-
Kesik Başın İntikamı
Çocuklarla oynarken paylaşamazdık Ali rolünü Ali güneşin doğduğu yerden battığı yere kadar kahramanAli Olmaktan bir sedef her çocuktaBabam lambanın ışığında okurdu Kaleler kuşatırdık, bi mümin ölse ağlardıkFetihlerde bayram yapardıkİslam bir sevinçti kaplardı içimiz
1.85 ₺ -
Tasavvuf Hikayeleri
Fıkıh kitapları ibadetlerin hangi şartlarla yapılması gerektiğini anlatırlar. İslam büyükleri ise İslam´ın özüne vakıf olunarak yaşandığında ortaya çıkacak tablonun canlı numuneleridirler. Tasavvuf Hikayeleri, İslam´ın yaşayan birer numunesi olan mutasavvıfların dini nasıl yorumlayıp yaşadıklarını anlamak açısından son derece önemlidir. Zira İslam´ın ruhunu kavrayamazsak seçilcilikten kendimizi kurtarmamız mümkün olmayacaktır.
3.70 ₺ -
Hz. Ali Ölüm Vadisinde
Açılın kapılar Ali geliyor. Ertesi gün, Hz. Ali, kalenin en büyük kapısını elli seçme arkadaşıyla zorlamaya başladı. Arkadaşları başlarının üstünde siper yaptıkları kalkanlarıyla kale burcundan atılan oklardan kendilerini korurlarken, Hz. Ali demir kale kapısını gürzüyle vurmak suretiyle kırmaya çalışıyordu.Kapıda ilk deliği açan Hz. Ali, arkadaşlarına dönerek seslendi: “Ey hak uğrunda benimle beraber savaşanlar! Müjdeler olsun. Allah’ın izniyle öğle namazını Asir Kalesinin meydanında kılacağız.” Öyle de oldu. Hz. Ali’nin yüklenmesine daha fazla dayanamayan kale kapısı, büyük bir gürültüyle yerle bir oldu. Açılan kapıdan, başta Merd-i Meydan olmak üzere tüm cengaverler akın akın kaleye girdiler. Kalenin içinde bulunanlar, derhal teslim oldular ve ardından da Hz. Ali’nin telkiniyle İslamiyet’i kabul ettiler. Hem dinlenmek, hem de zaferi kutlamak için Hz. Ali ve kumandasındaki kuvvetler bir hafta kadar kalede kaldılar. Hz. Ali’nin destansı savaşlarından biri daha. Asir Kalesi, demir yumruklu Hz. Ali karşısında kağıt gibi parçalanıyor. Yine müthiş bir heyecanla ve soluksuz okuyacağınız bir öykü.
1.75 ₺ -
Ejder Kalesi ve Nehrevan Cengi
Merd-i Meydan ejderhaya karşı. Yıldızsız bir gökyüzünde, rüyalara eşlik etti gece ve nihayet yerini kardeşi gündüze bıraktı. Cengaverlerin yola çıkma vaktiydi. Son hazırlıklar da tamamdı.Hz. Ali “Heyya! Gazaya, vurmaya, vuruşmaya, ölürsek şehit kalırsak gazi olmaya, cenneti arzu eden kim varsa yanıma” narasını atıp kafileye hareket emri verecekken bir ses duyuldu. Öyle bir sesti ki bu, korkunçlukta dünyada bir eşi daha bulunmazdı. Hz. Ali, derhal, kamplarının yakınında hayvan otlatan bir Mağribi’ye dönüp sesin nereden geldiğini sordu. Mağribi “Ey yiğit” diyerek başladı söze, “İleride bir kuyu var. O kuyunun içinde bir ejderha oturur. Her sabah uykusundan uyanırken böyle gürültü yapar; sonra yüksek bir nara atar. Şimdi bütün kalelerde davullar çalınacaktır, çünkü ejderhanın narası öyle müthiştir ki işitenlerin kulaklarını sağır etmesinden korkarız. Fakat onun nara attığı sırada davullar çalınırsa, sesi kulaklara o kadar tesir etmez.” Gerçekten de biraz sonra tüm kalelerden davul sesleri gelmeye başladı; arkasından gök gürlemesi, yıldırım düşmesi gibi korkunç bir nara duyuldu. Merd-i Meydan, sesin gürültüsüne aldırmadan bağırdı: “Haydi arkadaşlar. Fırsatı kaçırmadan hemen ejderhanın üzerine hücum edelim. Ben, önden gidiyorum. Size ihtiyaç olursa haber ederim. Şimdilik burada bekleyin.” Hz. Ali’nin, halkı korkuya salan ejderhaya karşı verdiği yiğitçe savaşın, destansı öyküsünü soluk soluğa bu kitapta okuyacaksınız!
1.62 ₺