-
Bu Şarkı Burada Bitmez
* Liderlik bir partinin genel başkanı olmak değildir. * Babam bana haftada 2,5 lira harçlık verirdi. * Şu anda bazı partilerin liderleri sanal liderlerdir. * Dinin siyasallaştırılmasına karşıyım. * Çocukken su , kartpostal, simit satardım. * Faziletli müteahhitler ile çalıştık. * Liderlik başbakan olmak değildir. * Biz bir ideoloji devletinden yana değiliz. * Şiir okumada birinciydim.
4.20 ₺ -
Hayatını Davasına Adayan Adam Bekir Berk
"Sanki ayetler onun için yeni nazil oluyordu" diyor Osman Demirci hocaefendi. "Sahabiler Kur`an nazil olur olmaz, hemen hayatlarını ona uydururlardı. İlahi emirleri taze taze yaşarlardı. Bekir Berk de bu havadaydı. Çoğu zaman yatması yoktu. Dilekçelerini arabada yazardı. Kalktığı zaman Kur`an-ı kerim yeni nazil oluyor gibi, neyi emrediyorsa, onu yapmak üzere hayata başlardı." Bekir Berk döneminin en tanınmış avukatıydı, en popüler hukuk adamıydı. Ama bunlar onu tanımlamakta çok aciz kelimeler. O tam anlamıyla inandığını yaşayan efsane bir şahsiyetti. Türkiye`nin dört bir yanında dava edilen din kardeşlerini kurtarmak için gece gündüz demeden, insan üstü bir gayretle koşturuyor ve hepsine de Allah`ın izniyle yetişiyordu. İmkansızlık diye bir sözcük yoktu hayatında. Olmayacak şartları zorluyor, araçların ulaşamadığı yerlerde yayan gidiyor, dağları, ormanları aşıyor, donma tehlikeleri geçiriyor, nice ölümlerden dönüyor, yine din kardeşlerini kurtarmak için hedefine ulaşıyordu. "Dağ ne kadar yüksek olursa olsun, üzerinden yol geçer" diyordu. Şu sözler de ona ait: "Hedefi vurmak için attım da vuramadım yok. Tereddüt ediyorsan atmayacaksın, gidip hedefi elinle vuracaksın." Bu eser, Bekir Berk`in yol arkadaşları, can dostları tarafından aktarılan hatıralardan oluşuyor. Okudukça ve vcd`den hayatını izledikçe tüyleriniz diken diken olacak, gözleriniz dolacak, yüreğiniz heyecanla yerinden fırlayacak. Unutmayın ki, Bekir Berk`i tanımamak büyük bir eksikliktir.
11.20 ₺ -
Adam Gibi Vali (Recep Yazıcıoğlu)
Adam Gibi Vali (Recep Yazıcıoğlu) Uzm. Dr. Köksal Pabuçcu Sürmene`de doğan, yurdun dört bir yanında yaptığı icraatlarla çığır açan, sistemi alabildiğine eleştiren, elli beş yılda, "Gönüller Sultanı" olan bir valinin hikayesidir... "Milletin Valisi", "Halkın Valisi", "Sıradışı Vali", "Süper Vali", "Efsane Vali", "Vali"... Ve..."Adam Gibi Vali"... Kimdir? "Adam gibi adam", "Adam gibi Vali" oluşu nedendir? Emanet bıraktığı anılarındaki saklı hasletleri nelerdir? Bir yıldız gibi kayıp gitti, ardından milyonlar geliyor...
9.80 ₺ -
Ziya Osman Saba Sevgisi
Ziya osman Saba, Cumhuriyet dönemi Türk şiirinin özel ve önemli bir adı. Necip Fazıl Kısakürek, Ahmet Muhip Dıranas, Cahit Sıtkı Tarancı ile birlikte zevkle okunan ve dillerden düşmeyen şiirlere imza atan Ziya Osman, özellikle mistik şiirleriyle gönüllerde taht kurdu. Şiirinde çocukluk dönemine hasret duyan, ahirete istekli olan, hatıralara bağlı bulunan Saba, ölüm temasını en çok işleyen ve bu kavramı munisleştiren bir edebiyatçı olarak farklı ve seçkin bir yerde duruyor. Bu kitapta, hem çağdaşları, hem de kendi döneminden sonra değişik türlerde eser vererek kendisini kabul ettirmiş edebiyatçılarımızın Ziya Osman Saba`yı genel anlamda değerlendirdikleri yazılardan oluşuyor. Yaşar Nabi`den Cevdet Kudret`e, Necip Fazıl`dan İsmet Özel`e, Behcet Necatigil`den Hilmi Yavuz`a, Tanpınar`dan Mehmet Kaplan`a, Abdülhak Şinasi`den Cahit Sıtkı`ya, Ahmet Kabaklı`dan Doğan Hızlan`a pek çok edebiyat adamının Ziya Osman saba`ya farklı, derinlikli ve etraflı bakışı bu kitapla ortaya çıkmış oluyor. Bütün eserleri yeniden yayınlanan ve edebiyat gündemine kalıcı bir şekilde yerleşen Yunus emre`nin gönüldeşi Ziya Osman`ın güzel iç dünyaını tanımak isteyenler bu kitaptan yararlanacak.
