-
Ayan Beyan
Ayan Beyan'da Sadık Yalsızuçanlar okuru bir sırrı anlatma yolculuğuna çıkarıyor. Ayan beyan ortada olanın yolculuğunda, yolcunun avcuna düşenlere ermek için, onları yeniden oldukları gibi düzenlediği, düzenlerken de dünyayı, insana ait olanı, insanı, sırrı keşfettiği, ötesine geçtiği... bu yolculukta okur da, yazar gibi yalnız ve sessizdir. Bir kıyıdan başlar göğe ağma serüveni. Kimi zilletle kararmış, kimi bir günle aydınlatılmış, kimi bir kaçışla karartılmış, kimi bir çocuğun saflığıyla parlatılmış on üç yağmur damlasıdır Ayan Beyan 'da Sadık Yalsızuçanlar'ın anlattıkları.
54.75 ₺ -
Ölerek Yaşıyorum
Kurucularından biri olduğum, Karya Araştırma Enstitüsü'nün, en son kazı çalışmalarına katılmam için bana sağladığı olanaklar müthişti ve tüm bunları bir kenara itip, merkez ofiste programı yürütmek, doğrusu çok akılsızca bir iş olurdu. Zaten uzun zamandır arkeo-şantiyelerde çalışmalar yapan benim gibi biri için, masa başları, gerçekten sıkıcı oluyordu. Açık arazilerde, toprağa daldırılan bir mini kazıcı kepçesinin ucuna, hangi devirden, ne tür bilinmez bir tarihi objenin takılıp kalacağının heyecanıyla çalışma yapmayı, hiçbir şeyle değişemezdim. Bu benim için bambaşka bir tatmindi.
244.55 ₺ -
Batık Piri Reis'in İzinde
New York'ta tarih bölümünde yüksek lisans yapan Elif, tez konusu olarak Piri Reis'in Kitab-ı Bahriyesini seçtiğinde kendini yüzyıllardır süregelen bir hazine avının ortasında bulacağından habersizdir. Öyle ki tezi üzerinde çalışmaya başladıktan kısa bir süre sonra kendini başta tesadüf zannettiği bir takım esrarengiz olayların içinde bulur... Elif, Piri Reis'in donanmasına erkek kılığında girmeyi başaran gencecik Afife ile ilgili bilgilerin peşinde, geçmişten gelen gizli bir görevin bekçisi olduğunu öğrendiğinde ise işler iyiden iyiye sarpa saracaktır.Mevâ A. Önyurt, Batık'ta, bir sırrın peşinde İstanbul sokaklarından Hint Okyanusu'na kadar uzanan gizemli serüvende okurlarına soluk soluğa yol aldırıyor...
13.14 ₺ -
Kaplumbağa Terbiyecisi Cep Boy
Tablo bittiğinde Osman Hamdi başyapıtına baktığını hemen anladı. Sonuçtan hayli memnundu. Ama resmi görenler tabloda ne anlatıldığını anlamakta zorlanmışlardı. Birbirlerine kaplumbağa terbiyecisi diye eski bir mesleğin olup olmadığını soruyorlardı. En okumuş yazmışlar bile böyle bir meslekten söz edildiğini hiç duymamışlardı. Nerede çalışırlardı bu adamlar? Sirklerde mi? Yoksa saray bahçesinde mi? Kimse bilmiyordu. Osman Hamdi de hayatı boyunca kimsenin bilmediği meslekler yapmıştı. Ressam olmuştu en başta. Sonra müze müdürü. Bir arkeolog. Ardından da güzel sanatlar akademisi müdürü. Onun kaplumbağa terbiyecisinden bir farkı yoktu aslında! Kaplumbağa Terbiyecisi, -Osman Hamdi Bey'in Romanı- çok çalışmış ve bu topraklara aydınlama düşüncesinin tohumlarını serpmiş bir adamın hayatını son derece açık ve akıcı bir dille anlatıyor.
