-
Komploların Yüzyılı Yüzyılın Komploları
Araştırmacı-Yazar Atilla Akar yeni kitabı "Komploların Yüzyılı, Yüzyılın Komploları"nda ABD′nin "komplocu sicili"ni tutarken, ilginç örneklerle ABD saldırganlığının yüz yıllık öyküsünü aktarıyor. En son Irak’a saldıran ve gerekçelerinin “yalan” olduğu ortaya çıkan ABD’nin bu tip entrikalara aslında kuruluşundan beri başvurduğu ortaya çıktı. Araştırmacı-yazar Atilla Akar’ın yayınevimizden çıkan son kitabı “Komploların Yüzyılı, Yüzyılın Komploları” isimli çalışmasında Amerika Birleşik Devletleri’nin 19. Yüzyılın sonlarından beri saldırgan ve yayılmacı bir politika izlediği ve birçok yalan iddia ve komplo tertipleyerek bugünkü “imparatorluk” aşamasına geldiği kaydediliyor. Akar’ın tek tek ortaya koyduğu olayların sonucuna göre ABD, bugün geldiği noktayı ve eriştiği gücü bir dizi komployu hayatı geçirmesine borçlu. Akar’ın iddiasına göre, Amerika baştan beri çizdiği bir strateji doğrultusunda dünyaya egemen olmaya çalışıyor ve bunu günden güne askeri gücünü daha da büyüterek gerçekleştiriyor. Kitaba Amerika’nın keşfindeki “komplo izleri” ile başlayan Akar emperyalizmin “üstyapısal” özelliklerini öne çıkartarak olayın İdeolojik-dini motiflerini aktarmış bulunuyor. Ayrıca Başkan George Bush’un da mensubu bulunduğu evanjelik akımın nasıl bir “Kıyamet Senaryosu” peşinde koştuğu da vurgulamış bulunuyor. “Emperyal seçenek: Genişlemenin bebek adımları”nın anlatıldığı bölümde ABD’nin tarih sahnesine emperyal bir güç olarak ilk çıkışının “Maine” gemisinin esrarengiz şekilde batmasına borçlu olduğunu kaydediyor. Ayrıca ABD’nin I. Dünya Savaşı’na girmesine yol açan ikinci bir gemi batması olayı olan “ Lucitania’nın Batışı”nda da komplo izlerini takip etmiş durumda. (Burada Pearl Harbour ile kıyaslamalar da yapılmış. ABD’nin Küba’ya karşı giriştiği “Domuzlar Körfezi” harekatının nasıl bir CIA komplosu olduğu da etraflıca anlatılmış halde. Aynı şekilde Vietnam Savaşı’nının da Maddox Destroyeri’ne karşı gerçekte olmayan hayali bir saldırı ile başladığı da belirtilmiş durumda. Ayrıca 1973’te Başkan Allende’nin devrilmesi ve Şili’de cunta ile sonuçlanan sürecin bir CIA-ITT ortak yapımı komplo olduğu etraflıca anlatılmış bulunuyor. Bütün bunların yanı sıra “ABD’nin Komplo Okulu: Fort Benning” başlıklı bölümde ABD’nin komplocu yetiştiren okulu tanıtılmış. “ABD’nin Komplolarla Örülü Kirli Sicili” başlıklı bölümde ise Amerika’nın bugüne kadar gerçekleştirdiği bütün savaşların, darbelerin, suikastların kronolojisi çıkartılmış. Son olarak ise Akar’ın bir komplo olarak gördüğü 11 Eylül’ün analizinin yapıldığı “11 Eylül: Komploların Çapı, Tekniği ve Hedefi Değişiyor” başlıklı bölüm ile 11 Eylül’ün bir “milat” olarak sonuçları tartışılıyor. Akar, Başta Fransa veya Almanya olmak üzere yakın bir zamanda Avrupa′da yeni bir saldırı olacağını iddia ediyor. Komploların bir parçası olarak yalan haber ve yanıltıcı bilgilendirme sorununa da bir başlık ayıran Akar, “CIA-Vole haberler” e de gazeteci gözüyle bakmış bulunuyor. Türkiye’ye yönelik analizin yapıldığı “Türkiye komploların neresinde?” başlıklı bölümde ise Akar, Türkiye ile ABD’nin Kuzey Irak dolayısıyla er veya geç sıcak bir çatışma içine girecekleri öngörüsünde bulunmuş. Akar kitabında ayrıca “Komplolara inanmayan” ve “anti-komplo teorisi” düşüncelerin bayraktarlığını yapan aydınlarla da sert bir polemiğe giriyor.
8.22 ₺ -
Derin Dünya Devleti
Derin Dünya Devleti, dünya üzerinde örgütlendiği varsayılan gizli örgütlerin oluşum ve organizasyonuna yönelik ciddi bir çalışmanın ürünü. Kitabın en önemli özeliği dünya çapındaki bu oluşumun Türkiye ayağı üzerinde genişçe durması. Gündelik yaşamın akışı içinde, yaşama mücadelesi veren insanların ve hatta aydınların dahi varlığına inanmak istemedikleri, ilgilenmedikleri bir konuyu ele alıyor bu kitap: Global Komplo. Dünyanın bir avuç seçkin tarafından yönetiliyor olması düşüncesi yani. Atilla Akar, global komplo karşısında Türkiye’nin konumunu, küreselleşmenin arkasındaki iradenin Türkiye’ye nasıl bir rol biçtiğini, perde arkasındaki güçlerin hangi amaç ve taktiklerle ulus-devletleri yönetmeye ve yönlendirmeye çalıştıklarını büyük bir açıklıkla ele alıyor. İnsanlık, organize elitler grubunun komplosuyla karşı karşıyadır. Tüm dünya hükümetleri ve ulusları, kendilerine karşı tertiplenmiş son derece hesaplı, uzun vadeye yayılmış bir darbe girişiminin tehdidi altındadır. Kendisini legal kabuklar altında gizleyen finansal - siyasi - teknolojik - askeri elitlerden oluşan bir çekirdek yapı, tüm dünyayı hedeflediği bir ′birlik′ çatısı altına sürüklemeye devam etmektedir. Söz konusu çekirdek güç; uzun süredir kendi kadrolaşmasını yaygınlaştırıp, uluslar üstü bir irade oluşturarak ′milli hükümetler′e nüfuz ediyor, onların hakimiyetlerini felç ederek, teslim almaya veya kendilerine katılmaya zorluyor. Üstelik bunu, milyonlarca insanın fiziki, ekonomik, kültürel yıkımı üzerine kuruyor. Kendilerini ′dünyanın seçilmiş efendileri′ sayan ′gizli doktrin′ sahibi, ellerinde büyük bir mâli güç bulunan kesimler, dünyanın geleceğinde ′küresel imparatorluk′larının bayrağının dalgalandığını daha şimdiden görüyorlar!
