-
Osmanlı'nın Avrupalı Müzisyenleri
Türkiye'de müzik tarihi ve piyano edebiyatı konusunda yazılmış kitaplar son derece azdır. I Son yıllarda bu konuda akademisyenlerin yazdığı kitap/arda biraz artış olduysa da yurtdışındakilerle kıyaslandığında yine de bu uğraşlar zayıf kalmaktadır. Dr. Evren Kutlay Baydar'ın bu kitabı hem müzik tarihine hem de Osmanlı-Avrupa ilişkilerine ışık tutmakta, akademik alanda büyük bir boşluğu doldurmaktadır. Doç. Sibel Kudatgobilik İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Hep şunu düşünmüşümdür: Tarihte kökleri ve hareketleri araştırmak istiyorsanız yazılı dokümanlardan daha çok küftür, özellikle müziksize daha çok yardıma olacaktır. Dil her 40-50 yılda daha sonraki jenerasyonların zorlukla anlayabileceği ölçüde değişmektedir, dolayısıyla değişim çok dinamik ve halıdır. Müzikteki değişim ise çok daha yavaş ve daha kolay izlenir olmaktadır. Bunu Japonların muhteşem belgeseli İpek Yolu'nu izlerken daha iyi kavradım. Nepal'ın tepesindeki yaşlı teyze bağlamaya çok yakın bir çalgıyla tam bir Orta Anadolu türküsü çalıyordu. Bin yıl önceki kökümü orada duydum. Dr. Evren Kutlay Baydar'ın bu çalışması, yukarıda bahsettiğim boşluğa oldukça güçlü bir cevap olarak geldi. Kendisini kutluyor ve çalışmalarının aynı basanda devamım diliyorum,
135.05 ₺ -
Hanedanın Sürgün Öyküsü Başucumda Bir Avuç Vatan
3 Mart 1924 günü Meclis, siyasi bir kurum olduğu gerekçesiyle Hilafet’i ilga ederken bir karar daha almıştı: Osmanlı Ailesi’nin kadın erkek bütün fertlerinin Türkiye Cumhuriyet’i hudutları içinde oturmaları sonsuza dek yasaklandı, aile mensupları Türk vatandaşlığından çıkarıldı. Osmanlılar pasaportsuz, yurtsuz, hiçbir şeysiz kalmışlardı. Acılı bir yolculuk başlıyordu. İki hafta sonra Türkiye’de, 144 kişilik Osmanlı Hanedanı’ndan hiç kimse kalmamıştı. Sürgün, yokluk, özlem ve acı dolu günler yaşadılar ama dünyanın neresinde olurlarsa olsunlar ülkeleri aleyhinde bir tek söz söylemediler. Cumhuriyet aleyhinde hiçbir eyleme katılmadılar. İçlerinde daima bir gün geri dönme ümidi, başlarında bir avuç vatan toprağı vardı. “Osmanoğlu’nun Sürgünü” belgeseliyle Osmanlı Hanedan Vakfı tarafından onursal üyeliğe kabul edilen Kerime Senyücel, yaşayan Son Osmanlılar’ın, sürgüne bizzat tanık olmuş hanedan üyelerinin anlattıklarını birinci ağızdan kaleme aldı.
111.00 ₺ -
Halide Tutku Hüzün İsyan
İlk defa yayınlanan fotoğraflarıyla farklı bir Halide Edip portresi… Her şeyi anlamaya çal��şan, duyarlı, siyah gözleri vardı. Küçük yaşlarında annesiz ve yalnız kaldı. Kendi içinde bir dünya kurdu. 31 Mart’ta isyancıların, işgal İstanbul’unda İngilizlerin, Milli Mücadele yıllarında Padişah’ın ölüm listesinde buldu kendini. Maceralı hayatı, bir imparatorluğun ve genç Cumhuriyet’in en önemli dönüm noktalarına şahitlik etti. Aykırıydı. Özgürlüğüne çok düşkündü. Bu yüzden âşık olduğu adamı bile terk etti. Yazıları, romanları, konuşmaları ve itirazlarıyla dünyanın en iyi tanıdığı Türk kadını oldu. Hayatı Türkiyeli kadınların geçirdiği değişime ışık tuttu. Çocukluğunda olduğu gibi, hastalıkları ve yalnızlığı içine hayata gözlerini yumdu. Tutkulu, hüzünlü ve isyankârdı. Adı Halide’ydi. Halide Edip Adıvar… Türkiye’nin en güçlü, en ilgi çekici kadın yazar ve aktivistlerinden biri, belki de ilk akla geleni. Osmanlı’nın sancılı son dönemlerinde, Milli Mücadele yıllarında ve Cumhuriyet’in ilk dönemlerinde dikkat çeken bir aktör. Sultanahmet Mitingi’nde kitleleri coşturan, İstiklal Savaşı’nda onbaşı rütbesi ile savaşan, azimli, yılmaz kadın. Kitaplarından tanıdığımız, bilinen üç beş fotoğrafından aşina olduğumuz sima. Ya Halide? Babasının adından, eşinin soyadından, yazar kimliğinden bağımsız bir kadın olarak Halide… Halide Edip denilince, çoğumuzun aklında, Sultanahmet Mitingi’ndeki görüntüleri, İngiliz edebiyatı profesörü