-
Dilden Dile Çevirinin Konukseverliği
Bir dili çevirmek, yalnızca kelimeleri değil, bir dünyayı konuk etmektir. Nihayetinde insanlığı bir araya getirmek, kültürler arası bir köprü kurmaktır. 2025 Hervé Deluen Büyük Ödülü sahibi filozof Souleymane Bachir Diagne Dilden Dile: Çevirinin Konukseverliği’nde bu düşünceyle yola çıkarak çeviri eyleminin geçirdiği süreçleri dil-kültür-toplum ilişkisi bağlamında inceliyor. Şiirden bilimkurguya, felsefeden sömürgecilik eleştirisine uzanan örneklerle çevirinin gücünü ve sorumluluğunu düşünmemizi sağlıyor. Çeviri yoluyla farklılıkların nasıl bir araya gelebileceğini, eşitliğin ve karşılıklı anlayışın nasıl mümkün olabileceğini sorguluyor. “Senegalli filozof, çeviriyi diller arasındaki eşitsizlik açısından inceleyerek derinlikli bir çalışma ortaya koyuyor.” –Bibliobs “Çeviri yapmak, dilsel egemenliğe verilen tepkilerin sonuçlarından biridir. Bu görüş, metnin merkezinde yer alıyor. Senegalli filozof, hümanist bir bakış açısıyla çeviri eyleminin etiğini sorguluyor.” –Seneplus
135.05 ₺ -
Mısırda Türkler Araplar ve Yahudiler
Dünya tarihinin tartışmasız en önemli aktörlerinden olan Osmanlılar her milletten tarihçinin ilgisini çekmiştir. Bunlardan biri de Yahudilerdir. Ortaçağ Avrupası’nda büyük baskılar altında yaşayan Yahudiler, dini hoşgörü ve hukuki güven altında kendilerine geniş sosyo-ekonomik özgürlük sağlayan Osmanlı Türklerinin yüksek ahlâkını takdir etmek, Türklere ve hamiyetli sultanlarına sevgi, vefa ve minnettarlıklarını göstermek, her şeyden önemlisi de XVI. yüzyıldan itibaren İspanya ve Portekiz başta olmak üzere, Hıristiyan Batı’da yaşadıkları zulüm ve sürgünleri nesillerine aktarmak amacıyla tarihi kayıtlar tutmuşlardır. Yayınladığımız bu kitabın konusu da, bu tarihi kayıtlardan biri olan, XVII. yüzyılda Mısır’da yaşamış Yahudi tarihçi Yosef ben Yitshak Sambari’nin (1640-1703) Sefer Divrey Yosef isimli kroniğidir. Sambari, Ortaçağ’da kaderlerini paylaştıkları Müslümanların tarihini esas alarak Yahudi tarihini harmanlandığı ilginç ve dikkate alınması gereken bu kitabı kaleme almıştır. Tarihi malzemenin ortak merkezli devirler halinde tasarlandığı kronikte hem Türk-İslam tarihi hem de Yahudi tarihi, yazarın yaşadığı Mısır merkezli anlatılmıştır.
434.25 ₺ -
Kokuların Gücü Adına
Doğanın sunduğu eşsiz hediyelerle şifa bulmaya hazır mısınız? Yüzyıllardır farklı kültürlerde kullanılan mucizevi yağların her biri, fiziksel sağlıktan duygusal dengeye, zihinsel berraklıktan ruhsal huzura kadar geniş bir yelpazede fayda sağlıyor. Doğanın sessiz ama güçlü şifasını hayatınıza dahil edin, sağlığınızı ve huzurunuzu geri kazanın. Doğanın mucizevi güçlerinden ilham alarak yazılan bu kitap, beden, zihin ve duygular üzerindeki şifalı etkileri keşfetmeniz için sizi bir yolculuğa davet ediyor. Uzman Eczacı ve Aromaterapi Uzmanı Hülya Kayhan, uçucu yağların kadim bilgeliğini modern bilimle harmanlayarak, her bir yağın nasıl çalıştığını ve hangi alanlarda fayda sağlayabileceğini sade ve anlaşılır bir dille sunuyor. Her sayfasında sizi iyileştirici bir yolculuğa çıkaracak olan bu eser, doğal sağlık arayışında olanlar için vazgeçilmez bir rehber olacak. Hayatınıza sağlık, huzur ve mutluluk katmak için doğanın şifasına kulak verin.
