-
Hayatım Kazım Karabekir
Herkesin hayatı, mükemmel bir tarihin parçasıdır. Özellikle çocukların ibret alacağı güzel bir kitaptır. Şahsının ehemmiyetine göre böyle bir kitap, bütün vatan evlatlarının da istifade edebileceği hakiki bir rehber olabilir. Ne idik, ne olduk? Mutlak bilinmelidir. Bu dünyada herkesin hayatı, kendi hatırasında bir resimli kitaptır. Eğer bunu yazmazsa kendisiyle beraber silinip gidecektir. Kalacak üç beş mühim hatıra da yakınları tarafından mahiyeti değiştirilmiş birer masal olacak, kimseye faydası değil, belki de zararı dokunacaktır. Herkes kendi kitabını yazmalı, okunması herkes için faydalı görülenler ise mutlaka basılmalı ve yayımlanmalıdır. Medeni âlemde bu yapılıyor. Bu âleme girdiğini iddia edenler de bunu yapmalıdır. Kâzım Karabekir
245.00 ₺ -
Ayet Ayet Hayat
Bizim ninelerimiz, dedelerimiz miydi Akdeniz’i “Türk gölü” haline döndüren? Bizim ninelerimiz, dedelerimiz miydi “Dünya bir padişaha çok, iki padişaha az” diyerek otuz Türkiye büyüklüğünde bir devlet inşa eden? Bizim ninelerimiz, dedelerimiz miydi, yeri geldiği zaman hem kâinata, hem de hayata meydan okuyan? Bizim ninelerimiz dedelerimiz miydi, farklı dinden, farklı dilden, farklı kılık kıyafetten olanlara hoşgörü içinde bakan… “Öteki”yi “ötekileştirme”den içselleyip “inanç, ibadet, kıyafet, seyahat, ticaret özgürlüğü” tanıyan? Bizim ninelerimiz, dedelerimiz miydi her meydana ebedî abideler diken? Bizim ninelerimiz, dedelerimiz miydi aç kalan Hollanda’ya, Fransa’ya ve Yunanistan’a ekmek veren? Bizim ninelerimiz dedelerimiz miydi Açe’ye (Endonezya) yardım gönderen? Acaba bu kendine güveni, bu cesareti, bu cüreti, bu hoşgörüyü nereden alıyorlardı? Aynı millet olduğumuz halde bizde neden aynı cesaret, aynı cüret, aynı beceriklilik, aynı hoşgörü yok? Acaba genlerimiz de mi bozuldu? Genlerimizi bilemeyeceğim, ama biz bozulduk! Ninelerimizin, dedelerimizin kudret kaynağından koptuk. “Hakiki imanı elde eden adam, kâinata meydan okuyabilir.” İspatı ortada. Ceddimizin yaptığı tarih, “Kâinata meydan okuma” tarihidir.
126.00 ₺ -
Tedbiratı İlahiyye
İbnü’l-Arabî, Mevrûr şehrini ziyâreti sırasında Ebu Muhammed Şeyh Salih’in elinde Hakîm-i Zülkarneyn’in kaleme aldığı Sırru’l-Esrâr isimli bir kitap görür. Şeyh Salih kendisine, “Sırru’l-Esrâr müellifi, eserinde dünya şehrinin nasıl idâre edilmesi gerektiğini konu edinmiştir. Buna mukâbil, senden insanlık şehrinin siyasetini konu alan ve saadetimizi temîn edecek olan bir kitap yazmanı isterim” der. İbnü’l-Arabî, onun bu isteğine müsbet cevap verir, sadece dört günlük bir zaman zarfında Sırru’l-Esrâr kitabına karşılık et-Tedbîrâtü’l-İlâhiyye fi Islâhi’l-Memleketi’l-İnsâniyye adlı bu eseri vücûda getirir. Sırru’l-Esrâr’ın çerçevesi, İbnü’l-Arabî tarafından tasavvufî bir bakış açısıyla ele alınmıştır. Bu bakımdan Tedbîrât, İbnü’l-Arabî ve eserleri etrafında teşekkül eden vahdet-i vücûd anlayışının siyaset-tasavvuf ilişkisine etkisini tespit etmeye matuftur. Kısacası İbnü’l-Arabî’nin ilk eserlerinden biri olan Tedbîrât’ta tasavvuf, hilâfet, siyaset, insân-âlem arasındaki ilişkinin metafizik temelleri, onun perspektifiyle ele alınır.
