-
Ziya Gökalp Sosyolojisinin temel İlkeleri
Tarih : 24 Aralık 2007 12:29 Ölümünden 74 yıl sonra Gökalp in ülkemizdeki kavram tartışmalarına bir ışık tutup tutmayacağı meselesi, bugün her aydının aklına gelebilecek hususlardan en önemlisini teşkil etmektedir. Bir vakitler, bir başka türdeki kaotik durumu yaşayan toplumumuza uzlaştırıcı ve gerçekci nitelikleriyle yön veren Gökalpci düşüncenin, günümüz değişen şartları karşısındaki yerini tespit etmek yararlı olacaktır. Çünki, birçok toplum meselelerimizin çözümlenmesinde bugün bile aydınlarımızın çoğu kez tanzimat (Reform) doğmalarından ileri gidemediğini biliyoruz. Bu bakımdan, Gökalpci düşünce biçiminin yeni bir eleştirisini ortaya koymak, hem onun sosyoloji sistemini belirtmek hem de farklılaşan veya zindeliğini kaybetmeyen yönlerini anlamamız açısından önemlidir kanaatindeyiz. Bunun için de, herşeyden önce Gökalp sosyolojisinin özünü teşkil eden; kültür (hars), uygarlık (medeniyet) ve Batılılaşma (Asrileşme, Garplılaşma) kavramlarının günümüz açısından değerlendirilmesi gerekmektedir
14.00 ₺ -
Kültür Sömürgeciliği
Sevgili okur, daha söze başlarken seni şaşırtırsam beni bağışla. Burada yazdıklarımın birçoğu sana şimdiye değin okuduklarının dışında, yadırgatıcı, şaşırtıcı, inanılması güç, hatta saçma gelebilir. Buna hiç şaşmam, çünkü toplumumuzun, özellikle, devrimci olsun muhafazakar olsun, aydın kesimlerinin bu konuda kendine göre bir şartlanmışlığı vardır ve kendini bu şartlanmıştık dışına çıkararak, konuya yansız bir gözle bakamayan herkes meseleyi alışılmış bir biçimde, ele almakta, pek ince düşünme, ince eleyip sık dokuma kaygısına düşmeden, ona göre yüzeyden değerlendirip geçmektedir. Bu kitabı okuduğunuzda, toplumumuzdaki oluşumlara ve anlam vermekte güçlük çektiğiniz bir takım davranışlara, bugüne değin alışık olduğunuzdan çok farklı bir gözle bakacak, belki yalnız bugüne değil düne de çok farklı ve anlamlı yorumlar getirmeyi düşünecek, getirebileceksiniz. Burada okurumdan birinci dileğim benim söylemek, kendisine iletmek istediğimi sabırla anlamaya çalışması, yazdıklarımda kendi düşün
14.00 ₺ -
Sosyolojide Temel Bilgiler ve Tartışmalar
İlgili üniversite öğrencilerine ve arzu edenlere sosyoloji hakkında genel bilgi vermek, teorik köklerini belirtmek gayesiyle hazırlanan bu kitapta, bunu bir sosyoloji sistemi yapmaktan ziyade, temel meselelerin ve önemli kavramların tartışılması arasında vermeye çalıştık. Modern meselelere de pek girmedik. Ancak, klasik tarzda çalışma yanında, konuları yeni zihniyelere ve münakaşalara açık tuttuk. İlgili fakülte öğrencilerine ve özel olarak ilgi duyanlara, sosyal ilimlerin kesin tavrının hangi münakaşalardan sonra elde edilebileceğini, zor noktaların ve esaslı problemlerin neler olduğunu, hangi kısımlarının münakaşaya açık olduğunu göstermek, onları uyarmak, kesin zannıyla bilgi vermekten daha önemlidir kanaatindeyim. Yer yer kısa olarak "görüş" beyanında bulunulmuşsa da sosyoloji kültürüne, onun geleneğine ve tekniğine ters düşmeyecek şekilde bu iş yapılmıştır. Sosyolojide önemli zihniyet değişiklikleri ve modern araştırma usulleri olduğu malumdur.
