-
İçimizdeki Gladio İle Yüzleşmek
Bir yürüyüş başlattı, benim ülkem. Faili meçhul cinayetlerle, aydınlatılamayan suikastlerle, ara rejimlerle anılan ülke olmaktan çıkıp, demokrasi çıtasını yukarıya taşıma yürüyüşüydü bu. Ancak önceden tek bir belgesi kıyametler koparacak gelişmelerin sıradanlaştığı bir dönemden geçiyoruz. Ama bir gerçek daha var: Yaşadığımız hızlı gelişmeler bizi tarihi bir yüzleşmeye, içimizdeki Gladio olarak niteleyebileceğimiz Ergenekon terörünün ardındaki gerçeklerle hesaplaşmaya götürüyor ve bu sürecin geri dönüşü yok gibi. “İçimizdeki Gladio`ya ile Yüzleşme” isimli kitap işte bu hesaplaşmaya az da olsa katkı sağlayabilme gayesiyle kaleme alındı. Yıllarca pek çok faili meçhul cinayette, toplumsal olayda, işlenen suikastlarda, ihtilal zeminlerinin hazırlanmasında adres olarak gösterilen yere, “Sivil hukuk mekanizması”nın girmesi gibi “milat” sayılacak bir sürece dikkat çekme adına yazıldı.
9.80 ₺ -
Ergenekon'un Medya İle Dansı
Demokrasiye ve millet iradesine kasteden Ergenekon çılgınlığında her gün yeni perdeler aralanıyor. Ergenekon ile medya arasında kurulan “derin ağlar” kendini daha net gösteriyor. Maskeler bir bir düşüyor ve her medya grubunun aslî kimliği ortaya çıkıyor. Kendilerini ‘merkez medya’ olarak konumlandıran grupların kopardıkları gürültü; ele geçen silah ve mühimmatı görmek istemeyişleri; gün yüzüne çıkan darbe harekât planlarına, suikast hazırlıkları ve detaylı krokilere duyarsız kalışları bunun göstergelerinden bazıları. Ancak göz ardı edilen bir gerçek var. Milletimiz artık 80’li ve 90’lı yıllara, 28 Şubat sürecine göre çok daha bilinçli ve dikkatli. “Pijamayla Başbakan Karşılama” devri çoktan kapandı. Ergenekon için kurşun atmak da, yemek de bir “şeref” değil. Bu kitapta Ergene-Medya ile tanışacaksınız. Ergenekon’un medya ile son dansına şahit olacaksınız.
7.70 ₺ -
Modernleşme Sürecinde Türban
Türbanlı genç kızlarımız en büyük hakları olan eğitim özgürlüğünden mahrum bırakıldı. “Kamusal alanda yasak!” gerekçesiyle diploma törenlerinden atıldılar. Sürücü belgelerindeki resimleri kabul edilmedi. Ya anneler! Çocuklarının orduevlerindeki düğünlerine alınmadılar. Üniversiteyi bitiren çocuklarının diploma törenlerine katılamadılar. Resmî bayramlarda şeref tribünlerinden çıkarıldılar. Neden? Türban düşmanlığı ardında gizli gerçek gerekçeler neler? 25 yıllık sorular yumağı tel tel açılıyor, perdeler tek tek aralanıyor. Gazeteci yazar Taha Akyol`un günlük polemiği aşan, `analitik` nitelikteki yazıları, yorumları ve sunduğu çözüm yolları bu kitapta.
9.80 ₺ -
68 Kuşağı
1968 yılının Mayıs ayının başında, Paris`te Sorbonne Üniversitesi`nin işgaliyle başlayan gençlik olayları, tarihe “68 Baharı” olarak geçti. Bu olaylar, içinde muhalif bütün meşreplerin bulunduğu heterojen bir başkaldırıydı. Uyuşturucunun ve cinsellikte sınırsızlığın ön plana çıktığı “çiçek çocuklar”, yani hippilerden, her türlü otoriteye başkaldıran anarşistlere, solun her türünü içeren geniş bir yelpazeye kadar statükoya muhalif her eğilim, 68`in rengarenk dünyası içinde yer aldı. “Gerçekçi ol, imkânsızı iste!” sloganı, 68`in farklı renklerinin tamamını temsil etti. İmkânsız gibi görünen şey ise özgürlüktü. Bu eğilimlerin hepsinin ortak paydası, daha fazla özgürlük arayışıydı. Ancak bu hareket başladığı gibi hızla söndü. Peki Türkiye`nin 68 Kuşağı, bu evrensel başkaldırının neresinde yer aldı? Gerçek miydi, yoksa gerçeklik duygusunun bir türlü nüfûz edemediği bir efsane mi? Onlar haksızlığa uğramış birer kahraman mı, yoksa askerî darbe peşinde koşan gençler miydi? Yoksa iktidar peşinde olan cuntacıların, darbecilerin birer kuklası mı oldular? Bu kitapta kırk yıldır dillendirilen gerçekler veya efsaneler arasındaki derin uçurumu göreceksiniz. Bir yanda iktidar peşinde koşan, iktidar şehvetine ideolojik kılıflar arayan cuntacılarla; vatanı kurtarmak, yoksulluğa son vermek gibi büyük ideallerin peşine düşen gençlerin başrol oynadığı bir senaryoya şahit olacaksınız. Kendi aralarında hesaplaşan cuntacılarla, bu hesabın kendilerine kesilerek sokağa sürülen gençleri bulacaksınız. Ve halen kutsanan şiddeti… İçinde her türlüsü bulunan şiddeti… En başta da Ergenekon`un kırk yıl önceki operasyonlarını… Kırk yıl öncesinden kırk yıl sonrasına açılan bu pencereden “Darbe Peşinde Koşan Bir Nesil: 68 Kuşağı”nın hikâyesini birlikte okuyalım.
