-
Kupa Terapi
Modern tıp sadece hasta organ ile ilgilenirken, geleneksel tıp vücudu bir bütün olarak ele alır. Örneğin göz hastalıklarında gözü incelerken enerji aldığı böbrekleri de analiz eder. Vücut bir bütündür ve bu bütünlüğün içinde organlar asla tek başına çalışmaz; birbiri ile muazzam sistem içerisinde çalışır. Uzun zaman alan bu araştırmalar, yirmi yıla yakın mesleki birikim ile birleşerek bu kitap oluştu. Ne dediler? Av. Kezban Hatemi Sağlığımızı etkileyen birçok rahatsızlıklar, kronikleşmiş birçok hastalıklarda günümüzde tıp dünyasında bilim adamları ‘Hacamat’ın birçok konuda yararlı ve tedavi edici tesirinin bulunduğu konusunda ittifak halindedir. Kadim bir tıbbi yöntem olan ‘hacamat’ın bu gün birçok hastalıkların tedavisinde fayda sağladığı görülmektedir. Demet Sabancı Çetindoğan Hacamat, yani kupa terapisi uygulaması inandığım bir detoks yöntemidir. İlk olarak Almanya’da yaptırmıştım, sonrasında ise Nuray Hanım uygulamıştı. Çok memnun kaldım. Asırlardır uygulanan bir tedavi yöntemi. Hacamat; vücudumuzda hastalık yapan sebeplerden arındırmakta, temizlemekte ve blokajlar açılarak yenilenmekte sanki. Onkolog Dr. Yavuz Dizdar – İ. Ü. Çapa Tıp Fakültesi Radyasyon Onkolojisi Öğretim Üyesi İnsanı biyolojik bir makine olarak algılamaz; hastalıkların şifasını vücut alışkanlıklarının irdelenip değiştirilmesinde ve doğanın sunduğu olanaklardan layıkıyla doğru faydalanılmasında arar. Oruç, kupa tedavisi, ya da sülük tedavisi… Bunlar, modern tıbbın yeni yeni anlamaya başladığı bütüncül bilgi ve deneyimden damıtılmış deneyimlerdir. Kardiolog Dr. Lüba Maiseeva Alkan Kan hiç yalan söylemez, içinde ‘var’ olan her neyse anlatır. Bir şey sizin vücudunuzda dürüst ise, işte o kandır. Doğumdan sonraki süreçlerde kalitesi değişiyor. Her zaman kan bakım ister, yenilenmek ister. Kan sevinçtir.
140.00 ₺ -
Eşim İsterse Olur
Yarın keşke dememek için… Kadın; omuzunda güvenli bir el, sevgi dolu bir dil ister. Kadın; yüreğini yoracak birini değil, yüzü bin kez asılsa bile halini soracak, onu mutlu etmek için tüm dünyayı sessize alacak birini ister. Kadın ilgiye aşıktır. Sevgi ve muhabbetle atılan her adımı tüm benliğini sunarak cevaplar. Kadın yüreği verimli bir tarla gibidir; sen ona bir güzel söz söylersin o tüm kalbini verir. Hayat o kadar kısa ki değmiyor üzmeye ve üzülmeye. O yüzden güzel yaşa her anı. Gidilecek bir yer varsa mutlaka gör. Kendine zaman ayır, gez, dolaş. Yağmurda ıslan, bulutlara selam ver, gökyüzüyle kucaklaş. Aldığın her nefesi en son nefesmiş gibi çek ciğerlerine ne kadar güzellik ne kadar iyilik varsa onu doldur yüreğine. Yani her ne yapıyorsan doya doya yap, eksik kalmasın hiçbir şey ve keşke yapsaydım deme; hayat sadece sevgiden ibaret! Gerisini hiç düşünme. Hayatta hep güler yüzlü ve pozitif ol. Çünkü ne bir kimse için ne de bir dert için üzüldüğüne değmiyor. Ömür çabucak bitiyor, elimizde sadece biriktirdiğimiz güzel umutlar ve hayaller kalıyor. Seven yürekleri yormayın, vefalı olanları ötelemeyin, inanın kimseyi kaybetmeye gelmiyor. Bırakın gidenler gitsin, ezenler ezsin, nankörler terk etsin! Sen affetsen bile Allah onları zaten affetmiyor. Hayat küçücük bir imtihan, kimileri için kalem kimileri için de silgi yetmiyor.
