-
Taşlar Yerine Oturdu
Bize hep aynı masalları anlatarak kendi kültürümüze uzak durmamızı sağladılar. “Orta Asya’da çobanlık yapıyor ata biniyor, koyun güdüyor, çadırda yaşıyordunuz. Tamam, iyi savaşıyordunuz ama yağmacıydınız, kültürsüzdünüz, medeniyetten uzaktınız, heykelleriniz balballarınız kurganlarınız vardı ama bunlar hep geçici oldu kalıcı bir şey bırakamadınız” dediler. Bu göçebe edebiyatını Anadolu’ya göç sürecine bağladılar. Hatta “Anadolu’ya geldiklerinde doğru dürüst İslam’ı bile bilmeyen yarı şamanist bir duruşları vardı” dediler. Bunun gibi sonu gelmeyen iftira ve iddialara laf kalabalığı ile cevap vermeye gerek yoktur. Onlara verilecek en güzel cevap bizim hem Orta Asya hem de Anadolu’da ortaya koyduğumuz eserlerdir. “Çadırda yaşadığınız için taş ile hiçbir işiniz olmadı” diyenlere inat devasa bir medeniyetin yapılarıyla kapı gibi cevabımız olsun istedik. Elinde tuttuğunuz Taşlar Yerine Oturdu adlı eser Talha Uğurluel’in ilk Sanat Tarihi kitabı özelliğini taşımakta. Taşın hayatımızdaki yerini ve taşı ruhu ile yontan atalarımızın eserlerini bu kitapta en etkili şekilde ortaya koymaya çalıştık. Lütfen susalım! Artık konuşma sırası taşlarda…
16.80 ₺ -
Türklerin Tarihi İlber Ortaylı Kutulu Set
Türkler tarih boyunca Orta Asya′dan Asya′nın her köşesine, oralardan da diğer kıtalara göç ederek yeni yurtlar ve yeni devletler kurdu. Bunun içindir ki Türk tarihi zor bir tarihtir. Mısırlılar′ı Mısır′da, İngilizler′i Britanya′da takip edebilirsiniz. Türk tarihi ise anlaşılmak için sizi üç kıtada dolaşmaya mecbur eder. Bu kitap öncelikle Türk tarihini tek bir fotoğrafta görmek isteyen, tarihin doğru öğrenilmesi kadar do ru anlaşılmasına da önem veren okurlar için yazıldı. Kitap, tarihimiz hakkında bundan sonra okunacak diğer kitapların yerleştirilebileceği zihinsel bir raf görevini de yapacaktır. Eser, tarihimizin önemli olayları sırasında Avrupa′da neler yaşandığını da hatırlatıyor. Böylece olayları daha doğru anlamlandırabiliyoruz. Şüphesiz tarih okumak ömrü yalnızca geçmişe doğru değil, geleceğe doğru da uzatıyor. Gelecek üzerinde bir iddiası olanlar da okumak ve okutmak için ellerinde şu anda buna uygun bir kitap tutuyor. Türk Tarihinin keskin dönemeçlerini o günkü heyecanla dönmeye ve önümüzdeki dönemeçleri görmeye hazırsanız sizi eserle baş başa bırakalım.
51.00 ₺ -
Velilerle Şahlanan Osmanlı 3
Bu kitabı Okuyunca: - "Vay be neler neler olmuş" diyerek geçmişinize sarılacaksınız ve o günlere hasret duyacaksınız. - Tarihe olan merakınızdan şehir şehir dolaşarak velileri ziyaret edip, eski eserleri görmek isteyeceksiniz. - Tarihimizden gurur duymanın zevkini yaşayacaksınız.
55.00 ₺ -
İsyan Günlerinde İstanbul
“Sultan'ın yaşaması Jön Türklerin ölümü demekti. Ya birinin ya da diğerinin tarih sahnesini terk etmesi gerekiyordu ve Jön Türkler bu kez işlerini şansa bırakmayacaklardı.” - Sir W.M. Ramsay - 31 Mart İsyanı, modern Türkiye tarihinin en önemli kırılma noktalarından birini teşkil eder. 33 yıl iktidarda bulunan Sultan 2. Abdülhamid tahttan indirilir. Bu isyanın bastırılması ile birlikte artık Osmanlı yönetiminde bir daha eski usullere geri dönülemeyeceği ve İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin gücü ortaya konulmuş oldu. Tam da o isyan günlerinde Anadolu'da arkeolojik araştırmalar yapmak için yola çıkan arkeolog Sir W.M. Ramsay, eşi ve kızı ile birlikte bir anda kendilerini imparatorluğun başkentinde tehlikeli bir iktidar oyununun ortasında buluverir. Ramsay ailesi, bu 17 günlük maceraları boyunca İstanbul'un pek çok farklı yerini ziyaret edip pek çok farklı kişilerle görüşme imkânı bulur. Bu ziyaretlerinden ve görüşmelerinden edindikleri bilgileri günü gününe kaydederler. Sir Ramsay daha sonra bu notları bir araya getirerek modern Türk tarihi için paha biçilemez bir kaynak eser ortaya koyar. Mümkün olduğunca 31 Mart İsyanı hakkında farklı bakış açısına sahip kişilerin izlenimlerini de eserinde yansıtmaya çalışan Sir Ramsay, isyan günlerinde İstanbul'un ayrıntılı bir fotoğrafını çekerek o çalkantılı zamanları bu günlere taşır. 31 Mart İsyanı’ndan sonra Osmanlı topraklarında hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı...
