-
İki Aşk Çiçeği
Ömer Nasuhi Bilmen, ülkemizin son yüzyılda yetiştirdiği en önemli âlimlerden biridir. İlmî birikiminin zenginliği yanında gönüle hitap eden üslubuyla da dikkat çeken merhum Bilmen, aynı zamanda farklı ademelerdeki memurluklarıyla da ülkemize büyük hizmetlerde bulunmuştur. Bu önemli alimin tüm eserlerini yeniden okuyucuyla buluşturmayı amaçlayan yayınevimiz, ilk olarak merhumun pek de bilinmeyen bir yönünü ortaya çıkaran bir romanını Türk okuyucusuna sunuyor. Serinin bu ilk kitabıyla ilmî ve dinî hayatımızın önemli bir şahsiyetinin eserlerinin yeniden gündeme taşınabileceği ümidini taşıyoruz. İki Aşk Çiçeği, daha çok dinî ve ilmî eserleriyle tanınan Ömer Nasuhi Bilmen'in yazdığı tek roman olması hasebiyle ayrı bir öneme sahip. Eserin önsözündeki ifadelerde de görüleceği üzere, yazarın edebî anlamda hiçbir iddiası olmamakla birlikte ve roman gençlik yıllarında yazılmış olmasına rağmen eserdeki Türkçe, Arapça ve Farsça kelime ve tamlamaların kullanımı ve metnin musikisi dikkat çekicidir. İki Aşk Çiçeği bir aşk hikayesi etrafında şekilleniyor. Aşkı tanımış, kaybetmeyi tatmış, kader karşısında çaresini yitirdiğini derinden kavramış bir grup insanı konu ediniyor.
57.75 ₺ -
Amakı Hayal Filibeli Ahmed Hilmi
''Ey avare yolcu! Yürü; durma, yürü. Bu geçici âlemin zevkleri seni Allah'a kavuşmaktan alıkoymasın. Bu eşsiz manzaraların, bu güzelliklerin hepsi rüya ve hayalden ibarettir. Ey zavallı ziyaretçi! Yürü; durma, yürü. Yürü ki, Allah'a kavuşmanın gönüle ferahlık veren tazeliğinde yüceliklere eresin. Yürü; kendi aslına kavuş'' Aşk ile aklın, iyi ile kötünün, bilgelik ile cehaletin amansız kavgası... ve bu kavganın tam orta yerinde bir Âdemoğlu... Filibeli Ahmed Hilmi'nin ünlü eseri, usta işi bir aktarımla Pozitif'te
14.70 ₺ -
Kumsalı Olmayan Ada
Âdemoğlu modern zamanlarda, kalabalıklar içindeyken bile yalnız. Bu roman, birçoğumuzun görmezden geldiği bu gerçeği satırlarına taşıyor. Hayata anlam veren erdemlerin adeta yöremizden kaçıp dağ doruklarına sığındığına dikkat çekiyor. Kumsalı Olmayan Ada, insan olmanın bedelini sorgulayan bir roman.
135.80 ₺ -
Şimdi Ağlamak Vakti
Şimdi Ağlamak Vakti, Benekçi'nin ilk eseri. Yazarın kendi hayatının bir bölümünü konu edinen roman, on beş yıllık bir emeğin ürünü. Yayınlandığı zaman hatırı sayılır bir ilgi gören ve peş peşe baskılar yapan Şimdi Ağlamak Vakti, gözden geçirilmiş haliyle yeniden okuruyla buluşuyor. Belleklerde derin izler bırakan bu romanda kelimeler, etki ve derinliklerini yaşanmış bir hayattan alıyor. Şimdi Ağlamak Vakti, anlamlı bir hayatın kelimelerle tekrar yaşanması ve bir açıdan da insanoğlunun yalın ifadesi. Bugünlerde bir roman okuyun. Şimdi Ağlamak Vakti'ni okuyun.
123.20 ₺ -
Güvercin Geçidi
"Muhasır Vadisi'ni geçen Âdem'in şanslı çocukları, gene kutlu bir vadi olan Mina'da ölüyorlardı. Firdevs Cenneti'ne talip olanlar için aşılması gereken son bir geçit vardı: Güvercin Geçidi. Muaysım Tüneli artık bir geçitti. Güvercin Geçidi'ydi.? Üzeri hâlâ küllenmemiş bir acımız: 1990 Yılı Hac Faciası. Olay, bir bayram kuşluğunda, Mina Vadisi'ndeki Muaysım Tüneli'nde meydana gelmişti. İbadet sırasında yaşanan bu büyük facianın tanığı olan yazar, anlamlı bir hayatı ve onun ardından gelen güzel bir sonu bu romanda ölümsüzleştirdi. Hayat ve ölüm güzellemesi olan Güvercin Geçidi'ni severek okuyacaksınız.
