-
Uzaktaki Çığlıklar
Baştan söyleyeyim, en çok beğendiğim kitaplar arasındadır. Yazılış hikayesi Singapur, Malezya’dan çok az olmak şartıyla, Avusturalya gezi notlarımdır. Televizyonda bir yazarı dinliyordum. 1918 yılında, Osmanlıya kurşun sıkmaya giden vagonlar asker dolu olan treni deviren kahraman Müslüman’ın öyküsü hakkında şöyle diyordu; “onlardan ilk kez ben bahsediyorum.” Hayret! İnsanlar kendi yaptıkları bir işi nasıl oluyorda televizyondan şişirerek ve de başkası yok gibi konuşabiliyor ben buna şaşıyorum. Nasıl şaşırmam ben o konuyu ve daha onlarca olayı, 1992’de yazmışım, biri 2006’da yazıyor ve diyor ki ilk olarak ben yazdım. Desin zararı yokta, insanın canını sıkan şey şu; benim suçum her televizyona çıkışımda yaptığım ilk işlerden kitapların birini anlatmamak suç gibi bir hava hakim oluyor. Şunu kimse unutmasın ki, Türkiye’deki birçok yazar-çizer benim en az onyıl arkamda kalıyor, çünkü okumuyorlar. Ben de üç dört yazarın arkasında kalıyorum ama sadece üç dört yazarın. Bu gün bana neler olduğunu merak ediyorsunuzdur, çünkü kendimden böyle bahsettiğimi sanıyorum ilk kez bu kitapcıkta duydunuz ve de beni tanıyanlar şaşırıyorsunuzdur, “Böyle nasıl konuşur,” diyorsunuzdur. Konuşurum, çünkü ben başımı eğdikçe bazıları tepemde tezgah kurmaya kalkıyor. Aptalmı sanıyorlar nedir, yazdıklarımı da okumadan bana taş atıyorlar. Yiğit taş atmaz. Açıkca konuşur, ama sevdiğine naz yapabilir. Adını çocuklarının hatırına anmadığım bu kişi, yazdıklarımın aleyhinde konuştuğu gibi okuyanların aleyhinde de konuştu. Benim, hiç okula gitmemişten tutun, profesöre kadar her kesimden okuyucum var. Bir gün okuyucu profesör müftü ve hatta hiç umulmadık yerden en yüksek makamdaki kişilerin (onlardan izin alarak) isimlerini vereceğim, eleştirenlerin feleği şaşacak. Hatta, millet vekillerinden, parti başkanlarına kadar da uzanabiliriz. Benim için en sevindireni çobanların, köydeki kızların genç ruhlu erkeklerin okuması sevindirici olanıdır. Bazı insanlar galiba alçak gönüllü olmakla aşağılık olmayı birbirine karıştırıyor. Aşırıya gittim, beni affediniz. Uzaktaki Çığlıklar, Avustural’yada gördüklerim, dinledikerimdir. Onu yazan ben olduğum halde, bazen şöylesine bir sayfasını açarım, (övmek gibi olsun zararı yok) sonra dalaar giderim. Oku Allah oku... Kısacası çok beğendiğim kitaplarımdan biridir. Bunu yukarıda söylemiş miydim? Söyledimse de tekrar okuduğumda silmeyeceğim.
15.00 ₺ -
Televizyon Röportajları
Sevgili Dostlar, Her zaman olduğu gibi bu kitabında da hiçbir şeyi çarpıtmadım. Halbuki şimdi kolar benim elimde birilerinin yaptığı gibi yapmış olsam, istediğimi istediğim şekilde çarpıtabilirim. Ben, insanlık safında yer almayı tercih ettim. Daha dürüst bir dünya dileğiyle
6.75 ₺ -
Radyo Basın Röportajları
Değerli okuyucularım, Radyo ve basın ropörtajlarıma geçmeden önce bana gelen sorulara cevap vermek istiyorum. Bu röpartajı okuyunca bu da nesi diye sormanız gayet normaldir. Çünkü böyle ropörtajlar okumamıştık. Bazı olaylar öylesine kendi kendine oluşur ki, bu da nasıl oldu diye ister istemez düşünürsünüz. Benim burdaki sorularla ilgili ropörtajım da öyle gelişti. Yüzlerce, mektupları da eklersek binlerce okuyucum, ortalama onbeş-yirmi soruda birleşiyorlardı.