168.00 ₺ -
Sosyoloji Açısından Din
Bu bir din sosyolojisi çalışmasıdır. Özel maksadı, dinin bütün temel sosyal müesseselerdeki müşterek tesirinin olup olmadığının araştırılmasıdır. Çalışmamız dine ait genel ve fonksiyonel bilgilerden sonra, yedi esas üzerinde toplanmıştır. Ahlâk, hukuk, ekonomi, san at, teknoloji, eğitim, devlet ile dinin bağıntıları, ayrı ayrı olmak üzere incelenmiştir. Dinin bu müesseselerin herbiriyle münasebeti teker teker başlıbaşına geniş birer araştırma konusu olmakla beraber, müşterek bir neticeyi görebilme imkânı için birlikte ele alınmıştır. Bu yedi korelasyon araştırmasında, müşterek neticeler gösterilmeye çalışılmıştır. Dinin diğer sosyal müesseseler ile ayrılmaz bütünlüğü, gün geçtikçe daha iyi anlaşılmaktadır. İnsanların, başlangıçtan beri, dinî hayat içinde bulunmaları bir tarafa, onun hakkında ayrıca araştırma yapmaları da çok eskidir. İlkçağda, Ortaçağ Batı ve İslâm dünyasında, din hakkında araştırma ve düşünceler eksik olmamıştır. Fakat din ile cemiyet münasebetlerinin köklü bir şeki
168.00 ₺ -
Kelam ve felsefe Açısından İnsan Fiilleri
Yaşadığı devir, dördüncü/onuncu yüzyılın önde gelen fikrî şahsiyetlerinden birisi olan Ebû l-Hasen Muhammed b. Yûsuf el-Âmirî (381/992), İslâm düşüncesini meydana getiren başka birçok önemli sıma gibi yakın zamanlara kadar ilim ve düşünce çevrelerinin dikkatlerinden uzak kalmıştır. Aralarında, bizim onun hayatını ve felsefesini konu edildiğimiz doktora çalışmamızın da bulunduğu yaşadığımız yüzyılın son 25-30 yıllık süresi içinde hakkında yapılan araştırmalar Amirî nin mantık, fizik, metafizik, siyaset, ahlâk, kelâm ve dinler tarihine kadar uzanan geniş bir alâka sahasının ve anılan bu sahalarda çoğu günümüze kadar gelebilme şansı bulamamış otuzu aşkın eser kaleme almış olduğunu ortaya koymuştur. Onun günümüze kadar kalabilen eserlerinden kendisinin genel felsefesinin de bir yansımasını ihtiva eden înkâzu l-beşer mine l-cebri ve l-kader adlı kitabı kelâmî meselelere tahsis edilmiş olmak bakımından özel bir önem taşımaktadır. Her şeyden önce bu eser, bilebildiğimiz kadarıyla, müstakill
28.00 ₺ -
Çağdaş İslam Düşünürleri
Çağdaş İslam Düşünürleri adıyla oluşturulan bu çalışmayla, şartları ve ortamları itibariyle birbirinden farklı olan, özelde İslam dünyası genelde İslam düşüncesiyle ilgilenenler tarafından tanınan çağdaş İslam düşünürlerinin yetişme serüvenlerini, tecrübelerini, birikimlerini ve düşüncelerini tanıtmak hedeflenmiştir. Bununla aynı zamanda çağdaş İslam düşüncesi ve bu düşünceyi temsil eden düşünürler hakkında genel bir fikir vermek de amaçlanmıştır. Kitapta yer alan düşünürleri şöylece sıralamak mümkündür: Ebul-A`lâ Mevdudî Fazlurrahman Faruki Seyyid Hüseyin Nasr Muhammed Hamidullah Muhammed Arkoun Hasan Hanefi Nasr Hamid Ebu Zeyd Hüseyin Atay Hayrettin Karaman Bekir Topaloğlu Süleyman Uludağ ...
117.00 ₺ -
İslam Felsefesine Giriş
"İslâm felsefesi her şeyden önce bir felsefedir. İslâm medeniyeti ve genel felsefe tarihi içinde kritik roller üslenmiş bir mirası temsil etmektedir. Bu mirasa bir giriş olan bu çalışma, onun ortaya konulması için yapılmış çalışmalara müracaatla vücud bulmuştur. İslâm kültürünü biçimlendirmede on asırdan fazla kritik bir rol oynamış olan felsefî gelenek, son derece zengin, bir o kadar da ileri düzeyde etkin ve büyük ölçüde özerk bir entelektüel harekettir. Ne yazık ki bu gelenek Doğuda da Batıda da yeteri kadar bilinmemektedir. Doğuşundan itibaren geliştiği medeniyette de zaman zaman meşruiyet problemiyle karşılaşan bu düşünce, söz konusu medeniyetin en çok ihmal edilen ve olumsuz yargılarla değerlendirilen düşünce dinamiklerinden birisi olmuştur ve olmaya da devam etmektedir. Bu durumun en önemli sebeplerinden biri İslâm felsefesi hakkında çalışan oryantalistler tarafından oluşturulan yargılar ise de, bunun hala devam ettirilmesi, son dönemlerdeki onun değerini ortaya koyan bilimsel çalışmalara rağmen, hakkındaki çalışmaların belli bir düzeye ulaşmamış olmasıdır (Dimitri Gutas, 2004:170-171)."
11.05 ₺ -
Anahatlarıyla İslam Felsefesi
İslâm felsefesini değerlendirirken onu, İslâmî nasslardan uzak düşünmek mümkün değildir. Çünkü o, bir yanı ile bütün felsefeyi, diğer yanı ile İslâm Dini'ne bağlı bütün aklî ve manevî verileri içine alır. İslâm felsefesi, diğer felsefe cereyanları gibi iyi, güzel, doğru ve hakikat ile meşgul olmuş, Allah ile âlem arasındaki münasebeti izaha çalışmıştır. İslâm'da felsefeyi ve filozoftan Yunan ve Helenistik felsefe mirası ile sanırlandırmak herhalde onu anlamamak demektir.
