-
Dağların Sırrı
Bu kitap, dağlaın sadece birkaç tanesinin hikayesini, serüvenini konu edindi.Okuyucular bu dağ öykülerini okudukça,"dağcı tarihçi"yle beraber o dağlara tırmanacak, uçurumlarında laleler devşirecek, yamaçlarında nevruzlar toplayacak; o dağlarla kokacak, onlarla düşünecek, onlarla tebessüm edecek ve bazen de onlarla ağlayacaktır belki.. Bu yolculukta öyle şeyler göreceksinin ki, yorulduğunuzun farkına bile varamayacaksınız.. Dağların çiçeklerini derecek; meyvelerinden nasiplenecek; geyiklerinin sütüyle beslenecek; ormanlarının, her nefesi sadece oksijen kokan rüzgarlarını bronşlarınıza dolduracak; toprakları altında sizin için sakladığı kengerleri soyup yiyecek; hiçbir hormonun ulaşamadığı böğürtlenlerin şifasını bulacak; vadilerinde, uçurumlarında, kayalıklarında, yamaçlarında nice hikmetlere şahit olacak, ve bütün bunları sizin için dağlara vermiş olan Yüce Allah'a şükredeceksiniz.. Haydi, alın bastonunuzu, düşün dağların yoluna; tırmanın patikalardan geçerek yüce zirvelerine..
180.20 ₺ -
Çocuklarımızla Atlara Biniyorduk
Cahit Zarifoğlu'nun çocuk yazarlığı, psikolojik ve psikanalitik derinlik açısından yorumlandığında çocuğa yönelişi farklı düzlemlerde açıklanabilir. Ancak onun çocuk yazarlığının belirleyici göstergesi çocuk bakışıdır. Hangi yaşta olursa olsun her insanı çocuk kabul edebilen bir çocuk bakışına sahip olması, çocuk yazarlığının asıl eksenini oluşturur. Çocuk kitaplarında kullandığı iç sezgi, hayal gücünü bir çocuk dürbününe dönüştürür. Aktüel fantastik çocuk kitapları ve kısa sanat masallarının hemen hepsinde egemen olan psikolojik ve sinematografik anlatımı bu çocuk dürbünü ile sağlar. Çocuk kitaplarını okurken onların muhayyilenizde canlanması ve size sinema duygusu vermesinin nedeni de budur...
333.20 ₺ -
Balıkçıl Kuşu ile Yengeç
Kelile ve Dimne Hintli Beydaba'nın hikmetli hikaye kitabıdır. Hükümdar Debşelem'in sorularını, Beydaba hayvan hikayeleri anlatarak açıklar. Beydaba da bir anlamda Debşelem'e öğüt veren bilge bir kişidir. Bu yönüyle Kelile ve Dimne, insanlığın mutluluğunu masal diliyle anlatan klasik bir eserdir. Kelile ve Dimne'deki hikayeleri "Kelile ve Dimne" ve "Balıkçıl Kuşu ile Yengeç" adlı iki kitap halinde okurlarımıza sunuyoruz.
74.80 ₺ -
Ağaçkakanlar
Anne ve baba ağaçkakanlar yıllar sonra dünyaya gelen yavruları Upuy'u korumak için uğraşırken garip olayları yaşamak zorunda kaldılar. Upuy afacan bir çocuk gibi aklına ne geldiyse yaptı. Bir türlü söz dinlemedi. Cahit Zarifoğlu bu kitapla kendi çocukluğunun acı tatlı günlerini anlatmış oluyor dolaylı olarak. Her çocuğun yaşayabileceği bir çocukluğu usta anlatımıyla önümüze seriyor. Çocukluğunuzun filmini seyreder gibi "Ağaçkakanlar"ı okumanızı tavsiye ederiz.
81.60 ₺ -
Ağaç Okul
"Afganistan olayı sessiz kalınacak bir olay değil. Fakat bu biraz da mizaç işidir diyebilirim. Bir heyecan işi. Bir şairin binlerce kilometre uzaktan bir heyecanı duyması ise oldukça kolay. Ben ilgilendim, onda enteresan dinamikler yakaladım, zaman zaman şiirleştirdim bunu."
