-
Efendi Hazretleri ile Anılarım
Beka Mülkünden Eyledim teşrif Bu darı fenaya imtihan için. Gece gündüz muradım budur; Cemali pakini anlamak için.
140.00 ₺ -
Tezkiretül Evliya Mehmed Zahid Kotku
Daha önce İlâhînâme, Mantıku't-tayr isimli latin harfleriyle Türkçe'ye tercüme edilmiş eserleri bulunan Nişaburlu Feridüddîn-i Attâr, tasavvuf ve şark klasiklerine meraklı Türk münevveri için hiç de yabancı bir isim değildir. Hicrî 513-627, Miladî 1119-1230 yılları arasında Nişabur'da yaşayan büyük mutasavvıfın eserleri, o zamanlarda Belh'ten hicrete mecbur edilen Mevlânâ oymağı vasıtasıyla Anadolu'ya gelmiş, hatta çocuk denecek bir yaşta kendisiyle tanışıp elini öpen Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî'ye ithaf ve hediye ettiği Esrârnâme'yi Mevlânâ hiç yanından ayırmamıştır. Böylece 700 seneye yakın bir zamandan beri Anadolu'da ismi zikrolunan ve tasavvuf erbabınca tanınan Feridüddîn-i Attâr, Mevlânâ gibi o devrin Moğol istilası ve benzeri içtimaî zelzeleleri karşısında kan ve ateş kokan havasını aşk ve şiirle yumuşatmış, zamanın şekillerinden istifade ederek insanlara en güzel yolları işaretle en iyi ahlâkı telkine çalışmıştır. Esasen Orta Asya'dan Anadolu'ya uzanan göç yolları üzerinde bulunan Nişabur, yurdumuzun Oğuz ve Selçuk medeniyeti havasını uzun zaman fikren beslemeye devam etmiş bir kültür merkezi olmakla, Feridüddîn-i Attâr'ın eserlerinde kendimize çok yakın sezişler, vak'alar, insanlar bulmaktayız. Bu defa takdim ettiğimiz Tezkiretü'l-evliyâ, kısa bir "evliyâ menkıbeleri" kitabıdır. Burada binbir faydalı mânalarla dolu kerametler, vaaz ve nasihatler ve büyük sözler kaydedilmiş, böylece güzel bir ahlâk kitabı meydana getirilmiştir. Feridüddîn-i Attâr'ın, latin harfleriyle takdim ettiğimiz bu eseri daha önce eski harflerle Türkçe'ye çevrilmiş nüshalardan birinin kopyasıdır. Bu sebeple eserin aslı ile bu kopya arasında bazı farklar bulunabilir. Elden ele geçerek biraz da anonim bir mahiyet almış olabilir. Biz, bazen onbeşinci asır Anadolu Türkçesini hatırlatan üslubu bozmaktan kaçınarak yaşayan dilin canlı ifadesiyle bu eseri bir halk kitabı olarak düşündük ve dilini de halka yakın bulduk. İlmî bir tetkikten ziyade içinden hisseler çıkarılabilen bir kıssalar kitabı olsun istedik. Tezkiretü'l-evliyâ'sı 1905'te Nicholson tarafından İngilizce'ye de tercüme edilmiş bulunan büyük mutasavvıfın diğer eserlerinin de kütüphanemize kazandırılması yolunda bu deneme, bir hareket uyandırırsa kendimizi bahtiyar addedeceğiz.
164.50 ₺ -
Sünnet Olmadan Ümmet Olmaz
Niçin yaratıldık? Sadece ve sadece Allah'ın "kul"u olmak, O'na "kulluk" yapmak için. Peki bu nasıl mümkün olur? Yolu, yöntemi nasıldır? Allah-û Teâlâ, ilk insan ve ilk peygamber olan Âdem aleyhisselam'dan itibaren gönderdiği kitaplarla insanlara yol ve yöntem göstermiştir. Bu kitapların kendi muradına uygun şekilde anlaşılmasını ve uygulanmasını peygamberler göndermek suretiyle sağlamış, onları da bütün insanlığın önüne önder, lider, rehber, model ve mürşid olarak koymuştur. Kitab ve peygamber bir bütünün iki parçası şeklinde sunulmuştur. Son kitap Kerîm Kur'an ve son peygamber Muhammed-i Mustafâ aleyhisselam ile önceki bütün kitapların hükmü ortadan kaldırılmış, bütün peygamberlerin şeriati son bulmuştur. Peygamber Efendimiz (sas) ile dünyada Devr-i Muhammedî başlamıştır. Artık bütün insanlığın onun getirdiği son dini kabul etmesi, tâbi olması gerekir. Diğer bütün dinler, yollar, inanışlar bâtıldır, hükümsüzdür. Peygamber Efendimiz'in (sas) sözleri, takrirleri, sûret ve sîreti, onun eğitiminden geçen ashâb-ı kirâm tarafından inceden inceye, kılı kırk yaran bir anlayışla, eksiltmeden artırmadan nakledilmiş, sonraki nesillerin ilim ve irfan ehli, sâdık, has, hâlis müslümanları tarafından gerekli tenkit ve tetkik süzgecinden geçirilerek günümüze kadar aktarılmıştır. Başta Kur'ân-ı Kerîm olmak üzere bu muhteşem ve muazzam hadis birikimi salt bir aktarma faaliyeti olarak kalmamış, bahsedilen nesiller tarafından her bir kelime ve cümlesi kendilerine hitap ediyor şeklinde algılanarak bir hayat sürüş biçimi kabul edilmiştir. Bu kitap, merhum M. Es'ad Coşan Hocaefendi'nin yaptığı Kur'an âyetleri tefsiri ve özellikle de Hadis şerhleri içinden seçilmiş olup Kur'an ve Hadis bütünlüğünü, ayrılmazlığını işleyen, "kul" ve "ümmet" olma yolunda Sünnet'in değerini, kıymetini önümüze seren konuşmalarının yazı diline aktarılarak yeni bir sistematik içerisinde sunulmasından oluşmaktadır.
