-
Sürgündeki Hanedan Osmanlı Ailesinin Çileli Asrı
“Bir gece çamaşırlarımızı dahi alamadan bu memleketten nasıl kovulduğumuzu düşündükçe fena olurum. İnsan hizmetçisini bile kovarken eşyalarını almasına müsaade eder. 600 senelik bir ailenin bu memlekette hiç mi hakkı yoktu? Osmanlı hânedanına mensup kızlar ve kadınlar, atıldıkları Avrupa memleketlerinin kendilerine yabancı olan şehirlerinde açlıktan kıvrandılar, süründüler; fakat namuslarından asla fedakârlık etmediler.” Şehzâde Selim Efendi’nin kızı Emine Nemîka Sultan 3 Mart 1924 itibarıyla Türk-İslâm tarihinde yeni bir sayfa açıldı. Müslümanların en eski müessesesi olan halifelik kaldırıldı; ayrıca tarihin en uzun ömürlü hânedanlarından Osmanlı ailesinin takriben 200 ferdi, vatandaşlıktan çıkarılarak vatan toprakları dışına sürüldü. Bu, yaşlısından beşikteki bebeğe kadar hepsi için sıkıntılı bir hayatın başlangıcı oldu. Hemen hepsi sürgünde vatansız, pasaportsuz olarak yaşadı. Bankalarda paraları, yanlarında nakitleri ve yurt dışında akrabaları olmayan bu insanları çoğu tarifsiz acılar çekti. İlaç parası bulamadığı için dilenenler; konu komşunun getirdiği bir tas çorba ile yaşayanlar; açlıktan ölenler; sefalet sebebiyle intihar edenler; aklını kaçıranlar; kimsesizler mezarlığına gömülenler oldu. Ama her zaman asalet ve şereflerine uygun yaşamaya çalıştılar. Tarihin en eski hânedanlarından Osmanlı ailesi, siyaset sahnesinden böylece çekilmiş oldu. 1952 yılında hânedanın hanımlarına, 1974 yılında da erkeklerine memlekete dönme izni verildi. Ancak iyi-kötü yurt dışında bir hayat kuran insanların, çoğunun geri dönme imkân ve ihtimali kalmadıktan sonra… Osmanlı Tarihi’ne dair yazdığı yazılar ve yaptığı televizyon programlarıyla tanınan hukuk tarihçisi Ekrem Buğra Ekinci Sürgündeki Hânedan kitabıyla Osmanlı İmparatorluğu’nun son vârisleri hakkında literatürde benzeri bulunmayan bir monografi hazırladı. Hânedanın tüm üylerinin sürgünde neler yaşadığını kendi anlatımlarıyla dinlemeye hazır mısınız?
365.00 ₺ -
Cemal Paşanın Son Günleri
Yakın tarihimize siyasî ve askerî kimlikleriyle damga vurmuş ve bir dönem Osmanlı Devletinin kaderini belirlemede önemli mevkilere gelmiş İttihat ve Terakkinin üç önemli erkânı olan Enver-Talat ve Cemal Paşaların ölümleri, aradan uzun bir zaman geçmesine rağmen, sıcak bir gündem olarak tazeliğini korumaktadır. Ölümleri de yaşamları kadar sisli, ilginç ve talihsiz olan bu üç şahsiyet içinde, içindeki komplo öğelerinin fazlalığı dolayısıyla en muamma olanı Cemal Paşanın öldürülmesidir. Hayatı, kişiliği, kritik görevleri ile araştırmalara konu olan Cemal Paşanın aradan nerdeyse bir asır geçmesine rağmen, hâlâ bir muamma halinde çözülemeyen ve tartışılan ölümünü anlatan en önemli ve en çok faydalanılan kaynak Feridun Kandemirin Cemal Paşanın Son Günleri başlıklı tefrikasıdır. Bu kitaptaki bilgiler ve fotoğraflar, Cemal Paşa ve ailesinin hayatına dair önemli bir kaynak niteliğindedir.
70.00 ₺ -
Osmanlıda Hoşgörü
"Güzel gören güzel düşünür Güzel düşünen hayatından lezzet alır." Hoşgörü sağlıklı insan davranışıdır. Bakışı güzel, niyeti hayırlı ve işleri faydalı olanların özelliklerindendir. Her olumlu davranışların başında hoşgörü olduğu gibi bütün olumsuz davranışlarında da hoşgörü eksikliği olduğu görülmektedir.
70.00 ₺ -
Cumhuriyet Efsaneleri
"Türkiye'de 1923 yılından itibaren yürürlüğe konulan programın adını koyuyorum: Osmanlısızlaştırmak. Elinizdeki kitap, ülkemizde 1918-23 yıllarında ama daha kesin olarak 1924'ten sonra adım adım sahneye konulan bu Osmanlısızlaştırma politikasının tersine çevrilmesini, yani Yeniden Osmanlılaştırma yöneliminin altını çizilmesini ama en önemlisi de aslında birer barbarlık ürünü olan bin yıllık alfabenin unutturulması veya sanat eserlerinin kazınıp yıkılması gibi eylemlerin nasıl da el çabukluğu marifetle başarıymış gibi sunulabildiğini tespit etmeği amaçlıyor." -Mustafa Armağan- 1918 Osmanlı Devleti'nin yenildiği yıldır. Gerçi Alman İmparatorluğu, Avusturya-Macaristan çifte tacı ve Bulgaristan da bizimle beraber yenilmişti ama hiçbirinin anavatan toprakları işgal edilmemiş, yalnızca -Weimar'da olduğu gibi- ağır ekonomik ve askerî yaptırımlarla cezalandırılmışlardı. Yalnızca Osmanlı Devleti'nin anavatan toprakları ve başkenti işgal edilmiş ve yönetim merkezi İstanbul ele geçirilmişti. Neden? 1918'in bu manzarası ne kadar hazin ise sonrasındaki siyasi ve askerî gelişmeler de o kadar hazindi. Osmanlı Devleti'ni tarihe postalamak ve bir daha bu topraklarda böyle tehlikeli bir oluşuma meydan vermemek için onu barışa zorlayacak bir Yunan savaşı planlandı ama bütün tehditlere rağmen Sevr'i Osmanlı Sultanı Vahdettin'e imzalatmak mümkün olmadı. Barışa yanaşmamasının cezasını da anlaşmayı başka bir kadroyla yaparak kendisini devre dışı bırakarak verdiler zaten; sonra da yurt dışına kaçırarak… Neden? Böylece Sultan'sız ve devletsiz kalan millet bu defa Ankara hükümetiyle bir devlet olabilmek için Lozan kapılarında İtilaf devletlerinin merhametine muhtaç hâle gelecek, uluslararası camiada tanınması karşılığında feragat, rıza ve tavizler istenecek ve Lozan'da bunlar fazlasıyla verildikten sonra başka sözler de istenecekti. Bir daha bu topraklarda Osmanlı'nın lafı geçmeyecek, Hilafet'inden Medeni Kanun'una, Ayasofya'sından alfabesine, kılık kıyafetinden laikliğine kadar garanti kapsamına giren temel hususlarda mutabık kalındıktan sonra Cumhuriyet'in ilanına izin verilecekti. Neden? Mustafa Armağan'dan sıkı bir yakın tarih hesaplaşması daha: Cumhuriyet Efsaneleri. (Tanıtım Bülteninden)