olarak ders verdiği kürsülerdeki halleri ya da ömrünün son yıllarında çekilmiş, değirmi başörtülü, elinde sigara izmaritli fotoğraflar belirir. Oysa herkes gibi Halide’nin de bir hayatı; bu fotoğrafların arkasına saklanmış, tutkuyla, hüzünle ve isyanla örülmüş destansı bir ömrü vardır. Belgesel yapımcısı ve yazar Kemal Öztürk, Timaş Yayınları tarafından okurlara sunulan “Halide- Tutku Hüzün İsyan” isimli kitapta bilindik “Halide” fotoğrafının arkasındaki asıl portreyi bulmaya çalışıyor. Gençliğiyle, yaşlılığıyla, kavgaları ve mücadeleleri ile bambaşka bir Halide’yle buluşturmaya çalışıyor okuyucuyu ve bunu görsel açıdan hayli zengin bir çalışma ile yapıyor. Mor salkımlı bir evde gözlerini açan Halide’nin çocukluk yılları boyunca kendisine eşlik eden kareleri görüyoruz en başta: Erken yaşta kaybedilen anne, konaktaki kalabalık, üvey anneler, torununun annesizlik acısını bir nebze olsun hafifletmeye çalışan Mevlevi Haminne, kızının İngiliz terbiyesine göre yetişmesini isteyen baba Edip Bey Halide’nin yeme içme düzenini bile buna göre ayarlamışken sokaklarda özgürce horoz şekeri yiyen akranlar, kolej yılları, dayanılmaz matematikçi Salih Zeki’ye duyduğu aşk ve ilk evliliği… Şiddetle karşı çıktığı çok eşliliği hazmedemeyip büyük bir aşkla bağlı olduğu Salih Zeki’den ayrılışı, Darülmuallimat ve Lübnan’daki hocalık günleri, Dr. Adnan Bey’le evliliği ve Milli Mücadele yılları, bir süre sonra Mustafa Kemal’le görüşlerinin ayrılması ve 15 yıl süren “gönüllü sürgün”, bağımsızlığı için onca mücadele ettiği ülkesine ancak 1939’da geri dönmesi ve eserleri… Sayfalar arasında gezinirken bazı sürprizlerle de karşılaşıyoruz. Yazar, Halide Edip’le Mustafa Kemal arasındaki görüş ayrılığında belki de Mustafa Kemal’in Latife Hanım’la evlenmek üzere Fikriye Hanım’ı yurtdışına tedaviye göndermesinin yatabileceğini söylüyor. Belki de Halide, Fikriye’den vazgeçen Mustafa Kemal’de Salih Zeki’yi görmüştü. “Belki de Halide ile Mustafa Kemal arasında yaşanan sorunların temelinde bir de bu olay vardır. Halide de Mustafa Kemal gibi güçlü, otoriter ve bir kadına asla bağlanmayan birine âşık olmuştu ve Fikriye gibi karşılık bulamamıştı. Halide de Fikriye gibi ikinci bir kadın yüzünden sevdiği adamdan ayrılmıştı. Halide de Fikriye gibi çok acı çekmişti.” Ya da uzun süren sürgün yüzünden babaannesini ancak çocukluğunun ilerleyen dönemlerinde görebilen torun Ömer Sayar’ın Halide’yle ilk karşılaşmasını anlatışı ile şaşırabiliyoruz: “Küçücük bir kadındı, müthiş etkileyici bir yüzü vardı, asık suratlıydı, saçlarını sıkıca yapıştırıp arkada topuz yapmıştı ve hafif mavimtıraktı, çivit sürüyordu galiba. Elleri son derece bakımlıydı; manikürlüydü ama renkli değildi, cilalıydı. Elinde ağızlığıyla sigarası, kalın -herhalde gözü çok bozuktu- kavanoz dibi gibi kalın gözlükleri vardı. Yuvarlak. İlk öyle gördüm. Ne yalan söyleyeyim, ürktüm.” Kemal Öztürk kitabı Şirin Tekeli, Hülya Gülbahar, Ayşe Durakbaşa, Serpil Çakır, Fatma Karabıyık Barbarosoğlu gibi hukuk, sosyoloji ve edebiyat dünyasından çeşitli isimlerden görüşler alarak zenginleştirmiş. Bu yöntem belli ki yazarın Halide Edip’’i sadece kendi hayatı ile sınırlandırmadan Türk kadın hareketi bağlamında incelemek istemesinden kaynaklanıyor. Kitabın belki de en dikkat çekici yanı, özenli görsel tasarımı. Halide Edip’in birinci ve ikinci kuşak torunları Ömer ve Adnan Sayar’ın katkıları ile ailenin fotoğraf albümünden istifade edilerek hazırlanan çalışmada şimdiye dek bilinmeyen bazı fotoğraflar okuyucuya sunulmuş. Elif Sevinçgül imzasını taşıyan tüm sayfalar dönemin atmosferine ve Halide’nin iç dünyasına yaklaşmak yolunda çaba sarf ediyor. TİMAŞ Yayınları bir kısmı daha önce hiç bilinmeyen fotoğraflardan yola çıkılarak hazırlanmış bu albüm-kitapla Türkiye’de belgesel kitaplara giden yolu açma iddiasında.