8.40 ₺ -
Şefkat İn Şiddet Out
Şiddet ile şefkatin birbirine karıştığı bir kargaşa ortamında yaşıyoruz. Öyle ki neyin şiddet, neyin şefkat olduğunun ayrımını yapmada zorlanıyoruz. Alenen ve bilerek birbirinin yerine kullanıldığına da şahit olmaktayız. Savaşı “barış için” yapanlara her gün yenileri ekleniyor. “Demokrasi yolunda taşların yerine oturması için” gönül rahatlığı içinde şiddetin en ağırına cevaz verenler az değil. Töre için kardeş veya evlat katili olanların da mazeretleri hazır. Şiddet önlenmeli. Üstelik şiddetin önlenmesi için katı prensiplere, sert kanunlara, ağır müeyyidelere hiç ihtiyaç da yok. Şefkat bir sihirli değnek misali ortamı barış ve esenlikle doldurabilecek etkiye ve güce sahip zaten. Yeter ki “şefkatliymişiz” gibi davranmadan şefkate sımsıkı sarılalım. Şefkati tüm saflığıyla yaşamak da çok kolay. Çünkü: Şefkat yardımlaşmaktır, elini taşın altına koymaktır. Şefkat yapmaktır, yapıcı olmaktır. Taşın üzerine taş koyabilmektir. Şefkat bağışlamaktır, paylaşmaktır. Şefkat bilmektir, bilgilendirmektir, eğitmektir. Şefkat yaraları sarmak, onarmaktır. Şefkat bir karıncaya dahi zarar veremeyiştir. İşte bu yüzden, Şefkatin olduğu yerde şiddet, Şiddetin olduğu yerde şefkat asla olmaz. İşte evrensel formül: Şefkat In, Şiddet Out!
5.25 ₺ -
Meşrutiyet’ten Günümüze Darbeli Demokrasi
“Furkan Aydıner, Amerika’dan Türkiye’ye bakınca gördüklerini ve hissettiklerini zaman zaman Türkiye okuyucusuyla paylaşma ihtiyacı hissettiği için elinizdeki kitap ortaya çıkmış bulunuyor. Toplumsal ilişkilerimizi fesada uğratan, siyaseti bir tahakküm ağı haline dönüştüren, aileyi bir mutsuzluk yuvası haline getiren, üniversiteyi, dogmaların ve modern hurafelerin dayatıldığı ortamlara dönüştüren ve bilumum darbelere kaynaklık eden zorba virüsü, Aydıner’in dilinde geldiği yere gönderilmesi gereken bir gulyabani. 1908’den 2008’e uzanan yüz yıllık demokratikleşme sürecinde, zorba virüsü, muhtelif isim ve resimler altında varlığını sürdürdü. Aydıner’e göre Meşrutiyet’ten beri demokrasimize darbeler vuran zorba virüsü halen çok faal durumda. Türkiye’yi laiklik için güvenli hale getirmek adına yapılan askerî balans ayarı ile dünyayı demokrasi için güvenli hale getirmek adına yapılan şiddetin küreselleşmesine dayalı balans ayarları, Türkiye’nin ve dünyanın dengesini bozan, hem laikliğe hem de demokrasiye olan inancı zedeleyen, zorba virüsünün patlama yaptığı süreçler. Zorba virüsüyle baş edebilen Türkiye, bu virüsün ürediği ortamları sterilize ederek demokrasisini yerleşik hale getiren, ekonomisini yapısal istikrara kavuşturmuş, başı dik bir Türkiye olacaktır. Aydıner, rahat okunan üslubuyla, zaman zaman kendi hayat sergüzeştinden fıkralarla zenginleştirdiği bu çalışmasında, gözümüzü farklı olanın mümkün oluşuna açıyor ve Türkiye-ABD sarmalında pergelini insanlık üzerinde dolandırıyor. Askerî darbelere ilişkin yaptığı analizler, her demokratın yüreğine su serper cinsinden. Yazarın, Kaynarca Köyü’nden küresel köye yaptığı yolculuğun eşliğinde, askerî darbelerin, neye darbe vurduğunu gösteren ve bu darbelerden korunma yollarını, farkındalık düzeyimizi arttırarak anlatan satırlarına dikkatle eğilmek, her demokrat için ihtiyaç duyulan itici gücün süreklilik kazanmasına katkı sağlayacaktır.” Doç. Dr. Ahmet Yıldız (Siyaset Bilimci)
4.20 ₺ -
İslam'ın Papa'ya Cevabı
Papa'nın 12 Eylül 2006'da Regensburg'da yaptığı konuşma İslam Dünyası'nı derinden sarstı. Papa, kendisini dinleyenlere, Bizans İmparatoru'nun bir İslam âlimine söylediği gerçeğe aykırı, yanlı ve önyargılı sözleri aktardı. Aslında Papa, Hz. Muhammed'in getirdiği en son ve en mükemmel din ile çağları aşan medeniyetler kurulduğunu ve insanlığı huzur iklimine sokan İslam'ın kılıçla değil gönülleri kazanarak yayıldığını en iyi bilecek insanlardan biridir. İşte bu noktada bu kitabın görevi, Haçlı Seferleri'ni, Avrupa'nın merkezinde hiç bitmeyen mezhep savaşlarını, Endülüs'te, Bosna'da yaşananları unutan Papa'ya ilimle ve kalemle cevap vermektir. Bu kitap; tevhid, teslis ve kılıç ekseninde İslam'a yönelik iftiralara cevap vermekte ve İslamiyet'in hak ve hakikat dini olduğunu ispat etmektedir.
