-
1993 Örtülü Darbe
1993'te neler oldu? Sadece birkaç tanesini sayalım: Uğur Mumcu suikasti, Eşref Bitlis olayı, Başbağlar katliamı ve 33 askerin şehit edilmesi... Tüm bu olayların aynı yıla rastlaması bir tesadüf müydü, yoksa tüm bunlar gizli bir planın parçası mıydı? Hakkı Öznur bu titiz ve detaylı çalışmasında bu soruları sorarak, bize 1993'ün arka planını anlatıyor. Çekiç güç, PKK ve derin devlet arasındaki karanlık ilişkileri gözler önüne seren Örtülü Darbe 1993, geçmişimizin karanlık sayfalarını aralayarak, bize bambaşka bir tarih anlatıyor. Gizli planlar, komplolar ve suikastlerle dolu karanlık bir yılın, derinden ilerleyen bir darbenin nasıl gerçekleştiğini görüyoruz Örtülü Darbe 1993'te. 1993'te neler olduğunu göstererek, Türkiye'nin yakın tarihini anlamanın yolunu açan bir çalışma...
9.94 ₺ -
Terörün Matruşkası KCK
TERÖRÜN MATRUŞKASI KCK, silahlı bir örgüttür. İşte dağdadır, muazzam bir gücü ve Organizasyonu, etkinliği var. Yaptıkları görüşmeleri kendi adına ve kendilerini temsilen yaparlar. Kendi çözme iradesini ve planını ortaya koyarlar. Ben burada sadece işleri kolaylaştırırım, ön açıcı bir rolüm var. Bunu da zaten yapıyorum. Onlar kendi adına hareket ederler.” A. Öcalan KCK nedir? Yasal bir oluşum mu, yoksa bir terör örgütü müdür? Bazı aydınlar, KCK’yı yasal, yarı yasal bir oluşum kabul ederek,apılan operasyonları kıyasıya eleştiriyorlar. Oysa KCK, şiddet üreten bir terör örgütüdür. Bu nedenle yapılan operasyonlar, KCK terör örgütüne yönelik operasyonlardır. KCK; Türkiye, Irak, İran ve Suriye topraklarında, şiddet yoluyla konfederal bir devlet kurmaya çalışan, PKK’nın üst çatı yapılanmasıdır. İçinde; PKK, Kongre-Gel, PJAK, HPG, TAK, DTK ve BDP’yi de barındıran KCK, matruşkaya benzemektedir. Ama şirin Rus matruşkası değil bir terör matruşkasıdır. Bu kitap, KCK’nın nasıl bir örgüt olduğunu, nasıl çalıştığını ve nasıl yapılandığını açık bir şekilde ortaya koymaktadır.
12.60 ₺ -
Karanlık Oda
Ergenekon operasyonları başladığı günden bu yana akademisyenlere, askerlere, hukukçulara varana kadar birçok kişi gözaltına alındı, tutuklandı. Hadiseleri ‘medya’dan takip ederken, Ergenekon’un sağlam ayaklarından birinin, medya olduğu ihtimali, gazeteciliğin darbe ile örgüt ile ne ilgisi olabilir düşüncesini sorgulattı. Bu zincir içerisindeki en önemli halkalardan biri de Oda TV operasyonlarıydı. Bir ‘basın’ kuruluşuna Ergenekon Davası kapsamında operasyon düzenlenmesi ve gazetecilerin gözaltına alınması, kamuoyunda ve basında tepkilere yol açtı. Ergenekon Terör Örgütü, darbe zemini hazırlama planını yürütmek için kaçınılmaz olarak medyayı kıskaca aldı ve Ergenekon’un medya faaliyeti Oda TV ile sınırlı değildi. Ulusal Kanal, Cem TV, Halk TV, Akşam ve Cumhuriyet gazeteleri de bu faaliyet kapsamındaydı. Erkan Acar bu kitapla Oda TV operasyonlarını çıkış noktası alarak fotoğrafı geniş bir perspektiften okuyor. “PKK’yla ilgili sıkıntı çıkaracak haber yapılmaması konusu… Örgütü tek bir yapı olarak lanse etmeli. Örgüt kürt hareketinin tek temsilcisi.” - Yalçın Küçük “Veli Paşa basında örgütleniyordu. Bir devlet görevlisi hakkında üç ay yayın yaptırdın mı mesele bitiyor zaten.” - Tuncay Güney “Akşam, Oda TV’de servise konan haberlerin dağıtım üssü.” - Emre Uslu “Peki ben ne yazacağım abi?” - Oray Eğin
8.57 ₺ -
Gel Sana Aşkı Anlatayım
"Kim bir Müslüman'ın hayatını anlatırsa ona yeniden hayat vermiş gibi olur" sözü geliyor hatırıma. Ki öyledir ve öyle olmalıdır da. Zira ölmeyen ölüler vardır. İşte bu kitap da onlardan birini, Anadolu'nun maneviyatına temel olmuş, gönül lisanımıza ses, medeniyet mefkûremize nefes olmuş birini Emir Sultan Hazretlerini anlatıyor. Okuyan tarihî olarak Osmanlı'nın beylikten devlete dönüşünü ve hatta bir imparatorluğun doğum sancılarını hissedecektir içinde ve manevi dinamiklerini satır satır bulacaktır bu kitapta. Ama bundan belki de daha önemlisi o medeniyetin manevi sütunlarını ve mimarlarını okuyacak, Emir Sultan'ı tanırken esasen çağını aşan bir gaye ve bir ideal ile karşı karşıya olacaktır. Daha açık söylemek gerekirse bir gönül devletinin nasıl kurulduğunu hissedecektir ve genç bir yazarın gözünden girecektir o âleme. Belki de en çok da bu tarafı için okunmalıdır bu roman. Kusur bulunmak istendiği vakit her güzelde kusur bulunur. Lakin maksadımız kusur görmek değil kusur varsa örtmektir. Hem ehl-i hünerin kadrini bilmek de hünerdir. Bu sebeple genç kardeşim Hakan Baştürk'ü hem bu güzel çalışma için hem de bu gayreti için tebrik ediyorum, zira yazmak acı verir, biliyorum. Duam odur ki yolu da bahtı da açık olsun... Fatih DUMAN
84.00 ₺ -
Lozan Zafer Mi Hezimet Mi 3
Aziz Okuyucu !... Lozan; muazzam bir imparatorluk mirasının han-ı yağmasıdır... Türkün şahsına islamdan intikam alınarak, bütün bir islam dünyasının başsız bırakılmasıdır!... Lazının getirdiği, adalarla yunan stratejik çemberine alınmış iktisadi kaynaklardan mahrum, her türlü ünvan ve sıfatı yolunmuş gayrı tabii hudutların çizdiği küçük bir Türkiyedir.