20.35 ₺ -
Tarih Şuuru
Geçmişin, ya da içinde yaşadığımız zamanın bilgilerini, olayların cereyan tarzı ve yorumlarını, ibret olsun diye aktarılmasına vasıta olan ilme tarih diyorsak; tarihçinin ve özellikle İslam tarihçisinin takınacağı tavır ve takip edeceği usul konusunda, Kur'an çok açık ve kesin hükmünü koymuştur. Başka bir deyişle, Allah, genel manada alimin, özel manada da -bu görevi yüklendiğinden dolayı- tarihçinin, ilahi mesajın getirdiği sorumlulukla hareket etmesini emrediyor.
74.80 ₺ -
Sütçü İmam
Nasılsa kendini kaybetmeyen birinin sesini duymaya başlıyorum. Belki de insan değil. Belki de o şehirde olup bitenleri, gelecek kuşakların iyi anlamaları için, yavaş yavaş ve bulandırmadan anlatan biri. Belki bir mantık, bir akıl. Ama hiçbir zaman tarih değil. Belki onunkine benzer bir dille, dinlememiz için peşine takılmış biri. Onunla istediğimiz an dar sokaklarda, meydanlarda, bulvarlarda karşılaşabiliriz. Bize Maraş'ın ilkin İngilizler, daha sonra da Fransızlar tarafından işgal edildiğini, şehir halkının nasıl tecavüze uğradığını, bunlardan en önemlisi olarak, ermeni devriyelerinin kadınlara nasıl ve niçin sataştığını ve Sütçü İmam'ın bunları nasıl tabancasıyla susturduğunu anlatacaktır.
68.00 ₺ -
Sömürü Ajanı İngiliz Misyonerleri
Londra Misyoner teşkilatı başkanı şöyle konuştu: "Biz İngilizlerin müreffeh ve saadet içinde yaşamamız için, müslümanların arasına nifak tohumlarını ekmemiz lazımdır. Onların içinde ihtilaf kıvılcımlarını tutuşturmalıyız. Biz Osmanlı Devleti'nin her tarafına fitne sokarak, onu yıkacağız. Böyle yapamazsak, İngilizler gibi küçük bir millet, nasıl müreffeh olur? İşte Hempler, bunun içindir ki, İslam dünyasını nifak ve fesat ateşine vermeden onları tefrikaya sokmadan geri gelme!"
57.80 ₺ -
Osmanlı Medreseleri
Osmanlı Tarihi araştırmalarında medreseler, belki de üzerinde en az çalışılan konulardan biridir. Menşel, İslam Tarihi'nin ilk dönemindeki Suffa Ashabı'na kadar götürülen medrese geleneğinin, Osmanlı Devleti'nde, teşkilat yönünden en mükemmel seviyeye ulaştığı, tarihi bir hakikattır. Ancak, zamanla eski ihtişamını kaybeden medreselerde tedrici bir gerileme başlamıştır. Bu sebeple, diğer Osmanlı müsseseleri gibi medreselerin de, siyasi ve askeri gerilemeye bağlı olarak bir gerileme ve çöküş süreci yaşadığı sıkça ileri sürülmüştür. Kanuni devrinden sonra, medreselerin tamamen içine kapanarak, yeniliklere kapalı oldukları ve eğitim seviyesinin giderek düştüğü kabul edilmiştir. Böylece XIX. asra gelindiğinde, medrese sisteminin iflas noktasına sürüklendiği şeklinde yaygın bir kanaat ortaya çıkmıştır.
