-
Ruhul Furkan Tefsiri 5. Cilt Orta Boy Ciltli
* Yaldız Baskılı Bez Cild * 983 Sayfa * Nisa Sûresi (24-147) RUHU’L- FURKAN HAKKINDA GENEL MALUMAT Alllame, fâdıl, muhakkik, hicri 15.Asrın müceddidi, Şeyhü’l İslam İsmail Efendi (İsmail Ağa) Camii Şerifi emekli İmam Hatibi Mahmud Ustaosmanoğlu Efendi’nin riyasetinde kaleme alınmış, takriben 57 cilt olması beklenen mükemmel bir tefsirdir. Bu şaheser tefsirin hazırlanmasında Arapça, Farsça ve Türkçe birçok kitaptan istifade edilmiş olup, her sınıf insanın anlayabileceği sade bir dil ile yazılmıştır. Âyet-i Celileler, en ince ayrıntıları ile izah edilirken ihtiyaç duyulan kelam, fıkıh, tasavvuf ve genel kültüre dayalı malumat da verilmiştir. RUHU’L- FURKAN TEFSİRİNİN YAZILMA SEBEBİ Mahmud Efendi Hazretleri (Kuddise Sirruhu) tefsir-i şerifin sebebi telifi hakkında şöyle buyuruyorlar: “Kur’an-ı Azîmü’ş-şan’ın manasının kelime-kelime anlaşılmasına çok hevesli olduğumuz, kardeşlerimiz tarafından yakinen bilinmektedir. Nice büyük âlimler, Kur’an-ı Kerim’i Türkçe tefsir ederek, bu büyük kitabın manasını anlama hususunda insanların ihtiyaçlarını karşıladıklarından, ziyade aciz olan bu kardeşiniz, böyle büyük bir işe girişmeyi düşünmüş dahi değildir. Ancak; hicri 1402 Şaban Ayı’nın Berat Gecesinde, Ravza-i Mutahhara’da yani Peygamberimiz (Sallallahü aleyhi ve sellem)’in bulunduğu pâk cennet bahçesi olan mescid-i şerifinde bulunduğumuz sırada Efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) tarafından vaki olan manevi bir işaretle bu mühim işe başladık. Ve yukarıda geçtiği gibi kelimekelime mana verilmesine ziyade ihtimam (dikkat) göstererek, bazı kardeşlerimizle beraber bu uzun yola çıktık. TAKİP EDİLEN USUL MUKADDİME: Bu tefsirin mukaddimesinde(giriş kısmında)evvela Kur’an-ı Azimü’ş-şan’ın fezâili (faziletleri) hakkındaki bazı âyet-i kerimeler mealleri ile beraber yazılmıştır. Sonra, Ali Haydar Efendi (kuddise sirruhu) Hazretlerinin kendi Kur’an-ı Kerim’inin baş tarafına yazmış olduğu Kur’an-ı Kerim ile alakalı bütün hadis-i şerifler ve tefsir heyetinin bulduğu bazı hadis-i şerifler tercüme edilerek, kaynaklarıyla beraber zikredilmiştir. Müteakiben yine Kur’an-ı Kerim hakkında Ali Haydar Efendi (kuddise sirruhu) Hazretlerinin kendi Kur’an-ı Kerim’inin evveline yazdığı, ayrıca tefsir heyetinin de bulduğu büyüklerin sözlerinden bazıları ilave edilmiştir. Bundan sonra Kur’an-ı Kerim’i gafil olarak okumanın zemmi (kötülenmesi) hakkındaki bazı hadis-i şerifler ve büyüklerin sözleri nakledilmiştir. Mukaddimenin sonunda da Kur’an-ı Kerim’i kendi görüşü ile tefsir etme hakkında varit olan (gelen) tehdit mahiyetindeki hadis-i şerifler zikredilmiştir. ÂYETLERİN TEFSİRİNDE TAKİP EDİLEN USUL 1-KELİME MANASI: Her âyetin tefsirinde takip edilen bu usul, Kur’an-ı Kerim’i kolayca anlayabilmek için çok büyük ehemmiyet (önem) taşımaktadır. Zira topluca mana verildiğinde, Kuran’ı iyice anlamayı ve tefsir etmeyi isteyen kardeşlerimiz hangi mananın hangi kelimeden alındığını anlayamamaktadırlar. Bu tefsirde ise herkesin Kur’an-ı Kerim’i kelime kelime anlayabilmesi çok istenildiğinden bu usüle riayet edilmeye çalışılmıştır. Bu arada kelimeleri ve cümleleri birbirine bağlayan mahzuf ibareler (gizlenmiş sözler) zikredilmiştir ki, dikkatli düşünüldüğü takdirde, sadece kelime manasından bile, âyet-i celilelerin manaları anlaşılabilecek bir hale gelmiş olsun. Ayrıca sarf ve nahiv ilimlerini okumuş kardeşlerimizin, fail, meful, hal gibi kelimelerin cümle içindeki durumlarını ayırt edebilmeleri için yardımcı edatlar kullanılmıştır. Ancak, terkib-i izafiler(isim tamlaması) gibi birbirinden ayırt edilmesi uygun olmayan yerlerde kelime manası verilemediğinden, terkip (toplu) manası verilmiştir. 