24.15 ₺ -
Lozan Zafer Mi Hezimet Mi 2
Aziz Okuyucu !... Lozan; muazzam bir imparatorluk mirasının han-ı yağmasıdır... Türkün şahsına islamdan intikam alınarak, bütün bir islam dünyasının başsız bırakılmasıdır!... Lazının getirdiği, adalarla yunan stratejik çemberine alınmış iktisadi kaynaklardan mahrum, her türlü ünvan ve sıfatı yolunmuş gayrı tabii hudutların çizdiği küçük bir Türkiyedir.
27.65 ₺ -
Lozan Zafer Mi Hezimet Mi 1
Aziz Okuyucu !... Lozan; muazzam bir imparatorluk mirasının han-ı yağmasıdır... Türkün şahsına islamdan intikam alınarak, bütün bir islam dünyasının başsız bırakılmasıdır!... Lazının getirdiği, adalarla yunan stratejik çemberine alınmış iktisadi kaynaklardan mahrum, her türlü ünvan ve sıfatı yolunmuş gayrı tabii hudutların çizdiği küçük bir Türkiyedir.
27.60 ₺ -
Kurtuluş Savaşında Sarıklı Mücahidler
*Bir Kehanet * Talihsiz bir Padişah Mitingler ve Kongreler * İzmir Mitingi * İstanbul Mitingi * Erzurum Mitingi * Balıkesir Mitingi * Sivas Mitingi Cepheler ve Bazı Sarıklı Mücahitler * Aydın Cephesi ve Denizli Müftüsü Ahmed * Hulusi Efendi * Çal Müftüsü Ahmed İzzet Efendi * Güney Cephesi * Vezir Hoca *Bazı Şahadetler *Ankara'da Milli Meclisin Açılışından Zafere Kadar *Meclisin Açılışı *Zafer ve Sonrası *Arayış ve Tereddütler Devri *İnkılaplar Devri
27.65 ₺ -
Gurbet İçinde Gurbet
Ben resmi bir hizmet olarak "köy muhtarlığı" bile yapmış değilim.Fakat hayatımın en az elli yılı, muazzez "İslam Davası" yolunda cephedeki bir er mantık ve şartları içinde geçmiştir.Bu sebeple hatıralarım şahsiliklerinden ziyade Türk fikir hayatını aksettiren mücella bir ayna mesabesindedir.Bu yüzden gönlüm, onları nisyana terketmeye razı olmadı.
27.65 ₺ -
Hicret Aziz Vatandan Ayrılışın Hikayesi
Türkiye'de bugün hak adına girişilecek tavizsiz bir mücadelenin bedeli hakkında genç mücahidlere fikir vermek üzere kaleme alınmış bulunan bu eser, bir fikir adamının geçmeye mecbur bırakıldığı çile çemberlerinden sadece birisinin hikayesini ihtiva etmektedir. Bu çilenin tamamı hakkında kamil bir fikir edinmek ve asıl dehşeti kavramak için bilahere yayınlanacak olan "Geçmiş günü eklerken" "Bir muhakemenin muhakemesi" ve "Gurbet içinde gurbet" gibi diğerleri de okunmalıdır! Bekleyiniz...
11.85 ₺ -
Yanyadan Ankaraya
Su defa tab ve neşrine muvaffak olduğumuz bu kıymetli hatırat, bilhassa devrinin gerçekleri adeta girift bir bilmece haline gelmiş bulunan Sultan Vahideddin etrafındaki vakıalara geniş ölçüde ışık tutacak bir kaynaktır. O' nun değerli yazarı, bu talihsiz sultanın hem yaveri ve hemde damadı olarak henüz aydınlığa kavuşmamış pek çok vak' ananın içinde yaşamış ve gördüklerini bir objektif sadakatiyle tesbit ve ifade etmiştir.