14.25 ₺ -
Kıbrıs Sular İçinde Bir Yetim
Sadece annesi olmayanlar yetim değildir, asıl yetim; kimsesiz olmaktır. O da Kıbrıs'tır. Elinden tutacak gibi ümit verip; sonra yalnız bırakılıyor. Devlet yetkilileri birilerinden korkuyorlar. Eski adı AET iken, sonra "E"si kaldırılarak Avrupa Topluluğu oldu. Derken şimdi Avrupa Birliği'ne dönüşen sömürü kardeşler; bizim korkaklara "Hııı.. Cız" diye işaret edince Kıbrıs sular içinde bir yetim kaldı. Ama biz onu kurtaracağız. Biz, gerçek çağdaşlar. Yani Müslümanlar. Bir kaç günlüğüne Kıbrıs'a gittik. Ben bir konferans verdim. Ardından koptu "kıyamet." Gazetelerin bazılarında bana yapılan hakaretin haddi hesabı yok. Cübbeliler savcı ve hakimler "Bu kadın yavru vatandan defolsun." diye sokağa dökülmüşler... Bunlarda yetmemiş gibi başka gün şöyle bir başlık "Emine Şenlikoğlu'nu Erbakan Kıbrıs'ta Ferah partisi kursun diye göndermiş." Güldüm ve acıdım hallerine. Konferansıma gelen kalabalıklar gözlerine batmıştı anlaşılan. Tehditler de benim canımı çok sıkar. Hem de acaip sıkar. Ölürüm yine de tehdide pabuç bırakmam. Hemen bir basın toplantısı yaptım. Dedim ki; ben buraya birkaç gün için gelmiştim. Şimdi inadına bir ay gitmeyeceğim. Hadi bakalım beni buradan atın da göreyim. Savaşta canımızı verdiğimiz yere barışta gelemeyecek miyiz? Bu nasıl insanlıktır böyle vb. Tabiki sözüm Rumlaşmış beyinleri etkilemedi. Kendi inancıyla kalan Kıbrıslı Türkler, baş örtülüsüyle açığıyla beni onayladılar. Bize Rumların düşman olanları vardır, bunlarda bizim Rumlardı. Çünkü, düşman olan Rumlar bizden nasıl nefret ediyorlarsa bizim Rumlaşmış Türkler de aynen düşman Rumlar gibiler bize karşı. Fakat Kıbrıs'ta tertemiz beyni kirlenmemiş Türklerin de olduğu unutuluyor. (Rumlaşmış ifadesini kasıtlı kullanıyorum, ırk değil kastım, düşman Rumların ruhu. Rum olup da iyi olan insanlar da var). Ve üç beş günde döneceğimiz Kıbrıs'ta uzun süre kaldık ve ruhları bozulmamış asil Kıbrıs Türklerine konferans vermeye devam ettim. Beni korkutmak için tehdit edenlerden, sanıyorum yüreğimin Kıbrıs'tan daha büyük olduğunu anlamışlardır. Kısacası, Kıbrıs Sular İçinde Bir Yetim Böyle bir ortam da doğdu. Fakat bu kitabımda tutulmadı. Halbuki, İnsanlığın Belgeseli'nde olduğu gibi, en az onbeş roman okumuş gibi oluyor bu kitabı okuyanlar. Ne ki, Kürdün derdini dert etmeyen Türkler olduğu gibi Türkün derdini dert etmeyen Kürtler de var. Yine de kitabım ziyan oldu demiyorum. Bir kişi için bile yazmaya değerdi. Kaldı ki, üç baskı yaptı. Tabi ki az satılma sebebi sadece bazı Kürtlerin okumaması değil, ama ne? Onu tam olarak anlayamadım. Anlayan varsa bizahmet bana bildirsin.
13.50 ₺ -
İnsanlığın Belgeseli
Binaların yıkıldığı sokaklarda gezersiniz. Molozlar bitmek tükenmek bilmeyen yığınlar halinde, size çağdışı canilerden haber verir. Bir de bakarsınız, kiliseden giydirilmiş bir çocuk görürsünüz. Boynu bükük. Hüzünlü ve gamlı çoğu kez babası yoktur bu çocuğun. Anlatırlar size "bir gece yarısı, kapımız çalındı babamızı alıp götürdüler. Bir daha getirmediler."