140.60 ₺ -
Şeyh Şamil Okay Tiryakioğlu
Daha küçük yaşlarda içindeki müthiş cevher keşfedilen, amcasının ve babasının sürdürdüğü bağımsızlık mücadelesinin çehresini tamamen değiştiren, yenildikçe daha da güçlenerek bir çığ gibi gelen düşmanlarının karşısında dağ misali dimdik duran bir kahraman… Hayatı iman ve vatan üzere şekillenen bir mücahit… Kafkas Kartalı Şeyh Şamil… Ve onun destansı hayatı… Romanlarıyla yüz binlere tarihi sevdiren, okurları tarafından günümüzün Peyami Safası olarak nitelenen Okay Tiryakioğlu, tarihi roman severleri bu kez Kafkasların imamı, Şeyh Şamilin müthiş direnişine tanıklık ettiriyor. Kafkas Kartalı Şeyh Şamilin her anı müthiş bir mücadele ve direnişle geçen hayatını capcanlı bir dille bugüne taşıyor. Şamil, kendisine sonuna kadar inanmış dava arkadaşlarına sevgiyle bakarak, “Son kez hatırlatıyorum,” dedi. “Beni imamlığa siz seçtiniz! Ben bu göreve, kendi irademle gelmedim ve hatta yine şahitsiniz ki gelmemek için çaba sarf ettim; yerime başka adaylar gösterdim. Fakat neticede Gazi Muhammed’in rüyası bir kez daha zuhur etti ve baskınıza daha fazla tahammül edemedim. İki ay evvel, gönülsüz de olsa vazifeyi üstlendim. O ilk gün söylediğimi şimdi tekrarlıyorum! Emirlerime sorgusuz sualsiz itaat edecek, teslim olmayı aklınıza dahi getirmeyecek, hiçbir şart altında bana böyle bir teklifte bulunmayacak, kararlılığımı sorgulamayacaksınız!”
177.60 ₺ -
İlk Diriliş Osmanlılar Geliyor
Osmanoğullarının doğduğu topraklardan, Söğüt’ten de öncesine, Süleyman Şah’ın kutlu göçüne gidiyoruz. Atasından devraldığı şanlı mirası, dünyaya meydan okuyacak bir medeniyet olması duasıyla Anadolu topraklarına eken Ertuğrul Gazi’nin hikâyesi bu. Kıtlıktan ve Moğol istilalarından kurtulmak için yola çıkılıyor önce. Fırat Nehri’nden, Karacahisar Kalesi’nden geçiliyor. Yunus Emre’den Hacı Bektaş Veli’ye, Ahmet Yesevi’den Şeyh Edebali’ye kadar devrin tüm âlimleri ziyaret ediliyor. Şehitler de veriliyor yolda, zaferler de kazanılıyor. Nihayet Söğüt’te bir devir kapanıp bir yenisi açılıyor. Kalemiyle bu topraklar uğruna mücadele vermiş atalarımızın hislerine tercüman olan İsmail Bilgin, okuyucularını bu defa Osmanlı Devleti’nin kuruluşuna misafir ediyor. İlk Diriliş/Osmanlılar Geliyor, asırlar boyu yaşayan bir medeniyet ağacının filizlendiği yılları, yolları, yerleri anlatan; her şeyin başladığı Kayı Boyu’nun hikâyesini dile getiren destansı bir tarihin romanı. “İstedim ki, Kayı’nın göçünü bir tamam anlatayım. Ben söyledim yazdılar. Nasıl yazdılar bilmem. Amma sözlerim yazıya geçti. Okuyasınız, bilesiniz. Bilesiniz, öğrenesiniz. Öğrenip unutmayasınız. Ne ki asla unutturmayasınız. İmdi Allah diyerek söze başlayalım.”
192.40 ₺ -
Arapların Gözüyle Türkler 9-12. Yüzyıllar
Arapların Gözüyle Türkler, Şerafeddin Yaltkaya'nın farklı zamanlarda Arapçadan tercüme ettiği ve Türklerin askerî ve ahlâkî üstünlükleri hakkında Arapça kaleme alınmış nesirleri ve şiirleri biraraya getirmekte. Bu üç metinden ilki meşhur Arap nesir yazarı ve âlimi Câhiz'in Risâle fî Fazâili'l-Etrâk–Türklerin Faziletleri; ikincisi İbni Hassûl'un 11. yüzyılda kaleme aldığı ve Kitabü Tafzîli'l-Etrâk Alâ Sâ'iri'l-Ecnâd–Türk Askerlerinin Üstünlükleri; son metin ise Şerafeddin Yaltkaya'nın kaleme aldığı 12 şair ve edibin Türklerin güzel hasletlerine dair şiirlerinden meydana gelmekte. "Türk'ün bütün ömür müddetini hesap etsen yere oturduğu günleri nâdir bulursun!... Türk, ser-azâde bir hilkate sahip olduğundan vatanındaki kadîm hayatına kavuşmayı ister ve daima vatanını diler. Ve kendi vatanına, herkesin kendi vatanına düşkünlüğünden ziyade düşkündür. Ancak Türk medeniyetinin vasıflarından olarak bir yerde oturmaktan ve uzun zaman durup bekleme, istirahat, hareketsizlik ve tasarruftan memnun değildir. Türklerin bünyeleri hareket üzerine müesses olup durgunluk ve sükûnetle başları hoş değildir. Harekete daima hazır olarak tutuşup yandıklarından; harâret, zeka ve fetanet sahibi olduklarından daima iş ve güç ile meşgul olmak isterler. Ruhî kuvvetleri bedenî kuvvetlerine üstündür. Her şeyleri olup bitmiş bulmayı âcizlik; uzun zaman bir yerde oturmayı tembellik; rahatı ayak bağı; kanaati kusur; himmet ve muhârebeyi terk etmeyi alçalma ve acizlik kabul ederler... Türkler, değerlerini takdir etmeyen kimselerin nezdinde kalmayı, haklarını men' edenlerin yanında kalmaktan fena görürler. Türkler hissiyâtına mağlup olmayarak asla bir kavmi diğer bir kavme ve bir belde ahalisini diğer bir belde ahalisine tercih ve takdim etmezlar... Türk için hak ve hakikat adeta vicdanın bir maşûkasıdır. Onu bulduğu yerde ülfet kurmakta; âdetlerini, görenek ve töresini bırakmakta asla güçlük çekmez ve vatana olan iştiyâkını teskin etmeye de muvaffak olur... Türk hürriyet ve iradesini kimseye vermez, kaçacak olursa vaad ve tehdide ehemmiyet vermez, ele geçecek de olursa kimseden bir vaad ümidinde bulunmaz..."
