-
Canla Bağışla
Zekât, sadece paramız olduğu zaman, paramızın ya da malımızın kırkta birini verip "kurtulmak" değildir. Zekât hayatımızın her aşamasında, sadece parayla, giyecekle, yiyecekle değil, sadece zengin olunca değil, var olduğumuz her an, her yerde, her halde bizi saran bencilliğe, başımıza ebedi bela olarak inen büyüklenmeye karşı başkaldırıdır. "Arındırmak" demekse zekât, "kir"imiz n'ola? “Canla Bağışla” bizi; sahip olamadığımız her eşyanın açgözlüsü ve dilencisi, sahip olduğumuz her eşyanın ise bıkkını ve küskünü eyleyen, sürekli koşturan insanlar olarak tarif ediyor. Tüketim kültürü içinde; eşe dosta, ana babaya, fakir fukaraya, yetime öksüze karşı aldırışsız, ben'ci ve bencil bir uygarlığa karşı mümince bir direniş içinde olmamız gerektiğini, duru ve doğru bir yaşama biçiminin nasıl olması gerektiğini anlatıyor. Her birimizi sessizce kül eden ‘Söz Yangını’nı haber veren Senai Demirci, şimdi de bu yangını söndürmek için “Canla Başla” infaka çağırıyor bizi. Her birimizi gül edecek bir fırsat olarak anlatıyor “verme”yi. “İnsan insanın kurdudur” diyerek krizler üreten küresel vurdumduymazlığa inat, “insan insanın yurdudur” gerçeğini hatırlatıyor. Zekât, en yapışkan kirimiz bencillikten aklıyor bizi. Sadaka, en ak belâmız kibirlenmekten kurtarıyor bizi. Seve seve vererek, ebedî sevinçler kazanıyoruz. Canla başla kendimizden eksilterek, canımızı sonsuzluğa taşıyoruz, başımıza ‘ebed kuşu’ konduruyoruz. Canla başla okuyacağımız satırlar, tebessümümüze muhtaç, tesellimize aç çaresizleri; yardımımızı bekleyen, ikramımızı uman yetim, öksüz ve yoksulları “cennet”imiz olarak yeniden tanıtıyor bizlere. Ben, Senai Demirci Hazreti İsa’nın [as] doğumundan başlarsak, en az 1964 yıl boyunca, hiçbir işin öznesi olmadım, hiçbir öznenin nesnesi olmaya değer görülmedim. Bunca yıl boyunca, ben ne “ben”dim, ne “şey”dim. Bir “şey” olarak doğduğum gün bile, benim “ben” olduğumu bilmiyordum. Benim “ben” olduğumun farkına varmam için milyonlarca nefes almam gerekti. Yaklaşık 40 yıl sonra, kendime “ben” deyişimin de ödünç verildiğini anladım. Borç aldığım “ben” sayesinde, “benim” diyebileceklerimi de borç alma cesareti buldum. Hatta, borçla aldığım “ben”ime dayanarak, yeni “benim”kilere alacaklı saydım kendimi. Daha çok şey, daha fazla mal, daha geniş servet istedim. Verilmeyince küstüm. Elimden alınınca üzüldüm. Verilenler artınca, ödünç “ben”imin önüne ödünç “benimkiler”i dizip meydan okudum, şımardım, isyan ettim. Borcumu da, Borç Veren’i de unuttum. Bugün, kendime “ben” deyişim borç olan ben, kendime “benim” diyebildiklerimi de borç alan ben, borcumu itiraf ediyorum. Borcumu itiraf edişimi, borcumu ödeyemeyeceğimi idrak edişimi, bu borcun edası olarak bu sayfada belgeliyorum. Artık, “beni bende demeyin, ben bende değilim.” Benden “ben”i ve “benimkiler”i alacaklı Olan’a minnet duygusuyla. Emaneten Ben, -Şimdilik- Senai Demirci
