-
Zarafet Bahisleri
İçinde hiç kimseye karşı olumsuz bir duygu ve düşünce barındırmamaya gücün yeterse bunu yap! Bu benim sünnetimdendir. Benim sünnetimi ihya eden, yaşayan yaşatan, beni ihya etmiş olur. Beni ihyâ eden cennetde benimle beraber bulunur. (Tirmîzî 4/419) Her türlü zarâfetin kaynağı, evrenin erdemi Efendimiz Aleyhisselâm, bu buyruğu ile bize, insanlığın ve İslamlığın özünü duyuruyor. Zarâfet Bahislerinde hedeflenen duruş bu gönül ve zihin berraklığıdır. Gönüller ve zihinler, duygular ve düşünceler berrak ola! Yâ Selâm!..
154.00 ₺ -
Mebsut 31 Cilt
El-Mebsût, İslam Hukukunda, yer verdiği bütün görüşler hakkında tarafsız ve sistemli bir analiz yapan ilk eserdir. Müctehitlerin görüşlerini, dayandırdıkları delillerin senetlerini ve bunlardan hüküm çıkarırken kullandıkları mantığı, karşı görüş sahiplerinin fikirlerine de yer vererek bir arada gösterir. Hanefi mezhebinde genellikle Ebu Hanife (rh.a.)'nin görüşlerinin mantığını ve dayandığı delilleri ortaya koyarsa da, bazı meselelerde kendi görüşlerine yer verdiği de görülmektedir. Ülkemizde özellikle görsel yayıncılığın ön plana çıkmasından sonra, dini konulara ilişkin her türlü görüş halkımıza ulaşmaktadır. Halk içinde ve çeşitli toplantılarda bu görüşlerin tartışmalara konu edildiği görülmektedir. Bu durum; dini konuların canlılığına, araştırılmasına, bilgilerin tazelenmesine neden olması açısından yararlı görülebilir. Ancak bazı çevrelerin, çeşitli nedenlerle halkımızın temiz dini duygularını bulandırdığı da bir gerçek olarak ortadadır. Birçok vatandaşımızın, akla ve mantığa uygun gösterilerek sunulan bu görüşleri, öteden beri sahip olduğu görüşlerle bağdaştıramadığı için rahatsız olduğu, işin aslını öğrenmek istediği bilinmektedir. Ayrıca günümüz insanının, sorgulayıcı bir mantıkla; "Allah (c.c.), Kur'ân-ı Kerim, Kıblemiz ve Peygamberimiz bir olduğuna göre, İslam'da neden çok mezhep var?...", gibi sorularıyla karşılaşılmaktadır. Bu konulara açıklık getirilmesi ve halkımızın bu alandaki bilgi ihtiyacının giderilmesi gerekli olmuştur. Türkler, İslam Dini ile VII. yüzyılın sonunda karşılaştılar. 926 yılında Karahanlılar devrinde, içtenlikle ve kendi istekleriyle kitleler halinde İslam'a girdiler. İtikat itibariyle, aşırılıklardan uzak bir yol olan Ehl-i Sünnet ve'l-Cemaat görüşünü; pratik, gerçekçi ve toleranslı olması nedeniyle de Hanefi Mezhebi’ni benimsediler. İslam, kısa zamanda milli bünyeye tamamen uygun bir din durumuna geldi. Devlet ve millet olarak Ehl-i Sünnet'in usanmak bilmez savunucusu oldular. Kısa zamanda aralarından Ehl-i Sünnet görüşlü büyük tefsir, hadis ve fıkıh âlimleri ve tasavvuf erbabı yetişti. Türkler müslüman olduğu zaman İslam Âlemi ve özellikle Ehl-i Sünnet kesimi, kritik bir durumdaydı. İslam Dünyasının yapısı, Ehl-i Sünnet ve'l-Cemaat hukuku ve kabulleri üzerine kurulmuşken, bu yapıyı değiştirme ve bu kabullerden uzaklaştırma gayretleri vardı. Bunlar İslam dünyasının altını üstüne getirecekti. Tuğrul Beğ (1040-1063), Alparslan (1063-1072) ve Sultan Melikşah (1072-1092) zamanında Ehl-i Sünnet otoritesi pekiştirilmiştir. Fakat bununla birlikte Türklerde mezhep bağnazlığı yoktur. Melikşah, Şafii mezhebine mensup bulunan veziri Nizâmü'l-Mülk'e ülkenin dört bir yanında “Nizâmiye Medreseleri” adıyla anılacak olan öğrenim kurumlarını kurma görevini vermiş, bu sayede fikirler bilimsel yollarla savunulur olmuş, düşünce özgürlüğü sağlanmış ve mezhep kavgaları önlenmiştir. el-Mebsût'un meydana gelişi şu seyri izlemiştir. Hanefi mezhebinin kurucusu İmam Azam Ebû Hanîfe Numan b. Sâbit'in (m. 699-767), ders halkalarındaki açıklamaları, verdiği fetvalar ve yaptığı ictihatlar seçkin öğrencisi İmam Muhammed eş-Şeybânî (m. 749-804) tarafından yazıya geçiriliyordu. Daha sonra bu notlar yine İmam Muhammed tarafından Kitâbü'l-Mebsût (Kitâbü'l-Asl), el-Câmiu’s-sağir, el-Câmiu’l-kebir, es-Siyeru’s-sağir, es-Siyeru’l-kebir, ez-Ziyadât, Ziyadâtü’z-ziyadât adlarıyla kitap haline getirildi. Tevatür derecesinde nakledilen bu kitaplar zahiru’r-rivâye diye bilinmektedir. Onun bu eserlerinin çok geniş ve hacimli oluşu daha az okunmasına yol açmış, bunun üzerine Hâkim eş-Şehîd el-Mervezî (m. 945), bunları özetleyerek el-Kafi'yi (el-Muhtasar) kaleme almıştır. İmam Serahsî, bu eserin de çok kısa oluşu nedeniyle anlaşılamadığından okunmadığını fark ederek el-Mebsût'u yazdırmıştır. Kitabu'l-Mebsut, güvenilir görüşlere bağlı kalınarak el-Kafi üzerine yapılmış bir şerhtir. es-Serahsî, "talebeyi bıktırmayacak ölçüde", "sağlam ve sünnete dayanan açıklamalarla" eserini meydana getirmiştir. Ancak el-Mebsut, sadece el-Kafi'nin şerhi değildir. Yazar (rh.a.)'