84.00 ₺ -
Çekirge Yılı Kudüs 1915-1916
Sahibinin, vazifesi bittikten sonra, geceleyin mum ışığında kaleme aldığı bu günlüğün önemi, Filistin’deki en mühim tarihî dönüşüm kavşaklarından birisine Kudüslü sıradan bir asker ve vatandaşın dünyasını yansıtmasından kaynaklanmaktadır. Söz konusu dönem, dört asırlık Osmanlı idaresinin sona erişi ve o zaman için kimliği belirsiz bir geleceğin başlangıcıdır. Bu, Gazze ve Bi’rüsseb’den akın eden İngiliz ordusunun Kudüs’e girmek üzere olduğu ve İngiliz donanmasının Yafa ve Hayfa’yı denizden bombalamaya başladığı bir vakittir. Bu dönemden elimize ulaşan tüm otobiyografi ve anıların siyasî liderlere, komutanlara veya fikir önderlerine ait olduğunu ifade edebiliriz. Tercüman’ın günlüğü bu yönüyle türünün tek örneğidir. Basit bir askerin, muhasara altındaki şehrine dair gözlemlerini ve samimi görüşlerini yansıtmaktadır. Yazar, günlüğünü başkalarının görmesinden çekinerek gizli bir şekilde kaleme almıştır. Bu nedenle bu günlük, Osmanlı döneminden bize ulaşan, halkın bastırılmış seslerinin nadide bir kaydıdır. Günlüğün önemini daha da arttıran diğer bir husus, yazarın günlük hayatında aralarında gidip geldiği iki dünyayı, günlük vazifesi dolayısıyla çalıştığı askerî daireler dünyası ile her günün sonunda döndüğü Kudüs sokaklarının dünyasını birleştirmesidir. Eser bu özelliklerinin yanında, 1915-1916 yılları arasında savaş sırasında fakirlerin çektiği yokluk, çekirge istilasına eşlik eden felaket ve açlıklar, ordunun mahsül, hayvan ve nakliye vasıtalarını müsadere etmesi gibi Filistin’in yaşadığı olaylara dair pek çok gözlem ve değerlendirmeyi de içermektedir.
32.20 ₺ -
Biz Osmanlı'ya Neden İsyan Ettik?
“Arap isyanı” yakın tarihimizin en önemli kırılma noktalarından biridir. Kurgulanmış tarihin toplumsal hafızamıza işlemeye çalıştığı “Arapların ihaneti” algısı, aslında bizim geçmişimizle kurduğumuz ilişkinin travmatik boyutunu sergiler. Osmanlı’nın parçalanış sürecinde Arapların kopuşu etrafında geliştirilen söylem, tarihî bir olgudan çok ideolojik bir tutumu yansıtır. Gerçekten Araplar Osmanlı’ya ihanet ettiler mi? Ya da isyan sadece bölgeye ilişkin sömürgeci amaçları olan büyük devletlerin kışkırtmasından mı ibaretti? Kesin olan şu ki, Arapların Osmanlı’dan kopuşu, ulus-devlet sürecinde Türk kimliğinin yeniden inşası amacına hizmet eden ideolojik bir söyleme dönüşmüştür. “Türklere ihanet” söyleminin Araplardaki karşılığı Arapları sömüren, İslâm’a ihanet eden Türklere dönüşecektir. Aslında bu iki zıt söylem, Osmanlı bakiyesi Müslüman uluslarda inşa edilmeye çalışılan modern ulus kimliğinin ortak tarihî ve kültürel bağlamdan koparılarak “öteki” üzerinden tanımlanmasına hizmet etmiştir. Bu kitap, “Arap isyanı” olarak bilinen gelişmelerin en önemli aktörünün yaşadığı olayları anlatan belge niteliğinde bir hatırattır. İngiliz istihbaratının marifetiyle Hicaz’da başlatılan isyanın nasıl gerçekleştiği anlatılırken aynı zamanda bu hareketi meşrulaştırma çabalarının nelere yaslandığını da okuyabiliyoruz. Elinizdeki eser, sembolik olarak başlatılan ve İngiliz politikasının uzantısı olan isyan hareketinin başaktörü durumundaki bir ismin gözlemlerine, niyetlerine ve en önemlisi bu hareketin dayandırıldığı siyasî ve kültürel gerekçelere aşina olmak isteyenlerin gözardı edemeyecekleri bir metin. Şerif Hüseyin’in İttihatçılarla ilişkisi ve İngiliz yetkilileriyle isyandan çok öncelere dayanan teması yakın tarihe ışık tutacak nitelikte.
