasını güçleştiren hususlardan biri de ibarenin veciz ve mübhem kapalı oluşu, sanki kelime kıtlığı var gibi daima hazifli ve muğlak ifadeler kullanılmış olmasıdır. Tabi bu güçlüğü yenmek için de bir çok kayd ve haşiyeler yazılmasına lüzum duyulmuştur. Bunlardan bir kısmı Arapça metin anlamak için vazgeçilmez bir ihtiyaçtır. Ben bunlardan önemli olanları alıp parantez içine, metnin arasına, uygun yerlere koydum. Böylece Arapça metni mübhem ve muğlak olmaktan kurtardım. Bu değerli Arapça gramer kitaplarını anlamakta güçlük veren hususlardan biri de bu kitaplarda sanki bir dilbilgisi felsefesi yapılmış olmasıdır Her ilmin kendine mahsus (terimleri) ıstılahları (olduğu gibi Arapça gramer ilminin de pek çok ıstılahları vardır Tabii ki bunlann Arapçalarını olduğu gibi öğrenmek gerekir. Ancak ben bazılarının Türkçe karşılıklarını da parantez içinde ayrıca gösterdim. Metnin Türkçe tercümesini yaparken mümkün olduğu kadar Arapça aslına ve lafzına bağlı kalmaya çalıştım. Ancak bazı yerlerde Arapça metnin lafzına bağlı bir tercüme iyi anlaşılmayabilir Bu sebeple lafza bağlı kalmayı terk edip serbest hareket ederek sadece mânâyı doğru nakletmekle yetindim. Bu kitaplardan azami tayda elde etmek isteyenler önce Arapça metni okumaya çalışmalı ancak anlayamadıkları yerlerde tercümesine bakmalıdırlar. Mezkûr kitaplar tavsiye ettiğimiz bu şekle göre okunursa büyük fayda sağlanır Sadece tercümeyi okuyup kaideleri öğrenmekte tek yönlü fayda vardır Tercümeyi Arapça metin ile karşılaştırarak okumakta ise iki yönlü fayda vardır. 1 -Her Arapça cümleleri ve kelimeleri öğrenmek 2-Hem de kaideleri kolay ve kısa zamanda öğrenmek
170.10 ₺ -
Maturidiyye Akaidi
Mâtürîdiyye Akaidi adı altında istifadeye sunduğumuz eser, Hanefiyye ve Mâtürîdiyye âlimlerinden Buharalı Nûreddin es-Sâbûnî'nin (ö. 580/1184) el-Bidâye fî usûli'd-dîn isimli kitabıdır. Müellif önce el-Kifâye adıyla hacimli bir eser yazmış, sonra bunu hulâsa ederek el-Bidâye'yi meydana getirmiştir. Bu sebeple kitap takdire şayan bir itina ve dikkat ürünü olmuştur. İncelenmesinden de kolayca anlaşılacağı üzere klasik kelâm kitaplarının hemen bütün konularını içeren eserin dili sağlam, tertibi güzel, ifadesi açıktır. Müellif, kitabında Ehl-i sünnet ve Mâtürîdiyye görüşlerini ispat ve izah ettikten başka, tarafların fikirlerini öz olarak nakletmeye de muvaffak olmuştur. Kitap, Sünnî akaidin en büyük mezhebini teşkil eden Mâtürîdiyye kelâmının, gerek üslûp ve ifade gerek plan ve muhteva bakımından klasik bir eseri konumundadır. Eserin hem Arapça metni hem Türkçe tercümesinin ilim yolcuları için faydalı olacaktır.
281.40 ₺ -
-
Arapçada Bağlaçlar
Elinizdeki kitap Arapça'nın en temel meselelerinden 'bağlaç görevli edatlar' konusunu okura detaylı bir şekilde sunma iddiasındadır. Eserin oluşumunda Kahire Amerikan Üniversitesince hazırlanan THE CONNECTORS IN MODERN STANDARD ARABIC isimli çalışma esas alınmıştır. Ancak Türk okuruna zaman kazandırmak ve hatalı harekelemenin yol açacağı yanlış anlamalara engel olma gayesiyle istisnasız bütün kelimeler harekelenmiştir. Yine okura kolaylık sağlaması bakımından kitapta geçen kelimelerin Türkçe karşılıkları sonda yer alan bir sözlükte verilmeye çalışılmıştır. Belirli bir ders içerisindeki alıştırmalarla öğrendiği konuları pratize eden okur kitabın sonuna eklediğimiz metinler aracılığıyla öğrendiği bilgileri daha da sağlamlaştırma imkânına kavuşacaktır. Çalışma bilhassa aktüel Arap dilinin yaygın olarak kullanıldığı kitap, gazete, dergi ve benzeri eserlerde yer alan kompleks cümle yapılarının çözümlenmesi ve anlaşılması safhalarında okur için ufuk açıcı bir rehber olacaktır. Bu nedenle eserin İlahiyat Fakülteleri ile Arap Dili ve Edebiyatı bölümlerinde okuyan öğrencilere, çeviri işiyle uğraşan mütercimlere ve Arapça'ya bir şekilde ilgi duyan herkese yararlı olacağını ümit etmekteyiz.