154.00 ₺ -
Sülük Tedavisi Geleneksel Tedavi
Son yıllarda ilaçların yan etkilerinden ve alerjilerden kurtulmak için eski yöntemlere başvurulmaktadır. En büyük dikkat ise ecdadımızın kullandıkları yöntemlerden biri olan sülük koyma (Hirudo terapiydin Hiroda terapi tıbbi sülüklerin tedavi amaçlı kullanılmasıdır. Yakın zamana kadar varis, hemoroid, hipertansiyon, kalp yetmezliği ve jinekolojik hastalıkların çoğunda kullanılmıştır. Artık günümüzde uzmanlar tarafından yaygın olarak kullanılmaktadır. Hatta sülükleri Avrupa’da eczaneden bile almak mümkün hale gelmiştir. Çağımızda h.terapi tıb öğrencilerinin eğitimlerine dahil değildir. Bu nedenle bu yöntem geleneksel kalmaktadır. Malesef günümüzde modern doktorların sülük koyma yöntemi ve bu tedaviyle ilgili insan organizmasına faydaları hakkında yeterli bilgisi yoktur. Günümüzdeki modern doktorlar sülük koyma yöntemini eskiden kalma görüp, pek dikkate almamaktadır. Fakat günümüzde ilaç tedavisinin yan etkilerinin artması ve çözümsüz kalan şikayetlerin bu tedaviyi araştırmaya zorunlu kılacak bir sebep olmasını ümit etmekteyiz. Düşüncemiz odur ki modern tıbbın, insanlar üzerindeki negatif etkilerinin getirişi bu tip tedavilerinin bir kez daha değerlendirilmesine neden olucaktır. Bazı dünya ülkelerinde (Rusya-Almanya- Amerika-İngiltere-Fransa vb.) bu tedavi yöntemine, gereken önemi verme doğrultusunda birtakım çalışmalar yapılmaktadır. Çalışmalara rağmen maalesef bu tedavilerin ülkemizde tam anlamıyla düzgün yapılabilmesi için bazı tıbbi bilgi-kısımlarında boşluklar vardır. Buda sülükle olan tedavinin sıhhate olumlu bir yanıtının eksikliğidir diye algılanabilir. Ayrıca tedavinin güvenirliliği ile ilgili noksanlıklarda sebep olur. Bu nedenle konu ile ilgili araştırmalar yaparak bazı bilgileri başka yazarların bilgileriyle karşılaştırdık. Konuya şöyle bir bakıp örnek verecek olursak, bazı uzman yazarlar sülük koyma yönteminin sadece ağrılı olan bölgede uygulamışlar ve bu kadarıyla yetinmişlerdir Sülüklerin ne sıklıkla nereye konması gerektiği konusunu 1993 yılında sülükler, adındaki bir Rus kaynaklı kitapta ayrıntılı bir şekilde işlenmiştir. Geçmiş zaman Türk toplumuna bakacak olursak, hem geleneksel hemde modern tıptaki sülük tedavisi ileri derecede halkın ilgisini çekmiştir. Sülükleri tedavilerde kullanmış toplumlarda konunun geneliyle ilgili hem pozitif hemde negatif söylentiler oluşmuştur. Herşeye rağmen sülüklerin tedavi tarihine bakacak olursak. 2000 yıldan fazla zamandır kullanıldığı, tıpla ilgili kaynaklarda görülmektedir. Bu kaynaklardan biri olan müllere göre sülük tedavisi en eski tedavi metotlarından biridir. Birçok ülkede geleneksel ve modern tıp birleşimi olarak klinik çalışmalarla birlikte optimal sülük tedavisi hastane ve özel yerlerde kombine edilerek hizmete sunulmaktadır. Bu kitabın ana konusu sülük tedavisidir. Bunun yanında başarılı tıbbı sülük tedavisi uygulamaları, uygulamanın olmayacağı durumlar, sentezlenerek konuların sunumu yapılacaktır. Ayrıca sülük salgılarının biyolojik analizleri ve kalite güvenilirliği gibi daha bir çok konu incelenmeye çalışılacaktır.
136.50 ₺ -
Hacamat ve Manevi Şifa
Peygamberimiz (sailallahu aleyhi ve sellem) bir hadisi şeriflerinde şöyle buyurmuşlardır. "İki nimet vardır ki, insanların çoğu bunda aklanmıştır: Sıhhat ve boş vakit." İnsanı ve hastalıkları yaratan Allah Teâlâ, yarattığı her derdin devasını da yaratmıştır. İnsana düşen vazife hastalıklardan kurtulma yollarını arayıp tedavi olmaya çalışmaktır. Nitekim insanlara her konuda rehber olarak gönderilen Allah Resulü (sailallahu aleyhi ve sellem) de hastalandığında, hekimlere tedavi olmuş, hastalanan ashabı için de hekimler çağırmış ve zamanın tedavi yöntemlerinden faydalanmıştır. O zamanın tedavi yöntemleri arasında en yaygın olarak kullanılan hacamat da Peygamberimizin (sailallahu aleyhi ve sellem) sıkça başvurduğu ve ümmetine tavsiye ettiği bir tedavi şekli olmuştur. Hacamat, binlerce yıldır dünyanın birçok yerinde koruyucu hekimlikte ve hastalıkların tedavisinde uygulanmış günümüzde de alternatif tıpta en fazla tavsiye edilen tedavi metotlarından biri hâline gelmiştir. Bu kitapta geçmişten günümüze hacamat ve tedavi yöntemleri anlatılmaktadır.
