-
-
Son Söz Gerçek Tıp Dersleri 1
Bu kitaptaki dersler 2012 yılında NHI Doğal Sağlık Enstitüsü tarafından videoya kaydedilen görüntülerin transkripte edilmiş hali olup Aidin Salih'in vefatından sonra hazırlanmıştır. Günümüzde modern tıbbın imkânları çoğaldı ama hastalıklar da aynı şekilde çoğaldı ve yaygınlaştı. Hiçbir hastalığın gerçek sebebini bilmeyen modern tıp, birtakım hastalık belirtilerine isim verip teşhis koyarak deneme yanılma yöntemleriyle tedavi etmeye çalışmaktadır. Çünkü sebebi bilinmeyen bir hastalığın tedavisi imkânsızdır. Bugünkü fen bilimlerini düşündüğünüzde mekanik fizik, elektromanyetik fizik ve sair hakkında kalın kalın kitaplar mevcut olduğunu görürsünüz. Şimdi ise sibernetik tıp çıktı ve fizik kanunlarının tümü, kimya kanunlarınında %70'i iptal oldu. Hani o bildiklerinize ne oldu? Hepsi seraptan ibarettir. Bu yüzden Cenab-ı Hak, kitapta bizim için farzları bildirdi. Peygamberimiz (sav) de bütün sünnetleri gösterdi. Artık bizim için inanacak başka birşey yoktur. Cenab-ı Hak Al-i İmran suresi 160. ayette "Allah yardım ederse size galip gelecek kimse yoktur. Eğer sizi bırakıverirse O'ndan sonra size kim yardım eder? Mü'minler ancak Allah'a dayanıp güvensinler." demektedir. Bu son noktadır, başka da hiçbir şey yoktur.
92.50 ₺ -
Okul Öncesi Çocuk Eğitiminde 40 Hafta
İnsanın bedeni ve ruhi gelişiminde çocukluk devresi çok önemlidir. Bu dönemde öğrendiği bilgiler çocuğu hayata hazırlar. Ona iyilik telkin edilir, iyi şeyler yaptırılırsa iyi bir insan olur. Çocuğun en mükemmel bir şekilde yetişmesi için, ana-babanın bütün imkanlarını kullanarak gayret sarfetmeleri gerekir. Onun ilk terbiyesini aldığı ana kucağından sonra iyi bir eğitime ihtiyacı vardır. Sahabe-i Kiram dahi çocuklarının ellerinden tutar, istifade edilecek yerlere beraberlerinde götürürlerdi. Okul Öncesi Çocuk Eğitiminde 40 Hafta kitabı, çocuğun okula hazılanması ve okul öncesi en güzel şekilde eğitilmesi için hazırlanan muhteşem bir eser...
297.00 ₺ -
Seyyid Abdülhakim Arvasi
“Gâyem, imandır. İstanbul câmilerinde 25 sene imanı anlattım. Din, Allah’ın razı olduğu hükümleri yerine getirmektir. Yalnızca iki rek’at namaz kılmak değildir. İslâmiyet ferdlerde kaldı. Amma pek nâdir ve gizli ferdlerde…” “Tasavvuf yolcusuna, üç mühim şart vardır: 1- Ehl-i sünnet itikadından kıl ucu kadar ayrılmamak. 2-Resulullah’ın sünnetine uyup, bid’atlerden kaçınmak. 3-Hocasına tam bağlılık… Bunlara riâyet etmeyen, hiçbir şeye kavuşamaz…” Seyyid Abdülhakîm Arvâsî- Son asırda hem zâhirî din bilgilerini, hem tasavvufu bir arada öğreten ender şahsiyetlerden… Hem kendi kurup masrafını karşıladığı medresesinde talebe yetiştiren; hem de dergâhında ilahî marifeti gönüllere nakşeden son mürşidlerden… Yeni devirde, medrese ve tekkeler kapatıldıktan sonra bile vaaz ve irşaddan geri durmayarak, doğru dinin öğrenilmesinde ve yaşanmasında hassasiyet göstermiş bir müceddid… Bu yolda hayatını hep sıkıntılarla geçirmiş ve bu şekilde âhirete göçmüş büyük bir mücâhid… Elinizdeki kitapta, son asrın mümtaz âlimlerinden Seyyid Abdülhakîm Arvâsî’nin hayatı, âdetleri, sözleri, kendi kaleminden, vesikalardan ve sevenlerinin dilinden anlatılıyor… Bu büyük İslâm âliminin şahsında, o devrin ilim hayatına, tekke kültürüne ışık tutuluyor...
