-
Tarikati Aliyyede Rabıtai Celiyye
Şu bir hakikattir ki, hastalandığı zaman kendi kendisini tedavi etmeye kalkmadan bir doktor aramak, üstelik sıradan bir doktora gitmeyip, sahasında mahir ve maruf bir doktoru arayıp bulmak ve o doktorun tavsiyelerine en küçük bir tereddüt göstermeden santimi santimine uymak ne ise; Aynı şekilde mahkemelik bir işi olduğu zaman davaya kendisi girmeyip hemen bir avukat tutmaya çalışmak, üstelik sıradan bir avukatı arayıp bulmak ne ise, nefsin ıslahında ve manevi hastalıkların tedavisinde kendisine kamil bir mürşit aramak, onu bulduktan sonra da onun vereceği talimatın dışına çıkmadan, söylediklerine harfiyyen rivayet etmek de odur. Eğer salik, şeyhin irşadına başvurmaz ve huzuru onda aramazsa, tıpkı kendi kendisini tedavi etmeye kalkan ve mahkemelik işlerinde kendi kendisini savunmaya yeltenen kimse gibi zor duruma düşer ve hiçbir şey ona fayda vermez. İsterse kat kat meşakkat ve sıkıntıyı göğüslesin, ciltlerce tıp veya hukuk kitabı devirsin ve ömrü bu sıkıntılar içinde geçsin birşey değişmez!
255.75 ₺ -
Yakın Tarihin Gerçekleri
"Trablusgarp Savaşı'nda Türk komutanlar etrafı şaşırtacak derecede etkin örgütçü, eğitimci ve her şart altında savaşçı olduklarını gösterdiler." "Balkan Savaşları'ndaki yenilgi; İngiltere ve Fransa’da Türk savaş gücü hakkında yanlış değerlendirmelere neden oldu. Bu yanılgıya Türkleri iyi tanıyan Almanya ve Avusturya kurmayları düşmedi." "I. Dünya Savaşı'ndan sonra Türk toplumu kaosu ve yeni bir dünya savaşını değil, Milli Mücadele'yi tercih etmiştir." "Osmanlı İmparatorluğu, milliyetçi akımlar sayesinde dağılan tek imparatorluk değildi; fakat ne Rusya, ne de Avusturya-Macaristan’da ulusalcı akımlar bu derecede aktif ve silahlı eyleme dönüşmüştü." "İttihatçılar milliyetperver ve büyük ideallere sahiplerdi ama kendilerini değerlendiremeyen bir ekip olmaları onları başarısızlığa sürükledi." "Tarih okumayan ve bilmeyen adam kendine göre bir sınır çiziyor. Mesela kolaylıkla 'Osmanlı’nın bizimle ne alakası var?' diyor. Bu çok vahim bir durum!" "1918 yılında, mütarekenin en hazin vaktinde, millet her yerde direniyordu. Ama bu direnişlerin arasında koordinasyon yoktu. O eşgüdümü hangi politik deha sağlayacaktı? Ancak arkasında askerî bir başarı ve müspet intibaları olan bir komutan… Mustafa Kemal Atatürk..." "1967’de bindiğimiz trendeki ihtiyar Araplar ‘Ah nerede o Osmanlı!’ diye yakınıyorlardı. Cevabı düşündürücüdür. Acaba o Osmanlı’yı kim kovaladı, bizimle beraber mi kovalandı; bilemiyoruz." Türkiye'nin önde gelen tarihçilerinden İlber Ortaylı okurlarıyla yakın tarihin tartışmalı konularını ele alıyor: Balkanlarda İsyanlar, İttihat ve Terakki Partisi, Son Padişah Vahideddin ve Osmanlı'nın Son Günleri, Mustafa Kemal Atatürk ve Cumhuriyet'in ilk Dev Atılımları, Anayasalar, Seçimler, Tek Parti Devri ve İkinci Dünya Yılları… Ortadoğu'nun Tarihi, Krallıkların Yükselişi ve Çöküşü, Baskıcı Liderler ve Oğulları, Kanayan Yara Filistin'in Geçmişi ve Geleceğine Dair Yorumlar... İstanbul'un Tarihi ve Kimliği, Sahipsiz İstanbul, Kültürel Mirasların Geleceği... YAKIN TARİHİN GERÇEKLERİ, 19 ve 20. yüzyıla dair tartışılan, gündemden düşmeyen konulara dair İlber Ortaylı'nın görüşlerini merak edenler için mutlaka okunması gereken bir kitap...
