-
Tasavvufta İslami Hassasiyet
Tasavvuf ve tarikat, yüzyıllar boyu insanoğlunun fıtri ihtiyaçlarına cevap vermiş bir müessese olduğu için sun'i desteklere değil, tabii bir şekilde varolmuş ve varlığını ülkemizdeki bütün yasak ve engellemelere rağmen günümüze taşımıştır, geleceğe taşıyacağından da şüpheye mahal yoktur. İnsanoğlu varolduğu müddetçe bu müessesede var olacaktır.
77.00 ₺ -
Sünnetin Bağlayıcılığı
Sünnetin Bağlayıcılığı olarak çevirdiğimiz The Authority of Sunnah isimli elinizdeki eser, Hadis ve İslam Hukuku sahasında yetkin Pakistanlı bir müellifin kaleminden çıkmıştır. Bu eserde Prof. Dr. Muhammed Taqi Usmani, Hz. Peygamber'in sünnetine başvurulmaksızın Kur'an'da yer alan pekçok ibadetin Allah'ın murad ettiği şekilde tatbik imkanının olmadığını, Kur'an kendi dilleriyle inmesine ve vahyin indiği ortam ve şartlara vakıf olmalarına rağmen ashabın Kur'an'ı anlamak ve uygulamak için, nebevi açıklamalara ihtiyaç duyduklarını, buna göre söz konusu nebevi açıklama ve uygulamalara ashaptan sonraki nesillerin ve bizim daha ziyade ihtiyacımız olduğunu, bunun için de Sünnetin gelecek nesiller için bir şekilde muhafaza edilmiş olması gerektiğini Kur'an'dan ve İslam tarihinden yeterince örnek vermek suretiyle delillendirmektedir.
126.00 ₺ -
Hüccet Değeri ve Tedvin Açısından Sünnet
Bugüne kadar süünetin konumu ve tedvin süreciyle alakalı bir çok çalışma yayınlandı.Bunlar genelde konuya bir yönüyle ele alan; sünneti, konum ya da tedvin tarihi bakımından inceleyen çalışmalardır.Bu eserlerin eksikliği, ülkemizde cereyan eden tartışmaların hususilik arz eden bazı boyutlarını yansıtmayan çeviriler olmalarıdır. Elinizdeki eser, bu bağlamda şimdiye kadar yapılan çalışmaları derleyen ve değerlendiren başarılı bir sentez olmasının yanısıra,-müellifin Türkiye'de ikamet etmesi sebebiyle ülkemizde cereyan eden hadis-sünnet tartışmaları da göz önünde bulundurularak hazırlanmış, orijinal analizler içeren önemli bir çalışmadır.
224.00 ₺ -
Sözlerin En Güzeli Kurandan Yol Haritası
Müslüman İslam'ın Mesajına Kulak Verir Dinleyip kulak verip de sözün en güzeli'ne tabi olanları müjdele. İşte Allah'ın hidayet nasip ettikleri onlardır ve aklı başında hareket edenler de bizzat onlardır. Zümer 39-18
105.00 ₺ -
Şeytanın 7 Sorusu
‘’Cin ve Şeytan’’iman ile ilgili bir konudur.Bu konuyu Müslüman’ca ele alacak olanlar, Kur’an’ın ve O’nun tefsiri olan Sahih Sünnet’in ilgili beyanlarını göz ardı etme lüksüne sahip değildirler.İşte Kur’an’ı ve Sahih Sünnet’i esas alan İslam Kelam Metodu’na göre hazırlanmış olan bu çalışma,özellikle şu noktaları vurgulamak üzerinde yoğunlaşmıştır.Cinler ,kızgın gaz kökenli bir varlık türüdür.Bu türün atasının adı Cann’dır. Âdem’den önce yaratılmış olup, kendisi ve soyu Allah’a ibadetle,yani arzın yaratılış hikmetine uygun olan imar,ıslah ve ikmal düzenini gerçekleştirmekle vazifelendirilmiştir.Ancak, onlar bu vazifelerini yerine getirmemişler,bozgunculuk yapmışlardır.Bunun üzerine,Yüce Allah onların yerine insanların atası Âdem’i yaratacağını,arzın hâkimiyetini O’na ve oğulları’na vereceğini,cinlerin yerine getirmedikleri vazifeleri onlara yükleyeceğini meleklere ve cinlere bildirmiş,saldırmazlığı ve saygı duymayı ifade etmek üzere O’na secde etmelerini emretmiştir.Melekler ve ‘’İblis’’adlı cinden başka bütün cinler bu emre uymuşlardır.Arzın hâkimiyetinin kendi soyunun elinden alınarak,aşağı kabul ettiği toprak kökenli Âdem’e ve oğullarına verilmesini içine sindiremeyen İblis,kendi muhakeme ve hür iradesine dayanarak bu emre uymamakta direnmiş,pişmanlık duymadığı ve özür dilemediği için lanetlenmiştir.Ancak,mutlak âdalet’in gerçekleşmesi için,Yüce Allah İblis’i helâk etmeyerek,insanların son bulmasına kadar O’na yaşama ve Âdem’e olduğu gibi,oğullarına da düşmanlık etme fırsatını vermiştir.Böylece,insanların nefisleri yanında,ikinci bir düşmanları daha ortaya çıkmıştır. Allah’a isyan etmek cinlere mahsus değildir. İnsanlardan da kendi hür iradesi ile Allah’a isyan edip, özür ve af dilemedikleri için,şeytan olanlar,yani Allah’ın rahmetinden kovulmayı hak edenler olabilmektedir.Şu hâlde,gerek cinlerden,gerekse insanlardan,şeytan olanlar,bu duruma doğuştan değil,sonradan kendi seçimleri ve muhakemeleri ile gelmektedirler.O hâlde ‘’kader mağduru’’yoktur.Çünkü kader;’’mutlak âdalet’’ölçüsüdür.Mutlak âdalette mağduriyete yer olamaz ve Allah’ın kurbana ve günah keçisine ihtiyacı yoktur.O hâlde Şeytan’ı bir tanrı derecesine yükseltenler,O’nu ve onun yolunu seçenleri kader mahkumu ve günah keçisi olarak seçilmiş gören senaryolar sapık olduğu gibi;yaratılıştan suçlu kabul edileceği,bunun ise Allah’ın âdaleti’ne uymayacağı endişesiyle Şeytan’ın varlığını inkâr ederek bu ismi bütün yaramazlıkların sembolik bir ismi olarak yorumlayanlar da sapıktırlar.
