-
Rahle Boy Kelime Mealli Kuran Hayrat
Bu eser, daha önce hazıladığımız "Kur'ân-ı Kerim ve Muhtasar Meali" esas alınmak suretiyle, yine aynı ekip tarafından çeşitli tefsir kaynaklarından istifade edilerek hazırlanmıştır. Mealde her kelimenin mânâsı hemen alt tarafına yazılmış olup, bununla birlikte Arapça'yı çok iyi bilmeyen okuyuculara kolaylık olması için, parça parça verilen mealin, bir cümle bütünlüğü içindeki toplu mânâsı, her sayfanın yan tarafına ayrıca yazılmıştır. Yanlış ya da eksik anlamalara sebebiyet vermemek maksadıyla, yan tarafta verilen meal metninin ve en arkada bulunan tefsirlerden verilen haşiyelerdeki (dipnotlardaki) izahların da dikkatle okunmasını okuyucularımıza tavsiye ediyoruz. Öyle ümid ediyoruz ki, bu meal üzerinde çalışan kardeşlerimiz Rabbimizin kelâmını kelime kelime anlamak noktasında ayrı bir tefeyyüz edecekler, İlahi hitabın derinliklerine bizzat dalacaklardır. Kelimelere mânâ verirken ayetlerin mealinde verilen tefsiri mânâ yerine, kelimenin birebir lügavi mânâsı esas alındı. Bir kelimenin birden fazla mânâya geldiği durumlarda ayetin mânâsına uygunluk ciheti gözetildi.
539.00 ₺ -
-
Enokun Kitabı
Tanrı’nın göğe aldığı insan: Enok. Düşmüş melekler, devler (Nefilimler), kıyamet görüleri ve evrenin gizli düzeni... Kanon dışı kalmasına rağmen, hem antik Yahudi hem de erken Hıristiyan topluluklar için kutsal sayılmış bu eser, Tanrı’nın adaleti ve evrensel düzen üzerine çarpıcı anlatılar sunar. Gözcülerin isyanı, meleklerin cezası ve yaklaşan ilahi hüküm; insanlığın yozlaşmış geçmişi kadar, geleceğine dair de derin bir uyarıdır. Enok’un Kitabı, sadece bir dinî metin değil; aynı zamanda insanın kozmik yalnızlığına, bilgi arayışına ve ilahi olanla kurduğu ilişkiye dair güçlü bir anlatıdır. Astronomik gözlemlerden simgesel rüyalara kadar uzanan bu metin, kadim dünyanın evrene ve zamana bakışını ortaya koyar. Etkileyici dili, gizemli anlatımı ve çarpıcı imgeleriyle Enok’un Kitabı, hem tarihsel hem ruhsal bir keşfe çıkmak isteyenler için eşsiz bir yolculuk vadediyor.
105.00 ₺ -
EDOM Siyonist Planın Hedefindeki Ülke Türkiye
Yahudiler tarihleri boyunca Türklerden gördükleri mürüvvet ve ihsanın bir benzerini, başka hiçbir milletten görmediler. XV. asrın sonundan itibaren kitleler halinde Türk yurduna iltica eden bu kavim, Osmanlı sancağı altında şahane hür yaşadı. Haham Zarfati’nin de dediği gibi Yahudiler, Osmanlı mülkünde, Hristiyan toplumlarda maruz kaldıkları mosmor ve kıpkızıl dövülmelerle muhatap olmadılar, en iyi elbiselerini giydiler, inanç ve ibadetlerini yaşamakta serbest oldular.Buna rağmen tüm dünya Siyonist Yahudileri için Türkler, her daim yok edilmesi gereken gog ve magog yani ye’cüc ve me’cüc olarak görüldü. Onlara göre kuzeyden gelecek ve İsrailoğullarını yok edecek millet şüphesiz Türklerdir, zaman, ihsana vefa zamanı değildir. Türkler, Siyonist Yahudilerin üç aşamalı dünya hâkimiyet planının önündeki en büyük engeldir. Bu yüzden Türkiye kademeli bir şekilde işgal ve yok edilecek olan Edom ülkesidir. Elinizdeki bu eser, Siyonist Yahudi’nin dünya hâkimiyet planının şifrelerini, tarihi bir bakış açısıyla ortaya koymakta ve Müslüman Türk gencine bu manada tarih şuuru aşılamayı amaçlamaktadır.