130.00 ₺ -
Doğu Tıbbı ve Şifanın Kökleri
Doğu tıbbı hekimleri yaşam enerjisinin (CHİ) hayatta sadece iki kez mükemmel halde olduğunu gözlemlemişlerdi. Bu doğumdan sonraki an ve ölümden hemen önceki andır. Arada kalan her an ise değişen koşullara uyum sağlama çabasıdır. Akupunktur usulünde büyüklük taslayan, kibirli, adaletsiz, dengesiz, cimri, hekime inanmayan, prosödürü tamamlamayan, sabrı olmayan, tedavi olmak istemeyenleri tedavi etmek olmaz. Kazanmak istediğiniz beceride ustalık kazanmış birini gözlemlemek fevkalade bir öğrenme yoludur. Bu kitap size güçlü ve yetenekli olduğunuz yönleriniz ile zayıf olduğunuz yönlerinizi göstermek için yardımcı olabilir. Bu yardım sayesinde sizler güçlü yanlarınızın ne kadar farkında olursanız, yeteneklerinizin ve mutluluğunuzun da sizinle o kadar birlikte olacağını düşünebilirsiniz. Kişinin kendisi olabilmek için kendisini bilmesi, tanıması gerekir. Aslında bizler mutlu olmak için -sağlıklı olmak için gereken şeylere sahibiyiz. Sadece bunları bilmemiz, öğrenmemiz, fark etmemiz gerekir. Öğrenmek fark etmektir.
227.50 ₺ -
Pratik Arapça 3.Kitap
Arapça, mukaddes kitâbımız Kur’an-ı Kerim ve İslam âleminin ortak dilidir. Bizim Arapçayla olan irtibatımız İslam’la birlikte başlamış ve alakamız hiç kesilmemiştir. Bu vesile ile Arapçayı öğrenmenin ehemmiyeti günden güne artmaktadır. Yeni başlayanlar için titizlikle hazırlanmış ve resimlendirilmiş olan bu eserde teorik olmaktan öte pratik Arapça mantığı izlenmiştir ve hemen her yaş grubu istifade edebilecektir…
191.75 ₺ -
Pratik Arapça 4.Kitap
Arapça, mukaddes kitâbımız Kur’an-ı Kerim ve İslam âleminin ortak dilidir. Bizim Arapçayla olan irtibatımız İslam’la birlikte başlamış ve alakamız hiç kesilmemiştir. Bu vesile ile Arapçayı öğrenmenin ehemmiyeti günden güne artmaktadır. Yeni başlayanlar için titizlikle hazırlanmış ve resimlendirilmiş olan bu eserde teorik olmaktan öte pratik Arapça mantığı izlenmiştir ve hemen her yaş grubu istifade edebilecektir…
152.75 ₺ -
Yavuz Sultan Selim Divanı
Tanıtım Yazısı: "Onun mânevî sîmâsını şiirlerinde buluruz. Türkçe şiirlerini ve mümkün olduğu kadar sâde bir dille Türkçe'ye çevirdiğimiz Farsça dîvânını okuyacak olanlar bu sîmayı ruhlarında esâsen tersim edecekleri için onların bu derûnî hükümlerine müdâhale etmeyecek; yalnız bu eseri o günkü sanat telâkkisi içinde mütâlaa etmenin daha doğru olacağını kayd ile iktifa edeceğiz"
136.50 ₺ -
Manastırlı İsmail Hakkı
Osmanlı'nın son döneminde askerî ve mülkiye liselerinde okutulmak üzere kaleme alınmış olan bu kitapta Manastırlı İsmâil Hakkı merhûm, ilâhiyyât, nübüvvet ve sem’iyyât konularını Ehl-i Sünnet ve’l-cemâat akîdesine bağlı kalarak îzâh ediyor. Eserin son kısmında Ehl-i Sünnet akdesine ittibânın lüzûmu ve Hâriciler, Şîa ve Mûtezîle gibi fırkaların görüş ve târihlerine dâir kısa mâlûmât da zikrediliyor. Birkaç defa basılmış olan eser Osmanlıca aslıyla birlikte sâdeleştirilmeksizin latinize olarak neşredildi.
46.80 ₺ -
Dibace Edebiyat ve Sanat Yazıları
Dibâce bir adayış, bir arayış, bir çığlıktır. Edebiyat ve sanat dünyasına başlangıç seviyesinde bir bakış ve kültürel dilemmadan çıkıştır. Fikir ve sanat eserlerini İslâm’a muhatab anlayış zaviyesinden değerlendirirken aynı zamanda onları belli bir dünya görüşü çerçevesinde terkib etme derdindedir. Dibâce, bu çerçevede bir görünüştür: Fikrin, sanatın, şiirin, müziğin, sinema ve edebiyatın görünüşü.
