-
Peygamberimizin Hıristiyan ve Yahudilerle Diyaloğu
Bireysel ve toplumsal hayatta Hıristiyan ve Yahudilerle ilişkilerimiz hangi ölçütlere dayanmalı, hareket noktamız ne olmalı? Nasıl bir yol izlenmeli, hangi değerlere vurgu yapılmalı? Prof. Dr. İbrahim Canan, Peygamber Efendimizin (sav) Ehl-i Kitap’la temaslarını baz alarak “diyalog” kavramına yaklaşımımızın ne olması gerektiğini inceliyor. Kur’ân-ı Kerim’in Ehl-i Kitap’la münasebetleri düzenleyen ayetleri ve Peygamberimizin (sav) Sünneti ışığında yaptığı açıklamalarla Hıristiyan ve Yahudilerle ilişkilerde izlenecek yola ve ölçütlere dair bir yol haritası ortaya koyuyor. "Ey Ehl-i Kitap! Sizinle bizim aramızda müşterek olan bir söze gelin: Allah’tan başkasına ibadet etmeyelim. O’na hiçbir şeyi ortak koşmayalım. Allah'ı bırakıp da birbirimizi Rab edinmeyelim. Eğer onlar yüz çevirirse siz deyin ki: Şahit olun, biz Müslümanlarız." (Al-i İmrân, 64) “Ve onlara şöyle deyin: ‘Bize indirilene de size indirilene de inandık. Bizim ilahımız da sizin ilahınız da birdir. Biz O’na teslim olduk.” (Ankebut, 46)
7.40 ₺ -
Ehl-i Kitap
Dostlar arası diyalog bile bazen tadını kaçıracak mecralara kayarak, münâkaşaya, oradan da ağız kavgasına dönüşebilir. Dinler arası diyalog da, elbette ki, şeyh ile müridi arasındaki, birinin üst perdeden verici diğerinin de itirazsız alıcı olacağı bir tarz ve muhtevada olmayacaktır. Yer yer itirazlar, münâkaşalar, delil istemeler, hüccet göstermeler, bunları çürütmeler vs. şekiller araya girecektir. Yani bu, bir bakıma bir “ mücadele” olabilecektir. Dolayısıyla Kur’an’da geçen “Ehl-i Kitap’la mücadele” tabirini de diyalog manasında anlayabiliriz. Meseleye bu geniş çerçeveden yaklaştığımızda, “dinler arası diyalog” kavramına, bazı farklı yorumlar da getirilebilir. Bu yorumlara eksik bilgiler veya bilgilendirmelerin, siyasî ve ideolojik garazların müdâhale ve gölgesi düşünce, -diğer bâzı meselelerimizde olduğu gibi- konu çığırından çıkarak, bir kör dövüşü hüviyetine bürüne(bile)cektir. Nitekim son zamanlarda ortaya çıkan tablo bu değil mi? Bir kısım düşünce gruplarının, çok ciddi, müşahhas sebeplere dayanmadan birbirlerine karşı kuşku üretip, sonra da bu vehimlere dayanarak tatsız ve kırıcı ithamlara girişmesi, başka nasıl izah edilebilir? Biz burada, işaret ettiğimiz tatsız gerçekten hareketle çok fazla teferruata girmeden, son yarım asırdır, insanlığın gündemine düşen “dinler arası diyalog” meselesinde, bizim için “en güzel örneğin kaynağı olan Resûl-ü Ekrem”in (Ahzab 33/21) hayatına eğileceğiz. Böylelikle, günümüzde “Ehl-i Kitap”la yapabileceğimiz diyaloğun temel mesele ve metotlarını tespite çalışacağız. Çünkü mü’minin davranışı, Hz Peygamber’in sünnetine uyduğu nispette güzeldir, meşrudur, müessirdir ve Allah’ın mağfiret ve muhabbetini kazanmaya bir vesiledir (Âl-i İmrân 3/31). İhtilaf ettiğimiz meselelerde Allah ve Resulünün hakemliğine başvurmak dinimizin temel bir düsturudur (Nisa 4/59). Bu açıdan, diyalog meselesindeki ihtilafı gidermek veya ona daha faydalı ve yapıcı bir muhteva kazandırmak için, Ehl-i Kitap’la ilgili sayfanın aydınlatılması sadece önemli değil, aynı zamanda zaruridir.