306.60 ₺ -
Arapça Yazı Defteri Kadir Güneş
İki ana bölümden oluşan Arapça Yazı Defteri isimli bu çalışmada birinci bölümde imam-hatip müfredatına uygun bol kelime ve cümle alıştırmalarıyla öğrenciye temel yazma becerisini kazandırmayı, defter kısmı olan ikinci bölümle de bol pratik imkanı yapacağı ve öğrenciyi ikinci bir defter alma / taşıma külfetinden kurtaracak uygulama alanı hedeflenmiştir.
126.00 ₺ -
Hz İsmail Hz Lut
Andolsun onların (geçmiş peygamberler ve ümmetlerinin) kıssalarında akıl sahipleri için pek çok ibretler vardır." (Yusuf 111) Allah Teâlâ Kur’an’ı; biz kulları için öğüt almak, onu tefekkür ederek tane tane okumak, tevhid ve kulluk şuurunu kazanmak, kıssalar yoluyla iyi ve kötünün modellerini ortaya koyarak iyiliğe teşvik edip, kötülüklerden sakındırmak ve karanlıklardan aydınlığa çıkmak için gönderdiğini bildirmektedir. Bizler vahyi, hayatımıza rehber kılmak, bütün davranışlarımızı ona göre şekillendirmek durumundayız.
231.00 ₺ -
Hz Hatice Ahmet Cemil Akıncı
O, ahlakın ne olduğunun bilinmediği bir devrin kadınıdır. Genç yaşında dul kalmasına rağmen kötü gelenek ve alışkanlıklara kapılmamıştır. Bataklıkta iken kir tutmamış, tertemiz yaşamıştır. Servetini ihtirasına değil, hayra harcamıştır. O çağda kadının dişi bir deve kadar değeri yokken, kız çocukları kuma gömülürken, bu özellikleri kendi kendine elde etmiştir. Okumuş ve okutmuştur. Hz. Ali gibi bükülmez bir irade, bir kahraman ve ilim deryası onun elinde yetişmiştir. Onun sabırlı ve şefkatli yüreği, ayrıca maddi ve manevi fedakarlıkları İslam'ın serpilip gelişmesine paha biçilmez katkılarda bulunmuştur. Onun eşine verdiği destek ve anlayış ile İslam'ın toplumsal, ekonomik ve siyasi yükselişi arasında doğrudan bir ilişki vardır. Peygamberimizin en büyük destekçisi, dert ortağı ve ona ilk inanan insanın hayatını anlatan bu kitap alışılmış görüşlerden uzak, kendine özgü anlatımıyla okurken büyük bir zevk verecek ve pek çok şeyi yeniden düşünmeye davet edecektir. 'Allah, Hatice'den daha hayırlısını vermedi... Halk küfür içindeyken, beni yalanlarken, o doğruladı. İman etti...' Hz. Muhammed (sav)- 'Yazar Ahmet Cemil Akıncı daha evvel yayınladığı kitaplarla ustalığını ortaya koymuştur. Böylesine ilmi bir konunun romanlaştırılması oldukça mesuliyetlidir. Bu konuda gereken hassasiyetin gösterildiğine inanıyorum.' Hekimoğlu İsmail
231.00 ₺ -
Sultan Abdülhamidin Son Zevcesi
Bir defasında yanına gittiğimde, Sultan Efendi, evin mutfağında soğan ve patatesleri ayıklıyordu. Bunlar pazar artıklarından toplanmış çoğu çürük çarık şeylerdi. Kendimi tutamadım. Gözlerim doldu. ‘Oğlum, sarayda yaşadım. Hizmetkârlarım vardı. Ama gör, bak, şimdi ne haldeyim! Cenâb-ı Hak, bizi imtihan ediyor. İnşallah bu imtihanı kazanırız’ dedi Sultan II. Abdülhamid’in son zevcesi Behice Sultan’ın, Napoli’de sürgün hayatı yaşarken, kendisini ziyarete gelen genç doktora talebesi Enver Ören Bey’e söylediği ve kuvvetli bir imanın tezâhürü olan bu sözleri, bugün kolay kolay kim söyleyebilir? Zevcesi böyle olanın, kendi acaba nasıldır? *** Bir Çerkez beyinin kızı… Saraya