-
Bir Gönül Mücadelesi
Şüphe yok ki, gideceği yer, çiçeklerin bile mutluluktan gülümsediği yer olacaktır. Ve her yolcunun hak ettiği yer, o yolcunun bolunduğu yolun sonunda onu beklemektir.
14.25 ₺ -
Alinin Dünyası
Çocukluğumda bir komşumuz vardı. Birçok oğlu vardı, sayısı zihnimde on iki çocuk olarak yer etmiş. Kadın ilginç bir kadındı. Onu şimdi izliyorum, bilinç altımdaki görüntüsünden. Ne kadar zeki bir kadın ya Rabbi! Hem zeki, hem de zekasını kullanıyor. Çürütmüyor Hakk’tan gelen nimeti. Bu kadın çocuklarına her gece masal anlatırdı. Ertesi gün biz de onun çocuklarının önüne geçip, “Annen ne anlattıysa ne olur onu bize anlat.” derdik. Yıllarca bu kadını hiç hatırlamadım. Çocuk eğitimi konusuna, gençlere, yaşlılara psikolojik açıdan bakmaya başladıktan sonra adını bilmediğim ama kendisine hayranlığım bilinç altımda yerleşmiş olan kadını hatırladım. Hatıraları ziyan eden yazar bence “yazan olur ama yazar olamaz.” hatıralarımı da hayellerimi de ziyan etmem. Ayet, Hadisi Şerif, Sahabi Sözleri, Kıyas-ı Fukaha ve müçtehid sözlerinden sonra en önem verdiğim şey, insanların tecrübeleri, eleştiri ve tavsiyeleridir. Tabiî ki küfretmeden eleştiriyorlarsa. Onun için, bu kadını Nesillerin Öyküsü kitabında baz olarak ele aldım. İkincisi dedem. Dedem çok şakacı, köyün imamlığını yapmış, haftada bir hatmeden, 70 yıllık evli eşini bir kez bile incitmemiş, altı çocuğundan birine bir kez bile vurmamış, çok sevimli bir dedeydi. Onu avam olan dede rolünde örnekleyerek Nesillerin öyküsüne yerleştirdim. Selim’e nenem de farklı bir kadındı. Gençlerle genç yaşlılarla yaşlı olurdu. Yaşlılar öyle olursa güzeldir aksini çocuklar sevmez. Aksi bir yaşlı kadın koydum Nesiller öyküsüne. Bu kadında hayatımdan geçti aslında. Biz çocukken beştaş oynardık, İslâm’ı bilmeyen zavallı kadın, yaptığınız haram, Allah’a vuruyorsunuz.” diye peşimizin peşine düşerdi. Bu kadın da var Nesiller Öyküsü’nde. Bu bölüm büyüklere ibret olsun diye. Nesiller öyküsünde, çocuklara ayrı bir yer verdim. Masallar, kıssalar, şiirler, olaylar Çocuklar bu seriyi çok sevdi. Bu seri de 16 adet kitap var. 14 ailenin tümünü içine alır tarzda, çizgili, anne ve babaların, çocuk ve gençlerin, hatta ruhu yaşlanmamış olanların okuyacağı türden bir karma. Dizi film yapmak istiyorum. (sponsor bulsam hemen dizi yaparım.) kendi gördüklerimi de koydum Nesiller Öyküsü’ne. Çocuklar için söylenen masalları kendim yazdım. Alıntı yaptıklarım varsa kaynak gösterdim. Çocuklarda anne babalarda bu seriyi çok sevdi. Nesiller öyküsünde, Anne Babalara özel iki kitap var. Birisi, Anne Büyüklere Bir Şey Söyle, ikincisi; Baba Sen de Bir Şeyle Söyle.