81.60 ₺ -
Bin İkinci Gece Masallardan Ardakalan
Sıkı durun! İnsan ruhunu bir coğrafya belleyen ve yazıyı onun sularında, dağlarında, ormanlarında, kayalıklarında, uçurumlarında arayan bir yazarla karşı karşıyasınız. Ruh denizinde duyguların gelgitlerini okşarken ıslanan ellerini sayfalarla kuruluyor Teoman Hekimoğlu… Yatağını arayan düş nehirlerinde akıntıya kapılan kalplerle konuşuyor… “Bin İkinci gece”yi okurken anlıyorsunuz ki, insan kalbi bir adadır. Aşk bir göçmen kuştur bu adada konaklayıp yeniden uçan. Ama yine de kül ıslağı tüyleriyle “bir yangından artakalan martılar”dır adanın gerçek sahipleri. Akgün Akova
112.50 ₺ -
Son Yaprak
“Sue ertesi sabah bir saatlik uykudan uyandıktan sonra Johnsy’nin kapalı perdeye dalmış olduğunu gördü. ‘Pereyi aç, görmek istiyorum’ dedi Johnsy fısıltıyla. Yorgun Sue emre itaat etti. Ama hayret! Hiç bitmeyecekmiş gibi gelen upuzun gece boyunca aralıksız yağan yağmur ve şiddetle esen rüzgârdan sonra, bir asma yaprağı hâlâ yerinde duruyordu. Asma ağacının son yaprağıydı. Sapına yakın tarafları hâlâ koyu yeşil kalmakla birlikte, testere ağzı gibi tırtıllı kenarlarına ölümün ve çürüyüşün sarı rengi gelmiş olan yaprak, yerden beş altı metre yükseklikteki bir dala cesurca asılmış duruyordu.” Kısa öykü dalının büyük ustası, “beklenmedik sonlarla” biten öykülerin yazarı O Henry, hemen her öyküsünde hayatlarımızın ne kadar ironik olduğunu vurur yüzümüze. Aslında öykülerinin şaşırtıcı finalleriyle olduğu kadar kurduğu karakterlerin insani duyarlılıklarıyla da hatırlanmaya değerdir.
80.30 ₺ -
Elif Gibi Sevmek 1 Nefes
“Bir insan nasıl anlar âşık olduğunu?” diye sordum bir gün dedeme. “Nefesini tut...” dedi gülümseyerek. “Anlamadım...” dedim. “Nefesimi mi tutayım?” “Evet...” dedi. “Öylece tut ve bekle.” Dediğini yaptım. Dayanabildiğim kadar soluksuz bıraktım kendimi. Saate bakmayı akıl edememiştim ama sanırım otuz saniye sonra iyice zorlanmaya başladım. Tam pes ediyordum ki, eliyle kapadı ağzımı ve burnumu. Neye uğradığımı şaşırdım. Ölecek gibiydim artık... Yüzüm kızarıyor, gözlerim doluyordu. Dayanılmaz bir hal almıştı nefessizlik... Sonunda çekti elini yüzümden. Derin derin solumaya başladım can havliyle. Bana bunu neden yaptığını anlayamıyordum bir türlü. Gözlerinin içine baktım soran bakışlarla. “Bunu bana neden yaptın dede?” dedim. “En çok neye ihtiyacın vardı az önce?” diye sordu sakin bir tavırla. “Tabii ki nefes almaya...” dedim. “Peki, ne kadar ihtiyacın vardı?” “Biraz daha nefessiz kalsaydım ölecektim.” Ancak bu yaşıma gelince ne demek istediğini anladığım bir cevap verdi dedem: “İşte bir gün birine nefes kadar ihtiyacın olursa ona âşık olduğunu anlayacaksın evlat.”
