-
Mişkatul Mesabih Cilt 2
Takriben hicrî V. (M.11.) asır sonlarından itibaren hadîs ilmi, daha doğrusu “hadîs metinleri üzerindeki çalışmalar” yeni bir renge bürünmüştür. Bu zamana kadar, hadîs metinlerinin zabta geçirilme muamelesi tamamlanmış, hadisler kitaplardaki yerini almış, kitap dışı bir metin pek bırakılmamıştır. Bu müddet zarfında kitaplarda senedleriyle birlikte yer almamış bir metin, şayet son asırlarda “hadis” olarak ortaya çıkmışsa, bunun hadis kabul edilmesi -prensip olarak- şüphe ile karşılanmıştır. Hicrî V. (M.11) asır sonlarına doğru ise yeni bir çalışma dönemine geçilmiştir. Artık eski metodla yapılacak yeni bir iş kalmamış; bütün sistem ve gelenekleriyle bir devir kapanmıştır. Öte yandan, bu devir vazifesini eksiksiz yapmış, fonksiyonunu şerefle icra etmiş ve haleflerine çok zengin bir miras bırakarak, nöbeti başkalarına devretmiştir. Bu yeni dönemin hadis çalışmaları, önceki dönemin çalışmalarından çok farklıdır. Artık çalışmaların esasını, rivayet sistemi usullerine göre şahıslardan senedli hadis toplayarak bunları tasnif edip kitaplaştırmak değil, hazine değerindeki bu malzemenin işlenmesi ve değerlendirilmesi teşkil etmektedir. Şahıs’tan rivayet bırakılarak, “kitap’tan rivâyet”e bu dönemde geçilmiştir. Sayıları oldukça artan hadis kitapları arasında dağınıklık arz eden metinlerin, senedleri atılarak bir araya toplanması ve müşterek metinlerin birleştirilmesi çalışmalarının çığırı bu dönemde açılmıştır. Bu dönemde ilk dikkati çeken çalışma mevcut hadis kitaplarından yapılan seçme hadislerin belli bazı gruplar içinde birleştirilmesidir. Hatîb Et-Tebrîzî’nin bu eseri; meşhur hadis kitaplarından olan; Buhârî, Müslim, Ebu Dâvud, Tirmizî, Nesâi, İbn Mâce, Dârimî, Muvatta, İmam Ahmed b. Hanbel’in “el-Müsned”i, İmam Şâfiî’nin “el-Müsned”i, Dârekutnî’nin “es Sünen”i, Beyhakî’nin “Şuabu’l-İman”ı, Rezîn’in “et-Tecrîd” ve az sayıda diğer kitaplardan seçilmiş, mana ve içerikleri açık ve delaletleri kesin hadisleri kapsamaktadır. Muhteviyatı; iman, ilim, ibâdet, ahlâk, edep, muamelât, siyer-i nebî ve ashabı kiram hakkında bilinmesi gereken îtikâdî ve fıkhî hükümleri kapsamaktadır. En kıymetli hükümleri ihtiva ederek edille-î şer’iyyeden sünneti seniyyenin her çeşidi yazılmış ve zikredilmiştir.
