-
İlaç Bitkiler
İlaç bitkilerinin birçoğu, insanoğlunun var olduğu günden günümüze kadar bilinmekte ve çeşitli hastalıklarda kullanılmaktadır. Her hastanın tek dileği vardır oda sağlığına kavuşmasıdır ve her hastalığın doğada ilacı bulunmaktadır. Hastaianiidiğı zaman mutlaka çok değerli hekimlerimize müracaat edilmeli. Hastalar, hastalığı ile ilgiii olan ilaç bitkilerini hekimlerin tavsiyesi ile kullanmalıdır. Bilinçsiz kullanmak bir fayda vermez. Günümüzde dünya sağlık adamlarının hepsi kimyasal ilaçlardan imkan dahilînde kullanmamaya çalışırlar. Çünkü kimyasal ilaçların birçok organımıza zararlı olduğu saptanmıştır.Tıbbi bitkiler ile tedavi (fitoterapi); tam ve yarı sentetik kimyasal bileşiklerin tedavi alanında kazandıkları büyük başarılarına rağmen, bazı hastalıkların tedavisinde kullanılan önemli bir yöntemdir.Tıbbi bitkilere olan ilginin artışındaki başlıca sebepler;Yeterli düzeyde kimya endüstrisine sahip olmayan ülkeler, doğal yayılış gösteren bitkilerden faydalanarak kolay ve ucuz bir tedavi olanağı elde ederler.Tedaviye yeni sokulan sentetik bileşiklerin bazılarının tehlikeli boyuttaki yan etkileri ancak kullanıldıktan sonra anlaşılmakta ve bu durumda onarılması olanaksız zararlara neden olabilir. Bitkisel droglar ise uzun bir zamandan beri tedavide kullanıldığı için yan etkileri bilinmektedir.Floramızda bulunan 10.000 civarında doğal bitkinin, % 30 undan fazlası tıpta belli olan ve kullanılan bitkilerdir. Son zamanlar memleketimizde de bilim adamlarını ve hekimlerimizde ilaç bitkileriyle ilgilenmeye başlamışlar. Değerli ve çok zengin floramızın ilaç bitkileri ile zenginliğini dikkate alarak bazı ilaç bitkileri hakkında kısa bilgiler vermeye çalıştım. Eminim ki, memleketimizin bilim adamları ve hekimleri zenginliğimizden faydalanarak ilaç sanayisinde kullanılabilecek yeni bitkiler inceleyerek öğrenecek ve insanlarımızın yararına sunacaklardır. ...
24.12 ₺ -
Hz Ömer Hak ve Adalet Güneşi
HAK VE ADÂLET GÜNEŞİ HZ. ÖMER Cennet ehline ışık, canlara candır Ömer, Ufkunda güneş batmaz, hepten imandır Ömer Vefâ bağının gülü ve safanın engini, Hakla bâtılı ayırt eden Sultândır Ömer!... Bu kitabı okurken Hz. Ömeri yaşayacaksınız... Hz. Ömeri bütün yönleriyle bu eserde bulacaksınız...
138.00 ₺ -
Hz Osman Haya ve Edep İncisi
Evet kocaman bir kitap için belki iki söz yazmak mümkündür amma, Hazret-i Osman’ı (Radıyallahu Anh) bir söze veya bir kitaba sığıştırmak zannedildiği kadar mümkün değildir. Mümkün değildir deyip bırakmak üstün insanların hayatına perde çekip onları kimseye göstermemek mânasına geleceğinden, Muhterem M. Necati Bursalı hocamı bu çalışmalarından dolayı takdir eder ve bu kitabın bana olduğu kadar herkese faydalı olacağını belirtmek isterim. Kimlerin hayatı okunmuyor ki? Bir gün kitapçı vitrinlerini dolaşınız. “Bu adamların hayatını ne diye yazmışlar?” diyeceksiniz. Sonra düşüneceksiniz: “Yazıldı diyelim, neden ve niçin okuyorlar?” Bu soruların cevabını bulsak bile, anlayamayacağız, biraz daha kafamızı zorlarsak: “Kötünün reklâmını yapan kötüler bunlar!” demekten kendimizi alamayacağız. Böylelerini kendileriyle baş başa bırakıp; biz, İslâmiyeti anlamış ve yaşamış olanlardan Hazret-i Osman (Radıyallahu Anh)’ın hayatını okuyup, üstün insan, iyi bir Müslüman olmasının sırlarını bulmaya, bulmuş isek, onları daha iyi anlamaya çalışalım. Uzun lafın kısası: Peygamber Efendimiz, cahiliyet devri insanlarını ele aldı, onları en iyi, en ilmi ve en medenî duruma getirdi. Bugünün Müslümanları aynı şeyi yapmakla vazifeli değil mi? Peygamber güneşinden bir yıldız: Hazret-i Osman!.. İster güneşe koş, gece gündüz yap; istersen bu kutup yıldızına bak, istikametini tayin et!.. HAYÂ VE EDEP İNCİSİ HZ. OSMAN Allah'ın Resûlü dediler ki: "Kardeşim Osman'ı kucakladım. Kimin bir kardeşi varsa, onu kucaklasın" Ve yine dediler ki: "Gökte Melekler bile Osman'ın hayâsına bakar da utanırlar!" Hilm, hayâ, edep, yumuşaklık ve âhlak âbidesi. Hz. Osmanın hayatı... Gönülleri tutşturacak, gözleri ağlatacak, kalpleri inceltecek bir kitap... Yayınevimiz böyle bir eseri sunmakla övünmektedir.
