-
El Umm Cilt 2 Şafii Fıkıh Külliyatı
Hicrî 150/Miladî 767 yılında Filistin'in Gazze şehrinde doğdu. Babası İdris bir iş için Gazze'ye gitmiş, orada iken vefat etmişti. Dedelerinden biri olan Şafiî İbn es-Sâib'e nisbeten Şafiî olarak bilinir. Soyu Kureyş kabilesinden Abd-i Menâf'ta Hz. Peygamber'in soyuyla birleşir. Henüz küçük yaşta iken babasını kaybeder. Fakir bir şekilde yaşayan annesi, oğlunu alıp Mekke'ye gitmeğe karar verir. Mekke'de, daha küçük yaşta kendisini ilme veren İmam Şafiî, yedi yaşında Kur'ân-ı Kerim'i; on yaşında da İmam Mâlik'in el-Muvatta' adlı hadis kitabını ezberlemiş ve on beş yaşına geldiğinde, fetva verebilecek bir seviyeye ulaşmıştı. Bundan sonra yirmi yıla yakın bir süre çölde, Huzeyl kabilesi içinde yaşayarak fasih Arapça'yı ve câhiliye şiirlerini öğrendi. Hatta Asmaî, onun hakkında; "Huzayl'in şiirlerini Kureyş'ten Muhammed b. İdris denen bir genç ile düzelttim" demiştir. Böylece edip ve Arapçada söz sahibi olmuştur. Akabinde birçok alimden hadis okudu. Mekke valisinin bir tavsiye mektubu ile Medine'ye gitti. Burada İmam Mâlik'e el-Muvatta adlı eserinin tamamını arzetti. Daha sonra tamamen fıkha yönelerek İmam Mâlik'ten Hicaz fıkhını öğrendi. Şafiî'nin eşsiz kavrayış ve üstün zekâsını müşahede eden İmam Mâlik, ona şu anlamlı tavsiyede bulundu: "Muhammed! Allah'tan kork, günahtan sakın; çünkü ben senin büyük bir şahsiyet olacağını ümid ediyorum. Gönlüne Allah'ın koymuş olduğu bu nuru günahla söndürme." Medine'de İmam Mâlik'ten fıkıh ve hadis ilmi aldı. Süfyan b. Uyeyne'den, Fudayl b. İyâz ve amcası Muhammed b. Şâfi' ve diğerlerinden hadis rivayet etti. İmam Şâfiî, bu arada çalışmak zorunda olduğu için bir süre Yemen'e gitti. Yemen kâdısı Mus'ab b. Abdillah el-Kureşî orada kendisine resmî bir iş bulmuştu. Bu arada, Halîfe Hârun er-Raşîd Hz. Ali taraftarlarının bir harekâtından korkuyordu. Yemen tarafından yakalanıp getirilen Şiîler arasında -Şiî olmadığı halde- Şâfiî de Medîne'de Halîfe'nin huzuruna çıkarıldı. Suçsuzluğu anlaşılınca Halife onu serbest bıraktırdı ve maddî yardımda bulundu. Sonra H.183 ve 195'te Bağdat'a gitti. Orada Muhammed b. Hasan eş-Şeybânî'den Irak fakihlerinin kitaplarını okudu. Onunla fikir alış verişinde bulundu. İmam Şâfiî bundan sonra H. 187'de Mekke'de ve 195'te Bağdat'ta İmam Ahmed b. Hanbel (Ö. 241/855) ile buluştu. Ondan Hanbelî fıkhını ve usulünü, Kur'an'ın nâsih ve mensuhunu öğrendi. Bağdad'ta onun eski mezhebinin esaslarını ihtiva eden "el-Hucce" adlı eserini yazdı. Sonra H. 200'de görüşlerinin en çok yaygınlaşacağı Mısır'a gitti. 204/819'da Receb'in son cuma günü Mısır'da vefat etti ve orada defnedildi (el-Hudarî, Tarihu't-Teşrîi'l-İslâmî, Kahire 1358/1939, s. 254 vd.; Muhammed Ebû Zehra, Usulü'l-Fıkh, Kahire, t.y., s.12 vd.; ez-Zühaylî, el-Fıkhu'l İslâmî ve Edilletüh, Dimaşk 1405/1985, I, 35, 36; Hamdi Döndüren, Delilleriyle İslâm Hukuku, İstanbul 1983, 9, 78 vd). İmam Şâfiî'nin "er-Risâle" adlı eseri fıkıh usulünde ilk kaleme alınan usul kitabıdır. Hanefilerde, usul müctehid imamlar devrinde yazılı bir eser haline getirilmemiş daha sonra fürûdan hareket edilerek usûl kaideleri belirlenmiştir. İmam Şâfî, işin başında er-Risâle'yi yazarak sonraki Şâfiî bilginlerini bu külfetten kurtarmıştır. İmam Şâfii'nin "el-Ümm" adlı eseri ise Mısır'da mezhep görüşlerini kapsayan bir fıkıh eseridir. Onun ilmî ve edebî şahsiyeti yanında, takvâsı, olgun karakteri ve güzel ahlâkı da zikredilmesi gereken hususlardandır. Kendisine Sıffın meselesi, sorulunca şu anlamlı cevabı vermişti: "Ömer b. Abdülazîz'e Sıffîn'da ölenler sorulunca o; "Allah'ın elimi bulaşmaktan koruduğu kanlardır" demişti. Şimdi ben de dilimi bu kana bulaştırmak istemiyorum." Öğrencileri onun hakkında, "Şafiî Hz'leri bir âyeti tefsir etmeye başlayınca, sanki o âyetin indirilişini görmüş gibi büyük bir vukufla konuşurdu" derler.