210.00 ₺ -
Peygamber Efendimizin Veda Hutbesi
Bu çalışmada, İslam'ın insana ve onun mukaddes değerlerine verdiği önemi müşahede edeceksiniz. Bu eseri, İslam'ın İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi olarak kabul ettiğimiz Veda Hutbesi'ni esas alarak kaleme aldık. Veda Hutbesi ise ilahi vahyin özetidir. Dolayısıyla bu kitapta sadece insan haklarını değil, onun yanında Kur'ani mesajın özetini de bulacaksınız. Ve istedik ki Veda Hutbesindeki mesajlar, ona her zamankinden ve herkesten daha fazla muhtaç olan günümüz insanı tarafından da okunsun, anlaşılsın ve yaşansın...
161.00 ₺ -
Peygamberimizin Gençliğe Yaklaşımı
Yedi grup vardır ki, Allah'ın arşının gölgesinden başka hiçbir gölgenin bulunmayacağı gün kıyamet günü Allah, bu yedi grubu arşının gölgesinde gölgelendirecektir: Birinci grup: Adaletli devlet başkanı, İkinci grup: Alalh'a kuluk içinde yetişen genç.. Allah'ın Kitabı'nda gençlere, çok önemli tarihi bir olay vesilesiyle açıkça yer verilmiştir. Kur'an-ı Kerim'deki Ashab-ı Kehf kıssası Onlar Rablerine iman eden gençlerdi. Biz de onların hidayetini artırdık, şeklinde başlamaktadır. Burada gençliğe dikkat çekilmekte, gencin imanlı olmasının önemine işaret edilmekte, imanlı gence ilahi destek vaad edilmektedir.
77.00 ₺ -
Örnek ve Önder İnsan Hz. Muhammed as Yaşadıkları ve Yaşattıkları
Hz. Peygamber a.s'ı Farklı Kılan Özellikleri Asr-ı Saadet Kendisi de Aziz Davası da Ümmeti ile Bütünleşmiş Peygamber Hadis-Vahiy İlişkisi İslam Dünyasında Hadis Muhalifleri Hz. Peygamberin Sünneti Vahyin Açıklayıcı ve Ayrılmaz Bir Parçası Hz. Muhammed a.s.'ın Hadis Muhaliflerini Mucizevi Olarak Haber Vermesi Kutsal Belgelerde Hz. Muhammed Tevrat'da Hz. Muhammed İncil'de Hz. Muhammed Davut a.s'ın Kılıcında, Hz. Muhammed Cahiliye Çağı Hz. Muhammed a.s'ın Hayatı Peygamberimizin Şemail-i Şerifi ve Hilye-i Saadetleri Hz. Muhammed a.s.'ın Örnek Ahlakı
182.00 ₺ -
Müslümanın Değişmez Mesleği Kulluk
Kulluk, dünyalık meslek ve meşgalelerin önünde bir engel olmayıp, onlara çeki-düzen veren bir ana meslektir. Dinlenme ve eğlenmeler de prensipler dahilinde olmak şartıyla, kulluğa mani olmazlar. Şu halde kulluk, dünyadan el etek çekmeyi gerektiren bir meslek değildir. Elbette dündaya yaşayacağız ve buradaki amellerimizle inşallah Cennet'i kazanacağız. İşte kulluk, bu sonsuz güzellikler dünyasını elde edebilmemiz için lazımdır.
105.00 ₺ -
İzahlı Kadın İlmihali Asım Uysal
Kadınlarla ilgili iman, ibadet, abdest, gusül, hayız, nifas, özür kanı, tesettür gibi diğer dini hükümleri, evli veya evlenecek her erkeğin öğrenmesi ve ailesine de öğretmesi dini bir görevdir. Herkese soramıyacağınız özel ve ailevi meselelerinizi bu kitapta soru-cevap şeklinde çok akıcı ve sade bir dil ile okuyabilirsiniz.
240.00 ₺ -
Mukaddes Zaman ve Mekanlar
Dinler tarihçileri kutsiyet inancının önemini "Tanrı inancına yer vermeyen dinler görülmekle beraber kutsiyet inancına yer vermyen din bulunmamaktadır" diyerek dile getirmişler ve dini kısaca "kutsalın tecrübesi" diye tanımlamışlardır. Diğer taraftan Tanrı'yı olduğu gibi kutsiye de inkar eden kesimler ve ideolojiler bile bazı zaman ve mekanları takdisten kendilerini kurtaramamaktadırlar. Kur'an ve hadislerde ise Allah'ın el-kuddüs olduğu belirtilmiş, Allah'ın dışındaki varlıklardan bilhassa zaman ve mekanlar mukaddes ve efdal gibi tabirlerle ifade edilmiştir. Aynı şekilde insanlar sosyal hayatta bir zamanın, mekanın veya nesnenin fevkalade "değer"ini vurgulayacakları zaman çoğu kere kutsal tabirine başvurmaktadır. Şu halde kutsal nedir? Allah'ın dışındaki varlıklara kutsiye atfedilebilir mi? Allah'ın kutsiyesi ile diğer varlıkların kutsiyesi aynı anlamda mıdır? Kur'an ve hadislerde kutsiyet hangi tabirlerle ifade edilmekte ve nelere kutsiyet atfedilmektedir? Bu konudaki hadislerin hadis tekniği açısından sıhhati ve yorumu nedir? İşte bu çalışmada kutsiyetin mahiyeti, bu konudaki anlayış ve problemler, kutsiyetin Kur'an ve hadislerdeki tezahürleri zaman ve mekanlarla sınırlı tutularak geniş bir bakış açısıyla incelenmeye çalışılmıştır.
