-
Fütuhatı Mekkiyye Şerhi
el-Cili, elinizdeki eseri yazma nedenini şu şekilde açıklamaktadır: "Şeyh, izah edilen bütün ilimlerin manalarını bu kitapta (Fütûhât-ı Mekkiyye) topladığını ve onları beş yüz elli dokuzuncu bölümde ima ettiğini söyler. Bu güzel kokuyu biriktirip topladığı ve değeri yüce, önemi büyük olan bu ilmi harika bir telif, ilgi çekici ve güçlü bir üslupla sağlam bir şekilde sıkıca büktüğü ve bu bölüme yerleştirdiği şeylerin anlaşılması akıl sahiplerinden çoğuna, tamamen muğlak kaldığı için bu bölümü, kitabın bütün müşküllerini şerh etmeye yöneldim. İshab (tafsilata girme, ayrıntıya inme) ve itnaba (sözü uzatma, uzun uzun anlatma, mübalağa etme) düşmemek için sözü kısa kestim ve ona Şerh-u Müşkilâtil-Fütûhâtil-Mekkiyye ve Fethu'I- Ebvâ bi'l Muğ lakât min UlCımill-Ledünniye ismini verdim." Kendisinin de belirttiği gibi, eloli Şerh'inde, onun mücmel, muamma, müphem ve manaları örten rumuzlarını açıklamıştır. İbn Arabi'nin kendisi de söz konusu bölümün girişinde, kitabın bütün kısımlarıyla ilgili olan ve dikkat çekilmesi gereken hususları bu bölüme aldığını belirtmiştir. Titiz bir tahkikle birlikte sunulan bu metnin önemi, İslam tasavvufunu inceleyenlerin önünde yeni bir ufuk açmasından kaynaklanmaktadır. Buradan, tasavvufun hicri sekizinci ve dokuzuncu asırlarda kazandığı sebat ve kökleşme görülecektir.
196.00 ₺ -
Faziletler Kitabı
İmam Gazzalî ve Ebü’l-Leys es-Semerkandî gibi büyük şahsiyetlerin eserlerine baktığımızda, etkilerinin sadece yazıldıkları dönemle sınırlı kalmayıp bugüne kadar geldiğini görürüz. Söz konusu bu seçkin kişiler çalışmalarında, özellikle insanın yaratılış gayesini, bu amaca ulaşmak için nelerin yapılıp nelerin yapılmaması gerektiğini ve gerçek mutluluğun yollarını okurlarına izah ederler. İmam Gazzâlî’nin Kimya-yı Saadet ve Mükâşefetü’l Kulûb (Kalplerin Keşfi) ile Ebü’l-Leys es-Semerkandî’nin Tenbihü’l Gafilîn ve Bustanü’l Arifîn adlı eserlerinden istifade edilerek hazırlanan bu kitap; günlük amellerin, ahlakî davranışların ve özel günlerin faziletlerini konu edinmektedir. Konuların daha da iyi bir şekilde anlaşılması amacıyla her bölüm sonuna Hz. Mevlânâ’nın Mesnevî’sinde ve Şeyh Sadi Şirazî’nin Bostan ve Gülistan adlı eserlerinde yer alan hikâyelerden, hikmetlerden ve şiirlerden seçip ekledik. Faziletler Kitabı ismini verdiğimiz bu çalışmada, herkesin anlayacağı bir şekilde ele alınan, ayet ve hadislerle desteklenen konuların bazıları şunlardır: Merhametli olmanın fazileti, kanaatin fazileti, fakirliğin fazileti, itaatin fazileti, Allah’ı zikretmenin fazileti, abdestin fazileti, tevbenin fazileti, tevekkülün fazileti, sadakanın fazileti, cihadın fazileti, namazın fazileti, cumanın fazileti, üç ayların fazileti, kadir gecesinin fazileti vd.
385.00 ₺ -
Erzurumlu İbrahim Hakkı ve Marifetnamesi
İbrahim Hakkı'nın gerçekten bir abide olan eserinde ağırlıklı olarak ele alınan konu; büyük filozofların 'Bilgi nazariyesi'dedikleri saha ile alakalıdır. Filozof İbrahim Hakkı, insanın varlığının asıl gayesini teşkil eden 'bilgi-marifet'i önce 'Marifet-i nefs/Nefs bilgisi'ne bağlıyor. Fakat bundan evvel bir başka marifete ihtiyacımız vardır: Marifetullah. Yalnız şu var ki, müessire eserden başlayarak gitmek gerekir. O halde 'Marifet-i Alem'i bize verecek müspet ilimlere başvurmaya mecburuz. İbrahim Hakkı, bu ilimleri şöyle sıralamaktadır: 1.İlm-i heyet(Astronomi). 2.İlm-i hikmet(Fizik). 3.İlm-i teşrih(Biyoloji-Anatomi). Bu üç ana müspet ilmin yanına bir manevi ilim daha ilave edilmelidir: 4.İlm-i irfan. Ancak bu ilimlerin marifetinder sonradır ki, Marifet-i alemden Marifet-i Mevlaya giden yola girilmiş olacaktır. İbrahim Hakkı’nın alim tarafını anlamakla kalmayan, onun sözlerini halleri ile mezcetmesini bilen Cemaleddin Server Revnakoğlu’nun yazmış olduğu bu eser sayesinde, Erzurumlu İbrahim Hakkı’nın şahsiyetinin tüm yönlerini, formasyonunu, feyiz aldığı kaynakları yakından takip ederken, aynı zamanda Marifetname hakkında da derin bir bilgi sahibi oluyoruz.