108.00 ₺ -
Hz Bilali Habeşi
PEYGAMBER BÜLBÜLÜ HZ. BİLÂL-İ HABEŞÎ Dünyayı İslam'a ezanla davet eden muhteşem mazlum... Kainatta ilk defa "Ezan-ı Muhehammedi'yi" O okudu. Yüzlerce sopanın altında inim inim inlerken bile "Allahü Ekber !" diye haykıran bu abide insanı yakından tanımak isteyenler için bu kitap hazırlandı... Bu kıymetli eseri okurken Hazret-i Bilal'in insanlık dünyasındaki izlerini bulup o izleri takip edeceksiniz... fâkı inletiyor ilâhi, ismin nâmın, Bu ezanlar ki elbet temelidir İslâm’ın. Nice yüz bin minareden revân olur göklere Kalb-i zemin titreşir, vahdetin iner yere. Vecde gelir bu sesle: Dağlar, taşlar, denizler; Şevk ile Arşa kadar artık yükseleyim, der! Cihan başka cihandır, yerde gökte her varlık, Rabbı tesbih ederler huzur içinde artık. Olur bütün gönüller gündüzler gibi aydın, Başlar dillerde tevhîd, başlar kalblerde yâdın. Kavuşur bütün âlem ebedî fecirlere, Binbir güneşler doğar o anda gönüllere. Artık hayat başkadır: Al, yeşil, mâvi, mâvi, Bir âlem yaşar kalbler Cennetlere müsavi. Diner cümle âşıkın bütün feryâdı, âhı, Seyre dalar gözleri, görür Cemalullah’ı. Kalbler Allah’a döner, öyle sevinç başlar ki, Mest olur bütün canlar kendinden geçer sanki. Nûr yağar gök kubbeden o anda kucak kucak, “Allah” der bütün zerre: Ne varsa büyük, ufak.
90.00 ₺ -
Hüzün Adrese Gelir
Hüzün, anlatılmaz bir tadın adıdır Anadolu'da. Biber acısı gibi... Yakan, sızlatan, terleten; sonra da özge bir lezzet, garip bir rahatlık veren... "Melal" ve "hüzün" her dem "âşinâ" olduğumuz iki özel duygudur. Bir şahin pençesi gibi oyar içimizi sevgilinin mahzun bakışı. "Melali bilmeyen nesle âşinâ değiliz" der Yahya Kemal. Öylesine ruhumuza işlemiştir hüzün ve melal nesiller boyu... Bakışlarımız hüzünlü, türkülerimiz hüzünlü, öykülerimiz hüzünlüdür... Okuyan hüzünlüdür, yazan hüzünlüdür; bağlama hüzünlüdür, ozan hüzünlüdür; bahar hüzünlüdür, hazan hüzünlüdür... Ezelîdir hüzne aşinalığımız bizim... "Bir seher vaktinde indim bağlara/ Öter şeyda bülbül gül yâreleNİR..." (Âşık Daimi) Dedim ki bülbül-i şeydaya; "Hazır rastlamışken sana, şöyle hüzünle bir çile ki, melali anlayıp mahzun olalım..." Güldü bülbül-i şeyda. Gülüşü hüzünlüydü... "Yetmez mi musâb olduğun bunca devâhi?" dedi. "Neşeyi koydunsa bul, sevinç sahrada serap... Yürü git işine bre akılsız adam! Hüzün adrese gelir..." Önsöz Sadettin KAPLAN 1944 yılında Ağrı'nın Patnos İlçesinde dünyaya gelen Sadettin Kaplan, İlk öğrenimini doğduğu ilçede, orta öğrenimini ise parasız yatılı olarak Erzurum Lisesi'nde tamamladıktan sonra, 1964 yılında girdiği Astsubay okulundan 1966 yılında mezun oldu. Jandarma teşkilatında yurdun muhtelif il ve ilçelerinde 20 yıl hizmetten sonra, 1986 yılında kendi isteğiyle emekliye ayrılan yazar; bu tarihten itibaren profesyonel olarak yazmaya başladı. Muhtelif gazete ve dergilerde şiir ve hikayeleri