121.50 ₺ -
Yahudi Tarihi
Tevrat'da anlatılan Yahudi tanrısı Yahve (Yahova) çocuk doğurur, Yahudilerle birlikte savaşa gider, Mısırlıların evlerini basarak onlardan Yahudilerin intikamını alır, bazen kızıp Yahudileri cezalandırır, sonra yaptığına pişman olur ve göz yaşı döker; karanlık ve kuytu yerlerden korkar, serin ve gölgelik yerlerde dolaşmaktan hoşlanır, pişmiş et kokusunu sever; insanla güreşir... Tevrat'a göre Abrah (İbrahim) karısı Sara'yı Mısır'da kız kardeşi olarak tanıtır; firavunun haremine sokar, ondan büyük paralar alır; Yakub (İsrail) hilekâr, üç kağıtçıdır; o da karısını kız kardeşim diyerek Ebimalik'in haremine sokar, para alır; Davut, tam bir uçkur düşkünüdür, cephedeki askerinin hanımını dikizler ve zorla yatağa atar. Süleyman, bin kadar cariyesiyle oynaşır, onların hatırına putlara tapar... Bunun adı kutsal kitaptır. Bu halk, Tanrı tarafından seçilmiş millettir ve bü seçilmiş milletin apokrif kutsal kitabı Talmud ise Yahudi olmayanlar için şöyle der: "Yahudi olmayanların mezarları İsrail oğullarının kalplerini donduruyor. Çünkü yalnız Yahudiler insandır; diğer halklarsa ancak değişik hayvan türleridir. "Yahudi olmayana et verilmesi doğru değildir; eti köpeğe ver, çünkü köpek gayr-ı Yahudi’den daha üstündür." "Yalnızca seçilmiş millet ebedi hayata layıktır; diğer halklar ise eşektir." "Gayr-ı Yahudinin vahşi domuzdan farkı yoktur... Hamamdan çıkan bir Yahudi kadın, ilk bakışta eğer bir köpek, eşek, mecnun, gayr-ı Yahudi, kuzu, domuz, at ve abraş görürse tekrar yıkanmalıdır. "Allah, gayr-ı Yahudileri Yahudilerin yüzü suyu hürmetine insan suretinde yaratmıştır. Çünkü gayr-ı Yahudiler gece gündüz durup dinlenmeden Yahudilere hizmet etmek için vardırlar. Bir prensin hayvan suratlı bir hizmetkârı olamaz; aksine onun hizmetkârı insan suratlı bir hayvan olmalıdır."
518.70 ₺ -
Türkiye Selçukluları 1075-1308
Kutalmışoğulları kaderlerine boyun eğip akıbetlerini beklemeye başladılar. Babalarını ortadan kaldırıp kendilerini esir eden Sultan Alp Arslan’ın, bilhassa Anadolu’daki siyasi ve askerî faaliyetleriyle kendileri için hayal bile edemeyecekleri bir gelecek hazırladığını bilmeden sessiz sedasız çile doldurdular. Sonra birden, Sultan Alp Arslan’ın ölüm tarihi olan 1072 yılında bugünkü Güneydoğu Anadolu ve Kuzey Suriye bölgesinde tekrar tarih sahnesine çıktılar. Kaynaklar onları, kendi isimlerinden çok Kutalmışoğulları olarak kaydediyor, hepsini babalarının ve dedelerinin şöhretiyle anıyordu. Henüz kimse farkında olmasa da onlar, çok yakında dedelerini ve babalarını geride bırakacak büyük bir şöhrete kavuşacak, Bizans Anadolu’sunu Selçuklu Türkiye’si yaparak bu coğrafyada ilelebet yaşayacak bir hatıra bırakacaklardı.
162.45 ₺ -
Şecerei Türk
Ebulgazi Bahadır Han, başarılı bir asker ve yönetici olmasının yanı sıra, döneminin tarihçiliğini de yapmak durumunda kalmıştır. Kendisi bu durumu, “Harezm halkının kayıtsızlığından, hiçbir zaman olmayan bir iş oldu. Uygun bir kişi bulamadık. Mecbur kaldık, ol sebepten kendimiz anlattık.” sözleriyle ifade etmektedir. Ebulgazi Bahadır Han’ın, kendisinden önce yazılan 17 adet Cengizname’den ve diğer şecere kitaplarından faydalanarak kaleme aldığı ve Türk’ün Soyağacı olarak günümüz Türkçesine tercüme edilen Şecere-i Türk kitabında, Oğuzlar da dâhil olmak üzere tüm Türk boylarının kökeni, Eski Çağ ve Orta Çağ tarihi, tüm önemli hükümdarları, gelenek görenekleri ve bazı önemli efsaneleri üzerine kapsamlı bilgiler verilmektedir. Türk’ün Soyağacı, döneminde yazılmış nadir eserlerden olması ve içeriğinin genişliğiyle bugün bile tarih araştırmalarında önemli bir kaynak olarak görülmektedir. Türk tarihi konusunda birincil kaynaklardan bilgi almak isteyen herkesin faydalanabileceği bu eser, ilk kez eksiksiz olarak Türk okurların dikkatine sunuluyor.
207.10 ₺ -
İlk Müslüman Türk Devleti Samaniler
Türklerin İslâmlaşması oldukça uzun bir süreci kapsamasına rağmen, özellikle X. yüzyılda önemli bir yoğunluk görülmektedir. Bunun en büyük sebebi, söz konusu dönemde Mâverâünnehir ve Horasan coğrafyalarına hâkim olan Sâmânîler Devleti’dir. İran asıllı olduklarına dair birtakım görüşler olmasına rağmen, kaynaklar dikkatlice incelendiğinde, bu devletin Türk menşeili olduğu açıkça ortadadır. Türkler, onların varlığı sayesinde, ihtida ettikleri yeni dini kendileriyle aynı etnik kimlikten gelen bir unsurdan öğrenme fırsatını bulmuşlardır. Bu ise çok kısa bir süre içerisinde Türk ve İslâm kelimelerinin bütünleşmesi sonucunu doğurmuştur. Ayrıca Sâmânîler, çağdaşları ve kendilerinden sonra gelen İtil Bulgarları, Gazneliler, Karahanlılar ve Büyük Selçuklular gibi devletler için de idari ve askerî yapı, kültür ve mezhepsel anlamda örnek teşkil etmişlerdir. Aydın Usta tarafından kaleme alınan İlk Müslüman Türk Devleti Sâmânîler (847-1005) adlı çalışmada, devletin siyasi tarihi ve ailenin etnik kimliğiyle alakalı kaynaklarda aktarılan bilgilerin yanı sıra onların sosyokültürel, ekonomik ve ilmî anlamda İslâm Dünyası’na sundukları katkılar da anlatılmaktadır.