9.45 ₺ -
Özgür Kızlar
Günümüzde özgürlük hakkında o kadar çok şey söyleniyor, yazılıyor ki. Uzun zamandır moda bir deyim özgürlük. Özgür düşünmek, özgür hayat yaşamak, kimseye hesap vermeden kendi bildiğine takılmak gibi pekçok sözler duyarız. Moda haline getirilen özgürlük, aslında düşünce özgürlüğü filan değildir. Daha çok kadınlarla ilgilidir. "Kadınlar özgür yaşamalı, özgür giyinmeli, anne-babalar kızlarını özgür bırakmalı." Özgürlük nedir gerçekten?.. Özgür yaşadıklarını söyleyenler özgür müdür?.. İşte bu kitap, özgür yaşadıklarını sananların gerçek hayat hikayelerini aktarıyor. Çoğu üzücü ama ibretli olaylar yaşamak durumunda kalmışlar. Özgür, bağımsız ve kuralsız yaşamak uğruna kaybedilenler, ödemek zorunda kalınan bedeller, çekilen acılar... Bu kitapta yazılanların hepsi gerçek. Yazar şahit olmadığı veya emin birisinin dilinden dinlemediği, hayal mahsulü hiçbir olayı kaleme almadı. Sadece şahısların ve ve yaşadıkları beldenin isimleri değiştirildi. Ben Özgür müyüm?.. Bu kitabı okudukça soracağınız sorulardan biri olacak.
7.00 ₺ -
Yürek Sızısıdır Yaşamak
Koskoca İstanbul`da, dört çocuğuyla, eşi tarafından terk edilmek... Kadın olmak ve dertleriyle yapayalnız boğuşmak... Nerede ise ikinci adresiniz olan hastanede can çekişen ciğer parenizi kurtarmak için çırpınmak... İş problemleri, geçim sıkıntısı, barınma derdi, her çocuğun ayrı bir problemi ile uğraşmak... Evinizin hem erkeği, hem kadını olarak her türlü acıya göğüs germek, yıkılmamak, şerefinden ve iffetinden taviz vermeden dik durmak... Hepsinden önemlisi, Allah`a dayanıp başarıya ulaşmak... Evet, tüm bunlar kolay değil... "Yürek Sızısıdır Yaşamak", tüm yardımlardan ve dayanaklardan yoksun bırakılan yalnız bir kadının zoru başarmasının gerçek hikayesi... Bu hikayede, kendinizi, çevrenizi ve toplumumuzu bulacaksınız...
4.20 ₺ -
Emre
Baştan sona yaşanmış bir hayat hikayesi... Kitapta insanın dünyasını alt üst eden ve duygu seline boğan öyle acı dolu, öyle ibret ve öyle gözyaşı dolu olaylar var ki, okuyanlar gözyaşlarını tutamayacaklardır. Bu kitap yalnız bir kişiyi değil, bir toplumu ve bir dönemi anlatıyor. Çok daha önemlisi de; toplumdaki karışıklığa, düzensizliğe ve çirkinliğe çıkış yolu sunuyor ve çok önemli çözümler öneriyor. Bunun için de eser, herkesin, her kesimin hayatını içine alan bir özellik taşımaktadır. İnsanın içini kanatan, yüreğini ağzına getiren ve acının hertürlüsünün yaşandığı bir kitap, adeta bir destan gibidir. Emre'nin nefes kesen hayat hikayesini bitirdiğinizde içinize yeni bir umudun ve yeni bir aydınlığın doğduğunu göreceksiniz.
77.00 ₺ -
Selim ve Hande
Selim ve Hande... Yine bir Halit Ertuğrul klasiği... Kendini Arayan Adam, Düzceli Mehmet ve Aysel adlı kitaplarıyla gönülleri fetheden, satış rekorları kıran Halit Ertuğrul yine yüreğinizi titretecek bir esere daha imza atıyor. Zengin bir hayat yaşarken, babasının kumar ve kadın tutkusu yüzünden yoksul bir hayata sürüklenen Selim'in ve ailesinin dramı gözlerinizi yaşartacak. Ablasının kötü yola düşüp hastalanması, babasının ortadan kaybolması, annesinin bütün bu felaketlere rağmen tevekkül göstermesi ve genç Selim'in böyle bir ortamda kendisini seven zengin kız Banu ile dindar kızHande'nin arasında bocalayışı nefesinizi kesecek. Kısacası Halit Ertuğrul'un her eserinde olduğu gibi Selim ve Hande adını taşıyan bu eserle de coşacak, üzülecek, ağlayacak, gülecek ve bu kitabı okuması için herkese tavsiye edeceksiniz.