2-MEÂL-İ ŞERİF : Kelime manasından herkes istifade edemeyeceğinden ve âyetin toplu manası anlaşılamayacağından, her âyetin meâl-i şerifi (şerefli manası) kelime manasından sonra yazılmış ve bu meâl verilirken âyetin zahirinde (dış görünüşünde) bulunmayan kelime ve terkiplerin manaları katılmamaya dikkat edilmiştir. Ancak, âyet-i celilenin manası tam anlaşılabilmesi için, bir takım mahzuf (gizlenmiş) manaların ve bazı izahların zikredilmesine ziyade ihtiyaç duyulduğundan onlar parantez içinde ayrı bir yazı şekliyle açıklanmıştır. Böylece, meâl-i şerif tefsirli (açıklamalı) bir meâl haline gelmiştir. 3-İZAHAT Sadece meâl-i şerifle de iktifa edilmeyip (yetinilmeyip) her âyet, muteber tefsirlerde bulunan izahlardan istifade edilerek açıklanmaya çalışılmıştır. Şöyle ki: Tefsirlerde sebebi nüzulü beyan edilmiş olan âyetlerin, iniş sebepleri zikredilmiştir. Ahkâm âyetlerinden (şeri hükümleri beyan eden âyetlerden) çıkarılmış olan bir takım fetvalar da yeri geldiğinde açıklanmıştır. Âyet-i Celilelerle alâkalı hadis-i şeriflerin kaynakları ilmî usulle kaydedilerek yazılmaya gayret edilmiştir; Evvela hadis metninin alındığı kitap zikredilmiş, diğerleri ise ulema arasında bilinen sıralamaya göre yazılmıştır. Bazı âyet-i celilelerde bulunan yer ve şahıs isimlerinin ıstılahları (özel manaları) da, tefsirde derç edilmiştir(konulmuştur). Açıklanması gereken zor kelimelerin mehazları (asılları, kaynakları) müfret (tekil)sss ve cemileri (çoğulları) zaman zaman tefsirde yazılmıştır. Âyet-i celilelerin anlaşılmasını kolaylaştıracak olan veya onlarla alâkası bulunan kıssalar (hadiseler) de, muteber (kıymetli) tefsirlerden alınarak açıklamıştır. Zikirle alâkalı âyetlerde, yine güvenilen tefsirlerden ve kitaplardan alınan, tasavvufî manaların da katılmasına özen gösterilmiştir. Ayrıca, her âyetin izahının sonunda, o âyetin tamamı veya bir kısmıyla alâkalı diğer âyeti kerimeler bulunup, meâlleriyle yazılmaya gayret gösterilmiştir; Ta ki, vaaz ve nasihat etmek isteyenler, bir âyeti gözden geçirirken onu açıklayan diğer âyet-i kerimeleri de, önlerinde hazır bulup vaazlarını ziynetlendirsinler (süslesinler). Bu hususta en büyük rehber, Ali Haydar Efendi (kuddise sirruhu) Hazretlerinin, Mahmud Efendi Hazretlerine (kuddise sirruhu) verilmesini arzu ettiği kendi Kur’an-ı Kerimi’ninkenarlarına almış olduğu rakamlar (âyet ve sayfa numaraları), hatlar (çekilen çizgiler) ve izahlar olmuştur. Şu da bilinmelidir ki: Milletimizin, geçmiş büyüklerinin kıymetli lisanlarını terk etmeye başladığı şu günlerde Arapça, Farsça ve Türkçe karışımından meydana gelmiş olan Osmanlıcanın tamamen unutulmaması için Osmanlıca kelimelerin asılları yazılmış, nesiller arasında irtibat sağlamak için de kelimelerin karşılıkları parantez içinde zikredilmiştir. Bu büyük gaye hedeflendiğinden dolayı tefsirin uzamasından, akıcılığın bozulmasından ve dolayısıyla gelecek olan itirazlardan çekinilmemiştir. * Ciltli Sert Kapak * Hamur Kağıt * 983 Sayfa
258.50 ₺ -
-
Kuran ve Çocuk
Kişiliğin geliştiği ve karakterin temellerinin atıldığı küçük yaşlarda çocuklarımıza dini eğitimi en güzel şekilde anlatmak biz ebeveynlerin asli görevidir. Çocuklarımızın dünyasında kalıcı izler bırakabilmek için önce yetişkinlerin iyi örnek olması ve çocuklarla empati kurması önemlidir. Gözümüzün nuru evlatlarımızın, biricik kitabımız Kur’an-ı Kerim’i sevmeleri, okumayı öğrenmeleri ve içinde neler anlatıldığını, anlamına uygun yaşadığımızda bizlere verdiği huzur ve mutluluk duygusunu anlamaları için onlarla kaliteli bir iletişim içerisinde olmalıyız. “Kur’an ve Çocuk” kitabı, olumlu pekiştireçler kullanılarak “Sevdirerek Din Eğitimi” metoduyla, ibadet bilincine sahip, dinimizin sorumluluklarını yerine getirebilen Müslüman çocuklar yetişsin diye hazırlandı. Bu kitap; samimi anlatımı, sıcacık çizimleri, eğlenceli ve öğretici etkinlikleriyle çocuklarımızın kitabımız Kuran-ı Kerim’in içinde geçenleri düşünmesini sağlayıp kolayca anlamalarına yardımcı olacaktır. Dinimizi merak eden koca yürekli çocuklara...
