-
Delailül Hayrat Arapça Roman Boy Yeni Dizgi
Delâʾilü’l-Hayrât ve Şevâriku’l-Envâr fî Zikri’s-Salât ʿale’n-Nebiyyi’l-Muhtâr Muhammed b. Süleymân el-Cezûlî tarafından salavâtları toplamak amacıyla kaleme alınan bir eserdir. Muhtevâsında onlarca salavat barındıran meşhur eser, dalında en çok bilinen ve beğenilen eserdir. Bu sebepledir ki üzerine birçok şerh yazılmıştır. En meşhur şerhi Kara Davut şerhidir. Tahkikte İzlenen Menhec: • Eser, henüz müellif hayattayken kendisine okunmuş bir nüshanın da içerisinde bulunduğu birkaç nüshadan mukabele edilmiştir. • Eserde geçen hadislerin tahrîci yapılmıştır. • Özel mizanpaj teknikleriyle son derece kaliteli bir iç tasarıma kavuşturulmuştur. • Son kalite ivory kâğıda basılmış ve yaldızlı motifler kullanılmıştır.
240.00 ₺ -
Hz Peygamberin Aile Hayatı
Bu eserin yayınlanmasındaki esas amaç HZ. Peygamber(sav)in faaliyetlerini,yaşamını,çok evlenmesinin sebeplerini ,çocuklarını ve eşlerini objektif bir açıdan nakletmek,güvenilir kaynaklardan aktarmaktır. Peygamber(sav) efendimiz neden çok evlendi? Bazı hristiyan kaynaklarındaki gibi sadece cinsel arzularını tatmin etmek içinmi? Yoksa alemlere rahmet olarak gönderilen Peygamber(sav)in eşlerinin bazılarına stratejik takdik gayesi ile mi? Bu kitapta ;Resullullah(sav)efendimizzin mübarek aile mensuplarının hayat hikayelerini takdim etmek bizim için ulvi bir görevdir. İkinçi olarakta hain batılı yazarların olumsuz propagandalarını çürütmektir. Bu vesile ile islamın sadece bir din olarak değil aynı zamanda evrensel bir medeniyet ve tabii bir hayat tarzı oldugunu göstermektir. İster müslüman olsun,ister olmasın hiç bir kimse islam prensiplerinin uygulamadan başarılı bir hayat sürdüremez ve mutluluğa eremez. İslam Peygamberinin aile hayatı,bütün insanlığa örnek olacak güzellik ve mesajlarla dolu olduğunu bilmemiz gerekir. Dolayısıyla bu kitabı;Her türlü düşünçe ve inanç sahibi insanın okuması ve ders alması için yayınladığımızı bir kere daha belirtiyoruz. ÇOK ÇOK ÖNEMLİ BİR ESERDİR...! ***EŞİNİZE VE ÇOCUKLARINIZA BOLCA OKUTACAĞIMIZ BİR KİTAPTIR***
149.60 ₺ -
Siyer-i Nebi Hazreti Muhammed
İnsanlık tarihinde hiçbir peygamberin hayatı bu kadar büyük alâka görmemiş, hiçbir insan hakkında bu kadar eser yazılmamıştır. Sevgili Peygamberimiz’in hayatının daha iyi öğrenilmesine yapılabilecek küçük bir katkıyı, en büyük bahtiyarlık kabul edenler bulunduğu müddetçe, Efendimiz hakkında daha birçok kitap yazılacaktır. Tamamen Kur’an ve Sünnet’e uygun şekilde hazırlanan bu eserde, akademik çalışmanın gereklerine uyulup, konu hakkında diğer kitaplar da gözden geçirilmiştir. Ayrıca çalışmamızda, konuların daha iyi anlaşılabilmesi için, haritalar ve krokiler kullanılmıştır. Kayıhan Yayınları, böylesine güzel bir eseri yayınlamakla; O’nun nurundan istifade, O’nu örnek edinme, O’nun ahlakıyla ahlaklanma, edebiyle edeplenme, ümmeti olarak yaşayıp ümmeti olarak ölme ve şefaatine nail olma temennisindedir.