25.20 ₺ -
Beyrut Şehremininin Hatıraları
Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerinde Batılı devletlerin siyasi ve iktisadi etkilerinin en yoğun hissedildiği yerlerin başında hiç kuşkusuz Lübnan gelir. Lübnan bu dönemlerde fikri ve siyasi açıdan son derece canlı bir merkez konumundadır. 1868-1938 yılları arasında yaşamış olan Selim Ali Selam, Beyrut şehreminiliği ve Osmanlı Meclis-i Mebusan azalığı yapmış bir siyasetçi, iş adamı ve entelektüeldir. Bir Arap aydını olarak Selim Ali Selam’ın mücadelesi ve düşünceleri, yaşadığı dönemde, özelde Lübnan, genelde Arap coğrafyasındaki yönelişler hakkında muhatabının ufkunu açmaktadır. Selim Ali Selam’ın bir Fransız yetkiliye söyledikleri şu sözler dönemin Lübnanlı Arap önderlerinin tavrını ve psikolojisini özetler mahiyettedir: “Ülkemizin gidişatı hakkındaki hakiki his ve düşüncelerimizi anlamanız bizim için önemlidir. Bizler adem-i merkeziyetçiliği ve elimizden alınmış olan haklarımızı talep ediyor olsak da, yüce halifemiz emiru’l-müminin hazretlerinin saltanatına sıkı sıkıya bağlıyızdır. Onun hâkimiyetinden ayrılmak ve sizin korumanızı talep ederek ülkemize gelmenizi istemek aklımızın ucundan bile geçmez…”
19.60 ₺ -
Abdülhamid’in Valileri Osmanlı Vilayet İdaresi 1895-1908
Modern bir merkezi devlete dönüşüm sürecinde İmparatorluğun taşra idaresinde yaşanan değişimi hikaye eden bu kitap, Birinci Meşrutiyet devrinin son 13 yılının vilayet idaresine valiler perspektifinden yaklaşıyor. II. Abdülhamid’in Yıldız Sarayı’nda güç temerküzünü tamamladığı 1895 yılından, muhalif İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin idareyi ele geçirdiği Temmuz 1908 İhtilali’ne kadarki dönemde 29 vilayette 90’ın üstünde vali görev yaptı. Osmanlı Devleti’nin son dönemindeki bu idare modelini önceki dönemlerin reformlarına atıfla kesif bir incelemeye tabi tutan yazar; valileri, güncel olaylar ışığı altında emperyal ve yerel düzeyde çeşitli kurumlarla, gruplarla ve kişilerle boğuşurken resmediyor. Osmanlı Devleti’nin yüksek idarecilerinin zihniyetine, iki yüzyıl arasındaki geçiş zamanının ruhuna ve merkezle vilayetler arasındaki güç mücadelelerine ışık tutuyor. Devlet işleyişini taşra gözlüğünden inceleyen bu çalışma, vilayetlerle merkezin karşılıklı bağımlılığını devletin merkezileşmesi bağlamında ele alıyor. Yoğun bir arşiv çalışmasına dayanan bu kitap; sadece bir idare sistemi olarak Hamidiye otokrasisinin doğasını değil, zengin bir tarihi olan Türk bürokrasi kültürünü de daha iyi anlamamıza yardımcı olacaktır. “Osmanlı taşrasının tarihi yazılmamıştır. Asıl önemlisi, Sultan Abdülhamid dönemi taşrası, 33 yıla layık bir biçimde incelenmemiştir. Oysa Hamidiye dönemi taşradaki değişiklik demektir. Anadolu halkı Hamidiye dönemindeki uzun barış, alt yapısal yatırımlar ve zenginlikler dolayısıyla II. Abdülhamid’e merbutturlar. (...) Osmanlı taşrasının modernleşmesi “Geç Tanzimat” diyebileceğimiz 19. asrın son çeyreğine ait bir vakıadır. Onu iyi incelemek zorundayız. Önümüzdeki bu çalışma Sultan Abdülhamid devri taşra bürokrasisi üzerine bize önemli bilgiler getiriyor.” Prof. Dr. İlber Ortaylı
28.00 ₺ -
Dersaadette Bayram Sabahları
Bir kitapla eski İstanbul sokaklarında bayram gezmesine çıkmak ister misiniz? “Bayram günü güler yüz göstermek, neşelenmek İslam şiarındandır.” der Muzaffer Efendi İrşad isimli eserinde. Eski bayramların havası ve saray erkânının bayramlaşma törenleri kendilerine has, apayrı şölenlerdi. Mübarek bayram namazı ile başlayan sevinç, ev halkının bayramlaşması, aile büyüklerini ziyaret, çocukların büyüklerin ellerini sevinçle öpüp başlarına koyduktan sonra aldıkları çeyreklikleriyle şekerciye, salıncağa koşmaları ne güzel âdetlerdi. Hele Dersaâdet gibi uzun yıllar dünyaya hükmetmiş bir imparatorluğun başkenti olan bir beldede yaşanan ortamı, kültürü düşünün… • Peygamberimiz ashabı ile nasıl bayramlaşırdı? • Saray erkânının bayramlaşma âdeti nasıldı? • Dersaâdet sakinleri bayram günlerini nerede geçirirdi? • Çocuklar bayram günlerinde hangi semtlerde, nasıl eğlenirdi? • Bayram alışverişleri hangi çarşılarda, kimlerden yapılırdı? • Bu büyülü ve insanı mest eden ortamı şairlerimiz nasıl anlatmıştır? Bütün bu soruların etrafında o günlerin atmosferini âdeta yaşatırcasına anlatıyor Dursun Gürlek… Hepsi ve daha fazlası Dersaâdet’te Bayram Sabahları kitabında.
