-
Sevmek Cesurların İşidir
Nasıl oluyor da bazı insanlar daha kolay ve güvenli ilişki kuruyorlar? Neden bazıları ilişkilerde katı ve tutukken bazıları daha esnek? Neden kimileri kolayca affederken kimileri yanlışlara ömür boyu takılıp kalıyor? Neden bazı insanlar yeniliklere kolayca adapte olurken diğerleri acı çekiyor? Neden bazılarımız için geçmişin atlatılması bu kadar zor ve gelecek kaygı dolu? Neden kimi insanlar sorunlar karşısında korkusuzken bazıları en küçük bir sorunda pes edip yıkılıyor? Zihin yargılarla çalışır ve her an yeni bir yargı üretir. Sonra bir an gelir ve bu otomatik kalıpların artık yaşam doyumumuzu kısıtladığını hissederiz. “Başka bir yol mümkün mü?” düşüncesi içimizde uyanır. O yolda kendimizle, alışkanlıklarımızla, otomatik pilotumuzla, duygularımızı nasıl işlediğimizle veya işleyemediğimizle, hasetle, şükranla, kayıpla, yasla, öz şefkatle, aşkla ve insan olmaktan kaynaklanan pek çok halle karşılaşır, bunları tecrübe ederiz. Bu tecrübelerden geçmek yani yaşamak için sevmek gerekir. Sevmek; aktif bir sevme işi ve iradi olarak verdiğimiz cesaret isteyen bir karardır. Sevmek cesurların işidir. Birini veya bir şeyi sevdiğimizde eyleme geçme ihtiyacı duyarız. Ona kalbimizde ve hayatımızda bir alan açar ve o alanda genişlemesini mutlulukla karşılarız. Üstelik bunu terk edilme, kaybetme ihtimalimize ve korkularımıza rağmen yaparız. Bir anlam dünyası inşa edebilmek için yola çıkarız. Öyleyse sevgisizlik aslında eylemsizlik ve korkaklıktır. Psikoterapist ve psikodramatist Ayşe Melek Sevmek Cesurların İşidir’de kendimizi keşfetme yolculuğumuza çok yönlü bir kılavuz sunarak rehberlik ediyor.
185.00 ₺ -
Peygamberimiz (asm) Çocuklara Nasıl Davranırdı?
Peygamberimizle (asm) çocuk yetiştirmeye niyet etmek ebeveynin öncelikli olarak çocukça davranışlarını gidermesi demektir. Bunun için bu çalışmada yorumlar ve kurallar şeklinde bir yol izlemekten ziyade Peygamber Efendimizin dünyasına girmek öncelikli yol haritası oldu. Onun hayatından olaylara dayalı anlatımla kimi zaman dıştan onu seyretmeye, nasıl davrandığını izlemeye, o davranışta kendimizi bulmaya; kimi zaman da onun ellerinden tutup orada yaşıyor gibi olayı hissetmeye gayret ettik. Son zamanlar uzman yardımı almak artık her ebeveyn için kaçınılmaz hale geldi. Elbette bu faydalıdır. Biz burada bu desteklerin birincisi olarak Peygamber Efendimizin eğitim metodunu hatırlatıyoruz. Çünkü “Sünnet Pedagojisi” Rabbanîdir. Her çocuğun ruhuna ve fıtratına uyan eğitim metodudur. Peygamberimizin çocuk eğitimi uzun uzun metot bildirimi değildir. Onun bir davranışının, bir cümlesinin içerisinde, bir çocuğun hayatı boyunca psikolojisini güzelleştirecek, onu onaracak pek çok şey bulmak mümkündür. Hakikat birdir ama hakikate giden yollar çoktur. Peygamberimizin sünneti o hakikat yolunun en kısası ve Rabbanî olanıdır. Eğitimde her yol, her metot herkese uygun gelmeyebilir. Sünnetin Rabbanî oluşu onu her huya, herkese uygun kılmıştır. Nuriye Çeleğen, Peygamberimiz (asm) Çocuklara Nasıl Davranırdı kitabında “Peygamberim ile çocuk yetiştirmek istiyorum” diyenlere sesleniyor.