5.78 ₺ -
11 Eylüle Rağmen Amerika'da Yükselen İslam
21. yy. dünya tarihini yazanlar, Amerika tarihi hakkında, "11 Eylül`den önce11 Eylül`den sonra" diye iki ayrı dönemden söz edeceklerdir. 11 Eylül`de uçaklar İkiz Kuleleri paramparça etmekle kalmamış, İslam`a karşı olumsuz propagandaları da beraberinde getirmişti. Ancak, 11 Eylül`e rağmen, yüz binlerce Amerikalı ve Avrupalı Müslüman oldu. Elinizdeki kitap, İslam`ın 11 Eylül`e rağmen, artan hızla büyümeye devam etmesinin sırrını açıklıyor. Yazar, 11 Eylül`den önce ve sonra Amerika`daki İslami gelişmeleri yakından takip eden biri olarak gördüklerini, yaşadıklarını ve okuduklarını paylaşıyor. Bu kitapta ayrıca Hıristiyanlığın nasıl tahrip olduğunu, ruhu ölmüş kiliselerin manevi ihtiyaca niçin cevap veremediğini de bulacaksınız.
7.00 ₺ -
Anla Beni İlk Günkü Gibi
Her insan düşler kurar evlenmeden önce. Kimi pembe, kimi mavi düşler. Dinmeyen Nisan yağmurları, sona ermeyen ilkbaharlar, yazlar. İlkbaharların bağrında açan tomurcuk güller, papatyalar, yaseminler, gelincikler. Hayaller kurulur, beyaz gelinlikler giyilir. Beyaz atlı prens beklenir; mavi veya pembe düşlerin sonsuz ufuklarına uçmak için. Ne yazık ki kimi düşler uzun sürmez. Ansızın sonbahar geliverir. Kış rüzgarları pembe düşleri kavurmaya ve savurmaya başlar. Feryat figanlar ve ardından “Neden?” sorusu gelir. Şikayetlerin odağında ise hem “anlaşılamamak” vardır. Aslında mutluluğa giden yolda bir kırılma noktasıdır bu. “Eşim beni bir anlasa!” diye başlanır söze. Ve anlayış hep karşıdan beklenir. Eşlerin birbirini anlama çabası, evliliklerin motor gücüdür. Ve mutluluğun altın anahtarıdır “anlamak ve anlaşılmak.” İlk günkü gibi anlayışlı olmak. Bu anahtar elinizde.
