-
Bu Benim Bedenim
Ben bilim hayvanı Prof. Dr. Vızvızakan. Hikâyem tarih öncesi çağlarda başladı. O zamanlar buralar hep tarlaydı. Sen henüz yoktun meydanlarda, dinozorlar vardı. Ben o dinozor senin bu dinozor benim gezerken bir şeyler fark ettim. Uzun yıllar boyunca değişik canlılarla tanışmaya devam ettim ve fark ettiklerim bir bir çoğaldı. Aslanlarla, yunuslarla, fillerle, kedilerle tanıştım... Gergedanlarla, timsahlarla, kaplumbağalarla, köpeklerle, tavşanlarla, kangurularla... Ve tabii insanlarla tanıştım. Her bir tanışıklık bilim yolunda attığım kocaman vızıltılara neden oldu. Edindiğim bilgileri “Bilime Paha Biçilmez Katkılarım” başlığıyla bu kitapta topladım. Neler mi var kitapta? Her türün neden farklı vücudu var? Cinsiyetlerin farklılığı neden önemli? Dünyaya gelme yolculuğu nasıl bir şey? Vücudumuzun özel bölgeleri hangileri? “İyi dokunuş”, “kötü dokunuş” ne demek? Peki bedenimizi nasıl koruyabiliriz? Tüm bu soruların cevabını anlatmak için Sinotor’uma bindim geliyorum. Haydi bakalım başlayalım!
107.20 ₺ -
Tarihten Günümüze Espri ve Fıkralarıyla Ünlüler
Sanatta ve politikada espri ve fıkra, pek az, pek seyrek kitaplaştırılan bir konudur. Nedense bu alana yeterli ölçüde eğilme gereği duyulmamıştır. Birçok sanatçı ve politikacının yüzlerce sayfalık biyografilerinde bile, onların büyük çoğunluğunun espritüel yanlarına yer verilmesi ihmal edilmiştir. Herhalde bu biyografilerin yazarları, ciddi bir esere, ciddi olmayan unsurlar eklemekten kaçındıklarını sanıyorlar. Hâlbuki bir sanatkârı, bir politikacıyı veya herhangi bir ünlüyü, bilinen bir fıkrası, bir nüktesi, ayrıntılı bir yaşam öyküsünden daha çok akıllarda tutar. Bu kitapta, gerek tarihten, gerekse zamanımızın sanat ve siyaset çevrelerinden tanınan ünlü birçok kimsenin, insanî yanlarını en iyi yansıtan, en güzel esprilerini bulacaksınız.
22.75 ₺ -
Çaladaktilo
Ulvi Alacakaptan’ın bu ilk kitabı üç bölümden oluşuyor: Röportajlar: Ferhan Şensoy, Zeki Alasya, Halit Çapın, Yalçın Pekşen ve Ertem Eğilmez ile. Bizans Kulislerinden: Aydın dediğin böyle olur bizde, Batı ile kardeş kardeşe, Tuluat geliyorum demez, "Büyülücam’ın çağdaş cadıları, İstanbul’un yıldızlarını kırpıp kırpıp ne yaparlar?, Kültürümüzün resmi, Bir Amerikan eyaleti Hakkari, Hemzemin İslâmcı uzmanı, Entel-mentel çağdaş-mağdaş, İrtica isteriz!, Halime’yi rotatifte bastılar, Kişiye özel tanrı... Çaladaktilo: Ehven-i gerici Yenibey, Noktaya karşı ünlem..., Sakla ihbarı gelir zamanı, 40 m2 beyincik...
45.00 ₺ -
Ağzınıza Laik
Mizahî yazılar: Merhaba, Ağzınıza laik, 1000’lik Yaşar yaşamaz, Fellini karikatürü yazar çizimi, Kara keyfin surdiplerinde, Çin işi hürriyet putu, Sakal muhalifi Be Em Ve, Bulgar’a çuvaldız kendimize iğne, Çağdaş yaz türküsü, Rambo artı Ramo çarpı hüzün, Başörtüsü beyin örtüsü çıplak cehalet, Atık sol deposu, Türk usûlü alafranga, İşte millet işte vekil, Demokahkahrasim benim, AT’ın tersi, Laike ablanızın çankara fobisi, Cumburlop Cumhuriyet, Kara geceler efendim, Utanç duvarının filleri, Bizden’lerden misiniz-yandınız, Kıyametin amatörleri, Beyaz Saray karanlıklarında, Batman kaç batman, Kim kime dum duma, Tersine dönen Müslümanlık, Tele-tezgâhaltı, Bilimsel karnıyarık...