224.00 ₺ -
Engizisyon Mahkemeleri
Fransız yazarlar Chéruel ile Lavéllee’nin İspanya Tarihi’ne ve Engizisyon Mahkemelerine dair yazdıkları kitaplar Ziyâ Paşa tarafından özetlenerek Türkçeye kazandırılmış, Avrupalıların insan hakları zihniyetinin çarpıklığı adeta kendilerine itiraf ettirilmiştir. Başarısız Haçlı Seferleri’nden sonra, kilise ve din adamlarının halkın nazarında güven kaybına uğraması, Hıristiyanların kendi dinlerini savunma refleksi geliştirdiklerini ve bunu da engizisyon düşüncesi temelinde gerçekleştirdiklerini söylemek mümkündür. Bu çerçevede, XIII. yüzyıldan itibaren Avrupa’da kurulmaya başlanan Engizisyon Mahkemeleri, dinî olduğu kadar siyasî muhaliflerin de bir şekilde yok edilmesini hedefleyen kurumlar olarak öne çıkacaktır. Bu hedef uğruna engizisyonlarda, dinine ya da uyruğuna bakılmaksızın pek çok insanın katline karar verilecek ve bu kararlar ivedilikle uygulanacaktır
126.00 ₺ -
Endülüs Tarihi
Endülüs, Müslümanların Avrupa ile temas noktasını oluşturmaktadır. Müslümanlar Endülüs'ü, geçtiği boğaza adını veren Tarık b. Ziyad gibi tarihte ün salan komutanların liderliğinde fethetmişlerdir. Müslümanların yaptıkları fetihler, savaşlar zincirinden ibaret olmamıştır. Müslümanlar Endülüs'te fethettikleri yerleri her bakımdan bayındır ve yaşanılır mekânlar haline getirmişlerdir. Yaptıkları saraylar, yollar, köprüler ve diğer mimarî eserlerle oralara mühürlerini vurmuşlardır. Elinizdeki kitapta Endülüs'ün Müslümanların hâkimiyetine girmesinden Gırnata'nın düşüşüyle birlikte Müslümanların hâkimiyetine son verildiği uzun bir süreç tarihiyle, coğrafyasıyla ve yaşanan olaylarıyla ele alınmıştır. Yazar bu konuda Aparça ve Batı dillerinde yazılmış çok sayıda kaynaktan istifade etmiştir. Bu çalışma Endülüs tarihinin başlangıcından Gırnata'nın düşüşüne kadar tek ve müstakil bir kitapta ele alması açısından özgün bir çalışmadır.
455.00 ₺ -
Doğunun Ortak Mirası
Çalışmamızda bulunan 21 adet makalemiz, içerikleri her ne kadar çok çeşitli görünseler de aslında birbirlerinin edebî ve kültürel hayatlarından oldukça esinlenmiş olan Anadolu ve İran coğrafyalarının bize sunduğu kültürel zenginliklerini konu alır. Eserimizde yer alan makalelerimiz yukarıda da belirttiğimiz gibi, gerçekte bu coğrafyaların birbirlerine nasıl tesir ettiklerinin birer kanıtıdır. Örneğin, Farsçanın Türk kültüründeki yeri, Selçuklu araştırmalarında Farsçanın önemi veya ünlü İranlı şair Firdevsi’nin başyapıtı sayılan Şehnâme’nin Türk edebiyatı üzerindeki etkileri gibi konular makalelerimizin içeriklerini oluşturmaktadırlar. Ayrıca, "İslâmiyet’ten Önceki İran Medeniyeti”, “İslâmiyet’ten Önceki İran Şiiri”, “Câmiü’t-Tevârih’e Göre Oğuzlar”, “Nevruz” “Şehriyar Hakkında Türkiye’de Yapılan Bilimsel Çalışmalar”, “Ahmet Yesevî ve Yesevîlik”, “İlk Ahiler Hakkında” gibi makalelerimiz de yine bu coğrafyaların ortak paydası niteliğindedir. Makalelerimizin yedisinde ise Hacı Bektaş-ı Veli’nin hayatı ve düşünceleri, yaşadığı dönemde Nişabur’un kültürel ve siyasî yapısı, şiir anlayışı, sadece yaşadığı yerde değil düşüncelerinin yayıldığı yerlerden birisi olan Arnavutluk’ta edebiyata olan etkisi veya Ahmet Yesevî ve Yunus Emre gibi büyük bir zincirin ilk üç halkasını meydana getiren bu üç velînin birbiriyle olan ilişkilerinden söz edilmiştir. Çalışmamızda yer alan diğer üç makalemiz ise büyük İslam düşünürü Mevlânâ hakkında olup, onun tasavvufî düşüncelerinin incelenmesini, Mevlânâ’nın bizzat kaleme almış olduğu mektuplarının üzerine yapılan tahlilleri ve yaşadığı döneme kadar Belh’in kültürel durumu konu etmektedir.