6.69 ₺ -
Donuklar
Korkarak elimi çekiyorum. Yeni bir korku başlangıcı ve sonu belirsiz. Bu korku gitgide büyüyor ve tüm benliğimi sarıyor. İnsan seli aralıksız akıyor. Selin ardı arkası kesilmiyor. Giden bir kent mi, bütün bir ülke mi? İnsan seli, gittikçe hızlanıyor ve büyüyor. Sanki bir yerlere yetişmek ister gibiler. Bir gecikmiştik, bir telaş... Hızlanıyorlar, hızlanıyorlar; her biri bir gece atı ve her biri kendi derdinde, kendi yalnızlığında. Bir umutsuzluk, bir yenilmiştik... İnsan denizi dalgalanıyor ve yaşayanların ayak sesleri kaplıyor her yanı. Görüyorum, insanlar tekrar kente dönüyorlar. Ben burada yapayalnız mı kalacağım? O anda perdeler açılıyor: Üçler, yediler, kırklar ve bütün Hak Erenler yanımdalar. Dünyayı görüyorum; bütün insanları toplamış bize sunuyor, onlara yeni bir nefes verelim diye... Bütün zamanlarda, bütün mekânlarda durmuş, evrene bakıyorum. Bu romanın ilk sayfaları, 1970'te Diriliş dergisinin 15. sayısında yayımlanmıştı. O zaman uzun bir hikâye gibi tasarlandı, sonraları tekrar tekrar ele alınarak defalarca yeniden yazılmıştır. Bu durumda türünün ilk örneklerinden biri olduğunu söyleyebiliriz. Az gelişmiş ülkelerin sürekli karşı karşıya kaldıkları çelişkiler, yönetim biçimi arayışları ve bunu kurbanlar vererek deneyişleri dile getirildi bu romanda. Burada destansı yıkılışların yanı sıra destansı kurtuluşa da işaret edilmiştir. Bu kitap, insanımızın kendi kendini sorgulamasının yolunu açabilirse, red ve şerh geleneğinden eleştirel bilince ulaşmamızda bir pencere aralayabilir belki.
69.35 ₺ -
Yaban Bağcı
romanımın kahramanı ipekböceği, kendi çevresine ördüğü kozasının içinde ölümü beklerken bir mucize oldu. Yüreğindeki sonsuz sevgi, ona hava oldu, nefes almaya başladı. Dürüstlüğü; su oldu kuruyup yok olmasını önledi. Adaleti yemek oldu; karnını doyurdu. Kozasının içinde bunlarla beslendi, büyüdü gün geldi kozasına sığamaz oldu. İşte o zaman koza dayanamadı çatladı. Özgür oldu. Bu yüzyılda, bu çağda bu masallara kim inanır derseniz, hadi başlayın hemen okumaya...
119.00 ₺ -
Sergüzeşt
Sergüzeşt, Sami Paşazade'nin en kayda değer eseridir. Kendisinden önceki sınırlı roman çalışmalarına göre bir değişme, sıçrama noktası olmuş ve bir bakıma Servet-i Fünun romanını hazırlamıştır. Roman, Dilber adlı bir esir kızın hikayesini anlatır. Kafkasya'dan getirilen Dilber'in İstanbul'da bir aileye satılmasıyla başlar ve çaresiz bir aşkın hüznüyle sona erer.