100.50 ₺ -
-
-
-
-
-
-
Çocuklar İçin Adabı Muaşeret
Sevgili çocuklar, Bu öykü kitabı size, güzel bir ahlak, karakter ve değerler eğitimi sunuyor. “Nerede, nasıl davranmalıyım?” sorusunun cevabını veriyor. Çünkü Sevgili Peygamberimiz, “Sizin en hayırlınız, ahlaken en iyi olanınızdır.” buyuruyorlar. Bu kitap akıcı ve şiirsi anlatımıyla, sıkılmadan bir çırpıda, severek okuyacağınız güzel bir hikâye. Haydi öyle ise nezaket kurallarını öğreten, ölçülü ve nazik davranışları açıklayan ve eğlenceli etkinlikleriyle de size “en iyi bir dost” olmak isteyen bu kitabı hemen okuyalım. Böylece bu “Cennet vatanı” çok seven, erdemli, görgülü ve ahlaklı bir çocuk olalım…
70.00 ₺ -
Bir Türkleştirme Serüveni
Bugüne kadar yazılıp çizilenler, bir-iki ufak hadise dışında ortamın güllük gülistanlık, herkesin durumdan hoşnut olduğuna işaret ediyordu. Resmî tarihçilerin çizdiği bu “mutluluk tablosu”na cemaatin ileri gelenlerinin katkısı da azımsanamazdı. Lozan Antlaşması’nın kendilerine tanıdığı haklardan feragat etmeye zorlanmşlar, “eğer vatandaşsan Türkçe konuş!” dayatmalarına ses çıkarmamışlar, Trakya’da evlerinin, işyerlerinin yağmalanmasını sineye çekmişler, ihtiyat olarak askere alınmalarına bile eyvallah demişler, Varlık Vergisi’yle servetlerine el konulmasına bile ses çıkarmamışlardı. Ne de olsa bunlar münferit “vaka”lardı !... Rıfat N. Bali uzun, zahmetli bir arşiv çalışmasını titizlikle hazırlanmış bir kitaba dönüştürdü ve bütün bu “münferit” vakaların, elhak kabul edilmiş “hoşgörü” söylemlerinin hiç de gerçeği yansıtmadığını, Tek Parti döneminde Yahudilere karşı uygulamaya konulan politikaların basbayağı sistematik bir “Türkleştirme amacı”nın yapı taşları olduğunu ortaya koyuyor. Üç cilt olarak yayımlanması tasarlanan bu çalışma, Cumhuriyet’ten günümüze Türkiye Yahudilerinin tarihini, “resmî” olanın dışında ve ötesinde “gerçek tarihi”ni gün ışığına çıkarmayı amaçlıyor. Bu kapsamlı çalışmanın 1. cildi 1923-1945 arası dönemini kapsıyor; bu yılın sonlarında yayımlanacak 2. cilt Yahudilerin yeni kurulan İsrail’e göçlerini, son cilt ise çok partili hayata geçiş yıllarından günümüze cemaat-kamuoyu-iktidar ilişkilerini konu alıyor.
477.00 ₺ -
Osmanlılarda Devlet Tekke Münasebetleri
İbn Haldun Üniversitesi Yayınevinden çıkan Osmanlılarda Devlet-Tekke Münasebetleri eserini Maruf Yayınevi olarak sizlerle buluşturuyoruz. Tekkelerin toplum hayatındaki rolü incelendiğinde, bu müesseselerin birer kolej, medrese ve teknik üniversite gibi fâaliyet gösterdikleri, kendi prensiplerine göre kıvama geldiğine inandıkları kimseleri "irşad izni" ile cemiyet içerisine salarak halkla iç içe bir anlayışla toplumu yön¬lendirme ve kendi fikir mihverine mâletmeye çalıştıkları anlaşılmaktadır. Tecanüsten mahrum cemiyetin her kademesine anlayacakları dilden İslâm’ı fısıldayan sözü-sohbeti dinlenir sürükleyici şahsiyetler, devlet ve millet hayatının sevk ve idaresinde en mühim rolü oynamışlardır. İçtimaî hayatın her kademesini kuşatan, her safhasındaki faaliyet¬lere ibadet neşvesi veren bu tutum, hasta ziyaretinden devlet idaresine, çırak yetiştirmeden tutun hudut boylarında nöbet beklemeye kadar uzanan bir çizgi içerisinde toplumu tepeden tırnağa kuşatmıştır. Devletin kuruluş ve yükseliş dönemlerinde tekke ve zaviye demek ak¬siyon ruhu ve vazife şuûru ile dopdolu bir tasfiye ve terbiye ocağı demektir.
