-
Kayıp Coğrafyanın İzinde
“Okuyacağınız metin, beklemediğim bir anda çıktığım zor, gerilimli ve hazin hatıralarla dolu bir seyahatin notları. Uzun yıllardır konuştuğumuz, dert ettiğimiz, andığımız ve anlamaya çalıştığımız Doğu Türkistan’da bizzat yaşadıklarım, şahit olduklarım ve gördüklerimin bana düşündürdükleri, müstakil bir kitap olarak şimdi elinizin altında. Böyle bir kitabı kaleme almaktaki öncelikli hedefim, Müslüman Uygurların karşı karşıya bulunduğu dramı ve gerçekliği, mümkün olduğunca anlaşılır biçimde aktarmak. Doğu Türkistan meselesi, hem sahadan doğru haber almanın zorlukları hem de Çin’in uyguladığı çok boyutlu dezenformasyon sebebiyle, ülkemizde ne yazık ki hak ettiği ilgiyi göremiyor. “Gözden ırak olan gönülden de ırak olur” misali, kendi yakın çevremizdeki krizlerin gerisinde ve gölgesinde kalan bir dava Doğu Türkistan. İkinci hedefim, geleceğe ve bizden sonraki nesillere, bugünlere dair bir kanıt ve kayıt bırakmak. İçinden geçtiğimiz dönemde Doğu Türkistan ne durumda? Dünden bugüne neler yaşandı? Yarın neler olabilir? Dönüşümlerin istikameti nereye doğru? Şimdi devam eden süreçlerin somut neticelerini kendi gözleriyle görecek olan istikbalin Müslümanları, 2025 yılında bölgeyi adımlamış birinin satır aralarından epey ipucu yakalayacaktır diye düşünüyorum. Üçüncü bir hedefim de, Doğu Türkistan havzasının coğrafi, tarihi ve kültürel bakımdan daha iyi anlaşılmasına mütevazı bir katkıda bulunmak. Seyahatname’yi okurken, bölgenin, Türkiye’den bakınca belki hiç göremediğimiz ve fark edemediğimiz bir derinliğinin bulunduğuna şahitlik edeceksiniz. Hatta belki bazı isimler ve mekânlar, sizi daha kapsamlı okumalara sevk eden birer işaret fişeğine dönüşecek.”
244.30 ₺ -
Batı Taklidi ve Müslüman Kimliği
Kılık kıyafetten inanca, düşünce biçiminden örf ve âdetlere kadar birçok sahada hak ile bâtılın birbirine benzemesi, doğrudan hak ile bâtılın birbirine karışması tehlikesini doğurur. Bu iki yolun birbirinden keskin çizgilerle ayrılması ne kadar tabiî ve zarurî ise, bu yollara tâbi olanların da birbirinden ayırt edilebilir olması o kadar elzemdir. Bu eser, gayr-i müslimlere benzemenin tehlikesini anlatmakta ve Müslümanları kimliklerine sahip çıkmaya davet etmektedir. Gayrimüslimlerin tarih boyunca bilinçli olarak yürüttükleri kültürel saldırılara da dikkat çekmesinin yanı sıra bu hususta ayet ve hadisleri merkeze alarak, meselenin dinî boyutunu derinlemesine ele almakta ve kafirlere benzemenin haramlığını ve tehlikesini beyan etmektedir.
140.00 ₺ -
Benim Aptal Niyetlerim
Benim Aptal Niyetlerim, Archy adında bir kaya sansarının otobiyografik romanı adeta. Yoksulluk içinde doğan ve bir kaza sonucu sakat kalan Archy, annesi tarafından köle olarak tefeci tilki Solomon’a satılır. Archy’nin hayatı, Solomon’un yönlendirmesiyle zamanı, okuma yazmayı, ölümün gerçeğini öğrenmesi ve Tanrı’yla hesaplaşması sayesinde değişse de içgüdülerinin yönlendirdiği bir varoluşun özlemini çeker. Archy “gerçek bir hayvan” olmayı arzulamaktadır. Öğrendiklerini unutmasının bir yolu yoksa yazmak çare olacak mıdır?.. İtalyan yazar Bernardo Zannoni’nin romanı, hayvanların konuştuğu ve yuvalarını gözettikleri, ancak hayatta kalma mücadelesinden asla kurtulamadıkları vahşi dünyanın hikâyesi. Albert Camus’nün Yabancısı ve Collodi’nin Pinokyosuyla benzer temaların ürünü bir okuma deneyimi... “Masalsı havasına rağmen, [Benim Aptal Niyetlerim] hiç de öyle sevimli bir hikâye değil... Archy’nin dünyasında yaşam sürekli bir hayatta kalma mücadelesi; Zannoni’nin hikâyesi, düşünme ve içgüdünün hayvanlar için başka anlamlar taşıdığını gösterirken, okuru onların dünyasının gerçekte ne kadar farklı olduğunu düşünmeye teşvik ediyor.” —The New Yorker “Benim Aptal Niyetlerim, sıradan masallardan tamamıyla ayrılıyor; bu antropomorfik anlatıda fantastik bir eğilim olsa da eğlencelik hareketlere veya ahlaki derslere yer yok... Zannoni, Archy’nin çelişkili doğasını özgür irade, Tanrı ve ölüm gibi felsefi açıdan zengin bir dizi temayı keşfetmek için kullanıyor.” —The Rumpus “Zannoni antropomorfik bir pikaresk roman yazmış, ama bu tanım romanın hakkını vermiyor. Bu sevimli olduğu kadar acımasız, farklılıklar, zayıflık ve değişim üzerine bir hikâye...” —Avvenire
219.00 ₺ -
Bilim Ne Değildir