87.50 ₺ -
Haklar ve Vazifeler
Mehmed Zahid Kotku Hocaefendi'nin (rha.) kaleme almış olduğu elinizdeki kitap daha önce Ana Baba Hakları adıyla yayınlanmıştı. Ancak Osmanlıca el yazması orijinal nüshası incelendiğinde müellifin kitaba herhangi bir isim vermediği anlaşılmıştı. Ana Baba Hakları adı müellif tarafından verilmediğinden ve içeriği tam kapsaması açısından kitap için Haklar ve Vazifeler ismi daha uygun bulunmuştur. Zira ebeveynin çocukları üzerindeki hakları ağırlıklı olarak işlenmesine rağmen kitapta ana hatlarıyla şu başlıklar bulunmaktadır: Allah'ın kulları üzerindeki hakları, Peygamberimiz'in ümmeti üzerindeki hakları, alimlerin hakları, ana-babanın evlâdı üzerindeki hakları, evlatların ebeveyn üzerindeki hakları, karı-kocanın birbirleri üzerindeki hakları, komşu hakları, akraba hakları, hayvan hakları, devlet, millet ve memleket hakları, kaçınılması gereken günahlar ve nefsin mertebeleri. Eserde öncekinden farklı olarak; âyetlerin tercemesi olmayanlarının çevirisi verilmiş, hangi sûrenin hangi âyeti olduğu belirtilmiş, hadislerin kaynakları gösterilmiştir. Kimi kelâm-ı kibâr ve şiirlerin orijinali tespit edilip kaynakları verilmiştir. Metinde geçen ve günümüz insanının anlamakta güçlük çekeceğini düşündüğümüz kimi kelimeler, çok kısmî de olsa sadeleştirme yoluna gidilmiştir. Eserin sonunda bir kaynakça çıkarılmış ve istifadeyi kolaylaştırmak için analitik dizin hazırlanmıştır. Eserin müellif nüshası olan aslı, büyük boy, çizgisiz, kalın, beyaz bir deftere Arap harfleriyle Osmanlıca olarak yazılmıştır. İstifade edilmesi niyazıyla…
136.50 ₺ -
Cennet Yolları
Ne yapalım da Cehennemden uzak olalım? Ne işleyelim de Cennete ve cemale vâsıl olalım? Bu sorular ilimle cevaplanır, müşkiller ilimle çözülür, yol ilimle bulunur, mahzurlardan ilimle sakınılır, Cehennemden ilimle kaçınılır, Cennete ilimle varılır. Cennetin yolunda, aşılması gereken ilk mania, ilk akabe, ilk bel, ilk geçit cahilliktir, bilmezliktir, bî-haberliktir. Müslüman bu eşiği mutlaka aşmalı. Ama ilmin, bilginin de çeşitleri var; önü sonu, değerlisi, tercihlisi, mühimmi, ehemmi, elzemi var; ilim yolunun tuzakları, tehlikeleri var. İnsan, bu yolda yürürken, ana gayeyi unutabilir, muvakkat lezzetlere takılabilir, şaşırıp yanlış istikametlere sapıtabilir; ilmi istismar edip, bilgilerini kötü maksatla kullanabilir... Her şeyde olduğu gibi İslâm, bu ilim mevzuunda da hududu çizmiş, ölçüyü koymuş, ifratı tefriti belirtmiş, ana gayeyi tarif etmiş, tehlikeleri îkaz eylemiştir. Bu kitapta bütün bu konuları; Seyyid Mehmed Zâhid Efendi rahmetullahi aleyh hazretleri, geniş bilgisi ve engin manevî tecrübesine dayanarak, samimî, tekellüfsüz bir sohbet üslûbu içinde anlatmaktadır. İslâmın ve imanın özüne ermek isteyen kimseler için bu eser ilk merhale mahiyetindedir; okuyanları, ilim ve hakikat aşkına erdirmesini, öğrenilen bilgilerin ihlâs ve samimiyetle tatbik, amel ve icrasına teşvik etmesini, böylece kulları Hakk'ın rızasına nail kılarak, vesîle-i dühûl-i cinân olmasını Cenâb-ı Feyyâz-ı Mutlak hazretlerinden samimiyetle temenni ve niyaz eyleriz.