58.50 ₺ -
Osmanlı Aydını ve Yönetim Sistemi
Aydın kişi orijinal kültüründen başka bir kültüre yönelip; yöneldiği kültür üzerine yetiştiği zaman artık orijinal olmayan bir kültürün kavramlarına bakmaya başlamış, nesiller (gelip) geçtikçe orijinal kültürün yerine orijinal olmayan kültürü ve o kültürün kavramlarını benimsemeye başlamıştır. Böylece Müslüman aydın, orijinal kültüründen Avrupa düşüncesi olan laik anlayışa uygun olarak din ile devleti birbirinden ayıran bir kültüre evrilmiştir. Osmanlı aydınlarının akıllarında ve benliklerinde bu fikir yerleşince tüm dünyayı Müslüman ve Müslüman olmayan olmak üzere ikiye ayıran bir vatan anlayışının yerini, resmi bir dîni olmayan; toprağı, yüz ölçümü ve nüfusu sınırlı, ırka dayalı bir vatan anlayışı almıştır. Böyle olmasaydı, yakın tarihte en güçlü Müslüman bir devletin laik bir devlete dönüşeceğini kim (kabul edip) onaylardı. Bu düşünür ve uygulayıcı tipi, laik anlayışı ve hayatın her alanında Avrupa şekli ve kavramıyla, ülkesini İslâm kültürü ile Doğu ortamından, sınırlı bir Türkiye’ye dönüştürmüştür. Bu Osmanlı aydınının orijinal İslâm kültüründen Avrupa kültürüne giriş şeklindeki gelişimini ve sonra metni ve ruhu ile uygulamasını incelemek, önem vermeye değer bir iştir. İşte bu araştırma bu önem çerçevesinde gerçekleşecektir. Ve bu araştırmanın hedefi de budur.
13.65 ₺ -
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır ve Tenkitçi Yönü
Elmalılı’nın tenkitçi ve tahkikçi yönünün açığa çıkarılmasına mâtuf bu çalışmamızda öncelikle Elmalılı’nın hayatını ele alınarak yaşadığı döneme ışık tutmaya çalışılmış, ardından hayatı ve eserleri hakkında gerekli bilgiler sunulmuştur. Esasen çalışmamızın ana konusunu oluşturan İbn Sînâ ve Muhammed Abduh tenkitleri ise detaylı olarak incelenmiştir. Daha sonra ise Elmalılı’nın tefsirinde eleştirdiği ilim adamlarına örneklik teşkil etmesi bakımından Ebû Alî el-Cübbâî, Kadı Abdulcebbâr, İbn Atıyye, İbnü’l-Arabî, Ebû Hayyân, Kazimirski, İsmail Fenni Ertuğrul gibi bazı isimlere yaptığı tenkitlere kısaca değinilmiştir.
50.70 ₺ -
Hayat Teselli Bulmaktır
Kemal Sayar bugüne kadar pek çok kitapla buluştu okurlarıyla, yazdığı kitaplar aracılığıyla bizlerle söyleşti. Şimdi sıra Hayat Teselli Bulmaktır’da. Bugüne kadar yayımlanan yazılarının en sevilenleri, en çok paylaşılanları bir araya getirilerek oluşturulan Hayat Teselli Bulmaktır birbirimize hoşça bakabileceğimiz bir dünyanın, insanın insanda dirileceği bir hayat anlayışının mümkün olduğunu fısıldıyor kulağımıza. Üstelik bir şairin ince dokunuşlarıyla…
80.30 ₺ -
Alim Yetiştiren Babalar
Alim Yetiştiren Anneler isimli eserimizin ardından Alim Yetiştiren Babalar isimli eseri yazmayı düşünmüş, bunu Rabbimizden niyaz etmiştik. Elhamdülillah! Uzun çabalar neticesinde bu eseri yazmayı Rabbim bizlere nasip etti. Tarih serüveninde görüyoruz ki, Âlimlerimizin babalarının en büyük derdi evlatlarının Allah'a karşı asi olmamaları ve en iyi şekilde kul olmalarıdır. Bunun yanında evlatlarının ilk hocası olmuş; ilim alabilmeleri için her türlü bedeli ödemekten de çekinmemişlerdir. Eserimizde bahsi geçen babaların bir diğer kaygıları da vefatlarının ardından evlatlarının geçimlerini de dert edip ona göre önlemler de almalarıdır. Kendi vefatından sonra en güvendiği dostlarına çocuklarını emanet etmişlerdir. Ayrıca evlatları ile ilmi seyahate bizzat gitmiş ve kendi elleri ile medreselerine kaydettirip nasıl bir yerde eğitim alacaklarını gözlemlemişlerdir. Bu hassasiyetlerinin neticesinde bu ümmetin en büyükleri arasında olacak her biri birer yıldız olan âlimler yetişmesine vesile olmuşlardır. Onların bıraktığı bu izleri takip edip bizler de aynı âlimlerin yolunda giderek bu âleme iz bırakacak evlatlar yetiştirmeye gayret etmeliyiz. Gayret edelim ki Allah'ın yardımı bizimle olsun.
