-
Tarih Sohbetleri 2
”Biz bir cihan imparatorluğunun varisleriyiz. Geleceğimize dair görüşler ileri sürer, programlar yaparken geçmişteki bu muazzam siyasî ve medenî tecrübelerimizden sonuna kadar istifade etmek bizim en tabiî hakkımızdır. Millet ve devlet olarak misyonumuzu belirlemekte en sağlam ölçüyü de böyle bir tarih şuuru ile getirebiliriz. Bu itibarla aydınlarımızın ve gençlerimizin kendi tarihleri hakkında muhtelif cihetlerden bilgi edinebilecekleri eserlere ihtiyaç duydukları muhakkaktır.”
180.00 ₺ -
Tarih Sohbetleri 1
”Biz bir cihan imparatorluğunun varisleriyiz. Geleceğimize dair görüşler ileri sürer, programlar yaparken geçmişteki bu muazzam siyasî ve medenî tecrübelerimizden sonuna kadar istifade etmek bizim en tabiî hakkımızdır. Millet ve devlet olarak misyonumuzu belirlemekte en sağlam ölçüyü de böyle bir tarih şuuru ile getirebiliriz. Bu itibarla aydınlarımızın ve gençlerimizin kendi tarihleri hakkında muhtelif cihetlerden bilgi edinebilecekleri eserlere ihtiyaç duydukları muhakkaktır.”
243.75 ₺ -
Şehit Enver Paşa
Osmanlı’nın çöküşü de kuruluşu gibi bir destandır. Çöküşün kahramanları olan neslin bayraktarı Enver Paşa’dır. Onların varlığıyla İmparatorluğun çöküşünü birlikte düşünmek şaşırtıcıdır ve haksızlık gibi görünür. Onların yürekleri dağ gibiydi; hayalleri de öyle... Asla küçük düşünmüyorlardı. Yüce Devlet’i, ülkesi ve milletiyle kurtarmak için kendilerini ateşlere atarken, her biri İmparatorluğun bir uzak köşesinde, bütün Müslüman dünyayı kurtarmayı düşlüyor ve bunun heyecanı ile sarsılıyorlardı. Büyük düşünmek, büyük rüyalar görmek büyük zamanların görüntüleridir. Oysa bunlar çöküyorlardı ve çökerken bile yüreklerindeki ve kafalarındaki büyüklükleri terk etmiyorlardı. Sonra, Anadolu’ya çekildik. Artık onları anlamak zorlaştı. İnsanlarımızda yürekler daraldı, ufuklar kapandı; araya anlamsız siyasî endişeler girdi. Erzurum’u, Sarıkamış’ı “Turan” zannedip Enver Paşa’yı, “askerlerimizi Turan yolunda kırdırmakla” suçladık. Oysa, dedelerimiz Irak’ta, Filistin’de, Kafkaslar’da, Çanakkale’de vatan topraklarını savunuyorlardı. İngiliz ordularının buralarda ne aradıklarını sormak yerine, onların yüce makamlarını tartışmaya açtık... Enver Paşa o mübarek neslin başbuğu idi. M. Kemal Atatürk diyor ki: “Enver bir güneş gibi doğmuş, bir gurûb ihtişamıyla batmıştır; arasını tarihe bırakalım.” İsmet İnönü diyor ki: “Enver Paşa ihtilalden önce ahlak, cesaret ve kahramanlık misali olarak tanınmıştır. Enver’e en çetin kıta hizmetleri tam ve itimatla emniyet edilmiştir. Enver Paşa şahsî meziyetleriyle iyi bir asker, iyi bir subay olarak, cemiyetin kusur olarak bildiği unsurlardan, insanın tasavvur edemeyeceği kadar nasibi olmayan bir tiptir.” Zeki Velidî Togan diyor ki: “Enver Paşa son Türk tarihinin en büyük şahsiyetlerinden biridir. Bu zât, Türk ve dünya siyasi hayatındaki konumunu şüphesiz ki tesadüfen yahut birisinin korumasında elde etmedi.” Ziya Nur diyor ki: “Enver’in Ravza-i Mutahhara’ya girişini canlandıran cümleler; tüyler ürpertici bir inanç ve edep yüksekliğinin muhteşem tablosudur.” Bu kitapta, Osmanlı son dönemlerimizin büyük kahramanının hayatını ve temiz kişiliğini yakından tanıyacaksınız.