190.40 ₺ -
Hazreti Mevlana
Aşk, Sabır, Sevgi, Hoşgörü… Hz. Mevlanadaki en önemli husus; Allah aşkı, sabır, sevgi ve hoşgörüdür. O, Allah aşkından cezbeye kapılır, adeta kendinden geçer. Bu haldeyken çevresini unutan, kendi iç dünyasına dalan biridir. Sonra kendini, ruhunda akıp giden aşk ırmağına kaptırıp gider. Onun iradesi artık, kendi elinde değildir. Hz. Mevlana, aşk ırmağının bir yerinde kıyıya vuran, temizlenmiş bir gül yumağı gibi çevresine güzel kokular salacaktır. Onun cezbe dışındayken söylediği sözler, yazdığı dizeler güllerden derlenmiş bir demet gibidir. Anlattıkları akılları durduran ifadeler ise insanı mest eden cennet kokularına benzer. Ey kalp ve gönlümdeki nur, gel. emibemin, dileğimin hedefi, gel. Ey sevgi ve muhabbetin kendisini aştığı Eşi bulunmaz sevgi yarışcısı, gel Gelirsen eğer ne büyük bir mutluluk olur, Gelmezsen eğer, her şey berbat olur, gel Sen doğup yükselen bir güneş gibisin Uzakta olsanda ey bana yakın olan sen, gel
108.80 ₺ -
Gazali
Yıllardır ülkemizde Gazâliye ait birçok eser tercüme edilmiş olmasına rağmen onun hayatını ve fikirlerini, görüşlerini, ilmî yüceliğini, bir değer ve abide olarak doğrudan bize anlatan hiç bir eser yoktu. Bu güne kadar Gazâliyi, bütün yönleriyle her hangi bir kimse bize anlatamamıştı. Halbuki Şiblî gibi büyük bir değer, son asrın çok cepheli âlimi, ilim âleminin hizmetine böyle bir eseri çoktan sunmuştu. Bize düşen görev ise bu eşsiz eseri kültür dünyasına kazandırmak olmalıydı. Böyle bir eserin, İslam dünyasına sayısız eserler kazandıran Şiblî gibi büyük bir âlim tarafından yazılmış olması çok çok önemlidir. Çünkü kısacık ömrüne bu kadar eser sığdıran İmam Gazâlî gibi bir fikir önderinin hayat hikayesini, eserlerini, fikirlerini, talebelerini, yaşayış tarzını vs… anlatmak ancak onun işi olurdu. O, ilim dünyasında kanatlı bir kuş gibi uçan, madde ve mana sırlarına aşina olma derecesine ulaşmış, bu sebeple de kendisine Hüccetül İslâm unvanı verilmiş bir dâhiyi anlatarak, esere çok büyük bir değer kazandırmıştır. Bu eseri okuduktan sonra Gazâlî hazretlerini iyice tanımış olacaksınız. Tekrar tekrar okumak isteyeceksiniz. Eserin ilmî durumunu göz önünde tutarsanız bunun sebebi kendiliğinden meydana çıkmış olur. Çünkü Şiblî: Meşhur dehası ve üstün ilmî değeri ile Gazâlî’yi o kadar ayrıntılı incelemiş ve o kadar güzel bir üslûp ile okuyucularına nakletmiştir ki, insan bu eseri okurken çok derin ilmî mevzuları bile bir konuşma edası içinde kavramakta ve anlamaktadır.
176.80 ₺ -
Halil Hoca
İlim, cehalet hastalığını giderebilmenin tek ilacıdır. Âlimler ise bu işin tek doktorudur. İlgilendiğiniz bu eserde, daha küçük denecek yaşlarda kendini ilme vermiş mümtaz bir şahsiyetin destansı hayat hikâyesini okuyacaksınız. Halil Hoca, Fatsa’nın Dağgüvezi denilen köyüne (şimdiki adıyla İslamdağ Belediyesi) 15-16 yaşlarında tevafuken gelir. O yıllarda Fatsa, dışarıdan pek de iyi anılmaz. Bulunduğu dar mekânda kan davasından, geniş mekânda ise terörden hemen hemen her gün birileri ölür. O yıllarda Fatsa, Fatsa’dır. Dağgüvezi’nin ileri gelenleri Hocanın orada kalması için onu ikna ederler ve ömrünün sonuna kadar orada kalır. Kumru, Rize ve İstanbul’dan devşirmiş olduğu ilmini büyük bir iştiyakla talebelerine verir. İlk talebeleri yaş itibariyle hocadan daha büyüktür. Kısa sürede bölgede “Halil Hoca” olarak tanınır. Bölgede tanınan hocalardan bazıları, ilk zamanlarda Halil Hocayı yaşından dolayı pek itibara almazlar. Ama Hoca, âlim, fazıl ve ahlak abidesi kişiliği ile onlarında dikkatini kısa zamanda celp eder. Onun şahsında vefa, samimiyet, hasbilik ve adanmışlık ruhu gibi hasletleri keşfederler. Halil Hoca kısacık ömrüne çok şeyler sığdırır. Yetiştirdiği talebelerinin sayısı bilinmemektedir. Şimdi Fatsa ve civarından olanlar kendilerini tanıtırken “Halil Hocanın Köyündenim” diyerek tanıtır. Bu eser; söz konusu hasletlerin kelamdan kaleme akseden bir güldestesidir.
244.80 ₺ -
Hanım Sahabiler Asrı Saadetin İncileri
Bu kıymetli eser, Asr-ı Saadet döneminde yaşamış hanımların hayatlarına bir kapı açmaktadır. Peygamberimiz Hz. Muhammed’in (s.a.v) mübarek hanımları, kızları, hala ve teyzeleri, diğer yakın akrabaları ve Ashâb-ı Güzin’den olan diğer hanım sahabîlerin hayatlarına misafir olup, Asr-ı Saadet devrine bir de hanımların penceresinden bakarken, O’nların hayatlarını soluklama fırsatı bulacaksınız. Bu eseri okuyunca, sanılanın aksine, İslâm’ın kadına verdiği değeri daha iyi anlayıp, kadının bir metâ olmadığını, evinin içinde ve hatta müşavere meclislerinde çok önemli bir rolü olduğunu, söz hakkı olan, içtimâî hayatta kendisiyle meşveret edilen önemli bir yeri olduğunu ve her şeyden önce annelik gibi bir vasfı olan bir şefkat kahramanı olduğunu daha iyi anlayacaksınız. Ve bu yüce ruhlu, yüksek karakterli kadınların İslâm’ı daha iyi yaşamak ve yaşatmak adına ne tür sıkıntılara ve işkencelere katlandıklarına şahit olacaksınız… Ayrıca, bu mübarek hanımların hayatlarını okurken, kâh tebessüm edecek, kâh düşünecek ve bazen de gözyaşlarınıza hâkim olamayacaksınız… O halde; Şimdi Asr-ı Saadet’e doğru yolculuk başlasın. Gönül tahtımızın Sultanlarıyla inciler dizmeye. Hemen şimdi…