74.80 ₺ -
Osmanlı Devletinin Yıkılışında Yemen İsyanları
Din Unutulup, onu yerini asabiyyet, yâni kan üstünlüğü, yâni milliyetçilik alınca, Müslümanlar küfre karşı birleşip cihat edeceklerine, Batı'nın emir ve arzuları doğrultusunda, birbirlerini yoketme savaşlarını başlattılar. " An'o Yemendir Gülü çemendir Giden gelmiyor Acep nedendir?" gibi türkülerin neden yakıldığını bileniniz var mı? Oraya gidenler, neden dönmüyorlardı? Batıya gırtlağına kadar borçlanmış Osmanlı, binlerce kilometre ötede bulunan Yemen'de ne arıyordu? İşte elinizdeki kitapla, sizlere bunlardan bir tanesinin hazin öyküsünü anlatmaya çalıştım... Yemen'de olup bitenleri okuduktan sonra göreceksiniz ki bugün İslam coğrafyasında cereyan eden hadiselerin, aslında onlardan farkı yoktur. Farkı yok ise, bazı gerçekleri öğrenebilmemiz için neden bir asır bile yetmiyor? İşte biz Müslümanların kangrene dönüşmüş olan yaralarının dini sebeblerini, Yemen örneğinde göstermeye çalıştık.
102.00 ₺ -
Osmanlı Devletinde Şeyhülislamlık
Osmanlı Devleti'nin altı asır boyunca mevcudiyetini devam ettirmesinin en önemli sebebi, köklü müesseselere sahip olmasıdır. Kadim bir gelenekten ve önceki İslam devletlerinin uygulamalarından etkilenerek idari, hukuki, ilmi, askeri ve mali sahalarda pek çok müesseseyi kuran Osmanlılar, en yüksek dini ve ilmi merci kabul edien Şeyhülislamlığı son dönemlere kadar teşkilatları içinde muhafaza etmişlerdir. Bu çalışma, kuruluşundan XIII/XIX.asır başlarına kadar Şeyhülislamlığın tarihi gelişimini, devlet teşkilatındaki yerini, bağlı bulunan görevlileri ve vazifelerini incelemeye çalışmaktadır.
132.60 ₺ -
Belgelerle 2. Abdülhamid Dönemi
II. Abdülhamid, Sultan Abdülaziz'in, sebebi hala çözülmemiş olan esrarengiz ölümünden ve V. Murat'ın iki ay kadar süren kısa saltanatından sonra, Osmanlı tahtına oturdu. Osmanlı Devleti'nin en çileli döneminde otuzüç yıl gibi uzun bir süre idareyi kullanan Sultan II. Abdülhamid, çok değişik şekillerde ele alınıp incelenen tarihi bir şahsiyet olarak, tarihteki yerini almış bulunmaktadır. Osmanlı İmparatorluğu'nun kişiliği ve dönemi en çok tartışılan padişahların biri olan II. Abdülhamid, sadece kendinden önceki dönemlerden intikal eden ekonomik güçlüklerle değil, aynı zamanda"Doksanüç Harbi"nin ortaya çıkardığı dış baskıyla ve Osmanlı imparatorluğu'nun dağılma süreciyle karşı karşıya kaldı. Belgelerle II. Abdülhamid Dönemi'nde Osmanlı İmparatorluğu'nun geçirmekte olduğu bu özel zaman diliminin yansıtılması amaçlanmakta ve bu döneme ilişkin farklı alanlardaki gerçekler, belgelerle gün yüzüne çıkarılmaktadır.
102.00 ₺ -
Yakın Tarihimizde Camii Kıyımı
Yakın tarihimizde, Selçuklular, Beylikler ve Osmanlılar devrine ait; on bin kadar cami, mescit, tekke, medrese, imaret, türbe ve sıbyan mektebi gibi, hepsi tek tek çok önemil birer kültür mirası olan milli varlıklarımız yok edilmiştir. Bu kitapta, o eserlerin binden fazlasına dair bilgiler ve belgeler var... Bu vatan topraklarının bize ait olduğunu gösteren o hüccetler, o tapu senetleri acaba niçin yok edildiler? Niçin binlerce cami kapatıldı, satıldı veya kiraya verilerek, gayesi dışında, yanlış hatta çirkin işlerde kullanıldı? Depo, sevkiyat merkezi, düğün salonu, CHP ocağı, spor kulübü lokali, saz evi, ahır, hatta meyhane haline getirildi? Bu eserler, titizlikle bakılmaları, korunmaları ve restore edilmeleri gerekirken, niçin kıyıma tabi tutuldular? Bu kıyım 1950-60 arasında da devam ederek, yol açma bahanesiyle nice tarihi caminin temellerine kadar yıkılmasına sebep olur?