33.00 ₺ -
Ahlakı Olgunlaştıran Dini Hikayeler
Hikaye, olmuş olayların yazılı veya sözlü olarak anlatılmasıdır. Dini hikayeler ise, özellikle Peygamberlerin ve velilerin hikayelerinden oluşmaktadır. Bu kişilerin hayatları insanlara nunume olup, onların hayat hikayelerini okuyan bir kimse, onlardan olmasa bile, onlar gibi olmaya özenir, onlara benzemeye çalışır. "Bir kavme benzeyen onalrdan olur" hadisinin hükmüne göre velilere benzeyenler hükmen onlardan sayılır. Molla Camia hazretleri bu konuyla alakalı der ki: "Allah dostlarının hayat hikayelerini dinlemenin ve okumanın en az faydası şudur: Kişi bilir ki, kendisinin halleri ve fiilleri, onların halleri değildir. Kendi kusurlarını itiraf eder. Riyadan ve kendini beğenme durumundan kurtulmuş olur." Özellikle bu eserde de bizlere örnek teşkil edecek peygamber ve velilerin hayat hikayeleri güzel bir üslupla derlenerek siz kardeşlerimin istifadesine sunulmuştur. Amel etmek dileğiyle....
175.00 ₺ -
Mesneviden Kıssalar ve Hisseler
Mesnevide sadece din ve tasavvuf bilgileri yer almaz. Şark efsaneleri, evliyaya ait menkıbeler, eski kültürlerden süzülerek alınan hikayeler de konusuna göre yer yer işlenir. Şunu iyi anlamalıyız ki, Mevlananın derdi hikaye anlatmak değildir. Esas hedefi, bir fikri ve düşünceyi beyinlere iyice yerleştirmeye yöneliktir. O, basit ve sıradan hikayeleri dahiyane bir şekilde yorumlayarak, büyük gerçekler ve ibretler sergilemiştir. Bizler de, haddi aşınmamaya gayret ederek, Mevlananın hikayelerinden bir kısmını derlemek ve okuyucunun merak ve ilgisini cezb edici tasavvufi yorumlarla hizmet etmek niyetindeyiz. En büyük mutlulupumuz yararlı olabilmektir.
150.00 ₺ -
Ayın Aynasında
“Atın önüne it, itin önüne ot fırlatır gibi atın, ki geçimsizlik mevzuu daima bulunsun ve sürüler yesin birbirini… Yepyeni âletler icad edip İbrahim’i ateşe, Nuh’u denize, Mustafa’yı ırmağa atın! Ya yanar, ya pişer, ya yeniden dökülmek için erir: İnsanoğlunu zorla medeniyet fırınına atın! Âdemoğlunu bir kızıl cennete atmayı düşünüyorsanız bundan daha âlâsı vardır: Cehenneme atın! Tuz attınız, olmadı; biber attınız, olmadı. Bu aşın bir eksiği kaldı. Zehir… Hadi, durmayın, onu da atın!”
142.50 ₺ -
Osmanlı Padişahlarının Manevi Dünyası
Osman Gazi’nin göğsünden çıkan ulu çınar, bütün dünyayı dal ve budaklarıyla haşmetle kucakladıktan sonra tarih sahnesinde yerini almıştır. Bir zamanlar dilleri ve dinleri farklı 60’dan fazla milleti, gölgesi altında huzur ve adaletle dinlendiren ve barış içinde asırlarca yaşatan Osmanlı Devleti, günümüzde hala anlaşılmayı beklemektedir. 623 yıl kıtaları ve devletleri yönetme ve huzur içinde yaşatma kudretini gösteren bir devlet geleneğini, elbette ayakta tutan birtakım manevi dinamikler bulunmaktaydı. Osmanlı Devleti’nin manevi dinamiklerinin başında hiç şüphesiz “İlâ-yı Kelimetullah” denilen kutsi mefkûre gelmekteydi. Onlar için kıtaları fethetmek demek, Allah’ın adının her yere ulaştırılması ve gönüllerin İslam’a ısındırılması demekti.
140.00 ₺ -
Sultan Vahdeddinin Son Günleri
Mustafa Kemal, Vahdeddin’in ölüm haberini alınca: “…Onurlu bir adam daha vefat etti. İsteseydi Topkapı’nın bütün cevahirini götürür, gittiği yerde kendi ordusunu kurup geri dönerdi…” demiştir. Vahdeddin saltanatını bırakarak, İstanbul’dan nasıl çıktı, nerelere gitti, tekrar padişah olabilmek hülyasıyla ne gibi çalışmalar içinde oldu. Bu arada yaman bir aşkın pençesinde neler çekti ve nihayet günün birinde, bin bir itina ile hazırlattığı baklava tepesinin başına oturamadan nasıl göçüp gitti?
