-
İslam Düşüncesi Üzerine
Karanlık odada bulunan insanlar bir fili nasıl tanıyabilir? Onu görmeyenler bir fili nasıl tanır? Hiç kuşkusuz duyularının verisiyle! Peki sonra ne olur? Herkes kendisi bilgisine, alt yapısına, istidadına ve algısına göre "Fil şudur ve şöyledir; şunlardan müteşekkildir," der ve bitmez tükenmez bir kavga, bir ikna çabası başlar. Ta ki odanın dışındaki biri, filin "bütünü" hakkındaki asıl bilgiyi getirene kadar... Meşhur bir Mesnevî-i Şerîf hikâyesine dayanan bu kıssadan hissedeki odanın dışında kalan ve karanlıkta olmayıp gözleri açılmış bulunan kişinin dinî düşüncedeki karşılığı Peygamber'dir. "Dinî düşünce" ise Peygamber rehberliğinde mutlak hakikate doğru yolculuğun, arayışın sistematik yöntemine verilen addır. İslam Düşüncesi Üzerine, "mutlak hakikat" veya meşhur örnekle "filin tümü"nü görmekle ilgili insanlığın kadim talebine, dinî düşüncenin getirdiği önerme ve çözümlerle ilgili yazılardan ve aynı konularla ilgili değişik vesilelerle yapılmış röportajlardan oluşuyor. Birinci bölümde tasavvufun mahiyeti üzerine ilerleyen yazıyı İmam Gazzâlî’nin el-Munkiz’i hakkındaki hacimli bir yazı ve nihayet İbnü’l-Arabî düşüncesi hakkında yazı takip ediyor. Yazıların ana fikri, İslam metafizik düşüncesinde insanlığın "fili bütün görmek-tanımak" talebine nasıl bir karşılık verildiğinin tespiti iken ikinci bölümdeki röportajlar, İslam düşüncesinin çeşitli sorunlarıyla ilgili bahis konusu olan meseleler üzerine ilerliyor.
102.00 ₺ -
Sordum Sarı Çiçeğe
Molla Câmî’nin ‘‘Dervişlerin sohbetinden, Muhammed kokusu gelir.” sözündeki mânâ Şemseddin Sivâsi’nin bahçesinde cân bulur. Hz. Şems mis kokulu çiçek dervişlerinin sohbet meclisinden yayılan Muhammedi kokunun sırrına vasıl olabilmek için bizi bahçeye davet eder. Bu bahçeye girenler Muhammedî hakikati Gül’ün kokusunda keşfetmeye talip olanlardır. Şems’in bahçesinde toprağa rengarenk dokunmuş halı misali çeşit çeşit çiçeklerin birlikteliği ve güzelliği hayranlık uyandırır, yemyeşil ağaçlar sizi selâmlar, ağaçların olgun meyveleri bahçedekilere hizmet etmek için can atarak dokunsanız avcunuza düşüverir, cıvıl cıvıl şakıyan kuşlar bahçeye gelmiş olmanızı muhabbetle karşılar, başınızı kaldırdığınızda göz göze geldiğiniz kocaman bulutların sizi orada görme sevinci ılık bir yağmur olarak size dokunur, rüzgar ise yağmurun sevinç gözyaşları ile ıslanan toprağın kokusunu size taze bir nefes olarak hediye eder. Nihayetinde bu bahçede gülün kokusunu duyumsayanlar bahçenin daimî misafiri, gönüllüsü ve gülün dostu olur, kokunun sırrına varanlar ise nice sayısız gönül bahçesinde gül olur. Meryem Merve Öztürk sizi böylesi güzel bir tasavvuf bahçesine davet ederken birbirinden renkli, ahenkli ve hoş kokulu çiçek demetleri takdim ediyor.
91.80 ₺ -
Bil Bul Ol
İnsan, bilinmek isteyen o "gizli hazine”yi bilmek, Rabbini bulmak, hâsılı, murad edildiği gibi kemâlat yolunda ilerleme macerası için bu dünya zeminine indi. Ve yine insan, gönül kıblesini Sevgili’ye döndürmek, O'nun vechinden gayrısının yok olacağı Hakk Teâlâ’ya kul olmak için Yaratıcısının yanında itibarlı olduğu o ezel meclisinden, ebede uzanacak yolculuğu üzere dünya ayrılığına katlanıyor. Zira O'nun rızasından başka matlub, Kendisinden gayrı maksud yoktur.Bilmeye talip olmak gerek, bulmayı dilemek, olmaya didinmek... İnsanın payına düşen bu. Bir şeyhin elinden tutup ummâna dalmaya, vira bismillah... Başı hayır olanın sonu da hayırdır. Bil! Bul! Ol!, işte bu nüzûl ve urûcun ve seyr u sülûkla gelen hak-hakikat arayışının bir şeyh efendi tarafından bu üç vazıh kelimenin şerhi ile anlatılmaya çalışılan devridir. “Allah Teâlâ’ya hamd u sena ve Resûl-i Zî-şan’a salât u selâmdan sonra bu kitabı elinde tutan ey dost, bilmiş ol ki her Müslüman’ın ve her Âdem evladının bilmesi icap eden şeyleri ihtiva eden bu kelimeleri biz yazmadık. Hoş, bu sözler bu fakir, hakir, pür-günah dudaklardan çıktı amma aslı Allahu Azîmu’ş-Şân’ın ayetlerinden, Resûl-i Zî-şan’ın hadis-i şeriflerinden, iman ve irfan kılavuzu evliyaullah ve meşayih-i kiramdan toplandı; kendi inkişafımız ve ihvan evlatlarımın irşadı niyetiyle... Kırk küsur sene evvel rahmetli şeyhim Muzaffer Ozak Efendi, bu fakire irşad müsaadesi verdiği zaman şu ihtarda bulunmuştu: ‘Sakın kendinden laf söyleme, sana ilham olunsa da, hakikatinden ve dinleyenlerin müstefid olacaklarından emin olsan bile söyleme. Kur’ân-ı Kerîm’den, hadis-i şeriflerden, evliyaullahın sözlerinden ve meşayih-i kiramdan ve benden öğrendiğin şeyleri tekrar et ki âlemi doğru yola ileteceğin yerde şaşırtma...’ Biz cesaret edip bilenlerden anladıklarımızı, doğruluğunu tasdik edip hayatımızda tatbik etmeye çalıştığımız sözleri nakletmeye gayret ettik. Tevfik ve inayet Allahu zü’l-Celâl ve’l-Kemâl Hazretlerinden ola!” Şeyh Tosun Bayraktaroğlu el-Cerrâhî el-Halvetî
95.20 ₺ -
Huzur Defteri II
Cenâb-ı Hakk cennetteki nimetleri tavsif ederken mü’minlerin birbirleriyle konuşmalarını, sohbet etmelerini de nazarlarımıza vermiştir. Efendimizin (sav) sohbetine dâhil olanlara “ashâb” denmiştir. Sohbet etmek; kolay bir amel değildir çünkü sohbet, ilahî irşâdın üslubu ve sünnet-i seniyyenin bizlere intikal eden en önemli unsurudur. Dinimizin ve dinimizin esas kaynaklarından beslenerek kurulmuş güzide medeniyetimizin anlatılması, anlaşılması ve nesilden nesile aktarılmasında sohbet kültürü çok önemli rol oynamıştır. Huzur Defteri II mürşid huzurundan ve sohbetinden günümüze kadar gelen sözlü mirası bu mirası sarıp sarmalayacak, onun deryasına dalacak kıymetli okura aktarmaktadır. Kitabı okurken tarihe mal olmuş pek çok önemli hadiseye şâhitlik edecek, bunun yanı sıra Hazret-i Pîr Sünbül Sinan Âsitânesi, Hazret-i Pîr Muhammed Nûreddin Cerrâhî Âsitânesi ve sair dergâhlarda yaşananlara tanık olacaksınız. Fevkalâde ve fevkalbeşer bazı halleri okurken menkıbe ve kıssaların hikmet boyutunu satır aralarında bulacaksınız. Anlatılanlara inanıp inanmamak sizin bileceğiniz iş. Ama bu anlatılanların mânâsını anlamamak hatta daha da ileriye gidip inkâra yeltenmek sizinle bizimle olmayacak bir iş. İyi düşünüp iyi kararlar verelim, kendi medeniyetimizin zenginliğini geliniz bir de bu Huzur Defteri’nde beraberce keşfedelim.