71.50 ₺ -
IV. Murat
On bir yaşında tahta geçti. Annesi Kösem Sultan’dan iktidarı zor devralabildi. Rüşveti, adam kayırmayı engelledi. Tütünü, alkolü yasakladı. Düzeni hem devlete hem sokaklara getirdi. Tarihin en muktedir liderlerinden oldu. “Bağdat’ı almaya çalışmak, Bağdat’ın kendinden daha mı güzeldi ne!” sözü tarihi geçti. Ordusunun başında sefere çıktı, “Bağdat Fatihi” oldu. Üstelik hayallerinin hepsini gerçekleştiremeden, yirmi sekizinde hayata veda etti. O; Osmanlı’nın son fatihi IV. Murat’tı. Türkiye’nin en çok okunan tarihî romanlarının yazarı, okurları tarafından “günümüzün Peyami Safa’sı” olarak anılan ödüllü yazar Okay Tiryakioğlu’nun; Kumandan, Kuşatma 1453, Yavuz ve Kanuni’den sonra beşinci tarihî romanı; IV. MURAT/Gürz ve Zafer. Osmanlı’nın her anı olaylarla dolu dönemini okumaya hazır mısınız?
270.10 ₺ -
Kayıp İslam Tarihi
İslâm medeniyeti, Arabistan’ın kurak çöllerinden meteor hızıyla yükseldikten sonra Hindistan’dan İspanya’ya kadar uzanan geniş bir coğrafyada birçok farklı kültür, din ve entelektüel geleneği içerisine aldı. Bunun sonucunda, yalnız Antik Çağ ile Rönesans Avrupası arasındaki bilgi köprüsünü değil, aynı zamanda günümüzdeki modern bilim dünyasının temelini de oluşturan bir “Altın Çağ” ortaya çıktı.Hükümdarlar, devlet adamları ve askerlerin yanı sıra Müslüman düşünürler, ilim ve din adamları da faaliyetleriyle bu gelişime katkı sundular. Kayıp İslâm Tarihi’nde, matematik başta olmak üzere astronomi, coğrafya, tıp ve fiziğe yaptığı muazzam katkılarla isimleri hafızalara kazınması gereken el-Harezmî, İbn Haldun, Ömer Hayyam, Bîrûnî, İbn Sînâ, el-Gazzâlî, İbnü’l-Heysem, Piri Reis, Mimar Sinan gibi âlimlere hak ettikleri değer veriliyor… Endülüs, Batı Afrika’nın Savana emirlikleri, Babürlüler gibi yok olan medeniyetlerin yanı sıra Abbâsîler, Selçuklular ve Osmanlılar gibi çağlara damgasını vuran hanedanların da bilinmeyen yönleri anlatılıyor… Müslüman ya da gayrimüslim, en meşhur araştırmacıların dünyanın her tarafından akın ettikleri ilim merkezleri; Bağdat, Şam, Kurtuba, Kahire, Buhara, İskenderiye, Delhi, İstanbul gibi kadim şehirler inceleniyor… Lost Islamic History web sitesiyle milyonlarca okura ulaşan Firas Alkhateeb tarafından kaleme alınan bu kitap, İslâm tarihinin bütüncül bir şekilde ele alınıp değerlendirilmesi hedefine yönelik çok önemli bir çalışma. Hz. Muhammed ile başlayan ve halen devam etmekte olan İslâm tarihini (iyi ve kötü günleriyle birlikte) canlı bir çizgi halinde sunan eser, açık ve anlaşılır üslubu, siyasetten bilimsel çalışmalara kadar bütün önemli teşebbüsleri bir arada değerlendirme eğilimi ve herkese hitap eden yaklaşımıyla okurlara “Kayıp İslâm Tarihi”ni keşfetme duygusu yaşatacak.
219.00 ₺ -
Hoş Sada İbnülemin Mahmut Kemal
Bugün bestelerini, güftelerini, nağmelerini, sazlarını büyük bir zevkle dinlediğimiz musiki üstadlarını bir araya getiren İbnülemin Mahmut Kemal İnal’ın konağı adeta bir musiki akademisiydi. İbnülemin, devrin büyük musiki üstadlarıyla dostluklar kurdu, konağındaki musiki ziyafetlerinde onlarla birarada bulundu. Kimini uzaktan, kimini yakından tanıdı. Son devrin musikişinaslarına dair birçok farklı kaynaktan topladığı bütün bilgileri Hoş Sadâ’da biraraya getirdi. “Üstad, Hoş Sadâ isimli eserinden sık sık bahsederdi; biz o tarihlerde bestekârlar ve musiki tarihimiz hakkında bilgi edinecek kaynak bulamazdık ve bu eserin bir an evvel yayınlanması için dua ederek bekleşirdik. Eserin musiki kitaplığımızdaki yeri emsalsizdir.” Prof.Dr. Nevzad Atlığ “İbnülemin Mahmut Kemal, seksen yedi yıllık hayatının yetmiş yılını okumak, aramak ve yazmakla geçirmiştir. Onu, bütün cepheleri, bütün hizmetleriyle birkaç sütuna sığdıramayız. Ama iki büyük sanatçımız, Süleyman Nazif ile Yahya Kemal, şu iki mısraya sığdırmışlardır: Hezâr gıpta o devr-i kadim efendisine, Ne kendi kimseye benzer, ne kimse kendisine!”