22.20 ₺ -
Sen Ben ve Çocuklarımız
Aile içinde yaşanan çatışmalarda hangi iletişim kanallarını kullanabiliriz? “Yemicem işte!” diye direten çocuklara ne demeli? Çocuğunuzun yemek seçmesinin nedeni siz olabilir misiniz? Özgüvenin azı karar, fazlası zarar mı? Çocuğumuzun strese girdiğini nasıl anlarız? Evdeki Facebook-Twitter krizlerini nasıl aşarız? Çocuğu benliğini zedelemeden eleştirmek mümkün mü? “Aman çocuğum üzülmesin” derken çocuğa iyilik mi ediyoruz kötülük mü? Hangi çocuklar tırnak yer? Kardeş kıskançlığı mı rekabet mi? Çocuğunuz geceleri korkuyla uyanıyor mu? Çalıştığı halde bir türlü derslerde başarılı olamıyor mu? Çocukluk döneminde önümüze çıkan engeller kendimizi geliştirme fırsatı olabilir mi? Her ailede yaşanan ufak çaplı krizler, çözümü mümkün sorunlar ve “çocuk eğitimi” denince anne babaların ilk aklına gelen, en çok güven duydukları bir isim; Prof. Dr. Nevzat Tarhan. “SEN BEN VE ÇOCUKLARIMIZ” anne babalar için güvenilir bir rehber kitap, hatta bir yol arkadaşı…
140.60 ₺ -
Duyguların Psikolojisi ve Duygusal Zeka
Duyguların dli adı ile basılan kitap yeni baskısında adı Duyguların Psikolojisi olarak değişitirilmiştir. Prof. Dr. Nevzat Tarhan Duyguların Psikoloji'sinde insanoğlunun sahip olduğu olumlu ve olumsuz tüm duyguları (sevgi, merhamet, güven, adalet, sabır, vefa, ümit, iyimserlik, merhamet, bencillik, gurur, kibir, şüphe, öfke, kin, üstünlük, üzüntü, nefret, kıskançlık) tek tek çözümlüyor. Olumlu duyguları daha etkin kullanma yollarını gösterirken, olumsuz duygularla mücadele yöntemlerini ve bunların bireysel ve toplumsal faydaya nasıl tahvil edilebileceğini açıklıyor. Sol beyni eril, sağ beyni dişil olarak niteleyen Tarhan, kitabında bu iki beynin alanını doğru yerde kullanmak yönünde tavsiyeler veriyor. Bu noktada ön beyin alanıyla ilgili yeni bilgiler devreye giriyor. Akılla duyguyu birleştiren ön beyin, bilgileri işleme sürecini gerçekleştiriyor. Bunu için, iki beyin lobu arasında koordinasyon saylayabilen kişiler, akıl ve duygu dengesini doğru kuruyorlar. Tarhan bir anlamda duygusal zekâyı doğrunun ve batının değerleriyle yeniden yorumluyor. Zaten yazara göre, kitabın amacı da; insana duyguların kökenini anlatıp, kendi kendisini yönlendirmesini sağlamak.
214.60 ₺ -
Dikkat İcat Çıkabilir
Sessiz Sakin’in ikinci macerası ile karşınızdayız! Hatırladınız değil mi Sessiz Sakin’i. Hani şu “zeki ama çalışmıyor” denilen, azıcık tembel ve çokça meraklı arkadaşınız. Bu kitapta sizi birbirinden ilginç icatlar bekliyor. Öyle kuru kuru icatlar da değil. İcatların hikâyeleri de var. Peki, bu kitapta hangi icatlar mı var? Mesela okulda tahtayı silmeye, çöp kutusuna gidip çöp atmaya mı üşeniyorsunuz? Bundan sonra bunlar sorun değil. Durun daha bitmedi. Uçan çanta, ayağınıza kadar gelen tahta ve kablo terbiyecisi gibi daha bir sürü icat var bu kitapta. Özetle, bu kitabı okuyan herkes “Mucitör”den geçmiş gibi mucit olacak. Belki adı Sessiz Sakin olabilir ama maceraları çokça gürültülü!
168.00 ₺ -
Sofra Başı Sağlık Sohbetleri
Günümüzde ölümcül hastalıklar arttı. Bu hastalıklara tutularak ölen insanların sayısı yükselişte. Modern tıp, sadece patolojik bir vaka olduktan sonra hastalıkla ilgileniyor. Tüm buluş ve teknolojik gelişmişliklere rağmen bu hastalıkların önüne geçilememesi, modern tıbbın koruyucu hekimlik anlamında insana ne önereceğini bilmemesinden kaynaklanmaktadır. Bu eserde Mehmet Ali Bulut, uzun ve kaliteli yaşamın beslenme alışkanlıklarıyla ilgili olduğu tezini savunuyor. Açlık teorisi ve kan gruplarına göre beslenmeyle ilgili çarpıcı gerçekleri bizlerle paylaşan Bulut, ezber bozan geleneksel tıbbın hakikatlerini soru-cevap tekniğiyle bir sohbet havasında sizlerle buluşturuyor.