457.50 ₺ -
Osmanlı Devleti Tarihi 2 Medeniyet Tarihi
Siyasi Tarihi takip eden bu kitapta Osmanlı Türk İmparatorluğu’nun medeniyet, kültür, san’at, teşrifat ve teşkilât tarihi anlatılır, bir Cihan Devleti’nin nasıl ve hangi kültürle işlediği açıklanır. Yazarın diğer eserlerinde olduğu gibi çağının haricî olaylarıyla paralel bir şekilde ilerler. Dahilî gelişmeler Avrupa ve Dünya Tarihindeki gelişmelerle mukayeseye imkân verecek bir tarzda verilir. Etraflı ve modern bir kritik bibliyografyayı içeren bu cildi okuyanlar bugünkü Türkiye Cumhuriyeti’ni oluşturan kurum, kuruluş, uygulama, örf ve alışkanlıkların Osmanlı dönemindeki köklerini keşfedeceklerdir. Osmanlı döneminde kullanılan kavramlara açıklık getiren ve zevkli üslubuyla okuyucuyu sürükleyen bir eserdir. Ceddimizin nasıl bir ortamda yaşadığını anlamak ve hissetmek için eşsiz bir kaynak…
217.50 ₺ -
Osmanlı Devleti Tarihi 1 Siyasi Tarih
Münferit olarak da değerlendirilebilecek Osmanlı tarihinin siyasi kısmını oluşturan ilk cildidir. Bu tarihi yapan kişiler, karakteristik ve tipik taraflarıyla canlı bir şekilde tasvir edilir, ne yapıp ne yapmadıkları, ne olup ne olmadıkları açıkça vurgulanır. Yazarın ele aldığı konu hakkındaki büyük malumatı dolayısıyla bir cilde sığabilecek özlü bir anlatıma sahiptir. Kitaptaki her cümle, bir bilgi yüklenerek kaleme alınır, her gelişme ve olay, geçmişe ve geleceğe, bugüne, hattâ yarına atıflar yaparak anlatılır. Tarih ilmi ile ilgisi bulunmayan klişeleşmiş ideolojik telkinlerden şiddetle kaçınılır. ”Türk tarihinin en az yüzde ellisini Osmanlı siyasî ve medenî tarihi oluşturur. Osmanlı, Türk’ün 2700 yıldan bu yana yaptıklarının zirvesini ve estetik mükemmelliğini sergiler. Türkiye tarihinin en uzun ve en geniş dönemidir” anlayışıyla ve uydurma ve çirkin kelimelere yer vermeyen zengin bir dille yazılmıştır.
450.00 ₺ -
Osmanlı Belgelerinde İhtidâ Kavramı ve Mühtedîler
Son yıllarda gündemden hiç düşmeyen dönmelik ve dönmeler konusunu tarihî gerçekler ve belgeler ışığında aydınlatan bir kitap. Osmanlı Devleti, farklı milliyet ve dinlerin çeşitli örf ve âdetlerine sahip mensuplarına yaklaşık altı yüz yıl boyunca bir arada yaşayabilecekleri bir ortam sağlamıştır. Bu ortamda hâkim unsur Müslümanlardan oluştuğu için, zaman zaman diğer din mensuplarından din değiştirerek Müslümanlığı tercih edenler olmuştur. Bu olay “İhtidâ” olarak adlandırılır ve dininden dönenlere de “Mühtedî” (Dönme) denir. Eserde ihtida kavramı tarihî ve toplumsal boyutlarıyla anlatılır. Son bölümde Osmanlı toplumunda önemli işler yapmış, Osmanlı beyleri, pâdişahları ve sultanları üzerinde etkili olmuş devlet adamları ile Osmanlı sarayında kadın efendi veya vâlide sultan olarak önemli rolleri görülen mühtedîlerden örnekler verilir. Bunlara, gerek icraatı gerekse eserleri ile Osmanlı tarihinde iz bırakmış bazı mühtedî ilim adamları da eklenir.
105.00 ₺ -
Eski İstanbul
Ünlü tarihçi Ahmet Refik, 16. yüzyıldan 19. yüzyıla İstanbul'un şehir hayatını anlatıyor. Fetihten sonra Türk ve Müslüman bir kimliğe bürünen şehrin daha sonraki dönüşümleri, tüm bu değişikliklerin sosyal hayata ve mimariye yansımaları, Evliya Çelebi, Naimâ gibi tarihçilerden referanslarla zenginleştiriliyor. Eski İstanbul'da, saray hayatından başlanarak sokakların güvenliğine, su sorununa, belediye hizmetlerine, gümrüklere, devletin kahve, tütün ve alkolle mücadelesine kadar birçok konuda doyurucu bilgiler veriliyor. Bir yandan da İstanbul'daki gayrimüslimlerin yaşantılarına değinilerek Ermeni, Rum, Yahudi, kültürlerinin şehre getirdiği renk ve Osmanlı idaresinin bu cemaatlere yaklaşımı irdeleniyor. ... Filhakika yasak müthişti. O sene IV. Murat, gizli bir yerde tütün içen on dört kişi yakaladı. Biri mukabele halifesi, biri de kapıcıbaşılardandı. On dördünü de öldürttü. Reha'da tütün içtiği için, ikisi yeniçeri, on dört kişi, Halep'te yirmi kişi, Haccegür'de altı kişi alenen telef edildi. "Bu dühan içenlerin kimi orduda eli ve ayağı kırılıp siyaset olunur ve kiminin otağ önünde kırılır ve kiminin boynu vurulur ve kimini dört pare iderlerdi."