72.00 ₺ -
El Umm Cilt 1 Şafii Fıkıh Külliyatı
Hicrî 150/Miladî 767 yılında Filistin'in Gazze şehrinde doğdu. Babası İdris bir iş için Gazze'ye gitmiş, orada iken vefat etmişti. Dedelerinden biri olan Şafiî İbn es-Sâib'e nisbeten Şafiî olarak bilinir. Soyu Kureyş kabilesinden Abd-i Menâf'ta Hz. Peygamber'in soyuyla birleşir. Henüz küçük yaşta iken babasını kaybeder. Fakir bir şekilde yaşayan annesi, oğlunu alıp Mekke'ye gitmeğe karar verir. Mekke'de, daha küçük yaşta kendisini ilme veren İmam Şafiî, yedi yaşında Kur'ân-ı Kerim'i; on yaşında da İmam Mâlik'in el-Muvatta' adlı hadis kitabını ezberlemiş ve on beş yaşına geldiğinde, fetva verebilecek bir seviyeye ulaşmıştı. Bundan sonra yirmi yıla yakın bir süre çölde, Huzeyl kabilesi içinde yaşayarak fasih Arapça'yı ve câhiliye şiirlerini öğrendi. Hatta Asmaî, onun hakkında; "Huzayl'in şiirlerini Kureyş'ten Muhammed b. İdris denen bir genç ile düzelttim" demiştir. Böylece edip ve Arapçada söz sahibi olmuştur. Akabinde birçok alimden hadis okudu. Mekke valisinin bir tavsiye mektubu ile Medine'ye gitti. Burada İmam Mâlik'e el-Muvatta adlı eserinin tamamını arzetti. Daha sonra tamamen fıkha yönelerek İmam Mâlik'ten Hicaz fıkhını öğrendi. Şafiî'nin eşsiz kavrayış ve üstün zekâsını müşahede eden İmam Mâlik, ona şu anlamlı tavsiyede bulundu: "Muhammed! Allah'tan kork, günahtan sakın; çünkü ben senin büyük bir şahsiyet olacağını ümid ediyorum. Gönlüne Allah'ın koymuş olduğu bu nuru günahla söndürme." Medine'de İmam Mâlik'ten fıkıh ve hadis ilmi aldı. Süfyan b. Uyeyne'den, Fudayl b. İyâz ve amcası Muhammed b. Şâfi' ve diğerlerinden hadis rivayet etti. İmam Şâfiî, bu arada çalışmak zorunda olduğu için bir süre Yemen'e gitti. Yemen kâdısı Mus'ab b. Abdillah el-Kureşî orada kendisine resmî bir iş bulmuştu. Bu arada, Halîfe Hârun er-Raşîd Hz. Ali taraftarlarının bir harekâtından korkuyordu. Yemen tarafından yakalanıp getirilen Şiîler arasında -Şiî olmadığı halde- Şâfiî de Medîne'de Halîfe'nin huzuruna çıkarıldı. Suçsuzluğu anlaşılınca Halife onu serbest bıraktırdı ve maddî yardımda bulundu. Sonra H.183 ve 195'te Bağdat'a gitti. Orada Muhammed b. Hasan eş-Şeybânî'den Irak fakihlerinin kitaplarını okudu. Onunla fikir alış verişinde bulundu. İmam Şâfiî bundan sonra H. 187'de Mekke'de ve 195'te Bağdat'ta İmam Ahmed b. Hanbel (Ö. 241/855) ile buluştu. Ondan Hanbelî fıkhını ve usulünü, Kur'an'ın nâsih ve mensuhunu öğrendi. Bağdad'ta onun eski mezhebinin esaslarını ihtiva eden "el-Hucce" adlı eserini yazdı. Sonra H. 200'de görüşlerinin en çok yaygınlaşacağı Mısır'a gitti. 204/819'da Receb'in son cuma günü Mısır'da vefat etti ve orada defnedildi (el-Hudarî, Tarihu't-Teşrîi'l-İslâmî, Kahire 1358/1939, s. 254 vd.; Muhammed Ebû Zehra, Usulü'l-Fıkh, Kahire, t.y., s.12 vd.; ez-Zühaylî, el-Fıkhu'l İslâmî ve Edilletüh, Dimaşk 1405/1985, I, 35, 36; Hamdi Döndüren, Delilleriyle İslâm Hukuku, İstanbul 1983, 9, 78 vd). İmam Şâfiî'nin "er-Risâle" adlı eseri fıkıh usulünde ilk kaleme alınan usul kitabıdır. Hanefilerde, usul müctehid