66.60 ₺ -
Osmanlı Devletinde Mevlevi Tarikatının Klasik Öncesi Dönemi 13-17. Yüzyıllar
Yazar bu kitapta, Mevlevi Tarikatının klasikleşmesinden önceki dönemde (13.-17. yüzyıllar) siyasî iktidarlarla kurduğu münasebetlerin yanısıra, tasavvuf anlayışı, bu anlayışın tarihî süreç içindeki değişimi, tarikat içindeki farklı yapılanmalar, adab ve erkânı ve diğer tarikatlarla olan münasebetleri üzerinde, birincil kaynaklarla beraber bu alanda yapılmış en son çalışmalardan da faydalanarak, detaylı bir şekilde durmuştur. Hz. Mevlana, unutulmamalıdır ki bir Mevlevi değildi. Onun döneminde yaşamış ve kendisine tabi olanlar da kendilerini Mevlevi olarak değil sadece birer Müslüman olarak isimlendiriyorlardı. Mevlevîlerin bir tarikat içinde teşkilatlandırılmaları ise Çelebi Hüsâmüd-Dîn ve Sultan Veled zamanında gerçekleştirilmiştir. Mevleviler inançları yolunda daha rahat hizmet edebilmek için hem devlet büyükleri ile hem de gayrimüslim ahali ile iyi geçinmeyi bir prensib olarak kabul etmişlerdir. Öyle ki Hz. Mevlana, bugün dünyanın en çok okunan yazarlarından biri olarak, vefat ettiği zaman cenazesini binlerce Hristiyan, Yahudî ve Süryanî gözyaşları içinde kabristana kadar izlemişlerdir.
75.00 ₺ -
Tarihi Vehhabiyan Vehhabiler Tarihi
Vehhabiler hisarın cihet-i şarkisinde ve metin metin ebniyeler içinde mahsur olanlara dahi mühaceme gösterdiler ise de bunları ele geçirmeye muvaffak olamadıklarından gurub-ı şemse kadar üzerlerine yağmur gibi kurşunlar yağdırarak biçareleri iz'ac ve çoğunu kal'a-i firdevse inhac ederek ba'de gurubi'ş-şems gerüye çekilüp yolları kesdiler... (Kitap'tan sf. 45)
120.00 ₺ -
İkinci Meşrutiyet ve II. Abdülhamid Hakkında
Muarızlarının yerin dibine batırdıkları, kötüleyip durdukları, aleyhinde bin çeşit iftira uydurdukları Sultan Abdülhamid Han bir siyaset dahisiydi. 1908'de İkinci Meşrutiyet'i ilan etmeye mecbur kalınca, zamanın şartlarına hemen intibak ederek meşruti bir hükümdar rolünü de büyük bir başarıyla oynamıştır. Düzmece 31 Mart Vak'ası ile tahttan indirilmemiş olsaydı, Osmanlı Devleti Balkan harbini ve Rumeli'yi kaybetmeyecek, Birinci Dünya Savaşı'na girmemiş olacaktı. Abdülhamid Han'ın şefkatli ve merhametli istibdadı, İttihatçıların ve Jön Türklerin sahte ve kanlı hürriyetinden bir kat daha yararlı idi bu devlete, bu millete.
60.00 ₺ -
Hayatımın Acı Ve Tatlı Günleri
Şadiye Sultan, merhum ve mağfur Sultan Abdülhamid-i Sani hazretlerinin kızı olarak yakın tarihimizin birçok önemli hadisesini bizzat yaşamış tafrihi bir şahsiyettir. Sultan Abdülhamid bilfiil saltanat sürmüş ve hakikaten halifelik yapmış bir hükümdardı. Dindar, müteşerri, birkaç tarikata intisabı olan; devletinin, ülkesinin, halkının huzur, güvenlik, refah ve saadeti için çalışan bir devlet reisiydi. Hakkında çok iftiralar edilmiş, yalanlar uydurulmuştur. Onu tahttan indiren sahte hürriyetçiler , koskoca imparatorluğu on senede bitirdiler, batırdılar. Şadiye Sultan binti Abdülhamid Han'ın hatıralarını duygulanarak, zaman zaman üzülerek okuyacağınızdan eminiz
66.60 ₺ -
Yalan Söyleyen Tarih Utansın Kutulu 12 Cilt
Esefle kaydetmek mecburiyetindeyiz ki, bugün tarih adına yazılanların pek azı hariç cümlesinin gerçek tarihle alakası yoktur!... Bu, gerçek tarihle alakası olmayan yayın, tarihi, günlük politikanın oyuncağı haline getirip, ikbal sahiplerinin arzuları istikametinde yazıp söylemeyi adet edinen sözde tarihçelerle yapılmış ve ortaya atılan o yalan laflar yıllar boyu, mektep sıralarından gazete ve dergi sütunlarına kadar her yerde o kadar çok tekrarlanmıştır ki, o yalan lafların gürültüsünden gerçek tarihin sesi duyulmaz olmuştur!... Bu korkunç hak ve hakikat kalpazanlığı karşısında biz, şu seri kitabımızla bazı tarihi olaylara ışık tutarak yalan söyleyen tarihi utandırmaya çalıştık. Devam edegelen laf ü güzaf gürültüsü arasında gerçek tarihin sesini duyurabilirsek, vazife yapmış insanların bahtiyarlığına kavuşacağız.