15.80 ₺ -
Ergenekon Fay Hattında Erzincan
Türkiye tarihinde ilk defa, özel yetkili bir savcı; bir ilin başsavcısını, MİT bölge müdürünü ve jandarma komutanını tutuklama talebiyle gözaltına aldırdı. Gözaltına alınan devlet görevlileri Ergenekon terör örgütüne üyelikle suçlanıyorlardı. Üst üste yapılan bu operasyonlar sonucu ülke ayağa kalktı. Türkiye’nin gözü kulağı, geçmişte yaşadığı depremlerle ve Başbağlar katliamıyla anılan Erzincan’a çevrilmişti. Erzincan bir kez daha fay hattının merkezindeydi. Ancak bu kez yaşanan Ergenekon depremi, ülkeyi ikiye böldü. Operasyonu başlatan Savcı Osman Şanal HSYK tarafından görevden alındı. Yargı, eleştiri oklarının hedefi haline geldi ve 12 Eylül referandumuna gidildi. Elinizdeki kitap, anayasayı değiştiren şehir Erzincan’da gazetecilik yapan, yaşanan süreçte altına imzasını attığı haberlerle gündemi sarsan Kemal Özdemir’in sıcak takibi sonucu ortaya çıktı. Başsavcı Cihaner, Emniyet mensuplarına makamında neden direndi? Gizli sorgu odasına neden ihtiyaç duydu? Cemaatlere ait soruşturma dosyasını neden kasasında saklıyordu? İlhan Cihaner cezaevinden firar etti mi? Cezaevine sokulmaya çalışılan sim kartla kimlerle görüşecekti? Savcı Şanal’a gönderilen tehdit mektubunun arkasında kimler vardı? Şanal arama için gittiği 3.Ordu’da neler yaşadı? 3. Ordu Komutanı Saldıray Berk’in ifadesi adliyeye gelmeden nasıl servis edildi? Dokuz askerimizin göz göre göre şehit olmasında hangi jandarma komutanının ihmali vardı? Jandarma komutanı kimden aldığı emirleri yerine getirmişti? PKK kimlik kartlarının Ergenekon sanıklarının yatak odalarında ne işi vardı? Üst düzey MİT görevlileri operasyondan önce Osman Şanal’ı neden ziyaret etti? MİT personeli cezaevindeyken dışarıyla nasıl haberleşiyordu? CHP milletvekilleri tanık ifadelerini değiştirmek için hangi yollara başvurdu? Erzincan’daki cemevi neden hedefteydi? Ergenekon Emniyet’e nasıl tuzak kurdu? Göyne Barajı’ndan çıkan bombalar kimlere aitti? Cihaner’in vedasında neden hiçbir meslektaşı yoktu? Bu soruların ve daha birçok sorunun cevabı bu kitapta!
9.25 ₺ -
Ma'rûzât-Ciltli
Cevdet Paşa nın kaleminden 1839-1876 yılları arasındaki tarihî ve siyasî olayların hülasasını ihtiva eden bu eser; Sultan Abdülmecid ve Abdülaziz devirlerinde yaşamış devlet adamlarının ahlaksızlıklarını ve beceriksizliklerini, ilim adamlarının seviyesizliklerini, Osmanlı toplumunun içten içe nasıl çöktüğünü gözler önüne sermektedir. Sultan II. Abdülhamid in emriyle kaleme aldığı ve padişaha sunulması dolayısıyla "Ma rûzat" ismini verdiği bu eser; Türk Tarih Kurumu ve Atatürk Kitaplığında bulunan Cevdet Paşa nın kendi elyazısı ile yazılmış defterlerden meydana gelmiştir. Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu tarafından neşre hazırlanmış, ilk defa yayınevimiz tarafından okuyucuya sunulmuştur.
11.25 ₺ -
Siyasi Düşüncelere Giriş
Bu kitapta konunun uzmanı olan Prof. Dr. Ömer Çaha, demokrasi, cumhuriyet gibi devlet düzenlerinin hayata geçtiği Antik Yunan’dan başlayarak yirminci yüzyılın sonuna kadar ortaya çıkıp gelişen siyasi düşünceleri, yer aldıkları okulları göz önünde bulundurarak incelemektedir. Kitap son derece yalın, net ve anlaşılır bir dille yazılmıştır. Her düşünürün düşünceleri, içinde yer aldığı okulla birlikte, okuyucuyu ayrıntıya boğmadan, sade, yalın ve anlaşılır bir dille verilmiştir. Bu çalışmanın, siyasi düşüncelere merak saran okuyucular için çok güzel ve anlaşılır bir başlangıç oluşturacağına inanıyoruz. ...
59.50 ₺ -
Türkiyede Din Devlet İlişkilerinde Yönetici Seçkinlerin Rolü
Din-devlet ilişkilerinin sağlıklı bir şekilde işlemesi; toplumsal bütünlük açısından son derece önemlidir. Bu bağlamda yaşanan tarihi tecrübeler belirleyici roller oynamaktadır. Türkiye’de din-devlet ilişkilerinin “yönetici seçkinler” açısından tahlil edilmesi, dikkate değer sonuçlar doğurmaktadır. Biz, buradan hareketle “üç halka yönetici seçkinler teorisi”ni geliştirdik. Araştırmamızda 1920-1960 döneminde Türkiye’deki yönetici seçkin zümrelerinin birbirleriyle olan mücadelelerini, liderle olan münasebetlerini ve bunların din-devlet ilişkilerine yansımalarını sosyolojik açıdan tahlil etmeye çalıştık.