77.00 ₺ -
Dünyama Bahar Geldi
İnsanlar ömür boyu asude bir bahar ülkesinde yaşamak için koşturur dururlar. Kim istemez dünyasına bahar gelmesini? Rengârenk çiçeklerin açtığı, kelebeklerin uçuştuğu, pırıl pırıl ışıkların oynaştığı, yemyeşil güzelliklerin çevreyi kuşattığı bir mutluluk atmosferi herkesin en büyük arzusu. İşte "Dünyama Bahar Geldi", her ruhun aradığı huzur ve mutluluğu bulanların gerçek hikâyeleri.
3.85 ₺ -
Gençlik Mektupları
Gençlik Mektupları, gençlerden Halit Ertuğrul"a gönderilen mektuplardan bir derleme... Halit Ertuğrul, mektuplara cevaplar veriyor, dile getirilen problemlere çözümler sunuyor, gençlerin derdine derman olmaya çalışıyor.. Halit Ertuğrul, sadece bir yazar değil. O bir öğretmen ve gençlerin dilinden iyi anlayan dert ortağı bir dost.. Gözyaşlarına da, sevinçlere de ortak olmaya çalışan bir eğitimci... Kimi gençlere öğretmen, kimilerine ağabey, kimilerine kardeş... Bu yapısı eserlerine de yansıdığı için, okuyucularla aralarında sıcak bir bağ kuruluyor ve sonuçta okuyucuların içten mektuplarından oluşan eserler de kendiliğinden ortaya çıkıyor. Gençlik Mektupları, gençlerin Halit Ertuğrul"a gönderdiği ibretli ve düşündürücü mektuplar... Gençlerin aşklarını, ümitlerini ve yaşadıkları ibret dolu olayları konu alan Gençlik Mektupları, her gencin ibretle okuyacağı ve yararlanacağı bir kitap.. Gençlik Mektupları, gençliğin sesi.. Gençlik Mektupları, gençliğin eseri..
7.00 ₺ -
Uçurumdan Dönüş
Bu kitap, yaşanmış anılardan, gerçek hayat hikayelerinden ve çarpıcı çözüm önerilerinden oluşuyor. Burada anlatılan hayat hikayeleri, insanların çelişkileriyle, psikolojik problemleriyle, çıkmazlarıyla, isyanlarıyla ve sonuçta çözüm yollarıyla dolu. Kitapta zihne takılan sorular, dökülen gözyaşları, heyecan veren gelişmeler, bunalımlar, intihar arzuları ve tümünün sonunda yaşanan kurtuluşlar, dönüşler bulacaksınız. Daha da önemlisi , kimseye açamadığınız sırlarınızın çözümünü, kimseyle paylaşmadığınız açmazlarınızın çıkış yolunu, iç dünyanızı bunaltan dertlerinizin çaresini, kendi dünyanızdaki problemlerin nasıl halledileceğini öğreneceksiniz. Yaşayışınızı yeniden değerlendirmek, düzenlemek ve hayatınızı gözden geçirmek için kendinizi bu çarpıcı tespitlerin kucağına atın.
77.00 ₺ -
Yeni Bir Hayat
Hayat birbirinden ilginç ve ibretli olaylarla doludur. Yeni Bir Hayat, tecrübeli bir eğitimcinin karşılaştığı birbirinden güzel ve ders yüklü olayları anlatıyor. Şu karmakarışık dünyada, kendisine bir çıkış yolu bulmuş ve "yeni bir hayat"a başlamış insanların huzur dolu dünyalarını işleyen yazar, henüz ümitlerin bitmediğini, çarelerin tükenmediğini ve keşfedilecek nice cevherin bulunduğunu gösteriyor. Kitapta, başıboş bir genç iken doğru yolu bularak imrenilecek bir hayat yaşayan Düzceli Mehmet'in şehit oluşundan başlayarak Kıbrıs Savaşında pilotumuza yol gösteren Mahzenli Ali Efendi'ye kadar heyecan verici, yaşanmış hayat hikâyeleri bulunuyor. Bu gerçek hikâyeleri, defalarca okuyacak, bıkmayacaksınız
3.85 ₺ -
Aşk Böyle Yaşanır
Aşk", baş tacı edilerek, kalbin en temiz yerinde saklanacak bir duygu iken; maalesef onu ayağa düşünenler oldu. Aşklarını insanlar ayağına düşüren insanlar ise, ne yazık ki kendileride ayağa düştü. "Aşk" diye ete kemiğe sarılanlar, "aşk" diye her türlü değerleri ayaklar altına alanlar, aşktan nasipsiz insanlardır. Çünkü aşk insan ruhunu temizler, olgunlaştırır, kişiyi ulvi duygularla donatır. Günümüz insanının ve özellikle degünümüz gençlerinin en fazla problem yaşadığı konuların başında "aşk" gelir. "Aşk Böyle Yaşanır" kitabı; "aşk" diye yanlış ilişki içinde olan ve çok zaman da bu uğurda kişilik değerlerini yitiren bazı insanlara örnek olması, dileğiyle hazırlanmıştır. Bu kitap; baştan sona kadar yaşanmış ve nefes kesen ibretli olaylarla doludur.