100.74 ₺ -
Gaybın Önünde
Mustafa Sabri Efendi, Osmanlı’nın son devrindeki en önemli İslâm âlimlerinden biri olarak Batı medeniyeti karşısında yaşanan fikri ve itikadî bocalamayı engellemek için tüm hayatını mücadele içerisinde geçirmiştir. Bilhassa günümüzde olduğu gibi o dönemde de İslâm âlemini zehirleyen ve toplum üzerinde nüfuzu yüksek bazı kişilerin benimsediği pozitivist görüşlerle mücadele etmiştir. Görüşlerini savunurken ilmî arka planı ve güçlü kalemi sayesinde etkili birçok eser ortaya koymuş ve temel İslâmî esasları ustalıkla müdafaa etmiştir. Mustafa Sabri Efendi’nin el-Kavlu’l-Fasl eseri, Peygamber’in (sav) dâhîliğini vurgulayarak nübüvvet makamını âdeta ilâhî elçilik bağlamından koparan Ferîd Vecdî, Muhammed Abduh, Muhammed Mustafa el-Merâgî, Mahmud Şeltût, Muhammed Hüseyin Heykel gibi isimlere bir karşı çıkıştır. Batılılaşmanın etkisinde kalıp İslâm dinini Batılılaşmanın getirdiği yeni değerlere ve düşünce kalıplarına göre yorumlayan bu isimlerin fikirlerini sertçe eleştiren kitap, Mustafa Sabri Efendi’nin Mısır veliahtının iltifatına mazhar olmasına neden olmuştur. Nübüvvet, mucizeler ve ölümden sonra yeniden dirilme konularında pozitivist düşünceye sahip kişilerin yarattığı kafa karışıklığını gideren ve bu düşünceleri bertaraf eden Mustafa Sabri Efendi’nin bu eseri çağdaş Müslümanların sorunlarına da derman oluyor.
122.64 ₺ -
Osmanlı İnsanlığın Son Adası Ketebe
Tarihle birlikte düşünme ilkesi doğrultusunda eser veren Mustafa Armağan, Osmanlı tarihini yeni bir gözle okuma serüvenini bugüne kadar onlarca kez basılan bir eserle taçlandırıyor; Osmanlı: İnsanlığın Son Adası. Bugün ancak su üstündeki kısmını çözebildiğimiz Osmanlı buzdağının derinlerinde bilmediğimiz nice yönlerini yeni bir bakışla gündeme getiren Armağan, böylece Osmanlı tarihindeki klişeleşmiş hüküm ve anlatıları sorgulamaya girişiyor: Kapitülasyonlar iyi bir şey miydi? Osmanlı toplumu erkek egemen miydi? Harem gerçekten de bir haz mekânı mıydı? Patrona Halil bir eşkıya mıydı yoksa halk kahramanı mı? Osmanlı’da demokrasi var mıydı? Osmanlı: İnsanlığın Son Adası bu ve benzeri merak uyandıran soruları cevaplandırmaya yönelik kışkırtıcı bir okuma girişimi.
118.26 ₺ -
Osmanlının Kayıp Atlası Ketebe
Mustafa Armağan tarihte ender rastlanan tarihî kavşakta kaleme aldığı Osmanlı’nın Kayıp Atlası’nda kaybettiğimiz büyük haritayı elimizdeki parçalarından yola çıkarak tasvir çabasında. Kuruluş, yükselme, duraklama, gerileme ve çöküş... Üç kıtaya yayılmış, onlarca kültür, din, dil ve millete sahip halkları 6 asır huzur içinde yaşatmış bir cihan devletinin kitaplarımızda içine sıkıştırıldığı kalıp bu. Bu kalıptan çıksa çıksa karikatür çıkabilirdi, nitekim çıkan o olmuştur. Peki neden yapılmıştır bu beyin ameliyatı? Bir daha bu topraklarda “Osmanlı” benzeri bir oluşumun ortaya çıkması istenmemişti de ondan. Bu tehlikeli ‘millet’in, ecdadının bir zamanlar neler yaptığını öğrenirse sıkıştırıldığı kalıpları kırmak gibi bir alışkanlığı olur, bu da kurulmak istenen düzenin altına bomba koymak anlamına gelirdi. Onun içindir ki, Osmanlı bu ülkede yıllar yılı kötülendi, aşağılandı, küçük görüldü, artıları bile eksiye dönüştürüldü. Lakin Türkiye asırlık kalıpları birer birer kırarken, tarihinin buna eşlik etmemesi düşünülemezdi. Böylece hem ülke olarak çıktığımız noktada Osmanlı güneşini daha eksiksiz görebilecek bir donanıma kavuşuyoruz, hem de tarih, kafamızdaki kalıpları yıkarak bizi özgürleştiriyor.