125.80 ₺ -
Osmanlı Gerçekleri 2
KAYI serisi ile 7’den 70’e herkese ulaşan Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil, OSMANLI GERÇEKLERİ dizisinin ikinci kitabıyla da, Osmanlı’nın kuruluşundan yıkılışına kadarki tartışmalı konuları akıcı üslubu, soru cevap usulü ve temel kaynak referansları ile açıklamaya devam ediyor… • Osmanlı padişahları Yavuz Sultan Selim’den evvel halife unvanını kullandılar mı? • Yavuz Sultan Selim mukaddes emanetleri zorla mı alıkoydu? • Yavuz, seferlerinde neden hep doğuyu seçti? • Safevi Devleti’nin hükümdarı Şah İsmail Türk müdür? • Osmanlı fetihlerindeki başarı sırları nelerdir? • Osmanlı’nın yeni fethettiği yerlerde uygulamış olduğu istimalet politikası ne demektir? • Osmanlılar 200 bin kişilik orduların ihtiyaçlarını nasıl karşılıyorlardı? • Osmanlı Devleti’nin resmî dili ne idi? * Osmanlılar Türkleri kötülediler veya ötelediler mi? • Yeniçeriler ile ilgili ilginç detaylar… • Tarihin tartışmalı isimlerinden biri: Şeyh Bedreddin saltanat hırsının kurbanı mı oldu? • Osmanlı sarayında bulunan köle ve cariyelerin akıbetleri ne oldu? Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil, OSMANLI GERÇEKLERİ II’de okurlarının zihnine takılan daha pek çok ilgi çekici meseleyi aydınlatıyor… Onu okudukça tarihi daha çok seveceksiniz!
148.00 ₺ -
Muhtasar Osmanlı Tarihi
Dünya tarihindeki en büyük devletlerden biri ve aynı zamanda muazzam bir medeniyetin de kurucusu olan Osmanlı Devleti, altı asır boyunca otuz altı padişahla kıtalara adaletle hükmetmiştir. Osmanlı’yı bilmek, siyasi ve askerî tarihinin yanında, içtimâî, iktisâdî, hukûkî, idârî teşkilâtını; din, tasavvuf, maârif ve fikir hayatının hususiyetlerini; ezcümle yeterli seviyede kültür ve medeniyet tarihini bilmekle mümkün olur. Bugün, bir zamanlar Osmanlı’nın hüküm sürdüğü topraklar üzerinde, kırk beş ayrı ülke vardır ve bu ülkelerde dört yüz milyondan fazla insanın yaşadığını düşünürsek Osmanlılar hakkında bilinenlerin, bilinmesi gerekenler yanında çok az olduğunu görürüz. Ömer Faruk Yılmaz tarafından kaleme alınan Muhtasar Osmanlı Tarihi adlı eserde Osman Gazi’den son padişah Sultan Mehmed Vahidüddin Han’a kadar geçen sürede Osmanlı Tarihi’nin siyasi, sosyal, askeri ve iktisadi durumu; başta padişahlar ve valide sultanlar olmak üzere hanedan mensuplarının ve bazı mühim devlet erkânının hayatları, şahsiyetleri, hizmetleri ve hayrâtı; yabancı devletlerle olan münâsebetler ve teşkilat tarihi gibi birçok mevzû ele alınıyor. Üç kıtada sancak dalgalandıran; vakıflar kurup hayır müesseseleri inşa eden; Müslim, gayrimüslim her insana şefkat ve merhamet kanatları açan Osmanlı Devleti tarihini her yaştan insanın severek ve beğenerek okuyacağı Muhtasar Osmanlı Tarihi, kısa, öz ve akıcı bir üslûpla kaleme alınmıştır. Vekâyinameler, arşiv vesikaları, gravürler, resimler, fotoğraflar ve haritalarla daha da zenginleştirilen çalışma kuru ve sıkıcı bir anlatımdan uzak sade bir dille anlatılıyor. Çamlıca Basım Yayın tarafından her seviyeden okuyucunun alakasına sunulan bu kitap Osmanlı tarihini merak edenlerin kütüphanelerinde bulundurması gereken evladiyelik bir eserdir. Bu muazzam çalışma ile tarihimize ve dolayısıyla İslam tarihine yön veren ecdadımız Osmanlıların tarihini severek okuyacak, anlayacak ve onların hatıralarını yâd etmiş olacaksınız
194.67 ₺ -
Tarihten Günümüze Ermeni Meselesi ve Zulümler
Her yıl bir jenosid (soykırım) olduğu iddiası ile tekrarlanan 1915 Yılı’ndaki “Ermeni Tehciri” aslında Hilâl-Salib (haç) mücâdelesinin kanlı bir safhasından başka bir şey değildir. Vâki olan da bir jenosid değil mukaatele (karşılıklı vuruşma)dir. Bu gerçeğin Ermeni asıllı yazarların eserleri ile dahî ispatı kabildir. İlle de bir kusurlu aranacaksa idâresi altında asırlarca müreffehen yaşadıkları Osmanlı’ya sadakatten ayrılan ve bu kıtâle ilk başlayan Ermeniler’dir. Üstelik onların bu kıyamı Osmanlı Cihan Devleti’nin ezelî düşmanı ve Haçlı zihniyetinin zebûnu olan Batılı emperyalistlerin teşvik ve destekleri ile gerçekleştirmiş olmaları suçlarını daha da ağırlaştırmaktadır. Böyle olduğu hâlde bizim milletçe unutmaya ve afvetmeye meyyal bulunduğumuz fâciâları yurtdışındaki bir kısım ermeninin her yıl tekrar edip durması karşısında kendimizi müdâfaa mecburiyetinde kalışımız hem bizim ve hem de beraber yaşadığımız Ermeni vatandaşlarımız için gerçekten hazin bir tâlihsizliktir! Yayınevimiz Tehcir’in 100. Yıldönümü vesilesi ile tarihteki “Ermeni Mes’elesi”ne dâir gerçeklerin bir panoramasını en doğru bir şekilde aksettiren böyle bir eseri yayınlamaktan şeref duyar!..