6.75 ₺ -
Vicdan Azabı Çekiyorum
Bana vicdan azaplarını anlatanlar veya yazanlar oluyor. Bende o vicdan azaplarını kendimce kurgulayıp yazdım ve çoğu Mektup Dergisinde yayınlandı. Okuyucu tarafından çok beğenilen Vicdan Azabı hâlâ iyi giden kitapların arasında. Bazı öyküler farklı isimle ve bir kaç sahnesi değiştirilip film yapılmış. Beni Vicdan Azabı’nı yazmaya iten çok sebepler var. Bir kaç örnek vereyim. Birinci sebebi çocuklarını sevgilisi uğruna terkeden annedir. Devamlı şu sözü söylüyordu; “Bana hiç kimse bu aşk sarhoşluğun geçince pişman olursun, demedi. Hatasından dolayı vicdan azabı çeken hiç duymamıştım.” Ağlıyor, ne olur sizler benim hatama düşmeyin. Kadınları yoldan çıkarmaya çalışan fahişe erkeklere aldanmayın.” diyordu. Sohbetimiz bitti. Ben ayakkabılarımı giyerken bir hanım geldi yanıma. “Size teşekkür ediyorum, sizi görmeye gelmiştim ama benim hayatımın kurtuluşu oldu bu kadının anlattıkları. Bu gün akşama doğru bende bir çocuğumu alıp bana aşık olduğunu söyleyen, aylardır telefonla görüştüğüm adamla kaçacaktım. Demek insan sonra vicdan azabı çekebiliyor. Bunu bilmiyordum.” dedi. İkinci örnek bir erkekten. Karısına ihanet etmiş Rabbisine de rest çekmiş. Hanımı onu görünce felç geçirmiş. Adam o kadar vicdan azabı çekiyordu ki, “Bu vicdan azabını okuyucularıma duyurmalıyım,” dedim. Ve duyurdum. Daha neler neler var kitapta. Vicdan azabı kitabımdaki yaşanmış hayat hikayelerinden isim değiştirerek filmler çevrildi, piyesler yapıldı. Nice gençlere ışıklık yaptı, nice yuvalar kurtuldu. İşte kitabın çıkış hikayesi özetle böyle. Aslında babamda sebeplerden biri. Ama canım babacığımın kitabını özel yazacağım için (çünkü kendisi bütün hatalarımı yaz kızım. O hatalara düşüş sebeplerimi, dedi). buraya almıyorum. Sadece şu kadarını yazayım, can yakan bir gün mutlaka vicdan azabı çekiyor. Güzel tevbe ederde yardıma muhtaçlara yardım ederse umulur ki Allah onun yüreğine ferahlık verir. Yardıma muhtaç derken sadece fakirler akla gelmemeli. Yaşlıların konuşmaya gezdirilmeye, gençlerin dertlerini dinletmeye, yetimin öksüzün sevilip güven duymaya, aç olan insandan hayvana her canlıya maddeten ve manen yardım etmeye yani iyiliğe yardım, denir. Sahi siz, en son kime yardım ettiğinizi hatırlıyor musunuz? Ve nasıl yardım? Geri dönüm beklenen mi beklenmeyen mi? Bunu şunun için söyledim; bazıları yardım eder, yardım ettiği kişilerin kendisine minnet duymasını ister. Bazen de aksi olur. Yardım gören, yardım edenin kendisini kullandığını sanır. Her halükârda herkes Allah’a derdini döker ve yardım isterse, pişman olan kalpleri Allah rahatlatır. Vicadan azabın’dan • Yuvamı kumar yıktı • Vicdanımın acımasız tokatları • Bir yuvayı yıktık • Kardeşim beni affet • Babamın ölümüne sevinmiştim ama... • Ah Almanya beni yaktın • Babama yaptıklarımı unutamıyorum • Allah’ından bulasın Nilay • Yarım kalan Düğün ve daha onlarca insanın vicdan azabı.
12.75 ₺ -
İsimsiz Kitap
Gitti 63 geldi güç. - Bu ölüm kimin? - İslam devleti kurduk. - Konya'dan milletvekili oldum. - Polis de uyanmalı. - Papazın şapkası dönmüş. Düşmüş. - Yaktın garibanı Neriman ! - Mini taşlama ve diğerleri...
12.75 ₺ -
Önce Soru Sorarlar
Eskiden bir türkü vardı: "Ham meyvayı kopardılar dalından Beni ayırdılar nazlı yarimden " diyordu. Ben bu türküyü kendimce yorumladım. Ve dedim ki. Ham insanı koparırlar dininden. Sonra ayırırlar kendi özünden. Nitekim dininden koparılan binlerce insan aslında aynı türküyü söylemektedir.
6.48 ₺ -
Telefonla Röportaj
Mektup Dergisi için ortalama 25-30 konu hakkında, rastgele aradığımız telefonlarla röportajlar yaptık. Kah suratımıza kapandı telefonlar, kah güzel cevaplar aldık. Bu işlemi hemen hemen her ay yaptık. Sonuçta mini halk yoklaması-istatistik gibi bir durum çıktı ortaya. Evlilik, Siyaset, Nato-Varşova, Çeşitli Savaşlar, Alevilik, Tarikatlar ve daha bir çok konularda derken gördük ki, bu çalışma kitap olursa çok kişi faydalanacak anlaşılmamız dileğiyle.
