-
Paşaların Hesaplaşması
Demokratikleşme yolunda ilerleyen Türkiye’de askerî vesayet-sivil vesayet tartışmaları alevlenirken, nedense tarihimiz üzerindeki vesayet yeterince ciddiye alınmıyor. Oysa resmi ideoloji asıl rengini tarihi biçimlendirmekteki becerisinde gösteriyor. Tarihi tek bir anlatı çerçevesinde sunmak ve ona alternatif getirmeye çalışanları ‘hain’, ‘satılmış’ ve ‘işbirlikçi’ olarak suçlamak eski bir alışkanlığımız. Mustafa Armağan Paşaların Hesaplaşması’nda demokrasimizin gelişmesinin önündeki en önemli engellerden birinin vesayetçi tarih olduğunu söylüyor ve bundan nasıl kurtulabileceğimizin örneklerini ortaya koyuyor. İsmet Paşa’nın nasıl kahraman yapıldığından başlayarak Kâzım Karabekir, Fevzi Çakmak, Refet Bele, Rauf Orbay, Ali Fuat Cebesoy gibi Milli Mücadele’nin önde gelen isimlerin sonradan nasıl unutturulduğuna ve Çerkez Ethem’in neden hain ilan edildiğine kadar pek çok ilginç ayrıntıyı bulabileceğiniz Paşaların Hesaplaşması, yakın tarihin yeni bir gözle okunması için kolay bulunamayacak bir rehber niteliğinde. Darbeler tarihi ve Menderes’in dramı, ezanın yeniden Arapça okunması sürecinde yaşananlar, Kürt açılımı sürecinde Kürtlerin tarihine yeniden bakma gereği, Atatürk’ün Kürtlerle ilgili 1919’daki sözlerinin nasıl sansürlendiği, Dersim isyanının bilinmeyen yönleri, Mondros, Sevr ve Lozan’ın arka planları, ilk Meclise asılan Sancağ-ı Şerif fotoğrafının neyi anlattığı, İlk Kurşun ve Hasan Tahsin efsanesi, Kudüs, Filistin ve Gazze’nin nasıl kaybedildiğine ilişkin yeni bilgiler Paşaların Hesaplaşması’nda ele alınan konulardan bazıları.
11.83 ₺ -
Fetih ve Fatih
Şimdiye kadar İstanbul’un fethi hakkında çok şeyler yazılıp çizildi, Fatih Sultan Mehmed ve fütuhatı hakkında da. Ancak şimşekleri dahi kıskandıracak denli hızlı yaşanan bu dönemde neler olup bittiğini fethi ve Fatih’i merkeze oturtarak ele alan çalışmaya rastlamak kolay değil. Elinizdeki derleme, fetih ve Fatih döneminin İstanbulu’ndan eğitimine, toplumsal hayatından bilimsel faaliyetlerine, hukukundan sanat ve edebiyatına, kuşatmalarından fetih kronolojisine kadar uzanan renkli boyutlarını önünüze sermeyi amaçlıyor. İşte Ekmeleddin İhsanoğlu’ndan Semavi Eyice’ye, Halil İnalcık’tan Yusuf Halaçoğlu’ya, Nevra Necipoğlu’ndan Necdet Öztürk’e, Ahmet Şimşirgil’den Oktay Aslanapa’ya, Selçuk Mülayim’den İskender Pala’ya, Abdülkadir Özcan’dan Gönül Tekin’e, Aykut Kazancıgil’den Cahit Baltacı’ya kadar alanının uzmanlarından tarihimize damgasını vurmuş bir devrin ışıltılı portresi… Fatih Sultan Mehmed kimdi? Fetih öncesi ve sonrasında nasıl bir İstanbul manzarası vardı? Fatih döneminde yürütülen kanunlaştırma hareketleri ve kültür-sanat çalışmaları hangi açılımlara sahne olmuştu? Bir taraftan bir büyük devlet fikrini gerçekleştirecek tedbirler alınırken, diğer taraftan cihanşümul hâkimiyet politikaları nasıl yürütülmüştü? Şair Fatih’in iç dünyası hangi derinliklere kök salmıştı? Kendisinden sonra 450 yıl devletin dayanacağı en önemli kurumlardan olacak medreseleri hangi sağlam temeller üzerine oturtmuştu? Osmanlı araştırmalarından tanıdığınız Mustafa Armağan’ın yayına hazırladığı Tüm Yönleriyle Fetih ve Fatih adlı kitapta, bu ve benzeri soruların cevapları yetkin tarihçiler ve uzmanların kalemlerinden istifadenize sunulurken, yarınki “Fatih”lerin yol haritası da çıkarılmış oluyor. Özenle ve dikkatle okuyacağınız, yıllar boyu başucunuzdan eksik etmeyeceğiniz bir eser…
15.88 ₺ -
Avrupa'nın Zihin Tarihi
Avrupa’nın Zihin Tarihi Hilmi Yavuz’un Mimar Sinan Üniversitesi'nin bütün bölümlerinde 25 yıl verdiği Uygarlık Tarihi dersinin sonucunda oluşmuş birikimin okurla buluşmasıdır. Batı Uygarlığının, dolayısıyla Avrupa Medeniyetinin tarihinin kronolojik veya deskriptif bir tarihi değil, uygarlık tarihinin öne çıkan ve insan topluluklarını ‘insani’ kılan kurumlarının teorik arkaplanını inşa etmenin, analitik tarihidir. Kronoloji üzerinden değil, kavramlar üzerinden ilerlemektedir. İlk bölümde kültür, doğa, din, büyü, bilim gibi kavramları uygarlık tarihinin dönemselleştirmesi problematiği üzerinden okurken; ikinci bölümde Avrupa medeniyetinin inşasını oluşturan üç temel kavram olan Antik Yunan, Roma Kültürü ve Hristiyanlık’ın felsefi izlerini sürüyor. Bunun yanırıra Rönesans, Bilim Devrimi, Feodal Toplum ve Ortaçağ’ın Avrupa’nın zihin tarihini nasıl dönüştürdüklerini de tartışarak Avrupa’ya ait kavramların Osmanlı Türk modernleşmesinde nasıl alımlandığını ve Türk modernleşmesinin çizgisini nasıl etkilediğini de ortaya koyuyor. Avrupa’nın Zihin Tarihi, tarihi kavramlar üzerinden okuma olarak özetlenebilecek olan yöntemiyle Türkiye’de bu alanda yapılmış ilk ve tek çalışmadır.