368.00 ₺ -
Tireboludan Simalar
Eskiden tercüme-i hal, bugün biyografi-özgeçmiş denilen hal tercümesi kayıtları, şahısların hayat hikayelerini içeren tarihin önemli kaynaklarından birisidir. Hal tercümeleri, Orta Çağda, İslam dünyasında yaygın şekilde yazılırken önemli şahsiyetlerin çevresini, devrimi, yetişme şartlarını bildirmesi bakımından çok önemliydi. Osmanlı döneminde padişahla, devlet erkanı, ulema, sanatkarlar ve diğer kişiler hakkında hal tercümeleri yazıldığı bilinmektedir. Günümüzde bilhassa şehirlerde, kasabalarda yetişen ve meşhur olarak nitelenen şahıslar daima ilgi çekmiş, hayatları hakkında bilgiler veren çalışmalar yapılmıştır. Bu hal tercümeleri kitaplarında yer alan şahıslar mensup olunan şehir ve kasabalar için birer övünç kaynağı olmuştur
90.00 ₺ -
Seyyit Ahmet Arvasi Hayatı Eserleri ve Eğitim Üzerine Görüşleri
Seyyit Ahmet Arvasi, ülkemizde Cumhuriyet döneminde yetişen önemli bir mütefekkirdir. Çok yönlü kişiliği olan, değişik konularda görüşler ortaya koyan, arkasında çok sayadı eser bırakan, Türk Milli Eğitimine binlerce öğretmen yetiştiren ve fikirleriyle Türk gençliğine rehberlik eden Arvasi, aynı zamanda önemli eğitimcilerimizdendir. Arvasi, eğitimin yanı sara pek çok alanla ilgili görüşlerini ortaya koymuştur. Onun farklı alanlara ilişkin görüşlerini ele alan değişik çalışmalar yapılmıştır. Ancak eğitimcilik yönünü ele alan müstakil bir eser bulunmamaktadır. Bu çalışma ile Arvasi'nin eğitimle ilgili düşünceleri ve eğitim problemlerinin çözümüne yönelik geliştirdiği öneriler oratya çıkarılmaya gayret edilmiştir.
52.50 ₺ -
Osmanlı Mahkemeleri Tanzimat ve Sonrası
Devlet, hukuk demektir.Hukukun tezahürü de mahkemelerdir.Osmanlı adliyesini ve bunun Tanzimat Fermanı sonrasında aldığı biçimi tasvir eden bu eser, aynı zamanda, Tanzimat'ı hazırlayan sebepleri, Batı'nın baskı ve dayatmalarını, adliye ıslahatına neden ihtiyaç duyulduğunu, bu ıslahatta akınan modeli, bunun İslam hukukuna ne derece uyduğunu, karşılaşılan güçlük ve reaksiyonları gözler önüne sermektedir.Bu arada Avrupa devletleriyle de çarpıcı mukayeseler yapılmaktadır.Böylece Osmanlı Devleti tarihinin çok önemli bir devresine de ışık tutulmuş olmaktadır.
210.00 ₺ -
Osmanlı Hukuku
Adalet, Osmanlı Devleti’ni asırlarca ayakta tutan en mühim unsurdu. Bu hissin zayıflaması, çöküşün hem sebebi, hem de neticesi oldu. Padişahlar bile, hukukun önünde boyun eğdiler. Bir seferden dönerken, askerin, ekinlerini çiğnediklerinden yakınan köylüye, Kanunî Sultan Süleyman; “Peki bizi kime şikâyet edersin?” diye latife edince, köylü; “Kanuna şikâyet ederiz, kanuna!” demişti. Adalete verilen bu ehemmiyet, Osmanlılara büyük bir itibar kazandırdı. Hıristiyan halklar, kendilerine hüsnükabul gösterdi. Osmanlıların, Ortadoğu, Kafkasya ve Balkanlar gibi problemli bir coğrafyada, çeşitli kavim ve kültürleri bir arada nasıl yönettiğini, bugün insanlar merak ediyor. Pax Ottomana adı verilen dünya düzeninin unsurları nelerdir? Osmanlı Devleti’ni asırlarca dünyanın süper gücü yapan tutan hangi prensiplerdir? İngiltere kralını, bir heyet göndererek Osmanlı hukuk sistemini inceletmeye sevk eden sır nedir? Bu kitap unutulmuş bir maziye ışık tutuyor.
