-
Akıl ve Gerçek
Eserleriyle ve düşünceleriyle binlerce insana yol göstermiş olan Hekimoğlu İsmail 'aklın ve gerçeğin' yorumunu gündelik hayatın arka planındaki çeşitli olay ve olgular çerçevesinde değerlendiriyor. Soyut olayların somut yorumlarının yapıldığı kitap. kendine ve hayata akıl ve gerçeğin dengesinde bakmak isteyenlerin beğeniyle okuyacağı nitelikte...
94.90 ₺ -
Bir Deliyle Evlendim
Vazoda iki karanfil, biri beyaz, biri kırmızı... 'Neden böyle?' diye sordum. 'İkimiz' demez mi? -Hangisi sen?-Renkler önemli değil, ikisi de karanfil. Biz de, ikimiz de insan... İnsanın olduğu yerde problem vardır, önemli olan problemleri büyütmemek ve çok çok şükretmek... -Benimle evli olduğuna şükrediyormusun? -Hem de çok... Yuva yıkan o kadar kadın var ki... Yuva yıkan pek çok erkek de var deyip, karşısına dikilemezdim, onunşükrüne ben de teşekkür ettim... Hiç kimseye benzzemeyen bu adama deli denmez mi?
146.00 ₺ -
Menan Cinleri
Yeryüzü bozuldu. Eskiden insanlar cin masalları anlatırlardı, şimdi cinler insan masalları anlatıyor. Hekimoğlu İsmail'in hayatın içinden süzerek damıttığı hikayeleri, şaşırtıyor, hayret içinde düşündürüyor. Buyrun 'yaşadığımız dünya'nın hikayelerine, buyrun 'insan masalları'na...
14.60 ₺ -
Efsane Kadın Nene Hatun
Nene Hatun, gerçek bir karakter... Tarihimizin, yani hazinemizin bir parçası... 93 Harbi olarak anılan 187778 Osmanlı-Rus Savaşı sırasında tarihe adını yazdıran efsane bir kahraman... O sıralarda henüz 20 yaşlarında genç bir gelin olan Nene Hatun, Rusların Erzurum'da Aziziye Tabyası'nı ele geçirmesinden sonra mücadeleye katılmıştı. Düşmanda iyi silahlar vardı, onlarda ise iman... Donanımlı bir orduya karşı, taşlı-sopalı, kazmalı-kürekli gırtlak gırtlağa bir mücadeleye girmişlerdi... Ve kazanmışlardı... Bu mücadeleye, küçük yaştaki oğlunu ve üç aylık kızını evde bırakarak katılmıştı Nene Hatun... Bu romanda, onun şahsında bir kurtuluş destanını okuyacaksınız.
9.80 ₺ -
Moğolların Gölgesinde Sultan ve Emirleri
2000'ler Türkiye'sinde, araştırmaya meraklı bir genç... Bir gün tarih kitabına gömülmüşken hülyalara dalar ve Moğolları düşünürken film kopar... Başındaki müthiş ağrıyla gözlerini açmaya çalışırken hiç tanımadığı bir sesle irkilir: " Sen nerden geldin buralara!" Kahramanımız Selçuklular zamanında Konya'da bir yerde bulmuştur kendini... Etrafı biraz inceler ve yakındaki bir hana gider. Handaki herkesin dikkatini çekmiştir kahramanımız ve meraklı gözlerle süzülmektedir. Çünkü gözlere hiç tanıdık gelmeyen bir kıyafet vardır üzerinde: Pantolon ve belde biten gömlek... Kendisini "çok uzak bir ülkeden gelmiş birisi" olarak tanıtır kahramanımız... Kendisini parasız pulsuz gören hancı bir iş teklifinde bulunur, bu garip giyimli yabancıya... handa kalma ve yemek karşılığında şüphelendiği bir Frenk'i izlemesini, yani casusluk etmesi ister... Selçuklu emirleri, Moğollar, Frenk, Hancı ve kahramanımızın örgülediği olaylar dizisi sizi de bir çırpıda içine çekecek... Heyecanın zirvelerinde macera dolu bir serüvene hazır olun...
