-
Rüya Sineması
Rüya Sineması, kendisinde bir mutlakiyet zemini vehmetmediği gibi, sinemayı yerel sınırlar içinde algılama yanlışına da düşmeden, onu hem ulusal hem de evrensel kategoriler içerebilen bir üstdil şeklinde tanımlama girişimidir. Olgusal açıdan rüyayla benzeşliği, yanı sıra nefs-kalp ayrımında belirginleşen boyutlarıyla bir yeniden düşünme denemesidir. Bu bakımdan rüya sineması kavramı yerine iman sineması, manevi sinema, arınmanın sineması ya da irfani sinema tabirlerini de pekâlâ kullanabiliriz. Sinemanın bana uzak anlamlarda tartıştığı bir dünyada Rüya Sineması yorumunu önemserim ve de samimi bulurum.İnsanların sinema üzerine, tartışılabilir de olsa saf ve çıkarsız yorumlar yapması beni her zaman sevindirir. Sadık Yalsızuçanlar´ın Rüya Sineması kitabında Said Nursi´nin bir sözü bu çerçevede beni etkiledi. Bir rüyanın ortasında Sadıksın rüya sineması üstüne yazdıklarım yeniden yeniden okuyorum. Sanırım rüya sinemasının -eğer böyle bir deyim yerindeyse- yolları, aşktan, çileden, hizmetten zühdden, hülasa manevi arınmadan geçiyor. Rüya sinemasına, belki, arınmanın sineması da denilebilir.
215.35 ₺ -
Her Yer Kerbela
Hz. Muhammed'in kutlu soyundan gelen Hz. Fatıma ile, onun kutlu eşi, Peygamber'in amcasının oğlu, Allah'ın arslanı, velilerin sultanı, bilgeliğin büyük kılavuzu Hz. Ali ile; yine cennet gençlerinin efendisi olan Hz. Hasan ve Hüseyin, İslam geleneğinin bir bakıma kurucu ailesini oluşturur. Peygamber'in sevgili torunu Hz. Hüseyin'in, İslam'ın kurucu ilkeleri uğruna canını verdiği Kerbela, İslam tarihindeki en önemli kırılma anlarından biridir. Elinizdeki kitap, bu kutlu soyun uğradığı zulme, bu büyük zulmün manevi anlamına, Kerbela'da yaşanan o yürek dağlayıcı olaya, öncesi ve sonrasına, irfani ve tarihi yönleriyle ışık tutmaya çalışan çeşitli konuşmalardan oluşuyor. Seyyid Hüseyin Nasr'dan Abdulkerim Süruş''a, Prof. Dr. Ahmet Yaşar Ocaktan Reha Çamuroğlu'na, Hüseyin Hatemi'den, Caferi cemaatinin kılavuzu Alevi dedelerinden Selahattin Özgündüz hocaya kadar birçok Ehlibeyt âşığı ve uzmanıyla yapılmış bu söyleşiler, okuyanda Ehlibeyt sevgi ve saygısını derinleştirecek, Kerbela'nın hatırasını canlı tutacak ve Hz. Hüseyin'in insanlığa verdiği dersi bir kez daha hatırlatacaktır.
149.65 ₺ -
Semahlar
"Semah" sözü Arapça "sema" ya da "sima" köküne dayanır. "İşitmek, güzel ve iyi şöhreti, anlayışı duymak" anlamına gelir. Terim olarak müzik ezgilerini dinlemek, dinlerken vecde gelip devinmek, kendinden geçip oynayıp dönmek demektir. Müziğe ve müzik ezgilerine uyup düzenli ya da coşkun hareketlerde bulunmak, ezgilere uygun sesler çıkarmak, kendinden geçip nara atmak insanlığın geçmişi ile koşuttur. Bir tek topluma özgü olmayıp tümüyle toplumlararası bir olaydır.Semahlar, kentlerde kadının baskı ve peçe altında tutulduğu dönemlerde bile, kadın erkek birlikte oynanır. Bu doğa ile insanın zorunlu uyumundan kaynaklanır. Semahlar kökende göçebe toplumun dinsel oyunudur. Göçebe toplumlarda ise kadın erkek ayrımı yerleşiklerdeki gibi katı kurallarla ayrılmaz. Doğa, kişiyi günlük yaşamın her kesiminde ve dinsel törenlerde eşit kılar.Fuat Bozkurt, bu çalışmasında Anadolu kültürünün vazgeçilmez öğesi semahları ayrıntılı bir biçimde anlatırken, pek çok deyişi yazıya geçiriyor ve onları yazının belleğine kaydediyor.