124.60 ₺ -
Bir Şafak Yürüyüşü
Yıllardır romanlarıyla kendine özgü bir okur kitlesi oluşturan usta romancı Şerif Benekçi artık bütün romanlarıyla Pozitif Yayınları'nda. İlk roman Bir Şafak Yürüyüşü. Gurbette gelişen çarpıcı bir hikaye, bir maneviyat arayışından sürükleyici tablolar ve sürprizlerle dolu bir final. "Yakın geçmişin gölgesinden etkileyici kesitler, unutulmayan ayrıntılar" Hemen herkes, bu romanda kendini bulacak, kendini okuyacak. "... Gece, su, ay, kayalıklar... ve şafak. Fırat kıyısında bir şafak. İzinde sular biriken bir yürüyüş. Yakın gök, şafağa yenik düşmek üzere. Bir şafak yürüyüşü Fırat boylarında sürüyor. İnsan öncesi zamanlarda akan su. Sahte uygarlık cennetinin kalıntılarını yüzyıllardır altında ezen su. Âhir zamanda bir şafak yürüyüşüne tanık olan su." * Şerif Benekçi?nin Pozitif?ten çıkacak diğer kitapları: Güvercin Geçidi Şimdi Ağlamak Vakti Kırlangıçlar Erken Göçtü Kumsalı Olmayan Ada
150.50 ₺ -
Kırlangıçlar Erken Göçtü
"Hemen her gün kulübenin önüne çıkıp temiz havayı içine çeken, şükür mırıldanışlarıyla bağ içinde şöyle bir gezinen; havada karga, toprakta yabancı ot ve yeraltında köstebekten başka herkesi ve her şeyi dost bilen, bu üç varlıkla sınırlı düşmanlığı bile kendine dert edinen yaşlı adam, hasır seccade üzerinde düşünüyordu." Roman, Anadolu'nun arka bahçesinde, sahne ışıklarının değmediği noktalarda, okura kısa ama yalabık gibi bir gezinti yaptırıyor. Anadolu'nun küçük bir yerleşim biriminde 'barış gönüllüsü' olarak uzun süre yaşamış olan Amerikalı Mr. Heng, süttozu, doğum kontrol hapı ve daha çok ilginç ayrıntı bu romanda... Kırlangıçlar Erken Göçtü'yü severek okuyacak, içe işleyen bir halk şarkısı gibi yıllarca hatırlayacaksınız.
107.80 ₺ -
Orada da Yıldızlar Kayar mı?
Ahmet Günbay Yıldız’ın yeni romanı, her istediğini elde edebilen, varlıklı bir ailenin kızı Leyla’nın; hayatın anlamını bulma yolculuğunda yaşadıklarını buluşturuyor okurla… Üniversite’den arkadaşı Çağrı’nın hayata dair tuttuğu notları Leyla ile paylaşmasıyla başlayan bu yolculuk; Çağrı’nın beklenmedik bir şekilde ortadan kayboluşu, akabinde Leyla’nın yaşadığı derin boşluk ve yaralarını sarma sürecinde hayatına giren yeni yüzlerle yaşadığı ilişkiler çerçevesinde devam ediyor. “Korkunç bir yağmura tutulmuştu Leyla… Hiç beklemediği anda kurduğu sarayı, acımasızca çökerten, hoyrat selleri oluşturan ve önüne gelen her şeyi yıkıp talan eden, o yağmurun azgın sellerinin önüne katılan eski malzemelerini seyrederken sarayını yeniden başka malzemelerle kurabilmenin çırpınışları içindeydi günlerdir…”
118.40 ₺ -
Mevlana Aşk Beni Sende Öldürür
MEVLANA: AŞK BENİ SENDE ÖLDÜRÜR Üç yüz âlimin birden gördüğü rüyayla Hz. Muhammed’in “Âlimlerin Sultanı” hitabına mazhar olan Bahaeddin Veled. Daha çocuk yaştayken bile babası Bahaeddin Veled’in ardından yürürken görüldüğünde “Bir ırmak, koca bir ummanı peşine takmış sürükleyip gidiyor” diye hayret uyandıran, bugün de bütün dünyaya yaydığı ışıkla evrensel bir değere dönüşen Mevlana Celaleddin Rumî. Ve Mevlana’nın hayatına güneş gibi doğan Şems-i Tebrizî. Kısa sürede geniş bir okuyucu kitlesine ulaşan Okay Tiryakioğlu, bu kez tüm dünyanın gönlünde taht kurmuş bir tarihi şahsiyetin hayatını romanlaştırdı: MEVLANA İslam uygarlığının o günkü payitahtı konumunda olan Belh şehrinden bir iftira sonucu göç eden Mevlana'nın babası Sultanü'l-Ulema Bahaeddin Veled ve yakınlarının çile dolu yolculuğuyla başlayan kitap, Mevlana'nın herkese şaşkınlık veren manevi gelişimini ilmek ilmek dokuyor. Mevlana'nın aşkla yoğrulan iç yolculuğunun ve bitmek bilmeyen çilelerinin bir nakış gibi işlendiği bu unutulmaz kitapta, tarihi bilgilerin ışığında anlatılmış çarpıcı bir hikâyeye tanıklık edeceksiniz. Mevlana'yla Konya sokaklarında yürüyecek, Şems'le sema yapacak, çağlar boyu ateşi hiç sönmeyen Mesnevi'nin doğuşuna tanıklık edecek ve tarihe damga vurmuş tasavvuf büyükleriyle birlikte ilahi aşkın şerbetini tadacaksınız...
