-
Türkiyede Vaizlik (Tarihçesi ve Problemleri)
Tarihi varlık alanı içerisinde dinsiz bir insan toplumu bulmak mümkün değildir. Dinle ilgili davranışları insanlara benimsetme ve bu suretle dinle bütünleşmiş kişilik kazandırma olgusu, din eğitimi olarak ifade edilmektedir. Din eğitimi, dinin özüne uygun olarak insan varlığını bütünü ile ele alır. Üzerinde durulması ve araştırılması gereken konulardan biri de, yaygın din eğitiminde önemli bir yere sahip olan vaaz konusudur. Vaaz yoluyla eğitim, Hz, Peygamber den günümüze kadar yaygın din eğitimi faaliyeti olarak devam edegelmiştir. Ancak, bu alanda yapılmış teorik incelemeler çok az olduğu gibi, özellikle de uygulamalı alan araştırmaları yok denebilecek kadar azdır. Hâlbuki günümüzde şartlar değişmekte, ilimler hızla gelişmekte, buna bağlı olarak insanların ihtiyaçları, ilgileri ve problemleri de farklılaşmaktadır. Bu durum karşısında vaizlik müessesesinin durumu, yeniden yapılanması nasıl olacaktır?
117.25 ₺ -
Din Eğitiminin Temel Meseleleri
Muhakkak ki Allah beni muallim ve kolaylaştırıcı olarak gönderdi (Müslim) Din eğitiminin temel meselelerini araştırmak için yaptığımız bu çalışmada eğitimin bazı meseleleri birbiriyle bağlantılı olarak incelenmiştir. Varlıklar âleminde insanın yeri ve sorumluluğu ile insana has özellikleri ve insanî potansiyellerin geliştirilmesini ortaya koyarak din eğitiminin gayesi ve insanın eğitimi birlikte araştırılmıştır. Bu çalışmamızda din eğitiminde önemli konulardan biri olan ibadet konusu, insanın fıtrat, denge, ihtiyaçları ve ruh sağlığı ile ilgili olarak incelenmiş, insan sevgisinin din eğitimindeki yeri belirtilmiştir. Çağımızda görülen büyük maddî inkişaf ve refaha rağmen ruhî tatminsizliğe bağlı olarak ruh sağlığı bozulmuş, yabancılaşmış insanlara çokça rastlanmakta ve anormallikler çoğalmaktadır. Ruh sağlığı bozulmuş insanların beşerî münasebetleri sevgi ve güven yerine kin ve nefrete dönüşmekte, cemiyetin her kesiminde kızgın ve öfkeli insanlar görülmektedir.
13.40 ₺ -
Dini Hitabet Çeşitleri İlkeleri Örnekleri
Eğitim ve gelişmeye en çok lâyık ve muhtaç olan kesim, din hizmetlileridir. Bu kesim için gelişmenin sürekliliği, hizmetin etkisinin ve dolayısıyla kalplerin fethinin sürmesi demektir. Bu da insanımızın mutluluğu anlamına gelmektedir. Zira “Bulutlar ağlamayınca çimenler gülmez.” Gönül adamlarının, din görevlilerinin yetişmek için göğüsleyecekleri güçlükler ve gösterecekleri özveri, müslümanların kemalini besleyen bereketli rahmet damlalarına dönüşecektir. Zamanın, sistemin ve insanların rağbeti bu yönü olmasa bile değişmez gerçek budur. Çünkü Allah’tan gelip Allah’a giden insanoğlunun bu gidişi durdurulamayacağına göre; iyi kul, iyi müslüman olma görevi ve gayreti de asla sona ermeyecektir. O halde bu insani ve ebedi hizmeti yürütenlerin ve yürütmeye niyetlenenlerin herkesten çok daha gayretli olması pek tabiidir. “Dini Hitabet” baştan sona bu tabii gerçeği vurgulamak ve başarı için bazı ipuçları vermek amacıyla yapılmış bir çalışmanın ürünüdür. Bu vadide sözü ve tecrübesi olan herkesin onu bir şekilde ortaya koyması, günümüz din hizmetlerinin, hatta belki de ondan daha ziyade geleceğin din hizmetlerinin kazanacağı kalite ve seviyeye olumlu katkılarda bulunacaktır. “Dini Hitabet” işte bu düşüncelerle ortaya konulmuş ve yazan tarafından konunun ilgililerine sunulmuş bir “çoban armağanı”dır.