3.36 ₺ -
Ve Aşk Evliliğin Ellerinden Tuttu
Senai Demirci, tüm zamanların en revaçta konularından bir olan evlilik ve aşk üzerine yazdı. Ve Aşk Evliliğin Ellerinden Tuttu aşkı evlerimize ve evliliğimize çağırmayı hedefliyor. Evliliklerin aşksız kaldığı, aşkların evliliğe erişemediği çağımızda Senai Demirci bizlere yeni bir kapı aralıyor, Gelin ideal yuvayı eşimizle birlikte kuralım diyor. Ve asla unutmamamız gereken bir gerçeği hatırlatıyor: Evliliğimize anlam ve aşk kazandırmak bizim elimizde Önemli olan sahip olduklarımızın kıymetini bilip, fırsatları değerlendirebilmek
7.40 ₺ -
Kıl Beni Ey Namaz
“Kıl Beni Ey Namaz”la namazın bizi doğru, duru, diri ve insan kılmasının ruhunu hissedeceksiniz. Abdestle insanın zihnini ve gönlünü nasıl kötülüklerden arındırdığına şahitlik edeceksiniz. Ezanla namaza çağrının, anne çağırışı gibi sıcak olduğunu fark edeceksiniz. Namaz vakitlerinin hayatımızı düzene koyduğunu keşfedeceksiniz. Fatiha Suresinde nûn’un gemisinde “biz” olma bilinciyle bütün kainatı kucaklamayı öğreneceksiniz. Tesbihâtla, Rabbimize yakarışın en güzelini tesbih, hmd ve tekbir ışığında yaşayacaksınız. Namaz sevgisini bir nefes gibi içinize çekeceksiniz. Huşuyu yakalayamadığınız anlar için namaza aşk ile bağlanmanın yollarını bulacaksınız. “kıl beni ey namaz...” Kıl beni ey namaz Çöllerden topla hücrelerimi Rahmetinin serinliğinde yıka kalbimi Kıl beni ey namaz Ruhumu secdede yeniden fısılda bana. Şah damarı yakınlığından emzir yetimliklerimi. Kıl beni ey namaz Dağlar küçülsün, denizler taşsın, dağılsın kalabalıklar. Rükû rükû doğrult eğriliklerimi. Kıl beni ey namaz İkiye bölünsün kalbim kıblenin şakağında. Sevgilinin işaret parmağı değsin göğsüme. Kıl beni ey namaz Topla sevdalarımı kırık aynaların çatlaklarından. Ömrüme ilikle seviçlerimi, firûze düşler düşür alnımın şafağına. Kıl beni ey namaz Tenim İbrahim gibi ateşe düşmüşken Gül kokulu serinlikler değdir yüreğime Kıl beni ey namaz Günahın, isyanın, nisyanın kuytusunda büyüttüğüm pişmanlıklarımın yüzünü kaldır yerden. Al karanlıklarımı, al karalıklarımı gözbebeklerinde yıka. Kıl beni ey namaz. İnsan kıl beni. Doğru kıl. Duru kıl Diri kıl beni. İnsan kıl bu bedeni.
6.29 ₺ -
Selam Sana Ey Nebi
“Allah ve melekleri, peygamberi çok salat ederler, Ey müminler! Siz de ona salavat getirin ve tam bir teslimiyetle selam verin.” (El-Ahzab-56) Cebraile mülaki oldum da bana şöyle dedi: Sana müjde ederim Allah diyor ki: ‘Kim Sana selam verirse Ben ona selam veririm. Kim Sana salat getirirse Ben ona salat ederim.’ (Hakim, Beyhaki) Senai Demirci, aşina üslubuyla “Efendimiz bizim kimimiz? O’na nasıl yakın olabili? Sevgili’ye muhabbetimiz nasıl artar? Muhammed adı “sallahu aleyhi vessellem” yüreklerimize nasıl kazınır? gibi çok temel sorulara cevap arıyor. O’ndan bahsetmenin sözü güzelleştirdiği hakikatinden yola çıkarak okuru bir gül bahçesine davet ediyor.
9.25 ₺