-
Pazarlama Canavarı
Küreselleşmeyle "yeni dünya" tamamen farklı bir hal aldı. Yeni Dünya'da, sınırlar ortadan kalktığı için, eskiden sadece ulusal rekabet ile uğraşan firmalar, binlerce kilometre ilerideki firmalarla da rekabet etmek zorundalar. Bu rekabet, internetin kullanıma açılması ile daha da artıyor. Bugün, kıtlığı çekilenler kesinlikle mal ve hizmetler değil, müşteriler! Müşterilere ulaşmak ise gittikçe daha zorlaşıyor. Tüketicilerin çözülecek çok fazla problemleri kalmadı ve ihtiyaçlarının hemen hemen hepsi karşılandı. İşte bu yüzden artık müşterilerin ihtiyaçlarını karşılamak değil, onları "tatmin etmek" gerekli ve bu gerçekten çok zor. Gönülsüz müşteriyi satın almaya ikna etme yollarını gösteren Pazarlama Canavarı, dünyadan çarpıcı pazarlama örnekleri ve kampanyalarla; müşterinin çaktırmadan aklını çelen, onu almaya isteklendiren pazarlama fikirleri sunuyor. İsteksiz müşterileri bile ikna edebilen çarpıcı pazarlama kampanyaları, sıra dışı fikirler ve uygulamalarla 'Yeni ve Yaratıcı Pazarlamayı anlatıyor. Artık müşterinin aslanın ağzında bile değil, aslanın midesinde olduğu bu zamanda Pazarlama Canavarı olan kazanıyor. Bu kitap, Pazarlamada başarılı olmak isteyenler için eşsiz bir fırsat sunuyor.
4.20 ₺ -
Önce İnsan
ÖNCE İNSAN Modern işletme birimi,insan unsurunu keşfetmiştir. Onun rağmına hiç bir şey yapılamayacağını anlamıştır. Daha önceleri önemli olan üretmekti. Ama bugün insanı mutlu ederek yüksek verimliliği elde etmektir. Daha önceleri yönetmekti önemli olan, ama bugün insanlarla beraber yönetmektir esas olan. Çünkü insan sadece etten kemikten ibaret bir varlık değildir. İstekleri, arzuları, beklentileri ile bir bütündür. Ve sahip olduğu her bir duygunun tatmini gerekir. Bu çalışmada iş dünyasındaki insan anlatılıyor. İş dünyasında insan neden korkar, sevgi, dostluk ne anlam ifade eder, iş dünyasında niçin yalan söyler, neden mazeret üretir? Başarı insan için niçin önemlidir. Ve bunun gibi bir çok konuyu, o konuya ilişkin bir söz, resim ve anektodla destekleyerek insanı anlatıyor.
8.40 ₺ -
NLP ile Koçluk
Hayattan ne istiyorsunuz? Sizin için neler önemlidir? Şu anda hak ettiğiniz şeylere sahip misiniz? Daha ne kadar fazlasını başarabilirsiniz? Koçluk, kişisel ve mesleki hayatınızda olabileceğiniz en iyisi olmanın etkili bir yoludur. Aynı zamanda iş hayatında fark yaratmanın da en etkin yollarından biridir. Bu kitap size usta bir koç olmanın araçlarını ve bunları hayatınızı zenginleştirmek için kullanma fikrini verecektir. Kitaptan; Hayatınıza nasıl yön vereceğinizi, en derin değerlerinizi nasıl yaşayacağınızı, güçlü bir eylem planını nasıl yapacağınızı, başarının önündeki engellerle nasıl başa çıkacağınızı, en güçlü ve etkin soruları nasıl soracağınızı, koçluğun ne olduğunu ve nasıl işlediğini göreceksiniz. Hem yaşam hem de iş koçluğunda becerilerinizi geliştirecek bilgiler bu kaynak eserde...
14.00 ₺ -
Müşteri İlişkileri Yönetimi
Müşteri İlişkileri Yönetimi (MİY) yada kısaca popüler ifade ile CRM (Customer Relationship Management) içinde geçen müşteri kelimesi genelde satışı çağrıştırdığından bir çoklarınca bir pazarlama/satış yaklaşımı olarak düşünülmekte, hatta bazı yazılımcı ve satıcılar tarafından böyle tarif edilmektedir. Oysa pazarlama/satış CRM'in sadece bir boyutunu ifade edebilir, çünkü CRM içinde pazarlama/satış boyutunu da bulunduran çok boyutlu bir yönetim felsefesidir. Tüm olumsuzluklara, yanlış anlamalara, hatalı uygulamalardan dolayı ortaya çıkan başarısız örneklere rağmen, CRM'i doğru anlamak ve uygulamak bizlere, çalıştığımız şirketlerimize ve dolayısıyla ülkemize çok şey kazandıracaktır. Başarı formülü arayanlara "CRM'i Doğru Anlama + Uygulama = Başarı" formülünü hatırlatıyorum. Başka hangi yardımcı yöntem ve tekniklerden ayrıca yararlanırsak yararlanalım, unutmayalım ki CRM bir yönetim felsefesi olarak şirketimizi başarıya ve geleceğe taşıyacaktır. BAŞARININ ANAHTARI MÜŞTERİDE BAŞKA YERDE ARAMAYIN.