ın yaptığı açıklamalar, sanki bizzat İmam Muhammed eş-Şeybani (rh.a.)'nin eserlerine şerh yaptığını göstermektedir. el-Mebsût, İslam Hukukunda, yer verdiği bütün görüşler hakkında tarafsız ve sistemli bir analiz yapan ilk eserdir. Müctehitlerin görüşlerini, dayandırdıkları delillerin senetlerini ve bunlardan hüküm çıkarırken kullandıkları mantığı, karşı görüş sahiplerinin fikirlerine de yer vererek bir arada gösterir. Hanefi mezhebinde genellikle Ebu Hanife (rh.a.)'nin görüşlerinin mantığını ve dayandığı delilleri ortaya koyarsa da, bazı meselelerde kendi görüşlerine yer verdiği de görülmektedir. Yazar, konuları klasik sıralamaya göre ele alır. Bir konuyu işlerken farklı meselelerle ilgi kurarak konuya ilişkin çok değerli prensiplerden de söz eder. Her konunun sonunda o konuyla ilgili problemlerin çözümünde kullanılan genel prensipleri ve bunları kullanarak varılan sonuçları gösterir. Adeta konunun felsefesini yapar. Neden mezhepler var? sorusunun cevabı, eserdeki açıklamalarda yer almaktadır. Ayrıca Ehl-i Sünnet âlimlerinin bilimsel açıklamaları ve Serahsi’nin kişisel görüşleri sayesinde, günümüzde ortaya atılan ilginç fikirlerin durumu, sağlıklı bir şekilde değerlendirilebilmektedir. Türkler Müslüman olduklarından bu yana, büyük çoğunlukla Ehl-i Sünnet ve'l-Cemaat inancına sahiptirler. Hayatlarında Hanefî fıkıh mezhebine uymuşlardır. Osmanlılar devrinde de aynı görüş resmen benimsenmiştir. Cumhuriyetimizin kuruluş yıllarında resmî makamlarca yayımlattırılan Hak Dini Kur’ân Dili tefsiri ile Tecrîd-i Sarîh Tercemesi eserleri aynı inanc doğrultusunda yazılmış eserlerdir. Böylece Anadolu insanı, çağlar boyu aynı çizgide devam etmiştir. Aydın kesim, çeşitli eğilimler ve çalkantılardan etkilenseler de, halkımız bunların dışında kalabilmiştir. Bu kararlılık,.inanç ve pratikte birliktelik kaynaşmış mütacanis bir toplum olmamızda önemli faktör olarak huzur ve bekamız açısından hayati derecede yararlı olmuştur. Biz; çeşitli çevrelerde karşılaşılan sorulara cevap oluşturması, halkımızın her türlü görüşe karşı bilgilendirilmesi, Türk milletinin İslamiyet’i kabul edişinden bu yana sahip olduğu, devlet ve millet olarak savuna geldiği, aşırılıklardan uzak Ehl-i Sünnet görüşünün her yönüyle anlaşılmasına katkıda bulunması amacıyla, El-Mebsut'un Türkçeye kazandırılmasının yararlı olacağına inandık. Eseri halkımızın bilgisine ve değerlendirmesine sunuyoruz. Eserin tercümesine 1999 yılında karar verildi. Kararımızı tercümanlara duyurduk. Çalışmaya katılmak isteyen otuz sekiz kişiden onsekizi seçildi. İslam Hukukunun temel kaynaklarından biri konumundaki bir eseri tercüme etmekte olduğumuzun bilinci içinde, yüklendiğimiz sorumluluğun ağırlığını düşünerek, titizlikle seçilen her iki tercüman için bir de yanlışları düzeltecek profesör belirledik. Çevirmenlerin profesörlerce yapılan düzeltmelere karşı çıkma haklarının olduğunu açıkladık. Böyle durumlarda tarafları vakfımızda buluşturup tartışmalarını sağladık. Tercümede uyulacak esaslar, ortak bir toplantıda belirlendi. el-Mebsut'un Beyrut, Dâru'l-Ma'rife baskısı esas alındı. Aynı zamanda İstanbul kütüphanelerindeki yazma nüshalardan en uygun görülenin örneği vakfımızca sağlandı. Gerektiğinde tercüman veya düzelticilere gönderildi. Tercümeye esas alınan metinde herhangi bir eksiklik veya yanlışlık olup olmadığı, yazma nüshalarla karşılaştırıldı. Eksik yerlere rastlandıkça, yazmasından tercüme edilerek yerine konuldu. Büyük