91.00 ₺ -
İslam Alimlerinin Gözüyle Zamanın Kıymeti
Sahip olduğumuz en büyük nimetlerden biri olmasına rağmen, en kolay harcadığımız nimet hiç şüphesiz ki zamandır. Elinizdeki eser, kum saati misali her gün eksilmeye yüz tutan hayatımızı en iyi şekilde verimli kılmanın yolunu aydınlatan bir meşale gibidir. Bunu yaparken de hayatlarını en güzel şekilde değerlendirmiş ve bizlere yüklü bir miras bırakmış İslam âlimlerinin hayatlarından ve sözlerinden bir demet sunmaktadır. Mazimizdeki güzellikleri ortaya koyan bu çalışma, vakitlerini dolu dolu geçirme hususunda herkesi teşvik etmektedir. Eserin sahibinin yetmişten fazla çalışmasının bulunması ve çağımızın en önde gelen hadisçilerinden biri olması kitabın kıymetini daha da artırmaktadır.
101.38 ₺ -
Türk İslam Edebiyatı
İslam'ı kabul etmiş olan milletlerin, özellikle de Arap, İran ve Türklerin, edebiyatlarında ortak olan kültür ve edebiyatlarından oluşan "ortak islami konular"dır. Araplar, İrarnlılar ve Türklerin, millet olarak, İslam öncesi kendi milli duygu, düşünce ve yaşayışlarıyla oluşan milli kültür ve edebiyatları var idi. Her biri ayrı ayrı milli his, düşünce ve kültür çerçevesinde oluşan, kendi örf adet, ve gelenekleri etrafında meydana getirilen, kendilerine özgü ve müstakil bür kültüt ve edebiyata, henüz safiyetlerini devam ettiren bir dile dahip idiler. Tarihen sabittir ki, sosyal bir varlık olan insanın, tek başına değil, toplum içinde yaşaması, hayatını devam ettirme ve her türlü ihtiyacını içinde yaşadığı toplum bireyleriyle ortaklaşa gidermesi ve temini zorunludur. birylerin oluşturduğu toplumlar, bir yandan maddi ve sosyal hayatlarını devam ettişrirken, diğer yandan tarihlerine mensup oldukları milli dil, milli kültür ve milli edebiyatlarıyla da ma'nevi hayatlarını devam ettirirler. henüz dil, kültür ve edebiyatta ortaklık yok, belki benzerlik vardır. Miladi 610 yılından itibaren önce cahiliye bataklığında boğulmak üzere olan Arapları, sonra komşular olan İranlıları, X. yüzyıldan itibaren de Türkleri kanatları altına alarak himaye etmiş , onlara mutluluk yolunu göstermiş olanların dil, kültür ve edebiyatlarının ortak yanlarını birleştirrek ortaya yepyeni bir ortak kültür ve medeniyet koymuştur. Bunun adı Arap İslam Edebiyatı, İran İslam edebiyatı ve Türk İslam Edebiyatı'dır.
176.40 ₺ -
Manevi Sosyal Hizmetler
Dünyada sosyal bilimlerde ve buna bağlı olarak sosyal hizmetlerde meydana gelen hızlı ve çok boyutlu gelişmeler karşısında memleketimizin sosyal bilimcileri, bu gelişmeleri ya çok geriden takip etmekte, ya da bunları hiç görmezlikten gelmektedir. Meselâ bizde sosyal hizmetlerin maneviyatla ilişkisi, uygulama boyutu bir yana, genelde akademik bir merak dahî uyandırmamaktadır. Dolayısıyla sosyal hizmet alanında maneviyatı ve manevî yaklaşımları dikkate alan akademik çalışmaların sayısı da çok sınırlı kalmaktadır. Hâlbuki gelişmiş bütün ülkelerde manevî yaklaşımlar ve açılımlar, bütüncül sosyal hizmet uygulamalarının vazgeçilmez bir parçasıdır. Hızlı bir değişim sürecinde olan memleketimizde ortaya çıkan toplumsal sorunları giderme anlamında çok yönlü sosyal hizmet türlerine ihtiyaç bulunmaktadır. Bu alanda ihtiyaca binaen veya şartların bir gereği olarak ortaya çıkan manevî sosyal hizmetler, önemli bir boşluğu dolduracak niteliktedir. İşte kitabımızda yer alan sekiz (8) değerli bilim adamımız, maneviyat ve sosyal hizmetler arasındaki kopukluğu ortadan kaldırmaya yönelik bir misyonunun sorumluluğunu üstlenmişlerdir. Kitapta “Manevî Sosyal Hizmetlerin Çerçevesi” tanıtıldıktan sonra bakıma muhtaçlara, özürlülere, yaşlılara, çocuk ve gençlere dönük manevî sosyal hizmetlerle ilgili toplam on dört (14) makale yer almaktadır.
238.00 ₺ -
Kuran Işığında Reenkarnasyon
Reenkarnasyon, çeşitli dine ve kültürlerde rastlanan batıl bir inanç olup, günümüzde daha çok ruhçu gruplar tarafından savunulmaktadır. Batıllığını bir tarafa bırakıp, bir teori olarak ele alsak dahi, böyle bir şeyi Kur'an'a dayandırmak kanaatimizce son derece yanlıştır. Çünkü ispatı yapılmamış teorilerin bir gün yanlışlığı ispat edilip geçersiz olunca, bu sefer bu teoriye uydurularak yapılan tefsir ve izahlar, zihinlerde şüpheler doğuracak, acaba Kur'an ayetlerinde bugünkü ilme aykırı şeyler mi var? diye, akıllarda sorular oluşmasına neden olacaktır...