95.20 ₺ -
Aşktır Asıl Şarap
Mürşidler aşkın sâkisi, dervişler de kadehtir. Aşk ise asıl şaraptır. Tasavvuf alanında anlatılan öğretiler ve hikâyeler eşsizdir. Bu kitabın da amacı, yaşayan tasavvuftan neşet eden lezzeti okuyuculara aktarabilmektir. Kitap, bu mistik geleneği Batı’ya taşıyan büyük bir tasavvuf üstadının gerçek öğretilerini içermektedir. Batı dünyasında Muzaffer Ozak, sadece bir avuç dolusu İngilizce kelime bilen fakat öğrencilerinin kalplerini çok iyi okuyan, asıl dili gönlü olmuş, hal dili muhabbete ve ilahî aşka boyanmış bir ziyaretçi idi. Dervişlerine bütün gücü, şefkati ve ilmiyle yıllarca hizmet etti. Muzaffer Efendi, birçok Batılı kalpte keşfettiği Allah’ı bulma arzusundan çok etkilenmiştir. Aşktır Asıl Şarap, onun bu arzuya cömertlikle verdiği cevaptır. Ozak’ın Amerika’da çeşitli zamanlarda yapmış olduğu sohbetler, onun vasıtasıyla İslam’la tanışan Prof. Dr. Robert Frager tarafından derlenmiş ve kitap haline getirilmiştir. Kitapta zevkle okuyacağınız birbirinden ilginç konular ve bu konuların daha iyi anlaşılmasını sağlayacak hikâyeler ve menkıbeler bulunuyor. Robert Frager, tasavvuf yolculuğunda yüreğine işleyen anekdotları insanın ortak bir hakikat arayışında olduğunu bildiğinden sarih, akıcı bir dille okuruna sunuyor. "Robert Frager'ın sohbetleri Cennet'in ırmakları gibi temiz, berrak ve tam da ruhun damağına layık."Pir Zia Inayat Khan
51.00 ₺ -
Tasavvuf Notları
"Tasavvuf, salih amel ve iyi ahlaktır. Sufi, hiç olandır." Tasavvuf çalışmalarında dünya çapındaki en yetkin isimlerden biri olan Profesör Annemarie Schimmel, Tasavvuf Notları'nda tasavvuf terminolojisi, seyr u sülûk ve nefis mertebeleri gibi temel konulara kısa bir giriş yapmak isteyenler için tasavvufun gerçekte ne olduğunu ve olmadığını evliya menkıbeleriyle net bir biçimde anlatan bir giriş kitabı sunuyor. Türkçede ilk kez yayımlanan Tasavvuf Notları, tasavvufî hakikatlerin özünü, bu geleneğin İslam tarihindeki gelişim ve değişim aşamalarını, tarikatlar ile bu tarikatların ortaya çıkıp yayıldığı bölgeleri dâhil ederek net bir şekilde açıklıyor. Halihazırda tasavvufla ilgilenenler için de bilinmeyen detaylardan bahseden ve ufak hatırlatmalar yapan bir el kitabına dönüşüyor.
40.80 ₺ -
Derviş Pusulası
Derviş Pusulası başlığıyla neşredilen bu güzide eser, tasavvuf semasının “bâzu’l-eşheb”i yani “beyaz şahini” yüce veli Abdülkâdir-i Geylânî hazretlerinin el-Gunye li-tâlib-i tarîk-ı hakk adlı eserinin son kısmı olan Tasavvuf Kitabı’dır. Bu önemli eserde Geylânî hazretleri, tasavvufun bir takım temel ıstılahlarına, kavramlarına açıklık getiriyor. Daha sonra sufilerin hem kendi içlerinde hem de sosyal hayatta takınması gerekli olan tavırlarını öyle detaylı bir surette anlatıyor ki bu eser tasavvuf yoluna sülük eden dervişlerin en temel rehberi haline geliyor. Sünnet-i seniyyeye ittiba eden insan kemal vasıflar kazanır; gerçek kulluğa giden yollar da esasen sünnet-i seniyyeden geçer. İşte tarikat adabı haddi zatında müntesiplerine en baştan itibaren sünnet yörüngeli bir hayatı talim ve terbiye eder. Elinizdeki kitap bu anlamda tam da toplum içerisinde kılavuzluk görevi ifa eden hakiki mürşitlerin ve hakiki dervişlerin hem Allah’ın hem de Allah’ın kullarının haklarını ne şekilde gözetmesi gerektiğini gösteriyor. Yemek yeme adabı, arkadaşlık adabı, zikir ve sema adabı gibi gündelik edepleri izah ederken tasavvuf yolunda ilerlemek isteyenler için gerekli olan mücahede, tevekkül, güzel ahlak, şükür, sabır, rıza ve sıdk gibi kavramları da şerh ediyor.