104.50 ₺ -
İbn Fadlan Seyahatnamesi
“Şu Türk sana şöyle diyor, Tanrımız bizden ne istiyor da bizi soğuktan öldürüyor? Ne istediğini bilsek verirdik ona…” Ben de “De ki şuna, o, Allah’tan başka ilah yok, demenizi istiyor,” dedim. İbn Fadlan İslam’ı tanıtmak için gittiği Türk topraklarında yaşamıştır bu diyaloğu. Türk âdetleri karşısında şaşkına düşen İbn Fadlan, dönemin Türk dünyası hakkında başka hiçbir kaynakta yer almayan eşsiz bilgiler sunar seyahatnamesinde. Halife Muktedir-Billâh devrinde Bulgarlara İslam’ı öğretip bölgede cami yapacak heyette yer alan İbn Fadlan, halifenin mektubunu ve 4000 dinarlık hibesini Türk hükümdarına bizzat vermiş, bu yolculukta yaşadıklarını Bağdat’a döndükten sonra kaleme almıştır. Başkurtlardan Oğuzlara, Peçeneklerden Bulgarlara kadar bölgenin tüm kadim Türk halklarıyla ilgili ilk elden gözlemler barındıran İbn Fadlan Seyahatnamesi adlı eser, Mehmet Şayir tarafından en güncel tahkikler dikkate alınarak Arapça aslından çevrildi.
61.75 ₺ -
II.Abdülhamitin Muhafızı
Sultan II. Abdülhamid'in muhafızı Vasıf Bey; Osmanlı İmparatorluğu'nun son döneminde İttihatçı, mason bir subay ve bürokrat; Cumhuriyet Döneminde Malatya milletvekilidir. Hatıraları sayesinde; İttihatçılık, masonluk, Sultan II. Abdülhamid'in sürgün hayatı gibi mühim konuların İttihatçı bir subay gözüyle nasıl değerlendirildiğini öğreniriz. Döneminde yaşadığı menfur olayların yanısıra Ermeni tehciri, İstanbul'un işgaline kadar pek çok siyasî ve sosyal olay da bizzat şahidinin ağzından bize sunulur. İttihatçı bir subayın anlattığı hususların; idareye ve halka bakışı, Osmanlı'nın son döneminde bürokrasi içindeki hizipleşme, idaredeki çapraz kadrolaşma gibi pek çok konuda okuyucuya farklı fikirler vereceği açıktır. Bu hatırat ile Sultan II. Abdülhamid'in sürgün hayatına dair şimdiye kadar Ayşe Sultan'ın, Doktor Hüseyin Atıf Bey ile Ali Fethi Bey'in şahitliklerine ilave olarak Vasıf Bey'in şahitliği de listeye eklenmiş bulunmaktadır. Eşiyle birbirlerine yazdıkları mektuplar; İttihatçı bir subayın özel hayatı ile dönemin sosyo-ekonomik yapısı hakkında iyi bir fikir verecektir.
190.00 ₺ -
Büyük Selçuklular 1040-1157
1040’ta Dandanakan Savaşı’nda Gazne Devleti’ni mağlup eden Selçuklular, sadece siyasi ve askeri başarılarıyla değil, müessese, kültür ve teşkilat tarihi bakımından da Türk tarihinin seyri içerisinde önemli bir yere sahiptir. Selçuklular, Türkistan’da doğan Türk devlet geleneğini, Horasan, İran ve Orta Doğu tecrübesiyle zenginleştirerek 1071’te Malazgirt zaferiyle beraber Anadolu’ya kadar taşımak ve bu geleneği, bütün bu coğrafyalarda icra etmek gibi önemli bir tarihî misyon edinmişlerdir. Erkan Göksu, Büyük Selçuklular (1040-1157) başlıklı eserinde Selçukluların bir yandan kendilerinden önceki Türk-İslâm devletlerinden miras aldıkları “eski” Türk devlet geleneği ve müesseselerini hüküm sürdükleri “yeni” coğrafyalarda hâkim kılarken, diğer yandan da karşılaştıkları “yeni” imkân ve şartlara hızlı bir şekilde uyum sağlayarak son derece başarılı ve düzenli bir devlet mekanizmasını hangi koşullarda inşa ettiklerini gösteriyor. Büyük Selçuklular (1040-1157), Selçuk Bey, Tuğrul ve Çağrı Beyler, Sultan Alp Arslan, Sultan Melikşâh, Nizâmülmülk, Sultan Sencer, Hasan Sabbah, Romanos Diogenes, Arslan Yabgu ve Terken Hatun gibi Selçuklu tarihindeki önemli kırılmaların aktörlerini merkeze alarak Dandanakan Savaşı’ndan Sultan Sencer’in vefatına kadarki dönemi akıcı bir üslupla gözler önüne seriyor.
