-
Jitem
Yıllardır hemen her faili meçhul olayda, suikast girişiminde adı geçti. Varlığı resmen kabul edilmedi ama adı etrafında konuşulanlar tüyler ürperticiydi. Şimdiye dek kimse JİTEM gerçeğini tüm çıplaklığıyla ortaya koyamadı. Tartışmalı konular üzerine cesurca giden haberlerinden tanıdığımız genç gazeteci Ecevit Kılıç’tan gündem oluşturacak bir çalışma! JİTEM ne zaman, kimler tarafından kuruldu? JİTEM’in tam olarak kurulma am acı neydi? JİTEM’in işleyiş biçimi ve faaliyetleri nelerdi? Hangi üst düzey komutanlar ve siyasetçiler JİTEM’i bizzat yönettiler? 1991 yılında muvazzaf ve emekli yedi general neden peşi sıra suikastlara kurban gittiler? Bahtiyar Aydın cinayeti neden örtbas edildi? Eşref Bitlis suikastı nasıl örtbas edildi? Efsane JİTEM’ci Cem Ersever’i kim öldürdü? Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım’ın JİTEM’deki pozisyonu neydi? Veli Küçük, Arif Doğan, Levent Ersöz gibi Ergenekon tutuklularının JİTEM’deki rolleri nelerdi? Hizbullah’ı kuran JİTEM miydi? Efsane emniyetçi Gaffar Okkan’ın ölüm emrini kimler verdi? Vedat Aydın ve Musa Anter cinayetleri adım adım nasıl işlendi? Kürt işadamları Tansu Çiller tarafından hedef gösterildikten sonra kimler tarafından katledildiler? Abdullah Çatlı ve Susurluk ekibinin JİTEM’le bağlantısı neydi? JİTEM itirafçıları neden kontrol edemedi? Güneydoğu’da kaçakçılığı yöneten JİTEM miydi? Askerî atamalarda ve YAŞ karalarında JİTEM’in sözü geçiyor muydu? JİTEM içerisindeki çatışmalardan kim galip çıktı? İntihar eden emekli Albay Abdülkerim Kırca’nın JİTEM içerisindeki faaliyetleri nelerdi?
8.56 ₺ -
Monşer
“Monşer” sözcüğü Türk toplumunun kolektif hafızasında bir hitap şekli olmaktan çok öte farklı anlamlar taşır. Türkiye, Rusya ve bunun gibi geç modernleşmiş ülkelerde bu hitap şeklini tercih eden insanlar belirli bir toplumsal kategorinin mensubu olduklarını hatırlatırlar. Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerinden günümüze uzanan süreçte “monşer” daima üst sınıfsallığın resmi sayılabilecek bir insan tipografisine işaret etmiştir. Özellikle Türk Hariciyesi’nde sıkça kullanılan bu iletişim pratiği zamanla gerçek manasının içini boşaltarak toplumsal bir anlam ifade eden sosyolojik bir araca dönüştü. Halkın geri kalanına ötekilik hissi veren bu durum toplum yapımızdaki iktidar ilişkilerini açıklayan ve Hariciyemizin kemikleşmiş yapısını sorgulayan bir gösterge halini aldı. Tam da bu noktada kritik bir soruyla karşı karşıya geliyoruz: Türk Hariciyesi’nde geleneksel olarak sürdürülen bir kapalı devre, akrabalık ilişkileri ile öteden beri sürdürülen bir oligarşik sistem var mıdır, yoksa bu ailelerden gelen insanlar, kırsal kesimden gelen insanlara nazaran doğal olarak daha mı şanslıdır? Yazdığı her kitapla yeni bir tartışma gündemi oluşturan Aydoğan Vatandaş bu sorudan yola çıkarak Türkiye’nin şeceresi en kabarık, nüfuzu en güçlü ailelerinden biri olan Menemenlizadeleri hemen hemen bütün aile üyelerini teker teker ele alarak inceledi. Etki alanı öylesine güçlü olan bir ailenin üzerine yapılan bu inceleme ister istemez yakın tarihimiz hakkında henüz ortaya çıkmamış birçok gerçeği de gözler önüne serdi. Peki, Türk dış politikasına ve kültür hayatına yön vermiş bu ailenin hikâyesi sıradan insanlar için neden bu kadar önemliydi? İşte bu konuda yanıt bulacağınız sorular… Osmanlı ekonomisi Menemenlizadelerden kime teslim edildi? Kariyerini feda etmek uğruna Türkiye’yi İkinci Dünya Savaşı’na sokmayan dışişleri bakanı ailenin hangi üyesiydi? Namık Kemal’in İngiliz torunu kimdi? Ailenin masonluk ve diğer yer altı örgütleriyle ilişkileri nelerdi? Ailenin hangi yakın akrabası Enver Paşa’nın katillerindendi? Menemenlizadelerin hangi akrabası İngiliz istihbaratında önemli bir pozisyondaydı? Hangi Menemenlizade neden tramvay biletçiliği yapmak zorunda kaldı? Namık Kemal’in torunu Cezmi neden intihar etti? Ailenin Sultan Abdülhamit’le alıp veremediği neydi? Ailenin serveti hangi Osmanlı padişahının bile iştahını kabartacak büyüklükteydi? Namık Kemal’in Bektaşilik, Masonluk ve Alevilikle ilişkisi ne düzeydeydi? Mason olan ilk Osmanlı padişahı ve paşası kimlerdi? Kimin, Vahdettin’in Yahudi aslılı cariyesinden bir oğlu oldu? Cesedi ölümünden sonra yakılan Menemenlizade kimdi? Menemenlizadelerin dine ve dindarlığa bakışı nasıldı? Ailenin hangi üyesi Fenerbahçe Spor Kulübü’nün kurucularındandı? Nazım Hikmet hangi Menemenlizadeyi ölümden kurtardı? Hıristiyan mezarlığına gömülen aile üyesi kimdi? Dünyanın en önemli başkentlerinde başkonsolosluk görevinde bulunan aile üyesi kimdi? Atatürk Menemenlizadelerle akraba mıydı? Atatürk’ün vefatı sırasında neler yaşandı?