105.00 ₺ -
Mübarek Günler Ve Çocuk
Kişiliğin geliştiği ve karakterin temellerinin atıldığı küçük yaşlarda çocuklarımıza dini eğitimi en güzel şekilde anlatmak biz ebeveynlerin asli görevidir. Çocuklarımızın dünyasında kalıcı izler bırakabilmek için önce biz büyüklerin çok iyi örnek olması ve empati kurması gerekmektedir. Gözümüzün nuru evlatlarımıza manevi baharımız olan üç aylar recep, şaban ve ramazanın heyecanını ve bayramlarımızın coşkusunu hissetmelerini ve ibadet etmenin verdiği huzur, mutluluk sabır ve şükür duygularını anlamaları için çocuklarımızla sürekli işbirliği içinde olmamız gerekir. “Mübarek Günlerde Çocuk” kitabı etkinliklerde olumlu pekiştireçler kullanılarak, “Sevdirerek Din Eğitimi” metoduyla hazırlanmış olup, ibadet etmenin verdiği huzuru, kandillerin ve bayramlarımızın heyecanını ve mutluluğunu ve iman etmenin bilinciyle gereken davranışlar yerine getirebilen Müslüman çocuklar yetişsin diye hazırlanmıştır. Samimi anlatımı sıcacık çizimleri, eğlenceli ve öğretici etkinlikleriyle en güzel kandiller ve çocuk heyecanında bayramları anlatmanıza ve dolu dolu yaşamanıza yardımcı olacaktır. Dini merak eden koca yürekli çocuklara...
105.00 ₺ -
Fıkıh Usulü Dersleri
Usûlsüz vusül olmaz.” vecizesi müsellemattandır. Buna mebni tarih boyunca ulema her ilmin usûlüne son derecede ihtimam göstermişler ve önemli eserler telif etmişlerdir. Usûl ilmi denince öncelikle akla gelen fıkıh usûlü olup İslam’ın ilk asırlarından beri bu ilim üzerinde hassasiyetle durulmuş, taallüm ve talimine çalışılmıştır. Son devrin âlimlerinden merhum Ahmed Davudoğlu (1912-1983) da pek çok eserinin yanında Usûl-i Fıkıh Dersleri adlı bir eser telif etmiştir. Adından anlaşılacağı üzere eser bir ders kitabı olmak üzere hazırlanmış ve altmışlı yıllarda Yüksek İslam Enstitüsü’nde okutulmuştur. Bu kitap, geçmiş usûl birikiminden faydalanma ve onu günümüz ilim taliplerine derli toplu ve temel seviyede çok iyi bir biçimde nakletmede önemli bir yer tutacaktır.
84.00 ₺ -
-
-
Arkadaşım Kuran
Okumamız için bize birçok mesaj gönderdi Yaratıcımız. Peygamber Efendimizle ilettiği ilahî sözlerini Kur’an-ı Kerim’de bir araya getirdi. Yüce kitabımız çok önemli şeyler söylüyor. Peki, sen bu mesajların ne kadarını biliyorsun? Bak, bir uyarı geldi: “Okunmamış birçok mesajın var.” Bu kez mesajı gönderen arkadaşın veya kardeşin değil. Yüce yaratıcımız Allah, bizimle konuşuyor! *** Arkadaşım Kur’an kitabı Yaratıcımızın sözlerini daha iyi anlamana katkıda bulunacak. Kur’an-ı Kerim’i yakından tanımana ve ibadetler sırasında sıkça okunan 15 kısa sureyi sürükleyici hikâyeler ile anlamana yardımcı olacak.
84.00 ₺ -
-
Tasavvuf Psikolojisine Giriş
Tasavvuf’u ve sufilerin yolunu anlatan en net ifadelerden biri şüphesiz “Allah’ın Ahlakıyla Ahlaklanmak” kavramıdır. Sufi psikolojisinde irade gösterip sufi yolunun yolcusu olacak kişiyi birbirini tamamlayan iki boyutlu bir süreç beklemektedir. Sufiler bu yolun iki boyutunu nefsin temizlenmesi (tezkiyetü’n nefs), ahlakın güzelleştirilmesi ve olgunlaştırılması (tezhibu’l ahlâk) olarak değerlendirir. Sufinin kendini geliştirme serüveni sadece kişinin kendinde başlayıp kendinde biten içsel bir farkındalık, uyanış ve aydınlanmadan ibaret değildir. Bilakis kendini gerçekleştirme ve olgunlaşma süreci ötekine taşan, başkalarının dertleriyle hemhal olmayı, başkaları yararına tutum ve davranış içerisinde bulunmayı gerektirir. Bu, bütün çeşitliliğiyle tüm erdemleri kuşatan geçici dünya hayatını planlayan ve baki ahiret hayatını öngörüp bireyi bu hayata hazırlayan bir süreçtir. Ancak sufi yolu sadece içsel arınmayla sınırlı değildir. İçsel yolculuk, arınma ve kemale erip olgunlaşma ancak bu tekâmülde ulaşılan seviyeyi başkalarına yansıtarak, hayata taşıyarak, başkalarının derdiyle dertlenmekle, başkalarına ve topluma güzel örnek olarak, bir anlamda başkalarının da manevi gelişim ve olgunlaşma sürecine katkıda bulunarak tamamlanır. Tasavvuf Psikolojisine Giriş, kişinin kendi yolculuğunun duraklarına ve karşılaştığı engellere karşı gösterdiği tepkilere, psikolojiyi merkezde tutarak içeriden bir bakış denemesi. Bu kitapla sufinin tekâmül aşamaları derinlemesine incelenmekte ve yolun bir haritası çıkarılmak istenmektedir.