192.40 ₺ -
-
Mısıra Sultanı Kuyudan Gelir
Kur’an kıssaları soyut ve yüksek hakikatlerin ete kemiğe bürünmesi, elle tutulur, gözle görülür hale gelmesidir. Özelde Yusuf kıssası genelde de Kur’ân kıssalarının tamamı bize tarihin akışının Allah’ın irade ve ilminden bağımsız ve başına buyruk bir gidişatının olmadığını gösterir. Özellikle kıssalar kronolojik olarak tersten okunduğunda tarihin yalnızca insanın eseri değil aynı zamanda Allah’ın mimarisi olduğu açıkça hissedilir. İnsan düşünerek ve kendini vererek Yusuf kıssasını okuduğunda, kıssa ile kendi ruhu arasında bir med-cezir yaşar. Bu kıssa, Allah’ın bir kulunu imkânsızlığın en dibinden imkânın zirvesine nasıl ulaştırabileceğine şahit kılar muhatabını. Hz. Yusuf’u kuyudan Kral’ın sarayına taşıyan olaylar zinciri, onun gördüğü rüyanın müjdesine giden yola döşenmiş taşlar mesabesindedir adeta. Yasin Pişgin, Yusuf suresi tefsiri olarak hazırlanan Mısır’a Sultanı Kuyudan Gelir’de Yusuf kıssasını kendi hayatımıza taşımamızın yollarını aşikar ediyor bize. Çünkü Hz. Yusuf’un kuyudan çıkışı, aynı zamanda bizim de kendi kuy(t)umuzdan ve milyonlar içindeki yalnızlığımızdan kurtulmamızın hikmet yüklü yoludur. Can gözüyle bakan, can kulağıyla dinleyenler için elbette…
244.20 ₺ -
Cennetle Müjdeli 10 Sahabe
Bir insanın Allah’a güvendiğinin alâmeti, fedakarlığı ölçüsündedir. Cennetle müjdelenen on sahâbe Allah’a olan güvenlerini canlarını, mallarını, sevdiklerini feda ederek göstermişler ve bunun neticesinde de bu bahtiyarlığa erişmişlerdir. Zira Allah’a güvenene Allah kâfidir. Kitapları ve videolarıyla milyonlara ulaşan Mehmet Yıldız bu eserlerinde Aşere-i Mübeşşere üzerinde duruyor, o mübarek hayatlara daha yakından bakmamızı sağlıyor. Kitaplar: 1)Hz. Ebû Bekir (R.A.) - Resulullah’ın (S.A.V.) Sadık Yol Arkadaşı 2)Hz. Ömer (R.A.) - Adaletin Şaşmayan Terazisi 3)Hz. Osman (R.A.) - Meleklerin Hayâ Ettiği Sahabe 4)Hz. Ali (R.A.) - İlim Şehrinin Kapısı 5)Talha bin Ubeydullah (R.A.) - Yaşayan Şehit 6)Zübeyr bin Avvâm (R.A.) - Resulullah’ın (S.A.V.) Havârisi 7)Sa’d bin Ebî Vakkâs (R.A.) - Dualarına İcabet Edilen Sahabe 8)Abdurrahmân bin Avf (R.A.) - Ahiretin En Kârlı Tüccarı 9)Ebû Ubeyde bin Cerrâh (R.A.) - Dünyanın Değiştiremediği Adam 10)Saîd bin Zeyd (R.A.) - Kabul Olunmuş Dua
584.60 ₺ -
Enneagram ile Öğrencini Keşfet
Öğretmen-öğrenci arasında yaşanan problemlerin ve akademik başarısızlıkların temelinde iletişim hataları vardır. Eğitimde tek tipleştirme, bu eğitim modeline uymayan mizaca sahip öğrencilerin eğitim hayatını hem ebeveynler hem eğitimciler hem de öğrenciler için içinden çıkılması güç büyük bir problem yumağına çevirebiliyor. İsmail Acarkan, her çocuğun farklı bir mizaçla dünyaya geldiğini ve bu yüzden anne babalar için olduğu kadar eğitimciler için de öğrenciyi tanımanın, sağlıklı iletişimi ve akademik başarıyı beraberinde getireceğini özellikle vurguluyor. 9 Tip Mizaç Modeli'yle ilgili Türkiye'nin farklı yerlerinde seminerler veren İsmail Acarkan, bireyselleşme çağı olan 21. yüzyılda bu kadim öğretinin ne kadar ihtiyaç duyduğumuz bir anlayış olduğunun altını çizerken eğitimcilerin işlerini kolaylaştıracak bilgiler veriyor. Enneagram ile Öğrencini Keşfet- Mizaç Farkındalığıyla Öğretmenlik Yapmak kitabı, eğitimcilere öğrencilerini tanımaları için destek olurken aynı zamanda hem psikolojik hem de akademik başarıları için onlara rehberlik etmelerine yardımcı oluyor.
266.40 ₺ -
İslamın Vadettikleri
"Doğuşu ve yayılışıyla tamamen kendine özgü ve tarihte bir örneği daha görülmemiş apayrı bir olay, bir çeşit mucizedir İslâm."
203.50 ₺ -
Kehribar Geçidi Ciltli
Roma üzerinden bir insanlık tarihi ve insanlık durumları okuması sunan roman aynı zamanda incelikle işlenmiş detaylarıyla Roma İmparatorluğu'nun toplumsal, siyasal ve dinsel öğelerini de ustalıkla resmediyor. Nazan Bekiroğlu, Kehribar Geçidinde hem İslam hem Hristiyan kültürlerinde yer bulan yedi uyurlar anlatısı ve Roma İmparatorluğu'nun dağılmadan önceki son yüzyılı üzerine bir roman kurguluyor.
418.10 ₺ -
Kehribar Geçidi
Roma üzerinden bir insanlık tarihi ve insanlık durumları okuması sunan roman aynı zamanda incelikle işlenmiş detaylarıyla Roma İmparatorluğu'nun toplumsal, siyasal ve dinsel öğelerini de ustalıkla resmediyor. Nazan Bekiroğlu, Kehribar Geçidinde hem İslam hem Hristiyan kültürlerinde yer bulan yedi uyurlar anlatısı ve Roma İmparatorluğu'nun dağılmadan önceki son yüzyılı üzerine bir roman kurguluyor.