9.00 ₺ -
Ağlatan Yollar
Türkiye'den uçağa binmeden önceki fikrim Mekke'de Medine'de devamlı zikir yapacak, Arap yönetimi çoğunu yok etse de Allah Rasulu dönemine ait hatıraları ziyaret edecek elime kalem almayacaktım. Kendimi manen eskimiş hissediyordum, kendimi yenilemem gerekiyordu. Bir düşünürün "ikinci kez düşmüş olmak önemli değildir, ikinci kez kalkabilmek önemlidir." sözünü gençliğimden beri kendiliğimden uygulayan biriyim. Ruhen eskidiğimi hemen anlarım. Ruhen eskir insan, kendini yenileme bilgisi varsa bu eskiyiş insanı yerlerde süründürmez, kişi diriliş yollarını biliyorsa... Evet elime kalemi almayacaktım. Fakaat ne mümkün kardeşim, sanki bütün olaylar anlaşmışlar, hepsi gözümün içine giriyor "İlla bizi yaz." diyorlardı. O günün şartlarına göre gördüklerim, hislerim benim dünyamda çok etki yapıyordu. Henüz olaylar kazanında pişmemişim demek ki. Daha İstanbul'da uçakta başladı şaşkınlığım. Ne olur ey kalem, ben alsamda sen elime gelme, şu mubarek topraklarda devamlı ibadet edip yeniden doğayım. İmkansız... İmkansız... İyi olayları görünce feyizlenip, coşuyorum kötü olayları görünce de kahrımdan koşuyorum. Sonunda dayanamadım. Aldım kalemi elime, gördüklerimden önemlilerini yazdım. Ordan Mısır'a gittik birazda oralardan yazdım. Eee, yazana değil, yazdırana bakmalı.
12.75 ₺ -
-
İslamda Erkek
Yıllardır dikkatimi çeken bir şey vardı. İslâm'da kadın konusunda İslâm aleminde binlerce kitap olmasına rağmen, İslâm'da Erkek üzerine bir kitap dahi yoktu. Bilim dünyası da öyle. Hep kadını yazıyor kadının psikolojisi var da, direk erkeğin psikolojisi yok gibi. Bence bu büyük bir yanlış. Ama artık bu konuda da bir gelişme göze çarpıyor. Mesela hep kadının haklarını yazmak da yanlış bana göre, erkeğin hakları da aynı oranda konu edilmeli. Kadının ezildiğini söylemek, erkeğin ezilmediğini de söylemek anlamına gelmez. Kadınları, erkekler de kadınlar da eziyor, erkeklerde kadınlar veya erkekler tarafından eziliyor. Kaideler, istisnalar iki cinstede var... Erkek, bazen babası, bazen patronu, bazen eşi, çoğu kezde haram ilişkilerinde ezilir kendisi farketmesede. İyide bu ezilişler hakkında erkekleri uyarmak ve onlara yardımcı olmak gerekmez mi? Uyarılmalı, onlara yardımcı olunmalı. Karısını ezen erkek de eziliyor aslında. Fakat bu ezilişin şekli değişiktir, yansıması farklıdır ama sonuçta gerçek budur. Dolayısıyla, İslâm'da Erkek diye bir kitaba ihtiyaç var bunun hatırlatılması gerekiyordu. Bir çok erkek, eş olmayı sadece özel ilişkiyle biter sanıyor, bir çok kadında kadınlık iyi bir dişiliktir görüşünde. Evet, doğru payları var. Fakat evliliklerde onlarca doğru vardır. Devamlı İslâm'da kadının görevlerine ait kitaplar görenler, İslâm'da Erkek'le ilgili kitap göremeyince, her şeyde en büyük sorumluyu kadın sanabilmekte. Kaide de bu böyledir. Hep kadın fedakar olur, kadın sabırlı olur, kadın cefakâr vs. olur bilinmektedir. Ne münasibet, neden böyle bilinsin de, milyonlarca iyi niyetli erkek kardeşlerimiz aldatılsın. İslâm'da Erkek isimli kitabımın yazılış hikayesi, İslâm'da Erkek konusuna yazar-çizer, vaiz-müftü herkesin dikkatini çekmek için yazıldı. Ve başarıldı da ... İslâm'da Erkek isimli kitabım ilk çıktığı yıllarda çok hakaretler gördüm. Önüne duman çıkan tren rayından çıkmaz. Ben Allah'ın izniyle fikrimde haklı olduğuma inandığım için rayımda devam ettim. Yıllar sonra İslâm'da Erkek Kitabına ilgi arttı. Bazıları, benim erkek düşmanı olduğumu ve kitabı bu