136.90 ₺ -
57. Alay Filistin
SUSUZ ASLANLAR FİLİSTİN’DE Kendilerini “Susuz Aslanlar” diye niteleyen 57. Alay, Çanakkale Conkbayırı’nda adeta bir kahramanlık destanı yazmasının ardından, önce Galiçya’da çarpışır. Ardından bağlı olduğu 19. Tümen’le birlikte Filistin cephesine doğru harekete geçer. Askerler zorlu cephelerden henüz çıkmalarına rağmen, sahip oldukları her şeyi arkada bırakarak yola çıkmakta tereddüt etmezler. Çetin geçen yolculukta maddî-manevî kayıplar verilir. 1917-1918 arasındaki zaman diliminde, askerler iç ve dış düşmanlarla aynı anda mücadele ederler. 57. Alay, Filistin cephesinde birçok muharebeye katılır. 19. Tümen’in İngilizlerin eline esir düşmesinin ardından işler zorlaşır. Son olarak Nablus meydan muharebesinde, kuvvetlerinin tamamına yakınını kaybeden 57. Alay, İngilizler tarafından kuşatılır. Canları pahasına bile olsa alay sancağını yere düşürmemek, düşmana teslim etmemek için düşmanla 57. Alay arasında kıyasıya bir mücadele başlar.
140.60 ₺ -
Kara Güneş
Bahadır Yenişehirlioğlu, 15 Temmuz gecesinde yaşadığımız hain girişimi, bu ülkenin evlatlarını vatansız bırakmak isteyenleri, insanlarımızı bir var olma mücadelesinin eşiğine getiren büyük tuzağı romanlaştırdı. Manisa’nın bir köyünde, aynı göğün altında uçurtma uçurmuş, çocukluğun en keyifli ve zor zamanlarını birlikte yaşamış iki arkadaş. Biri arkasında kaya gibi sağlam duran bir baba ile şefkatli bir annenin evladı Ebubekir, diğeri dağılmış bir ailenin incinmiş çocuğu Kadir. Bir de köyün güzeller güzeli kızı Züleyha. Hayatları köylerine gelen Hasan Öğretmen’den sonra asla eskisi gibi olmayacaktı. Hasan Öğretmen’in öğrencilerinden bir “altın nesil” oluşturmak uğruna onları iradelerinden, seçimlerinden, kişiliklerinden adım adım uzaklaştırıp kendilerine, değerlerine, ülkelerine yabancılaştırmasına karşı direnmek mümkün müydü? Kara Güneş, aynı memleketin evladı iki arkadaştan birini darbeci, diğerini ihanete direnen bir kahraman kılan geceyi ve o geceye giden taşları döşeyen büyük oyunu anlatıyor. Kara Güneş, darbeye, ihanete, aldatmaya ve aldatılmaya karşı onurlu bir direnişin romanı. “Gökyüzünün rengi ne Kadir?” Kadir, Züleyha’nın gözlerinin içine bakarak, “Siyah,” dedi. “Peki sen, en son ne zaman gökyüzüne baktın?”
