-
Mülteka Tercümesi Mevkufat 4 Cilt Takım Şamua
Mülteka Tercümesi Mevkufat İbrahim Halebi Bu güzel eser Hanefi ulemasından İbrahim b. Muhammed-el-Halebi (?-956) nin Mülteka-ı-Ebhür adlı meşhur kitabının tercümesidir. Mültekkanın kendisi Kuduri, Muhtar, Kenz ve Vikaye gibi meşhur metinleri içine almakta kalmayıp diğer bir çok ittifakı meseleleri sinesinde toplayan bir hazine olduğu halde mevküvati Mehmet Efendi merhum bu hazine ile yetinmemiş 25 den fazla eserden tercümesine meseleler aktarmıştır.
780.00 ₺ -
Mülteka Arapça Orjinal Baskı
Bütün hamdler "Allah'ın sınırlarını koruyan müminleri müjdele" buyuran Allah-u Te'ala'ya mahsustur. Sonsuz salat-ü selamlar "Elbette fıkıh bilen bir kişi şeytana bin abidden daha zor gelir" buyuran Rasûllüllâh (sallâllâhu Sellem)'in ve fıkha çalışıp ona göre amel eden Ehl-i Beyt'inin ve ashabının üzerine olsun. Mülteka Kitabı, İbrahim Halebi Rahimehüllahın kaleme aldığı en meşhur eseridir. Binlerce fıkhi meseleyi ihtiva eden Osmanlı medreselerinde yıllarca okutulmuş, Şu anda da birçok medresede okutulmakta olan, Mülteka Ebhur adlı eseri; "İlme, İrfana Hizmet, İnsanlığa Hizmet" prensibi ile yola çıkan bizler, siz paha biçilemeyecek kadar değerli " ilim irfan yolcusu" kardeşlerimize takdim etmenin mutluluğunu yaşıyoruz. Rabbim ilimden layık-i vechi ile istifade edenlerden eylesin. (Amin)
105.00 ₺ -
-
Miratül Usül Yeni Dizgi Tahkikli
Mir’âtü’l-Usûl, Fatih Sultan Mehmet devrinin büyük âlimi ve müftüsü Molla Hüsrev’in kaleme aldığı usûl-i fıkha dair eseridir. Meseleleri diğer mezheplerin delilleriyle karşılaştırarak getirmesi ve genişçe açıklamasıyla usûl-i fıkıh alanında tercih edilen eser olmuştur. Şüphesiz Osmanlı medreselerinde yüzyıllarca okutulmuş, ilim erbabı tarafından pek ilgi görmüştür. USÛL-İ FIKIH İLMİ TARİFİ Usûl-i fıkıh, kelime anlamıyla fıkhın asılları veya fıkhın kaideleri anlamına gelir. Fıkıh kelimesi sözlükte, bir şeyi derinlemesine kavramak demektir. Istılahta ise İmâm-ı A‘zam Ebû Hanîfe, (معرفة النفس ما لها وما عليها) kişinin lehine ve aleyhine olan (hükümleri) bilmesi şeklinde tarif etmiştir. Usûl kelimesi el-asl kelimesinin çoğuludur. Kök, esas, kaide anlamlarında kullanılır. Usûl-i Fıkıh terkibinde ise, esas ve kaide anlamları kastedilebilir. Buradan hareketle Usûl-i Fıkıh ilmi için, fıkıh ilminin delillerini ve bu delillerden hüküm çıkarma yöntemlerini inceleyen ilim, denilebilir. FAYDASI Bu ilimle ictihadların nasıl yapıldığı ve fıkhî/hukuki hükümlerin nasıl elde edildiği öğrenilir. Müctehid imamların helal, haram, mendup, sünnet, sahih, fasid diye ulaştığı hükümlere neden ve nasıl ulaştığını görmemizi ve bilmemizi sağlar. Bu saydığımız faydalar sebebiyle tarih boyunca İslam âlimleri bu sahaya çok önem göstermişlerdir. Metinler yazmış ve onları açıklama sadedinde şerh ve haşiyeler kaleme almışlardır. MİR’ÂTÜ’L-USÛL ESERİ Bu ilmin en önemli metinlerinden birisi de Sultan Fatih devrinin büyük âlimi Molla Hüsrev’in kaleme aldığı Mirkâtü’l-Vüsûl ilâ ‘İlmi’l-Usûl ve şerhi Mirâtü’l-Usûl isimli eseridir. Molla Hüsrev’in kitabının özelliği, bütün konuları genişçe itirazlarına yer verip cevaplarını vererek anlatmasıdır. Kitabını mantık dili ve kurallarına uygun aklî taksimler