12.60 ₺ -
Orduda Ve Yargıda Darbeci Kuşatma
Darbe dönemlerinin getirdiği normlar ve kurumsal yapılar, ülkemizde, askerî ve sivil bürokrasiye devletin diğer bütün kurumları ve toplum üzerinde yetkiler tanıyan bir vesayet rejimini inşa etmiş bulunuyor. Bu rejim uyarınca öyle bir yargı düzeni inşa edilmiş ki, yargı istese de, bağımsız ve tarafsız olsa da hukuka uygunluk denetimi yapabilir durumda değil. Çünkü, vesayet sistemini koruyucu hükümlerle donatılmış yasalarla bağlı durumda. Peki, orduda ve yargıda bu darbeci kuşatma nasıl inşa edildi? Bu darbeci zihniyetin kodları nelerdir? Darbeci kuşatma, hangi cesaretle millet iradesine meydan okuyor? Orduda ve yargıdaki darbeci kuşatmayı toplum nasıl aşacak? Darbeci kuşatma ile halk iradesi arasındaki kritik eşik nasıl aşılacak? Yargı neden ideolojik misyonlar üstleniyor? Toplumu ve toplumun kimlik değerlerini iç tehdit olarak algılatan güvenlik anlayışı hangi zihniyetten besleniyor? Resmi ideoloji toplumun ortak paydalarını ve iç dinamiklerini nasıl bloke ediyor? Statüko halk iradesi ekseninde nasıl değişecek? Orduda ve Yargıda Darbeci Kuşatma, içeriden gözlemlerle, bu sorulara cevap getiriyor. “Darbe öncesi ortam hazırlama ve darbe psikolojisini tüm orduya, hatta topluma hakim kılma süreçlerini fiili olarak yaşadım. Ve yaşadıklarımı tahlil ederek darbeci zihniyetin kodlarını sürekli sorguladım. Zaman içinde tekamül eden bu çalışmalarımı, darbeci zihniyet ile yüzleşmemin bir belgesi olarak bu kitapta sizlere sunuyorum.”
8.40 ₺ -
Cesaret Yönetimi
İnsanlığın dünya sahnesine çıktığı ilk günden beri uyguladığı başarılı yönetim örneklerinin hepsinin özünde ortak olan bir şey vardır. Bu öz, insan yaşamındaki cesaretten başka bir şey değildir. Cesaret, insan karakterinin, özgür ve gerçek bir yaşamın temelini teşkil eder. Cesareti keşfeden ve önemini anlayan yönetici ve liderler için yönetimde arzulanan sonuca ulaşmak mümkün olabilecektir. Cesaret, yönetimde bir lüks değil, bir gereklilik, bir zorunluluktur. Varlığı doğruluğa, yokluğu yanlışa götürür. Cesareti olmayan bir liderin ne bildiğinin, neye sahip olduğunun, ne derece eğitimli olduğunun hiçbir önemi yoktur. Eğer bir lider veya yöneticinin cesareti yoksa bilinçli veya bilinçsiz olarak yaptığı her şey oyalanmaktan ve zaman kaybından başka bir şey değildir. Bu kitapta cesaretin doğası açıklanmış, birey olarak, lider ve yönetici olarak cesareti anlayabilmek ve ona sahip olabilmek için gerekli bilgiler ortaya konmuştur. İkinci bölümde; yönetimde cesaret konusu işlenmiş, bir lider ve yönetici olarak, çalışanların cesaretini nasıl algılamamız gerektiği anlatılmıştır. Üçüncü bölümde; cesaretin yönetim sürecine kolay ve bilinçli bir şekilde uyum sağlayabilmesi hedeflenmiştir. Dördüncü ve son bölümde ise; Cesaret Yönetimi Modelinin nasıl uygulanacağına dair bir örnek verilerek, cesaretin hayatımızın bir parçası haline gelebilmesi ve davranış boyutuna dökülebilmesine yönelik açıklamalarda bulunulmuştur.
9.10 ₺ -
Jitemi Ben Kurdum
PKK ile mücadele etmek için Jandarma tarafından kurulduğu kamuoyunda açıkça bilinen JİTEM’in varlığı resmi makamlarca henüz kabul edilmedi. Türkiye’de ilk defa JİTEM içerisinde yetkili bir isim bu örgütün varlığını deşifre ediyor. Üstelik bunu yapan, Soner Yalçın, Ecevit Kılıç, Şamil Tayyar vb birçok gazeteci tarafından JİTEM’in kurucusu olarak gösterilen Emekli Albay Arif Doğan. Kitapta araştırmacıların senelerce uğraşarak elde etmeye çalıştıkları bilgilerin hepsi çok daha fazlasıyla doğrudan yetkili bir ağızdan tüm ayrıntılarıyla öğreniliyor. Kitapta JİTEM yapılanması, faaliyetleri, kuruluş aşaması olay olay, isim isim anlatılırken JİTEM dışında Türkiye’de varlık bulmuş tüm şaibeli kurum, olay, kişi ve süreçler ayrı ayrı ele alınıyor. Kitabın yazarının tek özelliği JİTEM’in kurucusu olması değil. Arif Doğan Susurluk kazası öncesi yolculuk sırasında ekibi Yalova’da ağırlayan bir isim. Bunun dışında Ergenekon davasının da önemli sanıklarından biri. Kitapta tüm bu meselelerle ilgili çok çarpıcı açıklamalar ve itiraflar var. Cevabını bulacağınız sorular şunlar: Cem Ersever’in faili meçhullerdeki rolü neydi? İtirafçılar nasıl yönetildi? Susurluk çetesinin uyuşturucu ve kumar bağlantıları nasıldı? Hanefi Avcı itirafçıları İstanbul’a getirip kime teslim etti? General İsmail Selen’in ölüm emrini hangi asker verdi? Arif Doğan hangi eski bakan için ben onunla kumar işine girmem dedi? Eşref