imamlar devrinde yazılı bir eser haline getirilmemiş daha sonra fürûdan hareket edilerek usûl kaideleri belirlenmiştir. İmam Şâfî, işin başında er-Risâle'yi yazarak sonraki Şâfiî bilginlerini bu külfetten kurtarmıştır. İmam Şâfii'nin "el-Ümm" adlı eseri ise Mısır'da mezhep görüşlerini kapsayan bir fıkıh eseridir. Onun ilmî ve edebî şahsiyeti yanında, takvâsı, olgun karakteri ve güzel ahlâkı da zikredilmesi gereken hususlardandır. Kendisine Sıffın meselesi, sorulunca şu anlamlı cevabı vermişti: "Ömer b. Abdülazîz'e Sıffîn'da ölenler sorulunca o; "Allah'ın elimi bulaşmaktan koruduğu kanlardır" demişti. Şimdi ben de dilimi bu kana bulaştırmak istemiyorum." Öğrencileri onun hakkında, "Şafiî Hz'leri bir âyeti tefsir etmeye başlayınca, sanki o âyetin indirilişini görmüş gibi büyük bir vukufla konuşurdu" derler.
180.00 ₺ -
El İhtiyatat İhtiyatlı Yirmidört Amel
- İmanı kurtarmak, - Günahları bahışlatmak, - Gıybet, İftira ve kul haklarından kurtulmak, - Abdest ve namazdaki yanlışları telafi etmek ve benzeri birçok mesele...
88.00 ₺ -
Bir İslam Şiarı Sakal
Sahîh-i Buhârî'de "Sakal Bırakma (i'fâ) Bâbı"na şöyle zikredilir: "['Sakalı bırakmak' kelimesindeki 'Bırakma' fiilinin kökü olan] kelime 'İnsanlar çoğaldı' ve 'Malları çoğaldı' misallerindeki gibi [çoğalma anlamında] kullanılır."
360.00 ₺ -
Kabir Ziyareti Ahkam ve Adabı
Kabir ziyareti yapmak, kabir başında Kur’ân okumak, kabir ehline saygı göstermek… Asıl itibariyle sahih sünnette ve selef-i sâlihinin tatbikatında bulunan bu ve benzeri uygulamaların “bidat” ya da “şirk” olduğu iddiası belli çevrelerce özellikle yaygınlaştırılmaya çalışılmaktadır. Bu, ne kadar da asılsız ne kadar da büyük bir iftirâdır. Elinizdeki bu risale, üzerinde kıyametler koparılan ve bir korku duvarıyla örülmeye çalışılan bu meseleler hakkında basiret ehli kimselere yetecek değerlendirmelere hâvidir.
160.00 ₺ -
Tasavvufun Menşei ve İmamı Azam
Tasavvuf, fıkıh, kelâm, usûl gibi kökenerini selefte bulan ve zaman içinde o temeller çerçevesinde tekâmül eden şer'i ilimlerin en büyüklerindendir. Tasavvufun menşei ve tekâmül sürecinin doğru yorumlanabilmesi için, selef-i sâlihînin hayatlarından alınacak önemli ipuçları vardır. Adı ile aanılan bir mezhebin bânîsi, fahkihliği ile maruf bir şahsiyet olan Ebû Hanîfe'nin (Rahimehullâh) özellikle tasavvuf ilmindeki mevkiini ön plana çıkartmamızın sebebi, bu sürece bir nebze olsun ışık tutabilmektir. Böylelikle görülebilecektir ki İmâm-ı Âzam (Rahimehullâh); fıkıh, hadis ve diğer şer'i ilimlerdeimam olduğu gibi takva, züht, tasavvuf ve hakikat ilminde de bir imamdır.
80.00 ₺ -
Boyamalı Çıkartmalı Elifba
Bu eser Kuran-ı Kerim Elifbası'nı öğrenmeye yeni başlayan çocukların doğru bir başlangıç yapmalarını sağlamak için hazırlanmıştır. Kitabımız boyamanın yanında etkinlik, faaliyet alanında da çocuklarımızın gelişimine katkı sağlamaktadır. Kitap içerisinde sevimli Sticker'lar bulunmaktadır. Çocuğunuz Kuran Elifbasını öğrenirken, yapacağı yapıştırmalarla, boyamalarla hoşça vakit geçirecek ve mutlu olacaktır.