51.00 ₺ -
Gölgeler
'' Ona, kasvetli romanların üstadı Peyami Safa'nın halefi gözüyle bakabiliriz. '' Metin Savaş (Türk Edebiyatı ) '' Tiryakioğlu'nun biz ve ben denilen o karanlık kıtaya ilgisini dikkat çekici buluyorum. '' Suavi Kemal Yazgıç ( Dergah ) '' Tiryakioğlu, merakı kışkırtmayı, ilgiiyi üzerinde toplamayı başarıyor. '' N.Ahmet Özalp ( Bilgi ve Düşünce ) '' Türkiye'de pek denenmeyen bir tarzın ilgi çekici örneği. '' Mustafa Gürbüz ( Takvim ) ' Okay Tiryakioğlu, yerli romancılığımıza yeni ufuklar açacak genç bir yazarın müjdesini veriyor. '' Gerçek Hayat '' Akıcı dili, kurgudaki katmanlığı, bireydeki iç dünya çözümlemeleri, Tiryakioğlu'na usta bir kalem niteliği kazandırıyor. '' Hale Kaplan ( Yeni Şafak ) '' Gerilim odanızın her yanını sarıyor. Kitap bittiğinde bir rüyadan uyanıyorsunuz.Yorgunsunuzdur artık .'' Oğuz Gökmen
112.20 ₺ -
Endülüslü Zidyar Son Anka
Cidde yolundan Mekke'ye girişte, büyük bir salkım söğüdün altındaki tek gözlü bir barakanın önünde iki muhafız oturuyordu. Birisi soruyor, diğeri, başındaki örtünün ucuyla çevreden kalkan tozlarla yüzünde dikey arklar oluşturan terini silerken, söylenenleri kaydediyordu. Söylenenleri kucağını dolduran evraka kayıtta zorlandığını ancak kendisiyle konuşanlar fark edebiliyordu: "Ali oğlu Muhammed, İbn Arabi derler, Endülüs'ten geliyorum." Güneş henüz doğmamıştı. Muhammed'in hemen arkasından uzanan güler yüzlü,kara sakallı, siyahi birisi seslendi: "Zidyar da diyebilirsin Şeyhe !"
95.20 ₺ -
Çalınan Savaş Milli Mücadelenin Romanı
Kendisi gibi düşünen insanların kanıyla sulanmış bu toprakları terkedecekti. Nasip olmamıştı işte. Yeryüzü yurttu artık kendisine. İnancını nerede yaşayabilirse, orası toprağı ve evi olacaktı. Miskin miskin, köşe bucak saklanıp solucanlar gibi bir delikte yaşamaktan bu yeğdi. Yahut mücadele edip, hayatı bu mücadelenin akışına bırakmak... Yüce bir davaya bağlanınca anlam kazanıyordu hayat...
45.00 ₺ -
Dürdane Hanım
Halkımıza okuma zevki aşılayan, gazeteciliğin piri olan ve bazıları dev çapta 300 kadar eserle kültürümüze büyük hizmetler eden Ahmed Mithat efendi'nin (1844-1912) bu son derece meraklı, heyecanlı ve ibretli romanı, bir asır önceki füsunkar İstanbul'un Boğaziçi sahillerinde geçmektedir. Bahar'ın başlangıcında erguvan rengine boyanan, kenarlarını zarif yalıların süslediği, yandan çarklı vapurların uzun bacalarından koyu siyah dumanlar fışkırtarak akıntıları aşmaya çalıştığı, kadınların yaşamaklı feraceli, çarşaflı peçeli, erkeklerin fesli, abani sarıklı olduğu, kaç göç bulunduğu ve artık geriye gelmeyecek olan Bogaziçi, o Dersaadet, o eski hayat... Dürdane Hanım'ı okurken geçmiş zamana yolculuk yapacaksınız.
72.00 ₺ -
Yeşilyurt Treni
Şehitlik, Yeşilyurt ve güneyde olsa da, Başka başka yerlerde bulunsa da, tenimiz.. Kalbi sevgiyle dolu, gönül insanlarının, Aynı kaderi paylaşan ağaçlarıyız hepimiz.. Çam, Ihlamur, Akçaağaç fark etmez, / Tümünü sevsek bile, Meyvelerden şeftali ve limona, / Esen yelde, Meltem`edir sevgimiz. ... Çam ve Ihlamur Ağacı, kendi aralarında konuşuyorlardı. Ihlamur bir ara durgunlaştı. Anılarıyla sarmaş-dolaş olunca, hep böyle olurdu. Yeniden Çam Ağacı`na döndü: -Sevenler en çok neye üzülüyor biliyor musun? dedi. -Neye? -Sevgiliye en son sözü söyleyemediğine.. Bu sözler üzerine, Çam Ağacı, acı acı tebessüm etti: -Ben en çok neye üzülüyorum biliyor musun? dedi. -Neye? -Bir cevap verilecek kadar bile değerimin olmadığına!. Eğer sevgi ve aşk varsa, her şey dillenir. Dağlar, taşlar, Ağaçlar, kuşlar.. Esen rüzgâr bile, dile gelmekte gecikmez..