ile kaleme almıştır. Görüşlerinde Hanefî mezhebindeki genel kabulünü tercih edip Irak ekolünü takip etse de yer yer kendi görüşlerini ve tercihlerini sebepleriyle birlikte açıklar. Özellikle usûl-i fıkıh ilmine yapılan tarife itirazlar getirmiş kendisi tarifi yenilemiştir. Molla Hüsrev, Pezdevî’nin konu tertibini esas alır. Kitabı iki ana bölüme ayırmış, deliller ve hükümler olarak ele almıştır. MUKADDİME Usulün tanımı Usulün konusu Usulün faydası EDİLLE (DELİLLER) Kitâb bahsinde, lafızların konulduğu, kullanıldığı, delalet ettiği manalardan, hâs lafız, âm lafız, emir, nehiy, mutlak, müşterek, zâhir, nas, müfesser, muhkem, hafî, müşkil, müteşâbih, hakîkat, mecâz, sarîh, kinâye, ibâretü’n-nas, işâretü’n-nas, delâletü’n-nas, muktedâu’n-nas, fâsit istidlâller, mefhûm-i muhâlefet, mefhûm-i lâkab, mefhûm-i sıfat, mefhûm-i şart, mefhûm-i gâye, mefhûm-i istisnâ, mefhûm-i aded, mefhûm-i hasr, beyân ve nesh konularından bahsedilir. Sünnet bahsinde, peygamberimizin kavillerinden, inşa ve ihbar olmasını, râvinin şartlarını, râvinin halini, inkitâyı, cerhi, haberin mahallini, haberin kendisini, peygamberimizin fiilerini, takririni ve şer‘ men kablenâ konularından bahsedilir. İcmâ’dan genel olarak bahsedilir. Kıyâs bahsinde, kıyasın rükünleri, şartları, münâsebet, illetin mûcebi, teznîb, muâraza, tercih ve tezyîl konularından bahsedilir. KISIM HÜKÜMLER VE HÜKÜMLER İLE İLGİLİ KONULAR Bölümde farz, vâcip, sünnetin çeşitleri, haram, illetin çeşitleri, sebep ve şart konularından bahsedilir. Bölümde şâri‘ den yani hükmü koyandan bahsedilir. Bölümde mahkûmun bih yani şeri hükmün taalluk ettiği mükellef fiillerinden bahsedilir. Bölümde mahkûmun aleyh yani kendisine hüküm verilen insanlardan ve ehliyetin çeşitlerinden bahsedilir. Hâtime İctihâd İftâ MOLLA HÜSREV’İN (Ö.885/1480) HAYATI Osmanlı âlimi ve müftüsü Molla Hüsrev, Fâtih Sultan Mehmed’in döneminde yaşamış mümtaz bir şahsiyettir. Asıl ismi Mehmed olup, kaynaklarda Mehmed b. Ferâmuz b. Ali olarak babasının ve dedesinin ismi de zikredilmiştir. Neseb olarak Türkmen kabilesi olan Varsaklar’dandır. NESEBİ VE DOĞDUĞU YER Molla Hüsrev ve ailesi hakkında yeterince bilgi bulunmamakla beraber bazı kaynaklarda, babasının sonradan Müslüman olan Rum veya Frenk asıllı olduğu gibi rivayetler mevcuttur. Aynı şekilde Kürd olduğu iddiası da bulunmaktadır. Ancak bu rivayetler yanlıştır. Nitekim tarihçilerin çoğuna göre Türkmen boyundandır. Aynı zamanda dedesinin isminin Ali olarak geçmesinden dedesinin Müslüman olduğu babasının sonradan Müslüman olması rivayetinin yanlış olduğu anlaşılmaktadır. 843 (1439) yılı başlarına ait bir satış belgesinde Molla Hüsrev’in adı, Mehmed b. Ferâmurz b. Hoca Ali şeklinde geçmektedir. (Bk. Gökbilgin, Edirne ve Paşa Livası, s. 172). Ayrıca tabakat yazarlarından Şemseddin es-Sehâvî (ö. 902/1497), adını Mehmed b. Ferâmurz b. Ali Muhyiddin Hüsrevî, Kâdı Bursa şeklinde zikrederek, dedesinin adının Ali olduğunu açıkça belirtmiştir (Bk. ed-Dav’ü’l-Lâmi‘, 8/279). Bursa’lı Tahir Efendi, başlık olarak şu ifadeleri kullanmış Hüsrev Mehmed Efendi Sivasî (Molla Hüsrev) hayatını anlatırken ise Tokat civarındaki Türkmenlerden Arsak (Varsak) kabilesindendir, demiştir. (Bk. Osmanlı