yayınlandı. (Hareket, Boğaziçi, Ece, Çığır, Kültür ve Sanat, Size, Türk Edebiyatı bu dergilerden bazılarıdır.] Sadettin Kaplan, edebiyatın hemen her türünde yazan ve eser veren bir yazardır. Tiyatro, senaryo, radyo oyunları televizyonlarda ve radyolarda kullanılmaktadır. Sadettin Kaplan'ın yayınlanmış eserlerinden bazıları şunlardır: Roman: Kara Kasırga, Şahidim Kılıcımdır, Uçurumun Çağrısı, İğde Dalı, Anatolia'nın Etekleri, Dağların Türküsü, Bir Demet Leyla, Unutulmayan Sevdalar (Kerem ile Aslı, Leyla ile Mecnun, Garip ile Senem, Asuman ile Zeycan, Arzu ile Kamber, Hurşit ile Mihrimah, Elif ile Mahmut] Hikaye: Yunus Meltemi, Sığ Sular, Camda Sinek Ezmek... Masal: Heybe Deneme: Zamanın Zembereği, At Nalında Diş Yarası, Ölüler de Öldürülür... İnceleme: Beş Sair, Şiirin Kanadında, Şiirin Sultanları. Şiir: Ferman, Sular Susadıkça, Gönül Cemresi, Gülendam, Esintiler, Düş Bedestânı... Dini Eser: Gençler İçin Peygamberler Tarihi (10 kitap) 80 civarında da çocuklara yönelik kitapları bunların dışındadır. Serbest yazar olarak yazı hayatını sürdürmekte olan yazar, İlesam, Mesam, Yazarlar Birliği, Yazarlar Sendikası ve Birsad üyesidir. Çevre, Kültür ve Devlet Bakanlıklarıyla muhtelif kurumlardan ödülleri bulunmaktadır.
72.00 ₺ -
Helaller ve Haramlar
İmam Gazali "Helaller ve Haramlar" eserinde dinimizin günlük yaşam içinde uygulamamız gereken kurallarını incelikli ve detaylı bir biçimde bize anlatıyor. Kitabın birinci bölümünde; helali aramanın önemi ve değerleri, fazileti, haramın kötülüğü, helal ve haramın dereceleri anlatılıyor. İkinci bölümünde; şüphelilerin mertebeleri, bunların kaynağı, haram ile helalden bunların ayır edilmesi irdeleniyor. Üçüncü bölümünde; araştırma, sorgulama, bunların üzerine gitme ve ihmal durumlarının incelenmeleri aynı zamanda bunların helal ve haram sanılma nedenleri araştırılıyor. Dördüncü bölümünde; tövbekar olan kimsenin yapmış olduğu mali zulümlerden arınma mselesi inceleniyor. Beşinci bölümünde devlet büyüklerinin verdikleri maaşlar, hediyeler bunların helal ve haram olma sınırları tartışılıyor. Altıncı bölümünde; devlet büyükleriyle birlikte bulunmak, onlarla oturup kalkmanın kişi üzerindeki etkileri ve hükümleri inceleniyor. Yedinci bölüm olan son bölümde ise; farklı meseleler ve çözümlerine yer veriliyor.
120.00 ₺ -
Hac ve Umre Rehberi
Hacca gitmek için hazırlık yapan kardeşlerimize tavsiyelerle yolculuk esnasında okunacak dualar ve ziyaret adabından bahisler diğer ziyaret yerleri nerelerdir. Hepsini bulacaksınız.
24.00 ₺ -
Gelin Kaynana İlişkileri
Bu kitap, Müslüman Türk aile yapısı içindeki iki önemli bireyin, yani "Gelin ve Kaynana" ilişkilerinin hoşgörülü ve düzeyli, sağlıklı, sıcak ve düzeyli yürütülebilmesi adına her iki tarafa da tavsiyeler sunmakta, İslâm dininin emir ve yasaklarından yola çıkılarak bireyleri ikili ilişkiler konusunda aydınlatmaktadır.