31.60 ₺ -
Sultan Dördüncü Murad Han
Türk halkının gönlünde taht kuran padişahlardan birisi de, Sultan IV. Murad Han'dır. Kültür ve siyaset hayatımızda adı unutulmayan, gerçekleştirdiği iki büyük seferle, askeri başarılar kazanan ve bir anarşi ortamındaki ülkeyi, güven ve huzura kavuşturan bu padişahın hayat ve icraatından alınacak pek çok dersler, ibretler vardır. Bu eserde, onun çalkantılı çocukluk devresini, padişahlığın ilk yıllarındaki hadiseleri, büyük askeri seferlerini, kendi zamanındaki Osmanlı Devleti' nin durumunu fıkralarla toplumun iç yapısını bir başka şekilde görüntüsünü bulacaksınız.
11.85 ₺ -
Rus İhtilali ve Yahudiler
Kitleleri şuursuz ve istismara amade bir hale getirmek için sinsi bir planın beynelmilel tezgahlarını çoktan kurup işletmeye başlamış olan Yahudi, insanlığın en korkunç bir düşmanıdır. Bu düşmanlığın en dehşet verici tezahür sahası da Komünist faaliyetleridir. Bu gerçeği, geniş bir tetkikat ve şahsı müşahedelerine istinaden ortaya koyan Çarlık generallerinden Netcheolodon' un bu kıymetli eseri Dünyada ve Türkiye' de hala cari olan Yahudi ifsad ve ihanetlerinin anlaşılmasında, Komünizm ve bütün ictimai kargaşalıkların arkasındaki karanlık müessirlerin teşhisinde son derecede faydalı ve aydınlatıcı olacaktır.
12.75 ₺ -
Osmanlılarda Fazilet Mücadelesi
Tarih, yüzügülmez asık suratlı bir ihtiyar değildir. Aksine insanı bazan güldüren, bazen düşündüren fakat mutlaka güzel güzel fıkralar anlatan hoşsohbet, nur yüzlü bir ihtiyar dededir. İnsan bin yıl yaşamaz ama ihtiyar tarihi okuyan bin yıl yaşamış gibi bilgi, kültür, tefekkür ve tecrübe sahibi olur. Okumaya arzedilen bu küçük anekdotlar, dergi ve gazetelerden değil, bibliyoğrafyada bir kısmının ismi yazılı olan ilk kaynaklardan alınmıştır. Okuyanlara bir şeyler verebilir ve onlar da bir düşünce ve bir fikir hâsıl edebilirsek kendimizi bahtiyar addedebileceğiz.
17.00 ₺ -
Musul Meselesi ve Irak Türkleri
"Misak-ı Milli" ye dahil olduğu halde Lozan'da kurtarılamayan aziz vatan parçalarından biri de bizim eski "Musul Vilayetimizdir" dir!... Son zamanlarda dehhameleşen "Kürtçülük Mes'elesi" ile katlanılmaz bir çapa ulaşan "Mali Sıkıntılar" muvacehesinde burası daha büyük ehemmiyet arzetmektedir. Zira zengin petrol yataklarını haiz bulunan bu kadim Türk toprağında iki buçuk milyon Türkmen yaşamaktadır.
19.75 ₺ -
Kuva-yı Milliyenin Kadın Kahramanları
Milli mücadele hakkında artık anlaşılmaya yüz tutan gerçeklerden biri de şudur ki; o ancak dini vecd ve heyecan sayesinde kazanılmıştır. Üstelik, dar bir kadronun değil, bütün bir milletin eseridir. Bu keyfiyet şununla da sabittir ki, bu harekette milletin tarih boyunca gayri muharib bulunmuş olan iki sınıfı da faal bir rol oynamış yani silaha sarılmıştır. Bunlardan biri din uleması, diğeri de iffet ve ismet timsali kadınlarımızdır.
11.85 ₺ -
Haşişiler Ortaçağ İslam Dünyasında Terörizm ve Siyaset
Haşişiler, Ortaçağ İslam Dünyasında Terörizm ve Siyaset adıyla dilimize çevirdiğimiz bu eserin ilk baskısı 1967 yılında, İngilizce olarak neşredilmiş olup orjinal adı The Assassins, A Radical Sect in Islam' dır. Eser, önemine binaen, Annick Pellisser tarafından Les Assassins, Terrorisme et Politique dans l'Islam Mevdieval adıyla Fransızya çevrilmiş ve bu çeviriye Maxime Rodinson uzun bir önsöz yazmıştır. Kitabın Fransızcası 1984'te Complexe yayınları arasında Brüksel'de yayınlanmıştır.