140.16 ₺ -
Osmanlının Mahrem Tarihi Bilinmeyen Yönleriyle
Farklı tarih okumalarıyla tanınan Mustafa Armağan bu kez özgün bir eserle çıkıyor karşınıza. Sizi sarayın mahrem dünyasına götürüyor. Bütün kapılar kapandığında kendisiyle baş başa kalan padişahların kişisel dünyalarını açıyor önünüze. - Padişahlığı sırasında İstanbul’a adım atmayan sultan... - Kendi eliyle kazıdığı mühürleri çarşıda sattırıp parasını fakirlere dağıtan padişah... - II. Abdülhamid’in en sevdiği atı bir Bulgar eşkıyasına ödül olarak kimler vermişti? - Sigara aleyhine makale yazan padişah... - Annesinin ismi bilinmeyen Osmanlı padişahı... - Hangi padişahlar spor kulübü kurmuşlardı? - Vahdettin tahta çıkarken hangi uğursuz sözü söyledi? - Peygamber Efendimizin ayak izini başında taşıyan padişah kimdi? - Kuyumculuk, marangozluk, urgancılık yapan padişahlar... - Divan edebiyatının gazel rekortmeninin bir padişah olduğunu biliyor muydunuz? - Annesinin adına cami yaptırıp içine kendi eliyle “Cennet anaların ayakları altındadır” hadisi hangi padişaha aitti? Osmanlı’nın Mahrem Tarihi, görünen tarihin görünmeyen yüzünü aralayan ufuk açıcı bir çalışma. Zevkli üslubu, yüzlerce kaynaktan süzülmüş bilgileri, çarpıcı dikkatleriyle bitirmeden elinizden bırakamayacağınız bir eser.
122.64 ₺ -
Kazım Karabekirin Gözüyle Yakın Tarihimiz 1
Karabekir Paşa’nın askeri ve siyasi hayatında haksızlıklara uğraması yetmiyormuş gibi, tarih kitaplarından da emekleri silinmişti. Doğu Cephesi’nde zafer üstüne zafer kazanarak makûs talihimizi yenen Paşa, Sevr’i yırtan ilk antlaşmanın altına imza atmıştı. Savaş sonunda adına “Şark Arslanı” diye posterler basılıyor, özellikle Doğu’da savaşın gerçek kahramanı sayılıyor, adı efsaneleşiyordu. Ne olduysa savaş sonunda oldu ve Karabekir önce ordudan uzaklaştırıldı, derken Meclis’te mücadele ederken görüldü, sonra partisi kapatıldı ve ertesi yıl İstiklal Mahkemesi’nde idamla yargılandı. Gözetim altında tam 13 yılını geçirdi. İstiklal Savaşı’nı birlikte başlattığı ve en zayıf anında “Emrinizdeyim Paşam” diye desteklediği Mustafa Kemal Paşa ve çevresine eserleriyle muhalefet etti. MUSTAFA ARMAĞAN, Karabekir’in 1918-1922 dönemini kendi ağzından aktarıyor. Yıllardır susturulmuş olan Paşa’yı konuşturuyor. Onun gözüyle tarihimizi sarsan 4 yılın hikâyesini yazıyor.
18.25 ₺ -
İslam Deklarasyonu ve Tarihi Savunma
Aliya İzetbegoviç’in fikir dünyasının temel taşı, 1969 yılında kaleme aldığı ve ertesi yıl kendi imkânlarıyla, zorlu şartlar altında Belgrat’ta yayınlattığı, İslam Deklarasyonu’dur. Bu eser, hacim itibariyle küçük olsa da, hem yerel ölçekte, hem de dünya çapında etkili olmuş, büyük yankı bulmuştur. Öyle ki, eski Yugoslavya’nın Tito rejimi tarafından açık bir tehdit olarak algılanmıştır. 1983 yılında Saraybosna’da görülen Genç Müslümanlar (Mladi Muslimani) davasının en önemli delili olarak sunulmuştur. İslam Deklarasyonu’nu kıymetli kılan; Saraybosna’da yaşayan bir Bosnalı tarafından kaleme alınmış olmasına rağmen, tüm İslam dünyasına hitap etmesidir. Aliya İzetbegoviç, sadece Yugoslavya Müslümanlarının değil, tüm dünya Müslüman halklarının sorunlarına dair tespitlerde bulunmuş ve reçeteler önermiştir. Bu tespit ve reçeteler bugün de geçerliliğini korumaktadır. Aliya İzetbegoviç'in, 1983 yılında verilen 14 yıllık mahkûmiyet kararı aleyhindeki kanun yararına bozma başvurusu yani ünlü savunması ise ilk kez Türkçeye kazandırılarak, kitabın ikinci bölümünde yer almaktadır.