120.00 ₺ -
Koza
15. yüzyılda yaşamış, unutulmuş bir esrar yumağıymış Firdevsî-i Tavîl. Arzın ve semanın dilini çözmüş, havas ilminin, tiryakların ve tılsımların sahibiymiş efsanevi Davetname’nin müellifi... Adem’in yüzüne ayna tutmuş, ağzına kadar doldurduğu heybesini aşkın deryasına gözünü kırpmadan boşaltabilen bir ibretlikmiş... Adem ise gündelik hayatla ilişkisini kesmiş, konar göçer bir kapalı kutuymuş. Hüma suretinde aşka düşmüş, Firdevsi’nin Davetnamesi’nden esinlenerek kaybolduğu yollarda kendini hiçliğe savurmuş. Otacı Çember Hanım’dan şifa, Firdevsi’den aman dilemiş. Adem’in gerçeklik algısının yittiği yerde, hikâyesi can yakan göçebenin, Firdevsi’nin yolculuğu başlamış. Uçsuz bucaksız kavurucu çöllerden Kaf Dağı’nın gölgesindeki dondurucu Hatai ülkesine uzanan yolda, havas ilminin inceliklerini Yada’nın aşkıyla örmüş. *** Koza, gerçekle rüyanın iç içe geçtiği, sınırların kaybolduğu bir dünyada Yada, Hüma, Firdevsi ve Adem’in hayatlarını birbirine bağlayan düğümleri anlatan bir hayal/roman. Bir çözülüp bir bağlanırken ipler, semaya fısıldanan sırlı sözler Koza’yla kayda geçiriliyor. Genç romancı Hatice Kesgin’den masalsı bir rüya anlatı.
7.54 ₺ -
Kamikaze Operasyonu 11 Eylül′ün Gerçek Romanı
Bir yıl önce Metal Fırtına ile Türkiye’de politik kurgu akımını başlatan TİMAŞ Yayınları, şimdi de Kamikaze Operasyonu ile gündeme damgasını vuruyor. Birinci baskı 50 bin adet… Dünya tarihi için bir dönüm noktası olan 11 Eylül, ilk defa gerçek yüzüyle ve bir roman kurgusuyla kitaplaştırıldı. Kamikaze Operasyonu, somut olaylara ve gerçek verilere dayanan bir belgesel roman. Dünyada ilk defa resmi söylem dışında bir 11 Eylül romanı O gün Amerikan ordusu içinden darbeci bir grup harekete geçti. Her şey “Küresel Muhafız” adı verilen bir simülasyon tatbikat olarak başladı, sonra dehşet senaryosuna dönüştü. Aynı günlerde ABD Hava Kuvvetleri’nin yürütmekte olduğu tatbikatlar zinciri, darbeci grubun işini kolaylaştırdı. İkiz Kuleler’e çarpan uçaklar, uzaktan kumanda teknolojisiyle yönlendirilen özel uçaklardı. Boston’dan kalkan sivil uçaklar, yani o gün Kuleler’e çarptığı ilan edilenlerse radarlardan kayboldu. Nereye gittiler, nasıl gözden kayboldular, açıklanmadı. Ve ilan edilen “teröristler” uçaklarda bulunmuyordu. Onların akıbeti, CIA krematoryumunda yakılarak ölmek oldu. Uçakların yolcuları da Alaska’nın buzlu sularını boyladı. Dahası, darbeciler, İkiz Kuleler’in yıkılışını sağlama almak için, iki gün önceden binanın iskeletine “termobarik bombalar” yerleştirmişlerdi… Aynı gün Pentagon’a düşense, uçak değil ordu malı bir bombaydı. Sonunda ABD Başkanı George W. Bush, darbecilerle pazarlığa oturdu ve anlaştı. Dünyayı kaosa sürüklemek isteyen güçlerin bahaneleri hazırdı artık. Peki ama bütün bunların, 1945 yılındaki bir olayla ve Kennedy’nin uygulamayı reddettiği Genelkurmay planı Northwoods Operasyonu ile ne ilgisi vardı? *** Eski bir subay olan J.E. Clayton, Pentagon yıllarında yazdığı Kamikaze Operasyonu adlı planın, Ağustos 2001’de, Hava Kuvvetleri tarafından alındığını ve uygulamaya konulacağını öğrenir. Donanma İstihbaratı ve FBI bağlantılarını harekete geçirerek darbecileri engellemek üzere nefes kesici bir mücadeleye girişir… Atilla Akar, 11 Eylül’ü, dünyada ilk defa resmi yorum dışında bir roman ile anlatıyor ve “O gün gerçekte ne oldu?” sorusuna cevap veriyor.