11.85 ₺ -
CHPnin Günah Galerisinden Sayfalar
Bu eserin (altı oku islâmî imanın altı şartı yerine konulmak üzere icad edilmiş olan: CHP'nin günah galerisinden sayfalar) muhtevası, eski ve yeni (günümüz) chp'sinin bahr-i bi payan (ucu bucağı olmayan) günah galerisini sadece vesika serdederek gözler önüne sermektir. Tarihî bir arşiv niteliği taşıyan bu eser halkımız ve bilhassa tarihçilerimiz için tam bir kaynak eser mahiyetindedir.
27.65 ₺ -
Tanınmayan Büyük Çağ
İslam Uygarlığının Tanınmayan Büyük Çağını Keşfedin… Prof.Dr. Fuat Sezgin uzun yıllar süren çalışmaları sonucu ortaya koyduğu bu eserle, İslam dünyasının bilim ve teknoloji alanlarında insanlığın gelişmesine yaptığı katkıları incelemekte, bilim tarihi için yeni bir bakış açısına kapı aralamaktadır. Dünya bilim tarihinde İslam biliminin oynadığı rolü çeşitli örneklerle ele alan bu eser, Batı merkezli bilim anlayışına bir alternatif niteliği taşımakla birlikte, İslam dünyası için de bilim alanındaki büyük başarılarını hatırlatan bir kaynak oluşturmaktadır. Prof.Dr.Fuat Sezgin, bilim ve teknolojide Müslümanların insanlık kültür mirasına yaptıkları önemli katkıları gözler önüne sererken, Mimarlık, Savaş Tekniği, Tıp, Denizcilik, Kimya, Coğrafya, Geometri, Fizik ve Astronomi gibi alanlarda İslam Dünyası’ndaki gelişmelerin on asırlık tarihini titizlikle inceleniyor. Renkli görsellerle desteklenen, Avrupa merkezci ve oryantalist olmayan bir gözle kültür tarihimize yeniden bakmak isteyenler için kaçırılmayacak prestij bir kitap… Saklı kalmış geçmişimize bilimsel bilgilerle dopdolu bir yolculuk… Bilimler historiyografsında inatçı bir şekilde tutunan, İslam kültür çevresinin bilimler tarihindeki yaklaşık 800 yıllık yaratıcı dönemini görmezden gelen ve böylelikle de modern insanın temel bilim tarihi bakış açısını daha okul kitaplarından başlayarak perçinleyen ele alış tarzı hâkimdir. Bu yargı sadece Batı dünyası için değil, aynı zamanda en geniş anlamda, okul kitaplarının Amerikan ya da Avrupalı örneklerine göre şekillendirildiği, günümüz İslam kültür bölgesi için de geçerlidir. Ümit ederiz ki bu çalışmayla okurlar, “bilimler tarihinin bütünlüğü” düşüncesine ulaşırlar. Bu düşüncenin ifadesi şudur: İslam dünyası, geç antik dönem ile Avrupa yakın çağı arasındaki devirde, gelişime en müsait ve etkisi en güçlü kültür sahasıdır ve de eski dünya ile oluşmaya namzet Avrupa arasındaki yegâne gerçek bağdır. Ve yine ümid ederiz ki bu eser 800 yıl boyunca İslam kültür çevresinde gerçekleştirilmiş olan başarılara yönelik küçümseyici yaygın kanaati değiştirecektir.
70.30 ₺ -
Selçuklularda Vezirlik
Selçukluların siyasî ve idarî teşkilat yapısı nasıldı? Bu yapıda vezirler nasıl bir öneme sahipti? Selçuklu vezirleri nasıl bir eğitim ve yetiştirilme sürecinden geçerdi? Vezirlerin işlevleri, ayrıcalıkları ve riskleri nelerdi? Selçuklularda vezirlik makamı neden zayıfladı? Selçuklularda sivil idarenin işleyişindeki bozukluklar nelerdi? Sivil ve askeri yapı arasındaki güç ve yetki dengesi nasıl bozuldu? Sivil idarenin etkinliği neden tamamen ortadan kalktı? Carla L. Klausner’ın Arapça ve Farsça birincil kaynakları kullanarak hazırladığı bu çalışma, genelde devlet teşkilâtı ve özelde ise Tuğrul Bey’in 1055’te Bağdat’a girişinden Irak’ta son taht vârisi II. Tuğrul’un 1194’deki ölümüne kadar devletin merkez bölgesindeki (Irak ve İran) vezirlik müessesesi hakkında özgün ve derinlikli bilgiler sunma amacı taşıyor. Batı Asya’da İslamî devlet yönetimi meselesiyle başlayan kitabın ilk bölümünde Selçuklularda merkez ve eyalet yönetimi, ulemânın rolü, kadının işlevi, sultan ve halife arasındaki ilişki derinlemesine inceleniyor. Böylece Selçuklu devlet teşkilatının zayıflıkları ortaya çıkmış oluyor. İkinci bölümde Selçuklu vezirlik makamı tüm teferruatıyla masaya yatırılıyor: İşlevleri, seçimi, eğitimi ve yetiştirilmesi, dinî kökeni, kültürel kökeni, menfaatleri, vezirliğin ayrıcalıkları ve riskleri… Son bölümdeyse Selçuklu tarihinin en hassas meselelerinden birine değiniliyor: Sultanın manipüle edilmesi ve vezirlik makamının zayıflaması, sivil idarenin işleyişine askerî müdahale. Selçuklularda Vezirlik: Sivil İdare Üzerine Bir Araştırma (1055-1194), alanının en önemli kitaplarından biri olarak tarihçilerin başucunda yer alacak bir eser… (Tanıtım Bülteninden)