6.65 ₺ -
Kayıp Vatan Girit
Üç kıtaya hükmeden Osmanlı, yaşlı bir çınar misali yıldan yıla kurumaya başlamıştı. Sömürgeci ülkelerle işbirliği içerisindeki milliyetçi unsurlar, bu koca çınarı için için kemiriyor, onun uzuvlarının tek tek koparıyordu. Kırım’ın kaybıyla başlayan süreçte Kafkaslar, özelliklede Balkanlar’ın elden gitmesiyle tarihte ender görülen bir insanlık dramı yaşandı. Osmanlı’nın kaybettiği topraklarda yaşayan Müslüman ahali katliama uğradı, zorunlu göçlere tabi tutuldu. İnsanlar, yüzyıllardır yaşadıkları vatanlarından sürüldüler. Kaybettiğimiz ciğerparelerimizden birisi Girit oldu. 250 yıllık Osmanlı adaletini yaşayan bu cennet vatan, sömürgeci baskılar, milliyetçi isyanlar sonucu anavatandan koparıldı. Bu kopuşun hemen öncesinde, ada üzerinde meskun Müslüman ahalinin önüne iki seçenek sunuldu: Ya ölüm ya göç! Kayıp Vatan:Girit, yaklaşık yüzyıl önce Giritli Müslümanların yaşadıklarını anlatıyor. Gördükleri zulümleri, maruz kaldıkları baskıları, tarifsiz haksızlıkları aktarıyor. Kayıp Vatan: Girit romanında göç etmek zorunda bırakılan Müslüman ahaliyle birlikte, ölüm sekeratını yaşayan Girit’in hazin hikayesini okuyacaksınız. Girit’in şahsında kaybedilen tüm vatan topraklarının hüzün dolu serencamına şahit olacaksınız. Kulaklarınızda kalleş kurşunlarla şehit edilen kadınların, çocukların, ihtiyar dede ve ninelerin gökleri inleten feryatları yankılanacak. Yüzyıllar boyu yaşadıkları topraklardan koparılan Girit insanının bitmeyen ağıtlarına sizde katılacaksınız…
4.90 ₺ -
Şahidim Kılıcımdır
Onlar ki bugün yaşadığımız toprakları bizlere vatan kıldılar. Onlar ki “İlâ-yı Kelimetullah” yolunda can verip canandan vaz geçtiler. Onlar ki sıcak yataklarını terk edip at sırtında, serhad boylarında basılmadık yer bırakmadılar. Onların tek sevdası ilahî rızaya nail olabilmek, ellerindeki İslâm sancağını serhadlere dikebilmekti. Onların yegâne şahidleri kılıçları oldu, küffarın üzerine şimşek gibi çakan kılıçları… Karanlıkları yarıp geçen, ardından gelenlerin önünü aydınlatan, kapalı kapıları sonuna kadar aralayan çelik kılıçları… Gözleri hep ufuklardaydı; hep ileriye, hep ötelere at koşturdular. İşte o akıncı beylerinden birisiydi Bora Bey. Yiğit ve esmer bir çehre, kor ateş gibi bir yürek, hançer gibi bir bakış… Adı gibi boraydı; akından akına koşan bir serdengeçtiydi. Bütün dünyaya nam salam Muhteşem Süleyman’ın akıncı beyiydi. Tarih ona kâh Drava’nın deli dolu çağlayan sularını aşarken, kâh Mohaç Meydanı’nda düşman saflarını yalın kılıç yararken şahid oldu. Tarih kılıcına, kılıcı da kendine şahid oldu.
126.00 ₺ -
Gönül Bahçesinde MEVLANA
Tadadoşi Takahashi dünyanın elli büyük şirketinden biri olan Electrics Company’nin genel müdürüdür. Bir iş gezisi vesilesiyle İstanbul’a gelir. Görüşmelerde bulunduğu şirket yetkilileri, Tadadoşi ve arkadaşlarını Konya’daki Mevlâna’yı anma programına götürürler. Bu gelişme Tadadoşi için bir yol ayırımı olmuştur. Gördükleri ve rehberin anlattıkları onun iç dünyasında fırtınalar estirir. Bitmek bilmeyen merakı ve Mevlânâ’yı daha fazla tanıma şevkiyle rehberi soru bombardımanına tutar. Öyle ki, gördükleri bu tablo hem mesai arkadaşlarını, hem rehberi şaşkına çevirmiştir. Tadadoşi bir süre sonra Japonya’ya döner. Yaptığı ilk iş, ülkesindeki Müslümanlarla irtibat kurmak olur. 30 yıldır Japonya’da yaşayan ve imamlık yapan Mısırlı Yahya Şerif ile tanışır. Yahya Şerif de bir Mevlâna aşığıdır. Tadadoşi ile Mevlâna’nın eserlerinden sohbetler ve dersler yapar. Mevlâna’yı tanıdıkça İslâmı da yakından tanımayan Tadadoşi bir süre sonra Müslüman olmaya karar verir. Tadadoşi Müslüman olduktan kısa bir süre sonra Konya’ya tekrar gelir. Ve roman, bu geri dönüşle birlikte noktalanır. Elinizdeki bu eser, sadece bir roman değil. Eserin kahramanı Tadadoşi’yle birlikte, Mevlâna’yı kolayca ve etraflıca tanıma imkânı bulacaksınız. Belki siz de Tadadoşi gibi, o büyük mânâ erini, Mevlânâ’yı keşfetme hazzını tüm zerrelerinizle hissedeceksiniz.