9.49 ₺ -
Osmanlı Tarihini Yeniden Yazmak
Halil İnalcık, Kemal Karpat, Cemal Kafadar, İlber Ortaylı, Mehmet Genç, Bernard Lewis, Donald Quataert, Linda Darling, Jane Hathaway, Douglas Howard, Rhoads Murphey, Uğur Tanyeli, Jonathan Grant’ın yazılarıyla yeni bir Osmanlı Tarihi yazılıyor… "Osmanlı tarihi" denilince hafızamıza düşen tablo aşağı yukarı şudur: Söğüt'te başlayıp Bursa'da kıvam kazanan kuruluş döneminde Osmanlı, İstanbul'un fethiyle yükselişe geçmiş ve bu süreç, zirvesine ulaşığı Kanuni devrine kadar sürmüştür. Ancak bu 'Altın Çağ', Kanuni'nin 1566'daki ölümüyle sona ermiş ve duraklama dönemi başlamış, 2. Viyana yenilgisi ise gerilemeyi belirgin hale getirmiştir. Bunu 18. yüzyıldaki çöküş, 19. yüzyıldaki parçalanma ve nihayet 1922'deki yıkılış izlemiştir. Bu aşinası olduğumuz tabloda dikkat çeken nokta, Kanuni'nin ölümüne kadar geçen yaklaşık 250 yılı olumlu, ondan sonraki 350 yılı ise olumsuz olarak resmetmesidir. Böylece aslında bizim "Osmanlı tarihi" dediğimiz ve öğretme hevesini duyduğumuz tarih, neredeyse asıl tarihinin yarısı bile değildir, zira duraklama, gerileme, çöküş denilince öğretenin de, öğrenenin de hevesi büyük ölçüde kaçmaktadır. Dolayısıyla böyle yarım yamalak bir tarih okuyarak yetişen insanlardan oluşan bir toplumun çağdaş bir tarih bilincine ulaşmaları elbette beklenemez. Öte yandan Halil İnalcık'tan Linda Darling'e, İlber Ortaylı'dan Douglas Howard'a, Cemal Kafadar'dan Rhoads Murphey'ye, Mehmet Genç'ten Donald Quataert'e, Kemal Karpat'tan Jonathan Grant'e, Uğur Tanyeli'den Cornell Fleischer ve Jane Hathaway'e ve daha pek çok Osmanlı uzmanına göre kitaplarımızda okuttuğumuz "Osmanlı'nın gerilemesi", apaçık bir olgu değil, çözülmesi gereken bir problemdir. Üstelik bir tarihçinin tarihte ilerleme veya gerileme olmasına 'takması' ne kadar bilimsel bir tutumdur? Bir bilim adamı olarak tarihçinin 'ileri' dönemleri kendisine yakın bulurken, 'geri' dönemleri ihmal etmesi ne kadar anlamlıdır? Osmanlı tarihi araştırmalarından tanıdığınız Mustafa Armağan'ın yayına hazırladığı Osmanlı Tarihini Yeniden Yazmak adlı kitap, bu ve benzeri soruları çağımızın yetkin tarihçilerinin kalemlerinden sunuyor sizlere. Ve yaklaşmakta olan bir 'tarih devrimi'nden söz ediyor: Öyle görünüyor ki, bu 'yeni' tarihte artık Osmanlı'yı, ömrünün büyük bir bölümünde gerileme belasıyla boğuşan aciz bir devlet olarak değil, tam tersine, bazı ciddi sorunları bulunsa bile, kendini yenileyen, dönüştüren ve çağa ayak uydurma yolunda ciddi adımlar atan dinamik bir devlet ve toplum olarak değerlendireceğiz. Osmanlı Tarihini Yeniden Yazmak yeni Osmanlı tarihçiliğinin müjdelerini veren öncü çalışmalardan biri..
11.99 ₺ -
Rus ve İngilizlere Karşı Bir Osmanlı Zabiti
Yayına Hazırlayanlar: Ahmet Efiloğlu, Raif İvecan Birinci Dünya Savaşı’nın, hakkında en az bilgiye sahip olduğumuz cephelerinden biri olan Irak Cephesi’nde yazılan Mülâzım-ı sâni Serezli Mehmed Ragıb Efendi’nin günlüğü 93 yıl sonra gün yüzüne çıkıyor. Serezli Mehmed Ragıb Efendi, İstanbul Polis Teşkilâtı’nda çalışırken savaş patlak veriyor ve kendisi vatanî görevini yapmak üzere üsteğmen olarak Irak Cephesi'ne gidiyor. Önce İran sınırındaki Süleymaniye’de Ruslara karşı ve daha sonra Rusların geri çekilmesiyle İngilizlerle savaşan Serezli Mehmed Ragıb Efendi, günlüğünde Irak Cephesi’nde Birinci Dünya Savaşı’nın nasıl geçtiğine dair birçok bilinmeyen bilgiyi sunuyor. Serezli Mehmed Ragıb Efendi, sadece nasıl ve nerede savaşıldığını değil, ordunun içinde bulunduğu çaresizliği, askerlerin açlık ve sefaletle imtihanını, kendisine göre komutanların verdiği isabetsiz kararları ve stratejik bilgileri, özlem ve hasretlerini, yani savaşın en insanî yönlerini bütün samimiyetiyle günlüğüne anlatarak içini döküyor. İçinde birçok detaylı çizilmiş haritanın da bulunduğu ve nerdeyse bir asırdır İngiliz Savaş Müzesi Arşivi’nde muhafaza edilen, tarih severlere ve akademisyenlere yepyeni, çarpıcı birçok bilgiyi sunan bu günlüğü, iki akademisyen tarihçi Raif İvecan ve Ahmet Efiloğlu fark edip yayına hazırladılar.
111.00 ₺ -
Perde Perde Tarih
Genellikle tarihi romanlarıyla tanınan Turhan Tan, bu defa denemeleriyle karşımızda. Ünlü tarihçi İngiltere'den Mısır'a, krallardan cariyelere tarihte bir şekilde kendine yer edinmiş birçok ilginç macerayı bizimle paylaşıyor. Tabii ki başrolde yine Osmanlı padişahları ve Osmanlı ülkesindeki akıllara zarar olaylar olmak kaydıyla. Maymunları idam ettiren molla, gözünü kırpmadan oğluna kıyan anne, Paris elçiliğinde gazel okuyan Osmanlı diplomatı, kimsenin kuramadığı yayı bir çırpıda kuran Deli Hüseyin, Sultan İbrahim'in kaftanında taşıdığı cücesi... Bu kitapta anlatılanların birçoğu tarihi değiştiren olaylar değil belki. Ama geçmiş yüzyılları anlamak için bazen sadece savaşlara ve antlaşmalara bakmak yetmeyebiliyor. Bir padişahın kölesiyle yaptığı sıradan bir konuşma, bazen birçok tarihi belgeden daha fazla ufuk açıcı olabiliyor. Perde Perde Tarih, tarihteki absürdlüklerden de ders alınabileceğini gösteren bir kitap...