480.00 ₺ -
Mişkatul Mesabih Cilt 1
Takriben hicrî V. (M.11.) asır sonlarından itibaren hadîs ilmi, daha doğrusu “hadîs metinleri üzerindeki çalışmalar” yeni bir renge bürünmüştür. Bu zamana kadar, hadîs metinlerinin zabta geçirilme muamelesi tamamlanmış, hadisler kitaplardaki yerini almış, kitap dışı bir metin pek bırakılmamıştır. Bu müddet zarfında kitaplarda senedleriyle birlikte yer almamış bir metin, şayet son asırlarda “hadis” olarak ortaya çıkmışsa, bunun hadis kabul edilmesi -prensip olarak- şüphe ile karşılanmıştır. Hicrî V. (M.11) asır sonlarına doğru ise yeni bir çalışma dönemine geçilmiştir. Artık eski metodla yapılacak yeni bir iş kalmamış; bütün sistem ve gelenekleriyle bir devir kapanmıştır. Öte yandan, bu devir vazifesini eksiksiz yapmış, fonksiyonunu şerefle icra etmiş ve haleflerine çok zengin bir miras bırakarak, nöbeti başkalarına devretmiştir. Bu yeni dönemin hadis çalışmaları, önceki dönemin çalışmalarından çok farklıdır. Artık çalışmaların esasını, rivayet sistemi usullerine göre şahıslardan senedli hadis toplayarak bunları tasnif edip kitaplaştırmak değil, hazine değerindeki bu malzemenin işlenmesi ve değerlendirilmesi teşkil etmektedir. Şahıs’tan rivayet bırakılarak, “kitap’tan rivâyet”e bu dönemde geçilmiştir. Sayıları oldukça artan hadis kitapları arasında dağınıklık arz eden metinlerin, senedleri atılarak bir araya toplanması ve müşterek metinlerin birleştirilmesi çalışmalarının çığırı bu dönemde açılmıştır. Bu dönemde ilk dikkati çeken çalışma mevcut hadis kitaplarından yapılan seçme hadislerin belli bazı gruplar içinde birleştirilmesidir. Hatîb Et-Tebrîzî’nin bu eseri; meşhur hadis kitaplarından olan; Buhârî, Müslim, Ebu Dâvud, Tirmizî, Nesâi, İbn Mâce, Dârimî, Muvatta, İmam Ahmed b. Hanbel’in “el-Müsned”i, İmam Şâfiî’nin “el-Müsned”i, Dârekutnî’nin “es Sünen”i, Beyhakî’nin “Şuabu’l-İman”ı, Rezîn’in “et-Tecrîd” ve az sayıda diğer kitaplardan seçilmiş, mana ve içerikleri açık ve delaletleri kesin hadisleri kapsamaktadır. Muhteviyatı; iman, ilim, ibâdet, ahlâk, edep, muamelât, siyer-i nebî ve ashabı kiram hakkında bilinmesi gereken îtikâdî ve fıkhî hükümleri kapsamaktadır. En kıymetli hükümleri ihtiva ederek edille-î şer’iyyeden sünneti seniyyenin her çeşidi yazılmış ve zikredilmiştir.
480.00 ₺ -
Mezhepler Tarihi Hayati Ülkü
Mezhep kelimesinin lûgat mânası; gidilen, tutulan yol; felsefe çığırı veya bir dinin şubelerinden biri, anlamına gelmektedir. Batı dillerinde buna doktrin, ekol veya sistem adı verilir. İstılah’ta ise mezhep; bir Müçtehid’in çıkardığı ahkâmın hepsine denilir. Dinde genel olarak bu anlamda kullanılır. İşte elinizdeki bu kitap, İslâm’da çeşitli sebeblerden dolayı meydana gelen hadiseleri sizlere aksettirmeye çalışmaktadır. İmamet, Fikrî ve Fıkhî sahada münakaşalar ve münazaralar sonunda ortaya çıkan meseleleri, fırkaları ve mezhepleri ele alarak milâdî yedi ile onbeşinci asırlar arasında meydana gelen siyasî olaylara ve siyasî tarihe kısmen de olsa bir ışık tutmaktadır. Cenâb-ı Hakk’ın lütfu ile -Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) Efendimiz ve O’nun güzide ashabından sonra- yüce dinimizin siyasî olaylar dışında ne gibi güçlüklerle karşılaştıklarını ve bu güçlüklerin, siyasî olaylara nasıl itildiğini anlatabilmek için bu eseri kaleme aldım. Böylece, hemen herkesin, bilhassa İslâm dini ile meşgul olan kimselerin, arzu ettikleri bir sahayı zannımca doldurmaya çalıştım. Maksadım, elinizdeki bu kitabımla sizlere İslâm’da meydana çıkan bütün mezhepler hakkında -kısa da olsa- bir bilgi vermektir. Hayati Ülkü
120.00 ₺ -
Meriçin Gelini
“Denizdeki tüm dalgalar durdun rüzgarlar esmesindi, yıldızlar sönsün ay parçalansındı, beş kıt’ada’da bir zelzele oldun ve Harun çılgıncasına bağırsındı: -Rümeysa!... Rümeysa!.. Genç adam duyduğu ızdıraba daha fazla dayanamadı, yüksek sesle gerçekten bağırmaya başladı: -Rümeysa!.. Rümeysa!.. Hissettiği ayrılık acısı müthişti. Tertemiz, büyük aşkları bir anda hikaye olmuştu. Bu güzel romanı okumaya başlayınca elinizden bırakamayacaksınız.