yüzden yazdığımı sanıyorlardı. Sonra sağdan-soldan kitabın farklı bir kitap olduğunu duyunca özür dileyenler çıktı. Bir yazar İslâm'da erkeği yazmak sana mı kaldı kadın halinle? demişti. Ben de ona, İslâm'da kadını erkek halinle sen yazabildiğine göre ben erkeği neden yazmayayım, dedim. Kadın erkeği, erkek kadını yazabilir. Yazmak bilgi ister. Bilgim olsa, Ay'a nasıl çıkılır onu bile yazarım ama roket isminden başka hiç bir şey bilmem Ay'a çıkmakla ilgili. İslâm'da Erkek hâlâ yazılmaya devam etmeli. İslâm'da eş olarak erkek, baba olarak erkek, erkeğin kibarlığı, erkeğin vefalılığı, erkekte namus v.s. gibi konular yazılmalı da yazılmalı. Özellikle Erkek İlmihali yazılmalı. İslâm'da Erkek isimli kitabım sahasında ilktir. Vaayy mı dediniz? Bence mahsuru yok. İslâm'da Erkek kitabından bazı başlıklar. - İslâm'da Erkek Adlı Bir Kitap Aranıyor. - Kuşlar Aleminde Yuvayı Dişi Kuş Yapar - Artık Gündem de İslâm'da Erkek - Çeşitli Hayatlar - Kendi Eğitimini Kendin Ver - Vicdan Eğitilir - Eş, Evlat ve Baba Olarak Erkek - Abdullah Büyük Hocamızın İki Yazısı - Evlenirken Erkeğin Görevi - Genç Kızlara Duyuru - Eş olarak Erkek Üzerine Recep Özkan İle Sohbet - Biraz da Kadın ve Onlarca konu İhanet edenlerin, vicdanından önce imanı solar.
12.00 ₺ -
Bize Nasıl Kıydınız
SORUYORUZ ! Binlerce gül gördüm koparılmış atılmış. Laleler de gördüm ki çok ucuza satılmış. Gençler, yaşlılar gördüm hep aldatılmış. Manen soruyorlardı, bize nasıl kıydınız? Karanlıkta ışık vurmuş bir çift gamli göz Adeta göz yaşları fışkırmıştı göz göz. Garipler ovasından geçerken duyduğum söz. Hepsi birden diyordu, bize nasıl kıydınız?
15.75 ₺ -
Sabıkalı ve Dul
Sabıkalıya Türkiye'de hayat hakkı yok. Ya dula? Dul olan erkekse, dul olması önemli değil. Ya kadınsa? Peşinen yandı demektir. İnsanlığa sabıkalı olmadığı, çilekeş dulların kalmadığı bir dünya dileğiyle.
15.00 ₺ -
Ne Olur İhanet Etme
Bu kitap, roman tekniğine uygun olmayan, ama konu bakımından -okuyanlara göre- harika bir “Roman” Neden harika? Yazılış hikayesinden de anlaşılır. Birbirini seven iki genç vardır. Erkeğin âilesi kızı istemedi. Gençlerin acısı çok büyüktü. Onların durumuna şahit oluyordum. Müstehar isim kullanayım, erkeğin adı Cemal, kızın ismi Fatma. Cemal’le Fatma’nın hikayeleri çok uzun. Önceleri Fatma Cemal’le evlenmeyi hiç istemiyordu. Fakat Cemal Fatma’nın peşini bırakmadı. Her gün telefon, mektup, hediye haber... Cemal’in gözyaşları Fatma’yı Cemal’e âşık etti. Evlenme teklifini kabul etti. Evlilik günlerini bile kararlaştırmışlardı. Fakat ilginç bir şey oldu. Fatma hiç ummadığı bir günde Cemal’in evlendiğini duydu. Fatma aylarca yıllarca kendine gelemedi. Bu olay beni çok üzmüştü. Romanı yazarken hâlâ o genç kızın yaşadığı şoku unutmamıştım. Başka olaylar hem de iç içe önemli olaylar vardı. Ne olur ihanet etme, aslında bir rutuşla uzun bir dizi olabilecek özellikte bana göre. Tabiî ki, kuzguna yavrusu şahin görünürmüş ata sözünü de gözardı etmiyorum.
22.50 ₺ -
Maria
Bu kitabı romandan daha çok, bir fikir kitabı olarak okumanızı tavsiye ediyorum. Sonradan farkettiğim bir hatamı itiraf ediyorum. O da şu: Romana temiz niyetli, insancıl düşünen Hıristiyanlardan birini almadım. Yaşanmış hayattan aldığım için, bu hikayede bana iyi bir Hristiyan anlatılmamıştı. Ben de ayrıca bir araştırma yaparak iyi bir Hristiyan ilae etmeyi akıl edemedim. Allah'a emanet olun dostlar. Allah'ın emanet aldığı kul, ölüme gider ama ebedi olarak ehenneme gitmez.