14.60 ₺ -
Gazi Padişahlar İmparatorluğun Kurucuları
Osman Gazi, Orhan Gazi, Murad Hüdavendigâr, Yıldırım Bayezid, Çelebi Mehmed, Murad Gazi, Fatih Sultan Mehmed, II. Bayezid… Beyliğin ve hanedanın kurucusu Osman Gazi’den itibaren Osmanlı Devleti’ni gücünün doruğunda olduğu 16. yüzyıla hazırlayan ilk sekiz padişah… Hepsi de imparatorluğun gücünün tescil edildiği savaşlarda bizzat bulunmuş gazi kurucular… “Adalet, insaf ve hoşgörü”nün sembolü olan bu padişahlar, devlete adını veren kurucu lider Osman Gazi’den başlayarak, beylikten imparatorluğa yükselişte ve ahenkli bir Osmanlı toplum yapısının kurulmasında önemli başarılara imza atmışlardır. Peki bu gazi padişahlar askerî başarıları veya başarısızlıkları dışında “insani” yönleriyle ne kadar tanınıyordu? Yönettikleri ülkeye ve topluma, fetihleri dışında, din, eğitim, ilim, kültür, sanat ve bayındırlık alanında yaptıkları kalıcı hizmetler nelerdi? Hangi padişah döneminde komşuluk ilişkilerine önem verilmiş, hangi dönemde kılık kıyafet ve mali alanda ilk düzenlemeler yapılmıştı? At sırtından indikten ve savaş elbiselerini üstlerinden çıkardıktan sonra, bu gazi padişahların, gündelik hayatlarında ne yaptıkları, nasıl bir hayat sürdükleri konusu Marmara Üniversitesi profesörlerinden Necdet Öztürk tarafından, 15. yüzyıl Osmanlı tarih yazarlarının kalemlerinden kesitlerle ilk defa bu eserde derli toplu bir şekilde anlatıldı; Gazi Padişahlar…
18.25 ₺ -
Gel Söyleşelim Cümle Geçen Demleri
“Kendimi hiçbir zaman bir röportaj yazarı olarak görmedim; ama işiniz gazetecilik ve dergicilikse, ses alma cihazınızı yanınızdan eksik etmeyeceksiniz. Esasen soru sormasını, yani röportaj yapmasını bilmeyen gazetecilik de yapamaz.” BeşirAyvazoğlu Kültür ve edebiyat dünyamızın usta kalemlerinden Beşir Ayvazoğlu, Gel Söyleşelim ismini uygun gördüğü röportaj kitabında, tarih, edebiyat, mimari, resim, klasik sanatlar ve kültür tarihi gibi alanlarda birbirinden kıymetli aydınlarla yaptığı söyleşileri bir araya getiriyor. Bir kısmı Osmanlı bakiyesi olan bu aydınların hiç bilinmeyen ve merak edilen dünyalarını gelecek nesillere aktararak geçmişle gelecek arasında bir köprü vazifesi üstleniyor. Nefis bir üslupla hazırlanan bu eser sayesinde Âsım Şakir Gören, Nuri Arlasez, Erol Akyavaş, M. Uğur Derman, Ekmeleddin İhsanoğlu, Sezer Tansuğ, Suphi Saatçi, Cemal Kafadar, Cengiz Aytmatov, Ahmet Güner Sayar, Bahtiyar Vahapzade, İnci Enginün, Zeynep Kerman, Çelik Gülersoy ve Erol Üyepazarcı’yı daha yakından tanıyacak, bugüne kadar hiçbir kitapta yer almamış bilgilere ulaşarak “Geçmiş zaman olur ki hayali cihan değer” mısraının anlamını yürekten hissedeceksiniz. Gel söyleşelim cümle geçen demleri cânâ Sami
13.52 ₺ -
Kızıl Pençe Karabekir'in Gözüyle Kuruluş Yılları
Kâzım Karabekir'in yazdıkları, resmi tarihin şekerlemelerine fazla alıştırılan okuru şoke ederken, aynı zamanda Ulrich Beck'in "düşmansız demokrasi" dediği bir akımın tarihimizdeki öncülüğünü yapıyor. Eser boyunca İstiklal Savaşı yıllarındaki Mustafa Kemal Paşa'ya duyduğu saygıyı sık sık vurgulayan Karabekir Paşa, onun 'asalaklar' dediği türedi bir grup tarafından kuşatıldığını ve en büyük hatasının bu gruba dayanarak iktidar sürme karşılığında milletten ve özgürlük mücadelesinden kopmak olduğunu cesaretle ileri sürüyor. Hem de bu cesareti bugün değil, Tek Parti yönetiminin doruk noktası sayılan 1933 yılındaki çıkışıyla göstermiş olan Karabekir Paşa, alttan alta Mustafa Kemal Paşa'nın çevresini saran ve ülkede terör estiren gizli bir örgütün deşifresini de yapıyor. KIZIL PENÇE adını verdiği bu gizli ve eli silahlı örgütün 1 numarası kimdi? Kimleri kullanırdı? Asker içinde uzantıları var mıydı? Adam vurmaktan kitap yakmaya, insanları ve ailelerini takip ve taciz etmeye kadar çeşitli kademelerde gerçekleşen ve resmi devletin yanı başına konumlanan bu paralel gizli devletin ipuçlarını Kâzım Karabekir'in emsalsiz analizlerinden öğreneceksiniz. Mustafa Armağan KIZIL PENÇE'de Kâzım Karabekir Paşa'nın yazmış olduğu 3 bağımsız metinden yeni bir metin kuruyor. Paşa'nın söylediklerini netleştiriyor, mesajını anlaşılır kılıyor. Böylece Karabekir'in, çeşitli kitaplarına dağılmış bulunan keskin eleştirel bakışını, tek bir kitabın çatısı altında olanca yoğunluğu ve çıplaklığıyla okurun önüne sunuyor. KIZIL PENÇE yakın tarihimizin kırılma dönemi olan 1922-1933 yıllarında yaşananları 'Kral Çıplak' sözüyle anlatılabilecek bir yalınlıkta ortaya koymayı başarıyor. Rahat üslubu ama sarsıcı tezleriyle KIZIL PENÇE'nin, yalan sisinin dağılmakta olduğu günümüzde tarihin normalleşmesi yolunda önemli bir adım olacağına inanıyoruz.
17.89 ₺ -
Osmanlı'da Strateji ve Askeri Güç
Oryantalist ve Avrupa merkezli görüşe göre gücünün doruğundaki Osmanlı İmparatorluğu, Avrupa üstünlüğü ve gelişen teknolojik gelişmeler karşısında kendini yenileyemeyip gerilemeye başladı. İleri sürülen tüm bu tezlere göre, Osmanlılar “muhafazakâr” oldukları için dünyada meydana gelen dönüşüm sürecine mesafeli kalmayı tercih ediyor, bu da “teknolojik gerilik” olarak tezahür ediyordu. Oysa Osmanlılar, Avrupa askerî teknolojisindeki gelişmeleri oldukça yakından takip etmiş, Avrupa ve Ortadoğulu rakipleri üzerinde üstünlük kurmuş ve kurdukları bu üstünlüğü asırlar boyu muhafaza etmeyi başarabilmişlerdir. Dahası, sahip olduğu ateşli silah üretim gücü İstanbul’a kendi kendine yetebilirlik noktasında uzun vadeli bir avantaj sağlamıştı. ABD’nin başkentinde bulunan ve ülkenin diplomat ve aydınlarının yetiştirilmesinde önemli payı olan Georgetown Üniversitesi’nde Osmanlı, Avrupa ve Ortadoğu tarihi dersleri veren Macar bir tarihçi dışarıdan bakarak Osmanlı stratejisi ve değişen askerî gücünü yazdı ve Oryantalist ve Avrupa merkezli tezlerin çoğunu çürüttü: Osmanlı’da Strateji ve Askerî Güç... Osmanlı, Habsburg ve Rus askerî gelişmeleri ve serhadları yanı sıra Osmanlı stratejisi, istihbaratı ve diplomasisi üzerine araştırmaları bulunan yazarın arşiv belgelerine dayanarak ortaya koyduğu bu çalışma, Osmanlı Devleti’ni Avrupa bağlamında ele alan ilk eser olması yönüyle dikkat çekiyor.