33.75 ₺ -
İyi Ki Demokrasi Var
Halil Kaleli kitabının sunuşunda "mizahın hafifsene hafifsene ciddiyetini kaybettiğinden; sulu zırtlak gülmece hâlini almasından ve belden aşağı lafların mizah sayılır olmasından" şikâyetçi. Doğrusu mizah ciddî iştir. İnsanları hem güldürebilmek, hem düşündürebilmek ve hem de onlara bir şeyler vermek, hepsi mizahın içinde. Böyle olunca bu işin zorluğu da ortaya çıkıyor. Halil Kaleli "Kenar yazıları"ndan tanıdığımız bir isim. Zaman gazetesinde ilk defa yayınlandığında bayağı tiryakileri oluşmuştu, bu yazıların. Kaleli’nin Karga Karga Gak Dedi’den sonraki bu ikinci kitabında kendine has mizah dili yahut espritüel anlatımlarından ziyade günlük hayatın çarpık yönleri ile hayatın içinden seçilmiş tiplemelerin çelişkilerini buluyorsunuz. Yazar, kitap fuarından televizyona, demokrasiden seçime, şairden-şiirden, savaşa değin şâhit olduğumuz şeyleri kalıcılaştırıyor. Kapaktaki kafanın üzerindeki fil ayağı sizce neyi ifade ediyorsa (veya etmiyorsa) da, mevcut otoriteye ve statükoya karşı bu yazıların tekrar tekrar okunması gerekiyor. 6 bölümden meydana gelen kitapta 40 ayrı yazı yer alıyor. Bölüm başlıkları şu isimleri taşıyor: Bizim dinazorumuz iyidir, Berberlerin ideolojik yapıya etkileri, Ramazan televizyonu, İyi ki demokrasi var, Şiirşinas, Eşhas-ı âhir zaman.
4.50 ₺ -
İlerleyelim Beyler
1975‘ten bu yana Hergün, Millet, Ortadoğu, Genç Öğretmen, Yeni Devir, Millî Gazete, Vahdet, Gençlik, Tırpan gibi muhtelif gazete ve dergilerde yazıları yayınlanan Erbay Kücet mizah dergileri Çaylak ve Cıngar‘ın yayın kadrolarında yer almış ve çalışmalarını buralarda sergilemiştir. Bir ara karikatür de çizmiş 1976 ve 1983’te iki kez kişisel karikatür sergisini açmıştır. Mizah yazılarında Erkam Aktaşlı müstearını kullanan Kücet 1983’te Yeni Devir gazetesinin açtığı "Mizah hikâyeleri yarışmasında mansiyon almıştır. 25 hikâyenin yer aldığı İlerleyelim Beyler yazarın ilk kitabıdır. Kitaptaki hikâyelerin başlıkları şöyledir: "İlerleyelim beyler, Hayırsever yok mu?, Çaputçuluk, Kokulu toprak, Alarm zili, Misafirin böylesi, İnşallah mescidiniz yoktur, Ramazan geldi mi?, Doktor beye selâm, Dualı kurbanlık, Kitaplarımız ölçülü olsun, Bir tuğla da senin olsun, Memleket partisinde, Güllük gülistanlık, Dayısının iti, Fahrî tazılık çulu, Sıradan bir gün, Yazamayan yazar, Döviz getiren misafirlerimiz, Vakıf makıf derken, Nasıl entel oldum?, Hobim var da, Eleman aranıyor, İşaretli dosya, Feminist Fatoş."