544.00 ₺ -
Hikemi Ataiyye Şerhi
Hikem-i Atâiyye, tasavvuf klasikleri arasında nadide bir eserdir. Manevî ünü asırlar ötesine ulaşan İbn Atâullah el-İskenderî’nin iki yüzü aşkın “hikmet”inden oluşan bu eser, tasavvuf ilmini tatbike vâkıf olmak isteyenlerin okuması gereken bir klasiktir. Mutasavvıfların, “Namazda Kur’ân’dan başka bir kitap okumak caiz olsaydı Hikem okunurdu.” şeklinde methettikleri bu kıymetli eser, kaleme alındığı dönemden günümüze birçok tercümeye ve şerhe tâbi tutulmuş, ünü kendi coğrafyasını aşarak başka kıtalara da ulaşmış, tasavvuf tarihinin en bilinen ve sevilen eserlerinden biri olmuştur. Eserin aynı zamanda şârihlerinden olan İbn Acîbe de Hikem’i konu bakımından tasavvuf alanında yazılmış kitapların tamamını kuşatan bir eser olarak görmüştür. Hikem, genç bir sâlik olan İskenderî’nin bir nevi seyr ü sülûk notları gibidir ve sâlikin yolculuğunun temel stratejilerini büyük bir vukûfiyetle özetleyen tasavvufî aforizmalardan oluşur. Sâlikin mânevî yolculuğunda karşılaşabileceği tuzaklar ve kısa yollar, eserin bütününe yayılmıştır. Çok özlü olması, kavranması güç birçok tasavvufî inceliği anlaşılır ve çok çarpıcı bir biçimde dile getirmesi, Hikem’in en belirgin edebî özelliklerindendir. Hikem üzerine yüze yakın şerh yazılmıştır. Bunlardan pek azı Türkçedir. Elinizdeki şerh, Türkçedeki şerh zincirinin şimdilik son halkasını oluşturmaktadır. Şerhin müellifi merhum Hüsnü Geçer Hocaefendi, hem zâhirî hem de bâtınî ilimlerde hâkimiyet sahibi bir âlimdi. Bu şerhte bu vukûfiyetin izlerini görmek mümkündür. Bu eser, İbn Acîbe’nin İb’âdü’l-Gumem an Îkâzi’l-Himem fî Şerhi’l- Hikem’i başta olmak üzere selefi olan başlıca şerhleri dikkate almakla birlikte merhum yazarın kendi zevkini, tecrübesini ve idrakini de yansıtmaktadır.
400.77 ₺ -
Beynelmilel Yahudi
Ford Şirketlerinin kurucusu olan, Henry Ford, Meslek hayatının zirvesinde iken, Yahudiler tarafından kendisine komplo kurulur. Bu komplolara karşı, karşı atakta bulunan Bay Ford Yahudilik ve Yahudiler hakkında araştırmalar yaptırır. Topladığı bilgi ve belgeleri o dönemin yayın organı olan “The Dearborn Independent” de (Beynelmilel Yahudi)’yi tefrika etmeye başlar… İşte o zaman kızılca kıyamet kopar. Bay Ford’un yayınladığı her nüsha para karşılığında dünyanın her yerinden Yahudiler tarafından toplatılır. Bu arada Ford ölümle tehdit edilerek, özür dilemeye zorlanır… Özür dilediğini yazılı bir belge ile Yahudi teşkilatlarına gönderir. Aslında özür dileyen Ford değil yanında çalışan Hanry Bennet adında bir memurdur. O günden bu güne, bu eser gerek Amerika’da gerek dünyanın diğer ülkelerinde milyonlarca basılarak yahudinin gerçek yüzünü sergilemektedir.
163.20 ₺ -
Kıl Şefaat Ya Resullalah Huda Affeylesin
İslâmî edebiyatın ilk ve en önemli manzum ürünlerinden biri, Ka‘b b. Züheyr’in Bürde Kasidesi’dir. Mu‘allaka şairlerinden Züheyr b. Ebî Sülmâ, gördüğü bir rüyayı âhir zaman peygamberinin yakında zuhur edeceğine yorarak oğulları Büceyr ve Ka‘b’ı Son Nebî’ye biat etmeleri hususunda uyarmıştır. Bundan yıllar sonra Büceyr, kardeşinden ayrılıp Medine’ye gelerek Müslüman olmuş; bunu öğrenen Ka‘b, hem onu hem de Hz. Peygamber’i (sav) hicveden talihsiz bir şiir söylemiştir. Ancak daha sonra bundan nedamet getirerek kendisi de Medine’ye gelen Ka‘b’ın, Mescid-i Nebevî’de okuduğu, “Bânet Su‘âd” şeklinde başlayan şiiri Resûlullâh’ın (sav) beğenisini kazanmış; bunun üzerine Efendimiz, Ka‘b’ın omuzlarına kendi hırkasını (bürde) koymuştur. Hz. Ka‘b’ın Kasîde-i Bürde’si, kendisinin affına vesile olduğu gibi İslâmî edebiyatın en önemli eserlerinden biri olarak geniş bir tercüme-şerh literatürünün oluşmasını da sağlamıştır. Kıl Şefâat Yâ Resûlallâh Hudâ Affeylesin, 17. yüzyılda yaşamış iki önemli Osmanlı müellifinin Kasîde-i Bürde etrafında ortaya koyduğu mesaiyi bir araya getirmektedir. Galata Kadısı Üsküdârî Ramazan Ahmed Efendi ile Nişancı Abdurrahman Abdi Paşa tarafından kaleme alınan bu iki şerh, İslâmî edebiyatın en seçkin ürünlerinden birinin Türkçe literatürdeki yansımalarından bir kesit sunmaktadır. İlki divan şiirinden beyitler eşliğinde, ikincisi ise son derece berrak bir Türkçeyle yazılan ve her ikisi de dönemin padişahı IV. Mehmed’e sunulan bu şerhler, Türkçe okuryazar kitle için tertipli birer istifade kaynağı olma vasfını taşımaktadır. Bürde Kasidesi’nin ilk Türkçe şerhlerini içeren bu çalışma, İslâm kültür tarihinin mukaddes bir emanetini konu alarak bu kültürel ve edebî birikimi günümüz okurlarıyla buluşturmaktadır.