9.10 ₺ -
Pertev Beyin Üç Kızı
Sultan Abdülhamid tahttan indirileli birkaç sene olmuş, İttihat ve Terakki Cemiyeti devletin her kanalında etkin rol oynamaya başlamış, İtalyanlar ani bir baskınla Trablusgarp’ı almıştı. Ufukta Balkan Savaşı’nın kara bulutları görünüyor, Osmanlı her cepheden bozgun ve yenilgiyle dönüyordu. Mağlubiyet ve sefalet… Bir devrin çöküşü, yeni bir devrin başlangıcı, yaşanan acılar, aniden türeyen sınıflar, yeni hayat tarzıyla estetiğin ve zarafetin eriyip gitmesi, bir neslin kaybı... Münevver Ayaşlı, Pertev Bey ve ailesinin konaklarda, yalılarda; mürebbiyeler, lalalar, dadılarla süren ışıltılı hayatlarının, Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküş sinyallerini vermesiyle altüst oluşunu, duygusal, gerçekçi ve cesur bir üslupla kaleme alıyor. Miralay Pertev Bey’in ailesi üzerinden, toplumsal bozulmuşluğu tahlil ediyor. Tarihsel gerçekliğe yaslanan; okuru Osmanlı’nın son günleri üzerine düşünmeye davet eden Pertev Bey’in Üç Kızı, Münevver Ayaşlı’nın nehir roman olarak kaleme aldığı serinin ilk halkası…
203.50 ₺ -
İncir Çekirdeği
“Güzel sana ne yakışır İstanbul, güzel İstanbul… Dün gece mensubun olmakla yine ne kadar bahtiyar idim. Misafirlerine hoş geldiniz diyen bu güler yüzün sahibini ilk kez Ata Eğitim’deki odasında tanımak şerefine erişmiştim. Kırım’ı, Bahçesaray’ı, Paris akşamlarını ne bilirdik o zamanlar. Nil’den Tuna’ya yaptığı yolculukları, hem yediğini içtiğini hem gezdiğini gördüğünü, velhasıl ecdad yadigârını anlatıyordu, en çok da seni anlatıyordu. Çok kısa sürede anlamıştık ki İstanbul, senin olmazsa olmazların vardı ama hocamızın olmazsa olmazı da sendin.” Haluk Dursun’un öğrencisinden gelen bir mektup Bir İstanbul âşığıyla, tüm detaylarıyla bir kültür tarihi yolculuğuna çıkmaya var mısınız? Küçüklüğünden beri okumaya, dinlemeye, sormaya, yazmaya doyamayan bir yazar, size defterlerini açıyor: “Haluk’un Defterleri.” Kimi Hereke Defteri, kimi İstanbul Defteri, kimi Anadolu Defteri, kimi Osmanlı Defteri, Avrupa Defteri, Orta Asya Defteri… Sırada ise Hereke Defteri var. Haluk’un Hereke Defteri’nde eski hatıralar, eski hayatlar var, tabiat var ama en çok o günlere, o insanlara hasret var… Hereke’den çıkılan yolculuğun sonunda varılan İstanbul saraylarının hoş sadası var. Yeme içme alışkanlıklarından memleketin olmazsa olmazlarına, tabiattan şehrin kuytu köşelerine, geçmişten günümüze, ağaçtan böceğe kültürü kültür yapan pek çok detayla işte bizim tarihimiz... Hazanı ayrı, yazı ayrı tatta; İstanbul’dan Hereke’ye, Hereke’den bir köye, köyden köyün gençlerine, gencinden yaşlısına, bitkisinden bayıra çayıra kadar uzanan bir geniş kültür coğrafyası… Yaklaşık 5 senedir sessizliğini koruyan Topkapı Sarayı Müzesi Başkanı Prof. Dr. Haluk Dursun, bu kitabıyla Hereke’den yola çıkarak İstanbul’u ve kültürümüzü yine aşkla anlatıyor. Onunla İstanbul’un nadide köşelerinde bir gezintiye çıkmaya, dalından bir meyveyi koparıp tadına varmaya, konuşmayan eşyaları dillendirmeye, çarşı pazar dolaşmaya, geçmişe dönüp şöyle bir bakmaya ne dersiniz? İncir Çekirdeği: İncir çekirdeğini doldurmaya talip küçük ayrıntılarla hayat dersi çıkarmak isteyenlerin kitabı…
19.61 ₺ -
Yahudi Soykırımı Ve Türkiye