90.00 ₺ -
Sultanların Aşkı Taht Sultanı Hürrem Gönül Sultanı Hümeyra
"Tutkunun dünü, bugünü, yarını yok. İnsan varoldukça ve güç istedikçe, tutku var olmaya devam edecek. Sultanların Aşkı, tutkuyu ve tutkunun neler yaptırabileceğini anlatıyor. Hürrem Sultan; tarihin en güçlü sultanlarından Muhteşem Süleyman'ın biricik aşkı... Kölelikten özgürlüğe kavuşmak yetmiyor ona, güce olan tutkusu, onu hesaplar içine itiyor. Hesaplarını gerçekleştirmek için; kendi kızının mutluluğunu hiçe sayacak, yolundakileri ortadan kaldırtacak kadar kuvvetli... Peki, hesapları tutacak mı? O kadar yaşayabilecek mi? Hümeyra ise günümüzden biri. Onun tutkusu, güç arayanların karşısında olmak. Zengin ve güçlü bir ailenin, haksızlığa uğramış idealist kızı. Elinden alınan gücüne rağmen, ideallerinden vazgeçmeyecek kadar inatçı. Farkında olmadan benliğiyle savaşıyor. Farkına varmasını gizemli bir olay sağlayacak. Bu farklılığı, onu gönül sultanlığına götürecek mi? Aradığı sevgiyi bulabilecek mi? Hep birlikte göreceğiz. "Sultanların Aşkı" hikâyeciliğe farklı bir yorum getiriyor. Okuyucuyu sıkmadan, anlatmak istediğini, farklı bir kurguyla sunuyor. Hikâyeyi zaman zaman sizin hayal gücünüze bırakıyor. Sona geldiğinizde bile, kafanızda hep bir belirsizlik ve merak payı bırakıyor. "Her son bir başlangıç değil midir aslında?" Diyerek hayatın belirsizliğini ve derinliğini, anlaşılır bir biçimde irdeliyor."
60.00 ₺ -
Saydamlaşma
Bir gün aklıma geldi: Susabilir miydim? "Sahi" dedim kendi kendime "sen ep bulutlara bakıyordun. Onların içindeki, derinlerindeki o mucizeyi arıyordun sen, susan Adam'dan. Konuşamazdın. Eksikliğini sessizliğe büyüyen, sessizlikten bir eksikliği yaşatan, o bakan: bulutlara uzaklara, uzayana bakan adam sen, evet sen, susarken de konuşabilir miydin? Uzadıkça bakan, uzaktan bir sessizliği okuyan sen; Sessiz Adam, susabilir miydin? Bulutlarla aranızda gidip gelenin sessiz bir konuşma olduğunu anladığımın bilmem kaçıncı asrında aklıma geldi bu.
55.50 ₺ -
Rüyada Zaman
İnsanoğlu, değişen ve modernleşen dünyada, geçmişi ne kadar ansa da, doğası gereği, bir daha geriye dönmek istemez. Ancak dünde kalan öyle anılar vardır ki, ılık bir deniz meltemi gibi, ruhumuzda eser durur!... Artık dönemeyeceğimiz mazide onlarla elele dolaşır dururuz…. …… Kaleme alınan her şey, ölümün elinden bir şeylerin kurtulduğunu gösterir!...
54.00 ₺ -
Munzurdaki Mutluluk
Zalo önde, Yalçın da onu arkadan takip ediyordu... Kamer efendi ve Safiye Hanım gözden kaybolana kadar Yalçını takip ettiler... Yalçın'ın babasının boynuna sarılıp onu öpmesi Kamer efendiyi hayli etkilemiş olmalı ki gözleri yaşarmıştı. Aslında bu toplumda anne, baba ile çocuklar arasında böylesi açık sevgi gösterilerine pek yer yoktu. Bu yörelerade babalar sadece o derin sevgilerini yüreklerinde saklarlar... Kamer efendi sırtını hafiften eşine dönmüş, kendi yüz ifadesini karısından gizlemeye çalışıyordu ama Safiye hanım kocasının üzüldüğünün farkındaydı... Annenin sevgisi hiç bir koşula bağlı değildir, babanın sevgisi ise birazcık koşullara bağlıdır... Anneyi biraz daha sevmek lazım çünkü anneler daha çaresiz ve güçsüzdüler...