11.10 ₺ -
Psikolojik Savaş
Psikolojik savaşta bir toplumun ruh ve beyni etki altına alınmaya çalışılır. Prof. Dr. Nevzat Tarhan son kitabı Psikolojik Savaş’ta bu teknikleri, insan ve toplum psikolojisi üzerindeki etkilerini konu ediniyor.Tarihin bilinen ilk savaş tekniği kitabının yazarı olan Çinli kumandan Sun Tzu, kitabının büyük bir kısmını rakibin psikolojik olarak çökertilmesi üzerinde durur. Askeri strateji ve taktiklerin en önemlilerinden biri de Psikolojik Savaş teknik ve taktikleridir. Belirli bir amaca yönelik, uzun vadeli plan ve stratejilerle yapılan psikolojik savaş hem sıcak hem de soğuk savaş dönemlerinin en çok başvurulan mücadele yöntemlerinden biri olmuştur. Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Timaş Yayınları arasında piyasaya çıkan yeni kitabı Psikolojik Savaş’ta askeri bir kavram olan bu terimin günlük hayatımızda nasıl kullanıldığını Türkiye ve dünyadan örnekler ışığında tarihten günümüze bilimsel olarak inceliyor. Psikolojik Savaş; klasik anlamdaki savaşın kazanılması veya kaybedilmesinde, savaştan sonra da üstünlüğün devam etmesinde yahut sorunların çözülmesinde insanların ruh haline etki ederek sonuç almak olarak tarif ediliyor. Kitapta; klasik psikolojik savaş bilgileri dışında, bilgi savaşı, elektromanyetik savaş, beyin kontrolü, propaganda yöntemleri ve bilgisayar devrimi, internet taarruzu, tarihsel bilgiler, gelişen intihar eğilimleri, baskıcı kültürlerin etkileri, itaat kültüründen demokratik kültüre geçiş, psikolojik savaşta rol alanların ruh hallerinin tahlilleri, insanın ruh hallerinin nasıl etki altına alındığı gibi alt konular da işleniyor. Prof. Dr. Nevzat Tarhan kitabın yazılış amacını şöyle açıklıyor: “ Hile ve aldatmaların etkili olabilmesi için, gizli kalması gerektir. Amacımız hile ve aldatma yöntemlerinin bilinmesini sağlamakla toplumsal ahlaka hizmet etmektir. Psikolojik savaşta yenilen taraf, bilgi gücü zayıf olan taraftır. Doğru insanların ayakta kalmak, toplumun geleceğinde söz sahibi olmak gibi bir kaygıları varsa bu kitabı okumaları önemlidir.” Kitapta Türkiye gündemini de yakından ilgilendiren konulara temas edilmiş. Darbe öncesi medya ve diğer iletişim organları kullanılarak oluşturulan sahte tehdit ortamının nasıl yapıldığı; BÇG olarak bilinen, Batı Çalışma Grubu’nun 28 Şubat öncesinde kamuoyunu nasıl yanlış bilgilendirerek tehdit ve tedirgin edici bir zemin hazırladığı ve siyasi hareketlerin kamuoyu desteği sağlamak amacıyla yaptıkları beyin yıkama faaliyetlerine ilişkin ilgi çekici analizler kitabın başlıca ilgi konularından biri.
185.00 ₺ -
Ezoterika
Gizli Cemiyetlerin “giz”i aralanıyor… Her kitabı olay olan, önce yasaklanan ve sonra serbest bırakılan Armagedon’un yazarı Aydoğan Vatandaş’tan yine çok tartışılacak bir kitap: Ezoterika/ Gizli Cemiyetler.Türkiye/İsrail gizli savaşına ilişkin belgelerle ve Gölcük depreminin sismik deneylerle ilişkisinin olabileceğine dair iddiaları ve ortaya sürdüğü kanıtlarla tartışmalar uyandıran araştırmacı-gazeteci ydoğan Vatandaş yine ses getirecek bir çalışmaya imza attı. Dünya tarihinin aynı zamanda Gizli Örgütlerin tarihi olduğu söylenir. İşin doğrusu. bu tür örgütlerin yer altı tünellerinde büyülü ayinler düzenleyen bir avuç insandan. her yıl dünyanın kaderini masaya yatıran büyük finansör ve devlet adamlarının kaymak tabakasına kadar geniş bir yelpazeye yayıldığıdır. Fakat onlar hakkında objektif bilgiler bulmak pek de kolay değildir. Araştırmacıların çoğu ya seçtiği bir grubun zararsız hayırsever bir kulüp olduğunu tespit etmeye. ya da aynı grubun şimdiye kadar gerçekleştirilen her kanlı devrimden ya da iğrenç komplolardan sorumlu olduklarını tespit etmeye gayret gösterirler. Bu iddialarla ilgili en sağlıklı bilgiye ulaşmak için yapılacak en doğru şey; Gizli Örgütlerin izlerinin antik çağlara kadar götürülebileceğine ilişkin kanıtlar bulmaktır. Aydoğan Vatandaş Ezoterika’da bu düşünceden hareketle. bugünün gizli/gizemli örgütleri arasında bulunan/bulunabilecek olan belli bazı özellikleri deşifre etmeyi hedefliyor. Bunu takiben tarihi kayıtlarda güvenilir bilgileri mevcut olan çeşitli tarihi grup ve cemiyetlerdeki bu özelliklerin göstergelerinin izlerini sürüyor. Tarihin gizli cemiyetlerin fısıltılarıyla. eski uygarlıkların yasak bilgilerini koruyan rahiplerin sözleriyle dolu olduğunu ifade eden Aydoğan Vatandaş. uygarlıkların geleceğini yönlendiren. karanlık sırların zehirli kadehinden içen gizli cemiyetler dün olduğu gibi bugün de dünyayı yönetme iddiasında olduklarını söylüyor. Ezoterika’da yazar; gizli cemiyetlerin esrarengiz dünyasına bir yolculuğa çıkarıyor okuyucusunu. Yetişkin insanların düzenli olarak gittikleri masonik toplantılarda sadece komik elbiseler/üniformalar giyip. mum taşımak ve el ele tutuşmak için bir araya gelmediklerine dikkat çekiyor. Yazarın daha önce yayınevimizden; Armagedon, Apokalipse ve Haarp isimli kitapları yayınlandı.
12.21 ₺ -
Armagedon
Beş ayrı davadan yargılanarak toplatılan ve neticede beraat eden bu kitap, Türkiye’nin gizli, fakat gerçek tarihidir. Körfez Savaşı’ndan Çekiç Güç’e, Kürt Devleti projesinden Susurluk’a, Uğur Mumcu suikastından Eşref Bitlis cinayetine, Muavenet olayından ordu içindeki yapılanmaya değin bir çok konu bambaşka bir bakış açısıyla ve belgeleri ile birlikte sunulmaktadır. İrkilerek okuyacağınız bu kitabı asla unutamayacaksınız.
9.25 ₺ -
Üç.. İki.. Bir
Dünyanın politik dengelerindeki dalgalanmalar devam ederken, bu çalkantının merkez noktalarından biri olan Türkiye′de de gündemin yoğunluğu sürüyor. Türkiye′nin tarihi ve bölgesel konumunun getirdiği bu gelgitlerin durulması ve perdenin arkasından ′′suni gündem′′ oyunlarını tezgahlayan suflörlerin fark edilmesi için olayların doğru analizlerle yorumlanmasına ihtiyaç var. Hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığı gerçeğini vurgulayan yazılarıyla herkesin beğenisini kazanan Mahir Kaynak da bu kitapta yer verilen yazılarında durgunlaşacak sular ve gelecek aydınlı günler için önemli ipuçlarını veriyor bizlere. Labirentteki yol arayışının finaline doğru yaklaştığımız bir süreçte. Sizce gerçekler ne kadar şaşırtıcı?
6.17 ₺ -
Apokalipse
“Armagedon” adlı kitabıyla fırtınalar estiren genç yazar Aydoğan Vatandaş, bu kez “Apokalipse” ile okurlarının karşısında. Son derece ilginç olayların yaşandığı dünyamızın yakın geleceğine kadim geçmişi ele alarak ışık tutmaya çalışan Vatandaş, birbirinden bağımsız gibi görünen konular arasında şaşırtıcı bağlantılar kuruyor. Kayıp Atlantis kıtasından masonlara, Ufo′lardan Yecüc-Mecüc′e, Hitler′den Yeni Dünya Düzeni′ne değin birçok tartışmalı konuyu bambaşka bir üslupla yeniden ele alıyor. Okuduklarınıza inanmak istemeyeceksiniz!