315.00 ₺ -
Besmelenin Sırrı
Abdülkerim Kuşeyrî’nin Letâifu'l İşârât adlı eseri tasavvufî tefsir çalışmalarının en önemli klasik örneklerinden biridir. Müellif bu eserinde, geniş ilmî birikimini kullanarak, her bir sûrenin başında yer alan “besmele” hakkında ilham ya da sezgi merkezli farklı farklı işârî yorumlarda bulunmuştur. Müellifin yapmış olduğu bu yorumlar hem söz konusu esere farklı bir içerik katmış hem de o güne kadar besmele hakkında yapılmış olan tefsirlere yeni ve derin izahlar kazandırmıştır. Tabii ki, bahsetmiş olduğumuz bu işârî yorumların önemi sadece müellifin yaşadığı dönemle sınırlı kalmayıp orijinalliğini koruyarak günümüze kadar da gelmiştir. Yayınevi olarak biz de besmelenin sırları hakkında yapılan bu irfanî ve derin açıklamaların hepsinin bir arada bulunmasının daha faydalı olacağını düşünerek elinizdeki çalışmayı hazırladık. Yorumlarda geçen bazı tasavvufî kavramların izahlarını da konunun daha iyi anlaşılabilmesi için dipnotlarda açıklamaya çalıştık.
161.00 ₺ -
Ebi Talib Divanı Seçmeler
Hazreti Ali (ra), bütünüyle beşeriyetin en seçkin kişiliklerinden biridir. İslam tarihinin en güzide şahsiyetlerindendir. O mümtaz şahsiyetin bütün Müslümanların gönüllerindeki müstesna yerini dünya var oldukça muhafaza edeceği kuşkusuzdur. Hazreti Ali, İslam tarihine mal olmuş bir kahramandır. İslam toplumunun büyük teveccüh gösterdiği bir bilgelik abidesidir. İlim şehrinin kapısıdır. Bir söz üstadıdır. Hayatın her alanında hayranlık uyandıran özelliklerine şairlik de eklenmiştir. Onun şiirleri bütün yönleriyle hayatın en sade ve en gerçekçi yorumlarıdır. Bunun tanığı ise ondan intikal etmiş olan divanıdır. Osmanlı sahasında Hazreti Ali’nin divanı üzerine yapılan en önemli çalışma, Müstakimzade’nin yaptığı çeviri ve şerhtir. Şemsettin Sami de günümüz insanı için çok daha faydalı olacağı kanaatiyle hikmet ve hakikat konulu şiirlere ağırlık vermek suretiyle Müstakimzade’nin yaptığı çeviri ve şerh çalışmasını esas alarak Hazreti Ali’nin divanından bir seçki yapma yoluna gitmiştir. Bu neşrin amacı da Şemsettin Sami’nin yaptığı çalışmayı günümüze taşıyarak o yüce şahsiyetin sahip olduğu ilmî derinliğin ve gerçek manada söze hakim olan şairlik yönünün daha iyi bilinmesine katkıda bulunmaktır.
196.00 ₺ -
Ahadiyyet Risalesi
Ahadiyyet Risâlesi, “Nefsini bilen Rabbini bilir” hadîsini mutlak varlık ve tecellîleri açısından şerh eden bir eserdir. “Nefsi bilme” hadîsi çerçevesinde eser, vücûd-adem, tecellî-zuhûr, ayniyet-gayriyet, tevhîd-şirk, tenzîh-teşbîh, fenâ-bekâ, ölmeden önce ölme gibi tasavvufun pek çok nazarî konusuna muhtasaran atıfta bulunur. Tasavvufî muhîtlerde okunmuş, şerh edilmiş, derin tesir ve izler bırakmıştır. Dolayısıyla eskilerin tâbiri ile “muhtasar ve müfîd” bir risâledir, kütüphanelerde pek çok yazmasına rastlanır. Dilimize farklı pek çok tercümeleri yapılmıştır. Ahadiyyet Risâlesi’nin elinizdeki bu yayını ise son dönem melâmîlerinin büyüklerinden Hüseyin Şemsi Ergüneş’e aittir. Hüseyin Şemsi Bey’in tercümeye esas aldığı metin, eserin gerek matbû Arapça yayınları gerekse Türkçedeki diğer tercümelerden bir takım özgün farklılıklara sahiptir.