96.00 ₺ -
Büyük Rüya Tabirleri Ansiklopedisi 2. Hamur
Peygamber Efendimiz (s.a.v) buyuruyor ki : "- Sizden biriniz hoşuna gidecek bir rüya görürse bu rüya Allah'dandır. Onun için Allah Teâlâya hamd etsin ve onu söylesin." "- Beni rüyada gören kimse, uyanık iken de görecektir veya görmüş gibidir. Zira şeytan benim sûretime giremez." "- Mü'min bir kulun müjdesi, Sâlih rüyalardır." O halde rüyalarımızın gerçekleşmesini istiyorsak, doğru sözlü olmalıyız. Günahtan, haramdan, yalan ve gıybetten ve yüce dinimizin menettiği şeylerden uzak durmalıyız. Kişi Salih olursa, rüyası da Salih olur. İyi rüyalar... Nablusi, İbn-i Sîrîn ve Seyyid Süleyman'dan derlenen M.Necati Bursalı tarafınan hazırlanmıştır.
42.00 ₺ -
Başarılı ve Sağlıklı Çocuk Yetiştirmek
Hayat bir denge işi ... Bedenle ruhun, kalple vicdanın, başarıyla mutluluğun dengesini kurmak, kurabilmek önemli... Başarı ve sağlık, hepimize, ve en önce çocuklarımıza gerekli... Çünkü bugünün başarılı ve sağlıklı çocukları, yarının daha başarılı ve gürbüz kuşaklarının anneleri ve babaları olacak. Bu kitap, işte bunu anlatıyor.
108.00 ₺ -
Anne Baba Hakları Evlatlık Görevleri
Hayatın özünde kadın ve erkek, kadın ve erkeğin özünde ise "Anne ve Babalık" saklıdır. Bu kitap, çocukların anne ve babalarına karşı yükümlü oldukları, değerlendirmekte, tavsiye niteliğindeki uyarılarla her iki tarafa da yol göstermektedir.
66.00 ₺ -
Ailede Çocuk Terbiyesi
"Her sonuç başlangıcın içindedir. Boş bardağı hiçbir damla taşıramaz" Çocuklar ; hayatımızın dünyamızın yarınları... Ve tıpkı, bir teyp gibiler... Ne koyarsak onu çalıyorlar! Yarın güzel şeyler istiyorsak, bu günden dikkat etmeliyiz. Aile, işte bu yüzden önemli. Çocuklar, görerek büyüyorlar. Bize, anne ve babaya bakarak gelişiyorlar. "Kimse çıkmaz çocukluğundan dışarı" diyor şair. Çocukluğun 'büyüklğe' etkisini anlatıyor.
114.00 ₺ -
Açıklamalı Rüya Tabirleri
"Her insan hayatının bir bölümü rüya âleminde geçirir. Bilginler tarafından hâlâ bir araştırma konusu olan rüyanın günlük hayatımızda büyük bir rol oynadığı kuşkusuz bir gerçektir. Rüyanın etrafını saran sırlara ve muammalara rağmen, güvenilir kaynaklardan alınan delillere ve örneklere göre doğrudan doğruya bize yöneltilmiş bir uyarı, veyahut gelecek bir haberin müjdesi ya da çekilecek bir ızdırabın karşılanacak bir tehlikenin işaretidir. Bazı insanlar, rüyanın insan psikolojisinde doğurduğu, bir takım şüphelerden olduğuna inanırllar. Fakat bu şüphesiz yanlış bir inanıştır. İnsan uyuduğu zaman cesedin bağlarından kurtulan ruh büyük bir rol oynamaktadır. Rüyalar, uyuyan adamın düşünce ve tasarılarıdır. Onun için her rüyanın kendine has manası vardır..." Tatlı rüyaları yorumlamak için eşsiz bir rüya tabiri kitap.