7.40 ₺ -
Agharta
Armagedon, Apokalipse ve Haarp kitaplarından sonra Aydoğan Vatandaş yine büyük yankı uyandıracak dördüncü kitabı ile okuyucuların karşısında: AGHARTA (Elektromanyetik Savaş Başladı) Ülkemize ve dünyaya ilişkin öngörüleri ile, aslında hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığını vurgulamaya çalışan Aydoğan Vatandaş’ın tüm kitapları ilgi ile okundu, yüksek satış grafiği yakaladı. Amerika’nın yaşadığı son saldırı ile görüldü ki, artık geleceğin savaşları teknolojinin ürünü olacak. Savaşan taraflar ortada görünmemesine rağmen, aslında elektromanyetik dalgalarla kıyasıya savaş yaşanacak… Bir ülkenin savaş gücünün elektromanyetik dalgalarla bir anda kilitlenebileceği konusunda ki bilginiz nedir? Hatta havadaki bir uçağın uydu kanalıyla gönderilen bir elektromanyetik dalga ile kolayca düşürülebileceği söylense, tepkiniz ne olurdu? Geleceğin dünyası zihninizi kurcalıyorsa, merakınızı giderecek bilgileri bu kitapta bulacaksınız… Okuduklarınıza inanmak istemeyeceksiniz!
8.88 ₺ -
İpler Kimin Elinde
Neil Amstrong, kapsülün son basamağına adımını attığında, kendisi de dahil tüm dünya soluğunu tutmuştu. Tarihte ilk kez bir insan, dünya dışındaki bir kara parçasına adımını atacaktı. Son bir hamle ile kendini havasız boşluğa bırakarak ay’ın tozlu yüzeyi ile kucaklaştı. İlk adımını attığında dudaklarından dökülen ‘Bu benim için küçük ama insanlık için büyük bir adım’ cümlesi, 20. yüzyılın en gösterişli ve en inanılmaz olayını özetliyordu…’ Peki insanlık için büyük olanbu adımın, aslında ‘insanlık için büyük bir yalan’ olabileceği ihtimalini hiç sorguladınız mı? Amerikalılar, o günkü teknolojik şartlar dahilinde gerçekten Ay’a gidebilmeyi başarmış mıydı? Yoksa bir takım şüpheli beyinlerin iddia ettiği gibi bu tamamen rakipler karşısında üstünlük sağlamaya yönelik ‘psikolojik bir göz boyama’ dan ibaret koskocaman bir yalan mıydı? Kafa karıştıran sorular ve şüpheler sadece Ay harekatı ile sınırlı değil. Kennedy suikastinden Galler Prensesi Diana’nın şaibeli ölümüne, Körfez Savaşı’nın perde arkasından Bilderberg toplantılarına, Mars gezegeninin yüzeyindeki insan silüetinden UFO’lara ve daha benzer bir çok garip ve şaibeli olayın arkasında yatan şaşırtıcı gerçekler nedir? Acaba yakından takip ettiğimizi sandığımız gündemi belirleyen görünmeyen güçler mi var? Sadece bilmemize izin verildiği kadar mı biliyoruz? Hangi gerçekler bizden saklanıyor? Daha da ötesi, dünyayı kim yönetiyor?… Elinizdeki bu kitapla tarihi şekillendiren olayların akışına yön verenlerin yüzlerine ışık tutabilecek. ‘komplo teorisi’ damgasıyla gözardı edilen iddiaları bir kezde kendi mantık süzgeçinizden geçireceksiniz. İşte kitabımızda bulunan başlıklardan bir kaçı: Ay′a Ayak Basıldı (mı?) Kennedy′i Kim Öldürdü? Evrende Yanlız mıyız? Peaerl Harbor. Japonlara Kurban Edildi! Beynimizi Kim Kontrol Ediyor? Dünyayı Kim Yönetiyor? Mars′daki Yüz Kimin? Saddam Kimin İçin Çalışıyor? AIDS Biyolojik Bir savaş Silahı mı? Avrupa′nın altındaki el:Gladio Prenses Diana Kaza mı. Suikast mı? Zamanda Yolculuk Yapan Gemi: Philadelphia Olayı
7.88 ₺ -
Echelon
İstihbarat Dünyasının Perde Arkası Dünyanın en sürükleyici ve derin izler bırakan oyunu olarak gösterilebilecek istihbarat, hiçbir zaman perdelerini kapatmadı. Asırlar boyunca misyon ve yöntem değiştiren casusların tek bir hedefi vardı; daha çok bilgi! Mısır çöllerinin sıcak kumlarından Beyrut’un barut kokan sokaklarına, Kremlin Sarayı’nın soğuk koridorlarından Doğu Berlin’in kasvetli caddelerine varıncaya kadar, gölgelerinin düşmediği hiçbir yer kalmadı... İki Dünya Savaşı milyonların canını aldı. Yerkürenin değişik coğrafyalarında tezgahlanan darbeler, siyasi tarihin akışını değiştirdi. Soğuk Savaş 50 yıllık bir döneme imzasını attı. İdeolojilerin ve çıkarların önünde engel olarak görülen bedenler, akıl almaz yöntemlerle ortadan kaldırıldı. Hitler’den Şah Rıza Pehlevi’ye, Stalin’den Putin’e onlarca lider, nefes kesen manevralarla siyasi istikballerine ulaştı. Nikaragua’dan Türkiye’ye bir dizi ülke istihbarat savaşlarının rüzgarıyla savruldu. Tüm bu tarihi detayların baş mimarı gizli servisler ve casuslar oldu! Peki oyun sona erdi mi? Hayır. Küreselleşme söylemi ile daldığı derin uykudan 11 Eylül şoku ile uyanan insanlık. Eskisinden daha şiddetli bir istihbarat savaşına tanık olmak üzere. Casus uydular gözlerini dört açtı, mahremiyet çoktan tozlu raflara kalktı ve oyunda yeni bir perde açıldı. Perdenin ardına göz atmaya hazır mısınız? İşte kitabımızda bulunan başlıklardan bir kaçı: 1.PERDE: Dalilah’tan Dünya Savaşlarına İngiliz istihbarat dünyası ve ‘Robinson Crusoe’ ‘Koca kulaklı’ Casanova 2.PERDE: Sıcak Savaştan Soğuk Savaş’a Çar’ın casusları Majestelerinin gizli servisi Sırp gizli servisi I.Dünya Savaşı’nı patlatıyor! Kahraman, hain, şarlatan: Arabistanlı Lawrence Terör Makinası: Çeka’dan KGB’ye giden yol Kızıl Ordu’nun Gözü: GRU İstihbarat fakiri Birleşik Devletler! II. Dünya Savaşı. casuslar ve ideolojiler arenası Hitler’in bıçağı: GESTAPO 3. Perde: Soğuk Savaşın sıcak oyunları Churchill: ‘Demir Perde İndi!’ Hey gidi Hitler! Ve CIA sahnede.
9.25 ₺ -
Babam Çatlı
“Bu akşam soğuk olacak. Eve girmeyin.....” Susurluk kaza mı suikast mi? Yeşil kime çalışıyor... Tarık Ümit yaşıyor mu? Derin Devlet nedir? 12 Eylül öncesi Çatlı… Çatlı’nın cezaevi yılları… Bahçelievler 7 Tipli… Cezaevinden nasıl kaçtı? Çatlı Devlet ilişkisi… Asalaya karşı Çatlı… Çatlı Ağca’yı nasıl tanıdı? Haluk Kırcı anlatıyor... Çatlı Oral Çelik kader birliği… Dünyada kaçılamayacak hiçbir cezaevi yoktur..1 Kasım 1996 Abdullah Çatlı “ Beni izliyorlar” Çatlı in ölüm emri... 3 Kasım 1996’dan bu yana çok konuşulan Susurluk Dosyasının en önemli ismi Abdullah Çatlı hakkında bugüne kadar anlatılmayan olaylar ve bilinenlerin yorumu. Kızı Gökçen Çatlı tarafından 4 yılda hazırlanan kitap TİMAŞ yayınları arasından çıktı. Baskı aşamasında aldığı siparişlerle 6. baskısını yapan kitap beş bölümden oluşuyor... Susurluk çok konuşuldu... Bu kitap daha çok konuşulacak!!!