5.78 ₺ -
Bediüzzaman'ın fikri Programı Üzerine Bir Analiz
Bediüzzaman, birçok yönüyle farklı kişiliğe sahip bir insandır. Bu özelliği aynı zamanda onu anlamayı zorlaştıran mühim noktalardan birisidir. Onun farklı özelliklerini dikkate almadan onu anlamaya çalışmak da yanlış ve abes olur. Fıtrî dehası, erken yaşta ortaya koyduğu mükemmel özellikleri, sarsılmaz cesareti, davasındaki eşsiz samimiyeti ve tavizsiz sadakati ayrı ayrı inceleme konusu olabilecek yönleridir. Bediüzzaman'ın önemli yönlerinden birisi onun bir "Program Adamı" oluşudur. Bu çalışmanın da ortaya çıkmasındaki önemli etkenlerden birisi de bu özelliktir. Kitabın ana hareket noktası ise hayatının ilk yıllarında, 1909 yılında kaleme aldığı gayet kapsamlı ve veciz bir makalesidir. Bahsettiğimiz makale Dinî Cerîde'nin 23 Mart 1909 tarihli 83'üncü sayısında neşredilen "Dağ Meyvesi Acı da Olsa Devâdır" başlığını taşır. Bu makalesinde Bediüzzaman Osmanlı Devleti'nin ve onun nezdinde tüm İslam dünyasının geri kalmışlıktan nasıl kurtulacağına, yaşadığı sıkıntı ve musibetleri nasıl defedileceğine dair çözüm yolları sunar. Günümüzden bir asır öncesi yayınlanan bu makale, o günün şartları ne kadar farklı da olsa yaşanan sıkıntı, hastalık ve felaketlerin aslında çok da farklı olmadığını gösterir. Dertler aynı olunca, hiç şüphesiz çözüm yolları da aynı olacaktır. Üstelik tedavi alanı sadece ülkemizle sınırlı değildir. İslam dünyasının ve bütün Müslüman toplumlarının hastalıklarını tedavi edecek bir reçetedir. Bu makalesinde Bediüzzaman, öncelikle İslam dünyasının geri kalmışlığına son verebilmesi, yeniden ayağa kalkıp çağı yakalayabilmesi ve hattâ medeniyette tüm insanlığa öncülük yapabilmesi için yapılması gerekli işlemleri dokuz maddede teker teker sayar. Bediüzzaman'ın bir asra yakın ömrü göz önüne alındığında bu makalenin bir diğer önemli özelliği de kendini gösterir. Çünkü Bediüzzaman, şartlar değişse de, dönemler değişse de, tehlike ve tehditler değişse de bu makalesinde ortaya koyduğu çizgiyi ve dava programını tüm hayatı boyunca tavizsiz uygulamıştır. İşte bu yüzden Bediüzzaman bir "Program Adamı"dır. İşte bu yüzden Bediüzzaman bu makalesi için "Efkârımın programıdır" ifadesini kullanır. Bu program sadece şahsına ve içinde yaşadığı zaman dilimine ve şartlara bağlı bir program değildir. Önce ülkemiz insanına, sonra İslam dünyasına, ardından tüm insanlığa barış ve esenlik getirecek bir programdır. Yüz senedir bütün tazeliğiyle insanlığın gözü önünde duran "Bediüzzaman'ın Fikrî Programı"nı günümüz fikir dünyamızın tanınmış ve mümtaz simalarından Prof. Dr. İbrahim Canan'nın sunumuyla okuyabilmek ise apayrı bir ayrıcalık olacaktır.
8.40 ₺ -
Kuran'da Çocuk
... "Kur`an`da Çocuk Eğitimi" çalışması, çocuk meselesinin belli başlı noktalarında Kur`an`ın bakış açısını tespit ediyor. Terbiyede asıl sorumluluk aileye mi, okula mı aittir? Çocuklara fikir sorulur mu? Çocuklar ne zaman "fitne"dir? Çocuklar uğruna cihada çıkılır mı? Çocuk için ailenin ehemmiyeti Çocuğun istikbalinin düşünülmesi Çocukları himaye mekanizması Tebliğde çocuk mefhumu Çocuğun terbiye yaşı Hukukta çocuk
7.00 ₺ -
Sahabe Dünyası
İslamın ilk nesli, Resulullahın (a.s.m.) dava arkadaşları, Kur`an`ın ilk talebeleri sahabeler hakkında neler biliyoruz, onları ne kadar tanıyoruz? Âyet ve hadislerin övdüğü bu insanların özellikleri nelerdi? Sahabe nasıl bir okulda yetişti, nasıl bir eğitimden geçtiler? Bediüzzaman`ın sahabe anlayışı ve sahabenin üstünlük sebepleri... Sahabenin hizmet anlayışı, İslam yaşayışı, örnek halleri... Efendimizi sahabe ile kıyaslayabilir miyiz? Sahabeye neden yetişilmez? Sahabe, niçin kıyamet kopacak gibi davranmış? Sahabe arasında siyasi ihtilafların perde arkası... Sahabiler fesatçıları neden keşfedemedi? Fitnede sahabenin tutumu nasıldı? Alevi-Sünni meselesinin temeli, birlik ruhunun gelişmesi... Sünnet ve hadis uzmanı Prof. Dr. İbrahim Canan`dan kifayetli izahlar, orijinal açıklamalar ve kaynaklara dayalı bilgiler...