104.50 ₺ -
Buhara Hanlığı 1500-1920
Moğolların Türkistan’ı ele geçirmesinden sonra Cengiz Han’ın oğlu Çağatay tarafından kurulan Çağatay Hanlığı, akabinde Timur’un kurduğu Timurlu Devleti ve ileriki yıllarda yine aynı coğrafyada kurulan birçok devlet, tarih sahnesinden çekilseler bile onları var eden toplumlar yok olmamış, bilakis yeni siyasî yapılar kurarak günümüze kadar varlıklarını devam ettirmişlerdir. Bu siyasî yapılardan birisi de adını Altın Orda Hanı Özbek’ten alan Özbek ulusunun kurduğu Buhara Hanlığı’dır. 1500-1920 yılları arasında bölgede hüküm süren Buhara Hanlığı (Buhara Emirliği), Türkistan coğrafyasında Türk-İslam kültürünün kök salmasına büyük katkı sağladı. Buharalıların, kuruluşundan Rus işgaliyle yıkılışına kadar dört asırdan biraz daha uzun bir süre hayatta kalan hanlıkları, Mâverâünnehir hâkimiyeti için Safevîlere, Babürlülere, Çarlık Rusya’ya ve Sovyetler Birliği’ne karşı mücadele ettiği gibi, zaman zaman Hive ve Hokand Hanlıkları gibi kendi soydaşlarıyla da mücadele etmek zorunda kaldı. Murat Özkan’ın Buhara Hanlığı (1500-1920) başlıklı bu kısa ama yoğun çalışması, Mâverâünnehir bölgesinin en önemli kültür ve bilim merkezlerinden birisi olan Buhara ve adını verdiği Buhara Hanlığı’nın tarihini siyasî, iktisadî ve kültürel veçheleriyle ele alıyor.
104.50 ₺ -
II .Mahmudun Gölgesinde
Yakınçağ Türk tarihyazımında uzun zamandır bir Tanzimat hayaleti dolaşıyor. Tanzimat-ı Hayriye nice vakittir kendisini/hüviyetini unutan zihinlerin tahayyüllerinde yaşayan hayaletimsi bir şeydir. Onun hatırlanma ve unutulma arasındaki bu hayaletimsi hâli esasında musallat olduğu zihinlerin/tarihçilerin kendi yarattıkları bir hortlaktır; kendi ideolojik, hissî, geçmiş ve gelecek üzerine var olan kaygılarının ve mevzilenişlerinin ürünü bir hayalet. Mevcudiyet ile nâmevcudiyet arasında müphem bir yere karşılık gelen bu kavram, musallat olduğu zihinlerin geçmiş ve gelecek arasındaki trajik şimdilerine müteveccihtir. Dolaşımda olan hayalet geçmişle ilintili olduğu kadar, şimdi ve gelecekle de alakalıdır. Fakat esas nokta şimdiki zaman aralığında olan tarihçilerin bu karabasanla biteviye karşılaşmalarıdır. Tanzimat hayaletinden bahsetmek, esasında Yakınçağ Türk tarih yazımında veya daha doğru ifadesiyle Yakınçağ Türk tarih yazımını inşa edenlerin zihinlerindeki tarih panteonunda hâlâ ölmesi gereken ölülerin mevcudiyetinden bahsetmek demektir. Ancak bu hayalet öldüğünde Tanzimat’ın hakiki ruhu çağrılabilecek ve böylelikle onun hak ettiği yas tutulabilecektir.
367.50 ₺ -
Emir Abdülkadir El Cezairi
Emir Abdülkadir b. Muhyiddin el-Cezâirî el-Hasenî, 19. yüzyılda yaşamış önemli bir komutan ve devlet adamı, bir sûfî ve mütefekkirdir. Fransızlara karşı cihad ve direniş hareketinin liderliğini üstlenmiş ve on beş yıl kadar süren mücâdele hayatında kırk kadar muhârebeye komuta etmiştir. Yine bu süreçte bağımsız bir devlet kurmuş, ancak gerekli iç ve dış desteği göremediği için daha fazla direnemeyip Fransızlara teslim olmak zorunda kalmıştır. Kâdirî bir ailede yetişmiş; daha gençlik yıllarından itibaren tasavvufî muhitlerde bulunmuş ve Kâdiriyye’nin dışında Nakşibendiyye, Mevleviyye ve Şâzeliyye gibi tarikatlara da intisâb edip icâzete nâil olmuştur. Tasavvufî düşüncenin hemen her meselesinde görüşlerini açıklamış, rûhî ve mânevî tecrübeleriyle meselelere ışık tutmaya çalışmıştır. Bir Ekberî temsilcisi olarak İbnü’l-Arabî’yi şerh edip yorumlamıştır. el-Mevâkıf adlı eseri, onun bu yönünü ortaya koyan önemli bir çalışmadır. Ona göre, tasavvuf yoluna sülûk etmeyen ve tasavvufî hakikatlere nüfûz ederek nefsini tanımayan bir kişinin gerçek ihlâsı elde etmesi mümkün değildir. O kişi isterse insanların en verâ sahibi, en zâhidi, en âbidi, insanlardan kaçma ve uzlete sığınma konusunda en dikkatlisi veya nefsin desîselerini ve ince kusurlarını araştırmada en hassas olanı olsun, Allah’ın rahmetiyle nefsini tanımadıkça gerçek ihlâsa eremez.