8.22 ₺ -
Abluka
ABD’nin Çin’i ve Rusya’yı abluka altına alma operasyonu… Uluslararası bir komplo gerçekleşiyor… Savaş neredeyse kaçınılmaz.... Amerika, süper güç olma yolunda hızla ilerleyen Çin ve onun en büyük destekçisi Rusya’dan giderek rahatsızlık duymaktadır. ABD Ortadoğu’nun, Asya’nın ve Kafkasya’nın kontrolünü bu ülkele bırakmak istememektedir. Ancak tek başına hareket edecek konumda da değildir. Beledikleri yardım fazla gecikmez. İsrail gizli servisi Mossad her türlü desteği vermeye hazırdır. Washington’da, Pekin’de, Berlin’de ve Moskova’da bulunan güç merkezleri birbirleriyle inanılmaz bir rekabet içindeler. CIA, Mossad işbirliği dünyayı kaosa mı götürecek? Alman gizli servisi BND kimin safında yer alacak? Rus-Çin ittifakı entrikaların önüne geçebilecek mi? Bill Clinton döneminin Savunma Bakanı William S. Cohen’den yüksek gerilimli, dünya siyaset sahnesini yeniden yorumlayan politik kurgu bir roman. Bir solukta okuyacağınız bir heyecan fırtınası...
8.91 ₺ -
Zula
Birbirinden farklı beş kişi, iki ayrı mekânda ve iki ayrı zamanda bir araya gelirler. Yaşadıkları ve hissettikleri birbirlerinden tamamen farklı gibi görünse de onları tek bir noktada buluşturan büyük bir gizem vardır.Bir ormandaki küçük bir kulübe ve şehirde toplantı salonu.. Bir araya gelen bu beş kişiyi ortak noktada buluşturan, onları ortak bir kadere yönlendiren gerçek nedir? Aşk? Yaşam? Ya da aslında her birimizin bu dünya sahnesinde sıradan birer kahraman olduğumuz gerçeği mi? Ya hiçdoğmadılarsa? Ya hiçbir zaman varolmadıysa bu beş kişi? Birbirinden habersiz ama birbirine benzeyen bu insanlar büyük bir sırrın orta yerinde tuhaf bir arayışın peşine düşüyor. Kimliklerini ve onları bir araya getiren bu sırrı çözebilmek için tuhaf bir kurmacanın içinde buluyorlar kendilerini. Gerçeği bilen bir kişi var arlarında. Adı, Zula. Peki ya, Zula kim? Bir matruşka... Birbiri içine geçmiş sırlar zinciri... Bir yazarın metniyle başlayan ve onun devam serüvende, ZULA′nın kim ya da ne olduğunu çözebilirseniz, kahramanların yarım kalmış isimlerinin sırrını da çözmüş olacaksınız? Tek yapmanız gereken doğru soruları sormak.
4.44 ₺ -
Pembe Cadillac
“Sahi niye anlatmadı beni? Bir hikâye kahramanı olmak için yeterli değil miyim yoksa? Belki de beni çok sevdiğinden bir hikâye kahramanı yapmak istememiştir. Bilerek ve isteyerek, beni, bir kitabın sayfalarına hapsetmek istemeyecek kadar çok sever.”75 yaşında Alzheimer hastası bir kadın, durduğu noktadan geriye doğru bakıyor ve 75 yılın hesabını tutmaya başlıyor. Acılarla, sevinçlerle ve umulmadık anlarla dolu 75 yılın…
4.44 ₺ -
Yıldızlı Karanlıklar
Anselmo. İsyanya’da yaşayan gönlünü sosyalist ideallere kaptırmış bir gençtir. Tutkuyla bağlı olduğu davasının zamanla iç yüzüne ait hiç de hoş olmayan gerçeklerle yüzleşinceye kadar davasına sadakatle hizmet etmeye devam eder. Ta ki dayısı öldürülünceye kadar… Bir doğruyu bulmak; her doğruyu bulmak da tam doğruyu bulmak da değildir. Özellikle. iyiyle kötünün birbirine karıştığı. yanlışların doğruları götürdüğü. kuvvetlinin yüzsüz ve adaletsiz olduğu. halin diliyalanladığı bir keşmekeşte. şafak aydınlığına ulaşmak alabildiğine zordur. Kalplerinden yıldız parlıyor. Heyhat ki. bir yıldız aydınlatmıyor karanlıkları… “Yıldızlı Karanlıklar” hisseden. düşünen. kayıtsız kalamayan. yürekli insanların romanı. Tutkuları. sevdaları. davaları ile. arıyorlar…
4.11 ₺ -
Matruşka
1990 sonrası yıllar. Türkiye′nin kelimenin tam anlamıyla bir kaç yüzyılda yaşamadıklarını bir anda yaşamaya başladığı dönemdir. Akşam fakir yatıp sabah zengn kalkanlar. sabah güne ′hiç kimse′ olarak başlayıp. akşam bütün Türkiye′nin tanıdığı insan olarak günü bitirenleri tanıdığımız yıllar...Ülkemizin karanlık bir dehlize giriverdiği. etnik kavgaların ve faili meçhul cinayetlerin birdenbire çığ gibi üzerimize çöküverdiği. kimsenin ne olup bittiğini anlıyamadığı bir dönem... M.Metin Kaplu zenginliği gören. gözlemleyen ve ucundan kıyısından yaşayan biri olarak. zamanımıza. yaşadığımız fırtınalı yıllara tanıklık edecek bir eserler ortaya çıkan bir kalem... Bir solukta okuyacağınız ve romanda yer alan kahramanları gördükçe ′′Aaa. ben bu adamı tanıyorum!′′ diyeceğiniz bir eser... Bir Fredercik Forsyt kurgusu içinde muhteşem bir atmosfer sizi bekliyor. ′′Susurluk Olayı′′ hakkında bütün bildiklerinizi unutun.