28.00 ₺ -
Adab Risaleleri
İslâm'ın derûni boyutuyla ilgilenen tasavvufun, bütünüyle edebden ibaret olduğu söylenebilir. SCıfilere göre her vaktin, her hâlin, her makâmın ve hatta her uzvun bir edebi vardır. Edebe sarılan, yüce mertebelere doğru yükselirken, edebden uzaklaşan ilâhi ihsânlara nâil olamayacaktır. Çünkü bir süfinin de dediği gibi, "Kim edebten mahrumsa, bütün hayırlardan mahrum kalır" Elinizdeki kitapta Kübreviyye tarikatının piri sayılan Necmeddin Kübrâiya ait Farsça iki risâlenin tercümesi yer almaktadır. Bu risâlelerin ilki Addbü's-Selfiyye ismini taşımakta ve yedi bölümde süfTlerin uyması gereken edebleri anlatmaktadır. İlets-Sâtirrl-Vâhidil-Mâtid adındaki ikinci risâle ise on kısımdan müteşekkildir ve müridlerin terbiye sürecinde dikkat etmeleri elzem olan on esası ele almaktadır.
112.00 ₺ -
52 Sohbet Yolun Esasları
Eserin tam adı "Cilâü'l-hâtır fi'l-bâtın ve'z-zahir" şeklindedir.Hâtır kişinin, özellikle de sûfînin gönül ve kalp dünyasına ilâhî âlemden tecellî eden fikirler demektir. Bu durumda eserin adını dilimize "Bâtınî ve zâhiri konularda gönül dünyasına yansıyan fikirlerin cilâsı" şeklinde çevirmek mümkündür. Cilâü'l-hâtır, Seyyid Abdulkâdir Geylani'nin vaazlarını bir araya getiren ve bu güne kadar Türkçe'ye tercümesi yapılmamış müstakil bir derlemedir. Meclîslerden yâni sohbetlerden oluşmaktadır. Bu vaaz ve sohbetlerin tamamı tasavvufla ilgilidir. Yıllardan beri Pîr Abdulkadir Geylânî'nin eserlerini, ifadelerini okumakta, tercüme etmekte ve üzerinde çalışmaktayım. bu cümleden oalrak şunu söyleyebilirim: Hazretin gerçekten de insanı derinden etkileyen,çok tesirli,çok samîmî bir ûslubu var. Onun cümleleri insana müthiş keyif vermektedir. bu îtibarla onun bu güzel ve kıymetli eserini, târih boyunca,tasavvufu hayat damarlarından birisi hâline getirmiş, evliyâyı her zmana büyük bir saygı ile karşılamış "günül" sâhibi milletimiz ile tanıştırmanın şahsıma ayrı bir haz verdiğini belirtmek isterim. Yol büyüklerinin,dünyevî ve uhrevî saâdete götüren o kutlu insanların, Hak erlerinin sohbetine,yakınlığına her zaman olduğu gibi bugünde bütün insanlığın, en başta da Müslümanların ihtiyâcı olduğunu düşünüyorum ve bu duygularla okuyucu Gavs-ı A'zam'ın, günül ve kalp hastalıklarının ilacı olan o nefis sohbetleriyle baş başa bırakıyorum
210.00 ₺ -
Namaz ve Namazın Hikmetleri
Hakim et-Tirmizi bu değerli eserinde namazı bütün yönle-riyle yirmi bölümde ele almış ve namazın amaçlarını, diğer ibadetler içindeki yerini ve önemini Kur'ân ayetleriyle ve bazıları kudsi olmak üzere hadislerle destekleyerek açıklamıştır. et-Tirmizi, konunun kolayca anlaşılması, bütünüyle aydın-lanması ve bir karışıklık doğmaması için basit bazı örnekler getirip açıklama yapnnaktadır. Müellif, kitabında namazın peygamberler katındaki yerini ve önemini, kıyamet günündeki değerini, namaz hakkında söylenmiş sözlerin izahını, namaza dikkat etmenin ehemmiyetini de açıklamaktadır. Müellif ayrıca zikir, tesbih, Allah'a ibadetlerle yönelme, namaz-da duruş, abdest, namazın kullar indindeki ve diğer ibadetler arasın-da Allah katındaki konumu, namaz vakitleri, tahiyyât, selam gibi namaza bağlı konulara da vurgu yapmaktadır.
210.00 ₺ -
Yaşamın Dört Kritik Dönemi
Yaşamın Dört Kritik Dönemi Çocukluk- Gençlik- Yetişkinlik- Yaşlılık Ömür bize doğum günümüzde verilen bir hediyedir. Bu hayatta insanoğlunun kaderi; dört kritik dönemi yaşamaktadır: Çocukluk, Gençlik, Yetişkinlik, Yaşlılık. Her bir aşama, kendi benzersiz karmaşıklığını gereksinimlerini ve potansiyelini içerir. Hayat senin dört mevsimine benzer. Çocukluk ilkbahardır. Çiçekler tomurcuklanır çeşit çeşit. Gençlik yazdır. Zakkumlar açar renk renk. Yetişkinlik sonbahardır. Dallardan olgunlaşmış ayvalar sarkar sarı sarı. Yaşlılık kıştır. Toprağı kar kucaklar bembeyaz.