346.75 ₺ -
Fetih ve Kıyamet 1453
"Ya ben Şehri alırım ya da Şehir beni" FATİH SULTAN MEHMED 1453 yılına dönmeye, İstanbul'un Fethi'ne tanıklık etmeye hazır mısınız? Tarih alanında pek çok önemli çalışmaya imza atan Prof. Dr. Feridun M. Emecen’den İstanbul’un fethi üzerine muhteşem bir araştırma… Hem Doğu hem de Batı dünyası için büyük önem arz eden bir şehir İstanbul… Bir yanda köklü bir imparatorluk Bizans, diğer yanda da Doğu’nun yükselen gücü Osmanlılar ve küçük yaşta babası tarafından tahta çıkarılan ve katı bir siyasi mücadelenin içine itilen Fatih Sultan Mehmed... Bu beklenmeyen başarı, İstanbul’un fethi, bir bakıma Batı dünyasının siyasi ve askerî ilerlemesine Müslüman dünyasının bir cevabı niteliğindeydi. Bununla da bitmeyecekti; İslam dünyasının en güçlü temsilcisi olan Osmanlı Türklerine Orta Avrupa’ya kadar uzanacak yeni hedeflerinin kapıları da açılacaktı. Peki adı tarihte yer etmiş bu başarılı padişah Fatih Sultan Mehmed kimdi? Şahsi dünyası, kişisel görüşleri, 21 yaşında “Fatih” olmasını sağlayan etkenler nelerdi? İstanbul’u almak için kurduğu hayaller neydi, kuşatmaya hazırlık aşamalarında neler yaşanmış ve fetih nasıl gerçekleşmişti? Gemiler gerçekten de Haliç’ten bir gecede yürütülmüş müydü? Kuşatma boyunca yaşananları Doğu ve Batı dünyası nasıl yorumlamıştı? İstanbul’un fethinin kıyametle kurulan tarihsel bağlantısının ardında yatan sebepler nelerdi? Kıyamet beklentisi niçin İstanbul’un fethiyle özdeşleştirilmişti? Bu ve bu şanlı fetih üzerine merak edilen daha pek çok soru, ilk defa yayınlanan belgeler, özel savaş resimleri, haritalar ve akıcı bir üslupla Prof. Dr. Feridun M. Emecen tarafından araştırılıp yazıldı; Fetih ve Kıyamet / 1453…
94.90 ₺ -
Geçmiş Ayrıntıda Saklıdır
Yakın tarih denildiğinde adı ilk akla gelen târihçilerden CEMİL KOÇAK, "Geçmiş Ayrıntıda Saklıdır"da literatürde pek rastlanmayan, ama birbirinden değerli bilgiler içeren “eskimiş” anıları, günlükleri ve kitapları yeniden hayata döndürüyor. Eskimiş, solmuş, unutulmuş, köşede kalmış, zamânında dahi gözden kaçmış, bugün ise hatırlanması bile mümkün olmayan, dahası yayınlandığı sırada önemli bulunmuşsa da artık terk edilmiş, bâzıları tanınmamış, bâzıları zor hatırlanabilir kitaplar, günlükler, gazete tefrikası olup orada kalmış, dergi koleksiyonlarında saklanmış anılar, kısaca kaybolmuş seslerin yeniden duyulabilmesini sağlıyor. Tüm bunları büyük bir titizlikle yaparken okurlarına geçmişi ayrıntıda aramayı hatırlatıyor. Tarihseverlerin dikkatini çekecek kitaptan bazı başlıklar: İttihatçıların ve itilâfçıların anıları, Balkan savaşlarını yaşayanların gözünden anlatan hâtıralar, Türkiye'de her geçen gün efsaneleşen Çanakkale'nin gerçek tarihi üzerine eserler, Türkiye'de yaşamış asker, diplomat ve bilimadamı Almanlar üzerine ayrıntılı bilgiler, Milli Şef İsmet İnönü üzerine yazılan, ama yayınlanamayan bir biyografinin ilginç hikâyesi, Nazi karşıtlarının İstanbul'daki faaliyetleri. Son pâdişah Vahdettin'in torunu Hümeyrâ Özbaş ile ve Türkiye'de görev yapmış Alman subaylarından Hans Rohde'nin oğlu Dieter Rohde ile Türk-Alman ilişkilerinden Hitler Almanyası'na kadar ayrıntılı bilgilerin bulunduğu çarpıcı röportajlar. "Geçmiş Ayrıntıda Saklıdır" tarihe farklı bir gözle bakmak isteyen ve tarihin yaşayanların gözünden nasıl okunacağını merak eden herkes için ideal bir kaynak niteliğinde.