388.50 ₺ -
Peygamberimizin Hayatı 10 Kitap Set
Kocaman bir evrende küçücük bir dünyada yaşıyoruz. Bu küçük dünyamıza anlam katan en önemli kişi sence kim? Evet, doğru bildin, Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed (sallallahu aleyhi vesellem). O, dünyamızda sayılı günler kalmış ama bıraktığı etki ve güzellik yüzyıllardır devam ediyor. O'nun açtığı yolda ilerlemek istemez misin? Bu gizemli yolculukta O'nu (s.a.s.) takip etmek bizleri mutluluğa, huzura, güzel yerlere götürecek
555.00 ₺ -
Dersaadette Ramazan Akşamları
Kültür dünyamızın önemli simalarından Dursun Gürlek'in süzgecinden geçen ve yine kültür dünyamızın canlı tablolarından olan yazarların, şâirlerin, edebiyatçıların ramazanlarla ilgili hâtıraları... Kendisinin Dersaâdet'te Ramazan Akşamları adını verdiği bu kitapta, Refi'i Cevad Ulunay, Münir Süleyman Çapanoğlu, A. Râgıp Akyavaş, Ercüment Ekrem Talu, Safiye Ünüvar, Ayşe Osmanoğlu, Mehmet Kaplan ve Süheyl Ünver gibi İstanbul yazarlarının yanı sıra daha birçok kalem erbabının yazısı bulunuyor. Ramazan piyasası ilk akşamın terâvihinden sonra başlardı. Galata Köprüsü'nden boşalan arabalar, muhteşem faytonlar, kupalar, landonlar, konak ve saray arabaları katar hâlinde Beyazıt'a çıkarlar, Mürekkepçiler önünden kıvrılarak Vezneciler'e girerler, Unkapanı Köprüsü'nden geçenler Zeyrek'ten Vefâ'ya tırmanırlar, Şehzâde Câmii'nin yanından Direklerarası'na dökülürlerdi. Her yaştan, her sınıftan genç ihtiyar, kadın erkek birbiri üstüne yığılmış, yanaşık nizamda binbir ayak bir ayak hâline gelmiş, nefesleri birbirlerinin ensesini sıcak sıcak okşamakta. Elhâsıl velkelâm sökülmez, geçilmez bir izdiham. Bu hâtıralar yığını olanca çeşnisiyle, bol malzemesiyle, renkli levhalarıyla bir nevi ramazan edebiyatı diyebileceğimiz bir edebiyat türünü ortaya çıkarıyor. Ramazan medeniyeti, Ramazan edebiyatıyla daha canlı, daha heyecanlı bir hâle geliyor.
185.00 ₺ -
Yobazlıklar
Akla pranga vuran ve geçmişini güncelleştiremeyen dinci yobazlık, İnsan severlikten uzak, ırkçı ve saplantılı etnik yobazlık, Bilimi ilâh gibi görüp putlaştıran bilimci-teknokratik yobazlık, Çıkarı için diğer halkları açlığa mahkûm eden kapitalist yobazlık, Marks’ın düşüncesini pespayeleştiren sosyalist-komünist yobazlık, Ve bugünün insanına hayatı zehreden, geleceğin insanını da şimdiden zehirleyen daha nice yobazlıklar… Evet, bu eserde Batı’nın ve Doğu’nun bütün yobazlıkları apaçık sergileniyor. Sadece sergilenmiyor, bu yobazlıklara karşı ne yapılması gerektiği de apaçık ortaya konuyor. Garaudy’nin 1990’da bu kitapta yaptığı uyarılara kulak verilseydi dünyamız bambaşka olurdu. On binlerce insan göç etmek zorunda kalmaz, denizlerde boğulmaz, Avrupa’nın kapılarına dayanmazdı. Avrupa’nın kendisi de yaşadığı ve yaşayacağı ekonomik krizlere kesinlikle maruz kalmazdı. Hem Batılılara, hem de bizlere ağır eleştiriler getiren bu eserdeki görüşler dikkate alınmadan güler yüzlü bir gelecek kurulamaz! Yobazlık, kökleri ekonomi ve siyasette var olan bir sorunu karşımıza çıkarıyor. Fakat yobazlığın aynı zamanda her medeniyeti tehdit eden ve onun kopmaz bir parçası olan manevî bir hastalık olduğunu da unutmayalım. Bu kitap, basın yayın organlarının şartlandırması yüzünden, yobazlıkla İslâm’ı özdeşleştirmeye alışagelmiş okuyucularda şok etkisi yaratacaktır. İşin gerçeğine bakarsanız yobazlık, Üçüncü Dünya ülkelerinde aldığı bütün şekil ve türleriyle, Batı’nın Rönesans’tan bu yana kendi kalkınma ve kültür modelini zorla kabul ettirme iddiası yüzünden ortaya çıkmıştır. Yapılan bu tanımlardan yobazlığın belli başlı özellikleri ortaya çıkıyor. Birincisi, hareketsizliktir, yani “adapte olmayı ret”, “her türlü gelişmeye, her türlü değişmeye karşı katı bir şekilde direnme”; ikincisi, geçmişe dönmek (“geleneğe sımsıkı sarılmak”, “tutuculuk”); üçüncüsü de, hoşgörüsüzlük, içe kapalılık ve dogmatizmdir, yani “katılaşıp kemikleşme”, “hırçınlaşma” ve “uzlaşmama”dır. Bütün bunları göz önünde bulundurduğumuzda yobazlık; gelişmeye karşı hareketsizlik, modernizme karşı gelenekçilik, tarafsız bir tutum takınmaya karşı dogmacılık olarak karşımıza çıkıyor. Her türden yobazlığın şu temel karakterini