202.50 ₺ -
Barbar Modern Medeni
Adab-ı muaşeretten şehir hayatına, mimariden müziğe, mutfak kültüründen uluslararası siyasete kadar her alanda karşımıza çıkan medeniyet, son iki asırdır gündemden düşmeyen ve bir o kadar da örselenen ve tüketilen bir kavram. Savaş çıkartmak isteyenler de barış yapmak isteyenler de aynı kelimenin arkasına sığınıyor. “Medenîleştirme misyonu” adı altında yapılan barbarlıklar, modernitenin karmaşık tarihini yeniden ele almamızı zorunlu kılıyor. Barbarlığın, modernliğin ve medenîliğin aynı anda tecrübe edildiği bir çağda Batı, medeniyet hakkındaki sözünü tüketiyor; İslam dünyası ise söyleyecek sözünü arıyor. Elinizdeki kitap bu arayışın izlerini sürerken akla ve erdeme dayalı bir medeniyetin ancak belli bir varlık tasavvuru, dünya görüşü, bilgi anlayışı ve estetik duyuş ile mümkün olabileceğini savunuyor. “Medenî olmayı ve günümüz medeniyetini evrensel olduğu kadar millî (Türk, Osmanlı, İslam) ve tarihî bir çerçeve içinde, Doğu-Batı kaynaklarına dayanarak, felsefî bir görüş ile inceleyen bu kitap, modernitenin iyi ve kötü her yönünü irdelemiştir. Varlığın değerini vurgulayan bu değerli çalışmayı herkesin okumasını ısrarla tavsiye ederim.”
285.00 ₺ -
Alimler Meclisler Raviler
Klasik dönem İslam dünyasında bir kitap nasıl telif ediliyordu? Yazmak dediğimiz fiil bugün anladığımız şekliyle yazarın tek başına üstlendiği bir iş miydi? Klasik düşüncede metin ve yazar birbirine sıkıca bağlı mıydı, yoksa metnin yazardan bağımsız olarak ihtiyaca ve zamana göre değişmesi de hedeflerden biri miydi? Klasik bir esere yoğunlaşan dikkatli bir okuma bizzat metne değil fakat metnin kenarlarına köşelerine alınmış notların bir başka hikâye anlattığını gösteriyor, bir telif hikâyesini… Âlimler, Meclisler, Râviler, bu sorulardan bazılarını 9./15. asır Memlük’ünün belki de en önde gelen âlimi olan İbn Hacer’in Lisânü’l-Mîzân adlı ansiklopedik eseri çerçevesinde cevaplamayı hedefliyor. Telif zamanından müellifinin vefatına kadar gelişim gösteren bu eser, her biri İbn Hacer’in yakın talebeleri olan beş âlim-müstensihin nüshaları çerçevesinde analize tabi tutuluyor. Böylece yazma eser kültürü bağlamında ilk kez, farklı talebeler tarafından muhtelif zamanlarda kopyalanan ve her biri hocanın kontrolünden geçen nüshalar bir kitabın gelişim seyrini gözlemlemek üzere kullanılıyor ve yazma eserlerin dünyasına, metinlerin canlılığına, hayatlarına dair bir pencere aralanıyor…
189.07 ₺ -
Anadolu Türk Tarihi 1 Büyük Selçuklu Devleti
Kitapları, televizyon programları ve gezileriyle binlerce insana tarihi sevdiren Talha Uğurluel, sürükleyici üslubuyla, seyahatleriyle, fotoğraflarla ve zengin görsel kaynaklarla süslediği bu çalışmasında Büyük Selçukluları anlatıyor! * Türkler tarih sahnesine ne zaman çıktı? * Orta Asya’daki Türkler, İslamiyet’i, kimlerden ve nasıl öğrendi? * Çinliler ve Abbasiler arasındaki mücadelede Türklerin rolü neydi? * Türk tarihinde yaygın olarak kullandığımız “Türkmen” tabirinin Oğuzlarla bir ilgisi var mıydı? * Selçuklular kendilerinden önceki diğer Türk devletleri gibi neden Asya’da kalmadılar? * Selçukluları tam bağımsız hâle getiren Dandanakan Savaşı ve tarihçilerin “Dünyanın Gelini” dediği Rey hakkında bilinmeyenler... * Yıllardır aranan Malazgirt Savaşı alanı ve şehitlerin mezarları… * Bütün bilinmeyenleriyle Türklerin Romalıları ilk kez yendiği Pasinler Savaşı alanı... * Sultan Alparslan’ın kabrinin nerede olduğuna dair son bilgiler ve değerlendirmeler... * Unutulan Türkler: Suriye ve Irak Selçukluları... * Şam ve Kudüs tarihinde Selçukluların rolü... * Selçukluların Altın Çağı: Sultan Melikşah dönemi... * Nizamiye Medreseleri ile başlayan dillere destan eğitim seferberliği... Anadolu Türk Tarihi: Büyük Selçuklu Devleti, tarihseverleri şehir şehir gezdiren yepyeni bir kitap… Eseri okurken Cend’den yola çıkacak, Nişabur’dan Merv’e, İsfahan’dan Rey’e, Ani’den Ahlat’a, Antakya’dan Halep’e, Kudüs’ten Kahire’ye seyahat edeceksiniz. Büyük Selçuklu medeniyetin izini sürerken bir devrin sanatına ve tarihine şahit olacaksınız. Selçuklu’nun sanatına, insanına, ilmine-irfanına, günümüzde bile karanlıkta kalmış hayranlık uyandıran yönlerine çok şaşıracaksınız...