105.85 ₺ -
Yahudiler
Stanford J. Shaw'ın Türkiye, Yunanistan, İngiltere, Amerika Birleşik Devletleri ve Fransa'daki kütüphane ve arşivlerde yaklaşık otuz beş yıl süren araştırmalar sonunda hazırladığı bu kitabın ilk dört bölümünde Osmanlı İmparatorluğu'nun kuruluşundan dağılışına kadar Balkanlar, Anadolu ve Ortadoğu'da yaşamış İmparatorluk Yahudileri anlatılmakta; beşinci bölümünde de Türkiye Cumhuriyeti'ndeki Yahudilerin hikâyesine yer verilmektedir.Kaderlerini onları yöneten Türklerin kaderleriyle birleştirmiş bazı sadık yurttaşlarımız vardır. Bilhassa Yahudiler, bu millete ve vatana sadakatlerini ispat ettiklerinden, bugüne kadar refah ve gönenç içinde yaşamışlar, bundan sonra da refah ve saadet içinde yaşamaya devam edeceklerdir.
288.35 ₺ -
Yeniçerilerin Bektaşiliği ve Vakai Şerriyye
Bir toplumun özgürlük ölçütü, içinde bir arada barışçı bir şekilde yaşattığı özgünlüklerdir. Özgünlüklerin yaşaması o toplumda şu ya da bu şekilde katılımcılığı da teşvik edici olarak özgürlüklerin geliştirilmesinde iki yönlü bir rol oynayacaktır. 1826'da Bektaşilik, Osmanlı toplumunda, puta tapanlarla tapmayanları, şarap içenlerle içmeyenleri, domuz yiyenlerle yemeyenleri, bilmek isteyenlerle inanmak isteyenleri, her ikisini birden yapmak isteyenleri bir arada tutan ve boğazlaşmadan uzaklaştıran bir faktördü. Vaka-i şerriyye bu faktöre vurdu. Kısacası, garip bir hayır anlayışımız var. Bu anlayışa son vermek gerekiyor. Böyle bir hayır anlayışına son vermenin bir yolu da, niçin Vaka-i Hayriyye'ye artık hak ettiği adı vermekten geçmesin?
51.10 ₺ -
Alatav'dan Şardağına
Her türlü seyahatin, özellikle yurt dışına yapılan seyahatlerin çok ufuk açıcı olduğunu söylemeye gerek var mı? Gerek elinizdeki kitapta anlattığım seyahatlerde, gerekse diğer seyahatlerim sırasında birçok mesele üzerinde yeniden düşünme fırsatı buldum. Vardığım sonuçları -yıllar önce bir yazımda anlatmıştım- şöyle özetleyebilirim: Bugünkü Türkiye, tarihin belli bir döneminde dünya konjonktürünün dayattığı sınırlar içine sıkışmıştır; bir de sınırları kalbimizde çizili büyük Türkiye var. Çok değil, yüz yıl kadar Önce, kalbimizdeki Türkiye'nin reel karşılığı vardı. Onun İçin Bosna'da, Kosova'da, Karabağ'da, Doğu Türkistan'da, Irak'ta vb. zulme uğrayanların acısını bugün de yüreğimizde hissediyoruz. Kan bağının ve millî sınırların çok Ötesine geçip müşterek tarihten ve ortak kaderden beslenen bir duygudur bu.