6.30 ₺ -
Yıldız ve Ateşböcekleri
Tarihimizin en tartışmalı şahsiyetlerinden biridir II. Abdülhamid. Bazısı ondan “kızıl sultan” bazısı “ulu hakan” bazısı da “son imparator” olarak bahseder. Nasıl bahsedilirse bahsedilsin modern Türkiye’nin oluşumunda en çok pay sahibi olanlardan biridir. Meşhur 93 Harbi, meşrutiyet, Ermeni sorunu, İttihatçılar, Siyonizm, modernleşme, Jön Türkler gibi konular Abdülhamid’le birlikte anılan konuların başında gelir. Bu sebeple bugünümüzü anlamak, Abdülhamid’i anlamayı zorunlu kılar. Yıldız ve Ateşböcekleri, bu dâhi sultanı, insanî yönüyle, acısı ve sevinciyle, sevgisi ve nefretiyle, vefası ve uğradığı ihanetleriyle, umudu ve hayal kırıklıklarıyla ele alıyor.Kanser hastası çocuğu, gözlerinin önünde eriyip gitmekte olan bir babanın çaresizliği içerisinde; ülkesi, yıldan yıla avuçlarının içinden kayıp gitmekte olan bir sultandır o. Hayırsız bir evlat gibi kadir kıymet bilmeyenler, çok değil, daha kendisi hayattayken pişman olacak, onu anlamaya başlayacaklardır. Ama çok geçtir artık… Ateşböceklerine inat, Yıldız, tüm haşmetiyle parlamaya ve aydınlatmaya devam ediyor
5.95 ₺ -
Kara Kasırga
Orta Asya’dan gelip İran yolunu takip eden boylar, kendilerine yeni bir yurt olarak Anadolu’yu gördüler. Alparslan komutasındaki Selçuklu ordusu, Malazgirt’te Anadolu’nun kapılarını sonuna kadar araladı. Ordunun yolunu açanlar ise at sırtında, kelle koltukta bir kasırga misali Anadolu illerinde esen serdengeçtiler oldu. İşte o gözü pek, korkusuz kahramanlardan birisiydi Kürşat, namı diğer Kara Kasırga. Adıyla, namıyla küffarın tozunu atıyordu. Korkudan girecek delik arayan düşmanlar, onun bıyıkları yeni terlemiş genç bir akıncı olduğunu hayal bile edemezlerdi. Deli dolu, cihad aşkıyla yanan, kabına sığmaz bir kahramandı Kürşat. Kılıçların kesmediği, okların işlemediği yüreği vardı. Ama o yürek gün oldu Aspasya’ya vuruldu. Ardından Asiye oldu Aspasya. Fâni aşk ile ilâhi sevda, küfr cihadı ile nefis mücadelesi arasında bir sarkaç gibi sallanıp Hakk noktasında, tekbir nidasıyla zamanı orta yerinden vurdular! Durdular estiler, estiler durdular… Kara Kasırga, sizin de gönül dünyanızda önce kasırgalar estirecek, ardından yerini derin bir sükûnete, tarif edilmez bir sürura bırakacak.
5.25 ₺ -
Sibel
'Bu kitap, Minyeli Abdullah kadar ses getirecek'' diyen Hekimoğlu İsmail'den 30 yıl sonra bir roman daha, Ankara-Paris hattındaki kadının. Sibel'in hayat hikayesi. Kahramanın kendi içindeki çelikilerine çıkış yolu araması ile bir çoğumuzun yaşadığı serüveni farklı bir pencereden yansıtan yazarın bu romanı da uzun yıllar konuşulacak.