“Türkiye, 1933’ten başlayıp II. Dünya Savaşı’nın sonuna kadar sürecek olan dönemde, Nazilerin tepkilerinden daha büyük tepkilerle karşılaşmadığı gibi, Nazilerin Avrupa Yahudilerine karşı giriştiği zulümlere karşı gösterdiği davranıştan daha asil bir davranış göstermemiştir.” Stanford J. Shaw Bir milyon üzerinde Yahudi çocuk, aşağı yukarı iki milyon Yahudi kadın ve pek çok Yahudi erkek… Üstelik sadece Yahudiler de değil, soy ağaçlarında Yahudi kişilere rastlanan herkes… Toplatılmak, hapsolmak ve gaz odalarında öldürülmek üzerine kurulu bir alınyazısını paylaşacaktı. 20. yüzyılın başlarıydı. Nazi Almanya’sı bir ütopyanın gerçekleşeceği hissinin peşine düştü. Şüphesiz Almanlar bu başarıya imza atacak tek ırk olmalıydı. Sonrasında yaşananlarsa malûm: Yahudilerin sivil haklarını elinden alan birçok yasa, II. Dünya Savaşı, toplama kampları ve 6 milyonun üzerinde ölü… Dünya çalkalanıyordu, peki Türkiye’de durumlar nasıldı? II. Dünya Savaşı’nda geri planda kalmayı tercih eden Türkiye, dünyanın izlediği bu zulme ne tepki vermişti? İddia edildiği gibi olaylara sırtını mı dönmüştü? Savaşa girmemek adına yürütülen dış politika ve dış güçlerin kıskacında yurt içi ve dışındaki Yahudilere uzatılan yardım eli… 1930’larda, Nazi zulmünden kaçan ve Türkiye Cumhuriyeti’nde yeni bir hayata başlayan yüzlerce profesör, öğretmen, doktor, avukat, sanatkâr ve laborant ile binlerce az veya çok tanınmış kişinin hikâyesi… Senelerdir Osmanlı ve Türk tarihi üzerine çalışmalar yapan ABD’li ünlü tarihçi Stanford J. Shaw’un kalemi, Prof. Dr. Fahri Armaoğlu ve Kutluk Armaoğlu’nun değerli çevirisiyle, arşivler, mülakatlar ve gazetelerin ışığında Yahudi Soykırımı: YAHUDİ SOYKIRIMI VE TÜRKİYE.
88.80 ₺ -
Ölüler Evinden Anılar
Dostoyevski'nin ölüm cezası Çar tarafından son anda bağışlanmış ve hafifletilerek dört yıllık kürek mahkûmiyetiyle başlayan bir askerlik hizmetine çevrilmiştir. Büyük yazarın cezası süresince yaşadıkları, tanıştığı insanlar ve biriktirdiği hikâyeler Ölüler Evinden Anılar isimli bu otobiyografik romana temel şeklini verecektir. Diri diri mezara gömülmüş hayatların, yalnızca ayaklarındakilerden değil ruhlarındaki prangalardan kurtulmaya çalışan mahkûmların hikâyeleri; ezilmişliğin, mücadelenin, bencilliğin, dışlanmışlığın, yalnızlığın ve onları ayakta tutan en önemli şeyin, umudun kanıtıdır adeta. Leyla Şener’in Rusça orijinalinden eksiksiz çevirisiyle… “Dostoyevski hiçbir zaman Ölüler Evinden Anılar’ın sadece kendi hikâyesi olmadığına ikna edememiştir insanları. 1876 yılında, şöyle yakınır bu durumdan: ‘Ölüler Evinden Anılar’ı on beş yıl önce, kurgusal bir karakterin, karısını öldürmekle suçlanan bir adamın adına yazdım. Bir ayrıntı olarak eklemeliyim ki, o zamandan bu yana -bugün bile- insanlar karımı öldürmek suçuyla sürgün edildiğimi düşünüyorlar.’ […] Ölüler Evinden Anılar’ı geleneksel bir kurgusal metin olarak değerlendirmek mümkün değildir. Dostoyevski daha çok Suç ve Ceza, Karamazov Kardeşler gibi son dönem işleriyle tanınmasına rağmen, Tolstoy bu eseri onun en büyük başarısı olarak kabul eder.” The New York Times
25.90 ₺ -
Genç Arkadaşıma Mektuplar
“Sevgili Hocam, Size ulaşabilmesi ümidiyle kısa bir mektup yazmak istedim. Ne zaman bir ümitsizlik, gayretsizlik, şevksizlik hali yaşasam kitaplarınız imdadıma yetişiyor. Rahatsızlıklarınız olduğunu gazetelerden okumuştum. Sizi hastalıklarınıza rağmen böyle gayretli çalışırken görmek bana da gayret veriyor…” Ayşe “Sevgili Ayşe, …Günlerim kütüphanemde okuyarak, yazarak geçiyor. Felç olmam kütüphanedeki kitapları çoğu zaman almama mani oluyor. Daktiloda da yazı yazamıyorum. Bunları şikâyet için söylemiyorum, sevk-i ilahi vardır. Bir astsubayı bugünkü duruma getiren Allah, şimdi de felç ederek mevcut halimi istemiş, bana düşen vazife “Elhamdülillah” demektir. Her şeye rağmen yazmaya devam edeceğim…” Hekimoğlu İsmail Mektuplarda, pek çok gencin yaşadığı sorunları ve Hekimoğlu İsmail’in ilaç niteliğindeki cevaplarını bulacaksınız. Kitap, genç okur üzerinde bir çeşit terapi yapıyor, yol gösteriyor. Dertlerinin dermanlarını anlatıyor. Derdi olmayanların gayretini artırıyor.