9.60 ₺ -
Asker ile Cemre
Genç bir Hafız kendisini yetiştiren vakıf adına kurban derisi almak üzere Hacı Cevher Hanım’ın çağrısı ile Boğaziçi’ndeki bir yalıya gider. Bir Anadolu delikanlısının sosyetik bir ailenin eşiğinden birkaç saniyeliğine geçip gitmesinden ibaret görünen bu ziyaret, bir aksilik yüzünden uzayıverir. Böylece bir köylü çocuğunun seçkinler arasındaki karmaşık ve derin macerası başlar. Hafız çok güzel sesli ve yakışıklı bir Anadolu delikanlısıdır. Cevher Hanım ise güngörmüş bir babaanne... Hacca gidip eldikten sonra hayli dindarca bir yaşantıya yönelmiş bulunan Cevher Hanım, sosyete içinde doğup büyümüş oğulları, gelinleri ve torunlarının kendisine benzemesini arzu ve hayal edip durmaktadır. Bu belli belirsiz bir çatışmadır. Zira Cevher Hanım yeni duygu ve düşünceleri içinde ailesi için çok geç kaldığına hükmetmektedir. Hafız’ın olağanüstü güzel sesi ile aile bireylerinin saygısını ve özellikle Cevher Hanım’ın hayranlık derecesindeki sevgisini kazanması, bu bayramlık ziyarete süreklilik kazandırır. Zaman içinde yalının güzel kızı Cemre’ye Mecnun’su (=platonik) bir aşkı ile bağlanan Hafız değişim geçirmeye başlar. Kendi dünyası ile yalı arasındaki uçurumun ezikliği içinde kendini geliştirmek için türlü yollar deneyen Hafız, yetiştiği vakıf çevresindeki saygın ağabeylerinin kınamalarına rağmen bir tür ‘şarkıcı’ kimliği edinme yoluna girer. Sanki sevdiği kızın kalbinin kapısını şarkılarla arayabileceğini ummaktadır. Saçından giyimine kadar pek çok konuda ‘modern’ görünüm kazanabilme çabaları aslında Hafız’ın kompleks bir açmaza sürüklenmesini tetikleyecektir. Arabadaki bütün dostlarının öldüğü bir trafik kazasından birkaç kırıkla kurtulan Cemre ise, başlangıçta bir arkadaş olarak dahi aklının köşesinden geçmeyen Hafız ile -biraz da babaannesinin çöpçatanlığı sayesinde- yakınlaşmaya başlar. Cemre, Telli Baba türbesinin civarında meydana gelen o kazadan bir tek kendisinin sağ kurtuluşuna mistik bir anlam vermeye eğilimli olduğu için Hafız ile aralarındaki yakınlık güçlü bir bağa dönüşebilecek gibi görünmektedir. Ne var kısa bir süre sonra Hafız ile Cemre arasına aile içinden beklenmedik şekilde, umulmadık bir engel girecektir. Hafız’ın ortalardan kaybolmasına yol açacak kadar ağır bir engel teşkil eden bu kördüğümün aşılması için derin çileler ve uzun ayrılıklar gerekecektir. Farklı kurgusu ve içeriği ile Türk edebiyatında özgün bir yer edinmeye aday bir roman. Yazar bir aşk öyküsünü merkeze alarak edebiyatımızda ilk defa dindar insanların ruh dünyalarında yolculuğa çıkıyor. Askerlikten din eğitimine, sosyeteden yatır kültürüne kadar pek çok boyuttan Türkiye insanına renkli bir bakış. Sayfadan sayfaya şaşırtıcı sahnelerle süren roman bir solukta okunacak sarsıcı bir eser.