266.00 ₺ -
Mevlevilik ve Musiki
İslam'da müzik konusu yüzyıllar boyu İslam Alimleri arasında tartışılan bir konudur. İslam ve müzik konusunda kısa, tatmin edici ve sağlam bilgiler veren bu eser, her yönüyle mükemmel bir alim, iyi bir rehber ve İslam'ı bütün incelikleriyle bilen ve yaşayan bir mütasavvıftır. Ankaravi yaklaşık olarak XVI. Yüzyılın ikinci yarısında, yaşamış, Türkçe, Arapça ve Farsça dillerinde çok değerli eserler bırakmıştır. Mesnevi'yi şerh etmiş olması sebebiyle Hz. Şarih unvanını almış, Tasavvuf, Tevsir, Hadis gibi dini ilimler alanında olduğu gibi, Musiki sahasında da farklı eserler vermiştir. Er-Risaletü2t-Tenzihiyye fi Şe'ni'l-Mevleviyye onun İslam ve Musiki Konusunda yazdığı önemli eserlerden birisidir. Eser el yazması ve eksiksiz tek nüsha olarak bilinmektedir. Orjinali Arapça olup, müzik dinlemek, enstürman çalıp söylemek bu sanatı yapmanın hükmü konusunda zengin kaynaklarla desteklenmiş bilgiler veren son derce önemli bir çalışmadır.
105.00 ₺ -
Kuranda Sevgi
Kur’an’ın önemli kavramlarından birisi, belki de en önemlisi olan “sevgi”, insanın doğasında bulunan be bireylerin sevdikleri objelere göre pozitif ya da negatif yönlerde değişebilen bir duygudur. Sevgi, yaşanarak hayata aktarılan ve gönlün dinamiklerinden olan bir ruh halidir. Kur’an-ı Kerim’de insanlık için; şirk, zulüm ve cehaletten uzak yeni bir dünya görüşü sunmaktadır. Yeni dünya görüşünün temelinde ise, insanlığın her zaman muhtaç olduğu “sevgi”, “merhamet”, “şefkat”, “empati”, “diğergamlık/isar”, gibi güzel duygular bulunmaktadır. Elinizdeki çalışmada, son ilahi kaynak Kur’an-ı Kerim’de geniş bir anlam örgüsü içinde yer alan “sevgi” olgusu, semantik bir analizle irdelenerek, insanlara barış, mutluluk ve huzur içinde yaşamanın temel ilkeleri bir kez daha hatırlatılmaktadır.
350.00 ₺ -
İyi Müslüman Olma Sanatı
Ehl-i Sünnet’in gözbebeği İmam Ahmed b.Hanbel(v.241) der ki: ‘’Zühdün üç şekli vardır. Birincisi farz olan züht, haramı terk etmektir ki, bu âvâmın (halkın) zühdüdür. İkincisi fazilet olan züht, helal olan şeylerden fazla olanı terk etmektir ki, bu havâsın(seçkinlerin) zühdüdür. Üçüncüsü ise selamete götüren züht olup, Allah’tan alıkoyan her türlü meşgaleyi terk etmektir ki, bu da ariflerin zühdüdür. Züht, insanın fıtrî duygu ve ihtiyaçlarını göz ardı etmeksizin, ruhbanlığı çağrıştıran inziva hayatına rağbet etmeden, meşru yoldan mal-mülk sahibi olmak için çalışmak, başkalarına muhtaç olmamak, günahlar konusunda uyanık davranarak haramlardan kaçınmaktır. Başka bir deyişle, sosyal hayatın içerisinde kalınarak topluma hizmet sunan, üretken, katkı sağlayan bir anlayışa sahip olmak; Dünya ve nimetlerinin geçici ve emanet olduğu bilinciyle hareket etmektir. Bütün bunlarla birlikte dünyayı putlaştırmamak, maddenin kölesi olmamak, manevî sorumlulukları yerine getirmede hassas davranarak, takva ve ihlasla dünya hayatını yaşamaktır.
140.00 ₺ -
İslam Fıkıh Mezhepleri
Kur'an ve Sünnet'in hayata yön veren ve onu bütünüyle kuşatan evrensel birer hidayet rehberi olduklarını ortaya koymak için, Sahabe devrinden itibaren müctehid imamlar, kesin bir faaliyet içinde olmuşlardır. Bu iki kaynağın anlam ufkunu keşfetmek için bazı imamların ortaya koydukları usul ve çözüm önerileri kalıcı olmuş, görüşleri, başta fakihleri olmak üzere geniş halk kitleleri tarafından takib edilmiştir. Bugünde İslam'ın temel kaynaklarını doğru anlamak ve yorumlamak için, onların ortaya koydukları usul ve genel anlayış tarzlarını bilmek mecburiyetindeyiz. Mezhep dediğimiz bu genel anlayış tarzları, Kur'an ve Sünnet'e ulaşmak ve onlarla kucaklaşmak için kullanmak zorunda olduğumuz burak ve bineklerimizdir. Bu konudaki tarihi birikim gözardı edilerek Kur'an ve Sünnet'i anlamak ve bu iki kaynaktan zamanın ihtiyaçlarını karşılayabilecek hükümler çıkarmak mümkün değildir.