48.00 ₺ -
Bir Çığır Öyküsü
Şule Yüksel Şenler, bu toprağın bağrından çıkmış ve pek çok konuda ilkleri yaşamış, bir "örnek" isim. 60’lı yılların Türkiyesinde toplum bir kadının -genç kızın- başörtülü gazetecilik yaptığına, yurt çapında seri konferanslar verdiğine şahitlik ediyor, başörtülü kadının ilk mahkemesini ve ilk mahkûmiyetini şaşkınlıkla izliyordu. Kâh hüzün ve acıyla, kâh sevinç ve coşkuyla Şule Yüksel şahsında satır satır bir çığır öyküsü yazılıyordu... Demet Tezcan’ın hazırladığı bu biyografi eser sadece Şule Yüksel Şenler’in hayat hikâyesinden ibaret kalmıyor. Bizlere bütün bir yakın tarihimizin sosyal ve siyasî hadiselerini de onun gözünden tekrar okutuyor. Kırk yıl önceki süreçte o günün toplumunun bakış açısı, içinde yaşadığı tartışmalar, değişimi, dönüşümü.. Bir toplumun acısıyla tatlısıyla kendi gerçekliği içinde yeniden inşası.. Bu sürede kadın üzerinden dindarlaşma, kadın üzerinden modernleşme tartışmaları yaşanıyordu. Bu tartışmaların, plan ve projelerin odağındaki kadına bakış, kadınla toplumun şekillenmesi, kadın odaklı girişimler yön buluyordu. Demet Tezcan fırtınalar estiren bir hayatın ancak paylaşılabilecek kadarına ışık tutmuştur. Hayat boyu yapılmış yüzlerce röportajın sora sora bitiremediği eşsiz bir hayatı, tek kitaba sığdırmak elbette mümkün değil. Kimi şeyler mutlaka yazılmalıydı, kimileri de ne kadar ilginç yahut ne kadar önemi haiz olursa olsun yazılmadan, sadece şahitliği yapılmış olarak kalmalıydı..
7.50 ₺ -
Ayın Aynasında
“Atın önüne it, itin önüne ot fırlatır gibi atın, ki geçimsizlik mevzuu daima bulunsun ve sürüler yesin birbirini… Yepyeni âletler icad edip İbrahim’i ateşe, Nuh’u denize, Mustafa’yı ırmağa atın! Ya yanar, ya pişer, ya yeniden dökülmek için erir: İnsanoğlunu zorla medeniyet fırınına atın! Âdemoğlunu bir kızıl cennete atmayı düşünüyorsanız bundan daha âlâsı vardır: Cehenneme atın! Tuz attınız, olmadı; biber attınız, olmadı. Bu aşın bir eksiği kaldı. Zehir… Hadi, durmayın, onu da atın!”
142.50 ₺ -
Çanakkale Mahşeri
Türk milleti, beş kıtanın Çanakkale Boğazı’nın iki yakasına sıkışan kaderini yorgun omuzlarından beklenmeyen bir metanetle taşıdı. Dünya tarihinin en zorlu çarpışmaları, en kanlı boğuşmaları yaşandı. Müttefikler Osmanlı’nın “boğaz”ına yapışarak savaşı bir an önce bitiremeyeceklerini anladılar. Birinci Cihan Harbi’ne kadar girdiği topraklardan çıkarılması mümkün olmayan Rus devleti, kâğıttan bir kaplan, mukavvadan bir dev haline geldi. Üzerinde güneş batmayan imparatorluğun ışıkları Çanakkale’nin boz kayaları tarafından emildi. “Çanakkale Mahşeri”, Çanakkale romanlarının atası ve Çanakkale davasının günümüzdeki banisidir.
187.50 ₺ -
Toprak Ana
Erkekleri askere alınan köylerde geride kalanların çektiği sıkıntılar etkileyici bir üslupla anlatılır. Eldeki yetersiz yiyeceğin muhtaç olandan başlanarak dağıtılması, dört gözle beklenen hasat zamanları, umutların hasat zamanına ertelenmesi, savaş yüzünden ürünün hemen hepsinin merkezden istenmesi, boşa çıkan umutlar, yine açlık, sefalet, bir yandan cepheden gelen ölüm haberleri, umutsuz bekleyişler, savaşın uzun sürmesi üzerine aşağı çekilen cepheye çağrılma yaşı, yine gidenler, ayrılıklar, gözyaşları... Yani tek kelimeyle ve bütün zulmetiyle; savaş.