12.60 ₺ -
Lütfen Efendim
Son dönemlerde hızlı iletişim ve etkilenme sonucu dünyanın küçülerek tek bir şehre, hatta mahalleye dönüşme süreciyle birlikte görgü ve protokol kuralları da neredeyse ortak değerler haline geldi. Bu, bir bakıma işimizi kolaylaştırıyor. Farklı toplumların özelliklerini tek tek öğrenme zahmetinden kurtarıyor bizleri. Görgü ve nezaket kelimeleri aslında aynı kapıya açılıyor. Kurallarda olsun olmasın topluma hoş gelen, toplumun görmeyi arzuladığı gelenek ve davranıştırlar görgüyü ifade ederken; bunun resmî dairelerde uygulanış biçimine protokol diyoruz. Yani görgü sivil, protokol resmî geleneği anlatıyor. Bu kitapta genel hatlarıyla görgü ve protokol kurallarını bir arada verilmektedir. Ev ve aile hayatından başlayarak, toplumdaki, iş yaşamındaki görgü ile uluslararası devlet başkanları düzeyinde uygulanan protokollere kadar pek çok yerden değişik örnekler verilmektedir. Teknolojinin inanılmaz desteği ve maddî refahın her ülkede giderek halk kitlelerine doğru yayılmasıyla dünyadaki yaşam kalitemiz arttı. Görgü ve insanî değerler gibi tatlı rüzgârları da bu gelişmenin arkasına alabilirsek değmeyin keyfimize.
14.00 ₺ -
Liderlik Yönetim Türkiye
Türkiye, tarihinin en büyük ekonomik krizini yaşıyor. Aslında buraya bir nokta koyup bu cümleyi bir, hatta iki kez okumanız gerekiyor. *En büyük kriz, çünkü bunun "ekonomik" olduğunu sanıyoruz. Hayır! *En büyük kriz; çünkü bu binlerce beyaz yakalının işsiz kaldığı bir kriz. *En büyük kriz; çünkü başarının, performansın sorgulandığı bir kriz.
8.40 ₺ -
Liderlik Yaklaşımları Ve Belediyeler
21. yüzyıl, geleneksel liderlik yaklaşımlarının yetersiz kaldığı bir dönüşüm sürecidir. Klasik yönetim düşüncesinin sınırları içine sıkışmış liderlik anlayışı, yerini yeni bir bakış açısına bırakmıştır. Dönüştürücü liderlik olarak adlandırılan yeni yaklaşım, liderin, takipçileriyle bütünleşmesini ve onları dönüştürmesini gerektirmektedir. İçinde bulunduğumuz sürekli gelişim çağı, har bir çalışanın, kendi işinin lideri olması gerekmektedir. Bilgi çağının üsleri konumuna gelen kentlerin yönetilmesi, yeni bir bakış açılarına ihtiyaç duymaktadır. Eser, belediyelerde liderlik konusunu kurumsal-örgütsel açıdan ele alan uygulamalı bir çalışmadır. Bu özelliği ile, belediye yönetici ve çalışanın başvuracağı temel bir kaynak niteliğindedir.
7.00 ₺ -
Küreselleşme ve Yeni Ekonomi
Biliyorum, ben büyüğüm. Çünkü büyük olmak zorundayım. Çalışmadıkları için çalanları, yapamadıkları için yapanların ayaklarını kaydıranları, bilmedikleri halde biliyorum diyenleri; yenilik peşinde gidenlerle dalga geçip kabuklarını kırmak bir yana burunlarını şöyle birazcık dışarı çıkardıklarında bozguna uğrayanları biliyorum. Onlara, "Sizler iyi ki varsınız!" diyorum. Çünkü sizler olmasanız, iyilerin, büyüklerin ve güzellerin farkına varmak kolay olmayacaktı. Çünkü bu ülkede birbirinden güzel, birbirinden başarılı, birbirinden yaratıcı insanlar var. Bu ülkede ağlayıp sızlanmayanlar, başkalarının hakkını gasp etmeyenler de var. Bu ülkede yaratıcı, sıradışı, çalışkan insanlar da var. Onlar, yarını hayal, bugünü hak eden alçakgönüllü insanlar. Sizler olmasanız ya.. Bu işler hiç çekilmez.