94.17 ₺ -
Osmanlı Kanunnameleri ve Hukuki Tahlilleri/ Kanuni Devri Kanunnameleri II. Kısım Eyalet Kan-5
Osmanlı Kanunnameleri ve Hukuki Tahlilleri adıyla sunduğumuz bu çalışma, Türk-İslam tarihinin en uzun dilimi olan altı asırlık Osmanlı Devleti tarihinin yeniden yazılmasını gerektirecek ehhemmiyeti haizdir. Zira hukuk, insan hayatının bütün yönlerini yansıtan gerçek bir ayinedir. Hukukun, insan cemiyetlerinin vazgeçilmez unsurunu teşkil ettiği ve hatta bir hukukçunun ifadesiyle "insan hayatının ta kendisi olduğu" inkar edilemez. Osmanlı Kanunnameleri, sadece Osmanlı hukuku için değil, Osmanlı Tarihi, Osmanlı Medeniyet, askeri, iktisadi, dini ve sosyal tarihi için de, birinci elden bir kaynakdır. Devlet adamı ve siyasetçi, Kanuni'yi, eserleri olan kanunnamelerle tanımadan, ciddi ve tatmin edici bir idare siyaseti ortaya atamaz; kısaca geçmişi olmayanın geleceği de olamaz. Türk milletinin geçmişini yansıtan kanunnamelerden, hiç bir müslüman Türk bigane kalamaz... Bu çalışma başlangıçtan Tanzimat dönemine kadarki bütün kanunnameleri, siyasetnameleri ve layihaları ihtiva eder. Bu arada, sadece Türk tarihini ve medeniyetini değil, İslam tarih ve medeniyetini de yakından ilgilendirir... Yoğun bir ilmi araştırmayı ve gayreti gerektiren, Milli Kültür ve Tarihimiz açısından olduğu kadar, dünya tarihi ve medeniyeti açısından da yeni ufuklar açacak bir çalışma
1500.00 ₺ -
Osmanlı Kanunnameleri ve Hukuki Tahlilleri/ Kanuni Devri Kanunnameleri 1. Kısım Merkezi-4
Osmanlı Kanunnameleri ve Hukuki Tahlilleri adıyla sunduğumuz bu çalışma, Türk-İslam tarihinin en uzun dilimi olan altı asırlık Osmanlı Devleti tarihinin yeniden yazılmasını gerektirecek ehhemmiyeti haizdir. Zira hukuk, insan hayatının bütün yönlerini yansıtan gerçek bir ayinedir. Hukukun, insan cemiyetlerinin vazgeçilmez unsurunu teşkil ettiği ve hatta bir hukukçunun ifadesiyle "insan hayatının ta kendisi olduğu" inkar edilemez. Osmanlı Kanunnameleri, sadece Osmanlı hukuku için değil, Osmanlı Tarihi, Osmanlı Medeniyet, askeri, iktisadi, dini ve sosyal tarihi için de, birinci elden bir kaynakdır. Devlet adamı ve siyasetçi, Kanuni'yi, eserleri olan kanunnamelerle tanımadan, ciddi ve tatmin edici bir idare siyaseti ortaya atamaz; kısaca geçmişi olmayanın geleceği de olamaz. Türk milletinin geçmişini yansıtan kanunnamelerden, hiç bir müslüman Türk bigane kalamaz... Bu çalışma başlangıçtan Tanzimat dönemine kadarki bütün kanunnameleri, siyasetnameleri ve layihaları ihtiva eder. Bu arada, sadece Türk tarihini ve medeniyetini değil, İslam tarih ve medeniyetini de yakından ilgilendirir... Yoğun bir ilmi araştırmayı ve gayreti gerektiren, Milli Kültür ve Tarihimiz açısından olduğu kadar, dünya tarihi ve medeniyeti açısından da yeni ufuklar açacak bir çalışma.
1500.00 ₺ -
Osmanlı Kanunnameleri ve Hukuki Tahlilleri/ Yavuz Sultan Selim Devri Kanunnameleri-3
Osmanlı Kanunnameleri ve Hukuki Tahlilleri adıyla sunduğumuz bu çalışma, Türk-İslam tarihinin en uzun dilimi olan altı asırlık Osmanlı Devleti tarihinin yeniden yazılmasını gerektirecek ehhemmiyeti haizdir. Zira hukuk, insan hayatının bütün yönlerini yansıtan gerçek bir ayinedir. Hukukun, insan cemiyetlerinin vazgeçilmez unsurunu teşkil ettiği ve hatta bir hukukçunun ifadesiyle "insan hayatının ta kendisi olduğu" inkar edilemez. Osmanlı Kanunnameleri, sadece Osmanlı hukuku için değil, Osmanlı Tarihi, Osmanlı Medeniyet, askeri, iktisadi, dini ve sosyal tarihi için de, birinci elden bir kaynakdır. Devlet adamı ve siyasetçi, Kanuni'yi, eserleri olan kanunnamelerle tanımadan, ciddi ve tatmin edici bir idare siyaseti ortaya atamaz; kısaca geçmişi olmayanın geleceği de olamaz. Türk milletinin geçmişini yansıtan kanunnamelerden, hiç bir müslüman Türk bigane kalamaz... Bu çalışma başlangıçtan Tanzimat dönemine kadarki bütün kanunnameleri, siyasetnameleri ve layihaları ihtiva eder. Bu arada, sadece Türk tarihini ve medeniyetini değil, İslam tarih ve medeniyetini de yakından ilgilendirir... Yoğun bir ilmi araştırmayı ve gayreti gerektiren, Milli Kültür ve Tarihimiz açısından olduğu kadar, dünya tarihi ve medeniyeti açısından da yeni ufuklar açacak bir çalışma.