109.50 ₺ -
Osmanlının Çöküşü
Kimi "Hasta Adam" dedi... Kimi kendi menfaati uğruna hastayı iyileştirmeye kalkıştı... İsyanlar, darbeler, Jön Türkler, İttihat ve Terakki, Balkan Harbi derken, Osmanlılar, ellerinde kalan son toprak parçasını kurtarma derdine düştüler. Ancak bilanço ağır oldu. İmparatorluk, pek çok parçasını geride bırakırken bambaşka bir hâle dönüştü. Türkiye Cumhuriyeti, kalan topraklarda, dokuz asırlık bir imparatorluğun üzerinde kuruldu. Bütün bu olup bitenlerin ardında yatan gerçekler neydi? Sultan Abdülhamid nasıl tahttan indirildi? Osmanlı hanedanının başına neler geldi? İttihatçılar kahraman mıydı, hain miydi? Çanakkale geçilseydi neler yaşanırdı? İzmir'i kim ateşe verdi? Son padişah tahtını nasıl kaybetti? Halifeliğin kaldırılmasının perde arkası neydi? İnkılâplara halkın reaksiyonu ne oldu? Yeni devir, hayatımızda neleri değiştirdi? Ayasofya neden kapatıldı? İmparatorluğun dağılan tespih taneleri nereye saçıldı? Bilinen tarihî hâdiselerin bilinmeyen arka planına temas eden Prof. Dr. Ekrem Buğra Ekinci'nin kalemiyle Osmanlı İmparatorluğu'nun son günlerinden yola çıkarak Cumhuriyet'i anlayacak ve ardından yaşananlara dair pek çok tartışmanın cevabını bulacaksınız: Osmanlı'nın Çöküşü / İmparatorluk İttihatçıların Elinde. (Tanıtım Bülteninden)
292.00 ₺ -
Ama Hangi Osmanlı
Dünyayı hâkimiyeti altına alan güçlü bir imparatorluk olarak da anlatıldı, iktidar hırsının yuvası olarak da… Padişahların gücüne ve gaza inancına methiyeler dizilirken, diğer taraftan da taht kavgalarının ve kardeş katlinin zalimliği dilden dile dolaştı. At üstünde seferden sefere geçen bir zaferler tarihi de resmedildi, harem ve saraydan dışarı çıkılmayan bir imparatorluk hayatı da… Kanunlarıyla dünyaya örnek olduğu yazılırken, kanunsuzlukları da gerileyişine sebep olarak gösterildi. Medrese ve vakıflarıyla köklü bir imparatorluk olduğu da anlatıldı, hâkim güçlerin arasında kapana kısıldığı da… Peki ama Osmanlı bu anlatılanlardan hangisiydi? Tarih sahnesinden elini eteğini çoktan çekmiş bir imparatorluk olmasına rağmen hâlâ pek çok araştırmaya, tartışmaya, polemiğe, dizilere, kitaplara taşınan Osmanlılar kimdi? Osmanlı ne kadar doğru anlatıldı? Kanunları, haremi, kardeş katli meselesi ve dahası… Prof. Dr. Ekrem Buğra Ekinci’nin kaleminden Osmanlı dünyası, padişahları, kültür hayatı ve bir imparatorluğun insana bakışı… Ama Hangi Osmanlı’da Osmanlı’ya dair gündemde ve akıllarda kalan pek çok sorunun, tartışmanın cevabını bulacaksınız… “PEKİ SİZ OSMANLI’YI NASIL BİLİRSİNİZ?”
328.50 ₺ -
Osmanlı ve Modernleşme
“Çeşme yenilgisinin (1770) sonucu olarak Osmanlı denizciliğinin modernleşmesinde Osmanlıların çağdaşı devletlerin teknolojisini adapte etmedeki başarısının, devrin önemli denizci devletlerinin en iyi oldukları alanlar üzerinden yapılması, tercihlerin tesadüfî olmadığını göstermektedir. Tuncay Zorlu’nun kitabı bütün bu konuları aydınlatacak bilgi birikimini ve değerlendirmeleri sunmaktadır.” İDRİS BOSTAN “18. asırdaki ordu modernleşmesi önemli ölçüde bilgimizin dışındadır. Osmanlı tarihindeki büyük bir boşluğu dolduran, III. Selim devrini ele alan Doç. Dr. Tuncay Zorlu’nun eseri bahriyedeki teknik yenilenmeyi içeriyor. Osmanlı modernleşmesi ve mühendisliği açısından önemli bir katkıdır. Bu gibi çalışmalar Osmanlı Denizcilik Tarihi hakkındaki önyargıları ve yavan değerlendirmeleri süratle değiştirecektir.” İLBER ORTAYLI Osmanlı deniz gücü, birtakım önyargı ve taraflı yaklaşımların çevrelediği bir alan olarak karşımıza çıkıyor. Bilinen en yaygın yaklaşım şüphesiz Osmanlı deniz gücünün varlığını Piri Reis ile Barbaros arasındaki kısa bir süreyle sınırlandırandı. Osmanlı deniz gücünü sadece deniz savaşlarıyla ilişkilendirerek deniz ticaretinden hiç bahsetmeyen bir başka önyargılı yaklaşım da mevcuttu. Osmanlıların hiçbir zaman bir deniz gücü oluşturabilecek teknolojiyi geliştiremedikleri ya da birtakım dinî-ideolojik sebeplerden dolayı adapte edemedikleri düşüncesi de önyargılar zincirinin son halkasını oluşturuyordu. Peki tüm bu yaklaşımlar ne kadar doğruydu, eksiklikleri ve başarılı yönleriyle Osmanlılar denizlerde hangi ufuklara doğru yelken açmıştı? III. Selim dönemiyle beraber iyice değişim ve gelişim gösteren Donanma-yı Hümâyûn nasıl dönemin başlıca büyük deniz güçlerinden biri hâline gelmişti? Dönemin söz konusu yenilikçi yönünü ele alan Osmanlı ve Modernleşme/III. Selim Dönemi Osmanlı Denizciliği, Osmanlı donanmasının III. Selim dönemi sonlarına doğru nasıl Avrupa’nın en güçlü donanmalarından biri hâline geldiğini ortaya koyuyor. Doç. Dr. Tuncay Zorlu’nun kalemi, Prof. Dr. İdris Bostan’ın önsözüyle işte Osmanlı deniz gücünün perde arkası…
277.40 ₺ -
Yakın Tarihin Gerçekleri