bir yekün tutan bu eksiklikler bir makale halinde tarafımızdan yayımlandı. Müctehitlerin görüşlerini dayandırdıkları âyetlerin mealleri, tek metinden yararlanılarak yapıldı. Âyet meallerinin hemen yanında parantez içinde sûre adı ve âyet numarası yazıldı. Hadislerin kaynakları ise bilimsel yöntemlerle dipnotlarda gösterildi. Yazara saygı düşüncesiyle tercüme metninin arasına, onun koymadığı bir başlık konulmadı. Ancak konular kolayca anlaşılsın ve bulunabilsin diye, çeviri metni paragraflara ayrıldı. Paragrafın yanına, sayfa kenarında yan başlıklar konuldu. Metnin sağlıklı çevirisinin yapılıp yapılmadığını kontrol etmek isteyenler için, Arapça metnin cilt ve sayfa numarası belirtildi. Bazı kelimelerin tercümesi yanına, parantez içinde Arapça aslı da yazıldı. Teknik terimlerin kısa anlamları, parantez içinde gösterildi. Ayrıntılı açıklamalara ihtiyaç duyulduğunda ise dipnotlarda bilgi verildi. Çevirmenin yaptığı ve kontrol edilen metin; Arapça aslıyla, gerektiğinde yazma nüshasına da bakılarak, satır satır, hatta kelime kelime karşılaştırılmak sûretiyle, yorucu, zahmetli ve uzun bir çalışmayla bir kez daha tarafımdan baştan sona gözden geçirildi. Yan başlıklar ve paragraflar gerektiğinde yeniden düzenlendi. İfade birliğinin sağlanmasına, olabildiğince sade dil kullanılmasına ve kısa cümleler kurulmasına özen gösterildi. Eksik veya yanlış çeviri varsa tamamlandı, düzeltildi. Bazen sadece bir kelime için yurt dışında karşılaştığımız İslam âlimleriyle de görüş alış-verişinde bulunuldu. Gözden geçirdiğimiz I. Cilt, meslek dışı deneyimli ilim adamlarına, memur ve esnaftan bazı kişilere de okutuldu. Metnin anlaşılıp anlaşılmadığı test edildi. Bu son metin, master ve doktora öğrencileri tarafından bilgisayara geçirilirken iki kez daha kontrol edildi. Gözden kaçan yerler tesbit edildiğinde yeniden bir araya gelindi. Birinci cild son şeklini aldıktan sonra düzelticilere ve bazı basım uzmanlarına dağıtıldı. Onlarla toplanılarak eser üzerinde değerlendirmeler yapıldı. Diğer ciltlerin buna göre hazırlanmasına karar verildi. Kısaca İslam Hukukunun temel kaynaklarından biri olan el-Mebsut'u Türkçeye çevirirken, yanlış yapmamak için, elimizden gelen gayreti gösterdik. Ancak insan olarak yanlış yapabileceğimizi de kabul ediyoruz. İyi niyetli okurlarımızın bize ulaştıracakları düzeltmeleri memnuniyetle karşılayarak gereğini yapacağımızı, gösterecekleri ilgi için kendilerine şükran borçlu olacağımızı burada açıkça belirtiriz. Eserin gün yüzüne çıkması için bize cesaret veren, hiç bir maddi ve manevi fedakârlıktan çekinmeyen herkesin, Allah'ın rızasına ermelerini niyaz ediyoruz. Çeviri ve düzeltme kurulundaki tüm değerli ilim adamı meslektaşlarımıza, yazma, bilgisayara geçirme ve hadisleri tahric etme aşamalarında özveri göstererek büyük emek harcayan Doktora öğrencileri Bünyamin Korucu, Harun Abacı, Mahmut Yazıcı ve Serkan Demir’e, Yüksek Lisans öğrencileri Süleyman Özer, Bekir Özüdoğru, Fatih Seyhan ve İbrahim Sainkaplan’a, metinlerin düzeltilmesinde katkıda bulunan tüm değerli dostlarımıza vakfımız adına en içten teşekkürlerimizi sunuyoruz. Tercümesini sunduğumuz eserin, halkımızın büyük bir ihtiyacını gidereceğine inanıyoruz. Din görevlilerine, ilim adamlarına ve hukukçulara yararlı olacağını umuyoruz. Hedefimiz; aziz milletimize ve insanlığa hizmet ederek Allahu Teâlâ'nın rızasını kazanmak ve en büyük kurtuluşa ermektir. Tevfik ve hidayet Allahu Teâlâ'dandır.
7619.50 ₺ -
İnternet Fıkhı
Bazısı şaşırılacak, bazısı yadırganacak, bazısı ise aksinin kabullenilmesi zor derecede yaşayışımıza yerleşmiş olan hükümlerle oluşturulmuş bir internet kullanım rehberi. Müslüman olmanın hayatın her alanını, en küçük teferruatıyla kapsadığı hakikati çerçevesinde teknolojiye bakışı dengeleyip şekillendirecek bir kılavuz. İnternet Fıkhı, bir gerçeklik olarak neredeyse eskimeye başlamasına karşın, kullanımındaki çizgiler ve sınırlar konusunda henüz derli toplu yayınların gelişmediği 'internet' için bir fıkıh oluşturma gayretine başlangıç niteliğindedir.