450.00 ₺ -
Cemil Meriç Konuşuyor
Bence ülkemiz hiçbir zaman Avrupalılaşmadı ve Avrupalılaşamaz. Avrupa’nın ayırıcı vasfı rasyonalizmdir. Müslüman Doğu ancak belli dönemlerde akla iltifat etmiştir. Bizim için mühim olan akıl değil, irfandır. İrfan ise seziştir, bağlanıştır, inanıştır. Akıl ancak vahyi anlamamıza hizmet ettiği ölçüde bir değer taşır. Batı ile Doğu arasındaki aşılmaz duvar, Batı’nın her şeyi insana ve onun minnacık zaferlerine bağlayışı, Doğu’nun ise kendi dışında ve tecrübeyi aşan hakikatlere teslim oluşudur. Yani büyük bir zihniyet farkı var arada. Gençlik önce kendi tarihini benimseyecek, kendi değerlerine sahip çıkacak, sonra da kendi tarihinin dünya tarihinden koparılamayacağını ve millî değerlerin insani değerlerin dışında olmadığını anlayacak, millî ile insaniyi mezcederek yarınlara kalacak düşünce eserleri yaratacaktır. Dönemin çeşitli gazete, dergi ve TV programlarında Cemil Meriç ile yapılan söyleşiler, ünlü popüler tarih yazarı Mustafa Armağan tarafından bu kitapta bir araya getiriliyor. Cemil Meriç’in düşünceleri, zaman içinde fikirlerinin gelişimi, kişiliği, duygu dünyası ve özel hayatından kesitler bu söyleşiler yoluyla gün ışığına çıkıyor. Batı, Cemil Meriç, Doğu, Edebiyat, Mustafa Armağan, Osmanlı, röportaj, söyleşi
218.27 ₺ -
Yüzük Darbesi
Dünyayı yöneten ve insanlığa zulmeden gizli bir örgüt: Muktedirler... Muktedirler’e engel olmaya çalışan barışsever insanlar: Negative... Negative, Muktedirler’i öldürmeyecek ama ölüm korkusunu iliklerine kadar hissedecekleri bir planı devreye sokar. Bu planın en önemli parçaları İstanbul’da Sadekâr Victor Öcal’ın ‘negatif heykel’ tekniği ile yaptığı yüzükler ve Kütahya’da Çini ustası Saim Kolhan’ın ürettiği çinilerdir... Negative örgütünden Pearce Dowson, bu amaçla geldiği İstanbul ve Kütahya’da planın en önemli ayağı için harekete geçer... Negative, aklın sınırlarını zorlayan bu mesajı yüzük ve çiniyle Muktedirler’e acaba nasıl ulaştıracak? Bir yanda kötüler, diğer yanda ise onları engellemek isteyenlerin verdiği mücadele... Eşsiz sadekârlık örneği yüzükler ve çini sanatının incelikleriyle birlikte; macera, gizem, heyecan ve aşk dolu soluk soluğa okunacak bir hikâye...
120.00 ₺ -
Yüzleşme Vakti
Ölümün esrarengiz dokunuşlarını iliklerimize kadar hissettiğimizde, hayat yolunun sonuna geldiğimizi anlamıştık. Yalnızca eğlenceden ibaret saydığımız ömür, hiç beklenmedik bir şekilde bütün umutlarımızı yerle bir etmişti. Umursamaz iki çılgın genç olarak, o güne kadar aklımıza getirmediğimiz Allah’tan yardım dilemeye başlamıştık. Kendimizi Azrail’in kucağına teslim etmeye hazırlanırken bir mucize yaşadık o an... Dinin, Kitab’ın hiçbir yeri olmayan hayatımıza; esrarengiz bir el uzanıvermişti birden... O ses, o çığlık yankılanıyordu içimizde; bizi ve bütün kâinatı kuşatırcasına: “Ne kadar günahkâr olursanız olun, sizi kucaklamaya hazır bir Rabbiniz var. Öyleyse açın ellerinizi, kendinizle yüzleşme vaktidir.” Bu eser, bir macera veya bir nasihat kitabı değildir. Tamamen yaşanmış esrarengiz bir hadisenin ardından, gönülleri mest eden yüzleşmenin hikâyesidir. Hazırsanız buyurun...