45.00 ₺ -
Osmanlı Tarihi
“Ziya Nur bu çalışmasıyla, aynı zamanda Hammer ve Ahmed Cevdet Paşa tarafından yazılan Osmanlı Tarihi’ni tamamlamıştır. Tarihçilik bakımından geçen yüzyılda Ahmed Cevdet Paşa ne ise bu yüzyılda Ziya Nur odur.” Mehmed Niyazi “Osmanlı’nın ortaya çıkışı, sonraki gelişme ve etkileriyle, tarihin en büyük olaylarından sayılır. Ona karşı çıkan batı Hıristiyan orduları, haçlı orduları şeklindedir. Buna karşılık, İslam âleminin gözü ve gönlü de Osmanlılarla beraberdir. Hatta Osmanlılar, bu âlemden maddî ve manevi destek almaktadırlar. Yani bütün dünyanın, İslam-doğu ve Hıristiyan-batının gözü ve gönlü, Osmanlıların lehinde ve aleyhinde olmak üzere ikiye ayrılmıştır. Bu sebeple, Osmanlı Devleti, mahiyeti, icraatı ve fetihleri ile bütün dünyanın dikkatlerini üzerine çekmiştir.” “Birkaç nesil içinde bu devlet, İstanbul’u ele geçirerek Roma’nın varisi olmuş, üç yüz yıl, karşı konulmaz ve tarihte hiç görülmemiş, benzeri olmayan bir askerî kudret olarak yaşamıştır. Bu arada, Yavuz Sultan Selim ile, İslam liderliği, yani Hilafet dahi, Osmanlı Hanedanı’na emanet edilmiştir. Böylece Osmanlı Padişahları, Sultan-ı İklîm-i Rûm, Halife-i Müslimîn ve Hakan-ı Berreyn ve Bahreyn olarak koskoca bir cihana hükmetmişlerdir.” “Osmanlı Devleti, kudret itibariyle bugüne kadar tarihin kaydettiği en büyük devlettir. Bu açıdan, Roma’dan da, İngiltere İmparatorluğu’ndan da çok üstündür. Hükmettiği toprakların büyüklüğü bakımından ise, Cengizoğulları Devleti’nden sonra gelmektedir. Kudretinin büyüklüğü, bu kudretin tarih içindeki devamı ve devletin idare ettiği kavimler bakımından görünüşü ile bunların hiç birisiyle kıyaslanamayacak kadar azim bir kuruluş mahiyetinde….” “Osmanlı Devleti, dünyada hiçbir kuvvet tarafından değiştirilemeyen ezelî ve ebedî hukuk prensiplerine bağlıdır. Başta Hanedan olmak üzere, bütün insanların devlete bir can borcu vardır. Bu borcu hükümdarlar dâhil bütün tebaa tereddütsüz ödüyorlar. Osmanlı tarihinde, padişahların, vezirlerin ve devlet adamlarının tavır ve hareketlerinin hayranlık uyandırmaması mümkün değildir. Onlar, devletle o kadar haşır neşir olmuşlar, onu o kadar mukaddes görmüşlerdir ki, onların bu hallerini ancak tasavvuftaki “fenâ fillah” tabirine benzeyen “fena fi’d-devlet ve millet” tabiriyle izah etmek mümkündür. Devlete ne kadar canla başla hizmet ederlerse, o yolda ne kadar fedakârlık ederlerse, ilahî rızaya o kadar fazla nâil olacaklarına inanıyorlardı.” “Eski Osmanlı düzeni ve eğitimi, toplumun en aşağısında da olsa, üstün yetenekleri daima yukarıya, en yukarıya iten bir mekanizmaya sahiptir. Böyle bir toplumda halk ve yöneticiler çelişkisi zaten olamaz, sınıf çelişkisi ise görülmemektedir. Aristokrasi Osmanlı’ya tamamen yabancıdır. Hânedanı için bile aristokrattır demek mümkün değildir.” “Şu açıktır ki Tuna’dan Yemen’e, Cezayir’den Bosna’ya kadar uzanan sahada sükûnu ve huzuru temin eden bir kavmin ve idarenin yokluğu kendisini hissettirmektedir. Tarihçinin dediği vakit gelmiş, Avrupa, Asya ve Afrika’daki Osmanlı’dan 20’ye yakın küçük devlet çıkmıştır. 50-60 yıldan beri dünya, bu devletin parçalanışından doğan problemlerle meşguldür.” “Bizim aydınımızın geçmişimize bakışı şöyledir: ‘Astığı astık, kestiği kestik bir padişah; keyfî bir idare, yolsuzluk, rüşvetle hemhâl olmuş yöneticiler, zulüm altında kalmış bir halk…vs…’ Dışişleri, maliyesi, askeriyesi, mülkiyesi, adliyesi ile maddî ve manevi nüfuza sahip, an’anevi hükümranlığın etrafında çok mükemmel bir devlet makinesiyle karşılaşırız. Onların anladıkları ve iddia ettikleri tarzda bir keyfî devlet, 600 yıl değil 60 yıl devam eder mi?” *** İk iki cildinde Osmanlı’nın 500 yıllık klasik dönem siyasi tarihini ve devlet anlayışını ele alan eserin, geriye kalan dört cildi ise, en muhataralı tarihî hadiselerle ( Yeniçeriliğin kaldırılması, Islahat, Tanzimat, Birinci ve İkinci Meşrutiyetler, 31 Mart hadisesi, Sultan Abdülaziz’in katli ve Sultan Hamid’in iktidar dönemi ve hal’i, 93 Harbi, Balkan ve Trablusgarp harpleri, İttihat Terakki dönemi, Ermeni ve diğer ayrılıkçı faaliyetler ve Cihan harbine girişimizle) ilgili olan ve hepsi de bugüne yansıyan problemler halinde bulunan olaylar hakkında genişliğine ve derinliğine anlatım ve değerlendirmelerde bulunulmaktadır. Bu açıdan Osmanlı Tarihi’nin bilhassa son dört cildi, orijinal bir tarih çalışması olarak değerlendirilebilir. Fikir açıcı, ufuk açıcı bir eserdir.