12.95 ₺ -
Milliyetçilik Milliyetsizlik
Ömer Lütfi Mete, TİMAŞ Yayınları’ndan çıkan “Milliyetçilik-Milliyetsizlik/ Kardeşliğimizi Zorlayan Kimlik Tartışması” isimli kitabında, milliyetçilik anlayışımızın nereye gittiğine, bütün bu hadiselerin ilk anda göründüğünden daha farklı olarak nerelere uzanabileceğine ilişkin çarpıcı açılımlar sunuyor. Mete, bu tür bir sorgulama kitabına neden ihtiyaç duyulduğunu ise şöyle anlatıyor: “İlke olarak, önyargısız hare ettiğimiz zaman, bu üç olayda, varlığı öne sürülen dürtülerin ortak noktalarına bakarak milliyetçiliği sorgulama ihtiyacı duymayı anlayışla karşılamamız gerekir. Eğer böyle bir sorgulama ihtiyacını, kendilerini ‘bilinçli milliyetçiler’ olarak tanımlayanlar duyarsa bu davranış, anlayıştan da öte, saygıyla karşılanır. Nitekim biri gerçekten kalkar da milliyetçi olduğu için filanca ve falancayı öldürürse, ben de bütün gücümle bunu sorgulama ihtiyacı duyarım. Fakat, esasında milliyetçilik karşıtı ideolojik duruşu olanların veya başka milliyetçilikler adına Türk milliyetçiliğinden rahatsızlık duyanların, sorgulama görüntüsü altında suçlama kampanyasına kalkışmaları durumunda, şüpheci bakış, her türlü manevra ihtimalini araştırmayı gerektirir. O zaman ne olabilir? Türkiye’de milliyetçi eğilimleri köpürterek, karşı ve farklı milliyetçilikleri tahrik etmek suretiyle doğacak yüksek gerilim altında Ankara’ya yeni diplomatik, siyasi, ekonomik veya stratejik istekler dayatmak da söz konusu olabilir. Onun içindir ki bu hengâmede milliyetçilik hakkında sorgulayıcı bir tartışmayı şahsen rahatsız edici ve yararsız bulmam. İster önyargılı bir milliyetçilik karşıtı kampanya ile karşı karşıya bulunalım, ister samimi bir merak içinde bu tür cinayetlerle milliyetçi gençler arasındaki bağlantının mahiyetini araştırma arzusu ile yüz yüze gelelim; her durumda, eğer milliyetçilik sağlıklı bir siyasi akımsa, mensupları kendilerine güvenlerini yitirmezler.” Cesur soruları ve tatmin edici yanıtları ile muhakkak okunması gereken bir çalışma!
6.66 ₺ -
Ankarada Gölge Oyunları
BÜLENT ORAKOĞLU ANKARA’DAKİ GÖLGE OYUNLARINI ANLATIYOR!!! Kızıl Elma Koalisyonu ve Darbe Hazırlıkları “Genç Subaylar Rahatsız!” Danıştay Baskını Küre Operasyonu Atabeyler Operasyonu 27 Nisan Muhtırası 28 Şubat sürecinin perde arkasını “DEŞİFRE” isimli kitabıyla aralayan, Batı Çalışma Grubu’na ait gizli belgeleri açıklayan Emniyet İstihbarat Daire Başkanı Bülent Orakoğlu Ankara’daki gölge oyunlarını anlatıyor. Amaç, hükümeti düşürmek “Kısa bir süre önce, bir partinin genel başkanı, beni, Armada Alışveriş Merkezi’ne yemeğe davet etti. Yemekte, kimlerle birlikte hareket ettiklerini anlattı. Amaçlarının hükümeti devirmek olduğunu ve yakın bir zamanda harekete geçeceklerini söyledi...” “Hükümeti düşürmek amacıyla oluşturulmuş, yirmi beş ayrı birim var. ‘Birim’ kelimesini kullandığımda birileri çok fazla rahatsız oluyor. Bunlardan birinin görevi, Danıştay saldırısı idi. Sauna Çetesi bir birimdi. Hrant Dink Cinayeti de bu birimlerden bir tanesi tarafından işlendi. Olayların arka planını incelediğinizde, aynı adrese ulaşıyorsunuz…” “Bu ülkede Başbakan iseniz, devamlı bir korku içinde yaşarsınız: Terör sebebiyle mi, yoksa ekonomik kaosla mı iktidardan uzaklaştırılacağım?” Emniyet İstihbarat Dairesi Eski Başkanı Bülent Orakoğlu, düğmeye kimlerin bastığını ve Ankara’daki gölge oyunlarını gözler önüne seriyor…
7.54 ₺ -
Kuzey Irak
Merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın yakın çalışma arkadaşı ve tecrübeli siyasetçi Hasan Celâl Güzel; Timaş Yayınları’ndan çıkan “Kuzey Irak: Kürtçülük ve Ayrılıkçı Terör” kitabında Türkiye’yi sarsacak bilgiler veriyor: “1980 yılında, Turgut Bey’le birlikte Başbakanlıkta çalışıyorduk. Bir gece geç saatlerde, Kerkük’ten telefon geldi. Saddam Hüseyin’in, Türk ajanı olmakla suçladığı Doç. Dr. Necdet Koçak ve Albay Abdurrahman Aslan ile arkadaşlarını tutukladığını ve sabaha karşı idam edeceklerini haber verdiler. Turgut Bey’le birlikte hemen dönemin başbakanı Sayın Demirel’le görüştük. Saddam’a telefon etmesini, gerekirse nota vermesini, o da olmazsa tehdit etmesini istedik. O gece sabaha kadar Kerküklü kardeşlerimiz ve bizler ümitle bekledik. İnanıyor musunuz, Demirel o gece kılını bile kıpırdatmadı ve Türkiye aşığı bu kardeşlerimiz o sabah şehit edildiler!” “Türkiye’nin dış Türkler politikası tam bir faciadır. Kenan Evren Paşa’ya, Kerküklü bir profesör dostum, Kerkük’teki Türkler’e yardım etmesi için ricada bulunur. Evren Paşa’nın cevabı, bizim dış politikamızdaki faciayı çok net biçimde anlatır. Paşa, Kerküklü profesör arkadaşımıza Kerkük’te Türk mü var ki? diye sorar.” “Bizim Irak sınırımız en kısa sürede değiştirilmelidir. Bu sınır teknik olarak çok yanlış çizilmiştir. Düşünün; sınır hattı, koca bir dağın en uç ve tepe noktasından geçiyor. Bu haldeyken sınırı koruyamazsınız. Ben devlet görevinde iken böyle bir tartışmayı başlatmıştım. Rahmetli Özal da hak vermişti. Ne yapmalıyız? Ya bu koca dağları Irak’a vereceğiz, karşılığında onların düz ovalarından toprak alacağız; ya da dağları biz alacağız, düz ovadan onlara toprak vereceğiz. Bunu yapmazsak, sınırdan içeriye sızmaları önlememiz mümkün değildir!” “Efendim, siyasi Kürtçüler bu meseleyi hallettiler. Şu anda PKK ve Barzani arasında PKK ile Talabani arasında birlik kuruldu. Eski durum bugün yok! Bugün bizim güneydoğu topraklarımızda derin Barzani güçleri var ve Barzani’yi tarikat lideri olarak tanıtıyorlar. Bu da, bölge halkı üzerinde büyük tahribata sebep oluyor. Gerçekten tarikat lideri mi? Tabi ki hayır. Aslını bilseler böyle bir tahribat olmazdı.” “Kuzey Irak’ta kendi etnik kimlikleriyle aynı olan bir devlet kurulduğunda, bizim Kürt vatandaşlarımızın oradaki devlete meyletmeyeceklerini mi düşünüyorsunuz?”