97.50 ₺ -
Yolbaşı
Kol kola üç kadın. Çok yaşlı olanı çarşaflı, orta yaşlısı mantolu, genç kız ise mini etek giymiş. Saçları mor bir berenin altında taşkın, adımları şahsiyetindeki tenakuz kadar mütereddit. Yaşayan üç kuşağın üç temsilcisi. Üç türlü düşüncenin, üç ayrı yaşama tarzının ve üç çeşit dünya görüşünün temsilcileri. Meşrutiyetin annesi, Cumhuriyetin annesi, bir de istikbalin annesi. Nine Osmanlı terbiyesinin izleriyle hala yaşayan bir imparatorluk. Anne kafasına cebren sokuşturulmuş Batı kültürünün tesiriyle muhayyer, yerine göre değişken, "Zaman sana uymazsa sen zamana uy" düşüncesiyle mefluç... Ve genç kız boşlukta bırakılan yeni neslin savrukluğuyla yarı meczup. Ardından sorular, cevaplar ve bunlarla yoğrulan roman.
10.50 ₺ -
Yafesin Oğulları Yada Taşı Efsanesi 1
Büyük Tufan’dan sonraki dört bin yıl boyunca insanlığı belli bir noktaya getirmek şüphesiz ki kolay olmamıştı. Bulca Kağan ve onun soyundan gelen Türküt kağanlarına, Mu’nun yaşadığı felaketten sağ kurtulmayı başarabilen birkaç din adamı, birtakım olağanüstü özellikleri olan “Yada Taşı”nı ve tüm zamanların gizemli antik bilgilerini ihtiva eden “Bilgelik Kitabı”nı vermemiş olsaydı bu kardeşçe dünyayı oluşturmak mümkün olmayacaktı. Fakat Şeytan Erlik Orta Dünya’daki kardeşliği sağlayan Yada Taşı’nı çalarak büyük bir kaosun hükümranlığını başlattı. Adaletin egemen kılınmasını sadece Yafes’in oğulları başarabilirdi. Ama önce Şeytan Erlik’i yenmeleri gerekiyordu.
157.50 ₺ -
Ve Aşk Evliliğin Ellerinden Tuttu
İki insanın ömür boyu birlikteliği hem zordur hem de hoştur. Zordur; çünkü insanın belirsizliği ve kolayca çerçeveye girmemesi, ilişkiyi bir maceraya dönüştürür. Hoştur; çünkü her şeye rağmen insan, kalbine mukabil bir kalbi bulmakla, neşelerini ve sevinçlerini çoğaltır, hüzünlerini ve kaygılarını azaltır. Evliliklerin aşksız kaldığı, aşkların evliliğe erişemediği çağımızda Senai Demirci bizlere yeni bir kapı aralıyor, "Gelin ideal yuvayı eşimizle birlikte kuralım" diyor. Ve asla unutmamamız gereken bir gerçeği hatırlatıyor: "Evliliğimize anlam ve aşk kazandırmak bizim elimizde" önemli olan, sahip olduklarımızın kıymetini bilip, fırsatları değerlendirebilmek...
15.00 ₺ -
Üç Yusuf Üç Rüya Üç Gömlek
Yûsuf’un aynası düştü nasibine. Işığın şavkı vurdu içinin içine. Artık içinin mahrem sancıları ayıplanamaz. Artık küller altında tuttuğun ’âh’lar uslanmaz. Artık uyuttuğun hasretlerin rüyaya kanmaz. Artık unuttuğun hicranların susmaz. Üç rüyanın aynasında seni sana anlatıyor Yûsuf. Dünya rüyasının ardına çağırıyor gözlerini. Üç gömleği giydirerek yazgına, alnının çileli çizgilerinde okuyor hayatı. Üç Yûsuf sahnesinin gerilimlerinde, Yûsuf’un tuzağına düşmenin güzelliğini fısıldıyor. Yâkub’ca bekleyişlerin sessizliğinde kalbinin kıpırtılarına dokunuyor. Senai Demirci, Yûsuf Kıssası’nın insanı aynalayan mesajını hece hece keşfe çıkıyor. Yûsuf Kıssası’nın içinden ‘aynalı çarşı’da yürür gibi yürüyor. Yumuşacık akıp giden şiirsel anlatının sıcağında, Kur’ân’ın hitabının diri d/okunuşlarıyla şaşırtıyor okuyucuyu.