91.25 ₺ -
Anlat İstanbul
İstanbul hep verimli ve iştahlı bir hikâyeler, anılar ve hayatlar kaynağı... Bünyesinde o kadar çok hayat biriktirmiş, onları öyle şekillendirmiş ki bir türlü tükenmiyor. Haldun Hürel bu kaynaktan derlediklerini paylaşmaya devam ediyor. Birbirinden bağımsız görünen hikâyeleri bir arada tutan bağ şüphesiz ki İstanbul...Kitapta hikâyeleri, anıları, mekânları mazide kalmış; insanları, evleri, kokusu ve ruhuyla tükenmiş bir İstanbul ile karşılaşıyoruz.Bir yandan şehri bu hale getiren ve bu tavrında devam eden bir zihniyetin yıkıcılığına ve kıyıcılığına şaşıyoruz. Bir yandan da bu şehri tutkuyla, gayretle seven ve sevmeye devam eden bir zihniyetin kederine ve hislerine tanık oluyoruz.İstanbul 'evrensel' bir rant şehrine mi dönüşecek? Yoksa 'evrensel' bir kültür başkentine mi?Bu, aslında pek kritik soruya verilecek cevap ilerleyen yıllarda nasıl 'bir' İstanbul ile karşılaşacağımızı da belirleyecek...Anlat İstanbul'un bu soruya cevabı belli... Okurları da bu soruya bir cevap vermeye zorluyor. "Antik çağın pagan halklarına, Roma ve Doğu Roma'ya, Osmanlılara ve Cumhuriyet devrine kucak açmış İstanbul, bu zenginliğini çağlar boyunca topraklarında yaşayan insanları besleyerek elde etti ve bizlere miras bıraktı. Bu öyküleri bilmek, İstanbul'u tanıyıp anlamak, artık boynumuzun borcu olmalı."
332.15 ₺ -
Anadolu Halk Resimleri
Malik Aksel! Halk resimlerine her zaman başka bir gözle baktı. İlk bakanlardan, içeriden bakanlardan birisiydi. Seyfelmülûk, onun karşılaştığı ilk resimli halk kitabıydı. Ardından Köroğlu, Ferhat ile Şirin ve diğerleri geldi… Bu buluşma, zamanla ondaki tutkuyu ateşledi. Bir ressamdı o. İçinden çıkıp geldiği halkın resimlerine ve renklerine yöneldi. Onun seçtiği ve hakkında yazdığı her resimde sadece halkın duyuş zenginliği değil ruh macerası da vardır. Hikâyeden resme, oradan da kendi kırık fakat asil çizgimize bakışımız için eşsiz bir şaheser: Anadolu Halk Resimleri
124.10 ₺ -
İstanbul'un Ansiklopedik Öyküsü
Bu çalışma, hepimizin gönlünde bir "Dünya Başkenti" olan eşsiz tarihî kentimizin, çok eski zamanlardan beri varlıklarını sürdüren yüzlerce semtini, mahallesini, caddesini, sokağını, yokuşunu, hatta çıkmazlarını tek tek ele alarak, isimlerinin nereden geldiğini, vaktiyle o sokağın, bu mahallenin, şu caddenin fiziksel yapısının nasıl olduğunu, kim bilir hangi olaya, mekâna yahut kişiye ait izler taşıdığını, hangi eski eserleri barındırdığını, içindeki hangi kültür miraslarının yok olup gittiğini ansiklopedik bir tarzda sizlere sunuyor. 944 sayfalık bu eserde, "A"dan "Z"ve alfabetik sıralanan 2506 madde ve 353 tane güncel fotoğraf bulunuyor. Zaman zaman şaşırarak, büyük bir heyecanla ve İstanbul'a bağlılık aşkıyla soluksuz okuyabileceğiniz bu ansiklopedik çalışmanın, "bitirildikten sonra bir kenara konulacak" bir eser olmadığına. yıllar sonra bile "başvurulabilecek bir kaynak" olarak kütüphanenizi süsleyeceğine yürekten inanıyoruz.
547.50 ₺ -
İstanbul'un Ansiklopedik Öyküsü ( Ciltli )
Bu çalışma, hepimizin gönlünde bir "Dünya Başkenti" olan eşsiz tarihî kentimizin, çok eski zamanlardan beri varlıklarını sürdüren yüzlerce semtini, mahallesini, caddesini, sokağını, yokuşunu, hatta çıkmazlarını tek tek ele alarak, isimlerinin nereden geldiğini, vaktiyle o sokağın, bu mahallenin, şu caddenin fiziksel yapısının nasıl olduğunu, kim bilir hangi olaya, mekâna yahut kişiye ait izler taşıdığını, hangi eski eserleri barındırdığını, içindeki hangi kültür miraslarının yok olup gittiğini ansiklopedik bir tarzda sizlere sunuyor. 944 sayfalık bu eserde, "A"dan "Z"ve alfabetik sıralanan 2506 madde ve 353 tane güncel fotoğraf bulunuyor. Zaman zaman şaşırarak, büyük bir heyecanla ve İstanbul'a bağlılık aşkıyla soluksuz okuyabileceğiniz bu ansiklopedik çalışmanın, "bitirildikten sonra bir kenara konulacak" bir eser olmadığına. yıllar sonra bile "başvurulabilecek bir kaynak" olarak kütüphanenizi süsleyeceğine yürekten inanıyoruz.