Bilim, her soruya cevap verebilir mi? Doğa bilimleri dışındaki bilgi türleri değersiz midir? Din ile bilim arasında kaçınılmaz bir çatışma mı vardır? Bilim tarihi, dinin bilime engel olduğunu mu göstermektedir? Din, toplumun düşmanı mıdır? Müslüman toplumların geri kalmış olmalarının sebebi İslam mıdır? Sekülerleşme çağında din, birey ve toplum için ne ifade etmektedir? Dinlerin sonu gelmiş midir? Türkiye’nin önemli sosyal bilimcilerinden Alper Bilgili, bu kitabında, eleştirel ve usta kalemiyle Yeni Ateizmin bu ve benzeri birçok iddiasını sorguluyor, tarihsel ve bilimsel kanıtlarla din ve bilim ilişkisine dair gerçekçi bir resim çiziyor. Güçlü argümanlarla desteklenen bu kapsamlı çalışma, bilim-din ilişkisi ekseninde yapılan tartışmaların ideolojilerin esiri olmaktan kurtarılmasına önemli bir katkı sunacaktır. “Alper Bilgili’nin Bilim Ne Değildir? adlı eseri, bilimin doğası, amaçları ve meşru sınırları üzerine yapılan popüler ve akademik tartışmalara Türkiye’den ciddi ve önemli bir katkı niteliğinde. Teorik fizikçi bir okur olarak, metindeki yaklaşım bana bir kuramsal fizikçinin, teoremleri analiz etmedeki titizliğini hatırlattı: ön kabulleri görünür kılmak, bu aksiyomların çelişki üretip üretmediğini sınamak, aksiyomlara dayanan çıkarsamaların doğal sonuçlarını güncel verilerle test etmek. Bilgili, aksiyom-sonuç zincirini adım adım kuran üslubu ve berrak yöntemiyle argümanları sağlam bir çerçevede sunuyor ve din-bilim tartışmasını ‘çatışma’ klişesinin ötesine taşıyor.” Prof. Dr. Emre Onur Kahya İTÜ Fizik Bölümü Öğretim Üyesi
273.75 ₺ -
Haritacılar
Yıldızlara bak... Cordelia, kayıp babasının eşyalarını karıştırırken eline geçen haritayı bulduğu günden beri şehrin her tarafını altüst etse de babasını bulamadı. Herkes aksini düşünse de babası mutlaka hayatta olmalıydı. Cordelia'yı bekleyen asıl sürpriz ise babasını aramak için çıktığı yolculukta Haritacılar isimli gizli bir cemiyetle karşılaşması oldu. Sürpriz olmayan şey ise tehlikenin pusuda beklediği... Cordelia, zanaatkârlığı kurtarmak ve babasına kavuşmak için şimdi ezelden beri rakip olmuş zanaatkârları bir araya getirmek zorunda.
277.50 ₺ -
Haritacılar Ciltli
"Cordelia haritayı açtı. Haritadaki çizgiler gökyüzündeki yıldızların ışıklarıyla gümüş iplikler gibi parlıyorlardı. Haritayı ters çevirdi ve arkasına karalanmış bir satır yazıyı kaşlarını çatarak okudu: Yıldızlara bak." Cordelia, kayıp babasının eşyalarını karıştırırken eline geçen haritayı bulduğu günden beri şehrin her tarafını altüst etse de babasını bulamadı. Herkes aksini düşünse de babası mutlaka hayatta olmalıydı. Cordelia'yı bekleyen asıl sürpriz ise babasını aramak için çıktığı yolculukta Haritacılar isimli gizli bir cemiyetle karşılaşması oldu. Sürpriz olmayan şey ise tehlikenin pusuda beklediği... Cordelia, zanaatkârlığı kurtarmak ve babasına kavuşmak için şimdi ezelden beri rakip olmuş zanaatkârları bir araya getirmek zorunda.
351.50 ₺ -
Dakika Bekçileri
Merhaba, Benim adım Stevie Clipper. Babam ve ben birer "fıdıl"ız ve bizim işimiz insanlara yardımcı olmak. Bunu yapmak içinse sadece bir dakikamız var. İnsanlar bizi göremez. Kendimizi insanlara göstermeye de çalışamayız. Kulağa mantıksız gelse de kural böyle. Ama ben... Benim kurallarla aram hiç iyi değil. Özellikle de sevdiğim insanın başı büyük dertteyse... "İnsanın içini ısıtan, güldüren ve bir o kadar da maceraya sürükleyen bir kitap." -A. F. Harrold, Çok Satan Yazar
222.00 ₺ -
Gözler Gazze de Yok Edilmeye Tanıklık
7 Ekim'den sonra Gazze'de gerçekten neler olduğunu tam idrak edebilmiş değiliz. İşte bu kitap, bu süreçte Gazze'nin nasıl bir ablukaya alındığını ve dünyanın gözü önünde nasıl bir etnik temizlik sahasına çevrildiğini ortaya koyuyor. Gazze'de başlayan kıyım, hayatını kaybedenlerin sayısıyla değil, insanlık hafızasına kazınan derin yaralarla ölçülebilir. Gözler Gazze'de, bombaların gölgesinde yaşamaya mahkum edilen bir halkın; her gün biraz daha kararan dünyanın gözleri önünde yok edilişine tanıklık ediyor. Khaled A. Beydoun, soykırımın dijital çağda nasıl belgelendiğini, medyanın nasıl büyük bir ikiyüzlülük sergilediğini, Müslümanların katledilmesindeki pervasızlığın nasıl bir bilinçaltıyla şekillendiğini ve Filistin halkının yok edilişine karşı dünyanın hangi sınavlarla yüzleştiğini anlatıyor. Bu kitap, bir çağrı! Emperyal tarihe karşı sessiz kalmamaya, tanık olduğumuz dehşeti inkâr etmemeye, hafızamızı diri tutmaya bir çağrı...