130.67 ₺ -
Bilinmeyen Yönleriyle İsmet İnönü Gerçeği
Geldi İsmet, kesildi kısmet Mustafa Armağan, İnkılap Tarihi’nin hesabı verilmemiş dosyalarından birini daha açıyor. Karşınızda “Tek Adam”ın “İkinci Adam”ı İnönü’nün gerçek yüzü. Görünüşte hep kazanmış gibiydi. Genelkurmay Başkanı, Garp Cephesi Kumandanı, Hariciye Vekili, Lozan “kahramanı”, Başvekil, bir daha Başvekil, CHP Genel Başkanı, Milli Şef, Reisicumhur, bir daha Başvekil… Bir zamanlar hakkında kahramanlık destanları yazılırdı. Karşılığında da kise-i şahaneden binlerce lira ihsanlar dağıtırdı İsmet Paşa. 1950’lerde Demokrat Parti karşısında üç seçim kaybederek hezimete uğradı. Milletin kendisini istemediğini anlamamakta inat etti. Tabii iktidardan düştükten sonra etrafı tenhalaştı, Tek Parti devri boyunca baskıyla mühürlenen ağızlar açıldı, eleştiriler ve suçlamalar birbirini takip etti. 27 Mayıs o cenazeyi diriltmeyi denedi, silah zoruyla yeniden başbakan yapıldı. Sonra kendi partisi ona isyan bayrağı açtı ve nihayet bu defa CHP’deki koltuğunu Ecevit karşısında kaybetti. Böylece daha hayattayken tarihin en büyük ‘loser’larından biri unvanını mezar taşına kazıttı. Ne o halkını sevdi, ne de halkı onu. Geldi İsmet, kesildi kısmet sözü 1940’larda halkın dilinden düşmedi. Mustafa Armağan, İnönü efsanesini belgeler ve bilgiler ışığında çürüttüğü kitabında “Zafersiz Kahraman”ın iç yüzünü olanca çıplaklığıyla ortaya koyuyor.
85.41 ₺ -
Yeni Çağın Sıradışı Bilgeleri
Capra daha önce yayınladığı Tao of Phsiycs ve Turning Point kitaplarıyla doğu ve batı düşüncesini harmanlayarak büyük bir üne kavuştu. Bu kitapta ise yazdığı bu iki kitabın öyküsünü ve o sırada görüştüğü seçkin düşünürlerle olan diyaloglarını otobiyografik olarak dile getiriyor. Kitapta Heisenberg, Schumacher, Krişnamurti Alan Watts, İndira Gandhi gibi ünlü şahsiyetlerle görüşmeleri ve kitaplarını yazma aşamasında onların görüşlerinden nasıl yararlandığı anlatılıyor. Genel olarak otobiyografik bir anlatım var. Fizik, psikiyatri, psikoanaliz, sağlık bilimi gibi konularda Batıda o dönemin yeni yaklaşımları ve Doğu ilimleriyle ilişkisi ele alınıyor.
30.66 ₺ -
Doğal Doğum
“Kendini rahat bırak, düşünme, doğum düşünme işi değil... Zihnini bir kenara bırak. Bu dünya güvenli, bırak çocuğun gelsin… Bırakmayı öğren.Mutluluğun anahtarı budur. Doğum bir bırakma eylemidir; içindekini bırak, serbest bırak, tutma!” Opr. Dr. Gülnihal Bülbül Opr. Dr. Gülnihal Bülbül, Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı olarak hayatını mesleğine adamış ve bu ‘kutsal’ mesleği ‘ibadet’ aşkıyla yapan bir hekim… Mesleğini icra ederken “Neden bu kadar çok sezaryen yapıyoruz?” sorusunun cevabını bilimsel yöntemlerle aramak için Halk Sağlığı Yüksek Lisansı yapmış. Farklı okumalarla ve doğal doğum workshop’larına katılarak başladığı yolculukta, dünyanın çeşitli doğum kliniklerini ziyaret edip doğum uygulamalarını yakından gözlemlemiş. Türkiye’nin çeşitli bölgelerini gezip doğum geleneklerini ve eski ebelerin tecrübelerini araştırmış, kendi tecrübelerini onlarla paylaşmış... Bülbül, katıldığı her doğumun kazandırdığı eşsiz tecrübeleri, doğum yapan kadınların hikâyeleriyle birlikte paylaşıyor bizlerle. Bu kitap birçok anlamda alanında bir ilk olma özelliği taşıyor! Kadınlara anneliğin güzelliğini anlatırken, kadın olmanın ayrıcalığını yaşatıyor, içgüdüsel olarak doğurma arzusunu canlandırıyor. Doğumu doğal yoldan yapma cesaretini iade ediyor. Bu konuda çiftlerin özgüven kazanmalarına yardımcı oluyor. Babalara da doğumda nasıl davranmaları gerektiğini öğretiyor. Önceki doğumlarını sezaryen yapmış kadınları da doğal doğum konusunda cesaretlendiriyor! Doğumla ilgili zihninizde yer etmiş sıkıntıları, korkuları, endişeleri bir kenara bırakın, mutluluğunuza engel olan kilitleri açın! Çünkü doğum, bir kutlama, mutluluk, coşku, sevinç, tazelenme, temizlik, eskiye set çekme, yeni gelenleri kucaklama, masumiyet ve gayret... Bilinmeyene açılan bir yürek, dolup taşan ve zaman geçtikçe kendi yazgısını yüreğe kazıyan bir deneyim… Bu deneyimi en doğal haliyle yaşamak tüm annelerin, babaların ve bebeklerinin hakkı! Bu kitap hepimizin hakkı!
184.25 ₺ -
Hazır Alma Kendin Yap!