310.25 ₺ -
Payitahtın Kapıları Üç İmparatorluk ve İstanbulun Surları
İstanbul… En çok kuşatılan ve ele geçirilmek için en çok çaba sarf edilen şehir. Üç imparatorluğun başkenti, dünyanın gözbebeği. İstanbul, bu dünyaya düşmüş bir inci tanesi ise etrafını saran surlar onu koruyan istiridye kabuklarıdır. Bu surların önlerine kimler gelmemiştir ki? Boğaz'a köprü kuran Perslerden devasa orduları ile hücum eden Bulgarlara, Roma İmparatoru Septimus Severus’tan kendi dindaşlarına bile acımayan Latinlere kadar bu surların önüne gelenlerin zorladığı kapılar ancak 1453'te açılacaktır. Avrupa Hun İmparatoru Attila'nın önüne kadar gelip gerisin geri döndüğü Altın Kapı'nın Bizans imparatorları için anlamı neydi? İstanbul'un fethine sebep olan, açık unutulan bir kapı mıydı? Osmanlı sultanları kılıç kuşanma merasiminden sonra şehre neden Edirne Kapı'dan girerlerdi? Eğri Kapı'nın adı nereden geliyordu? Kaşıkçı Elması hangi kapının önünde bulundu? Sur dibinde yatan sahabeler kimlerdir? Sarayburnu'ndaki İmparatorluk Sarayı, Theodious surları, V. Leon'un eklemeleri, Haliç'in önem kazanmasıyla büyüyen Blaherna Sarayı, Osmanlı döneminde yapılan eklemeler, yazdırılan kitabeler, sur duvarlarının ve kapılarının mimari detayları… Sanat tarihçi Talha Uğurluel üç imparatorluğun izlerini taşıyan İstanbul sur ve kapılarının incelikle işlenmiş mimari özelliklerinin yanı sıra bu kapıların ardında saklı kalan nice hikâyeyi günümüze taşıyor.
328.50 ₺ -
Göbeklitepe de Gece Yarısı
Binlerce yıl öncesinin sırrı, bugünün en büyük gizemiyle birleşirse ne olur? Göbeklitepe’de işlenen esrarengiz bir cinayet… Çalınan antik bir bıçak… Gizemli rakamlar… Ve tüm bu olayları çözmeye çalışan Harry Potter hayranı bir Gökbilim Profesörü!İstanbul’da sakin bir hayat süren Gökbilim Profesörü Hayri Pıtır, kendini hiç beklemediği bir soruşturmanın merkezinde bulur. Eski dostu Turizm Polisi Zebercet Pirüpak, Göbeklitepe’de gerçekleşen cinayet için Profesör’ün yardımını ister. Gökbilim Profesörü’nün gerçekten de Göbeklitepe’de yaşanan esrarengiz olaylarla bir ilgisi vardır!Göbeklitepe’de Gece Yarısı, polisiye ile tarihi harmanlayan, maceranın eksik olmadığı bir serüven.“Tümüyle bizim topraklardan çıkan, bir solukta okunan çok güzel bir eser. Okumanızı bitirdikten sonra hemen en sevdiğinizle paylaşabileceğiniz, hediye edebileceğiniz, tavsiye edebileceğiniz bu kitap, onların da bu çok güzel satırların arasına dalmanıza duyduğunuz paylaşma isteğinizden kaynaklanacak. Sevgili Kayahan Demir çok başarılı bir yazar olma yolunda. Onunla çağdaş olmak sizleri de farklı kılacak.” -Prof. Dr. A. Talât Saygaç, İstanbul Üniversitesi Astronomi ve Uzay Bilimleri Bölümü Anabilim Dalı Başkanı
240.50 ₺ -
Ben Vincent ve Korkmuyorum
Okul, Vincent için sadece öğrenme yeri değil, bir hayatta kalma savaşı. Ne bir sırdaş ne bir dost… Yalnızlığını sadece hayalindeki dört hayvan arkadaşı ve güvenli limanı olan bakıcısıyla paylaşıyor. Zorbalığın gölgesinde geçen günlerde, Vincent günden güne daha da içine kapanıyor. Ama hayat, bazen en sessiz çocukların bile sesini duyar. Ve bazen bir arkadaşlık, en koyu karanlığı bile aydınlatan bir kıvılcıma dönüşebilir. Vincent’ın yaklaşan okul kampı, korkularını uyandıran büyük bir sınav. Ama bu kez yalnız değil. Belki de korkularla baş etmek her şeyi kontrol etmekten ziyade yanında birinin olmasıyla ilgilidir. “Elim şakağımda yavaşça doğruldum. Çok acıyordu. Konuşamayacak kadar çok. Konuşabilseydim ne söyleyeceğimi bilemezdim. Dilan’a şok içinde baktım. Stephan bana elini uzatınca ben de ona elimi uzattım. Stephan “Dil?” dedi şaşkınlıkla. “Evet?” dedi Dilan. “Sanırım canını acıttın.” Dilan d.nüp bize baktı. “Bırak ya,” dedi. “Ona dokunmayacaksın değil mi? O çocuk pis.” Bunu duyduğumda kafamdaki her şey durdu. Pis. Demek ki benim öyle olduğumu düşünüyordu. Beni pis buluyordu.” Enne Koens’in kucaklayıcı kalemi, kendini yalnız ve çaresiz hisseden çocuklara kendilerini ifade edebilecekleri güvenli bir alan sunuyor.