alınmış… Devrin en kudretli hükümdarlarından biriyle evlenmiş… Zevci tahttan indirilmiş… Güzelliği ve zekâsı yanında, cesareti ile de tanınmış… Bu yolda başına çok işler gelmiş… Evlat acısı yaşamış… Yokluk çekmiş… İftiralara uğramış… Nihayet 40 sene vatanından ayrı bırakılmış... Dünya bağının güzünü de baharını da tatmış; neşenin de gamın da rüzgârını görmüş bir şahsiyet… Elinizdeki kitap, Behice İkbal Efendi’nin bir film senaryosunu andıran hayatını anlatıyor. Sultan Abdülhamid ailesinden en çok kimi severdi? Cihan Harbi’nin kopacağını rüyada nasıl görmüştü? Cinayeti haber veren kuş… Ne yer, ne içerdi? Bronşiti nasıl tedavi ederdi? Dindarlığı…
189.80 ₺ -
Kimyai Saadet Mutluluğun Sırrı
Kimyâ-i Saâdet, Huccetü'l-İslam Ebu Hamid Muhammed el-Gazâlî'nin, (505/1111) en önemli eserlerinden biri olan İhyâu Ulûmi'd-Dîn'in bir özeti mahiyetindedir. Asırlar boyu şark diyarlarında ve Anadolu'da bir başucu kitabı olarak evlerdeki yerini almış, Osmanlı toplumunda da en çok okunan kitaplardan biri olmuştur. Kimyâ-i Saâdet, İhyâ'da olduğu gibi iman, amel ve ahlaktan bahseder. Başlıca konuları şöyledir: Kendini bilmek, kalbin hakikati, insandaki kötü ve iyi vasıflar, marifetullah, insan fıtratı, dünya gerçeği, ahiret haya-tı, kabir azabı, ruhun mahiyeti, ehli sünnet itikadı, kıyamet, tekrardan dirilme, şeriata uymak… Eser titiz bir çalışmanın sonuncunda siz değerli müşterilerimizin istifadesine sunulmuştur.
390.00 ₺ -
Bülbülün Kırk Şarkısı
Selamlar ki, şeker dudaklıların vuslatı gibi içtendir, elbette onadır. Hasretler ki, âşıkların avazı kadar yanıktır, elbette onadır. Övgüler ki, özlem sözlerince füzûn ve arzular ki sevgililerin saçları misali uzun, ona, hep ona, hep onadır. O ki güldür, o ki sevgilidir, bütün mecburiyetler onadır. Çölde alevlerle küfürler kavururken insanlığı ve bir gün ortasında kızıl kayalara çarparken vahşetlerin tutuşturduğu dalga dalga nefesler, bir melek adını andı onun. Sözcükler henüz yetim, sevgiler hançer sokumlarına mahkûmdu. Goncalardan kan damlıyordu gülistanlara ve çırçır böceklerinin rüya aralığında cinayetler işleniyor; babalar kızlarını toprağa diri diri gömüyordu. Cinnet karargâhına dönen yüreklerde hep aynı boşluk vardı ve masum kelebekler çarmıha geriliyordu, yalnızca masum oldukları için... Zaman öyle bir zaman, mekân öyle bir mekândı… Ebabiller kara yere kararken Ebrehe’nin fillerini, gonca ana rahminde yetim kalıverdi. Kâbe’nin duvarını bir kırlangıç kucaklamıştı oysa, çığlık çığlığa… Ardından bir şair kollarını açıp haykırmıştı: “Yaklaşıyor yaklaşmakta olan!.. Yaklaşıyor yaklaşmakta olan!.. Yaklaşıyor yaklaş…” Avizesi cevzâ, ışığı dolunay idi gecenin... Yaklaşmakta olan, bir gül olup açtı ve yeminler edildi ömrüne. Gül açınca taşırdı insanlığın sevinç ırmaklarını ve dünya ilk kez dünya olduğunu hissetti. Bir bülbül gülün aşkına yanmış, yanmaktan kana boyanmıştı. Anlatıyordu: Zamân o gül gibi gül görmedi zamân olalı Gülün güzelliği dillerde dâsitân olalı Peygamber Efendimizin hayat hikâyesi… İskender Pala’nın güçlü kaleminden…
288.35 ₺ -
Nesebi Şerif Risalesi