buluyoruz: Bir metodu, bir dini, bir siyaseti, tarihlerinin önceki bir döneminde bürünmüş olduğu bir şekle bürüyüp o şekle indirgemek… Bu dogmacılığın kaçınılmaz sonucu ise engizisyondur (yani karşı çıkanları yargılayıp en ağır cezalara çarptırmaktır). Çünkü ben mutlak hakikate sahip olduğumdan yüzde yüz eminsem, bu hakikati reddeden kimse ya hastadır ve bir psikiyatri kliniğine yatırılmalıdır, ya da hakikati bile bile reddeden bilinçli bir bozguncudur ki ya hapse atılmalı veya idam edilmelidir. Yobazlığın, yani akıl ve idrak düşmanlarının, içeriden işgaline karşı, bugün yapılması gereken, yaşayanları uyanışa çağırmak ve direniş ağları, yani anlamsızlığa karşı direniş ağları hazırlayıp örgütlemektir. Bunun içinse, bütün iman sahiplerinin ve şu bahse, yani “hayatın bir anlamı vardır” bahsine tutuşmuş olan herkesin güç birliği etmesi gerekir. Geçmişten gelen cürufun kesin ve kat’i reddi gerekir, her bir kimsenin kendisini başkalarından ayırarak onun kendi imanını budayan bütün önyargılardan kurtulup arınması gerekir. Yobazlığın, yani akıl ve idrak düşmanlarının, içeriden işgaline karşı, bugün yapılması gereken, yaşayanları uyanışa çağırmak ve direniş ağları, yani anlamsızlığa karşı direniş ağları hazırlayıp örgütlemektir. Bunun içinse, bütün iman sahiplerinin ve şu bahse, yani “hayatın bir anlamı vardır” bahsine tutuşmuş olan herkesin güç birliği etmesi gerekir. Geçmişten gelen cürufun kesin ve kat’i reddi gerekir, her bir kimsenin kendisini başkalarından ayırarak onun kendi imanını budayan bütün önyargılardan kurtulup arınması gerekir.
170.20 ₺ -
İsrail Mitler ve Terör
Hakikatleri bütün çıplaklığıyla haykıran bu kitabından ötürü, büyük bir filozof, gerçek bir düşünür mahkûm edildi! Alain de Benoist Siyaset Bilimci ve Yazar Roger Garaudy bu kitabı yüzünden ağır cezaya çarptırıldı! Bu eser Fransa başta olmak üzere bütün Avrupa’da ve ABD’de yasaklandı! Bu eserin Macaristan’daki mütercimi ve yayıncısı siyonistlerin baskısıyla cezalandırıldı! Bu kitapta, ülkemizi de çok yakından ilgilendiren asırlık bir yalanın perdesi aralanıyor ve Ortadoğu’daki terör ateşinin niçin sönmeyeceği anlatılıyor. Sömürgesi durumundaki Amerika Birleşik Devletleri’nin de desteğiyle, İsrail’in bütün dünyaya nasıl meydan okuduğu gözler önüne seriliyor. Ortadoğu’ya dikilen İsrail devletinin yakın geçmişinden bu yana neler oldu ve neler olacak? Irkçı bir devlet nasıl ve niçin kuruldu? Bu devletin ileriye dönük planları neler? İsrail’in ayakta kalması için Ortadoğu nasıl bölünüyor ve ülkemizi hangi tehditler bekliyor? İçinde yaşadığımız bölgeyle ilgili oynanan oyunlar hakkında bilmemiz gereken bütün bilgiler bu eserde belgeleriyle okuyucunun dikkatine sunuluyor. * Yahudi soykırımı efsanesi herkesin işine geliyordu. Çünkü bundan “tarihin en büyük soykırımı” diye bahsetmek, Batılı sömürgeciler için (Amerika yerlilerinin toplu kırımı ve Afrikalı kölelerin ticareti gibi) kendi cinayetlerini unutturmak; Stalin içinse, vahşi zulümlerinin üzerine sünger çekmek demekti. Bu efsane İngiliz ve Amerikan yöneticilerin de işine geliyordu. Çünkü onlar 13 Şubat 1945’te Dresden’de yaptıkları katliamı hafızalardan silmek istiyorlardı. * Bizim bu kitabımızın tek gayesi, bir politikanın bu ideolojik örtüsünü açıp ortaya çıkarmak ve bunun İsrail peygamberlerinin büyük geleneğiyle karıştırılmasını önlemektir. L.I.CA.’nın (Irkçılığa ve Yahudi Düşmanlığına Karşı Milletlerarası Birlik) kurucusu ve benimle aynı toplama kampında kalmış olan dostum Bernard Lecache ile birlikte, akşam derslerinde, kamp arkadaşlarımıza bu Yahudi peygamberlerinin büyüklüğünü, evrenselliğini ve kurtarıcı gücünü öğretiyorduk. O peygamberî mesaja ben, Komünist Partisi’ndeki 35 senelik militanlığım ve yönetim görevimden sonra bile, her zaman sâdık kaldım. 1968’den itibaren “Sovyetler Birliği sosyalist bir ülke değildir!” demeye başladığım için 1970’te Komünist Parti’den ihraç edildim. Nitekim bugün de şunları söylüyorum: Vatikan’daki Papalığın egemenlik teolojisi, Hz. İsa’nın getirdiği mesaja sâdık bir teoloji değildir; İslâmcılık, İslâm’a ihanettir ve siyasî siyonizm büyük Yahudi peygamberlerinin öğrettiklerine terstir.