182.50 ₺ -
Aileni Suçlamayı Bırak Olgunlaşmaya Bak
Bir dönem “ailenizi bağışlayın”, “ailenizi sevin” öğütlerini duyduk. Ne yaşadığımıza ne hissettiğimize odaklanmadan kendimizi bunu yapmak zorunda hissettik. Bir dönem iyi ailenin olmadığını, ailemizi affetmeyebileceğimizi, ailemizin yanlış yaptığını duyduk. Acı çektik, uzaklaşmak istedik. Şimdi bu kitapta ise ailenizle olan ilişkilerinizde çocukluğunuza takılı kalmaktansa yetişkin olma sorumluluğunu kazanmamız gerektiğini ruhunuzun derinliklerinde duyumsayacaksınız. Hazırsanız eğer, çocukluktan yetişkinliğe uzanan yolculuğumuz başlıyor… Klinik Psikolog İrem Oturaklıoğlu Kaya, geçmişe takılı kalmak ve birilerini suçlamak yerine hayatımızın sorumluluğunu üzerimize alıp yeni bir rota çizecek gücü bulmamıza yardımcı oluyor. Geçmişle ve kendimizle kavga etmeden, anne babamızı suçlamadan olgunlaşmaya giden yola doğru bir başlangıç…
219.00 ₺ -
Takılı Kalan Zihin
Kendimizi hep aynı yoldan ilerlemek zorunda hissediyor ve sürekli bir şeyleri erteliyorsak, düşünceler bizi hayatı yaşamaktan alıkoyuyorsa, kötü hissetmekten bucak bucak kaçarken bizi iyi yönde besleyecek tüm tecrübeleri de elimizin tersiyle itiyorsak zihnimizde ne olup bittiğine bir bakmamız gerekiyor. Zira hayat zihnimizin içinde değil, dışında... Klinik Psikolog Esra Oras, Takılı Kalan Zihin’de sürekli aynı düşünceler etrafında dönüp durmak olarak ifade edebileceğimiz ruminasyon kavramı üzerinden bazı düşüncelere takılıp kalmamıza bir pencere açıyor. Bizi farkında olmadan sınırlı bir alana, psikolojik katılığa sürükleyen bu alışkanlığa Kabul ve Kararlılık Terapisi çerçevesinde nasıl yaklaşabileceğimizi anlatıyor. Psikolojik katılıktan esnekliğe geçişin yollarını keşfetmek ve uygulamak için bu kitaba bir göz atın. “Psikolojik esneklik, uzun vadeli kazanımlar için kısa vadeli kazanımlardan vazgeçebilme yetisidir.”
146.00 ₺ -
Hatırlamanın Bilimi ve Unutmanın Gerekliliği
Bellek, yalnızca geçmişi saklayan bir arşiv değil; kimliğimizi, seçimlerimizi, duygularımızı ve dünyayla ilişkimizi şekillendiren güçlü bir zihinsel araçtır. Sinirbilimci ve psikolog Charan Ranganath, Hatırlamanın Bilimi ve Unutmanın Gerekliliği’nde anıları nasıl oluşturduğumuzu, neden bazılarını canlı tutarken diğerlerini unuttuğumuzu titizlikle incelerken dikkat, duygu ve bağlam gibi faktörlerin hatırlama üzerindeki etkilerini açıklıyor. Travmalarla başa çıkmaktan önyargılarımızı aşmaya kadar belleğin dönüştürücü gücünü gözler önüne seren kitap; güncel araştırmalar, popüler kültürden örnekler ve kişisel hikâyelerle daha da zenginleşiyor. Hatırlamanın ve unutmanın ardındaki sinirsel süreçleri keşfetmek isteyen herkes için ilham verici bir rehber... “Ranganath, belleğin yalnızca geçmişin bir kaydı olmadığını; şimdiki zamanımızla derin bir bağ kurduğunu ve beklediğimiz geleceğe giden yolu aydınlattığını ortaya koyuyor. Hem bireysel hem de toplumsal düzeyde büyük önem taşıyan güçlü bir başyapıt.” –Matthew Walker, Niçin Uyuruz’un yazarı “Önde gelen sinirbilimci ve Guggenheim üyesi Charan Ranganath, anılarımızın biliminde bize inanılmaz bir içgörüyle rehberlik ediyor.” –Siddhartha Mukherjee, Gen: Hayli Kişisel Bir Hikâye’nin yazarı “Beynini daha iyi anlamak isteyen herkes için ufuk açıcı bir kitap.” –Robert Sapolsky, Davranış: En İyi ve En Kötü Haliyle İnsan Biyolojisi’nin yazarı “Okurların hatırlamaya dair anlayışını kökten değiştirecek.” –Ethan Kross, Geveze: Kafamızın İçindeki Dırdırcı Ses ve Onu Dizginlemenin Yolları’nın yazarı “Bu, popüler bilimin en iyi hali: Eğlenceli, düşündürücü ve okuru açık fikirli olmaya teşvik ediyor.” –The Financial Times
262.80 ₺ -
Denizin Canavarları