136.00 ₺ -
Sufi Terapistin Sohbet Günlüğü
“Veciz konuşma üstadından ârifâne, ufuk açıcı bir el kılavuzu. Bu kitaptan çok şey öğrendim.” —Huston Smith, The World’s Religions kitabının yazarı “Sahaflar Şeyhi Muzaffer Efendi’den kıssalar ile akan cömert bir nehir bu kitap. Muzaffer Efendi’den işittiğim kimi hikâyeleri okuyunca yeniden huzurla doldum.” —Coleman Barks, Rumi: The Big Red Book kitabının yazarıAmerika’nın tanınmış, Muzaffer Ozak Efendi'nin icazeti ile Amerika Cerrâhî Tekkesi'nin postnişinlerinden olmuş saygıdeğer Halvetî-Cerrâhî şeyhi Robert Frager’ın hayatın içinden süzülen sohbetlerinden ilham almak için sufi olmaya gerek yok. Bu çalışma, yazarın kitabın yazılmasından önceki son on yıldaki haftalık buluşmalarında anlatılan çarpıcı tasavvufî anekdotların bir derlemesdir. Benötesi (Transpersonal) Psikoloji ekolünün kurucularından Prof. Dr. Robert Frager, şifa mesleğini tamire teşne kalpler için kullanıyor. Her gün mücadele ettiğimiz egonun, terapist bir şeyhin dilinde nasıl biçim değiştirdiğini; iyi bir kişilik oluşturma yönteminin de aslında iyi bir dervişin yolculuğuna ne kadar benzediğini göreceksiniz. Bölümlerde okuyacaklarınız birer ders değil, kalpler arasındaki canlı bağlantılardır. Frager, “Bilgilerimi nasıl pratiğe dökebilirim?” sorusuna cevap verebilmek için doğru davranışı belirlemekten ibadet için iç çalışmaya, evliliğe ve misafirperverliğe kadar birçok konuda kullanışlı öneriler sunuyor. Sufi Terapistin Sohbet Günlüğü, sızlayan kalplerimize 21. yüzyıldan uzanan bir şifa eli!
163.20 ₺ -
Mevlana Jalaluddin Rumi s Forgotten Message (Mevlananın Unutulmuş Mesajı) (İngilizce)
The cure for our spiritual amnesia is the integration of Rumi’s lessons into daily life. There is a need to understand Islam in contemporary times. Mevlana Jalaluddin Rumi is deeply rooted in the prophetic tradition. Rumi is the most populer poet of our age yet is almost completely misunderstood and misinterpreted in the popular culture. Within his Mesnevi, The Signs of the Unseen, and his other work, is the ‘Forgotten Message’ that can awaken one to the purpose of life. Today, when so many would like to read Rumi and remove any reference to Sufism and Islam, Shems Friedlander places him unequivocally within Sufism and the Heart of Islam, clearly and emphatically stating the necessity of studying Rumi in his essence, as a Sufi saint, the founder of the Mevlevi Order of Dervishes, as well as one of the greatest metaphysical poets and literary figures the world has known. Friedlander sheds new light on the relationship of Shems and Rumi and offers a theory about Shems’ disappearance not previously voiced. We are the heirs of Mevlana Jalaluddin Rumi. How will we treat this inheritance? Will we squander it among those who have been deceived by the world? Argue its validity with scholars in classrooms and teahouses; or will we feed yearning hearts, enhance the intellectual desires of youth, and fill the gap of disappointment of those who have reached maturity and seniority and are still empty?