251.25 ₺ -
Ailede Çocuğun Din Eğitimi
Hayatta birçok faaliyetin merkezini çocuklar teşkil etmektedir. Bir ana-baba çaba ve gayretlerini, bir öğretmen çalışmasını, bir devlet yaptığı plan ve programlarını hep geleceğe yönelik ümit ve beklentilerinin odak noktası olan çocuklarını hesap ederek düzenler. Bundan dolayı geçmişte de çok üzerinde durulan çocuğun eğitimi, günümüzde daha büyük bir anlam kazanmakta, ona yönelik ilgiler de çoğalmaktadır. Özellikle son yıllarda konu ile ilgili çalışmalar ve görüntülü, sesli ve basılı yayınlarla ana-baba ve öğretmenlerin bilgilendirilmesi hedeflenmektedir. Fakat üzülerek görüyoruz ki, özellikle ülkemizde çocuk ile ilgili gelişim alanlarının tümü gündeme getirildiği halde, din duygusu ve eğitimi alanı pedagoglarımız tarafından ihmal edilmektedir. Dünyayı sadece maddî ihtiyaçlarla açıklayan ve dolayısıyla da eğitimi bundan ibaret sayan bu yaklaşımın eksik olduğu, hayatın bize öğrettiği gerçeklerden biridir.
13.40 ₺ -
Tanzimat Sonrasında Okullarda Din Eğitimi (1838-1920)
Osmanlı toplumunun "çeşitli katmanlarına ait bireylerin yüzlerini batıya çevirerek, düşünüş, dünya görüşü ve yaşama biçimindeki farklılaşma, başka bir deyişle Osmanlı modernleşmesi, yeni örgütlenmeleri zaruri kılmıştır. Örgün eğitimin, bugün varolduğunu bildiğimiz, felsefî, içtimaî, idarî problemlerinin çoğunun da, köken itibariyle bu zamanlara rastladığı bilinmektedir. Çalışmanın itici gücü olan bu cümleden olmak üzere, eğitim tarihimiz içinde bir din eğitimi tarihinin özelleştirilmesi arzusu da bizi böyle bir araştırmaya şevketti. Özelleştikçe, alanın aydınlanacağına dair oluşan inancımızla birlikte ikinci beklentimiz, bugünkü çelişkilerle dolu din anlayışımız ve din eğitimi uygulamalarımıza bir yansıma alanı açığa çıkarmaktı. Bugün polemiklerle dolu, kamusal hayatın dinî veçhesinde olup bitenler bize, ne dinî kollektif bilinçaltımızın doğru okunduğunun ve ne de rasyonel dengeye ulaşmış aydın tipine ulaştığımızın verilerini ilham etmemektedir.
8.04 ₺ -
Anahatlarıyla İslam Eğitim Tarihi
Kur an, ilk âyeti ile öğrenmeyi emreden bir dinin kitabıdır. Bu Kitab ın gönderildiği peygamber de, ümmetine bu yolda talimat veriyordu. Kitah ve Sünnet in hu konudaki emirlerini göz önünde bulunduran Müslümanlar, daha İslâm ın ilk yıllarından itibaren öğrenmek için bütün imkânlarını seferber ediyorlardı. Başlangıçta bu imkânlar, daha ziyade dinî alanda kullanılıyordu. Zira bu bilgilerin bir kısmı günlük, bir kısmı haftalık, bir kısmı da senelik ibâdetleri için gerekliydi. Bunlar bilinmeden ibâdet yapılamazdı. Bununla beraber, ibâdetler için gerekli olan bilgilerin sâdece dinî bilgiler olmadığını da belirtmek isteriz. Zira oruç tutmak veya namaz kılmak isteyen bir Müslüman, başını yerden kaldırıp gökleri araştırmak zorundadır. Böylece, basit de olsa bir astronomi bilgisine; Hacca gitmek isteyen bir başkası en azından coğrafya bilgisine; Zekât vermek isteyen bir diğeri de matematik bilgisine sahib olma zaruretini duyar
117.25 ₺ -
Tasavvufi Hadis Şerhleri ve Konevinin Kırk Hadis Şerhi
Genel anlamda mistisizm, "insanın dünyaya karşı tavır koymasının ve kendi içindeki hakikati aramasının " adıdır. Bir bakıma bütün inanç sistemlerinin ve felsefi ekollerin ortak yanıdır. Tavırlar farklı olmakla birlikte, bütün sistemlerde mistik anlayış vardır. Tasavvuf ise İslâm rûh hayatının ve manevî olgunluğuna erme yolunun adıdır. İslâm ın tefekkür, şuur ve kültür mirasının bir parçasıdır tasavvuf. İslâm tasavvufu, Kur an ın "tezkiye", "takva" ve "tebettül" lâfızlarıyla anlattığı ibâdet, ahlâk ve nefs terbiye yoludur. Bu yüzden diğer İslâmî ilimler gibi, Hicrî ikinci ve Üçüncü asırda, metodu ve hedefi olan bir ilim olarak ortaya çıkmış, önceleri zâhidlik ve zühdî yaşayış tarzında gelişmiş, bilâhare tasavvuf adıyla sistemleşmiştir. Tasavvuf cereyanının ortaya çıkmasında iki önemli âmil rol oynamıştır: Manevî ve içtimâi. Tasavvufun ortaya çıkışını sağlayan asıl âmil, mânevi âmildir.