430.70 ₺ -
Türklerde Dini Resimler
İslam’ın tasvire bakışı gerçekte neydi? Eğer katı bir yasak varsa yazı-resimle oluşturulan hayvan figürleri nasıl açıklanabilir? Türk kültüründe tasvire yer olmadığı inancının kaynağı nedir? Sanatçılar, eserlerinde canlı figürlerine ne sıklıkla yer vermiştir? Alevi-Bektaşi ve Mevlevi inanışlarının Türk resmine katkıları. Hz. Ali’nin devesi, Çifte vavlar, Ashab-ı Kehf gemisi, ah mine’l-aşk… Yüzlerce isimsiz sanatkârın hepsi birbirinden değerli eserleri. Bir zamanlar camilerin iç duvarlarında bile görülebilen tasvirler… Mustafa Rakım Efendi, Hattat Şefik Bey, Leylek Hasan Dede gibi sanatçıların istif çalışmaları… Malik Aksel, peşin yargılarla üstünkörü değerlendirilen Türk resim geleneğine aklıselimle ve iç gözle yaklaşıyor. Türk ve İslam inancında resmi, örnekleriyle, tanıklarıyla, eşsiz çizimler eşliğinde okuyuculara ulaştırıyor. Sanat yeniden yazılıyor.
164.25 ₺ -
1982 Türkiye Cumhuriyeti Anayasası En Son Değişikliklerle
Bu kitap, halen yürürlükte bulunan 1982 tarihli anayasanın kolayca anlaşılmasını sağlamak için hazırlanmıştır. Bu özelliği ile hukukçu olan ve olmayan herkese faydalı olacak ilmi bir çalışmadır. Bunun yanında bu anayasadan önce kabul ve tatbik edilmiş diğer anayasalarımız da, 1982 Anayasası ile bağlantılı olarak verilmektedir.
450.00 ₺ -
Tevhid Ve Şirk
Tevhid ve Şirk basit iki olgu değil, evrenin düzeninin temeli olan olgulardır. Tevhid, basit bir "Allah birdir" inancı değil, bilinçsizce birtakim hareketler gerektiren bir inanç değil, evreni içindeki tüm varlıklarla A' dan Z' ye kapsayan bir sistemdir. Tevhid yeryüzü için bir düzen, bir dünya görüşü, bir yaşantı biçimi, bir inanç ve kurallar bütünüdür. Şirk de aynı şekilde, insanların ve toplumların hayatını tümüyle kuşatan dinin adıdır.
108.80 ₺ -
Şah İsmail ve İnanç Dünyası
Alevî-Bektaşîler için Şah İsmail, hem dinî konumu hem de sosyal statüsü itibariyle oldukça önemli bir şahsiyettir. Çünkü Safevî tarikatının şeyhi ve kurduğu Safevî Devletinin ilk devlet başkanıdır. Bağlıları tarafından kendisine itaat edilmesi, dinî bir vecibe olarak algılanıp kabul edilmektedir. Etkileri günümüze kadar devam eden siyasi ve dini bir önder olması nedeniyle yaşadığı dönemin ve sahip olduğu dinî inançların bilinmesi çok önemli bir ihtiyaçtır.
170.00 ₺ -
Nasıl Sömürüldük
Görüyoruz ki Amerika güdümündeki batı, çıkarlarına alet etmek için 1945'de kurduğu Birleşmiş Milletler örgütü vasıtasıyla makro planda Üçüncü Dünya, mikro planda da İslam Dünyası üzerinde her türlü tasarrufta bulunuyor; bu ülkeleri dilediği gibi sömürüp gidiyor. Hem de müslümanları de kendi emellerine alet ederek..Kaldı ki, beş milyarlık dünya nüfusu içinde sömürenler bir milyar, sömürülenler ise dört milyar nüfusa sahipler.. Peki nasıl oluyor de bir milyar, dört milyarın kanını sülük gibi emiyor?