"Trablusgarp Savaşı'nda Türk komutanlar etrafı şaşırtacak derecede etkin örgütçü, eğitimci ve her şart altında savaşçı olduklarını gösterdiler." "Balkan Savaşları'ndaki yenilgi; İngiltere ve Fransa’da Türk savaş gücü hakkında yanlış değerlendirmelere neden oldu. Bu yanılgıya Türkleri iyi tanıyan Almanya ve Avusturya kurmayları düşmedi." "I. Dünya Savaşı'ndan sonra Türk toplumu kaosu ve yeni bir dünya savaşını değil, Milli Mücadele'yi tercih etmiştir." "Osmanlı İmparatorluğu, milliyetçi akımlar sayesinde dağılan tek imparatorluk değildi; fakat ne Rusya, ne de Avusturya-Macaristan’da ulusalcı akımlar bu derecede aktif ve silahlı eyleme dönüşmüştü." "İttihatçılar milliyetperver ve büyük ideallere sahiplerdi ama kendilerini değerlendiremeyen bir ekip olmaları onları başarısızlığa sürükledi." "Tarih okumayan ve bilmeyen adam kendine göre bir sınır çiziyor. Mesela kolaylıkla 'Osmanlı’nın bizimle ne alakası var?' diyor. Bu çok vahim bir durum!" "1918 yılında, mütarekenin en hazin vaktinde, millet her yerde direniyordu. Ama bu direnişlerin arasında koordinasyon yoktu. O eşgüdümü hangi politik deha sağlayacaktı? Ancak arkasında askerî bir başarı ve müspet intibaları olan bir komutan… Mustafa Kemal Atatürk..." "1967’de bindiğimiz trendeki ihtiyar Araplar ‘Ah nerede o Osmanlı!’ diye yakınıyorlardı. Cevabı düşündürücüdür. Acaba o Osmanlı’yı kim kovaladı, bizimle beraber mi kovalandı; bilemiyoruz." Türkiye'nin önde gelen tarihçilerinden İlber Ortaylı okurlarıyla yakın tarihin tartışmalı konularını ele alıyor: Balkanlarda İsyanlar, İttihat ve Terakki Partisi, Son Padişah Vahideddin ve Osmanlı'nın Son Günleri, Mustafa Kemal Atatürk ve Cumhuriyet'in ilk Dev Atılımları, Anayasalar, Seçimler, Tek Parti Devri ve İkinci Dünya Yılları… Ortadoğu'nun Tarihi, Krallıkların Yükselişi ve Çöküşü, Baskıcı Liderler ve Oğulları, Kanayan Yara Filistin'in Geçmişi ve Geleceğine Dair Yorumlar... İstanbul'un Tarihi ve Kimliği, Sahipsiz İstanbul, Kültürel Mirasların Geleceği... YAKIN TARİHİN GERÇEKLERİ, 19 ve 20. yüzyıla dair tartışılan, gündemden düşmeyen konulara dair İlber Ortaylı'nın görüşlerini merak edenler için mutlaka okunması gereken bir kitap...
21.90 ₺ -
İncir Çekirdeği
“Güzel sana ne yakışır İstanbul, güzel İstanbul… Dün gece mensubun olmakla yine ne kadar bahtiyar idim. Misafirlerine hoş geldiniz diyen bu güler yüzün sahibini ilk kez Ata Eğitim’deki odasında tanımak şerefine erişmiştim. Kırım’ı, Bahçesaray’ı, Paris akşamlarını ne bilirdik o zamanlar. Nil’den Tuna’ya yaptığı yolculukları, hem yediğini içtiğini hem gezdiğini gördüğünü, velhasıl ecdad yadigârını anlatıyordu, en çok da seni anlatıyordu. Çok kısa sürede anlamıştık ki İstanbul, senin olmazsa olmazların vardı ama hocamızın olmazsa olmazı da sendin.” Haluk Dursun’un öğrencisinden gelen bir mektup Bir İstanbul âşığıyla, tüm detaylarıyla bir kültür tarihi yolculuğuna çıkmaya var mısınız? Küçüklüğünden beri okumaya, dinlemeye, sormaya, yazmaya doyamayan bir yazar, size defterlerini açıyor: “Haluk’un Defterleri.” Kimi Hereke Defteri, kimi İstanbul Defteri, kimi Anadolu Defteri, kimi Osmanlı Defteri, Avrupa Defteri, Orta Asya Defteri… Sırada ise Hereke Defteri var. Haluk’un Hereke Defteri’nde eski hatıralar, eski hayatlar var, tabiat var ama en çok o günlere, o insanlara hasret var… Hereke’den çıkılan yolculuğun sonunda varılan İstanbul saraylarının hoş sadası var. Yeme içme alışkanlıklarından memleketin olmazsa olmazlarına, tabiattan şehrin kuytu köşelerine, geçmişten günümüze, ağaçtan böceğe kültürü kültür yapan pek çok detayla işte bizim tarihimiz... Hazanı ayrı, yazı ayrı tatta; İstanbul’dan Hereke’ye, Hereke’den bir köye, köyden köyün gençlerine, gencinden yaşlısına, bitkisinden bayıra çayıra kadar uzanan bir geniş kültür coğrafyası… Yaklaşık 5 senedir sessizliğini koruyan Topkapı Sarayı Müzesi Başkanı Prof. Dr. Haluk Dursun, bu kitabıyla Hereke’den yola çıkarak İstanbul’u ve kültürümüzü yine aşkla anlatıyor. Onunla İstanbul’un nadide köşelerinde bir gezintiye çıkmaya, dalından bir meyveyi koparıp tadına varmaya, konuşmayan eşyaları dillendirmeye, çarşı pazar dolaşmaya, geçmişe dönüp şöyle bir bakmaya ne dersiniz? İncir Çekirdeği: İncir çekirdeğini doldurmaya talip küçük ayrıntılarla hayat dersi çıkarmak isteyenlerin kitabı…
19.35 ₺ -
Yahudi Soykırımı Ve Türkiye
“Türkiye, 1933’ten başlayıp II. Dünya Savaşı’nın sonuna kadar sürecek olan dönemde, Nazilerin tepkilerinden daha büyük tepkilerle karşılaşmadığı gibi, Nazilerin Avrupa Yahudilerine karşı giriştiği zulümlere karşı gösterdiği davranıştan daha asil bir davranış göstermemiştir.” Stanford J. Shaw Bir milyon üzerinde Yahudi çocuk, aşağı yukarı iki milyon Yahudi kadın ve pek çok Yahudi erkek… Üstelik sadece Yahudiler de değil, soy ağaçlarında Yahudi kişilere rastlanan herkes… Toplatılmak, hapsolmak ve gaz odalarında öldürülmek üzerine kurulu bir alınyazısını paylaşacaktı. 20. yüzyılın başlarıydı. Nazi Almanya’sı bir ütopyanın gerçekleşeceği hissinin peşine düştü. Şüphesiz Almanlar bu başarıya imza atacak tek ırk olmalıydı. Sonrasında yaşananlarsa malûm: Yahudilerin sivil haklarını elinden alan birçok yasa, II. Dünya Savaşı, toplama kampları ve 6 milyonun üzerinde ölü… Dünya çalkalanıyordu, peki Türkiye’de durumlar nasıldı? II. Dünya Savaşı’nda geri planda kalmayı tercih eden Türkiye, dünyanın izlediği bu zulme ne tepki vermişti? İddia edildiği gibi olaylara sırtını mı dönmüştü? Savaşa girmemek adına yürütülen dış politika ve dış güçlerin kıskacında yurt içi ve dışındaki Yahudilere uzatılan yardım eli… 1930’larda, Nazi zulmünden kaçan ve Türkiye Cumhuriyeti’nde yeni bir hayata başlayan yüzlerce profesör, öğretmen, doktor, avukat, sanatkâr ve laborant ile binlerce az veya çok tanınmış kişinin hikâyesi… Senelerdir Osmanlı ve Türk tarihi üzerine çalışmalar yapan ABD’li ünlü tarihçi Stanford J. Shaw’un kalemi, Prof. Dr. Fahri Armaoğlu ve Kutluk Armaoğlu’nun değerli çevirisiyle, arşivler, mülakatlar ve gazetelerin ışığında Yahudi Soykırımı: YAHUDİ SOYKIRIMI VE TÜRKİYE.