37.50 ₺ -
Vişne Bahçesi
Öyküleri ve piyesleri ile edebiyat dünyasına yepyeni bir soluk getiren, usta yazar Anton Çehov’dan ölümsüz bir tiyatro eseri… Eski şaşalı günler geride kalmış, soylu bir geçmişten gelen Ranevskaya ailesi geçim sıkıntısı içine düşmüştür. Aslında sadece Ranevskayalar değil, bütün Rusya sarsıcı bir değişim geçirmektedir. Aristokrasi zeminini kaybederken yeni bir sınıf türemektedir düzene uyum sağlamış olan tüccar Lapahin, ailenin tüm sıkıntılarını sona erdirecek bir “çözüm” bulur: Onca hatırayı yüklenmiş Vişne Bahçesi’nin satışa çıkarılması.
4.86 ₺ -
Yeniçeriler
Yeniçeriler, Ahmet Mithat’in Letâif-i Rivâyât adlı hikâye dizisine ait, trajik ve tarihî bir kısa romandır. Yazar hikâyenin bir bölümünü yeniçerilik müessesesini anlatmaya ayırır, böylece dönemin iç dinamikleri hakkında da okuru bilgilendirmiş olur. Nitekim hikâyede yeniçerilik müessesesi çürümeye yüz tutmuş bir kurum, yeniçeriler ise serkeş, başına buyruk insanlar olarak tasvir edilir. Eserde, Çorbacı Osman ile yine bir yeniçeri kızı olan Ayşe’nin dillere destan aşkla, evlilikleri ve tüm bunları takip eden bir trajedinin öyküsü anlatılır.
4.50 ₺ -
Yüzbaşının Kızı
Rus edebiyatının temel taşlarından Puşkin, klasik Batı edebiyatı ile Rus halk ruhunu sentezleyerek kendinden sonraki tüm Rus roman sanatını etkilemiş, dünya edebiyatında da derin izler bırakmıştır. Gogol'a "Yüzbaşının Kızı"na kıyasla bizim bütün hikaye ve romanlarımız yapmacık birer bulamaçtır. Okadar sade ve mükemmeldir ki gerçek yanında suni kalır." dedirten bu eser, Puşkin'in roman alanındaki şaheseridir. Puşkin'in ustalığını her satırında hissettiren Yüzbaşının Kızı, 1773 Rusyası'nın çalkantılı dönemini anlatır. Rus rejiminin bu sancılı döneminde, orduya katılan genç bir subayın görev yaptığı kale komutanının kızına olan aşkını konu alır. Puşkin'in bu şaheserini, elinize aldığınız zaman bir solukta okuyup bitireceksiniz...
6.95 ₺ -
Venedik Taciri
Bütün gemileri açık denizlerde dolaşan ve nakit sıkıntısında olan Antonio, Venedik’teki itibarını kullanarak, arkadaşı Bassanio’yu sevgilisi Portia’ya gönderebilmek için Yahudi tefeci Shylock’tan üç bin düka borç alır. Antonio’nun bir zamanlar hakaretleri yağdırdığı Shylock, bur fırsatı iyi değerlendirir ve imzaladıkları senette Antonio’nun borcu ödeyememesi halinde vücudundan bir parça etini kesmeyi şart koşar. Antonio’nun işleri kötü gider, gemileri batar ve işler düğümlenir. Adalet sisteminin, hukuk felsefesinde kanunların yorumlanması mevzusunun mizahi mercekten incelendiği bir oyundur Venedik Taciri. Beklenmedik anlar, şaşırtan diyaloglarla trajikomik bir hikayesi olan bu Shakespeare komedisi, ünlü yazarın en sevilen eserlerindendir. Fatma Çolak’ın İngilizce aslından yaptığı yetkin çevirisiyle adeta şiir gibi bir eser okuyacaksınız.