1741: Otuz iki yaşındaki doğa bilimci Georg Wilhelm Steller, Asya’dan Amerika’ya uzanan bir deniz yolu bulmak için Kaptan Bering’in Büyük Kuzey Keşif Gezisi'ne katılır. Zorluklarla boğuşan kaptan ve mürettebat hedeflerine asla ulaşamaz, ancak eşsiz bir keşif yaparlar; nazik bir dev, deniz ineği... 1859: Alaska valisi, adamlarını yüz yıl önce ortadan kaybolduğu söylenen bu devasa deniz memelisinin iskeletini aramaya gönderirken kız kardeşi de yerleşim yerinin kendine özgü doğa bilimleri koleksiyonunu yönetmektedir. İki yıl sonra, Helsinki’den saygın bir profesör, uzak diyarlardan gönderilen bir dizi kemiğin hassas çizimlerini yapması için yetenekli bir illüstratörü görevlendirirken insan kaynaklı yok oluş kavramını ortaya çıkarır. Nihayet 1952’de Zooloji Müzesi, en yetenekli restoratörünü, deniz ineğinin kaderine tanıklık eden ve gelecek nesillerin hayal gücünü ateşleyecek iskeletini yenileme göreviyle görevlendirir. Denizin Canavarları, nefes kesici bir roman, kıtaları ve yüzyılları aşan bir macera. Meraklı ve uysal bir yaratığın uzun zaman önce keşfedilmesiyle hayatı değişen insanların hikâyeleri üzerinden şekillenen bu anlatı, büyük insan hırsının, bilgi arayışının ve insanoğlunun cehaletiyle yok ettiği şeyleri yeniden diriltme dürtüsünün öyküsü. “Belki de kendi suçluluğumuzdan, bugün bile gözümüzden kaçan, neredeyse efsanevi bir deniz canavarının keşfi, yok edilişi ve yeniden dirilişinin harika bir anlatımı. IIda Turpeinen’in romanı, dramı ve kurgusuyla neredeyse Shakespearevari; zaman ve mekân içinde bir o yana bir bu yana sürükleniyor, canlı karakterler ve onların hikâyeleriyle... İnsan ve insan dışı varlıklar, denizin kendisi kadar derin ve derinlikli olan bu güzel anlatının içinde var oluyor...” - Philip Hoare
237.25 ₺ -
Sihirli Diyarlar Kalesi
MİLA KALESİ’NDE FIRTINALAR KOPUYOR Olya ve ailesi, tam beş yüz yıldır Mila Kalesi’nde yaşıyor. Olya’nın atalarına yuva olan bu kale, yıkıcı bir fırtınayla karşı karşıya ve bunun nedenini bulmak Olya’nın görevi.Kubbelerin fırtınada aldığı hasarı kontrol etmek isteyen Olya, Kale’deki kapıların sihirli diyarlara açıldığını keşfeder. Bu diyarları da esir almış olan fırtına, yakın zamanda Kale’yi ve diyarları yerle bir edecektir! Olya’nın Kale’yi ve diyarları kurtarmak içinse yalnızca altı saati vardır.Sihirli Diyarlar Kalesi, çok sevilen Tavuk Bacaklı Ev, Kardan Kız ve Ayıyla Konuşan Kız’ın yazarı Sophie Anderson’dan aile, sevgi ve geçmişle yüzleşme hakkında yepyeni bir serüven.
255.30 ₺ -
Asi Şafak
BEDEL ÖDEMEDEN HİÇBİR ŞEY KAZANILMAZ... Şikigamileri özgürlüklerine kavuşturmak için her şeyi yapmaya hazır olan Kurara, Mikoşima dağlarının derinliklerine doğru bir yolculuğa çıkıyor. Canavarların köylere uğrattığı felaket ile yer ve gök şehirlerinin arasındaki savaşın getirdiği yıkımsa hâlâ baki. Kurara eğer Yıldız Tohumu'nu filizlendirmenin bir yolunu bulamazsa bu zamana kadar verdiği mücadele heba olacak. Ve Kurara'nın tahmin ettiğinden de çok kaybedecek şeyi var. "Aksiyon dolu, mükemmel bir veda kitabı." -Lauren James, Çok Satan Yazar
266.40 ₺ -
-
Gece Yarısı Tutuklanmayı Beklemek
Çin 2017’de Doğu Türkistan’ı devasa bir açık hava hapishanesine çevirdi. Kitlesel tutuklamalar, toplama kampları ve sözde eğitim merkezleri… Modern Uygur şiirinin en güçlü seslerinden olan Tahir Hamut İzgil, işte bu dehşetin başlamasından hemen önce Doğu Türkistan’dan kaçmayı başaran son aydınlardan biridir. Gece Yarısı Tutuklanmayı Beklemek, bir entelektüelin gözünden Çin devletinin Doğu Türkistan’da yürüttüğü baskı ve yok etme politikalarına tanıklık etme imkânı sunuyor. İzgil’in anlatımı; gündelik korkuları, umutsuzluğu, tükenmişlik duygusunu, sınırlı direniş yollarını ve insanların birer birer ortadan kayboluşunu yalın bir şekilde gözler önüne seriyor. 2023 Amerikan Ulusal Kitap Eleştirmenleri Birliği John Leonard Ödülü ve 2024 Moore İnsan Hakları Kitap Ödülü’ne layık görülen bu eser, soykırım rejimi altında hayatta kalmaya çalışan bir insanın içten, sarsıcı hikâyesi. Tahir Hamut İzgil’in şiirsel duyarlığıyla kaleme alınan Gece Yarısı Tutuklanmayı Beklemek, bir milletin topyekûn yok edilişini çarpıcı bir şekilde resmediyor. Lirik bir anlatım ve derin bir cesaretle kaleme alınan bu eser, kontrolden çıkmış devlet gücüne karşı yapılan edebî bir şikâyet. Harika bir kitap. Philippe Sands (Yazar, avukat ve hukukçu) İnsanı ürperten ve derinden etkileyen bir anlatı. Bu kitap, okuyucuları korku ve şüphenin girdabına sürükleyip; korku romanlarından daha endişe verici tasvirlerle kontrolden çıkmış bir diktatörlüğün gerçek hikâyesini anlatıyor. Ian Johnson (Pulitzer Ödüllü Amerikalı gazeteci)