108.80 ₺ -
Zübdetül Buhari Tercümesi
Rahmetli Babam Müderris Şeyh Ömer Ziyaüddin "Zübde-t-ül Buhari" adlı eserini ilk kez 1914 (1330) yılında Mısır''da arapça olarak yayınlamıştı. 1919 yılında yurda dönüşünden sonra vatandaşlarının faydalanmaları amacıyla bu eserini bizzat kendisi Türkçeye çevirmiş, ancak yayınlanmasına ömrü müsaade etmemişti. Babamın vefatından (vefat tarihi 18 Kasım 1921) dört yıl sonra 1925-1926 yıllarında arap harfleriyle üç cilt olarak yayınlanan Zübde-t-ül Buhari, daha sonraki yıllarda Jç cildi bir arada olmak üzere yeni Türk Alfabesiyle bir çok kez yayınlanmıştır. Zübde-t-ül Buhari Tercümesinin diğer Hadis eserlerine nazaran farklılığı, peygamberimiz Muhammed Mustafa (S.A.V.) Hazretlerinin yalnız kavillerine, yani mübarek sözlerine inhisar ettirilmesi, ayrıntılara hiç girilmemesi, yalnız sahih hadisleri kapsaması ve sadeliğidir. Rahmetli babamın genel olarak her hadis tercümesinin sonunda "Mütercim" sözcüğü ile yaptığı bilimsel açıklamalar esere ayrıca bir değer kazandırmaktadır. Son yıllar içinde din eğitimi ve öğrenimi görmemiş gençler arasında Kur''an-ı Kerim ve dini eserler okumaya heveslilerin de çoğaldığını göz önünde bulundurarak peygamberimiz (S.A.V.) Hazretlerinin Hadis ve Sünnetleri hakkında kısaca açıklamada bulunmayı gerekli gördük. SÜNNET VE HADİS NE DEMEKTİR? SÜNNET Bu sözcük, sözlük anlamı bakımından işlek yol demektir. Daha geniş anlamda bir insanın biteviye yapageldiği iyi veya kötü davranışiarını ifade eder. islam Fıkhına göre ise 1) Hz. Muhammed (S.A.V.) tarafından söylenen sözler, 2) Kendi iradesiyle yaptığı hareketler, 3) Bir başkası tarafından yapılan hareketin veya söylenen bir sözün doğru veya yanlış olduğunu sözle cevaplamayıp doğruluğunu sessiz kalarak belirtmiş olmasıdır. Bu üç sünnetten birincisine kavli sünnet, ikincisine fiili sünnet, üçüncüsüne de takriri sünnet denmiştir. Genellikle Hz. peygamberin (S.A.V.) kendi sözlerinden oluşan kavli sünnete HADİS denmiştir. Başka bir deyişle her Hadis, kavli sünnet içinde yer alır. Yukarıda sözü edilen her üç sünnet islam dininin Kur''an-ı Kerim'' den sonra en önemli kaynağıdır. Her müslüman yalnız Kur''an hükümlerine değil, peygamberimizin (S.AV.) sünnetlerine uymakla da yükümlüdür. Her Hadis Sünnet içinde olduğuna göre, sünnete uymak için Hadisin getirdiği hükümlere, gösterdiği yollara, yaptığı uyarılara uymak gereklidir. HADİS Bu sözcük, sözlük anlamı bakımından haber, söz, yol, tebliğ demektir. İslam Şeriatında ise Hz. Muhammed (S.A.V.)''in buyurmuş olduğu sözlerdir. Hadis''in başkaca tanımları da yapılmıştır. Biz yalnız yukarıda belirtilenle yetiniyoruz. Bir hadisin geçerli olabilmesi için, söylenmiş olduğu zamandan itibaren hiç bir kesintiye uğramadan bir dizi halinde sözüne en güvenilir kişiler tarafından tevatüren intikal ettirilmiş olması lazımdır. Peygamberimiz (S.AV.) islamiyetin ilk dönemlerinde hadislerin yazılmasına karşı koymuşsa da sonraları bunların yazılı hale getirilmesine müsaade etmişlerdir. Gerek yazılı metinlerde, gerek söylene söylene bir toplumdan ötekine aktarılan hadis rivayetleri arasında farklılıklar doğduğu, hatta bazı kimseler tarafından uydurmaları da yapıldığı için, hadisler'' değerlendirmelere tabi tutulmuştur. Hadisler önce ikiye ayrılır: Hadis''i Kudsi Hadis''i Nebevi Kudsi Hadis Hz. Peygamberin (S.AV.) kalbine Allah (C.C) tarafından vahy veya ilham olunup Cebrail Aleyhisselam''m aracılığı 0lmadan doğrudan buyurduğu hadislere denir. "Allah buyurdu ki: Oruç benim içindir, onun mükafatını da ben veririm." Hadisinde olduğu gibi. Hadis''i Nebevi ise Kudsi Hadis dışındaki hadislerdir. Hadisler değişik yayılma yollarına göre; 1- Mütevatir, 2- Meşhur, 3- Aziz, 4- Garip Hadisler olmak üzere dörde ayrılır. M��tevatir Hadis: Doğruluğu kanıtlanmış bir toplum tarafından rivayet edilip hiç kimse tarafından red ve inkar edilmeyen hadislere denir. Bir hadis''in "mütevatir" sayılması için kaç kişiden rivayeten gelmesi hususunda tam bir görüş birliği yoksa da kimi görüşe göre en az dört kişi, kimi görüşe göre de yetmiş kişinin o hadis üzerinde ittifakları şarttır. Meşhur Hadis: Bir görüşe göre, islam dininin ilk dönemlerinde yalnız bir kişi tarafından rivayet edilip, sonradan yaygınlaşıp benimsenen hadistir. Başka bir görüşe göre, bir topluluk tarafından rivayet