15.75 ₺ -
Kelepçeli Kalemimden
Bazen bir umut dünyası kurarsın. Birden yıldırım düşer, onu yıkarsın. Olsun der, yeniden kalkarsın. Bazen zarar, bazen kar olur. Bilir misin bu girdabın ismi nedir? İki ayak birbirinin üstündedir. Ağlayıp güldüğün olur ikide bir. Bazen sonbahar, bazen yaz olur. Boşver başarının yarısı hayalle gelir. Ademoğlu yavaş yavaş yükselir. İnsana hayatın kendisi yük gelir. Bazen derya, bazen dağ olur.
14.25 ₺ -
Mahkum Duygular
Biraz Gayret Her şeye bildirmiş, görevlerini Süslemiş göndermiş çiçeklerini Herkesin ödevi, kendine hastır Gülün gül açması, sünnetullahtır. Allah bize demiyor, "Gül sende açsın" Buzda yaşamaya alışacaksın O ne yapmış ise, güzeldir, haktır Bize verilen sınav, sünnetullahtır.
12.00 ₺ -
Kadınları Kadınlarda Eziyor
- İşte ben bunun için "milletvekili olacağım" diyorum - Asıllarının düzeltmediğini vekilleri düzeltemez. Kendini kandırma Ayşegül. - Kadınları da ezenlerin sadece erkekler olduğu sanılır. Halbuki kadınları kadınlar da eziyor. Şunu unutma ! Zalimin dişisi erkeği olmaz. Zalim zalimdir. - Ben ömür boyu ağlayacağımı bilsem, onun karısını ağlatmam.
12.00 ₺ -
İnsanlar da Kayar
Galaksi içinde bir yıldız Dünya'mız. Kimimiz çok kalabalık. Kimimiz yapayalnız! Kimimiz jetle gideriz. Gideceğimiz yere Kimimiz söker atarız beynimizi. Çakılı veririz yere! Ağlarız, güleriz ömür an gibi geçiverir. Kimimiz gül diker, Kimimiz biçiverir! Öylesine dönüp durur bu alem böyle İçinde yükselme imkanı varken Neden alçalıyorsun söyle?
5.67 ₺ -
İmamın Manken Kızı
Ahşap evin üzerindeki kar eridikçe içeriye sular damlamış, her taraf ıslanmıştı. Evin genç kızı Fatma, eline aldığı kapları akan yerlere yerleştirirken isyan ediyordu. - Bıktım artık, bıktım. Beni duyuyor musun anne! Söyle şu kocana bizi doğru dürüst bir eve taşısın. Fatma kin ve nefretle isyanına devam ediyordu. - Zaten evimizden iyice utanır oldum. Arkadaşlarımı bile davet edemiyorum. - Kızım, evladım, şükret halimize, bunu bulamayanlar da var. Baban birazda gelir. Sanıyorum son rekatı kıldırıyor. Sesin neredeyse camiden duyulacak. Biraz yavaş konuş.Sesin neredeyse camiden duyulacak. Biraz yavaş konuş.