7.54 ₺ -
Maden Savaşları
Altın, elmas, bor, toryum, uranyum, doğalgaz, petrol, kömür ve diğerleri… Dünyanın bağrında sakladığı onca zenginlik, yeryüzünün kalkınması için büyük bir ümit olabilecekken, ele geçirip sahip olma dürtüsü, her şeyin önüne geçti. Son yüzyılların neredeyse tüm savaşları madenler için yapıldı. Suni ayrımlar yaratıldı, halklar birbirine kırdırıldı, haritalar yeniden çizildi, sınırlara kan sızdı. Maden jeolojisi uzmanı Prof. Dr. Doğan Aydal, dünyanın kara talihi olan madenler için yapılan savaşları yazdı. Elmas’ın bulunuşu, Altın’a hücum, Altı yüz madene sahip Anglo-Amerikan şirketi Cecil John Rhodes kimdir? Tutsi ve Hutu savaşlarının iç yüzü… “Mavi Akım” projesi gerçekte nedir? Bakü-Tiflis-Ceyhan boru hattı ne getirecek? Kerkük şimdi neden kan ağlıyor? Barzani ve Talabani Bush’tan ne istiyor? Madenciliğimiz ve bor gerçeği…
7.54 ₺ -
Ankara Washington Hattı
Araştırmacı yazar Tamer Korkmaz’ın Amerika’nın Türkiye üzerindeki iktidarına dair tespitleri ve çok konuşulacak iddialarına yer verdiği kitabı: “ANKARA-WASHINGTON HATTI- Amerikan İktidarının Sonu” çıktı. “ABD kontrolünde Adnan Menderes’in infazına, 27 Mayıs darbesinden önce karar verilmişti. Menderes, içerideki ABD”nin bizi yönetir hale gelmesi gerçeğine ilk itiraz eden ve sırf bu itirazı yüzünden hayatını kaybeden kişidir.” “O yıl, tarihte ilk defa yerli ve milli çizgide bir isim Türkiye Cumhuriyeti’nde Genelkurmay Başkanı olacaktı. Gelgelelim, 1 Haziran 1977’de film koptu!” “Turgut Özal ve Adnan Menderes’in Amerikancı oldukları yönündeki yorumlar, tamamen bir tezgahtır. John F. Kennedy’nin suikastının izini sürenler, Adnan Menderes’in idamını sorgulamalıdır. Çünkü aynı isme ulaşacaklar: Edgar Hoover.” “… Sonuçta, 2006’nın 15 Mayıs’ında Ankara, yıllardır Türkiye’ye hükmeden ABD’yi devreden çıkarmış ve Ankara’nın tam bağımsız stratejik kimliğini kazanması sağlanmıştır.” Araştırmacı yazar Tamer Korkmaz, Türkiye’nin ABD ekseninden çıkıp, bağımsız bir devlet olma yolunda attığı adımların perde arkasını ilk kez anlatıyor.
8.14 ₺ -
Derin PKK
İstihbaratçı Mahir Kaynak ve Yazar Ömer Lütfi Mete, Büyük Oyun’un gizli kodlarını “DERİN PKK” isimli kitapta deşifre ediyor… “Bugün hem ABD, hem Türkiye Mesut Barzani’ye alternatif olacak bir isim arıyorlar. Bu isim Türkiye’nin içinden çıkacak ve Barzani’nin tasfiye edilmesiyle bölgemizdeki Kürtlerin lideri olacak. DTP’nin meclise girmesini bu projeye göre yorumlayabiliriz…” “Körfez ülkelerinde, küresel sermayeye alternatif bir sermaye oluşuyor ve ABD bu ülkelerin yönetimleriyle ilişkileri nedeniyle bu fonlara yön veriyor.” “Kuzey Irak’ta kurulacak Kürt devleti, KKTC örneğinde olduğu gibi Türkiye’ye bağlanacak. Türkiye ve ABD, böyle bir proje üzerinde çalışıyorlar. Bu proje, ABD’nin İran harekâtından önce gerçekleşebilir…” “ABD Dışişleri Bakanı’nın Türkiye’yi ziyaretinden hemen önce gerçekleşen Dağlıca’daki saldırı, Ankara’yı artık ertelenemeyecek bir hesaplaşma için masaya kararlı bir biçimde oturtmuştur.” “PKK, Türkiye’ye saldırmak veya Türkiye’yi bölmek üzere kurulmuş bir örgüt değildi. Güneydoğu bölgemizdeki aşiretlerle ve feodal düzenle savaşmak için kurulmuştu. Sonraki yıllarda yaşanan değişim, örgütü çok farklı bir konuma getirdi.”
8.14 ₺ -
İhanet Çemberi
“Abdullah Öcalan, ABD güdümlü Ergenekon örgütünün bir üyesiydi. İlk eğitimini bu örgütün içinde almıştır. ABD, İngiltere ve İsrail derin devletleri ile bizim Ergenekon’un ortak kararıyla, Türkiye’deki ayrılıkçı iç dinamikleri kontrol etmek amacıyla, Öcalan’a bir terör örgütü kurma görevi verilmiştir.” “Uğur Mumcu ile Eşref Bitlis’in ölüm tarihr dikkat ediniz: Mumcu, ölmeden birkaç gün önce, Cumhurbaşkanı Özal’dan gizli bir konuyu görüşmek için randevu talep etmiş, konu hakkında Bitlis’e de telefonla bilgi vermiştir. Mumcu, bu görüşmeden birkaç gün sonra suikasta uğramış, konu hakkında açıklama yapacağını söyleyen Bitlis Paşa da hemen arkasından hayatını kaybetmiştir. Bakınız, Türkiye olarak şimdi söyleyeceklerimle yüzleşmek zorundayız!” “Ergenekon Operasyonu’nda, bu yapılanma içinde bulunan bazı kişilerin Hizbullah terör örgütü içinde aktif rol oynadığı belirlendi. Bu ilişki, Diyarbakır Emniyet Müdürü Gaffar Okkan’a düzenlenen suikastı bir kez daha gündeme getiriyor. Çünkü Okkan suikastını işlediği söylenen sanıkların dosyasında, suikastın sanıklar tarafından işlenmediği yazılı.” “Geçmişte, dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Hüseyin Kıvrıkoğlu’na suikast düzenlediler, Genelkurmay Başkanı olmasını engellemek istediler, fakat kurşun bir albaya isabet etti. Aynı kişilerin Başbakan Erdoğan’la birlikte TSK’nın üst düzey komutanlarından birkaçını hedef aldıkları istihbaratı güvenlik birimlerini harekete geçirmiş durumda…” Emniyet İstihbarat Dairesi Eski Başkanı Bülent Orakoğlu, Türkiye’nin yüzleşmesi gereken korkunç gerçekleri ilk kez bu kitapta açıklıyor.