182.40 ₺ -
18. Yüzyılda Yahudi Aydınlanma Hareketi Haskala ve Moses Mendelssohn
Haskala on sekizinci yüzyıl Avrupası’nda Yahudi çevrelerde ortaya çıkan aydınlanma hareketidir. Avrupa aydınlanma felsefesine paralel olarak ortaya çıkan bu Yahudi aydınlanmacılığı bir anlamda modern Yahudi kültürünün yapısını da belirlemiştir. Temelinde pek çok siyasal, sosyal ve teolojik gerekçeler yatmakla birlikte Haskala hareketinin bize göre en önemli yanı Yahudi modernitesinin ortaya çıkmasına yaptığı katkıdır. Yahudi modernitesi basitçe daha modern ve rasyonel bir Yahudilik kurma anlamına gelmez; fakat aynı zamanda siyasal bir Yahudilik kurgusunun oluşumuna da kapı aralar. Buradan bakıldığında Haskala hareketi ile modern İsrail devletinin kuruluşu arasında organik bir ilişki vardır. Öte yandan dinsel anlamda bakıldığında Haskala daha liberal ve reformist bir Yahudiliğin oluşumuna zemin hazırlamıştır. Modern dünyadaki reformist veya tam tersi olarak geleneksel Yahudilik Haskala hareketinden diyalektik bir mantıkla doğmuştur. Modern dünyadaki rasyonel Yahudi yorumları (reformistler, reconstructionistler gibi) büyük oranda Haskala hareketinden beslenmektedir.
475.00 ₺ -
20 Yıllık İşgalde Cihad Anıları
Cihad Anıları kitabı, diğer faydalarının yanı sıra yoksul ve hırpalanmış ulusumuza huzur ve istikrar getirebilecek o hayati ilim ışıklarına susamış mazlum insanlarımızın genel yaşam koşullarını da anlatmaktadır. Diğer zorluklar ise çaba ve kararlılıkla yavaş yavaş üstesinden gelinip sona erecektir inşaallah. Saygılarımla, Afganistan İslam Emirliği Eski Dışişleri Bakanı Mevlevi Vekil Ahmed Mütevekkil
247.00 ₺ -
Dünyayı Güzelleştirmek
Beşir Ayvazoğlu’nun gözünden Turgut Cansever… Turgut Cansever sadece büyük bir mimar ve şehirci değil, doğru bildiği yolda kavgasına tek başına devam edecek cesarete bir düşünce adamıydı… Yaptığı işi ciddiye alan, başladığı her işi aynı titizlik ve ciddiyetle bitirmek isteyen… Kısa yoldan daha çok kazanmak isteyenlerin birlikte çalışmak istemedikleri bilge mimar… Ayvazoğlu’nun gözünde “bir karakter abidesi”… Turgut Cansever’le sohbetlerini gözden geçirip yeni bir düzenlemeyle tekrar okur karşısına çıkarıyor Beşir Ayvazoğlu. Başta mimari olmak üzere bütün sanatların asli görevinin “Dünyayı Güzelleştirmek” olduğuna inanan Turgut Cansever, hayatı, mücadelesi, dünya görüşü, estetik anlayışı ve İstanbul sevdasıyla yeniden can buluyor bu kitabın sayfaları arasında.