144.30 ₺ -
Gaslighting
Bu kadar hassas olma. Bir şeyleri kafanda kuruyorsun. Sadece şaka yapıyordum! Onu kastetmedim! Bu cümleler size de tanıdık geliyor mu? Gaslighting, kişinin algılarını, duygularını ve hatıralarını sistemli ve sinsi biçimde sarsarak onu kendi aklından şüphe eder hale getirmektir. Ve bu tesadüf değil; bir iktidar biçimi, bir şiddet yöntemidir. Bu kitap, sizi hem kişisel hem toplumsal düzeyde gerçeklik, güven ve etik üzerine derin bir sorgulamaya davet ediyor. Kate Abramson, gaslighting’i yalın psikolojik tanımların ötesine taşıyor; bu kavramın etik, kişiler arası ve politik boyutlarını gözler önüne seriyor. Günlük hayattan örneklerle beslenen ve güçlü bir felsefi temele dayanan bu çalışma, bireyleri gaslighting’e maruz bırakan etkileşimleri ince bir titizlikle çözümlüyor. “Her yerde karşımıza çıkan ama çoğu zaman yanlış anlaşılan bu terime dair öğretici bir inceleme… Abramson, gaslighting’in güvene nasıl dayandığına dair önemli noktalar ortaya koyuyor ve kitabı, okurları ‘yaşadıkları deneyimleri başkalarının çarpıtmasına izin vermemek için açık ve net bir şekilde ifade etmeye’ teşvik eden umut verici bir notla bitiriyor.” — Publishers Weekly “Gaslighting üzerine hem mikro hem makro düzeyde, yalnızca ne olduğunu değil, ne olmadığını da kapsayan büyüleyici ve özgün bir inceleme.” — Karen R. Koenig, New York Journal of Books “Abramson’ın anlattığı durumlar, iş yerinde ya da ilişkilerde zorbalığa ya da manipülasyona maruz kalmış herkesin içinde yankı bulacak.” — Chris Nancollas, The Tablet
200.75 ₺ -
Kaplumbağa Dolunayı Ciltli Şömizli
Kız ve kaplumbağa bir süre gözlerini birbirlerinden ayırmadılar. Sadece bir bakış değildi aralarındaki. Bir soruydu. Bir canlının başka bir canlıya sorduğu bir soru.“Sana yardım etmemi ister misin?” Kaplumbağa çok yavaş bir hareketle başını öne eğdi. O kadar yavaştı ki Silver bunu hayal ettiğini düşündü hatta. Buna rağmen o da aynı şekilde başını salladı. “Ben korurum onları,” diye fısıldadı kaplumbağaya. “Yumurtalarına göz kulak olurum. Söz veriyorum.” “Dâhiyane bir anlatım, bayıldım!” Emma Carroll, Ödüllü Çocuk Kitapları Yazarı “Kaplumbağa Dolunayı harika bir kitap… Cesaret ve umut dolu.” Abi Elphinstone, Gök Şarkısı’nın Yazarı “Kaplumbağa Dolunayı, Hannah Gold’un şimdiye kadarki en iyi kitabı.” A. F. Steadman, Skandar ve Unicorn Hırsızı’nın Yazarı
244.20 ₺ -
Kaplumbağa Dolunayı
Kız ve kaplumbağa bir süre gözlerini birbirlerinden ayırmadılar. Sadece bir bakış değildi aralarındaki. Bir soruydu. Bir canlının başka bir canlıya sorduğu bir soru.“Sana yardım etmemi ister misin?” Kaplumbağa çok yavaş bir hareketle başını öne eğdi. O kadar yavaştı ki Silver bunu hayal ettiğini düşündü hatta. Buna rağmen o da aynı şekilde başını salladı. “Ben korurum onları,” diye fısıldadı kaplumbağaya. “Yumurtalarına göz kulak olurum. Söz veriyorum.” “Dâhiyane bir anlatım, bayıldım!” Emma Carroll, Ödüllü Çocuk Kitapları Yazarı “Kaplumbağa Dolunayı harika bir kitap… Cesaret ve umut dolu.” Abi Elphinstone, Gök Şarkısı’nın Yazarı “Kaplumbağa Dolunayı, Hannah Gold’un şimdiye kadarki en iyi kitabı.” A. F. Steadman, Skandar ve Unicorn Hırsızı’nın Yazarı
170.20 ₺ -
Hayatın Anlamı ve Amacı
Modern psikolojinin öncülerinden Alfred Adler, kitaplarında Bireysel Psikolojinin temellerini sade ve etkileyici bir dille anlatır. Hayatın Anlamı ve Amacı, sadece bir psikoloji kitabı değil; insan ilişkilerini, toplumsal işbirliği ve uyumu ve kişisel gelişimi anlamak isteyen herkes için bir rehber niteliğindedir. “Hayatın anlamı nedir?” sorusuna verilen onca anlam içerisinde tüm doğru cevaplarda ortak olan ve yanlış cevaplarda eksik kalanın ne olduğuna bakan Adler, kendini tanımak, yaşamına yön vermek ve toplumsal bir varlık olarak anlamlı bir hayat sürmek isteyen herkes için güçlü bir kaynak sunuyor. Adler’in bugün hâlâ geçerliliğini koruyan içgörüleri, okuru kendi yaşamını yeniden sorgulamaya davet ediyor. “Adler’in üstünlük çabası ve yaşam amacı üzerine düşünceleri, logoterapinin temellerini atarken ilham kaynağı oldu. O, bireyin anlam arayışının psikolojideki öncüsüdür.” Viktor Frankl (İnsanın Anlam Arayışı kitabının yazarı) “Adler, bireyin toplumla kurduğu bağa verdiği önemle, modern psikoterapinin en insani yönlerini öne çıkardı.” Rollo May
182.50 ₺ -
Talihsiz Cosima Gerçeğin Peşinde
Cosima nihayet babasına kavuştu. Ancak bu, her şeyin yolunda gideceği anlamına gelmiyordu. Talihsiz Kızlar Evi'nin kötü niyetli yöneticilerinin gerçek yüzünün ortaya çıkmasından beri her şey Cosima için oldukça güzel gidiyordu. Cos, babasına kavuşmuştu ve birlikte geçirdikleri her an âdeta masal gibiydi. Ancak macera Cos'un peşini bırakmıyor. Dünyaca ünlü bir tablo çalındığında gözler önce Cos'un babasına çevrildi. Yeni bulduğu babasını bir daha kaybetmeye niyeti olmayan Cos, babasının masum olduğunu kanıtlamak için her şeyi yapmaya hazır.