750.00 ₺ -
Büyük Osmanlı Tarihi
On ciltten mürekkep olan eserin ilk beş cildi siyasi tarihi, son beş cildi Osmanlı dönemi Türk medeniyeti tarihini içerir. Modern bir tarih anlayışıyla kaleme alınmış ilk büyük Osmanlı Tarihidir. “Doğrusunu söylemek gerekirse bugüne kadar Türk Tarihi daha ne yazılmış ne de değerlendirilmiştir.” “Türk Tarihi çağdaş tarih ilminin geri kalmış dallarındandır. Bunun sebeplerinden biri, Türklerin çok geniş coğrafya alanlarında yaşamaları, Atlas Okyanusu ile Büyük Okyanus, Kuzey Buz Denizi ile Hind Okyanusu arasında büyük devletler kurmaları, her milletle çok yakından temasları olmasıdır. Böylece Türk tarihinin kaynakları, çok çeşitli dillerde ve dağınık durumdadır. Türk tarih incelemelerinin geri kalmasının diğer bir önemli sebebi, modern tarihçiliğin ve tarih metodunun Türkiye’de pek yakın bir geçmişinin olmasıdır. Batılı manada tarihçilerimiz geç yetişmiştir ve yetişenler de, Avrupa’daki meslektaşlarının araştırma imkânlarının önemli bir kısmından mahrumdur.” “Tarihe içinden bakmak, yani ele alınan devrin şahıslarıyla haşır neşir olmak, devrin toplumunun bütün problemlerini, dünyanın o çağdaki bütün akım ve eğilimlerini bilmek, tarihçi için kâfi değildir. Ele alınan konuya tabir caizse, bir de yüksekten, zirveden bakmak lazımdır. Ancak zirve noktasından çevre üç yüz altmış derecelik bir görüşle görülebilir. Nihayet değer hükümlerinin o çağlara, o çağlardaki insanlığın durumuna göre verilmesi icap eder. Bu ölçüyü bulamayan tarihçi gerçek bir tarihçi değildir.” “Bir tarihçinin bilgisi ile irfanını birleştirmesi gerekir. Bilgisinin yanında vicdanı ile de başbaşa olmayan bir tarihçi milletine olduğu kadar insanlığa da ihanet etmiştir. “Bugünü anlamak, gelecek için hazırlanabilmek için, sağlam ve doğru bir tarih bilgisi şarttır. Başarılı ve büyük devlet adamları, iyi tarih bilen adamlardır. Hareket edilen nokta bilinmeksizin, yönelecek hedefi bulmanın imkânı yoktur. Bugün gelişmiş ülke diye anılan ve 160 dünya devleti arasında sayıları hiçbir zaman yirmi, yirmi beşi geçmeyen devletlerde tarih ilmi son derece ilerlemiştir. Bu milletler tarihlerini en ince teferruatına kadar incelemişler, bütün tarih kaynaklarını yayınlamışlar, ilmî eserlerin bile halka mahsus baskılarını yapmışlardır. Netice itibariyle bu milletlerde çok canlı bir tarih şuuru teşekkül etmiştir. Bu milletler sadece kendi tarihlerini değil cihan tarihini de aynı hassasiyet ve dikkatle incelemektedirler.” “… Binaenaleyh tarih ilmi, insan cemiyetlerinin hayatında, belki ilk bakışta farkına varılamayan, önemli bir rol oynamaktadır.” “Bir milletin tarihini en çok ve layıkıyla o milletin bilginleri inceler. Bu bütün milletler için böyledir. Onun için, Batı’da birçok Türk Tarihi uzmanı olmasına rağmen, asıl büyük iş, Türk tarihçilerine düşmektedir.” Büyük Osmanlı Tarihi, “asıl büyük işi” tek başına üstlenmiş, kitapları tarihin kendisi tarafından yazılan bir tarihçinin çığır açan eseridir.