87.60 ₺ -
OSMANLI NIN BÜYÜME SIRLARI
Tarihteki insanımız insana saygılıydı, çünkü insan olmanın ne anlama geldiğini biliyordu. Birbirimizin hakkını-hukukunu bu anlayış içinde gözetiyor, bizimle aynı dini, aynı inancı, aynı milliyeti, aynı siyaseti, aynı kıyafeti paylaşmayanlara karşı, yine bu anlayış içinde müsamahakâr olabiliyorduk. Çünkü kul olduğumuzu biliyorduk. Bizi efendilik makamına yücelten işte bu kulluk şuuruydu. Osmanlı'yı yönetenler de aynı şuurun insanlarıydılar. Yanlarında, her türlü yanlıştan onları ikazlarıyla koruyan hocaları vardı. Allah'ın (cc) hükmünü dümdüz anlatır, sözlerini asla sakınmazlardı. Ruh olgunluğuna böyle ulaştılar... Bu sayede devletlerini hukuk devleti kavramıyla tanıştırdılar. Fatih Sultan Mehmet'in, Vezir-i Âzam (Başbakan) Mahmud Paşa'ya şikâyeti meşhurdur: "Bu Pire (Ak Şemsüddin’e) hürmetim ihtiyarsızdır. Yanında heyecanlanırım, ellerim titrer." Padişahlar hocalarına böyle derin bir saygı, ince bir endişeyle bağlıydı. Tarihimiz baştan sona insanlık örnekleriyle doludur... Bu konuda zaman zaman o kadar ileri gidilmiştir ki, Osmanlı mülkünü gezmeye gelen Avrupalı gezginlerin dudakları uçuklamış, "Bu kadar da olmaz!" demek zorunda kalmışlardır. Elinizdeki kitap; Osmanlı'daki bu dudak uçuklatacak yetişme tarzını anlatmaktadır.
14.00 ₺ -
Tarihimizin Gizli Odaları
Sultan Vahideddin ve Enver Paşa gerçekten hain miydiler? Gençliğini savaş meydanlarında tüketen, birkaç kez yaralanan ve İstiklâl Savaşımızın başlarında çıkan isyanları bastırıp büyük hizmetler yapan Çerkez Edhem Bey, uğruna hayatını hiçe saydığı ülkesinden neden kaçmak zorunda kaldı? Birinci İnönü Savaşı gerçekten oldu mu? Osmanlı başkentini işgal eden İngilizler, neden işgali Anadolu'ya yaymadılar? Neden hiçbir cephede onlarla savaşmadık? Savaşmadığımız, yenmediğimiz hâlde niçin çekip gittiler? Giderken ne götürdüler? Lozan'daki masaya, savaşı kazanmış bir devlet olarak mı oturduk, yoksa kaybetmiş bir devlet olarak mı? Kazanmış bir devlet olarak oturduysak neden Misak-ı Milli sınırlarına dahi sahip çıkamadık? Adaları, Kıbrıs'ı, Musul'u, Kerkük'ü, Batı Trakya'yı neden terk ettik? Neden Yunanistan'dan savaş tazminatı istemedik? Günümüzü kasıp kavuran cuntalar, tarihimizin bir mirası mıdır? Latife Hanım'ın yasaklanmış anılarında neler yazıyor? Trabzon Meb'usu Ali Şükrü Bey'le Topal Osman'ın katli... Ezanın Arapça okunması neden yasaklandı? Neler yaşandı? Ezanın aslına geri iadesi nasıl oldu? Osmanlı Devleti'nin yapısı, Osmanlı insanının duruşu, örnek alabileceğimiz özellikleri...Daha pek çok konu, pek çok soru...
203.00 ₺ -
Yalnız Hünkar Abdülhamid
Dünya emperyalizminin vahşi oyuncularını tam 33 yıl siyaset masasında kukla misali gayet maharetle oynattı. Sultan Abdülhamid. O günlerde bileğini büküp, emelleri için kullanamayan iç ve dış muhalefet, "Kızıl Sultan" diye yaftalamıştı. Uzunca bir zaman biz de inandık bu yalana! Ancak "keser döndü sap döndü" hesabı; belgeler ortaya çıkınca uyandık. Ve şimdi; İçimizdekiler, Yalnız Hünkâr 2. Abdülhamid'e "Ulu Hakan" diye iltifat edip hatta ona Velilik mertebesini münasip görürken, yabancılar; İngiliz Kraliçesi Victoria ve Alman Kayzer'in onun hakkındaki görüşlerine ulaşınca, hakikati görüp iltifat yarışına giriştiler Öyle ki;; Ünlü yazar Joan Haslip, hayranlığın dozunu kaçırıp "Tanrı'nın Gölgesi" ismiyle onun adına kitap bile yazdı Elinizdeki eser; Yalnız Hünkar Sultan 2. Abdülhamid'in hamaset ve yalandan arınmış, şehzadelik ve padişahlık dönemini kapsayan bilgi dolu bir hayat romanıdır. Bu kitapta yazılan her şey birebir yaşandığı gibi tamamen belgesel, çekici ve kurgusu da ÖZELDİR.