182.50 ₺ -
Firavunun Öldüremediği Musadır
Hazreti Musa Kur’an-ı Kerim’de adından en çok söz edilen peygamber. Hayatı hakkında ayet ve hadislere dayanarak teferruata varıncaya kadar çok şey söylenebiliyor. Fakat üzerinde ısrarla durulması gereken bir şey var ki. o da Kur’an-ı Kerim’deki kıssaların salt tarihi bir bilgi olarak ele alınamayacağı.Bu hakikati hareket noktası olarak kabul eden Hekimoğlu İsmail yeni romanı Firavunun Öldüremediği Musa'dır’da Hazreti Musa’nın hayatını geçmişi değil şimdiyi baz alarak hkayeleştiriyor. Kitabın satırları arasında gezinirken milattan önceyle milenyum. Mısır’la Anadolu toprakları arasında gidip gidip geliyor. hatta tarihi birikiminizi de bu şablona oturtarak yeniden değerlendirebiliyoruz. Çünkü zaman ve mekan değişse de değişmeyen bir insan hakikati var. Bunun için tarihin tekerrürden ibaret olduğu söyleniyor. Arif Nihat bunun için “Ebu Lehep ölmedi ya Muhammed / Ebu Cehil kıt’alar dolaşıyor” diyor. Değil midir ki kainat zıtlar alemidir. iyiyle kötünün. küfürle imanın. zulmetle nurun mücadelesi Hazreti Adem’le başlamış. kıyametle dek sürecektir. Musa’yla Firavun da bu zıtlar aleminin iki temsilcisi. Musa yed-i beyzanın. âsânın ve Kıptîleri canından bezdiren daha nice mucizenin sahibi; Kelamullah’a mazhar. Firavun Mısır’ın efendisi. İsrailoğulları’nı köle olarak çalıştıran. Ehramlar yaptıran. Taht sahibi. Musa davet eden. firavun reddeden. Musa inanan. Firavun inkar eden. Musa Rabbine dayanan. Firavun saltanatına güvenen... Ve inananların zaferiyle nihayetlenen bir tarihi tablo daha. Fakat insanın hamken olması. pişip yanması kolay değil. Çöle düşüp nice imtihanlardan geçen. mucizelere şahit olan. ama yine de onca hata işleyen insanlığın değişmez dramı. Hekimoğlu İsmail sade. akıcı bir konuşma diliyle kaleme aldığı ve Kur’anî kaynaklara dayanarak hazırladığı Firavunun Öldüremediği Musa'dır’da ümmet olma sorumluluğu üzerinde duruyor. Eseri bir roman diliyle okumanın rahatlığı içerisinde hem Hazreti Musa gibi ulu’l-azm yani beş büyük peygamberden birinin hayatını İsrailiyat’tan arındırılmış olarak öğreniyor. hem de değişmeyen insan hakikatini yaşadığınız zaman ve mekana uyarlıyorsunuz. İşte bu noktada Kitabın adı bir şifre gibi çözümleniyor: Firavun’un öldüremediği Musa’dır.
146.00 ₺ -
Çeçenya Zaferin Bedeli
Bu kitap mücahidlerin “Şehirlere İnme” mevsimini, yeni şehirleri “Moskof’tan temizleme”lerini konu alıyor. İçinden kendinizi alabilmeniz, bu heyecan girdabından kurtarabilmeniz çok zor. Gözler kitabın peyki haline gelecek ve satırların arasında dönüp duracaktır. Bir milletin öyküsü... Dava, ideal, müacedele, çile, şehadet, aşk ve feda edilenler... Dökülen kanların üzerinde doğan "Kıyam Gökkuşağı"... Dedik ya bir milletin hayatı... Öyle üç-beş olay birkaç tipleme, sadece bir tarafını anlatır sizlere.Oysa duygular içinde boğulmalı,olay içinde yoğrulmalısınız. "Dört gün sonra Gudermes'i vuracağız arkadaşlar! Aynı gece Argun ve Gudermes'i vuracağız arkadaşlar!Aynı gece Argun ve Gudermes de vurulacak. Ne pahasına olursa olsun sabaha kadar olmalıyız Gudermes'i. Sizleri, fikir danışmak ve bir plan üzerinde ittifak edebilmek için topladım.Buyrun herkes söylesinfikrini".Kararlı bir adamdı Ahmed Zakayev.Bir görev üstlendi mi "Ya o beni alır, ya ben onu" der, başarmak için herşeyini seferber ederdi. Şimdi hedef Gudermes'ti... Yayınlandığı 2000 yılından beri onbinleri yutan bu heyecan girdabına, kapağı açtığınız kapılmaktan kendinizi alamayacaksınız.