206.50 ₺ -
-
Tebessüm ve Tefekkür
Şurası bir gerçektir ki, herkes fıkra anlatamaz, ibretli ve hikmetli sözler söylemek, kulaklara küpe hazırlamak, insanları hem güldürmek hem düşündürmek için keskin zekâ kadar, ilim ve irfan hazinesine de ihtiyaç var. Dağarcığı dolu olan bir bilginin, bir şâirin, bir sanatkârın sözleri, hiç şüphe yok ki altın ve mücevher değerindedir. Onun içindir ki, eskiden bazı padişahlar, birtakım önemli devlet adamları, dinledikleri ve beğendikleri mizah üstadlarının, şâirlerin ve ediplerin ağızlarını altınla doldurmak istemişlerdir. Şaka, ciddi bir iştir. Kelâm-ı kibar, kibar-ı kelâm olduğu gibi, mizahın izahı da düşündürürken güldürmesi, güldürürken de düşündürmesidir. Unutmayalım ki, Allah’ın yarattığı canlılar içinde sadece insan, tebessüm etmek ve tefekkür etmek gibi iki önemli özelliğe sahiptir. Kültür tarihine dair birbirinden güzel çalışmaları bulunan Dursun Gürlek’in, Tebessüm ve Tefekkür adlı bu kitabında; “Paralı Kitap”, “Cimrinin Yoğurdu”, “Dâr-ı Bekâ”, “Mihrimah Sultan’ın Kedisi”, “Mücevher Kutusundan Çıkanlar”, “Garîbeler”, “Mezarda Doğan Çocuklar”, “Aynalı Hâkimin Marifeti”, “Eski Kitaplardaki Eskimez Sözler”, “Hükümdar Mıknatıstan Olsa”, “Kültür Dünyamızın Tahir Efendileri” gibi nefis yazılar mevcut.
200.75 ₺ -
Kimyayı Saadet 2 Hm Ciltli
Bakır ve pirinci kırmızı altın yapan maddî kimya zor ele geçtiği gibi, insanlık cevherlerini hayvanî bulanıklardan arıtıp melekler safiyetine eriştiren, onu altın gibi paslanmaz ve devamlı yapan mücahede kimyası da zor elde edilir. Bu kitaptan maksat, hakikat ilâcının ecza ve bileşimini okuyucularına kolaylıkla açıklamaktır. Bu sebeble bu kitaba "Kimya-yı Saadet" adını verdik. Bağışlayan Allah'tan niyaz ederim ki, onu adına uygun ve kimya gibi hizmete lâyık eylesin. Bilhâssa bu kimya diğer kimyalardan üstündür. Hattâ kimya adı buna hakikat, diğerlerine mecazdır. Çünkü diğer kimyaların değer ve itabarı, bakır ve pirinci paslanmaktan koruyup onlara geçici bir miktar safiyet vermektir. Bu kimya ise, bizzat büyük nimetlerin ve ebedî hayatın sebebidir. Zira hayvanî sıfatları insanî sıfatlara, nefsanî halleri rûhbaniyete tebdil eden bu kimyadır ve yine ebedî mutluluğun rabıtası, sonsuz saadetin vasıtası bu kimyadır..
240.00 ₺ -
Marifetname 2.Hm E. İbrahim H.
Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretlerinin Marifetnamesisi yazıldığı 18. yüzyıldan bu yana bütün türk islam dünyasının en çok okunan eserlerinden biri olmuştur. Bulak (Mısır), İstanbul ve Kazanda defalarca basılan bu eser, Fransızca ve Farsçaya da çevirilerek bütün dünyada ilgiyle okunmuştur. Marifetname dini, tasavvufi sosyal ve tabi bilimlerin tümünü içinde toplayan muazzam bir ansiklopedidir.. Denilebilir ki, Mariftename başlı başına bir kütüphanedir. bizden öznceki nesiller ondan çok şey öğrendiler, bizde öğrenmekteyiz ve gelecek nesiller de öğreneceklerdir... Sadeleştiren PROF. DR. Durali YILMAZ
324.00 ₺ -
Mektubat Tercümesi 2 Cilt
Mektûbat-ı Rabbani; Asırlardır ilgiyle okunan Kur'an-ı Kerim ve sünnetten süzülen İman, İslam, Ahlak Fazileti ve Tasavvuf Deryasıdır. Mektûbat-ı Rabbani; yeniden tercüme edilerek titiz bir çalışma sonucu sade bir dilde günümüz türkçesine kazandırılmıştır...