73.50 ₺ -
İslam Akaid Metinleri
Bir dinin aslını, özünü ve mahiyetini akait esasları oluşturur. İslam akait esaslarının sade ve anlaşılır bir dille kaleme alan üç klasik akait eserini siz okurlarımızın beğenisine sunuyoruz. Bunlardan ilki başta akait ve fıkıh olmak üzere İslam düşüncesinin sağlam ve sağlıklı olarak şekillenmesinde büyük katkısı bulunan bilge hukukçu İmam 'Azam Ebu Hanife'nin 'el-Fıkhu'l-ekber'i; ikincisi, aynı inanış çizgisindeki allame İmam Ebu Ca'fer et-Tahavi'nin dillere destan 'akait risalesi', üçüncüsü ise 'Sultanu'l-Ulema' lakabıyla ünlenmiş Mücahid alim İzz b. Abdisellam'in seçkin risalesi 'Beyanü ahvali'n-Nas yevne'l-Kıyame' yani, "Kıyamet günü insanların ahvali'. Bu üç eser islam tarihi boyunca önemlerine binaen elden ele dilden dile aktarıla gelmiştir. Biz de bu üç eseri çağımızın anlayacağı bir üslupla, anlaşılır bir çeviri yorumla kültür dünyamıza sunmuş bulunuyoruz. Eserlerin hayırlara kapı aralaması ümidiyle...
126.00 ₺ -
İmanın Psikolojik Yapısı
İnsanın bigane kalamadığı en temel tecrübelerden biri olarak iman, insanlık tarihi kadar eski bir geçmişe sahiptir. Yüzyıllar boyu, bütün dinler, muhatap aldıkları insanları, hep imana davet etmiş, insanoğlu hep imanla şekillenmiştir. Öyle ki iman, günlük hayatta insanların yaygın bir şekilde kullandığı, ne olduğunu sorgulama ihtiyacı dahi hissetmediği aşina bir kavram olmuştur. Herkesin tecrübeyle aşina olduğu bu eski kavram, kelimelerle tarif edilmeye, mahiyeti irdelenmeye teşebbüs edildiğinde, o tanıdık görünümünü kaybetmektedir ki çelişkili gibi duran bu nokta, aslında imanın karakterinden kaynaklanmaktadır. İman etmek, insanın vazgeçemediği bir hal olması sebebiyle, her insan tarafından yaşantıyla bilinmektedir. Ancak basit bir fiil değil, kompleks bir hal olması dolayısıyla mahiyetini belirleme noktasında, problemler ortaya çıkmakta, çok yönlü araştırmalara ihtiyaç duyulmaktadır. Neticede insanın içinde bulunduğu en zengin ve en kompleks bir hal olarak iman üzerine yapılan tüm açıklamalar, onun sınırsız manasını anlama yolunda belki birer işaret taşı olabilmektedir. Her insan bir meçhul olduğu gibi, her iman da meçhul içinde bir meçhul olmakta, hala bir muamma olmaya devam etmektedir.
115.50 ₺ -
Din Felsefesine Giriş
Din Felsefesi, İlahiyat Fakülteleri ve Eğitim Fakültelerinin Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi bölümlerinde okutulan zorunlu bir derstir. Ancak bu zorunluluk sadece öğrencilerle sınırlı değildir; felsefi bir perspektifle dinin ana konularına bakarak taklitten kurtulmak ve temel dini inançlar üzerine tahkiki bir değerlendirme yaparak inançlarını içselleştirmek isteyen herkes için din felsefesinden yararlanmak âdeta entelektüel ve etik bir zorunluluktur. Önceki çalışmalarımızdan yararlanılarak ve on dört haftadan oluşan bir dönemlik din felsefesi dersleri düşünülerek her bir haftaya bir bölüm düşmek üzere on dört ana bölüme ayrılan bu çalışma, Din Felsefesinin temel konuları olan din, felsefe, din felsefesi, iman ve akıl, din dili,teizm ve Tanrının sıfatları,kozmolojik delil,teleolojik delil,dini tecrübe delili,ateizmin kötülük sorunu ve teodise,din ve bilim,din ve ahlak,dini çeşitlilik ve ölümden sonra hayat gibi konuları ele almaktadır. İncelenen hemen her konuda önce farklı görüşler, temsilcileri, tarihçeleri ve felsefi dilleriyle birlikte sunulmakta, daha sonra konu, itirazlar ve karşıt görüşler eşliğinde değerlendirmeye açılmakta, bu süreç sonunda daha doğru gözüken fikir ve yaklaşımlara yönelik yol gösterici işaretlerde bulunulmakla birlikte, nihai karar öğrencinin, okuyucunun veya tahkik yolcusunun kendisine bırakılmaktadır. Hikmet ve hakikat, bilgelik ve doğruluk arayışı, her alanda olduğu gibi, din alanında da makbul ve muteber bir arayıştır. Çünkü hikmet, soyut bir bilgi birikimi olarak kalmaz, beraberinde erdem ve mutluluğu, iyilik ve saadeti de getirir. Nitekim,Kime hikmet verilmişse, şüphesiz Ona çokça hayır verilmiş demektir. Bunu ancak akıl sahipleri anlar.