190.40 ₺ -
Medine Vesikası Işığında Yahudi Meselesi
Yahudi Meselesi'nin, tarihte yaşanmış çok özgün bir uygulama olan Medine Vesikası çerçevesinde incelenmesi, çok yönlü faydalar taşımaktadır. Bu yaklaşım bize, hem Müslümanların farklı düşüncedeki insanlarla birarada hangi çerçeve içinde ve ne ölçüde yaşayabileceklerinin ip ucunu vermekte, hem de günümüzde de ciddi bir sorun olarak varlığını devam ettirmekte olan Yahudi Meselesi'ni anlamamızı kolaylaştırmaya zemin hazırlamaktadır. Özellikle Siyonist İsrail Devleti'nin., Filistin'de gerçekleştirmiş olduğu insanlık dışı eylemler, bu meselenin ehemmiyetini kat kat arttırmakta ve sadece Müslümanların değil, bütün insanların Siyonistler konusunda ne kadar müteyakkız bulunmaları gerektiği gerçeğini ortaya koymaktadır.
122.40 ₺ -
Çocukları Öpmekte Meleklerle Yarışmak
Çocukların mis kokusunu cennetin kokusuna benzeten Sevgili Peygamberimiz Hazreti Muhammed (s.a.v), çocukların ergenlik çağına kadar günahları yazılmaz, sevapları yazılır şeklindeki zarif buyruğuyla dikkati çeker. Bu yüzden olsa gerek ki, sürekli olarak çocukların meleklere benzediğini, melekleri çağrıştırdığını söyler ve meleklerle çocuklar arasındaki günahsızlık konusunda bir paralellik kurarız. Hatta bununlu da yetinmez çocukların daha küçük yaşlarda uykularında bile gülümsemelerini meleklere atfederiz. Sevgili Peygamber Efendimizin çocuklara karşı sevgi ve şefkat gösterilmesi üzerine ısrarla durması ve müminlere bunun bir nişanesi olarak, Çocuklarınızı çok öpün, zira her öpücük için size cennette bir derece verilik ki, iki derece arasında beş yüz yıllık mesafe mevcuttur. Melekler öpücüklerinizi sayarlar ve sizin için yazarlar şeklindeki hadisleriyle çocukların öpücüklere gark edilmesi gerektiğine vurgu yapar.
142.80 ₺ -
Cinler Ve Büyü
Mânevî sahadaki boşluk, insanımıza bir altüst oluş dönemi yaşatıyor. Halkımız bir arayış içinde çırpınıyor; aradığı gerçek değerler yeterince kendisine verilmediği için bir türlü dengeye gelemiyor. Mânevîyât adına, Semâvî dinler'in redderek, şirk ve küfür saydığı vaktiyle dine alternatif olarak uydurulmuş, sihir(büyü), fal gibi birtakım hususlarla, yine yüce dinimizin kabul etmediği Reenkarnasyon (Tenasüh) gibi Hint kökenli bir takım batıl inançlar, susuzluklarını gidermeleri için onlara bir reçete olarak sunulmak isteniyor. Ortaya çıkan bir takım kimseleraa halkımızın duygu ve inançlarını sömürüyorlar. Seyircisini ya da tirajını artırmak isteyen bazı gazete ve televizyonlarda bunlara alet oluyor.
244.80 ₺ -
Bilmece Bildirmece
Bilmecelerin en yaygın ve işlevsel olduğu ortam, her zaman evlerimiz olmuştur. Özellikle uzun kış gecelerinde yapılan toplantılarda oynanan oyunların yanı sıra bilmeleceler, en önemli eğlence öğesi olma özelliğine sahipti. İkiye ayrılan topluluk üyeleri, karşılıklı bilmeceler sorarak bu zeka oyununda üstün gelmeye çalışırlar, ileri sürdükleri koşullar ve yaptıkları pazarlıklarla bu etkinliği daha da çekci bir duruma getirirlerdi.
74.80 ₺ -
Batı Günlüğü
Batıyla ilk kez 1994 yalında karşı karşıya, yüz yüze geldim. İlk seyahatimi gizemli bir batı ülkesi olan İsviçre'ye yaptım. Bunu, Hollanda, Almanya, Fransa, Avusturya, Lüksemburg gibi diğer batı ülkelerine yaptığım seyahatler takip etti. Pek çok kez tekrarlanan seyahatlerimde edindiğim izlenimleri çok düzenli olmasada günlükler halinde yazmaya başladım. Bu yazın eyleminde üstad Nuri Pakdil'in Batı Notları başlıklı eseri benim için istikamet verici bir düşün, bir esin kaynağı oldu. Söz konusu günlüklerde batıya ilişkin tespitlerin, izlenimlerin yanı sıra batının açmazlarına, batılılaşmanın sathiliğine dair açılımlarda bulunmaya çalıştım. Daha çok da günlüklerde, neredeyse yarım asra varan bir süreden beri batı ülkelerinde yaşayan ve yürekleri bölmelenmiş, bir yarısı Anadolu'da diğer yarısı Avrupa'da kalmış insanımızın hüzünlerine, acılarına, elemlerine, aynı zamanda umutlarına, beklentilerine de yer vermeye çalıştım.