4.50 ₺ -
Zehir Zemberek
Alnıma secdeyi nasip eden Rabbim'e şükürler olsun. Her tür ayrımcılığın düşmanıyım, başta da hemşericiliğin; buna inat bir yazı yazdım 'Dedem Gregor' diye, hayrettir inanıp ciddiye alan çıktı bir sürü. Bir yıl oluyor, biri kız üç çocuğuma bir dördüncü, yumuk oğlan katıldı; adı hazırdı: Yunus. Niye mi? Son yıllarda en sık yenilemek zorunda kaldığım dizeden ötürü: “Ey Yunus, sana söyleme derler, Ya ben öleyim mi söylemeyince
37.50 ₺ -
Ulvî Şeyler
Artık sanat, kültür ve bilimin ilerlemesi kimsenin umurunda değil: "Çok satan doğrudur", Bana rating'ini söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim, "Sermayesine güvenen borazancıbaşı", "Altta kalanın canı çıksın", gibi altın ilkelerle çalışan "Serbest Piyasa Ekonomisi", cengâverlerine vahşi kapitalizm yaftası yapıştıran Alperenler, Anadolu Kaplanlarından bazıları ne yapıyor? Yazarlarımızın feryadı yeri göğü tutarken 90'ların kokuşma sembolü ikiz programlardan birine milyarlarca lira akıtarak hepimizi sıkı şutlarla televoleleyen Jet-Pa hangi müstakil kuruluşumuzun üyesi? Aynı pazarlamanın otomotiv kolu devrimci-arabesk'in yiğit evladı Ahmet Kaya'nın son klibine seksenin üstünde milyar dökmedi mi? Ancak sanatçının başörtüsü hakkında iki çift düzgün laf etmesi trilyonlara değer.
37.50 ₺ -
Seley Çakkan Fıkraları
Prof. Dr. Sultan Kaşgarlı´nın "Seley Çakkan Fıkraları" başlıklı kitabında XIX. Yüzyılda Uygur halk hiciv edebiyatına damgasını vuran Seley Çakkan ve onun fıkraları tanıtılmıştır. Kaşgarlı tarafından Transkripsiyonlu metni, Türkiye Türkçesine aktarılan ve sözlüğü yapılan bu eser, Uygur Türkçesiyle Türkiye Türkçesinin dil bakımından benzerlik ve farklılıklarını sergilemesiyle de ayrıca öneme sahiptir.
180.00 ₺ -
Size Katılıyorum Ama Gülmekten
One minute’nizi rica ediyorum sayın okurlar! Hayatının dublörü olmaktan bıkanlar, hakkımı yediler diye dert yananlar, dizilerle yatanlar, tekrarıyla kalkanlar, favori yarışmacıya sms atanlar, Rambo’yu marketin çırağına benzetenler, vahşi Batıyı çok yahşi bulanlar yahut hepsine birden “Amaaan banane! Mesai bitse de, eve gidip çizgili pijamamı giysem.” diyenler, size sesleniyorum. Minareden at beni, in aşağıya tut beni gibi abidik gubidik ricaları olanların, söğüt dalına ruhsatsız yuva yapmış mandanın, komşuyla muhabbete dalıp ocaktaki yemeğin dibini tutturanların, köprü altı duvarlarına sprey boyayla kalp çizenlerin, raconu bir ters bir düz örüp giyenlerin, kepekli ekmek kilo yapmaz diye fırınıyla beraber yiyenlerin mizah ile izah edilmiş hallerini okuyacaksınız bu kitapta… Topraktan yaratılmış insanoğlunun her an çamurlaşabileceğini düşündürüp, karga her gak deyişinde dala çıkıp bakmamayı öğreten, ağır mevzuları aklınıza bir tüy hafifliğinde kaldırtmayı hedefleyen bu kitap, size kendini okutmak için adeta gözünüzün içine bakıyor. Meşhur Malkoçoğlu’nun bu kitabı okuduktan sonra ömrünce surdan sura atladığı, ünlü astronot Neil Armstrong’un bu kitabı okur okumaz, bu dünya artık bana dar deyip soluğu Ay’da aldığı da kafadan atılmaktadır. Hatta Einstein’ın bile “Evet, bu kitabı okuduktan sonra zihnim açıldı.” dediği hayal meyal şey edilmektedir. Haydi, lafı uzatıp sakız etmeyelim. Bu kitapla aranıza daha fazla girmeyelim. Nazar etmeyin ne olur, okuyun sizin de olur. Bilmem anlatabildi mi?
6.42 ₺ -
Otomobil Uçar Gider
Hey Yolcu! Bu kitaptan öyle kolay geçemezsin. Önce otur kemerini Bağla uçuş için hazır ol! Haha! Otomobiller uçmaz mı diyorsun? Ama bu kitap seni uçuracak! Bu Kitap; *Havada ve denizde giden otomobilleri... *İngilizlerin otomobillerle ilgili tuhaf kanunlarını... *Arabayla ilk kaza yapanın yalnızca 4 km hızla gittiğini... *Kaza yaptıktan sonra kaçan ilk şöförü... Ve atlı arabalardan gününüzün uçuk otomobillerine kadar geçen süreçte neler olup bittiğini, gelecekte neler olabileceğini, arabalarla ilglili ilk icatların sahiplerini; ilginç bilgiler, tarihi gerçekler, afili arabalar ve çılgın karikatürler eşliğinde okuyacaksın!