8.88 ₺ -
Pusu
Gazeteci-Yazar Şamil Tayyar, Eşrif Bitlis’ten Esat Coşan’a, Turgut Özal’dan Adnan Kahveci’ye, Muhsin Yazıcıoğlu’ndan Abdullah Çatlı’ya, TÜBİTAK Mühendisi Ercan Kuruoğlu’dan Prof. Dr. Ali İhsan Bağış’a kadar, kritik konumdaki isimlere kurulan 21 ayrı pusuyu araştırdı ve şüpheli ölümlerin perde arkasını kaleme aldı. Abdullah Çatlı… 3 Kasım 1996’da, Susurluk’taki kazada hayatını kaybetti. Mehmet Özbay olarak tanınmıştı ama kullandığı ilk kimlik Şahin Ekli adına düzenlenmişti. Ekli’nin doğum tarihi tesadüf ki 3 Kasım’dı. Kazadan sonra gündeme gelmeyen konu bugün tartışmaya açıldı: Çatlı kaza sonrasında hayattayken, kafasına aldığı darbeyle mi öldürüldü? Sadık Ahmet… Batı Trakya’daki Türklerin haklarını savunan Doktor Sadık Ahmet, Yunanistan’da Lozan Anlaşması’nı tartışmaya açan isimdi. Hem Çatlı’nın yakın arkadaşı hem de iddialara göre MİT’in kritik ajanlarından biriydi. Gümülcine’deki trafik kazasında hayatını kaybetti. Tarih, 24 Temmuz 1995’ti; yani Lozan’ın yıldönümü. Mehmet Bedri İncetahtacı… Susurluk Komisyonu üyesi İncetahtacı, Gladio ile P2 Mason Locası arasındaki kirli ilişkileri araştırmaya ve kamuoyuyla paylaşmaya başladı. Türkiye’deki Mason localarının bu çerçevede incelenmesi gerektiğini açıkladı. Gizli belgeler üzerinde çalışırken geçirdiği trafik kazasında hayatını kaybetti. Muhsin Yazıcıoğlu: Her istihbarat teşkilatının uzmanlaştığı bir alan varmış; bizimkiler de trafik kazalarında ustaymış…
10.96 ₺ -
Asimetrik Savaş-Politik Psikoloji
Nevzat Tarhan bir psikiyatri profesör olarak bilinse de güncel siyaset üzerine farklı yaklaşımları olan bir yazar. Psikoloji ve politikayı bir araya getiren kitap bir yandan Türk toplumunun psikolojik analizini yaparken diğer yandan da güncel siyasi çatışmaları bilimsel arka planı ile ele alıyor.Türkiye’nin en tanınmış psikiyatrisi Prof. Dr. Nevzat Tarhan Türkiye’de yaşanan asimetrik savaşın psikolojik arka planını gözler önüne seriyor. Gündelik siyasette yaşanan tartışmalar psikolojik olarak ne anlama geliyor? Türk siyasetinde sürekli askerle problem yaşanmasının nedenleri neler? Türkiye’de liderlik sorunu var mı? Asker neden değişmek istemiyor? Türk toplumu neden askere kayıtsız şartsız itaat ediyor? Türkiye’de elitizmin kökenleri neler? İttihat ve Terakki Cemiyeti bir tarikat miydi? CHP neden sürekli askerden yana tavır alıyor? Ergenekon davası bu savaşta nasıl bir rol oynuyor? TSK neden saydam değil? Psikiyatrist kimliğinin yanında emekli bir subay olan Nevzat Tarhan askeri zihniyetin harekat tarzını politik psikoloji biliminin ışığında ele alarak sorulara cevap arıyor.