74.00 ₺ -
Kızları Kız Gibi Erkekleri Erkek Gibi Yetiştirmek
Bu kitap, kadın ve erkeği kendi yaradılışından uzaklaştırmadan yetiştimenin mümkün ve gerekli olduğu inancıyla yazıldı... Küçük yaşlardan itibaren fıtratına sadık kalınarak büyütülen çocuklar, ruh sağlığı açısından daha avantajlı olmaktadır. Yaratılışındaki özellikler deforme edilerek büyütülmeye çalışıldığında durum ne aileyi ne de çocuğu mutlu etmektedir.
49.50 ₺ -
Anne Olma Sanatı
Gençler bir meslek öğrenmek için senelerce tahsil yapıyor, üniversite bitiriyor, yüksek lisans yapıyor, bilgisayar ve dil kurslarına gidiyorlar. Aynı gençler evlenmek, evliliği sağlıklı yürütmek ve anne baba olmak için herhangi bir eğitim almıyorlar. Bu kitabı hazırlamaktaki amacımız anne adayı genç kızlarımızı, çocuk sahibi anneleri, özellikle çalışan anneleri çocuk eğitimi konusunda bilgilendirmektir. Üvey anneleri, boşanan anneleri ve mahkûm anneleri de unutmadık, onlara da yer verdik.
105.00 ₺ -
Sevgi ve Merhamet Öyküleri
Dünyanın en güzel öyküleri arasından, iyiliğe özendiren, kötülükten kaçındıran harika hikâyeler seçtik... Onları kolayca anlayabilmeniz ve keyifle okuyabilmeniz için yeniden yazdık... Sizler için iyilik, merhamet, dostluk, kardeşlik gibi değerlere dair harika bir öykü dizisi hazırladık... Bu dizinin kitaplarını bir solukta okuyacaksınız, ama ömür boyu unutamayacaksınız...
96.00 ₺ -
Baba Olma Sanatı
Bu çalışmadaki amacımız babaları eleştirmek değil, ailedeki rollerini hatırlatmak ve çocuk eğitimi konusunda babalara yardımcı olmaktır. Kitabımızı okuyan babalar, çocuklarına zaman ayırır, sevgilerini gösterir, koruyucu güçleriyle arkalarında olduklarını hissettirir, böylece (özellikle çalışan) annelerin yükünü paylaşırlarsa, biz de amacımıza ulaşacağız ve bundan mutluluk duyacağız.
105.00 ₺ -
Şu Acayip Arılar
Acayip Şeyler Dizisi’nin bu kitabı balarılarının olağanüstü dünyasına dair... Bala dair hiçbir şey bilmiyor olsaydınız, arılar hakkında hiçbir bilginiz olmasaydı, bir kaşık bal yediğinizde ne düşünürdünüz? Bal ile minicik bir böcek arasında böyle bir ilişki olduğunu, bu tatlı nimetin bize zehirli bir böceğin eliyle sunulduğunu bırakın düşünmeyi, hayal bile edebilir miydiniz?