93.75 ₺ -
Ne Haliniz Varsa Gülün
Elinde bir kitapla, gözyaşları içinde kahkahalar atan ve bir yandan da Tamburizade Tırlettin Efendi’den rehavet makamında uzun hava eserler söyleyen birini gördüğünüzde bilin ki o kişi o anda bu kitabı okuyordur. Ailenizin yazarı Mine Sota tarafından yazılan bu kitapta neler yok ki… Karpuz çekirdeğinin içine sığdırılmış karpuzun, bir türlü kırağı çalmayan acı patlıcanların, her zaman söyleyecek bir çift lafı olanların, değirmenlerini taşıdıkları suyla döndürenlerin, attığı çığlıkları kimseye duyuramayanların hikâyeleriyle dolu bu kitap… Saman saklarken, zamanı saman edenlere, “Kayınçomun arabası var, benim niye yok?” diye içi içini yiyenlere, “Kaynanam al dedi, git dedi, al kendini git dedi” diyenlere, hayrını görmek için çocuğunun okuldan mezun olup iş bulmasını bekleyenlere, “Ağzı olan değil parası olan konuşur kardeşim, oof off” diye ay sonunu gözleyenlere “Ammaaan her şey olacağına varır. Haydi, eller havaya oh ohh!” dedirten bu kitap, moral bozukluğunuza da feleğini şaşırtır. Üstelik canlıdır. Korkmayın elinizi ısırmaz ama sizi parmak izinizden tanır. “Ben senin kitabınım. Başkasına yar olmam” der, ellerinizden öper ve sizi hiç bırakmaz. Oldu da kendisini alıp eve götürmediniz, arkanızdan ağlar. Gene de bırakıp giderseniz siz geri dönene kadar sizi özler... Sizin her hâlinizi beğenir. “Aa en çok hangi hâlimi beğeniyor acaba?” diye merak ediyorsanız, onu okuyun ve ne hâliniz varsa görün. Pardon, ne hâliniz varsa gülün.
6.42 ₺ -
Erzurum Fıkraları
Anonim olduğu kadar ferdî buluşlarında eseri olan fıkralar, bir toplumun aynasıdır. Onda eleştiri, muhalefet, insan karakterinin hayat içindeki pek çok yönünü; bazen mizaha, bazen acı gerçeklere bürünmüş olarak bulabiliriz. Erzurum insanın; saf, muzip ve şakacı yönü, muhalif ve hayata bakış açıları, hayat içinde söylenmeyen gerçeklere vurgu yapması önemlidir. Derlemede "Erzurum ağzı" esas alınmıştır.
150.00 ₺ -
Meşhurlardan Espriler
Bir çok alanda kendimize örnek aldığımız tarihin ender şahsiyetleri de gülüp güldürürlerdi. Onların hayatı, ibretli nükteler, tebessüm ettirici esprilerle süslüydü. "Meşhurlardan Espriler"de onların gülen, güldüren, gerektiğinde muhatabı susturan, düşündüren, öğreten yönlerinden örnekler bulacaksınız. Asırlar öncesinden günümüze kadar uzanan bu yelpazede peygamberlerin, sahabilerin, maneviyat büyüklerinin, padişahların, yazarların esprilerini, nüktelerini görmeye en azından gülümsemeye ne dersiniz?
11.25 ₺ -
Nasreddin Hoca Fıkraları 1-2
Bilgi ve zekâ keskinliği ile tanınan Nasreddin Hoca'nın en güzel fıkraları... Nasreddin Hoca'nın hazır cevaplılığı, çocuklara edep ve ahlâk dersleri... Fıkraların içinde saklı bir çok hakîkatler...