70.00 ₺ -
Böyleydi Osmanlının Ramazanı
“Ah nerede o eski ramazanlar” demek için çokça sebebimiz var. Çünkü eski ramazanlar sosyal hayatın tümüyle düzenlendiği bir aydı. Günler öncesinden halkın bu ayı daha rahat ve huzurlu bir şekilde geçirmesi için hükümet tarafından bazı tenbihnâmeler neşredilirdi. Öyle ki insanların ibadetlerini rahat yapabilmesi, oruçlarını daha rahat tutup, düzenli bir şekilde teravih namazlarına devam edebilmeleri için mesai saatleri düzenlenirdi. Ramazan-ı şerifin gelmesi de gitmesi de ayrı bir âlemdi. Berat kandiliyle başlayan hazırlıklar, iftar sofralarının letafeti, şenlenen kilerler, teravih namazları, mahyalar, ramazan davulcuları, yardımlaşmalar ve sonu bayramla biten bir süreç. Osmanlı’nın Ramazanı nasıl idrak ettiğini, "Ah nerede o eski ramazanlar" demenin aslen ne anlama geldiğini ortaya koymaya çalıştık. Bir tek beklentimiz var, o da bu mübarek ayın eğlence hayatıyla uzaktan - yakından alakalı olmadığı ve tamamıyla "ibadet" demek olan Ramazan-ı Şerif´in Levanten kültürden medet umar hale gelmemesi, o kadar…
77.70 ₺ -
Başmakalelerim 3
1960 ihtilâlinde zindana 74 kilo olarak girip oradan 57 kilo çıkan Necip Fazıl, ferdiyetine tam kapanmakla cemiyete tam açılmanın yol ayrımında, dış şartların bütün olumsuzluğuna rağmen kendini bulur bulmaz, Yeni İstiklal gazetesinde makalelerine başlamış, ardından da Büyük Doğu'yu tekrar çıkarmıştır. Başmakale dizisinin bu üçüncü kitabı, O'nun 1960 sonrası kaleme aldığı makâleleri içermektedir.
150.50 ₺ -
Başmakalelerim 2
Başmakâle dizisinin ikinci kitabı, 1956'da günlük ve 1959'da haftalık olarak yayınlanan Büyük Doğu dergilerinde yayınlanmış bütün makâlelerinin biraraya getirilmesiyle oluşmakta. Kaleme alındığı tarihî dönem ve özellikle Necip Fazıl - Menderes ilişkisi düşünüldüğünde makâleler ayrı bir önem kazanmaktadır. Hele ki, 1959 senesinin son aylarında yazılan ve birçok insan tarafından ibretle okunup saklanan "1960 Son Vade" başlıklı makâle, çok geçmeden gelen ve Menderes hükümetinin bütün vâdelerini dolduran İhtilâlle birlikte daha iyi anlaşılabilmiştir.
147.00 ₺ -
Reşahat
Tasavvufî hikmetleri ve evliyâ menkıbelerini anlatan temel eserlerin önde gelenlerinden biri olan, Mevlana Safiyüddin Hazretlerine ait Reşahat isimli eserin, "Necip Fazıl üslûbu" ile sadeleştirmesi ve özleştirilmesi… Eserde Silsile-i Zehebe bağlı velîlerin menkıbeleri yanında, Abdülhalik Gücdevanî Hazretlerinin sistemleştirdiği Yolun Temel Ölçüleri ve Hoca Ubeydullah Ahrar Hazretlerinin hayatı anlatılmaktadır.
185.50 ₺ -
Yeniçeri
Yeniçeri'yi dünyanın ilk teşkilatlı ve meslekî ordusu olarak gören ve gösteren Necip Fazıl'a göre, Yeniçeri, kuruluşundan sonraki ilk iki asır içinde ideal askerdir ve devletinin gayesine ve ahlakına bağlıdır. Tanzimata kadar sürecek olan sonraki üç asır içindeyse bizzat devlet süikastçısı bir âsidir. Yeniçerinin bu çöküşü, ruhî ve sosyal bir müessire, iman vecd ve aşkının gönüllerden uçup gitmesine bağlıdır ve Yeniçeri, bu korkunç ve hazin tecelliyi göstermekte sadece bir vesiledir. Bu eser, müellifinin bizzat belirttiği gibi, tarihî rezalet ve fecaatlerin bir hikâyesi olarak kaleme alınmış olmaktan ziyade, Yeniçerinin işe nereden başlayıp, işi nerede bitirdiğini göstermek ve bunun ruhî ve sosyal müessirlerini çerçevelemek gayesiyle yazılmıştır.