127.75 ₺ -
Az Amele Çok Ecir Vaad Edilen Zikir Ve Dualar 1.Cilt
Şu bilinsin ki; bâzıları hadîs-i şerîflerde az amele vaad edilen çok müjdeleri garipseyerek inkâr etmişlerdir ve ecrin çokluğunu, yorgunluğun çokluğuna bağlı zannetmişlerdir. Hâlbuki durum böyle değildir. Nitekim yüce sahâbî Temîm ed-Dârî (Radıyallâhu Anh)dan rivâyet edilen bir hadîs-i şerîfte Rasûlüllâh (Sallellâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: “Her kim on kere: ‘Ben şâhitlik ederim ki, Allâh’tan başka hiçbir ilâh yoktur. O tektir; hiçbir ortağı yoktur; bir olan tek ilâhtır, Samed’dir (uludur, her şey O’na muhtaç; O kimseye muhtaç değildir), eş ve çocuk edinmemiştir. Hiçbir şey O’na denk değildir.’ derse, Allâh-u Te‘âlâ ona kırk milyon hasene (sevap) yazar.” (et-Tirmizî, es-Sünen, rakam:3473, 5/514; İbnü’l-Esîr, Câmi‘u’l-usûl, rakam:2452, 4/392-235; İbnü ‘Asâkir, Târîhu Medîneti Dimeşk, rakam:11195, 53/118; İbnü Receb el-Hanbelî, Câmi‘u’l-‘ulûm ve’l-hıkem, 2/315; Celâlüddîn es-Süyûtî, Câmi‘u’l-ehâdîs, rakam:23117, 21/121; ‘Alî el-Müttakî el-Hindî, Kenzü’l-‘ummâl, rakam:3898, 2/234-235) Bu hadîs-i şerîf “Sünen-i Tirmizî” gibi Kütüb-i Sitte’den olan sahîh kaynaklarda rivâyet edilmektedir. Demek ki Allâh-u Te‘âlâ on kere tekrârı ancak bir-iki dakîka süren bu zikre kırk milyon sevap vaad etmiştir, burada mühim olan niyet ve samîmiyettir. Gösteriş için yapılan çok amel sâhibinin aleyhine dönecektir ve hiçbir sevap kazandırmayacaktır. Hâlbuki Allâh-u Te‘âlâ’nın rızâsı için ihlâsla yapılan ameller kat kat katlanarak insanın dünyâ ve âhiretinin mâmur olmasına vesîle olacaktır. İşte bu eserde sizlere lafzı kısa ama fazîleti sayılmakla bitmeyecek kadar fazla olan bâzı duâ ve zikirleri naklettik. Bunlardan bâzısı âhirete yönelik eşsiz mükâfatlar kazandırma husûsunda diğer bâzısı da karşılaşılan zorlukların aşılması için büyük bir tesir barındırmaktadır. Dolayısıyla “Az Amele Çok Ecir Vaad Edilen Zikir ve Duâlar” ismini verdiğimiz bu risâle serî bir şekilde tertîb etmeyi düşündüğümüz eserin birinci cüzünü teşkîl etmektedir. İmâm-ı Nevevî (Rahimehullâh)ın buyurduğu gibi: “Şu bilinsin ki fazîletli amellere dâir bir şey kendisine ulaşan kişinin, onunla ömründe bir kere dahî olsa amel etmesi çok uygun olacaktır ki bu sâyede (o kişi mahşerde) o amelin ehlinden (sayılmış) olacaktır. O fazîletli ameli (bir kere dahî işlemeyerek) mutlak mânâda terk etmesi ise uygun düşmez. Bilakis kolayına gelen şekilde yerine getirir. Çünkü Ebû Hureyre (Radıyallâhu Anh)dan rivâyet edilen bir hadîs-i şerîfte Rasûlüllâh (Sallellâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: ‘Ben size bir şey emrettiğim zaman gücünüz yettiği nispette. ondan kolayınıza geleni yapın.’ (el-Buhârî, es-Sahîh, el-İ‘tisâm:3, rakam:7284, 9/258; Müslim, es-Sahîh, el-Hac:73, rakam:1337, 2/975) buyurmuştur.” (en-Nevevî, el-Ezkâr, 1/35) Bu duâları her gün her saat yapamayacaksak da hiç olmazsa ölmeden evvel ömrümüzde bir kere okuyarak fazîletine ermeye ve ehlinden olmaya gayret edelim. Muvaffak kılmak ancak Allâh-u Te‘âlâ’dandır.