270.10 ₺ -
Kahveniz nasıl olsun
"Kahvemden bir yudum aldıktan sonra yazmaya başladım. Habeşistan'dan başlayıp Yemen, Hicaz ve Mısır üzerinden istanbul'a ulaşan, oradan da bütün dünyayı kuşatacak kollara ayrılan uzun yolda zevkli bir yolculuktu bu. Doğrusu Yemen-lstanbul arasındaki menzillerde fazla oyalanmadım ve istanbul'dan ayrılan kollara da sapmadım. Çünkü benim asıl derdim, kahvenin istanbul macerasıydı. Zaten kitaba, istanbul'a kahve getiren ilk gemilerin Şeyhülislâm Ebussuud Efendi tarafından verilen bir fetva üzerine Tophane Limanı'nda batırılmasıyla başlanıyor, oradan geriye dönüşlerle kahvenin istanbul'a ulaşıncaya kadar yaşadığı macera kısaca anlatıldıktan sonra istanbul'da yeniden demir atılıyor." Beşir Ayvazoğlu Beşir Ayvazoğlu, kültür tarihine yönelttiği derinlikli bakışı, Kahveniz Nasıl OlsunP'la. bir adım öteye götürüyor. Gündelik hayatımızın, dilimizin, meclisimizin en önemli nesnelerinden biri olan "kahve" bu kitabın ortasında duruyor. Tarihi, kokusu, imgesi ve etrafında oluşan sosyoloj isiyle. Kahve, bir kez daha tüm kokusuyla. Gün yetmedi taştıkça taşan neşvemize imrendi o gün kahvede kim varsa bize 'dostlarla' dedim, 'sohbetimiz bal gibidir ey kahveci gel katma şeker kahvemize'
164.25 ₺ -
At Üstünde Selçuklular Türkiye Selçuklularında Ordu ve Savaş
11. yüzyıla gelindiğinde Türkler Müslümanlığı kabul ederek batıya göç etmeye başlamış, Selçuklu Devleti'ni kurarak Orta Asya ve Orta Doğu'nun büyük bir bölümünü ele geçirmişlerdi. O döneme kadar İslam dünyasıyla büyük çaplı bir çatışmaya girmemiş olan Avrupalılar, yükselen bu gücün farkına vararak ilk Haçlı Seferleri’ni Selçuklulara karşı düzenlemişlerdi. Henüz yeni kurulan devlet, kısa zamanda Haçlılara karşı verdiği mücadelelerin sonunda bölgedeki çoğu İslam toprağına hakim olmuştu. Dahası Selçuklular; Batı Anadolu dahil bütün Ortadoğu ülkeleri, Akdeniz sahilleri, Kuzeybatı Afrika, Hicaz ve Yemen'den Rusya içlerine kadar yayılan hakimiyetin, muazzam bir kültür ve medeniyetin temsilcisiydiler. “Selçukluların Asya ve Anadolu’daki bu başarısının sırrı neydi?” “Haçlı Seferleri’ne karşı ne gibi taktikler uygulamışlardı ki başarıyı elde etmişlerdi?” “O zamanlarda bile var olan casusluk faaliyetlerinin Selçuklular neresindeydi?” “Bizans gibi köklü bir imparatorluğa karşı bu devlet nasıl üstünlük sağlamıştı?” “Selçuklu askerî teşkilatı nasıl bu kadar gelişmişti de birçok devlet tarafından örnek alınır olmuştu?” Savaşlarda izledikleri taktiklerden kullandıkları silah ve gereçlere, denizcilik alanında sağladıkları gelişmelerden İslamiyet’in yayılışındaki etkilerine kadar pek çok konuyu, özellikle “Kim bu Selçuklular?” konusunu Doç. Dr. Muharrem Kesik birinci el kaynaklardan araştırdı ve yazdı.
292.00 ₺ -
Avrupa Tarihi Roma İmparatorluğu'ndan Hitler Almanyası'na
Avrupa, halihazırda içinde yaşadığımız dünyanın değerlerini ve hakim anlayışını belirleyen en önemli kıta durumunda... Ancak bu kıtanın geçmişi hakkında yazılmış Türkçe kitap sayısı oldukça az... Elinizdeki kitap bu amaçla, İlkçağ’dan 20. Yüzyıl'a kadar uzanan süreçte Avrupa’nın yaşadığı bazı önemli olaylar incelenerek hazırlandı. Dünyanın en görkemli imparatorluklarından biri olan Roma’nın kuruluşu ve düşmanlarına karşı elde ettiği zaferler, filmlere konu olan 300 Spartalı'nın ilginç hikayesi ve yaşantılarından çarpıcı örnekler, Roma'ya kök söktüren Kartaca'ya dair detaylı bilgiler, kendisini suyun kaldırma kuvvetini bulduğu için tanıdığımız Arşimed’in Roma’ya karşı uyguladığı kuşatma taktikleri, Ortaçağ'da çocuklardan oluşan ordunun kuruluş hikayesi, Habsburg Hanedanı'nın tarihi, Amerika kıtasının ilk kaşifleri Vikingler, Akdeniz'i paylaşmak için karşı karşıya gelen iki büyük amiral; Barbaros ve Andrea Doria'nın hesaplaşması, Avrupa Tarihi'nde İnebahtı Savaşı, Osmanlılar ve Avrupa mizahı, Almanya'nın kuruluş hikayesi ve Hitler Almanyası'nın bilinmeyen yönleri... Birçok çarpıcı başlıkta Avrupa tarihini resimler, fotoğraflar eşliğinde okumak isteyenlerin kaçırmaması gereken bir kitap...
12.17 ₺ -
Osmanlıda Siyasi Çözülme
Osmanlı konusunda yapılan çalışmalar ve belirtilen kanaatler, maalesef belirli peşin hükümlerden yola çıkılarak ortaya konmaktadır. Yani, ya onu reddetmek ve belirli sistem kalıpları içerisinde hapsetmek ya da her şeyiyle benimsemek şeklinde bir eğilim bulunmaktadır. Hissiyattan uzak, ilmi ve objektif verilere dayanarak bir değerlendirme yapmak en doğru yoldur. Osmanlı'nın hukukî ve siyasî sistem olarak en belirgin kaynağı İslam'dır. Çeşitli dönemlerde padişah veya diğer devlet adamlarının etkisiyle bu sistemin bazı prensipleri ihlâl edilmiş ya da Osmanlı sistemi kuruluş olarak İslâm'ın arzu ettiği müesseseleri tamamen yerine getirmiştir. Bütün bunlara rağmen Osmanlı, İslâm kültür ve medeniyetinin son büyük temsilcilerindendir. Eser, bir medeniyet değişiminin tahlilidir.
9.00 ₺ -
Tarihin Gölgesinde
Gazeteci Yazar Taha Akyol soruyor, Türkiye’nin önde gelen tarihçilerinden İlber Ortaylı geçmişe ve günümüze dair akılda kalan sorulara, gündemi sarsacak cevaplar veriyor... Kanuni Sultan Süleyman'dan Hürrem Sultan'a, dizilerde yanlış anlatılan Harem'den Osmanlı Medeniyeti'nin inceliklerine, Arap Baharı'ndan Osmanlı'nın modernleşme sürecini anlatan "İmparatorluğun En Uzun Yüzyılı"nın detaylarına, Ortadoğu'daki Yahudi Sorunu'ndan İsrailoğulları'nın tarihine, Osmanlı Padişahları’nın özelliklerinden Hanedan'ın Sürgün Öyküsü’ne tarihle alakalı pek çok sorunun cevabı İlber Ortaylı’nın tartışmalara yol açacak sözleriyle... KANUNİ SULTAN SÜLEYMAN VE DEVRİ Kanuni Sultan Süleyman diğer padişahlardan ayıran özellikler neydi? Batılılar neden Harem'i çarpıtarak anlatıyorlar? Şehzade Mustafa’nın katlinde Hürrem Sultan’ın rolü nedir? Osmanlı’nın Türk düşmanı olduğu yalanını, kimler neden çıkardı? Matbaanın Osmanlı'ya geç gelmesinin gerçek nedenleri nedir? İMPARATORLUĞUN EN UZUN YÜZYILI 16. yüzyılda dünyaya hâkim olan Osmanlı 19. yüzyılda neden “hasta adam” durumuna düşüyor? 19. yüzyıl neden Osmanlı İmparatorluğu’nun “En Uzun Yüzyılı”dır? Osmanlı’da sanayi devriminin gerçekleşmemesinin ardında ne gibi gerekçeler var? Sultan Abdülhamit’in tarihimizdeki önemi nedir? İSRAİLOĞULLARI VE YAHUDİ TARİHİ Hıristiyan Ortaçağı’nda ortaya çıkan Yahudi düşmanlığının sebepleri nelerdir? İsrailoğulları ilk defa nerede ortaya çıktılar? Neden sürgün edildiler ve nereye gittiler? Yahudilerin dünyayı ele geçirme planlarının yazılı olduğu iddia edilen Siyon Protokolü gerçek mi? Osmanlı Sarayı’nda Musevi doktorların seçilmesinin sebebi nedir? Osmanlı'nın Yahudileri iskan politikası doğru muydu? Arap milliyetçiliği nasıl doğdu? BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI VE MİLLİ MÜCADELE Osmanlı Birinci Dünya Savaşı'nda neden yenildi? Anadolu’dan başlatılan bu küçük hareket nasıl oldu da başarılı oldu? Lozan Antlaşması’yla ilgili tartışmalara dair yorumlarınız nedir? Ve daha birçok sorunun cevabı TARİHİH GÖLGESİ'nde..