237.25 ₺ -
Kendi Gölgeni Aşmak
Hızla değişen, belirsizliklerle dolu hayatın içinde insanı ayakta tutan en önemli dayanaklardan biri: sağlam bir karakter. Ferhat Kardaş, Kendi Gölgeni Aşmak’ta sadece teorik bilgi sunmakla kalmıyor, yaşamın içinden çarpıcı örneklerle bizi kendimizle yüzleşmeye çağırıyor. Her bir karakter zafiyetini, yalnızca bireysel bir kusur olarak değerlendirmiyor; aynı zamanda ilişkileri, meslekleri ve hayatları etkileyen birer kırılma anına dönüştürüyor. Öfke kontrolünden dürüstlüğe, gösterişten karamsarlığa, affetme gücünden hayır diyebilme becerisine kadar pek çok temel meseleye eğilen kitap; sabır, şükran, tevazu, irade ve sağlıklı sınırlar gibi erdemlere dayalı çözüm yollarını da sunuyor. Okurun kendine dair cevapsız bıraktığı pek çok soruya içten, sarsıcı ve umut veren yanıtlar sunuyor. Kendi gölgesini aşmak isteyen, iyiliği ve erdemi hayatının merkezine almak isteyen herkes için yol gösterici bir rehber.
182.50 ₺ -
Kendine Yardımın El Kitabı
Kararsızlıklarımız, kırgınlıklarımız, çocukluktan bugüne taşıdığımız izler ve sessizce büyüttüğümüz kaygılar... Klinik Psikolog Meryem Zeynep Çetin, Kendine Yardımın El Kitabı’nda okuru terapi odasına değil, hayatın ta kendisine davet ediyor. Danışan hikâyeleri, gözlemler ve psikolojik çözümlemelerle harmanladığı bu kitapta sınır koyamamak, duyguları bastırmak, ilişkilerde tükenmek, kendine yabancılaşmak gibi pek çok tanıdık meseleyi ele alıyor. Sözcüklerin yanına çizimlerini de ekleyerek anlatıyı hem zihinlere hem gözlere hitap edecek şekilde renklendiriyor. Kendine Yardımın El Kitabı; kendine anlayışla yaklaşmak, geçmişin yüklerini tanımak ve duygularla barışmak isteyen herkes için bir pusula. Çünkü bazı yolculuklar, sadece kendine varmak içindir.
200.75 ₺ -
Neden İslamın Orta Çağı Yoktu
Orta Çağ kavramı, kullananların düşündüğünden daha fazla hasara neden oluyor. “İslam’ın Orta Çağı” kavramı ise büyük ölçüde tartışılmamıştır. Peki, “İslam'ın Orta Çağı" ifadesi aslında neyi tanımlıyor? Modern Çağ öncesi İslam kültürlerini ele almamızda bu ifadenin ne gibi etkileri var? Kültürlerarası karşılaştırmalarda bu kullanımın sonuçları nelerdir? İslam çoğu zaman Orta Çağ’da takılıp kalmakla suçlanıyor. Peki, ya İslam’ın Orta Çağı yoksa? Thomas Bauer, Neden İslam’ın Orta Çağı Yoktu? -Antik Çağ’ın Mirası ve Doğu- kitabında, “Orta Çağ” olarak adlandırılan dönemde Avrupa’da kayıp kültürlerin yalnızca harabelerine rastlanırken, İslam dünyasında bayındır şehirlerin bulunduğunu ve bilimlerin bütün canlılığıyla gelişmeye devam ettiğini gösteriyor. Almanya’nın en çok satan kurgu dışı kitaplarından biri olan bu kısa başyapıt, reforma ihtiyaç duyan “İslami Orta Çağ” görüşümüzü yerle bir ediyor. Doğu’nun antik kentlerinde hamamlar, camiler, kiliseler ve diğer büyük taş yapıtlar ayakta kalırken, o dönemin Avrupa’sında bunlar birer harabe haline gelmişti. Oysa Doğu’da hekimler Galen’in tıbbını devam ettirmişler; doğa bilimleri ve edebiyatta birbirinden eşsiz eserler kaleme alınmıştır. Doğu’nun günlük hayatında bakır sikke, kiremit, cam gibi gündelik hayatın önemli unsurları yaygın bir şekilde kullanılırken, Avrupalılar bunları ancak Yeni Çağ’ın başında (tekrar) keşfetmişlerdir. Bauer, antik kültürün Endülüs’ten Kuzey Afrika ve Suriye üzerinden İran’a kadar yaşamaya nasıl devam ettiğini, neden 11. yüzyılın Hindukuş’tan Batı Avrupa’ya kadar bütün Avrasya’da, daha sonra Yeni Çağ’da da takip edilecek bir dönüm noktası olduğunu somut bir şekilde anlatıyor. Thomas Bauer bu kitabıyla, alışagelmiş çağ sınırlarını ikna edici bir şekilde yerinden ediyor ve Doğu ile Batı’ya dair klişeleşmiş görüşleri bir bir çürütüyor.