59.50 ₺ -
Okuyuculardan İbretli Mektuplar
Bu kitapta yer alan mektuplar, okuyucudan yazara gönderilen mektuplar. Ama bu mektuplar öylesine alelade, sıradan yazılan karalamalar değildir. Her biri birer ibret vesikası olan müthiş hadiseleri ve ilginç hayat öykülerini konu eden bu mektuplar günümüz gençliğinin problemlerine dolu dolu mesajlar vermektedir. Bir çoğu büyük bir duygu yoğunluğu içinde kaleme alındığı ve gözyaşlarıyla yazıldığı belli olan bu mektuplar, günümüzün toplumsal problemlerine de ışıklar tutmakta ve çözüm önerileri sunmaktadır. Hatta bu mektuplardan önemli bir kısmı da, mükemmel bir roman ve çok çarpıcı bir film olabilecek niteliktedir. Unutmayın! Bu kitapta siz varsınız. Bu kitapta sizi, size anlattık. Dolayısıyla bu kitap sizin kitabınız. Kendinizi okumak istermisiniz.?
70.00 ₺ -
Leyla Yalnız Kaldı
Leyla Yalnız Kaldı Gülay Atasoy Leyla Yalnız Kaldı, insanı başka diyarlara alıp götüren bir kitap. Gülay Atasoy bu yeni eserinde öyle hatıralara yer vermiş ki, İnsan bu hatıraların içinde kendini buluyor. Gülay Hanım, yakın çevresinden, kendisinden, ailesinden ve unutamadığı anılarından bahsediyor. Oturduğu evi, komşuları, çocukları, mahalledeki ilginç tipleri, karşıdaki mezarlığı, pencereden görülen İstanbul''u sanki oradaymışız gibi bizlere aktarırken tefekküre yönelten, ölümle bağlantı kuran olayları ele alıyor. Ama güzellikleri de gösteriyor. Kitapta yer alan hatıraların hemen hepsi acıyla, unutulmayacak derslerle dolu, yaşanmış olaylar. Sizler de çevrenizi, kendinizi bulacaksınız bu eserde. Çünkü anlatılanlar bizim hayatımız. Bu hatıralarda herkesin bir hikayesi var.
3.85 ₺ -
Ali Emirinin İzinde
Millet Kütüphanesi’nin müessisi Ali Emîrî Efendi’nin emanetlerini gözü gibi koruyan, bunun için mücadele etmekten hiç yılmayan bir kültür adamının, Mehmet Serhan Tayşi’nin hatıraları, İstanbul Millet Kütüphanesi’nde geçen uzun seneleri, o senelerde tanışılan insanları, edinilen tecrübeleri anlatıyor… Elbette, Türkiye’nin geçen yüzyılında İstanbul’un kültür muhitlerinin gündemlerini, önemli şahsiyetlerinin çalışmalarını, yer yer eleştirileri, ama son derece sahicii bir üslupla o dönemin kendine has yapısını da anlatıyor… Millet Kütüphanesi’nde memurluk, uzmanlık, müdür yardımcılığı ve müdürlük yapan Mehmet Serhan Tayşi, çocukluğundan ve ailesinden başlayarak, Dolmabahçe Sarayı’nda sekiz yıl boyunca Mustafa Kemal Atatürk’ün muhafızlığını yapan polis babası Ahmet Râsih Tayşi’nin hatıralarını da ekleyerek, sizi bir devrin şahitliğine, şimdilerde örnekleri giderek yok olan farklı hayatlara çağırıyor… II. Dünya Savaşı’nın netameli günlerindeki Adana’dan, İzmir Bayındır’ın Melamî, Nakşî manevî iklimine, oradan da İstanbul’un çok renkli ilim ve kültür hayatına doğru akan keyifli bir hikâye.