72.27 ₺ -
Kızılelma 1 Kayı Boyundan Cihan Devletine
Osmanlı askerlerini vermiş olduğu söze rağmen diri diri toprağa gömen Timur, nasıl bir mutasavvıf olarak kabul edilebilir? Mülkiyette ortaklığı savunan ve buna kadınları da dahil eden Şeyh Bedreddin kime ve hangi ölçülere göre kahramandır? Tarih ne hikâye ne masal ne de efsanedir. Tarih hamasetle de anlaşılamaz. İnsan tarihi ile kavgalı olduğu müddetçe gerçek kimliğini ve aidiyet duygusunu oluşturması hiçbir zaman tam anlamıyla mümkün değildir. Kişi tarihini inkâr ile entellektüel olamayacağı gibi yanlışların üzerinin örtülmesi ile de gerçekçi olamaz. O halde tarihe bakış nasıl olacaktır? Doğruların doğru kaynaktan alınması ve gerçeklerle yüzleşmekten korkmayarak ama bizi aslımızdan koparmadan özümüzle buluşturarak. Bu şimdi olmayacaksa ne zaman olacak?
156.00 ₺ -
İskilipli Atıf Hoca
“Âlim İskilipli Atıf Hoca’nın idamı; İslam’la olan bağını sürdüren Osmanlı bakiyesi toplumu, Kemalist devlet eliyle idam, sürgün, cezaevleri ve hukuksuz yargılamalarla Batılılaştırma kâbusunun sebep olduğu trajik vakıalardan yalnızca birisidir. Ulusçuluk, laiklik ve Batıcılık değerlerinden yükselen Kemalist ideoloji, Müslüman halkların seküler ulus kimlik doğrultusunda yeniden inşa edilmesi amacıyla önce âlim, kanaat önderi ve muhalif tüm şahsiyetleri etkisizleştirmeyi ve tasfiye etmeyi hedefledi. ‘Tek Adam’ tarafından atanmış ikinci Meclisin sağladığı siyasi güçle acımasız, tedrici ve planlı bir şekilde “Frenkleştirme” kanunları uygulamaya konuldu. Cumhuriyet’in “Terakki/Frenkleştirme” politikaları önündeki en büyük engel İslam ve İslamcılardı. 1925 tarihli İstiklal Mahkemeleri, Takrir-i Sükûn ve Hıyanet-i Vataniye Kanunu ile İslamcılar, muhalif siyasiler ve gazeteciler yasaklamalara tabi tutulup susturulacaktı. Ülke halkının da içine dahil edildiği bu ideolojik süreç “İnkılapların ruhu adına” işletildi. Halk tenkil, taktil, inkâr, asimilasyon ve tehcirlerle “tedip” edildi! Atıf Hoca, ‘Şapka İnkılabı’ndan çok önce yazmış olduğu “Frenk Mukallidliği ve Şapka” risalesi başta olmak üzere, geçmişe dönük sorgularla hukuksuzca yargılandı. Dün olduğu gibi, bugün de iftiralarla karalanmaya devam edilmekte. Bu çalışmada ona yönelik hadsiz suçlamalar ve karalamalara reddiyeler delilleriyle ortaya konduğu gibi, İstiklal Mahkemelerinin tarihi misyonu ve Şapka İnkılabı da mercek altına alınmaya çalışıldı. Kitap, Şehid Âtıf Hoca’nın eserlerinin kritik edilip değerlendirilmesi hususunda da bir ilki oluşturmaktadır.”
300.00 ₺ -
Dersaadette Ramazan Akşamları
Kültür dünyamızın önemli simalarından Dursun Gürlek'in süzgecinden geçen ve yine kültür dünyamızın canlı tablolarından olan yazarların, şâirlerin, edebiyatçıların ramazanlarla ilgili hâtıraları... Kendisinin Dersaâdet'te Ramazan Akşamları adını verdiği bu kitapta, Refi'i Cevad Ulunay, Münir Süleyman Çapanoğlu, A. Râgıp Akyavaş, Ercüment Ekrem Talu, Safiye Ünüvar, Ayşe Osmanoğlu, Mehmet Kaplan ve Süheyl Ünver gibi İstanbul yazarlarının yanı sıra daha birçok kalem erbabının yazısı bulunuyor. Ramazan piyasası ilk akşamın terâvihinden sonra başlardı. Galata Köprüsü'nden boşalan arabalar, muhteşem faytonlar, kupalar, landonlar, konak ve saray arabaları katar hâlinde Beyazıt'a çıkarlar, Mürekkepçiler önünden kıvrılarak Vezneciler'e girerler, Unkapanı Köprüsü'nden geçenler Zeyrek'ten Vefâ'ya tırmanırlar, Şehzâde Câmii'nin yanından Direklerarası'na dökülürlerdi. Her yaştan, her sınıftan genç ihtiyar, kadın erkek birbiri üstüne yığılmış, yanaşık nizamda binbir ayak bir ayak hâline gelmiş, nefesleri birbirlerinin ensesini sıcak sıcak okşamakta. Elhâsıl velkelâm sökülmez, geçilmez bir izdiham. Bu hâtıralar yığını olanca çeşnisiyle, bol malzemesiyle, renkli levhalarıyla bir nevi ramazan edebiyatı diyebileceğimiz bir edebiyat türünü ortaya çıkarıyor. Ramazan medeniyeti, Ramazan edebiyatıyla daha canlı, daha heyecanlı bir hâle geliyor.