140.00 ₺ -
Hadiste Emsal
Atasözleri ya da Arap dilindeki karşılığı ile "Emsal" her toplumun dil ve kültüründe vardır. Aynı zamanda da o toplumun mensubu bulunduğu dinlerde ve özellikle semavi dinlerde de yer alır. Nitekim Kur'an-ı Kerim'den önceki semavi kitaplarda sıkça kullandığına işaret edilmektedir. İncil'in bir sure'resinin adının "Emsal Suresi" olduğunu "el-itkan fi Ulumi'l-Kur'an" müellifi Suyuti ile "el-Burhan fi 'Ulumi'l-Kur'an" müellifi zerkeşi dile getirirler. Bunun en yaygın olarak bilineni ise Hz. Lokman'ın aslında her biri birer hikmet olan ve sonradan mesel (atasözü)haline geldiği söylenen sözlerdir.
154.00 ₺ -
Güncel Hadis Yorum ve Tartışmaları
Sünnet, ufuk Peygamberi’nin ümmetine bıraktığı en güzel miras… Bütün çabalar onu anlamak, bütün himmetler onu yaşamak için…Bir tarif yapmak gerekirse sünnet müslümanca yaşama sanatıdır.Ne demek sanat?Sanat estetiktir,güzelliktir,inceliktir,nezakettir.Sizi kendine hayran bırakan,seyrine doyum olmayan şeydir.İşte sünnet de böyle bir şeydir.sünnet de estetiktir,güzelliktir,inceliktir,nezakettir.Sizi kendisine hayran bırakan,seyrine ve de dinlenilmesine doyum olmayan bir hususiyettir.Çalışmada hadisler hep bu bakışla yorumlandı.Sünnet yaşamak,bu sanat yönü olduğu müddetçe kalıcı ve etkileyicidir. Bu çalışmada ayrıca bazı hadis meseleleri de ele alındı. Öncelikle sünneti nasıl anlamamız gerektiği ortaya konuldu. Ardından özellikle Gazali,İmam Rabbani ve Said Nursi ’nin sünnet anlayışları ele alındı.Bunları okurken sünnetin müslümanca yaşama sanatı olması itibariyle mü’mine kazandırdıkları muhakkak göz önünde bulundurulmalıdır.Sanki sünnet bu insanların davranışlarında yaşama sanatı haline dönüşmüş,onlar da sünnetin kendilerine kazandırdığı bu hususiyeti yazıya döküvermişler. Son olarak bugün sıkça kullandığımız ve çoğu kere tartışma konusu olan bazı hadislerin sahih olup olmadıklarına yer verildi. Elden geldiğince günümüzde tartışma konusu yapılan hadisler tespit edilmeye çalışıldı.Sahih olup olmadığına,onları nasıl anlamamız gerektiğine dair kısa,ama doyurucu bilgilerin verilmesi amaçlandı.Bugün hadis ve sünnet konusunda sağlam dayanak ve bilginin olmaması istismara müsait bir zemin meydana getirmektedir.Bizim bütün yapmak istediğimiz hadis ve sünnet konusunda Müslüman bilincinin bir seviye kazanmasına katkıda bulunmaktır.
504.00 ₺ -
Yeni Hadis Usulü Teysiru Mustalahil Hadis
Elinizdeki eserin en önemli özelliği, konuların, hadis kültürü çerçevesinde akla gelebilecek muhtemel her çeşit sorunun önce sorulup sonra da cevabının verilmiş olmasıdır. Eğitim ve öğretimde bu metodun son derece önemli olduğu herkesin malumudur. Konular hakkında geniş bilgi edinmek isteyenlerin başvurabilecekleri kaynak niteliğindeki eserlerin isimlerine yer verilmiş olması da eserin bir diğer özelliğini teşkil eder. Her bhsin sonunda, konu ile ilgili en meşhur bir veya bir kaç eser, müellif adları ile birlikte yer almaktadır. Böyle bir yöntemle, hem konu, hem de literatür zenginliği açısından, okuyucularda ‘temel bir hadis kültürü oluşturmak’ gibi bir hedefin esas alındığı söylenebilir. Eserin diğer bir özelliği, her konu ile ilgili bol bol hadis örneklerinin verilmiş olmasıdır. Teysiru Mustalahi'l-Hadis - Yeni Hadis Usulü - Rağbet Yayınları
646.80 ₺ -
Kuranda Hz Peygambere Yapılan Uyarılar
Kur’an-ı Kerim’de, insanların geçmişte yaptıkları yanlışlardan ibret alınarak aynı hataların tekrar işlenmemesi üzerinde ısrarla durulmakta; nüzul sürecinde yaşayanlardan hareketle, günümüzdekilere ve gelecekte yaşayacaklara da hitap edilmektedir. Kur’an’ın bu özelliği, oryantalistler tarafından hazmedilememiştir. Onlar, Kur’an’ın evrenselliğine gölge düşürecek ve insanların ondan şüphelenmelerine yol açacak şekilde şu mesnetsiz iddiaları ileri sürebilmişlerdir. “Kur’an’ın menşei ilahi kaynaklı değildir ve Hz. Peygamber’in zihninin ürünüdür. “ve “Kur’an içersinde yer alan ibareler tamamen nazil olduğu dönemle ilgilidir ve söz konusu mesajlar günümüze hitap etmemektedir.” Elinizdeki bu kitap, “Kur’an’da Hz. Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem’ Yapılan Uyarılar”dan oryantalistlerin ve onlar gibi düşünenlerin geçmişten beri süregelen önyargıya dayalı bu iddialarının ne kadar yersiz olduğunu ortaya koymaktadır.