Müellifleri, 1/292). İsmail Hakkı Uzunçarşılı ise, Molla Hüsrev’in babasının Yozgat civarında Yerköy’de bulunan bir Türkmen aşiretine mensup olduğunu ileri sürmüştür (Bk. Osmanlı Tarihi, 2/656). Refik Ahmed Sevengil de aynı şekilde Molla Hüsrev için Yozgatlıdır, bir Türkmen aşiretine mensuptur, demiştir (Bk. Fatih Devrinde Alimler, Sanatkârlar, s. 48). Zuhuri Danışman Molla Hüsrev hakkında sadece, Rivayete göre Türkmen Varsak kabilesine mensuptur. Kargın köyünde doğmuştur, şeklinde genel bir ifade kullanmıştır (Bk. Osmanlı İmparatorluğu Tarihi, 5/232). Netice olarak, Molla Hüsrev, Sivas, Tokat ve Yozgat arası bir köyde dünyaya gelmiştir. İLİM TAHSİLİ VE HOCALARI Molla Hüsrev küçük yaştayken babası vefat edince eniştesi Hüsrev Bey’in himayesine verildi. İlk başlarda Hüsrev Kaynı olarak lakap takılmış daha sonra bizzat eniştesinin ismini almış ve Molla Hüsrev olmuştur. Kaynaklarda ilk eğitimini Rum vilayetinde aldığı geçmektedir. Sonrasında Bursa’da Molla Fenâri’nin oğlu Yûsuf Bâlî’den icâzet aldı. Ardından Edirne’ye gitti ve orada Sa‘deddin et-Teftâzânî’nin öğrencilerinden Burhâneddin Haydar Herevî ile Molla Fenarî’nin talebesi Molla Yegân ve Şeyh Hamza gibi Osmanlı âlimlerinden okudu. YAPTIĞI GÖREV VE HİZMETLER Edirne Şah Melek Medresesi’nde ve Çelebi Medresesi’nde müderrislik yaptı. II. Murad’ın tahtını Sultan Mehmed’e bırakmasıyla Kazaskerliğe getirildi. II. Murad’ın tahta tekrardan geçmesiyle Sultan Mehmed ile Manisa’ya dönmediği Edirne’de Kadılık yaptığı rivayet edilmiştir. Taşköprizâde, Sultan Fatih ile Molla Hüsrev’in arasındaki şu konuşmayı nakleder: Sultan Fatih saltanatı babasına bıraktığında onunla beraber görev alanlar onu yalnız bırakır, görevlerine devam ederler. Kazasker makamında olan Molla Hüsrev ise görevini bırakır ve Sultan Fatih’in yanına gelir. Sultan Fatih görevine devam etmesini söylediğinde, Molla Hüsrev, güzel ahlak sahibi olan kimse, sultanlık döneminde beraberken azledildiği zamanda da yanında olur, diye cevap verir. Bu cevap Sultan Fatih’in hoşuna gitmiş, böylelikle sevgisini kazanmıştır. Molla Hüsrev, mihrâbın yanında namazını kılardı. Cuma günleri Ayasofya Camii’ne girdiği zamanda bütün cemaat ayağa kalkar ve yolunu açardı. Sultan Fatih bu manzarayı gördüğünde kendisiyle gurur duyar, vezirlerine, işte zamanın Ebû Hanîfe’si diye Molla Hüsrev’i överdi. Sultan Mehmed’in ikinci defa tahta geçmesiyle Kazaskerliğe dönmedi. İstanbul’un fethinden sonra İstanbul’un ilk kadısı Hızır Bey’in vefat etmesiyle İstanbul kadılığına getirildi, Galata ve Üsküdar kadılıkları ve Ayasofya Medresesi müderrisliği kendisine verildi. Sultan Mehmed Han, bu dönemde bir velime düzenlemişti. Molla Gürânî’ye bir haberci gönderdi ve onun nerede oturmak istediğine dair izin istedi. Molla Gürânî kendisine gelen kişiye, bizim için oturmak lazım değildir, hizmet bizimdir. Bize layık olan odur ki, ol mecliste cülus itmeyüp ikamet-i hizmet mevkıfında kıyam iderüz, dedi. Bu cevap Sultan Mehmed Han’a ulaşınca, o da sağını Molla Gürânî, sol tarafını da Molla Hüsrev için ayırdı. Molla Hüsrev bu duruma razı olmadı ve Fâtih’e bir mektup yazarak şöyle dedi: Benim ol meclis-i hümâyuna varmaduğum gayret-i ilmiyyemin iktizâsıdır. Molla