480.00 ₺ -
Niyazi Mısri Divanı ve Şerhi
Niyazi-i Mısri Hazretleri’nin melamîliği ilm-i ledün sahibi oluşundan (bir diğer adı da, ilm-i hikmet, ilm-i tevhîd, vahdet-i vücûd ki tasavvuf bu ilimlerin genel adıdır) gelmektedir. O, devrinde bu hakikat ilimlerinde en önde olandır. Tevhîd, Niyazî-i Mısri’den tüm açıklığıyla ortaya konmuş ve aleme aşikare edilmiştir. Onun melamîliği dîvanındaki her ilahîsinde tüm açıklığıyla ortadadır. Melamîlik “La Mevcûde illa Hû” sırrıdır. Niyazî-i Mısrî hazretleri bu sırrın vassafıdır. Olmasa idi vasfını nasıl yapardı!.. Melamî olmayan bir yol, bir kişi kuralların kuludur. Bu kurallar din ve tarîkatın kurallarıdır. Özgürlük yoktur. Melamî ise hür ve özgürdür. O, Allah’ta fanî olandır. Allah, kendinde olunca kendi bâkî olur. Niyâzî-i Mısrî bu sırra eren-lerdendir. İşte divanı.
350.00 ₺ -
Hikmetler ve Aşıklar Bahçesi
«Halk-ı âlem yılda bir kez îyd için kurbân eder, Dem bedem, saat besaat ben senin kurbânınam..» Cânın nefes alış verişini; O'nun iştiyâkı ateşi yanında hazm edememek, arzuladığı birleşmeyi cân gözü ile beklemek ne güzel şey. Cân'ı; verene vermek ne asilâne hareket. Her şeyi verene, O'nun istediği tek şeyi vermekle O'nu kazanmak ne seâdet. O'ndan esirgenecek hiç bir şey bulunmadığını fehm ederek olduğu gibi O'na teslim olmak ne sehâvet. O'nun tarafından sevilmek, sevilebilecek hâle gelmek, kendisinden cân taleb edilebilecek kemâle erişmek ne mazhariyet. O'nun kapısının eşiğine baş koyup sükût içinde beklemek, yıkıl-mıyan bir sabır ile kapının açılmasını, koldan tutulup içeriye çekilecek zaman ümidi ile cân bulmak ne sadâkat… Bu eser kelam-ı kibardan 99 beyiti ihtiva etmiş olup, insanoğlunun kainat sahnesindeki seyiri ile baş-layıp efendimiz (sallallâhu ‘aleyhi ve sellem) ile biten bir hikmetli sözler ve bu sözlerin tefsir ve tahliline dair bir eserdir.
150.00 ₺ -
Sufilere Armağan
İnsan bu dünyadaki seyrinin en önemlilerinden olan"Ve inneke le alâhulukın azîm” Ve muhakkak ki sen, mutlaka çokbüyük bir ahlâküzeresin. (68/Kalem Sûresi, 4) âyet-i celîlesiyle de tesmiye edilen Peygamberî Ahlâka erme yolculuğunda seyrin ahengini ve istikâmetini elde edebilmek için peygamberler, sıddîkler ve sâlihlerle olmalıdır. Onların güzel yaşamları, kelâmları ve yazıları bizlerin bu kutlu yolculuğunda en mühim rehberdir. Bu hayatın rıza-yı ilâhiyye yolundaki seyrinin en güzel uygulamaları onlardan bize miras kalmıştır. İşte, elinizdeki bu eser; İmâm-ı Şa'rânî (k.s.)'nin kaleme aldığı selef-i sâlihînin ahlâkından kesitler şeklinde binler hikmetleri ihtivâ eden bir risale olup, bu yolda olan herkesin kendisine rehber bir eser niteliğindedir.
240.00 ₺ -
Anadolu Tasavvuf Tarihine Notlar 2
Dinler, dış dünyaya yönelik öğretilerinden belki de çok daha fazlasını insanın iç dünyası için söylerler. İslam dini söz konusu olunca, bu içte yatanı, derûnî tarafını anlama üzerinde yoğunlaşan bilim dalına “tasavvuf” adı verilmiş ve bu yönde uzmanlaşanlar da “sûfî”, “mutasavvıf”, “muhakkik” gibi isimler almışlardır. Bu özel ilim dalı, zaman içerisinde kendi müesseselerini kurarak İslam toplumlarını kültür, sanat, edebiyat ve bilim alanında etkileyen en önemli düşünce hareketi haline gelmiştir. Türkler de İslam’a girişlerinden itibaren büyük oranda İslam dininin bu yorumunu benimsemişler ve bu sahada büyük ârifler yetiştirmişlerdir. Muhyiddin İbnü’l-Arabî, Mevlânâ gibi bu yolun büyük ustalarının Selçuklular ve akabinde Osmanlıların dünya görüşünü etkilemede oynadıkları fevkalade rolün yankıları, Anadolu’nun her tarafından irfan meclislerinin yükselmesi şeklinde olmuş ve bunun neticesinde Yunus Emre, Niyazi Mısrî, Eşrofoğlu Rûmî, Şeyh Gâlib gibi yüzlerce mütefekkir sûfî yetişmiştir. Osmanlı insanının zihniyet dünyası üzerinde düşünce arkeolojisi yapan bütün araştırmacılar derine indiklerinde hep tasavvuf denen bu din felsefesi ile karşı karşıya kalmışlardır. Elinizdeki eser, Prof. Dr. Mahmut Erol Kılıç’ın kaleminden Anadolu ve Rumeli irfanını besleyen tasavvuf ocaklarından Halveti- Uşşakîliğin tarihine ışık tutuyor, gönülde aşk derdine talip olanların eserleri ve hayatlarına günümüz insanını aşina kılmaya çalışıyor.
