-
İslamda İtikadi Mezhepler
Tarihin farklı kültürlerinden ve değişik inançlarından gelen insanlar, diğerlerinin inancını, düşüncelerini, hayat tarzını ve dünya görüşünü merak etmiştir. Günümüzde ise değişen sosyo-ekonomik şartlar, farklı kesimlere mensup insanları birbirleri ile münasebete zorlamaktadır. İlişkilerin sağlıklı olabilmesi için de diğer insanların itibar ettiği veya kıymet verdiği değerleri öğrenmek ayrıca bir zorunluluktur. Bu açıdan ait olduğu sosyal ve kültürel çevreyi bilmek, kişi için daha da ehemmiyet arz etmektedir. Bu kitap size; Asr-ı Saadet’ten bu güne, Ehl-i Sünnet’in görüşlerinin yanında, Şia, Alevilik, Bektaşilik, Vehhâbîlik ve Kâdıyânîlik gibi fırkalar hakkında çok önemli bilgiler verecektir. Eserin içeriğinde de göreceğiniz gibi, mezhep ve fırkaların görüşlerini, düşünce ve inanç sistemlerini kendi kaynaklarına dayanarak belirttikten sonra o meselede Ehl-i Sünnet’e mensup âlimlerin izahlarına da yer verilmiştir. Bu sebeple konunun, bütün yönleri ile okuyucular tarafından daha doğru bir şekilde anlaşılmasına imkân sağlanmıştır. Kitabın hazırlanmasında akademik usûl ve esaslara riayet edilmekle birlikte okuyucunun anlayacağı şekilde sade bir dil kullanılmıştır.
61.20 ₺ -
İmamı Rabbani ve Ehli Sünnet Davası
İmâm-ı Rabbânî’nin gerçekleştirdiği tecdid hareketi, yaşadığı asır ve coğrafyayla sınırlı kalmadığından o, müceddid-i elf-i sânî olarak kabul görmüştür. Onun hicrî ikinci bin yılın müceddidi olarak kabul görmesinde şu iki hususun etkisi büyüktür: * İmâm-ı Rabbânî, akla gereğinden fazla değer vererek peygamberlik müessesesini ve sünneti itibarsızlaştırma, dinler arası diyalog, dinleri ve mezhepleri birleştirme, ashâb-ı kiram ve geçmiş ulemâyı kötüleme, ibadetleri önemsiz görme gibi bidatler karşısında Ehl-i sünnet mezhebinin esaslarını müdafaa etmiştir. * İmâm-ı Rabbânî şeriatın zâhiri ile bâtını arasında oluşturulmaya çalışılan ihtilafı ortadan kaldırarak kelamcılar ile mutasavvıflar arasında görüş ayrılığı bulunan meseleleri açıklığa kavuşturmuştur. Bu eserde öncelikle dört asır önce Hindistan’da ortaya çıkan ilhad, tahrif ve bidat hareketlerine karşı rabbânî bir imamın önderliğinde verilen büyük mücadele anlatılmaya çalışılmıştır. İmâm-ı Rabbânî’nin devrinde uygulanan İslâm’ı tahrif hareketleriyle asrımızdaki İslâm’ı tahrife ya da reforma yönelik teşebbüsler oldukça benzerlik göstermektedir. Bu sebeple eserde yeri geldikçe Osmanlı Devleti’nin yıkılmasından sonra Müslümanların maruz kaldıkları baskı ve tahrif politikalarına atıfta bulunulmuştur. Böylece İmâm-ı Rabbânî’nin takip ettiği tebliğ, tedris ve irşat usulünün küfür rüzgarının âdeta çöle dönüştürdüğü verimli İslâm topraklarının tekrar yeşermesi noktasında günümüz Müslümanları için hayatî esasları ihtiva ettiğine dikkat çekilmiştir.
68.00 ₺ -
Osmanlıda Mezhep
Osmanlı'da Nizâm-ı Âlem ve Din ü Devlet'in bekâsı için öncelikle İslâm akâidinin muhafazası zarurî kabul edildiğinden Ehl-i sünnet itikadı mevzuunda büyük hassasiyet gösterilmiştir. Bu sebeple Nadir Şah'ın Safevîler zamanında ihdas olunan bir kısım bidatleri terk etmenin karşılığında Caferîliğin beşinci mezhep olarak tanınması isteği kabul edilmemiştir. Aynı şekilde Sultan II. Abdülhamid Han, dünya siyasetinin gereği İran ile ilişkileri geliştirmeye çalışırken bu durumun Şiilere mezheplerini yayma fırsatı vermemesi için oldukça hassas davranmıştır. Bu eseri okuyanlar, pek çok siyasî ve dinî mücadelenin mezhepler üzerinden yürütüldüğü günümüzde, tarihin bir kez daha nasıl tekerrür etmekte olduğuna şahit olacaklardır.