100.74 ₺ -
-
Hak Aşıklarının Azığı
“Bilgil ki bu kitap; seyr ü sefer, takdir-i Rabbânî’yle Rûm diyârının bir ucuna düştüğünde, Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’in hicretinden 895 sene sonra Vardar Yenicesi’nde Türkî ihtiyâr olundu, tâ ki Hak yolunun tâlibleri (tâlibân-ı sâdık) ve bu yolda samimi olanlar (muhlisân-ı muhikk) kulak verip yararlanalar.” Hak Âşıklarının Azığı, 15. yüzyıl Osmanlı meşâyıhından Molla Abdullah İlâhî’nin, tasavvufî terbiyeye yönelen kişilere dikkat edilmesi gerekenleri sohbet usulüyle açıklayarak Türkçe kaleme aldığı bir risâledir. Kulluk, muhabbetullah, tezkiye, tasfiye, mücâhede, müşâhede, murâkabe, tevekkül, tefekkür, kalp, nefs, ruh, hâl, makam, tarikat âdâb ve erkânı, ibadetlerde titizlik, sünnetullaha riâyet, lokmanın helâlliği gibi tüm boyutlarıyla açıklanması gereken konular, bu risâlede açıklığa kavuşturulmaktadır. Risâlenin sonunda İlâhî’nin, metin boyunca açıkladığı tasavvufî kavramları Muhyiddin İbn Arabî’nin Fütûhât-ı Mekkiyye’sinin yüz elli üçüncü bölümüne dayanarak özetlediği bir kısım da mevcuttur. Simav’da doğan ve Ali et-Tûsî gibi isimlerden medrese tahsili aldıktan sonra Semerkand’a giden Molla Abdullah İlahî, burada Nakşibendî şeyhi Ubeydullah Ahrâr’a intisab etmiştir. Şah-ı Nakşibend’in türbesinde dokuz erbain çıkardıktan sonra mürşidinin izni ve işaretiyle Anadolu’ya dönmüş, bu esnada Molla Câmî gibi isimlerle görüşme imkânı bulmuştur. Tam da bu sebeple onun satırları, birçok manevî yolun neşvesini taşımaktadır.
131.40 ₺ -
Rusların Kafkasya'yi İşgalinde İngiliz Politikası Ve İmam Şamil
Kafkasyada sonu gelmez savaşın ve geçit vermez dağların ardında oynanan oyunlar. İngiliz ajanları Kafkaslarda ne arıyor? İngilizler Kafkaslara ihanetmi etti? Osmanlı paşasının yardımı neden geçiktirildi? Yada neden yapılmadı? Hiç duymadığınız,duyuncada çok şaşıracağınız gerçekler bu kitapta...
136.00 ₺ -
Hadis Usulü ve Tarih
Yüce Allah'ın Hz. Peygamber vasıtasıyla insanlara bildirdiği İslâm Dini şüphesiz iki temel kaynağa dayanmaktadır. Bunlardan birisi Kur'ân diğeri hadistir. Kur'ân, günümüze kadar hem yazılı olarak hem de ezberleme yoluyla eksiksiz ulaşmış, hadisler ise belli bir dönem ezber ağırlıklı olarak gelmiş, daha sonraları hadisler de kitaplardaki yerini almıştır. Hadislerin daha iyi anlaşılabilmesi, onların zamana göre yorumlanabilmesi ve Hz. Peygamber'in tavsiyelerinden gerekli mesajın alınabilmesi, bir yandan tarihî sürecin iyi bilinmesine, diğer yandan bu tarihî süreç içerisinde oluşan ıstılâhların öğrenilmesine bağlıdır. İlâhiyat Fakültelerinde Hadis derslerine başlamadan önce Hadis Usûlü konularının öğretilmesi de esasında bu amaca yöneliktir.