1500.00 ₺ -
Osmanlı Kanunnameleri ve Hukuki Tahlilleri/ II. Beyazid Devri Kanunnameleri-2
Osmanlı Kanunnameleri ve Hukuki Tahlilleri adıyla sunduğumuz bu çalışma, Türk-İslam tarihinin en uzun dilimi olan altı asırlık Osmanlı Devleti tarihinin yeniden yazılmasını gerektirecek ehhemmiyeti haizdir. Zira hukuk, insan hayatının bütün yönlerini yansıtan gerçek bir ayinedir. Hukukun, insan cemiyetlerinin vazgeçilmez unsurunu teşkil ettiği ve hatta bir hukukçunun ifadesiyle "insan hayatının ta kendisi olduğu" inkar edilemez. Osmanlı Kanunnameleri, sadece Osmanlı hukuku için değil, Osmanlı Tarihi, Osmanlı Medeniyet, askeri, iktisadi, dini ve sosyal tarihi için de, birinci elden bir kaynakdır. Devlet adamı ve siyasetçi, Kanuni'yi, eserleri olan kanunnamelerle tanımadan, ciddi ve tatmin edici bir idare siyaseti ortaya atamaz; kısaca geçmişi olmayanın geleceği de olamaz. Türk milletinin geçmişini yansıtan kanunnamelerden, hiç bir müslüman Türk bigane kalamaz... Bu çalışma başlangıçtan Tanzimat dönemine kadarki bütün kanunnameleri, siyasetnameleri ve layihaları ihtiva eder. Bu arada, sadece Türk tarihini ve medeniyetini değil, İslam tarih ve medeniyetini de yakından ilgilendirir... Yoğun bir ilmi araştırmayı ve gayreti gerektiren, Milli Kültür ve Tarihimiz açısından olduğu kadar, dünya tarihi ve medeniyeti açısından da yeni ufuklar açacak bir çalışma.
1500.00 ₺ -
Osmanlı Kanunnameleri ve Hukuki Tahlilleri/ Osmanlı Hukukuna Giriş ve Fatih Devri-1
Osmanlı Kanunnameleri ve Hukuki Tahlilleri adıyla sunduğumuz bu çalışma, Türk-İslam tarihinin en uzun dilimi olan altı asırlık Osmanlı Devleti tarihinin yeniden yazılmasını gerektirecek ehhemmiyeti haizdir. Zira hukuk, insan hayatının bütün yönlerini yansıtan gerçek bir ayinedir. Hukukun, insan cemiyetlerinin vazgeçilmez unsurunu teşkil ettiği ve hatta bir hukukçunun ifadesiyle "insan hayatının ta kendisi olduğu" inkar edilemez. Osmanlı Kanunnameleri, sadece Osmanlı hukuku için değil, Osmanlı Tarihi, Osmanlı Medeniyet, askeri, iktisadi, dini ve sosyal tarihi için de, birinci elden bir kaynakdır. Devlet adamı ve siyasetçi, Kanuni'yi, eserleri olan kanunnamelerle tanımadan, ciddi ve tatmin edici bir idare siyaseti ortaya atamaz; kısaca geçmişi olmayanın geleceği de olamaz. Türk milletinin geçmişini yansıtan kanunnamelerden, hiç bir müslüman Türk bigane kalamaz... Bu çalışma başlangıçtan Tanzimat dönemine kadarki bütün kanunnameleri, siyasetnameleri ve layihaları ihtiva eder. Bu arada, sadece Türk tarihini ve medeniyetini değil, İslam tarih ve medeniyetini de yakından ilgilendirir... Yoğun bir ilmi araştırmayı ve gayreti gerektiren, Milli Kültür ve Tarihimiz açısından olduğu kadar, dünya tarihi ve medeniyeti açısından da yeni ufuklar açacak bir çalışma.
1500.00 ₺ -
Vakıf Müessesi/ İslam Hukukunda ve Osmanlı Tatbikatında
Danışmanı olduğum Ahmet Akgündüz, "İslâm Hukukunda ve Osmanlı Tatbikatında Vakıf Müesesesi" konulu bu tezi ile Türk Hukuk Tarihi çalışmalarına gerçekten katkı teşkil edecek bir eser yazmayı başarmıştır. Türk Hukuk Tarihi sahasında mevcut Türkçe eserlerin azlığı nazara alınacak olursa, orjinal eserlere ve arşiv kaynaklarına dayanarak yapılmış olan bu tezin değeri daha iyi anlaşılır. Türk Özel Hukuk Tarihinin önemli müesselerinden biri olan vakıf bu tezde gerçekten detaylı bir tarzda, çeşitli cepheleri ile incelenmiş ve okuyucuların ve Türk Hukuk Tarihi konusunda çalışacakların istifadesine bir kaynak olarak sunulmuştur. Prof. Dr.Halil Cin Selçuk Üniversitesi Rektörü
600.00 ₺ -
Üç Devirde Bir Mabed Ayasofya
Ayasofya´nın 1500 Yıllık Tarihi Serüvenini, Bilinmeyen Yönlerini Bu Kitapta Bulacaksınız.