Bitlis suikastının arkasında kimler var? Malki cinayetinin azmettiricisi hangi iş adamı? MİT’çi Hiram Abas’ı kim öldürttü? Cem Ersever öldürülmeden önce Başbakan Tansu Çiller’le ne görüştü? JİTEM Kürt iş adamlarını neden öldürdü? JİTEM Hizbullah’ı neden kurdu? Veli Küçük’ün Danıştay cinayetindeki rolü neydi? Hanefi Avcı terörle mücadeleye ne gibi zararlar verdi? Abdullah Öcalan MİT ajanı mıydı? Kürt siyasetçi Vedat Aydın neden öldürüldü? Yeşil hangi politikacıyla doğrudan işbirliği içerisindeydi? Yeşil yaşıyor mu? Yeşil Amerikan ajanlarıyla bağlantısını hangi ünlü Amerikan şirketi vasıtasıyla kuruyordu? JİTEM’in kurulmasına hangi paşalar karar verdi? İtirafçı İbrahim Babat’ın Susurluk komisyonuna yolladığı mektubu hangi ünlü emniyet müdürü hazırladı? İtirafçı Abdülkadir Aygan yaşıyor mu? Barzani ve Talabani kim? Amaçları ne? Türk askeri silahsız peşmergeleri neden öldürdü? Arif Doğan hangi itirafçının infaz emrini verdi? PKK’nin kuruluş aşamasında devletin bir rolü var mıydı? Susurluk kazasında Mercedes’i takip eden ikinci arabada hangi ünlü istihbaratçılar vardı? Türkiye’de istihbarat örgütleri arasında neden bir çekişme var? Cem Ersever’i Arif Doğan mı öldürttü? Ersever öldürülmeden önceki son günlerinde neden Arif Doğan’dan kaçıyordu?
9.60 ₺ -
Çözüm Mümkün Çareseri Mimkun
“Doğru bir çözüm, öncelikle soruları doğru sormaya ve doğru sorular sormaya bağlıdır. Doğru sorular sorabilmek için ise, meselenin adını doğru koyabilmek gerekir. Meselenin adı doğru konulmadığı sürece, çok sorular sorulur, çok konuşulur, çok çözümler üretilir; ama bütün bunlar bizi kalıcı bir çözüme ulaştırmaz. Bu bakımdan, eğip bükmeden, belli bir veçhesiyle sınırlamadan meseleyi adlandırmamız gerekirse, ortadaki asıl mesele, Türkiye sorunu, Kürt sorunu, Güneydoğu sorunu değil, demokrasi sorunudur. Madalyonun diğer tarafından bakılırsa, Kemalizm sorunudur. Türkiye toplumu, ya Kemalist ideolojinin sınırları içerisinde kalmak ve ilelebet bu sorunu yaşamak veya bu sorunu çözmek gibi ikili bir tercihle yüzyüze gelmiş durumdadır.” … “Ji bo çareseriyeke di cih de, hewceyî bi pirsên rast yên ku bi rêyeke maqûlane werine pirskirin heye. Ji bo ku pirsên rast werine kirin jî, divê navê meselê rast were danîn. Hetanî ku navê meselê rast neyê danîn, dê gelek pirs werine pirsîn, dê gelek xeberdan çêbibin û dê gelek çareserî bêne pêşniyarkirin; lêbelê evana hemî jî me nabine çareseriyeke mayinde. Ji ber vê yekê, heke em bêyî birina vir de û wê de û bêyî sinarkırına bi hêlekê ve bi nav bikin; pirsgirêka esil ya di holê de, ne pirsgirêka Tirkiyê, pirsgirêka Kurdan û pirsgirêka Rojhilatê Başûr e, ew pirsgirêka Demokrasiyê ye. Ku em li aliyê din yê madalyonê binêrin, pirsgirêk pirsgirêka Kemalîzmê ye. Civaka Tirkiyê di rewşeke wisa de ye ku bi tercîheke dualî rûbirû maye, yan dê di nava sînorên îdeolojiya Kemalîst de bimîne û vê pirsgirêkê heta bi hetayê bijî û yan jî dê vê pirsgirêkê çareser bike.” Elinizdeki kitap, Türkiye toplumunun en acil cevap bekleyen meselesi üzerine kırktan fazla akademisyen ve düşünce adamının gerçekleştirdiği Atölye Çalışması`nın sonuçlarını ve çözüm önerilerini içeriyor.
7.70 ₺ -
Siyaset Üstü Siyaset
Türk siyasetinin dünya siyasetinde tuttuğu yer,siyaset aşırı poltikalar,stratejiler
91.00 ₺ -
Siyasal Aklı Karışıklar İçin One Minute
Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı'nın İsrail Cumhurbaşkanı'na ve onun aymazlığından ve yakışıksız üslubundan kaynaklanan nedenlerden dolayı kendisine ve moderatöre haklı olarak yönettiği sert eleştiriler panele damgasını vurdu. "One Minute" sözcüğü ile zihinlere kazınan bu çıkış, her ne kadar spontane olarak gelişmiş olsa da, aslında Türkiye'nin dış politikadaki değişim ve dönüşümünü simgelemesi bakımından son derece önemli bir açılımı ifade ediyordu. Bu itibarla her şeyden önce "One Minute" olayını hem iç siyaset hem de dış siyaset açısından doğru anlamanın ve derinlemesine tahlil etmenin hem çok önemli ve hem de çok gerekli olduğunu düşünüyoruz. Bu olayın Başbakan Erdoğan'ın global ölçekte-İsrail dahil-güçlü, onurlu ve dik durabilmesini bilen bir lider olarak algılanmasına yol açtığını söyleyebiliriz. Hatta, Erdoğan yönetimindeki Türkiye'nin ve ülkenin yeni lideri olarak onun, bir siyasi fenomene ve dünya markasına dönüştüğü kabul edilebilir. Bu eserimizin 'davos Hadisesi'nin kodlarını çözmeyi amaçlayan çalışmalara mütevazı bir katkı olması dileklerimizle...