255.50 ₺ -
Anadolu Tasavvuf Tarihine Notlar 1
Her köşesinden ilim, irfan ve sanat fışkıran devâsâ bir dergâh gibidir Anadolu. Asırlar boyunca, gönlü yaratılmıştan Yaratan’a çeviren, halk içinde Hak ile beraber olmanın talimini yaptıran ruhsal tecrübenin ışığında yol almıştır bu topraklarda yaşayanlar. Cihan Padişahı Kanûnî bile; Padişah-ı âlem olmak bir kuru kavga imiş Bir velîye bende olmak cümleden âlâ imiş diyerek Osmanlı’nın dinî, fikrî ve ilmî varlığını besleyen bu manevî otoritenin önünde diz çökmüştür. Anadolu Tasavvuf Tarihine Notlar, Prof. Dr. Mahmud Erol Kılıç’ın Anadolu’nun fethinde bizzat rol alan Alperen dervişlerden Nâzım Hikmet’in şiirine, İbn Arabî’den Aziz Mahmud Hüdaî’ye, İstanbul’un tekkelerinden tasavvuf musikisine kadar pek çok konuda bu coğrafyada yaşanan mistik tecrübeye ışık tutan yazı ve söyleşilerini bir arada okurlarına sunuyor.
255.50 ₺ -
Acaibül Mahlukat
Ocağın etrafında toplaşıp ninesinin sesinden masallar dinleyenler dünyadaki günlerini sürdüler. Bizse az gittik uz gittik, dere tepe düz gittik, bu günlere eriştik. Öykü durur mu o da gitti, pek badireler atlattı, pek vadiler aştı. Arada bir çığır açıldığı olduysa da, masalların o eskimeyen sesi dönüşerek öykülerde kendine yer edinmeyi daima başardı. Epiğin güçlü kökleri süzüle süzüle ince ve zarif yapraklara dönüştüler. Mitler ve masallardaki kahramanlar don değiştirip üzerlerine zamanımızın kıyafetlerini geçirdiler. Kahramanlar değişir de yaratıklar durur mu? Devler, umacılar, ejderhalar, alageyikler, peri kızları, gulyabaniler tebdil-i kıyafet eylediler. Dememiz o ki, ölen hayvan imiş, arketipler ölesi değil! Elbette oturup masalları yeniden yazacak değildik. Yine de, masal yaratıklarını kullanarak bugün nasıl öyküler yazılır merak ediyorduk, heyecanlanıyorduk. Heyecanımızı paylaşanlarla birlikte kendimize bir ocak bulup anlatmaya başladık. Geriye ve ileriye doğru ama sonsuz bir “şimdi”nin içinde yeniden az gittik uz gittik, dere tepe düz gittik… İşte bu kitap odur!
152.57 ₺ -
Tuhfe-i Bahriyye Tevhid ve Sırlar Denizi
Celvetiyye tarikatının Anadolu’daki en önemli temsilcilerinden İsmail Hakkı Bursevî 100’den fazla eser sahibi hezarfen bir âlim, şarih, müfessir, şair ve bestekârdır. Bursevî hazretleri tefsir, hadis, tasavvuf ve meani gibi birçok ilim dalında eser kaleme almıştır ve tasavvufi neşve, özellikle Ekberi renk, eserlerinin neredeyse tamamında merkezi bir rol oynar. Bursevî’nin metinlerine baktığımızda Mevlana Celaleddin Rumî, Sadreddin Konevî, Üftâde ve Aziz Mahmud Hüdayî gibi birçok şeyhin yanı sıra onu en çok etkileyen ismin İbnü’l- Arabi olduğu açıkça görülür. Tuhfe-i Bahriyye’nin telif sebebi, Üsküdar’da Bursevî hazretlerinin sohbet meclisine katılan Has Bahçe Müfettişi Bahrî Hüseyin Efendi’nin kendisinden kıymetli bir hediye istemesidir. Bursevî hazretleri bu istek üzerine Tuhfe-i Bahriyye’yi yazar. Eserde “Hû” ismine, tevhid lafızlarına ve Bahrî isminin bâtıni anlamına dair sırlardan bahsedilmektedir. Bursevî hazretleri okuyucudan eserdeki hakikatleri iyi anlamasını ve kitabı mümkün olan her yerde yanında taşımasını istemektedir.
152.57 ₺ -
Kuşlarla Sohbetin Şartları
Yaşadığımız dünyayı “büyüsü bozulan bir dünya” olarak tanımlıyor Ahmet Murat kitaba ismini veren “Kuşlarla Sohbetin Şartları” isimli yazısında. Kitap boyunca da büyüsü bozulan bu dünyanın içerisinde geçmişin, özellikle bir zamanlar sahip olduğumuz zengin tasavvuf kültürünün bugüne yansımalarının izini sürüyor. Dedeleri şeyh olanların şimdiki durumu, halvet ve yeni yalnızlık şekilleri, kandil gecelerinde yaşanan bir çeşit gerginlik, Müslüman saati... Bunlar ve çok daha fazlasını ihtiva eden kitap eski meselelerle yeni karşılaşmaların bir serencamını sunuyor. Ahmet Murat’ın yetkin ve samimi kaleminden çıkan yazılar okuyucuya yepyeni ufuklar açabilecek bir coğrafyanın sınırlarını çiziyor.