108.50 ₺ -
Bir Sevgili Gibi Yaşamak
Bugünlerde asıl savaş, insan kalmak için veriliyor. Kendi halkının güvenliğini korumak bahanesiyle binlerce masumun kanını akıtmakta bir sakınca görmeyenler ile insan hayatının dünyanın her yerinde aynı pahada olduğunu savunanlar arasında. Tek doğru değer bizimkisi diyerek ötekileri cezalandırma hakkını kendilerinde bulanlarla, ‘öteki’ olmadan biz de yokuz diyenler arasında. Dünyaya iyilik dağıtmaya kalkışanlarla, bu tür bir iyiliğin kötülük üreterek yapılamayacağını savunanlar arasında. Tahakküm, haz, kibir veya zorbalık gibi insana ait her sorunun yanıtı, yine insanın içindedir. Korku ile umudun birleştiği yerde. Nihayetinde vahşet ile direniş arasındaki o ince çizgide başlayıp bitmiyor mu insanlığımız? Bu kitapta yörüngesi ve dönüş ritmi sanki yeniden belirlenmiş olan dünyayı anlamaya, anlamlandırmaya çalıştım kendi dilimde. Kimi zaman üzerini örttüğümüzü fark etmediğimiz ama daima bizimle olan vicdana odaklandım, kimi zaman günümüzün asli değerlerine yükselen ‘kimlik’ siyasetinin bizi insanlıktan uzaklaştırma biçimlerine tanıklık ettim. Görünen şeylerin ardındaki görünmeyene bakmaya, somut bağlantıların gerisindeki soyut ilişkileri sezmeye çalıştım. Hayatın her anında uç veren görünmez şiddetin lime lime yansımaları arasında kendimize nasıl da zulmettiğimizi satır aralarında izlemeyi denedim. Böylelikle çağdan çağa, toplumdan topluma değişmeyen bazı insani değerlerin bana, bize veya gündelik hayata yansıyış biçimlerine de epeyce bakmaya çalıştığım bu yazılardan bir ‘terkip’ çıktı ortaya.
9.59 ₺ -
Türban ve Kariyer Evden İşe Bizden Bireye
Özlem Albayrak, Nihal Bengisu Karaca, Fatma Bostan Ünsal, Ayşe Böhürler, Emine Eroğlu, Merve Kavakçı, Mehtap Kayaoğlu, Havva Sula.Onlar türbanın kamusal alanda görünümünün "sorun" olarak algılandığı, gerilimler ve kırılmalar ortamında kendi başarı öykülerini örmeye çalışan kadınlar... Geleneğe de, moderniteye de belirli bir mesafeden bakan, ezber bozan kadınlar... Ve onlar bugüne kadar bir başarı hikâyesinin özneleri olarak anılmadılar. Türban ve Kariyer, İslamî kesimde sadece mağduriyetlrinin altı çizilen, egemen seküler kesimde ise yalnızca başörtüsü sorununun nesneleri olarak görülen "türbanlı" kadınları başarı öznesi kabul eden ilk çalışma. Bu bir anlama kitabı; güzelleme değil, yergi değil, anlama çabası...
9.25 ₺ -
Duvarların Arkasında Müslüman Ülkelerde Kadın
Kadınların perdelenmemiş sesi: Gazeteci yazar Ayşe Böhürler çarpıcı projesi Duvarların Arkasında’da 13 Müslüman ülkeden 140’a yakın kadının ülkesinin ya da önyargıların duvarlarını aşma mücadelesini anlatıyor. *Burkaların, peçelerin arkasında tasvir edilen Müslüman kadın tipi ne kada gerçeği yansıtıyor? *Bu konudaki önyargılar ne kadar doğru *Coğrafi ve kültürel farklar bu kadınların hayatına, dinî yorumlara nasıl yansımış? *Önlerinde görünen ve görünmeyen duvarlar neler? *Nasıl bir kadın özgürlüğü modelini benimsiyorlar? * Dindar ve modern olmak arasında nerede duruyorlar?" Duvarların Arkasında kitabı gazetece-yazar Ayşe Böhürler′in yaklaşık üç yıllık çalışmasının ürünü. Aslında bir belgesel projesi olan Duvarların Arkasında, kapsamının genişliği nedeniyle belgesel sınırlarını aşan bilgi dağarını kitap haline gelerek herkesle paylaşıyor. Orijinal metinlerinin Arapça, Farsça, İngilizce, Fransızca, Urduca ve Malayca′dan çevrilip tekrarlardan arındırılarak başlıklandırmalarla sunulduğu kitapta 13 Müslüman ülkeden 140′a yakın kişiyle yapılan röportajlar yer alıyor. Kadın bakanlar ve milletvekilleri, sivil toplum kuruluşu başkanları ve kadın aktivistleri, medya mensupları, yazar ve sanatçılar, öğretmenler, öğrenciler ve daha birçok meslek alanından kişiler, siyaseti, sosyal hayatı, şiddeti, çabayı, sorunları ve çözümleri okurlarla paylaşıyor… “Kadın hayatına yönelik olarak İslam ülkelerinde hatta Türkiye’de bile büyük travmaların hâlâ yaşandığını hepimiz biliyoruz. Duvarların Arkasında bu travmaların azaltılmasında bir rol oynayabilir. Yani