120.00 ₺ -
Vermeyince Mabud
Bu hikâyeler şimdiye kadar yazılmış olanlardan birçok yönden farklıdır: İçlerinde gerçek hayata ışık tutan ve bir bakıma şarkın binlerce yıllık tecrübesini ortaya koyan hikâyeler bulunmaktadır. Yine tarihte hayatın içinde yaşanmış ve bundan sonra da benzerleri yaşanacak olan ibret levhaları gözler önüne serilmiştir. Yine bizzat yazarımızın içinde bulunduğu ve kısmen de kahramanı olduğu hatıralar da bu çalışmada yer almaktadır… Burada anlatılanların bir kısmı da belgesi gösterilemeyen gerçek bir tarihi ifade etmektedir. Hem tatlı bir akıcılıkla hayatı anlatan manzaraları âdeta seyretmek ve hem de tarihe ve toplum hayatına nüfuz etmede bu nüktelerin birer kılavuz rolü oynayacağına inanıyoruz. Yazarımız buradaki birçok hikâye cemiyet hayatının herkesçe fazla bilinmeyen noktalarına da dokunmaktadır. Bunları okurken bazen öteki âlemlere ve bazen de mahallemize evimize birer ziyarette bulunacağız.
210.00 ₺ -
Uzlet
İnsanlar, uzlet ya da insanlardan ayrılarak tek başına yaşama konusunda farklı farklı görüşler sergilemişlerdir. Kimi uzleti savunurken, kimi insanlarla bir arada olmayı savunmuşlardır. Kimi yalnız yaşamanın faziletinden söz ederlerken, kimileri de toplum ile bir arada bulunmanın değerlerinden ve üstünlüklerinden söz etmişlerdir. Ancak her iki hususun da hem iyi, hem de yanlış tarafları bulunmaktadır. Ancak abidlerin ve zahidlerin çoğu, hep uzlet tarafını, yalnızlığı tercih etmişlerdir. Bunlar halkla bir arada olmaktan ziyade tek olarak yaşama yolunu üstün görmüşlerdir.
72.00 ₺ -
Uçurumun Çağrısı
Orhan, yatağında dönüp durdu, yanıp durdu… Sonunda huzursuz bir uykuya daldı… Bu kez düşlerindeydi Suzan ve düşlerine de hükmedemiyordu artık. Suzan, düşte bile o düş güzelliğiyle karşısındaydı Orhan’ın. Sarı saçlarını bir yele gibi savurup, çağla yeşili gözlerinin içi gülerek; ‘’Sarı çiçeği ben kopardım Orhan!.. Senin için kopardım sarıçiçeği…’’ diyordu, sarıçiçeği Orhan’a uzatırken… Orhan, Suzan Hanım’ın elindeki sarıçiçeğe uzanıyor; birer keklik gagası gibi kan kırmızılığındaki sivri tırnakları arasında beliren sarıçiçeğe tam dokunacağı sırada, sarıçiçek sarı bir akrep olup parmağından sokuyordu… Acısını ta ciğerlerinde duyan Orhan, bağırmamak için kendini zor tutuyordu. Bağırsa, Suzan Hanım’a karşı ayıp olurdu… Birden, Suzan Hanım’ın yüzündeki o füsun ve o eşsiz güzellik bir anda kayboluyordu… Suzan Hanım’ın o lepiska saçları, kirpi dikenleri gibi dikeliyor, çağla yeşili gözleri temreni kanlı birer mızrak gibi uzanıyor, kanlı ağzından alevler saçarak; uçurumun boşluğunda yankılanan vahşi bir kahkahayla Orhan’a saldırıyordu.
114.00 ₺ -
Teşvik Eden ve Sakındıran Hadisler
“et-Terğib ve’t-Terhib”, günümüzde, birçok Müslüman’ın evinde bulunması ve çeşitli yerlerde ders kitabı olarak okutulması sebebiyle Müslümanların nezdinde hakkıyla yerini bulmuş olan bir eserdir. Ülkemizde çok ciddi bir bilgilenme açığı olduğu, insanımızın en temel konularda bile İslâmî bilgilerden yoksun olduğu gerçeğinden hareketle insanımızı doğrudan doğruya Kur’an ve hadislerle muhatap kılmak, bu sorunu çözmenin en iyi yöntemlerinden biridir. Bu nedenle “et-Terğib ve’t-Terhib”, ayet ve hadislerle İslâmî bir hayat ölçütü ve yaygın bir ümmet eğitimini hedeflemiş bir eserdir. Bu durumun ülkemiz insanları açısından ne kadar önemli olduğu aşikârdır. Bu eserde; ihlas, ilim, namaz, alım satım, edep, zühd, cennet ve cehennem gibi konularda dinin yapılmasını ve yapılmamasını istediği şeylere dair hadisler derlenmiştir. Bu eserdeki hadisler genellikle Kütüb-i Sitte, İmam Malik’in “el- Muvatta”ı, İbn Hibban ile İbn Huzeyme’nin “es-Sahih”leri, Ahmed b. Hanbel ile Ebu Ya’la el-Mevsıli’nin “el-Müsned”leri, yine Bezzar’ın “el- Müsned”i, Taberani’nin üç “Mu’cem”i, Hâkim en-Nisaburi’nin “el- Müstedrek”i, İbn Ebi’d-Dünya’nın kitapları, Beyhaki’nin “Şu’abu’l İman” ile “Kitabu’z-Zühd”ü ve Ebu’l-Kasım el-Isbahani’nin “et-Terğib ve’t-Terhib” gibi hadis kaynaklarından seçilerek konularına göre giriş bölümü ve yirmi dört bölüm halinde sıralanmasıyla meydana gelmiştir.