111.00 ₺ -
Büyükelçi
II. Dünya Savaşı, Fransa; Bir tarafta Nazi Almanya'sı ve Hitler, diğer tarafta Türkiye Cumhuriyeti Büyükelçisi Behiç Erkin. Bir tarafta insanlığını unutan Naziler, diğer tarafta insanlığını hiçbir zaman unutmamış bir avuç Türk diplomatı, Bir tarafta Hitler'in “Nihai Çözüm” söylemi, diğer tarafta “ülkemde din, dil, ırk ayrımı yoktur” anlayışı… Binlerce Yahudinin II. Dünya Savaşı sırasında toplama kamplarına götürülmesini engelleyen Paris Büyükelçisi Behiç Erkin ve fedakâr Türk diplomatlarının hikâyesi… “Dedeniz Behiç Erkin ile babam Necdet Kent'i ölümsüzleştirdiğiniz için size çok teşekkür ediyorum.” Muhtar Kent, The Coca Cola Company CEO'su “Schindler'in Listesi yıllardır dünyayı sallıyor. Almadık ödül bırakmadı, yıllardır televizyonlar abone... Schindler 2 bin Yahudi kurtarmış… Peki on binlerce Yahudi’yi kurtarmış bir Türk Büyükelçisi var ayni dönemde, Hitler'den... Adını Türkiye'de kaç kişi biliyor?” Hıncal Uluç, Sabah Gazetesi “Türkiye’nin Dostluğu Kıymetlidir”
8.57 ₺ -
Darbe Yargısının Sonu
Türkiye'de yargıyı düzenleyen aktörler, 1930'lu yıllardan itibaren adaleti sağlamak yerine, ideolojik kaygıları doğrultusunda toplumu şekillendirmeyi asli görevleri olarak benimsediler. Bu misyonu yerine getirme yolunda en büyük yardımcıları ise darbecilerin hazırladıkları anayasa ve yasalar oldu. Yargı sistemi, bugüne dek siyasetin alanını daraltarak toplumsal problemlerin çözümünü engelledi. Ancak Türkiye toplumu artık bir dönüşüm gerçekleştirdi ve bu dönüşüme ayak uyduramayan yapıları değiştiriyor. Yargı sistemi içerisinde de bu sürece paralel olarak sağlıklı düşünebilen hukukçular çıkmaya başlıyor. Son zamanlarda yaptığı demokratik çıkışlarla tanıdığımız Osman Can bu genç kuşağın ilk temsilcisi. Köhnemiş yargı sistemi içerisinden yükselen taze bir ses. Akademisyen kinliğinin yanında bürokratik bir deneyime de sahip olan Osman Can, ideolojik temelleri 1930'larda atılan, 27 Mayıs Darbesiyle Anayasal düzeyde kurumsallaştırılan yargı sistemimizin yapısını ve yarattığı sonuçları ele aldığı kitabında referandum sürecini ve sağlıklı bir yargı sistemine kavuşmanın yollarını anlatıyor. -Ergenekon, tanrıların vurulduğu bir davadır! -Yargı ideolojik bir silaha dönüştürüldü! -İstiklal Mahkemeleri bir terör aygıtı gibi çalıştı. -27 Mayıs'ta solcu, 12 Eylül'de dindar bir Atatürk yaratıldı! -Yassıada yargılamaları cübbeli terördür. -Yüksek yargının referanslarında demokrasi ve özgürlük yoktur. -Laikliğin amacı özgürlük değilse bir değeri var mıdır?
29.60 ₺ -
Çelik Çekirdek
Aynı aklın ürünü, aynı merkezden yönetilen ve asırlara yayılan yüzlerce örgüt, küçüklü büyüklü binlerce operasyon, on binlerce aktör… Kökleri Nizamülmülk’e dayanan, yüzyıllar içinde sızmalar sonucu kabuk değiştiren, sonunda dalları Ergenekon’u sarmalayan yapının tarihi: Çelik Çekirdek. *Selimiye Kışlası asırlarca hangi ekibin merkezi olarak kullanıldı? *Mason Locaları ile Ergenekon Operasyonu arasındaki ilişki ne? *Enver Paşa hükümetini darbe ile indirme teklifini Atatürk’e kimler götürdü? *Türkiye'yi Osmanlı'dan koparan, Cumhuriyet’in ilanı mı Lozan'ın imzalanması mı? *Cumhuriyet’i Osmanlı Derin Devleti mi kurdu? *İsmet İnönü, Mustafa Kemal'i nasıl tasfiye etti? *Adnan Menderes'in kendisini idama sürükleyen ilk iki hamlesi neydi? *Erkan Mumcu ve Mehmet Ağar'ı hangi general ikna etti? *İstihbarat Dairesi, AK Parti hakkındaki kapatma davasına nasıl delil üretti? *Hanefi Avcı'nın 13 yıl önceki olay açıklamaları aldatmaca mıydı? Susurluk'u perdelemeye mi çalıştı? Aslında O, bilinenin aksine Mehmet Ağar'ın adamı mı? *Captagon Operasyonu Kilim'de tutuklanan Abdülkadir Ekicioğlu, Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Emin Aslan'ı yakan Habib Kanat'la Hanefi Avcı arasında nasıl bir ilişki olduğunu öne sürdü? *Hanefi Avcı, AK Parti Operasyonu'nda nasıl bir rol üstlendi? Eski İstihbarat Daire Başkanı Hüseyin Namal'la Eskişehir'de neden buluştu? İstanbul'da hangi MİT görevlisiyle neler görüştü? Adlarına telefon aldığı öğrenciler kim?
12.68 ₺ -
Yeniden Yapılanma Kuralları
Emekli Tuğgeneral Korkmaz Tağma, ülkemizin sancılarını yaşadığı değişim ve yeniden yapılanma sorununa farklı bir bakış açısı getiriyor.. İkinci ve üçüncü sınıf ülkelerin önünde duran en önemli sorunlardan birisi; bazı lider, yönetici, bürokrat ve sözde aydınların, sosyal ve kültürel yapıdaki farklılıkları görmezlikten gelmesi, halkın zihniyetine saygı göstermemesi ve doğru zannettikleri ithal zihniyeti halka baskı yoluyla kabul ettirmeye çalışmalarıdır. Sosyal ve kültürel çeşitlilikleri gibi, sorunları da çok olan ikinci ve üçüncü sınıf ülkelerin bu durumu maalesef körler ülkesini andırıyor. Ülkenin kör olan lider, yönetici ve bürokratlarını, körlerin filleri el yordamıyla tarif etmesine benzetiyor yazar. Ülke sorunlarınında doğruya yakın olarak tesbit edildiğini, fakat liderlerin problemi bir bütün olarak ele almadıkları için de yanıldıklarını anlatıyor kitabında. Bir bütün, parçanın herhangi birisiyle aynı olmayacağı gibi. ayrıldığı parçanın da bütünün tüm özelliklerini ihtiva etmeyeceği gerçeğini gözler önüne seriyor. Emekli Tuğgenaral Korkmaz Tağma, Türkiye’nin mevcut durumunu ortaya koyduktan sonra. çözüme yönelik önerilerini de net bir şekilde ortaya koyuyor. Yeniden Yapılanma Kuralları Türkiye’nin içerisinde bulunduğu gündem nedeni ile yazılı ve görsel medyada geniş bir şekilde yeralacaktır.