231.00 ₺ -
Tarihi Değiştiren Liderler
Sezar: Roma’yı İmparatorluk yaptı, Konstantin: Hıristiyanlığın önünü açtı, Fatih: Konstantinopol’ü aldı, Kanuni: Avrupa kapılarına dayandı, Şarlken: dünyanın diğer yarısına da göz dikti, VIII. Henry: Papaya kızdı, İngiltere’yi Protestan yaptı, I. Elizabeth: İspanyolları denize gömdü, Napolyon: Avrupa Fransa’nın olsun dedi, Washington: ABD’yi kurdu, Atatürk: Osmanlı’dan Türkiye çıkardı, Hitler: Dünyayı değiştirdi, Mao: Çin’i kızıla boyadı, Truman: Atom çağını başlattı, Stalin: Korku imparatorluğu kurdu, Hirohito: Japonya’yı hem yıktı hem yaptı, Nasır: Arapları ayağa kaldırdı, JFK: İnsanoğlunu Ay’a çıkardı, Martin Luther King: Bir hayal kurdu, Arafat: Filistin bizim dedi, De Gaulle: Fransa’yı nükleer güç yaptı, Gorbaçov: Soğuk Savaşı bitirdi. Ve daha niceleri… KARARLAR VERDİLER, TARİHİ DEĞİŞTİRDİLER…
255.50 ₺ -
Paşaların Hesaplaşması
Demokratikleşme yolunda ilerleyen Türkiye’de askerî vesayet-sivil vesayet tartışmaları alevlenirken, nedense tarihimiz üzerindeki vesayet yeterince ciddiye alınmıyor. Oysa resmi ideoloji asıl rengini tarihi biçimlendirmekteki becerisinde gösteriyor. Tarihi tek bir anlatı çerçevesinde sunmak ve ona alternatif getirmeye çalışanları ‘hain’, ‘satılmış’ ve ‘işbirlikçi’ olarak suçlamak eski bir alışkanlığımız. Mustafa Armağan Paşaların Hesaplaşması’nda demokrasimizin gelişmesinin önündeki en önemli engellerden birinin vesayetçi tarih olduğunu söylüyor ve bundan nasıl kurtulabileceğimizin örneklerini ortaya koyuyor. İsmet Paşa’nın nasıl kahraman yapıldığından başlayarak Kâzım Karabekir, Fevzi Çakmak, Refet Bele, Rauf Orbay, Ali Fuat Cebesoy gibi Milli Mücadele’nin önde gelen isimlerin sonradan nasıl unutturulduğuna ve Çerkez Ethem’in neden hain ilan edildiğine kadar pek çok ilginç ayrıntıyı bulabileceğiniz Paşaların Hesaplaşması, yakın tarihin yeni bir gözle okunması için kolay bulunamayacak bir rehber niteliğinde. Darbeler tarihi ve Menderes’in dramı, ezanın yeniden Arapça okunması sürecinde yaşananlar, Kürt açılımı sürecinde Kürtlerin tarihine yeniden bakma gereği, Atatürk’ün Kürtlerle ilgili 1919’daki sözlerinin nasıl sansürlendiği, Dersim isyanının bilinmeyen yönleri, Mondros, Sevr ve Lozan’ın arka planları, ilk Meclise asılan Sancağ-ı Şerif fotoğrafının neyi anlattığı, İlk Kurşun ve Hasan Tahsin efsanesi, Kudüs, Filistin ve Gazze’nin nasıl kaybedildiğine ilişkin yeni bilgiler Paşaların Hesaplaşması’nda ele alınan konulardan bazıları.
11.83 ₺ -
Fetih ve Fatih
Şimdiye kadar İstanbul’un fethi hakkında çok şeyler yazılıp çizildi, Fatih Sultan Mehmed ve fütuhatı hakkında da. Ancak şimşekleri dahi kıskandıracak denli hızlı yaşanan bu dönemde neler olup bittiğini fethi ve Fatih’i merkeze oturtarak ele alan çalışmaya rastlamak kolay değil. Elinizdeki derleme, fetih ve Fatih döneminin İstanbulu’ndan eğitimine, toplumsal hayatından bilimsel faaliyetlerine, hukukundan sanat ve edebiyatına, kuşatmalarından fetih kronolojisine kadar uzanan renkli boyutlarını önünüze sermeyi amaçlıyor. İşte Ekmeleddin İhsanoğlu’ndan Semavi Eyice’ye, Halil İnalcık’tan Yusuf Halaçoğlu’ya, Nevra Necipoğlu’ndan Necdet Öztürk’e, Ahmet Şimşirgil’den Oktay Aslanapa’ya, Selçuk Mülayim’den İskender Pala’ya, Abdülkadir Özcan’dan Gönül Tekin’e, Aykut Kazancıgil’den Cahit Baltacı’ya kadar alanının uzmanlarından tarihimize damgasını vurmuş bir devrin ışıltılı portresi… Fatih Sultan Mehmed kimdi? Fetih öncesi ve sonrasında nasıl bir İstanbul manzarası vardı? Fatih döneminde yürütülen kanunlaştırma hareketleri ve kültür-sanat çalışmaları hangi açılımlara sahne olmuştu? Bir taraftan bir büyük devlet fikrini gerçekleştirecek tedbirler alınırken, diğer taraftan cihanşümul hâkimiyet politikaları nasıl yürütülmüştü? Şair Fatih’in iç dünyası hangi derinliklere kök salmıştı? Kendisinden sonra 450 yıl devletin dayanacağı en önemli kurumlardan olacak medreseleri hangi sağlam temeller üzerine oturtmuştu? Osmanlı araştırmalarından tanıdığınız Mustafa Armağan’ın yayına hazırladığı Tüm Yönleriyle Fetih ve Fatih adlı kitapta, bu ve benzeri soruların cevapları yetkin tarihçiler ve uzmanların kalemlerinden istifadenize sunulurken, yarınki “Fatih”lerin yol haritası da çıkarılmış oluyor. Özenle ve dikkatle okuyacağınız, yıllar boyu başucunuzdan eksik etmeyeceğiniz bir eser…
15.88 ₺ -
Avrupa'nın Zihin Tarihi
Avrupa’nın Zihin Tarihi Hilmi Yavuz’un Mimar Sinan Üniversitesi'nin bütün bölümlerinde 25 yıl verdiği Uygarlık Tarihi dersinin sonucunda oluşmuş birikimin okurla buluşmasıdır. Batı Uygarlığının, dolayısıyla Avrupa Medeniyetinin tarihinin kronolojik veya deskriptif bir tarihi değil, uygarlık tarihinin öne çıkan ve insan topluluklarını ‘insani’ kılan kurumlarının teorik arkaplanını inşa etmenin, analitik tarihidir. Kronoloji üzerinden değil, kavramlar üzerinden ilerlemektedir. İlk bölümde kültür, doğa, din, büyü, bilim gibi kavramları uygarlık tarihinin dönemselleştirmesi problematiği üzerinden okurken; ikinci bölümde Avrupa medeniyetinin inşasını oluşturan üç temel kavram olan Antik Yunan, Roma Kültürü ve Hristiyanlık’ın felsefi izlerini sürüyor. Bunun yanırıra Rönesans, Bilim Devrimi, Feodal Toplum ve Ortaçağ’ın Avrupa’nın zihin tarihini nasıl dönüştürdüklerini de tartışarak Avrupa’ya ait kavramların Osmanlı Türk modernleşmesinde nasıl alımlandığını ve Türk modernleşmesinin çizgisini nasıl etkilediğini de ortaya koyuyor. Avrupa’nın Zihin Tarihi, tarihi kavramlar üzerinden okuma olarak özetlenebilecek olan yöntemiyle Türkiye’de bu alanda yapılmış ilk ve tek çalışmadır.