insana, kadına, Müslüman kadının hayatına biraz daha merhametli, insani ve insaflı bakışı da getirir, diye umut ediyorum.” Prof. Dr. Beşir Atalay, İçişleri Bakanı “Belgeseli′nin bir kaç ülkedeki çekimine katılarak bir tür yol arkadaşlığı yaptım. Şimdi bu belgeselin kitaplaşmasının hepimiz için hem çok ilginç, hem de çok öğretici olduğunu düşünüyorum.” Nuray Mert Ayşe Böhürler, Malezya’dan Endonezya’ya, İran’dan Cezayir’e İslam coğrafyasındaki “duvarların arkasında”ki kadını gözümüzün önüne getiriyor… Kendi kulvarında çok nadir, üstelikte referans oluşturacak türde kalıcı bir çalışma. Kitaplaştırarak konuyla ilgili her çaresiz kalanın bir başvuru kitabı haline getirdiği için da kendisine ayrıca teşekkür etmek gerek…”
15.76 ₺ -
Cevdet Paşa′nın Toplum ve Devlet Görüşü
Her sosyal olay bir başka sosyal olayın eseri olduğuna göre. Türkiye′deki sosyoloki çalışmaları.Türk tarihine dayanmak zorundadır. Bir Türkiye sosyolojisi kurulurken dünkü toplum yapımızı tanımak için elimizdeki başlıca kaynak Osmanlı tarihçilerinin eserleridir. Cevdet Paşa′nın toplum ve devletle ilgili görüşlerini tesbit etmek gayesini güden bu araştırma. tarihle sosyolojinin kavuşma noktasında yer almaktadır.Kitapta Asya ile Avrupa′nın ve Osmanlı Devleti ile Avrupa devletlerinin karşılaştırılması bir XIX. yuzyıl tarihçisinin perspektifinden yapılmakta ve Paşa′nın bir ′′Kurumlar Tarihçisi′′ olarak Osmanlı Devleti′yle ilgili tesbit ve yorumları binlerce sayfalık eserinden derlenerek bir araya getirilmektedir. ′′Milleti ve milletin fertlerini devlete feda etmeyen′′ ancak ′′devleti sokak ihtilalinin karşısında üstün tutan′′ Cevdet Paşa′nın günceliğinin. günümüzde kaybolmak şöyle dursun. artarak devam ettiği inancıyla. eseri dördüncü defa okuyucunun dikkatine sunuyoruz.
5.92 ₺ -
21.Yüzyılın Eşiğinde Sosyoloji Konuşmaları
1993′ten 1998′e uzanan bir dizi konuşmanın yer aldığı bu kitabın ilk ve derunî amacı, 21.yüzyılın eşiğinde, sosyolojiyi emperyalizmin bir keşif kolu olmaktan uzaklaştırıp, onu öncelikle ülkemizin, sonra beşeriyetin emrinde, özel ve genel sorunların, ortak gayret ve işbirliği ile tesbiti ve çözümü için çalışan "halasâr bir ilim" olarak görme arzusudur. Özellikle Türkiye′li bir sosyolog, çoğulcu bir imparatorluğun demokrat torunları olarak, birbirinden çok farklı görüşlere ve değerlere sahip olan insanların. bir bütünün parçaları olduğunu bilerek farklılıkları bütünün parçaları olduğunu bilerek, farklılıkları bütünün sıhhati adına anlamak zorundadır. Orhan Gencebay′dan Nilüfer Göle′ye, Orhan Türkdoğan′dan Recep Tayyip Erdoğan′a kadar uzanan konuşmacılar yelpazesi, dünyayı ve Türkiye′yi sosyolojinin X ışınlarından geçiren sosyoloğun hep değişen, hep genişleyen ufukları konusunda okuyucuya ilgi telkin edecektir umarız.
11.10 ₺ -
Günün Kısa Tarihi
Hızlı ve yoğun yaşadık. Dünü değil, günü unuttuk. Günün Kısa Tarihi’nde gündelik olandan, sıradan olandan yola çıkıyor yazar. Ama hemen akabinde bu sıradan hayat parçalarını belli bir mesafeden tasvir ve tahlil ediyor. Bir taraftan gündelik olanın içindeki karmaşaya işaret ediyor, diğer taraftan sıradanlığın içindeki hakikati arıyor. Aslında hayata dokunan ne varsa, sıradan dediğimiz, gündelik dediğimiz düzeyde yaşanıyor. Hayatı siyasi, kültürel, ekonomik, dini kompartmanlara ayıran yaklaşım, gündelik hayatta keskin çizgilerini kaybediyor. Psikoloji ve etik, sosyoloji ve tıp, tarih ve ekonomi, siyaset ve din... Bunların hepsi bir hayat hikayesinde, ya da hayat hikayesinin bir parçasında kesişiyor. İşte bu kesişme noktalarının toplamıdır hayat. Yani hayat, hiç bir zaman ‘bir şey’ ya da ‘bir konu’ hakkında değildir. Hayat aynı anda birçok şey ve bir çok konu hakkındadır. Bu nedenle kitap ta her şey hakkında. Yazarın temel problematiklerinden biri, seküler dünyada din nasıl yaşanıyor? sorusu. “Hayatımızla ne yapacağımız bize vazedilmiş. Ama bunun ‘nasıl’ı asıl cevap verilmesi gereken” diyor. İşte bu ‘nasıl’ın irdelenmesi üzerinden yol alıyor kitap.