3750.00 ₺ -
Tarih - Lenklere Cevaplar
Yıllardan beri Osmanlı Hukuk sistemi ile alakalı kitaplar telif etmekte, makaleler yazmakta ve konferanslar vermekteyim. Belli kesimlerin hoşuna gitmediğinin farkındayım. Osmanlı devleti nin bir Müslüman Devlet olduğunu biliyoruz ve aksine yorumlar karşısında yıllardır şaşırıp kalıyorduk. Meğerse Osmanlı devletine karşı olanlar ve hem de en baştakiler, kuvvetle muvaffak olamadıkları tarihin çarpıtılması meselesine çeşitli dalaverelerle ve kiralık kalemleri kullanarak emellerine ulaşmak istediklerini yıllar sonra öğrendik. Öğrendik ki, Prof. Ömer Lütfü Barkan da ve hatta bir yerde Prof. Fuat Köprülü de, bir türlü rejimlerini halka meşru göstermeyi başaramayan siyasetçilerin emirleri ve talimatları doğrultusunda kalemlerini kullanmışlardır. Ben bir İslam Hukuku uzmanıyım ve Türk Hukuk tarihçisiyim. Osmanlı hukuk sistemini inceleyen Osmanlı kanunnameleri başta olmak üzere çok sayıda eserim olduğu için bana Osmanlı tarihçisi nazarıyla bakıyorlar. Ancak genel tarihin hukuku tarihi bilinmeden yazılamayacağına inananlardanım. Ben de insanım. Kaleme aldığımız ve bu zamana kadar 250.000 adet satan Bilinmeyen Osmanlı adlı kitabımıznı birinci baskısında veya diğer eserlerimizde bazı tashih hataları ve hatta bilgi hataları olabilir. Benim dusturum: Eğer bir mes elenin münâzarasında kendi sözünün haklı çıktığına taraftar olup ve kendi haklı çıktığına sevinse ve hasmının (Beni tenkit edenler, bilinen manada Hasmımız değildir ve zaten burada hasımdan kasıt da farklı görüşü ileri süren taraf demektir) haksız ve yanlış olduğuna memnun olsa, insafsızdır. Hem zarar eder. Çünkü haklı çıktığı vakit, o münazarada bilmediği birşeyi öğrenmiyor. Belki gurur ihtimaliyle zarar edebilir. Eğer hak hasmının elinde çıksa, zararsız, bilmediği bir mes eleyi öğrenip menfaattar olur, nefsin gururundan kurtulur. Demek insaflı hakperest, hakkın hatırı için nefsin hatırını kırıyor. Hasmının elinde hakkı görse, yine rızâ ile kabul edip taraftar çıkar, memnun olur.
52.50 ₺ -
Tabular Yıkılıyor 2
Süleyman Hilmi Tunahan hakkında bu zamana kadar bilinmeyen belgeler ışığında doğru bilgiler, Alevilikle ilgili arşiv belgeleriyle yeni tesbitler ve birbirinden çarpıcı tarihî konular, kitabın konusunu taşkil etmektedir.
90.00 ₺ -
Tabular Yıkılıyor 1
İslâm'ın hükümlerinin değişip değişmediği konusunda doyurucu izahlar getiriyor; İstanbul Kanatlarımın Altında adlı iftirânameye doğru cevabı bu Kitapta görmek mümkün olduğu gibi, belgeler ışığında IV. Murad' ın hayatını ve ona yapılan iftirâlarını veriyor. Merhûm Turgut Özal' ın talebi üzerine hazırlanan Rumeli'deki Osmanlı Hâkimiyeti ve Osmanlı Devletin'de Devşirme meselesi adlı iki raporu; ve bunlara benzer dikkat çekici ve çok ehemmiyet arz eden meselelerin ayrıntılı izahlarını yapıyor.
90.00 ₺ -
Sorularla Ermeni Meselesi
Ermeni Meselesi, neredeyse bir buçuk asır önce kucağımızda bulduğumuz, bugüne kadar da taşımak zorunda olduğumuz bir meseledir. Muhataplarının dışında pişirilen ve geliştirilen bu mesele, bin yıldır birbirine el kaldırmamış iki milleti bıçak sırtı gibi ikiye ayırmış, sönmeyen bir kin ve düşmanlık ateşini yakmıştır. Bu eserin telif edilmesi, çok önemli sebeplere dayanmaktadır. En önemlisi ve birincisi. Ermeni meselesinin bir Müslüman Devlet olan Osmanlı devletindeki hukuk sistemi yani İslam Hukuku açısından değerlendirilmesidir. İkincisi, olayların ve problemlerin soru ve cevap şeklinde takdim edilmesidir. Üçüncüsü, sadece Batı kaynakları değil, sadece bizim arşiv kaynakları da değil, her ikisinin de nazara alınarak ve İslâmî ilimlere dair kaynaklar da ihmal edilmeyerek tahlili bir metot izlenmesidir. Teshillerimize göre, Ermeni meselesi, İslam âleminde ve Gayr-i Müslim dünyada yeterince bilinmemekte veya yanlış bilinmektedir; Avrupa ve Amerika´daki Türk nesilleri tarafından maalesef bilinmemektedir, Türkiye´de ise özellikle İslâmî yönü itibariyle ele alınmamıştır ve nihayet bilim adamlarının birçoğu dahi hukuki ve islami tahlilleri açısından bilmemektedirler. Bu eserin telifi bütün bu bilinmezliklere ışık tutmak amacını taşımaktadır. Bu eser, Ermeniler ve Ermeni Meselesi hakkında soru-cevap tarzında hazırlanmıştır. Ermenilerin tarihleri, kökenleri, Bizans, İlk dönem Müslümanlar ve Selçuklularla ilişkiler ve daha sonra da geniş bir şekilde Osmanlı döneminde Ermenilerin siyasi, kültürel, ekonomik hayatları anlatılmaktadır. Eserde tehcir meselesi üzerinde genişçe durulmuş, tehcirin İslam Hukukunda yeri ve Hz. Peygamberin Yahudileri tehcirine yer verilmiştir. Eser 17 bölümde 181 sorunun cevabını vermektedir