14.60 ₺ -
Gazi Padişahlar İmparatorluğun Kurucuları
Osman Gazi, Orhan Gazi, Murad Hüdavendigâr, Yıldırım Bayezid, Çelebi Mehmed, Murad Gazi, Fatih Sultan Mehmed, II. Bayezid… Beyliğin ve hanedanın kurucusu Osman Gazi’den itibaren Osmanlı Devleti’ni gücünün doruğunda olduğu 16. yüzyıla hazırlayan ilk sekiz padişah… Hepsi de imparatorluğun gücünün tescil edildiği savaşlarda bizzat bulunmuş gazi kurucular… “Adalet, insaf ve hoşgörü”nün sembolü olan bu padişahlar, devlete adını veren kurucu lider Osman Gazi’den başlayarak, beylikten imparatorluğa yükselişte ve ahenkli bir Osmanlı toplum yapısının kurulmasında önemli başarılara imza atmışlardır. Peki bu gazi padişahlar askerî başarıları veya başarısızlıkları dışında “insani” yönleriyle ne kadar tanınıyordu? Yönettikleri ülkeye ve topluma, fetihleri dışında, din, eğitim, ilim, kültür, sanat ve bayındırlık alanında yaptıkları kalıcı hizmetler nelerdi? Hangi padişah döneminde komşuluk ilişkilerine önem verilmiş, hangi dönemde kılık kıyafet ve mali alanda ilk düzenlemeler yapılmıştı? At sırtından indikten ve savaş elbiselerini üstlerinden çıkardıktan sonra, bu gazi padişahların, gündelik hayatlarında ne yaptıkları, nasıl bir hayat sürdükleri konusu Marmara Üniversitesi profesörlerinden Necdet Öztürk tarafından, 15. yüzyıl Osmanlı tarih yazarlarının kalemlerinden kesitlerle ilk defa bu eserde derli toplu bir şekilde anlatıldı; Gazi Padişahlar…
18.25 ₺ -
Gel Söyleşelim Cümle Geçen Demleri
“Kendimi hiçbir zaman bir röportaj yazarı olarak görmedim; ama işiniz gazetecilik ve dergicilikse, ses alma cihazınızı yanınızdan eksik etmeyeceksiniz. Esasen soru sormasını, yani röportaj yapmasını bilmeyen gazetecilik de yapamaz.” BeşirAyvazoğlu Kültür ve edebiyat dünyamızın usta kalemlerinden Beşir Ayvazoğlu, Gel Söyleşelim ismini uygun gördüğü röportaj kitabında, tarih, edebiyat, mimari, resim, klasik sanatlar ve kültür tarihi gibi alanlarda birbirinden kıymetli aydınlarla yaptığı söyleşileri bir araya getiriyor. Bir kısmı Osmanlı bakiyesi olan bu aydınların hiç bilinmeyen ve merak edilen dünyalarını gelecek nesillere aktararak geçmişle gelecek arasında bir köprü vazifesi üstleniyor. Nefis bir üslupla hazırlanan bu eser sayesinde Âsım Şakir Gören, Nuri Arlasez, Erol Akyavaş, M. Uğur Derman, Ekmeleddin İhsanoğlu, Sezer Tansuğ, Suphi Saatçi, Cemal Kafadar, Cengiz Aytmatov, Ahmet Güner Sayar, Bahtiyar Vahapzade, İnci Enginün, Zeynep Kerman, Çelik Gülersoy ve Erol Üyepazarcı’yı daha yakından tanıyacak, bugüne kadar hiçbir kitapta yer almamış bilgilere ulaşarak “Geçmiş zaman olur ki hayali cihan değer” mısraının anlamını yürekten hissedeceksiniz. Gel söyleşelim cümle geçen demleri cânâ Sami
13.52 ₺ -
Kızıl Pençe Karabekir'in Gözüyle Kuruluş Yılları
Kâzım Karabekir'in yazdıkları, resmi tarihin şekerlemelerine fazla alıştırılan okuru şoke ederken, aynı zamanda Ulrich Beck'in "düşmansız demokrasi" dediği bir akımın tarihimizdeki öncülüğünü yapıyor. Eser boyunca İstiklal Savaşı yıllarındaki Mustafa Kemal Paşa'ya duyduğu saygıyı sık sık vurgulayan Karabekir Paşa, onun 'asalaklar' dediği türedi bir grup tarafından kuşatıldığını ve en büyük hatasının bu gruba dayanarak iktidar sürme karşılığında milletten ve özgürlük mücadelesinden kopmak olduğunu cesaretle ileri sürüyor. Hem de bu cesareti bugün değil, Tek Parti yönetiminin doruk noktası sayılan 1933 yılındaki çıkışıyla göstermiş olan Karabekir Paşa, alttan alta Mustafa Kemal Paşa'nın çevresini saran ve ülkede terör estiren gizli bir örgütün deşifresini de yapıyor. KIZIL PENÇE adını verdiği bu gizli ve eli silahlı örgütün 1 numarası kimdi? Kimleri kullanırdı? Asker içinde uzantıları var mıydı? Adam vurmaktan kitap yakmaya, insanları ve ailelerini takip ve taciz etmeye kadar çeşitli kademelerde gerçekleşen ve resmi devletin yanı başına konumlanan bu paralel gizli devletin ipuçlarını Kâzım Karabekir'in emsalsiz analizlerinden öğreneceksiniz. Mustafa Armağan KIZIL PENÇE'de Kâzım Karabekir Paşa'nın yazmış olduğu 3 bağımsız metinden yeni bir metin kuruyor. Paşa'nın söylediklerini netleştiriyor, mesajını anlaşılır kılıyor. Böylece Karabekir'in, çeşitli kitaplarına dağılmış bulunan keskin eleştirel bakışını, tek bir kitabın çatısı altında olanca yoğunluğu ve çıplaklığıyla okurun önüne sunuyor. KIZIL PENÇE yakın tarihimizin kırılma dönemi olan 1922-1933 yıllarında yaşananları 'Kral Çıplak' sözüyle anlatılabilecek bir yalınlıkta ortaya koymayı başarıyor. Rahat üslubu ama sarsıcı tezleriyle KIZIL PENÇE'nin, yalan sisinin dağılmakta olduğu günümüzde tarihin normalleşmesi yolunda önemli bir adım olacağına inanıyoruz.
17.89 ₺ -
Osmanlı'da Strateji ve Askeri Güç
Oryantalist ve Avrupa merkezli görüşe göre gücünün doruğundaki Osmanlı İmparatorluğu, Avrupa üstünlüğü ve gelişen teknolojik gelişmeler karşısında kendini yenileyemeyip gerilemeye başladı. İleri sürülen tüm bu tezlere göre, Osmanlılar “muhafazakâr” oldukları için dünyada meydana gelen dönüşüm sürecine mesafeli kalmayı tercih ediyor, bu da “teknolojik gerilik” olarak tezahür ediyordu. Oysa Osmanlılar, Avrupa askerî teknolojisindeki gelişmeleri oldukça yakından takip etmiş, Avrupa ve Ortadoğulu rakipleri üzerinde üstünlük kurmuş ve kurdukları bu üstünlüğü asırlar boyu muhafaza etmeyi başarabilmişlerdir. Dahası, sahip olduğu ateşli silah üretim gücü İstanbul’a kendi kendine yetebilirlik noktasında uzun vadeli bir avantaj sağlamıştı. ABD’nin başkentinde bulunan ve ülkenin diplomat ve aydınlarının yetiştirilmesinde önemli payı olan Georgetown Üniversitesi’nde Osmanlı, Avrupa ve Ortadoğu tarihi dersleri veren Macar bir tarihçi dışarıdan bakarak Osmanlı stratejisi ve değişen askerî gücünü yazdı ve Oryantalist ve Avrupa merkezli tezlerin çoğunu çürüttü: Osmanlı’da Strateji ve Askerî Güç... Osmanlı, Habsburg ve Rus askerî gelişmeleri ve serhadları yanı sıra Osmanlı stratejisi, istihbaratı ve diplomasisi üzerine araştırmaları bulunan yazarın arşiv belgelerine dayanarak ortaya koyduğu bu çalışma, Osmanlı Devleti’ni Avrupa bağlamında ele alan ilk eser olması yönüyle dikkat çekiyor.