17.02 ₺ -
Akrep Kapısı
Beyaz Saray Terör Uzmanı Richard A. Clarke’tan Sıradışı Bir Politik Kurgu Petrolün kokusu tüm akrepleri bölgeye çekiyor... Ortadoğu nükleer bir çatışmaya doğru gidiyor... *** Yıl 2010... Sünni ve Şii gruplar, ortak bir darbeyle Suudi Arabistan′daki krallık rejimini yıkıp "İslamiye Cumhuriyeti"ni kurarlar. Suudi ailesi ABD′nin Houston kentine sürgün edilir. Suudilerle çıkar ilişkisi kuran ASavunma Bakanı Henry Conrad, İslamiye′yi işgal edip petrole el koymak düşüncesindedir. Çin ise petrol karşılığında İslamiye′yi savunmak için gönüllü olur. İki Çin gemisi, İslamiye′nin petrol rezervlerini korumak üzere nükleer başlıklarla yola çıkar. Nükleer silaha sahip olan İran da fırsatı değerlendirip Körfez′de Şii egemenliği kurmak için kolları sıvar. Tansiyon giderek yükselmektedir... Gerçek bir Üçüncü Dünya Savaşı senaryosu Clarke, Akrep Kapısı’nda, olağandışı heyecanlı bir jeopolitik öykü içerisinde anlattığı olaylarla okuyucuları birkaç sene ileriye götürüyor ve Asya’ya yayılması söz konusu olan nükleer bir savaştan söz ediyor. Bir hükümet darbesi ile Suudi Arabistan’daki şeyhler tahtan indirilmiş, yerine kararlı bir İslam hükümeti gelmiştir. Petrolün kokusu etraftaki akrepleri çekmeye başlar; bunların başında Washington ve başka bir başkentte Orta Doğu’nun haritasını temelinden sarsacak şeytani bir pazarlığa girmeye hazır kişiler bulunmaktadır. Planları -aralarından bazıları aynı olduğunu düşünse de- aynı değildir. Gizli gündemler, önü alınamaz bir hırs, farklı yerlere duyulan sadakat hisleri, hatalı istihbarat, felakete sürükleyen yanlış hesaplar sonucunda bir süre sonra domino taşları düşmeye başlar. Ve birkaç kararlı adam ve kadının çabaları bu çılgınlığı durdurmaya yetmez... Akrep Kapısı’nın belki de en çok öne çıkan yönü, kendisi de bir analist olan Clarke’in istihbarat ve politika kulvarlarında yaşanan akıl oyunlarını romanın içinde ustalıkla sergilemesi. Öte yandan mizansenler, karakterler ve diyaloglardaki gerçekçilikte de dikkat çekici. Nitekim yazarın kendisi de “bazen kurgu yoluyla daha fazla gerçek anlatırsınız” diyor. 30 yıl boyunca Beyaz Saray’da güvenlik-istihbarat analizleri yapan Richard Clarke’in son kitabı Akrep Kapısı, geçen yıl ABD’de yayınlandığında epeyce tartışmaya sebep olmuştu. İstihbarat uzmanları tarafından "alabildiğine gerçekçi ve inandırıcı" bulunan roman TİMAŞ Yayınları tarafından Türk okuruyla buluşturuldu. Akrep Kapısı, terörizm, savaş ve siyaset üzerine çarpıcı bir roman...
6.85 ₺ -
İsmailağa Sokağı
Yazar, bu kez, mesajını daha farklı bir olaylar zinciri ile sunuyor. Önce soğuk bir şekilde ürpeten ve düşündüren sonra da önünüze yepyeni ufuklar açan çok boyutlu bir müjdeyi yakalıyorsunuz bu mesajda...Yere düşüp yuvarlanarak ona doğru geelen yüzük ayaklarının ucunda durmuştu.Bunca çaresizlik içinde masum bir şekilde yerde yatıyor,ay ışıkları altında ışıl ışıl parlıyordu.Venüs yıldızı gibi. İki genç kızın başından geçen ilginç ve ibretli olaylar...
6.29 ₺ -
Düğünümde Ağlama
Yazar, bu kez mesajını daha farklı bir olaylar zinciri ile sunuyor. Önce soğuk bir şekilde ürperten ve düşündüren sonra da önünüze yepyeni ufuklar açan çok boyutlu bir müjdeyi yakalıyorsunuz bu mesajda...İlgiyle okuyacağınız bir roman.