322.50 ₺ -
İz Bırakanlar Nasıl başardılar
Tanzimat döneminde yazarlar tarafından ara ara okuyucuya açıklama ihtiyacı hissedilmiş "ey kari" yani "ey okuyucu" diye yorumlar yapılmış. Günümüzde de hangi türden olursa olsun her kitaba bir önsöz yazma zorunluluğu hissedilmiştir. Bizim de bu adet üzerine "Önsöz" yazıyor ve yazarken de diyoruz ki: "Artık kuralcılığı bir yana itip, eğer gerekmiyorsa illa da bir önsöz yazmak için ter dökeceğimize, bırakalım okuyucu aldığı kitabıyla başbaşa kaldım." Böylesine daha samimi buluyorum. Adı üstünde işte. Bu hayatlar romanlaşmış. Zaten siz de bu insanların hayatlarını merak ettiğiniz için elinize almadınız mı bu kitabı? Öyleyse sizi daha fazla bekletmeye gerek yok. Saygılarımla..
123.75 ₺ -
Dünden Bugüne Tirebolu
Bu kitabı, değişik konulu parçaların sunulduğu bir sergiyi gezer bigi okuyacaksınız. Buna, anılarla, açıklamalı küçük bir Tirebolu albümü dense de olabilir
54.00 ₺ -
Osmanlı Tarihi Arapça
Osmanlı tarihiyle alâkalı tarihi, fikri ve edebi çalışmalar yapmış biri olarak şunu söyleyebilirim: Elinizde olan kitabı gönül rahatlığıyla size tavsiye ediyorum. Çoğu tarih kitabında anlaşılması güç meselelerin bu kitapta sade bir üslubla ve hakkaniyetle anlatıldığından daha fazla istifade edeceğinize inanıyorum. Prof. Dr. Muhammed Harb Her şeyi çoktan denediğime inanıyordum ve kaderime razı olmuş, yaşamımı yalnız geçirmeye karar vermiştim. Bu taktikler bana koca bulma konusunda binlerce yeni fikir verdi.. en önemlisi de işe yaradılar. Sally, 60 yaşında
42.25 ₺ -
Osmanlılar
OSMANLILAR Fütühat, İmparatorluk, Avrupa ile İlişkiler Altmış yılın ürünü; Halil İnalcık Osmanlılar'ı Yazdı… Halil İnalcık, Osmanlı sosyal-ekonomik yapısını, onu belirleyen belli başlı kurum ve kanunları, tahrir sistemini, Osmanlı'nın kuruluşuna dair merak edilen soruları, Osmanlı fetih yöntemlerini, tarihten günümüze Avrupa ile ilişkilerle alakalı bugüne kadar bilinmeyen birçok şeyi Osmanlılar kitabında anlatıyor. Bu kitabı okuyanlar umuyoruz ki, Osmanlı Devlet-i ‘Aliyye’sinin (İmparatorluğunun) ortaya çıkışı ve gelişimi, fetih yöntemleri, devlet sistemi ve nihayet ezeli rakibi Hıristiyan Avrupa ile ilişkileri üzerine altmış yıla varan araştırmalarımın genel çizgisini bulacaktır. Prof. Dr. Halil İnalcık Halil İnalcık, bu sahanın en seçkin uygulayıcılarından biri… Dünya bilimine katkıları su götürmez. Çabalarının hedefi haline gelmiş konu üzerinde bize sadece teşekkür etmek düşer. Immanuel Wallerstein O yıllarda Yunanistan “cahiliye” dönemindeydi, İnalcık’ın “Fatih Devri Üzerine Tetkikler ve Vesikalar” kitabı çıkmıştı. Seminerde tanıştığım, bilgisiyle beni büyüleyen bu genç adam Türklere hayranlık duymamı sağladı. Prof. Dr. Elizabeth Zacharidou Çok etkileyici, biraz ciddi ve çok fazla gülmeyen bir insan olarak hafızama kaydettim. Aramızda çok fazla yaş farkı vardı, bir süre dostluk anlamında sorunsuz bir ilişki sürdürdük ve bu dostlukta, ilginçtir, yaş farkını hiç hissetmedik. Onunla ilgili yaygın deyiş “Osmanlı Tarihinin Babası”ydı… Bu zaten çok açıktı. Prof. Gilles Veinstein
70.30 ₺ -
Gelenekten Geleceğe