182.50 ₺ -
16. Yüzyıl Osmanlı Düşüncesinin Kaynakları
Elinizdeki kitap, Osmanlı tasavvur dünyasına katkı sağlamış üç büyük isim olan Çivizâde, Ebussu’ûd ve Birgivî’nin ortak tartışma alanlarından hareketle 16. yüzyıl Osmanlı düşüncesine dair bir kesit sunmaktadır. Hususen 16. yüzyıl Osmanlı fıkıh ve tasavvuf düşüncesi üzerinden ilerleyen eser, ilk bölümünde ‘aklın teorik örgütlenmesi’ başlığıyla zihniyet kavramı üzerinde durmaktadır. Dâru’l-hadîslerin, aklî tasavvur imkânını nasıl etkilediği Kanunî devrinde açılan Süleymaniye Dâru’l-hadîsi etrafında tartışılmaktadır. İkinci bölümü oluşturan ‘ahlakın pratik yansıması: tasavvuf’ başlığı altında üç âlimin ortak münakaşa konuları olan raks-devran, sema ve vahdet-i vücud gibi konular yer alırken üçüncü bölümde ise her üç bilgine ait, ‘adaletin fıkhî biçimlenmesi’ olan fetvalara yer verilmiş ve adaleti inşa tarzları tahlil edilmeye çalışılmıştır.
313.17 ₺ -
Küller Altında Yakın Tarih Seti 6 Kitap Takım
Öncesi ve sonrasiyla tek parti devri Küller altinda yakin tarih 1 Yakin tarihin karadelikleri Yakin tarihte efsaneler ve gerçekler Korku duvarini yikmak Paşalarin hesaplaşmasi
135.78 ₺ -
Yakın Tarihte Efsaneler Ve Gerçekler
Mustafa Armağan yakın tarihi sorgulamaya devam ediyor. Armağan, bir yandan Cumhuriyetin Altın Çağı kabul edilen 1930’lu yıllarda Türkiye’nin Hitler Almanya’sına ekonomik yönden bağımlı hale geldiğini gösterirken, diğer yandan İstiklal Savaşı’nın başlangıcında bir ABD Başkanından yardım istenmesi hadisesine ışık tutuyor ve bu sorgulamalar kitap boyunca temposu hiç düşmeden devam ediyor. Kitabın satırlarında ilerlerken yakın tarihin örtülerinden sıyrılışına tanık olacaksınız. Kitaptan bazı ilginç başlıklar: * Musul defterini nasıl ucuza kapattık? * M. Kemal hangi karikatürcüye “artık çizme” demişti? * Hangi Cumhurbaşkanı darbecilere silah çekmişti? * Kim Amerikancı: Menderes mi, İnönü mü? * Mevhibe İnönü başını nasıl açmıştı? * CHP gençliği hangi Çanakkale rezaletine imza atmıştı?
37.23 ₺ -
Sultan Vahideddin Han
Yüreği Yangın Yeri Bir Mazlum… Ülkeyi Terk Etmesi Söylendiğinde Bile Hazineye Ait Hiçbir Şeye Dokunmayacak Kadar Namus Timsali… Kendisini, Memleketinin Siluetinden Kopartan Malaya İsimli Gemiden Minareler Şehri İstanbul’a Bakarken, Vatani Zarar Görmesin Diye Bildiği Tüm Hakikatleri Unutan Ve Ömrü Boyunca Da Hatırına Getirmeyen Mert İnsan… Üzerine Haciz Konmuş Tabutu, Vefatından 47 Gün Sonra Şam’a Götürülen İbretlik Mazlum… Tarih Araştirmacısı/Yazar Ahmet Anapalı, 36. Osmanlı Padişahı Ve 101. İslam Halifesi Vi. Mehmet Vahideddin Han’ın Hayatına Dair Doğru Bilinen Yanlışları Aydınlatıyor.