5.60 ₺ -
Duy Beni Sevgili Eşim
“Sayın Gülay Atasoy`un evlilik üzerine yazdığı bu kitap, önemli bir ihtiyacı karşılıyor. Modernizmin getirdiği sorunlar aileyi kurban etti. Diğer taraftan geleneklerimizin sunduğu çözümler, yeni sorunlara cevap vermiyor. Yazarımız kültürümüzden aldığı motiflerle pratik çözümler sunuyor. Gelin, kayınvalide ilişkileri, elti ve görümce davranışları, ikinci evlilikler gibi konularda ustaca kalem oynatan yazarımızı kutlarım.” Prof. Dr. Nevzat Tahran “Gülay Atasoy Hanımefendi ailelerin problemlerini biliyor ve bu harika eseriyle, evlilere de yeni evleneceklere de pratik öneri ve çözümler sunuyor. Dili akıcı, okunması roman tadında olan bu etkileyici kitabı hararetle tavsiye ediyorum. İnanın çok yararlanacaksınız.“ Doç. Dr. Sefa Saygılı “Evlilik hem çok güzel hem de çok zor bir yaşam seçimidir. Evlenince iki insan arasındaki hikâye yeniden başlar. Çiftler genelde bunun farkında değildir. İşte bu kitap, yeniden başlayan bu hikâyeyi anlamlı hale getirecek ipuçları sunuyor. Hem gerçekçi davranıp evliliğin zorluklarına dikkat çekiyor hem de çift olmanın güzel yanlarını sunuyor.” Dr. Mustafa Ulusoy
4.90 ₺ -
Bu Evde Mutlu Bir Aile Var
Penceresine bir çift kumru konmayan ev yoktur. Kumruların birbirlerine olan düşkünlüğü herkesi hayran bırakır. Birbirlerinden aldıkları sevgiyle, öyle güzel öterler ki keşke her evin camında bir kumru yuva yapsa diye düşünmeden edemez insan. Zaten onların yuvası o kadar basittir ki dal parçalarını bir araya getirerek mutluluğu yakalarlar. Eşlerine sadakatleri yine onların en belirgin özelliklerindendir. Bu muhabbeti yaşayan sadece kumrular değil tabii. Hiçten mutluluk üreten aileler hâlâ aramızda yaşar. Kumrular gibi muhabbeti daim olan ailelerin öyle güzel özellikleri olur ki onları gıptayla izlersiniz. Onlar, muhabbetlerine dedikodu ve gıybet karıştığında rahatsız olurlar. Onlar güzel şeyler konuşmak için vardır. Onlar, muhabbet etmek için illa çok güzel ortamlar, uygun zemin ve münasip zaman beklemezler. Bulundukları konum ve şart ne olursa olsun kelimelerden ışık yakarlar. Hem içlerini, hem dışlarını mutluluk ışıklarıyla aydınlatırlar. Onların sözleri ilaç gibidir. Cümleleri bala benzer. İşte bu yüzden kumru muhabbetinin tadına doyum olmaz. “Kumru Muhabbeti” tadında bir kitap. Okuyan ve uygulamaya koyabilen herkes kapılarına “Bu Evde Mutlu Bir Aile Var” yazısı yazabilecek kadar mutluluğu yudumlamışlardır. Ve bir de mutluluklarını şu şiir misali kağıda dökmüşlerdir: Pencerenin pervazında, Her sabah iki kumru öter. Muhabbet çaylarından, Buhar değil, mutluluk tüter. Yoldan geçenler, Kaşık seslerinde bile, Sevgi şarkıları duyar. Perdelerin mutlu raksına bakıp Derler ki: “Bu evde mutlu bir aile var!”
5.25 ₺ -
Ömür Boyu Aşk
Benliğinizi tüm sıcaklığıyla saran aşk çoğu kez geride acı ve özlem bırakır. Hiç bitmemesini istediğimiz o “ilk gün”ün büyüsü, aranıza giren engeller yüzünden aşınır, pörsür ve yok olur. İlk anda hayal bile edemediğiniz mutsuz günlere alışırsınız belki. Evlenince söndüğünü sandığınız aşk ateşini alevlendirmek istemez misiniz? Mutluluk şatosunu aydınlatmak için size ve eşinize bir kıvılcım yetebilir. Eşiniz sevgiliniz, eviniz cennetiniz, aşkınız ömür boyu olabilir. Eğer bencillikler, kaprisler, kıskançlıklar, iletişim çatışmaları ile aile cennetiniz zindana dönüşmüşse, başkalarını suçlamayın. Çünkü sizin ve eşinizin hükmettiği bir yuvada her şeyin en başta gelen sorumlusu ikinizsiniz. Gözyaşıyla zehir ettiğiniz günlere elveda deyip ilk günlerdeki mutluluğunuza kanat çırpmanız için en büyük yardımcınız, elinizde tuttuğunuz kitaptır. Ömür Boyu Aşk, ailenizi olumsuzluklardan koruyacak ve ilk günlerin coşkulu mutluluğunu tekrar yaşatacak. Okuduğunuzda, hem yuvanızı yeniden şekillendirecek hem de çevresine mutluluk saçan bir “aile gönüllüsü” olacaksınız.
5.95 ₺ -
Eyvah! Çocuğum Bilgisayar Kullanıyor
Bilgisayar ve internet çocuklarımız için iki yüzü keskin bıçak gibidir. Faydalı ve amacına uygun bir biçimde kullanılmadığı takdirde ciddi zararlar doğurabilecek bir teknolojidir. Ailelerin çoğu, internetin ne olduğunu, nasıl kullanılması gerektiğini öğrenme ihtiyacı hissetmeden çocuğunu sanal âlemde tek başına bırakmaktadır. Ebeveynlerin en temel sorumluluğu, bilgisayarın ve internetin yararlarını ve zararlarını öğrenerek çocuklarının onu faydalı bir biçimde kullanmasını sağlamaktır. İşte bu kitap, ebeveynlere bu sorumluluklarını hakkıyla yerine getirebilmekte yardımcı olmak için hazırlanmıştır.