13.40 ₺ -
Fususül Hikem ve Tercüme Şerhi 3
Neşrini takdîm ettiğimiz Fusûsu l-Hikem Tercüme ve Şerhi, 1334-1346 hicrî ve 1915-1928 milâdî yılları arasında kaleme alınmıştır. Müellifi merhum Ahmed Avni Konuk Bey in el yazısıyla olan nüsha Konya Mevlânâ Müzesi Kütüphânesi nde 3853-3880 numaralarda kayıtlı bulunmaktadır. Tamâmı 28 defter olan bu müellif nüshasından, 4 cilt hâlinde neşre hazırladığımız bu eserin ilk cildini tamamlamış bulunuyoruz. İslâm tasavvuf ve tefekkür târihinin en mühim eserlerinden biri olan Fusûsu l-Hikem in, M. E. Bakanlığı tarafından basılmış bir tercümesi vardır. Geçmiş asırlarda yazılmış ve bir tanesi basılmış türkçe şerhleri bulunduğu halde son altmış senede bunların hiçbiri basılamamıştır. Cumhuriyet devrinin ilk yıllarında te lîf edilmiş, fakat yayınlanmamış olan bu şerhin, Kütüphâne de müellif nüshası olmasına rağmen, umûmun istifâdesinden uzak kalması, tasavvuf ve tefekkür târihimiz bakımından büyük bir kayıptı.
402.00 ₺ -
Fususül Hikem ve Tercüme Şerhi 1
Neşrini takdîm ettiğimiz Fusûsu l-Hikem Tercüme ve Şerhi, 1334-1346 hicrî ve 1915-1928 milâdî yılları arasında kaleme alınmıştır. Müellifi merhum Ahmed Avni Konuk Bey in el yazısıyla olan nüsha Konya Mevlânâ Müzesi Kütüphânesi nde 3853-3880 numaralarda kayıtlı bulunmaktadır. Tamâmı 28 defter olan bu müellif nüshasından, 4 cilt hâlinde neşre hazırladığımız bu eserin ilk cildini tamamlamış bulunuyoruz. İslâm tasavvuf ve tefekkür târihinin en mühim eserlerinden biri olan Fusûsu l-Hikem in, M. E. Bakanlığı tarafından basılmış bir tercümesi vardır. Geçmiş asırlarda yazılmış ve bir tanesi basılmış türkçe şerhleri bulunduğu halde son altmış senede bunların hiçbiri basılamamıştır. Cumhuriyet devrinin ilk yıllarında te lîf edilmiş, fakat yayınlanmamış olan bu şerhin, Kütüphâne de müellif nüshası olmasına rağmen, umûmun istifâdesinden uzak kalması, tasavvuf ve tefekkür târihimiz bakımından büyük bir kayıptı.
402.00 ₺ -
Fususül Hikem ve Tercüme Şerhi 2
Neşrini takdîm ettiğimiz Fusûsu l-Hikem Tercüme ve Şerhi, 1334-1346 hicrî ve 1915-1928 milâdî yılları arasında kaleme alınmıştır. Müellifi merhum Ahmed Avni Konuk Bey in el yazısıyla olan nüsha Konya Mevlânâ Müzesi Kütüphânesi nde 3853-3880 numaralarda kayıtlı bulunmaktadır. Tamâmı 28 defter olan bu müellif nüshasından, 4 cilt hâlinde neşre hazırladığımız bu eserin ilk cildini tamamlamış bulunuyoruz. İslâm tasavvuf ve tefekkür târihinin en mühim eserlerinden biri olan Fusûsu l-Hikem in, M. E. Bakanlığı tarafından basılmış bir tercümesi vardır. Geçmiş asırlarda yazılmış ve bir tanesi basılmış türkçe şerhleri bulunduğu halde son altmış senede bunların hiçbiri basılamamıştır. Cumhuriyet devrinin ilk yıllarında te lîf edilmiş, fakat yayınlanmamış olan bu şerhin, Kütüphâne de müellif nüshası olmasına rağmen, umûmun istifâdesinden uzak kalması, tasavvuf ve tefekkür târihimiz bakımından büyük bir kayıptı.
402.00 ₺ -
Fususül Hikem ve Tercüme Şerhi 4
Neşrini takdîm ettiğimiz Fusûsu l-Hikem Tercüme ve Şerhi, 1334-1346 hicrî ve 1915-1928 milâdî yılları arasında kaleme alınmıştır. Müellifi merhum Ahmed Avni Konuk Bey in el yazısıyla olan nüsha Konya Mevlânâ Müzesi Kütüphânesi nde 3853-3880 numaralarda kayıtlı bulunmaktadır. Tamâmı 28 defter olan bu müellif nüshasından, 4 cilt hâlinde neşre hazırladığımız bu eserin ilk cildini tamamlamış bulunuyoruz. İslâm tasavvuf ve tefekkür târihinin en mühim eserlerinden biri olan Fusûsu l-Hikem in, M. E. Bakanlığı tarafından basılmış bir tercümesi vardır. Geçmiş asırlarda yazılmış ve bir tanesi basılmış türkçe şerhleri bulunduğu halde son altmış senede bunların hiçbiri basılamamıştır. Cumhuriyet devrinin ilk yıllarında te lîf edilmiş, fakat yayınlanmamış olan bu şerhin, Kütüphâne de müellif nüshası olmasına rağmen, umûmun istifâdesinden uzak kalması, tasavvuf ve tefekkür târihimiz bakımından büyük bir kayıptı.