409.50 ₺ -
İşgal Stratejik İşgalin Perde Arkası
Düşmanı tanımaya hazır mısınız? Gerçekleri öğrenmeye dayanabilecek misiniz? Bilmek, insana en ağır yüktür. Bize göre, görünen köy de kılavuz ister. Çünkü o köy hiç göründüğü ve gösterildiği gibi değil! Ülkelerin merkez bankalarını elinde tutan güç ve kurum, küresel güçlerin iç savaş çıkarıp darbe yaptırdığı ülkeler ve liderler, Siyonist lobinin birçok ülkede kurdurduğu güçlü örgütler, şirketler, yapılar, isimleri ve mekânları... ABD-Çin savaşının perde arkası ve amaçları, koronavirüs olayının ürpertici arka planı, petrolün ilginç tarihi, petrol için yapılan suikastlar, darbeler ve işgaller… Sultan Alp Arslan'ın Anadolu'ya girmesindeki stratejik amaç, Malazgirt Savaşı'nın perde arkası, Türkiye'nin ideolojik olarak şekillendirilmesinde rol alan gizemli bir Yahudi ve faaliyetleri, Fransa'nın Cezayir, Tunus, Libya işgali ve Türkiye bağlantısı, sigara şirketlerinin ülkeleri nasıl esir aldığı ve Türkiye faaliyetleri… Zihinleri kontrol etmek için geliştirilen korkunç yöntem ve teknolojiler, siyonistlerin Türkiye, Irak ve Suriye'de şu an uyguladıkları kirli plan, PKK-PYD ve DEAŞ ile gerçekleştirilmek istenen büyük proje, ABD'nin üzerinde çalışıp gerçekleştirdiği dünyayı esir eden gizli teknoloji ve gizli ordular, ASELSAN cinayetlerinin bilmediğiniz arka planı… Hepsi ve daha fazlası bu kitapta!
167.50 ₺ -
Heyet 4 Türklerin Kutsal Hikayesi
Tarihte adı geçen iki Türk peygamber kimdi, Oğuz Kağan neyi simgeliyordu, Kur’an’da bahsedilen Zülkarneyn’in (a.s.) Oğuz Kağan’la bağı neydi, Türklerin ilk kitabı Ulu Han Ata Bitiği’nde neler yazıyordu. Hazırsanız sizi sıra dışı bir yolculuğa çıkarıyoruz. Yada taşının esrarından Altın Elbiseli Adam’ın gizemine, Alp Er Tunga’nın sır dolu hayatından Yecüc ile Mecüc’ün Oğuz Kağan’la ilişkisine, kuruluşun kutsal hikâyesinden Türklerin anlatılmamış serüvenine uzanan, kaynaklara ve bulgulara dayalı olağanüstü bir yolculuk. Akıcı üslubu ve sıra dışı anlatımıyla beklenen kitap HEYET 4, bildiğiniz Türk Tarih tezlerini sarsacak. Sorularınıza cevap buldukça çok daha fazla soruyla karşı karşıya kalacaksınız. Bunun için ilk sayfayı açmanız yeterli. Kitabın başından bir daha kalkamayacaksınız.
167.50 ₺ -
IV. Murat
On bir yaşında tahta geçti. Annesi Kösem Sultan’dan iktidarı zor devralabildi. Rüşveti, adam kayırmayı engelledi. Tütünü, alkolü yasakladı. Düzeni hem devlete hem sokaklara getirdi. Tarihin en muktedir liderlerinden oldu. “Bağdat’ı almaya çalışmak, Bağdat’ın kendinden daha mı güzeldi ne!” sözü tarihi geçti. Ordusunun başında sefere çıktı, “Bağdat Fatihi” oldu. Üstelik hayallerinin hepsini gerçekleştiremeden, yirmi sekizinde hayata veda etti. O; Osmanlı’nın son fatihi IV. Murat’tı. Türkiye’nin en çok okunan tarihî romanlarının yazarı, okurları tarafından “günümüzün Peyami Safa’sı” olarak anılan ödüllü yazar Okay Tiryakioğlu’nun; Kumandan, Kuşatma 1453, Yavuz ve Kanuni’den sonra beşinci tarihî romanı; IV. MURAT/Gürz ve Zafer. Osmanlı’nın her anı olaylarla dolu dönemini okumaya hazır mısınız?