42.00 ₺ -
İstihbaratta Beyin Yıkama
Güçlü istihbarat örgütleri, insanların düşünce ve davranışlarını kontol edebilmenin ve gerektiğinde direnişlerini yok edebilmenin yollarını araştırıyorlar. İnsan bilincini kontrol edebilmek adına yürütülen deneyler, gizlice sürüdürülen bir ′kirli iş′ olarak uzun yıllardır yapılıyor. Telepati, beyin yıkama, LSD, psiko-teknik, uzaktan izleme ve gelişmiş izleme teknolojisine milyonlarca dolar akıtıyor.Bu deneyler için binlerce insan kobay olarak kullanıldılar, bedensel ve ruhsal olarak yaralandılar; fakatlarına neler geldiğini bir türlü çözemediler. Dr. Armen Victorian, başta Amerika ve Rusya olmak üzere, dünyanın güçlü istihbarat örgütlernin bu konuda yaptıkları çalışmaları net bir biçimde ortaya koyan belgeleri biraraya getirdi. Elinizdeki eser, sıradan bir komplo teorisi üretme tuzağına düşmeden. insan bilincini kontrol altına almaya çalışan ′sinsi. gizemli ve karanlık′ bir dünyanın perdesini aralıyor.
7.88 ₺ -
Karşı Darbe Cia İranda
Amerikan ve İngiliz istihbarat teşkilatlarının 1953 İran’ında ortaklaşa tezgâhladıkları darbe, Ortadoğu’nun o tarihten bugüne uzanan siyasi yapısını kökten etkiledi. İran petrollerini millileştiren İran Başbakanı Musaddık sokak kargaşalarıyla görevden uzaklaştırıldı. Kamuoyu çalışmaları ile “komünizm yanlısı, ihtiyar bir huysuz” olarak resmedilen Musaddık’a karşı Şah’ın işbirliği sağlandı. Musaddık ile ters düşen eski İçişleri Bakanı General Za , yeni Başbakan adayı olarak belirlendi ve fitil ateşlendi. AJAX adı verilen bu operasyonu, ABD eski Başkanı Theodore Roosevelt′in yeğeni Kermit Roosevelt yönetti. Kitaba yazdığı önsözle, bugünü anlamak için Ajax Operasyonunun nasıl yorumlanması gerektiğini ifade eden İbrahim Karagül şöyle diyor: “Soğuk Savaş’ın ikiye bölünmüş dünyasını, kamplaşmanın Ortadoğu’yu nasıl iç çatışmalara, rejim krizlerine, terör saldırılarına, askeri darbelere, örtülü operasyonlara sürüklendiğini, petrol/iktidar ilişkilerini, kitlelerin nasıl yönlendirildiğini, vatanseverlerin nasıl hain ilan edilip yok edildiğini, ülkelerini iktidar uğruna peşkeş çekenlerin nasıl kahramanlaştırıldığını anlamak için ABD ve İngiliz istihbaratının İran Başbakanı Muhammed Musaddık’ı iktidardan devirme yöntemlerini öğrenmek yeterli. Çünkü bu kitap Ortadoğu’ya, bölgenin geneli üzerindeki ABD/İngiliz denetimine, bu güçlerin denetimi kaybetmemek için neler yapabileceklerine ilişkin bugünkü bakış açımı etkileyen trajik bir olayı konu alıyor. İngiltere ve ABD, CIA’in kontrolündeki İran istihbaratı SAVAK’la birlikte 1953 yılında Musaddık’ı devirmek için AJAX Operasyonu adıyla planladıkları darbe için düğmeye bastı. Operasyonun başına CIA’in Ortadoğu Şefi aynı zamanda kitabın yazarı Kermit Roosevelt atandı. ABD ve İngiliz istihbaratının en kirli operasyonlarından biri gerçekleştirildi. Musaddık devrildi, Şah iktidarı yeniden güvence altına alındı… Petrol yine savaşların ana sebebi. Rejim değişikliği projesi hâlâ uygulamada. ABD-İran krizinin tırmandığı, çatışmaların alabildiğine yayıldığı, Türkiye’nin de bir şekilde bu kaosun içine sürüklendiği bir dönemde, bugünün Ortadoğu’sunu, İran-ABD krizini, petrol-iktidar ilişkilerini anlamak için bu kitap çok iyi bir başlangıç. Yeni Ortadoğu Projesi’ni anlamak için Birinci Dünya Savaşı ve sonrası gelişmeleri yeniden okumak gerekiyor. Bölgesel savaşa yol açabilecek ABD-İran krizini anlamak için de Musaddık döneminden başlamak gerekiyor.”