354.00 ₺ -
Tehlikeli Tuzaklar
Kim dünyanın sonunu düşünürse ondan sakınır. Kim yolun uzun olduğunu idrak ederse o yolculuk için hazırlık yapar. Bunları bilip de unutan kişinin hali ne tuhaftır! Bunun zararını görüp de üzerini örten ne ilginçtir! “Oysa asıl korkmana lâyık olan Allah’tır.” (Ahzab, 37) Sadece zannettiğin hususta nefsin sana galip gelirken, sen emin olduğun konuda nefsine galip gelemedin. En ilginç şey de; mutluluğun seni aldatan şeylerde, hataların seni eğlendiren şeylerde gizlenmiş olmasıdır. Sağlığınla aldandın, hastalığını unuttun. Afiyette olmana sevinmen, yaklaşan acıdan seni gafil kıldı...
15.00 ₺ -
Tecvid Uygulamalı Kuran Okumayı Öğrenme Rehberi
Tecvid, harflerin mahrec ve sıfatlarına uymak suretiyle, Kur'an-ı Kerim'i hatasız okumayı öğreten ilimdir. Müzzemmil suresinin 4. ayetinde "Kur'an'ı tertil ile (açık açık, tane tane) oku." buyrulurken tertil kelimesi, tecvid ve vakfı bilmek şeklinde yorumlanmıştır. Kur'an-ı Kerim okuma arzusu içinde olan bazı kişilerin Kur'an öğrenmeyi zor zannederek okumaya yaklaşmadığı bilinmekte, bu yüzden de Kur'an okumaktan mahrum olduklarına zaman zaman rastlanmaktadır. İşte bu endişeyi ortadan kaldırmak için, küçük-büyük isteyen herkesin kolayca Kur'an okumasını sağlamak, hatta Kur'an okumasını bilen bazı kişilerin daha düzgün okumalarına yardımcı olmak amacıyla bu çalışmayı yapmayı lüzum gördük. Farklı bir metod kullandığımız bu çalışmamızla bu sahada yapılan çalışmalara küçük bir ilave, Kur'an okumak isteyenlere de birazcık katkımız olsun istedik. Kur'an-ı Kerim'in kısa zamanda kolay ve doğru okunmasını hedeflediğimiz bu eserde hem okuma kaideleri hem de tecvid kuralları yer almaktadır.
90.00 ₺ -
-
Şehzadenin Şehrazatı
"Bir dil mi kaldı ey sevgili aşkınla hayran olmamış" Enrika... Çile... Gurbet... Aşk,zulüm... Ve şiir... "Başıma bin yıl gam yağmuru yağsa,yine yârimden yüzümü çevirmeyecegim", diye çağlayan,istikrarlı ve sırlarla dolu büyük bir aşk... Sultan Cem ,hayatı en trajikolan Osmanlı şehzadelerinden biridir. Sultan Bayezidin uzattığı kardaşlık elini tutamadı. Taht ve taç hırsıyla Rodos şövalyalerin kapanına yakalamdı. Yıllarca kulalerde esir kaldı. Çan sesleri altında ezan okudu. Frenk kızlarıyla yaşadığı iddia edilen aşklar çok konuşuldu. Ama onların hepsi asılsızdı. Asıl olan sevdasının adı,Şehrazât'tı... Şükrü Altın'ın kalemiyle yazılan bu eşsiz roman Sultan Cem'in feryadnamesidir.