270.10 ₺ -
Kayıp İslam Tarihi
İslâm medeniyeti, Arabistan’ın kurak çöllerinden meteor hızıyla yükseldikten sonra Hindistan’dan İspanya’ya kadar uzanan geniş bir coğrafyada birçok farklı kültür, din ve entelektüel geleneği içerisine aldı. Bunun sonucunda, yalnız Antik Çağ ile Rönesans Avrupası arasındaki bilgi köprüsünü değil, aynı zamanda günümüzdeki modern bilim dünyasının temelini de oluşturan bir “Altın Çağ” ortaya çıktı.Hükümdarlar, devlet adamları ve askerlerin yanı sıra Müslüman düşünürler, ilim ve din adamları da faaliyetleriyle bu gelişime katkı sundular. Kayıp İslâm Tarihi’nde, matematik başta olmak üzere astronomi, coğrafya, tıp ve fiziğe yaptığı muazzam katkılarla isimleri hafızalara kazınması gereken el-Harezmî, İbn Haldun, Ömer Hayyam, Bîrûnî, İbn Sînâ, el-Gazzâlî, İbnü’l-Heysem, Piri Reis, Mimar Sinan gibi âlimlere hak ettikleri değer veriliyor… Endülüs, Batı Afrika’nın Savana emirlikleri, Babürlüler gibi yok olan medeniyetlerin yanı sıra Abbâsîler, Selçuklular ve Osmanlılar gibi çağlara damgasını vuran hanedanların da bilinmeyen yönleri anlatılıyor… Müslüman ya da gayrimüslim, en meşhur araştırmacıların dünyanın her tarafından akın ettikleri ilim merkezleri; Bağdat, Şam, Kurtuba, Kahire, Buhara, İskenderiye, Delhi, İstanbul gibi kadim şehirler inceleniyor… Lost Islamic History web sitesiyle milyonlarca okura ulaşan Firas Alkhateeb tarafından kaleme alınan bu kitap, İslâm tarihinin bütüncül bir şekilde ele alınıp değerlendirilmesi hedefine yönelik çok önemli bir çalışma. Hz. Muhammed ile başlayan ve halen devam etmekte olan İslâm tarihini (iyi ve kötü günleriyle birlikte) canlı bir çizgi halinde sunan eser, açık ve anlaşılır üslubu, siyasetten bilimsel çalışmalara kadar bütün önemli teşebbüsleri bir arada değerlendirme eğilimi ve herkese hitap eden yaklaşımıyla okurlara “Kayıp İslâm Tarihi”ni keşfetme duygusu yaşatacak.
237.25 ₺ -
Osmanlının Mahrem Tarihi Bilinmeyen Yönleriyle
Farklı tarih okumalarıyla tanınan Mustafa Armağan bu kez özgün bir eserle çıkıyor karşınıza. Sizi sarayın mahrem dünyasına götürüyor. Bütün kapılar kapandığında kendisiyle baş başa kalan padişahların kişisel dünyalarını açıyor önünüze. - Padişahlığı sırasında İstanbul’a adım atmayan sultan... - Kendi eliyle kazıdığı mühürleri çarşıda sattırıp parasını fakirlere dağıtan padişah... - II. Abdülhamid’in en sevdiği atı bir Bulgar eşkıyasına ödül olarak kimler vermişti? - Sigara aleyhine makale yazan padişah... - Annesinin ismi bilinmeyen Osmanlı padişahı... - Hangi padişahlar spor kulübü kurmuşlardı? - Vahdettin tahta çıkarken hangi uğursuz sözü söyledi? - Peygamber Efendimizin ayak izini başında taşıyan padişah kimdi? - Kuyumculuk, marangozluk, urgancılık yapan padişahlar... - Divan edebiyatının gazel rekortmeninin bir padişah olduğunu biliyor muydunuz? - Annesinin adına cami yaptırıp içine kendi eliyle “Cennet anaların ayakları altındadır” hadisi hangi padişaha aitti? Osmanlı’nın Mahrem Tarihi, görünen tarihin görünmeyen yüzünü aralayan ufuk açıcı bir çalışma. Zevkli üslubu, yüzlerce kaynaktan süzülmüş bilgileri, çarpıcı dikkatleriyle bitirmeden elinizden bırakamayacağınız bir eser.
122.64 ₺ -
Kazım Karabekirin Gözüyle Yakın Tarihimiz 1
Karabekir Paşa’nın askeri ve siyasi hayatında haksızlıklara uğraması yetmiyormuş gibi, tarih kitaplarından da emekleri silinmişti. Doğu Cephesi’nde zafer üstüne zafer kazanarak makûs talihimizi yenen Paşa, Sevr’i yırtan ilk antlaşmanın altına imza atmıştı. Savaş sonunda adına “Şark Arslanı” diye posterler basılıyor, özellikle Doğu’da savaşın gerçek kahramanı sayılıyor, adı efsaneleşiyordu. Ne olduysa savaş sonunda oldu ve Karabekir önce ordudan uzaklaştırıldı, derken Meclis’te mücadele ederken görüldü, sonra partisi kapatıldı ve ertesi yıl İstiklal Mahkemesi’nde idamla yargılandı. Gözetim altında tam 13 yılını geçirdi. İstiklal Savaşı’nı birlikte başlattığı ve en zayıf anında “Emrinizdeyim Paşam” diye desteklediği Mustafa Kemal Paşa ve çevresine eserleriyle muhalefet etti. MUSTAFA ARMAĞAN, Karabekir’in 1918-1922 dönemini kendi ağzından aktarıyor. Yıllardır susturulmuş olan Paşa’yı konuşturuyor. Onun gözüyle tarihimizi sarsan 4 yılın hikâyesini yazıyor.