132.00 ₺ -
Mektubatı Rabbani Arapça Harekeli 1.Cilt
Arapça Mektubat 1.Cilt HAREKELİ Mektubat-ı Rabbani kitabımız Ali kara hocamızın kontrol ve tashihinden geçerek harekeli olarak, Eski matbu nushaya sadık kalınarak sayfa tutar bir şekilde, yeni dizgi (Bilgisayarlı) olarak hazırlanmıştır. Ayet ve Hadis-i Şeriflerin kaynakları sayfanın altına dipnot olarak eklenmiştir. Ayet, hadisi şerif ve şiirler koyu olarak belirtilmiş. Ayrıca 2. cildin sonuna Mebde ve Mead Risalesi harekeli olarak eklenmiştir.
140.00 ₺ -
-
Leylak Kokulu Sokaklar
Çocukluğum 1970 li yılların Ankara'sında geçti... Ankara, şimdilerin büyük bir kasabası gibiydi o zamanlar. Binadan çok boş alan vardı, yanı yöresi boş olurdu ulaşımı güç evlerin. Ana caddeden sonrası genelde toprak olmasına rağmen, bizim sokağa asfalt yollardan ulaşırdık. Sebebi sanırım Merkez Bankası Evleri idi. Merkez Bankası evleri, birer dönüm araziye kurulmuş, iki katlı, bakımlı ve zamanının en lüks binalarıydı. Rengarenk çiçeklerle bezeli, ağaçlarla, en çok da baharın müjdecisi, kendine has renkleri ve şekilleriyle mis kokulu çiçekler açan leylak ağaçlarıyla süslü harika bahçeleri vardı. Şimdilerde eser kalmamış o görüntülerden. İhtişam dolu evler, malikâneye benziyorlar dışarıdan. Bahçe duvarlarından başlıyor gösteriş ama bir şeyler eksik kalıyor hep, leylak kokmuyor artık o sokaklar. Oralarda gezinerek büyüyen yürekleri, efsunlu rayihaları içine çekerek huzur bulan gönülleri, sayısız hayata tanıklık eden o, lila-yeşil gösterisinin her derde deva olduğunu, önünden geçenleri kokularıyla büyüleyerek hayal dünyasına sürüklediklerinden bihaber, kıymışlar leylak ağaçlarına. Ağlamaklı gittiğim bu yollardan neşeyle dönüşümü, Leylak ağaçlarıyla paylaştığım sırlarımı, Rüzgârla birlikte, leylak kokularına karışıp uzaklara sürüklenen çocukluk hayallerimi hiç mi hiç bilmiyor yeni sokak sakinleri. Kim bilir, bencileyin, ne kadar çocuk büyüttü hâlbuki o güzelim ağaçların gölgesi. Kim bilir ne hayaller kuruldu o rayihalar eşliğinde. Kim bilir neler yaşandı o "Leylak Kokulu Sokaklar" da.