190.80 ₺ -
Müslümanlık İnce İnsanlıktır
Tasavvuf, bugünün insanına ihtiyacı olan en büyük şeyi yani sevginin nasıl talim ve meşk edileceğini söyler. Müslümanlık İnce İnsanlıktır, Ömer Tuğrul İnançer’in Hakk’a ayna olan nutuklarından seçilmiş bir demettir. Fiziken aramızdan ayrılsa da Tuğrul İnançer, yazdıklarıyla bugün de gönüllerimize hitap etmeye; sosyal, ekonomik ve kültürel meselelerimize ışık tutmaya devam ediyor. Onun her satırı geçmişin zarafetini yansıtırken bugünün Müslümanına da dinî ve ahlaki meselelerin önemini yeniden hatırlatıyor. Tekke ve zaviyelerde asırlardır diri tutulan nezaket ve zarafetin örneklerini yaşayarak gösteren İnançer bu kitabında, evlilikten faize, ana-baba hakkından evlat hukukuna, ibadet ahlakından sosyal sorumluluklara, para ile imtihandan adalet ve zulüm dengesine kadar pek çok konuda kalıplaşmış yanlışlara karşı inananları daha dikkatli olmaya davet ediyor; zihinleri berraklaştırıp ezberleri yeniden düşünmeye çağırıyor. Tüm bunları kendine özgü, nüktedan ama her zaman dobra ve uyarıcı üslubuyla yapıyor. Dileriz ki bu eser, hakikatin sesine tercüman olan Tuğrul İnançer’in irşad halkasının genişlemesine vesile olur.
182.00 ₺ -
Dilden Dile Çevirinin Konukseverliği
Bir dili çevirmek, yalnızca kelimeleri değil, bir dünyayı konuk etmektir. Nihayetinde insanlığı bir araya getirmek, kültürler arası bir köprü kurmaktır. 2025 Hervé Deluen Büyük Ödülü sahibi filozof Souleymane Bachir Diagne Dilden Dile: Çevirinin Konukseverliği’nde bu düşünceyle yola çıkarak çeviri eyleminin geçirdiği süreçleri dil-kültür-toplum ilişkisi bağlamında inceliyor. Şiirden bilimkurguya, felsefeden sömürgecilik eleştirisine uzanan örneklerle çevirinin gücünü ve sorumluluğunu düşünmemizi sağlıyor. Çeviri yoluyla farklılıkların nasıl bir araya gelebileceğini, eşitliğin ve karşılıklı anlayışın nasıl mümkün olabileceğini sorguluyor. “Senegalli filozof, çeviriyi diller arasındaki eşitsizlik açısından inceleyerek derinlikli bir çalışma ortaya koyuyor.” –Bibliobs “Çeviri yapmak, dilsel egemenliğe verilen tepkilerin sonuçlarından biridir. Bu görüş, metnin merkezinde yer alıyor. Senegalli filozof, hümanist bir bakış açısıyla çeviri eyleminin etiğini sorguluyor.” –Seneplus
135.05 ₺ -
Nasihatname
Ehlisünnet akîdesinin itikatta imamlarından olan İmam Mâtüridî’ye izafe edilen eserlerin tanınması ve gün yüzüne çıkarılması son derece önemlidir. Bunların arasında geçen Pendnâme ve devamında yer alan Münâcât, Farsça yazılmış risale türü eserlerdir. Metinlerin içeriği geniş ölçüde Mâtüridî’nin görüşleriyle örtüşür. Nasihatnâme adıyla yayınladığımız bu eser, on bölüm şeklinde tasnif edilmiş ve her birinde dinî/ahlâkî tavsiyelere yer verilmiştir. Farsçası ile mukabeleli olarak neşrettiğimiz eser, İmâm Mâtüridî üzerine yapılan çalışmalara ve onun anlam dünyasını tanımaya katkı sağlamayı hedeflemektedir.