6.30 ₺ -
Ergenlik Dönemi
Gençlik, delilikten bir şubedir. Çılgınlık ve delilik, delilik ve dahilik arasındaki ince çizgi önemlidir. Devletlerin, toplumların, ailelerin kırmızı çizgileri olduğu gibi bireyin de kırmızı çizgileri vardır. İşte, ergenlik tam da bu kırmızı çizgilerin belirlendiği ve oluştuğu dönemdir. Tabii kırmızı çizgilerle beraber beyaz ve siyah çizgiler de kesinlik kazanmaya başlar. Ergenlik bu sebeple, sandığımızdan daha önemlidir. Ergenin bizim sandığımızdan daha çok ilgiye, özene, yol göstericiye ve sevgiye ihtiyacı vardır. Gerek ergen olarak kendimizi gerek ergenin çevresindekiler olarak ergeni tanırsak, bu dönemi çok sıkıntılı bir dönem olarak yaşamak zorunda kalmayabiliriz. Seneler süren bir dönem için, bilgilenmemiz tabii ki gerekiyor. Bilgiyi sevmek, doğru bilgiyi aramak, doğru bilgi ışığında doğru eylemler sergilemek, hayatı bu eylemlerle örgülemek, hayatı doğru yaşamak demektir.
2.73 ₺ -
Evlilikte Kader ve Kısmet
Türk milleti kaderci bir millet olarak bilinir. Başa gelen bir olay sonucu "ne yapalım kader böyleymiş", bir araba kazasında "ecel onu burada yakaladı" veya bir evlilik söz konusu olduğunda "nasip buymuş" ya da "kısmet böyleymiş" gibi sözleri bazen kendimiz söylemişiz, çoğu zaman da etrafımızdakilerden işitmişizdir. Kader konusunda asırlar süren tartışmalar yapılmış ve değişik görüşler ortaya atılmıştır. Ancak Türk halkı arasında da yaygın olduğu şekliyle, kaderin insanı sürüklemesi şeklinde ifade edebileceğimiz fiili kadercilik tezahürlerinden biri olan evlilikte kısmet anlayışının, müstakil olarak tartışılmış ve ele alınmış olmaması bu kitabı ortaya çıkardı. Kitabımızın asıl hazırlanış amacı, evlilikte kısmet inancı hakkında Müslüman Türk Milleti arasında yaygın olan inanç ve düşüncelerin ortaya konulması ve bu inanç ve düşüncelerin hayattaki yansımalarını göstermektir.
6.30 ₺ -
Çocuğumun Mutluluğu İçin
Bu toplumun çocukları olan bizler, değerler ve öncelikler açısından amuda kalkmış bir anlayışın ellerinde yetiştik. Bütün çabamız, amuda kalktığının farkında olmadığı için, kendisi gibi amuda kalkanların dışında herkesi yanlışta gören toplumumuza, bu duruşun bozukluğunu hatırlatarak, öncelikler sıralamamızı pişman olmayacağımız şekilde yeniden düzenleme arayış ve arzusundan ibarettir. Tüm toplumları idare edenler, yetişkin - yetişmiş - yetiştirilmiş çocuklardır. Bunun farkında olarak, fark ettiklerimizi çocuklarımızın dünyalarına, ahlaki yapılarına, eğitim süreçlerine nasıl dahil edeceğimizin arayışındayız. Bildiklerimizi, okuduklarımızı, yaşadıklarımızı, başkalarının yaşayıp anlattıklarını, temiz bir suyla ve temiz bir mayayla yoğurup sonuca ulaşmaya ve net öneriler sunmaya çalıştık. Bu hususu önemseyen herkesi davet ediyorum: Buyurun efendim, kendi doğrularınızı paylaşmaya...
5.95 ₺ -
Kadın Nasıl Mutlu Olur?
Kitap iki bölümden oluşuyor: 1. Bölüm: Mutluluğun sırları: Araştırmacılar mutluluk için ne diyor? Cevabı bilinmeyen sorular ve mutsuzluk, Üzüntüdeki mutluluk, Mutluluk ve kader, Ölüm nasıl mutlu eder? Mutluluk ömrü uzatıyor, Meşguliyet mutluluğu etkiliyor... 2. Bölüm: Mutluluğu arayan kadınlar: Nedret Güvenç, Hamiyet Yüceses, Türkan Şoray, Sezen Aksu, Ayşegül Atik, Perihan Savaş, Suna Pekuysal, Belkıs Akkale, Seyyal Taner ve diğer şöhretli kadınların mutluluk arayışları...
6.30 ₺ -
İnsan ve Cinsel hayat
Cinsi konuların akıl almaz istismarlara malzeme yapıldığı bir zamanda yaşıyoruz. Bir tarafta cinsi hayat ayıplarla örtülü bir tabu olarak görülürken, diğer tarafta bütün mahremiyet sınırlarına meydan okuyan bir teşhircilik furyası yürütülüyor. Bu tezat tablosundan ortaya çıkan netice ise, cinsi hayatta tam bir anarşinin hüküm sürmesi oluyor. Oysa, bağlı olduğumuz inanç sistemi, hayatın bütününü olduğu gibi, cinsi konuları da yaratılış kanunlarına uygun prensiplere bağlamıştır. Bu kitap, o prensipleri ilmin ışığında yorumlayarak, pratiğe dönük bir anlayışla okuyucuya sunma gayretinin bir ürünüdür.