219.00 ₺ -
Osmanlı İmparatorluğunun Çöküşü
Bu kitabın yazarı General Pomiankowski 1909-1918 yıllarında Avusturya- Macaristan imparatorluğunun askeri ateşesi olarak Türkiyede bulunmuştur.1.Dünya Savaşının sebeplerini tespit etmiştir.itilaf devletlerinin Türkiye ve Orta Doğunun üzerindeki emellerini yakinen belirtmiş gözlemlerini de hatıra olarak yazmıştır. Dönemin ünlü paşaları Enver,Talat ve Cemal Paşa ile de görüşmüştür.Paşalar la ilgili anekdotlarını da bu kitapta belirtmiştir. Osmanlı İmparatorluğunun Çöküşüne sebep teşkil edebilecek yegane unsurları kendi çerçevesinden bakarak yazmıştır. OKUMAYA DEĞER,İBRET VERİCİ BİR KİTAP... ***BEĞENECEKSİNİZ***
258.40 ₺ -
İslamda İmamet ve Hilafet
Araştırmalar netiçesinde ortaya çıkan bu kitapta;İmamet yirminci yüzyılın başlarından itibaren daha çok hilafet şeklinde yorumlayarak kamuoyunun ilk maddesini teşkil etmiştir.20.Asrın ilk çeyreğinde Osmanlı ile hilafet de tarihe karıştığından konu dahada ciddi hale gelmiştir. Ülkemizde konu ile ilgili çok kitap yayınlanmışsada,Söz konusu çalışmalarda hilafetin dini,sosyal ve kültürel boyutları işlenmemiştir. İşte bu kitapta HZ.Peygamberin vefatından sonra dünya müslümanlarını en çok ilgilendiren konuda İMAMET ve HİLAFET olduğunu öğreneceksiniz... İslam Tarihi boyunca çeşitli gruplar,fırkalar ve cemaatlerin problem olarak kabul ettikleri imamet ve hilafetin sürekli gündemde kalmasının sebepleri... *** KONU İLE MERAK ETTİĞİNİZ HER ŞEYİ BULAÇAKSINIZ***
231.20 ₺ -
Sorun Kalmasın 1
Ateist Deist ve Agnostiklerin Şüphelerine Cevaplar Elinizdeki eser ateist ve deist çevrelerin medya yoluyla gündemde tutmaya çalıştıkları, kendilerince müslümanları köşeye sıkıştırmak için özenle yaymaya çalıştıkları şüphelere cevap vermek maksadıyla hazırlandı. Özellikle genç jenerasyonun bu yayınlardan etkilenerek veya okul ortamlarında tartıştıktan sonra gerek telefon yoluyla ve gerekse internet ortamlarında sordukları soruların hasbelkader sade bir dille izah etmeye çalıştık. Hemen ifade edelim ki kitabımız "teknik" bir kitap değil. Zira kitap ile hedeflenen fayda, gençlerimize bu popüler soruların birçoğunun kendi içinde tutarsız olduğunu, bir kısmının uydurma hikayelere dayandığını, bazılarının üstün körü ortaya atılmış sorular olduklarını ispat edebilmektir. Kitapta yer alan meselelerin izahında soruların mantıksız boyutlarına dikkat çekmemizin ve basit misallerle anlatmamızın oturup konuştuğumuz gençler üzerinde daha çok sonuç verdiğini tecrübe ettik . Bu sebeplede kitapta daha çok bu üslubu takip etmeye çalıştık. Rabbimizden niyazımız, çalışmamızı rızasına muvâfık, dünya ve ahiret saadetimize vesile kılmasıdır.
140.00 ₺ -
Osmanlı Uçbeyliğinden Devlet-i Aliyyeye
Osmanlıyı Cihan Devleti Yapan Dinamikler... Irk, din, kültür, örf ve âdet ile bulunduğu coğrafî ortam bakımından Anadolu’daki diğer beyliklerden farklı olmayan Osmanlı Devleti’nin kısa zamanda tarihin akışını değiştirecek kadar büyüyüp gelişmesinin bazı sebepleri olmalıdır. Kuruluş döneminde diğer beyliklere göre esamisi okunmayacak kadar küçük olan bu uç beyliğini yücelten ve onu döneminin en kudretli devleti haline getiren dinamikler nelerdi? Osmanlı’yı diğer beyliklerden ayıran hangi özelliklerdi? Anadolu’daki diğer beyliklerin fazla büyüyememe ve tarihte önemli işler başarmama sebepleri nelerdir? Osmanlı Beyliği ile onlar arasındaki fark ve özellikler nelerdi? Osmanlı niçin gelişip büyüdü? Osmanlılar, o beyliklerden farklı olarak hangi özellikleri taşıyorlardı? İşte bütün bu soruların cevapları, günümüz tarihçisinin zihnini meşgul etmeye devam etmektedir. Bir beylik olarak ortaya çıkışından itibaren bünyesinde, dönemin ekonomik, kültürel ve sosyal şartların gerektirdiği değişiklikleri yapmaktan çekinmeyen Osmanlı Devleti, sağlam temeller üzerine bina edip geliştirdiği ve kemâl mertebesine ulaştırdığı müesseseleri vâsıtasıyla uzunca bir hükümranlık dönemi geçirme imkânı buldu. Bu devlet, “destanlarda görülen âsumanî heykeller gibi, başı kürre-i arzın bir kıtasına yaslanmış, vücudu bir başka kıtasına sarılmış, ayakları ise başka bir kıtasına uzanmış” heybetli bir vücuda benzemekte idi. Günümüzde, sosyal, ekonomik ve hatta dinî çatışmaları ile siyasî istikrarsızlık merkezi durumuna gelen Ortadoğu coğrafyasının, Osmanlı yönetimi altında uzun süre barış ve huzur içinde yaşadığı düşünülecek olursa, Osmanlı Devleti tarihinin, gerek dünya, gerekse İslâm tarihi açısından sahip olduğu değerin önemi, daha iyi anlaşılmış olacaktır.
149.60 ₺ -
Türkçe Ezan ve Menderes
Mustafa Armağan, Türkçe ezanın okunduğu günleri ve Başbakan Menderes’in Arapça ezanı serbest bıraktırdığı günü yaşayanları konuşturarak yakın tarihimizin bu unutturulmuş döneminin perdesini aralıyor. “İnsaf ediniz, diyorlardı. “Allahuekber” dedi diye insan tutuklanır mı? Caminin içinde Arapça okumak suç değil. Fakat minareye çıkınca suç oluyor. Keza minareden ezan yerine küfür edilse yine suç değil. Fakat Allahuekber denilince hapishane hazır. Bu bizim 1300 yıllık geleneğimiz. Biz 1300 yıldan beri Allahuekber demeğe alışmışız. Mademki laikiz, neden ezan okurken “Tanrı Uludur” yerine “Allahuekber” dediğimiz için bizi hapse atıyorsunuz? Bir Hıristiyan, ibadetini istediği lisanla yapınca ses çıkartmıyorsunuz da, bizim Allah huzuruna çıkışımızda alıştığımız lisanda konuşmağa neden müsaade etmiyorsunuz?” (Bir Türkçe ezan mağdurunun sözleri...)