169.50 ₺ -
Mısırda Türkler Araplar ve Yahudiler
Dünya tarihinin tartışmasız en önemli aktörlerinden olan Osmanlılar her milletten tarihçinin ilgisini çekmiştir. Bunlardan biri de Yahudilerdir. Ortaçağ Avrupası’nda büyük baskılar altında yaşayan Yahudiler, dini hoşgörü ve hukuki güven altında kendilerine geniş sosyo-ekonomik özgürlük sağlayan Osmanlı Türklerinin yüksek ahlâkını takdir etmek, Türklere ve hamiyetli sultanlarına sevgi, vefa ve minnettarlıklarını göstermek, her şeyden önemlisi de XVI. yüzyıldan itibaren İspanya ve Portekiz başta olmak üzere, Hıristiyan Batı’da yaşadıkları zulüm ve sürgünleri nesillerine aktarmak amacıyla tarihi kayıtlar tutmuşlardır. Yayınladığımız bu kitabın konusu da, bu tarihi kayıtlardan biri olan, XVII. yüzyılda Mısır’da yaşamış Yahudi tarihçi Yosef ben Yitshak Sambari’nin (1640-1703) Sefer Divrey Yosef isimli kroniğidir. Sambari, Ortaçağ’da kaderlerini paylaştıkları Müslümanların tarihini esas alarak Yahudi tarihini harmanlandığı ilginç ve dikkate alınması gereken bu kitabı kaleme almıştır. Tarihi malzemenin ortak merkezli devirler halinde tasarlandığı kronikte hem Türk-İslam tarihi hem de Yahudi tarihi, yazarın yaşadığı Mısır merkezli anlatılmıştır.
434.25 ₺ -
Kuran Tarihi
Kur’an-ı Kerim müslümanların inancına göre mahza hakikatin ifadesi olan Allah kelamı, O’ndan insanlığa nazil olmuş evrensel bir vahiydir. Bu yüzden müslümanlar on dört asırdır bu metnin indiği şekliyle muhafaza edilmesi ve tek bir harfinin bile tahrifata uğramaması için üzerlerine düşeni yapmışlar, onu yazının en güzel formlarıyla kayda geçirmiş, ezberlemiş ve her vesileyle tilavet etmişlerdir. Ortaçağlardan günümüze kadar Kur’an metninin vahyedilişi, vahiy katiplerince tespit edilişi, ezberlenmesi, toplanması ve derlenmesiyle ilgili olarak müslümanların zihninde çeşitli kuşkular doğurmayı hedefleyen çeşitli saldırılar söz konusu olmuştur. Amaç elbette ki Kur’an-ı Kerim’in –haşa- Allah’tan indirildiği şekliyle günümüze ulaştığı inancını sarsmaktır. Müslümanlar bu metnin Allah’ın koruma garantisi altında olduğuna yürekten inanmaktadırlar. Ancak bütün bu ithamlara bilimsel ölçü ve ölçütlere uygun cevaplar vermek, böylece hepsini boşa çıkarmak da müslüman bilginlerin görevidir. M. Mustafa A’zami’nin Kur’an Tarihi adlı eseri bu görev bağlamında büyük önem taşımakta ve alanına yapılmış abidevi bir katkı olarak değerlendirilmektedir. Eser vahyedilişinden derlenmesine kadar Kur’an metninin tarihini derin bir vukufla ortaya koymakta, bunu yaparken Eski ve Yeni Ahit metinlerinin tarihiyle mukayeseli bir çözümleme yürütmektedir. Bu bakımdan eser hem Kur’an metninin otantikliğine yönelik ithamları geçersiz kılan bir reddiye, hem Kur’an metnine dair tarihsel bilgilerin ayrıntılı bir çözümlemesi, hem de Kitab-ı Mukaddes metni hakkında alimane bir inceleme niteliği taşımaktadır.
450.00 ₺ -
Kokuların Gücü Adına
Doğanın sunduğu eşsiz hediyelerle şifa bulmaya hazır mısınız? Yüzyıllardır farklı kültürlerde kullanılan mucizevi yağların her biri, fiziksel sağlıktan duygusal dengeye, zihinsel berraklıktan ruhsal huzura kadar geniş bir yelpazede fayda sağlıyor. Doğanın sessiz ama güçlü şifasını hayatınıza dahil edin, sağlığınızı ve huzurunuzu geri kazanın. Doğanın mucizevi güçlerinden ilham alarak yazılan bu kitap, beden, zihin ve duygular üzerindeki şifalı etkileri keşfetmeniz için sizi bir yolculuğa davet ediyor. Uzman Eczacı ve Aromaterapi Uzmanı Hülya Kayhan, uçucu yağların kadim bilgeliğini modern bilimle harmanlayarak, her bir yağın nasıl çalıştığını ve hangi alanlarda fayda sağlayabileceğini sade ve anlaşılır bir dille sunuyor. Her sayfasında sizi iyileştirici bir yolculuğa çıkaracak olan bu eser, doğal sağlık arayışında olanlar için vazgeçilmez bir rehber olacak. Hayatınıza sağlık, huzur ve mutluluk katmak için doğanın şifasına kulak verin.