402.00 ₺ -
Tasavvuf ve Tarikatlar
Tasavvufu "insanın lehinde ve aleyhinde olan şeyleri bilip" hâlen yaşaması olarak da tarif edebiliriz. Din mücerret bir mefhum olmadığı gibi, sâdece şekil ve merasimler topluluğu da değildir. İlâhî olma özelliklerini kaybetmiş dinlerin kullandıkları müşterek sembollerin hakikat cihetinden değerlendirildiği ve her dinde değişmeyen asgarî müştereklerden hareket edildiği zaman farklı dinlere mensûb insanların birbirine yaklaşması daha kolay olacaktır. Kur ân-ı Kerîm de mevcûd kıssaları, ayrıca bu mülâhazalarla okuyup değerlendirmek ve günümüze kadar bu değerlendirmeleri yapanların eserlerini incelemek, irşâd noktasından önemli adımların atılmasına vesile olacaktır. Peygamberler ümmetlerinin istidadına uygun olanı tebliğ etmişlerdir. Peygamber (s.a.J den sonra gelen bütün insanlar kıyamete kadar Muhammedi istidada sahip olarak yaşarlar. Bu yüzden Muhammed ümmeti "ümmet-i icabet" ve "ümmet-i davet" olarak iki kısımda değerlendirilmiştir.
402.00 ₺ -
Ana Hatlarıyla Türk İslam Sanatları ve Estetiği
Bu eser sahasında tektir. Şu anda yirmiyi (20) aşkın Üniversitenin başvuru kaynağıdır. Sanata bakış açısı, geçmişten günümüze oranla daha hoşgörülü olmakla birlikte, günümüz Müslümanlarının çok ta barışık olduğu söylenemez. Hatta dindar çevrelerin daha da soğuk olduğunu söyleyebiliriz. Bu problem eğitim ve öğretim alanında da gözle görülmektedir. Hatta sanat ve tarih adına konuşlanmış kurumlar bile bu konuyu es geçmektedir. Oysa “Sanatsız kalan bir toplumun hayat damarlarından biri kopmuştur.” denmektedir. Ortaya konulan bu eser yukarıdaki problemleri bir nebzecik olsun hafifletmeyi amaçlamaktadır. Bununla birlikte çalışmamızda din-sanat, İslam-sanat ilişkilerine değinilmekte, birey ve toplum hayatında sanatın taşıdığı öneme vurgular yapılmaktadır. Sanatı sevdirmek ve daha geniş kitlelere hitap etmek yayınevimizin başlıca hedeflerindendir.
258.40 ₺ -
XV-XVI. Yüzyıllarda Osmanlı Medreseleri (2 cilt)
Bu doktora çalışmasının üzerinden 25 yıl geçti. Zamanla yarışan bir çalışmanın neticesi olan bu tezin başlangıçta karşılaştığı birçok zorluklar içinde en önde geleni şüphesiz ki bu çalışmadan önce Osmanlı Medreseleri hakkında örnek bir çalışmanın bulunmayışı ve bu konudaki kaynak fikdanı idi. Ancak konunun içine girdikçe kaynakların ve bilgilerin hacmi o kadar büyüdü ki, eseri telif ederken bilgiler arasında seçim yapmak zarureti hasıl oldu. Bu baskıda hem daha önce kullanmadığımız fişleri değerlendirmek, hem de yeni bilgilerle çalışmaya zenginlik kazandırmak mümkün oldu. İlk baskısını bazı zaruretlere binâen üzerinde daha geniş çalışmalar yapamadan neşretmiştik. İlk baskısı 3000 adet olarak basılan eserin, üzerinden çeyrek asır geçtikten sonra sahaflarda bile bulunamaz hâle gelmesi ve yurt içinden ve dışından eserin tekrar basımının beklenmesi beni bu baskıyı hazırlamaya mecbur etti.