11.15 ₺ -
Boğaziçindeki Mücevher Dolmabahçe Sarayı
Bir saltanat sarayı. Osmanoğulları'nın miras bıraktığı görkemli mimari yapılardan biri. Bir saltanatın en görünür olduğu geçit alam. Sadece o değil. Kültür ve medeniyet yaşantısının renkten renge büründüğü ”saray”. içinde yaşayanların ”mekânın poetikası”nı da çattıklarını görürüz orada, incelikle. Bütün eşya, mekân, ışık, ses gündelik hayatın sosyolojisi içinde insana ve eşyaya koşar. Çevresini aydınlattığı kadar kendi masalım da söyler. İskender Pala, her sabah Boğaziçi'nin iki yakasından birinde Beylerbeyi'yle selamlaşan, İstanbul şiirinin en lirik mısrası gibi insanları yıllardır gözleyen bir saraydan, Dolmabahçe Sarayı'ndan sesleniyor. Dolmabahçe Sarayı'nın, yani ”Boğaziçi'ndeki Mücevher”in kitabım, eşyaları konuşturarak, onların ağzından hikâye ediyor ve her gün önünden binlerce insanın geçip gittiği mekânın ruhuna ortak olmaya çağırıyor. Okuyarak yaşamak, yaşarken yol almak için, bir kılavuz, kitaptan daha ötesi. ”Bazen bir çocuk, bazen bir cariye, bazen bir ruh veya mana. Onlar bir zamanlar sarayın kahramanıydılar ve şimdi sizinle konuşmak üzere hayata döndüler. İstiyoruz ki bu kitabın bölümleri size rehberlik edebilsin ve cümleler, yolculuklarınızı anlamlı kılsın, sonunda sizi bir sarayla buluştursun.”
91.25 ₺ -
Kanuni Sultan Süleyman Dönemi Taht Kavgaları
Alanındaki uzmanlığı, sadece akademideki sıfatlarıyla kanıtlanan bir akademisyen değil Şerafettin Turan. Osmanlı tarihinin enteresan bir dönemine odaklanıyor Kanuni Sultan Süleyman Dönemi Taht Kavgaları. Bir döneme odaklanan ama konuyu derinlemesine ele alan bu metni incelediğimizde, aslında tarihin bütününe dair büyük "Muhteşem" sıfatıyla anılan Kanuni Sultan Süleyman'ın oğulları arasındaki taht kavgasının, izini kaynak metinlerle, araştırmalarla, yeri geldiğinde fetvalarla sürüyor Şerafettin Turan. Akademik metinlere ait, hepimizin kafasındaki anlatım ezberlerini de akıcı dili ve duru Türkçesiyle yerle bir ediyor. Okunan, okunurken zevk veren bir yapıt çıkarıyor karşımıza; baskısı yenilendikçe kendini yenileyen, bilgilerini güncelleyen ve dilini incelten bir Kanuni Sultan Süleyman Dönemi Taht Kavgaları. Şehzade Mustafa, Bayezid ve Selim arasında yaşananlar; Hürrem Sultan, Mahidevran Hatun, Rüstem Paşa'nın rolleri ve yaptırımları; Osmanlı'nın en şatafatlı ve güçlü olduğu dönemin perde arkasında yaşananlar bu araştırmada sahih bir biçimde anlatılıyor. Şehzadelerin taht kavgalarına yol açan nedenler, Şehzade Bayezid'in Selim'e ve babasına karşı cephe alışı, imparatorluğu iç savaşa götüren sebepler, Konya Savaşı, Bayezid'in İran'a sığınması ve akabinde öldürülmesi, taht kavgasının doğurduğu iç karışıklıklar ve taht kavgaları nedeniyle yapılan yönetim değişiklikleri, kitabın ana konularını teşkil ediyor. Uzun padişahlık döneminde dışarıyla uğraştığı kadar içeriyle de uğraşan Kanuni Sultan Süleyman'ın "padişah, baba, şair" olarak da:portresi gözler önüne seriliyor.