9.80 ₺ -
Küreselleşme Sürecinde İşletme Yönetimi
Dünyanın giderek küçük bir köy haline geldiği günümüzde, Küreselleşeme yalnızca ekonomik bir olgu değil kültürel, siyasal, sosyal, hukuki ve uluslararası boyutlar kazanmış bir kavram. Son yıllarda dünyada yaşayan eğilimler; "küreselleşme" veya "globalleşme" gibi kavramlarla ifade edilen sürecin, toplumumuzda giderek daha fazla önem kazanmasına ve toplumsal hayatımızı yönlendirmesine neden olmaktadır. "Küreselleşme", mali piyasaların ve ileri teknolojinin yönlendirdiği, ülkelerin farklı birikimler ve etkileleriyle yeni dengeler aradıkları dinamik bir süreçtir. Bu süreçte ülkeler arasındaki ekonomik, siyasi ve sosyal ilişkiler yaygınlaştığı ve aradaki kutupların çözülüp ticaret ve sermaye hareketlerinin uluslar ötesi bir kimliğe büründüğü görülmektedir. Çıkarlar, sınır ötesi gruplar ve değişik milletlere mensup bireyleri, ortak fayda ilkesiyle buluşmuştur. Günümüzde, "evrensellik"le karıştırılmış yanlışına düşülen "globalleşme"yi tanımlayan bu çalışma, kürelleşme sürecinde işletmelerin organik yapılarının nasıl olması gerektiğini ve bu yapıyla birlikte yönetim hayatına giren yönetim fonksiyonlarını sunmaktadır.
10.50 ₺ -
Tasavvufi Hadis Şerhleri ve Konevinin Kırk Hadis Şerhi
Genel anlamda mistisizm, "insanın dünyaya karşı tavır koymasının ve kendi içindeki hakikati aramasının " adıdır. Bir bakıma bütün inanç sistemlerinin ve felsefi ekollerin ortak yanıdır. Tavırlar farklı olmakla birlikte, bütün sistemlerde mistik anlayış vardır. Tasavvuf ise İslâm rûh hayatının ve manevî olgunluğuna erme yolunun adıdır. İslâm ın tefekkür, şuur ve kültür mirasının bir parçasıdır tasavvuf. İslâm tasavvufu, Kur an ın "tezkiye", "takva" ve "tebettül" lâfızlarıyla anlattığı ibâdet, ahlâk ve nefs terbiye yoludur. Bu yüzden diğer İslâmî ilimler gibi, Hicrî ikinci ve Üçüncü asırda, metodu ve hedefi olan bir ilim olarak ortaya çıkmış, önceleri zâhidlik ve zühdî yaşayış tarzında gelişmiş, bilâhare tasavvuf adıyla sistemleşmiştir. Tasavvuf cereyanının ortaya çıkmasında iki önemli âmil rol oynamıştır: Manevî ve içtimâi. Tasavvufun ortaya çıkışını sağlayan asıl âmil, mânevi âmildir.
13.40 ₺ -
Fususül Hikem ve Tercüme Şerhi 3
Neşrini takdîm ettiğimiz Fusûsu l-Hikem Tercüme ve Şerhi, 1334-1346 hicrî ve 1915-1928 milâdî yılları arasında kaleme alınmıştır. Müellifi merhum Ahmed Avni Konuk Bey in el yazısıyla olan nüsha Konya Mevlânâ Müzesi Kütüphânesi nde 3853-3880 numaralarda kayıtlı bulunmaktadır. Tamâmı 28 defter olan bu müellif nüshasından, 4 cilt hâlinde neşre hazırladığımız bu eserin ilk cildini tamamlamış bulunuyoruz. İslâm tasavvuf ve tefekkür târihinin en mühim eserlerinden biri olan Fusûsu l-Hikem in, M. E. Bakanlığı tarafından basılmış bir tercümesi vardır. Geçmiş asırlarda yazılmış ve bir tanesi basılmış türkçe şerhleri bulunduğu halde son altmış senede bunların hiçbiri basılamamıştır. Cumhuriyet devrinin ilk yıllarında te lîf edilmiş, fakat yayınlanmamış olan bu şerhin, Kütüphâne de müellif nüshası olmasına rağmen, umûmun istifâdesinden uzak kalması, tasavvuf ve tefekkür târihimiz bakımından büyük bir kayıptı.