4.20 ₺ -
Kadın Olmak Zor
İnsanlığın tarihiyle başlayan kadın konusu insanlık var olduğu müddetçe de devam edecektir. Her devirde değişik düşünceler ve değişik tezlerle gündemi korumaya devam ediyor.
7.00 ₺ -
Ah Şu Eşler
Evlilik güzel şeydir... Evlilik paylaşmaktır, hayat yükünü birlikte taşımak, keder ve sevinçlere ortak olmaktır. \"Biz\" şuuruyla hareket etmektir. Evlilik binasının ana direği ise eşlerdir... Binayı onlar donatır, onlar onarır, onlar yüceltir. Ufak tefek şeyler yüzünden de yine onlar yıkar. Çoğu fındık kabuğunu doldurmayan şeyler için yıkarlar. Sonra da sızlanmaya başlarlar: \"Mutlu olabilirdik\" \"Sebepsiz yere hayatımız zehir oldu\" \"Birbirimizin kıymetini bilemedik\" \"Ahh! Keşke...\" Keşkelerle, eyvahlar sürüp gider... Çoğu kez evlendiklerinin farkına varamayan eşler, soluğu mahkeme kapısında alırlar. Mahkeme kayıtlarına bir not düşülür: \"Şiddetli geçimsizlik\" Şiddetli geçimsizliğin temelinde yatan sebep ise koskoca bir \"hiç\" tir. \"Ah Şu Eşler\" Neden eften püften şeylerden o sığınağı parçalarsınız? Niye basit şeylerden dolayı o cennet bahçesini hazana çevirirsiniz? \"Ah Şu Eşler!\" Ortada çözülmeyecek ne var ki?
5.60 ₺ -
İlklerim Bebeğimin Günlüğü
İlk ne zaman ağladığınızı hatırlıyor musunuz? Peki, ilk kelimeyi kaç yaşında okuyup yazdığınıza dair bir bilgi var mı elinizde? İlk secdeniz, ilk selamınız, ilk şükrünüz hatırınızda mı? İlk çıktığınız dağ hangisi? Otobüse, trene ilk ne zaman bindiniz? İnanmanın büyüklüğünü ilk ne zaman keşfettiniz? Hayatımızda çok önemli yer tutan bu soruların cevaplarını kim büyüdüğünde yanı başında bulmak istemez? Evet sevgili dostlar! Bütün bir hayatın en ince detaylarına inerek hazırladığımız bu "ilkler" ansiklopedisinde, size düşen sadece karşınıza gelen sayfalara üşenmeden notlar düşmek... Yavrunuz ya da kendinize ait ilkleri not edeceğiniz, ileride baktıkça büyük keyif alacağınız, kuşe kağıda renkli baskılı, resimlerle zenginleştirilmiş bu çalışmayla kişisel tarihinize imza atmış olacaksınız.
13.65 ₺ -
Kürt Meselesi'nin Açılımı
Bugün kronik bir vakaya dönüşüp nazik bir hal alan Kürt meselesi ve terör olayları, bölünmez bütünlüğümüzü ve geleceğimizi yakından tayin etmesi itibariyle ülkemizin “yumuşak karnını” teşkil etmektedir. Türkiye’nin Doğu ve Güneydoğu’su ile Kuzey Irak bölgesi yüz yılı aşkındır Batılı devletlerin çıkar ve ihtiraslarının alanı haline getirilmek istenmektedir. Bu maksatla ortaya attıkları Kürt meselesi adındaki fesat tohumunu 19. yüzyıldan beri besleyip kamçılamışlardır. Malum meseleden türeyen Kürt devleti senaryoları, Türkiye ve bölge ülkeleri açısından korkulu kâbus ve bölücü bir fitne olmaktan hâlâ çıkmış değildir. Bunu, Türkiye ve Ortadoğu’yu karıştırmak, kontrolü ellerinde tutmak için kullanan emperyalist güçler, birçok yıkıcı-bölücü akımları ve örgütleri desteklemiştir. Meşum mesele Türkiye’nin, SSCB’nin çöküşünden ABD’nin Irak’ı işgaline uzanan yeni dönemde önüne çıkan tarihî fırsatları değerlendirip bölgesel süper güç pozisyonuna yükselmesine mâni olan büyük bir çakıl taşı niteliğindedir. Sömürgecilerin koynunda semizleşen Sevr’in ölü doğmuş Kürt devletini büyütmekten ne Batılılar usandılar ne de defaatle aldatılıp aksiyle tokatlanan, ham hayaller peşinde koşan maceraperest Kürtçü liderler ve ayrılıkçı gruplar. Asıl trajedi, yaşanan bunca acı olaya ve ağır tecrübeye rağmen Osmanlı’nın yıkılış sürecinde tezgâhlanan aynı oyunların tekrar tezahür etmesi ve aynı unsurların hep oyuna gelmesidir. Selçuklulardan beridir hilâlin bereketli topraklarında barış ve kardeşlik içinde yaşamış olan Müslüman Türk, Kürt, Arap ve Fars kardeşler, 19. yüzyıldan bu