804.00 ₺ -
Hz. Muhammed Yaşadığı ve Yön Verdiği Hayat
İnsan ve insanlığın hayatına yön vermek için gönderilen Allah'ın Son Elçisinin hayâtı elbet dikkatle incelenmelidir. Kur'an'da o bizim önümüze bir rehber ve bir örnek olarak konulduğundan onu tanımak bir vecîbe olmuştur. Hz. Muhammed (s.a.)'in hayâtını ve bu hayâtın bütün safhalarını Mekke'deki baskı ve işkenceler ile Medîne dönemindeki savaşlar boyutunda ele almanın fazla bir şey kazandırıcı olmadığı düşüncesiyle burada onun hayâtı daha farklı boyutlarıyla ele alınmıştır. Biz bu çalışmamızda Hz. Peygamber devrine giderek ve okuyucuları da o zaman ve şartlar içine taşıyarak onun hayâtını âdeta orada izleyip anlama ve anlatma gayreti içinde olduk. Onun bu hayâtı ve yaşama biçimi burada bir film misâli seyrettirilmeğe çalışılmıştır. Onun hayâtından günümüze ışık tutulması da burada ihmal edilmemiştir. Hz. Peygamber nasıl bir peygamber, nasıl bir devlet başkanı, nasıl bir ordu komutanı, nasıl bir aile reisi ve o nasıl bir insan, nasıl bir adam ve onun nasıl bir ailesi olmuştur! İşte bu eserde bunları bulmak mümkün olacaktır.
536.00 ₺ -
Akşemseddin Hayatı ve Eserleri
Tarihîmizde yeterince değer verilememiş bilim ve gönül erlerimizin sayısı pek çoktur denilse yanlış olmaz sanırız. Bunlardan biri belki de en talihsizi hekim, bilgin, İkinci Mehmed Han ın hocası, şeyhi, fetih arkadaşı Hamzaoğlu Akşemseddîn Mehmed dir. Bu eseri hazırlarken yapmış olduğumuz araştırmalar sırasında -üzülerek belirtelim ki- bu büyük ve değerli kişi üstünde başlı başına yazılmış ve basılmış bir eserle karşılaşamadık. Emir Hüseyin-i Enîsî nin yazmış olduğu Manâkib de uzun yıllar kütüphanelerin raflarında bekledikten sonra yayınlanmıştı. Bu durum bizi Akşemseddîn üstünde gereğince bilgiye sahip olabilmek için onunla uzaktan ve yakından ilgisi olan çok hacimli birçok kaynağın baştan sona gözden geçirilmesi güçlüğü ile karşı karşıya bıraktı. Kaynaklar bölümünde görüleceği gibi gösterdiğimiz kaynakların incelenmesi ile bu eser ortaya geldi. Eksiksiz olduğunu söylemek çok büyük ve yanlış bir iddia olur. Ancak konusunda ilk yazılan kitaptır denilse yanlış olmaz
13.40 ₺ -
İslam Medeniyeti ve Müesseseleri Tarihi
Medeniyetin, maddî ve manevî bütün unsurlarını bünyesinde toplayıp geliştiren İslâm, ilahi bir sistemdir. Bu sebeple Müslümanlar, ilahî vahyin, tedricî bir surette geliştirmeye çalıştığı medenî anlayışı, bir hayat nizamı olarak kabul ettiler. Siyasî bir çevre içinde ortaya çıkan İslâm, nev-i şahsına münhasır bir özellik taşır. Tabir caizse o, ilahî bir medeniyettir. Bu, onun birçok müessesesinin temelinde ilahî hükümlerin bulunduğu mânâsına gelmektedir. Bilindiği gibi "İslâm Medeniyeti ve Müesseseleri Tarihi", Hz. Peygamber den bu yana geçen, bütün Müslüman toplumların yaşayış tarzını, ekonomik, sosyal, dinî, idarî, fikrî, teknik vs. gibi müesseselerini incelemektedir. Bu sayede biz, ilk Müslüman toplumlardan başlayıp günümüze kadar gelen ve değişik zaman ile mekân içindeki toplumun nasıl yaşadığını, nasıl düşündüğünü, neler yapmak istediğini, neyi başarıp neyi başaramadığını tesbit etme imkânını bulmaktayız. Bu bakımdan müesseseleri, "toplum ve devletlerin tarih sahnesinde kuruluş,
402.00 ₺ -
Ehl-i Beyt İslâm Tarihinde Ali-Fatıma Evlâdı
İslam dininin peygamberi Hz. Muhammed'in (s.a.v.) soyu, bilindiği gibi kızı Hz. Fatıma ile Hz. Ali'den devam etmiştir. Bu kutlu soy, gerek mensuplarının seçkinliği ve üstün nitelikleriyle, gerekse siyasî anlamda her zaman İslâm ümmetinin dikkatini üzerinde toplamıştır. Hem mezhep ve fıkra olarak hem de millet olarak bütün müslümanları birleştiren EhI-i Beyt sevgisi, Türkler nazarında Peygamber sevgisinin ayrılmaz bir unsuru olarak telakki edilmiştir. Peygamber torunlarının maruz kaldığı zulümler asırlar boyunca tasavvuf edebiyatının işlediği temel konular arasında yer almıştır. Özellikle Osmanlılar bu aile mensuplarının tespiti için nakiplik adıyla bir müessese dahi kurmuşlardır. Elinizdeki kitapta, belki de dünya tarihindeki bu en önemli ailenin siyasi ve içtimaî hayatları yetkin ve akademik bir tarzda ele alınmakta, şecere ve soyları da bütün ayrıntılarıyla ortaya konmaktadır.