5.48 ₺ -
İslamın Silahsız Askeri
“Sivil İtaatsizlik” ya da “silahsız mücadele”… Dünya çapında iki büyük savaşla birlikte irili-ufaklı pek çok yerel savaşların yaşandığı geçtiğimiz iki yüzyıldan miras; halen sürmekte olan yerel/ulusal savaşlar… Yani. kan. ölüm ve acı.. Mücadele etmenin başka yolu yok mu? Başka yolu varsa. bunun örnekleri var mı?Hint asıllı gazeteci-yazar Eknath Easwaran’ın kaleme aldığı Badşah Han’ın biyografisi böyle bir örneği anlatıyor. Easwaran’ın İsam’ın Silahsız Askeri: Badşah Han” isimli biyografik eseri; basıldığı tarihte The Washington Post ve The L.A. Times Book Review gibi saygın gazetelerde geniş yankı uyandırdı. Hindisdan’da İngiliz sömürgeciliğine karşı silahsız. şiddetsiz. kansız bir direniş başlatan Mahatma Gandhi’nin en büyük destekçisi. takipçisi ve bu felsefenin en iyi uygulayıcılarından biri olarak kabul ediliyor Badşah Han. Badşah Han. Gandhi’yi bile hayrete düşüren bir şeyi başarmış; intikam duygusunun bir meziyet. insan öldürmenin sıradan bir olgu olarak algılandığı Patan Aşireti’nden yüzbin kişilik silahsız bir ordu kurmuş ve Gandhi’nin “sivil itaatsizlik” eylemine dahil etmişti. Gandhi ile Badşah Han’ı bir araya getiren sadece siyasi hedeflerinin ortak olması değildi. Samimi ve dindar bir Müslüman olan Badşah Han; Gandhi’nin şiddet içermeyen eylemi ile. İslam’ın barışçı özü arasında ortak noktalar bulmuş ve bunu eyleminin odak noktasına yerleştirmiş bir kişilik. Badşah Han. eyleminin özünü ve hareket felsefesini şu şekilde özetliyor: “Benim gibi bir Müslüman’ın ya da Patan’ın şiddetten uzak durma felsefesini benimsemesinde şaşılacak bir şey yok. Bu yeni bir felsefe değil. Hz. Muhammed (s.a.v) bundan bin dört yüz yıl önce Mekke’de kaldığı dönemde bu felsefeyi uygulamıştır.” Barışın silahsız askerleri…iki dev şahsiyet..Gandhi ve Badşah Han ve tarihin en büyük sivil direnişi ve zaferlerinden birine ait bilinmeyen yönler…
6.85 ₺ -
Politika Sözlüğü
Napolyon’un müdebbir veziri Talleyrand, sevgili imparatorunun; elinin ağırlığının oturduğu yerin ağırlığından fazla olduğunu zannettiği ve bunu etrafındakilere ifade ettiği demlerde; “Efendim, süngü ile her şeyi yapabilirsiniz, ama üzerine oturamazsınız” demiş… Bu söz, idarecinin, elinde bulunduğu gücün değil, işgal ettiği makamın ağırlığına ve idare edilen nezdindeki değerine işaret ediyor. Halk ile güç arasında kurulan ve adına da siyaset denilen sihirli denge bu olsa gerek… Zekeriya Yıldız, “Politika Sözlüğü”’nde politik kavramları vukufiyetle tahlil ederken, aynı zamanda “gönlünü çıkarıp avucuna koyarak, başkaları önünde mahcup olmadan dolaşabilen” ideal bir devlet adamının prototipini çıkarıyor.
11.10 ₺ -
Türkiye Perspektifi
Türkiye, kendisinin ürettiği suni gündemlerden oluşan duvarı bir türlü aşmayı başaramıyor. Sürekli bu engele toslarken, bir yandan da farkında olmadan bu duvara yeni "gündemler", yeni tuğlalar ekleniyor. Aslında bulunduğu noktanın çok ötesinde misyonları başarabilecek bir potansiyele sahip Türkiye... Bütün mesele, bu gücü ortaya çıkarıp, yerinde saymanın aslında gerileme olduğunu fark edebilmekte bitiyor. Geçmiş yüzyılların tecrübesini 21. yüzyıla aktaracak, toplumun ve devlet mekanizmalarının standardını bilgi toplumuna göre şekillendirecek, küreselleşmeye giden süreçte edilgen olmayı etkin potansiyeliyle doğru yöne kanalize edecek bir Türkiye, "duvar"ın arkasını görmeye cesareti ve ihtiyacı olan Türkiye′dir. Türkiye′nin yazılarıyla konuşulan ismi Cüneyt Ülsever, bu kitapta, gündem duvarının arkasını analiz etmeye yönelik düşüncelerini bir arada sunuyor. Geride bıraktığımız yüzyılın geniş bir değerlendirmesi ve eşiğinde olduğumuz yüzyıla dair önemli perspektifleriyle Türkiye′nin koordinatlarını veren bir çalışma...