240.50 ₺ -
Medeniyetler Diyaloğu
Batı bir kazadır. İnsanlığın geleceğini yeniden inşa ederken, bu ilk temel gerçeği, yani Batı’nın bir kaza olduğu gerçeğini aklımızdan çıkarmamamız gerekir. Çünkü bireyi her şeyin merkezi ve ölçüsü görme, her türlü gerçeği kavrama indirgeme, yani eşyayı ve insanları manipüle etme aracı olarak bilimi ve teknikleri en yüce değerlere dönüştürme tarzındaki bu Batılı anlayış, üç milyon yıllık insanlık destanı içinde sadece küçücük bir istisnadan ibarettir. Beyaz adamın ırkçı önyargısından yakamızı kurtarıp dikkatlice incelersek, Batı’nın (yani Eski Yunan, Roma ve Hıristiyan) kaynaklarının hepsinin de, Asya ve Afrika’da doğduklarını görürüz. Geleceğin oluşturulması için, yani herkes tarafından herkesin geleceğinin oluşturulması için, dünya çapında bir proje, ancak böylesi bir “medeniyetler diyaloğu” ile gerçekleştirilebilir. Asya’nın, Afrika’nın ve Lâtin Amerika’nın hâlihazırdaki tecrübeleri –Gandi’ninki kadar Çin kültür devriminde, Afrika’da Nyerere’nin “Ujamaa” deneyimleri kadar, Peru’da Kurtuluş İlâhiyatçılarının tecrübeleri de–, bugünden itibaren XXI. yüzyılın bu dünya projesinin, bu umut projesinin taslağını yapmamıza imkân veriyor. Ben bu eserde, gezegenimiz ölçeğinde gerçekleştirilmiş bir tecrübenin şahitliğini yapacağım. Batı dışı kültürlerin ve Asya’nın, İslâm’ın, Afrika’nın, Lâtin Amerika’nın insanlarının kazandırdıkları insanî zenginleşmenin bana verdiği mutluluğun şahitliğini…Bu kültürlerin ve bu insanların her birinde arayıp bulduğum ve ilâhî damgayı keşfettiğime inandığım şeyler konusunda tanıklık edeceğim. İşte budur elinizdeki kitabın konusu.
203.50 ₺ -
İslam ve İnsanlığın Geleceği
Bu eser, Roger Garaudy’nin Müslüman olduktan sonra kaleme aldığı, İslâm hakkındaki en özlü eseridir. Bir zamanlar bütün dünyada adından söz ettirmiş, en ünlü sanatçı, yazar, filozof ve dünya liderleriyle görüşmüş, eserleri sayısız dile çevrilmiş, çağımızın en büyük düşünürlerinden biriydi Garaudy. Bu kitabında, önce Batılılara ve dünya insanlığına, sonra da Müslümanlara seslenir. Batılılara ve insanlığa seslenirken, İslâm’ı bütün yüceliği ve eşsizliğiyle tanıtır ve bu dini onların mutlaka tanımalarını ister. Bu arada dünya entelektüellerine de seslenir ve onlara İslâm’ı en çarpıcı yönleriyle takdim eder. İslâm âlemine seslenirken de, Müslümanları her bakımdan uyarır, tenkit eder. İslâm’ın geçmiş çağlardaki parıltısına ve ışıltısına bu dini yeniden kavuşturmaları için ne yapmaları gerektiğini onlara söyler. Bu kitap, Roger Garaudy’nin mutlaka okunması gereken eserlerinin en başta gelenlerinden biridir.
203.50 ₺ -
Bilardo Telmihleri
Toplar, dönüşler, açılar, üçgenler, disiplin, zekâ, sabır, istikrar, istikamet, duruş, tutuş, konsantrasyon ve vuruş… Nurullah Genç, sanatın disiplinlerarası geçişkenliğinden ilhamla şiiri sporla buluşturuyor, bilardoyu yaşamın tam kalbine yerleştiriyorBilardo Telmihleri‘nde… Çık çıkabilirsen kanın içinden Domino ve orkide savaşları Krizantem acı kokar her akşam Mimoza katran Benim müziğimin nağmeleriyle Hangi arya çalar sokaklarımda Kölenin kalbi yok öyle mi, zalim Kökü bu yüzden mi kurudu Afrika’nın Asya bu yüzden mi kötürüm şimdi
125.80 ₺ -
Harflerin Simyası
Nurullah Genç’in hayata armağan ettiği kelimeler, şiirin en güzel duraklarına götürüyor okuru yeniden. Yıllardır hükmediyor devlerin dünyasına Bu kadar mı yanıldım diyorsan, kalbine gir Bak nasıl da dokunmuş harflerin simyasına Onun dudaklarında gevherân oldu şiir
111.00 ₺ -
Nuyageva
Usta şair Nurullah Genç’in kalemiyle hayata armağan ettiği kelimeler, Nuyageva‘da yıllar sonra yeniden nefes buluyor. O nasıl maceraydı, o nasıl “düş”tü Çevresine ihtilâl kuzgunları üşüştü Ay görünce düzenli ışıyan gözlerini Hıçkırıklı bir mendil gökten kıyıya düştü Öyle maktul bir esaret boşaldı ki doğudan Köleler ata bindi;sultanlar yaya düştü Nuyageva bir gümüştü, tılsımlı bir gülüştü
96.20 ₺ -
Hüznün Lalesidir Dünya