217.50 ₺ -
Tükenmişlik Sendromu
Aşırı strese maruz kalmaktan kaynaklanan ‘tükenmişlik sendromu’ modern insanı kırıp geçiriyor şimdilerde... Sahip olmanın ve tüketmenin yüksek statüyle eş değer görüldüğü bu zamanda modern insanı, farkında olmadan satın aldığı ve başa çıkmak zorunda olduğu yeni bir sorun bekliyor: Tükenmişlik Sendromu “Sanki dünya üzerime üzerime geliyor”, “Hiçbir şeyden keyif alamıyorum”, “Parmağımı kıpırdatacak enerjim yok”, “İşe gitmek istemiyorum”, “Geceleri uyuyamıyor, sabahları uyanamıyorum”, “Her şeyin sonuna gelmişim gibi hissediyorum” ve “Sürekli ağlamak istiyorum” gibi çevremizdeki kişilerden her gün duyduğumuz bu tanıdık cümleler belki de bir hastalığa; Tükenmişlik Sendromu’na işaret ediyor. Vücutta aşırı yorgunluk hissi, mutsuzluk ve bıkkınlık gibi belirtilerle kendini gösteren bu sağlık sorunu, kişinin iş hayatından aile hayatına, eşiyle ilişkisinden arkadaşlık ilişkilerine varana dek hayatının hemen hemen her alanında çeşitli sıkıntılar yaşamasına neden oluyor. Elinizdeki bu kitap, çağın hastalığı olan Tükenmişlik Sendromu’nun ne olduğunu ele alırken iş, aile ve kişilerarası ilişkilerdeki yerini de geniş bir yelpazede inceliyor. Ayrıca tükenmişlikle başa çıkma konusunda pratik öneriler sunarak Tükenmişlik Sendromu hakkında bir farkındalık kazandırıyor. Dikkat: Eşinizi, işinizi, arkadaşınızı tüketirken tükenmeyin...
22.50 ₺ -
Tapınak Şövalyelerinden 15 Temmuza Kumpas Tarihi
Tarihin ilk siyasi suikastçısı Hasan Sabbah’ın başarısının ardındaki sebepler nelerdi? Karmatîler’in, yüzyıllar sonra komünistlere ilham veren fikirlerinin kaynağı neydi? Sultan II. Abdülhamid’e düzenlenen suikastın arka planında nasıl bir kumpas vardı? Osmanlı’daki paralel devlet yapılanması nasıl sonuçlanmıştı? Halaskâr-ı Zabitan darbesinden, FETÖ darbesine değişen ne olmuştu? Cumhuriyet dönemi darbelerinde medyanın rolü neydi? Tarih kadar eski olan devlet içi illegal yapılanmalar, ortaya çıktıkları devletler için başlıca problemlerden biri olmuştur. Büyük Selçuklu Devleti’ne karşı Haşhaşiler ve Tapınakçılar, Osmanlı’da isyan ve baskınlar, Türkiye Cumhuriyeti’nde 1960, 1971, 1980 darbeleri ve son olarak 15 Temmuz darbe girişimi… “Tarihi Sevdiren Adam” Yavuz Bahadıroğlu, Tapınak Şövalyeleri’nden 15 Temmuz’a Kumpas Tarihi kitabıyla, bu yapılanmaların ardındaki sebepleri irdeliyor. Kumpasların tarihsel sebepleri, perde arkası, toplumsal etkileri gibi pek çok konuda merak edilen sorulara tarihsel perspektifte cevap veriyor.
150.00 ₺ -
Şehzade Selim
Şehzade Selim diyor ki: Bizi padişahlığa getirirken düşününüz. Devri saltanatımızda rahat yüzü göremeyeceksiniz. İttihadı İslam için İran'a, Turan'a, Arabistan'a seferler yapacağız. Sırasında şiddet göstereceğiz. Muharebe yollarında güçlüklerle karşılaşacaksınız. Çok iyi düşününüz: Zorlukları çekmeye razı iseniz bizi padişahlığa kabul ediniz. Yok, zevk içinde rahat bir ömür sürmek istiyorsanız, that için ağabeylerimizden birini tercih ediniz.