40.30 ₺ -
İslam Akaidi ve Kelam
İslâm'ın esasları, usûlü'd-dîn ve furûu'd-dîn olarak iki kısma ayrılır ve usûlü'd-dîn'e kalbin kesin olarak inanması/bağlanması manasına gelen akîde/akâid denir. Akâid, İslâm'ın kalben tasdiki zarurî olan itikad esaslarını ihtiva eder. Kelâm ise aklî ve naklî delillerle akâid esaslarını geniş olarak izah edip, muhaliflerin görüşlerini reddetmeyi esas alan bir ilimdir. Önceki ulemânın mum ışığında yazdığı eserler temel alınarak hazırlanan bu çalışmada, yeni gündeme gelen itikadî meselelerle alakalı olarak muâsır kaynaklara da müracaat edilmiştir. Elinizdeki bu eserin güncel kelâm kitaplardan en önemli farkı, bidat fırkaların görüşleri nakledilirken ilgili meselede Ehl-i sünnet'in görüşüne de yer verilerek, okuyucunun daha sağlıklı bilgi almasına imkan sağlanmasıdır.
81.90 ₺ -
Fıkhi Mezhepler Tarihi
19. Asrın son çeyreğinden itibaren, yaklaşık olarak on asırdır devam eden istikrarlı İslâmî hayat hakkında, bir takım şüpheler oluşturulmaya çalışılmış, Müslümanların bazı milletlere göre terakki edemediği iddia edilerek, bunun faturası adeta mezheplere dayalı İslâm anlayışına kesilmiştir. Bu gayretlerin, Avrupa'nın, İslâm coğrafyasının çeşitli hazinelerini keşfetmesinden ve sanayi devriminden sonra ortaya çıkan ham madde ihtiyacını karşılamak için Doğu'nun tabiî kaynaklarına da göz dikmesinden hemen sonra ortaya çıkması, dikkat çekicidir. Modernist din anlayışının tesiriyle, geçtiğimiz asırda yaşanan bu gelişmeler, Müslümanları klasik kaynaklarına bağlı kalarak yeni gelişen meselelere çare bulmaya zorlamıştır. Bu çerçevede, Osmanlı'nın son devrinde zarûret ve ihtiyaç halinde Hanefî mezhebinin dışında diğer üç mezhebin görüşlerinin telfik yapılmadan taklid edilerek fetva verilmesi resmen kabul edilmiş ve uygulamaya konulmuştur. Elinizdeki çalışmada, geçtiğimiz asırdan itibaren derin tartışmaların yaşandığı fıkhî mezhepler hakkında, temel kaynaklara atıfta bulunularak yapılan açıklamaları göreceksiniz.
39.00 ₺ -
Devleti Aliyyenin Sonbaharı Osmanlı ve Modernleşme
Yaklaşık olarak, İslâm Tarihinin üçte birine tekabül eden Devlet-i Aliyyenin Sonbaharını konu edinen bu eser, Osmanlılar hakkında yapılan ilk çalışma olmadığı gibi son çalışma da olmayacaktır. Bu kitabı diğerlerinden farklı kılan ise Osmanlıya sadece tarih perspektifinden bakılmayıp, onun asırlarca dünyanın değişik coğrafyalarına İslâmı ulaştıran ve köklü bir medeniyet tesis eden konumunun nasıl değiştiğine ve bu çerçevede İslâmî değerlerinden uzaklaşmasının geleneksel kurumlarında meydana getirdiği tahribata da dikkat çekmesidir. İslâm Tarihi içerisinde Müslümanların modernleşme serüveninin önemli bir devresini oluşturan Osmanlı'nın modernleşme sürecinde yaşadığı olayların, günümüze de ışık tutması temennisiyle...