144.00 ₺ -
Haliliye Mesleği
Özü Hz. İbrahim’in hakikat yolculuğuna dayanan bir yoldur ‘haliliye’ mesleği. Risale-i Nur müellifi Bediüzzaman Said Nursî ise, onu ihlas sırrı içerisinde açıklar: “Mesleğimiz haliliye olduğu için, meşrebimiz hıllettir. Hıllet ise, en yakın dost ve en fedakâr arkadaş ve en güzel takdir edici yoldaş ve en civanmert kardeş olmak iktiza eder.” Peki, nedir bu mesleğin esasları? Bir mü’min, ‘haliliye mesleği’ne dahil olmayı nasıl başarabilir? Nasıl İbrahim aleyhisselamın açtığı bu yoldan ihlas sırrına erişebilir? Abdulkadir Menek, elinizdeki kitabında ‘Haliliye mesleği’ni, Bediüzzaman’ın ortaya koyduğu ölçüler ve tarifler ışığında irdeliyor. Ve ihlas, muhabbet, şefkat, diğergâmlık, dayanışma, tevazu, müsbet hareket gibi kavramlardan hareketle, Nur talebeliğinden ümmete uzanan ‘kardeş’liğin duygu haritasını çıkarıyor…
6.00 ₺ -
Mustafa Osman
“Birinci saftaki haslar içine girmeye hak kazanmış, Nur’un kahramanlarından, muhlis, ikinci bir Hüsrev, Hasan Feyzi gibi, metin, ihlası tam, bahadır, Risale-i Nur’a pekçok faydası dokunan, fedakâr, edip, vasıta-i irtibat, fevkalade sadakatli, haslar dairesinde…” Bediüzzaman Said Nursî Mustafa Osman Efendi, Üstad Bediüzzaman’ı ilk olarak 1941 yılında Kastamonu’da ziyaret eder. Bu ziyaretten sonra Nur’un manevî cazibesine kapılarak ömrünün sonuna kadar, tam elli yıl iman ve Kur’an hizmetinde aktif rol alır. Safranbolu’da ticarî faaliyetlerinin yanında Nur’un muhabere merkezi gibi çalışır; Üstad Bediüzzaman’dan ve Nur talebelerinden gelen risale ve mektupları yazıp çoğaltır ve bölgedeki diğer Nur talebelerine ulaşmasını sağlar. Bediüzzaman’la birlikte Afyon Hapsi’nde de yatan Mustafa Osman Efendi, aynı zamanda Mustafa Sungur’un Risale-i Nur hizmetine vakf-ı hayat etmesinin önemli vesilelerinden biridir. Üstad Bediüzzaman bunu, “Mustafa Osman, Sungur’un üstadı olmuş” diye ifade eder. Mustafa Osman Efendi yaptığı müdafaaları, cesareti ve şecaatiyle de meşhurdur. Pekçok insanın iman hakikatleriyle tanışmasına vesile olmakla birlikte, ahlak ve kemalatı ve ticaretteki dürüstlüğüyle de çevresine örnektir. Bu kitap, Mustafa Osman Efendi’nin hayatı çerçevesinde bir devre tanıklık etmekle birlikte, Safranbolu ve Karabük yöresinde Risale-i Nur’a hizmet etmiş önemli şahsiyetlerle tanışma imkânı veriyor.
9.75 ₺ -
Sonsuzluğa Uyanmak
Bir daha gelemeyeceğime inandığım bu dünyayı dolu dolu yaşamaktı benimki. Kollarına atıldığım bu masalımsı hayatın keyfini sürmekti, rüyaların doyumsuzluğuyla...Hiçbir ayıbın ve günahın olmadığı bir ömürdü hayallerimi süsleyen. İmkânların bolluğu içinde dilediğime erişmek için düşler kuruyordum kendimce.Ama her şey sonsuzluğa uyanmakla başladı; iksirimi ve kimyamı bozarak. Bir anda kendimi gizemli âlemlerde buldum. Anladım ki; fani aşklarmış, en çok yürekleri yaralayan...Onların girdabına düşenler, bir türlü uyanamazlarmış sonsuzluğa. Ama bazı aşklar da vardır ki, faniliğin cenderesinden kurtarıp sonsuz diyarlara götürür insanı. * * * İşte bu kitapta böylesi bir sevda yolculuğu anlatılıyor. Fani aşkın içinde sonsuz âlemlerin uyanışını yaşayan iki genç yüreğin çırpınışları konu ediliyor.Bu kitabın satırları arasında gezinirken hakiki aşka şahit olacaksınız. Okudukça ebedi aşkla tutuşup sonsuzluğa uyanacaksınız.Sonsuzluğa Uyanmak, duygu dolu, yaşanmış bu hikâyeyi kırılgan yüreklerinize sunuyor...
97.50 ₺ -
Bir Devrin ve Bir Şehrin Muhteşem Öğretmeni Sandal Hoca
Osmanlı'dan, Cumhuriyet'e bir insan, bir toplum ve bir mücadele... Yokluklardan çıkarılan muhteşem bir eğitim harikası... Değerlerimizle değerlenen Örnek hoca... Hakiki Müslüman... İyi insan ve güzel öğrencileri... İbretler, dersler, öğütler... Bir yakın tarih belgeseli...
97.50 ₺ -
Hayy Bin Yakzan: Varlığın Gizemini Arayan Genç
“Edebiyattaki en güzel ve orijinal kitaplardan biri.” Times Literary Supplement “Büyüleyici ve şaşırtıcı bir hikâye… Kitap, her daim insanoğlunun ilgisini çekmiş olan insan hayatı hakkındaki soruları çözmek adına mevcut bütün tarihî ve kültürel bağlamların fersah fersah ötesinde.” Middle East Journal “Müslüman âleminin tek romanı olan bu zihnî dramda (Hayy bin Yakzan) psikolojiden ziyade yahut onunla beraber, çok ustaca idare edilmiş bir muakale (kurgu) vardır.” Ahmet Hamdi Tanpınar Endülüslü (İspanya) İslam düşünürü İbn Tufeyl’in günümüzden 850 yıl önce yazdığı Hayy bin Yakzan, birçok Avrupa diline tercüme edilmiş, Batı’da ve Doğu’da çok sayıda sanatçı ve düşünürü etkilemiş, bu eserden ilhamla romanlar yazılmıştır. İbn Tufeyl bu klasikte, ekvatoral bir adada bir ceylanın büyüttüğü çocuğun hikâyesini anlatıyor. Bu çocuk; tabiatı, tabiattaki yerini ve Yaratıcı’sını kendi başına keşfederek büyüyen bir çocuktur. Aynı zamanda önünde ne toplum, ne dil, ne de gelenek engeli vardır.