469.00 ₺ -
İslam Dünyasında İktisadi ve İlmi Hayatta Yahudiler
İlk İslâm fetihleriyle ele geçen bölgelerde kökeni Asur ve Bâbil sürgününe dayanan irili-ufaklı pek çok Yahudi cemaati Müslümanların idaresine girmiştir. İslâm idaresinde “zimme” adı verilen bir “teminât”la hukukî statü kazanan Yahudiler, bu statü ile can ve mal emniyeti yanında din, dil ve kültür hürriyeti elde etmiş, ilmî ve iktisadî hayatta da benzer güvencelere sahip olmuşlardır. Bu bakış ve uygulama Yahudilerin İslâm toplumuyla kaynaşmasını hızlandırmıştır. İslâm dünyasında, o dönem Avrupa’sında olduğu gibi, meslekî gettolar hiçbir zaman olmamıştır. Dindaşları, Hıristiyanlar tarafından bayağı işlerde çalıştırılırken, İslâm dünyası Yahudileri vezirlik gibi bürokrasinin en üst noktası da dahil, kabiliyeti ve imkânı varsa, zanaat ve meslek gruplarının istediği dalında faaliyet göstermiş, hatta belli mesleklerde söz sahibi olmuşlardır. Yahudilerin tarihlerinde temasta bulunup en fazla etkisinde kaldığı medeniyet, Ortaçağ dünyasına her manada hakim olan İslâm medeniyeti olmuştur. Tarih boyunca İslâm medeniyetiyle olduğu kadar başka hiçbir medeniyetle bu kadar yakın ve verimli birliktelik yaşamayan Yahudiler, bu medeniyetten özgür ve verimli bir kazanç sağlarken, bağımsızlık ve bütünlüğünü Helenleşmiş toplum ve modern dünyada yapabildiğinden daha iyi koruyabilmiştir. Bu faaliyetler, belli ekonomik standart ve özgürlüğü yakalamış bir toplum tarafından gerçekleştirilmiştir ki, bunun ortaya çıkmasındaki en önemli etken de İslâm medeniyetinin Yahudilere sağladığı ortam olmuştur. Bu dönemde Yahudiler, İslâm medeniyetine dahil olmakla kalmamış, bu medeniyetin etkisiyle yeni bir Yahudi kültürü de ortaya koymuşlardır. İslâm medeniyetinin zirvesi kabul edilen IX ve X. asırlar, Yahudiliğin her yönüyle tekâmülü anlamına gelmektedir. Bu asırlar Yahudi tarihinde de “Altın Çağ” kabul edilmektedir. Yahudi hukuku, ibadeti, dinî şiir ve edebiyatı sistematik hale getirilmiş ve günümüzde dahi kaynak vazifesi gören klasik metinler bu asırlarda telif edilmiştir. Kitapta işte bu iki önemli konu (Yahudilerin Abbâsî ve Fâtımî dönemlerindeki iktisadî ve ilmî faaliyetleri), İslâm ve Yahudi tarihi kaynaklarından (Âramîce responsalar, İbrânîce ve Yahudice-Arapça Geniza dokümanları) hareketle ele alınmakta ve Yahudi literatürü Türkçede ilk kez bu şekilde derinlemesine işlenmektedir.
469.00 ₺ -
Hacı Abdullah Petricî'nin Hıristiyanlık Eleştirisi
19. yüzyıl, Osmanlı Devletinin sadece siyasî ve askerî alandaki istilalara karşı değil, aynı zamanda Batılı devletlerin kültürel istilasına karşı da mücadele verdiği bir dönem olmuştur. Bu mücadele, özellikle Hıristiyan âlemi ile sınır oluşturan ve bünyesinde farklı din ve mezhepleri barındıran Balkanlar’da daha yoğun bir şekilde gerçekleşmiştir. Kendisi de Balkanlar’dan olan Hacı Abdullah Petricî, özellikle o dönemde yaygın olan Protestan misyonerlik faaliyetlerini hedef alarak, Hıristiyanlığın eleştirisine dair hem Türkçe hem de Arapça eserler kaleme almıştır. Bu çerçevede, Türkçe yazılan ilk reddiyeler arasında yer alan İzâhü’l-merâm önemli bir yer işgal etmektedir. Burhânü'l-hüdâ fi reddi kavli'n-nasâra ile Risâletü's-samsamiyye adlı eserleri ise, dönemin önemli reddiye metinleri arasındadır. Hıristiyanlığın temel doktrinlerini (teslis inancı, Hz. İsa'nın ulûhiyeti ve enkarnasyon) ve İncil'in tahrifi meseleleri Hacı Abdullah Petricî'nin eleştirilerinin merkezini teşkil etmiştir. Hz. Muhammed'in (s.a.v.) önceki kutsal metinlerde müjdelediği (tebşirat) konusuna da değinen Petricî, misyonerlik faaliyetlerine maruz kalan Müslümanları İslâm'ın üstünlüklerini keşfetmeye çağırmıştır. Eleştirilerini hem klasik İslâm reddiye literatüründen hem de kendi çağında yazılmış olan Hıristiyan araştırmalardan istifade ile kaleme alan Petricî, bu yönüyle kendi çağındaki gelişmeleri de takip eden bir ilim adamıdır.