203.50 ₺ -
Sultan Vahdeddinin San Remo Günleri
Sarayın Abhaz kökenli baş nedimelerinden Rumeysa Hanım, saraya kaç yaşında girdiğini, harem hizmetine ne zaman dahil edildiğini hatırlamıyor. Aklından çıkaramadığı tarih ise 10 Mart 1924: Altı yüzyıl boyunca bu toprakları idare eden Osmanoğullarının ve saray halkının ülkeden çıkarılışı, İstanbul’dan San Remo’ya gidiş ve sürgün günleri… Hanedan üyelerinin Villa Nobel’de geçirdiği zor günlerin en hazini belki de Sultan Vahdettinin ki… Saltanatı sona eren bir hükümdarın uzaktan memleketini ve yöneticilerini seyretmesi... San Remo’da yakınları ile sohbet eden sabık sultan Vahdettin Türkiye Cumhuriyeti ve kurucuları hakkında şöyle diyordu: “Devletimi kurtarabilecek tek adam Mustafa Kemal’di. Vazifelendirdim, cebine de nakit koydum ki müşkül duruma düşmesin, iyi de nasihat ettim. Ama ah vefasız bizi sırtımızdan vurdu ah... Millet huzura kavuştu inşallah, fakat hanedan perişan oldu”. Sultanın sadık hizmetlilerinden Cenaniyar Kalfa ise “Her devrime bir kurban gerek, biz kurban olduk o da cellat...” diyordu.
8.91 ₺ -
Politika Galerisi
Gazeteciliğin duayenlerinden Cihad Baban’ın aktif siyasette bulunduğu yıllardan tanıdığı İsmet İnönü, Celal Bayar, Fevzi Çakmak, Adnan Menderes, Fuat Köprülü, Ekrem Hayri Üstündağ, Ahmet Tahtakılıç ve Osman Bölükbaşı’nı anlattığı “Politika Galerisi”nin sayfalarını çevirerek 1945 sonrası demokrasi tarihimize tanıklık edebilirsiniz. “Politika Galerisi”ndeki siyasilerin karakter tahlilleri, aile yaşantıları, eğitimleri, siyasi kararlarını hangi kriterlere göre aldıkları, insani zaafları ve gündelik yaşamdaki halleri tüm çıplaklığıyla gözler önüne serilirken; çok partili hayata geçiş süreci, seçim propagandaları, kabine hikayeleri ile Demokrat Parti ve icraatları, askeri darbeler ve Yassıada mahkumları hakkında pek çok nokta da aydınlanacak. Ve belki de, “Aslında İnönü prensiplerinin, Menderes heveslerinin adamı idi...” cümlesindeki yalınlıkla Demokrat Parti ile CHP genelinde, Menderes ile İnönü arasındaki çekişmenin arka planını keşfetme imkânı bulunacak. Cihad Baban’ın güzel Türkçesi ve nefis üslubuyla bir çırpıda okuyacağınız Politika Galerisi, siyasete ve yakın dönem Türkiye Cumhuriyeti tarihine bakışınızı değiştirecek...
185.00 ₺ -
Teşkilatı Mahsusadan Kuvayı Milliyeye
İhsan Aksoley, I. Dünya Savaşı’na Muhabere Teğmeni rütbesiyle katılmış bir Türk subayıdır. Enver Paşa’nın emriyle, Fizan’da telsiz telgraf istasyonu kurmakla görevlendirilmiş, Kuzey Afrika’ya bir Alman denizaltısıyla gitmiş, Mondros Mütarekesi’nden sonra beraberindeki subaylarla İtalyan kuvvetlerine teslim olmuş ve elimizdeki kitabın ilk bölümünde esir bir Türk subayının Kuzey Aika’daki yaşadıklarını anlatmıştır. 1919 Eylül’ünde İstanbul’a dönen İhsanAksoley kitabın ikinci bölümünde İstanbul’da kurdukları gizli bir teşkilat ile Anadolu’ya insan, silah ve malzeme kaçırdığını, kimliğinin ortaya çıkmasını müteakip Anadolu’ya geçişini kısacası Milli Mücadele döneminde yaşananları, göze alınan riskleri verilen zorlu mücadeleyi anlatmaktadır.