185.00 ₺ -
Scala da Korku
“Scala’da Korku”, yalnızca politik bir gerilimle değil, insanların yüzleşmekten kaçındığı bir duyguyla ilgileniyor: belirsizlik. Bir opera gösterisi, sanatla gerçeğin iç içe geçtiği bir paranoyaya dönüşüyor. Zarif maskelerin ardında yükselen korku, zarafetin maskesini düşürüyor. Bu derleme, sıradan anların çatırdayarak olağandışına dönüştüğü öykülerden oluşuyor. Kiminde bir dağa bakmak yasakken, kiminde merdivenlerden yukarıya doğru damlayan bir damlanın sesi paranoyaya dönüşüyor. Bir öyküde, oraya nasıl geldikleri belli olmayan bir oda dolusu elma büyük bir sınav haline gelirken; bir diğerinde, kusursuz ve sorunsuz görünen bir şehre düşen karakter, cennette olduğunu sanarken aslında gerçek cehennemi bulduğunu fark ediyor. İtalyan edebiyatının usta kalemlerinden Dino Buzzati’nin dili okuru hem huzursuz ediyor hem de büyülüyor. Gerilimle felsefeyi, alegorik olanla gündeliği buluşturan her öykü, görünenin ardında saklı bir çatlağı yokluyor. “Gelecek nesillerin asla unutmayacağı isimler vardır şüphesiz. Dino Buzzati de bunlardan biri.” –Jorge Luis Borges
200.75 ₺ -
Bölük Pörçük Yaşamlar
Parçalanan yaşamlar, kesişen yazgılar, geçmişin gölgesinde sonsuz acı ve yarının umudunda küçük mutluluklar… İkinci Dünya Savaşı’yla alt üst olan yaşamlarını, birbirlerine sevgiyle tutunarak yeniden inşa etmeye çalışan insanların hikâyesi. Şair Anne Michaels’ın ilk romanı Bölük Pörçük Yaşamlar, bugüne kadar on dokuz dile çevrildi; aralarında Orange Prize, Guardian Fiction Award ve Lannan Literary Award’un da bulunduğu sekiz ödüle layık görüldü. “Bu olağanüstü güzel kitap, bir dünya… Mucize gibi yaratılmış. Umutsuzu iyileştiriyor, yitikle dans ediyor. Güvenin ve okuyun.” -John Berger “Michaels’ın dili bir akış, bir yarış değil; zamansız gizemlerin içinde ve etrafında, üstü kapalı bir anlatımla geziniyor.” -Time “Batı uygarlığındaki ihtişam ile korku arasında bir diyalog kurmanın vahşi güzelliğine, belki de sadece bir şair cesaret edebilirdi.” -Los Angeles Times Book Review “Bu, harikulade bir roman.” -Guardian
255.50 ₺ -
Sislerin Arasında
Kerem’in basketbol yolculuğu, Bulutlar Dağılırken’in devam romanı Sislerin Arasında’da devam ediyor. Kerem’in tek arzusu, basketbol sahasında kendini kanıtlamak ve Mavi Yıldız seçmelerine katılmaktır. Ancak yolculuğu, yalnızca fiziksel değil, duygusal bir mücadeleye evrilir. Antrenmana yetişmeye çalıştığını gördüğü yoğun ve gerçekçi bir kâbus, onun iç dünyasındaki kaygıların sembolüne dönüşür: sise. Bu sisin içinde kaybolmak, kendi benliğini, cesaretini ve yönünü yitirme korkusudur. Arkadaşlarıyla yaşadığı çatışmalar, dışlanma hissi, ailesinin desteği ve yol göstericiliği, Kerem’in dönüşümünü derinleştirir. Sislerin Arasında, başarının sadece kazanmaktan ibaret olmadığını; düşüp yeniden kalkabilmenin, yolunu kaybedip yeniden bulmanın asıl zafer olduğunu gösteriyor ve okura içsel gücün ve azmin önemini hatırlatıyor.
129.50 ₺ -
Ağaç Masa Kitap
Bir on bir, diğeri seksen sekiz yaşında olan iki Sophie çok yakın arkadaştır. Büyük Sophie’nin hafızası zayıflayınca, küçük Sophie, ona yardım etmek için çabalar çünkü oğlunun gelip de büyük Sophie’yi götürmesini istemez. Bu süreçte Sophieler, birbirlerine daha sıkı bağlanırlar.İki kez Newbery Madalyası’nı kazanmış Lois Lowry’nin yeni kitabı Ağaç. Masa. Kitap., iki Sophie’nin şaşırtıcı ve iç ısıtan dostluğunu anlatıyor.
103.60 ₺