Nurullah Genç′e Yazarlar Birliği Ödülü kazandıran Hüznün Lalesidir Dünya, âdeta bir aşk sarhoşluğu içinde kaleme dökülen, yürek ritimlerinin kitaba dönüştüğü enfes bir şiir atmosferi… Doğduğu an′a doğduğu eve, uyuduğu beşiğe, geçtiği sokağa, su içtiği çeşmeye, ana baba ve kardeşlerine, oturduğu mahalleye, gittiği okula kadar sevgilinin her anını gözleyen şiirler… şehzâde nûn aşkıyla ağlıyormuş intizâr rebâbın renklerinde uşşâkın isyanı var vuslat inkılâbıyla uyandırdığı ruhu râst ismi âhımla açar, nigâhımla şarkılar hüzzâmla kanatlanır ümidin elleri lekesiz pervaneler yıkar ihtilâlleri âhımla açar ismin; yanar puslu lâmbalar ebedî ülfetimi kuşanır hayalleri
155.40 ₺ -
Hatıralar
“Ben geçitlerden de geçtim, çıkmazları da yaşadım. İsterim ki, bunca mücadelenin, düşüşün ve yanlışın, umudun ve kardeşçe buluşmaların bana kazandırdıkları benimle gömülüp gitmesin.” Fikir ve eylem adamı olarak 20. yüzyıla adını yazdıran Garaudy, elinizdeki kitabı bu cümlelerle özetliyor. Stalin’den Nasır’a, De Gaulle’den Fidel Castro’ya, Bachelard’dan Jean-Paul Sartre’a, Pablo Neruda’dan Picasso’ya nice ünlü devlet, düşünce ve sanat adamlarıyla görüşüp tartıştığı meseleleri okuyucularıyla paylaşıyor. Yazar, yaşadıklarından hareketle kendisinin kim olduğunu ve ne için yaşadığını sorgularken; tespitleri, tahlilleri ve teklifleri ile geleceğin dünyasına da ışık tutuyor. Güleryüzlü bir geleceğe özlem duyanların heyecanla okuyacakları çok önemli hatıralar ve gerçek anlamda bir temel eser…
314.50 ₺ -
İslamın Aynası Camiler
Dünya çapında ünlü felsefe ve estetik profesörü, Fransız Müslüman düşünür Roger Garaudy, bu eserinde üç kıtaya damgasını vuran İslâm sanat ve mimarisinin felsefî ve estetik açıdan son derece çarpıcı bir değerlendirmesini yapıyor. “Güzelliğin Dini İslâm” düşüncesinden yola çıkan yazar, “Allah güzeldir, güzelliği sever” hadisinin İslâm sanat ve mimarisinde nasıl somutlaştırıldığını en çarpıcı örnekleriyle gözler önüne seriyor. Yazar, evvelki dönemlerin ihtişamını gözler önüne sermekle yetinmiyor, Müslümanların Batı’yı ve geçmişi taklitten kurtularak yeni bir silkiniş ve yeni bir dirilişle İslâm’ı yaşamaya başladıkları an, eskiden olduğu gibi, yine muhteşem sanat ve mimari eserler ortaya koyabileceklerini de müjdeliyor. İslâm sanatı ve mimarisi konusunda hem dînî hem tarihî hem de felsefî ve estetik bilgilerle donatılmış bu eser, sahasında tek ve biricik olma özelliğine sahiptir. İslâm sanatı, Kur’ânî bakış açısının doğrudan doğruya ifadelendirilişidir. Bu, şu demektir: İslâm sanatının asıl misyonu, bize “Allah’ı yeniden hatırlatmak”, o ilk ve son gerçeği bize yakînen tanıtmak, var ettiği ve sonunda yok edeceği bu kâinatta Allah’ın gözle görülmeyen varlığının her zaman yeni ve her zaman hayran bırakan o keşfini bizlere yaşatmaktır. Allah ile insan arasında her türlü aracılığı reddeden İslâm ruhaniyetinin mekânı ise, merkezsiz bir mekândır. Orada sonsuzluk, organik bütünlükle değil aksine, ilâveler ve âhenkli tekrarlarla telkin edilir. Eski Yunan tapınağının simetri ve ölçülerinin aksine ve Hıristiyan bazilikasındaki âyin düzeninin tersine, bir caminin sütunları, insanlar veya eşya ile ortak noktası bulunmayan, ilâhî sonsuzluğa nispetle eşyanın nâtamam oluşunu ve sınırlılığını telkin eder ve âdeta bir hurma bahçesi şeklinde çoğalır. Kâbe’nin taştan süssüz küp şeklindeki mimarisinden, Sinan’ın İstanbul ve Edirne’deki en cesur mimarî şaheserlerine halel getiren Osmanlının barok camilerine kadar, kaynağını Kur’ân vahyinden alan yaratıcı ruhun coşkusu, dünyanın her yerinde bütün sanatların odak noktası olan camileri ortaya çıkarmıştır. Musikisi ve şiiri gibi İslâm’ın bütün görsel sanatları da, İslâm inancının temel hedefinin plâstik ifadesinden başka bir şey değildir; dolayısıyla İslâm’da bütün sanatlar insanı camiye, cami de ibadete götürür. Resmin “olmayışı”, tabiatın “reddi”, gerçekçilik “eksikliği” ve (cami gibi büyük) binadaki “boşluk” yüzünden İslâm sanatı hakkında “olumsuz” yorumlar ortaya atılabilir. Oysa bu kusur diye sayılanların hiçbiri ne reddediştir, ne de inkâr, tam aksine aşkınlığın (yani Allah’ın yüceliğinin) en tavizsiz tasdiki, teyidi ve vurgulanışıdır. Çünkü İslâm’da aracıya, ara bulucuya yer yoktur, tam aksine Allah ile tabiat arasında kesin ve tam bir ayırım vardır!