402.00 ₺ -
Fususül Hikem ve Tercüme Şerhi 1
Neşrini takdîm ettiğimiz Fusûsu l-Hikem Tercüme ve Şerhi, 1334-1346 hicrî ve 1915-1928 milâdî yılları arasında kaleme alınmıştır. Müellifi merhum Ahmed Avni Konuk Bey in el yazısıyla olan nüsha Konya Mevlânâ Müzesi Kütüphânesi nde 3853-3880 numaralarda kayıtlı bulunmaktadır. Tamâmı 28 defter olan bu müellif nüshasından, 4 cilt hâlinde neşre hazırladığımız bu eserin ilk cildini tamamlamış bulunuyoruz. İslâm tasavvuf ve tefekkür târihinin en mühim eserlerinden biri olan Fusûsu l-Hikem in, M. E. Bakanlığı tarafından basılmış bir tercümesi vardır. Geçmiş asırlarda yazılmış ve bir tanesi basılmış türkçe şerhleri bulunduğu halde son altmış senede bunların hiçbiri basılamamıştır. Cumhuriyet devrinin ilk yıllarında te lîf edilmiş, fakat yayınlanmamış olan bu şerhin, Kütüphâne de müellif nüshası olmasına rağmen, umûmun istifâdesinden uzak kalması, tasavvuf ve tefekkür târihimiz bakımından büyük bir kayıptı.
402.00 ₺ -
Fususül Hikem ve Tercüme Şerhi 2
Neşrini takdîm ettiğimiz Fusûsu l-Hikem Tercüme ve Şerhi, 1334-1346 hicrî ve 1915-1928 milâdî yılları arasında kaleme alınmıştır. Müellifi merhum Ahmed Avni Konuk Bey in el yazısıyla olan nüsha Konya Mevlânâ Müzesi Kütüphânesi nde 3853-3880 numaralarda kayıtlı bulunmaktadır. Tamâmı 28 defter olan bu müellif nüshasından, 4 cilt hâlinde neşre hazırladığımız bu eserin ilk cildini tamamlamış bulunuyoruz. İslâm tasavvuf ve tefekkür târihinin en mühim eserlerinden biri olan Fusûsu l-Hikem in, M. E. Bakanlığı tarafından basılmış bir tercümesi vardır. Geçmiş asırlarda yazılmış ve bir tanesi basılmış türkçe şerhleri bulunduğu halde son altmış senede bunların hiçbiri basılamamıştır. Cumhuriyet devrinin ilk yıllarında te lîf edilmiş, fakat yayınlanmamış olan bu şerhin, Kütüphâne de müellif nüshası olmasına rağmen, umûmun istifâdesinden uzak kalması, tasavvuf ve tefekkür târihimiz bakımından büyük bir kayıptı.
402.00 ₺ -
Fususül Hikem ve Tercüme Şerhi 4
Neşrini takdîm ettiğimiz Fusûsu l-Hikem Tercüme ve Şerhi, 1334-1346 hicrî ve 1915-1928 milâdî yılları arasında kaleme alınmıştır. Müellifi merhum Ahmed Avni Konuk Bey in el yazısıyla olan nüsha Konya Mevlânâ Müzesi Kütüphânesi nde 3853-3880 numaralarda kayıtlı bulunmaktadır. Tamâmı 28 defter olan bu müellif nüshasından, 4 cilt hâlinde neşre hazırladığımız bu eserin ilk cildini tamamlamış bulunuyoruz. İslâm tasavvuf ve tefekkür târihinin en mühim eserlerinden biri olan Fusûsu l-Hikem in, M. E. Bakanlığı tarafından basılmış bir tercümesi vardır. Geçmiş asırlarda yazılmış ve bir tanesi basılmış türkçe şerhleri bulunduğu halde son altmış senede bunların hiçbiri basılamamıştır. Cumhuriyet devrinin ilk yıllarında te lîf edilmiş, fakat yayınlanmamış olan bu şerhin, Kütüphâne de müellif nüshası olmasına rağmen, umûmun istifâdesinden uzak kalması, tasavvuf ve tefekkür târihimiz bakımından büyük bir kayıptı.
402.00 ₺ -
Tasavvuf ve Tarikatlar
Tasavvufu "insanın lehinde ve aleyhinde olan şeyleri bilip" hâlen yaşaması olarak da tarif edebiliriz. Din mücerret bir mefhum olmadığı gibi, sâdece şekil ve merasimler topluluğu da değildir. İlâhî olma özelliklerini kaybetmiş dinlerin kullandıkları müşterek sembollerin hakikat cihetinden değerlendirildiği ve her dinde değişmeyen asgarî müştereklerden hareket edildiği zaman farklı dinlere mensûb insanların birbirine yaklaşması daha kolay olacaktır. Kur ân-ı Kerîm de mevcûd kıssaları, ayrıca bu mülâhazalarla okuyup değerlendirmek ve günümüze kadar bu değerlendirmeleri yapanların eserlerini incelemek, irşâd noktasından önemli adımların atılmasına vesile olacaktır. Peygamberler ümmetlerinin istidadına uygun olanı tebliğ etmişlerdir. Peygamber (s.a.J den sonra gelen bütün insanlar kıyamete kadar Muhammedi istidada sahip olarak yaşarlar. Bu yüzden Muhammed ümmeti "ümmet-i icabet" ve "ümmet-i davet" olarak iki kısımda değerlendirilmiştir.