252.00 ₺ -
Şahidim Kılıcımdır
“Bora Beğ, Elif Kız’ı omuzlarından tutmak istedi. Ama titreyerek ona doğru uzanan kollarını hızla geri çekti: ‘Bak Elif Kız’ dedi. ‘Sen bu duyguyu bilemezsin… Biz kılıcımızla nişanlıyız. Düğünümüz at sırtında olacak. Damatlık kıyafetimiz kefenimizdir. Bir gün, kahpe bir ok veya hain bir hançer darbesiyle düşeceğimiz yerde kazılacak olan mezarımız; haclegahımız olacaktır…’ Bu son söz, o umutsuz sevdanın can evine zehirli bir hançer gibi saplandı…” Onlar ki; zalimin tepesinde bir gök gibi gürledikleri halde, mazlumun karşısında bir bulut gibi ağlardı… Onlar ki; “İ’la-yı Kelimetullah” uğrunda can verip canandan geçtiler; kılıçlarını şahit bırakıp, şehadet şerbeti içtiler… Devir, Muhteşem Süleyman devridir… Osmanlı akıncıları, Tuna boylarında akından akına koşmakta, şanlı tarihimize her gün yeni bir altın sayfa yazmaktalar… Kanuni Sultan Süleyman’ın cülusundan vefatına kadar geçen süreyi kapsayan bu roman, tarihin içindeki tarihin hikayesidir…
90.00 ₺ -
Sürgündeki Son Halife Abdülmecid Efendi
Son Halife Abdülmecid Efendi hüzünlü bir yolculuk içinde vatanından sürüldü ama ülkesi aleyhinde tek bir söz söylemedi. Baskı, ıstırap, özlem, yokluklar ve yaşadığı bütün bu olumsuzluklara rağmen geri dönme umudunu hiçbir zaman yitirmedi. İstanbul’dan gelen dostlarına bir avuç vatan toprağı sipariş etmişti. Beyaz bir bez torba içinde getirilen toprağı başucunda saklıyor, arada bir özlemle derin bir nefes alarak kokluyordu. Abdülmecid Efendi pasaportsuz, yurtsuz kaldı ama yastığının altında sakladığı bayrağını unutmadı… Şükrü Altın hocamızın romansı bir lezzette yazdığı kitabı okuduğunuzda saklı tarihimizi öğrenerek hayretler içinde kalacaksınız… Ahmed Günbay Yıldız Son Halife… İyi ki yazmış… Çünkü “Son Halife” deyince, yine “yasak”larla iç içe “saklı” bir tarih çıkıyordu. Sanırım yazar, kolay okunması ve akılda kalması için roman üslubunu tercih etmiş, yoksa bu tam anlamıyla araştırmaya dayalı belgesel bir çalışma, “roman” denilip geçilemeyecek bir eser… Yüreğinize ve kaleminize sağlık Şükrü Bey… Yeni çalışmalarınızı artık daha büyük bir sabırsızlıkla bekleyeceğim. Yavuz Bahadıroğlu Eski eğitimcilerden Şükrü Altın’ın “SÜRGÜNDEKİ SON HALİFE ABDÜLMECİD EFENDİ” isimli kitabını dikkatle ve hüzünle okudum. Son halife Abdülmecid Efendi’ye karşı, Cumhuriyet Hükümeti’nin takındığı tavır, yüreğimi kanattı. Şükrü Altın, çok dikkat çekici tespitlerde bulunmuş… Yapılan yeminlere rağmen büyük Osmanlı hanedanına katiyen yakışmayacak bir kabalıkla hareket edildiğini ortaya koymuş. Nitekim Cumhuriyetimizi kuranlar Osmanlı’nın yetiştirdiği paşalardı. Vefasızlığımıza ve tarih şuurundan kopuşumuza bir kere daha yandım! Yavuz Bülent Bakiler
192.00 ₺ -
Sultan IV Murad Han
Murad Han şişmanca, kemik yapısı fil gibi sağlam ve aynı zamanda ateşîn bir ruha sahipti. Koşmakta olan bir attan diğerine atlıyor, attığı cirit yaydan boşanan ok gibi gidiyordu. Okları ise tüfek mermisinden daha uzağa düşüyor, okuyla demir levhaları deldiği söyleniyordu. Hind Şâhı Hurrem ona fil kulağından ve gergedan postuyla kaplı bir kalkan göndermişti. Elçisi: “Sultanım, buna tüfek ve kılıç kâr etmez” dediğinde mızrağını vurup temrenini arkadan çıkarmıştı. Mert Pâdişah o kalkanın içine beş yüz altın koyup elçiye verdi. O da onu Hind Pâdişahının saray kapısına asmak üzere geldiği yere götürdü. İran’a Sultan Süleyman’ın sınırını kabul ettirmiş ve devleti hep zirvede görmek istemişti. Akıncıları ise Bavyera’ya kadar girip buranın taht şehri Ratisbon’u ateşlere yakmışlardı. O, Süleyman Han’dan sonra ordusunun başında sefere çıkarak parlak zaferle dönen ilk Pâdişah’tı. Onun ölümü de hayatı gibi muhteşemdi: binip gazaya gittiği meşhur atları tersine eyerlenip tabutunun önünde yürütüldü. Yani o sadece tütün yasağıyla anılacak kadar sıradan bir cihangir değildi...