İlber Ortaylı bu kitabında; gelenek kavramından edebiyata, tarihçiliğimizin eleştirisinden tiyatroya, demokrasi tarihimizden Hammer ve Cevdet Paşa′ya, Harf Devrimi′nden Mimar Sinan′a birçok alanda geleneğimizin geleceğimize eklemleneceği mihverleri tesbite yöneliyor... "Gelenekle geleceği bir arada düşünmek ve tartışmak aslında her aydının görevidir. Geleneği reddetmek kimsenin haddi değ amma velâkin geleneğin ne olduğunu bilmek ve tarifini doğru yapmak şartıyla... O zaman geleceğin ne olacağını biraz daha iyi biliriz, daha doğrusu kendimiz kuracağımız için biliriz." İLBER ORTAYLI
20.35 ₺ -
Abdülhamidin Kurtlarla Dansı 2
ABDÜLHAMİDİN KURTLARLA DANSI 2 Oyun yeni baştan başlıyor... Tarih yeniden yazılıyor... Kurtlarla Dans devam ediyor... Abdülhamid′siz bir yüz yıl yaşadık. Onun yokluğunda bir imparatorluğun un ufak oluşuna ve o enkazın içinden ′küçük Osmanlı′ diyebileceğimiz Misak-ı Milli fikrinin doğuşuna tanık olduk. Şimdi toparlanıyoruz ve yeniden küresel bir aktör olma yolundayız. Artık ufuklara bakarken kendimizden daha eminiz. Bu açılımlar döneminde bir tarih açılımı, dolayısıyla Abdülhamid açılımı kaçılmaz. Mustafa Armağan Abdülhamid′in Kurtlarla Dansı 2′de yine özgün belge ve bilgilere dayanarak Sultan Abdülhamid′in bugüne kadar anlatılmayan yönlerini okurlarına sunuyor. Türkiye′ye eğitimde altın çağ yaşatan, Küba′ya ajan gönderen, Singapur′a cami yaptıran, Sri Lanka′ya okul açtıran, New York′taki Webb′den Londra′daki Quilliam′a özel görevler veren, Belarusya′nın ıssız köylerinde adı hala camilerde anılan bir Abdülhamid bu... Her sayfasında şaşıracağınız bir kitap...
122.64 ₺ -
Kanuni
KANUNİ KANUNİ: “Dünya bir hayaldir” sözünü şiar edinmiş Adalet Sultanı HÜRREM: Kanuni’ye olan aşkını mektubuna kanıyla işleyen, bir iktidar tutkunu PARGALI İBRAHİM: Kölelikten sadrazamlığa giden yolda her türlü ihaneti göze alan bir entrika ustası VEHİMÎ: Vatikan ajanlarıyla dünyanın her yerinde çarpışan yavuz bir istihbaratçı Fatih’in kuşatıp alamadığı BELGRAD’IN FETHİ, 7 ay süren RODOS KUŞATMASI ve dünya tarihinin en ünlü meydan savaşlarından MOHAÇ… Tarihte hep merak edilegelmiş bu karakter ve olaylar, ödüllü yazar Okay Tiryakioğlu’nun edebî üslubu ve nefes kesen kurgusuyla KANUNİ romanında bir araya geliyor.
18.13 ₺ -
Çanakkale Savaşları Günlüğü
Onların kemikleri dağ gibi yığıldı, kanları dere gibi aktı... Mermileri tükenince imanlarını süngülerinin ucunda parıldattılar ve devleştirler, cins cins takviyeli insan sürülerini göğüsleriyle durdurdular. Ne ölüm indiren gökler yıldırdı onları, ne ölü püskürten yer... İstilacı düşmana Boğaz'ı dar ettiler; denizden de, karadan da geçit vermediler; sağ kalanlar mütevazı birer gâzi, toprağa düşenlerse Cennet'e Tanrı konuğu oldular; hem yedi düvele nam saldılari hem nesillerine şeref bıraktılar... Onların destanını okuyalım: Öpelim onlardan kalan Bayrağımızı, temizse dudaklarımız... Gezelim şehitliklerini, temizse ayaklarımız... Dua sağnaklarımız erişsin onların yüce ruhlarına; böylece, belki o yüceliğin sırrı da açılır gönüllerimize, nesillerimize...
105.00 ₺