44.20 ₺ -
Kalbin Halleri
Bir grup İbrahim b. Ethem'e, "Dua edin icabet edeyim." ayeti varken dualarının niçin icabet edilmediğini sordu. O da: "Çünkü kalpleriniz ölüdür." dedi. Onlar kalpleri öldüren şeyin ne olduğunu sordular. İbrahim b. Ethem de bunun sekiz sebebi olduğunu söyleyerek saymaya başladı: Allah'ı bildiniz fakat hakkını yerine getirmediniz. Kuran okudunuz fakat sınırlarına uymadınız. Allah ve resulünü sevdiğinizi iddia ettiniz fakat sünnetiyle amel etmediniz. Ölümden korktuğunuzu iddia ettiniz fakat ona hazırlık yapmadınız. Allah şeytanın sizin düşmanınız olduğunu söyledi fakat siz isyan fiillerinde ondan yardım aldınız, ateşten korktuğunuzu iddia ettiniz fakat bedenlerinizi onun içine attınız. Cenneti istediğinizi söylediniz fakat onun için amel etmediniz, yataklarınızdan kalktığınızda kendi ayıplarınızı arkanıza atıp insanların ayıplarını göz önüne serersiniz. Rabbinizi aldatmaya kalktınız, O da size niye cevap versin." Nizamiye medreselerinin şöhretli, parlak baş müderrisi iken dünyanın aldatıcı bütün alayiş ve şatafatına sırt çeviren büyük âlim… Uzun yıllar çile, uzlet ve halvet hayatı yaşadıktan sonra bambaşka bir insan olarak ortaya çıkan bir mürşid-i kâmil… On asırdır sadece Müslüman dünyada değil Batı’da da karşılık bulan Muhteşem Gazzâlî’nin “tatlı su kaynağı” olan Kur’an, Sünnet ve selef-i sâlihînin örnek hayatlarından derleyerek istifadeye sunduğu ölümsüz eseri İhyâu Ulûmuddin’in Mühlikat bölümünden iktibas edilen ilk kitap Kalbin Halleri adeta kalbimize taht kurarak, melun şeytan ve nankör nefsin geçici saltanatlarına son veriyor! Toplumun her kesiminden her ferdin ihtiyacı olan bu müessir nasihatler ahirette lazım olacak azığı önümüze koyuyor… Abdullah Y. İslamoğlu’nun akıcı ve herkesin anlayabileceği çevirisiyle Sufi Kitap, Büyük Gazzâlî’yi daha geniş kitlelerin istifadesine sunmanın heyecanını yaşıyor.
44.20 ₺ -
Sufi Terapistin Sohbet Günlüğü
“Veciz konuşma üstadından ârifâne, ufuk açıcı bir el kılavuzu. Bu kitaptan çok şey öğrendim.” —Huston Smith, The World’s Religions kitabının yazarı “Sahaflar Şeyhi Muzaffer Efendi’den kıssalar ile akan cömert bir nehir bu kitap. Muzaffer Efendi’den işittiğim kimi hikâyeleri okuyunca yeniden huzurla doldum.” —Coleman Barks, Rumi: The Big Red Book kitabının yazarıAmerika’nın tanınmış, Muzaffer Ozak Efendi'nin icazeti ile Amerika Cerrâhî Tekkesi'nin postnişinlerinden olmuş saygıdeğer Halvetî-Cerrâhî şeyhi Robert Frager’ın hayatın içinden süzülen sohbetlerinden ilham almak için sufi olmaya gerek yok. Bu çalışma, yazarın kitabın yazılmasından önceki son on yıldaki haftalık buluşmalarında anlatılan çarpıcı tasavvufî anekdotların bir derlemesdir. Benötesi (Transpersonal) Psikoloji ekolünün kurucularından Prof. Dr. Robert Frager, şifa mesleğini tamire teşne kalpler için kullanıyor. Her gün mücadele ettiğimiz egonun, terapist bir şeyhin dilinde nasıl biçim değiştirdiğini; iyi bir kişilik oluşturma yönteminin de aslında iyi bir dervişin yolculuğuna ne kadar benzediğini göreceksiniz. Bölümlerde okuyacaklarınız birer ders değil, kalpler arasındaki canlı bağlantılardır. Frager, “Bilgilerimi nasıl pratiğe dökebilirim?” sorusuna cevap verebilmek için doğru davranışı belirlemekten ibadet için iç çalışmaya, evliliğe ve misafirperverliğe kadar birçok konuda kullanışlı öneriler sunuyor. Sufi Terapistin Sohbet Günlüğü, sızlayan kalplerimize 21. yüzyıldan uzanan bir şifa eli!
95.20 ₺ -
Tasavvuf Psikolojisine Giriş
Tasavvuf’u ve sufilerin yolunu anlatan en net ifadelerden biri şüphesiz “Allah’ın Ahlakıyla Ahlaklanmak” kavramıdır. Sufi psikolojisinde irade gösterip sufi yolunun yolcusu olacak kişiyi birbirini tamamlayan iki boyutlu bir süreç beklemektedir. Sufiler bu yolun iki boyutunu nefsin temizlenmesi (tezkiyetü’n nefs), ahlakın güzelleştirilmesi ve olgunlaştırılması (tezhibu’l ahlâk) olarak değerlendirir. Sufinin kendini geliştirme serüveni sadece kişinin kendinde başlayıp kendinde biten içsel bir farkındalık, uyanış ve aydınlanmadan ibaret değildir. Bilakis kendini gerçekleştirme ve olgunlaşma süreci ötekine taşan, başkalarının dertleriyle hemhal olmayı, başkaları yararına tutum ve davranış içerisinde bulunmayı gerektirir. Bu, bütün çeşitliliğiyle tüm erdemleri kuşatan geçici dünya hayatını planlayan ve baki ahiret hayatını öngörüp bireyi bu hayata hazırlayan bir süreçtir. Ancak sufi yolu sadece içsel arınmayla sınırlı değildir. İçsel yolculuk, arınma ve kemale erip olgunlaşma ancak bu tekâmülde ulaşılan seviyeyi başkalarına yansıtarak, hayata taşıyarak, başkalarının derdiyle dertlenmekle, başkalarına ve topluma güzel örnek olarak, bir anlamda başkalarının da manevi gelişim ve olgunlaşma sürecine katkıda bulunarak tamamlanır. Tasavvuf Psikolojisine Giriş, kişinin kendi yolculuğunun duraklarına ve karşılaştığı engellere karşı gösterdiği tepkilere, psikolojiyi merkezde tutarak içeriden bir bakış denemesi. Bu kitapla sufinin tekâmül aşamaları derinlemesine incelenmekte ve yolun bir haritası çıkarılmak istenmektedir.
85.00 ₺ -
Mevlana Jalaluddin Rumi s Forgotten Message (Mevlananın Unutulmuş Mesajı) (İngilizce)
The cure for our spiritual amnesia is the integration of Rumi’s lessons into daily life. There is a need to understand Islam in contemporary times. Mevlana Jalaluddin Rumi is deeply rooted in the prophetic tradition. Rumi is the most populer poet of our age yet is almost completely misunderstood and misinterpreted in the popular culture. Within his Mesnevi, The Signs of the Unseen, and his other work, is the ‘Forgotten Message’ that can awaken one to the purpose of life. Today, when so many would like to read Rumi and remove any reference to Sufism and Islam, Shems Friedlander places him unequivocally within Sufism and the Heart of Islam, clearly and emphatically stating the necessity of studying Rumi in his essence, as a Sufi saint, the founder of the Mevlevi Order of Dervishes, as well as one of the greatest metaphysical poets and literary figures the world has known. Friedlander sheds new light on the relationship of Shems and Rumi and offers a theory about Shems’ disappearance not previously voiced. We are the heirs of Mevlana Jalaluddin Rumi. How will we treat this inheritance? Will we squander it among those who have been deceived by the world? Argue its validity with scholars in classrooms and teahouses; or will we feed yearning hearts, enhance the intellectual desires of youth, and fill the gap of disappointment of those who have reached maturity and seniority and are still empty?