180.20 ₺ -
Ano Yemendir
19. yüzyılda, henüz petrol, hatta uranyum bugünkü ünlerine ulaşmamışken, dünyanın başka değerlerinden söz ediliyordu. Altın, gümüş, ipek, baharat ve ilaç sanayinde kullanılan çeşitli bitkiler bunların başında geliyordu. Bu kaynaklar açısından Yemen, o dönemde, yani 18. ve 19. yüzyıllarda dünyanın sayılı coğrafyalarından bir tanesiydi. Hele önceki dönemlerde, Sabâ krallığının altın çağlarında Yemen, kendisinden çok söz edilen ülkelerden bir tanesiydi. Bu nedenle Yemen, yüzyıllar boyunca her çevreden insanın merakını celbediyor, her biri kendi alanında araştırmalar yapmak için Yemene gitmenin yollarını arıyorlardı. Dünyanın pek çok yerini görmüş olmama rağmen senelerimi verip üzerinde araştırma yaptığım bu ülkeyi görmemiş olmam beni üzüyor, okuduğum binlerce belgede adları geçen yerleri merak ediyor, bir gün oralara gidip görmeyi hayal ediyordum. Çok şükür Allah bana böyle bir imkânı nasip etti. Ben de bunu sizlerle paylaşmak istedim. Bu vesile ile Yemeni birlikte gezecek, uzun tarihinin nefhalarından nasiplenecek, dağlarından çiçekler derecek, binlerce yıllık geçmişinin yaprakları arasında dolaşarak, Yemenin neden Yemen olduğunu göstermeye çalışacağım. Bir zamanlar, biz Yemenliyi, Yemenli de bizi anlamamış; yanlış davranışlarımızdan dolayı türküler yakmıştık Yemen için, Ano Yemendir/ Gülü çemendir/ Giden gelmiyor/ Acep nedendir? diye Şimdi ise birbirimizi anlıyor, doğru davranışlar yapıp değiştirmek istiyoruz içimizi burkan bu türküyü. Çünkü artık biz Yemeni ve Yemenlileri, Yemenliler de bizi seviyor.
476.00 ₺ -
Arabi Harfleri Terakkimize Mani Değildir
Milletlerin ve ülkelerin tarihlerinde akıl almaz arızalar vardır. Sonuna yaklaştığımız şu 20'inci asırda bizim de başımıza böyle tarihi kazalar gelmiştir. Bunlardan biri, bin yıldan beri kullandığımız yazının yasaklanıp değiştirilmesi ve yerine Latin yazısının kabul edilmesidir. Bugün bu inkılâp herkese tabiî geliyor ve bu değişim bir oldu bitti olarak kabul ediliyor. Peki, bunun getirdikleri ve götürdükleri nelerdir; bilançosu menfi mi, müsbet mi olmuştur? Orasını pek düşünen yok? (Önsöz)
150.00 ₺ -
Harflerimizin Müdafaası
Halide Edib Adıvar, Türkiye'de Şark Garp ve Amerikan Tesirleri adlı kitabında, Kemalizm’in Türkiye'de lisana ve tarihe yaptığı baskılar kadarını Stalin'in Sovyetler Birliğinde. Hitler'in Nazi Almanya'sında yapmadığını yazar. Gerçekten de böyledir. Memleketimizde 1928'de tepeden inme bir inkılâpla milletimizin bin yıllık millî yazısı yasaklanmış, yerine Latin harfleri getirilmiştir. Bugünkü Türkiye'deki maarif (milli eğitim), kültür, üniversite çöküşünün, toplumun yabancılaşmasının (aliénation) ve sosyal çözülme ve dağılmanın ana sebeplerinden biri de bu yazı devrimidir. Bu asrın başlarında kelime hazinesi 200 bini geçen Türkçemiz, yazı değişikliği ve sadeleştirme tahribatı yüzünden bugün, çoğu teknik terim olmak üzere, yirmi bin sözcüğün altına düşmüştür. Günlük gazeteler yayınlarında birkaç yüz kelime kullanabilmekte, halk kendi arasında iki-üç yüz kelime ile anlaşmaya çalışmaktadır. Millî-İslami yazımızın yasaklanması yüzünden arşivlerimizi, kütüphanelerimiz: dolduran milyonlarca kitap, risale, vesika anlaşılmaz hale gelmiş. İstanbul Üniversite'sinin kapısındaki büyük Türkçe kitabeyi profesörler bile okuyamaz hale düşmüştür.