olunandır. '' Aziz Hadis: En az iki kişi tarafından rivayet olunandır. Garip Hadis: Her devirde yalnız bir tek rivayetçi tarafından rivayet edilendir. Hadisler başka bir yönden de 1- Sahih Hadisler, 2- Hasen (Güzel, Uygun) Hadisler, 3- Merdud Hadisler olmak üzere gruplara ayrılabilir. Sahih Hadis: Bir hadisin doğru, sahih olabilmesi için, o hadisi rivayet eden kişilerin hepsinin ahlaki karakterlerinin sağlam olması, üstün bir hafızaya sahip bulunmaları, aralarındaki ilişkinin hiç bir zaman kesintiye uğramaması, rivayet ettikleri hadisin Kur''an hükümlerine aykırı olmaması, islami düşünce ile çelişkisi de bulunmaması gereklidir. Elinizdeki bu "Zübde-t-ül Buhari Tercümesi" işte bu sahih hadisleri kapsamaktadır. Hasen Hadis: Hadisi rivayet edenler arasında tam bir fikir birliği olmamasına rağmen makbul sayılan hadistir. Bu çeşit hadisIerde hadisi rivayet edenler arasında çok ciddi ayrılıklar yoktur. Bu kişiler ahlaken sağlam olmalarından dolayı rivayet edilen hadisler redde mahkum edilmeyip benimsenir. Merdud Hadisler: Bir hadis Kur''an hükümlerine, ''Hz. Muhammed (S.A.V.)''in sünnetine, islam dini''nin temel ilkelerine, islam düşüncesine aykırı olursa veya o hadisi rivayet eden kişiler güvenilir değilse kabul ediiemez, reddedilir. "Mevzu Hadis" sayılanlar da reddedilen hadislerdendir. Bu kısa açıklamayı Peygamberimizin (S.A.V.) hadislerinin onun sünneti içinde yer almış olduğunu belirtmek için yaptık. Yazımızın başında da söylediğimiz gibi her hadis sünnet olduğuna göre her ehlisünnet müslümanın hadis bilgisi ile donatılması kaçınılmazdır. işte elinizdeki bu eserin özlü ve sade üslubu ile bu kaçınılmaz zorunluluğu imkan ölçüsünde yerine getireceğini umut ediyoruz. Bu vesile ile rahmetli babamın ve ahirete intikal eden eşleri ile çocuklarının yüce Allah (c.c.)''nin mağfiretine nail olmasını niyaz ediyorum. Eserin dördüncü kez baskısını yapan ve onu Türk gençlerinin faydalanmalarına sunan Ali Bilici - Salah Bilici Kitapevi''ne de teşekkürlerimi sunuyorum. Kitabın basımı için emeği geçenlerin hepsinden Allah (C.C.) "razı olsun. Amin. Prof. Yusuf Ziya Binatlı Uludağ Üniversitesi İLAHİYAT FAKÜLTESi Emekli Öğretim Üyesi ve Dekanı
110.50 ₺ -
Herkezin Öğretmeni Hz. Muhammed
Çok çeşitli ve çok ağır problemler içinde çırpınan insanlar, bugün her zamankinden daha ziyade Hz. Muhammed’e (a.s.m.) muhtaçtır. Çünkü o her türlü derdin ilacı, devası ve çaresidir.. O, en büyük öğretmen, en büyük eğitimcidir. O, en şefkatli baba, en merhametli eştir. O, en güvenilir insan, en sevilen dosttur. O, en üstün problem çözücü, en mantıklı uzlaştırıcıdır. Bu kitap, herkesin öğretmeni Hz. Muhammed’i anlatmaktadır. Psikolojik dünyasında, aile ve iş hayatında problemlerle baş edemeyenler, Efendimizin öğretmenliğine başvurmalıdırlar.
9.75 ₺ -
Nefsin Terbiyesi
"Eğer sen de bu büyük nimetlerden biraz olsun nasip almak istiyorsan aklını başına toplayıp nefsinle mücadeleye çalışmalısın. Dünya fâni, herşeyi de fâni! Bu marifetullah gönülde olursa ona ne ölüm olur, ne de bir şey. Ölüm de ona, bu âlemden diğer bir aleme intikalden başka bir şey değildir." M. Zahid Kotku Yakın tarihimizin manevi büyüklerinden ve abide şahsiyetlerinden merhum Mehmed Zahid Kotku rahmetullahi aleyh Hocaefendinin, nefsin sıfat ve özelliklerini tanıtmak ve menfi tesirlerinden kurtulma yollarını göstermek için kaleme aldığı bir eserdir. Ona göre nefsi terbiye edip ruhun emrine âmâde hale getirmenin ilk şartı günahları tanıyıp onlardan kaçınmaktır. Bu yüzden kitapta büyük ve küçük günahlar çeşitli kaynaklar esas alınarak sayılmış, kendisine has formatla yeniden sunulmuştur. Eserin bir kısmı kendi el yazıları ile ve bir kısmı da ziyaretçilerinin kâtipliği ile meydana getirilmiştir. Daha önce çeşitli baskıları yapılan Nefsin Terbiyesi, bu baskısında ciddi anlamda gözden geçirilmiş; bir takım tashih gerektiren kısımlar düzeltilmiş; âyet, hadis, kelâm-ı kibâr ve şiirlerden kaynağı tespit edilebilenlerin kaynağı gösterilmiştir. Okuyucunun anlamasını kolaylaştırmak için sayfa içerisinden çıkarılan kimi anlaşılması zor kelime ve kavramların o sayfadaki geçtiği yerde ne anlama geldiği, küçük bir sözlük şeklinde hemen sayfanın kenarında verilmiştir. Eserin meydana getirilmesinde yararlanılan kaynaklar tespit edilerek, haklarında kısa bilgiler verilmiştir.