6.75 ₺ -
Vanya Dayı
“Yaşayacağız Vanya Dayı… Biz daha ne uzun günler, geceler geçireceğiz; alnımıza yazılan çileyi sabırla çekeceğiz. Elimiz ağımız tuttuğu sürece dur durak bilmeden başkaları için çalışıp didineceğiz. Ecel geldiği zaman da usulca öleceğiz. Çok acı çekip gözyaşı döktüğümüzü, çok içimizin yandığını söylediğimizde Tanrı bize acıyacak. Ve seninle ben, sevgili dayıcığım, aydınlık ve güzel bir hayat yaşayacağız. İşte o zaman mutlu olacağız, şimdiki mutsuzluğumuzu hatırlarken gümseyeceğiz ve huzura ereceğiz.” Evrensel temaların yazarı Çehov, olayların çeşitliliğinden ziyade sade kahramanların gücünü kullanarak; dönem Rusyası’na ayna tutabilecek durum hikâyeleri koyar ortaya. Vanya Dayı’yı ayrıcalıklı kılan bir diğer unsursa, ruh halleri bakımından Çehov’un kendisine en yakın kahramanı olan Astrov’un bu eserde bulunmasıdır.
4.86 ₺ -
Vadideki Zambak
Lucas’a göre, Balzac’ın gerçekçiliği, “bir yandan tek tek tiplerinin belli bireysel özelliklerinin, öte yandan onların bir sınıfın temsilcisi olarak tipik özelliklerinin daima tam bir biçimde verilişine dayanır.” Vadideki Zambak’ta bu gerçekçilik, zaman ve mekân duygusu kendini hemen belli eder. Anlatılan olayların nasıl bir atmosferde cereyan ettiğini oradaymış, o insanlarla birlikte yaşıyormuşçasına hissederin tasvirleri, sokar, evler, evlerin iç yapısı inceden inceye tarif edilir. Sıra insanlara geldiğinde de sürdürür ayrıntı zenginliğini Balzac. Kişiler, hem fiziksel görünümleriyle, hem de kullandıkları eşyalar ve giysilerle birlikte canlandırılır. Burjuva insanının maddî hayat ve eşya ile organik ilişkisidir anlatılan. Bu insan tipinin ruhu, sahip olduğu maddî değerlerde gizlidir…
13.50 ₺ -
Üç Silahşörler
Fransa Kralı'nı devirmeye kalkışan Kardinal Richelieu.... Ve onu durdurmaya çalışan üç kahraman savaşçı.... Krallık Muhafız Birliği silahşörlerinden Athos, Porthos ve Aramis’e gözükara d’Artagnan’ın da katılmasıyla, Kardinal’in adamları için zor günler başlar. Silahşörler, Kral ve Kraliçe uğruna hiç çekinmeden hayatlarını ortaya koyarlar Çünkü onlar gerçek birer şövalyedir. Üç Silahşörler’in unutulmaz sözü işte bu şartlarda doğar: “Birimiz hepimiz, hepimiz birimiz için!” Fransız edebiyatının en popüler kahramanlarını yaratan Alexandre Dumas, hikâyesine ani sıçramalar, bir anda parlayan kılıç şakırtıları ve merak unsuru katarak okuyucuyu heyecanlı bir yolculuğa çıkarıyor.