210.00 ₺ -
Diclenin Son Türküsü Kutül Amara
Dünyanın çeşitli ülkelerindeki gazeteler, Türk Ordusunun İngiliz Ordusu karşısındaki bu zaferine kayıtsız kalmamış, onlar da bunu kendilerince şöyle tefsir etmişlerdi: “Kûtü’l-Amâra zaferi İngiltere’yi içeride ve sömürgelerinde zor durumda bırakacaktır. Kût’un bu şekilde sükûtu İngilizler hesabına askerî ve siyasi bakımdan büyük bir darbedir. Nitekim İngiltere’nin Şark’taki itibarı sarsılmıştır. Gelibolu hezimetinden altı ay sonra burada yeni bir hezimete uğramaları İngilizlerin İslam dünyasi üzerinde sahip olduğu nüfuza büyük bir darbe vurmaktadır. Bu muzafferiyet Türkiye’nin Müslü- man cemiyetler nazarındaki nüfuzunu yüceltecek ve İngilizler de bunu pek yakında kafalarına sokacaklardır.” Bazı İngiliz gazeteleri ise şöyle yorumluyorlardi: “Çanakkale’den sonra lrak’taki bu mağlubiyetle üzerinden güneş batmayan İngiliz İmparatorluğu nüfus ve şanından yara alıp temelden sarsılmıştır. Bir İngiliz garnizonunun teslim olması bu savaşın ilk ve bu yüzyılın nadir birkaç örneğinden bir tanesidir.” Çanakkale'den sonra İngilizlerin uğradığı en büyük yenilgi olan ve bizlere unutturullan Kutü’l-Amâre Savaşını tarihçi ve Osmanlı arşivleri uzmanı olan Ebubekir Subaşı'nın kalemin- den okuyacaksınız.
354.00 ₺ -
-
Kuran Okumanın Adabı ve Fazileti
İçinde yer alan kıssalar ve haberlerle insanların ibret almalarını sağlamak için düşünce ufuklarını genişleten yegane kitap. Bu sayede en güçlü metodu, en doğru yolu açıklamış, içinde yer alan hükümlerin açıklanmasıyla düşünce alanımızı genişletmiştir. Allah bu kitabında helal ve haramı açık olarak ortaya koymuş, bizzat bir nur ve ziya olarak kitabını önümüze vermiştir. Yanlış saplantılardan kurtuluş ancak bu kitap sayesinde mümkündür. Çünkü bu kitapta gönüllere şifa olacak hükümler yer almaktadır. Rasulullah (sallallâhu aleyhi vesellem) şöyle buyuruyor: “Sizin en hayırlınız Kur’an öğrenen ve öğretendir.”(Buhari) Yine Rasulullah (sallallâhu aleyhi vesellem) şöyle buyuruyor: “Yüce Allah, varlıkları yaratmazdan tam bin yıl öncesinden Taha ve Yasin sûrelerini okudu. Melekler bu okunan Kur’an’ı duyduklarında/dinlediklerinde, dediler ki: “Üzerlerine bu sûreler inecek olan ümmete müjdeler olsun. Bu sûreleri hafızasında ezbere tutanlara müjdeler olsun, bu sûreleri dilleriyle okuyanlara müjdeler olsun.” (Darimi)
102.00 ₺ -
Tahtsız Padişah Kösem Valide Sultan
Harem’e giren gözü dönmüş askerlerin tatlı canına kıymak üzere üşüştüğünü gören Kösem Sultan önce söz silahını çekti ve bu gayyadan kurtulmaya çalıştı. Olmayınca, para ve servetine el atıp altınla dolu hazînesini teklif etti. Ancak kapıya dayanmış olan ecel aman vermek istemiyordu. Her saniyesi bir saat gibi gelen bu dehşetli zaman zarfında geriye bir tek yol kalıyordu; tam bir yiğit gibi dövüşmek... Nitekim Kuşçu Mehmed denilen rezille arasında zorlu bir boğuşma patlayıverdi. Zilletin prangasını azı dişleriyle çiğneyip tüküren o asil küheylan, ak saçlarına rağmen nefsi müdafaaya girişmeyi seçiyordu. Nitekim sonu mutlak bir ölüme çıkan bu er meydanında kükremiş bir arslan gibi dövüşüyordu. Bu esnada canı yanan Kuşçu, o sefil hançerini Kösem’in gözüne saplayıverdi. Şimdi ulu Vâlide’nin yorgun ve ateşli başı yaz yağmuruna tutulmuş bir taş gibi terlerken, narin vücudu kızıl kanında yıkanıyordu. Eşsiz Vâlide’nin baş kâtili onu öldü zannederek bıraktı. Tam da bu kanlı odadan uzaklaşmaya başlamışlardı ki, onun inleyerek nefes aldığını farkettiler. Bu kanlı gecenin şansız kâtilleri o dişi kaplanın yılmaz göğsüne çakılı örste hâlâ hayat demirinin dövülmekte olduğunu anlamışlardı.