70.00 ₺ -
İslami Tesettür Tesettür-i Şeri
Müjde! Türkiye'de bir ilk... Merhum İskilipli Atıf Hoca'nın Tesettür-i Şer'i kitabı çıktı. "Tesettür-i Şer'i / İslami Tesettür"ü, mazlum şehit İskilipli Atıf Hoca yazdı, Ali Eren günümüz türkçesine aktardı. Eserin Osmanlı türkçesiyle aslı ve latin harfleriyle okunuşu da aynı eserde. "Frenk Mukallitliği ve Şapka" isimli eseri bahane edilerek idam edilen Atıf Hoca'nın idamına ait fotoğraf, bilgiler ve daha birçok mühim ilavelerle... Kitabın İçeriğinden Bazı Konular: Kadının Sesi, Dokunmak ve Tokalaşmak Kadının Yüzü Tesettürün Hükmü ve Şekli Tesettürü Hafife Alanın Sonu 13 Kısım Erkek Yöneticilerin Sorumlulukları Genç ve Sıhhatli Kalmanın Sırrı Mübarek Validelerimiz Aile Saâdeti Meleklerin Mekkeye Götürdüğü Hanım Dualarınızın Kabul Olunmasının Yolu...
140.00 ₺ -
Servetini Farket
-Tevekkül -Namaz -Kur'an Okumak -Sılai Rahim -Ana Babaya İyilik -İstiğfar -İlim -Şükür -Salih Amel -Allah Korkusu -Çalışmak -Dua, Faizi Terk -Zikir -Sabır -Kanaat Etmek -İsraf Etmemek
10.50 ₺ -
-
Talimül Müteallim Tercümesi ve Arapçası
Halife Harun Reşid oğlunu Asmaî’ye, ondan ilim ve edep öğrenmesi için gönderdi. (Asmaî Harun Reşidin oğulları Emin ve Me’mun’un Arap edebiyatında hocalarıydı. Kendisi Arap edebiyatında zamanının en büyük âlimlerindendi. Özellikle lügat ve şiirde dâhiydi) Hayli zaman sonra bir gün halife Asmaî’nin abdest aldığını ve ayaklarını yıkadığını gördü. Kendi oğlu da onun ayaklarına su döküyordu. Bundan dolayı Asmaî’yi; - “Ben sana oğlumu ilim ve edep öğretesin diye göndermiştim. Neden sen ona bir eliyle su dökmesini diğeriyle de ayaklarını yıkamasını emretmedin!” diye ikaz etti. (Buradan anlaşıldı ki ilim ve edep sahibi olmak vezir olmaktan daha yücedir.) “Bir şeyi bin defa dinleyen kimsenin daha sonra aynı şeyi ilk defa dinlediği (halindeki) gibi tazim ve hürmet göstermezse ilim ehlinden olamaz.” (Ey Aziz) Bil ki; her Müslüman erkek ve kadına ilimlerin hepsini öğrenmek farz ve lazım değildir. Belki her Müslüman’a farz ve vacip olan İlmi Hal’dir. Nitekim denilmiştir ki: اَفْضَلُ العلم علم الحَال و اَفْضَلُ العمل حفظ الحَال “En faziletli ilim; hal ilmini bilmektir. En faziletli amelde halini muhafaza etmektir. Serahsî Mebsut
105.00 ₺ -
Mızraklı İlmihal Osmanlıca Yeni Dizgi
Kitabın sonundaki dualar, her Müslümanın günlük kullanacağı kalkan ve silah olan dualardır, bunları tercüme ettik. Zira duada aslolananın okuduğumuzun manasını bilerek okumak olduğuna vurguda bulunmak istedik. Eslafımızın daima okuyup elden bırakmadığı bu kitapların doğru anlaşılmasına katkıda bulunabildiysek kendimizi bahtiyar addedeceğiz. Allah Teâlâ yâr ve yardımcımız olsun Hüsamettin VANLIOĞLU Fatih KALENDER Abdullah HİÇDÖNMEZ Emin Ali YÜKSEL
207.00 ₺ -
Tibyan Tefsiri Kuran-ı Kerim Meali ve Tefsiri 4 Cilt
• Bu eser, Tefsir ilmiyle çok meşgul olduğu için Tefsîrî Mehmed Efendi diye şöhret bulan ehil bir alim tarafından yazılmıştır. • Bu Tefsir, Osmanlı Padişahı IV.Mehmed’in isteği üzerine yazılmış bir eserdir. • Tefsir, gereksiz dil ve gramer konularına girilmeden herkesin okuyup anlayabileceği bir üslupla kaleme alınmıştır. • Aynı zamanda bu eser, Osmanlıca Türkçesi ile basılan ilk tefsir olma özelliğine sahiptir. • Yeni neslin daha rahat anlayabilmesi için günümüz Türkçesine sadeleştirilmiştir.