402.00 ₺ -
Ana Hatlarıyla Türk İslam Sanatları ve Estetiği
Bu eser sahasında tektir. Şu anda yirmiyi (20) aşkın Üniversitenin başvuru kaynağıdır. Sanata bakış açısı, geçmişten günümüze oranla daha hoşgörülü olmakla birlikte, günümüz Müslümanlarının çok ta barışık olduğu söylenemez. Hatta dindar çevrelerin daha da soğuk olduğunu söyleyebiliriz. Bu problem eğitim ve öğretim alanında da gözle görülmektedir. Hatta sanat ve tarih adına konuşlanmış kurumlar bile bu konuyu es geçmektedir. Oysa “Sanatsız kalan bir toplumun hayat damarlarından biri kopmuştur.” denmektedir. Ortaya konulan bu eser yukarıdaki problemleri bir nebzecik olsun hafifletmeyi amaçlamaktadır. Bununla birlikte çalışmamızda din-sanat, İslam-sanat ilişkilerine değinilmekte, birey ve toplum hayatında sanatın taşıdığı öneme vurgular yapılmaktadır. Sanatı sevdirmek ve daha geniş kitlelere hitap etmek yayınevimizin başlıca hedeflerindendir.
258.40 ₺ -
XV-XVI. Yüzyıllarda Osmanlı Medreseleri (2 cilt)
Bu doktora çalışmasının üzerinden 25 yıl geçti. Zamanla yarışan bir çalışmanın neticesi olan bu tezin başlangıçta karşılaştığı birçok zorluklar içinde en önde geleni şüphesiz ki bu çalışmadan önce Osmanlı Medreseleri hakkında örnek bir çalışmanın bulunmayışı ve bu konudaki kaynak fikdanı idi. Ancak konunun içine girdikçe kaynakların ve bilgilerin hacmi o kadar büyüdü ki, eseri telif ederken bilgiler arasında seçim yapmak zarureti hasıl oldu. Bu baskıda hem daha önce kullanmadığımız fişleri değerlendirmek, hem de yeni bilgilerle çalışmaya zenginlik kazandırmak mümkün oldu. İlk baskısını bazı zaruretlere binâen üzerinde daha geniş çalışmalar yapamadan neşretmiştik. İlk baskısı 3000 adet olarak basılan eserin, üzerinden çeyrek asır geçtikten sonra sahaflarda bile bulunamaz hâle gelmesi ve yurt içinden ve dışından eserin tekrar basımının beklenmesi beni bu baskıyı hazırlamaya mecbur etti.
804.00 ₺ -
Osmanlı Devletinde Kölelik
İnsanlığın tarih sürecince yapmış olduğu kötülüklerin en çirkini, insan neslini koruma gayesiyle kurulmuş olan kölelik müessesesinin, kendi hemcinsini her türlü haktan mahrum edecek, hatta yaşama haklarına son verecek şekilde uygulamasıdır. Genelde hukuk açısından kölelere herhangi bir maldan daha fazla yer vermeyen kölelik müessesesinin, İslâm dininde değişik bir tarzda yer alıp yirminci yüzyıla gelinceye kadar Müslümanlar arasında tatbik edilmiş olması bir hakîkat olmakla beraber, bunun nasıl olduğu hakkındaki bilgi pek azdır. Çağımız insanları için tamamen yabancı veya sadece Batı ülkeleri ve özellikle Amerika daki kölelik sisteminin, roman ve filmlerde işlendiği şekilde olduğu zannedilen kölelik müessesesi, zamanımızın Müslümanları tarafından da aynı şekilde mülâhaza edilmektedir. İslâmiyeti bir hayat nizâmı olarak benimsemiş kişiler, zaman zaman İslâmî kölelik konusunda muhatap oldukları sorulara cevap vermekte zorlanmaktadırlar.
13.40 ₺ -
Hz. Muhammed Yaşadığı ve Yön Verdiği Hayat
İnsan ve insanlığın hayatına yön vermek için gönderilen Allah'ın Son Elçisinin hayâtı elbet dikkatle incelenmelidir. Kur'an'da o bizim önümüze bir rehber ve bir örnek olarak konulduğundan onu tanımak bir vecîbe olmuştur. Hz. Muhammed (s.a.)'in hayâtını ve bu hayâtın bütün safhalarını Mekke'deki baskı ve işkenceler ile Medîne dönemindeki savaşlar boyutunda ele almanın fazla bir şey kazandırıcı olmadığı düşüncesiyle burada onun hayâtı daha farklı boyutlarıyla ele alınmıştır. Biz bu çalışmamızda Hz. Peygamber devrine giderek ve okuyucuları da o zaman ve şartlar içine taşıyarak onun hayâtını âdeta orada izleyip anlama ve anlatma gayreti içinde olduk. Onun bu hayâtı ve yaşama biçimi burada bir film misâli seyrettirilmeğe çalışılmıştır. Onun hayâtından günümüze ışık tutulması da burada ihmal edilmemiştir. Hz. Peygamber nasıl bir peygamber, nasıl bir devlet başkanı, nasıl bir ordu komutanı, nasıl bir aile reisi ve o nasıl bir insan, nasıl bir adam ve onun nasıl bir ailesi olmuştur! İşte bu eserde bunları bulmak mümkün olacaktır.