9.25 ₺ -
Operasyon Ergenekon Gizli Belgelerde Karanlık İlişkiler
OPERASYON ERGENEKON, karanlık ilişkilerin perde arkasını belgeleriyle ortaya koyuyor. “Kuvvet komutanları Ak Parti’ye darbe yapmayı kararlaştırmışlardı. O gece İlker Başbuğ’u arayan Aytaç Yalman’ın kafasına takılan tek bir soru kalmıştı: Hilmi Özkök’ün hazırlattığı gizli ve özel rapor!” “O gün, Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman’ın kapısını çalan kişi MİT Müsteşarı Şenkal Atasagun’du. Atasagun, Yalman’ı iki konuda uyardı ve son sözünü söyledi. Aytaç Yalman, bu görüşmeden sonra oyunun dışına çıktı ve kuvvet komutanlarının planı alt üst oldu!” “Ergenekon’un 1 Numara’sı, İstanbul Orduevi’nde otururken önündeki gazeteden Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt’ın isminin üstünü çizdi ve yanına bir not yazdı: ‘Olmadı Yaşar, olmadı’. Sonrası mâlum, istihbarat servisleri Ergenekon Operasyonu için düğmeye bastılar.” Dağlıca Baskını’nın perde arkasını araştıran ve kamuoyuna en doğru bilgileri veren Gazeteci Şamil Tayyar, Türkiye’yi sarsacak gizli belgeleri ilk kez bu kitapta yayınlıyor. Dağlıca Baskını’nda görevli komutanın cebinden çıkan el çizimi mevzi planları, Cumhuriyet Gazetesi’ne atılan bombalar hakkında Makine Kimya Enstitüsü tarafından hazırlanan tetkik raporları, Ergenekon üyelerinin kendi aralarında yaptıkları telefon görüşmeleri, Başbakan Erdoğan’a emekli bir albay tarafından gönderilen gizli mektup ve kuvvet komutanlarının hazırladığı darbe planları…
11.99 ₺ -
Kürt Meselesi ile Yüzleşmek
Güneydoğu hakkında yazı yazmak, sadece konunun hassasiyeti bakımından değil, kaynaklara ulaşmanın zorluğu bakımından da, kolay bir iş değil. Bizler gibi, görevi gereği antenleri ülkenin her tarafında meydana gelen olaylara açık olması gereken gazeteciler; bölgeye, ya bir devlet büyüğünün ardına takılarak, ya da bir davetle gittiğimizde, ayaküzeri birkaç kişiyle görüşüp “izlenim” yazısı kaleme alacak malzemeyi toplamış oluruz. Ancak daha köklü, derinlemesine tahliller için çok kapsamlı haber ve bilgilere ihtiyacımız olduğunu da hiçbir zaman unutmayız. O haber ve bilgileri, sadece bizim tahlillerimize malzeme olmak üzere değil, bölgede olup bitenleri takip eden okurlara ulaştırmak üzere de, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da çalışan gazeteciler, mesleğin en onurlu alanı olan muhabirliği o bölgede sürdüren arkadaşlarımız sağlarlar. Haberin üstünde imzası olduğu için doğru olduğuna inanılan, daha doğrusu, doğru olduğuna inanmamız için haberi onun yazması gereken itibarlı gazeteciler… Osman Güzelgöz, bölgede adı “itibar” olan gazetecilerin en ön safında yeri olanlardan biri. Osman Güzelgöz’ün kitaplaşan bu çalışması, önümüzdeki dönemin gelişmelerine işaretlerle dolu. Bir süredir yitirdiğimiz sosyal barış ve kardeşlik havasının yeniden doğuşuna bu kitabın da doğrudan katkıları olacak. Gazeteci; yaşadığının, gördüğünün, gözlemlediğinin, daha doğrusu çağının tanıdığıdır. İçinden geldiği bir bölgeyi eksen alarak, bizleri de çağın tanıklığına çağırıyor.
8.57 ₺ -
Kıta Dur
Şamil Tayyar, 28 Şubat’tan 27 Nisan’a yaşanan iktidar kavgasını belgeleriyle birlikte tartışmaya açıyor… 28 Şubat süreci, ne zaman, nerede yapılan gizli toplantı ile başladı? Çevik Bir ve Mehmet Ağar’ın katıldığı toplantıda başka kimler vardı ve hangi kararlar alındı? “Söyleyin Ağar’a, bu ülkede iki ordu olmaz!” mesajı gönderen komutan kimdi? Emniyet’in elindeki silahları toplatmak kimin projesiydi? 28 Şubat’tan sonra Mesut Yılmaz’a “Erbakan ve Çiller’i hâlâ neden hapse atmıyorsunuz?” diyen komutan kimdi? Kritik MGK’dan sonra Bakanlar Kurulu’nda hangi konuşmalar yapıldı? MİT Başkanı Atasagun’un, AKP’ye yönelik darbe planına müdahalesi nasıl oldu? 27 Nisan muhtırasını kim kaleme aldı? Hükümetin cevabını yazan isim kimdi? Muhtıradan sonra Hüseyin Çelik’le görüşen Yaşar Büyükanıt, hangi kritik cümleyi söyledi?
103.60 ₺ -
İtirafçı
Gerçekte kim bu itirafçılar? Bir dönem PKK için, sonra da devlet için savaşan bu insanlar "kahraman" mı yoksa "vatan haini" mi? Neden PKK’ya katıldım? Neden ayrıldım? Nasıl itirafçı oldum? Neler yaşadım? “Ben JİTEM’de çalışırken, tekrar dağa dönmeye, örgüte katılmaya karar verdim. Bu kararımı örgüt mensuplarına ilettim. Bunun üzerine Hav, İmralı’ya gitti. Abdullah Öcalan’la görüştü. Öcalan, ‘Aygan, bir süre daha JİTEM’de kalmalı, sonra tekrar duruma göre bakarız’ demiş. Ben de JİTEM’de çalışmaya devam ettim.” Çocuk yaşlarda iken örgüte katılmaya karar veren, daha sonra PKK’dan kaçıp KDP’ye teslim olan, KDP ile PKK arasındaki çatışmalara katılan ve sonunda itirafçı olmayı seçen Kahraman Bilgiç, ilk defa yayınlanacak hatıralarında, neden dağa çıktığını, örgütten kaçmasının sebeplerini ve nasıl itirafçı olduğunu gün gün anlatıyor. Kahraman Bilgiç gibi itirafçı olmayı seçen İbrahim Babat ve Abdülkadir Aygan, Güneydoğu’da yaşanan olayların bilinmeyen yönlerini bütün çıplaklığıyla itiraf ediyor. Karanlık dönemin hayalet savaşçılarını, ilk kez yayınlanan belgelerle, yakından tanımak isteyen tüm okurlar için… Gazeteci -yazar Nevzat Çiçek tarafından kaleme alınan "İTİRAFÇI- KARANLIK DÖNEMİN TETİKÇİLERİ" isimli kitap Türkiye′nin demokrasi tarihinde karanlık olan bir dönemi aydınlaması için kapı aralıyor. *İtirafçı kimdir, bir itirafçıda bulunması gereken özellikler nelerdir? Neden itirafçıların aile bağları zayıf olmalıdır? Hangi sınavlardan geçiriliyor? *PKK′dan kopan ilk itirafçı neler anlattı? 1978 yılında nasıl yakalandı? Diyarbakır Cezaevi′nde ilk itirafçılar koğuşu nasıl oluşturuldu? *Yüksekova Çetesi′ni ortaya çıkaran Kahraman Bilgiç′in cezaevinde yazdığı ve ilk defa yayınlanacak günlüklerinde hangi inanılmaz bilgiler vardı? *Bilgiç nasıl örgüte katıldı, nasıl teslim oldu, neden itirafçı oldu? Başına neler geldi. *Bilgiç, yazdıklarıyla hangi faili meçhul cinayetlerin aydınlanmasını sağlıyor? *Hangi emniyet istihbaratçısı Rıdvan Özden cinayetiyle ilgili bilgileri ilk defa bu kitapta anlattı? Cinayet faili olarak kimleri adres gösterdi? *İbrahim Babat′ın cezaevindeki görüşme tutanağı ve Susurluk Komisyonu′na verdiği ve ilk defa bu kitapta sansürsüz yayınlanan ifadelerine göre, Cem Ersever Ankara′ya gitmeden önce hangi eski Meclis Başkanı ile görüştü? *Hasan Kundakçı paşa, itirafçıların sözlerine neden itibar edilmemesini istedi? Kundakçı Paşa kendi kullandıkları itirafçılar için bugün ne diyor? * CHP milletvekili olan Ali Topuz, Abdülkadir Aygan′ı, 1975 yılında nerede ve neden ziyaret etti? Bunlar gibi kamuoyuna ilk defa yansıyacak olan belge ve bilgilerle İtirafçıların dünü ve bugünü İTİRAFÇILAR’da.