1200.00 ₺ -
Miratül Usul Fi Şerh-i Mirkatil Vusul Tek Cilt
Osmanlı alimlerinden Molla Hüsrev hazretleri, fıkıh usulüne dair önce Mirkâtü'l-vusul isimli muhtasar bir eser yazmış daha sonra bu eseri Mir'âtü'l-usul ismiyle şerhetmiştir. Osmanlı medreselerinde ders kitabı olarak okutulmuştur. Günümüzde halen okunmaktadır. Bir mukaddime ve iki maksat (bölüm) ihtiva etmektedir. Birinci maksat edille, ikinci maksat ise ahkama dairdir.
420.00 ₺ -
Miratül Üsul Fi Şerhi Mirkatil Usül 1.Cilt Büyük
Osmanlı alimlerinden Molla Hüsrev hazretleri, fıkıh usulüne dair önce Mirkâtü'l-vusul isimli muhtasar bir eser yazmış daha sonra bu eseri Mir'âtü'l-usul ismiyle şerhetmiştir. Osmanlı medreselerinde ders kitabı olarak okutulmuştur. Günümüzde halen okunmaktadır. Bir mukaddime ve iki maksat (bölüm) ihtiva etmektedir. Birinci maksat edille, ikinci maksat ise ahkama dairdir.
310.75 ₺ -
Miratül Usul Fi Şerh-i Mirkatil Vusul 2.Cilt
Osmanlı alimlerinden Molla Hüsrev hazretleri, fıkıh usulüne dair önce Mirkâtü'l-vusul isimli muhtasar bir eser yazmış daha sonra bu eseri Mir'âtü'l-usul ismiyle şerhetmiştir. Osmanlı medreselerinde ders kitabı olarak okutulmuştur. Günümüzde halen okunmaktadır. Bir mukaddime ve iki maksat (bölüm) ihtiva etmektedir. Birinci maksat edille, ikinci maksat ise ahkama dairdir.
310.75 ₺ -
Şerh-i Siraciye Ciltli
Şerh-i Siraciye Ciltli Seyyid Şerif Cürcani Fazilet Neşriyat ISBN 9789944251402
45.00 ₺ -
Bayezidi Bistami Hayatı ve Menkıbeleri
Semerkand Yayınları’ndan çıkan bu önemli eserde 9. yüzyılda yaşamış meşhur veli Bâyezid-i Bistâmî’nin hayatı, kerametleri ve sözlerini bulacaksınız. Bâyezid-i Bistâmî Hazretleri’nin menkıbelerinin de yer aldığı eser Halkın düsturu/ ortak görüşü anlamına gelmektedir.
343.00 ₺ -
Marifet Deryasından İnciler Dürrül Maarif
İnsanın kendini kesfetmesinde ve bulundugu ahvali tanımasında ayna görevi gören tasavvuf yolu, Islâm ahlâkıyla ahlâklanma çizgisini en dogru sekilde yansıtır. Bu hususta birçok Allah dostu sayısız kitap yazmıs, sohbetler yapmıs, Ehl-i sünnet yolunu merkez alıp iyiligi emredip kötülügü nehyetmistir. Marifet Deryasından Inciler olarak çevrilen Dürrü’l Meârif adlı bu eser18. yüzyılın sonlarında Naksibendiyye yolunda iz bırakmıs, örnek ahlâkı ve edebiyle günümüze kadar yasamıs Abdullah-ı Dihlevî’nin [kuddise sırruhû] tasavvufî sohbetlerinden olusmaktadır. Marifet Deryasından İnciler-Dürrül Maarif - Semerkand Yayınları - 978-605-159-133-9
332.50 ₺ -
Lisanül Arap 9 cilt Takım
Arapçadan Arapçaya sözlüktür. Temel Arapça kelimelerden oluşan bir çok sözlüğe ve arapça dil eğitim kitaplarına kaynak olan bir eserdir.