yana emperyalist güçler tarafından hiç istemedikleri bir etnik fitne ateşinin içerisine sokulmak istenmektedir. Müslüman Kürtler ile bölge ülkeleri arasına menfi kavmiyetçilik sokularak, ortak imandan uzaklaşmaları, ümmet bilincinden kopup İslâm kardeşliği ve birliğinden ayrılmaları hedeflenmektedir. Doğu ve Güneydoğu’da Osmanlı’dan günümüze neler değişti, hangi birlik ve bütünlük bağları gevşedi de bugünkü problemler ortaya çıktı? Osmanlı üzerindeki emperyalist politikalara ve “ırkçı” temele dayandırılan Kürt meselesi, Batılıların iğrenç bir fitnesidir. Osmanlı’nın bütünlüğünü ve İslâm birliğini bozmak maksadıyla dışarıdan dayatılmasına rağmen, etnik-siyasi bir Kürt meselesi Osmanlı’da hiç bir zaman olmamıştır. İttihad Terakki ve Cumhuriyet dönemlerinde Osmanlı’nın kuşatıcı ve hoşgörülü İslâmî tutumundan taviz verildiği, milliyetçi-laik anlayışın esas alındığı ve bunun da din kardeşliği ve birlik ruhunu zedeleyip istenmeyen hadiselere yol açtığı inkâr edilemez. Her şeye rağmen etnik-siyasi Kürtçülüğün bütün Kürt kardeşlerimizi kapsamayan, hatta çoğunluğun tepkisiyle karşılaşan marjinal bir gelişme olarak mevziî kaldığını önemle belirtmemiz gerekir. Birlik ve dirliğimizi bozmayı amaçlayan bu fitne ve illete karşı Bediüzzaman Said Nursi gibi İslâm âlimi ve mütefekkirlerin hikmet ve hakikat imbiğinden geçmiş feyizli tespit ve hal çareleri mutlaka dikkate alınmalıdır. Onların, kaynağını dinin özünden, ilim ve irfanın ışığından, eşya ve hadiselerin sırlı hakikatinden alan nurlu teşhis ve reçeteleri anlaşılmadıkça, teklif ve tavsiyelerine iltifat edilmedikçe, Doğu'daki müzmin sıkıntıların çözülmesinin zor olduğu kanaatindeyiz. Meselenin çözümü noktasında atılacak en hayati adım, Türkler ve Kürtlerin yüzyıllardır olduğu gibi kardeşlik, ittifak, muhabbet ve uhuvvetini kuvvetlendirecek yegâne birlik noktaları olan din, vatan, tarih, mefkûre, kader ve menfaat birlikteliklerini yeniden canlandırıp tahkim etmektir. Bu anlamda elinizdeki naçizane eserin yaraya merhem olması en samimi temennimizdir.
10.50 ₺ -
İnanç ve Aksiyon
İman etmek, İslâm sarayına girişin ilk basamağı. Mühim olan mü`mince yaşayabilmek ve mü`min ölebilmek. Elbette bu zamanda bunları başarmak kolay değil. Çözüm, Kur`an`da anlatılan imanı elde etmek. İnancımızın aksiyona dönüşmesinin tek yolu, taklidî ve icmalî imanı, tahkikî ve tafsilî hâle getirip mârifetullah mertebelerinde yükselerek muhabbetullahla şereflenmektir. Sıradan ve etkisiz imanı, ilmelyakîn, aynelyakîn ve hakkalyakîne çıkarmak; Kur`anî tefekkür programını bir hayat tarzı hâline getirmekle mümkündür. İnanç ve Aksiyon, îmanda yücelmenin ve amelde coşmanın usûllerini anlatıyor.
5.60 ₺ -
Kuran'daki Anne
Aile toplumun çekirdeği. Anne ise o çekirdeğin özü. O özün özünde ise sadece “şefkat” var. Şefkat öyle bir iksir ki, onu taşıyan anneleri eşsiz ve benzersiz birer kahramana dönüştürüyor. Asıl önemli olan ise böyle bir gücün doğru kullanılması. Anneyi gerçek anne yapan o şefkatin nasıl kullanılacağının şifreleri ise Kur`ân-ı Kerim`de var. Yaşayan ve konuşan Kur`ân olan Resulüllah`ın (a.s.m.) mübarek sözlerinde var. Kimisi peygamber annesi. Hz. Âmine, Hz. Meryem, Hz. Hacer, Hz. Sare, Hz. Asiye gibi. Kimisi kıyamete kadar tüm mü`minlerin annesi olarak anılacak. Hz. Hatice, Hz. Sevde, Hz. Âişe, Hz. Zeynep, Hz. Fatıma gibi. İnsanlığa yön veren, insanlığa rehber örnek anne tabloları. Her birisi “Rahmân” ve “Rahîm” isimlerinin parlak birer aynası. R. Adeviye Akbulut`un uzun ve hassas çalışmalarının güzel bir meyvesi olan “Kur`an`daki Anne” isimli bu kitapta, yüce kitabımızın istediği ideal annelik koordinatlarını bulacaksınız.