121.50 ₺ -
Yahudi Tarihi
Tevrat'da anlatılan Yahudi tanrısı Yahve (Yahova) çocuk doğurur, Yahudilerle birlikte savaşa gider, Mısırlıların evlerini basarak onlardan Yahudilerin intikamını alır, bazen kızıp Yahudileri cezalandırır, sonra yaptığına pişman olur ve göz yaşı döker; karanlık ve kuytu yerlerden korkar, serin ve gölgelik yerlerde dolaşmaktan hoşlanır, pişmiş et kokusunu sever; insanla güreşir... Tevrat'a göre Abrah (İbrahim) karısı Sara'yı Mısır'da kız kardeşi olarak tanıtır; firavunun haremine sokar, ondan büyük paralar alır; Yakub (İsrail) hilekâr, üç kağıtçıdır; o da karısını kız kardeşim diyerek Ebimalik'in haremine sokar, para alır; Davut, tam bir uçkur düşkünüdür, cephedeki askerinin hanımını dikizler ve zorla yatağa atar. Süleyman, bin kadar cariyesiyle oynaşır, onların hatırına putlara tapar... Bunun adı kutsal kitaptır. Bu halk, Tanrı tarafından seçilmiş millettir ve bü seçilmiş milletin apokrif kutsal kitabı Talmud ise Yahudi olmayanlar için şöyle der: "Yahudi olmayanların mezarları İsrail oğullarının kalplerini donduruyor. Çünkü yalnız Yahudiler insandır; diğer halklarsa ancak değişik hayvan türleridir. "Yahudi olmayana et verilmesi doğru değildir; eti köpeğe ver, çünkü köpek gayr-ı Yahudi’den daha üstündür." "Yalnızca seçilmiş millet ebedi hayata layıktır; diğer halklar ise eşektir." "Gayr-ı Yahudinin vahşi domuzdan farkı yoktur... Hamamdan çıkan bir Yahudi kadın, ilk bakışta eğer bir köpek, eşek, mecnun, gayr-ı Yahudi, kuzu, domuz, at ve abraş görürse tekrar yıkanmalıdır. "Allah, gayr-ı Yahudileri Yahudilerin yüzü suyu hürmetine insan suretinde yaratmıştır. Çünkü gayr-ı Yahudiler gece gündüz durup dinlenmeden Yahudilere hizmet etmek için vardırlar. Bir prensin hayvan suratlı bir hizmetkârı olamaz; aksine onun hizmetkârı insan suratlı bir hayvan olmalıdır."
518.70 ₺ -
Türkiye Selçukluları 1075-1308
Kutalmışoğulları kaderlerine boyun eğip akıbetlerini beklemeye başladılar. Babalarını ortadan kaldırıp kendilerini esir eden Sultan Alp Arslan’ın, bilhassa Anadolu’daki siyasi ve askerî faaliyetleriyle kendileri için hayal bile edemeyecekleri bir gelecek hazırladığını bilmeden sessiz sedasız çile doldurdular. Sonra birden, Sultan Alp Arslan’ın ölüm tarihi olan 1072 yılında bugünkü Güneydoğu Anadolu ve Kuzey Suriye bölgesinde tekrar tarih sahnesine çıktılar. Kaynaklar onları, kendi isimlerinden çok Kutalmışoğulları olarak kaydediyor, hepsini babalarının ve dedelerinin şöhretiyle anıyordu. Henüz kimse farkında olmasa da onlar, çok yakında dedelerini ve babalarını geride bırakacak büyük bir şöhrete kavuşacak, Bizans Anadolu’sunu Selçuklu Türkiye’si yaparak bu coğrafyada ilelebet yaşayacak bir hatıra bırakacaklardı.