222.00 ₺ -
20. Yüzyılın Biyografisi
Çağımızın en güçlü düşünürlerinden Roger Garaudy, “insan için insanca bir düzen” idealine kendini adamış gerçek bir dava adamıydı. Fikir adamlığının yanı sıra aynı zamanda gözü kara bir eylemciydi. Felsefeden sanata uzanan engin birikim ve yeteneğini bu uğurda seferber etti. İnandığı dava uğruna canını seve seve vermeye hazır bir idealist olarak yaşadı. Roger Garaudy bu eserinde, 20. yüzyılın felsefe ve fikir hayatının geniş ve eleştirel bir panoramasını çiziyor. Bütün felsefe akımlarını, felsefecilerini ve aydınlarını enine boyuna sorguluyor. 20. yüzyıldaki felsefe akımları, insanlığa ne kazandırdı, ne kaybettirdi? İslâm’ın günümüz kelâmcı, hukukçu, bilgin ve düşünürlerinin bu felsefe akımlarına cevabı ne olmalı? Bütün dünya insanlığını toplu bir intihara sürükleyen şu gidişe nasıl dur denmeli? Garaudy’nin felsefî vasiyeti niteliğindeki bu kitap, insanlığın kurtuluşu için yerkürenin bütün güçlü beyinlerini, özellikle de Müslümanları fikir üretmeye davet ediyor.
296.00 ₺ -
Cennete Koşanlar Engelliler
“Bir sahur programında engelli bir çocuk babası olan ve on dokuz yıldır ibadet bilinciyle oğluna hizmet eden Ali Bey’i misafir etmiştim. Konu engellilerdi. Karşılaştıkları problemleri, toplumun engellilere bakışını anlatıyordu. O anlattıkça ben kendimden utanıyordum. Yer yarılsa yerin dibine girecektim. Bu konuda ne kadar gafil olduğumuzu fark ettikçe mahcubiyetim katlanarak artmıştı. Sivas’taki bir konferans sırasında tanıdığım Fatma Tatlı kardeşim, imanın imkânını fark etmemi sağladı. İlk Almanya ziyaretinde tanıdığım Gülseren Gümüş kardeşim, bana sahip olduklarımı hatırlattı. Ne kadar zengindim ve ne kadar az şükrediyordum. Zaman içinde tanıştığım kardeşlerim arttı. Hepsi Allah’ın ayrı bir ayetiydi. Hepsinde ayrı bir cevher vardı. ‘Bu kardeşlerimin derdine merhem olabilir miyim,’ düşüncesiyle hayatımızda onlara yer açalım diye bu çalışmaya başladım. Onlar, en zor imtihana tabi tutulmalarıyla Allah’ın özel kullarıydılar. Rabbimiz onlara dünyada bazı sıkıntılar verse de şundan emin olmalıyız ki onları çok seviyor. Ve onların hayatları bizler için ibretlik numuneler sunuyor.” Ahmet Bulut, Cennete Koşanlar’da bizleri Allah’ın verdiği nimetlerin kıymetini anlamaya, her gün soluduğumuz nefesin değerini bilmeye, çok olağanmış gibi kullandığımız uzuvlarımızın önemini fark etmeye davet ediyor. Okuduğunuzda hayatınızda çok şey değişecek. Ne kadar zengin olduğumuzu ancak buna karşın, ne kadar az şükrettiğimizi göreceksiniz. Kitaptan Alıntılar Sen Allah’ın özel kulusun. Sana dünyada bazı sıkıntılar verdi. Bazı nimetlerden seni mahrum etti. Sana, kendisini unutturmayacak ve daima kendisini hatırlatacak sıkıntılar verdi. Hiç düşündün mü senden aldıklarının karşılığında ahirette sana vereceklerini? ** Çalışalım, çabalayalım, uğraşalım, olabileceğimizin en iyisi olmak için. Unutmayalım ki engelli olduğumuz için özel biri olsak bile, her sağlıklı azamızın sorgusu diğer insanlarla aynı olacaktır. Bu durum bize kimseden üstün olma hakkını vermeyeceği gibi, alçak olduğumuzu da göstermez. Ne hak yiyelim ne de kendimizi bütün haklardan mahrum görelim. ** ** Engelliler... Engellerimiz... Engellediklerimizdir bizim... Bazısı daha hayata merhaba deme şansına bile sahip olamadan, bu hakkı elinden alınan... Bazısı doğduğunda üzerine bu etiket yapıştırılan... Bazısı ise normal bir hayat sürerken ne olduğunu bile anlamadan engelli oluverendir... Hayattandır... Ölüm gibi, doğum gibi mutlak, birdenbire, hesapsız kitapsız öylece kendiliğinden... ** “Vah vah” derler “Yazık, pek de güzelmiş... Allah’tan geldi işte, ne yapacaksın, mecbursun, katlanacaksın... Doğduğunda mı oldu sonradan mı, hiç mi yürüyemi-yorsun, hiç mi görmüyorsun, konuşmuyorsun? Duymuyorsun bir de öyle mi? Ya işlerini kendin mi görüyorsun?” gibi ayaküstü engelli kişiyi soru yağmuruna tutar-lar âdeta. Der ki engelli: “Herhâlde ben çok kötü durumdayım. Yoksa herkes aynı şeyleri söylemezdi ba-na. Demek ki diğerlerinden farklı olmak böylesine kötü bir şey...” ** Engel bizim gözümüz, görüşümüz, algımız... Allah bizi sağlıklı, başka bir deyişle ‘tam’ yaratmadan, ‘tam nasıl olunur’ bilmiyorduk. Sağlık nasıl bir şey, bilmiyorduk. Bunu biz Allah’tan öğrendik. Engelli insan ise engelli olduğunu bizden öğrendi. Bu ne büyük bir vebal...