137.75 ₺ -
İran Yahudileri Mana
Dünyanın birçok ülkesinde Yahudi varlığı etkin ve ayni zamanda merak konusudur da. Bir tas atımlık mesafedeki komsumuz İran ve içerisinde yasayan Yahudi azınlığın tarihini en çok bilmesi ve araştırması gereken belki de Türk siyaset ve düşünce dünyasıdır. Arapçadan Türkçeye çevirip okuyucuların beğenisine sunduğumuz bu kitap Yahudi Tarihi konusunda uzman bir yazar tarafından yapılan nadir ve titiz bir çalışma olması yönüyle, bu konuda araştırma yapacak olanlar için önemli bir kaynak niteliğindedir. İran’da Yahudilerin tarihi seyrini, yasal durumunu, örgütlenme ve eğitim çalışmalarını, kültür ve iletişim faaliyetlerini, İran’da Yahudilerin Siyonistleşme sürecini, Filistin Yahudilerini ve Filistin’e göçü; ayrıca Iran, Filistin ve Israil ilişkilerini merak ediyorsanız bu kitabi mutlaka okumalısınız. Dileğimiz, okuyucunun kendi coğrafyasında yaşananları anlamak için ihtiyaç duyduğu bilginin tedarikine küçük bir katkıda bulunmaktır.
171.00 ₺ -
İran Yahudileri
İran, MÖ 4000 yıllarına kadar uzanan tarihi, Orta Asya ile Orta Doğu arasında uzanan konumu ve günümüzde sahip olduğu geniş petrol ve doğalgaz kaynaklarıyla öne çıkan stratejik bir ülkedir. Bu önemli konumu nedeniyle İran coğrafyası tarih boyunca çeşitli devletler ve uygarlıklara merkez olmuş, farklı birçok dinî ve etnik yapıyı barındırmıştır. Bunlardan biri de hem etnik hem de dinî olarak İran kökenli olmayan ve yaklaşık 2700 yıldır İran topraklarında varlığını devam ettiren İsrailoğulları’dır. MÖ 8. yüzyılda Asurluların onları Kuzey İsrail Krallığı topraklarından (Sâmiriye) sürmesi sonrasında İran coğrafyasıyla tanışan İsrailoğulları, İran’a hâkim olan yönetimler zaman içerisinde değişim gösterse de bu topraklarda varlıklarını günümüze kadar devam ettirmiştir. Elinizdeki bu çalışma, İran coğrafyasında mevcudiyeti asırlardır devam eden ve 1979 İslâm Devrimi sonrasında nüfusunun büyük bir kısmını kaybetse de İsrail’in ardından günümüzde Orta Doğu’da neredeyse en büyük Yahudi nüfusa evsahipliği yapan İran’daki İsrailoğulları’nın/Yahudilerin tarihine bir giriş denemesidir.
465.50 ₺ -
Süheyl Ünver Bibliyografyası
Ord. Prof. Dr. A. Süheyl Ünver (İstanbul 1898-1986) hekim, tıp tarihçisi, bilim tarihçisi, ressam, müzehhib olarak 20. yüzyıl Türk fikir ve sanat hayatında önemli bir yer edinmiştir. Birinci Dünya Savaşı sırasında Tıbbiye’de öğrenim görmüş, 1920’de de bu okuldan mezun olmuştur. Tıp eğitiminin yanı sıra Medresetü’l Hattatîn’e devam etmiş, burada Yeniköylü Nuri Bey’den tezhip, Necmeddin Okyay’dan ebru öğrenmiştir. Yine bu yıllarda Hoca Ali Rıza Bey’den resim dersleri almıştır. Bu kadar geniş bir alanda faaliyet gösteren Hoca’nın makale ve kitaplarının sayısı ise 2.000 dolayındadır. Bunun dışında, günlükler halinde yazdığı ve bir nevi çağdaş Evliya Çelebi Seyahatnamesi sayılabilecek olan bin küsur defteri ve dosyası mevcuttur. Ayrıca tarihî yerlerle ilgili yaptığı yüzlerce resim, çeşitli pulları ve tezhipleri vardır. Bu çalışmada adı geçen defterler ile elinde bulundurduğu çeşitli vesikaları Ünver, 1973 yılında Süleymaniye Kütüphanesi’ne bağışlamıştır. Resimler ve tezhiplerinin bir kısmı İstanbul ve Cerrahpaşa Tıp Tarihi Enstitüleri’nde, bir kısmı ise aile nezdindedir. Ord. Prof. Dr. Süheyl Ünver’in kızı Gülbün Mesara, Prof. Dr. Ahmed Güner Sayar ve Prof. Dr. Aykut Kazancıgil ’in, Hoca’nın bütün makale ve kitaplarını büyük bir titizlikle inceleyerek hazırladıkları A. Süheyl Ünver Bibliyografyası, tıp tarihi, güzel sanatlar, sanat tarihi ve buna benzer daha pek çok alanda çalışma yapan herkes için bir başvuru kaynağı niteliğinde…
665.00 ₺ -
İlmiyye Salnamesi
Osmanlı döneminde sâlnâme yayınına 1847 yılında başlanmış; bu faaliyet genellikle istikrarlı bir şekilde devam etmiş ve nihayet Devlet, Nezâret ve Vilâyet sâlnâmeleri ile özel sâlnâmelerden oluşan zengin bir kolleksiyon meydana gelmiştir. İhtivâ ettiği fevkalâde değerli bilgiler itibariyle, araştırmacı ve tarih meraklılarının mustağni kalamıyacağı en önemli tarihî kaynaklardan sayılan sâlnâmelerin, günümüzde elde edilmesi çok güç olduğu gibi, kütüphanelerde dahi tamamının bir arada bulunabilmesi adeta mümkün değildir. Yayınevimiz bu durumu dikkate alarak, ilk basımı 1996 yılında yapılan “İlmiyye Sâlnâmesi”ni Latin harfleriyle -kanaatimizce daha da istifadeli bir hale getirilmiş olarak- yayınlamaktadır. Burada ilk basımdan farklı olarak, şeyhülislâmların el yazıları bulunan 12 fetvâ eklenmiş, fetvâların Türkçe olanların transkripsiyonları, Arapça olanların ise tercümeleri verilmiş, fetva metinlerinin orjinalleri de kitabın sonuna konulmuştur. Ayrıca görevden ayrılmış bulunan şeyhülislâmlardan basım tarihinden sonraki hayatları ve yine bu tarihten sonra meşihat makamına geçenlerin biyografileri ile ayrıntılı bir dizin eklenmiştir.
