-
Nakşibendilik
Nakşibendilik hakkındaki bu eser, konunun dünya çapında uzmanlarından olan Hamid Algar’ın bir omur suren araştırmalarını ortaya koyuyor. Tarikatı teorik/irfani, siyasi, sosyolojik ve tarihi bakımlardan kapsamlı bir incelemeye tabi tutan bu eser, her biri belirli bir noktayı derinliğine inceleyen makalelerden meydana geliyor. Eserin en önemli yönlerinden birisi, İslam dünyasının baştan başa kat edilmesiyle elde edilen gözleme dayalı bilgilerle desteklenmiş olmasıdır. Bir diğer özelliği de, Nakşibendiliğin Osmanlı devrinden günümüze gelinceye kadar ülkemizdeki seyrini özel bir dikkatle incelemesi ve Türkiye’nin din, tasavvuf ve devlet ilişkilerine dair çok önemli katkılar sunmasında yatıyor.
442.50 ₺ -
II .Mahmudun Gölgesinde
Yakınçağ Türk tarihyazımında uzun zamandır bir Tanzimat hayaleti dolaşıyor. Tanzimat-ı Hayriye nice vakittir kendisini/hüviyetini unutan zihinlerin tahayyüllerinde yaşayan hayaletimsi bir şeydir. Onun hatırlanma ve unutulma arasındaki bu hayaletimsi hâli esasında musallat olduğu zihinlerin/tarihçilerin kendi yarattıkları bir hortlaktır; kendi ideolojik, hissî, geçmiş ve gelecek üzerine var olan kaygılarının ve mevzilenişlerinin ürünü bir hayalet. Mevcudiyet ile nâmevcudiyet arasında müphem bir yere karşılık gelen bu kavram, musallat olduğu zihinlerin geçmiş ve gelecek arasındaki trajik şimdilerine müteveccihtir. Dolaşımda olan hayalet geçmişle ilintili olduğu kadar, şimdi ve gelecekle de alakalıdır. Fakat esas nokta şimdiki zaman aralığında olan tarihçilerin bu karabasanla biteviye karşılaşmalarıdır. Tanzimat hayaletinden bahsetmek, esasında Yakınçağ Türk tarih yazımında veya daha doğru ifadesiyle Yakınçağ Türk tarih yazımını inşa edenlerin zihinlerindeki tarih panteonunda hâlâ ölmesi gereken ölülerin mevcudiyetinden bahsetmek demektir. Ancak bu hayalet öldüğünde Tanzimat’ın hakiki ruhu çağrılabilecek ve böylelikle onun hak ettiği yas tutulabilecektir.
367.50 ₺ -
Hadislerle Tasavvuf
Tasavvuf, İslam ümmetini derinden etkileyen dinî ve sosyal unsurlardan biridir. Bu özelliği bakımından geçmişte de günümüzde de varlığı inkâr edilemez bir gerçektir. Bütün İslami ilimlerde olduğu gibi tasavvufi hayat ve düşüncenin de Kur’ân’dan sonra ikinci kaynağı Hz. Peygamber’in (s.a.v.) sözleri, tavsiyeleri ve yaşama şekli olan sünnetidir. Yaşanan bir hakikat olarak tasavvufun anlaşılmasında, Kur’ân’ın nasıl yaşanması gerektiğini ortaya koyan hadislerin son derece önemli bir rolü vardır. “Hz. Peygamber’in hayatında tasavvufi ilkeler olabilir mi?” diye sormak bile abestir çünkü bizzat peygamberlik müessesesi, tasavvufi hayatın en mükemmel şekilde yaşanmış hâli ve tasavvuf yoluna tabi olanların takip ettiği nümune-i imtisaldir. Tasavvuf erbabı her işinde nebevî sünnetin ayak izlerini takip etmeyi şiar edinmiştir. Bu eser, tasavvufun prensiplerinin hadisler esas alınarak değişik yönleriyle yorumlandığı bir çalışmadır. Müellif Eşref Ali Tânevî eserinde, önce tasavvufi prensiplere konu olan hadisleri ele almakta, sonra bu hadislere bağlı kalarak uyulması gereken tasavvufi prensipleri ortaya koymaktadır. Bu çalışma hadislerin anlaşılmasında izlediği nevi şahsına münhasır yöntemiyle kendi sahasında tek olma özelliğine sahiptir.