252.00 ₺ -
Kırkıncı Suikast
Allah Resulü’ne (a.s.m) yapılan saldırılar ve suikastlar yalnızca tarihi bilgi olarak değil ona karşı duyulan, kin, nefret ve öfkeyi göstermesi açısından da oldukça önemlidir. Asr-ı Saadette meydana gelen olaylar araştırıldığında açıkça görüldüğü gibi ona sadece Mekkeli müşrikler değil, hak ve hakikate düşman olan herkes kızıyor, kin ve nefret duyuyordu. İslam’ın yayılması ile maddi manevi çıkarlarını kaybedeceklerini düşünenler öfkeden yerinde duramıyor, Efendimize zarar vermek için ellerinden gelen her türlü kötülüğe başvuruyorlardı. Aradan yüzyıllar geçtiği halde Efendimize ve İslam’a duyulan bu kızgınlık hiç azalmadı. Her asırda ona hakaret etmeye cüret edenler olduğu gibi, şahsına ve hadislerine saldırarak getirdiği davete savaş açanlar eksik olmadı. Onun tüm insanlığa örnek olan yaşantısı, sözleri, hal ve hareketlerini saptırarark onu yanlız tanıtmak sureti ile mahkum etmek isteyenler, bunun için özel eğitim alanlar, ömürlerini bu yola adyanlar iyi bilmelidir ki yaptıkları bu modern suikast girişimleriyle Efendimize zarar vermiyor, bilakis kendilerinin de parçası olduğu insanlığın huzur ve mutluluğunu yok ediyorlar.
120.00 ₺ -
Karanlık Gecelerin Nurlu Sabahı
Ne irfandır veren ahlaka yükseklik, ne vicdandır; Fazilet hissi insanlarda Allah korkusundandır. M. Akif Ersoy
72.00 ₺ -
Kara Kasırga
Süsen Yaylası’nın yedi rengi, ufka yaklaşan güneşin füsunuyla can rengine dönüşürken; hançer gibi bir kayanın ucunda çırpınan güneş kan rengindeydi… Ateş büyüyor… Evet… Karanlığın korktuğu tek şey aydınlıktır. Ateş zayıfladıkça, tetikte bekleyen karanlık, üzerine abanacaktır Küçük Kız!.. Bana Küçük Kız deme Kürşat!.. Peki, demem… O hâlde ateşe bir odun daha at. Gerekirse kendimi de atanım Aspasya!.. Yeter ki bu ateş hiç sönmesin…
108.00 ₺ -
Delaili Hayrat Şerhi Kara Davud 2Hm
Gerçekten Allah Teâla ve melekleri Peygambere salât ederler. Ey mü’minler siz de O’na salât-u selam edin ve can-u gönülden teslim olun (Ahzab 56). • Kim bana bir salât-u selam getirirse AllâhTeâla ona on misli rahmet eder. Her kim de bana 100 selât-u selam getirirse Allah Teâla onun alnına nifaktan ve cehennemden beraat yazar ve onu kıyamet günü şehitlerle beraber kılar (Taberâni). • Her nerede olursanız olun, bana salât-u selam okuyun. Muhakkak sizin salât-u selamınız bana ulaşır. (Taberâni). • Gerçekten yapılan dua, sema ile arz arasında asılı mahpus kalır. Ondan hiç bir şey Allâh’a yükselmez. Tâ ki nebiniz Hz. Muhammed’e salât-u selam getirinceye kadar (Taberâni). • Yanında ismim zikredilip bana salât-u selam getirmeyen kimse cimrilerin en cimrisidir (Tirmizi, Nesei, Hakim).