21.13 ₺ -
Osmanlı Fıkraları
Mizâh, bilgi ve zekâ keskinliği ile karışık, edebî bir ifâde yoludur. Onun sermâyesi şaka ve nükte sûretinde ince alay, tenkîd, takdîr ederek tekdîr ve tenkîd ifâde eden övme ve eğlencedir. Kelime karşılığı latîfe veyâ nükte olan fıkranın edebî bir kıymeti, yâni letâfeti olduğu kadar zarâfeti de olması lâzımdır. Latîfeler hoşa gidecek ve ekseriyâ gülünecek sözlerdir. Fakat bunların içinde hikmet düstûru sayılacak pek çok yüksek söz, ibret dersi ve alınacak hisse vardır. Öteden beri her kavmin edebiyatçı ve hikmet sâhibi kimseleri, ciddî bir dille anlatılamayacak hikmet ve öğütleri, bâzen alay ve mizâh sûretinde fıkralarla halka telkine, bu yolla ahlâkı süslemeye ve gâfilleri uyarmaya gayret etmişlerdir. Bu sebeple latîfeler hem gönülleri şenlendirme vesîlesi olması, hem de ibret almayı, hakîkatleri öğrenmeyi sağlaması yönüyle eğlencelerin faydalı kısmındandır. Osmanlılar devrinde de hiciv ve latîfe yaygındı. Nüktedanlık, bir edebî sâha olarak devlet adamlarından ulemâya kadar her kesim içinde, her kademede yer bulmuştur. İnsanlar, kendilerini edebî bir üslûb ile tenkîd edene karşı, kabalıkla cevap vermeyi âdetâ edep dışı kabul ettiklerinden, ya o anda ya da zamanı geldiğinde latîfe ile cevâb vermeyi yine bir edep ölçüsü kabul etmişlerdir. Osmanlı târihinden seçtiğimiz, padişahlardan sadrazamlara, vezirlerden paşalara, ulemadan sıradan bir Osmanlı vatandaşına kadar her kademeden Osmanlı insanının ince ve kıvrak zeka ürünü olan bu fıkra ve nükteleri okurken neşeleneceğiniz, aynı zamanda da ibret alacağınız kanâatindeyiz. Hazırlayan: Komisyon
48.75 ₺ -
Bişey Söylicem Ama Gülmek Yok
Sokakta yürürken bir televizyon muhabiri size pat diye mikrofon uzatıp "En son ne zaman delirdiniz? Ağladınız? Sevindiniz? Merhamet duydunuz? Şımardınız? Âşık oldunuz? Acıdınız? Sinirlendiniz? Gözünüzden yaş gelene kadar güldünüz?" diye sorarsa, bu soruların cümlesine birden "Mine Sota'nın son kitabını okuduğumda." diye cevap verebilirsiniz. Bir ömrü bir güne sığdıran bir kelebek gibi, hayattan hayata konan bu kitap, size "Aman çimlere basmayalım, aman turistlere iyi davranalım, vergimizi de ödeyelim..." dışındaki iyilikleri de hatırlatacak, hatırlatmakla da kalmayıp içinizde, herkese merhamet etmek, yamuk yaptıklarımızdan özür dilemek, efendime söyleyeyim sokağa fırlayıp çevrede dolaşan insanları "Hepinizi çook seviyorum, canlarım benim" diye sımsıkı kucaklayıp çay ısmarlamak, keçi gibi ağaçlara tırmanıp erik toplamak, ıslık çalarak su birikintilerinde zıplamak gibi istekler de doğuracaktır. Herkesin şikâyet edip kimsenin ayrılamadığı şu canına yandımının dünyasının kaç bucak olduğunu, bilimsel olarak değil milimsel olarak açıklayan bu kitabı okuyup cümle dertlerinizin üzerine üfleyin gitsin. Stresle sıkılmış tüm vidalarınız gevşesin, çocukluğunuz içinizden size bakıp muzipçe gülümsesin, sizi gören herkes "Yok yok, sen de bir haller var vaaarr..." desin, üzüntü, tasa, içinizi sıkan ne varsa bitsin... Keyifli keyifli okumalar, okudukça kıkır kıkır gülmeler, güldükçe güzelleşmeler... Hadi bakalım.