4.88 ₺ -
Ağlayan Köpek
Çocukluğumda bir komşumuz vardı. Birçok oğlu vardı, sayısı zihnimde on iki çocuk olarak yer etmiş. Kadın ilginç bir kadındı. Onu şimdi izliyorum, bilinç altımdaki görüntüsünden. Ne kadar zeki bir kadın ya Rabbi! Hem zeki, hem de zekasını kullanıyor. Çürütmüyor Hakk’tan gelen nimeti. Bu kadın çocuklarına her gece masal anlatırdı. Ertesi gün biz de onun çocuklarının önüne geçip, “Annen ne anlattıysa ne olur onu bize anlat.” derdik. Yıllarca bu kadını hiç hatırlamadım. Çocuk eğitimi konusuna, gençlere, yaşlılara psikolojik açıdan bakmaya başladıktan sonra adını bilmediğim ama kendisine hayranlığım bilinç altımda yerleşmiş olan kadını hatırladım. Hatıraları ziyan eden yazar bence “yazan olur ama yazar olamaz.” hatıralarımı da hayellerimi de ziyan etmem. Ayet, Hadisi Şerif, Sahabi Sözleri, Kıyas-ı Fukaha ve müçtehid sözlerinden sonra en önem verdiğim şey, insanların tecrübeleri, eleştiri ve tavsiyeleridir. Tabiî ki küfretmeden eleştiriyorlarsa. Onun için, bu kadını Nesillerin Öyküsü kitabında baz olarak ele aldım. İkincisi dedem. Dedem çok şakacı, köyün imamlığını yapmış, haftada bir hatmeden, 70 yıllık evli eşini bir kez bile incitmemiş, altı çocuğundan birine bir kez bile vurmamış, çok sevimli bir dedeydi. Onu avam olan dede rolünde örnekleyerek Nesillerin öyküsüne yerleştirdim. Selim’e nenem de farklı bir kadındı. Gençlerle genç yaşlılarla yaşlı olurdu. Yaşlılar öyle olursa güzeldir aksini çocuklar sevmez. Aksi bir yaşlı kadın koydum Nesiller öyküsüne. Bu kadında hayatımdan geçti aslında. Biz çocukken beştaş oynardık, İslâm’ı bilmeyen zavallı kadın, yaptığınız haram, Allah’a vuruyorsunuz.” diye peşimizin peşine düşerdi. Bu kadın da var Nesiller Öyküsü’nde. Bu bölüm büyüklere ibret olsun diye. Nesiller öyküsünde, çocuklara ayrı bir yer verdim. Masallar, kıssalar, şiirler, olaylar Çocuklar bu seriyi çok sevdi. Bu seri de 16 adet kitap var. 14 ailenin tümünü içine alır tarzda, çizgili, anne ve babaların, çocuk ve gençlerin, hatta ruhu yaşlanmamış olanların okuyacağı türden bir karma. Dizi film yapmak istiyorum. (sponsor bulsam hemen dizi yaparım.) kendi gördüklerimi de koydum Nesiller Öyküsü’ne. Çocuklar için söylenen masalları kendim yazdım. Alıntı yaptıklarım varsa kaynak gösterdim. Çocuklarda anne babalarda bu seriyi çok sevdi. Nesiller öyküsünde, Anne Babalara özel iki kitap var. Birisi, Anne Büyüklere Bir Şey Söyle, ikincisi; Baba Sen de Bir Şeyle Söyle.
4.88 ₺ -
Depremin Ardından
Çocukluğumda bir komşumuz vardı. Birçok oğlu vardı, sayısı zihnimde on iki çocuk olarak yer etmiş. Kadın ilginç bir kadındı. Onu şimdi izliyorum, bilinç altımdaki görüntüsünden. Ne kadar zeki bir kadın ya Rabbi! Hem zeki, hem de zekasını kullanıyor. Çürütmüyor Hakk’tan gelen nimeti. Bu kadın çocuklarına her gece masal anlatırdı. Ertesi gün biz de onun çocuklarının önüne geçip, “Annen ne anlattıysa ne olur onu bize anlat.” derdik. Yıllarca bu kadını hiç hatırlamadım. Çocuk eğitimi konusuna, gençlere, yaşlılara psikolojik açıdan bakmaya başladıktan sonra adını bilmediğim ama kendisine hayranlığım bilinç altımda yerleşmiş olan kadını hatırladım. Hatıraları ziyan eden yazar bence “yazan olur ama yazar olamaz.” hatıralarımı da hayellerimi de ziyan etmem. Ayet, Hadisi Şerif, Sahabi Sözleri, Kıyas-ı Fukaha ve müçtehid sözlerinden sonra en önem verdiğim şey, insanların tecrübeleri, eleştiri ve tavsiyeleridir. Tabiî ki küfretmeden eleştiriyorlarsa. Onun için, bu kadını Nesillerin Öyküsü kitabında baz olarak ele aldım. İkincisi dedem. Dedem çok şakacı, köyün imamlığını yapmış, haftada bir hatmeden, 70 yıllık evli eşini bir kez bile incitmemiş, altı çocuğundan birine bir kez bile vurmamış, çok sevimli bir dedeydi. Onu avam olan dede rolünde örnekleyerek Nesillerin öyküsüne yerleştirdim. Selim’e nenem de farklı bir kadındı. Gençlerle genç yaşlılarla yaşlı olurdu. Yaşlılar öyle olursa güzeldir aksini çocuklar sevmez. Aksi bir yaşlı kadın koydum Nesiller öyküsüne. Bu kadında hayatımdan geçti aslında. Biz çocukken beştaş oynardık, İslâm’ı bilmeyen zavallı kadın, yaptığınız haram, Allah’a vuruyorsunuz.” diye peşimizin peşine düşerdi. Bu kadın da var Nesiller Öyküsü’nde. Bu bölüm büyüklere ibret olsun diye. Nesiller öyküsünde, çocuklara ayrı bir yer verdim. Masallar, kıssalar, şiirler, olaylar Çocuklar bu seriyi çok sevdi. Bu seri de 16 adet kitap var. 14 ailenin tümünü içine alır tarzda, çizgili, anne ve babaların, çocuk ve gençlerin, hatta ruhu yaşlanmamış olanların okuyacağı türden bir karma. Dizi film yapmak istiyorum. (sponsor bulsam hemen dizi yaparım.) kendi gördüklerimi de koydum Nesiller Öyküsü’ne. Çocuklar için söylenen masalları kendim yazdım. Alıntı yaptıklarım varsa kaynak gösterdim. Çocuklarda anne babalarda bu seriyi çok sevdi. Nesiller öyküsünde, Anne Babalara özel iki kitap var. Birisi, Anne Büyüklere Bir Şey Söyle, ikincisi; Baba Sen de Bir Şeyle Söyle.