143.00 ₺ -
Başmakalelerim 1
1950'nin başlarından itibaren Necip Fazıl'ın bilhassa Büyük Doğu dergi ve gazetelerinde o gün veya o haftanın gündemini teşkil eden konular ve baş meseleler etrafında kaleme aldığı makâleler… Bu dizinin ilk kitabında, 1952-54 tarihleri arasında yazılmış başmakâleler derlenmiştir.
147.00 ₺ -
Konuşmalar
Eser, çok genç yaşında üne kavuşmuş Necip Fazıl'ın 1931-1983 yılları arasında, çeşitli dergilerde, gazetelerde yahut televizyonda kendisiyle yapılan ropörtaj, anket ve sohbetlerin kronolojik bir sıra dahilinde bir araya getirilmesiyle derlenmiştir. Konuşma'lar, şiirden spora, tiyatrodan siyasete kadar hemen her mevzuda görüşüne başvurulan Necip Fazıl'ın, diğer eserlerinin fikir yumağını çözmeye ve onun fikir mizâcını anlamaya yarayacak ipuçları vermesi bakımından çok önemlidir.
133.00 ₺ -
Ulu Hakan İkinci Abdülhamid Han
Bir biyografi yazarı olarak da dikkati çekmesi gereken Necip Fazıl'ın, güttüğü toplum dâvasında Türk tarihi ve sahte inkılâplar bilmecesinin "anahtar şahsiyeti" gördüğü Abdülhamid Han'ın hayatı, bu eserde bir tez, bir manifest, bir dava çerçevesi halinde ortaya çıkartılmaktadır. Keşif mutlak ve orijinal olarak Necip Fazıl'ındır ve bir aralık sahibini hapse kadar sürüklemiştir. "Marifet, büyük kısmı kursaktan doğma uydurmalarla Abdülhamid'i konuşturmakta değil, Abdülhamid hakkında konuşabilmek ve bir sentez örebilmektedir" diyen Necip Fazıl'a göre: "36 Türk hükümdarı arasında belki en büyüğü ve tarihî hakkı muazzam bir zat mevzuunda yahudi, dönme, mason, kozmopolit ve emperyalizma ajanlariyle el ele, İttihat ve Terakki eşkiyasının imal ettiği ve Cumhuriyet rejimi boyunca devamına şahit olduğumuz yalancı tarihe paydos!.. Dünyada her şeyin sahtesi görülmüş, fakat ilim ve tarihin devamlı yalancısına rastlanmamıştır!"
308.00 ₺ -
Sabır Taşı
Sabır Taşı Ahşap Konak SABIR TAŞI: (3 Perde) Olayın "ezeldeki mazi ve ebeddeki istikbalde" geçtiği ifade edilen piyes, ana hatlarını eski bir Türk masalından alır. 1940'da yazılan eser, 1947 senesinde açılan bir yarışmada C. H. P sanat mükafatını kazanmıştır. Ancak Juri'nin birincilik kararı, Parti ileri gelenleri tarafından iptâl edilerek piyes yarışma dışı ilân edilmiş ve olaydaki komedi(!) günün gezetelerine aksetmiştir AHŞAP KONAK: (3 Perde) Necip Fazıl'ın 1960 İhtilalinden sonra girdiği hapishanede yazdığı ikinci piyes olan Ahşap Konak, giderek yozlaşan ve ahlakî değerlerinden uzaklaşan bir toplumu, çekirdeğinden gösteren bir temsildir. Ahşap Konak, her katında üç neslin ayrı ayrı fakat birarada ve aralarındaki korkunç anlayış ve yaşayış uçurumu içinde yaşadığı bir mekânı temsil ederken, zaman boyutunda, 1950 sonrası Türk cemiyetinin tezatlar içindeki içler acısı halini sembolize etmektedir. (Tamamlandığı tarih: Eylül 1960, Balmumcu Garnizonu) .