20.35 ₺ -
Türk Yurdunun Bilgeleri
1940’lardan 1980’lere, üniversite, edebiyat ve basın tarihimiz açısından son derece kıymetli on iki bilgenin portresini okuyacağınız bu kitapta, Meclis’te, edebiyatta, üniversitede ve basında yaşanan, Türkçülük, milliyetçilik hareketleri, tartışmaları, milliyetçi-muhafazakâr kesimin komünizmle mücadeleleri anlatılmıştır. Özellikle 1961 Anayasası’nın getirdiği kısmî özgürlük ortamının farklı ideolojilerin meydanlara dökülmesini sağlaması ve bu arada Marksizm ivme kazanması; buna mukabil muhafazakâr milliyetçi görüşün genç nesle aktarılabilmesi için üniversite, basın ve dernekler kanalıyla yapılan faaliyetler… Darbelerle geçen bu tarih aralığında, vatanın en az zararla çıkması için gösterilen çabaları, Erol Güngör, Ahmet Kabaklı, Necmeddin Hacıeminoğlu, Muharrem Ergin, Sabahaddin Zaim, Muammer Kemal Özergin, Zeki Velidî Togan, Sadi Irmak, Ayhan Songar, Cemal Kutay, İzzeddin Şadan ve Ziyad Ebuzziya’nın hayat öykülerinde okuyoruz…
140.60 ₺ -
Yalnız Demokrat
Ferruh Bozbeyli’nin Pazarcık’tan İstanbul Hukuk Fakültesine, oradan genç bir avukat olarak Yassıada’ya, ardından Ankara’da siyasete ve TBMM başkanlığına uzanan hayat hikayesi demokrasi tarihinin yaralı yıllarının da izlerini taşıyor kuşkusuz. Darbeleri, muhtıraları gördü. Türkiye’nin en genç Meclis başkanı seçildi. On altı senelik siyasi hayatında demokrasinin savunucusu oldu. İhtilalden demokrasiye Türk siyasî tarihini, İhsan Dağı ve Fatih Uğur’un sorularına Bozbeyli’nin verdiği cevaplarla, bir kez daha tahlil etme şansını yakalıyoruz…
13.70 ₺ -
Halife II Abdulhamidin Hac Siyaseti
Yayına Hazırlayan: Gülden Sarıyıldız - Ayşe Kavak XIX. yüzyılın ikinci yarısında hacıların sayısının 300 binlere varması, dünyanın dört bir tarafından gelen Müslümanların Hicaz’da buluşup kardeşliklerini pekiştirmesi Batılıları, özellikle Osmanlı birliğini bozmaya yönelik politikalar izleyen İngiltere’yi rahatsız etmektedir. Bu nedenle, dünya kamuoyuna, hacıların sıhhi olmayan şartlarda hac yaptıklarını, Hicaz̻a giden Hintli müslümanlar ve dilencilerin, buradan Avrupa’ya pek çok hastalığı ve o dönemde şiddeti gittikçe artan kolerayı taşıdıkları şayiasını yayar. Bu şayia İslam dünyasında Osmanlı Devleti ve halife alayhinde bir propaganda unsuru olarak kullanıldığı gibi, Batılı devletlerde yaşayan Müslüman tebaanın Hicaz’a gitmesi de engellenir. Batının hac üzerinden yürüttüğü bu siyasetle mücadele etmek üzere, Dr. Mehmed Şakir Bey konuyla ilgili pek çok neşriyatta bulunur. 1890 yılında ilahi bir işaretle, hacca gitmek üzere Seraskerlik’e başvuran Şakir Bey İstanbul’dan gemiyle Mekke’ye doğru yola çıkar. Yolculuğu boyunca uğradığı yerleri, gördüklerini en ince detaylarına kadar not alır. Cidde, Mekke, Taif, Arafat, Müzdelife, Mina, Medine ve Yenbuğulbahr’da yaptığı incelemelerde müspet ve menfi tüm yönleriyle haccı değerlendirecek verilere ulaşır. Hacı olup döndüğünde de Halife Abdülhamid bunları kendisine bir rapor olarak sunmasını ister. Bu rapor II. Abdülhamid’in hac siyasetinin bir parçası olarak hıfzıssıhhasının esaslarını oluşturacaktır. Bu bağlamda Osmanlı Devleti’nin hac siyaseti, “siyaset-i tıbbiye” denilen bir kavramla birlikte yeniden şekillenir. Hadimü’l-Haremeyn olan Halife II. Abdülhamid’in kutsal topraklarda hacıların huzurlu bir şekilde ibadetlerini yapabilmeleri için aldığı önlemler, yaptırdığı hastane, misafirhane vb. yapılar bu raporun verileri ışığında vukubulan hadiselerdir. İşte elinizdeki eser, bu seyahatname-raporun tab’a bürünmüş halidir.