1125.00 ₺ -
Yalnızlar
Yazarın ilk eserim dediği “Akümülatörlü Radyo” adlı tiyatro oyununun romana dönüşmüş halidir. “Altın çağında, gençliğinde çektiği yoklukların bir toplum düşmanlığına dönüşmesini önleyen, ama iyi niyetlerinin tepkilerini sertlikten kurtaramayan Doktor Rıza… Onun ölümle karşı karşıya getirip hayata yeniden kazandırdığı genç kız: tek umudun ayakta tuttuğu Şükriye… Mutluluğun bir ameleliği olduğunu kavrayamayan Hürrem ile Murat! Kalbi sevgi ile dolu ama bütün sevgilerin ve sorumlulukların kaçağı, yenik Hüseyin bey!”
142.50 ₺ -
Mahşer
Çanakkale’den harp yorgunu bir gazi olarak İstanbul’a dönen Nihad’ın hayata dönüş yolunda karşılaştığı engeller ve yaşadığı hayal kırıklıkları… Vapurdan inerken duyduğu özlemin uğruna savaştığı değerlerin ayaklar altına alındığını gördükçe nefrete dönüşmesi… Fedakârlık, fazilet ve saadet gibi kavramların içinin nasıl boşaldığını idrak edecek, güvenin yerini korkuya bırakmasına şahit olacaksınız.
142.50 ₺ -
Osmancık
"Osmanlı'nın sırrı nedir" sorusunun cevabını arayan yazarın Osmanlı kuruluş döneminin dinamiklerini ve felsefesini bugünkü dille inşa ettiği romandır. Duvarları süsleyen "Ey Osmancık; beğsin. Bundan sonra öfke bize, uysallık sana; güceniklik bize, gönül alma sana; suçlama bizde, katlanma sende; bundan böyle, yanılgı bize, hoş görmek sana; aciz bize, yardım sana; geçimsizlikler, uyuşmazlıklar, anlaşmazlıklar, çatışmalar bize, adalet sana; kötü göz bize, şom ağız bize, haksız yorum bize, bağışlama sana. Ey Osmancık bundan böyle, bölmek bize, bütünlemek sana; üşengenlik bize, gayret sana; uyuşukluk bize, rahat bize, uyarmak şevklendirmek, gayretlendirmek sana" gibi sözler bu kitabın eseridir.
146.25 ₺ -
Şimşek
Peyami’nin ilk romanı… "Hiç kimse bir Şimşek aydınlığı gördükçe Pervin'in niçin haykırdığını, niçin saçını başını yolduğunu, kendini yerlere attığını, niçin kafasını taşlara vurduğunu, niçin tepindiğini anlamıyor, çünkü bu anda hastanın gözleri önüne gelen manzarayı bilmiyor, bu onlar için ebedî meçhuldür, bunu yalnız biz, bu haileyi en yakından, bu haileyi içinden seyredenler, bunu yalnız biz biliyoruz." Biz; yani bu romanı okuyanlar
142.50 ₺ -
Siyah Kehribar
Yazarın ilk romanıdır. Türkiye’yi ve Türk insanını çok iyi tanıdığını sonraki kitaplarında ispat eden yazar bu kitabında sadece “insan”ı ele alır. Kitabın ilk baskısının önsözünde Mümtaz Turhan şöyle der: “Tarık Buğra’nın burada iddiasız görünüşüne rağmen büyük bir tezi, “Yirminci asrın hüznü” dediğimiz hastalığı, ele aldığını sanıyorum. Günümüzün trajedisi romandaki maceralara bir fon müziği gibi baştan sona refakat ediyor.” Hikâye, Mussolini’nin İtalya’sında geçmektedir.
165.00 ₺ -
Beyaz Gemi
Masalla gerçeği birleştiren bir eserdir. Geçmişi temsil eden dede ile geleceği temsil eden çocuk arasında dramatik bir ilişki kurarak insan duygu ve düşüncelerine kendine has yorumlar getirilir. Adı eserde hiç geçmeyen çocuğun saf ve temiz dünyasından, hayatın acı ve çıplak gerçeğine uzanan bir roman kurgusu meydana çıkarılır. Aytmatov’un, edebiyat âleminde geniş akisler uyandıran, uzun yıllar tartışılan, verilmek istenen mesajla yaratılan tiplerin büyük bir uyum sağladığı eserlerinden biridir.
52.50 ₺ -
Bir Tereddüdün Romanı
Eşsiz kıvraklıktaki psikolojik tahlillerle karakterlerini ve okuyucularını insan tabiatının birbirine en zıt hallerinde dolaştıran bir romandır. Kitabın teklifler, tehditler, tehlikeler ve ihtimaller arasında bocalayıp duran romancı kahramanı sanki yazarın kendisidir. Ferdin tereddüt karşısındaki dramını ele almıştır. “Ne ret, ne kabul: tereddüt.”
90.00 ₺