330.00 ₺ -
Siyeri Ali
Bu kitapta kronolojik olarak tarihte bir gezi yapacağız. Önce “Hazret-i Ali kimdir? Neler yapmıştır? İlmî derecesi nedir? Tarihe nasıl not düşmüştür?” vb. gibi meseleleri tahkik edip inceledikten sonra analizini yapmaya çalışacağız İnşallah. Şunu da belirtelim ki; insanların dini inançları, düşünceleri, fikir ve yorumları, siyasî duruşları bizi fazla da ilgilendirmemektedir. Herkesin fikrine (ifrat yoksa) saygı göstermek görevimizdir. Ancak Hz. Ali’nin (ra) hayatı Resûl-i Zi’şan Hazretleri’yle (sav) iç içe olduğundan biz bu eserimizi yazarken birbirinden ayırmadan bu yüce iki zatın yolculuğuna şahitlik etmeye çalışacağız. Allah’ın koyduğu temel prensipler, Resûlullah’ın çizmiş olduğu sırat-ı müstakim yolundan çıkmış, gayesi din olmayan, tamamen din-i mübin-i İslâm’ı tahribe çalışanlara karşı da ne dilimiz, ne de kalemimiz susmayacak, ihkak-ı hak için elimizden gelen irşad görevini sonuna kadar yapmaya çalışacağız. Bunu yaparken de 1400 yıldan bu tarafa gelen sahih nakiller, kaynaklar temel başvurumuz olacaktır. Bu eserde olduğu gibi -165 kaynağın ışığında bu eser yazıldı- şüphe dahi duyduğumuz hiçbir eser, hiç bir kaynak ve ilmî olmayan yapıtlara tevessül etmeden büyük bir gayret ve araştırma sonucu bu çalışmamızı inşaallah tamamladık.
270.00 ₺ -
Sevgililer Sevgilisi Hz. Peygamber sav
Kainat'ın Sevgilisi, Peygamberin Sultanı, Allah'ın Habibi Muhammed Mustafa Salla'llahu aleyhi ve Sellem'e aşık olmayan var mı? Rehberimiz, Önderimiz, Sevgili Peygamberimizi tanımak O'nu sevmek sevginin en üst noktasıdır. O, tanındıkça daha çok sevilmiş ve sevildikçe de sevenlerin kurtulmasına vesile olmuştur. O'nun sevgisi dünya hayatına güzel bir nizam verdiği gibi ahiret mutluluğuna da ayrı bir lezzet bahşedecektir. Peygamberimiz sevmek insanı kurtaracaktır. Bu sevgi insanı ayrı bir insan haline getirecek adeta melekleştirecektir. O'nu sevenler, herkes tarafından sevilmiş, O'na bağlananlar herkes tarafından hürmetler görmüştür. Sevgili Peygamberimizin adını ananların dilleri ve gönülleri nurlandığı gibi, şemailini hayaline alanların da dünyaları aydınlanmıştır.
90.00 ₺ -
Semira
Aşk Levent´in gönül toprağına ansızın düşmüştü, sevmişti Semira´yı. Kimde o lisan vardı ki aşkın sırlarını sözlere döksün. Kader Levent´in karşısına asla sevmemesi gereken birini çıkarmıştı, bir nişanlı kızı... Gözlerinde bir hayal, kalbinde bir şarkı kalacak ve Semira bembeyaz duvağını yerlerde sürüyerek gidecekti hayatından.
132.00 ₺ -
Salavatı Kübra Tercüme ve Şerhi
Salavat-ı şerife, Hz. Peygamberimiz ile, her an ve her mekânda iletişim üzere olmaktır. Resülullah üzerine Salât ve Selam getirmek, ona yakınlıktır ve duaların kabûlüne delildir. Bu münasebetle Allah (c.c.)'a yakınlığa sebeptir. Bunun için "salânın huzurlu kalp ile okunması gerekir. Huzur-u kalp ise, salât ve selâmın yerinin ve manasının tam anlaşılması ve açıklığa kavuşmasıyla mümkündür ki; İlahî sırlara vakıf Kutb-u Rabbani Abdülkadir Geylâni Hazretleri'nin evrad-ı şerifesini ve "Salat-ı Kübra" isimli "Delâil-i Hayrat'ını sevenlerin, salihlerin ve din kardeşlerimizin, din-i mübini okurken mânâ ve ışıklarını tefekkür etmesi için huzurlu kalp üzere olması gereklidir. İyi biliniz ki, salavat-ı şerifenin fazilet ve faydaları, mükafatı ve sevapları, hasıl ettiği manevi meyveleri sayılamayacak kadar çoktur. Aklın bunları kavraması zordur. Anlamaya akıl kafi gelmez. Hatta otorite sahibi araştırmacılar ve büyük müfessirlerin bazıları: "Cenab-ı Fahr-i Resül üzerine salât, "efdal ibadetlerdendır," demişlerdir. Zira, Hz. Muhammed'in üzerine bizzat Allahı.) Teala hazretleri salât selam getirmiş melâike-i kırâmın ve insanların salât ve selam getirmelerini de emretmiştir.
240.00 ₺