5.48 ₺ -
Türkiye Gerçeği
‘Türkiye Gerçeği’ adlı son kitabında devlet yönetimine ve mekanizmasına ilişkin sorunları Türkiye özelinde dile getiren İnan, Türkiye’nin pek çok can alıcı sorununa ve çözüm yollarına parmak basıyor. 50 yıllık devlet hizmetinin ve siyasi yaşamının ardından emekliliğe ayrılan deneyimli devlet adamı Kâmran İnan; deneyimlerini okurlarıyla paylaşmaya devam ediyor. Türkiye içinden ve dışından hakkımızda yapılan olumsuz propagandaları, olayları bizzat yaşamış bir devlet adamını gözlemlerinden okuyunca çok şaşıracak, bugün neden bu hallerde olduğumuzun gerçek yüzünü daha iyi anlayacaksınız. Kitaptan çarpıcı başlıklar: Yarım yüzyıllık devlet tecrübesinin ardından Kâmran İnan niçin milletinden özür diliyor? Parti liderliği koltuğuna oturan bazı kısa boylular, devleti kendi boylarına indirdiler… İrtifa kaybederek geldik. Türkiye’de hainler, hırsızlar ve cahiller prim alıyor, teşvik ediliyor. Avrupa’da bulunan dört milyona yakın insanımızı, kendi haklarını ve milli menfaatleri koruyacak şekilde teşkilatlandıramadık.
3.43 ₺ -
Hukuk Devlete Sızabilir mi?
12 Eylül döneminde Diyarbakır Sıkıyönetim Askeri Savcılığı görevinde bulunan Ümit Kardaş, Türkiye ve dünya ölçeğinde “hukuk devleti” olma, “devletin hukukla sınırlanması” sorununu tartışıyor. Dünyanın ve Türkiye’nin hukuk karşısındaki durumunu ele almaksa; hukuk ve ahlak, insan temelli bir küreselleşme, ulus-devletin ulus üstü ve ulus altı değişimler karşısındaki gidişatı, küresel organizasyonlar, uluslararası sistemin adalet ve insanlık değerlerini gözetir biçimde yeniden tasarlanması, mafya ve organize suçluluk, Osmanlı’dan bugüne miras kalan Kürt sorunu ve hukuk devletini gerçekleştirme yolları gibi konu başlıkları üzerine düşünmeyi gerektiriyor. “HUKUK DEVLETE SIZABİLİR Mİ?”nin yaptığı tam da bu. Askeri, adli ve idari kurumların doğasına nüfuz etmiş bir hukuk adamı, bu önemli temalar üzerine kapsamlı bir bakış sunuyor ve hepimizi yeniden düşünmeye davet ediyor.
9.60 ₺ -
Siyasal İslamın Geleceği
Graham E. Fuller, İslam ülkelerinde geçirdiği on dört yıl boyunca edindiği bilgi ve deneyimlerini “Siyasal İslamın Geleceği” adlı kitabında bir araya getirdi. 1980’li yıllarda CIA’in Ulusal İstihbarat Konseyi Başkan Yardımcılığı görevinde bulunmuş ve CIA’in Ortadoğu masası şefliğini yapmış olan yazar Graham E. Fuller, İslam ülkelerinde -ve bu arada Türkiye’de- geçirdiği on dört yıl boyunca edindiği bilgi ve deneyimlerini “Siyasal İslamın Geleceği” adlı kitabında bir araya getirdi. Geçtiğimiz yıl Palgrave Macmillan tarafından The Future of Political Islam adıyla yayınlanan kitap Türkiye’de de yankı bulmuştu. Kitabın dilimize kazandırılması akademik çevrelerce önemli bir adım olarak değerlendiriliyor. Kitap hakkında ne dediler? "11 Eylül sonrasında İslam hakkında yapılan tartışmalar genellikle keskin ve verimsizdi. Graham Fuller′in ölçülü, bilgece ve duyarlı sesi işte bu nedenle dinlenmelidir. Batı ile İslâm dünyası arasındaki tehlikeli, değişken ve karmaşık ilişkiyi anlamak için "Siyasal İslamın Geleceği”ni okuyun. Prof. Akbar S. Ahmed, Amerikan Üniversitesi, İslami Araştırmalar İbni Haldun Kürsüsü, Washington DC Kitapta yer alan ana başlıklar: “İslâm Tarihinin Derin Istırabı, İslâmcılık Eylem Halinde, İslâmcı Karşıt Kutuplar, İslâmcılık ve Küresel Jeopolitik, İslâm ve Terörizm, İktidarda İslâmcılık: İran, Sudan ve Afganistan, Siyasette İslâmcılık, İslâmcılık ve Batı, Küresel Güçlerin Siyasal İslâm Üzerindeki Etkisi, Siyasal İslâm′ın Geleceği: Açmazlar ve Seçenekler”
11.10 ₺ -
Siyaset Yılları
Bu kitapta yazılanlar günlük notlardan alınmıştır. Olayların içinde yaşayan bir kimsenin olabileceği kadar objektif olmaya; tecrübe ve ders çıkarılacak, geçmişi değerlendirmeye ışık tutacak gelişmeleri öne çıkarmaya çalışılmış. Siyasete, Meclis’e girecek gençlerimiz için bir kaynak olabileceği umuduyla, tecrübenin değeri paylaşmada ve yanlışların tekrar edilmesini önlemededir. Bizdeki rejim darboğazları da ders almamaktan, aynı yanlışların tekrarından kaynaklanmıştır. Beşer hafızasını canlı tutabilmek için yazılı metinlerle onu beslemek gerekir.