152.57 ₺ -
Mektubatı Rabbani Metin ve Tercümesi 2 Cilt Takım
(Mektubatı Rabbani Arapça Orjinal Basksı ile Sayfa Tutarlıdır. Arapça-Türkçe Karşılıklı Sayfalarda Tutarlıdır Cildin Sonuna Lügatçe eklenmiştir.) Bismihi Teala, Hamd ve salevattan sonra… Bu kıymetli eserin, din ve tasavvufun doğru biçimde kavranarak yaşanmasına katkı sağlaması bizleri sevindireceği gibi bu katkının ahiretimiz için de önemli bir azık olacağına inanıyoruz. Eseri okuyarak istifade eden kardeşlerimizden bizleri de hayır dualarında unutmamalarını diliyoruz. Tüm müslümanlar ve özellikle de tasavvuf yolunu önemseyenler için vazgeçilmez eserlerden biri olan Mektubat'ın sahip olduğu müstesna yere uygun bir çalışma ile eseri okuyucularla buluşturmak istedik. Bu maksatla uzunca bir süre üzerinde çalışarak elinizdeki haliyle okurlara ulaştırdık. Diğer bütün tercümelerin değişik yönleri olup, çeşitli faydalara sahip olduğu açık olmakla birlikte bizim tercümemiz ise aslına sadık kalarak tasavvufu yaşamakla, tatbik ile elde edilecek olan marifetlere; işaret ve teşvikler içermektedir. Bu ilimlerde bizleri yetiştiren Müceddid Mahmud Efendi Hazretleri (KS.) nin elbette çok büyük payı ve tesiri vardır. Tüm okurlarımızı Mektubattan uzak kalındığı an feyiz kesilir buyuran Mahmud Efendi Hazretleri’nin sözleri ve yazılarını örnek almaya davet ederek, eserimizin kabulünü, bu yolda faideli olmak dileğiyle bu aciz kulunu muvaffak eylemesini yüce Rabbimden niyaz ederim. Ali Kara 1.Cilt 792 Sayfa 2.Cilt 720 Sayfadan oluşmaktadır.
1050.00 ₺ -
Mektubatı Rabbani Arapça Harekesiz 2 Cilt Takım
Mektubat-ı Rabbani kitabımız Ali kara hocamızın kontrol ve tashihinden geçerek Harekesiz olarak, Eski matbu nushaya sadık kalınarak sayfa tutar bir şekilde, yeni dizgi (Bilgisayarlı) olarak hazırlanmıştır. Ayet ve Hadis-i Şeriflerin kaynakları sayfanın altına dipnot olarak eklenmiştir. Ayet, hadisi şerif ve şiirler koyu olarak belirtilmiş. Ayrıca 2.Cildin sonuna Mebde ve Mead Risalesi eklenmiştir. Mektubatı Rabbani Arapça 2 Cilt Takım, Şamua Kağıt, Lüx Cilt Yeni Dizgi Bilgisayarlı Harekesiz
525.00 ₺ -
İstanbul Celseleri 1
Eserin Orjinal İsmi: İstanbul Celseleri-1 Şia’nın Peşaver Geceleri İsimli Kitabına Reddiye “İslâm Dünyası’nın, emperyalist Batı’nın çok yönlü askerî, ekonomik, kültürel… tasallutuna maruz bulunduğu günümüzde Sünnî-Şiî ihtilafını “körükleyici” faaliyetlerde bulunmak Müslümanların menfaatlerine hizmet etmez.” Bu cümlenin bir hakikati ifade ettiğine inanır ve gereğini yapmanın her Müslüman üzerine vecibe olduğunu düşünürüm. Ancak biraz tarih bilen, Şia’yı biraz tanıyan herkes gibi ben de “olan”la “olması gereken”i birbirinden titizlikle ayırdetme sorumluluğunun, özellikle son dönemde yaşadıklarımız da dikkate alınınca “ertelenemez” bir başka vecibeyi omuzlarımıza yüklediğinin farkındayım. Sünnî-Şiî ilişkileri konusunda hâlâ hülyalı temennilerin toz pembe dünyasında yaşamakta olanları acı gerçekle yüzyüze getirip uyarmak! Önsöz’den.