Cübbeli Ahmet Hocaefendi'nin Kaleme aldığı bu risale, Rasûlüllâh ( Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)'in Şerefli Atalarının Faziletlerini Anlatan Neseb-i Şeriîf Risâle-i Münîfei Sonsuz hamd-ü senâlar: “O Zât ki seni (namazlara, özellikle de teheccüde) kalktığın zamanda da görmektedir, secde eden (tüm atalarının sulb)ler(i) içerisinde (bir sulbden diğer sulbe intikal ânındaki) dönmeni de (görmekte ve seni bütün insanlardan farklı olarak özellikle gözetmekteydi).” (eş-Şu‘arâ Sûresi:218-219) buyuran Allâh-u Te‘âlâ’ya mahsustur. Nihâyetsiz salât-ü selâmlar: “Ben dâimâ temiz ataların sulbünden temiz annelerin rahimlerine aktarıldım.”(er-Râzî, et-Tefsîru’l-kebîr, 13/33, 24/537; Ebû Hayyân, el-Bahru’l-muhît, 8/198; es-Sehâvî, el-Ecvibetü’l-marzıyye, 3/974; es-Sâlihî, Sübülü’l-hüdâ, 1/256) buyuran Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)Efendimiz’in, onun Âdem(Aleyhisselâm)a kadar ulaşan tüm ecdâd-ı ceddâtının, Ehl-i Beyti’nin ve cümle ashâbının üzerine olsun. Tâkipçilerimizin bildiği üzere her sene Mevlid-i Şerîf ayında Şerîfü’l-Haseb Ezke’n-NesebRasûl-ü Zîşân Efendimiz(Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) hakkında bir kitap telif etmekle ilgili evvelce (2002 yılında Bandırma Cezâevi’nde) yapmış bulunduğum nezrimi yerine getirmeye biiznillâh devâm etmekteyim. Bana bu imkânı veren YüceRabbim’e ne kadar şükretsem azdır. Başıma gelen bütün belâları nefsimin şerrine ve günahlarıma bağladığım gibi, kavuştuğum bütün iyilikleri de Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in muhabbeti uğrunda yaptığım dersler ve hazırladığım risâlelerle irtibatlandırmaktayım. Bu sene de Mevlid ayında sizlere Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)Efendimiz’in neseb-i şerîf silsilesinde bulunan tüm âbâ-ü ecdâdının ve ceddâtımın (atalarının ve nenelerinin) tevhîd dîni üzere oluşu, zinâdan ve fuhuştan münezzeh oluşları ve kendi dönemlerinde bulunan tüm insanların en hayırlıları oldukları konusunda hazırladığım “Neseb-i Şerîf Risâlesi”ni arzediyorum. Şu bilinsin ki; bu risâlenin mevzûu inşâallâh sonraki senelerde hazırlamaya muvaffak kılınmayı arzuladığım “Necâtü’l-VâlideynRisâlesi”ne bir tevtı’e (hazırlık) mâhiyetindedir ki o risâlenin konusu da Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in anne ve babasının cennet ehlinden olduğunu ispât eden delillerin serdedilmesinden ibâret olacaktır. Bu risâlelerin en mühim özelliği Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)Efendimiz’in atalarının -hâşâ- müşrik ve cehennemlik olduğunu iddiâ eden Vehhâbîlerin bâtıl görüşlerini reddiye sadedinde telif edilmiş olmalarıdır.
181.50 ₺ -
Tebyinul Hakaik Şerhu Kenzid Dekaik 6 Cilt Takım
Hanefi fıkhının dört temel metninden biri olan kenzüd dekaik isimli eserin İMAMI ZEYLA'İ tarafından yapılan şerhi Tebyinül Hakaik 6 ciltlik bulak baskısına sadık kalınarak yeniden basıldı.Bu baskı mevcut baskıların en doğrusu ve en güvenilir olanıdır.Aynı zamanda bu baskı FAKİH ALLAME EŞ-ŞELBİ 'nin Tebyinül Hakaik üzerine yapmış olduğu haşiyeyi de içerisinde barındırmaktadır
1875.00 ₺ -
-