162.45 ₺ -
Şecerei Türk
Ebulgazi Bahadır Han, başarılı bir asker ve yönetici olmasının yanı sıra, döneminin tarihçiliğini de yapmak durumunda kalmıştır. Kendisi bu durumu, “Harezm halkının kayıtsızlığından, hiçbir zaman olmayan bir iş oldu. Uygun bir kişi bulamadık. Mecbur kaldık, ol sebepten kendimiz anlattık.” sözleriyle ifade etmektedir. Ebulgazi Bahadır Han’ın, kendisinden önce yazılan 17 adet Cengizname’den ve diğer şecere kitaplarından faydalanarak kaleme aldığı ve Türk’ün Soyağacı olarak günümüz Türkçesine tercüme edilen Şecere-i Türk kitabında, Oğuzlar da dâhil olmak üzere tüm Türk boylarının kökeni, Eski Çağ ve Orta Çağ tarihi, tüm önemli hükümdarları, gelenek görenekleri ve bazı önemli efsaneleri üzerine kapsamlı bilgiler verilmektedir. Türk’ün Soyağacı, döneminde yazılmış nadir eserlerden olması ve içeriğinin genişliğiyle bugün bile tarih araştırmalarında önemli bir kaynak olarak görülmektedir. Türk tarihi konusunda birincil kaynaklardan bilgi almak isteyen herkesin faydalanabileceği bu eser, ilk kez eksiksiz olarak Türk okurların dikkatine sunuluyor.
207.10 ₺ -
İlk Müslüman Türk Devleti Samaniler
Türklerin İslâmlaşması oldukça uzun bir süreci kapsamasına rağmen, özellikle X. yüzyılda önemli bir yoğunluk görülmektedir. Bunun en büyük sebebi, söz konusu dönemde Mâverâünnehir ve Horasan coğrafyalarına hâkim olan Sâmânîler Devleti’dir. İran asıllı olduklarına dair birtakım görüşler olmasına rağmen, kaynaklar dikkatlice incelendiğinde, bu devletin Türk menşeili olduğu açıkça ortadadır. Türkler, onların varlığı sayesinde, ihtida ettikleri yeni dini kendileriyle aynı etnik kimlikten gelen bir unsurdan öğrenme fırsatını bulmuşlardır. Bu ise çok kısa bir süre içerisinde Türk ve İslâm kelimelerinin bütünleşmesi sonucunu doğurmuştur. Ayrıca Sâmânîler, çağdaşları ve kendilerinden sonra gelen İtil Bulgarları, Gazneliler, Karahanlılar ve Büyük Selçuklular gibi devletler için de idari ve askerî yapı, kültür ve mezhepsel anlamda örnek teşkil etmişlerdir. Aydın Usta tarafından kaleme alınan İlk Müslüman Türk Devleti Sâmânîler (847-1005) adlı çalışmada, devletin siyasi tarihi ve ailenin etnik kimliğiyle alakalı kaynaklarda aktarılan bilgilerin yanı sıra onların sosyokültürel, ekonomik ve ilmî anlamda İslâm Dünyası’na sundukları katkılar da anlatılmaktadır.
104.50 ₺ -
İbn Fadlan Seyahatnamesi
“Şu Türk sana şöyle diyor, Tanrımız bizden ne istiyor da bizi soğuktan öldürüyor? Ne istediğini bilsek verirdik ona…” Ben de “De ki şuna, o, Allah’tan başka ilah yok, demenizi istiyor,” dedim. İbn Fadlan İslam’ı tanıtmak için gittiği Türk topraklarında yaşamıştır bu diyaloğu. Türk âdetleri karşısında şaşkına düşen İbn Fadlan, dönemin Türk dünyası hakkında başka hiçbir kaynakta yer almayan eşsiz bilgiler sunar seyahatnamesinde. Halife Muktedir-Billâh devrinde Bulgarlara İslam’ı öğretip bölgede cami yapacak heyette yer alan İbn Fadlan, halifenin mektubunu ve 4000 dinarlık hibesini Türk hükümdarına bizzat vermiş, bu yolculukta yaşadıklarını Bağdat’a döndükten sonra kaleme almıştır. Başkurtlardan Oğuzlara, Peçeneklerden Bulgarlara kadar bölgenin tüm kadim Türk halklarıyla ilgili ilk elden gözlemler barındıran İbn Fadlan Seyahatnamesi adlı eser, Mehmet Şayir tarafından en güncel tahkikler dikkate alınarak Arapça aslından çevrildi.
61.75 ₺