7.54 ₺ -
Enerji Kan Kokuyor
ABD, Irak ve Afganistan’ı işgal etti. Rusya Gürcistan ile savaştı. İran ve Venezüella her fırsatta ABD’ye kafa tutuyor. Yakın zaman önce yaşanan bu gelişmelerin altında tek bir neden yatıyor: Enerji. Enerji, günümüzde Küresel politikaların uygulanış biçimlerini belirleyen tek etken. Peki, biz enerji hakkında ne kadar bilgiye sahibiz? Haritalar yeniden çizilirken, coğrafi konumu itibariyle çok kritik bir öneme sahip olan Türkiye bu mücadelenin neresinde? Tüm bu sorulara ve daha birçoğuna aradığınız cevap bu kitapta. Enerji konusunda Türkiye’nin en yetkin isimlerinden Prof. Dr. Doğan Aydal bu soruların cevaplarını sizin için veriyor. “İnsanoğlunun arzu ve ihtiyaçları sınırsız fakat yeryüzünde bize sunulan kaynaklar oldukça kısıtlıdır. Ekonominin ana problematikini oluşturan bu prensip aslında dünya tarihinin de en belirleyici denklemi haline gelmiştir. Dünya tarihine kısaca göz attığımızda aslında bir savaşlar tarihiyle karsılaşırız. Bu savaşlardan pek azı bahsi geçen sorundan bağımsız olarak gelişmiştir. Özellikle sömürge imparatorluklarının Dünya üzerindeki doğal kaynaklara vahşice hücum etmeye başladığı çağdan bugüne insanların bitmek tükenmek bilmeyen doyumsuzluğu çok daha açık bir şekilde gözümüze çarpmaktadır. İlginç olan diğer bir durum ise bu arayış uğruna insanların yıllar boyu sürecek savaşlara girip bu savaşların yakıtını da yine farklı kaynakları sömürerek elde etmek zorunda kalmalarıdır. Bu tehlikeli döngü yeryüzünü bir felaket sahnesine çevirmektedir. Bugün bu felaketi yaşamlarının her anında hisseden belki de bizim bihaber olduğumuz milyonlarca insan yaşıyor yeryüzünde. Bu felaketin izini teorik olarak tartışılan küresel ısınma iddialarında aramamıza gerek yok. Tehlike çok somut. Asya Kıtası’nın kalbinde. Yaklaşık elli sene önce dünyanın en büyük gölü olan Aral bugün sularının yüzde doksanını yitirmiş durumda. Her an bir Çernobil daha yaşamayacağımızı kim garanti edebilir. Hiroşima halen akıllarda, Halepçe ise hemen yanı başımızda. Irak’ta, Afganistan’da, Kafkasya’da ve dünya’nın belki ismini bile şimdiye kadar duymadığımız birçok yerinde akılımızın alamadığı şaşırtıcı gelişmeler yaşanıyor. Her gün yüzlerce kişinin katledildiği haberini televizyonlardan duymak maalesef doğal kabul edilir oldu. Bu çatışmaların, vahşice kıyımların altında tek bir gerçek yatıyor: Enerji. Enerji günümüzde dünya politikalarını, ekonomisini ve halkların geleceğini belirleyen tek değişken. Onu elde etme uğruna hayal gücümüzü dahi zorlayacak politikalar uygulanıyor. Göller kurutuluyor, haritalar yeniden çiziliyor ve milyonlarca insan ya bu savaşın kurbanı olarak can veriyor ya da binlerce yıldır yaşadıkları toprakları terk etmek zorunda bırakılıyorlar. Enerji savaşında kullanılan her yöntem mübah sayılıyor. Kitle imha silahları acımasız deneyler sonucu üretilerek milyonlarca insanın ölümüne neden oluyor. Bugün enerjiyle ilgili cevap bulamadığımız birçok soru var. Boru hattı projelerinden bor madenine, biyokimyasal silahlardan çevre felaketlerine, alternatif enerji kaynaklarından Türkiye’nin enerji bağımlılığına cevabını bilemediğimiz bu soruları Türkiye’nin enerji konusunda en yetkin isimlerinden biri olan Prof. Dr. Doğan Aydal, Enerji Kan Kokuyor’da cevaplıyor. Bilim adamı kimliğiyle güvenilirliğinden hiç tereddüt etmeyeceğiniz olgusal bilgiler verirken akıcı ve keyifli üslubuyla okuyucuyu metne bağlıyor.”
8.23 ₺ -
Muhsin Başkan
İlkeli duruşu, siyasi basireti, insanlığı ve erdemiyle tam bir gönül adamı olan Muhsin Yazıcıoğlu’nun Sivas’ta başlayan, darbelerle ve davalarla devam eden, C-5 koğuşundan meclis koridorlarına uzanan ve Kahramanmaraş’ın karlı bir dağında son bulan hikâyesi… Bu kitapta, Muhsin başkanla yol arkadaşlığı yapmış birçok kıymetli insanın düşüncelerini bulacak; şiirlerini, yaşamının kamuoyunca fazla bilinmeyen bazı ayrıntılarını öğrenecek; kazayla ilgili kuşkusu olanların dikkatlerimize sunduğu bazı sorularla karşılaşacaksınız. En önemlisi de dostluğu ve sevgisi yaşarken farkında olunmayan bir siyasetçinin, bir gönül adamının ölümüyle birlikte toplumu nasıl daha ahlâklı, daha vicdanlı ve daha ilkeli olmaya çağırdığını göreceksiniz…
8.14 ₺ -
Yeşil
Oğlu Murat Yıldırım’ın kaleminden YEŞİL… Mahmut Yıldırım… 1974 yılında katıldığı Kıbrıs Barış Harekâtı′ndan sonra MİT′ten gelen davet mektubuyla istihbarat dünyasına adım atar. Yıllarca Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde terör örgütleriyle yapılan mücadelede ismini duyurur. 1996 yılında, MİT tarafından Abdullah Öcalan′a suikast düzenlemek üzer Suriye′ye gönderilir. Yurt içinde ve yurt dışında zlerce gizli operasyona katılır. Kasım 1996′da ortadan kaybolur. O günden sonra kendisinden haber alınamaz. Yeşil… 1996 yılında öldüğü iddia edilir ve derin devlet tartışmalarının başladığı günlerde kanun dışı birçok olayın faili olarak gösterilir. Binbaşı Ahmet Cem Erveser′in öldürülmesi, Ömer Lütfi Topal′ın kaçırılması, Kürt Yazar Musa Anter′in infazı, haraç çeteleriyle bağlantıları, Gazi Mahallesindeki saldırılar… Murat Yıldırım… Mahmut Yıldırım′ın oğlu. Yeşil′in bugüne kadar anlatmadığı olayların perde arkasını, babasına iftira atıldığını ispatlamak için yazmaya başladı. Yıldırım′ın kaleminden çıkan satırlar; Ahmet Cem Ersever′den Mehmet Ağar′a, Korkut Eken′den Abdullah Çatlı′ya, derin devlet hakkında bilinenleri farklı bir bakış açısıyla gözler önüne seriyor.