540.00 ₺ -
Delaili Hayrat Şerhi Kara Davud Şamua
Gerçekten Allah Teâla ve melekleri Peygambere salât ederler. Ey mü’minler siz de O’na salât-u selam edin ve can-u gönülden teslim olun (Ahzab 56). • Kim bana bir salât-u selam getirirse AllâhTeâla ona on misli rahmet eder. Her kim de bana 100 selât-u selam getirirse Allah Teâla onun alnına nifaktan ve cehennemden beraat yazar ve onu kıyamet günü şehitlerle beraber kılar (Taberâni). • Her nerede olursanız olun, bana salât-u selam okuyun. Muhakkak sizin salât-u selamınız bana ulaşır. (Taberâni). • Gerçekten yapılan dua, sema ile arz arasında asılı mahpus kalır. Ondan hiç bir şey Allâh’a yükselmez. Tâ ki nebiniz Hz. Muhammed’e salât-u selam getirinceye kadar (Taberâni). • Yanında ismim zikredilip bana salât-u selam getirmeyen kimse cimrilerin en cimrisidir (Tirmizi, Nesei, Hakim).
120.00 ₺ -
Kadın Erkek İlişkilerinde Ölçüler
Bu kitap, kadın ile erkek arasındaki ilişkileri İslâm perspektifinden bakarak değerlendirmekte ve iki cins arasındaki üm duygu ve kurallara dair var olan ilişkilerin sağlıklı, düzeyli olabilmesi için tavsiyelerde bulunmaktadır.
9.00 ₺ -
İyi İnsan Olmak Yürek İster
şu içinde, bulunduğumuz dünyada ademoğlunun en önemli meselesi hiç şüphesiz ki gerçekten iyi insan olabilmektir. bir şeyi tahrip etmek, yıkmak çok kolay, yapmak ise çok zordur. iyi insan olabilmenin zorluğunu göze alabilmek yürek ister. Bu kitap size bu kahramanlığı ve cesareti sergileyebilmede önemli ipuçları sunmak için hazırlandı. Kitapta o kutlu mücadeleyi zaferle neticelendirmenin yollarını canlı örneklleriyle bulacaksınız.
174.00 ₺ -
İslami İnanç Değerleri ve Çağdaş Dini Akımlar
'' Akaid İlmi '' denince, İslam’da inanılması gereken “İman Esasları” anlaşılmalıdır. “Amentü” kavramında ifadesini bulan bu inanç esasları; Allah’a, meleklere, kitaplara, peygamberlere, ahiret gününe (gayb âlemine) hayır ve şerrin Allah’tan geldiğine inanmaktır. Bu anlamda din denince İslam kast edildiği için, buna “İslam Akaidi” de denir. Amacı; “insanı, dünya ve ahiret mutluluğuna” ulaştırmaktır. Allah’a iman, insan fıtratının icabıdır. Her insan kendi yaratılışına ve kâinattaki bu mükemmel varlıklara bakarak büyük bir yaratıcının var olduğunu aklen kabul eder. Allah’ın varlığına inanmanın diğer açık bir işareti de kâinatın yaratılışındaki ahenk ve intizamdır. Göklerin, yerlerin, denizlerin yaratılışı, gece ile gündüzün birbirini izlemesi, hikmet ve ibretle üzerinde düşünülmesi gereken olaylardır. Allah’a inanan, O’nun rızasını önde tutar. Hata işlemekten ve başkalarına zarar vermekten kaçınır. İyilikte örnek olur. Kalbinin, ruhunun ve düşüncesinin merkezinde Allah korkusu ve sevgisi bulunur. Diğer taraftan tek Allah’a inanmak, insan ruhunu özgürleştirir. Her şeyin O’nun tarafından yaratıldığını düşünür. O’na ibadet etmekten zevk alır. O’na tevekkül eder ve teslim olur.