8.91 ₺ -
Cenevre Yılları
Deneyimli devlet adamı ve politikacı Kamran İnan, 12 Eylül’ün arifesinde atandığı Cenevre Büyükelçiliği yıllarına ait hatıra ve izlenimlerini anlattığı bu kitapta dönemin siyasi atmosferine ilişkin dikkat çekici anekdotlar aktarıyor. Politikacılarımızda pek alışkanlık olmamasına rağmen, Kamran İnan, düşünen ve yazan bir sima. Politika ve devlet adamlığıyla geçen yıllara ilişkin düşüncelerini, görüşlerini ve hatıralarını sık sık kaleme alan, kitaplaştıran bir isim. Daha önce de; “Hayır Diyebilen Türkiye, Dış Politika, Devlet İdaresi. Olaylar ve Düşünceler” isimli kitaplarla genç kuşaklara engin devlet tecrübesini aktarmayı görev bilen İnan, Cenevre Yılları’nda 12 Eylül askeri darbesine götüren ortama ilişkin gözlemlerine geniş yer veriyor kitabında. Kitabın ilerleyen bölümlerinde Cenevre’de geçirdiği dört yıl zarfında dünya siyasetine, ülke meselelerine ve ülkemizin dışarıdaki temsiline ilişkin konularla ilgili sorumlu bir devlet adamı tavrıyla yapıcı eleştiri ve tekliflerine yer veriyor Kamran İnan.
6.85 ₺ -
Devlet İdaresi
enüz kaideleri ve sınırları belirli olmayan yeni bir dünya düzenine giriyoruz. Bu yeni dünyada Türkiye’nin de yeri ve ufku değişiyor. Peki, Türkiye bu değişmelerin neresinde? Bu kitapta 20. yüzyıl Türkiye’sinde devlet idaresinin işleyişini ele alan yazarın, politikacı kimliğine uygun olarak, bir sohbet üslûbu içerisindeki anlatımını ilgi ile okuyacaksınız.
7.40 ₺ -
Hayır Diyebilen Türkiye
Türk diplomasi lugatında, maalesef “Hayır” kelimesi yoktur. İnsanımız dış ilişkilerde Türkiye’nin gür sesini duymaya hasret kaldı. “Hayır Diyebilen Türkiye” içlerindeki isyanı dışa vuramayan insanlarımızın hislerinin tercümanı. “Hayır diyebilmek gücü Türk milletinde mevcuttur” diyen yazar, uzun yıllar Türk diplomasisinde ve siyasetinde aktif olarak yer almış bir kişi sıfatıyla, çok önemli tespitlerde bulunuyor.
4.11 ₺ -
Dış Politika
Değişen dünyada Türkiye’nin dar kalıplardan, dış politikadaki tutuculuktan kurtulması, önüne gelen fırsatları değerlendirmesi ve kendisini bekleyen rolü üstlenmesi için bir zihniyet değişimine ihtiyaç vardır. Ele aldığı konu itibariyle çok önem taşıyan bu kitap, pratiğe yönelik bir tecrübenin ürünüdür.
5.92 ₺ -
Tabana Kuvvet
“Gazeteciliği masa başı görevi olarak görmediğim gibi, karşıma çıkan her gezi fırsatını ′yeni bir şeyler′ görüp öğrenme vesilesi olarak değerlendirdim. ‘Tabana Kuvvet’, 30 yıllık bir seyyahın her gittiği yerde tuttuğu notlardan ve izlenim yazılarından oluşuyor. Bu kitapta notlarını okuyacağınız gezilerin büyük bölümü politikacı-gazeteci kafilesi içinde geçti. Fakat hiçbir zaman ′müzeci′ bir turist gibi olmadım ben; bu sebeple gezdiğim ülkeler hakkında fazla ansiklopedik bilgi bulamayacaksınız. Bu kitapta sadece malumat bolluğuyla karşılaşmayacak. bir meraklı seyyahın, bazen dostlarıyla birlikte çıktığı, çoğu kez bir devletlinin peşinde geçen gezilerine, onun ayak izlerini takip ederek sizler de katılmış gibi olacaksınız. O halde, hep beraber tabana kuvvet!”
8.88 ₺ -
Değişen Türkiye
ABD Başkanı Clinton. Avrupa’ya yaptığı son ziyaretinde, Türkiye’nin Avrupa ile Ortadoğu ve Asya arasındaki konumuna atıfta bulunarak, Türkiye’nin bölgenin gelecekte yeniden şekillendirilmesindeki önemine dikkat çekti. Aslına bakılırsa bu yeni bir şey değildi. Türkiye, Soğuk Savaş döneminde, Sovyetlerin Akdeniz ve Ortadoğu’ya yayılmasının engellenmesinde kilit rol oynamıştı. Fakat bunlardan daha önce, Türkiye oldukça zorlu bir seyahate başlamıştı. 75 yıldan uzun bir süre önce, yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti, batılı çağdaş toplumlar arasındaki yerini almak için yola çıkmıştı. Bu şekilde ülke kendisini Doğulu-İslami geçmişinden kopardı. O tarihten bu yana, Atatürk’ün uğrunda mücadele verdiği davayı izliyor. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonraki dönemde bu çabalar, Türkiye’nin Batı ittifakına katılma yolunda attığı adımlarla daha da pekişti. Soğuk Savaş’ın ardından Türkiye, tarihinde ilk kez Kemalist devlet geleneğinin prensiplerini sorgulamaya başladı. Bununla birlikte, yeni dış siyaset ve güvenlik politikası ihtiyaçları kendisini gösterdi. Bunlar da kaçınılmaz olarak halkı, Türkiye’nin bölgedeki rolü üzerine geniş kapsamlı tartışmalara yöneltti. Bunların bir sonucu olarak Amerika ve Avrupa, dış hatları belli belirsiz seçilebilen değişen bir Türkiye ile karşı karşıya kaldılar. Heinz Kramer, işte bu değişimi etkileyen güçleri ve bunların Türkiye’nin, Amerika ve Avrupa ilişkilerindeki etkisini irdeliyor. Esas olarak, Atatürkçü geleneğe yönelik etnik ve dini itirazlar üzerine yoğunlaşıyor. Merkezi yönetimin karşısındaki başlıca engeller olan, Kürt sorununun doğuşunu ve siyasal İslam’ın gelişimini mercek altına alıyor. Kramer’e göre liberal demokrat politikalar, yeni bin yılın başlarında Türk siyaseti için daha istikrarlı bir ortam yaratabilir. Kramer aynı zamanda Sovyet imparatorluğunun dağılmasıyla birlikte Türkiye’nin önüne çıkan seçenekleri irdeliyor. Türkiye’nin Orta Asya Türk dünyası ile olan tarihi bağlarının günümüze yansımasını ve bununla birlikte Ortadoğu, Amerika ve geleneksel Avrupa ilişkilerini masaya yatırıyor. Bir Avrupalı olan Kramer’e göre, Amerika ve Avrupa, yakın dönemde bölgesel ve uluslararası ilişkilerde daha iddialı bir Türkiye portresini dikkate almak durumunda kalacaklar. Türkiye’ye yönelik müttefik politikalar, devamlı ve üst düzey politik diyalog kurulması da dahil olmak üzere yeniden düzenlenmelidir. Kitabın hazırlanmasında yazara, Türkiye’nin politik, idari ve eğitim kurumlarında son yirmi yılda önemli görevler almış uzmanlar, gazeteciler, eğitmenler vb. yardımcı olmuştur.