215.35 ₺ -
Nâr-ı Aşk
Sultan kızı, sultan kardeşi, amcam I. Abdülhamid’in en gözde yeğenlerindenim; güzelliğim dillere destan… On sekiz yıllık hayatım boyunca ne arzu ettiysem yerine getirildi. İsteklerime amade, etrafımda pervane gibi dönen nedimeler, cariyeler… Tüm bunlara rağmen bendeniz, Beyhan Sultan öyle bedbahtım ki! Gönlüm aşk ateşiyle yansa da derdimi kimselere diyemem… *** Ben Şeyh Galip; tasavvuf ehli, aşk ehli bir şair… Yirmi yaşında divan sahibi oldum, yirmi altı yaşında Hüsn ü Aşk’ı yazdım. Ama asıl aşkı, aşkla yıkanan Konya’da, Beyhan Sultan’ın suretinde buldum. O gün onun gül yüzüne nazar ettim de pervane misali yanmaya durdum. Kendi ayaklarımla bile bile aşkın yangınına girdim… *** Mine Sultan Ünver’den 18. yüzyıl İstanbul’unda bir aşk masalı… Nâr-ı Aşk tasavvuf, saray hayatı, ıslahat hareketleri ekseninde soluk soluğa okuyacağınız bir roman…
9.47 ₺ -
Kanuni ve Şarlken
Bir yanda şanlı padişah Kanuni Sultan Süleyman, diğer yanda Kutsal Roma-Germen İmparatoru Şarlken… İkisi de birer şair… İkisi de geniş görüşlü… Daha da önemlisi ikisi de kendi kıtalarının en güçlü adamları… Kanuni Sultan Süleyman'ın Yeniçerilerinin yırtıcılıkları ve yetenekleri sayesinde Osmanlı İmparatorluğu’nun sınırları tarihinde hiç olmadığı kadar genişlemişti. Bu arada Avrupa’da iç karışıklıklar devam etmekteydi. Şarlken ile Papa arasındaki gerilim gitgide artıyor ve tahta yeni çıkmış olan Fransız kralı I. Francis, Şarlken'in topraklarını karadan ve denizden tehdit altında tutuyordu. Avrupa ayaklarının üzerinde durmaya çalışır, Osmanlılar ise dizginlenemez bir canlılıkla topraklarını genişletirken, Macaristan’dan Rodos’a, oradan da her iki tarafın da Türklerin muzaffer olacaklarına inandıkları Viyana’ya kadar çeşitli çarpışmalar ve epik zaferlerle şekillenecek olan drama için koşullar olgunlaşmış durumdaydı. Kendi kıtalarında gösterdikleri üstün başarılarla güçlerine güç katan bu iki hükümdar, sonunda tarih sahnesinde karşı karşıya geliyordu… Belgrad ve Rodos’un fethi, Mohaç Meydan Muharebesi’nin ve Viyana Kuşatması’nın ayrıntıları... Çok satan kitaplarıyla tanınan ABD’li tarihçi James Reston, dünyayı sarsan yılları – Rönesans çağını sonlandıran ve İslamiyet’i Viyana kapılarına taşıyan, Avrupa ile Osmanlı arasındaki epik çatışmayı – birbirinden etkileyici ve bir o kadar da inandırıcı karakterlere süslüyor. Batılı bir yazarın kaleminden okuyacağınız Kanuni-Şarlken çekişmesi; Kanuni’nin en iyi arkadaşı ve sağ kolu İbrahim Paşa, ne zaman ne yapacağı belli olmayan, belagat sahibi Martin Luther; sefahat düşkünü Papa X. Leo; hırslı I. Francis; kaba saba ve kendine güvensiz VIII. Henry ve diğerleri. Bu karakterlerin huysuzca, kimi zaman da eğlenceli olabilen karşılıklı ilişkileri, Reston’ın ayrıntıları kaçırmayan gözüyle birleşince; titiz bir araştırmanın sonucu olan bu tarihî hikâyeye romanlara has bir gerilim ve canlılık katıyor.
15.21 ₺ -
Gerçek Tarihin Peşinde
Osmanlı hangi tarihte kuruldu? Padişahın özel odasında ne gibi şifreler var? Kanunî Nuh’un gemisini aramış mıydı? Günümüzde Kanuni’ye ne gibi iftiralar atılıyor? “Muhteşem Yüzyıl” mı? “Muhteşem Rezalet” mi? Mithat Paşa bizim Neron’umuz muydu? Eyüp Sultan’ın kardeşi hangi ilimizde yatıyor? Özgürlük Heykeli’ni Sultan Abdülaziz mi yaptırdı? Mimar Sinan, Mihrümah Sultan’a gerçekten aşık oldu mu? Tarihine hayret nazarlarıyla bakmayanlar ondaki canlılığı, renkliliği ve ilginçliği de göremezler. Oysa tarihe delici bir nazarla bakıldığında bugün olup bitenlerden çok daha fazla hayret edilecek olaya rastlamak mümkündür. Eski ABD başkanlarından Harry Truman’ın dediği gibi “Bilmediğimiz geçmiş dışında dünyada yeni bir şey yoktur”. Mustafa Armağan asıl tarihteki olaylara hayret etmeyenlere hayret eden araştırmacı zihinlerden biri. Öğrencilerin nasıl olup da tarih derslerinde esneyebildiklerini, tarihin, idrakimizi diken diken edecek nice süngülenmiş olayla örülü olduğunu ve aslında insanlardaki merak duygusu bilenirse tarihin bize söyleyebileceği çok sözü bulunduğunu iddia eden Armağan, bu yeni kitabında “okurlarıyla birlikte” gerçek tarihin peşine düşüyor, tarih okyanusundan bulup çıkardığı incileri onlarla cömertçe paylaşıyor. Gerçek Tarihin Peşinde tarihimizde bilinmeyen, unutulan ve yitirilmiş gerçeklerin fark edilmesi yönünde cesurca bir girişim. En önemlisi de, “bu tarih”in, Türkiye’nin geldiği noktaya yakışmadığı kanaatinde.
11.15 ₺ -
Düello / Menderes ve İnönü
"Tek kaygım, İkinci Dünya Savaşı’ndan kurtardığımız ülkenin Üçüncü Dünya Savaşı’nın öncesinde yönetimsiz kalışıdır… Abartmayayım ama bir yıl sonra duruma bütünüyle egemen olacağız. Bize teslim olacaklardır.” İsmet İnönü “Bunlar boş sözlerdir. Bugüne kadar bu memleketin hürriyetini elinden alan onlardır ve hürriyeti getiren Demokrat Parti’dir.” Adnan Menderes Türk siyasal yaşamının en önemli aktörlerinden Adnan Menderes ve İsmet İnönü'nün soluk kesen mücadelesi üzerine eşsiz bir araştırma... 14 Mayıs 1950 genel seçimleriyle başlayan, 27 Mayıs 1960 askerî müdahalesiyle son bulan, Menderes ve İnönü arasındaki DÜELLO'nun; dönemin gazetelerinde, dergilerinde ve en önemlisi Meclis Zabıtları'nda yer alan ayrıntıları ilk defa bu kitapta… Adnan Menderes'in Demokrat Parti'yi kurmasından beraber başlayan ve 27 Mayıs Darbesi'ne kadar devam süreci Doç. Dr. Şerif Demir büyük bir titizlikle araştırdı ve kaleme aldı. Tamamı birinci el kaynaklara dayanan bu eser Türk Siyasi Tarihi'ni derinden etkileyen ve hala üzerinde sis perdesi olan yılları merak edenler için yazıldı. -İnönü ve Menderes'in ilk karşılaşmalarında ne yaşandı, İnönü'nün Menderes'le ilgili düşünceleri neydi? -İnönü’nün Millî Şef kimliği karşısında Adnan Menderes ne yaptı? -Menderes’in İnönü’yü siyaset dışına itme çabalarının sebebi neydi? -Adnan Menderes halkın gözünde nasıl “kahraman” olmuştu? -İktidarının zirvesinde olan Adnan Menderes’e erken seçimleri kabul ettiren sebepler neydi? -İki lider arasında dönem dönem esen “Bahar Havası” ne derece samimiydi? -27 Mayıs Darbesi öncesi DP ve CHP arasındaki atışmaların gerçek nedenleri neydi? -İnönü'nün ihtilal hakkında ne düşünüyordu? -İsmet İnönü Adnan Menderes’i hangi siyasetçiyi örnek göstererek tehdit etti, Menderes’in cevabı ne oldu? -Adnan Menderes’in idamında İnönü'nün rolü neydi? -27 Mayıs Darbesi'nde medyanın ve askerin rolü neydi? Bunlar ve daha birçok sorunun cevabı DÜELLO’da…
8.12 ₺ -
Tarih Sohbetleri 2
”Biz bir cihan imparatorluğunun varisleriyiz. Geleceğimize dair görüşler ileri sürer, programlar yaparken geçmişteki bu muazzam siyasî ve medenî tecrübelerimizden sonuna kadar istifade etmek bizim en tabiî hakkımızdır. Millet ve devlet olarak misyonumuzu belirlemekte en sağlam ölçüyü de böyle bir tarih şuuru ile getirebiliriz. Bu itibarla aydınlarımızın ve gençlerimizin kendi tarihleri hakkında muhtelif cihetlerden bilgi edinebilecekleri eserlere ihtiyaç duydukları muhakkaktır.”