2802.80 ₺ -
Makamat Tercümesi ve Arapçası
Kitabın İçeriğinde: Makamat Kelime Anlamı Toplu Tercümesi ve Orjinal Arapça Metni bulunmaktadır. Osmanlı devlet-i alisi dönemi boyunca adları sayılamayacak kadar çok ilim irfan sahibi yetişmiştir. Günümüzde matbu olan ve olmayan birçok eserler vücuda getirmişler, çok gayretli çalışmalarda bulunmuşlardır. Daha sonradan gelen nesiller bu alanda yetersiz kalmış, maalesef bu açık yeterince kapatılamamıştır. Ömrünü ilme irfana adamış nesiller mazide kalmış, yerini maddeci ve menfaatperest halefler işgal etmiş, Ulu çınarlar yerini cılız fidanlara bırakmıştır. Örfün ve âdetin ilmi faaliyetler olduğu dönemden; oyun, eğlence ve zevki sefa dönemine geçilmiş, kadim medeniyetimiz mezar taşlarında ya da kütüphane raflarında çürümeye mahkûm bırakılmıştır. Zihinler ve Mefkure’ler batıya göç etmiş, şer'i ilimlerin talimi, gayri İslami metotlu batı şarkiyat literatürel bilime dönüşmüştür. Eşsiz kazanımlar değersiz görülmüş, üstelik eleştirilmiştir. Osmanlıca ve Arapça mirasımıza sahip çıkacak nesiller yetişmez olmuş, bu değerli mirasa sahip çıkma arzusundakiler her daim hakir görülmüştür, Batılılaşmış sözde münevverler ve reformistler ümmete, Üsve-i hasene olarak lanse edilmiştir. İlim irfandan çeşitli sebeplerle uzak kalan avam, haliyle bunlardan etkilenmiş, artık ilm-i şuur basit ve gayri dini dış mahfillere esir olmuştur. Ne hazin bir durumdur ki; İslami algı, asli kaynağından olağanca uzaklaşmış ve örf 'ü am adı altında selefi Salih'inin giyim, kuşam, yaşantı tarzı vb. İslami miraslar neredeyse tamamı ile zihinlerden silinmiştir. Bir misal sadedinde; Acaba (iki yüz yıl ve daha önceki dönemde) hangi Sahabe ve Âlim sakalsızdı? Acaba hangi Âlim batılı giyim-kuşam tarzı ile seyr-i alem yapardı? İsmet GARİBULLAH (Kuddise sirruhu) nun veciz manidar ifadesiyle: Ya şimdi bir fesat koptu cihanda, Hevayı nefse düştü nas bu anda, Eğer Alim, eğer Abid bu şanda, Hadis, Tefsir, Fıkıh kaldı nihanda, Bu Nas'tan ayrılıp HAKKA gidelim Cemali ba Kemale seyredelim. Kadim ulemayı, medar-ı iftiharımız bilerek, onların yolundan gitmeyi yaşantı tarzı haline getirmeyi ahde vefa olarak telakki ederiz. Bu bağlamda; Necip, Arif-i billah, Fadıl şahsiyet Birgivi (rahimehullah) nin gönüllere hitap eden, ruhları neşat eden güzide miras "makamat" adlı eserini, Ulumu Şeriyye ve Maneviye gönüllülerine hizmet sadedinde hazırlamaya çalıştık. Rabbim çalışmamızı kabule şayan eyleyip, ruhaniyetinden istifadeye muvaffak eylesin.
70.00 ₺ -
Makamat Arapça
Osmanlı devlet-i alisi dönemi boyunca adları sayılamayacak kadar çok ilim irfan sahibi yetişmiştir. Günümüzde matbu olan ve olmayan birçok eserler vücuda getirmişler, çok gayretli çalışmalarda bulunmuşlardır. Daha sonradan gelen nesiller bu alanda yetersiz kalmış, maalesef bu açık yeterince kapatılamamıştır. Ömrünü ilme irfana adamış nesiller mazide kalmış, yerini maddeci ve menfaatperest halefler işgal etmiş, Ulu çınarlar yerini cılız fidanlara bırakmıştır. Örfün ve âdetin ilmi faaliyetler olduğu dönemden; oyun, eğlence ve zevki sefa dönemine geçilmiş, kadim medeniyetimiz mezar taşlarında ya da kütüphane raflarında çürümeye mahkûm bırakılmıştır. Zihinler ve Mefkure’ler batıya göç etmiş, şer'i ilimlerin talimi, gayri İslami metotlu batı şarkiyat literatürel bilime dönüşmüştür. Eşsiz kazanımlar değersiz görülmüş, üstelik eleştirilmiştir. Osmanlıca ve Arapça mirasımıza sahip çıkacak nesiller yetişmez olmuş, bu değerli mirasa sahip çıkma arzusundakiler her daim hakir görülmüştür, Batılılaşmış sözde münevverler ve reformistler ümmete, Üsve-i hasene olarak lanse edilmiştir. İlim irfandan çeşitli sebeplerle uzak kalan avam, haliyle bunlardan etkilenmiş, artık ilm-i şuur basit ve gayri dini dış mahfillere esir olmuştur. Ne hazin bir durumdur ki; İslami algı, asli kaynağından olağanca uzaklaşmış ve örf 'ü am adı altında selefi Salih'inin giyim, kuşam, yaşantı tarzı vb. İslami miraslar neredeyse tamamı ile zihinlerden silinmiştir. Bir misal sadedinde; Acaba (iki yüz yıl ve daha önceki dönemde) hangi Sahabe ve Âlim sakalsızdı? Acaba hangi Âlim batılı giyim-kuşam tarzı ile seyr-i alem yapardı? İsmet GARİBULLAH (Kuddise sirruhu) nun veciz manidar ifadesiyle: Ya şimdi bir fesat koptu cihanda, Hevayı nefse düştü nas bu anda, Eğer Alim, eğer Abid bu şanda, Hadis, Tefsir, Fıkıh kaldı nihanda, Bu Nas'tan ayrılıp HAKKA gidelim Cemali ba Kemale seyredelim. Kadim ulemayı, medar-ı iftiharımız bilerek, onların yolundan gitmeyi yaşantı tarzı haline getirmeyi ahde vefa olarak telakki ederiz. Bu bağlamda; Necip, Arif-i billah, Fadıl şahsiyet Birgivi (rahimehullah) nin gönüllere hitap eden, ruhları neşat eden güzide miras "makamat" adlı eserini, Ulumu Şeriyye ve Maneviye gönüllülerine hizmet sadedinde hazırlamaya çalıştık. Rabbim çalışmamızı kabule şayan eyleyip, ruhaniyetinden istifadeye muvaffak eylesin.