206.50 ₺ -
Damat Tercümesi 4.Cilt
Bu güvenilir eser, Hanefi İslam Hukuk ilim adamlarından merhum İbrahim b.Muhammed el-Halebi'nin "Mültekal Ebhur" adlı değerli ve meşhur eserinin metniyle birlikte, yine Hanefi İslam Hukuk ilim adamlarından olan aynı zamanda necip milletimizin bağrından çıkmış bulunan Abdurrahman b.Şeyh Muhammed b.Süleyman el-Hanefi olan zatın yazmış olduğu "Mecmaul Enhur" adlı şerhin tercümesidir. Bilindiği gibi "Mültekal Ebhur"un metni üzerine merhum Mehmet Efendi tarafından "Mevkufat" adlı çok değerli bir şerh yazılmıştır. Bu şerh, engin ilmi kabiliyetiyle bilinen merhum hocamız üstad Ahmet DAVUTOĞLU tarafından günümüzün Türkçesine çevrilerek sadeleştirilmiştir. Ancak "Mültekal Ebhur" adlı bu eserin üzerine şerh olarak yazılan "Mecmaul Enhur" adlı çok değerli eserin tercümesi bu güne kadar yapılmamıştır."Macmaul Enhur" adlı bu eser yıllarca gerek OSmanlı döneminde ve g erek Cumhuriyet döneminde İslam Hukukunun tüm konularında kendisine fetva kaynağı olarak başvurulan değerli eserlerden biri olmuştur. İşte bu eser, acizane tarafımdan tercüme edilmiş olup; okuyucuların istifadesine sunulmuştur. Bana bu eserin tercümesini yazmada yetenek kazandıran ve onun yardımı olmadan hiçbirşey olamayan Yüce Rabbim'e sonsuz şükürler eder ve bu tercümenin bütün okuyucularıma iki dünya mutluluğunu sağlamasını Yüce Allah(c.c)'tan niyaz ederim. • Alışverişler Bölümü • Yeminleşme Bölümü • Dava Bölümü • Alım Satım Bölümü • Vekalet Bölümü • Şahitlik Bölümü • Miras Bölümü • Tutuklanma Bölümü • Kaza Bölümü • Kefalet Bölümü • Faiz Bölümü
175.00 ₺ -
Din Görevlisinin El Kitabı Büyük Boy Ciltli
Elinizdeki bu çalışma Kur'an Kursu, İmam Hatip Lisesi, İlahiyat Fakültesi öğrencileri Diyanet camiasında hizmet veren kardeşlerimizin ve bütün müslümanların elinde devamlı yardımcı bir kitap olması gayesinden yola çıkılarak hazırlanmıştır. Ayrıca her Müslümanın yapacağı, başka bir ifade ile yapması gerekenleri içine almaktadır. Her müslümanın dinin görevlisi olduğu fikrinden yola çıkarak dört mezhep uygulamalarını tablolarla anlatan farklı bir ilmihal. Bu kitap ile bütün dini vecibelerinizi yerine getirebilirsiniz.
96.00 ₺ -
Din Görevlisinin El Kitabı Küçük Boy
Elinizdeki bu çalışma Kur'an Kursu, İmam Hatip Lisesi, İlahiyat Fakültesi öğrencileri Diyanet camiasında hizmet veren kardeşlerimizin ve bütün müslümanların elinde devamlı yardımcı bir kitap olması gayesinden yola çıkılarak hazırlanmıştır. Ayrıca her Müslümanın yapacağı, başka bir ifade ile yapması gerekenleri içine almaktadır. Her müslümanın dinin görevlisi olduğu fikrinden yola çıkarak dört mezhep uygulamalarını tablolarla anlatan farklı bir ilmihal. Bu kitap ile bütün dini vecibelerinizi yerine getirebilirsiniz.
80.00 ₺ -
Din Görevlisinin El Kitabı Küçük Boy Karton Kapak
Elinizdeki bu çalışma Kur'an Kursu, İmam Hatip Lisesi, İlahiyat Fakültesi öğrencileri Diyanet camiasında hizmet veren kardeşlerimizin ve bütün müslümanların elinde devamlı yardımcı bir kitap olması gayesinden yola çıkılarak hazırlanmıştır. Ayrıca her Müslümanın yapacağı, başka bir ifade ile yapması gerekenleri içine almaktadır. Her müslümanın dinin görevlisi olduğu fikrinden yola çıkarak dört mezhep uygulamalarını tablolarla anlatan farklı bir ilmihal. Bu kitap ile bütün dini vecibelerinizi yerine getirebilirsiniz.
92.00 ₺ -
Din Görevlisinin El Kitabı Büyük Boy 1.Hamur
Elinizdeki bu çalışma Kur'an Kursu, İmam Hatip Lisesi, İlahiyat Fakültesi öğrencileri Diyanet camiasında hizmet veren kardeşlerimizin ve bütün müslümanların elinde devamlı yardımcı bir kitap olması gayesinden yola çıkılarak hazırlanmıştır. Ayrıca her Müslümanın yapacağı, başka bir ifade ile yapması gerekenleri içine almaktadır. Her müslümanın dinin görevlisi olduğu fikrinden yola çıkarak dört mezhep uygulamalarını tablolarla anlatan farklı bir ilmihal. Bu kitap ile bütün dini vecibelerinizi yerine getirebilirsiniz.
400.00 ₺ -
Mirkatül Vüsul
Bu kitap Molla Hüsrev Hazretleri tarafından hazırlanmış Usûl-i Fıkh'a dair muhtasar bir metindir. Müellif daha sonra bu metne Mir'âtü'l-Usûl diye iki ciltlik bir de şerh yazmıştır. Usûl-ü Fıkh'ın asıl metinlerinden olarak kabul edilmiş ve medreselerde ders olarak okutulmuş ve okutulmaya devam edilmektedir.
9.75 ₺ -
Sorumsuzca Söylenen Sözler 5 cilt Takım
Düşünmeden söylediğimiz sözlerin anlamlarını düşündüğümüzde bizi tehlikelerin içine attığı hatta kimi zaman bilmeden küfre sebep olduğunu Sorumsuzca Söylenen Sözler kitabının her sayfasında daha çok farkına varacaksınız.
156.00 ₺ -
Sorumsuzca Söylenen Sözler 5
Düşünmeden söylediğimiz sözlerin anlamlarını düşündüğümüzde bizi tehlikelerin içine attığı hatta kimi zaman bilmeden küfre sebep olduğunu Sorumsuzca Söylenen Sözler kitabının her sayfasında daha çok farkına varacaksınız.