243.75 ₺ -
Tarih Sohbetleri 1
”Biz bir cihan imparatorluğunun varisleriyiz. Geleceğimize dair görüşler ileri sürer, programlar yaparken geçmişteki bu muazzam siyasî ve medenî tecrübelerimizden sonuna kadar istifade etmek bizim en tabiî hakkımızdır. Millet ve devlet olarak misyonumuzu belirlemekte en sağlam ölçüyü de böyle bir tarih şuuru ile getirebiliriz. Bu itibarla aydınlarımızın ve gençlerimizin kendi tarihleri hakkında muhtelif cihetlerden bilgi edinebilecekleri eserlere ihtiyaç duydukları muhakkaktır.”
243.75 ₺ -
Şehit Enver Paşa
Osmanlı’nın çöküşü de kuruluşu gibi bir destandır. Çöküşün kahramanları olan neslin bayraktarı Enver Paşa’dır. Onların varlığıyla İmparatorluğun çöküşünü birlikte düşünmek şaşırtıcıdır ve haksızlık gibi görünür. Onların yürekleri dağ gibiydi; hayalleri de öyle... Asla küçük düşünmüyorlardı. Yüce Devlet’i, ülkesi ve milletiyle kurtarmak için kendilerini ateşlere atarken, her biri İmparatorluğun bir uzak köşesinde, bütün Müslüman dünyayı kurtarmayı düşlüyor ve bunun heyecanı ile sarsılıyorlardı. Büyük düşünmek, büyük rüyalar görmek büyük zamanların görüntüleridir. Oysa bunlar çöküyorlardı ve çökerken bile yüreklerindeki ve kafalarındaki büyüklükleri terk etmiyorlardı. Sonra, Anadolu’ya çekildik. Artık onları anlamak zorlaştı. İnsanlarımızda yürekler daraldı, ufuklar kapandı; araya anlamsız siyasî endişeler girdi. Erzurum’u, Sarıkamış’ı “Turan” zannedip Enver Paşa’yı, “askerlerimizi Turan yolunda kırdırmakla” suçladık. Oysa, dedelerimiz Irak’ta, Filistin’de, Kafkaslar’da, Çanakkale’de vatan topraklarını savunuyorlardı. İngiliz ordularının buralarda ne aradıklarını sormak yerine, onların yüce makamlarını tartışmaya açtık... Enver Paşa o mübarek neslin başbuğu idi. M. Kemal Atatürk diyor ki: “Enver bir güneş gibi doğmuş, bir gurûb ihtişamıyla batmıştır; arasını tarihe bırakalım.” İsmet İnönü diyor ki: “Enver Paşa ihtilalden önce ahlak, cesaret ve kahramanlık misali olarak tanınmıştır. Enver’e en çetin kıta hizmetleri tam ve itimatla emniyet edilmiştir. Enver Paşa şahsî meziyetleriyle iyi bir asker, iyi bir subay olarak, cemiyetin kusur olarak bildiği unsurlardan, insanın tasavvur edemeyeceği kadar nasibi olmayan bir tiptir.” Zeki Velidî Togan diyor ki: “Enver Paşa son Türk tarihinin en büyük şahsiyetlerinden biridir. Bu zât, Türk ve dünya siyasi hayatındaki konumunu şüphesiz ki tesadüfen yahut birisinin korumasında elde etmedi.” Ziya Nur diyor ki: “Enver’in Ravza-i Mutahhara’ya girişini canlandıran cümleler; tüyler ürpertici bir inanç ve edep yüksekliğinin muhteşem tablosudur.” Bu kitapta, Osmanlı son dönemlerimizin büyük kahramanının hayatını ve temiz kişiliğini yakından tanıyacaksınız.
607.50 ₺ -
Osmanlı Devleti Tarihi 2 Medeniyet Tarihi
Siyasi Tarihi takip eden bu kitapta Osmanlı Türk İmparatorluğu’nun medeniyet, kültür, san’at, teşrifat ve teşkilât tarihi anlatılır, bir Cihan Devleti’nin nasıl ve hangi kültürle işlediği açıklanır. Yazarın diğer eserlerinde olduğu gibi çağının haricî olaylarıyla paralel bir şekilde ilerler. Dahilî gelişmeler Avrupa ve Dünya Tarihindeki gelişmelerle mukayeseye imkân verecek bir tarzda verilir. Etraflı ve modern bir kritik bibliyografyayı içeren bu cildi okuyanlar bugünkü Türkiye Cumhuriyeti’ni oluşturan kurum, kuruluş, uygulama, örf ve alışkanlıkların Osmanlı dönemindeki köklerini keşfedeceklerdir. Osmanlı döneminde kullanılan kavramlara açıklık getiren ve zevkli üslubuyla okuyucuyu sürükleyen bir eserdir. Ceddimizin nasıl bir ortamda yaşadığını anlamak ve hissetmek için eşsiz bir kaynak…
217.50 ₺ -
Osmanlı Devleti Tarihi 1 Siyasi Tarih
Münferit olarak da değerlendirilebilecek Osmanlı tarihinin siyasi kısmını oluşturan ilk cildidir. Bu tarihi yapan kişiler, karakteristik ve tipik taraflarıyla canlı bir şekilde tasvir edilir, ne yapıp ne yapmadıkları, ne olup ne olmadıkları açıkça vurgulanır. Yazarın ele aldığı konu hakkındaki büyük malumatı dolayısıyla bir cilde sığabilecek özlü bir anlatıma sahiptir. Kitaptaki her cümle, bir bilgi yüklenerek kaleme alınır, her gelişme ve olay, geçmişe ve geleceğe, bugüne, hattâ yarına atıflar yaparak anlatılır. Tarih ilmi ile ilgisi bulunmayan klişeleşmiş ideolojik telkinlerden şiddetle kaçınılır. ”Türk tarihinin en az yüzde ellisini Osmanlı siyasî ve medenî tarihi oluşturur. Osmanlı, Türk’ün 2700 yıldan bu yana yaptıklarının zirvesini ve estetik mükemmelliğini sergiler. Türkiye tarihinin en uzun ve en geniş dönemidir” anlayışıyla ve uydurma ve çirkin kelimelere yer vermeyen zengin bir dille yazılmıştır.