180.00 ₺ -
Sır Bir Yahya Efendi Romanı
“Bazıları vardır ki yaşarken ölüdürler ve bazıları da ölüyken diri. Gönlü ölü olanın bedeni diri olsa da ölüdür. Gönlünün sırrını bilen ölse dahi diri… Ölmek dedikleri o sebeple hep aynı değildir işte. Bu âlemi ölü gibi yaşayanlar öte âlemde diri gibi dolaşırlar” dedi Yahya Efendi. Gözlerini kısarak Beşiktaş sırtlarından deryaya bakıyordu. Ölüm bedeni öldürüyor lakin gönlüne dokunmuyordu insanın. … Eskiler İstanbul’un dört manevi muhafızı var diye inanırlarmış. İşte Yahya Efendi o dört manevi muhafızdan biri… Ölse de vazifesi bitmeyen bir gönül eri… Cihan Sultanı Kanuni Sultan Süleyman’ın sütkardeşi İstanbul’un sahipleri toprağın üstünde yaşayanlar değil, altında yaşayanlardır. “Ölümsüz bir aşk mı istiyorsun o vakit ölümsüz olan bir sevgiliye âşık ol” diyor eskiler işte ben de öyle bir âşıktan bahis açıyorum bu kez. Bu dünyadan göçüp giden ama ölmeyen birinden… Yahya Efendi’den… Zira Yunus’un da dediği gibi “Âşıklar ölmez…” … Ölenler yok mu oluyorlar sanıyorsun kâri? Ya ölmeyen ölüler de varsa?
150.00 ₺ -
Seyahat Terapi
İnsan hayatı ömür boyu bir arayıştır. O kapkaranlık okyanusta dalgalar bizi kâh o yana kâh bu yana atar, durur. Biz ise bize hayat bahşedecek bir ‘ada’nın hayali içinde yaşarız. Tüm arayış ve iştiyakların ardında o hayal yatar. Rukiye Hanım’ın, “seyahatin iyileşmeye vesile olacağı, insanı yenileyeceği, insanın bir şeyleri daha başka görmesini sağlayacağı” görüşleri kitabın meydana çıkış dinamiğini oluşturuyor. Seyahatin bazı önemli hususiyetleri, Rukiye Hanım’a has güzel bir haslet olan itina ve ciddiyet çeşitli başlıklar altında sunuluyor. Asrımızda sanal bağımlılık, anlamsız tüketim, sahte kimliklere sığınma, narsisizmin her türlüsü ile baş etmeye çalışan bir insanlık var. Seyahati bu kaosa karşı bir şifa vesilesi olarak hayatınıza katmayı bir deneyin, Rabbü’l-Âlemîn cemâlini öyle bir gösterir ki, geriye kalan her sıkıntı teferruat olur...
12.50 ₺ -
Sevda
SEVDA, gençlik hayalleri peşinde, hayatını çıkmaz sokaklarda tüketen bir genç kızın ibret dolu hayatını anlatıyor. Olaylar zinciri o kadar etkileyici, o kadar şaşkınlık verici ki insan kendini tutamıyor “Bu kadar da olur mu?” diyerek kendinden geçiyor. SEVDA, günümüz gençliğinin yaşamakta olduğu hayalperest ve çarpıcı hayatını yansıtan bir kitap. İçinde hemen her gencin hayatından sahneler mevcut. Kitapta okuyacağınız her sahnede, hayatın ibretli kesitini görecek, kendi hayatınızı da sorgulama ihtiyacı duyacaksınız. Daha da önemlisi bu SEVDA`yı bir an önce dostlarınızla paylaşma çabasına düşeceksiniz.
97.50 ₺ -
Senin Yolun
Bu hayat bir film, senin hayatının filmi. Düşün ki arkanda bir kamera her anını kaydediyor. Nasıl davranacaksın? Nasıl yaşayacaksın? Bir başrol gibi mi? Yoksa figüran gibi mi? Herkes neleri yapman, neleri yapmaman gerektiğini söylüyor. Oysa onlar seninle aynı rüyaları görmüyor. Ne yapacaksın? Başkalarının hayallerinin dublörlüğünü daha ne kadar sürdüreceksin? Bu hayat senin mi? Yoksa senin adına plan yapan, senin yerine hayal kuranların mı? Hep o hayalini kurduğun hayat için ilk adımı atmanın, bu büyük değişimi başlatmanın, kendi yolunu çizip o yolda yürümeye başlamanın zamanı gelmedi mi? Hayat zor, gerçekten zor... Bu kitap, senin yolun boyunca yanında bir yol arkadaşı olacak. Ve bir gün, kendi hayallerini yaşamaya başladığın zaman yanı başındaki bu kitaba bakıp gülümseyeceksin. Bu yazıyı ilk okuduğun günü, bugünü hatırlayacaksın. Bugün geri kalan hayatının ilk günü, yeni hayatına hoş geldin.