221.10 ₺ -
Orta Çağda İki Yahudi Seyyahın İslam Dünyası Gözlemleri
Miladi 12. asırda İslam dünyasını gezen Benjamin (1165-1173) ve Petachia (1170-1187) adlı Yahudilere ait bu seyahatnameler Bizans, İslâm ve Türk tarihi hakkında bilgiler de içermesi sebebiyle, sadece Yahudi tarihi açısından değil, ortaçağ dünya tarihi açısından da önem taşımaktadır. Benjamin, İspanya’dan başladığı yolculuğuna Roma, Yunanistan, Konstantiniye (İstanbul), Kıbrıs gibi Eski Roma ve Bizans’a ait önemli şehirleri gezmiş ve bu şehirlerin tarihî mekânları, ticarî ve sosyo-kültürel yapıları hakkında önemli bilgiler vermiştir. Seyyahlar, özellikle de Benjamin gezdikleri yerlerde yaşayan Yahudiler hakkında çok kapsamlı bilgiler vermişlerdir. Bu sebeple ortaçağ Yahudi tarihi araştırmacıları, XII ve XIII. asırda İtalya, Bizans, Filistin, Mezopotamya ve Ortadoğu’da yaşayan Yahudi topluluklarıyla ilgili konularda Benjamin ve Petachia’dan mutlaka faydalanmaları gerekir. Okuyucu bu seyahatnamelerde ortaçağ Yahudilerinin o dönemde cemaat halinde yaşadıkları yerleşim birimlerini, nüfusunu, meslek ve kazanç yollarını, mabetlerini (sinagoglar), eğitim-öğretim kurumlarını, mezar ve ziyaretgâhları ile cemaat liderleri gibi, Yahudilerin ortaçağdaki dinî, ticarî, sosyal ve kültürel hayatlarının değişik yönleriyle ilgili çok değerli bilgiler bulacaktır. Seyahatnamelerde Türk ve İslâm tarihiyle de ilgili bilgiler de bulunmaktadır. Meselâ Benjamin, Selçuklu sultanı Sencer’in Rey’i istilâ eden Oğuz boylarıyla yaptığı savaşı 20 yıl kadar sonra olayın şahidi bir Yahudiden dinlemiş ve rivayet etmiştir. Onun ifadelerinden, Nîşâbur ve çevresinde yaşayan Yahudilerin Oğuzlar’la iyi ilişkiler içerisinde olduğunu anlıyoruz. Seyyahlar gezdikleri coğrafyadaki, gerek Epikurus, Karaî ve Sâmirî gibi Yahudi mezhepleri gerekse Dürzî –ki Dürzîler’le ilgili İslâmî kaynaklar dışında bilgi veren ilk yabancı kaynak Benjamin’dir-, Haşîşî ve İslâm dünyasında ortaya çıkan diğer i’tizâlî (heterodox) cereyanlarla ilgili olarak, bu alanlarda çalışmalar yapan dinler ve mezhepler tarihi araştırmacılarına da ilk elden bilgiler sunmaktadır.
167.50 ₺ -
İslam Hukukunda Borçların İfası
Onbeş asırlık bir geçmişiyle geniş bir coğrafyada gelişmiş olan İslam hukuku, kazuistik yöntemin hakim olduğu kabarık bir literatüre sahiptir. Bu literatüre ait temel kavramların tesbiti ve bunlar arasındaki mantıksal örgünün ortaya çıkarılması ilgili malzemeye nüfuz edilmesini kolaylaştıracağı gibi İslam hukukunun sağlıklı bir biçimde anlaşılmasına ve tanıtılmasına da hizmet edecektir. Klâsik fıkıh içinde kavram hukukçuluğunun ve doktriner tartışmaların yoğunluk kazandığı borçlar hukuku belirtilen maksada en uygun alanı teşkil etmektedir. Özel hukukun temel kavramlarından irade ile borçlar hukuku alanındaki sözleşme özgürlüğü arasında çok sıkı bir bağ vardır. Sözleşme özgürlüğü gereği taraflar, oluşturacakları borç ilişkisinin muhtevasını, kural olarak, istedikleri gibi kararlaştırabilirler. Ancak sıra, kurulan borç ilişkisinde yer alan borç veya borçların ifa edilmesine geldiğinde anlaşmazlıklar başgöstermektedir.