217.60 ₺ -
Amerikada Bir Türk
Şeyh Tosun Bekir Bayraktaroğlu’nun hayat hikâyesini birkaç cümleyle özetlemek çok zor. Robert Kolej’indeki gençlik yıllarında sosyalist, Batı’daki sanat dolu döneminde bohem ve anarşist, Fas’taki ticaret döneminde zengin ve aristokrat, İstanbul’daki Cerrahî tekkesindeyken derviş, New York yıllarında ise bir mürşid. Amerika'da Bir Türk, doksan iki yıllık dolu dolu bir tekâmül yolculuğuna sığmakta zorlanan bu bereketli ve enerjik hayatı "Tosun Baba"nın keyifli ve dinamik anlatımıyla âdeta yaşarmışçasına okuduğumuz bir hatırat. Okurken hakikatin çağrısına kapılmanın anlamı üzerine düşünüyor; bir sanatçı ruhun, şöhretinin ve sanatının zirvesindeyken manevî bir arayışla nasıl çırpınmaya başladığına şahitlik ediyoruz. 2018 yılının Şubat ayında vuslatına ererek rahmet-i Rahmân'a kavuşan Tosun Efendi, bizi sadece kendi hayatını okumaya değil, Cumhuriyet döneminin tamamını gözden geçirerek bir yakın dönem kültür tarihi okumasına davet ediyor. Cumhuriyet elitlerinden sayılabilecek bir ailede yetişen, Londra’daki gençlik yıllarında Bülent ve Rahşan Ecevit, Can Yücel, Ali Neyzî gibi gençlerle aynı evi paylaşan Tosun Bekir Bayraktaroğlu’nun, sonrasında mistisizm ve Gurdjieff öğretisinden geçen yolu nihayet tasavvufa vâsıl oluyor; Cerrâhî tekkesindeki derviş namzetliğinden dervişliğe, seyr u sülûku neticesinde ulaştığı kemâlat ile de mürşid-i kâmilliğe varıyor. Son derece samimi, sıcak, akıcı ve okuru bir kez yakaladı mı artık bırakmayan bir hikâye… Doğu’dan Batı’ya, sonra tekrar Batı’dan Doğu’ya uzanan bir ruh macerası… Her kula nasip olmayacak bir hayat ve her okura nasip olası bir kitap: Amerika’da Bir Türk.
122.40 ₺ -
Nur Kandili
Gönenli Mehmed Efendi Hazretleri (1903-1991), yirminci yüzyıl Türkiyesine mânevî mührünü ve Kur’ân-ı Kerîm nişanını koymuş bir büyük zattır. İmamlık yaptığı Hacı Kaftanî, Dülgerzâde, Hacı Hasan ve Sultanahmet Camilerinden başka Fatih, Süleymaniye, Sümbül Efendi, Eyüp Sultan, Yavuz Selim başta olmak üzere İstanbul’un bütün camilerinin fahrî imamı, hatibi, vaizi ve hocasıdır. Ömrü boyunca camiden mescide, vaazdan sohbete koşmuş, hâfız ve Kur’ân-ı Kerîm talebesi yetiştirmiş, her zaman öğrenci ve fukaraya yardım eli uzatmış, tek kişilik bir irfan ordusudur. Bu coğrafyada din ve insanlık için hizmet eden birçok insan kendisiyle maddî ve manevî irtibat kurmuş ve hemen hemen hepsinin Gönenli Mehmed Efendi Hazretleri ile feyiz alışverişi olmuştur. Bu alışverişlerin neticesinde de büyük bir Türkiye tasavvuf ve kültür tarihi küllü ortaya çıkmıştır. Reisülkurralık görevinde de bulunan Gönenli Mehmed Efendi; Bediüzzaman Said-i Nursî, Şeyh Muzaffer Ozak Efendi ve Şeyh Safer Dal Efendi gibi büyüklerin “Allah’ın velî kulu”, “Asrın velîsi” diye takdir ettikleri ulu bir zattır. On binlerce insana bir ulu kandil olduğu ve yine binlerce kişinin kendisinin maneviyatından ve ilminden nasibdâr olduğu bilinmekle birlikte, Türk manevî kültürüne damgasını vurmuş, hürmet edilen başka birçok isim gibi Gönenli Mehmed Efendi hakkında kaleme alınmış yazılı kaynak da oldukça azdır. İşte Nur Kandili, uzun yıllar Efendi'nin yanında bulunmuş M. Fatih Çıtlak’ın kaleminden kendini Kur’ân’a ve hayır hizmetlerine adamış bir velînin hayatını bir ibret ve muhabbet vesilesi olarak okuruna sunuyor.
149.60 ₺ -
Kış Hasadı
“Şeyh Efendi ve dervişlerinden birkaçı yerde kurulmuş bir halkanın içinde diz üstü oturuyorlar. Davet edilmiş değilim ama yine de hazretleri biraz kenara iteliyor ve aralarına oturuyorum. Zikir başlıyor ve Allah’ın esmasını tekrar ediyorum; salınıyorum, sallanıyorum, bunlar bana çok tabii geliyor. Hatta öyle ki zikir bir parçam haline geliyor. Ruhum evine, ocağına kavuşmuş gibi…” Boston, Massachusetts’te başlayan bir çocukluktan Sanat Okulu’nda geçen senelere, Boston Record-American’daki muhabirlik, çeşitli ünlü gazete ve dergilerdeki gazetecilik, fotoğrafçılık ve editörlük deneyimlerinden Swami Muktananda’nın uçma derslerine, sanat galerilerinden Konya’ya uzanan, Şeyh Muzaffer Ozak Efendi’den Safer Baba'ya ve semaya, semazenlere kadar pek çok kişiyi, şehri, tecrübeyi içine sığdıran saatler, günler, haftalar ve seksene yakın sene... Hatırası bol, temaşası ve maneviyatı yüksek bu zamanlar, bir rayiha ve musiki izleğinde İstanbul gecelerinde, Kahire günlerinde ve sayfalara düşülen notlarda ilerliyor. Kış Hasadı; bir sufinin ve mutasavvıfın tasavvuf yolculuğunda, Bob Dylan’dan Hz. Mevlânâ’ya kadar pek çok isme temas eden hayat hikâyesini konu ediniyor. Shems Friedlander, ilginç anekdotlar ve kendi çektiği fotoğraf kareleriyle tasavvufla nasıl tanıştığını ve sonrasında değişen hayat "seyrini" okurlarıyla paylaşıyor.