208.00 ₺ -
Mektubatı Masumiyye 2 Cilt Takım
MEKTUBAT-I MASUMİYYE; Mektubatını türkçeye tercüme etmeye kalkıştığım Muhammed Masûm hazretleridir. İkinci binde dini kuvvetlendiren ve ilk zamandaki gibi taze ve temiz hale getiren İmam-ı Rabbani hazretlerinin, Rabbani ve kayyumiyet sıfatlarına ortak olacak kadar büyük halîfesi ve oğludur. Kaim makamıdır. Her güzel ilme sâhib, her eşsiz ma’rifete ehil, şerîatın en güzel elbiseleriyle ilelebed süslüdür ve süslü kalacaktır. Babasının sırdaşı, kendinden sonra gelenlerin en büyüğü ve imamı, namazların çoğunu Arşın üstünde edâ eden, kâinât ve içindekilerin ma’nen onunla varlıkta bulunduğu kayyûm-i âlemdir. Mektûbâtını okuyunca, ilminin derinliğini, ma’rifetinin, yalnızlık sıkıntısı çekecek derecede olduğunu, tecelli cinsinden olan bütün zuhûrlara kavuştuğunu, babası gibi kullukta en yüksek makâmı ihraz ve isbât ettiğini, bununla beraber tevazuunu, ihtiyac ve niyâzını göreceksiniz ve gayr-i ihtiyârî: Baba nurdur ve oğul nur, Bunun için dediler nûrun alâ nûr. Beytini terennüm edeceksiniz. Mektûbât cinsinden eserler, bilhassa ikinci bin sırasında ve sonrasında meşhûr oldu. Yeni bir çığırdır.
700.00 ₺ -
Tasavvuf Terapisi
Tasavvuf, kalbi Allah’a bağlama sanatıdır. Aşk da, kalbi Allah’a bağlama sanatıdır. Öyleyse tasavvuf, bir ‘aşktır.’ Kalbin en ince, en hassas, en ruha dokunan ve en duygusal tarafını tasavvuf teşkil eder. Dolayısıyla tasavvuf dediğimizde ahlak, ruhsal zenginlik, derin bir hissiyat, ince bir düşünce ve bir insanın özüne dönme halini ifade ederiz. Çünkü tasavvuf; huzuru, ahlakı ve Allah ile olan bağı temsil eder. Tasavvufun temel amacı, güzel ve iyi olan bütün huylara sahip çıkmak; çirkin ve kötü huyların etkisinden sıyrılmak olduğu için, tasavvuf anlayışı kişinin kalp, duygu, zihin ve fikir kontrolünü sağlar. İnsanın kendine hâkim olması anlayışından doğan ‘Kendini Bilme-Rabbini Bilme’ farkındalığı, tasavvufun ruhları tedavi ve terapi edici yönünü ortaya koyar. Esma Sayın Tasavvuf Terapisi isimli çalışmasıyla tasavvufun sunduğu tasavvufî-ahlaki kavramların ve anlayış tarzının tedavi ve terapi edici yönünü ortaya koyuyor. Bu çalışmada; istikamet, takva, tevbe, muhasebe, murakabe, hürriyet, ibnü’l-vakt gibi tasavvufî kavramlar ile ihlâs, sabır, dua, tevazu, hayâ, tevekkül gibi ahlaki kavramlar vasıtasıyla insan ruhunun ve maneviyatının tasavvuf sayesinde nasıl tedavi ve terapi edildiğinin yollarını bulacaksınız.
133.00 ₺ -
Rabbin Gönlündekini Verecek
Mavi bir güzellikti secde... Kaybolmak, yok olmak, bırakmak... İçimde bir şiir var, dışarı çıkmak bilmiyor. Öyle şeyler var ki, anlatılmıyor... Gitmek iste, mühim değil, gidilmiyor... Gündüze iyi deme, akşam oluyor. Geceye alışma Güneş doğuyor. Bir büyük plan kusursuz işliyor. İlâhî nizam sapmıyor, şaşmıyor. Hep bir hikmet var, sonunda anlaşılıyor. Her şeyin bir vakti var. Acele et ya da etme. Zamanı hep yavaş yavaş geliyor. Muratlar tek bir atölyede işleniyor. Ne zaman korksan “Korkma”, biraz şımarsan “Şımarma” deniyor. Anla ki hep dengede kal isteniyor. Ve şunu bil, Allah yardım ederse seni kimse yenemiyor. Sen, her kimsen, eğer gerçekten inanıyorsan, zannın boşa çıkartılmıyor. Bir kere Allah demeye gör, yolların açılıyor. Dün hep gidiyor. Ve yarın, bugün Allah diyenler için geliyor...
91.00 ₺ -
Fatih Hatıratı
İstanbul payitahtının en güzide semtidir, Fatih. Her şey bir yana Peygamber Efendimizin (a.s.m.) “Ne güzel kumandan!” buyurduğu Fatih Sultan Mehmet Han, ismiyle anılan bu semtte medfundur. Fatih Camii ve civarı İstanbul’un Mekke’si, Eyüp Sultan Camii ve Haziresi İstanbul’un Medine-i Münevveresi ve Hazreti Pir Yusuf Sümbül Sinan Camii ve Türbesi ise İstanbul’un Kerbela’sı olarak kabul görmüştür. Ancak Fatih Camii ve civarının İstanbul’un yüzünü aksettiren ve şehrin, hatta bu memleketin nasıl bir halde olduğunu gösteren ve ortaya koyan acayip bir hali vardır. Fatih semti, her bakımdan yaşayan ve maneviyatı diri olan bir yerdir. Öyle ki; Gönenli Mehmet Efendi, Fatih Camii ve civarı için “Burası öyle feyizli ve bereketli bir yer ki, Fatih’te talebelik yapıp muvaffak olamamış, hatta talebe olmaz bundan diye kovduğumuz kişiler bile gittikleri yeri ihya ediyorlar. Varın artık düşünün burada ilim irfan sahibi olan adamın halini” buyurarak Fatih’in önemine dikkat çeker. Ayrıca Fatih semtinin mübarek ve sahipli olduğuna işaret buyurarak da keyfekeder Fatih’ten evini taşıyanlara, bu beldenin manevi sahipleri tarafından inkisar edildiğini söyler... İslam dünyasından bahsediyorsak bunu Osmanlı ve Türkiyesiz konuşamayız. Bunu konuşmak için İstanbul’la söze başlamak zorundayızdır. Zira İstanbul kitabının Fatiha’sı da Fatih semtidir vesselam...