31.20 ₺ -
Sorumsuzca Söylenen Sözler 4
Düşünmeden söylediğimiz sözlerin anlamlarını düşündüğümüzde bizi tehlikelerin içine attığı hatta kimi zaman bilmeden küfre sebep olduğunu Sorumsuzca Söylenen Sözler kitabının her sayfasında daha çok farkına varacaksınız.
31.20 ₺ -
Sorumsuzca Söylenen Sözler 3
Düşünmeden söylediğimiz sözlerin anlamlarını düşündüğümüzde bizi tehlikelerin içine attığı hatta kimi zaman bilmeden küfre sebep olduğunu Sorumsuzca Söylenen Sözler kitabının her sayfasında daha çok farkına varacaksınız.
31.20 ₺ -
Sorumsuzca Söylenen Sözler 2
Düşünmeden söylediğimiz sözlerin anlamlarını düşündüğümüzde bizi tehlikelerin içine attığı hatta kimi zaman bilmeden küfre sebep olduğunu Sorumsuzca Söylenen Sözler kitabının her sayfasında daha çok farkına varacaksınız.
31.20 ₺ -
Sorumsuzca Söylenen Sözler 1
Düşünmeden söylediğimiz sözlerin anlamlarını düşündüğümüzde bizi tehlikelerin içine attığı hatta kimi zaman bilmeden küfre sebep olduğunu Sorumsuzca Söylenen Sözler kitabının her sayfasında daha çok farkına varacaksınız.
31.20 ₺ -
Minberden Gönüllere 2
Minberler İslâm tarihinin en kadim hakikat kürsüsüdür. İlk olarak, “Ben ancak bir muallim olarak gönderildim” buyuran Peygamber Efendimizin (a.s.m.) çıkmış olduğu bir kürsüdür minber. Dolayısıyla hatipler, Peygamberin bu kudsî emanetinin emanetçileri olarak, onun mirası olan Kur’ân ve iman hakikatlerini onun anlattığı şekilde ve üslupta insanlara aktarmakla da yükümlüdürler. Şaban Döğen Hocaefendi’nin çok sevilen eseri Minberden Gönüllere, işte bu yolda bir çabanın eseri. Bu eser, farklı konulardaki hutbelerden oluşan muhtevasıyla, ümmetin dinini ahir zamanda diri tutmak için gayret eden manevî mücahitler için, bir başucu kitabı niteliğinde. “Dinimizi insanlara nasıl anlatırım?” sorusuna samimiyetle cevap arayan hatiplerimizin, bu kitapta bulacakları çok şey var. Dinin hakikatlerini minberden gönüllere aktarmak isteyenler için, bu kitap, hem bir rehber, hem bir reçete sunuyor.
9.75 ₺ -
Minberden Gönüllere 1
Minberler İslâm tarihinin en kadim hakikat kürsüsüdür. İlk olarak, “Ben ancak bir muallim olarak gönderildim” buyuran Peygamber Efendimizin (a.s.m.) çıkmış olduğu bir kürsüdür minber. Dolayısıyla hatipler, Peygamberin bu kudsî emanetinin emanetçileri olarak, onun mirası olan Kur’ân ve iman hakikatlerini onun anlattığı şekilde ve üslupta insanlara aktarmakla da yükümlüdürler. Şaban Döğen Hocaefendi’nin çok sevilen eseri Minberden Gönüllere, işte bu yolda bir çabanın eseri. Bu eser, farklı konulardaki hutbelerden oluşan muhtevasıyla, ümmetin dinini ahir zamanda diri tutmak için gayret eden manevî mücahitler için, bir başucu kitabı niteliğinde. “Dinimizi insanlara nasıl anlatırım?” sorusuna samimiyetle cevap arayan hatiplerimizin, bu kitapta bulacakları çok şey var. Dinin hakikatlerini minberden gönüllere aktarmak isteyenler için, bu kitap, hem bir rehber, hem bir reçete sunuyor.
9.75 ₺ -
İki Şehveti Dizginlemek
İmam-ı Gazâlî’nin en büyük eseri olan İhyâu Ulûmi’d-Din, her dönem Müslümanlar için ilk akla gelen başvuru kaynağı olmuş ve bu esere büyük güven duyulmuştur. İhyâu Ulûmi’d-Din, dört ana bölümden ve her bölüm de onar konudan oluşmaktadır. İhyâu Ulûmi’d-Din içinde yer alan konuların her biri, eserin orijinal anlatımı asla bozulmadan, akıcı ve duru bir dil kullanılarak çevirisi yapıldı ve başlı başına birer kitap haline getirildi. İhyâu Ulûmi’d-Din’in üçüncü bölümü olan Helak Edici Şeyler Bölümü’nün üçüncü konusu İki Şehveti Dizginlemek’tir. İmam-ı Gazâlî bu eserinde; açlığın fazileti, faydaları, mide şehvetini dizginleme, açlığın hükmü ve insanların ahvaline göre onun fazileti, şehvetin terkinde riyazetin önemi ve evlenme hususunda yapılması gerekenler gibi önemli konular hakkında bilgiler verir. Sonuçta ise mide, göz ve tenasül organının şehvetine muhalefet eden kimsenin ulaşacağı yüksek faziletler hakkında geniş izahat yapar ve bu noktaya ulaşmak için nasıl bir yol takip edilmesi gerektiğini izah eder.