149.60 ₺ -
Şefik Can Hatıralar
Kıymetli şahsiyetini bu hayâl âleminde daima gölge bir varlık olarak tanımlayan Şefik Can; miladi takvime göre doksan altı, hicri takvime göre doksan dokuz yaşına kadar aşk ile hayırlı ve bereketli bir ömür sürdü. II. Meşrutiyet’in ilanıyla gözlerini dünyaya açmış olan Şefik Can, âlim bir babanın rahle-i tedrisinde ilk eğitimini aldı. Yokluk, fakirlik ve zaruret çağında ortaokuldan itibaren Askeri mektebe girdi ve Cumhuriyet’in ilanını müteakip senelerde Kuleli Askerî Lisesi’nde ve Harp Okulları’nda eğitimini tamamlayarak subaylık kariyerine başladı. İstanbul, Vize, Kırıkkale, Erzincan ve Konya gibi muhtelif şehirlerde yüzlerce subay yetiştirdi. Şefik Can Hatıralar başlığıyla okurlarına takdim edilen bu eser, I. Dünya Savaşı, İstiklal Harbi, Cumhuriyet’in kuruluşu, II. Dünya Savaşı ve çok partili hayata geçiş gibi farklı dönemlere dair tam anlamıyla sosyal, siyasî, askerî, iktisâdî ve kültürel tarih membaıdır. Eğitim, edebiyat, kültür ve sanat açısından İstanbul sahhaflarına, kitapçılarına, ilmi cemiyetlerine; kısacası son bir asırlık kültür tarihimize ışık tutmakta. Pek çok ilginç ve orijinal olaylara şahitlik eden Şefik Can’ın bu hatıratı, aynı zamanda, Mevlevî, Melâmî, Nakşî, Bektaşî, Cerrâhî ve Uşşakî çevrelerini yakından yansıtması yönüyle son dönemin tasavvufî yaşantısını çok renkli bir şekilde tasvir etmekte. Kuleli Askeri Lisesi’nde yıllarca Edebiyat öğretmenliği görevini sürdüren Şefik Can bu bereketli ömrüne sığan çok sayıda meşhur şahısla bir araya geldi ve onlarla nice özel hatıralar yaşadı. Mustafa Kemal Atatürk, Mareşal Fevzi Çakmak, Kazım Karabekir, Tâhirü’l-Mevlevî, Mehmed Âkif, Hattat Hamid Aytaç, Mahmud Sadettin Bilginer, Muzaffer Ozak, Midhat Baharî, Muhsin Ertuğrul, Seniha Bedri Göknil, Abdülbaki Gölpınarlı, Faruk Gürler Paşa, Nâzım Hikmet, Ferit Kam, Mahmud Sâmi Ramazanoğlu, Ahmet Remzi Dede, Yaman Dede, Ladikli Ahmet Ağa, Suudü’l-Mevlevî, Peyami Safa, Annemarie Schimmel, Hüseyin Siret, Ali Nihat Tarlan, Neyzen Tevfik, Rıza Tevfik, Selman Tüzün, Feridun Nafiz Uzluk, Süheyl Ünver, Elmalılı Hamdi Yazır, Halide Edip Adıvar, Şükûfe Nihal, Münevver Ayaşlı, İsmail Hâmi Danişmend, İbnülemin Mahmud Kemal İnal, Abdülaziz Mecdi Tolun, Muhammed Raşit Erol, Hüseyin Hilmi Işık, Enver Ören, Cinuçen Tanrıkorur... gibi önemli kişilere dair bugüne kadar çok az bilinen olayların anlatıldığı bu güzide hatırat; bir nehir söyleşi kıvamında H. Nur Artıran’ın Şefik Can merhumla 2000’li yılların başında yaptığı söyleşiler ile vücut buldu. Sufi Kitap bu paha biçilmez hazineyi Türk okuruna takdim etmenin kıvancını yaşıyor.