450.00 ₺ -
Osmanlı-Amerikan İlişkileri
Günümüz olaylarının anlaşılmasında önemli bir yere sahip olan tarihi hadiseleri bilmek geçmişi anlayarak geleceğe yön vermede mühim bir parametredir. Osmanlı-Amerikan ilişkileri bu açıdan değerli ip uçları taşımaktadır. Bugün ABD için vazgeçilmez partner olan Türkiye bu konumuna Osmanlı birikimiyle gelmiştir. Dünyanın jeopolitik ve jeostratejik açıdan önemli bir merkezinde bulunan Türkiye dünya tarihinde her zaman önemli bir rol oynamıştır. ABD`nin ticarî çıkarlarıyla başlayan Osmanlı-Amerikan ilişkileri XIX. yüzyılın farklı dilimlerinde değişiklik göstermiştir. Yaklaşık iki yüzyıla yaklaşan Türk-Amerikan ilişkilerini Osmanlı ve Cumhuriyet dönemi (ya da II. Dünya Savaşı sonrası) olmak üzere iki döneme ayırmak mümkündür. Bu yazıda Osmanlı dönemindeki Türk-Amerikan ilişkilerine Osmanlı arşiv belgeleri ışığında değinilecek aynı zamanda 21. yüzyılda dünya siyasetine yön veren ABD´nin bugünlere nasıl geldiğini ve yıllarca hangi Müslüman devlete vergi ödediğini merak edenler için de sanırız önemli bilgiler verilecektir. Avrupa devletlerinin emperyalist politikalarının dışında kalmak istemeyen ABD Yakın Doğu`ya nüfûz etmek için, XIX. yüzyılda bölgenin tek hâkim gücü olan Osmanlı Devleti ile resmî temasa geçmek istemiştir. ABD`nin Doğu Akdeniz ticaretinde etkin olması gibi ticarî nedenlerle başlayan Osmanlı-Amerikan ilişkilerinde ekonomik sebeplerden çok, siyasî amaçlar belirleyici olmuştur. Bu anlamda ticaret, ABD tarafından siyasî alana nüfûz etmenin anahtarı olarak kullanılmıştır. İki devlet arasında çıkan problemler de genellikle siyasî meselelerden kaynaklanmıştır. Osmanlı-Amerikan ilişkilerine dair tespit ettiğimiz binlerce arşiv belgesinin yaklaşık yüzde 80`i siyasî konulara ilişkindir. Bu da, siyasî ilişkilerin ağırlıkta olduğunun göstergesidir. Kısaca Osmanlı-Amerikan münasebetlerinde, ekonomik faktörlerin öne çıktığı görünse de aslında siyasî kaygıların birinci sırada olduğu görülmektedir.
150.00 ₺ -
Osmanlı Toplumunda Tasavvuf
Dünya tarihi göz önünde bulundurulduğunda, Osmanlı Devleti, uzun müddet ayakta durabilmiş ender devletlerden biridir. Bunun sırrı, tarihin en kritik döneminde medeniyetlerin beşiği olan bir coğrafyada kurulmuş olan Osmanlı'nın, kurucusunun ve kuruluşunun temelindeki fikrî, manevî, sosyal, kültürel alt yapı ve temeli oluşturan en önemli unsurlardan biri olan tasavvufî düşünce ve aksiyondur. Osmanlı toplumunda, müesseselerinin yaygınlaşmasıyla tasavvuf, topluma nüfuz ederek, zihniyetlere tesir etmiş ve yükselen değerlerden biri olmuştur. Osmanlı bu manevî unsuru sosyal, kültürel, moral ve estetik yapılanmasında, ileriki dönemlerde adeta aslî bir unsur olarak kullanmıştır. Bu sebepten dolayı, Osmanlı'yı keşfetmenin en önemli yollarından biri de, toplumu ve müesseseleri üzerindeki derin etkileri bakımından tasavvufî düşünce ve aksiyonu yakından tanımak olacaktır. Abbâsîler döneminde sistemleşip olgunlaşan tasavvuf, Selçuklular döneminde kurumsallaşıp tarikatlar şeklinde ortaya çıkmıştır. Osmanlılar döneminde ise yaygınlaşarak toplumun bütün kesimlerini ve hayatın pek çok yönünü etkisi altına almıştır. Bu dönemde tasavvuf, devletin fikir, felsefe, mimarî, şiir ve musikî başta olmak üzere bütün güzel sanatlarla, hatta siyasî, içtimaî, iktisadî, ilmî ve askerî hayatla ilgili yönlendirmeler yapan bir düşünme ve yaşama tarzı olmuştur. Bu çalışma zaman olarak, XVII. yüzyılın esas alındığı bir zaman dilimini kapsamaktadır. Coğrafî sınır olarak, Türkiye Cumhuriyeti'nin üzerinde bulunduğu Asya toprakları ile sınırlandırılmıştır. İstanbul'un