175.00 ₺ -
Huzur Sokağı
Huzur Sokağı bir klasik... Satış rekorları kırmış, her yaştan ve her kesimden onbinlerce insanımız tarafından aynı ilgi ve heyacanla okunan bir eser olarak haklı şöhret kazanmıştır. Birleşen yollar adıyla da sinemaya uyarlanmış ve halkımızın büyük yine büyük ilgi ve teveccühünü kazanmıştır. Huzur Sokağı özlenen huzur için
310.25 ₺ -
Çanakkalede Şahlananlar Destan Yazan Yiğitler ve Analar
Çanakkale’de yaşananlar, sadece kuru bir “savaş” kelimesiyle açıklanamaz. Orada yaşananlara ancak bir milletin “şahlanışı” denebilir. Osmanlı torunu yiğit Mehmetçikler, yüreklerindeki iman gücüyle dünyanın “Süper Güç”lerine meydan okumuşlardı Çanakkale’de. Hz. Ali’nin Hayber Kalesi’nin kapısını sökerken şahlanışı gibi şahlanmıştı Seyit Onbaşı… O şahlanışla 276 kiloyu sırtlanmıştı. O şahlanışın tesiriyle Müstecib Onbaşı, bir denizaltıyı, periskopundan, hem de top atışıyla yakalamıştı. Şehit anaları, oğullarını “Ya şehit ol, ya gazi; yeter ki bu vatana düşman ayak basmasın” diye göndermişti cepheye… Kahraman hanımlar da eşlerini cepheye bizzat kendileri uğurlamış, şehadet haberleri geldiğinde de acıyı kalplerine gömmüş, aziz hatıraları için her öğün bir tabak da onlar için indirip kaldırmışlardı sofraya… Zaferi kazandıran yiğitler kadar analar da destanlar yazmıştı Çanakkale’de… Çanakkale destanı, kanla ve gözyaşıyla yazılmıştı.
203.00 ₺ -
Aşk Çağlayanı Mevlana
"Gel, gel, gel!..." Diyen Adam... "Gel!" dedi, sevgiye çağırdı. "Gel!" dedi, saygıya çağırdı. "Gel!" dedi, şefkate, merhamete ve kulluğa çağırdı. Hiç itici, tepici, dışlayıcı olmadı. Düşmanlığı, kanı kini, ayrımcılığı silip attı. Herkesi kucakladı. Her gecesi kadir, her rastladığı Hızır'dı. Örneği, önderi, kılavuzu Resulullah'tı. Daim aşkla şakıdı, aşkı şakıdı. Ayrılıklardan yandı yakıldı. Dostu Allah'tı. O, Mevlâna'ydı. Başımızın tacıydı... Şimdi yüreklerimiz daha bir yaralı, bekliyor Mevlâna ahlaklıları. İlhamı "Mesnevi" den alıp sevgiyi asra taşıyanları... Yeniden ve bir daha sevgiyi hakim kılmak için Mevlâna'laşanları... Bekliyor yüreklerimiz daha bir yaralı, hep çağıran, hep "Gel!" diyen adamı. Bütün bir insanlık çağırır oldu gözleri yaşlı. Bu eser, o candan davetlere bir cevap olmalı.
200.00 ₺ -
Sabah Namazına Nasıl Kalkılır?
Namaz, imandan sonra en büyük hakikat. Kişinin Rabbiyle buluşması, Ona en yakın olduğu anı. Kur'an'da 70 kez emredilen ibadet. Peygamber Efendimizin (a.s.m.) deyimiyle namaz, "dinin direği", "gözümüzün nuru", "müminin miracı". Namaz en vazgeçilmez ibadet. Tüm proramlarımızın anası, direği, varlık sebebi. Namaz, yaratılış gayesi. Kainatın neticesi, meyvesi. Bu yüzden Bedir Savaşında bile namazdan vazgeçilmedi. Bu yüzden Hz. Ömer (r.a.) yarasından kanlar akarken bile namaz kıldı ve Hz. Ali (r.a) ayağındaki okun çıkarılması için namaza durdu. Ve sabah namazı... Çok mühim, çok muhteşem olduğu halde en çok ihmal edilen, en çok kazaya bırakılan namaz. "Sabah Namazına Nasıl Kalkılır?" kitabı, dünyamızda namaza hakettiği yeri vermek için hazırlanmış bir eser. Namazı, hasta ve yaralı iken, yolculukta ve misafirlikte, işte, okulda, askerde nasıl kılacağınızı anlatıyor. Okuduğunuzda, namazın vazgeçilmezliğine bir kat daha inanacak, onu hayatınızın en mühim görevi kabul edecek, sabah namazına kalkıp vaktinde kılmanın sayısız formülünü keşfedecek ve namaz davasının gönüllü sevdalısı olacaksınız.