36.50 ₺ -
Memlûkler
İslâm tarihinde kurulmuş en büyük birkaç devlet arasında yer alan Memlûkler, genelde İslâm tarihi, özellikle de Müslüman Türk ve Çerkes tarihleri için son derece önemlidir. Bir taraftan Moğol taarruzlarını durduran, diğer taraftan da Ortadoğu’daki haçlı prensliklerini nihâî olarak bölgeden çıkaran Memlûkler, Mısır Abbâsî Hilâfeti'nin merkezi olmak ve mukaddes Hicaz bölgesinin hâkimiyetini üslenmek gibi önemli imtiyazlara sahip en büyük İslâm devleti olma vasıflarını yaklaşık 2 asırdan fazla devam ettirdiler. Türk Memlûkleri tarih sahnesine çıktığında, İslâm dünyası, tarihinin en karanlık dönemlerinden birini yaşıyordu. Bir taraftan haçlı seferleri devam ederken, doğudan gelen ve yenilmek nedir bilmeyen Moğollar, Ortadoğu İslâm ülkelerini, peş peşe işgal etmişler, bu ü1keler halkının büyük bir kısmını katliâma tâbi tutarak şehirleri yakıp yıkmışlar, adeta taş üstünde taş bırakmamışlardı. 1258 yılında Bağdat Abbâsî Hilâfeti’ni yıkmışlar, dillere destan olan Bağdat’ta, medeniyetten eser bırakmamışlardı. O sırada bütün insanlık medeniyetini tehdit eden bu gücü durduracak bir devlet de ortada görünmüyordu. Ancak, henüz 10 yıl önce Mısır'da kurulmuş olan Memlûkler Devleti insanlığı bu tehlikeden kurtardı. Taarruzlarını batıya doğru devam ettiren Moğollar'ı Filistin’de durdurdu. Ayn Câlût savaşında onlara henüz tatmadıkları mağlubiyetin acısını tattırdı. Kazandığı bu zaferle, başta Mısır olmak üzere batı İslâm dünyasını ve İslâm medeniyetini kurtaran Türk Memlûkleri ordusu, Memlûk tarihçisi İbn Haldûn’un işaret ettiği gibi, Müslümanların bu bozulma ve zayıflama döneminde Allah Teâlâ’nın büyük bir lütfu idi. Orta Asya bozkırlarından Memlûk olarak satın alındıktan sonra Eyyûbî ordusunda yetişen ve bilâhare devletlerini kuran Memlûkler, İslâm dini ile şereflenmişler ve neticede İslâm âlemini büyük tehlikelerden kurtarmışlardı. Memlûkler, daha sonra tarih sahnesine çıkıp altı asırdan fazla, hem de hakkaniyet ölçülerini aşmadan hüküm süren Osmanlı Devleti için de güzel bir örnek teşkil etmiştir.
510.00 ₺ -
Sultan II. Abdülhamid ve Dönemi Osmanlı Devleti
Bu eserde, Osmanlı tarihinin en kritik döneminde tahta geçmiş olan Sultan II. Abdülhamid Han’ın devlet yönetimi ile ilgili faaliyetleri ele alınmıştır. Üç kıta üzerinde hâkimiyet kuran OSMANLI DEVLETİ, çeşitli ırk, din, dil, mezhep, örf ve âdetlere sahip toplulukları yüzyıllarca adâlet ve insaf ölçülerine uygun bir şekilde idare etmişti. Teknolojik olarak son derece imkânsızlıklar içinde olan o asırların dünyasında, bunca farklı yapıdaki toplulukları cebir ve tazyik kullanmadan yönetmek, basit bir hâkimiyet anlayışının sonucu olmasa gerekir. Böyle insani bir uygulama ile asırlarca hükümran olan devlet, 18. asırdan başlayarak değişen dünya şartları sonucunda zayıflamaya başladı. Hatta denebilir ki, yok olma tehlikesi ile karşı karşıya geldi. 19. asrın sonlarına yakın neredeyse tarihten silinecek olan o muazzam devleti, Sultan II. Abdülhamid Han 33 yıl boyunca tekrar o eski haşmet ve kudretine kavuşturma gayretine düştü. Eserde, devletin, kendisinden önce, içinde bulunduğu ekonomik ve siyasi sıkıntılar yanında, etnik grupların bağımsızlık çabaları ve Avrupa’nın bunlara sağladığı desteğe rağmen Abdülhamid’in bu problemlere nasıl çareler bulduğu, detayları ile açıklanmıştır. Sadece ülkemizde değil, 19. asır sonlarından, günümüze kadar dünyanın, üzerinde en çok konuşulan birkaç şahsiyetinden biri olan Sultan II. Abdülhamid’le ilgili bu araştırmada, dönemin kendi kaynaklarına ağırlık verilerek, objektif bir çalışmanın ortaya konulmasına gayret edilmiştir.