90.00 ₺ -
Kardeş Kardeş Geçinen Çocuklar Yetiştirmek
Kardeş kıskançlığı neden olur? Kardeşler nasıl “kardeş kardeş” geçinir? Biz ebeveynlerin işini kolaylaştıracak yöntemler nelerdir? Bu kitap hem kendi çocukluk öykümüze, hem de bugün satır satır yazılan evlatlarımızın kardeşlik ilişkisine doğru bir yolculuğa çıkaracak bizleri… Önce kendi sebeplerimizi, sonra çocuklarımızın sebeplerini anlamayı ve kabul etmeyi anlatacak. Her bir başlık, yöntem ve teknikler kullanarak ‘kardeş kıskançlığı’ meselesini yönetebilmenin ve en aza indirebilmenin kilit noktalarını sunacak. Yüz binlerce anneye rehber olan Fıtrat Pedagojisi ve Bağırmayan Anneler kitaplarının yazarı Hatice Kübra Tongar, üç çocuklu bir hayatın serencamını, zorluklarını ve kardeşler arasındaki dengenin sırlarını deneyimler ve pedagojik yöntemlerle birlikte kaleme aldı. Evini, çocuk “bağırtıları” yerine çocuk “cıvıltıları” sarsın isteyen tüm anneleri bu keyifli yolculuğa bekleriz… Çünkü kardeş kıskançlığı “yönetilebilir” bir süreçtir. Yeter ki yönetmeyi bilelim…
117.25 ₺ -
Seçilmiş Kadın Hz Meryem
Unutma! Allah dilerse dağlar yürür, denizler kum olur, gökyüzü dürülür, yıldızlar dökülür. Her şeyin sahibi Allah, kulunu yalnız bırakmaz. Allah’a güven, iman ipine sımsıkı sarıl, tevekkülü elden bırakma. Her şey bir adak ve bir dua ile başladı. Meryem, Allah’a ibadet edendi. Meryem Allah’a adanmıştı. Meryem, İmran’ın yetimi, Meryem, Hanne’nin hasreti, Meryem, Mabed’e kabul edilen ilk kız, Meryem, Mabed’in hizmetkârı, Meryem, iyilik meleği... Meryem’in başı önde, gözleri yerdeydi. Meryem, Rabbiyle baş başa, O’nun yolundaydı, O’nun huzurundaydı. Elbette huzurluydu. Meryem, iffetin kendisiydi. İffet, Meryem’in her hâliydi. Gözlerinde iffet, kalbinde iffet, dilinde iffet, yürüyüşünde iffet, duruşunda iffet... Korkusuzdur Meryem. Ne ölümden, ne insanoğlundan... Tek korkusu, beklenen Mesih’e, emanete iyi bakamamak. Allah’ın Kelimesi’ni insanlıkla buluşturamamak... İmran’ın kızı, Meryem! Sen sükûtunla kazanacaksın! İlla edep, illa iffet...
30.00 ₺ -
Raziye Begüm Sultan
Moğol zulmünden kaçan Müslüman Türkleri Delhi Türk Sultanlığı’nda birleştiren İltutmuş, gücüne güç katmıştı. Ömrü cenkle geçen İltutmuş, yine bir sefer sırasında tahtını oğullarından birine bırakmak yerine, zekâsına ve basiretine güvendiği kızı Raziye Sultan’a bıraktı. Türk-İslâm tarihinde ilk kez bir kadın melikler yerine tercih edilip, ‘melike’ unvanını aldı. Cesur, zeki ve idari becerileriyle dikkat çeken Raziye Begüm, böylece ‘Türk-İslâm Melike’si oldu ve ilk Türk kadın sultan olarak tarihe geçti. Fakat Raziye Begüm’ü zor günler bekliyordu. Raziye Begüm Sultan’ın diğer kadınlardan farklı olması, giyimine özen göstermesi, filine binerek yüzü açık bir şekilde sokaklarda dolaşması, taht kavgaları için vezirlerine yeterince fırsat veriyordu. Taht oyunlarının yanı sıra gizli bir aşk hikâyesinin de yaşandığı Raziye Begüm Sultan, heyecanla, bir solukta okuyacağınız bir roman.