270.00 ₺ -
Emir Abdülkadir El Cezairi
Emir Abdülkadir b. Muhyiddin el-Cezâirî el-Hasenî, 19. yüzyılda yaşamış önemli bir komutan ve devlet adamı, bir sûfî ve mütefekkirdir. Fransızlara karşı cihad ve direniş hareketinin liderliğini üstlenmiş ve on beş yıl kadar süren mücâdele hayatında kırk kadar muhârebeye komuta etmiştir. Yine bu süreçte bağımsız bir devlet kurmuş, ancak gerekli iç ve dış desteği göremediği için daha fazla direnemeyip Fransızlara teslim olmak zorunda kalmıştır. Kâdirî bir ailede yetişmiş; daha gençlik yıllarından itibaren tasavvufî muhitlerde bulunmuş ve Kâdiriyye’nin dışında Nakşibendiyye, Mevleviyye ve Şâzeliyye gibi tarikatlara da intisâb edip icâzete nâil olmuştur. Tasavvufî düşüncenin hemen her meselesinde görüşlerini açıklamış, rûhî ve mânevî tecrübeleriyle meselelere ışık tutmaya çalışmıştır. Bir Ekberî temsilcisi olarak İbnü’l-Arabî’yi şerh edip yorumlamıştır. el-Mevâkıf adlı eseri, onun bu yönünü ortaya koyan önemli bir çalışmadır. Ona göre, tasavvuf yoluna sülûk etmeyen ve tasavvufî hakikatlere nüfûz ederek nefsini tanımayan bir kişinin gerçek ihlâsı elde etmesi mümkün değildir. O kişi isterse insanların en verâ sahibi, en zâhidi, en âbidi, insanlardan kaçma ve uzlete sığınma konusunda en dikkatlisi veya nefsin desîselerini ve ince kusurlarını araştırmada en hassas olanı olsun, Allah’ın rahmetiyle nefsini tanımadıkça gerçek ihlâsa eremez.
202.50 ₺ -
Barbar Modern Medeni
Adab-ı muaşeretten şehir hayatına, mimariden müziğe, mutfak kültüründen uluslararası siyasete kadar her alanda karşımıza çıkan medeniyet, son iki asırdır gündemden düşmeyen ve bir o kadar da örselenen ve tüketilen bir kavram. Savaş çıkartmak isteyenler de barış yapmak isteyenler de aynı kelimenin arkasına sığınıyor. “Medenîleştirme misyonu” adı altında yapılan barbarlıklar, modernitenin karmaşık tarihini yeniden ele almamızı zorunlu kılıyor. Barbarlığın, modernliğin ve medenîliğin aynı anda tecrübe edildiği bir çağda Batı, medeniyet hakkındaki sözünü tüketiyor; İslam dünyası ise söyleyecek sözünü arıyor. Elinizdeki kitap bu arayışın izlerini sürerken akla ve erdeme dayalı bir medeniyetin ancak belli bir varlık tasavvuru, dünya görüşü, bilgi anlayışı ve estetik duyuş ile mümkün olabileceğini savunuyor. “Medenî olmayı ve günümüz medeniyetini evrensel olduğu kadar millî (Türk, Osmanlı, İslam) ve tarihî bir çerçeve içinde, Doğu-Batı kaynaklarına dayanarak, felsefî bir görüş ile inceleyen bu kitap, modernitenin iyi ve kötü her yönünü irdelemiştir. Varlığın değerini vurgulayan bu değerli çalışmayı herkesin okumasını ısrarla tavsiye ederim.”
285.00 ₺