12.21 ₺ -
Sistema
“Sistema”yı okuyanlar şaşırabilir. Bu beklenen bir şey olmalı. Çünkü şimdiye kadar alıştıkları mantık bağlantılarının ötesinde yeni bir ilişkiler ağının ortasına düşecekler. Mantığın bulanıklaştığı bir dünyanın içinde yeniden elle tutulur bir dizgeyi görünür hale getirmek için “Sistema” önemli bir ışık kaynağı olabilir. “Sistema”yı okumak politik kurgu yazarı olarak tanınan Burak Turna’nın düşünme biçimini görmek açısından da değişik bir deneyim yaşatabilir okuyucularına. Bununla beraber kitabın bir refleksiyon çalışması ve bu işin doğası gereği zorlayıcı bir metin olduğunu da belirtmek gerek.
5.92 ₺ -
Senatör
Türk dış politikasının kurmaylarından, tecrübeli devlet ve siyaset adamı Kâmran İnan, Senatörlük yıllarını anlatıyor. Liyakatsiz yöneticiler, doldurulamayan koltuklar, suiistimal edilen vazifeler ve kaçırılan fırsatlar… En önemli anlarda ortadan kaybolan diplomatlar, kişisel menfaatler uğruna feda edilen ulusal çıkarlar… Her geçen gün artan “faili meçhul” cinayetler, ülkede yaratılmaya çalışılan kaos ortamı… Dış politika kulislerinden şimdiye kadar açıklanmamış gerçekler… Adalet Partisi teşkilatı içinde yaşananlar… Amerikan silah ambargosu kaldırılabilir miydi? Demirel ambargonun kaldırılmasını sağlayabilecek açıklamayı neden yapmadı? Malatya olayları üzerine “Şark İstiklâl Mahkemeleri yeniden kurulmalı, idam sehpaları işlemelidir” diyen kimdi? Kâmran İnan bir Moliere piyesine benzettiği Türk siyasetinin neden demokratikleşemediğini veciz bir dille ifade ediyor: “Türkiye′de siyasi partilerde lider değişmez, gerekirse partili, hatta halk değiştirilir, ama lider değişmez!”
10.96 ₺ -
Rusyasız Dünya
Rusya Federasyonu Eski Başbakanı Yevgeni Primakov bu kez güncel dünya politikasının arka planını Türk okuyucusuyla paylaşıyor. Dışişleri bakanlığı yaptığı dönemde bizzat Rus dış politikasına yön veren Primakov, Soğuk Savaş döneminin sona ermesiyle şekillenen yeni dünya düzeninin nereye doğru gittiğini yorumluyor. Enerji savaşlarından İran krizine, Ortadoğu’daki çatışmalardan Obama dönemi ABD’sine dünya jeopolitiğini farklı bir açıdan ele alıyor. Dünya politikasına ilgi duyanların soluksuz okuyacağı bir eser. Soğuk Savaş’ın sona ermesiyle birlikte dünya siyasetinin ABD’nin hükmettiği tek kutulu bir düzene dönüştüğü yönünde yaygın bir kanı oluşmuştu. Ancak 11 Eylül sonrası Bush yönetiminin küresel olarak tepki görmesi, Irak ve Afganistan’da yaşanan askeri başarısızlıklar, son krizle birlikte ABD ekonomisinin tökezlemesi, Rusya’nın siyasal istikrara kavuşması, Çin ve Hindistan gibi diğer küresel aktörlerin ortaya çıkışı bize yeni bir denklem kurmamız gerektiğini gösterdi. Yaşanan süreçte özellikle Rusya’nın hafife alınması yapılan tüm hesapları alt üst etti. Rusya’yı süper güçler listesinden çıkarmaya çalışmanın, onun kaynaklarını, dinamiğini, gelişme potansiyelini azımsamanın tek açıklaması siyasi öngörüsüzlüktür. SSCB’nin dağılmasında sonra bile Rusya, yüzölçümü olarak dünyada birinciliği korumaktadır. Gezegende çıkarılan doğal kaynakların % 50’si Rus toprakları altında yatmaktadır. Rusya, yüksek bir entelektüel birikime sahiptir ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin daimi 5 üyesinden biridir. Nihayetinde, nükleer silah ve onun ulaşımı konusunda, ABD ile kıyaslanabilecek seviyededir. Bu kitapta Rusya’yı ABD’den ayıran önemli sorunlar analiz edilmiş, Amerikan dış politika stratejilerinin Moskova’dan nasıl göründüğü gösterilmiş ve oğul Bush’un Devlet Başkanlığı döneminde bu stratejilerin fikir babalarının kimler olduğu ortaya çıkarılmıştır. Bununla birlikte boru hatları üzerinden yürütülen mücadele, Rusya’nın enerji stratejileri, Ortadoğu sorununa bakış açısı, nükleer anlaşmazlıklar, uluslar arası askeri harekâtlar ve yeni çok kutuplu dünya düzeni değerlendirilmiştir.