112.50 ₺ -
Piri Türkistan Ahmed Yesevinin Romanı
İnandığın gibi mi yaşıyorsun, yoksa yaşadığın gibi mi inanıyorsun? “İnandığın gibi yaşa” diye ömrünü bir kuş kanadına asanlar ve ‘var’ denen nesi varsa hepsini feda edenler var. Şükür ki, onlar var. Zira hayat, neyi feda ettiğinle tarif ediliyor. Seni sırlı bir yola çağırsam gelir misin kâri? Hayali sen olanların, senin için ölenlerin ve belki düşlerinde seni görenlerin yaşadığı bir vakte çağırsam seni, gelir misin? Dervişleri, erenleri, alperenleri görmek ister misin? Ahmed Yesevi’yi anlatsam sana... Karanlıklarda kaybolma diye ışık tutuşunu anlatsam. Dervişleriyle yollara düşürsem seni... Hem sen de dua eder misin kâri? Pîr-i Türkistan Hoca Ahmed Yesevi gibi meselâ, onun gibi dua eder misin: “Beni her ne eylersen eyle, lâkin âşık eyle Allahım…” Pîr, hayatlarını aydınlattığı dervişlerini dört bucağa salıp nice coğrafyaları aydınlatmış bir mânâ erinin, Hoca Ahmed Yesevî’nin romanı...
217.50 ₺ -
Padişahların Akıl Hocaları
İnsan nasıl ki beden ve ruhsa, akıl ve kalpse, görünenin ardında bir görünmeyen yani ki gönlü varsa, devlet dediğimiz dahi öyledir. Ecdat cihana hükmetmeden önce gönüllere hükmetmeyi, şehirlere girmeden önce gönüllere girmeyi şiar edinmiştir. Ve bilmiştir ki gönüllere girilmeden şehirlere girilemez! Bu yolda devleti idare edenler, evvela gönüllerini terbiye etmiş ve gönüllerine hükmetmiş, kul olmayı bilmişlerdir. Ve bu maksadı kendilerine her daim anlatacak ve unuttuklarında hatırlatacak bir hocanın hemen yanında bulunmayı şeref farz etmişlerdir. Yoksa “Evliya ve enbiyaya intisabım var” demeleri, “Sultanlık bir kuru kavga imiş” deyip de gönüllerindekini bu denli söylemeleri başka bir sebepten değildir. Ecdadın kurduğu bu gönül medeniyetinin görünen yüzü, sureti padişahlar ise bunun bir de ardında olanı, sireti ve bu bedenin bir gönlü ve aklı olması gerek. İşte bu kitapta görünenin ardında olanı, gönül medeniyetinin esas mimarlarını ve sultanların sultanlarını okuyacaksınız…
180.00 ₺ -
Mazhar Olmak Kitap Cd
Mazhar Alanson’un resimlerini, şarkı sözlerini, notalarını, yazılarını, günlüklerini, fotoğraflarını hatta hatıra diye sakladığı her türlü kâğıt parçasını kullanarak bir kitap tasarladığını biliyor musunuz? Mazhar Alanson, Mazhar Olmak kitabıyla bu zamana kadar hiç açmadığı dünyasının kapılarını aralıyor. Mazhar Alanson, kitabında dillerden düşmeyen şarkılarının hikâyesini anlatıyor. *** “Bu CD’deki şarkılarımı mikrofon karşısına geçip bir kerede gacırtısı, tısı, tuşu, detonesi, şaşırması, heyecanı, duygusu, hepsi içinde art arda çaldım söyledim. Neticede sonradan hepsini en düzgün hâliyle çaldıysam da; daha sonra ilk kaydıma geri döndüm. Dinlerken hatıralar, yıllar gözünüzde canlanabilir. Ne de olsa ‘sahibinin sesinden.’ Siz de yavaştan yaşlandığınızı hissedebilirsiniz. Eski, yeni aşklarınızı hatırlayabilir ya da yeniden âşık olmak isteyebilirsiniz. Bir ipucu vereyim. Aşk zordur aklınızda bulunsun... Resimlere gelince, yıllar içinde yaptığım şeyler. Kitaba umarım sıkılmadan bakar, okur, dinler ve seversiniz. Böyle bir örnek olduğunu görmedim. Umarım siz de seversiniz.” Mazhar Alanson Albümdeki Şarkılar Bodrum Yandım Benim Hala Umudum Var Ah Bu Ben Sarı Laleler Buselik Makamına Sen Ve Ben Yapma Tam Ortasındayım Yalnızlar Garı Güllerin İçinden Bu Sabah Yağmur Var İstanbul’da Sanatçının Öyküsü Gözyaşlarımızı Bitti Mi Sandın?