6.16 ₺ -
İşaret Taşları
Anlatmak... Yaratan gücü takati. oranında taklit etme yeteneğiyle donatılmış insanoğlunun yeryüzü serüveninde yaptığı en önemli iş bu olsa gerek. Kimi savaşarak. kimi kaçarak. kimi resimle. kimi besteyle. aletler icad ederek. keşifler yaparak. heykel yontarak veya romanla... Çocuk sahibi olarak ya da münzeviliği seçerek...Hedefi anlatmak değilse. dil. yazı. matbaa. gazete. kitap. mikrofon. hoparlör. radyo. televizyon. telefon. telgraf. fotograf. günümüzde iletişim teknolojisinin sunduğu geniş olanaklar. sinema ne için? Mağara devri insanının kayalara restmesi. bilincinde olmasa dahi. geleceğe bir şey anlatmanın dışında hangi amacı taşır. ya da onca anıt mezar. kitabe? İşaret Taşları′nın gayesi de bundan ibaret... İşiten. kulak veren herkese
6.16 ₺ -
Tuncay Güney Anlatıyor Ergenekonun Perde Arkası
Türkiye, çok şey bilenler için tehlikeli bir ülkedir… CHP Milletvekili Ali Topuz Kanada’ya gidip Ergenekon hakkında konuşmaması için Tuncay Güney’i tehdit etti mi? Yunanistan’dan kara para aklama karşılığında iktidarı ele geçirdikleri takdirde Ege Adaları’nın tamamını Yunanistan’a bıraacağına dair anlaşma imzlayan parti lidri kim? Deniz Baykal, “Ben Ergenekon’un avukatıyım” diyerek kime, nasıl bir mesaj gönderdi? Baykal’ın mesajının arkasında hangi gerçekler var? Türkiye’de, yabancı misyon şeflerine para karşılığında özel raporlar hazırlayanlar kimler? Büyük bir ihanet şebekesi tarafından hazırlanan raporlar, büyükelçilere ve konsoloslara nasıl servis ediliyor? “Ergenekon, iki Mehmet’in kavgasıdır” demek ne anlama geliyor? Ergenekon’un ekonomik ayağına neden hamle yapılamıyor? Yeni operasyonlar ne zaman ve kimler için başlayacak? Gazeteci Bedir Acar, İstanbul Emniyeti’nde verdiği ifade ile Türkiye’nin en büyük operasyonlarından birinin başlamasına sebep olan Tuncay Güney’i, Kanada’daki evinde ziyaret etti ve daha önce hiç sorulmayan soruları sorma fırsatı buldu. Güney’in iddiaları ve Emniyet’te verdiği ilk ifadenin tutanağı bu kitapta yayınlanıyor.
8.23 ₺ -
Mafya Yeraltının Kriminal Efendileri
Mafya, dünya tarihinde ilk olarak ne zaman ve nasıl ortaya çıktı? Mafya örgütlerinin güç kazanması devletleri ve toplumları nasıl etkiledi? İstihbarat servisleri ile Mafya arasında kurulan gizli ilişkiler neler ve bu ilişkiler mler aracılığıyla yürüyor? CIA ve Mafya’nın ortaklaşa yaptığı operasyonların amacı neydi? Baronlar ve Masonlar arasında nasıl bir ilişki var? Devlet ve Mafya hangi şartlarda karşı karşıya geliyor? Türk Mafyası ne zaman ortaya çıktı? Türk Mafyası içinde yaşanan değişim neyin habercisi? Araştırmacı-Yazar Atilla Akar; Sicilya Mafyası’ndan Amerikan Cosa Nostrası’na, Rus Mafyası’ndan Türkiye’deki gizli örgütlenmelere kadar birçok konuyu araştırdı ve Yeraltının Kriminal Efendileri’ni bu kitapta bir araya getirdi.
12.00 ₺ -
Tepki Cephesi Piyasa İmparatorluğuna Karşı
Yaşamakta olduğumuz küresel dönüşümü başlatan Batı, şimdi bu dönüşümün sancılarıyla kıvranıyor. ABD, küresel düzeni dilediği gibi yönlendiremiyor, küresel rekabete ayak uyduramayan yaşlı Avrupa çözümsüzlük içinde bocalıyor. Çin ve Hindistan gibi uyuyan devleri uyandıran küreselleşme süreci Batı’nın küresel hegemonyasını tehdit etmeye başlıyor. AB’nin dünya ölçeğinde etkili bir güç olması için kendisini yeniden yapılandırması elzem. Ancak bunun çok kolay bir süreç olmadığı da ortada. Kimilerine göre AB, Türkiye’ye muhtaç ve mutlaka bünyesine kabul edecek, kimilerine göre ise sadece oyalıyor. Öte yandan küresel dönüşümün itici gücünü oluşturan ‘Piyasa İmparatorluğu’na karşı oluşan ‘Tepki Cephesi’ giderek güçleniyor ve küresel bir nitelik kazanıyor. Türkiye’nin, Batı’nın küresel hâkimiyetinin sarsılmaya başladığı ve Avrupa Birliği’nin(AB) geleceğinin tartışıldığı ortamda, AB ile tam üyelik müzakerelerine başlama noktasına gelmesi bir rastlantı mı? ‘Piyasa İmparatorluğu’na karşı ‘Tepki Cephesi’nin yükselişi Türkiye – AB ilişkilerinin geleceğini olumsuz etkileyebilir mi? Küresel rekabete ayak uydurmakta zorlanan Avrupa’yı saran korku ve yabancılara karşı duyulan tepki Türkiye’nin AB üyeliğini bir kez daha engeller mi? Küresel düzenin yeniden biçimlenmekte olduğu bir dünyada Türkiye, AB üyeliğini tek hedef haline getirip yalnızca bu hedefe mi odaklanmalı? Yoksa Türkiye, AB ile müzakere sürecini sürdürürken diğer seçenekleri de düşünmeli ve kendi stratejisini ona göre mi oluşturmalı? Adalet ve Kalkınma Partisi, Türkiye’yi AB üyeliğine taşıyabilir ve küresel oyunda önemli bir oyuncu haline getirebilir mi? Bu kitapta Osman Ulagay, bu önemli soruları tartışmaya açıyor ve cevaplara varmamızı kolaylaştıracak ipuçları arıyor. AB sürecini ve bu süreçte neler olup bittiğini anlamak için bu kitap çok önemli fırsatlar sunuyor.