32.85 ₺ -
Fetih ve Kıyamet 1453
"Ya ben Şehri alırım ya da Şehir beni" FATİH SULTAN MEHMED 1453 yılına dönmeye, İstanbul'un Fethi'ne tanıklık etmeye hazır mısınız? Tarih alanında pek çok önemli çalışmaya imza atan Prof. Dr. Feridun M. Emecen’den İstanbul’un fethi üzerine muhteşem bir araştırma… Hem Doğu hem de Batı dünyası için büyük önem arz eden bir şehir İstanbul… Bir yanda köklü bir imparatorluk Bizans, diğer yanda da Doğu’nun yükselen gücü Osmanlılar ve küçük yaşta babası tarafından tahta çıkarılan ve katı bir siyasi mücadelenin içine itilen Fatih Sultan Mehmed... Bu beklenmeyen başarı, İstanbul’un fethi, bir bakıma Batı dünyasının siyasi ve askerî ilerlemesine Müslüman dünyasının bir cevabı niteliğindeydi. Bununla da bitmeyecekti; İslam dünyasının en güçlü temsilcisi olan Osmanlı Türklerine Orta Avrupa’ya kadar uzanacak yeni hedeflerinin kapıları da açılacaktı. Peki adı tarihte yer etmiş bu başarılı padişah Fatih Sultan Mehmed kimdi? Şahsi dünyası, kişisel görüşleri, 21 yaşında “Fatih” olmasını sağlayan etkenler nelerdi? İstanbul’u almak için kurduğu hayaller neydi, kuşatmaya hazırlık aşamalarında neler yaşanmış ve fetih nasıl gerçekleşmişti? Gemiler gerçekten de Haliç’ten bir gecede yürütülmüş müydü? Kuşatma boyunca yaşananları Doğu ve Batı dünyası nasıl yorumlamıştı? İstanbul’un fethinin kıyametle kurulan tarihsel bağlantısının ardında yatan sebepler nelerdi? Kıyamet beklentisi niçin İstanbul’un fethiyle özdeşleştirilmişti? Bu ve bu şanlı fetih üzerine merak edilen daha pek çok soru, ilk defa yayınlanan belgeler, özel savaş resimleri, haritalar ve akıcı bir üslupla Prof. Dr. Feridun M. Emecen tarafından araştırılıp yazıldı; Fetih ve Kıyamet / 1453…
94.90 ₺ -
Geçmiş Ayrıntıda Saklıdır
Yakın tarih denildiğinde adı ilk akla gelen târihçilerden CEMİL KOÇAK, "Geçmiş Ayrıntıda Saklıdır"da literatürde pek rastlanmayan, ama birbirinden değerli bilgiler içeren “eskimiş” anıları, günlükleri ve kitapları yeniden hayata döndürüyor. Eskimiş, solmuş, unutulmuş, köşede kalmış, zamânında dahi gözden kaçmış, bugün ise hatırlanması bile mümkün olmayan, dahası yayınlandığı sırada önemli bulunmuşsa da artık terk edilmiş, bâzıları tanınmamış, bâzıları zor hatırlanabilir kitaplar, günlükler, gazete tefrikası olup orada kalmış, dergi koleksiyonlarında saklanmış anılar, kısaca kaybolmuş seslerin yeniden duyulabilmesini sağlıyor. Tüm bunları büyük bir titizlikle yaparken okurlarına geçmişi ayrıntıda aramayı hatırlatıyor. Tarihseverlerin dikkatini çekecek kitaptan bazı başlıklar: İttihatçıların ve itilâfçıların anıları, Balkan savaşlarını yaşayanların gözünden anlatan hâtıralar, Türkiye'de her geçen gün efsaneleşen Çanakkale'nin gerçek tarihi üzerine eserler, Türkiye'de yaşamış asker, diplomat ve bilimadamı Almanlar üzerine ayrıntılı bilgiler, Milli Şef İsmet İnönü üzerine yazılan, ama yayınlanamayan bir biyografinin ilginç hikâyesi, Nazi karşıtlarının İstanbul'daki faaliyetleri. Son pâdişah Vahdettin'in torunu Hümeyrâ Özbaş ile ve Türkiye'de görev yapmış Alman subaylarından Hans Rohde'nin oğlu Dieter Rohde ile Türk-Alman ilişkilerinden Hitler Almanyası'na kadar ayrıntılı bilgilerin bulunduğu çarpıcı röportajlar. "Geçmiş Ayrıntıda Saklıdır" tarihe farklı bir gözle bakmak isteyen ve tarihin yaşayanların gözünden nasıl okunacağını merak eden herkes için ideal bir kaynak niteliğinde.
270.10 ₺ -
Kahveniz nasıl olsun
"Kahvemden bir yudum aldıktan sonra yazmaya başladım. Habeşistan'dan başlayıp Yemen, Hicaz ve Mısır üzerinden istanbul'a ulaşan, oradan da bütün dünyayı kuşatacak kollara ayrılan uzun yolda zevkli bir yolculuktu bu. Doğrusu Yemen-lstanbul arasındaki menzillerde fazla oyalanmadım ve istanbul'dan ayrılan kollara da sapmadım. Çünkü benim asıl derdim, kahvenin istanbul macerasıydı. Zaten kitaba, istanbul'a kahve getiren ilk gemilerin Şeyhülislâm Ebussuud Efendi tarafından verilen bir fetva üzerine Tophane Limanı'nda batırılmasıyla başlanıyor, oradan geriye dönüşlerle kahvenin istanbul'a ulaşıncaya kadar yaşadığı macera kısaca anlatıldıktan sonra istanbul'da yeniden demir atılıyor." Beşir Ayvazoğlu Beşir Ayvazoğlu, kültür tarihine yönelttiği derinlikli bakışı, Kahveniz Nasıl OlsunP'la. bir adım öteye götürüyor. Gündelik hayatımızın, dilimizin, meclisimizin en önemli nesnelerinden biri olan "kahve" bu kitabın ortasında duruyor. Tarihi, kokusu, imgesi ve etrafında oluşan sosyoloj isiyle. Kahve, bir kez daha tüm kokusuyla. Gün yetmedi taştıkça taşan neşvemize imrendi o gün kahvede kim varsa bize 'dostlarla' dedim, 'sohbetimiz bal gibidir ey kahveci gel katma şeker kahvemize'
164.25 ₺ -
At Üstünde Selçuklular Türkiye Selçuklularında Ordu ve Savaş
11. yüzyıla gelindiğinde Türkler Müslümanlığı kabul ederek batıya göç etmeye başlamış, Selçuklu Devleti'ni kurarak Orta Asya ve Orta Doğu'nun büyük bir bölümünü ele geçirmişlerdi. O döneme kadar İslam dünyasıyla büyük çaplı bir çatışmaya girmemiş olan Avrupalılar, yükselen bu gücün farkına vararak ilk Haçlı Seferleri’ni Selçuklulara karşı düzenlemişlerdi. Henüz yeni kurulan devlet, kısa zamanda Haçlılara karşı verdiği mücadelelerin sonunda bölgedeki çoğu İslam toprağına hakim olmuştu. Dahası Selçuklular; Batı Anadolu dahil bütün Ortadoğu ülkeleri, Akdeniz sahilleri, Kuzeybatı Afrika, Hicaz ve Yemen'den Rusya içlerine kadar yayılan hakimiyetin, muazzam bir kültür ve medeniyetin temsilcisiydiler. “Selçukluların Asya ve Anadolu’daki bu başarısının sırrı neydi?” “Haçlı Seferleri’ne karşı ne gibi taktikler uygulamışlardı ki başarıyı elde etmişlerdi?” “O zamanlarda bile var olan casusluk faaliyetlerinin Selçuklular neresindeydi?” “Bizans gibi köklü bir imparatorluğa karşı bu devlet nasıl üstünlük sağlamıştı?” “Selçuklu askerî teşkilatı nasıl bu kadar gelişmişti de birçok devlet tarafından örnek alınır olmuştu?” Savaşlarda izledikleri taktiklerden kullandıkları silah ve gereçlere, denizcilik alanında sağladıkları gelişmelerden İslamiyet’in yayılışındaki etkilerine kadar pek çok konuyu, özellikle “Kim bu Selçuklular?” konusunu Doç. Dr. Muharrem Kesik birinci el kaynaklardan araştırdı ve yazdı.