8.57 ₺ -
Başörtüsü
Başörtüsü meselesi bu zamana kadar hep yasaklar çerçevesinde tartışılageldi. Ancak, küreselleşmenin ulus devlet sınırlarını yok ettiği yeni dünyanın kültürel politikaları artık Müslüman kadınların örtünme pratikleri üzerinden kurgulanıyor. Başörtüsü istisnalaştırılarak, ahlaki ve estetik normların yeniden tanımlanmasında ve safların belirlenmesinde adeta yeni bir “Berlin Duvarı” inşa ediliyor. Kadın, örtünme, kamusal alan gibi konular üzerine çok mli çalışmalara imza atmış olan Nazife Şişman, bu eserinde artık çağın söylemsel stratejileri arasında en belirleyici araç haline getirilen başörtüsü meselesini küresel ölçekte ele alıyor.
7.54 ₺ -
Türk Toplumunda Aydın Sınıfın Anatomisi
Niçin ‘Türk aydın sınıfının yapısı’nı gündeme taşımak istiyoruz? ‘Aydın sınıf sosyolojisi’ veya çoğu kez belirlendiği üzere ‘yaratıcı azınlık’ tabakası, Türk sosyoloji geleneğinde istenilen düzeyde ele alınmış bir konu değildir. Bunun nedenini de Durkheim’ci ve Le Play’ci sosyoloji geleneğimizde aramak gerekir. 1900’lerden itibaren Batı kaynaklarından intikal eden toplumsal yaklaşım, daha ziyade makro boyutlarda gerçeklşmiştir. Köykent monografileri, intiharlar, gecekondu araştırmaları,son yıllarda gelişen kamuoyu, siyasal davranışlar, örgüt-liderlik, iletişim ve üretkenlik alanlarındaki incelemeler, sosyolojimizin boyutlarını açıklaması bakımından dikkat çekicidir. Çok kültürlülük, etnik yapılaşma ve grup sosyolojisi de 1990’lardan itibaren gündeme taşınmış bulunmaktadır. Tüm bu oluşumlar, sosyoloji geleneğimizin bir ilerleme çizgisinin var olduğunu bize açıklamaktadır. Ancak aydın sınıf sosyolojisi, gerekli dinamikliği henüz kazanmış görünmüyor. Oysa Türk toplum geleneğinin yaklaşık bin yıl süren zengin bir deneyimi vardır. Beylikten imparatorluğa yönelik bu oluşum, jeo politik yapılaşma, çok-kültürlülük, sosyo-ekonomik konumu ve antropolojik deyişle yerlilik biçimleri ile henüz istenilen düzeyde ele alınmış değildir. Özellikle yönetici sınıfın etnik kimliği, ilişkileri, danışma çerçeveleri, olayların akışındaki düzenleyici rol ve etkinlikleri de tüm boyutlarıyla incelenmiş değildir. Bu kitabın temel varsayımı; yönetimi elinde bulunduran ve ‘yerlilik’ kimliği bulunmayan bir ‘yaratıcı azınlık’ sınıfının, halkıyla bütünleşmemiş olması önermesine dayanır. İkinci derecede bir varsayım ise, toplumun lokomotifi konumunda bulunan bu kozmopolit tabakanın, ileriye dönük tüm kültürel değişme ve modernleşme sürecini, halkının ihtiyaçlarına göre değil de kendi atıf sistemlerine uygun olarak yönlendirmiş olmalarıdır. Bir diğer yan varsayıma gelince, bu da toplumda stratejik konumu bulunan merkezi yönetim sisteminin, halkını dışlaması, kendi içinde bir kast yapısı oluşturmak suretiyle çevreden soyutlanmış olmasıdır. Böylece, Türk toplum sistemini, bir yanda halkıyla bütünleşmeyen, kendini halkından sürekli izole etmiş bir yönetici azınlık, öte yanda aydınına ters düşmüş büyük bir çoğunluk olmak üzere ikili (dual) bir yapı oluşturmaktır. Bir başka yan varsayım: Cumhuriyet’le gündeme gelen yeni kuşakların yetişme razları, eğitim-öğretim süreçleri ve temsil edildikleri ktoplumsal kuruluşlardaki ilişkiler düzeni, önemli ölçüde ‘Enderun’ zihniyetinin etkileşimi altında gerçekleşmiştir. Çünkü, Osmanlı’dan ‘Cumhuriyet’e kadar uzanan süre içinde ‘Enderun’dan yetişmiş bulunan kadro yönetimi elinde tutmuş, topluma damgasını vurmuştur. Bir diğer yan varsayım da bazı etnik grupların ‘devşirme’ ve ‘dönme’ kimliği altında ülkemize ve toplumumuza kabul edilerek toplumla bütünleşmeleri rızalarına rağmen, etnisite bilincini yüzyıllarca örtülü olarak yaşatmaları ve günü gelince ayrılık tohumları ekmek suretiyle kolonileşmelerine tanık oluşumuzdur. Böylece kendi akıllarınca yakın tarihin olaylarının hesabını sormak amacıyla, hem de dış güçlerle koalisyonlarını pekiştirmeye, bir ayrılıklarının bulunmadığı mesajını vermeye, hem de “Sana sığındık ama artık senin minnetin altında değiliz, en az senin kadar biz de güçlüyüz” izlenimini yaratmaya çalışmaktadırlar. Bu kitap; yukarıda ileri sürülen temel ve yan varsayımlar doğrultusunda ele alınmış, belgelerle kanıtlanmaya çalışılmıştır. Bu nedenle araştırma, baştan sona –her türlü etnisite ve ayırımcılıktan uzak kalmak kaydıyla- hem sistemin (Osmanlı), hem de ‘patrimonial devşirme tarzı’ yönetimin akademik düzeyde bir eleştirisidir.