102.00 ₺ -
Şefik Can Hatıralar
Kıymetli şahsiyetini bu hayâl âleminde daima gölge bir varlık olarak tanımlayan Şefik Can; miladi takvime göre doksan altı, hicri takvime göre doksan dokuz yaşına kadar aşk ile hayırlı ve bereketli bir ömür sürdü. II. Meşrutiyet’in ilanıyla gözlerini dünyaya açmış olan Şefik Can, âlim bir babanın rahle-i tedrisinde ilk eğitimini aldı. Yokluk, fakirlik ve zaruret çağında ortaokuldan itibaren Askeri mektebe girdi ve Cumhuriyet’in ilanını müteakip senelerde Kuleli Askerî Lisesi’nde ve Harp Okulları’nda eğitimini tamamlayarak subaylık kariyerine başladı. İstanbul, Vize, Kırıkkale, Erzincan ve Konya gibi muhtelif şehirlerde yüzlerce subay yetiştirdi. Şefik Can Hatıralar başlığıyla okurlarına takdim edilen bu eser, I. Dünya Savaşı, İstiklal Harbi, Cumhuriyet’in kuruluşu, II. Dünya Savaşı ve çok partili hayata geçiş gibi farklı dönemlere dair tam anlamıyla sosyal, siyasî, askerî, iktisâdî ve kültürel tarih membaıdır. Eğitim, edebiyat, kültür ve sanat açısından İstanbul sahhaflarına, kitapçılarına, ilmi cemiyetlerine; kısacası son bir asırlık kültür tarihimize ışık tutmakta. Pek çok ilginç ve orijinal olaylara şahitlik eden Şefik Can’ın bu hatıratı, aynı zamanda, Mevlevî, Melâmî, Nakşî, Bektaşî, Cerrâhî ve Uşşakî çevrelerini yakından yansıtması yönüyle son dönemin tasavvufî yaşantısını çok renkli bir şekilde tasvir etmekte. Kuleli Askeri Lisesi’nde yıllarca Edebiyat öğretmenliği görevini sürdüren Şefik Can bu bereketli ömrüne sığan çok sayıda meşhur şahısla bir araya geldi ve onlarla nice özel hatıralar yaşadı. Mustafa Kemal Atatürk, Mareşal Fevzi Çakmak, Kazım Karabekir, Tâhirü’l-Mevlevî, Mehmed Âkif, Hattat Hamid Aytaç, Mahmud Sadettin Bilginer, Muzaffer Ozak, Midhat Baharî, Muhsin Ertuğrul, Seniha Bedri Göknil, Abdülbaki Gölpınarlı, Faruk Gürler Paşa, Nâzım Hikmet, Ferit Kam, Mahmud Sâmi Ramazanoğlu, Ahmet Remzi Dede, Yaman Dede, Ladikli Ahmet Ağa, Suudü’l-Mevlevî, Peyami Safa, Annemarie Schimmel, Hüseyin Siret, Ali Nihat Tarlan, Neyzen Tevfik, Rıza Tevfik, Selman Tüzün, Feridun Nafiz Uzluk, Süheyl Ünver, Elmalılı Hamdi Yazır, Halide Edip Adıvar, Şükûfe Nihal, Münevver Ayaşlı, İsmail Hâmi Danişmend, İbnülemin Mahmud Kemal İnal, Abdülaziz Mecdi Tolun, Muhammed Raşit Erol, Hüseyin Hilmi Işık, Enver Ören, Cinuçen Tanrıkorur... gibi önemli kişilere dair bugüne kadar çok az bilinen olayların anlatıldığı bu güzide hatırat; bir nehir söyleşi kıvamında H. Nur Artıran’ın Şefik Can merhumla 2000’li yılların başında yaptığı söyleşiler ile vücut buldu. Sufi Kitap bu paha biçilmez hazineyi Türk okuruna takdim etmenin kıvancını yaşıyor.
125.80 ₺ -
Kış Hasadı
“Şeyh Efendi ve dervişlerinden birkaçı yerde kurulmuş bir halkanın içinde diz üstü oturuyorlar. Davet edilmiş değilim ama yine de hazretleri biraz kenara iteliyor ve aralarına oturuyorum. Zikir başlıyor ve Allah’ın esmasını tekrar ediyorum; salınıyorum, sallanıyorum, bunlar bana çok tabii geliyor. Hatta öyle ki zikir bir parçam haline geliyor. Ruhum evine, ocağına kavuşmuş gibi…” Boston, Massachusetts’te başlayan bir çocukluktan Sanat Okulu’nda geçen senelere, Boston Record-American’daki muhabirlik, çeşitli ünlü gazete ve dergilerdeki gazetecilik, fotoğrafçılık ve editörlük deneyimlerinden Swami Muktananda’nın uçma derslerine, sanat galerilerinden Konya’ya uzanan, Şeyh Muzaffer Ozak Efendi’den Safer Baba'ya ve semaya, semazenlere kadar pek çok kişiyi, şehri, tecrübeyi içine sığdıran saatler, günler, haftalar ve seksene yakın sene... Hatırası bol, temaşası ve maneviyatı yüksek bu zamanlar, bir rayiha ve musiki izleğinde İstanbul gecelerinde, Kahire günlerinde ve sayfalara düşülen notlarda ilerliyor. Kış Hasadı; bir sufinin ve mutasavvıfın tasavvuf yolculuğunda, Bob Dylan’dan Hz. Mevlânâ’ya kadar pek çok isme temas eden hayat hikâyesini konu ediniyor. Shems Friedlander, ilginç anekdotlar ve kendi çektiği fotoğraf kareleriyle tasavvufla nasıl tanıştığını ve sonrasında değişen hayat "seyrini" okurlarıyla paylaşıyor.