5.04 ₺ -
R.N. Işığında Alevilik Sünnilik Meselesi
Alevi bahsi, Türkiye`de her zaman güncelliğini korumuş ise de, son zamanlarda daha bir canlılık kazandı ve dikkatleri sıkça çeken temel konulardan biri oldu. Çünkü milli birliğimizle oynamak isteyen güçler için, istismara, tahrike, kargaşa çıkarmaya elverişli bir mahiyet taşımaktadır. Geçmişte daima gündemde tutulması da, tesadüf olmayıp, kasıtlıdır: Şer güçler, İstedikleri zaman diledikleri şekilde kullanıp tasarruf edecekleri aktif bir sermayeyi yedekte canlı bulundurmak istemişlerdir. Yakın tarihimizde cereyan eden Maraş, Sivas, Gaziosmanpaşa vak`aları bu hususun delilleridir. Memleketimizin en can alıcı meselelerine el atıp çözüm bulmaya çalışan Bediüzzaman gibi bir zatın da Alevilik meselesini gündeme alıp, tarihi yarayı tedavi etmek istikametinde yapıcı çareler, müsbet yaklaşımlar göstermesi, kendi ifadesiyle "Alevileri başka fena cereyanlara kaptırmamak ve müfrit Rafizilik ve siyasi Bektaşilikten bir derece muhafaza etmek için " bir şeyler yapması gerekirdi. Bu çalışma, Sünni-Alevi meselesinin gerçek yönüyle anlaşılıp, İslam kardeşliğinin ve milli birliğimizin tahakkukuna katkıda bulunmayı amaçlıyor.
7.00 ₺ -
Allah'ın Çocuklara Bahşettiği Haklar
Yeni yetişen nesillerin terbiyesini aile değil, devlet vazifesi olarak algılama yanlışlığı modern çağın problemlerinden. Oysa dinimizce çocuklarla ilgili meseleler, özellikle de çocuğun sahip olduğu hemen bütün haklar devlet ve mahkemelerden önce fertleri, özellikle de anne ve babaları ilgilendiriyor. Yani çocuk haklarının neredeyse tamamı anne ve babaların uygulaması gereken ve de uygulayabilecekleri temel hükümler. Devletin vazifesi ise sınırlı. Ailenin olmadığı veya olduğu halde vazifelerini yapamadığıdurumlarda devreye giriyor. Kur’an-ı Kerim “Ey iman edenler. kendinizi ve ailenizi yakıtı insan ve taşlar olan ateşten koruyun” (Tahrim 6) diye buyururken çocukların dünya ve ahirete ait hüsranlarının sorumluluğunu anne ve babalarına yükler. Anneler ve babalar kaçınılmaz olarak İslam’da çocuk hukukunu. yani “Allah’ın çocuklara bahşettiği haklar”ı en iyi şekilde öğrenmek ve uygulamakla mükelleftirler. Prof. Dr. İbrahim Canan, sahasında çok önemli bir boşluğu dolduran ve daha önce “İslam’da Çocuk Hakları” olarak iki baskı yapan eserini ihtiyaçlarından hareketle genişleterek yeniden yayına hazırladı. Yazar. Kur’anî ve nebevî kaynaklarda “çocuk”a ilişkin bütün hükümleri ele alıp değerlendiriyor. Kitabı okuduğunuzda bir anne ya da baba olarak Allah’ın bu çok önemli emanetlerine riayet etmeyi öğrenmenin yanı sıra dinimizde çocuğa verilen önemi, gösterilen şefkati, tanınan ayrıcalıkları da görüyorsunuz. “Çocuklarınızı çok öpün, zira her öpücük için size cennette bir derece verilir, melekler öpücüklerinizi sayarlar ve sizin için yazarlar” buyuruyor Efendimiz. Anne ve babalara çocuklara bir öpücüğe varıncaya kadar görünen her hususta eşit davranmalarını emrediyor. “Tıfıl olan (hayrı şerri birbirinden ayıramayan) çocuklarınızı dövmeyiniz diyor. Buluğa ermemiş çocuğun malının anne ve babasına haram olduğunu söylüyor. Ve bir çocuk kimliği şekilleniyor kafanızda. Önemsenen. ciddiye alınan, değer verilen, sevilen, korunan. Ona karşı keyfi davranamayacağınız. Hakları dinen muhafaza altına alınmış. İhlallerin insanın ahiret hayatını perişan edebileceği. Öyle zannediyorum ki çoğu anne ve baba çocuklarına haklarını verme konusunda adil olabilirler. Bir cehaletten kurtulsalar...
7.40 ₺