Avrupa ve Çanakkale'nin Gelibolu yakası çalışmanın sınırlarına katılmıştır. Kitap bir giriş, iki bölüm ve ekler kısmından oluşmaktadır. Giriş bölümünde birinci derece kaynaklar tanıtılmış, XVII. yüzyılın siyâsî, içtimâî, iktisâdî durumu ele alınarak coğrafî sınır belirtilmiş, bu döneme kadar ve bu dönem tasavvufunun yapısı hakkında genel bilgi verilmiştir. Birinci bölümde, Anadolu'da tasavvuf kültürünü yayan tarîkat mensupları şahıs ve kurum bazında tanıtılmıştır. Usûl olarak öncelikle tarîkat, sonra o tarîkatın şûbesi ve mensupları kronolojik sıraya göre değerlendirilmiştir. Kitap telif edenlerin eserleri ile, şâir olanların dîvân sâhibi olup olmadıkları kaydedilmiş, bu eserlerin mevcut olup olmadıkları kütüphâne kayıtlarından taranarak tespit edilmeye çalışılmıştır. İkinci bölümde meşâyihın devlet ricâli ve ulemâ ile münâsebetlerine değinilmiş; halkın bilgi, kültür ve sanat anlayışını geliştirmedeki tesirleri incelenmiştir. Ayrıca bu dönemde kimi sûfîlerin sürgüne gönderilmesi ve idam edilmesinin sebepleri değerlendirilmiş; bazı vâiz ve ilim erbâbının bir kısım tekke mensubuna karşı takındığı menfî tutumun sebeplerine işaret edilmiştir. Ekler kısmında, XVII. yüzyıl meşâyihınin bir listesi çıkarılmış, şeyhlerin mensup oldukları tarîkat, bu tarîkatın şûbesi ile vefât târihleri, varsa vazîfe yaptığı tekke, şâirliği, medrese tahsîli gördüğü, eser sahibi olduğu ve bunların sayısı ile herhangi bir savaşa katıldığı listeler halinde gösterilmek sûretiyle toplu bir fotoğraf çekilmeye çalışılmıştır.
675.00 ₺ -
Osmanlı Devletinde Ehli Sünnetin Şii Akidesine Tenkidleri
Bilindiği gibi, Türk-İran münasebetlerinde Şiîliğin rolü çok büyüktür. İslâm'ın erken dönemlerinde teşekkül eden Şîa 'nın, bugün olduğu gibi, özellikle Osmanlı dönemindeki münasebetleri büyük ölçüde etkilediği bir vâkıadır. Özellikle, on beşinci yüzyılın sonları ile, on altıncı yüzyılın başlarında iki devlet arasındaki kanlı muharebelerin görünen sebebi, dînî ve mezhebîdir. Gerçek şu ki, tek sebep dînî ve mezhebî olan ihtilaflar değildir. Ancak, halkın savaşa sevk edilmesinde bu sâik sürekli kullanılmıştır. İki devletin resmiyette sulh içinde bulunduğu zamanlarda ise, özellikle İran tarafında boş durulmamış ve sürekli Anadolu içlerinde Şiî propagandasına devam edilmiştir. İşte böylesi bir dönemde neşredilerek halka dağıtılan Hüsniye adlı kitabın, reddiye sinin yapıldığı Ahmed Feyzi Çorûmî 'ye ait El-Feyzü'r-Rabbâni fî Ebâtili'l-İrânî adını taşıyan bu eseri, okuyucularımızın istifadesine sunmuş bulunuyoruz. Eserde Temas Edilen Başlıca Konular ve Yazarın Şîa 'ya Yönelttiği Eleştiriler başlığını taşımaktadır. Bu başlık altında Tevhid , Nübüvvet, Kaza-kader , Hilâfet -İmâmet , Ehl-i Beyt ve Sahabe , Lânet gibi konuların yanında, İslâm Mezhepleri Târihinde sıkça tartışılan Yetmiş Üç Fırka ile ilgili değerlendirmeler işlendi. Çorûmî, eserinde sadece bu konulara temas etmekle kalmayıp, furuât dediğimiz,inancı ilgilendirmeyip ibâdet ve muamelatla ilgili pek çok konuya da temas etmektedir. Bunlar içerisinde Şîa ve Ehl-i Sünnet arasında ihtilaflı olmayan hususlar olduğu gibi, mut'a nikahı gibi üzerinde ciddi görüş ayrılığı bulunan hususlar da vardır. Müstakil bir çalışma konusu olabilecek genişlikte ele aldığı bu hususa, çalışmamızda temas etmedik. Eserde bulunup da, bizim ele almadığımız konulardan bazıları şunlardır: Abdest, namaz, nikah, haml müddeti, tavşan eti ve satranç oyunu. Bunları bu çalışmamızda ele almamız, çalışmamızın hacmini çok genişletecekti. Ayrıca maksadımız Ehl-i Sünnet ve Şîa arasında bulunan ciddi görüş ayrılığı olan ana temel konulardı ki, bunları vermeğe çalıştık.
300.00 ₺ -
-
İslam ve Osmanlı Çevre Hukuku
'Kitap iki ayrı bölüme ayrılmıştır. Birinci bölümde İslam Çevre Hukukunun esaslarını kısaca özetlenmiş. Sadece teorik değil uygulamaya yönelik Furu-ı Fıkıh kitapları da değerlendirilmiş. İkinci Bölümde ise Çevre hukuku ile alakalı hukuki esaslar özetlendikten sonra, dünyanın ilk çevre Nizamnamesini ayrıntılarıyla incelenmiş ve çevre ile alakalı Osmanlı Devletindeki kurumları anlatılmıştır'.
262.50 ₺