252.00 ₺ -
Ahlak ve Etik
Geçmişte olduğu gibi günümüzde de pek çok bireysel, toplumsal ve küresel ahlaki sorun vardır. Ahlaki sorunları dert edinmek ve bunlara çözüm aramak, her dönemde tüm iyi insanların vasıfları ve kendilerini sorumlu hissettikleri görevleri arasında olmuştur. Ahlak ve etik kavramları bazen birbirinin yerine de kullanılabilmekte ise de, insanların çoğunluğunun takdir ettiği iyi huylar ve erdemli davranışların pratik hayatta tezahürü için ahlak, yaşanan bu ahlak ile ilgili felsefi tartışmalar içinse etik denmesi daha uygundur. Bu çalışma, Ahlak Felsefesi, İslam Ahlak Felsefesi ve Dinlerde Ahlak gibi derslerde ele aldığımız ve bazen bildiri olarak sunduğumuz konulardan oluşmaktadır. Etikteki radikal rölativizmin ve ahlaktaki bireyciliğin, toplumsal alanda hoşgörünün artması gibi olumlu yönlerle birlikte insanları birbirlerine ve dünyada olup bitenlere karşı ilgisiz hale getirdiği bir gerçektir. Ne var ki, emr-i bi'1-maruf ve nehy-i ani'l-münker'in evrenselliğine inananlar için entelektüel modaların değişmesi, asli görevlerin yapısını değiştirmemektedir. Dolayısıyla, bu çalışmada ahlaki ve etik sorunların teorik analizi yanında pratik çözüm önerileri getirilmeye de çalışılmaktadır.
322.00 ₺ -
Fıkıh Usulü Giriş Deliller Hükümler Hüküm Çıkarma Yöntemleri
Doğru anlaşılması için İslam hukukçuları tarafından geliştirilmiş bir metodoloji ilmidir.Bu metod kullanılarak dini metinler(Kuran ve Sünnet nassları)tetkik edilirse daha doğru,tutarlı ve isabetli neticeler elde edilebilir.İslami ilimler içersinde en eski ve ilk metodoloji olan fıkıh usulünün önemli bir yeri olduğu malumdur.Fıkıh usulü bilgilerinin hedef kitlesine en iyi şekilde verilmesi de bir ihtiyaç ve gereklilik olarak görülmektedir.Zira İslami ilimlerle ilgilenen her kademedeki insanın fıkıh usulü hakkında derli toplu bilgi sahibi olması şarttır.
478.80 ₺ -
Ömerini Arayan Yüzyıl
Büyük zulümlerin yaşandığı bir çağdayız. Siyasî, iktisadî eşitsizlikler diz boyu. Gücünü adaletin temini için kullanması gerekenler, güçlerinden menfaat devşirme telaşında. Yerkürenin her bir yerinde ve bütünüyle küresel düzlemde böylesine eşitsizliklerin yaşandığı bir dünyanın, bir `lider` olarak Hz. Ömer`den alacağı çok dersler var. Hz. Ömer, halifeliği döneminde İslam`ı, Arabistan sınırlarını aşıp üç kıtaya hükmeder hale nasıl getirdi? O destansı adaletini nasıl tesis etti? Kısa bir zamanda, üç kıtaya adaleti ve merhameti taşırken, sorumluluğu altındaki devleti, toplumu, orduyu nasıl yönetti, nasıl sevk ve idare etti? Ömer`ini Arayan Yüzyıl, İslam`ın yol açtığı dönüşümün mücessem örneği olarak Hz. Ömer`in liderlik ve yöneticiliğini, modern liderlik teorileri ışığında irdeliyor. Hz. Ömer`in liderliğinden bugünün dünyasının, özellikle de bugünün yöneticilerinin alacağı hangi dersler var peki? Cevabı, elinizdeki kitabın iki kapağı arasında, okunmayı bekliyor
12.00 ₺ -
Ziynetül Kulüp Kalplerin Ziyneti 2 Hm
Aşık sohbetleri ve Evradı şerifeler Allah celle hazretlerinin izni ve inayetiyle manevi fikir hayatımıza armağan ettiğimiz bu naçiz risalemiz; mahiyyet ve muhtevası bakımından büyük bir iddia mahsulü değildir. Zira bu konuda büyüklerimiz tarafından Arabi Farisi ve diğer lisanlarda yazılmış okunmuş ve okutulmuş veya yazılmış fakat halka sunulmamış bir çok değerli eserler mevcuttur. Havas ve Havassül-havas tabir olunan ve herbiri birer gönül sultanı olan bu zevat-ı ali-kadrin te'lif buyurdukları çok kıymetli eserler yanında bir hiç mesabesinde olan bu risaleciği kaleme almaktan muradımız; nasipleri bizden olacak ihvan-ı din-i mübiyne hizmet' edebilmektir. Böylece Cenabı-Hakkın bize ilham ve ihsan buyurduğu kadar dilimizin söyleme gayreti ve kalemimizin yazma kudreti ile aziz milletimize ve muhterem din kardeşlerimize Hale yoldaşlarımıza hayırlı ve faydalı olabileceğimizi düşündük. Allahu azim-Üş-şanın rizasını Resul-ü zişanın şefaat-i uzmasını ve Evliyaullahın himem-i ruhaniyyetleri muktezasını tahsil niyyet-i MUsanesiyle hazırladığımız bu risalemizde halkımızın çoğunlukla bu konulardaki müşkillerini elimizden geldiği ve gücümüzün yettiği kadar halletmeğe ve meçhullerine ışık tutmağa çalıştık. Bilindiği gibi bu çok önemli bahis iç ALEMİ ile ilgili bulunduğundan bu yol üzerinde yol kesenler şeytan aleyh-ül-laneye hizmet edenler ve Rahman suretinde görünen iblisler sayılamayacak kadar çoktur. Bu risale; Hakka talip ve rizaya ragıp olanlarla kendi özünü bilmek murad edenlere ve insan doğup insan yaşamak ve insan olarak ölmek isteyenlere ve nasipleri bizden olanlara -inşallah