5.60 ₺ -
Peygamberimizin Diliyle Gençlik
Hayatımızın en renkli, zevkli, ama bir o kadar da hassas ve tehlikeli olan gençlik dönemi hakkında herkes bir şeyler söylüyor. Piyasada, gençliğimizle ilgili yığınla kitap bulmak mümkün. Hiç düşündünüz mü, Sevgili Peygamberimiz (a.s.m.) gençlerle ilgili neler söylemiş, hangi tavsiyelerde bulunmuş, gençlere nasıl davranmış? Bütün insanlığın en büyük öğretmeni olan Yüce Efendimiz (a.s.m.), gençlerle muhatap olurken, onları en iyi tanıdığını, fıtratlarını ve psikolojik yapılarını en iyi bildiğini göstermiştir. Gençlere öylesine şefkatli, öylesine candan ve sevgiyle dolu bir yürekle davranmıştır ki, onlar etrafında pervane olmuş, ona can ü gönülden bağlanmışlardır. Yüce İslâm davasını öncelikle gençler omuzlamış, rahmet Peygamberi olan Yüce Efendimiz (a.s.m.), onları şefkatle bağrına basmış, gençliğin tehlikelerine karşı uyarmış ve bu imtihanı başarıyla sonuçlandırabilmeleri için tavsiyelerde bulunmuştur. İşte bu kitap, Peygamberimizin (a.s.m.) özellikle gençlere yönelik hadislerle derlenmiştir.
6.30 ₺ -
Örnek Anne Nasıl Olur ?
Aile bahçelerinde güller, sümbüller, yaseminler… Kırılmasından korkulan incecik dallar… Üzerine titrenen fidanlar… Ne yazık ki, günümüzde dalında kuruyor çoğu çiçekler… Deli poyrazlarla uzaklara sürükleniyor o minik tohumcuklar… Açmaya fırsat bulamadan koparılıyor nice fidanlar… Ve gözü yaşlı analar, yüreği yaralı babalar… Biz istedik ki, güller yanıp kül olmasın, sümbüller talan… Çiçekler solmasın, acı poyraz onları can evinden vurmasın. O çiçeklerin bahçıvanları “örnek bir bahçıvan” olsun. Başka ellere emanet etmesinler çiçeklerini… Kimselere güvenmesinler gözlerinin nurlarını… Kendi elleriyle sulasınlar, çapalasınlar, büyütsünler… Emek versinler, ter döksünler, yorulsunlar… Örnek olsunlar. Peki. “örnek anne nasıl olur?” Ya örnek baba? Bu kitapta, pek çok güzel örnek ve modelle karşılaşacaksınız.
5.25 ₺ -
Nasıl Örtündüler ?