66.50 ₺ -
Öfke ve Hiciv
Eser, Necip Fazıl Kısakürek'in 1947 yılından başlayarak çeşitli gazete ve dergilerde "Ozan" veya "Ozanbaşı" imzasiyle yayınladığı, satirik mahiyetteki günlük şaka ve fantezileriyle, nazım formu içinde anlık tespit ve öfkelerini noktalayan manzumelerinden derlenmiştir. Öfke ve Hiciv'in ilk yayın tarihi, Temmuz 1988'dir
123.50 ₺ -
Son Devrin Din Mazlumları
"Bu eser, 'Tarih Boyunca Büyük Mazlumlar'dan sonra beklenmesi ve ona eklenmesi gereken bir bahsi çerçeveliyor. İmân ve ideal uğrunda umumi mazlumluk davasının çok yakından, öz hayatımızdan, yakın tarihimizden ele alınması ve hususi planda gösterilmesi… Bu yakın tarih ve hususi plân, İttihad ve Terakki ile başlayan, Cumhuriyetle yerleştiğini gördüğümüz İslâm nefretinin zeminini çizer ve o zemin üzerinde en kuduz zulüm kılıciyle düşürülen mazlum başların hikâyelerini anlatır." / N.F.K.
154.00 ₺ -
Mümin Kafir
Mümin-Kâfir Vecdimin Penceresinden Bir Pırıltı Binbir Işık MÜMİN - KÂFİR: Diyalog tarzında kaleme alınan eserde, iman ve küfür kutuplarını temsilen Mümin ve Kâfir isimli iki hayali kişi, çeşitli konularda tartışır ve birbirilerine fikrî üstünlük kurmaya çalışır. Gerçekte ise Mümin, karşısında sadece soru sormaya, itiraza ve inkara memur Kâfir vasıtasiyle her inanmış insanın sahip olması gereken sâf iman ve fikir diyalektiğini temsil eden ve ortaya koyan ideal tipten bir örnektir. İnsan, İspat, Akıl, Peygamberler, Felsefe, Kutsal Kitaplar, Namaz. Oruç, Hac, Zekat, Merhamet, Zina, Sirkat (Hırsızlık), Ceza, Laisizma, Muhabbet-Nefret, eserdeki diyalog konularıdır. VECDİMİN PENCERESİNDEN: Sorarak, ölçerek ve şüphe ederek arayan aklın değil, doğrudan doğruya kavratan, kalb yoluyle açıkça gösteren vecd ışığı altında keyfiyetler âlemine bakış… BİR PIRILTI BİNBİR IŞIK: Çoğu Hazret-i Ömer'in hayatına ait binbir ibret levhası… İbretli sözler, menkıbeler ve ölçülerden bir demet.. Eserin ilk yayın tarihi Kasım 1986'dır.
112.00 ₺ -
Veliler Ordusundan 333 Halkadan Pırıltılar
Evliyâ menkıbeleri… Ebu Hâşim Sofi'den başlıyarak, herhangi bir silsile ve tarih endişesine kapılmadan, kol kol, karmakarışık ve umumî şekilde yüzbinlerce namsız ve nişansız velî arasından 333'ünün; "aklın patladığı ve hesabın kül olduğu sınırdan ilerideki âlemde meclis kuranlar"ın hikayesi… Kitabın son bölümünde, "Kadın Erenler"den bir kısmı şu ölçü altında levhalaştırılmakta: "Kadın, velîlik şartlarına büründüğü zaman, fazl bakımından erkeği geçer." 1945 Büyük Doğu dergilerinde tefrika edilen ve "Halkadan Pırıltılar" ismi altında defalarca basılan, fakat bir türlü layıkiyle bütünleştirilemeyen eser, nihayet 1976 yılında bizzat kendisi tarafından son şekline kavuşturulmuştur.