150.00 ₺ -
Mahşer Ahiret Hesabına Hazırlanan Genç
Mahşer, yönünü Boğaz’a çevirdi. Suların üzerinde akıp giden gemileri seyrederken maziye daldı. Gedikpaşa’da ayakkabıcılık yaptığı günleri hatırladı. Mercan’da çanta satmıştı. Adana’dan Samsun’a, uyuşturucu pazarlanan kahvelerden komilik yaptığı lokantalara, okuyup adam olma kararı aldığı günlere, Halim Bey’in nasihatlerine kadar… Yokluk günlerini varlık günleri kovalamış, çok büyük nimetlere kavuşmuştu. O günden bugüne... Öğretmenlik ve yazarlık… Her şeyi Allah veriyordu. Aşı da eşi de... Durdu, eşine ve çocuklarına baktı. Çocuklar büyümüş, serpilmişlerdi. Duygulandı, gözleri nemlendi. Sonra öğretmenlik günlerini ve kendisini perişan eden rüyayı anlattı. “İşte böyle yavrularım” dedi Mahşer. “Rüyadan sonra her günü, mahşeri düşünerek yaşıyorum. Mahşeri unuttuğum gün, yüreğim pişmanlıkla kavruluyor. Namaza o günü düşünerek duruyor, secdeye hesabın dehşetini düşünerek kapanıyorum. Her günümü mahşere göre yaşamaya çalışıyorum.” Masayı derin bir sükût kapladı. Herkes duygulanmıştı.
15.98 ₺ -
L afedersin
Bir l’afedersin, insanı başka bir zamana taşır; bir l’afedersin, unutulursun. Sözler candan cana, candan fezaya bir köprüdür. İşte tam da bu yüzden L’afedersin diyoruz... Orhan Gül’ü, Canfeza namıyla tanıyorsunuz. Söz söyleme sanatının müzikle sinerjisinden oluşan bir performansa imza atıyor. Şiir okur, söz söyler, gönül verir, kadir bilir... Canfeza... Duygulara dokunur, düşünceleri kamaştırır. Aşka, sevgiye, hasrete, hüzne, özleme, mutluluğa, umuda dair şiir yazar. Evet yazar ama yalnız kâğıda değil gönle de yazar. *** Canfeza’nın şarkılarının arka planına, zihin dünyasına şahit olacağınız bir kitap L’afedersin. Kapağını aralamanızı bekliyor...
12.75 ₺ -
Köprübaşı
İşgal günleri...Yetim minarelerin, öksüz camiilerin, Issız türbelerin eşliğinde varlık arayanların umutları, hayal kırıklıkları…
6.95 ₺ -
Kızıl Elma Anadolu
Zafer, inanmaktır kâri. Ve bazıları ölseler de zafer kazanırlar... Bu millet asırlardır bir sancağın altında ve bir bayrağın gölgesinde yaşadı. O gölge var oldukça ve o sancak elde durdukça kardeşlik daim oldu. Çok eski vakitlerde safran sarısı bozkırlarda atlarını güneşin battığı yöne süren atalarımız bizim yaşadığımız bu vakitleri ve bu toprakları hayal ettiler. Hayallerinin uğrunda her şeylerini terk ettiler. Bu bayrak dalgalansın ve Allah’ın ismi gök kubbede yankılansın diye çok acı çekti, çok can verdi ve çok çileye katlandılar. İslam sancağını ellerine alıp, Allah’ın adaletini dünyaya yaymak için zalimin karşısına dikildiler. … Şimdi bu sayfaları araladığında seni asırlar öncesine götüreceğim ve bu diyarlarda nasıl geldiğimizi fısıldayacağım kulağına... Orta Asya bozkırlarından çıkıp İstanbul önlerine kadar at koşturan ecdadın içini yakan fetih ateşini ve “Kızılelma” mefkûresini anlatacağım. Sesleri duyuyor musun? Şöyle diyorlar: “Davamız nizam-ı âlem, menzilimiz Kızılelma ve maksadımız i’la-yı kelimetullah’tır...”
217.50 ₺