Hüsrev bu mektubu Dîvân-ı Âli’ye gönderdi. Gemiye bindi ve Bursa’ya gitti. Burada bir medrese inşa etti ve orada ders verdi. Aynı zamanda Molla Hüsrev, İstanbul’da birçok camii ve medrese yaptırmıştır. Fatih Sultan Mehmed, Molla Hüsrev’i tekrardan İstanbul’a davet etti ve Fetva makamına getirdi. Yaklaşık olarak 10 sene İstanbul’da ikamet ettikten sonra 885 (1480) yılında İstanbul’da vefat etti, cenazesi Bursa’ya götürülerek Hüsrev Medresesi’nin hazîresine defnedildi. Kabri, Emir Sultan hazretlerinin kabrine 5 dakikalık mesafededir. Allah Teâlâ Rahmet Eylesin, Sevdikleriyle Haşreylesin. Âmin. MOLLA HÜSREV’İN KİŞİLİĞİ Molla Hüsrev orta boylu ve büyük sakallı bir kimseydi, maddi durumu iyi olmasına rağmen kendisine çok hizmet edilmesini istemez kendi işini kendi görürdü, her gün bir miktar yazmayı âdet edinmişti, yazısı çok iyiydi. Aynı zamanda ağırbaşlı, mütevazi ve vakur bir kimseydi. Kendisini ilme adamış gündüzünü halk ve talebelere, gecesini eserlerine ayırmış gerçek bir ilim adamıydı. Molla Hüsrev, İstanbul’un Fatih ilçesine ait Vefa semtinde bulunan Molla Hüsrev Camii (Vefa/Eminönü), yine Fatih ilçesinde bulunan Molla Hüsrev Camii (Küçük Mustafa Paşa Mescidi) ve Molla Hüsrev Camii (Sofular Mescidi) ile Bursa’da Zeynîler Camii’nin güneyinde bulunan Molla Hüsrev Medresesi’ni kendi şahsi imkanlarıyla yaptırmıştır. Adı geçen bu camiler ve medresesi için, İstanbul’un ticaret bakımından önemli merkezleri olan Beyazıt ve Mahmut Paşa gibi semtlerinde, 179 dükkân, 42 hücre (oda), Bursa’da 2 dükkân ve 9 ahır vs. olmak üzere toplam 72.603 akçe gelirli vakıf bırakmıştır. Molla Hüsrev’in vakfettiği dükkanlarından 160 tanesi Beyazıt’taki Kapalıçarşı’da (Büyük Çarşı/Bedestan) bulunmaktaydı. TALEBELERİ Muhyiddin Mehmed Efendi (ö. 888/1483). Fenari Hasan Çelebi (ö. 891/1486). Hasan b. Abdussamed es-Samsunî (ö. 89 1/1486). Yusuf b. Cüneyd et-Tokadî (ö. 902/1496-97). Kemaleddin İsmail Karamanî (ö. 920/1514). Zenbilli Ali el-Cemali Efendi (ö. 932/1526). ESERLERİ Mir’âtü’l-Usûl fî Şerhi Mirkâti’l-Vüsûl. Dürerü’l-Hükkâm fî Şerhi Gureri’l-Ahkâm. Haşiye ‘ale’t-Telvîh. Hâşiye ‘alâ Envâri’t-Tenzîl li’l-Beyzâvî. Hâşiye ‘alâ Hâşiyeti’l-Muhtasar li’s-Seyyid Şerîf. Şerhu Usûli’l-Pezdevî. Risâle fi’l-Velâ. Nakdü’l-Efkâr fî Reddi’l-Enzâr. Hâşiye ‘ale’l-Mut Vasiyetnâme. Esâsü’l-İktibâs Tercümesi. MİR’ÂTÜ’L-USÛL’ÜN HAZIRLANIŞ ŞEKLİ Köprülü Ktp., bulunan hicrî 850 tarihli yazma nüsha ve 1317 tarihli meşhur matbu nüshayla mukabele edilerek hazırlanıldı. Âyetlerin referansları verildi, süslemeli parantez arasına konuldu. Hadis ve diğer rivayetlerin tahrîci verildi. Beyit ve şiirlerin kaynağı verildi. Nassa dokunulmayıp ancak tadil gereken yer dipnotta belirtilerek düzeltildi. Gerekli yerler dipnotta belirtilerek köşeli parantez ile metne ziyade yapıldı. Anlaşılmayan kelimler, kapalı ibareler ve terimler şerh edildi. Kendisinden nakil yapılan kitaplardan imkân oldukça kaynağı verildi. Konuların içeriğine göre diğer kitaplardan ve haşiyelerinden açıklamalar dipnota konuldu. Özellikle meşhur İzmirî haşiyesinden çokça faydalanıldı. Müellifin hal tercümesi yapıldı. Kitabın ve bu ilmin öneminden bahseden mukaddime eklendi. Âyet, hadis ve konu fihristi eklendi.