238.00 ₺ -
Doğudan Batıya
Annemarie Schimmel bir gönül köprüsüdür. Doğu ve Batı arasındaki o köprüde, dallarıyla gökyüzünü kucaklayan; Mevlânâ Celâleddin-i Rûmî’den Paul Gerhardt’a, Hermann Hesse’den Muhammed İkbal’e, Süleyman Çelebi’den Muhammed Hamidullah'a, Yahya Kemal'den Kâni Karaca ve daha nicelerine dokunan aşinalığıyla her şeye şahit koca bir çınardır. Şark İslam kültürüne duyduğu muhabbet ve iştiyakla birçok çalışmaya imza atmış, bu minvalde sayısız seminer ve konferans vermiştir. Arapça, Farsça, Urduca, Türkçe ve Fransızcadan tercümeler yapmış, Berlin Üniversitesi’nde İslami araştırmalar sahasında doktorasını tamamlamış, ayrıca uzun yıllar Türkiye’de yaşayarak Ankara İlahiyat Fakültesi’nde Dinler Tarihi derslerine girmiştir. Schimmel’i ayrıcalıklı kılan şey, çok zor şartlar altında yetişmesi ve aslında bir insan için imkânsız denilebilecek zorluklarla mücadele edebilmesidir. Akademik çalışmalarının ve başarılarının yanı sıra “kendini arayan bir yolcu” olarak tanımlayabileceğimiz Annemarie Schimmel, Doğudan Batıya isimli kitabında bu arayışın samimi öyküsünü anlatır. Doğudan Batıya başından sonuna kadar manevi bir arayış, bitmek tükenmek bilmeyen bir okuma serüveni ve musiki ile geçen dopdolu bir ömrün, hem Şark’a hem Garp’a uzanan kuşatıcı bir bakış açısının birinci ağızdan, bizzat Annemarie Schimmel’in dilinden otobiyografik bir anlatısıdır.
238.00 ₺ -
Gönül Çerağını Uyandırmak
“Kalbin, cilalı bir aynadır. Üzerinde biriken toz örtüsünü temizlemelisin, çünkü onun vazifesi ilahî sırların nurunu yansıtmaktır. Kalp âlemlerinin üzerinde, ‘yerin ve göğün nuru olan Allah'ın nuru’ parlamaya başladığında, kalbin çerağı uyanır. Kalbin çerağı; ‘bir fanus içindedir, o fanus da inciye benzer bir yıldız gibidir.’” Tosun Bekir Bayraktaroğlu’nun sohbetlerinden derlenen Gönül Çerağını Uyandırmak kitabı ruhu hatırlama kıvamında olanlara irfan çerağını işaret ediyor. Ayrıca bir irşad vazifesi de gören bu sohbetler, Hakk’ı hiç unutmadan daima diri kalmak isteyenlere adeta bir davet niteliğinde... Eşrefoğlu Rumi’ye, Abdulkadir-i Geylani’ye, Feridüddin Attar’ın Mantıku’t-Tayr’ına ve Erzurumlu İbrahim Hakkı’nın Marifetname’sine sık sık atıfta bulunulan eser; bir talibin yola dair bilmesi ve dikkat etmesi gereken hususlardan, adap ve erkândan, tekâmül sürecinde geçtiği kapılardan bahsederek gönül şehrine girmek isteyenlere bir kapı aralıyor. “…Sonra irfan çerağı kendiliğinden uyanır. Allah'ın sırlarının nuru üzerine parladığında, nasıl sönük kalabilir ki? Yalnızca ilahî sırların ışığı parlasa, sırların gece göğü binlerce yıldızla aydınlanır. İlahî sırların çerağı içinizde uyanırsa, geri kalanı bir anda ya da azar azar zuhur edecektir. Bazılarınız zaten biliyor, bazılarınıza burada anlatacağız. Oku, dinle, anlamaya çalış. Şuursuzluğun karanlık seması, ufuklardan dökülen ilahî mevcudiyet ve dolunayın güzelliği ve huzuruyla aydınlanacaktır. Nur üstüne nur…”
61.20 ₺ -
Bir Zamanlar Bursaydı
Bursa’nın manevi havasının her manada teneffüs edildiği ahşap bir tekkede, asırlar içinden süzülüp gelen Türk-İslam tasavvuf ve vakıf geleneğinin muhafaza edilmeye çalışıldığı bir aile ocağı... Ve bu ruhaniyet içinde yetişmiş bir "gönül restoratörü": Mehmed Safiyüddîn Erhan. Eşrefoğlu Rûmî Hazretlerinin torunlarından, Bursa Numaniyye Dergâhı'nda yetişmiş ve burada sekiz nesildir devam eden geleneğin son temsilcisi olmuş, manevî iklimi burada neşv ü nemâ bulmuş Safiyüddîn Efendi, hususen Bursa’nın paha biçilemez kıymetlerinin tarih içinde eriyip gitmesinin ızdırabıyla ailesi vesilesiyle yakından tanıma imkânı bulduğu Bursa’daki dergâhlar ve onların muhitinden aldığı maddî-manevî terbiyeyi yine bu tekkeleri, hazireleri ve camileri sahiplenmeye, ihyaya hasretmiş. Yıkılmaya yüz tutmuş, restorasyon adı altında özensiz ellerde aslî hüviyetini kaybetmiş bu binaların ihyasında bizzat çalışarak bu manevî mirasın gelecek nesillere aslıyla intikalini vazife bilmiş. Bir Zamanlar Bursa'ydı, bu sahiplenme ve ihya faaliyetlerinin tab'a bürünmüş halidir. Kimi zaman bir caminin kubbesinde, kimi zaman bir hazirede mezar taşlarının arasında, kimi zaman bir dergâhın şimdi göremediğimiz tevhidhânesinde, kimi zaman da ahşap bir konağın kaybolup gitmiş odalarında Türk-İslam medeniyetinin izlerini arayan yazar, bu binaların şahsiyetine, yani şahsiyetimize sahip çıkmayı teklif ediyor. Çünkü bu binalar cansız taşlar değil, yüksek ahlak timsali kimselerin ruhaniyet ve zevk-i selimlerinin sindiği, bizlere emanet edilmiş eserleridir."Ecdadımızın vücuda getirdiği kültür değerlerimizin yaşamasını, bizden sonraya da intikalini gaye edineceksek bu topraklarda geçmişimizin ve devamının ispatı olduğuna inandığımız eserleri önce sevmeye, sevebilmek için anlamaya, anlamak için hissetmeye, hissedebilmek için benimsemeye, ellerimizle tutup doğru rehberler nezaretinde üzerinde çalışarak hizmet etmeye mecburuz. Zira eski ince zevkimizi temsil eden sanatlarımızın herhangi bir şubesini gençlerimize tavsiye edebilmeye yüzümüz olması ancak onlardan birini bizzat icra etmemize bağlıdır."