292.00 ₺ -
Avrupa Tarihi Roma İmparatorluğu'ndan Hitler Almanyası'na
Avrupa, halihazırda içinde yaşadığımız dünyanın değerlerini ve hakim anlayışını belirleyen en önemli kıta durumunda... Ancak bu kıtanın geçmişi hakkında yazılmış Türkçe kitap sayısı oldukça az... Elinizdeki kitap bu amaçla, İlkçağ’dan 20. Yüzyıl'a kadar uzanan süreçte Avrupa’nın yaşadığı bazı önemli olaylar incelenerek hazırlandı. Dünyanın en görkemli imparatorluklarından biri olan Roma’nın kuruluşu ve düşmanlarına karşı elde ettiği zaferler, filmlere konu olan 300 Spartalı'nın ilginç hikayesi ve yaşantılarından çarpıcı örnekler, Roma'ya kök söktüren Kartaca'ya dair detaylı bilgiler, kendisini suyun kaldırma kuvvetini bulduğu için tanıdığımız Arşimed’in Roma’ya karşı uyguladığı kuşatma taktikleri, Ortaçağ'da çocuklardan oluşan ordunun kuruluş hikayesi, Habsburg Hanedanı'nın tarihi, Amerika kıtasının ilk kaşifleri Vikingler, Akdeniz'i paylaşmak için karşı karşıya gelen iki büyük amiral; Barbaros ve Andrea Doria'nın hesaplaşması, Avrupa Tarihi'nde İnebahtı Savaşı, Osmanlılar ve Avrupa mizahı, Almanya'nın kuruluş hikayesi ve Hitler Almanyası'nın bilinmeyen yönleri... Birçok çarpıcı başlıkta Avrupa tarihini resimler, fotoğraflar eşliğinde okumak isteyenlerin kaçırmaması gereken bir kitap...
12.17 ₺ -
Osmanlıda Siyasi Çözülme
Osmanlı konusunda yapılan çalışmalar ve belirtilen kanaatler, maalesef belirli peşin hükümlerden yola çıkılarak ortaya konmaktadır. Yani, ya onu reddetmek ve belirli sistem kalıpları içerisinde hapsetmek ya da her şeyiyle benimsemek şeklinde bir eğilim bulunmaktadır. Hissiyattan uzak, ilmi ve objektif verilere dayanarak bir değerlendirme yapmak en doğru yoldur. Osmanlı'nın hukukî ve siyasî sistem olarak en belirgin kaynağı İslam'dır. Çeşitli dönemlerde padişah veya diğer devlet adamlarının etkisiyle bu sistemin bazı prensipleri ihlâl edilmiş ya da Osmanlı sistemi kuruluş olarak İslâm'ın arzu ettiği müesseseleri tamamen yerine getirmiştir. Bütün bunlara rağmen Osmanlı, İslâm kültür ve medeniyetinin son büyük temsilcilerindendir. Eser, bir medeniyet değişiminin tahlilidir.
9.00 ₺ -
Tarihin Gölgesinde
Gazeteci Yazar Taha Akyol soruyor, Türkiye’nin önde gelen tarihçilerinden İlber Ortaylı geçmişe ve günümüze dair akılda kalan sorulara, gündemi sarsacak cevaplar veriyor... Kanuni Sultan Süleyman'dan Hürrem Sultan'a, dizilerde yanlış anlatılan Harem'den Osmanlı Medeniyeti'nin inceliklerine, Arap Baharı'ndan Osmanlı'nın modernleşme sürecini anlatan "İmparatorluğun En Uzun Yüzyılı"nın detaylarına, Ortadoğu'daki Yahudi Sorunu'ndan İsrailoğulları'nın tarihine, Osmanlı Padişahları’nın özelliklerinden Hanedan'ın Sürgün Öyküsü’ne tarihle alakalı pek çok sorunun cevabı İlber Ortaylı’nın tartışmalara yol açacak sözleriyle... KANUNİ SULTAN SÜLEYMAN VE DEVRİ Kanuni Sultan Süleyman diğer padişahlardan ayıran özellikler neydi? Batılılar neden Harem'i çarpıtarak anlatıyorlar? Şehzade Mustafa’nın katlinde Hürrem Sultan’ın rolü nedir? Osmanlı’nın Türk düşmanı olduğu yalanını, kimler neden çıkardı? Matbaanın Osmanlı'ya geç gelmesinin gerçek nedenleri nedir? İMPARATORLUĞUN EN UZUN YÜZYILI 16. yüzyılda dünyaya hâkim olan Osmanlı 19. yüzyılda neden “hasta adam” durumuna düşüyor? 19. yüzyıl neden Osmanlı İmparatorluğu’nun “En Uzun Yüzyılı”dır? Osmanlı’da sanayi devriminin gerçekleşmemesinin ardında ne gibi gerekçeler var? Sultan Abdülhamit’in tarihimizdeki önemi nedir? İSRAİLOĞULLARI VE YAHUDİ TARİHİ Hıristiyan Ortaçağı’nda ortaya çıkan Yahudi düşmanlığının sebepleri nelerdir? İsrailoğulları ilk defa nerede ortaya çıktılar? Neden sürgün edildiler ve nereye gittiler? Yahudilerin dünyayı ele geçirme planlarının yazılı olduğu iddia edilen Siyon Protokolü gerçek mi? Osmanlı Sarayı’nda Musevi doktorların seçilmesinin sebebi nedir? Osmanlı'nın Yahudileri iskan politikası doğru muydu? Arap milliyetçiliği nasıl doğdu? BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI VE MİLLİ MÜCADELE Osmanlı Birinci Dünya Savaşı'nda neden yenildi? Anadolu’dan başlatılan bu küçük hareket nasıl oldu da başarılı oldu? Lozan Antlaşması’yla ilgili tartışmalara dair yorumlarınız nedir? Ve daha birçok sorunun cevabı TARİHİH GÖLGESİ'nde..
11.15 ₺