148.00 ₺ -
Tekkeden Meclise
Veled Çelebi’nin Konya’dan İstanbul Bahariye Mevlevîhanesi’ne varan yolu… Galatasaray Mevlevîhanesi’nde ve Sultan Reşad tarafından getirildiği Konya Mevlâna Dergâhı postnişinliği… Konya postnişinliği esnasında I. Dünya Savaşı Suriye Cephesi’ndeki askerlerin maneviyatını artırmak üzere kurulan Mücahidîn-i Mevleviyye Taburu’na padişah iradesiyle kumandan tayin edilmesi… İttihat ve Terakki’nin hükümetten uzaklaştırılmasıyla Sultan Vahdeddin’in “post”a Abdülhalim Çelebi’yi getirmesi ve Veled Çelebi’nin görevden alınması… Şura-yı devlet azalığına seçilmesi… Millî Mücadele hareketine katılması… Ve nihayet yeni hükümette bilfiil yirmi yıl milletvekilliği yapması… Saray ve tarikat çevreleri arasında geçen çalkantılı seneler ve şeyhlikten mebusluğa giden bir “seyr-i sülük”… Bu sıra dışı “Meşrutiyet devri Çelebisi”, İttihatçıların, Sultan Reşad, Yusuf İzzeddin, Abdülmecid ve Selim’in izzet u ikramına, “Mevlana’dan başka hiçbir çelebinin mazhar olmadığı iltifata” nail oldu. Yakın dönem Türkiye’sinin siyaset ve tasavvuf hayatına Şeyh Efendi’nin penceresinden bakmak için buyurun…
51.80 ₺ -
Pir Aşkına
“Nûr-ı aynım Feridun Nâfiz Beyefendi; Bugün sabahleyin masamın başında işle meşgul iken odacı geldi. Elindeki bir paketle mektubu verdi. Üzerindeki yazısından bunun pek sevdiğim bir zâttan geldiğini tahmin ettim. Zarfları açtım, mazrûfu görünce öptüm başıma, yüzüme sürdüm…” Bahariye Mevlevîhanesi son postnişîni Midhat Bahârî, tekkeleri kapatılıp, “meydan”lar boşaldıktan sonra derviş Feridun Nafiz Uzluk’la yılarca mektuplaşır. Bu mektuplar, bir yandan, Şeyh Efendi’nin Mevlevîliğin eski günlerini yâd edip, “Ne zaman gönlüme gelse inanın/Değişir zevke döner âlâmım./Bana en canlı birer hâtıradır/Mevlevîlikte geçen eyyâmım” diyerek, teselli bulduğu bir “meydan” vazifesi görür.Bir yandan da, tekke mensuplarının sıkı takibata uğradığı o yıllarda aktif-siyasî bir direniş göstermek yerine, dervişliği nasıl sürdürebileceklerine dair alternatif bir “meydan” önermektedir: “Ardında eser bırakan, halef bırakmış olur” düsturunca Mevlevîliği kitaplarda, gazetelerde, mecmualarda hasılı matbuatta yaşatmak… Mektuplar adresine ulaşmıştır! Pîr aşkına, Hû.
148.00 ₺ -
Bir Ermeni Komitecinin İtirafları
Bu kitap, XIX. yüzyılda Osmanlı Devleti’nin geçirmiş olduğu süreci gerçekleri ile ortaya koyuyor, Balkanlarda yaşanan süreç yanında Ermenilerin bağımsızlık yolundaki çalışmalarında nasıl düşündüklerini ve harekete geçtiklerini ele alıyor. İstanbul’dan başlayan kimi zaman Venedik’e kimi zaman Atina’ya kimi zamanda Muş ve Kahire’ye uzanan bir yaşam hikayesi bu. Ermeni Meselesi’nin ve Doğu Anadolu’daki karışıklıkların kim tarafından ve nasıl başlatıldığını olayların içerisindeki bir komitecinin ağzından dinleme fırsatını okuyucularına sunan bu çalışma sadece XIX. yüzyıl ile sınırlı kalmayıp Milli Mücadele dönemindeki Ermeni-Fransız faaliyetlerini ve Türkiye Cumhuriyeti döneminde Ermeni faaliyetlerinin ve hayallerini da akıcı bir şekilde anlatmaktadır. İngiltere ve Rusya’nın bu olayların başlaması konusunda Ermeni komitecilerini nasıl yönlendirdiklerini de bu itirafnamelerde bulabilirsiniz. Mihran Damadyan’ın 23 Şubat 1894 tarihinde Yıldız Sarayı’nda verdiği itirafname, Ermeni meselesinin doğuş kaynağı ne idi? Osmanlı Devleti’nin Ermenilere karşı kötü davranması mı? Avrupa’nın büyük devletlerinin Osmanlı Devleti’nin stratejik ve ekonomik açıdan değerli topraklarında üstünlük elde etmek istemeleri mi? Yoksa Ermenilerin bağımsız bir devlet kurmak arzusu mu? sorularının tüm cevapları ile Hınçak cemiyetinin kuruluşu, tarihe “Ermeni patırtısı” olarak geçen Kumkapı hadisesini, Sason olaylarını, Osmanlı Bankası baskını ve Abdülhamid’e suikast girişiminin detaylarını kapsıyor… Sakarya Üniversitesi, Ermeni Araştırmaları Merkezi Müdürü Haluk Selvi gibi alanında uzman son derece yetkin bir kalem tarafından yayına hazırlanan bu eser zevkle okuyacağınız, bir komitecinin hayat öyküsüdür… “Bağımsız Büyük Ermenistan” kurma düşü gerçekleşebilir miydi? Avrupa’da tahsil gören bütün genç Ermeniler, Yunanistan’ın, Sırbistan’ın, Romanya’nın ve Bulgaristan’ın Osmanlı Devleti’nden kopuşuna şahit olmuşlardı. Bu kopuşun yöntemini de kavramışlardı. Rusya’nın ve İngiltere’nin bu milletlere nasıl yardım ettiklerini görmüş, Osmanlı ülkesinde karışıklık çıkarmanın kendileri için yeni bir takım çözümler getireceğine inanmışlardı… Mihran Damadyan’ın hayatında aslında bütün Ermeni komitecilerinin yaşam tarzını görmemiz mümkün. Zira hepsi aynı düşünce ile Türklere karşı düşmanca davranmışlar ve onlardan can almışlardı. Barış ve kardeşlik adına harekete geçen tüm ihtilalcılar gibi onlar da gördükleri düşü kanla sulamışlardı. Tarihte yaşanmış olan bu üzücü olayların Ermeni Milleti’nin temsilcilerine ibret olması dileğiyle yayınladığımız bu kitap, Kilikya’dan Hazar’a “Büyük Ermenistan” düşüyle yaşayan Mihran gibi Ermeni komitecilerin Osmanlı coğrafyasındaki faaliyetlerini kendi ağzından bize anlatmaktadır.