5.48 ₺ -
Hedefteki Amerika
Türkiye′de yaşayan ve Türk okurlar için yazılar yazan bir aydın neden Amerika üzerine bir kitap yazar? Kitabı okuyan bizler kadar kitabın yazarı olan Osman Ulagay da bu soruyu kendine soruyor Timaş Yayınları′ndan çıkan son kitabı "Hedefteki Amerika: 11 Eylül Şoku" isimli kitabında. Evet neden? Bu tercihte 11 Eylül olaylarının ABD′yi dünyanın ilgi odağı haline getirmesinin etkisi olduğu kuşkusuz ama tek neden bu değil. Osman Ulagay′ın Amerika hakkında bir kitap yazma hvesi. her şeyden önce küreselleşme ile olan ilgisiyle yakından alakalı. 1999′da Doğan Kitap′tan çıkan "Quo Vadis: Küreselleşmenin İki yüzü" ve 2001′de Timaş Yayınları′ndan çıkan "2001 Krizi ve Küreselleşme Korkusu" isimli kitaplarıyla küreselleşme olgusunun ne olduğunu anlamaya ve anlamlandırmaya çalışan bir yazar olarak kendini böyle bir kitabı yazmaya zorunlu hissettiğini anlıyoruz satır aralarından. Kitabın ilk bakışta öne çıkan üç önemli izleği var: Birincisi; yazarın Amerika ile ilgili düşüncelerinde meydana gelen kırılmanın işlendiği kişisel boyut. İkincisi; ısrarla üzerinde durulan komplolar ve komplo teorileri ve üçüncü olarak ve bence de en önemli nokta da; olayın nedenleri ve sonuçları irdelenirken küreselleşme ile olan nedensellik boyutu. Bu üç ana izlekten kendini her bölüm de hissettiren iki izlek bizce de önemli. Birincisi kitabın yazılma nedenlerinden biri olarak ifade edilen kişisel boyut. bir diğeri de küreselleşme ve ABD ile ilişkili boyutu. Temelde 11 Eylül merkezli özel bir çalışma olmasına rağmen kitapta ABD′nin 11 Eylül gibi bir olaya maruz kalmasının nedenleri ve anlamları üzerinde duruluyor ve bu da ABD′nin küresel köyün jandarmalığına soyunurken bunun meşruiyet zemininin yeterince sağlanamamasından kaynaklanan rahatsızlıklara bir tepki olduğu savunuluyor. Dahası 11 Eylül′de İkiz Kule′lere ve Pentagon′a yapılan saldırıya ilişkin görüntüleri televizyon ekranından seyrederken yazar; kendi kişisel düşünce serüveninde Amerika′ya karşı olan görüş ve duygularındaki kırılmayı da adım adım kitaba yansıtıyor. 11 Eylül olayı. barışçı ve eşitlikçi bir küreselleşme savunucusu olan Osman Ulagay’ı Amerika’nın küreselleşmenin önündeki en büyük tehdit olduğu noktasına kadar götürüyor. Fakat. bu noktada klasik üçüncü dünyacı Amerikan karşıtlığıyla kendini aynı kefeye koymuyor Ulagay. Osman Ulagay yazının başında da ifade ettiğimiz "Neden Amerika hakkında bir kitap" sorusunun cevabını birazda bu kişisel tutum değişikliğinin etken unsuru olarak nitelediği 11 Eylül olayı ve ABD′nun bunun karşısında ortaya koymuş olduğu tepkiyle ilişkilendirirken salt bu duygusal tepkiyle yetinmiyor. Olayın ve kanaat değişiminin nedenlerini irdelerken nesnel ölçütler kullanmaktan. yerli ve yabancı entelektüel çevrelerin olayın yorumlanmasına ve küreselleşme ile ilişkilendirilmesinde ileri sürdüğü görüşlerden de yeterince istifade ediyor. kendi görüşünü destekleyen ilk elden kaynaklardan bolca istifade ediyor. Sonuç itibariyle "Hedefteki Amerika: 11 Eylül Şoku" hem bu kişisel serüveni ifade etmesi hem de komplocu yaklaşımlara pirim vermeden olayın ekonomik. siyasi ve stratejik boyutlarını da irdelemesi. anlamlandırması ve geleceğe yönelik ciddi bir perspektif ortaya koyması açısından dikkate değer özgün bir çalışma olarak karşımıza çıkıyor. Bir diğer önemli noktada. kitapta yer alan yazılar daha önce hiçbir yerde yayınlanmamış ve tamamen bu kitap için kalem alınmış olması…
6.85 ₺