95.20 ₺ -
Nur Kandili
Gönenli Mehmed Efendi Hazretleri (1903-1991), yirminci yüzyıl Türkiyesine mânevî mührünü ve Kur’ân-ı Kerîm nişanını koymuş bir büyük zattır. İmamlık yaptığı Hacı Kaftanî, Dülgerzâde, Hacı Hasan ve Sultanahmet Camilerinden başka Fatih, Süleymaniye, Sümbül Efendi, Eyüp Sultan, Yavuz Selim başta olmak üzere İstanbul’un bütün camilerinin fahrî imamı, hatibi, vaizi ve hocasıdır. Ömrü boyunca camiden mescide, vaazdan sohbete koşmuş, hâfız ve Kur’ân-ı Kerîm talebesi yetiştirmiş, her zaman öğrenci ve fukaraya yardım eli uzatmış, tek kişilik bir irfan ordusudur. Bu coğrafyada din ve insanlık için hizmet eden birçok insan kendisiyle maddî ve manevî irtibat kurmuş ve hemen hemen hepsinin Gönenli Mehmed Efendi Hazretleri ile feyiz alışverişi olmuştur. Bu alışverişlerin neticesinde de büyük bir Türkiye tasavvuf ve kültür tarihi küllü ortaya çıkmıştır. Reisülkurralık görevinde de bulunan Gönenli Mehmed Efendi; Bediüzzaman Said-i Nursî, Şeyh Muzaffer Ozak Efendi ve Şeyh Safer Dal Efendi gibi büyüklerin “Allah’ın velî kulu”, “Asrın velîsi” diye takdir ettikleri ulu bir zattır. On binlerce insana bir ulu kandil olduğu ve yine binlerce kişinin kendisinin maneviyatından ve ilminden nasibdâr olduğu bilinmekle birlikte, Türk manevî kültürüne damgasını vurmuş, hürmet edilen başka birçok isim gibi Gönenli Mehmed Efendi hakkında kaleme alınmış yazılı kaynak da oldukça azdır. İşte Nur Kandili, uzun yıllar Efendi'nin yanında bulunmuş M. Fatih Çıtlak’ın kaleminden kendini Kur’ân’a ve hayır hizmetlerine adamış bir velînin hayatını bir ibret ve muhabbet vesilesi olarak okuruna sunuyor.
95.20 ₺ -
Amerikada Bir Türk
Şeyh Tosun Bekir Bayraktaroğlu’nun hayat hikâyesini birkaç cümleyle özetlemek çok zor. Robert Kolej’indeki gençlik yıllarında sosyalist, Batı’daki sanat dolu döneminde bohem ve anarşist, Fas’taki ticaret döneminde zengin ve aristokrat, İstanbul’daki Cerrahî tekkesindeyken derviş, New York yıllarında ise bir mürşid. Amerika'da Bir Türk, doksan iki yıllık dolu dolu bir tekâmül yolculuğuna sığmakta zorlanan bu bereketli ve enerjik hayatı "Tosun Baba"nın keyifli ve dinamik anlatımıyla âdeta yaşarmışçasına okuduğumuz bir hatırat. Okurken hakikatin çağrısına kapılmanın anlamı üzerine düşünüyor; bir sanatçı ruhun, şöhretinin ve sanatının zirvesindeyken manevî bir arayışla nasıl çırpınmaya başladığına şahitlik ediyoruz. 2018 yılının Şubat ayında vuslatına ererek rahmet-i Rahmân'a kavuşan Tosun Efendi, bizi sadece kendi hayatını okumaya değil, Cumhuriyet döneminin tamamını gözden geçirerek bir yakın dönem kültür tarihi okumasına davet ediyor. Cumhuriyet elitlerinden sayılabilecek bir ailede yetişen, Londra’daki gençlik yıllarında Bülent ve Rahşan Ecevit, Can Yücel, Ali Neyzî gibi gençlerle aynı evi paylaşan Tosun Bekir Bayraktaroğlu’nun, sonrasında mistisizm ve Gurdjieff öğretisinden geçen yolu nihayet tasavvufa vâsıl oluyor; Cerrâhî tekkesindeki derviş namzetliğinden dervişliğe, seyr u sülûku neticesinde ulaştığı kemâlat ile de mürşid-i kâmilliğe varıyor. Son derece samimi, sıcak, akıcı ve okuru bir kez yakaladı mı artık bırakmayan bir hikâye… Doğu’dan Batı’ya, sonra tekrar Batı’dan Doğu’ya uzanan bir ruh macerası… Her kula nasip olmayacak bir hayat ve her okura nasip olası bir kitap: Amerika’da Bir Türk.
74.80 ₺ -
Bir Zamanlar Bursaydı
Bursa’nın manevi havasının her manada teneffüs edildiği ahşap bir tekkede, asırlar içinden süzülüp gelen Türk-İslam tasavvuf ve vakıf geleneğinin muhafaza edilmeye çalışıldığı bir aile ocağı... Ve bu ruhaniyet içinde yetişmiş bir "gönül restoratörü": Mehmed Safiyüddîn Erhan. Eşrefoğlu Rûmî Hazretlerinin torunlarından, Bursa Numaniyye Dergâhı'nda yetişmiş ve burada sekiz nesildir devam eden geleneğin son temsilcisi olmuş, manevî iklimi burada neşv ü nemâ bulmuş Safiyüddîn Efendi, hususen Bursa’nın paha biçilemez kıymetlerinin tarih içinde eriyip gitmesinin ızdırabıyla ailesi vesilesiyle yakından tanıma imkânı bulduğu Bursa’daki dergâhlar ve onların muhitinden aldığı maddî-manevî terbiyeyi yine bu tekkeleri, hazireleri ve camileri sahiplenmeye, ihyaya hasretmiş. Yıkılmaya yüz tutmuş, restorasyon adı altında özensiz ellerde aslî hüviyetini kaybetmiş bu binaların ihyasında bizzat çalışarak bu manevî mirasın gelecek nesillere aslıyla intikalini vazife bilmiş. Bir Zamanlar Bursa'ydı, bu sahiplenme ve ihya faaliyetlerinin tab'a bürünmüş halidir. Kimi zaman bir caminin kubbesinde, kimi zaman bir hazirede mezar taşlarının arasında, kimi zaman bir dergâhın şimdi göremediğimiz tevhidhânesinde, kimi zaman da ahşap bir konağın kaybolup gitmiş odalarında Türk-İslam medeniyetinin izlerini arayan yazar, bu binaların şahsiyetine, yani şahsiyetimize sahip çıkmayı teklif ediyor. Çünkü bu binalar cansız taşlar değil, yüksek ahlak timsali kimselerin ruhaniyet ve zevk-i selimlerinin sindiği, bizlere emanet edilmiş eserleridir."Ecdadımızın vücuda getirdiği kültür değerlerimizin yaşamasını, bizden sonraya da intikalini gaye edineceksek bu topraklarda geçmişimizin ve devamının ispatı olduğuna inandığımız eserleri önce sevmeye, sevebilmek için anlamaya, anlamak için hissetmeye, hissedebilmek için benimsemeye, ellerimizle tutup doğru rehberler nezaretinde üzerinde çalışarak hizmet etmeye mecburuz. Zira eski ince zevkimizi temsil eden sanatlarımızın herhangi bir şubesini gençlerimize tavsiye edebilmeye yüzümüz olması ancak onlardan birini bizzat icra etmemize bağlıdır."