190.40 ₺ -
Mekkenin Fethi
Mekke’nin fethi; Rahmet Peygamberinin (s.a.v.) gerektiğinde savaştığını, ancak savaş esnasında bile insan haklarına önem verdiğini gösteren güzel örneklerle doludur. Yazar, bu araştırma ile Mekke’nin hangi gerekçelerle fethedilmek istenildiğini ve fetih sonrasında nelerin elde edildiğini ortaya koymaya gayret ederek, aynı şekilde bu süreçte yaşanılan ve Hz. Peygamber’in insan haklarına verdiği değeri gösteren bir takım uygulamalarını ifade etmeye çalışmıştır. Mekke’nin fethi çerçevesinde Hz. Peygamber’in düşmanlarına ne kadar merhametli olduğunu, savaşta bile bu düşüncelerini koruduğunu göstermeye gayret etmiştir. O’nu, bu fetih esnasındaki sergilemiş olduğu tavrıyla tanıyan Müslümanlar, kendileri gibi düşünmeyen ve yaşamayan insanlara karşı daha farklı bir gözle bakmaya çalışacaklardır. Aynı şekilde, Hz. Peygamberi Allah’ın Resûlü olarak benimsemeyen gayrimüslimler ise Hz. Muhammed’le ilgili önyargılarından, şartlanmışlıklarından az da olsa kurtularak İslâm Peygamberinin gerçekten de bir rahmet elçisi olduğunu anlayacaklardır.
149.60 ₺ -
Ermeniler ve Türkler
XIX. yüzyıla kadar her hangi bir devlet kuramayan Ermeniler tarihi süreç içerisinde otorite boşluklarından faydalanarak çeşitli isimler altında krallıklar kurmuşlarsa da her hangi bir devlet tarafından tanınmamıştır. En acı zulümlere/işkencelere, İstanbul, Türkler tarafından fethedilene kadar Bizans İmparatorluğu zamanında maruz bırakılmışlardır. Ermeniler, bu yüzden birkaç kez tehcire bile tâbî tutulmuşlardır. Osmanlı Devleti bürokrasisinde Ermeniler daha çok para ile ilgili işlerde görev almışlardır. Bunun dışında tercüman, sarraf ve saray ressamları da Ermeniler arasında yaygın bir bürokratik meslektir. Devlet kademesinde askeriyeden baruthaneye, darphaneden tercümanlığa hatta milletvekilliğine kadar pek çok alanda hizmetleri olan Ermenilerin Rum fesadından kısa zamanda etkilendikleri de özellikle belirtilmiştir. Ermenilerin millet-i sâdıka olarak nitelendirildiği her hangi bir kaynağa tarafımızdan ulaşılamamasına rağmen, Rumlara nazaran Osmanlı Devleti’ne daha sâdık oldukları görülmektedir. 1830’dan sonra Rum fesâdına Ermenilerin de karıştığı, bu tarihten sonra da Ermenilerden fesâd çıkaranların var olduğu tespit edilmiştir. Ancak şunu rahatlıkla söyleyebiliriz; Ermeniler, Osmanlı Devleti’nde sürdürdükleri yaşamı tarihleri boyunca hiçbir devletin egemenliği altında sürdürememişler. Kendilerine, Osmanlı Devleti tarafından sağlanan kolaylıklar başka hiçbir devlet tarafından kesinlikle sağlanmamıştır. Bu çalışmada; Ermenilerin devlet içerisinde ne gibi vazifelerde bulundukları, toplumda nasıl kabul gördükleri, ne şekilde yaşadıkları, dînî inançlarını yerine getirebilme özgürlükleri, arşiv vesikaları ve kaynaklara dayanılarak anlatılmıştır.
258.40 ₺ -
Defterdarlık Teşkilatı ve Bürokrasisi
Osmanlı İmparatorluğu Defterdarlık Teşkilatının doğuşu ve gelişimi ile XVI. Y.Y.’a ait Maliye Ahkâm Defterlerinin incelendiği bu çalışmada, bugüne kadar yapılan çalışmalardan farklı olarak, Fatih Kanunnamesinden başlayıp XVI. Y.Y.’ın sonlarına kadar uzanan bir dönemdeki arşiv belgeleri ve muhtelif muhasebe defterleri de kullanılarak, Defterdarlık Teşkilatının XVI. Y.Y.’daki kurumsal gelişimi ve faaliyetleri ortaya konulmuştur. Defterdarlık makamının yüzyıllar boyunca süren faaliyetleri sonucunda büyük bir Defterdarlık arşivi oluşmuştur. Defterdarlığın XV. ve XVI. Y.Y.’lara ait defterleri –arşiv malzemelerinin sürekli naklinden ve yaşanan yangınlardan dolayı- büyük oranda yok olmuş ve seri bütünlüklerini yitirmişlerdir. Bunlar arasında en önemli kayıpların yaşandığı defter serilerinden biri de “Maliye Ahkâm Defterlerdir.” XVI. Y.Y.’a ait Ahkâm Defterlerinin dağılmış olduğu seriler taranarak Maliye Ahkâmı türünde tespit edilen 12 Maliye Ahkâm Defterinde yer alan belgeler, türlerine göre tasnif edilmiş ve defterler diplomatik özellikleri bakımından değerlendirilmiştir. Ayrıca Maliye Ahkâm Defterlerindeki mali hükümlerin muhteva analizi yapılmıştır. Bu analizi gerçekleştirmek için ilk aşamada, Maliye Ahkâm Defterlerindeki belgelerin özetleri çıkarılmış ve her belgenin türü tespit edilerek birer numara verilmiştir. Özetleri çıkarılan belgelerdeki kavramlar listelenerek bir kavram indeksi oluşturulmuştur. Buradaki amaç XVI. Y.Y. Osmanlı Tarihi üzerine yapılacak çalışmalara bir rehber kaynak oluşturmaktır. Son olarak XVI. Y.Y. Maliye Ahkâm Defterlerinin birer katalogu hazırlanarak kitapla birlikte CD olarak verilmektedir.