18.25 ₺ -
99 Soruda Lozan
1922-1923 şartlarını düşünerek ve Türkiye'nin o günkü uluslararası konumunu dikkate alarak bugüne kadar yapılan Lozan Konferansı ve Antlaşması değerlendirmeleri anlayışla karşılanmalıdır. Artık Cumhuriyetimizin 100. yılına yaklaştığımız bu yıllarda, Lozan Konferansı ve Antlaşması, uluslararası, bölgesel ve Türkiye açısından yeniden değerlendirilmelidir. Arşivlerin çeşitliliği, yayımlanan sayısız hatıraların varlığı ile yapılan binlerce ' araştırmanın ortaya koyduğu bilimsel gerçekler, bu sürecin yeniden değerlendirilmesini mümkün kılmaktadır. Bu kitap, burada ifade ettiğimiz görüşler çerçevesinde yeni bir "Lozan Konferansı ve Antlaşması" okuma önerisi getirmektedir. Mevcut değerlendirmeleri önemli bulmakla beraber benim önerim, bu sürecin uluslararası sistem ve ilişkiler açısından çok taraflı bir şekilde yeniden okunması ve değerlendirilmesidir. 99 Soruda Lozan, Türk kamuoyunun yıllardır merak ettiklerini 'soru-cevap' tarzında bilimsel bir metotla cevap vermeye çalışan bir eserdir.
118.99 ₺ -
Muhteşem Fatih Sultan Mehmed
Hasrete vuslat yaklaşmıştı... Toplar hazır, ordu hazır, Çandarlı'nın çevresindeki birkaç vezir dışında, komutanlar da hazırdı... Onca dil dökülmüş, ancak Çandarlı'yı ikna etmek mümkün olamamıştı. Seferin hüsranla sonuçlanacağına inanıyor, son ana kadar, Padişah'ı bu seferden vazgeçirmeye çalışıyordu. O kadar ısrar etmişti ki, Padişah öfkelenmiş, Ya gel, ya kal demişti, artık kararını ver Çandarlı! Çarnaçar o da yola koyulmuştu. Ancak yüreğinde değişen bir şey yoktu: Hâlâ hüsran bekliyordu. Osmanlı ordusu, 1452 senesi Ocak ayının sonlarında Edirne'den yola çıktı. Büyük topların önünde, Kraç Bey komutasında on bin akıncı süvarisinden meydana gelen gözü pek bir birlik gidiyordu... Koca toplardan her biri elli çift öküzle çekiliyor, dengesini sağlamak için de iki tarafında iki yüzer asker bulunuyordu. Ayrıca yolları düzeltmek için de elli arabacı ile ikiyüz kazmacı önden gönderilmişti. Edirne'den İstanbul'a geliş o kadar zor oldu ki, yol tam iki ay sürdü. Fakat zahmet kimsenin umurunda değildi, yürekler hedefe kilitlenmiş, gözler başka bir şey görmemeye başlamıştı...
130.00 ₺ -
Kırım Hanlığı ve Çöküş Sebepleri
Osmanlı Devleti için oldukça mühim olan Kırım Hanlığı, Osmanlı halifesinin yanında seferden sefere koşmuş, Karadenizin kuzeyinde, Kafkaslarda, Sibiryada ve Doğu Avrupada yaşayan milletlerin tarihine tesir etmiş, Moskova Prensliğine asırlar boyu nefes aldırmamıştır. Tarihte önemli bir görevi üstlenmiş olan Kırım Hanlığının yıkılışı, Osmanlı Devletinde büyük bir üzüntü kaynağı olmuştur. Kırımı ilhak edip, gayri hukuki bir şekilde halkını soykırıma uğratarak ve sürgün ederek içini boşaltan siyasi güçlerin iktidarları da yok olup gitmiştir. Topraklarını kaybeden Kırım halkının vatana dönüş mücadeleleri, günümüze kadar devam edip gelmiştir. Kırım Türklerinin tarihinden alınacak çok dersler vardır. Bu saha ihmal edilerek layıkıyla çalışılmamıştır. Maksadımız, bu mütevazı çalışmamızla, araştırmacıların dikkatini bu alana çekebilmek suretiyle Kırım ve Osmanlı tarihine katkıda bulunmaktır.