238.00 ₺ -
Gönül Çerağını Uyandırmak
“Kalbin, cilalı bir aynadır. Üzerinde biriken toz örtüsünü temizlemelisin, çünkü onun vazifesi ilahî sırların nurunu yansıtmaktır. Kalp âlemlerinin üzerinde, ‘yerin ve göğün nuru olan Allah'ın nuru’ parlamaya başladığında, kalbin çerağı uyanır. Kalbin çerağı; ‘bir fanus içindedir, o fanus da inciye benzer bir yıldız gibidir.’” Tosun Bekir Bayraktaroğlu’nun sohbetlerinden derlenen Gönül Çerağını Uyandırmak kitabı ruhu hatırlama kıvamında olanlara irfan çerağını işaret ediyor. Ayrıca bir irşad vazifesi de gören bu sohbetler, Hakk’ı hiç unutmadan daima diri kalmak isteyenlere adeta bir davet niteliğinde... Eşrefoğlu Rumi’ye, Abdulkadir-i Geylani’ye, Feridüddin Attar’ın Mantıku’t-Tayr’ına ve Erzurumlu İbrahim Hakkı’nın Marifetname’sine sık sık atıfta bulunulan eser; bir talibin yola dair bilmesi ve dikkat etmesi gereken hususlardan, adap ve erkândan, tekâmül sürecinde geçtiği kapılardan bahsederek gönül şehrine girmek isteyenlere bir kapı aralıyor. “…Sonra irfan çerağı kendiliğinden uyanır. Allah'ın sırlarının nuru üzerine parladığında, nasıl sönük kalabilir ki? Yalnızca ilahî sırların ışığı parlasa, sırların gece göğü binlerce yıldızla aydınlanır. İlahî sırların çerağı içinizde uyanırsa, geri kalanı bir anda ya da azar azar zuhur edecektir. Bazılarınız zaten biliyor, bazılarınıza burada anlatacağız. Oku, dinle, anlamaya çalış. Şuursuzluğun karanlık seması, ufuklardan dökülen ilahî mevcudiyet ve dolunayın güzelliği ve huzuruyla aydınlanacaktır. Nur üstüne nur…”
40.80 ₺ -
Doğudan Batıya
Annemarie Schimmel bir gönül köprüsüdür. Doğu ve Batı arasındaki o köprüde, dallarıyla gökyüzünü kucaklayan; Mevlânâ Celâleddin-i Rûmî’den Paul Gerhardt’a, Hermann Hesse’den Muhammed İkbal’e, Süleyman Çelebi’den Muhammed Hamidullah'a, Yahya Kemal'den Kâni Karaca ve daha nicelerine dokunan aşinalığıyla her şeye şahit koca bir çınardır. Şark İslam kültürüne duyduğu muhabbet ve iştiyakla birçok çalışmaya imza atmış, bu minvalde sayısız seminer ve konferans vermiştir. Arapça, Farsça, Urduca, Türkçe ve Fransızcadan tercümeler yapmış, Berlin Üniversitesi’nde İslami araştırmalar sahasında doktorasını tamamlamış, ayrıca uzun yıllar Türkiye’de yaşayarak Ankara İlahiyat Fakültesi’nde Dinler Tarihi derslerine girmiştir. Schimmel’i ayrıcalıklı kılan şey, çok zor şartlar altında yetişmesi ve aslında bir insan için imkânsız denilebilecek zorluklarla mücadele edebilmesidir. Akademik çalışmalarının ve başarılarının yanı sıra “kendini arayan bir yolcu” olarak tanımlayabileceğimiz Annemarie Schimmel, Doğudan Batıya isimli kitabında bu arayışın samimi öyküsünü anlatır. Doğudan Batıya başından sonuna kadar manevi bir arayış, bitmek tükenmek bilmeyen bir okuma serüveni ve musiki ile geçen dopdolu bir ömrün, hem Şark’a hem Garp’a uzanan kuşatıcı bir bakış açısının birinci ağızdan, bizzat Annemarie Schimmel’in dilinden otobiyografik bir anlatısıdır.
115.60 ₺ -
İslamın Güleryüzü
Aristokrat ve Katolik bir aile içinde yetişti.Seçkin tabakaya mensup çocukların okuduğu okullarda eğitim gördü.Profesör oldu. Sorbonne ve Ezher başta olmak üzere birçok ülkenin pek çok üniversitesinde dersler, konferanslar verdi.Fransa’nın dünya çapında en saygın bilim ve araştırma kurumu, İlmî Araştırmalar Millî Merkezi’nde (CNRS), yönetici ve uzman olarak çalıştı.Yüzyılımızın en ünlü bilim ve fikir adamlarıyla beraber oldu, onları yakından tanıdı ve kendileriyle ortak çalışmalar yaptı.Bir gün İkbâl’i, onun aracılığıyla da Mevlâna’yı keşfetti.O ikisi sayesinde İslâm’a kavuşunca araştırıcı, sorgulayıcı ruhu nihayet sükûna erdi.Bu kitapta o değerli Hanımefendi’nin gerçeği arayışı anlatılıyor.Heyecan verici bu serüven boyunca yaşadığı dikkate değer olaylar, tartışmalar,düşünen bir beynin soruları, tereddütleri, şüpheleri kendi ağzından soru cevap şeklinde aktarılıyor.
54.40 ₺ -
Müslüman Saati
"Mübarek vakitler gerçek zamanı, ebediyete ait olan saadet anlarına dönüştürür." Müslüman Saati, Annemarie Schimmel'in Müslümanların Hicret ile birlikte kabul ve tüm mübarek vakitlerini bu milada göre idrak ettikleri hicrî takvimin oldukça detaylı bir incelemesidir. Schimmel, bu tematik çalışmasını yıllar, aylar, haftalar ve günler olarak tasnif ederken haftanın günlerinin manevî önemini açıklıyor. Yas ayı Muharrem'i, Mevlid ayı Rebiülevvel'i, Mirac ayı Receb'i, Üç Aylar'ın ortası Şaban'ı, oruç ayı ve on bir ayın sultanı Ramazan'ı, Hac ayı Zilkade'yi ve Kurban Bayramı'nı oldukça detaylı bir şekilde, dünya Müslümanlarının din üzerine kurulu gelenekleri özelinde ve akıcı tasavvufî neşvesiyle, Hakk ehlinden beyitler eşliğinde ele alıyor.Schimmel, "Dehre sövmeyiniz çünkü ben dehrim!" hadis-i kudsîsinin önemi ve derinliği çerçevesinde, İslam'da zamanın döngüselliğini ve bu dairevî hareketin tasavvufî kavramsallaştırmasını vazıh bir şekilde ortaya koyuyor.
51.00 ₺ -
Peygamberimizin Çevresindeki Hanımlar
Bu kitapta, Müslüman olmuş seçkin bir Fransız düşünürünün kaleminden hayatları, tavırları, halleri ve yaşayışları destandan da öte bir anlam taşıyan hanımefendiler anlatılıyor. Hepsi de Peygamber Efendimizin çevresinde bulunma mutluluğuna ermiş ve akıllara durgunluk veren azim ve cesaretleriyle adlarını ölümsüzler defterine yazdırmış mübarek hanımlar… Onlar her bir anneye, her bir hanıma model olacakları kadar, her bir erkeğin de örnek alacağı ve sonsuz saygı duyacağı eşsiz insan numuneleri… İnançlı okur bu eserde, hiçbir sürükleyici romanın kendisine veremeyeceği eşsiz bir manevî hazzı tadacak ve aynı zamanda dünyanın gelmiş geçmiş en mükemmel hanım kahramanlarıyla tanışmanın tarifsiz mutluluğunu yaşayacaktır.