66.00 ₺ -
-
Batıniler ve Karmatilerin İç Yüzü
Batiniler ve Karmatilerin İç Yüzü isimli bu eser, tarih boyunca islam' a karşı irtikab edilen ihanetlerin en evvel ve en korkuncu üzerine ilim ve iman şuuru projeksiyonu tutmakta ve size onun aydınlığında ürpertici gerçekleri sunmaktadır. Zamanımızda "Hoşgörü" aldatmacasıyla başlayıp "Diyalog" ihanetinde karar kılan yeni ve müthiş tahrip cereyanını layıkı ile anlayabilmek için elinizde tuttuğunuz bu ilmi eser, size ciddi bir rehberlik ve irşad vazifesi ifa edecektir!...
11.85 ₺ -
İslamda İktisadi Nizam
İslam nizamının bir parçası olan iktisadi meselelere Kur'ani bir perspektiften bakan ve en selahiyetli bir kalemden çıkmış olan elinizdeki eseri yayınlamaktan şeref duyarız.
8.50 ₺ -
Riyazüs Salihin Tercümesi 8 Cilt Sempatik Boy
Riyazüs Salihin - Hadis-i Şerif Tercümesi - Sempatik Cep Boy- (8 cilt ) Yeni 15x11 cm Ebatlarında Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Görevlileri Prof. Dr. M. Yaşar Kandemir, Prof. Dr. İsmail L. Çakan ve Doç Dr. Raşit Küçük'ün 6 yıllık emeğinin sonucu meydana gelen, İmam-ı Nevevi'nin meşhur eseri Riyazü's-Salihin'e yaptıkları tafsilatlı şerh çalışması. Türkiye'de bir çığır açmak.Var olan bir güzel yolu genişletmek. Sâlihler Bahçesine varan güzergahın kullanılırlığını arttırmak... Bu sözler Erkam Yayınevi'nin yeniden şerh ve tercüme ettirip yayınladığı Riyazü's-Sâlihîn hakkında söylenirse, bir gerçeğin teslimi olur. Yayınevimizin ricası üzerine Prof. M. Yaşar Kandemir, Prof İ. Lütfi Çakan ve Prof. Raşit Küçük beyler, Huzûr-ı Risâletpenâhîye sunulacak kıvamda bir esere omuz verdiler. İnsanımızın severek okuduğu Riyazü's-Sâlihîn'i büyük bir titizlikle yeniden tercüme ettiler. Hemen herkesin azami derece istifade edebileceği bir üslupla konuları açıkladılar. Bu eser hazırlanırken her yönüyle en iyisi, en güzeli olsun arzu edildi. Hoca efendiler, talebeler belli başlı konulardaki hadis-i şerifleri ve açıklamalarını, güvenilir bir tercüme ve şerhte kolayca bulabilsinler diye düşünüldü. Dost meclislerinde, evlerde okunup istifade edilsin istendi. Hadis-i şerifler, ilgili ayet-i kerimelerle ve diğer hadislerle izah edildi. Her hadis-i şeriften sonra; hadisten alınan dersler maddeler halinde sıralandı. Bu ümmet hadis-i şeriflerin sahibidir. Bu millet Riyâzü's-Sâlihîn'e sahip çıkmıştır. Camilerde, okullarda, kütüphanelerde, evlerde onu baş tacı etmiştir. Okumak, dinlemek ve anladığı ile amel etmek üzere onu benimsemiştir. Ümmetin ittifakla sahiplendiği şeyde hayır vardır. Riyâzü's-Sâlihîn okumalar sünnete sarılmanın canlı örnekleridir. Bu sofrada sizin de nasibiniz olsun.
2360.00 ₺ -
-
Kur'an'da Sosyal Dayanışma ve Vakıflar
Sosyal dayanışma ve yardımlaşma, sömürülmemek, fakirleşmemek ve yoksulluğa mahkum olmamak için Kur'ân'ın, üzerinde ısrarla durduğu bir kavramdır. Bu kavramı canlandırmak, çağımızın şartlarınıda göz önüne alarak, daha teferruatlı hale getirmek, insanlar için bir mecburiyettir. Bu gün globalleşme, bir tür kapital ve patronlar diktatörlüğü çizgisinde yürümektedir. Bu sistem, kârı ana değer tüketimi adeta ibadet, insanı ise bir eşya gibi görmektedir. Bu yüzden vahşi kapitalizmin etkilemediği hemen hemen hiç bir alan kalmamıştır. Eserde sosyal dayanışma ve yardımlaşma kavramıyla, vakıf sisteminin kaynaşması, hem medeniyet hemde tarih merkezli anlatılmaktadır.
238.00 ₺ -
Hz Ali Diyor ki
Bütün ilimlerin kapısı olarak Hz. Peygamber (s.a.v.) tarafından övgüyle bahsedilen Hz. Ali (r.a.)’ın yazdığı bu eserde, yöneticilere öğüt ve tavsiye niteliğinde ciddi mesajlar vardır. Bu eser, her ne kadar devlet adamlarını muhatap alıyor gibi görünse de, toplumun en küçük birimi olan ailenin reisinden, idarecilere ve bürokratlara kadar insan yönetimine talip olan, sorumluluk üstlenen herkesin ve her kesimin faydalanacağı çok önemli bir bilgi hazinesidir. Hz. Ali (r.a.)’ın Mısır’a vali olarak atadığı Malik b. Eşret’e gönderdiği mektupta yer alan tavsiyeler 14 asır önce bir idarecinin uyması gereken kuralları ifade ederken bugünkü idarecilerin de bu tavsiyelere ne kadar muhtaç olduklarını ortaya koymaktadır. Zaman ne kadar geçmiş olursa olsun, insanlığın bu tavsiyeler doğrultusunda yönetilmeye ihtiyacı vardır. Millî şairimiz Mehmed Âkif Ersoy tarafından hazırlanan bu kitabı, YÖNETEN ve YÖNETİLEN herkese tavsiye ediyoruz.
108.80 ₺