13.40 ₺ -
islam İlmihali
Beş Kısım ve çok sayıda bölümden meydana gelen kitabın akaid ve kelâm kısmını Kelâm Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. İlyas Çelebi; ibâdet kavramı, taharet ve namaz bölümünü İslâm Hukuku Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Fahrettin Atar; oruç, hac, kurban, yeminler ve kefaretler, aile hayatı bölümünü Arap Dili ve Belagatı öğretim üyesi Dr. Rahmi Yaran; zekât, dua, adak, helâller-haramlar, siyer ve ahlâk bölümünü ise İslâm Hukuku Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Mehmet Erdoğan yazmış bulunmaktadır
871.00 ₺ -
İslam Açısından Tüketicinin Korunması ve Ev İdaresi
Bütün dünyada İktisat biliminin müstakil bir ilim olarak ortaya çıkışı eski sayılmaz. Genel İktisat, günümüzde pek çok ana dallara ayrılmış ve hatta bu dalların bir kısmı kendi özel fakültelerinde okunur olmuştur, İslâm iktisadı da kendi özel nitelik ve yapısı ile müstakil bir ilim olma yolundadır. İslâm iktisadı, fıkıh (İslâm hukuku) gibi ilk İslâmî dönemde bağımsız bir ilim olarak ortaya çıkamadığından ve hatta onun müstakil olarak ortaya çıkışı günümüze kadar geciktiğinden ona âit konular ve meseleler, çok değişik İslâmî kaynakların ötesine berisine dağınık durumdadırlar. Bunların toplanıp bir ilim düzeni içerisinde değerlendirilmesi elbetteki kolay bir iş değildir. Meselâ şu küçük eser 110 kadar kaynaktan faydalanılarak ortaya çıkarılmıştır. İslâm yeni bir hukukî düzen getirirken, tabiatiyle hukuk ile çok sıkı bir ilişki içinde olan iksitadî hayat ve gelir dağılımı için de bir takım düzenlemeler getirmiştir.
13.40 ₺ -
İslam Ekonomisinde Tasarruf ve Ekonomik Gelişme
Yirminci asrın sonuna yaklaştığımız bu dönemde toplumların önemli, yaygın, sosyal ve ekonomik problemlerle karşı karşıya bulundukları bir vakıadır. Problemlerin taşıdığı önem ve çözümlerin çok yönlü ve karmaşık oluşu, bunlara çare bulma yolundaki araştırma ve gayretlere hız vermiştir. Diğer taraftan, belli bir problemin halli için gelişigüzel ortaya konan çözümler, konunun çok yönlü ve karmaşık yapısı sebebiyle uygulama esnasında yeni problemlerin doğmasına da sebeb olabilmektedir. Tasarruf ve ekonomik gelişme, İslâm ülkelerinden çoğunun içinde bulunduğu, kalkınmakta olan ülkelerin de en önemli ve o ölçüde karmaşık meselelerinden birisidir. Emek arzı bakımından bu ülkelerin herhangi bir dar boğazı yoktur. Ancak gerek bilgi ve gerekse maharet bakımından yetişmiş eleman yok denecek kadar azdır. Günümüz ekonomilerinde başarılı bir ekonomik gelişme, bilinen üretim faktörleri yanında gittikçe büyüyen ölçülerde eğitim ve ileri teknolojiye dayanmaktadır
13.40 ₺ -
İmamı Azamın Beş Eseri
Ebû Hanife 80/699-150/767 yılları arasında yaşamış büyük bir fıkıh ve akaid alimidir. Asıl adı Numan, baba adı ise Sabit tir. Müslümanlar arasında İmâmı Âzam yani en büyük imam lakabı ile bilinmekledir. Ailesinin Fars, Türk yahut başka bir kavme mensup olduğu kesin olarak belli değilse de, Arap olmadığı, fakat Araplar arasında doğup büyüdüğü muhakkaktır. Hz. Peygamber in ailesine bağlılığı ve dinde samimiyeti ailesinden alan Ebû Hanife ilk talebelik yıllarında Küfe de Kur ân-ı Kerîm i hıfzetti. Arapçanın yeni teşekkül etmekte olan sarf ve nahiv bilgileri ile edebiyatını öğrendi Yetiştiği çevrede bulunan büyük hadis âlimlerinden hadis dinledi ve fıkıh öğrendi. Son derece kuvvetli bir mantık ve muhakemeye sahip olmasından dolayı, özellikle Irak ın Basra ve Küfe gibi beldelerinde çok gelişmiş olan cedel yolu ile kelâm konusunda ilerlemeler kazandı. Özellikle Kûfe li büyük âlim Ebû Amr eş-Şa bi den (öl. 104/722) istifade elli. 16 yaşında iken, babası ile hacca gittiği ve orada hadis âlim
201.00 ₺