125.80 ₺ -
Çiçekler Üşümesin
Nurullah Genç, Çiçekler Üşümesin ile şairin uzun yolculuğunun ilk duraklarına götürüyor okurunu yeniden. Şiirine yön veren izlekleri okurlarıyla buluşturuyor bu eserle. Gönlümün maviliği gitmesin gökyüzünden Kuşların gülücüğü eksilmesin yüzünden Kar yağsa da bu ıssız vadiye, gün bitmesin Yapraklar üşüse de, çiçekler üşümesin
125.80 ₺ -
Siyah Beyaz Tabletler
Nurullah Genç’in şiir macerası Siyah Beyaz Tabletler ile bambaşka bir soluk kazanıyor. Geleneğin yeni bir dirilme yaşadığı dilini bu defa kadim yaşantılara doğru sürüklüyor. Şair hüzün meşalelerini bir defa daha alevlendiriyor… sen var oldun tenhâsında devlerin ben hiçliğe bulaştım ne hiç kaldı bende ne sende varlık elimizde, avucumuzda şimdi hâin aldanmışlık ve ihtiyarlık
96.20 ₺ -
Söyle Bana Hindiba
Nurullah Genç'in hayata armağan ettiği kelimeler, şiirin en güzel duraklarına götürüyor okuru yeniden. Kartallar uçar mı bir harâbeden Köprülerden benim yârim geçer mi Sen neden bu kadar güzelsin, bilmem Taşırsın yeryüzüne ebedî tohumları Ben ise kuruyacak bir suyun mahkûmuyum Avuçlayıp öpüyorum kumları Bir karadelikten bakarken hayat Meydan okuyanlar kim bu seraba Söyle bana hindiba
148.00 ₺ -
Evimiz Cennetimiz Olsun
Kim evinin cennet gibi olmasını istemez? Eşlerin muhabbetle kenetlendiği, hayatın zorluklarına karşı birbirlerine destek oldukları, çocukların saygı ve sevgi çerçevesinde ilgi ve şefkatle büyüdüğü bir aile ortamı herkesin hayalidir. Maalesef günümüzde yaşanan aile içi sorunlar TV ekranlarında pervasızca konuşuluyor, çözüm odaklı olmak yerine yaşanan problemler daha da içinden çıkılmaz bir hale getiriliyor, sorunlar büyütülüyor, kadına şiddet körükleniyor, boşanma oranları her geçen yıl artmaya devam ediyor. Evimiz Cennetimiz Olsun, bu gidişe “dur” demek için aile içerisinde yaşanan sorunları teşhis edip psikolojik ve manevi boyutlarıyla enine boyuna ele alarak eşlere Kur’an ve Sünnet perspektifinden yuvalarını cennet edecek çözümler sunuyor, özlenen sağlıklı bir aile ve toplum yapısına ulaşmanın yollarını gösteriyor.
140.60 ₺ -
Süleyman Han
Vehimi, Koca Kurt! Her köşe başından çıkıp dünyanın her yerinde düşmana aman vermeyen gözü kara yiğit! “İnsanın doğası nedir Vehimi? İktidar hırsına kapılıp riyakarların fitnesine kanan insana hırs neler yaptırır?” Değil mi ki kılıcın iki tarafı da keskindir, değil mi ki Sultan Süleyman en çok sana güvenmiştir… Anlat Vehimi, sorgucuların keskin gözlerinin içine bakarak anlat. Sen mi vurdun Sultan Süleyman’ı sırtından? Sağ kolu olduğun Hünkarına sen mi kıydın? “Süleyman Han’ın yanına, vefatından yalnızca yarım saat kadar önce girme fırsatı buldum. Derin, gürültülü soluklar alıp veriyordu Süleyman Han… Fısıldadım usulca, ‘Sultanım… Ben geldim Sultanım…’ Sessizlik… Ruhun umuda bakan aydınlık yüzü ile aklın gerçeğe bakan karanlık tarafı arasında bir gölge vardır. Beni o gölgeye iten de Süleyman Han’ın göz kapaklarında gördüğüm o bir anlık kıpırtıydı. Üzerine eğildim, ‘Hünkarım beni işitiyor musunuz?’ Biraz daha eğildim, yüzümü yüzüne yaklaştırdım, ellerimi yastığının iki yanına dayadım… Sonra…” Muhteşem bir devir kapanıyor! Görkemli bir rüya son buluyor! Kanuni ve Sultan kitaplarıyla okurları heyecanlı bir serüvene sürükleyen ödüllü romancı Okay Tiryakioğlu, üçlemenin son kitabı Süleyman Han ile karşınızda. Nefesinizi tutun; gerçek ile kurgu arasında ki bu kararsız yürüyüşte ihtiyacınız olacak.
196.10 ₺