6.42 ₺ -
Zonk
Dikkat Bu kitabı okuduktan sonra hepinize olanlar olacak Mesela birine selam vermek yerine, "Aman borçlu çıkarım şimdi, neme lazım." deyip tırıs tırıs kaçmak yok artık yok. Geçtin "Koş Necdet Abi kavga var" diye el âlemin seyrine bakmak da yok. Sonra öyle, ziyaret saatleri dışında hastanın yanına kaçmak için, kapıdaki görevliye Andersen'den masallar anlatıp adamı hasta etmek de yok. Fatura kuyruklarının en arkasından en öne geçmek için, vay efendim ocakta yimeeem vardı, vay efendim kalbim kriz geçiriyor, gibi uyanıklıklar ise külliyen yok... Hâlihazırda ne kadar olan biten varsa, bu kitapta yok "El âlem ne derse desin. Hade hade hadeee..." durumları bu kitabın railara oturmasıyla beraber kalkmış, bütün bayramlık ağızlar, geçmeyici bir emre kadar toptan kapatılmıştır. Görgüsüzlüğün verdiği geçici rahatlıktan dolayı kenara köşeye saklanmış her türden davranış ve de davranamayış, bu kitapta sotaya yatmış Mine tarafından zonklatılıyor... İnsanın sinirini minirini, gamını kasavetini, çıbık makarna gibi hup diye içine çekiveren bu kitabın daha ilk sayfasını çevirdiğinizde, içiniz dışınıza çevrilecek. Sakın okumakla biter sanmayın Asıl her şey okuyup bitirdikten sonra başlayacak... "Şu hayatta daha bir gün görmedim be" diyenler Okuyun ve gününüzü görün
6.42 ₺ -
Çerçeve 5
Çerçeve serisinin beşinci kitabı. Bu Kitap'ta, 10 Mart - 26 Aralık 1978 tarihleri arasında bir gazetede yayınlanmış fıkralar bir araya getirilmiştir.
122.50 ₺ -
Çerçeve 4
Çerçeve serisinin dördüncü kitabı. Bu Kitap'ta yer alan yazılar, 1966-1977 tarihleri arasında kaleme alınmıştır.
115.50 ₺ -
Çerçeve 3
"Çerçeve" serisinin üçüncü kitabı. Hep aynı ölçüyle, Necip Fazıl'ın daha ilk yazısında belirttiği, "eşya ve hadiselerin ruhunu vezneden bir miyar"la hadiseleri çerçevelediği ünlü köşesi için kaleme aldığı yazılar... Bu Kitap'ta, 1956'da Büyük Doğu, 1964'de Bugün ve 1965'de Yeni İstanbul gazetelerinde yayınlanmış Çerçeve'ler yer almaktadır.
94.50 ₺ -
Çerçeve 2
Bu serinin ikinci kitabında, 1943 ile 1954 yılları arasında devre devre yayınlanan Büyük Doğu mecmualarında, "Çerçeve" ana başlığı altında yazılan fıkralar yer almaktadır. Yazıların en önemli özelliği, ele aldığı mevzuların aktüalitesini kaybetmeden günümüze kadar kendini koruyabilmiş, gayet dinamik kıymet hükümleri taşıyor olmasıdır.
115.50 ₺ -
Çerçeve 1
Necip Fazıl Kısakürek'in fıkra yazarlığı 1939 senesinde Haber gezetesinde başlamış, "Son Telgraf" gazetesinde devam etmiş ve çeşitli gazetelerde son yıllarına kadar süregelmiştir. "Çerçeve" başlığı altında kaleme alınan yazıların 5 ayrı kitapta derlendiği bu serinin ilk eserinde, Necip Fazıl, özellikle 1. Dünya Harbi öncesi yazdıklariyle büyük şöhret bulmuş ve Bâbıâli'de "her söylediği çıkan adam" diye anılmaya başlanmıştır.
119.00 ₺ -
Para
Para Mukaddes Emanet PARA: (5 Perde )Piyesin baş aktörü, "hayata hakim küçük tedbirlerin, miskin hesapların adamı" bir Banka Patronudur. Para kazanmak uğruna herşeyi meşru görür; ama asla, ahlâksızlığının üstünü örterek namuslu görünmek gibi riyakâr bir tavır içine girmez. Hasılı, ahlâksızlığında samimi bir adamdır. Ayrıca, aile fertlerinden başlayarak, yanında çalıştırdığı ve toplumun çeşitli kademelerinde ilişkide bulunduğu namuslu ve dürüst görünen insanların çoğunluğunun samimi olmadığının da farkındadır. Piyes'te gelişen hâdiselerin merkezinde para, öyle bir ölçüdür ki, insanların bütün içyüzünü olduğu gibi ortaya çıkarmaktadır... Eser, ilk defa 1941-42 kışında İstanbul Şehir Tiyatrosunda sahnelenmiştir. (Tamamlandığı tarih; 15 Aralık 1941) MUKADDES EMÂNET: (4 Perde, 8 Tablo) Piyes, I. Meşrutiyetin ilânından günümüze doğru gelen zamanın panoraması üzerinde, yüzyıllardır bir türlü şuurlandırılamayan Anadolu derdini gözler önüne serer ve dönem dönem ucuza harcanan Anadoluluyu kendi derdine sahip çıkmaya davet eder. (Yazıldığı tarih; 1971)
63.00 ₺