532.50 ₺ -
Osmanlı Belgelerinde İhtidâ Kavramı ve Mühtedîler
Son yıllarda gündemden hiç düşmeyen dönmelik ve dönmeler konusunu tarihî gerçekler ve belgeler ışığında aydınlatan bir kitap. Osmanlı Devleti, farklı milliyet ve dinlerin çeşitli örf ve âdetlerine sahip mensuplarına yaklaşık altı yüz yıl boyunca bir arada yaşayabilecekleri bir ortam sağlamıştır. Bu ortamda hâkim unsur Müslümanlardan oluştuğu için, zaman zaman diğer din mensuplarından din değiştirerek Müslümanlığı tercih edenler olmuştur. Bu olay “İhtidâ” olarak adlandırılır ve dininden dönenlere de “Mühtedî” (Dönme) denir. Eserde ihtida kavramı tarihî ve toplumsal boyutlarıyla anlatılır. Son bölümde Osmanlı toplumunda önemli işler yapmış, Osmanlı beyleri, pâdişahları ve sultanları üzerinde etkili olmuş devlet adamları ile Osmanlı sarayında kadın efendi veya vâlide sultan olarak önemli rolleri görülen mühtedîlerden örnekler verilir. Bunlara, gerek icraatı gerekse eserleri ile Osmanlı tarihinde iz bırakmış bazı mühtedî ilim adamları da eklenir.
168.75 ₺ -
Eski İstanbul
Ünlü tarihçi Ahmet Refik, 16. yüzyıldan 19. yüzyıla İstanbul'un şehir hayatını anlatıyor. Fetihten sonra Türk ve Müslüman bir kimliğe bürünen şehrin daha sonraki dönüşümleri, tüm bu değişikliklerin sosyal hayata ve mimariye yansımaları, Evliya Çelebi, Naimâ gibi tarihçilerden referanslarla zenginleştiriliyor. Eski İstanbul'da, saray hayatından başlanarak sokakların güvenliğine, su sorununa, belediye hizmetlerine, gümrüklere, devletin kahve, tütün ve alkolle mücadelesine kadar birçok konuda doyurucu bilgiler veriliyor. Bir yandan da İstanbul'daki gayrimüslimlerin yaşantılarına değinilerek Ermeni, Rum, Yahudi, kültürlerinin şehre getirdiği renk ve Osmanlı idaresinin bu cemaatlere yaklaşımı irdeleniyor. ... Filhakika yasak müthişti. O sene IV. Murat, gizli bir yerde tütün içen on dört kişi yakaladı. Biri mukabele halifesi, biri de kapıcıbaşılardandı. On dördünü de öldürttü. Reha'da tütün içtiği için, ikisi yeniçeri, on dört kişi, Halep'te yirmi kişi, Haccegür'de altı kişi alenen telef edildi. "Bu dühan içenlerin kimi orduda eli ve ayağı kırılıp siyaset olunur ve kiminin otağ önünde kırılır ve kiminin boynu vurulur ve kimini dört pare iderlerdi."
69.35 ₺ -
Osmanlı Tarihini Yeniden Yazmak
Halil İnalcık, Kemal Karpat, Cemal Kafadar, İlber Ortaylı, Mehmet Genç, Bernard Lewis, Donald Quataert, Linda Darling, Jane Hathaway, Douglas Howard, Rhoads Murphey, Uğur Tanyeli, Jonathan Grant’ın yazılarıyla yeni bir Osmanlı Tarihi yazılıyor… "Osmanlı tarihi" denilince hafızamıza düşen tablo aşağı yukarı şudur: Söğüt'te başlayıp Bursa'da kıvam kazanan kuruluş döneminde Osmanlı, İstanbul'un fethiyle yükselişe geçmiş ve bu süreç, zirvesine ulaşığı Kanuni devrine kadar sürmüştür. Ancak bu 'Altın Çağ', Kanuni'nin 1566'daki ölümüyle sona ermiş ve duraklama dönemi başlamış, 2. Viyana yenilgisi ise gerilemeyi belirgin hale getirmiştir. Bunu 18. yüzyıldaki çöküş, 19. yüzyıldaki parçalanma ve nihayet 1922'deki yıkılış izlemiştir. Bu aşinası olduğumuz tabloda dikkat çeken nokta, Kanuni'nin ölümüne kadar geçen yaklaşık 250 yılı olumlu, ondan sonraki 350 yılı ise olumsuz olarak resmetmesidir. Böylece aslında bizim "Osmanlı tarihi" dediğimiz ve öğretme hevesini duyduğumuz tarih, neredeyse asıl tarihinin yarısı bile değildir, zira duraklama, gerileme, çöküş denilince öğretenin de, öğrenenin de hevesi büyük ölçüde kaçmaktadır. Dolayısıyla böyle yarım yamalak bir tarih okuyarak yetişen insanlardan oluşan bir toplumun çağdaş bir tarih bilincine ulaşmaları elbette beklenemez. Öte yandan Halil İnalcık'tan Linda Darling'e, İlber Ortaylı'dan Douglas Howard'a, Cemal Kafadar'dan Rhoads Murphey'ye, Mehmet Genç'ten Donald Quataert'e, Kemal Karpat'tan Jonathan Grant'e, Uğur Tanyeli'den Cornell Fleischer ve Jane Hathaway'e ve daha pek çok Osmanlı uzmanına göre kitaplarımızda okuttuğumuz "Osmanlı'nın gerilemesi", apaçık bir olgu değil, çözülmesi gereken bir problemdir. Üstelik bir tarihçinin tarihte ilerleme veya gerileme olmasına 'takması' ne kadar bilimsel bir tutumdur? Bir bilim adamı olarak tarihçinin 'ileri' dönemleri kendisine yakın bulurken, 'geri' dönemleri ihmal etmesi ne kadar anlamlıdır? Osmanlı tarihi araştırmalarından tanıdığınız Mustafa Armağan'ın yayına hazırladığı Osmanlı Tarihini Yeniden Yazmak adlı kitap, bu ve benzeri soruları çağımızın yetkin tarihçilerinin kalemlerinden sunuyor sizlere. Ve yaklaşmakta olan bir 'tarih devrimi'nden söz ediyor: Öyle görünüyor ki, bu 'yeni' tarihte artık Osmanlı'yı, ömrünün büyük bir bölümünde gerileme belasıyla boğuşan aciz bir devlet olarak değil, tam tersine, bazı ciddi sorunları bulunsa bile, kendini yenileyen, dönüştüren ve çağa ayak uydurma yolunda ciddi adımlar atan dinamik bir devlet ve toplum olarak değerlendireceğiz. Osmanlı Tarihini Yeniden Yazmak yeni Osmanlı tarihçiliğinin müjdelerini veren öncü çalışmalardan biri..
11.83 ₺