12.00 ₺ -
İdamlık Genç
Bayrampaşa Cezaevindeyim. “Yeni mahkûm geldi.” dediler. Baktım hüzünlü bir kadın. Cezaevine giriş anında bazı mahkûmlarda görünen şoke olmuş hali sergiliyor. Yanına gittim, birileri daha vardı. “Hoş geldiniz.” filan diyorum ama cevap vermiyor. Sonra Arap olduğunu bizi anlamadığını söyledi. Komşu bir devletten gelmiş. Ona sahte pasaport vermişler. Burda yakalanınca hemen onu hapsetmişler. Arap kadınla samimiyetimiz arttı. Bana 1949 yılında babasının yaşadığı ilginç ama çok ilginç olayı ve hayatını anlattı. İnanılmaz, “Abartı” denilir diye roman yapmakla yapmamak arasında gidip geldim. Cezaevinden çıktıktan sonra öyle insanla karşılaştım ki. O insanlar bana âdeta romanı yaz, dediler. Mektup Dergisi’nde yazdığım bir yazıdan dolayı mahkemem devam ediyordu. Mutlaka ceza alacağım söyleniyordu. Bir candan okuyucum ısrarla suçu üzerine almak istediğini söylüyordu. Benim için ölüme bile seve seve gidebilecek sevgisi vardı ve bir dalkavuk sevgisi değildi bu. Başka olaylarda yaşadım. İnsanların fedakarlıklarını gördüm. Maddi manevi her türlü imkanlarıyla yanımda olanları gördüm. İşte o zaman dedim ki “Bu Roman yazılmayı haketti. Abartı değil, azda olsa bu romandaki insanlar gibi insanlar var. Gözlerim buna şahit oldu.” Romanı yazmaya başladım. Güzelde bir kurgu yakalamıştım. Cezaevinde kışın gece yarısı beni uyandırıp “Ne olur Emine Hanfendiciğim canım dondurma istiyor, sizden rica etsem dondurma getirtebilir misiniz?” diyen sosyeteden bir bayan mahkûm vardı, onu da erkek olarak ilave ettim hikayeye. Gece yarısı romanı yazıyorum başlangıcı beni öyle çok güldürüyordu ki, gülme krizine tutuldum. Kimi okuyucunun hiç gülmediği bu aşırı şişman mahkumun halleri beni ve okuyucumun çoğunu çok güldürdü. Onu anlatıyordum. İdamlık gencin birinci bölümünü yazarken, gece yarısı beni gülme krizi tuttu. Bir de baktım eşim kafasını uzatmış, rengi bembeyaz olmuş bana bakıyor. “Ne oluyorsun? Gecenin bu saatinde neden gülüyorsun.” şeklinde soru sordu. Ben de “kitabın konusu beni çok güldürüyor.” dedim. İdamlık Genç’in son bölümüne geldim. Bu defa çok ağlıyordum. Eşim yine gördü beni; “Allah Allah bu nasıl roman ya. Önce gülüyordun şimdi ağlıyorsun. Bitir şunu da okuyayım.” dedi. İşte böyle bir roman İdamlık Genç.
15.75 ₺ -
Hristiyan Gülü
Emine Şenlikoğlu Hıristiyan Gülü adlı eserinde diğer dinlerin erdemlerini vurgular: "Öteki dinin mensuplarıyla amca çocuklarıyız birbirimizi kendi dinimize davet edebiliriz; fakat davete icabet yoksa, birbirimizi olduğu gibi kabul etmek zorundayız"diyor Yazar eserde ayrıca Yahova şahitleri ve çalışmaları da tanıtılıyor Toplumumuzda inanç sorunları yaşayan gençliğin ruhsal durumu da gündeme getiriliyor.
12.00 ₺ -
Geri Tepen Kurşunlar
İlhan Arsel’in yazdığı yalan iftira, seviyesizlikle, Müslümanları, en önemlisi Allah Resulü (elçisi) Hz. Muhammed’i küçümseyen o aşağılık kitabı beni deliye çevirmişti. Onun kitabındaki yalanları hurafeleri ortaya çıkaran bir kitap yazacaktım fakat “Savunmaya geçmiş olursun, muhatap olma.” dediler. Pek katılmasamda acele etmedim. Cenk Koray bir kitap yazmıştı. O kitapta muhteşem güzelliklerle aşırı reformist yazılar atbaşı koşuyorlardı. Sonra da “Allah’ın dinini kimse değiştiremez.” diyordu aynı kitapta. Televizyonda hakkımda konuştu, aslında bana söylüyordu fakat söyledikleri bana değil dinimize gidiyordu. Cenk Koray Bey bir de Kur’ân tefsirine başlamıştı. Bunu duymak beni hepten Karadeniz damarıma götürdü. Çok sinirlendim. Aslında şimdi anlıyorum ki o kadar sinirlenmemeliymişim. İnsan aşırı sinirlenmeden de tepkisini gösterebilir. Tepki söz ise olursa söz ile olur cevabı, kalem ile olursa kalemle, silah ile olursa... Cenk Koray kalemle yanlış yapmıştı ben de ona kalemle cevap vermeliydim. Çıktımı ortaya Bangladeşli Teslime Nesrin. O dönemlerde İslâm düşmanlarının biricik sakızı, biricik İslâm aleyhinde kaynakları, biricik dayanakları