9.25 ₺ -
Jitem
Yıllardır hemen her faili meçhul olayda, suikast girişiminde adı geçti. Varlığı resmen kabul edilmedi ama adı etrafında konuşulanlar tüyler ürperticiydi. Şimdiye dek kimse JİTEM gerçeğini tüm çıplaklığıyla ortaya koyamadı. Tartışmalı konular üzerine cesurca giden haberlerinden tanıdığımız genç gazeteci Ecevit Kılıç’tan gündem oluşturacak bir çalışma! JİTEM ne zaman, kimler tarafından kuruldu? JİTEM’in tam olarak kurulma am acı neydi? JİTEM’in işleyiş biçimi ve faaliyetleri nelerdi? Hangi üst düzey komutanlar ve siyasetçiler JİTEM’i bizzat yönettiler? 1991 yılında muvazzaf ve emekli yedi general neden peşi sıra suikastlara kurban gittiler? Bahtiyar Aydın cinayeti neden örtbas edildi? Eşref Bitlis suikastı nasıl örtbas edildi? Efsane JİTEM’ci Cem Ersever’i kim öldürdü? Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım’ın JİTEM’deki pozisyonu neydi? Veli Küçük, Arif Doğan, Levent Ersöz gibi Ergenekon tutuklularının JİTEM’deki rolleri nelerdi? Hizbullah’ı kuran JİTEM miydi? Efsane emniyetçi Gaffar Okkan’ın ölüm emrini kimler verdi? Vedat Aydın ve Musa Anter cinayetleri adım adım nasıl işlendi? Kürt işadamları Tansu Çiller tarafından hedef gösterildikten sonra kimler tarafından katledildiler? Abdullah Çatlı ve Susurluk ekibinin JİTEM’le bağlantısı neydi? JİTEM itirafçıları neden kontrol edemedi? Güneydoğu’da kaçakçılığı yöneten JİTEM miydi? Askerî atamalarda ve YAŞ karalarında JİTEM’in sözü geçiyor muydu? JİTEM içerisindeki çatışmalardan kim galip çıktı? İntihar eden emekli Albay Abdülkerim Kırca’nın JİTEM içerisindeki faaliyetleri nelerdi?
8.56 ₺ -
Monşer
“Monşer” sözcüğü Türk toplumunun kolektif hafızasında bir hitap şekli olmaktan çok öte farklı anlamlar taşır. Türkiye, Rusya ve bunun gibi geç modernleşmiş ülkelerde bu hitap şeklini tercih eden insanlar belirli bir toplumsal kategorinin mensubu olduklarını hatırlatırlar. Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerinden günümüze uzanan süreçte “monşer” daima üst sınıfsallığın resmi sayılabilecek bir insan tipografisine işaret etmiştir. Özellikle Türk Hariciyesi’nde sıkça kullanılan bu iletişim pratiği zamanla gerçek manasının içini boşaltarak toplumsal bir anlam ifade eden sosyolojik bir araca dönüştü. Halkın geri kalanına ötekilik hissi veren bu durum toplum yapımızdaki iktidar ilişkilerini açıklayan ve Hariciyemizin kemikleşmiş yapısını sorgulayan bir gösterge halini aldı. Tam da bu noktada kritik bir soruyla karşı karşıya geliyoruz: Türk Hariciyesi’nde geleneksel olarak sürdürülen bir kapalı devre, akrabalık ilişkileri ile öteden beri sürdürülen bir oligarşik sistem var mıdır, yoksa bu ailelerden gelen insanlar, kırsal kesimden gelen insanlara nazaran doğal olarak daha mı şanslıdır? Yazdığı her kitapla yeni bir tartışma gündemi oluşturan Aydoğan Vatandaş bu sorudan yola çıkarak Türkiye’nin şeceresi en kabarık, nüfuzu en güçlü ailelerinden biri olan Menemenlizadeleri hemen hemen bütün aile üyelerini teker teker ele alarak inceledi. Etki alanı öylesine güçlü olan bir ailenin üzerine yapılan bu inceleme ister istemez yakın tarihimiz hakkında henüz ortaya çıkmamış birçok gerçeği de gözler önüne serdi. Peki, Türk dış politikasına ve kültür hayatına yön vermiş bu ailenin hikâyesi sıradan insanlar için neden bu kadar önemliydi? İşte bu konuda yanıt bulacağınız sorular… Osmanlı ekonomisi Menemenlizadelerden kime teslim edildi? Kariyerini feda etmek uğruna Türkiye’yi İkinci Dünya Savaşı’na sokmayan dışişleri bakanı ailenin hangi üyesiydi? Namık Kemal’in İngiliz torunu kimdi? Ailenin masonluk ve diğer yer altı örgütleriyle ilişkileri nelerdi? Ailenin hangi yakın akrabası Enver Paşa’nın katillerindendi? Menemenlizadelerin hangi akrabası İngiliz istihbaratında önemli bir pozisyondaydı? Hangi Menemenlizade neden tramvay biletçiliği yapmak zorunda kaldı? Namık Kemal’in torunu Cezmi neden intihar etti? Ailenin Sultan Abdülhamit’le alıp veremediği neydi? Ailenin serveti hangi Osmanlı padişahının bile iştahını kabartacak büyüklükteydi? Namık Kemal’in Bektaşilik, Masonluk ve Alevilikle ilişkisi ne düzeydeydi? Mason olan ilk Osmanlı padişahı ve paşası kimlerdi? Kimin, Vahdettin’in Yahudi aslılı cariyesinden bir oğlu oldu? Cesedi ölümünden sonra yakılan Menemenlizade kimdi? Menemenlizadelerin dine ve dindarlığa bakışı nasıldı? Ailenin hangi üyesi Fenerbahçe Spor Kulübü’nün kurucularındandı? Nazım Hikmet hangi Menemenlizadeyi ölümden kurtardı? Hıristiyan mezarlığına gömülen aile üyesi kimdi? Dünyanın en önemli başkentlerinde başkonsolosluk görevinde bulunan aile üyesi kimdi? Atatürk Menemenlizadelerle akraba mıydı? Atatürk’ün vefatı sırasında neler yaşandı?
8.88 ₺ -
Pusu
Gazeteci-Yazar Şamil Tayyar, Eşrif Bitlis’ten Esat Coşan’a, Turgut Özal’dan Adnan Kahveci’ye, Muhsin Yazıcıoğlu’ndan Abdullah Çatlı’ya, TÜBİTAK Mühendisi Ercan Kuruoğlu’dan Prof. Dr. Ali İhsan Bağış’a kadar, kritik konumdaki isimlere kurulan 21 ayrı pusuyu araştırdı ve şüpheli ölümlerin perde arkasını kaleme aldı. Abdullah Çatlı… 3 Kasım 1996’da, Susurluk’taki kazada hayatını kaybetti. Mehmet Özbay olarak tanınmıştı ama kullandığı ilk kimlik Şahin Ekli adına düzenlenmişti. Ekli’nin doğum tarihi tesadüf ki 3 Kasım’dı. Kazadan sonra gündeme gelmeyen konu bugün tartışmaya açıldı: Çatlı kaza sonrasında hayattayken, kafasına aldığı darbeyle mi öldürüldü? Sadık Ahmet… Batı Trakya’daki Türklerin haklarını savunan Doktor Sadık Ahmet, Yunanistan’da Lozan Anlaşması’nı tartışmaya açan isimdi. Hem Çatlı’nın yakın arkadaşı hem de iddialara göre MİT’in kritik ajanlarından biriydi. Gümülcine’deki trafik kazasında hayatını kaybetti. Tarih, 24 Temmuz 1995’ti; yani Lozan’ın yıldönümü. Mehmet Bedri İncetahtacı… Susurluk Komisyonu üyesi İncetahtacı, Gladio ile P2 Mason Locası arasındaki kirli ilişkileri araştırmaya ve kamuoyuyla paylaşmaya başladı. Türkiye’deki Mason localarının bu çerçevede incelenmesi gerektiğini açıkladı. Gizli belgeler üzerinde çalışırken geçirdiği trafik kazasında hayatını kaybetti. Muhsin Yazıcıoğlu: Her istihbarat teşkilatının uzmanlaştığı bir alan varmış; bizimkiler de trafik kazalarında ustaymış…
10.96 ₺