21.00 ₺ -
Sarf Cümlesi
Arapça Sarf İçindekiler: Emsile Bina Maksud İzzi Kadim islam medeniyetimizin lisanı bilindiği üzere arapçadır. Yüce Kur'an-ı Kerim Arapça lisan üzere nazil olmuş, insanların maddi manevi hastalıklarına şifa olmuştur. Mukaddes kitabımız sadece Arap yarımadasına inen bir kitap değil, bilakis bütün kainata inmiş, toplumların "telakki bil kabul" ettiği değerler üstü manevi bir hikmet huzmesidir. Birçok toplum, Kur'an-ı Kerim'in eşsiz tesiri altında etkilenmiş, Rahman'ın hidayetine mazhar olmuşlardır. Bununla birlikte bu hidayet'in ehemmiyetine vakıf olan "Dava Adamları" ilkel şartlarda kilometrelerce mesafeler aşmışlar, islamiyetle tanışmamış toplumlara yağmur yüklü bulutlar olmuşlardır. İslamiyetin güzel hasletleri ile bezenmiş, "Örnek Şahsiyetler" olarak tarih sayfalarına isimlerini yazdırmışlardır. Arabıyla, Acemiyle bu gaye uğruna yaşam mücadelesi vermişler, nesilden nesile bu davayı ilel'ebet muhafaza etme şuuruyla mücehhez olmuşlardır. İşte nesilden nesile bu islami mefkûrenin ve davanın ulaştırılmasında, lisanın çok etkin bir rolü vardır. Kadim Medeniyetin gerçek kaynağına ulaşım, o medeniyetin dil bilgisini ve edebiyatını en iyi seviyede talim etmek ile mümkündür. Bu alanda eser husule getirmek ; "İla-i kelimetullah ve Emri bil maruf ve nehyi anil münker" dir şuurunu benimsemiş isimleri sayılamayacak kadar çok değerli Münevver Alim'ler yetişmiş ve eserler telif etmişlerdir. "Gaye, Mevla teala'nın halifesi olmaksa ömür ona feda olsun" düşüncesiyle ömürlerini rahle-i tedrisat da tüketmiş, fazilet ve erdem abidesi şahsiyetlere neler borçlu olduğunuzu hatırlatmak isteriz. Bu noktadan hareketle, Osmanlı medreselerinde yıllarca okutulmuş şu anda da birçok medresede okutulmakta olan, Sarf Cümlesi adlı eseri, " İlme, İrfana Hizmet, İnsanlığa Hizmettir." prensibi ile yola çıkan bizler, siz paha biçilemeyecek kadar değerli " ilim irfan yolcusu" kardeşlerimize takdim etmenin mutluluğunu yaşıyoruz. Rabbim ilimden layık-î vechi ile istifade edenlerden eylesin. (Amin) Arapça Sarf - Kitabuss-Sarf - KitapKalbi Yayıncılık - 9786059815154
136.00 ₺ -
Müslümanların Nezih İtikadları
Bilindiği üzere Hz. Peygamber (s.a.v) efendimizi görmek şerefine nail olan bir müslümana sahabî denir. Bunlar başlıca üç mertebeye ayrılırlar: Birinci mertebe, Mekke'nin fethinden önce Hicret eden sahabe-i güzindir. Bunlara "Muhacirin" denir. İkinci mertebe, Medine-i Münevvere ahalisinden olup muhacirlere yardım eden Müslümanlardır. Bunlara "Ensar" denir. Üçüncü mertebede bulunanlar ise Mekke-i Mükerreme'nin fethinden sonra Müslüman olan veya evlerini Medine'ye nakleden Müslümanlardır. Bunlara "Muhacir" denilmez. Peygamber-i âlişan efendimizin mübarek sohbetlerine devam edip onunla şereflenmek ulvî nazarına nail olmak, onun nezih lâtif cemalini görmek en büyük bir bahtiyarlıktır. Bu sohbet ve rüyet (görme)in o kadar manevî bir tesiri vardır ki bunun müddeti ne olursa olsun buna nail olan zâta ebedî bir şeref ve ulviyet bahşeder. Onu peygamberlerden sonra ehli İmanın en yüksek mertebesine yükseltir. Dolayısıyla Ashab-ı kiramın hepsi de fevkalâde hürmete lâyık kimselerdir. Allah yanında dereceleri âlîdir. Ayrıca efdâliyet yönünden