durumuna gelmişti. İslâm’ı hiç bilmeyen Teslime İslâm’ı çok iyi biliyormuşta... Çokta iyi müslümanmışda bir zamanlar, sonra İslâm’ı kendi yaşam biçimine uygun bulmamış. Gerçi bu yarısı Arapça yarısı Türkçe olan keferece sözü uyduruk oldu ama boşverin hemen tutacak değil ya, bir kelimede ben uydurayım. Haa, söylemeyi unutuyordum, bu Teslime hanım bizim yerli Ebu Lehebler’den bir ilgi gördü bir ilgi gördü ki; görseniz şaşardınız. (O dönemde çocuk veya doğmamış olanlar hatırlamazlar diye bu ibareyi kullandım.) Gerçekten, görseniz şaşardınız. Kadın adeta kefereler kraliçesi seçildi. Elde Teslime dilde Teslime vardı. Hep İslâm’ın aleyhine “güzel” bir malzeme olduğu için ilgi görüyordu. Elinoğlu, onu kullanıyordu ama o bunun farkında değildi. Gökteki yıldızların birisini kendi sanır hale getirilmişti. Duygu Asena İslâm’ın (i) sini kullanmıyordu ama yazdıkları İslâm’a daima aykırı şeylerdi. İlla bir yerlerden konu gelir İslâm’ın yasağı, indirek yoldan eleştirilirdi. Bir gün oturup düşündüm ne yapayım diye. İlhan Ersel’in İslâm’a hakaret dolu kitabından dolaylı tazminat davası açsam kesin kez kazanırım bunu biliyorum. Bin kişi dava açsa bini de tazminat alır. Bir yürekli kızımız almıştı ama benim mahkemeler de uğraşacak zamanım yok. Olsa dava açar, aldığım parayı da fakir dullarla, fakir yetimlere veya bazı kurumlara dağıtırdım. İhtiyacım varsa kendimde kullanırdım tabiî. Dava açamadım. Geriye kalıyor bir yol, onun hakkında bir şeyler yazmak. Bu arada hemen söyleyeyim. Teslime Nesrin’e bilmeyerek bir haksızlık yaptım, en son baskıda onu düzelttim. Sonra mı? Sonra Geri Tepen Kurşunlar’ı yazdım. Benim istediğim gibi çok hızlı gitmedi. Ama ben, üzerime düşen vazifeyi yaptım bu psikolojisiyle rahat bir nefes aldım. Kişilerin isimleri silinse bile kitaptaki konular her zaman gündemde var olanlardır.
14.25 ₺ -
Gençliğin İmanını Sorularla Çaldılar
Yüzlerce soruya yüzlerce cevap verdik. Ve dedik ki, "Nedenler niçinler nedendir bilinmez. Bir şeyi inkar için "yok" diyebilmek yetmez"
18.75 ₺ -
Burası Cezaevi
Burası cezaevi toplatılınca, ceza evinde yazmadığım konular vardı. Toplatılan kitabımın anısına Burası da Cezaevi’ni yazdım. Allah’ın lütfu olsa gerek, okuyanlar “Bu kitap Burası Cezaevi’nden daha güzel olmuş” diyorlar. Çünkü burası da cezaevi’nde dışarıdan da önemli konular var. Kendimden bir tiyo vereyim size. Haksızlığa uğradığım zaman bana acaip bir güç kuvvet geliyor. Dağları delebilcek güçte görüyorum kendimi. Ne? Megolamanca bir söz mü dediniz? Evet, bazen mogolamanca sözler ederim. Fakat burnum havalara Allah’ın izniyle kalkmaz korkmay...
14.25 ₺ -
Çin İşkencesi
İnsanın insana reva gördüğü zulumlerin uzakdoğu kaynaklısını bize gösteren; bilinmeyen Türkistan gerçeğini bir kez daha gündeme getiren bir eser. Çin zindanlarında işgence gören buna rağmen direnerek özgürlüğe kavuşmaya muaffak olan binlerce mahkumdan birinin hayatı. Eserin kahramanı Kaan sorgular adaleti: İslam''da adaletin tanımı hak edene hakkını vermek... İslam sisteminin temelinde bu vardır ve adaleti yasalarda önce kalplere işler. Buna rağmen İslam''ın hakim olduğu sistemlerde bile az da olsa, adaletsizler çıkar elbette ve bunlar yasalardaki adaleti uygulamayabilir. Ancak bu durumda, kalplerine adalet duygusu yerleştirmemişler, yerleştirememeşlerdir. O yüzden de konünizm ve öteki izmlerde hakkını alabilen insana fazla rastlanmaz.um
14.25 ₺ -
Biz Bu Vatanın Nesi Oluyoruz
Elinizdeki bu kitap, güzellikleriyle, hatasıyla kısmen cezavinde kaleme aldığım yazılardan oluşuyor. Biliyorsunuz, Allah (c.c.) biri lütfuydu, cezaevinde yedi kitap yazmıştım. Bunlardan biri de, bu kitaptı. Yani, bizi bu devlet hangi kategoriye koyuyor; turist mi? Vatandaş mı? Yerimizi bilelim şeklindeydi. Bir avukat arkadaşıma kita okuttum, "Sen bu kitapla yanarsın" dedi. Bilerek cezaevire girmenin caiz olmadığını bildiğim içinmecburen biraz çıkartmalar yaptım.
7.29 ₺