513.00 ₺ -
Alemi İslam ve Japonyada İslamiyetin Yayılması
Abdürreşîd İbrâhîm, Sibirya’da 1857 yılında doğmuş hayatını İslâmiyet’e ve onu anlatmaya adamış gönül insanlarından biri. İslâm’ı anlatma yolunda verdiği mücadeleler, bu uğurda dünyanın bir ucundan diğer ucuna kadar yaptığı yolculuklar, hele de dünyanın tam da büyük bir buhrana sürüklendiği zamanlarda İslam adına yaptığı fedakârlıklar, günümüzün modern insanı için tam bir ibret tablosu. Sadece İslâmiyet’i yayabilmek için Türkistan’dan başlayıp Japonya’ya uzanan bir coğrafyada seyahat etmek ve bir ömrü bir ideal uğruna vakfetmek, hayatını haz odaklı yaşayan bugünün insanına çok şey anlatıyor. Âlem-i İslâm; Abdürreşîd İbrâhîm’in Osmanlı’nın son döneminde, başta Japonya olmak üzere Uzakdoğu ülkelerine İslâmiyet’i anlatmak için yaptığı seyahatleri ve bu uğurda yaşadıklarını anlattığı dikkat çekici bir eser. Yazar, yaşadığı birbirinden ilginç hadiseleri ve Japonya’da İslâm’ın yayılışını akıcı ve samimi bir dille okurlara aktarıyor. Kitapta aktarılan ilginç bir hatıra şöyle: “Bir gün Tokyo etrafında dolaşmakta idim, ahbaptan biri tesadüf ederek “Şu köyde bir Türk var, geçende sizinle görüşmeyi arzu ediyordu.” dedi. ‘Türk’ kelimesini işittiğim gibi hemen bende bir memnuniyet hasıl oldu ki; tarif edemem, aylarca Müslüman görmemişim, “Nerede acaba?” diyerek adresini öğrendim. Hemen aramaya gittim. Tarif olunduğu gibi buldum, Nippori isimli köyde Mikazki Kak -(“güneş ile hilal” manasını ifade eder)- (adlı) eve geldim, genç bir Japon kızı karşıladı. Dedim ki: “Burada bir Türk varmış?!” “Hayır Türk yoktur, Arab var. Huve zevci (o benim eşim)” diyerek Arapça ilave edince, ziyadesiyle taaccüp ettim: Japon kızı Arapça konuşur, eşi de Arap olur; (inanılır gibi değil)!.. “Eşiniz nerdedir?” diye sordum. “Buyurunuz şimdi gelir.” Derken bir odadan ihtiyarca bir Japon kadın çıktı: Selâmun aleykum faddalü (buyurun) demesiyle ben de ayakkabılarımı çıkardım, içeri girdim. Duvarda bir fotoğraf; Mısır Kahire subaylarından olduğunu görüyorum. Kızcağız “Hazâ zevcî (Bu benim eşim)” dedi. Hayret!..”
665.00 ₺ -
Enokun Kitabı
Tanrı’nın göğe aldığı insan: Enok. Düşmüş melekler, devler (Nefilimler), kıyamet görüleri ve evrenin gizli düzeni... Kanon dışı kalmasına rağmen, hem antik Yahudi hem de erken Hıristiyan topluluklar için kutsal sayılmış bu eser, Tanrı’nın adaleti ve evrensel düzen üzerine çarpıcı anlatılar sunar. Gözcülerin isyanı, meleklerin cezası ve yaklaşan ilahi hüküm; insanlığın yozlaşmış geçmişi kadar, geleceğine dair de derin bir uyarıdır. Enok’un Kitabı, sadece bir dinî metin değil; aynı zamanda insanın kozmik yalnızlığına, bilgi arayışına ve ilahi olanla kurduğu ilişkiye dair güçlü bir anlatıdır. Astronomik gözlemlerden simgesel rüyalara kadar uzanan bu metin, kadim dünyanın evrene ve zamana bakışını ortaya koyar. Etkileyici dili, gizemli anlatımı ve çarpıcı imgeleriyle Enok’un Kitabı, hem tarihsel hem ruhsal bir keşfe çıkmak isteyenler için eşsiz bir yolculuk vadediyor.