323.00 ₺ -
Peygamberimizin Çevresindeki Hanımlar
Bu kitapta, Müslüman olmuş seçkin bir Fransız düşünürünün kaleminden hayatları, tavırları, halleri ve yaşayışları destandan da öte bir anlam taşıyan hanımefendiler anlatılıyor. Hepsi de Peygamber Efendimizin çevresinde bulunma mutluluğuna ermiş ve akıllara durgunluk veren azim ve cesaretleriyle adlarını ölümsüzler defterine yazdırmış mübarek hanımlar… Onlar her bir anneye, her bir hanıma model olacakları kadar, her bir erkeğin de örnek alacağı ve sonsuz saygı duyacağı eşsiz insan numuneleri… İnançlı okur bu eserde, hiçbir sürükleyici romanın kendisine veremeyeceği eşsiz bir manevî hazzı tadacak ve aynı zamanda dünyanın gelmiş geçmiş en mükemmel hanım kahramanlarıyla tanışmanın tarifsiz mutluluğunu yaşayacaktır.
88.40 ₺ -
Müslüman Saati
"Mübarek vakitler gerçek zamanı, ebediyete ait olan saadet anlarına dönüştürür." Müslüman Saati, Annemarie Schimmel'in Müslümanların Hicret ile birlikte kabul ve tüm mübarek vakitlerini bu milada göre idrak ettikleri hicrî takvimin oldukça detaylı bir incelemesidir. Schimmel, bu tematik çalışmasını yıllar, aylar, haftalar ve günler olarak tasnif ederken haftanın günlerinin manevî önemini açıklıyor. Yas ayı Muharrem'i, Mevlid ayı Rebiülevvel'i, Mirac ayı Receb'i, Üç Aylar'ın ortası Şaban'ı, oruç ayı ve on bir ayın sultanı Ramazan'ı, Hac ayı Zilkade'yi ve Kurban Bayramı'nı oldukça detaylı bir şekilde, dünya Müslümanlarının din üzerine kurulu gelenekleri özelinde ve akıcı tasavvufî neşvesiyle, Hakk ehlinden beyitler eşliğinde ele alıyor.Schimmel, "Dehre sövmeyiniz çünkü ben dehrim!" hadis-i kudsîsinin önemi ve derinliği çerçevesinde, İslam'da zamanın döngüselliğini ve bu dairevî hareketin tasavvufî kavramsallaştırmasını vazıh bir şekilde ortaya koyuyor.
95.20 ₺ -
İslamın Güleryüzü
Aristokrat ve Katolik bir aile içinde yetişti.Seçkin tabakaya mensup çocukların okuduğu okullarda eğitim gördü.Profesör oldu. Sorbonne ve Ezher başta olmak üzere birçok ülkenin pek çok üniversitesinde dersler, konferanslar verdi.Fransa’nın dünya çapında en saygın bilim ve araştırma kurumu, İlmî Araştırmalar Millî Merkezi’nde (CNRS), yönetici ve uzman olarak çalıştı.Yüzyılımızın en ünlü bilim ve fikir adamlarıyla beraber oldu, onları yakından tanıdı ve kendileriyle ortak çalışmalar yaptı.Bir gün İkbâl’i, onun aracılığıyla da Mevlâna’yı keşfetti.O ikisi sayesinde İslâm’a kavuşunca araştırıcı, sorgulayıcı ruhu nihayet sükûna erdi.Bu kitapta o değerli Hanımefendi’nin gerçeği arayışı anlatılıyor.Heyecan verici bu serüven boyunca yaşadığı dikkate değer olaylar, tartışmalar,düşünen bir beynin soruları, tereddütleri, şüpheleri kendi ağzından soru cevap şeklinde aktarılıyor.
95.20 ₺