196.00 ₺ -
Müdafaalarım
Necip Fazıl Kısakürek'in mahkeme arşivlerinde çürüyüp yokolmuş pek çok savunmasının dışında, 1946'da Sümerbank dâvasından başlayarak, özellikle ünlü "Malatya suikasti dâvası"nın yer aldığı; onun mücadele tarihine ışık tutan, "zor günler"deki üslûbunu, üstün mantık ve diyalektiğini örneklendiren kitaptaki savunma konusu diğer dâvalar şunlardır: Türklüğe Hakaret Dâvası (1947); Rejimi Kötüleme Dâvası (1947); Şapka Dâvası (1950); Hükümetin Manevî Şahsiyetini Tahkir Dâvası (1965); b.d. Fikir Kulübü Dâvası (1967); 5816 sayılı kanuna muhalefet Dâvası (1968); Devletin temel nizamını din ölçüleriyle değiştirmeyi kast suçunu düzenleyen 163'üncü maddeyi ihlâl Davası (1969); İdeolocya Örgüsü Dâvası (1970)... Kitapta, Malatya Hadisesinden hemen sonra yayınladığı "Maskenizi Yırtıyorum" adlı broşürü, 1,5 yıl mahkûmiyetle neticelenen ve vefatı sebebiyle infaz edilemeyen Vahidüddin Dâvası'na dair bilgi ve belgeleri ve çeşitli dâvaların basına yansımalarını gösteren gazete küpürlerini de bulmak mümkün.
168.00 ₺ -
İman ve islam Atlası
Son dönemlere ait alışılmış din kitaplarının çok dışında bir anlayış ve anlatışla kaleme alınmış, şekille ruhu, amelle hikmeti birbirine emdirmek gayesi etrafında, en emin ilmihâlle en şaşmaz tefekkürü birleştirme iddiasında büyük eser. 1960-61 hapsinde yazmaya başlayıp "20 yıl müddetle şeklini bulamadan bir rüşeym (protoplazma) halinde" içinde yaşattığı bu eseri 1981 senesinde tekrar ele alır. Eseri ve eserle yapmak istediği şeyi şöyle anlatır: "Bütün sanat, fikir, vecd, hassasiyet ve imân melekelerimi birleştirerek yepyeni bir hâdise mahiyetinde ortaya atmak ateşiyle yandığım "İman ve İslâm Atlası"... O zamanlar bir yığın malzeme toplamış olmama rağmen, bunları tablolaştıramamış ve aşkımın gerektirdiği nizam ve ifâdeye kavuşturamamıştım Zira, göz açıp kapayıncaya kadar hapis müddetim bitmiş ve haberini başıboş köpeklerden aldığım dış hayatın, bana kapısı açılmıştı. Buyur bakalım, o kadar özlediğin köpeklerin dünyasına!.. Bir sayfiye yerindeki evime çekildim, Marsilya sokakları kadar yabancısı olduğum şehre mevsimler boyu hemen hiç inmedim, hattâ bahçeme bile çıkamaz oldum; ve bir güne on günlük çalışmalarla "İman ve İslâm Atlası"nı kalıba dökebildim. Bu defa evimde geçen bilmem kaçıncı hapsim... "İman ve İslâm Atlası", her biri aynı kaynaktan tas dolduran kitaplara nispet, doğrudan doğruya ve en az vasıta kullanarak o kaynağa diz üstü abanma ve suyuna avuç açma vâkıasıdır; ve bundan sonra Hak ne nasip eder, bilemem, bütün eserlerimi tamamlayıcı mahiyettedir. "Tarife" yazmak yerine gayeyi öziyle ruhlara sindirmek, reçete yerine mânâda ilacın kendisini tattırmak... Buna çalıştım. Ve bu aziz dâvayı papağan ağızlardan kurtarmak... İskeletsiz vücud olmaz ya; bir de iskelet üzerine vücudu ve uzuvları kul çapında yerleştirebilmek var... Peteği dosdoğru çizdikten sonra onu en halis balla doldurmak... Asırlardır hakkiyle yapılabildiğini sanmadığım bu cehd üzerinde başarı derecemi, tam 45 yıldır Büyük Doğu teknesinde hamurunu yuğurmaya çalıştığım yeni iman ve islâm nesli tayin edecektir. O olmasaydı oluşun olmayacak olduğu, Kâinatın Efendisine salât ve selâm olsun!.. Allah, Sevgilisinin ümmetine 15. İslâm Asrının birinci yılından ileriye, yeni bir anlayış, duyuş, görüş ve oluş nasip etsin... "
315.00 ₺