Çok değil, bundan 50 sene kadar önce tüm gıdalar mevsiminde taze olarak tüketilir, kışlık gıdalarsa yaz mevsiminin sonunda hazırlanıp kilerde saklanırdı. Bu hazırlıklar sırasında komşular birbirine yardım eder; imece usulü herkesin tarhanası, salçası, yufkası, eriştesi, turşusu tamamlanırdı. Zamanla toplumun yapısı değişti. Ninelerimizin yiyecekleri ‘eski’ diye küçümsendi. Evde yoğurt mayalamak ‘gereksiz bir uğraş’, salça yapmak ‘çok büyük bir eziyet’ haline geldi. Tarhana yoğuran, turşu kuran neredeyse kalmadı. Gıda endüstrisi “siz zahmet etmeyin, benden hazırını alın” diye reklam yaptıkça anneler inandı. Her türlü ihtiyacını market raflarından almaya başladı. Çocuklarına katkı maddeleri, kimyasallar, boyar maddeler, parfümler, zararlı yağlar ve şekerlerle hazırlanmış son moda yemekleri, reklamı en çok yapılan içecekleri verdi. Bugün, bize ‘kolaylık’ olsun diye sunulan endüstriyel gıdaların aynı zamanda ‘hastalık’ yaptığını da öğrenmiş bulunuyoruz. Anneannelerimizin tarhanasının, turşusunun kıymetini anladık. Ama bu arada, nasıl yapıldıklarını da unuttuk! İşte elinizdeki kitap, sağlıklı beslenmek adına yemek kültüründe kendi devrimini yapmaya karar verenler için gerçek ve doğru kaynaktır! 40 seneyi aşkın bir süredir halk mutfağımız ve yemek kültürümüz üzerine araştırma yapan Hülya Erol engin birikimini, anneanneden miras tariflerini, komşu teyzelerin mutfak sırlarını, köylerimizin usullerini paylaşıyor. Bizi eski zamanların ağaç gölgeleri, üzüm asmaları, kümesten kaçırılan yumurtaları, taze pişmiş yufkaları arasında güzel bir yolculuğa çıkarıyor…
201.00 ₺ -
Mutlu Ev
Halktan kaçtığınız korunaklı siteler, lüks mobilyalar, kartonpiyerler, ünlü mimarların dekorasyon önerileri mutlu etmeyecek sizi. Yüksek binalar ve beton eninde sonunda nefesinizi akıştıracak. 5+1 lerin, 4+2 lerin, akıllı binaların, yok satan mega projelerin fıtratınıza uygun olmadığını kavrayacaksınız. Eşyaların esiri olduğunuzu düşüneceksiniz. Gereksizce büyük ve çok sayıdaki odalar huzur vermeyecek. Yatırım amaçlı aldığınız yazlık da, ikinci, üçüncü evler de anlamsız gelecek! Mimar Semih Akşeker avinde huzur ve mutluluk arayanlara sesleniyor. Ayetler, hadisler ve gelenekler ışığında mutlu olacağınız ev projesini çiziyor!. Evin temelini ise adalet, tevazu, sadelik, güzellik/estetik, fanilik şuuru, mahremiyet, özgünlük, iktisat ve hüsn'ü muhafaza olmak üzere 9 Kurani ilke üzerine atıyor. Bu kitap, Batı taklidi modern mimarinin insanı hor gören şımarıklıklarından sıkılıp daha mürevazi, tabiatla uyum içinde yaşamak isteyenler için yazıldı. Peygamber Efendimiz'le aynı evi paylaşmanın nasıl bir duygu olduğunu merak edenlere ithaf olunur.
20.10 ₺ -
Aşkın Bir Noktası
M. Fatih Çıtlak, muhabbetle yaratılan, külli muhabbetten bir cüz olarak zuhur eden insanı, maksadına ulaştıran, bu uğurda pervane gibi döndüren cazibeyi, aşkı anlatıyor. Aşkın Bir Noktası’nda, zahirin bâtın ile uyumunu, kalbin akıl ile, tarikatın şeriat ile beraber yürümesini, cüz’ün daima küll’ünü istemesini, küll’ün ise her zaman cüz’ünü çekmesini, seyr u sülukun başının ve sonunun tevhid olduğunu, kalbin nur-ı Muhammedî ile buluşmasını hâsılı bir “bir nokta” hikâyesini okuyacaksınız.
199.50 ₺ -
Eyyubiler Haçlılar Karşısında İslamın Sağlam Bir Kalesi
- el-Melikü's-Sâlih dönemindeki sosyal ve kültürel hayatı irdeleyen bu çalışma bir doktora tezinden oluşmaktadır. el-Melikü's-Sâlih döneminde Eyyûbî devletini ele alan bu çalışma giriş ve üç bölümden meydana gelmektedir. - Çalışma da Eyyûbî devletinin tarihî seyri ele alınmış, el-Melikü's-Sâlih'in saltanatı dönemindeki siyasî ve askerî faaliyetleri, devlet teşkilatı ve sosyo-kültürel konular ele alınıp işlenmiştir.
49.00 ₺