234.00 ₺ -
-
-
İnsan Ne Yaptığına Şahittir
Müslüman psikologlar şunu kesinlikle biliyorlar ki; insan psikolojisi üzerine Batı’da yapılan araştırmalar henüz yeteri kadar verimli düzeye ulaşmamıştır. Çünkü onlar, insan psikolojisini incelerken, hakiki kaynağı ihmal etmiş, insan psikolojisinin gizemli ve sırlı noktalarına vakıf olamamışlardır. Oysa hakiki kaynak; Kur'ân ve sünnettir. Kur'ân ve sünnet ışığındaki psikolojik araştırmaların ise ileriye dönük kapısı açıktır. Bu kitap, insan psikolojisi alanında mütevazi ve sade olmakla beraber beş bölümden oluşur; 1- Birinci bölümde; öfkelenme, öfkenin sebepleri, öfkenin sonucunda ortaya çıkan neticeler ve tedavi yollarından bahsedilir. 2- İkinci bölümde; kin tutma, kin tutmanın ne olduğu, sebepleri, neticeleri ve tedavi yollarından bahsedilir. 3- Üçüncü bölümde; hased etme, hasedin sebepleri, netice ve tedavi yollarından bahsedilir. 4- Dördüncü bölümde; korkma, korkunun çeşitleri, nasıl ortaya çıktığı ve tedavi yollarından bahsedilir. 5- Beşinci ve son bölümde ise; strese girme, stresin sebepleri, sonuçları ve strese nasıl hakim olunması gerektiğinden bahsedilir.
108.00 ₺ -
Kavaidil Akaid İnançların Esasları
‘’İslam Akaidi’’ İslam dininde kesinlikle inanılan hususlar manasına gelir ki, bunlara ‘’İman Esasları’’ da denir. Buna göre iman esaslarını ihtiva eden ilme de “Akaid İlmi’’ denir. Akaid İlmi; Allah’ ın varlığından, sıfatlarından, fiillerinden bahseden bir ilimdir. Akaid ilminin gayesi, taklitten kurtulmak ve tahkiki iman derecesine ulaşmaktır. Yüce Allah buyuruyor: «Şüphesiz göklerin ve yerin yaratılmasında, gece ile gündüzün birbiri peşinden gelmesinde, insanlara fayda veren şeylerle yüklü olarak denizde yüzüp giden gemilerde, Allah’ın gökten indirip de ölü haldeki toprağı canlandırdığı suda, yeryüzünde her çeşit canlıyı yaymasında, rüzgarı ve yer ile gök arasında emre hazır bekleyen bulutları yönlendirmesinde düşünen bir toplum için (Allah’ın varlığını ve birliğini ispatlayan) birçok deliller vardır.»(Bakara 2/164) * * * “Gökleri ve yeri yaratan Allah hakkında şüpheniz mi var?”(İbrahim,14/10) * * * “Andolsun ki, onlara, “Gökleri ve yeri kim yarattı?” diye sorsan, mutlaka “Allah...” derler.”(Lokman,31/25)
117.00 ₺ -
İlmin Fazileti İlim Kitabı