16.25 ₺ -
Dil Davası Prof. Dr. Kadri Timurtaş ile Mülakat
Türkiye'nin en önemli on gündem maddesinden bir lisan ve edebiyat meselesidir. Lisanımız rejim ve resmi ideoloji terörü baskıları ve arılaşma inkılabı ile kansız ve cansız düşmüş ve güçlü bir devletin ve milletin ihtiyaçlarına cevap veremeyecek hale gelmiştir. Bu eser, lisan buhranının iki ayrı bölümde incelemektedir: Birincisi, Burhan Bozgeyik'in hacimli önsözü; ikincisi merhum üstad Prof. Dr. Faruk Timurtaş hocamızla bu konuda yapılmış olan bir röportajdır. Bu eser, lisan ve edebiyat krizini Türkiye'nin gündemine koymak ve bu mevzuda çare ve çözüm üretmek husunuda kendi çapında bir hizmet ifa edebilirse, hazırlayan ve yayınlayan bundan mutluluk duyacağı gibi, merhum Timurtaş hocanın da ruhunun şad olacağı ümidindeyiz.
66.60 ₺ -
Hayat Rehberi 7den 70e Sağlık Başarı ve Mutluluk İçin
Kitapta, bireyin öğrencilik yıllarında ve hayatta başarılı ve mutlu olması için gerekli bilgileri ve kuralları vermeye çalıştık.Bu çalışma; sevgi, ailede eğitim, zaralı alışkanlıklar, ahlak, sağlık, başarılı ve mutlu olmak ve eğitim ve kalkınma olmak üzere yedi bölümden ibarettir.Bu eser, anne ve babalara, on yaşından itibaren ilk, orta ve yüksek öğrenim görmekte olan öğrencilere, öğretmenlere, eğitimcilere, yöneticilere ve diğer meslek sahiplerine yardımcı bir rehberdir.
11.25 ₺ -
Hanımlara Püf Noktaları
Dört bölümden oluşan çalışmamızda Beslenme ve vitaminler, Sağlık bilgileri, Çocuk eğitimi, Günlük hayattan temizlikle ilgili pratik bilgiler ve püf noktalarını okuyacaksınız. Vitaminler, Tabiat eczanesi Meyveler, Sebzeler Sağlık Sigaranın zararları, Alkolizmin tedavisi Sporun faldaları Akciğerler, Bel fıtığı, Diş sağlığı, Göz sağlığı Kalbimiz, Şeker hastalığı, Tansiyon Zayıflama rejimleri
48.75 ₺ -
Güzel Sözler ve Tavsiyeler Başarı ve Mutluluk İçin
Akıl noksanlığı iki türlü olur, biri delilikten öbürü cahillikten Başında taç bulunan hiçbir imparator, kendi eliyle yamanmış bir hırka giyen, Muhammed (sav) kadar saygı görmemiştir. Bazıları büyük olarak boğar, bazıları sonradan büyük kazanır, bazıları da zorla büyük olurlar.
56.25 ₺ -
Büyük Türkiye Rüyası
Kitabın ana teması Türk milliyetçiliği ve bunun meseleleridir. Bu meyanda Türk dili, kültürü, sanatı, müesseseleri (ordu, devlet, cami, üniversite), sanayileşmenin boyutları, köyün kalkınması, Türkiye'de var olan veya dışardan gelen ideolojilerin durumları, aydın-halk ilişkisi, medeniyet anlayışları, dinin yeri ve önemi, demokrasi, felsefe-sanat meseleleri, gençlik konusu, eğitim davası, ilim anlayışı, millî sanat, millî edebiyat, öğretmenin yeri ve fonksiyonları gibi konularda kaleme alınan denemeler aynı zamanda M. Kaplan'ın fikir dünyasını aydınlatıyor.
225.00 ₺