536.00 ₺ -
Akşemseddin Hayatı ve Eserleri
Tarihîmizde yeterince değer verilememiş bilim ve gönül erlerimizin sayısı pek çoktur denilse yanlış olmaz sanırız. Bunlardan biri belki de en talihsizi hekim, bilgin, İkinci Mehmed Han ın hocası, şeyhi, fetih arkadaşı Hamzaoğlu Akşemseddîn Mehmed dir. Bu eseri hazırlarken yapmış olduğumuz araştırmalar sırasında -üzülerek belirtelim ki- bu büyük ve değerli kişi üstünde başlı başına yazılmış ve basılmış bir eserle karşılaşamadık. Emir Hüseyin-i Enîsî nin yazmış olduğu Manâkib de uzun yıllar kütüphanelerin raflarında bekledikten sonra yayınlanmıştı. Bu durum bizi Akşemseddîn üstünde gereğince bilgiye sahip olabilmek için onunla uzaktan ve yakından ilgisi olan çok hacimli birçok kaynağın baştan sona gözden geçirilmesi güçlüğü ile karşı karşıya bıraktı. Kaynaklar bölümünde görüleceği gibi gösterdiğimiz kaynakların incelenmesi ile bu eser ortaya geldi. Eksiksiz olduğunu söylemek çok büyük ve yanlış bir iddia olur. Ancak konusunda ilk yazılan kitaptır denilse yanlış olmaz
13.40 ₺ -
İslam Medeniyeti ve Müesseseleri Tarihi
Medeniyetin, maddî ve manevî bütün unsurlarını bünyesinde toplayıp geliştiren İslâm, ilahi bir sistemdir. Bu sebeple Müslümanlar, ilahî vahyin, tedricî bir surette geliştirmeye çalıştığı medenî anlayışı, bir hayat nizamı olarak kabul ettiler. Siyasî bir çevre içinde ortaya çıkan İslâm, nev-i şahsına münhasır bir özellik taşır. Tabir caizse o, ilahî bir medeniyettir. Bu, onun birçok müessesesinin temelinde ilahî hükümlerin bulunduğu mânâsına gelmektedir. Bilindiği gibi "İslâm Medeniyeti ve Müesseseleri Tarihi", Hz. Peygamber den bu yana geçen, bütün Müslüman toplumların yaşayış tarzını, ekonomik, sosyal, dinî, idarî, fikrî, teknik vs. gibi müesseselerini incelemektedir. Bu sayede biz, ilk Müslüman toplumlardan başlayıp günümüze kadar gelen ve değişik zaman ile mekân içindeki toplumun nasıl yaşadığını, nasıl düşündüğünü, neler yapmak istediğini, neyi başarıp neyi başaramadığını tesbit etme imkânını bulmaktayız. Bu bakımdan müesseseleri, "toplum ve devletlerin tarih sahnesinde kuruluş,
402.00 ₺ -
Türk Memlukler Döneminde Saray Ağalığı Üstadarlık (1250-1382)
Memlükler ( 648-923/1250-1517), tarihte kurulmuş en büyük Müslüman-Türk devletlerinden biridir.BU devleti kuran Türk asıllı Memlükler, Aynicalut savaşı'nda Moğollar'ı hezimete uğratarak onların ilerleyişini durdurmuş, Suriye ve civarındaki Haçlı prensliklerini ortadan kaldırarak da bölgedeki Müslüman hakimiyetini kesin bir şekilde temin etmişlerdir. Dönemin tarihçileri tarafından "Türk Devleti" (ed-Devletü't-Türkiyye) olarak nitelendirilen Memlükler, Osmanlı Devleti'nin de bir çok bakımdan istifade ettiği güçlü bir askeri ve idari teşkilat kurmuşlardır.Abbasiler'den itibaren Müslüman devletlerin teşkilatları içeri- sinde görülmeye başlayan ve Selçuklu-Eyyubi kanalıyla Memlükler Devletine geçen saray ağalığı (Üstadarlık), bu teşkilatın en önemli unsurlarından biri olarak dikkati çekmektedir. Bu çalışma, saray ağalığını, başındaki idarecilerden en alt kademedeki görevlilerine, işleyişi ve üstlendiği vazifelerden kurumsal hususiyetlerine kadar bir çok açıdan derinlemesine ele almaktadır.