42.25 ₺ -
Peygamberimizden Gençlere Sesleniş 1
“En hayırlılarınız, ömrü uzun ve ahlâkı güzel olanlarınızdır.” “İşlediğin günah seni üzer ve iyilik yapmak da sevindirirse, bu imandır ve sen mü’minsin.” “Sevdiğin kişiyi ölçülü sev, bir gün gelir düşmanın olabilir. Düşmanlık yaptığın kişiye de aşırı kin besleme. Bir gün gelir, o da dostun olabilir.” Peygamber Efendimiz aleyhissalâtu vesselamın, çağlar öncesinden bizlere miras olarak bıraktığı sünnetine sahip çıkmak her mü’minin görevi. İşte bu kitap nebevî mirasın yolundan gitmenin imkânlarını ortaya koyuyor.
9.00 ₺ -
Sahabilerden Gençlere Sesleniş 2
“Bir hayrı kaçırırsan, onu yakalamaya çalış. Elde edince de onu geçmeye bak. Daha güzelini yapmaya gayret et.” HZ. EBUBEKİR (R.A.) “Ey oğul! Ölümü çok hatırla. Bugün ele geçirmek için çırpındığın ve ahirette de kendisinden hesaba çekileceğin şeyleri şimdiden düşün. Hesap için hazırlıklı ol. Ani düşersen mağlup olursun.” HZ. ALİ (R.A.) “Kalpler kaplara benzer. Onları Kur’ân’la doldurun, meşgul edin, başka şeyle değil.” HZ. ABDULLAH BİN MES’UD (R.A.) Birer Peygamber yıldızı olan sahabilerin, hayatımıza ışık tutacak seslenişlerini, bu kitapta bulacaksınız.
30.00 ₺ -
İslam Alimlerinden Gençlere Sesleniş 3
“Ey oğul! Bütün işlerinde orta yolu tut. Çünkü işlerin en hayırlısı orta yoldur. Az konuş. Karşılaştığın her Müslümana selam ver.” İMAM-I GAZALÎ “Bir sığınak bulmak gerek; ama nasıl sığınak? Öyle bir sığınak ki ona sığındın mı su da sana asker olsun, ateş de.” MEVLANA “Biz dini severiz. Dünyayı da yine din için severiz.” “Biz muhabbet fedaileriyiz; husumete vaktimiz yoktur.” BEDİÜZZAMAN SAİD NURSÎ Ömrünü Kur’ân’a ve sünnete uyarak geçirmiş olan İslâm âlimlerimizin, gençlere ışık tutacak seslenişlerini bu kitabın sayfalarında okuyacaksınız
30.00 ₺ -
Ergenekon’un Şifreleri
17 Mayıs günü Danıştay hâkimi Mustafa Yücel Özbilgin makamında güpegündüz, arkadaşlarının gözü önünde öldürülür, mesai arkadaşları yaralanır. Danıştay’daki kameralar, x-ray cihazları bozuktur, çalışmaz. Katilin yakalanmaması için her tedbir alınmıştır fakat polis katili enseler. Düğmeye basılmış, hükümeti alaşağı edecek bir süreç başlatılmıştır. Hâkimin cenaze töreninde katil hükümet sloganları atılır, bakanlar yuhalanır.Ümraniye’de bir gecekondunun çatısında 27 el bombası bulunur. Sonraki günlerde peş peşe cinayetler işlenir. Trabzon’da Rahip Santoro, İstanbul’da gazeteci Hrant Dink, Malatya’da Tilmann Geske, Necati Aydın ve Uğur Yüksel öldürülür. Malatya’da mahkemeye yağan ihbar mektupları, Zirve Yayınevi cinayetinin, jandarma bölüğünde organize edildiği ve azmettirenlerin Albay Mehmet Ülger ve Binbaşı Haydar Yeşil olduğunu ifşa eder. Albay Mehmet Ülger, Binbaşı Haydar Yeşil, Orgeneral Hasan Iğsız, Orgeneral Şener Eruygur, Orgeneral Hurşit Tolon, Tuğgeneral Veli Küçük, Yüzbaşı Muzaffer Tekin içeri atılır. Ülkede kaos çıkarıp darbe yapmak isteyen Ergenekon örgütü üyeleri seri cinayetlerin sanığı olarak tutuklanır...Türkiye tarihinin en karanlık cinayetlerini işleyen örgütün deşifresi. Hiçbir şey göründüğü gibi değil. Kaos üreterek darbe yapmak isteyen örgütün işlediği cinayetlerin esrarengiz ve nefes kesen hikâyesi… “Derin Çete Serisi”nin 5. kitabında yazar, faili meçhul ve malum cinayetlerin sır perdesini anlatıyor.