5.48 ₺ -
Sevda Geri Dön
Sevda, bir bebek kadar nazlı, bir çiçek kadar nazik. Binbir özenle korunan bir çiçek, ama çevresinden kendisine uzatılan altın tas içindeki zehiri içer. Ardından sevenlerin çığlığı, tekrar hayata döndürmek için bir haykırış...
6.29 ₺ -
Korkunun Bekçileri
Etrafındaki taş duvarlara ve taşlaşmış fikirlere rağmen bir ışık bulmak, bir kurtuluş ümidi yakalamak çabasındadır. Nerededir kurtuluş?.. Maddeci bir zihniyet uğruna cezaevine giren bir gencin, zindan karanlığında aradığı gönül ışığı.
10.73 ₺ -
Diyamandi
Bir aşk erbabı Yaman Dede… Mevlânâ’nın dizeleriyle karşılaştığı gün yanmaya başlıyor: “Dinle, bu ney neler anlatıyor? Ayrılıklardan nasıl şikâyet ediyor?” Kendini yitiriyor. Bu hayata göz yumup başka bir âleme göz açıyor. Artık kendini kalbini tanımaya, anlamaya, bilmeye adıyor. Ve yalnızca O’nunla can buluyor…
176.80 ₺ -
Ateş ve Bahçe
Bir tünelde kaybettiği kocasının ardından iz süren bir kadın... Hakikatin peşinde yeniden var etmenin serüveni... Bir belgesel için çıkılan iki kişilik yolculuğu tek başına sürdürdükçe kameranın yerine gözünü, ses bantının yerine belleğini yerleştiren kahramanımız bütün sınırları bir bir ortadan kaldırır. Yol aldıkça, yıllardır süren bir savaşın ortasında hayata tutunmaya çalışan gençlerin, kayıplarını arayan ana babaların belleğiyle karşılaşır. Kimi zaman yıkık kliseler, unutulmuş yatırlar, ıssız su yolları, isimler, efsaneler, rivayetler eşlik etmektedir ona yolculuğunda. Kimi zaman da değişen, dönüşen 'yeni hayat'ın yeni ritüelleri. Ulaştığı her yeni mekan, tanıştığı her insan yüreğinde sakladığı sevgiliye dair başka bir anıyı ortaya çıkarır. Giderek alemde her şeyle her şey arasındaki bağ görünür hale gelmeye başlayacaktır. Anılar belgesele, belgesel gerçeğe dahil olurken bir gün... Kocasının kaybolduğu Titus tünelinin çıkışında onun kullandığı kameranın bulunduğ haberini alır... Bana verdiğin taş Bin yıllık yuvarlanmış
18.50 ₺ -
Düşerken
“Bir sabah kimselere bir şey söylemeden, göç vaktini kaçırmış, suskun, yorgun ve kederli bir kırlangıç gibi alıp başını uzaklaştı. Biraz daha bekleseydi kanatlarında o dermanı bulamayacaktı. Umut niyetine sırtında taşıdığı bir çift kanat, zaman geçtikçe zayıflayacak, gitgide çürüyecek ve ruhunu zehirleyen bir belaya dönüşecekti.” Düşerken, başka dünyalardan bir kadınla bir erkeğin zamansız karşılaşmasını ve giderek karmaşıklaşan yol hikâyesini anlatıyor. “Nereye?” diye düşünmeden gitmek isteyenlerin varabilecekleri tek yer geçmişleridir. Tarık Tufan’ın çok katmanlı kurgusu ve ustalıklı anlatımıyla gün yüzüne çıkan Düşerken, uyumsuzluğun, arayışın, kapanmamış yaraların ve bir dizi keskin hesaplaşmanın romanı…
187.00 ₺ -
Sahnenin Dışındakiler
Tanpınar'ın bu eseri 1920'li yılların, Millî Mücadele yıllarının romanıdır. Romanın kahramanlarından İhsan romanın bir yerinde "Orada (Anadolu'da) mücadele var, muharebe var. Mukadderatımız orada halledilecek! Asıl sahne orası. Biz burada malesef sadece seyirciyiz. Sahnenin dışındayız" demektedir. Roman adını ve konusunu "sahnenin dışında" olanların içlerinde ve etraflarında olup bitenlerle, zaman zaman geçmişe, maziye yönelerek değişimler, hasretler ihtiraslarla kazanmaktadır.
165.00 ₺