345.00 ₺ -
Mızraklı İlmihal
Birtakım modernist ve reformistlerin ismini duyunca dudak büktükleri ve halk arasında Mızraklı İlmihal ismiyle ün kazanmış olan bu eserin asıl orjinal unvanı Miftâhü'l-Cenne yâni Cennet'in Anahtarı'dır. Asırlardan beri geniş halk kütleleri arasında çok tutunmuş, çok tanınmış, çok okunmuş bir temel ilmihal kitabıdır. On binlerce benzer kütüb ve resâil içinde birkaçı nedense halkın büyük rağbetine mazhar olmuşlardır. Bu sadece akılla fikirle anlaşılabilecek bir husus değildir, sırlı tarafları da vardır. İhlâslı büyük âlimlerin, Allah ve Peygamber dostlarının irşad, eğitim ve terbiyeleri ölümlerinden sonra da devam etmektedir. İşte bu kitap da onlardan biridir. Herkesçe tanınan bir risâle olduğu için mâhiyeti hakkında daha fazla bilgi vermemize, hele reklam yapmamıza lüzum yoktur.
48.00 ₺ -
El İhtiyar Li Tahlilil Muhtar 2 Cilt
فان كتاب الاختيار لتعديل المختار من اهم كتب الفقه الحنفي فالمتن (المختار للفتوى) يعتبر احد المتون المعتبرة التي اذا تعارض ما فيها مع ما في الشروح والفتاوى فالعبرة لما في المتون وتاتي اهمية الشرح تبعا لاهمية الاصل لاسيما ان كان الشارح هو مؤلف المتن نفسه فهو ادرى بمرادته ومكوناته من غيره وللشرح مخطوطات ومطبوعات عدة و لكثرة المطبوعات والنسخ اختصرت على مقارنة المطبوعة بتعليقات الشيخ محمود ابو دقيقه مع نسخة مخطوطة نفيسة كتب المجلد الاول منها بعد وفاة المؤلف بعشر سنين فقط وهذه النسخه محفوظة في المكتبه الازهريه في القاهرة. وقد قمنا بنسخ المتن والشرح وضبطهما وترقيهما وفق قواعد الاملاء الحديث. كما قمنا بضبط المتن كاملا وما يحتاجه الشرح وخاصة النسب والبلدان والغريب. (): ومجزنا المتن عن الشرح بتغميق اللون ووضعه بين هلالين هكذا [ ]: وقمنا بوضع عنوان اضافيه مساعده وميزناها عن الكتاب بوضعها بين عارضتين مستطيلتين هكذا هكذا وفي مقارنه المخطوطه مع المطبوعه قمنا باختيار النص الاصوب.
653.40 ₺ -
Güncel Fetvalar 2.Cilt
Kurana el basarak yapılan yemin geçerli midir? Erkeğin karısının sütünü içmesi caiz midir? Akraba evliliği sakıncalı mıdır, kimlerle evlenilmez? Hava Parası almak caiz midir? Komisyon karşılığı fatura kesmek caiz midir? İmitasyon (taklit ürün) imal etmek veya ticaretini yapmak caiz olur mu?