7.88 ₺ -
Canpolat
Zülfü Canpolat, Muhsin Yazıcıoğlu'nun Ülkü Ocakları Genel Başkanı olduğu dönemde, Elazığ ve çevresindeki hareketin efsanevi lideri… Bilgeliğin, müziğin, tasavvufun ve bir amaç uğruna hayatı hiçe saymanın içinde gençliğini idrak eder. 12 Eylül, bir karabasan gibi ülkenin üzerine çökünce, kendini bir anda cehennemin ortasında bulur, işkencelerle her gün insanlığına kıyılır. Ancak “milletine hizmet” yolunda bir an geri durmaz. Elazığ'dan Türkiye sathına, giderek Avrupa'ya açılır. Deli Yürek, Kurtlar Vadisi, Pars Narkoterör projelerine katkıda bulunur. Türkiye'nin yakın tarihinin ve siyasal-kültürel yaşamının bir boyutunu oluşturan gelenek içinde ismi ehlince bilinen Zülfü Canpolat'ın, Elazığ'dan Kurtlar Vadisi'nin mimarı olmaya uzanan çarpıcı yaşam öyküsü Sadık Yalsızuçanlar'ın kaleminden bu kitapta… • İhtilal sonrası hapishanelerde neler yaşandı? • Diyarbakır'da 12 Eylül mahşeri nasıl yaşandı ve faili meçhul cinayetler neden hâlâ çözülemedi? • Muhsin Yazıcıoğlu başbuğ varisiyken neden MHP’den ayrılıp BBP'yi kurdu? • Ülkücü camia açısından 28 Şubat ve Abdullah Çatlı ne ifade ediyor? • Avrupa Nizam-ı Âlem federasyonu nasıl kuruldu? • Kurtlar Vadisi dizisi nasıl ortaya çıktı? • Polat Alemdar karakteri gerçek hayatta kim? • Deli Yürek, Kurtlar Vadisi, Pars Narkoterör'ün arkasında kimler var? • Hollywood, Kurtlar Vadisi Irak filmi için kimi tehdit etti?
6.85 ₺ -
Demokratik Açılım Sürecinde Kardeşlik Projesi
PKK ile mücalede harcanan 400 milyar dolar neticesinde Türkiye hangi projelerden vazgeçirildi? Türk-Kürt kardeşliği terörü niçin bastıramıyor? Ak Parti'nin 'açılım' politikasından ne anlamalıyız? "Kürt sorunu"ndaki asıl problem nedir? "Kürt sorunu", "Kürt açılımı", "Demokratik açılım" ve en son "Kardeşlik projesi" adı altında yürütülen projelerle ulaşılmak istenen hedefler nelerdir? Bu kitapta yukarıda belirtilen hususlarla birlikte pek çok önemli konuya değiniliyor ve Bediüzzaman Said Nursî'nin verdiği çarpıcı çözüm yolları, bir hukuk profesörünün analizleriyle irdeleniyor. Bu kitap, hükümet politikalarına ve Türkiye halkına fayda sağlayacak önemli bilgiler içeriyor.
7.70 ₺ -
Tarih Heteredoksi Ve Babailer
Babailer Ayaklanması'nın özgül anlatımı bir masal ya da destan olabilirdi. Belki Babailer o korkunç Selçuk ordularını on iki kez yenerken geyiklerden, ceylanlardan, kuşlardan, ırmaklardan ve belki de saflarında çarpışan çocukların temiz yüreklerinden almışlardı bu gücü. Belki Malya Savaşı'nda yenilmelerinin nedeni, "kötü ruhların" Selçuklulara yardım etmesiydi, belki de dökülen bunca kandan, geyiklerin, ceylanların, kuşların ve ırmakların ve hatta çocukların "temiz yüreklerinin" bile kirlenmiş olmasıydı.
32.85 ₺ -
Arap Dünyasında Komünist Hareket
Bu kitap, Ekim Devrimi’nden başlayarak Sovyetler Birliği’nin dağılmasına kadar geçen süre içinde Arap dünyasında ortaya çıkmış komünist hareketleri incelemektedir. Moskova’daki Komünist Enternasyonal’in (Komintern) himayesindeki ve Marksizm-Leninizm’in kayıtsız şartsız kabulünü karakter edinmiş dünya komünist hareketi ile başlangıçta Moskova’ya bağımlı olan ama zaman içinde kendini yerel şartlara ve hassasiyetlere daha uyumlu bir konuma taşıyan ve kendine özgü bir “Arap komünizmi” karakterine kavuşan yerel komünist hareketler arasındaki etkileşimin izini sürmektedir. Daha sonra ise, “Arap komünizmi”nin bölgede mevcut –ulusal kurtuluş ve sosyal ve ekonomik dönüşüm gibi- bir dizi mesele üzerindeki nüfuzunu sorgulamakta, bölge ülkelerindeki komünistlerin sayıca nispeten azlığına rağmen Arap komünist partilerinin bu rolünün hayli önemli olduğunu iddia etmektedir.
29.20 ₺