15.28 ₺ -
Uğultulu Tepeler
Romantizm akımının önemli eserlerinden olan “Uğultulu Tepeler”, birbirine aşık olan, ama zaman içinde farklı yerlere sürüklenen iki insanın çocuklarının da birbirlerine aşık olmaları ile iyice sarpa saran bir/birçok aşk öyküsünü konu alıyor… Uğultulu Tepeler, yazarın hayatı boyunca yazdığı tek kitap olmasının yanı sıra bir kadının edebiyat dünyasında varlığını ispat etmesi açısından oldukça dikkate değer…
11.25 ₺ -
Taaşşuk-ı Talat Ve Fitnat
Hacı Baba, üvey kızı Fitnat’ı kem nazarlardan korumak için adeta eve hapsetmiştir. Ne Fitnat’ın dışarı çıkmasına izin verir ne de nakış ustası Şerife Hanımdan başkasının eve girmesine. Oysa Talat, kafes arkasından gözüne kestirdiği Fitnat’a ulaşabilmek için ne gerekiyorsa yapacaktır. Edebiyat tarihçileri tarafından “Batılı anlamda” kaleme alınan ilk Türk romanı sayılan Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat, İstanbul sokaklarının cumbalı, kafesli evlerle süslendiği dönemlerden kalma bir aşk hikâyesi…
7.50 ₺ -
Suç Ve Ceza
Ölümsüz yazar Dostoyevski’yi dünyaya tanıtan ve onun en büyük eseri olarak anılan Suç ve Ceza, her okurun hayata bakışı ve inançları doğrultusunda yorumlayabileceği bir klasik. Kahramanın toplum adına işlediği bir cinayet ve akabinde yaşadığı vicdan azabı çevresinde ‘suç’ ve ‘ceza’ kavramları üzerinden insanoğlunun toplumsal, ahlakî ve dinî değerleri sorgulanıyor. “Yoksulluktan öğrenimine devam edemeyen üniversite öğrencisi Raskolnikov, toplumun yararı için kuralların ve kanunların yok sayılabileceği düşüncesiyle, toplum içinde bir parazit, bir ‘bit’ olarak saydığı tefeci kadını öldürür. Toplumu bir parazitten kurtarmak adına böyle bir olaya cesaret ettiğine kendisini inandırmaya çalışsa da vicdanının rahatsız edici sesinden bir türlü kurtulmaz. Bu cinayet ve kahramanın yaşadığı vicdan azabı çevresinde ‘suç’ ve ‘ceza’ kavramları derinlemesine tartışıldığı bu romanda; Raskolnikov’un ikilemleri ve iç çatışmalarından yola çıkarak insanoğlunun toplumsal, ahlaki değerleri de sorgulanır. Aynı sorgulamayı kendi içerisinde de farkında olmadan yapmaya başlayan okur, Raskolnikov üzerinden yaşamını, düşüncelerini ve sahip olduğu değerleri irdelemeye başlar…”
120.00 ₺ -
Son Mutluluk
Göçebe, üç bölümlük büyük romana yazarın verdiği genel isimdir. Sonbahar Yıldızları Altında 1906’da, Hüzünlü Havalar 1909’da, Son Mutluluk 1912’de yazıldı. Hamsun’un asıl adı olan Knud Pedersen’in ağzından anlatılır olaylar. Artık büyük şehirlerden bezmiş; iç sıkıntılarını kırlarda, ormanlarda, şehirden uzak yerlerde dağıtmaya çalışan, kayıp gençliği peşinde avare, orta yaşlı bir hülya adamıdır kahraman. Şehir gürültüsü ve uygarlığından kaçarak tabiatın bağrında, yıldızlın altında ruhuna sükûn ve şifa arayan, kanının çağıltısını kırların soluğunda yatıştırmak isteyen, şair ruhlu birisi…
7.50 ₺ -
Siyah Lale
Üç Silahşörler ve Monte Kristo Kontu’nun yazarından yeni bir roman. Şövalyeler, kılıç, kalkan ve kahramanlık öyküleri seven gençlerin ellerinden bırakamayacakları bir dünya klasiği. Harlem Çiçekçilik Cemiyeti kusursuz bir siyah lale yetiştirene büyük bir ödül vaat eder. Bu o ana kadar görülmemiş bir şeydir ve herkesin ilgisini çeker. Siyah laleyle ilgilenenlerden birisi de Cornelius Van Baerle’dir. Uzun süren çalışmalardan sonra üç tane siyah lale soğanı yetiştirmeyi başarır. Ama kıskanç komşusu Isaac Boxtel bütün bu olanlardan haberdardır. Siyah laleyi ve dolayısıyla ödülü elde etmek için Van Baaerle’yi işlemediği bir suçla itham ederek ihbar eder. Van Baerle tutuklanır ve hapsedilir. Hapishanede tanıştığı gardiyanın kızına yani Rosa’ya âşık olur. Onun yardımıyla siyah laleyi yetiştirirler ve Boxtel’in bütün çabalarına rağmen ödülün sahibi olurlar. Bütün bunlar olurken Van Baerle’nin suçsuzluğu anlaşılır ve Van Baerle de özgürlüğüne kavuşur ve Rosa’yla evlenerek mutlu bir yuva kurarlar.
7.64 ₺