105.00 ₺ -
EDOM Siyonist Planın Hedefindeki Ülke Türkiye
Yahudiler tarihleri boyunca Türklerden gördükleri mürüvvet ve ihsanın bir benzerini, başka hiçbir milletten görmediler. XV. asrın sonundan itibaren kitleler halinde Türk yurduna iltica eden bu kavim, Osmanlı sancağı altında şahane hür yaşadı. Haham Zarfati’nin de dediği gibi Yahudiler, Osmanlı mülkünde, Hristiyan toplumlarda maruz kaldıkları mosmor ve kıpkızıl dövülmelerle muhatap olmadılar, en iyi elbiselerini giydiler, inanç ve ibadetlerini yaşamakta serbest oldular.Buna rağmen tüm dünya Siyonist Yahudileri için Türkler, her daim yok edilmesi gereken gog ve magog yani ye’cüc ve me’cüc olarak görüldü. Onlara göre kuzeyden gelecek ve İsrailoğullarını yok edecek millet şüphesiz Türklerdir, zaman, ihsana vefa zamanı değildir. Türkler, Siyonist Yahudilerin üç aşamalı dünya hâkimiyet planının önündeki en büyük engeldir. Bu yüzden Türkiye kademeli bir şekilde işgal ve yok edilecek olan Edom ülkesidir. Elinizdeki bu eser, Siyonist Yahudi’nin dünya hâkimiyet planının şifrelerini, tarihi bir bakış açısıyla ortaya koymakta ve Müslüman Türk gencine bu manada tarih şuuru aşılamayı amaçlamaktadır.
100.50 ₺ -
Bir Türkleştirme Serüveni
Bugüne kadar yazılıp çizilenler, bir-iki ufak hadise dışında ortamın güllük gülistanlık, herkesin durumdan hoşnut olduğuna işaret ediyordu. Resmî tarihçilerin çizdiği bu “mutluluk tablosu”na cemaatin ileri gelenlerinin katkısı da azımsanamazdı. Lozan Antlaşması’nın kendilerine tanıdığı haklardan feragat etmeye zorlanmşlar, “eğer vatandaşsan Türkçe konuş!” dayatmalarına ses çıkarmamışlar, Trakya’da evlerinin, işyerlerinin yağmalanmasını sineye çekmişler, ihtiyat olarak askere alınmalarına bile eyvallah demişler, Varlık Vergisi’yle servetlerine el konulmasına bile ses çıkarmamışlardı. Ne de olsa bunlar münferit “vaka”lardı !... Rıfat N. Bali uzun, zahmetli bir arşiv çalışmasını titizlikle hazırlanmış bir kitaba dönüştürdü ve bütün bu “münferit” vakaların, elhak kabul edilmiş “hoşgörü” söylemlerinin hiç de gerçeği yansıtmadığını, Tek Parti döneminde Yahudilere karşı uygulamaya konulan politikaların basbayağı sistematik bir “Türkleştirme amacı”nın yapı taşları olduğunu ortaya koyuyor. Üç cilt olarak yayımlanması tasarlanan bu çalışma, Cumhuriyet’ten günümüze Türkiye Yahudilerinin tarihini, “resmî” olanın dışında ve ötesinde “gerçek tarihi”ni gün ışığına çıkarmayı amaçlıyor. Bu kapsamlı çalışmanın 1. cildi 1923-1945 arası dönemini kapsıyor; bu yılın sonlarında yayımlanacak 2. cilt Yahudilerin yeni kurulan İsrail’e göçlerini, son cilt ise çok partili hayata geçiş yıllarından günümüze cemaat-kamuoyu-iktidar ilişkilerini konu alıyor.
477.00 ₺ -
Osmanlılarda Devlet Tekke Münasebetleri
İbn Haldun Üniversitesi Yayınevinden çıkan Osmanlılarda Devlet-Tekke Münasebetleri eserini Maruf Yayınevi olarak sizlerle buluşturuyoruz. Tekkelerin toplum hayatındaki rolü incelendiğinde, bu müesseselerin birer kolej, medrese ve teknik üniversite gibi fâaliyet gösterdikleri, kendi prensiplerine göre kıvama geldiğine inandıkları kimseleri "irşad izni" ile cemiyet içerisine salarak halkla iç içe bir anlayışla toplumu yön¬lendirme ve kendi fikir mihverine mâletmeye çalıştıkları anlaşılmaktadır. Tecanüsten mahrum cemiyetin her kademesine anlayacakları dilden İslâm’ı fısıldayan sözü-sohbeti dinlenir sürükleyici şahsiyetler, devlet ve millet hayatının sevk ve idaresinde en mühim rolü oynamışlardır. İçtimaî hayatın her kademesini kuşatan, her safhasındaki faaliyet¬lere ibadet neşvesi veren bu tutum, hasta ziyaretinden devlet idaresine, çırak yetiştirmeden tutun hudut boylarında nöbet beklemeye kadar uzanan bir çizgi içerisinde toplumu tepeden tırnağa kuşatmıştır. Devletin kuruluş ve yükseliş dönemlerinde tekke ve zaviye demek ak¬siyon ruhu ve vazife şuûru ile dopdolu bir tasfiye ve terbiye ocağı demektir.
182.40 ₺