65.00 ₺ -
Mimar Sinan Mimarideki Osmanlı Mührü
Sinan camileri böylesine bir bütünsellik içerir: Mermeri sanatla, sanatı hayatla buluşturur. Daha avluda şaşırıp büyülenmeye başlarsınız. O şaşkınlık ve hayranlık deminde, kapıya ve pencerelere bakın: Pencerelerle duvarların büyüleyici uyumunu, kündekârı kapının kubbelere yükselişini, kudret eliyle serpiştirilmiş hissini veren “çil çil kubbe”lerin yer yer minareleşip gözü hiç rahatsız etmeden sonsuzluğa ulaşımını seyredin… Sonra, Yahya Kemal’in şiirinin içine girer gibi, camiye girin, kürsünün mihrapla, mihrabın minberle, hem birbirinden bu kadar farklı ve bağımsız, hem birbirine bu kadar yakın, böylesine derin ve huzurlu bir iç içeliğin nasıl sağlandığını düşünün… Kubbelerdeki sadelikle duvarlardaki renk cümbüşünün zıt gibi duran karakterlerinde Sinan’ın ruh halini çözmeye çalışın: İmkânsıza âşık olan dehâ, her eserinde “imkânsız”ı denemiş ve gerçek hayatta yapamadığını yapıp “zıtların estetik uyumu”nu yakalamıştır! “Ve minel aşk!” Unutmayın: Sanat, “sonsuz”un ve “aşk”ın adıdır.
126.00 ₺ -
Gelenekten Modernizme Tekkeler ve Cumhuriyet
Bu kitap, 1925 yılında tarikatların yasaklanarak tekkelerin kapatılmasının Türkiye'nin toplumsal ve dinî hayatında ne gibi sosyolojik sonuçlara yol açtığı sorusuna cevap arayan bir çalışmadır. - Tarikatların ve tekkelerin tarihî ve toplumsal konumları nelerdir? - Tekkelerin yasaklanması modernleşme çabaları içinde nerede durmaktadır? - Yasağın ardından nasıl bir sosyolojik gerçeklik ortaya çıkmıştır? - Cumhuriyet dönemi ilim, fikir ve siyaset erbabının tekkelere ve tarikatlara bakışı nasıldır? - Cumhuriyetin kurucu kadrosu tekkelere ve tarikatlara nasıl bakmaktadır? - Tekkelerin miskinler yuvası hâline geldiği ve asker kaçaklarının sığınağı oldukları için kapatıldığı iddiası doğru mudur? - Cumhuriyet yönetimi tekkelerin sosyolojik işlevlerini hangi kurumlarla gidermeye çalışmıştır? - Tekkelerin kapatılması Nakşibendilik ve Mevlevilik gibi sünnî tarikatları nasıl etkilemiştir? - Alevilerin, tekkelerin yasaklanmasına bakışı nasıldır? - Tekkelerin kapatılması Aleviliği nasıl etkilemiştir? - Alevilerin sorunlarıyla söz konusu yasak arasında ne tür bir ilişki vardır? - Bugün çokça tartışılan cemevleri sorunu tekkelerin kapatılması kararının neresinde durmaktadır? - Cumhuriyet modernleşmesinin Diyanet'e biçtiği rol nedir? - Diyanet'in tarikat ve tekkelerle ilişkisi nasıl olmuştur? Bu kitap yukarıdaki soru ve sorunların tartışılmasına bir giriş ve cevap arayışı niteliği taşımaktadır.
39.00 ₺ -
Gazzalide Varlık ve Bilgi
Gazzâlî'nin yaşadığı dönem olan Orta Çağ'da metafizik ve teolojide ontoloji, epistemoloji ve mantık sıkı bir ilişki içinde bulunuyordu. Bu kitapta, felsefenin iki temel alanından hareketle Gazzâlî'nin varlık ve bilgi anlayışı birlikte değerlendirilmektedir. Yaşadığı dönemin geleneğine uygun olarak Gazzâlî, varlık ve bilgiyi birlikte ele almış; varlık ve bilgi açısından Allah-âlem-insan ilişkisini belirleyerek zâhirî ve bâtınî ilimler arasında bir denge kurmaya çalışmıştır.
169.00 ₺ -
Eylülle Gelen
Dilerse neleri başaramaz ki! Geçmişin eli eteği kol kanat germiyor da acıyı çoğaltıyorsa üzerine sünger çekebilmeli insan! Denize ulaşmak için devinip duran ırmaklara, asırlardır yeryüzüne ışık saçan yıldızlara, bütün nahifliklerine rağmen özgürlüğün simgesi olabilen güvercinlere baksa bir... Ya da içindeki çaresizliği öldürse ve geç değil hiçbir şey için diyen yürek serinliğine kulak verse. Hiç istemediği kadar istese bugünü, hiç meydan okumadığı kadar dirense maziye ve duyumsamadığı kadar yakınlaşsa yarına. O gücü bulabilir, o adımı atabilir, o çok önemli saydığı parçasını da öldürebilir; bahçesinde fesleğenler, karanfiller, ortancalar yetiştirmeyi düşlediği o sessiz sakin evi özlemeden nefes alabilir istese... İstemeyi de öğrenebilir, başarmayı da. Yaşama sakınımsız tutunabilir, umuda pazarlıksız sokulabilir; yüreğinin tüm dokularına yayabilirse istenci...
32.50 ₺