112.00 ₺ -
Bir Duadır Seni Sevmek
Sustu gece... Zaten dilsizdi seni her sevdiğimde. El yordamıyla menzile giderken bir ok, kendini vurdu. Boynunu büktü yay. Bir rüzgâr kendini kaybetti, gıpta ederken ona. Bir şişenin içine hapsoldu kuş sesleri. İçinden aktı dalgın bir nehir ben seni severken. Bir şimşek utandı kendinden, Ay uzaktan baktı. Dağlarda sabahladı bir ozan, ben seni severken. Adını içinden haykırdı bir meczup. Kocaman adımlarla yollara vurdu bir deli kendini. Parmak uçlarıyla toprağa dokundu yağmur taneleri. Ben seni severken, elleriyle ağzımı kapadı hicran. Vuslat, tanımadığını söyledi beni. Bir gül kokusu sardı içimi seni severken. Bir şiir kayıp gitti yüreğimin arasından. Bir ilham uyandırdı Itri’yi gecenin bir yarısında. Duvarla hâlleşti bir mum. Aşka geldi kalemim ben seni severken. Bir dua döküldü dudaklarımın arasından. Derin bir aşk çektim ciğerlerime. Adını yazdığım kâğıda dokundum. Şehrini sevdim haritada. Kim getirir ki haberini sana sevdamın? Bir duadır seni sevmek...
11.67 ₺ -
Aşkın Gül Bahçesi
Aşkın gül bahçesinde yediveren sevdalar boy verir. Renk renk güller ve kokular devşirilir. Aşktır o güllerin adı... Takvadır, adanmışlıktır, zühddür, sevgidir ve dahi selamdır. Varoluş tarlasını gül bahçesine çevirenlerin, kor ateşin nârı içinden gül toplayanların öyküsüdür bu. Aşkın gül bahçesine girenler gül koklar ve gül kokarlar. Ferah esintilerle… Nurdan Damla, Aşkın Gül Bahçesi’nde bizi kıssalardaki aşkın gül kokulu esintilerine çağırıyor. Her daim aşk ile...
11.90 ₺ -
Mektubatı Rabbani Tercümesi 2 Cilt Takım
Mektubatı Rabbani Tercümesi (Sadece Türkçe Metin) Ali Kara Hoca 2 Cilt Takım : Bismihi Teala, Hamd ve salavattan sonra… Mektubat-ı Rabbani gibi eşsiz bir eserin anlaşılması ve anlatılması manasındaki tercüme işinin ne kadar müşkil olduğu açıktır. Bu sahada gerçekten mükemmel olanların kitap yazmadığı, bilakis yaşayarak tasavvufu hayatına tatbik ettiği bir ortamda, söz ve yazı ile ifadenin ancak bu kadar olabileceğini kabul etmek gerekir. Diğer bütün tercümelerin değişik yönleri olup, çeşitli faydalara sahip olduğu açık olmakla birlikte bizim tercümemiz ise aslına sadık kalarak tasavvufu yaşamakla, tatbik ile elde edilecek olan marifetlere işaret ve teşvikler içermektedir. Bu ilimlerde bizleri yetiştiren Müceddid Mahmud Efendi Hazretleri (KS.) nin elbette çok büyük payı ve tesiri vardır. Tüm okurlarımızı “Mektûbât”tan uzak kalındığı an feyiz kesilir buyuran Mahmud Efendi Hazretleri’nin sözleri ve yazılarını örnek almaya davet ederek, eserimizin kabulünü, bu yolda faideli olmak dileğiyle bu aciz kulunu muvaffak eylemesini yüce Rabbimden niyaz ederim. Ali Kara (Ramazan – 1435 – 2014) Mektubat’ın birinci cildi 1616 senesinde talebelerinin meşhurlarından Yar Muhammed Cedid-i Bedahşi Talkani tarafından toplanmıştır. Birinci cildde 313 mektup vardır. Bu cildin son mektubu, Muhammed Haşim-i Keşmi’ye yazılmıştır. İmam-ı Rabbani hazretleri birinci cildin son mektubunu yazınca, (Muhammed Haşim’e gönderilen bu mektupla resullerin, din sahibi peygamberlerin ve Eshab-ı Bedr’in sayısına uygun olduğundan, üç yüz on üç mektupla birinci cildi burada bitirelim) buyurmuştur.
450.00 ₺