dereceleri farklıdır. Bunların en efdâli sırasıyla Hulefa-i Raşidin, Aşere-i mübeşşere, sonra Bedir ashabı, sonra Uhud ashabı, bundan sonra da Hudeybiye musalahasında bulunan sahabelerdir. Bu sahabeler hakkında Rasûlullah (s.a.v): "Ashabım gökteki yıldızlar gibidir. Hangisine tâbi olursanız, sizi selâmete ulaştırır." buyurmuşlardır. İşte İslâmiyet sayesinde en yüksek ahlâka ulaşmış olan bu zâtlar da nihayet insandılar. Ve kendi aralarında bazı hatalar da zuhur edebilirdi. Hususiyetle hakkında dînî nâs bulunmayan bazı meselelerde aralarında ihtilâf zuhur edebilirdi. Nitekim Peygamberimizin vefatından sonra, Müslümanlığın şark ve garba yayılmaya başlaması, şâşâlı günlerin başlamasıyla İslâm düşmanları da İslâm'ı söndürmek için sahabeler arasına fitne sokmak suretiyle bazı elim ve üzücü olaylar meydana getirmişlerdir. Hâlbuki bütün Müslümanların Rasûlullah (s.a.v)'ın sahabeleri hakkında iyi düşünmeleri bir dînî vazifedir.
122.50 ₺ -
Pratik Karabaş Tecvidi Kartela
Pratik Karabaş Tecvidi 8 Sayfa Katlanır Karton Kur'an-ı Kerim öğrenmeyi arzu eden her Müslüman kardeşimizin "Tecvid" ilmini de öğrenmesi, bilmesi icâb eder. Kur'an-ı Kerimi Tertil (Tecvid) ile okumak farzdır. (Furkan-s:4/Müzzemmii-s:4) Kur'an'ın tecvid ile okunması, onun vahyedilmesiyle birlikte başlamıştır. Tecvid. her harfi ağızdaki çıkış yerinden (mahrecinden) seslendirerek doğru ses tonuyla "hiçbir harfi diğerine karıştırmadan usulüne uygun olarak okumak" demektir. Bir başka deyişle Tecvid ilmi, Kur'an-ı Kerim'in nasıl doğru ve güzel okunacağını öğreten İlmin adıdır. Kısaca "Ben; Kur'an-ı Kerim'i düzgün okumayı öğreneceğim!" diyen her müslümanın, mutlaka dünya ve ahiret sorumluluğundan kurtulması İçin tecvid ilmini de öğrenmesi gerekir. Halveti dergahının büyüklerinden, Osmanlı devrinde yaşamış Alaeddin-i Karabaş-ı Velinin hazırladığı bu tecvid kitabı yüzyıllardır talebelere Kur'an-ı Kerim'i en güzel şekilde okumaları için ders kitabı vazifesi görmektedir.
20.79 ₺ -
Sana Dinden Sorarlar 2
Ebubekir Sifil hocaya muhtelif zamanlarda gelen sorular ve cevaplarından oluşan Sana Dinden Sorarlar serisi, ilk olarak 2009 yılında RIHLE Kitap tarafından neşredilmiştir. Bu seride Akideden Ticaret hayatına kadar birçok konuda sorulmuş ve cevaplandırılmış fıkhî konular yer almakta. Sana Dinden Sorarlar Serisinin 2. kitabı çıktı!
395.46 ₺ -
Minhacül Kasıdin ve Müfidüs Sadıkin 2 Cilt Takım
İslam âlemi ve ulemasında öne çıkan isimlerden olan ve yüz yıllardır kitapları başucu eseri olarak görülmüş İbnü'l-Cevzî'nin en çok bilinen eserlerinden Minhâcü'l-Kâsıdîn, Fatih Mehmet Albayrak tarafından Türkçe'ye çevrildi. Kitapta örnek mümin portresinin ve Müslüman karakterinin incelikleri, Kur'an-ı Kerim ve hadis-i şeriflerin ışığında zenginleştirici bir bakış açısıyla ele alınıyor. Ahlâktan itikada, edepten ibadetlere kadar onlarca ana başlık ve yüzlerce konu, İbnü'l-Cevzî'nin içerikteki bütünlüğe hâkim kavrayışı ve sahih bir silsilenin yol göstericiliğiyle anlatılıyor. Günümüzden geriye doğru İslam dünyasının en çok okunmuş kitapları arasında yer alan Minhâc, içeriğindeki şifalı formüllerle bugün de Müslüman fertleri ve toplumunun manevî hastalıklarına çare görevi görüyor.
1632.00 ₺