iyi bir rehber olacaktır. Bütün gayret ve hüsn-ü-niyyetimize rağmen kusurlarımız olmuşsa hata ve noksanlarımızın samimiyyetimize bağışlanmasını ehl-i irfanın iz'an ve vicdanlarından bekler günahları affetmesini ve örtmesini seven Allah cezze hazretlerinden kasten irtikap etmediğimiz zuhul ve nisyanlarımızın af buyurulmasını tazarru ve niyaz eyler ruhaniyyet-i Muhammediyye ve himmet-i Evliyaullahtan bize yardımcı olmalarını dileriz. Bu risalemizin; indi-iltihiyyede indi-Resulullahta ve indi-Evliyaullahta mergup ve mahbup olmasını ve Ümmet-i Muhammede faydalar sağlamasını temenni ve ümit ederiz. Tevfik Allah'tandır ... Kutb-ül-arifiyn Gavs-ül-vasıliyn Hatem ül-müctehidiyn Pir Sultan Muhammed Nureddin Cerrahi fahri türbedarı mukbil-i-akddm-ül- Evliya El-Hac MUZAFFER OZAK
400.00 ₺ -
Halebi Sağir Tercümesi Şamua
Bütün hamd Allahadır. O'nun Peygamberine ve Peygamber'in Aline ve Ashabına salat ve selam olsun. Allah Taala tercüme etmemizi muvaffak kıldığı Halebi-i Sağirin okunmasını ve ondan gereği gibi istifade edilmesini mümin kardeşlerimin cümlesine nasib ve müyesser etsin. Halebi-i Sağir'in sahibi İbrahim b. Muhammed b. İbrahim el-Halebi'dir. İbrahim Halebi Hanefi fıkhın" füruunda Mültekaa'l-Ebhür'ü yazmıştır. Halebi-i Sağir'ı yazan İbrahim Halebi bundan önce Halebi-i Kebir'i yazmıştır. Müellif Halebi-i Kebirine Gunyetü'l-Mütemelli adını vermiştir. Halebi-i Sağir'in ve Kebirin her ikisi de El-Şeyh el-imam Sedidü'ddin el-Kaşgaari'nin tasnif etmiş olduğu ((Münyetü'l-musalli Ve Gunyetü'l-Mübtedi) nin şerhleridir. Şarih (İbrahim Halebi) daha önce yaptığı şerhi (Halebi-i Kebir'i) fazla teferrüatlı bularak okuyucuların istifadesine daha elverişli olduğunu söylediği Halebi-i Sağir'i yazmıştır. Halebi'nin metni olan Münyetü'l-musalli'nin müellifi Muhammed b.Muhammed el-Kaşgaari 705 hicri yılında vefat etmiştir. İbrahim Halebi de 956 hicri yılında vefat etmiştir. Münyetü'l-musalli üzerine Halebi'den başka şerhler de yazılmıştır. Münyetü'l-Musalli demek namaz kılan kimsenin kendisine şiddetle muhtac olduğu ternenni ettiği muradı demektir. Bu ismin devamı olan Gunyetü'l-Mübtedin demek de genişce yazılmış olan kitaplara alışkın olmayan okumaya yeni başlamış kimselerin ihtiyaçlarını karşılayan bir dereceye kadar başka kitaplara muhtaç etmeyen demektir. Hepimizin malumudur ki ibadetler en nefis vakitlerin harcanacağı ve kişilerin harekat ve sekenatının cevherlerini verecekleri en önde gelen en mühim şeylerdir. Namaz ise bunların başında gelen bir ibadettir. Namazın şart ve erkanını en güzel en iyi tertip eden bir kitap olması bakımından Münyetü'l-Musalli çok mühimdir. Bunun şerhi olması bakımından da Halebi'nin ehemmiyeti bir o kadar büyüktür. Küçük yaşta şuna şahid olmuştuk: Arapça okuyan bir kimseye Arapçadan ne okudun yahut nereye kadar okudun veya neler okudun diye sorulduğunda cevabında izhar Kafiye bir de Halebi okudum derdi. Bunların ilk ikisi Arapçanın gramerinden meşhur iki kitaptır. Yani islAm aleminde. hususiyle Türkiye'de ötedenberi ders kitabı olarak okutulan Arapça dilbilgisinin anası mesabesinde olan iki metin Nahiv kitaplarıdır. Halebi'nin ne olduğunu sorarsanız o Arapça ile yazılıdır. Fakat Arapça kitabı değildir. O Arapça'nın adeta bir tatbikat mahalli olmakta idi. Yani Arapçayı okuyan biraz ibareden mana çıkaracak duruma gelen öğrencilerin namaz abdest bahislerini hem öğrenmeleri hem de Arapçanın tatbikatını yapmaları bakımından elverişli ilk akla gelen kitaptır.Bir arkadaşım Halebi'yi anlamak o kadar kolay bir iş değildir» demişti. Bu hatırımda kalmış. Gerçekten Halebi'yi bu seferki okuyuşumda ona hak verdim. Çünkü Halebi'nin mantıki ve gayet güzel bir tertiple fıkıh usülü kaidelerine riayet olunarak kaleme alınmış olması kolaylığı yanında güçlüğünü de beraberinde getirmiştir. Eserin bazı husüsiyetlerini arzetmek isterim: 1 - Eser bir şerh olup Hanefi Mezhebi üzerine yazılmış ve bünyesinde taharet namaz ve bunlarla yakından ilgili bahislere yer verilmiş olan ve çok ihtiyaç duyulan meseleleri içinde bulunduran Münteyü'l-Musalli'nin şerhidir. 2 - Eser Mezheb imamları olan Ebü Hanife Ebü Yüsuf Muhammed Hasan b. Ziyad ve Züfer'in görüşleri ittifakları ve ihtilaflariyle birlikte kaleme alınmıştır. Diğer taraftan üÇ imama göre de böyledir veya üç imam bu görüşe muhaliftirler veya Malik şuna kaaildir. Şafii buna kaaildir demek süretiyle diğer üç mezheb imamlarının görüşlerini ve aralarındaki ihtilaf ve ittifakı ve bunların Hanefilere muhalif olan taraflarını ve dolayısiyle imamların usül ve kaidelerini öğretmiş oluyor. Musannif (Metin sahibi) bu gibi yerlerde Bize göre veya bizim indimizde veya bizim katımızda diye terceme ettiğimiz sözleriyle Biz Hanefilere göre demeyi kasdetmiştir. Bazen da Bizim ashabımız veya bizim imamlarımıza göre demektedir. 