9.75 ₺ -
Cehennem Vadisi
“Derin Çete Serisi”nin 4. kitabı olan roman Türkiye’nin derin cinayetlerini anlatıyor. Diyarbakır’da bir öğretmen öldürülür, faili bulunamaz. Cinayet, seri cinayetlerinin habercisi gibidir. İstihbaratçı Yüzbaşı Hüseyin ve polis müfettişi Safa, katilin izini sürmek için Diyarbakır’a giderler. Cinayetin işlendiği sokağa geldiklerinde arabaları havaya uçurulur. Hüseyin ağır yaralanır, müfettiş hafif yaralarla kurtulur ve katili aramaya devam eder. O günlerde efsane Emniyet Müdürü Gaffar Okkan, Sezai Karakoç Bulvarı’nda çapraz ateşe tutularak korumaları ile birlikte öldürülür. Katillerin peşine düşen müfettiş, pusuya düşürülür ve kaçırılır… Faili meçhul cinayetler, bombalamalar, adam kaçırmalar ve istihbaratçı savaşları… İç ve dış istihbarat örgütleri arasındaki kıyasıya kavga ve bu mücadeleye heyecan katan Hüseyin ve Ela’nın aşkı… Ülke gündemini işgal eden cinayetlerin ve olayların perde arkası… Terör olaylarıyla çalkalanan ülkemizin hazin öyküsünü anlatıyor Kavaklı.
10.50 ₺ -
Kutlu Yolculuk Mekke ve Medine Rehberi
Kâinatın kalbinin attığı kutsal mekânlar… Her mü’minin hasretiyle yanıp tutuştuğu saadet diyarları… Rahmet ve mağfiretin coşup taştığı mukaddes beldeler... “Lebbeyk Allahümme lebbeyk” sedalarıyla koşulacak yerler…Kâbe-i Muazzama, Mescid-i Nebevî, Uhud Dağı, Cennetü’l-Bakî, Cebel-i Nur, Cebel-i Sevr ve daha nice mekân… Her biri kutlu Nebî’nin (s.a.v.) ayak izlerini taşıyor. Hazırlıksız gidilmemeli elbette oralara… Bilmeden gezilmemeli, değeri anlaşılmadan adım atılmamalı; ibadetler daha bir şuurlu yapılmalı.Bu eser, kutlu yolculuğa çıkmak isteyen her mü’mine rehberlik etme sevdası taşıyor. Kitapta belli bir sırayla Medine-i Münevvere ve Mekke-i Müker- reme’deki ziyaret ve ibadet yerleri tanıtılıyor; ardından “Umre ve hac nasıl yapılır, hangi mekânda nasıl hareket edilir, hangi ibadetler yapılır, hangi dualar okunur?” ve bu kutlu yolculuğa dair pek çok detay anlatılıyor.
7.50 ₺ -
İslam’ın Altın Çağında İlim
Hira’da gelen ilk vahyin üzerinden çeyrek asır geçtiğinde bütün Arabistan İslam’a teslim olmuş; yüzyıl geçtiğinde ise İslam Mağrib’den, hatta İspanya’dan Maveraünnehr’e kadar çok geniş bir coğrafyaya yayılmış haldeydi. Asr-ı Saadet’i takip eden bu asırlar, İslam’ın ışığının bir medeniyet suretinde kendisini bütün dünyaya tanıttığı asırlar olageldi. Elbette, Hira’da gelen ilk emrin; ve bir bütün olarak Kur’ân’ın ve hadislerin ışığında… Elinizdeki kitap, ‘İslam’ın Altın Çağı’ diye de tanımlanan bu dönemde, Müslüman dünyanın ilim ve eğitim alanında sergilediği göz kamaştırıcı manzarayı bütün ayrıntılarıyla ortaya koyuyor. Öğrenci merkezli, özgürlükçü, çoğulcu, fırsat eşitliğine dayalı eğitim-öğretim sisteminin esaslarını, kurumlarını, kaynaklarını, müderris ve öğrenci profillerini incelikle ve ustalıkla gösteriyor. İslam’ın Altın Çağında İlim, aynı zamanda modern pedagojiye ve ülkemizin eğitim sistemi arayışlarına cevaplar da içeren bir kitap olarak, öğretici muhtevasıyla vazgeçilmez bir kaynak niteliğinde…
22.50 ₺