62.40 ₺ -
İntikalinden İlgasına Osmanlıda Hilafet
Osmanlıya hilafet hangi padişahın zamanında geçmişti? Osmanlı, hilafet makamına gereken ehemmiyeti vermiş midir? Hilafet Osmanlı’da olmasaydı, 600 küsur yıl süren devlet yönetimi bu kadar uzun soluklu yaşayabilir miydi? XIX. yy son çeyreğinden itibaren Osmanlının üzerine sistemli bir şekilde saldıran Avrupa devletleri, Osmanlı’yı zayıf düşürmek için bir taraftan "Osmanlı Hanedanı'nın Kureyş’e mensup olmamasını öne sürerek, Hilafetin Türklerden alınıp Araplara verilmesi gerektiğini dillendirmeye başlamışlardı. Avrupalı güçler diğer taraftan da Osmanlı dâhilinde ordu, basın ve aydın kesiminden bazı kimselerin düşüncelerini etkileyerek hilafetin dinî bir kurum olmadığı ve önemsiz olduğunu hatta Osmanlıya yük olduğu yönünde görüşler yayılmaya çalışılmıştı. Bu görüşler Osmanlı toplumunda itibar görmediğinden topraklarımızın işgali karşısında başlayan Millî Mücadele'nin en önemli hedefinin "hilafet ve saltanatın hukukunun muhafazası" olduğu her zaman yüksek sesle ifade edildiği halde Millî Mücadele'nin başarılı olmasından hemen sonra, önce hilafet saltanattan ayrılarak hukuku ve gücü yok edilmiş daha sonra kendisi de ilga edilerek Osmanlı tarihe intikal ettirilmişti. Bu esnada Osmanlı’nın aleyhine batılılarla işbirliği yapan bazı Arap kabile liderleri ve aydınları Osmanlı devletinin tarihe intikal etmesinden sonra batılı devletlerinin sömürgesi altına girdiklerinden Osmanlı idaresini çok aramışlardı. Krallık ve emirlik şeklinde küçük devletçiliklere bölünen Arap toplumları âdeta Avrupalıların birer vilayeti haline gelmişler, yöneticiler dünyanın her türlü imkânlarını pervasızca kullandıkları halde politikalarında ne bağımsız olabilmişler ne de halklarının huzur ve refahı sağlayabilmişlerdi. Osmanlı idaresi altında kendi dinlerini ve etnik kimliklerini serbestçe ifade etmek ve yaşama imkânı bulan gayr-i müslimler bile Balkanlar ve Orta doğu örneğinde olduğu gibi Osmanlıdan sonra çok büyük sıkıntılarla yaşamak zorunda kalmışlardı. Osmanlının çekildiği coğrafyada yürekleri dağlayan, vicdanları sızlatan, kan, gözyaşı ve işkence hiç eksik olmamıştı. Detaylı bir şekilde bu ve benzeri konuların incelendiği bu kitapta merak ettiğiniz birçok olayın iç yüzünü bütün çıplaklığıyla bulacaksınız.
61.20 ₺ -
Osmanlıda Hilafet Ve Halifeliğin Kaldırılması
Bu kitapta;Hilafetin manası ve konumundan başlayarak,Osmanlı hilafeti ne kadar olan bölümde Kur'an ve Sünnetteki hilafet anlatılmaktadır. Osmanlı döneminde ise Türklerin hilafete bakışı,halife ile münasebetleri,Osmanlının ilk halifesi Yavuz Sultan Selim mi? Yavuz Mısırı halifelik içinmi fethetti?Kahireden hilafeti devraldımı? Osmanlı hilafeti meşrumu idi? * Osmanlıya (Kureyşden)arap olmadığı için mi hilafeti bıraktırıldı? *Halifeliği en çok kullanan Osmanlı Sultanı kim? *Halifiliği kaldırmak için Avrupalılarla-Arapların işbirliği nasıldı? *Hilafet kaldırıldıktan sonra Avrupa ve Amerika basınındaki gelişmeler hangi boyutta idi? *Hilafet kaldırıldıktan sonra halifenin yetki ve görevleri meclise mi geçti? Buna benzer binlerce soruların cevaplarını bir çırpıda okuyacağınız kaynak işte bu kitaptır.
6.80 ₺ -
İslamda İmamet ve Hilafet
Araştırmalar netiçesinde ortaya çıkan bu kitapta;İmamet yirminci yüzyılın başlarından itibaren daha çok hilafet şeklinde yorumlayarak kamuoyunun ilk maddesini teşkil etmiştir.20.Asrın ilk çeyreğinde Osmanlı ile hilafet de tarihe karıştığından konu dahada ciddi hale gelmiştir. Ülkemizde konu ile ilgili çok kitap yayınlanmışsada,Söz konusu çalışmalarda hilafetin dini,sosyal ve kültürel boyutları işlenmemiştir. İşte bu kitapta HZ.Peygamberin vefatından sonra dünya müslümanlarını en çok ilgilendiren konuda İMAMET ve HİLAFET olduğunu öğreneceksiniz... İslam Tarihi boyunca çeşitli gruplar,fırkalar ve cemaatlerin problem olarak kabul ettikleri imamet ve hilafetin sürekli gündemde kalmasının sebepleri... *** KONU İLE MERAK ETTİĞİNİZ HER ŞEYİ BULAÇAKSINIZ***
68.00 ₺