13.40 ₺ -
Ehl-i Beyt İslâm Tarihinde Ali-Fatıma Evlâdı
İslam dininin peygamberi Hz. Muhammed'in (s.a.v.) soyu, bilindiği gibi kızı Hz. Fatıma ile Hz. Ali'den devam etmiştir. Bu kutlu soy, gerek mensuplarının seçkinliği ve üstün nitelikleriyle, gerekse siyasî anlamda her zaman İslâm ümmetinin dikkatini üzerinde toplamıştır. Hem mezhep ve fıkra olarak hem de millet olarak bütün müslümanları birleştiren EhI-i Beyt sevgisi, Türkler nazarında Peygamber sevgisinin ayrılmaz bir unsuru olarak telakki edilmiştir. Peygamber torunlarının maruz kaldığı zulümler asırlar boyunca tasavvuf edebiyatının işlediği temel konular arasında yer almıştır. Özellikle Osmanlılar bu aile mensuplarının tespiti için nakiplik adıyla bir müessese dahi kurmuşlardır. Elinizdeki kitapta, belki de dünya tarihindeki bu en önemli ailenin siyasi ve içtimaî hayatları yetkin ve akademik bir tarzda ele alınmakta, şecere ve soyları da bütün ayrıntılarıyla ortaya konmaktadır.
469.00 ₺ -
İslam Dünyasında İktisadi ve İlmi Hayatta Yahudiler
İlk İslâm fetihleriyle ele geçen bölgelerde kökeni Asur ve Bâbil sürgününe dayanan irili-ufaklı pek çok Yahudi cemaati Müslümanların idaresine girmiştir. İslâm idaresinde “zimme” adı verilen bir “teminât”la hukukî statü kazanan Yahudiler, bu statü ile can ve mal emniyeti yanında din, dil ve kültür hürriyeti elde etmiş, ilmî ve iktisadî hayatta da benzer güvencelere sahip olmuşlardır. Bu bakış ve uygulama Yahudilerin İslâm toplumuyla kaynaşmasını hızlandırmıştır. İslâm dünyasında, o dönem Avrupa’sında olduğu gibi, meslekî gettolar hiçbir zaman olmamıştır. Dindaşları, Hıristiyanlar tarafından bayağı işlerde çalıştırılırken, İslâm dünyası Yahudileri vezirlik gibi bürokrasinin en üst noktası da dahil, kabiliyeti ve imkânı varsa, zanaat ve meslek gruplarının istediği dalında faaliyet göstermiş, hatta belli mesleklerde söz sahibi olmuşlardır. Yahudilerin tarihlerinde temasta bulunup en fazla etkisinde kaldığı medeniyet, Ortaçağ dünyasına her manada hakim olan İslâm medeniyeti olmuştur. Tarih boyunca İslâm medeniyetiyle olduğu kadar başka hiçbir medeniyetle bu kadar yakın ve verimli birliktelik yaşamayan Yahudiler, bu medeniyetten özgür ve verimli bir kazanç sağlarken, bağımsızlık ve bütünlüğünü Helenleşmiş toplum ve modern dünyada yapabildiğinden daha iyi koruyabilmiştir. Bu faaliyetler, belli ekonomik standart ve özgürlüğü yakalamış bir toplum tarafından gerçekleştirilmiştir ki, bunun ortaya çıkmasındaki en önemli etken de İslâm medeniyetinin Yahudilere sağladığı ortam olmuştur. Bu dönemde Yahudiler, İslâm medeniyetine dahil olmakla kalmamış, bu medeniyetin etkisiyle yeni bir Yahudi kültürü de ortaya koymuşlardır. İslâm medeniyetinin zirvesi kabul edilen IX ve X. asırlar, Yahudiliğin her yönüyle tekâmülü anlamına gelmektedir. Bu asırlar Yahudi tarihinde de “Altın Çağ” kabul edilmektedir. Yahudi hukuku, ibadeti, dinî şiir ve edebiyatı sistematik hale getirilmiş ve günümüzde dahi kaynak vazifesi gören klasik metinler bu asırlarda telif edilmiştir. Kitapta işte bu iki önemli konu (Yahudilerin Abbâsî ve Fâtımî dönemlerindeki iktisadî ve ilmî faaliyetleri), İslâm ve Yahudi tarihi kaynaklarından (Âramîce responsalar, İbrânîce ve Yahudice-Arapça Geniza dokümanları) hareketle ele alınmakta ve Yahudi literatürü Türkçede ilk kez bu şekilde derinlemesine işlenmektedir.