Müslüman kadın, ehl-i dünya ile kıyaslanmayacak kadar özgürdür. (Gülay Pınarbaşı) İlk örtündüğüm günün huzurunu bir ömür boyu kaybetmedim. (Dr. Gülsen Ataseven) Ailem dindar olduğu halde, sinemayı bırakmama tepki gösterdiler. On sene benimle konuşmadılar. (Leyla Sayar) Örtüye karşı çıkanlara laf analatmak beni üzüyor. Biz ne kadar yumuşaksak, naziksek, onlar kadar sert ve kırıcı oluyor. (Afet Ilgaz) Bir kısmı bilmediğinden karşı çıkıyor. Zannediyorlar ki örtünenler, Türkiye'yi bölmek için örtünüyorlar. (Prof. Dr. Fatma Sevil Ozan) Başörtüsü yasağı uygulaması, buna sebebiyet verenlerin bir yüz karası olarak tarihe geçecektir. (Emine Erdoğan) Bugün dünyada şiddet varsa, madde ile ruhun ikilik halinde telakki edilmesinden dolayı vardır. (Ayşe Şasa) Kendisini aydın diye vasfeden oligarşiye karşı, memleket kendi aydınını yetiştirdi. (Aynur Mısıroğlu) Kadın örtünmeyi kendi istediği ve islami kimliği benimsediği için yapar. (Tülin Somuncu) Biz dinimizin gereği olarak örtünüyoruz. (Emine Şenlikoğlu) Eğer örtünmeseydim, kalbimin huzursuzluğundan dünya başıma zindan olurdu. (Mü'mine Güneş) Bence örtünmek Allah'ın kulluğuna girmektir. (Dr. Ayşegül Erdoğ) Artistlik, sadece sinema dünyasında değil. Zararlı ve kötü hayat, bir çoklarının evlerinde de mevcut...(Canan Ceylan) Örtü bana çok büyük saygınlık kazandırdı. (Sahnelerin Gülbanusu) Batı'da kadının durumu çok kötü. Kanada'da senede bir milyar dolar, sadece dövülen kadınların problemleri için harcanıyor. (Aişe Sancar) Osmanlı İmparatorluğunun son zamanlarında ortaya çıkıp Tanzimatla başlayan batılılaşma hareketinin ilk hedefi tesettür oldu. (Dr. Sevim Asımgil)
5.95 ₺ -
-
Kendini Arayan Kadın
Kendini Arayan Adam, Düzceli mehmet, Aysel, Halit Ertuğrul'un en çok okunan flaş eserleri. Şimdi bunlara elinizde tuttuğunuz eser ekleniyor: Kendini Arayan Kadın. Tıpkı diğerlerinde olduğu gibi, bu kitapta da, kendinizi bulacak, yeni bir heyecan duyacak, dünyaya daha farklı bakacaksınız. Nilüfer'in hayatı, düştüğü yanlışlıklar, kendini bulma mücadelesi, yaşadığı sarsıntılar, kendine uzatılacak bir el araması hepimizi üzecek ve düşündürecek. Kitabı okuyunca, çevrenizdeki Nilüfer'leri farkedecek ve onun gibilere ulaşmanın vazifelerimizden biri olduğunu hissedeceksiniz.
119.00 ₺ -
Kendini Arayan Adam
Kendini Arayan Adam; yaşanmışın romanıdır. Aynı zamanda inançsız ruhlarda saklı kuşkuların, açmazların, sıkıntıların ve inkardan kaynaklanan bunalımlarında hikayesi... Kendini Arayan Adam; yazarımızla tanışıyor. Kuşkularında geçen tartışmalar sonucu nihayet islamla kucaklaşıyor. İslamla kucaklaştığı yerde huzurla tanışıyor. Sonuç: bir hayatın daha mana kazanması. Ve inkarla geçen bir ömürde kaybedilen güzelliklere ulaşma gayreti... İnsanın insana sunabileceği en iyi eser yine insansa, bu kitap, bir insanı kazanmanın metodunu sunuyor. Kendini Arayan Adam; insanca tereddütlerin yumak yumak işlendiği bir hayat hikayesidir.
77.00 ₺ -
Kalp Sevmekten Yorulmaz
Sevgiyi sevenlerin kalbi, sevmekten yorulmasın diye, Sevgiyi özleyenler, aradıklarını bulsunlar diye, Bir yürek sunumu, Bir gönül çağlayanı... Kalp sevmekten yorulmaz'la hep seveceksiniz. Sevdiğinizi belli edeceksiniz. Hergün sevgi çekinizi ödemekten büyük bir lezzet alacaksınız... Kalp sevmekten yorulmaz, SEVGİYİ SEVDİRECEK. Bu eserle, sevgiyi öğrenecek, sevgiyi öğreteceksiniz... Ve büyük bir zevkle, her daim sevgi çekinizi ödeyeceksiniz.