105.00 ₺ -
-
Fıkıh Usulü Ömer Nasuhi Bilmen
20. yüzyılın büyük ehl-i sünnet âlim ve fakîhi Ömer Nasûhi Bilmen hazretleri (r.h.) İslam hukuku alanında çok kıymetli ve pek müfîd olan “Hukuk-u İslâmiyye ve Istılâhât-ı Fıkhiyye Kâmûsu” adında bir kitap telif etmiştir. İlk olarak 6 cilt olarak basılmış daha sonrasında da 8 cilt olarak basılan bu güzide eser, İslam hukuku alanında kendini yetiştirecek olan ilim talebeleri için çok önemli bir eserdir. Bu eserin 1. cildinin ilk bölümü fıkıh usulüyle alakalıdır. Bu bölümde kadîm usulü fıkıh kitaplarından istifade eden Ömer Nasûhi Bilmen hazretleri (r.h.), bir özet mâhiyetinde güzel bir metin ortaya çıkarmıştır. Bu bölümün müstakil olarak hazırlanması, ilim talebelerinin hem maddî hem de manevî istifade edeceklerinin mülâhazasına müsteniddir.
99.00 ₺ -
Mahrem Konulara Giriş
Bir kitap olsun! Yalnızca hanımlara hitap etsin, yalnızca onlara özel olsun, mahremlerini işlesin, takıldıkları, sormaya çekindikleri, sorup da tatmin edici bir cevap bulamadıkları, yalnızca onlarla ilgili olan merak ettiklerini yazsın… Bir kitap olsun! Hanımların özel günlerini hem sağlık hem de dinî açıdan değerlendirsin… Böyle bir kitap oldu! Bu hacmi küçük ama içerdiği konular itibarıyla derin olan eserimizde, hanımlar ve özellikle genç kızlar çok şey öğrenecek, ne kadar özel olduklarını bir defa daha hissedecekler…
27.20 ₺ -
Merakıl Felah Tercümesi Kelime Manalı 2 Cilt
Hicri on birinci yüzyılın büyük hanefî fukahâsından Allâme Şürünbülâlî’nin (ö. 1069/1659), kendisine ait olan ve Osmanlı medreselerinde ders kitabı olarak okutulan Nûru’l-Îzâh isimli eserine yazmış olduğu “Merâkı’l-Felâh” şerhi İsmailağa Fıkıh ve Te’lîf Kurulu tarafından tercüme edilerek okuyucuların istifadesine sunulmuştur.
310.00 ₺ -
-
-
-
-
-
İslamda Miras Hukuku FERAİZ
(Kitabın İçerisinden Feraiz Tablosu 23 x 31 Cm boyutunda hediye olarak çıkmaktadır) Kuran-ı Kerim'de kat'i hükümlerle en çok bahsedilen ayetler Miras ayetleridir ve her miras alanın bu hükümlerle amel etmesi farzı ayındır. İslam'da miras hukukunun tam bilinememesi ve yeterli tebliğ edilmemesi yüzünden birçok insanımızın bilerek veya bilmeyerek harama girdiğine şahit olduk. Mevlâ Tealâ'nın bizin için koyduğu ölçülere riayet etmeden sahip olunan miras malı helal değildir. Haram olan bu miras malı dünya ve ahirette birçok sıkıntıyı beraberinde getirir. Efendimiz (s.a.v.)'in ''bu ilmi öğrenin ve onu insanlara öğretin'' hadis-i şerifi ile amel etme niyetiyle başlamış olduğumuz bu çalışmada, temennimiz odur ki; ilim erbabının bu ilme gayret gösterip Allah'ın koymuş olduğu bu kanunları müslüman halkımıza ulaştırarak helâl dairesi içinde yaşayan nesillere vesile olmaktır. (Kitabın İçerisinden Feraiz Tablosu 23 x 31 Cm boyutunda hediye olarak çıkmaktadır)
56.00 ₺ -
Şerhus Siraciyye Yeni Dizgi
İlm-i Ferâiz; İslam mîras hukûkundan bahseden; vefat eden birine, kimlerin mîrasçı olabileceğini, ne kadar hisse alacaklarını ve bu mevzudaki diğer hususları bildiren bir ilimdir. Resûlullâh Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem) buyurdular ki: Ey Ebu Hüreyre, (ilm-i) feraizi öğreniniz ve insanlara öğretiniz. Çünkü o, ilmin yarısıdır. Bu ilim (ehemmiyet verilmediği için) unutulacaktır. Ümmetimden ilk çıkarılıp kaldırılacak ilim budur. (Sünen-i İbn-i Mâce) Bu eser, ferâiz ilmine dâir yazılmış olan ve Şerh-i Ferâiz diye bilinen Seyyid Şerif Cürcânî Hazretlerinin şerhi Şerhu's-Sirâciyye'dir. Şerhin hamişinde icab eden yerlere izah, misaller ve faideli bilgiler yazılarak güzel bir uslûp ile tanzim ve tertip edilmiştir.
126.00 ₺ -