10.28 ₺ -
Osmanlı Ordusunda Bir Nefer
Elinizdeki kitabın asıl önemi ve tadı, tarihe tuttuğu ışık ve yaşanmışlığın çıplak resmi oluşudur. 1915'te Çanakkale'de, 1916'da Galiçya'da, 1917-19'de Filistin'de yani Birinci Dünya Savaşı'nın, en kanlı cephelerinde ve 1918-20 yıllarında Osmanlı'nın çöküşüyle beraber İngiliz esareti altında geçen yıllar... Hatıralarında, bulunduğu cephelerde yaşadıklarını ayrıntılı bir şekilde anlatır İbrahim Arıkan. Ayrıntılı olmasını da asker olduğu andan itibaren günlük tarzında bir not defteri tutmaya başlamasına borçludur. Bu hatıralar, bizzat İbrahim Arıkan tarafından dikte ettirilip daktiloya yazdırılmak suretiyle meydana getirilmiştir. Hatıralarını kronolojik metotla anlatan İbrahim Arıkan'ın yaşadıklarından ve gördüklerinden alınacak o kadar çok ders var ki... Bunlar kimi zaman hüzünlü, kimi zaman acılı, kimi zaman insanı donduracak kareler halinde resmediliyor.
136.90 ₺ -
Eşlerine Göre Ediplerimiz
Yarım yüzyıl önce Servet Sami uysal ismi geçen yazar ve şairlerimizin eşleri ile tek tek görüşerek, hatta onları ailecek fotoğraflayarak hazırladı bu kitabı.Edebiyat tarihimizi aile tarihiyle ve sosyal tarihle harmanladı. Edebiyat severler için başka yerlerde bulamayacakları, ustalıklı, bütünlüklü, nefis bir okuma ziyafeti çıktı ortaya, davetliler arasında sizin de bulunduğunuz... Eşleri ile görüşülen yazar ve şairler; Reşat Nuri Güntekin, Hasan Ali Yücel, Refik Halit Karay, Aka Gündüz, Peyami Safa, Ahmet Muhip Dıranas, Faruk Nafiz Çamlıbel, Ziya Osman Saba, Ercüment Ekrem Talu, Cevdet Kudret, Nurullah Ataç, Bekir Sıtkı Kunt, Refik Halit Karay, Reşat Enis Eygen, Yusuf Ziya Ortaç, Bedri Rahmi Eyüboğlu, Ahmet Kutsi Tecer, Nurettin Artam, Orhan Kemal, Ruşen eşref Ünaydın, Oktay Rifat, Yaşar Nabi Nayır, Şükufe Nihal, Peride Celal, Halide Nusret Zorlutuna, Mükerrem Kamil Su, Hüsayin Siret, Halide Edip Adıvar.
10.28 ₺ -
Abdülhamid Donanmasında Bir Bahriyeli
Emin Yüce 19. yüzyıl sonlarında Osmanlı Bahriye Mektebi'nde okurken kaleme aldığı bu günlükle, hem o devrin sosyal, iktisadi ve siyasi hayatının anlaşılması, hem de Abdülhamid donanmasına asker yetiştiren bir okulun panoramasının çıkarılması hususunda gelecek nesillere çok mühim bir kaynak sunmuştur. Bu eser şimdiye kadar üzerinde çok çalışılmamış bir konu olan "Bahriye Mektebi Eğitimi"nin nasıl olduğu hakkında çok mühim bilgileri içerir. Bu hatıratı değerlendirirken, dönem bahriyesine ait çok fazla yayının olmaması, eserde birçok müessesenin yapısı hakkında önemli bilgilerin bulunuyor olması, Bahriye nazırı, zabit ve efradının hal ve durumları, Osmanlı coğrafyasının muhtelif liman ve şehirlerinin o dönemki gelişmişlikleri, Bahriye'deki âdet ve ananeler ve kitabın sonuna eklenen Abdülhamid'in donanmasında yer alan gemilerin cins ve miktarı gibi konular bizim için vazgeçilmez bir değerdedir.
9.25 ₺