7.00 ₺ -
Şimdi Şeytanı Ağlatma Vakti
Şeytanların en mutlu olduğu an hangisidir? Hangi davranışlarımız şeytanı memnun eder, sevindirir? Peki ya meleklerin gıptayla alkışladığı anlarımız veya davranışlarımız? Bu soruların tek cevabı var: Kul olduğumuz, kulluğumuzu yerine getirdiğimiz anlar… Kulluğumuzun gereği olan dua ve niyaza sarıldığımız, Rabbimize sığındığımız vakitler. O halde ne duruyoruz? Şeytanı ağlatmaya, melekleri sevindirmeye var mısınız? Dua ettikçe Rabbimize yaklaşmaya, yaklaştıkça şeytanın şerrinden emin olmaya var mısınız? İşte şeytanı ağlatacak, melekleri sevindirecek 99 âyetin rehberliğinde 99 yakarış. Ne duruyoruz? Şimdi Şeytanı Ağlatmak Vakti.
8.40 ₺ -
Sorularla Kaderin Şifreleri
Kader değişir mi? Kaderimiz ne kadar elimizde? Kaderimde varsa neden sorumlu olacağım? Gelecekte olacaklar bilinebilir mi? Kalbin mühürlenmesi ne demek? İntihar eden eceliyle mi ölür? Sadaka ömrü nasıl uzatır? Cennet veya Cehenneme gideceğimiz biliniyorsa, neden dünyaya getirildik? Niçin iyilik veibadetler emredildi? Şerleri ve kötülükleri Allah yaratır mı? Şerri yaratmak şer değil midir? Şeytan insanları kötülüğe yönlendiriyorsa asıl suçlu o değil midir? *** Kader konusunda cevap aradığınız sorular. Merak ettiğiniz, anlamak istediğiniz konular. Kader konusunda Kur`an-ı Kerim`den âyetler. Resûlüllah`ın (a.s.m.) izahları. Geçmişten günümüze yaşanmış örnekler ve İslam alimlerinin yorumları. Kolay anlaşılır ve akıcı bir üslupla kaleme alınan bu kitap, kadere bakışınızı değiştirecek
7.00 ₺ -
Büyük Tehlike Dünyevileşme
Dünyevîleşme tehlikesi hepimizi tehdit ediyor. Medya organlarıyla estirilen dünyevîleşme fırtınası. Dinî hassasiyetleri erozyona uğratan tuzaklar. Zaaflarımız, zayıf yönlerimiz. En önemlisi imanızdaki zayıflık. Bir yandan ekonomik gelir düzeyindeki artış ve yükselen sosyal statüyü koruma ve kollama kaygısı. Diğer yandan hayatımızdaki yeri ve etkisi cılızlaşan dinî inanç, değer ve semboller. Çevre faktörü, “Başkalarında olan bizde de olsun” anlayışı. İmanımızda, ibadetlerimizde, düşünce ve his dünyamızda, aklımızda ve kalbimizde, ahlâkî yapımızda, sosyal yaşantımızda dünyevîleşmenin yansımaları. Adım adım içine sürüklendiğimiz bu girdaptan kurtulamaz mıyız? Dünyevîleşmenin panzehiri yok mu? Dünyevîleşme tehdidi karşısındaki duruşumuz nasıl olmalı? Geniş araştırma ve derin tahlillerin ürünü olan “En Büyük Tehlike: Dünyevîleşme” kitabı dünyaya bakışınızı değiştirecek…
4.90 ₺ -
Candan Öte Sevmek
Allah Resûlü’nü (a.s.m.) yakından tanıyan Sahabe efendilerimiz büyük bir aşk ve heyecanla onu adım adım takip ettiler. Her tavrını, bakışını, duruşunu, tebessümünü zihinlerine nakşettiler. Gördüklerini, duyduklarını aynen yaşadılar. Allah Resûlü’nün (a.s.m.) rengine boyandılar. Sevgilerini imanla yoğurup yansıttılar. Onun için candan geçtiler. Mallarını mülklerini onun uğruna seve seve feda ettiler. “Anam-babam sana feda olsun” sözü dillerinden ve gönüllerinden hiç eksik olmadı. Çünkü Resulüllah onlara canlarından daha yakındı. “Peygamber, müminlere kendi canlarından daha yakındır.” (Ahzâb Sûresi, 33/6) âyetindeki hakikat, Sahabe aynasında aynen makes buldu. Onların benzersiz aşklarını, kayıtsız şartsız sadakatlerini ve bağlılıklarını anlatmak elbette mümkün değildir. Biz yalnızca bu sevgiyi örneklerle gözler önüne sermek, saadet asrına ayna olabilmek, bir nebzecik de olsa o anları yaşamak ve yaşatmak arzusu ile böyle bir çalışmayı kaleme aldık. Kitabın satırları arasında dolaşırken Efendimizin nasıl sevildiğini anlayacak, gönül pencerenizi açarak En Sevgili’nin bahçesine girecek, bad-ı sabâ ile gelen gül kokusunu zerrelerinize kadar hissedeceksiniz.
9.80 ₺