51.00 ₺ -
18 Beyit Dinle
"Mesnevî’nin Fatihası" diyebileceğimiz ilk on sekiz beyit, âdeta bu kıymetli eserin kalbidir. Çünkü bu mübarek terennümler, bizzat Hz. Mevlânâ’nın yazmış olduğu beyitlerdir. Diğer beyitler ise halifesi Hüsameddin Çelebi’ye söyleyerek yazdırdığı, yani kaleme aldırdığı beyitlerdir. "Mesnevî'nin Fatihası" tabiri hem Kur’ân-ı Kerîm’in Fatiha Suresi'nin sırrına işaret eder hem de ilk on sekiz beytin Mesnevî’yi açan ve özünü anlatan yönüne dikkat çeker. M. Fatih Çıtlak, bu eserinde Mesnevî’nin sırrı olan bu on sekiz beyti, daha evvel kaleme alınmış şerhlerden farklı bir tarzda şerh ediyor. Kitap, sadece beyitlerin içindeki incelikleri açıklamakla kalmıyor aynı zamanda Mesnevî'nin bugün okuruna nasıl hitap ettiğini de gösteriyor. Yazarın tercih ettiği hitabî üslup ile Mesnevî’nin içerisindeki mana yolculuğu aynı heyecanla okuyucuya aktarılıyor.
51.00 ₺ -
Mevlana Celaleddin Ruminin Unutulmuş Mesajı
"Ben yaşadıkça Kur'ân'ın bendesiyim, ben Hz. Muhammed'in (sav) ayağının tozuyum. Biri benden bundan başkasını naklederse ondan da bîzarım o sözden de bîzarım (şikâyetçiyim)." Mevlânâ Celâleddin Rûmî Hazretleri, kökleri doğrudan Nur-i Muhammedî'den beslenen manevî bir ağaç gibidir. Fakat günümüzde oldukça popüler olan kültür akımları ve "new age" dalgaları onu ve aşk öğretisini yanlış yollardan aktarmaya ve farklı yönlendirmeye cüret ediyor. Oysaki Hz. Mevlânâ'nın Mesnevî’si, Dîvân-ı Kebîr'i ve gönüllere dokunan diğer eserleri bizi günlük koşuşturmacalarımızdan ve gaflet halimizden kurtaracak birtakım "unutulmuş mesajlar" içeriyor ve aslında açık birer "gönül" mektubu olarak bizleri bekliyor. Bugün çok sayıda insan Hz. Mevlânâ’nın eserlerini severek okuyor fakat bazen kendisinin asıl referans kaynakları olan İslamî ve tasavvufî bakış açısını bir şekilde dışarıda bırakmış oluyor. İşte Shems Friedlander, Mevlânâ Celâleddin Rûmî'nin Unutulmuş Mesajı'nda, Hz. Mevlânâ'nın esas vurgularını kavramanın özünü ancak ve ancak Hz. Mevlânâ’yı bir Allah dostu, büyük bir velî, kendisini ilahî aşka ve müthiş edebî dili ile bu aşkın şualarını insanlara salık vermeye adamış dünyanın en tesirli figürlerinden biri olarak görülmesi gerektiğini vurguluyor. Friedlander, ayrıca Hz. Mevlânâ ile Şems-i Tebrîzî ilişkisini yeni bulgular üzerinden tanımlamaya ve Şems Hazretlerinin ortadan kayboluşunu daha önce dile getirilmemiş şekilde yeni bir teori ile açıklamaya çalışıyor. Hepimiz Hz. Mevlânâ’nın vârisleriyiz. Peki bu mirası nasıl devralacağız? Bugün dünyanın onu tanımlamakta olduğu şekliyle mi? Dersliklerde ve kahvehanelerde bu düşüncelerin geçerliliğini tartışarak mı? Veyahut arzulu kalplerimizi beslemeye çalışarak, gençlerin entelektüel arzularını kamçılayarak, olgunluk ve tekâmül sahibi kişilerin halen dolduramadıkları bu eksiklikleri tamamlamaya gayret ederek mi?
102.00 ₺ -
Şafak Yazıları I
Şafak Yazıları, din, felsefe ve metafizik konular üzerinde yoğunlaşmış bir akademisyen olarak tanıdığımız Prof. Dr. Mahmud Erol Kılıç’ın, 2017 yılı boyunca Yeni Şafak gazetesindeki köşesinde dünya ahvali üzerinde geniş bir yelpazede yazdığı yazılardan oluşuyor. 2008 - 2018 yılları arasında yürüttüğü diplomatik görev dolayısıyla başta İslâm dünyası olmak üzere yeryüzünün en ücra köşelerine kadar giderek yerinde gözlemleme imkânı bulan Kılıç, bu seyahatlerden toplumsal, siyasal ve dinî konular üzerinde can alıcı tespitler çıkarıyor. Bireysel ve toplumsal sorunlara salt güncel politika, istihbarat ve gazetecilik analizleri üzerinden cevap aramanın ötesinde, Oluş âleminde her olan bitenin kökleri sebepler âlemindedir, görüşünün izlerini sürerek kökten çözümler arıyor. İslâm tasavvuf geleneğinin kaç asırlık tecrübesine sırtını döndüğü için tefekkür gücünü yitiren insanımıza, günlük olanı yorumlarken de kalıcı esaslardan vazgeçmemeyi, meselelere çözümü taşrada değil içeride aramayı hatırlatıyor. Son yüzyılda nevzuhûr modellerin İslâm dünyasını perişan ettiğini düşünen Kılıç, dünyanın sadece siyasi istikrarını değil düşünce dünyasını da alt üst eden emperyalist devletlerin ötekini “köleleştirme” çalışmalarına karşı varlık gösterebilmenin ancak İslâm metafiziğinin zamana, mekâna ve insana dair yaklaşımları, hikmet, irfan, iz’an kriterleri esas alınarak ilimde, sanatta, siyasette bir Geleneği olmakla mümkün olabileceğini dikkatimize sunuyor.