İmam-ı Gazali’ nin en büyük eseri olan İhya-u Ulum’id-din, her dönem Müslümanlar için ilk akla gelen başvuru kaynağı olmuş ve bu esere büyük güven duyulmuştur. İhya-u Ulum’id-din içinde yer alan konuların her biri, eserin orjinal anlatımı asla bozulmadan, akıcı ve duru bir dil kullanılarak çevirisi yapıldı ve başlı başına birer kitap haline getirildi. İhya-u Ulum’id-din’ in birinci cildinde yer alan ilk kitap İlim Kitabı’dır. Bu kitapda; ilmin fazileti, ilim öğrenmenin ve öğretmenin fazileti, öğretici ve öğrenci arasındaki ilişkiler ve görevleri, faydalı ve faydasız ilimler, makbul olan ve olmayan ilimler gibi konular ayetler, hadisler ve İslam büyüklerinin sözleriyle açıklanmaktadır. * * * Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: “Allah sizden iman edenlerle, kendilerine ilim verilmiş olanları derecelerle yükseltir (yükseltsin).” (Mücadele/11) Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi vesellem) şöyle buyuruyor: “Kim, ilim isteğiyle bir yola girerse, Allah da O kimseye cennete giden yolu açar.” (Müslim, Ebu Hureyre)
252.00 ₺ -
İğde Dalı
Düşler bunca dizginsiz, hayaller böylesine pembe ve gerçekler böyle gri olmasaydı keşke... Uçurumların uğultusuna kapalı kulaklarına pembe tüylü türküler söylendikçe, sabaha daha çok var demektir... N'olur? Sarıçiçekler solmasın. Sarı kurdeleler takılmasın pıtrak dikenlerine. İğde dallarının o zarif eğimi yanlış yorumlanmasın. Ve 'Yan Yol'larda umut çiçeklerini umutsuzluğun kara lastikleri ezip geçmesin... *** "Zavallı yavrum... Öylesine güçsüzüm ki... Gücüm çatsa, tutup elinden, seni mutluluğa uçurmaz mıyım? Tükendik. Sana kanat takmaya gücüm yok. Seni koruyamam... Sana bakamam... İkimiz de el bakıncıyız yaralı ceylanım, bahtı karam... Bir lokmanın hesabını vermeye mahkûm insanlarız... Ah bir tanem!.. İstemez miyim?.. İstemez miyim sanıyorsun?.. Elimden bir şey gelmez. Seni Allah'a emanet ediyorum kızım..."
138.00 ₺ -
2. Abdulhamid Efsanesi Yıldız İstihbarat
Sultan ll. Abdulhamid için tarih ne yalanlara sahne oldu. "Kızıl Sultan, kan emici, Yıldız canavarı, vatan satan adam"... daha nice kuyruklu iftiralar!.. Yalan tarihinin gürültüsünden bıktık. Amcası Abdülaziz'in tahttan indirilmesi ve şüpheli ölümü, ağabeyi V. Murad'ın tahtta geçirildikten üç ay sonra ruhsal çöküntü geçirdiği iddiasıyla tahttan indirilerek Çırağan Sarayı'na hapsedilmesi neticesinde başlamıştı hükümranlığı.Bir yandan dış borçlar, bir yandan iç isyanlar ve kanlı darbe fırtınaları... Zor günlerden geçiyordu imparatorluk. ll. Abdülhamid'in otuz üç yıllık iktidarı boyunca oluşturduğu eserlerinden izlediği politikalara ve Yıldız İstihbarat Teşkilatı'nın ettiği amansız mücadeleden şaşırtıcı jurnallere kadar uzanan bir serüven... İşte size sağanak sağanak tarih... Bilinmeyen yönleriyle Sultan ll. Abdulhamid Han. Bir toz zerresinde bile tarihin doğrusunu arayan Şükrü Altın'ın kaleminden her satırı düşündürücü, her satırı sarsıcı bir eser...
294.00 ₺