126.00 ₺ -
Hayatı Aşkla Yaşamak
Yavuz Bahadıroğlu 30yıllık yazarlık ve hayat tecrübesiyle bizlere Hayatı Aşkla Yaşamak’ı öneriyor ve bunun yollarını aktarıyor. Yavuz Bahadıroğlu, romanlarıyla, hitabeti ve radyo yorumlarıyla tanıdığımız popüler bir isim. Başarılı olmasının ardındaki en büyük sır ise, sevgiye olağanüstü önem vermesi. Yaptığı her işte sevginden bahsediyor, sevgiye ihtiyacımız olduğunu vurguluyor. Neredeyse insanları birbirini sevmeye zorluyor. Çünkü biliyor ki, insanlar birbirlerini severek bir şeyler yapabilecek, bir şeyleri başarabilecek, mutlu olabilecektir. “Ne olur birbirimizi sevelim!” diyor Yavuz Bahadıroğlu. “Birbirimizi sevelim, birbirimizle kucaklaşalım ve hep birlikte sevgiye, mutluluğa dair bir şeyler yapalım. Sevgi olmazsa hiçbir şey yapılamaz!..” “Hayatı Aşkla Yaşamak”, yazarın uyguladığı başkalarına aşılamaya çalıştığı bir kavram. Coşkulu ve sevgi dolu dünyasını, hayat tecrübelerini bizlerle paylaşıyor. Bize başarılı ve mutlu olmanın küçücük sırlarını tecrübeleriyle birlikte aktarıyor. Bu kitapla onu da, kendimizi de daha iyi tanıyacağız. En önemlisi, Hayatı aşkla yaşamamız ve insanları bu gözle sevmeyi öğrenmemiz gerektiğini anlayacağız. “Hayatı Aşkla Yaşamak”, şu zamanda en çok ihtiyacını duyduğumuz şey...
8.40 ₺ -
Gençlik ve Aşk
Sevginin, en yoğun ve en coşkun bir şelâle gibi çağlamasını anlatan aşk, insanları birbirine bağlayan bir büyüdür sanki. İyidir, güzeldir; ama bir çileler ve ızdıraplar yumağıdır. Âşık olunca mutluluktan uçar, bulutların tepesine sanırsınız kendinizi. Geceleriniz bile billur bir gündüz berraklığındadır. Bazen de gökkubbeyi süsleyen yıldızlar ateşten top gibi başınıza düşer. Ağaran gündüzleriniz, Zifiri karanlık bir gecede daha çok sıkar sizi. İçiniz kararır, umutlarınız söner, gözleriniz yaşarır. Âşıksanız, dünyaya çile çekmeye gelmediniz. Nerde boynu bükük bir genç görsem, içim sızlıyor, yüreğim yanıyor ve onu nasıl güldürebilirim, diye düşünüyorum. Bu amaçla, aşk ve evlilik sorunlarına karşı çözüm önerileri sunuyorum burada, hem bekarların, hem de evlilerin ihtiyacı olan bir "aşk metodolojisi" var. Kitabı okurken satırlara sinen sizden bir şeyler hissedeceksiniz. Şaşırmayın. Masallardaki aşkı değil, sizin aşkınızı anlatıyor, sizin yaşadıklarını yaşıyor, gözyaşlarınıza ortak oluyorum. Ama böylesi, ağlamak için değil; birlikte gülmek için.
8.40 ₺ -
Gülü Arayan Adam
Hayatta her şey olumsuz gitse.. hayat bir diken tarlasına dönüşse de sizin açınızdan hayatın tüm renkleri solar gibi olsa, yine de hayata küsmeyin, gülümseyin. Çünkü diken tarlasında bile gülü arayan adam olmak büyük maharrettir. Gül, bir taraftan Resul-i Alişan Efendimizi simgelerken, öbür taraftan kainattaki ilahi güzellikleri simgeler. Bu yüzden -tabii affınıza mağruren- kendimi "Gülü Arayan Adam" hissetmekten hoşlanırım. Ve mümkün olduğu kadar hayatta var olan güzellikleri keşfe çıkar, meşru zemindeki tüm olumlu şeyleri limitine kadar yaşamaya çalışırım. Mark Twain der ki, "Hepimiz dünya denen devasa bir çöplükte yaşıyoruz, ama bazılarımız yıldızlara bakıyor." Ayakların çöplükte bulunmasında kimsenin kimseye üstünlüğü yok; ancak yıldızları keşfetme aşamasında büyük farklar oluşuyor... Kuşkusuz yıldızları (güzellikleri) keşfedenler daha mutlu yaşar.
8.40 ₺ -
Eşim, Çocuğum ve Ben
Yaşadıklarımdan, gözlemlerimden, otuz yıllık gazetecilik-yazarlık hayatımdan ve on yıldır Moral FM’de yaptığım aileyle ilgili yorumların yankılarından edindiğim tespitleri sizlerle paylaşmak istedim. Gördüm ki, varlığı ve gücüyle övündüğümüz ailemizden feryatlar yükseliyor. Belki tek dayanak noktamız olan aile çatırdıyor. Sorun, o kesimde bu kesimde değil; her yerde, hepimizde... Çözüm de, çok uzaklarda, yabancı formüllerde aranmamalı; kendimizde, kendi içimizdedir.
6.30 ₺