469.00 ₺ -
Hacı Abdullah Petricî'nin Hıristiyanlık Eleştirisi
19. yüzyıl, Osmanlı Devletinin sadece siyasî ve askerî alandaki istilalara karşı değil, aynı zamanda Batılı devletlerin kültürel istilasına karşı da mücadele verdiği bir dönem olmuştur. Bu mücadele, özellikle Hıristiyan âlemi ile sınır oluşturan ve bünyesinde farklı din ve mezhepleri barındıran Balkanlar’da daha yoğun bir şekilde gerçekleşmiştir. Kendisi de Balkanlar’dan olan Hacı Abdullah Petricî, özellikle o dönemde yaygın olan Protestan misyonerlik faaliyetlerini hedef alarak, Hıristiyanlığın eleştirisine dair hem Türkçe hem de Arapça eserler kaleme almıştır. Bu çerçevede, Türkçe yazılan ilk reddiyeler arasında yer alan İzâhü’l-merâm önemli bir yer işgal etmektedir. Burhânü'l-hüdâ fi reddi kavli'n-nasâra ile Risâletü's-samsamiyye adlı eserleri ise, dönemin önemli reddiye metinleri arasındadır. Hıristiyanlığın temel doktrinlerini (teslis inancı, Hz. İsa'nın ulûhiyeti ve enkarnasyon) ve İncil'in tahrifi meseleleri Hacı Abdullah Petricî'nin eleştirilerinin merkezini teşkil etmiştir. Hz. Muhammed'in (s.a.v.) önceki kutsal metinlerde müjdelediği (tebşirat) konusuna da değinen Petricî, misyonerlik faaliyetlerine maruz kalan Müslümanları İslâm'ın üstünlüklerini keşfetmeye çağırmıştır. Eleştirilerini hem klasik İslâm reddiye literatüründen hem de kendi çağında yazılmış olan Hıristiyan araştırmalardan istifade ile kaleme alan Petricî, bu yönüyle kendi çağındaki gelişmeleri de takip eden bir ilim adamıdır.
221.10 ₺ -
Orta Çağda İki Yahudi Seyyahın İslam Dünyası Gözlemleri
Miladi 12. asırda İslam dünyasını gezen Benjamin (1165-1173) ve Petachia (1170-1187) adlı Yahudilere ait bu seyahatnameler Bizans, İslâm ve Türk tarihi hakkında bilgiler de içermesi sebebiyle, sadece Yahudi tarihi açısından değil, ortaçağ dünya tarihi açısından da önem taşımaktadır. Benjamin, İspanya’dan başladığı yolculuğuna Roma, Yunanistan, Konstantiniye (İstanbul), Kıbrıs gibi Eski Roma ve Bizans’a ait önemli şehirleri gezmiş ve bu şehirlerin tarihî mekânları, ticarî ve sosyo-kültürel yapıları hakkında önemli bilgiler vermiştir. Seyyahlar, özellikle de Benjamin gezdikleri yerlerde yaşayan Yahudiler hakkında çok kapsamlı bilgiler vermişlerdir. Bu sebeple ortaçağ Yahudi tarihi araştırmacıları, XII ve XIII. asırda İtalya, Bizans, Filistin, Mezopotamya ve Ortadoğu’da yaşayan Yahudi topluluklarıyla ilgili konularda Benjamin ve Petachia’dan mutlaka faydalanmaları gerekir. Okuyucu bu seyahatnamelerde ortaçağ Yahudilerinin o dönemde cemaat halinde yaşadıkları yerleşim birimlerini, nüfusunu, meslek ve kazanç yollarını, mabetlerini (sinagoglar), eğitim-öğretim kurumlarını, mezar ve ziyaretgâhları ile cemaat liderleri gibi, Yahudilerin ortaçağdaki dinî, ticarî, sosyal ve kültürel hayatlarının değişik yönleriyle ilgili çok değerli bilgiler bulacaktır. Seyahatnamelerde Türk ve İslâm tarihiyle de ilgili bilgiler de bulunmaktadır. Meselâ Benjamin, Selçuklu sultanı Sencer’in Rey’i istilâ eden Oğuz boylarıyla yaptığı savaşı 20 yıl kadar sonra olayın şahidi bir Yahudiden dinlemiş ve rivayet etmiştir. Onun ifadelerinden, Nîşâbur ve çevresinde yaşayan Yahudilerin Oğuzlar’la iyi ilişkiler içerisinde olduğunu anlıyoruz. Seyyahlar gezdikleri coğrafyadaki, gerek Epikurus, Karaî ve Sâmirî gibi Yahudi mezhepleri gerekse Dürzî –ki Dürzîler’le ilgili İslâmî kaynaklar dışında bilgi veren ilk yabancı kaynak Benjamin’dir-, Haşîşî ve İslâm dünyasında ortaya çıkan diğer i’tizâlî (heterodox) cereyanlarla ilgili olarak, bu alanlarda çalışmalar yapan dinler ve mezhepler tarihi araştırmacılarına da ilk elden bilgiler sunmaktadır.
167.50 ₺