3 - Yukarda da işaret edildiği gibi bu şerh daha öz olarak kaleme alınmış daha ziyade meseleler tafsil edilmiş deliller üzerinde Halebi-i Kebirdeki kadar durulmamış ve onun kadar teferruata girilmemiştir. 4 - Musannif (metin sahibi) bazı isimlerini verdiği kitaplardan gerek Mütekaddimin ve gerekse Müteahhirin ulemanın kitaplarından seçip biriktirdiği gibi isimlerini verdiği kitaplardan başka kitaplardan da almış olduğuna işaret etmiştir. Bunlar gerçekten fıkhın umdesini teşkil eden kaynak kitaplardır. Musannif sözünü çok ettiği kaynaklardan biri de Zahir-i rivaye Nevadir Fetava ve Vakiattır. Zahir-i rivayeki bunlara Usül meseleleri de denir - Ebü Hanife ve Ashabı olan Ebü Yüsuf Muhammed Hasan ve Züfer'den ve Ebü Hanife'den ilim alan diğer kimselerden rivayet olunan meselelerdir. Bunlar ekseriye ilk üçünün kavlidir. Nevadir meselelerine gelince bunlar da Ebü Hanife ve Ashabından Zahir rivaye'nin gayrı rivayet olunan meselelerdir. Fetvalar ve Vakiat ise Hanefi Ulemasının sonraki müctehidlerinin bu meselelerden sorulduklarında Mütekaddimün Mezheb ehlinden haklarında rivayet bulunmayıp istinbat ettikleri meselelerdir. Bu hususta derli toplu malümat için daha önce tercümesini yaptığımız Mezahib-i Erbaa'nın birinci cildinin iki numaralı önsözünün 33. sahifesinin ilk beş paragrafına bakınız. Musannif ve ona taben de Şarih (Halebi) hemen her meselede bu meselenin nereden alındığını hangi kaynak kitaptan ahz edildiğini meselenin sonunda veya başında zikretmesi aynı bir mesele hakkında daha başka kitapta ne denildiğini yani bu meseleyi falan kitapta şöy1e zikreder demekle meselenin sadece bir çözüm şekli olmadığını muhtelif kitaplarda işin şu veya bu tarzda izah edildiğini zikretmesi de kitabın karakteristik tarafıdır. 5 - Kitabın hususiyetlerinden biri de usul kaideleri üzerine yazılmış olması sebep netice bağlarının kurulması yanında meselelerin güzel bir üslub içerisinde ele alınmış olmasıdır. Şöyle ki : bu meseleleri burada okuyup gören kimse burada bulunmayan namaz abdest meselelerini de onlara kıyasla anlayabilecek bir duruma gelir. Veya en azından bilmediği mesele hakkında bir şey söylememesini veya söylettiği zaman doğru bir tarzda söylemesini bilir bir duruma gelir. Kısacası bu kitabı okuyan kimsenin fıkıh yönünden kafası açılır meseleleri anlamada maharet kasbeder ve basiret hasıl eder. Kitabın birçok yerlerinde Meşayihimiz diye geçer. Meşiyih Şeyh'in cem'idir. Bu ise üç manaya gelir: Yaş bakımından büyük olanlara ilmen büyük olanlara veya amelen büyük olanlara denilmektedir. Burada bundan maksad bizim mutemed fakihlerimiz hususiyle imamlarımızdır. Mütekaddimun Ulema denildiğinde Ebu Hanife ve arkadaşları yani onun talebesi durumundaki diğer imamlarımız ve onlardan önceki ulema Müteahhirun ile de bunlardan sonraki fakihler kasd olunmaktadır. Eskiden yazılan Arapça birçok ilim kitaplarında olduğu gibi bunda da Münyen metin olarak parantez içerisinde şerhi u Halebi de parantez dışında olmak üzere iki kitap (Metin ve Şerh) bir arada gelmiştir. Buradaki metin ve şerhi birbirinden ayıran parantezleri biz tercümede kaldırdık. Çünkü ikisi birbirine o derece bağlı olarak yazılmıştır ki yani Şarih şerh i metne o derece uydurmuştur ki sanki ikisi bir kitapmış gibi fark etmek güçtür. Tercümenin metinle birlikte basılacağını göz önünde tutarak bazı delil makamında ve misal ve izah sadedinde getirilen ayet hadis ve duaları hususiyle mahzur görmediğimiz yerlerde metnin de karşısında olmasını düşünerek Arapça metni yeni harflerle yazdık. Bazen da bunların sadece manalarını yazarak yetindik. Bundaki gayemiz okuyanlarımıza kolaylık getirmektir. Bu kitabı tercüme etmem esnasında bazı intibalarımı şöylece anlatmak isterim: Bunlardan bazılarını şöylece sıralayabiliriz: Halebi'yi yalnızca bir fıkıh kitabı olarak birtakım namaz ve abdest meselelerini konu alan bir kitap olarak görmemek lazımdır. Bu kitap okunurken islam'ın ruhu ve onun ahlakının ulviliği adalet duygusu ve kılı kırk yarmanın gözle görülür birtakım görüntüleriyle göz önüne serilmesi vardır. insanın günlük hayatında ibadet konusunda yapacağı bir takım şeyleri nasıl tanzim edeceğini ne şekilde hareket edeceğini ne yapması lazım geldiğini bir şeyin yakin (kesinlik) hasıl etmesinde ve buna yakın hal almasında ne gibi şartların ne gibi emarelerin bulunacağını