60.00 ₺ -
Sultan İkinci Abdülhamid Hanın Aile Hayatı
Sultan İkinci Abdülhamid Han, Osmanlı tarihinin en çok dikkat çeken simalarındandır. Siyasi şahsiyetinin yanında şahsi hayatının da ayrıca incelenmeye değer bir husus olduğu, bu mevzuda yazılanların çokluğundan anlaşılmaktadır. Bu yazılanların bir kısmı tamamen hayal mahsulü, bir kısmı da taraflı yayınlardır. Siyasi icraatları hakkında çarpıtılanların daha fazlasını şahsi hayatı hakkında da görmekteyiz. Hiç şüphesiz Osmanlı Sarayı'nın son muntazam harem hayatının yaşandığı devir onun devridir. Saray hayatında yepyeni bir devir açan Sultan Abdülhamîd Han, Yıldız Sarayı'nda kendisine kurduğu küçük dünyasında otuz yılı aşkın bir zaman yaşamış ve bu hayatı bütün hatıraları ile tarihe terketmiştir. Yıldız Sarayı'nda başlayan Harem hayatı denilen hususi hayatı, Selanik'te Alatini Köşkü'ne varan bir sürgünle devam etmiş, Beylerbeyi Sarayı'nda son bulmuştur.
90.00 ₺ -
Osmanlı İmparatorluğu Tarihi 2 Cilt
Ahmet Rasimin kaleminden çıkmış olan Osmanlı Tarihi, bizde tarih eğitiminin salt bir kopyacılıktan ibaret olduğu düşüncesine karşı hareket ederek hazırlanmış olan bir eserdir. Her Türk kendi tarihini bilmekle mükelleftir. Ruslar tarihlerini yazdıktan sonra milliyetlerini ispat edebildiler. Bu hakikat meydanda bulundukça tarihi eserlere vereceğimiz önemin ne kadar büyük olması gerekeceğini onaylamamak mümkün değildir. Bugün her bildiğimiz güçlü ve medeni milletler, tarihine sahip olan milletlerdir. Tarihi toplanmamış, bilim ve teknoloji ile ilgilenmemiş milletler henüz siyasi ve medeni terbiyesini tamamlamamış olanlardır. Tarihini bilmeyen millet yıkılır, diyor Ahmed Rasim kitaba yazdığı önsözünde. Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır. Sen sahip çıkarsan bu vatan batmayacaktır. Tarihine ve vatanına sahip çıkan bir nesillerin eksik olmaması dileğiyle
38.50 ₺ -
Osmanlı Devletinin İlmiye Teşkilatı
BİRİNCİ BÖLÜM MEDRESE TEŞKİLÂTI İlk Osmanlı Medreseleri İKİNCİ BÖLÜM: MEDÂRİS-i SEMANİYE, YANİ SAHN-I SEMAN MEDRESELERİ ÜÇÜNCÜ BÖLÜM: MEDRESELERİN DERECELERİ VE TAHSİL MÜDDETLERİ DÖRDÜNCÜ BÖLÜM: MEDRESLEREDE OKUTULAN DERSLER Medreslerde Aşağıdan Yukarıya Okutulan Ders Medreselerde Okutulan Eserlerden Bazılarına Dair Mütelâa BEŞİNCİ BÖLÜM: SÜLEYMANİYE MEDRESELERİ ALTINCI BÖLÜM: OSMANLI MEDRESELERİNDE OKUTULAN DERSLERE DÂİR YEDİNCİ BÖLÜM: MÜDERRİSLİK İÇİN MÜLÂZEMET VE NEVBET SEKİZİNCİ BÖLÜM: MÜDERRİSLİK XVI. ve XVII. Yüzyıllarda Müderrislik Yolu İçin Bazı Kayıtlar Müderrislerin İmtihanları Müderrislikten Kadılığa Geçmek Medreselrin Bozulması Yüksek Dereceli Ulema Evladının İmtiyazları İcazetler XV. Asrın İkinci Yarısında Sahn-ı Seman Müderrisliği Beratı XVII. Asır Başlarına Ait Müderrislik Beratı DOKUZUNCU BÖLÜM: KADILIK Kadıların Tayinleri Kadıasker'in Kadı Tayini Buyruldısı Kadıların Dereceleri Haremeyn Mevleviyeti Bilad-i Hames Mevleviyetleri Mahrei Mevleviyetleri Devriye Mevâlisi Kadılar Hakkında Mütemmim Malûmat İlâm ve Huccet Şer'i Mahkemelere Kadıların Beratları Sakk-ı Şer'ı Kadı Nâibleri Arpalık Kassamlık Toprak Kadıları ve Mehayif Müfettişleri ONUNCU BÖLÜM: İSTANBUL KADILIĞI ON BİRİNCİ BÖLÜM: PADİŞAH HOCALARI ON İKİNCİ BÖLÜM: KAZASKERLER
24.00 ₺