12.95 ₺ -
Etnik Sosyoloji
Etnik Sosyoloji, “Hepimiz musiki notaları gibi birbirimizden farklı olsak bile yine birbirimiz için değil miyiz” düşüncesinden hareket ederek, bu aziz topraklar üzerinde yaşayan herkesi kucaklayan bir felsefeyi temsil etmekte. Zengin bir etnik mozaiğe sahip olan ülkemizde, geniş içeriğiyle bir ilk olan bu eser. Etnik Sosyoloji’nin kapsamını, amaç ve hedeflerini belirli sınırlar içinde ortaya koyan değerli ve ayrıcalıklı bir çalışmadır.
14.43 ₺ -
Aydınlıktakiler ve Karanlıktakiler
Bir yanda gecekondularda sefalet içinde yaşayan yoksullar; diğer yanda yazlıklarda, villalarda lüks içinde yaşayan zenginler... Yaptığı ilmî çalışmalar ve ürettiği eserlerle, önemli bir kariyere sahip olan Prof. Dr. Orhan Türkdoğan, bir sosyal bilimci olarak “imtiyazlı yeni sınıf” ile “gecekondu insanı”nı yerinde inceleyerek bu güzel eseri ortaya çıkardı.
4.80 ₺ -
Alevi Bektaşi Kimliği
Bu kitap, Türkiye genelinde 17 il ve 45 beldede Sosyoloji ve Antropoloji’nin en yeni yöntemlerine göre hazırlanmış bir saha araştırmasıdır. Bir yanda Alevi-Bektaşi insanın konuya bakış açısı, öte yanda araştırmacının yaklaşımı tesbit edilmek suretiyle bu inanç sistemi derinliğine yorumlanmıştır. Ayrıca çeşitli üniversitelerden 315 öğrencinin Alevi-Sünni farklılaşmasına bakış açılarının da yer aldığı kitap, herkesin başvurabileceği bir kaynak özelliği taşıyor...
14.39 ₺ -
Bilimsel Araştırma Metodolojisi
Bilgi çağı; bilginin üretilmesi. araştırılması, değerlendirilmesi ve iletişim araçlarıyla kamuoyuna sunulması olarak belirlenirse. 2000′li yılların bilimin yükselişi biçiminde algılanacağı muhakkaktır.Bazı bilimadamlarının ′teknoloji toplumu′ diye belirledikleri bu çağın hareket yasası da. telekomünikasyon. bilgisayarlar. robotlar. biyo-teknoloji. teleks. video vb. teknoloji ürünleri ve iletişim araçlarından oluşmaktadır Günümüz üniversitesi ve akademik kuruluşlarının. 150′liler öncesinin kalkınma ve azgelişmişlik çemberlerini kırmak gibi reform reçetelerinin ötesinde. araştırma ve geliştirmeye yönelik bilgi üretimini amaçlayan bir metodolojiyi benimsemeleri gerekir. Bilimsel araştırma metedolojisi. bilginin derlenerek denetim altına alınması. bilgi işlem yöntemleri ile kullanıma hazır bir duruma getirilmesi demektir.
11.99 ₺ -
Osmanlıdan Günümüze Türk Toplum Yapısı
Prof. Dr. Orhan Türkdoğan, Türk sosyolojisinin zirve isimlerinden birisi. Yaptığı araştırmalar ile Türk toplumunun sosyolojik yorumlanmasına büyük kolaylıklar getiren Türkdoğan′ın çalışmalarının yayıldığı alan neredeyse Türk toplumunun bütününü kapsıyor. 21 ana başlık altında toplanan kitapta, Türk toplum yapısı anlatıldıktan sonra Osmanlı′daki sosyal sisteme, Tanzimat′tan başlayarak Batılılaşma hareketlerine, ulus devletten günümüz Türk toplumunun dinamiklerine, köyden kentte göç zenginler ve yoksullar arasındaki kutuplaşmaya kadar pek çok alanda bulgularını ortaya koyan Türkdoğan, Türk demokrasi modeline, toplumsal yapıdaki cemaatleşme eğilimine ve kültürel değişmeye de temas ediyor.
20.56 ₺