258.40 ₺ -
İslam Kültürü ve Medeniyeti
İslâm dünyasının, dinî, adlî, sosyal, ekonomik beledî, mimarî ve kültürel yönlerini bir araya getirip sergileyen bu eser, aynı zamanda medeniyetimizin geçirmiş olduğu merhaleleri ve ulaştığı seviyeyi de ortaya koymaktadır. Bu eser, temel kaynaklar ile arşiv belgelerinin ışığı altında kaleme alınmıştır. Her biri, kültürümüzün bir cephesini aydınlatan yazılardan oluşmaktadır. Bu çalışmamız, günümüzde yanlış veya eksik bilinen bazı konuların gerçek kimliğini ortaya çıkarmakla kalmıyor, aynı zamanda medeniyetimizin canlı birer şahidi olan araştırmalara da yer vermektedir. Bu bakımdan okuyucu, elindeki bu eserde, Hz. Peygamber döneminden başlayarak günümüze kadar gelen bazı müesseseleri, Osmanlıların İslâm kültür ve medeniyetinin gelişmesindeki rolünü, görecektir.
244.80 ₺ -
Öncesi ve Sonrasıyla Tek Parti Devri
Yakın tarihimizde Tek Parti devrinden başka hesabı verilmemiş veya bedeli ödenmemiş bir dönem hiç olmadı. Sultan 2. Abdülhamid, 33 yıllık iktidarının ardından İttihatçılar tarafından tahttan indirilip hapsedildi; Enver, Talat ve Cemal Paşalar siyasi hayatlarını bitirme pahasına yurt dışına kaçtılar; Osmanlı hanedanı toptan sürgün edildi; Demokrat Parti idamlar ve hapislerle mukabele gördü vs. Sadece ve sadece ülkeyi çeyrek asır demir yumrukla, ağır yasaklarla ve katı bir diktatörlükle yöneten Cumhuriyet Halk Partisi iktidarı bugüne kadar yaptıklarının hesabını vermedi. İşte bu yüzden yakın tarihimiz doğru dürüst yazılamadı. Yakın tarih araştırmalarıyla tanınan Mustafa Armağan ‘’Tek Parti Devri’’ adlı kitabında bu hesabı verilmemiş veya açık kalmış dönemin derli toplu bir muhasebesini çıkarmaya soyunuyor. İstiklal Mahkemeleri’nden Dersim katliamına, açlıktan kıvranan ülkeye heykel diktirmekten arşiv düşmanlığına bir yığın olaydan seçtikleriyle bize dönemin fotoğrafını çıkarıyor. Eksik ama bütünü hakkında fikir veren bir fotoğraf bu. Hem daha yolun başında sayılırız. Asıl defterler bundan sonra açılacak değil midir?
26.28 ₺ -
Kuranda İlmi Mucizeler
Bu kitap ; K.Kerimin hak kitap olduğunu, Gayrimüslümlere itiraf ettiren bir çalışmanın ürünüdür.Üstelik gayrimüslümlerin normal halktan olanları değil,ilim adamlarının itiraflarını içermektedir. Yüce kitabımız Kur-an Kerimde 14 Asır önce işaret edilmiş ilmi gerçeklerden bazılarının bugün işaret edilmiş ilmi gerçeklerden bazılarının bugün işaret edildigi şekilde ilgili bilim ve ilim adamlarına sorulmuş,Bu bilgilerinin insan tarafından olamıyacağını belirtmişlerdir. Kur'anın hak kitap olduğunu her tabakadan insanın anlayacağı şekilde sadeleştiren bu kitap bir TV belgeselidir. Yeryüzünde Allah(cc) mucizeleri çoktur.İslam ile şereflenmiyenlerinde hayret ettiği bu mucizeler karşısında yalnız müminlerin imanları artar. Buna rağmen batılı bilim adamlarıda ağızları açık kalaçak şekilde bu mucizeler karşısında "FE SÜPHANALLAH" demek zorunda kalmıştır. *** Sizleride hayretler içinde bırakacak bu küçük kitabımızın her mümin insanın okumasını tavsiye ediyoruz***
51.00 ₺ -
Kuranı Kerim ve Tefsir Terimleri Sözlüğü
Bu eser, Kur’an-ı Kerim’in manasını tam olarak bilmek isteyenler için önemlidir. İlahiyatçılar, İmam Hatipliler ve sosyal bilimlerde yüksek lisans yapmak isteyenler için de çok mühim bir kaynaktır. Çalışma, Tefsir usûlü, tefsir tarihi ve Kur’ân ilimleriyle ilgili kaynaklar taranarak hazırlanmıştır. Öncelikle hangi terimlerin eserimize girebileceği belirlenmiştir. Konu hakkında hem klasik eserler, hem de son dönemde yazılanlar titizlikle incelenmiştir. Eserimizi oluştururken, Kur’ân ve tefsiri doğrudan ve yakından ilgilendiren terimlerin yanında, kültür ve sanat dünyamızda Kur’ân’la ilişkili kavramlara da yer verilmiştir. Her bir terim, okuyucu telaffuzunu görebilsin diye, Arapçası ile birlikte verilmiş olup, ayet ve hadislerin yerleri de belirtilmiştir. Bir terim, Kur’ân ilimleriyle ilgiliyse, o konudaki bazı çalışmaların isimleri örnek olarak verilmiştir.
149.60 ₺