102.00 ₺ -
Şafak Yazıları II
“Biz birleştirmeye geldik, ayırmaya değil,” düsturuyla yola çıkarak kökü gelenekte, dayanağı sebepler âleminde olan güncele dair disiplinlerarası değerlendirmelerini Şafak Yazıları ile sunan Prof. Dr. Mahmud Erol Kılıç, bu kez, yine Yeni Şafak gazetesinde, zâhiren daha kısa bir zaman dilimi içinde fakat bâtınen belki de en yoğun dönemlerden birinde kaleme almış olduğu yazılarını Şafak Yazıları II ile okuruyla buluşturuyor. Görünüşte şekle ve surete dayalı işleyen fakat işin özünde dayanaksız tartışmalardan manen bunalıp yeni arayışlar içine giren günümüz insanının bu boşluğu doldurma çabalarına, kökü asırlara uzanan İslam tasavvuf Geleneğinde olan, muhtevası ise fıtratına temayül eden insanoğlunun kadim felsefesini, bilimini, matematiğini işaret eden bütüncül bir mesajı haiz ilim, tarih, edebiyat, kültür ve seyahat yazılarıyla cevap arıyor. Kendisine Türkiye’nin Endonezya büyükelçiliği görevi tevdi edilinceye kadar ilk kitabın akabindeki dokuz ay boyunca irfan merkezinde haftalık yazılar kaleme alan Mahmud Erol Kılıç, bu vazife ile yazılarına bir virgül koyuyor ve aslında, aynı idrak ile farklı düzlemlerde görevler ifa edeceğini belirtiyor. Zira derviş ol kişidir ki, bulunduğu her mekânın Yaradan’ın mülkü olduğunun bilincindedir. Bir yeri olmayan insan için her şehir ona yerdir Derviş nerede gecelerse orası onun sarayıdır Merd-i Hudâ için maşrık da magrib de garib değildir Zira her nereye gitse orası ona mülk-i Hudâ’dır (Hazret-i Hâfız-ı Şîrâzî)
54.40 ₺ -
Ruşeni Dilnüvaz
Bugüne değin neşri beklendiği halde bir türlü neşredilememiş olan Rûşen-i Dil-nüvâz tabiri câiz ise, tasavvuf düşüncesinin üç farklı yüzyılında oluşturulmuş üç ayrı metnin cem edilmiş; ancak ne yazık ki tamamlanamamış halidir. Mahmud-ı Şebüsterî (ö. 1320)'nin ilhama mazhar olduğu söylenen meşhur manzum eseri Gülşen-i Râz'ı kendisinden yaklaşık iki asır sonra Muhammed Lâhicî (ö. 1506) Farsça olarak yorumlamıştır. İslam dünyasında en fazla şerhi yapılan eserlerin başında gösterilen Gülşen-i Râz'ın bu Farisî şerhini son dönem tasavvuf ricali arasında çok müstesna bir isim olan Harîrîzâde Mehmed Kemâleddin Efendi Türkçeye aktarmıştır. Üçüncü devre Melâmîliğine intisap eden bu velûd mutasavvıfın arkasında bıraktığı 41 eserden biri olan Rûşen-i Dil-nüvâz ne yazık ki 156 beyte kadar gelmiş olmasına rağmen yine de çok kıymetlidir. İbnü'l-Arabî'nin öğretilerinin enfes bir dille işlendiği bu muhteşem şerh çevirisi "aşk" yolunun "akıl" yolu yanında üstün niteliklerini ve irfânî zenginliğini göstermektedir. Prof. Dr. Cengiz Gündoğdu emek mahsulü bu titiz çalışması ile Rûşen-i Dil-nüvâz'ı yazma eserler koleksiyonundan matbuat alemine kazandırarak istifadeye sunuyor. Ayrıca, bu eserinde Harîrî-zâde Mehmed Kemâleddin Efendi'ye dair çok kıymetli biyografik malumat aktarıyor.
68.00 ₺ -
Müslümanın Takvimi
Çocukluğunda saray terbiyesi almış, Nazıme Sultan'ın bir ara vekilharçlığını yapmış ve genç yaşında 1001 gün Yenikapı Mevlevihanesi'nde çile doldurarak "dede" olmuş bir koca Mevlevî... Esad Dede'den Mesnevî okumuş ve mesnevihanlık icazeti almış, maişetini vakıf gelirinden ya da tekke tahsisatından değil elinin emeğiyle çıkarmak için matbuat dünyasına atılmış bir kalem ehli... İslamın temel ilimlerini ve tarihini asıl kaynaklarından okumuş bir İslam âlimi... II. Abdülhamid devrinden cumhuriyete çok zor zamanlar yaşamış bir çilekeş... Sadece yayımladığı eserlerle değil hem mekteplerde hem de cami kürsülerinde halka olan talim ve irşat görevini ifa etmiş bir dava insanı... Kitaplarla ve kütüphane ile geçen bereketli bir ömür... Son devrin en büyük mesnevihânlarından Tahirü'l-Mevlevî'nin Mahfil dergisinde kaleme aldığı kamerî ve İslamî aylar sadece bu ayların lügat ve ıstılah manalarını içermiyor, aynı zamanda son dönem Osmanlı coğrafyasında bu aylara dair sosyal, kültürel ve gündelik yaşantıyı da tasvir ediyor. İbadet ve zikir açısından mübarek günler, geceler, kandiller İslam tarihinin zengin örnekleri ile izah ediliyor. Hele Ramazan-ı Şerif'e dair kaleme aldığı yazılar baştan aşağı zengin bir arşiv niteliğinde. Yaklaşık bir asır önce bize böyle büyük bir hazine bırakan Üstad Tahirü'l-Mevlevî'nin bu emek mahsulü yazılarını Tuba İşçimen yeni yazıya aktarmakla kalmadı, bugün unutulmaya yüz tutmuş kavramları ve kelimeleri de üstadın üslubuna zarar vermeyecek şekilde metin içerisinde gösterdi.
74.80 ₺ -
Nun Kapısı
Nun Kapısı adlı bu eser, H. Nur Artıran Hanımefendi’nin sosyal medyada paylaşmış olduğu Mesnevî beyitlerine ve tasavvuf büyüklerine ait vecizelere dair getirdiği kısa izahlardan oluşmaktadır. 140 karaktere sığdırılan bu mühim beyitler ve sözler, paylaşıldığı sırada büyük rağbet görmüş ve paylaşım rekorları kırmıştı. Muhtereme Artıran Hanımefendi, gelen yoğun istek üzerine bu kez bahsi geçen vecizeleri ve beyitleri kısa izahlarla şerh etmek suretiyle bu paylaşımları özlü hakikatlerden oluşan güzel bir kitaba dönüştürdü. İyi ahlak sahibi ve toprak huylu olmak, “düşmana” bile dua etmek, kusurları örtmek, kötülüğün ağlaması; iyiliğin gülmesi, aşkta fani olmak, er kişilik, bela ve musibetlerden alınacak ibretler gibi pek çok önemli konu başlığı Mevlevîlik mektebinin esaslı öğretileri eşliğinde sunulmakta. Çok veciz, kısa ve ibretamiz tespitler içeren bu kıymetli eser, bunalım ve stresten şikâyet edenlere adeta manevi rehberlik etmekte. Zamanın darlığından müşteki, kitap okumaya fırsat bulamayan, hayatın keşmekeşliği içerisinde yaratılış gayesini unutmuş biçare ve âciz insanoğluna seslenen “Nun Kapısı”, eskilerin deyimi ile söylenmesi mümkün olmayan kelimeleri en kolay surette bir araya getirmek demek olan “sehl-i mümteni” zarfı içerisinde okura takdim etmekte. Her bir güne bir söz ve bir şerhini okumak bile, kişiyi tefekküre ve düşünceye sevk etmek suretiyle özünden koparılmış âdemoğluna maveradan kudsi soluklar üflemekte…
91.80 ₺