şüpheli şeylerin veya buna benzer şeylerin netice ve semeresinin neler olduğunu nelere dikkat etmenin lazım geldiğini metotlu hareketlerin ne şekilde olacağını bize öğretmektedir. Kitap fakihlerin münakaşalarında bazı akli muamele ve muhakemeleri bize fiilen göstermekte kafamızın işlemesine yardımcı olmakta fikrimizi mantığımızı iyi ve yerinde kullanmamıza bizi alıştırmaktadır. Bunlar benim aklıma gelenlerdir. Daha başkaları da vardır. Bu söylediklerimi bir iddia ve bir zumdan ibaret sayanlar hatta inkar edenler olabilir. Bunlara cevabımBana öyle geliyor demektir. ikinci bir cevap gerekirse aslında fıkıh demek kuru kuruya birtakım ahkamı bilmekten ibaret değildir. Fıkıh kişinin lehinde ve aleyhinde olan şeyleri bilmesiyle diğer bir tabirle fıkıh caiz olan ve caiz olmayan şeyleri bilmesiyle birlikde onu tatbik etmesidir. Netice itibariyle dünya ve ahiret zararlı olan şeyleri bilip onlardan sakınmak faydalı olan şeyleri de bilip ondan müstefid olmaktır. işte bu manasiyle fıkıh - ki ibadet konuları onun bir cüzünü teşkil etmektedir - herkesin Allah'a karşı mesuliyetinde hareketlerini tanzim etmesini bilip Allah'ın rızasına muvafık amellerde bulunması demektir. Yoksa muktezasınca amele götürmeyen basit bilgiden ibaret değildir. Gerçek manada fakihler de bu yolda bilgi sahibi olan kimselerdir. Halebi-i Sağir'i terceme etmekle öteden beri bu Kitabın ve benzeri kitapların metnini bastırmakla önemli hizmetlerde bulunan SALAH BİLİCİ KİTABEVi'nin yeni bir hizmet azminde olduklarını ve benim de çorbada bir tuzumun olduğunu görme sevinci içerisinde olacağım. Halebi- Sagir'in daha önce Babadağı tarafından yapılmış eski Türkçe yazı ile bir tercemesi de vardır. Okuyucularımın gerek bununla gerekse metinle karşılaştırarak yapmış olabileceğimiz hatalarımızda bizi ikaz etmeleri onların bir vazifesi olduğunu hatırlatırım. Tabii olarak hakkı tavsiye sabrı tavsiye her zaman müminlerin birbirine karşı görevleri olduğunu hemen herkesin ezbere okuyabileceği Asr Süre-i Celilesinden bilinmektedir. Bizler okuyan ve okutanlara hayır dualar ederken onların da bizleri ikaz etmelerini isteriz. Bunun yanında bu kitapları yazmış olan ulemaya da Allah Taala'nın rahmetini ve bereketini dileriz. HASAN EGE
455.00 ₺ -
Kainat İnsan ve Kuranda Tefekkür
Osman Nuri Topbaş Hocaefendinin nezih kaleminden hazırlanan bu kitap, Kuran-ı Kerimin istediği şekilde tefekkür anlayışının nasıl olması gerektiğini izah ediyor pkuyucularına. Kitabın isminden de anlaşılacağı üzere, Kainat, İnsan ve Kuran'da tefekkürün nasıl olması gerektiği ortaya konuluyor. Cenab-ı Hak, ilahi isim ve sıfatlarının en büyük tecelli mekanı olan ''Kur'an'', ''insan'' ve ''kainat''ın derinliklerinden nasip alarak oradan hayatını aydınlatacak hakikat incilerini çıkarabilme kabiliyetini, mahlukat içinde kamil bir surette yanlızca insanlara, kısmen cinlere bahşetmiştir. Ki bunu yegane vasıtası da; ''tefekkür'' ve ''tahassüs''tür. Kuran-ı Kerimde geçen tefekkür mahiyetli ayet-i kerimelerin ışığında ele alınan tefekkür konusu, kainatta tefekkür, İnsanda tefekkür, kuranda tefekür konularını müteakip tefekkür adabı konusu ile devam edilmiştir. Netice bölümünde de, yine tefekkürün muhtelif boyutları ele alınmıştır.
85.00 ₺ -
Adab
Muhammed in Abdullah el-Hani'den manevi yolun inceliklerine dair bir eser. Muhammed bin Abbdullah el-Hânî'nin Âdâb risalesi, Ali Hüsrevoğlu'nun tercümesiyle dilimize aktarıldığı günden beri binlerce mü'min yüreğin pasına cila oldu. Nice gönül ehline yolda yürümeyi talim etti... Okundukça nice yüzbinlere daha rehber olacak. Çünkü o Âdâb Risalesi. Müslümanca yaşamanın edebini öğretiyor, incelikleri zerafetle gönüllere nakşediyor. Hak yolun yolcularına karanlıklar içinde ışık oluyor. "Ey Hak yolunun yolcusu" diye sıcak bir hitap ile okuyucuya sesleniyor. Din kardeşlerine, ihvanı sevip saymanın inceliklerini sayıyor. Kişinin kendi hakkına dahi riayet etmesi gerektiğini öğretiyor. Aile hayatını cennet bahçelerine döndürmenin anahtarını sunuyor... "Ey gönül erbabı! "Bu yol, edebe riayet yoludur ve burada her davranışı edeble yapmak gerekir. Yolumuz sohbet yoludur, zamana, mekana sahip olma yoludur" diyor... Elinizdeki kitabın insanlığa bir çift sözü var: İllâ edeb, illâ edeb.
350.00 ₺ -
Ahiret Azığı 1
Ömer Faruk Demireşik Bey'in kaleminden, tasavvuf ilminin kaynakları mesabesinde olan kıymetli eserlerden seçme menkıbeler...
122.50 ₺ -
Ahiret Azığı 2
Ömer Faruk Demireşik Bey'in kaleminden, tasavvuf ilminin kaynakları mesabesinde olan kıymetli eserlerden seçme menkıbeler...
122.50 ₺