4.88 ₺ -
Kardeş Sevgisi
Çocukluğumda bir komşumuz vardı. Birçok oğlu vardı, sayısı zihnimde on iki çocuk olarak yer etmiş. Kadın ilginç bir kadındı. Onu şimdi izliyorum, bilinç altımdaki görüntüsünden. Ne kadar zeki bir kadın ya Rabbi! Hem zeki, hem de zekasını kullanıyor. Çürütmüyor Hakk’tan gelen nimeti. Bu kadın çocuklarına her gece masal anlatırdı. Ertesi gün biz de onun çocuklarının önüne geçip, “Annen ne anlattıysa ne olur onu bize anlat.” derdik. Yıllarca bu kadını hiç hatırlamadım. Çocuk eğitimi konusuna, gençlere, yaşlılara psikolojik açıdan bakmaya başladıktan sonra adını bilmediğim ama kendisine hayranlığım bilinç altımda yerleşmiş olan kadını hatırladım. Hatıraları ziyan eden yazar bence “yazan olur ama yazar olamaz.” hatıralarımı da hayellerimi de ziyan etmem. Ayet, Hadisi Şerif, Sahabi Sözleri, Kıyas-ı Fukaha ve müçtehid sözlerinden sonra en önem verdiğim şey, insanların tecrübeleri, eleştiri ve tavsiyeleridir. Tabiî ki küfretmeden eleştiriyorlarsa. Onun için, bu kadını Nesillerin Öyküsü kitabında baz olarak ele aldım. İkincisi dedem. Dedem çok şakacı, köyün imamlığını yapmış, haftada bir hatmeden, 70 yıllık evli eşini bir kez bile incitmemiş, altı çocuğundan birine bir kez bile vurmamış, çok sevimli bir dedeydi. Onu avam olan dede rolünde örnekleyerek Nesillerin öyküsüne yerleştirdim. Selim’e nenem de farklı bir kadındı. Gençlerle genç yaşlılarla yaşlı olurdu. Yaşlılar öyle olursa güzeldir aksini çocuklar sevmez. Aksi bir yaşlı kadın koydum Nesiller öyküsüne. Bu kadında hayatımdan geçti aslında. Biz çocukken beştaş oynardık, İslâm’ı bilmeyen zavallı kadın, yaptığınız haram, Allah’a vuruyorsunuz.” diye peşimizin peşine düşerdi. Bu kadın da var Nesiller Öyküsü’nde. Bu bölüm büyüklere ibret olsun diye. Nesiller öyküsünde, çocuklara ayrı bir yer verdim. Masallar, kıssalar, şiirler, olaylar Çocuklar bu seriyi çok sevdi. Bu seri de 16 adet kitap var. 14 ailenin tümünü içine alır tarzda, çizgili, anne ve babaların, çocuk ve gençlerin, hatta ruhu yaşlanmamış olanların okuyacağı türden bir karma. Dizi film yapmak istiyorum. (sponsor bulsam hemen dizi yaparım.) kendi gördüklerimi de koydum Nesiller Öyküsü’ne. Çocuklar için söylenen masalları kendim yazdım. Alıntı yaptıklarım varsa kaynak gösterdim. Çocuklarda anne babalarda bu seriyi çok sevdi. Nesiller öyküsünde, Anne Babalara özel iki kitap var. Birisi, Anne Büyüklere Bir Şey Söyle, ikincisi; Baba Sen de Bir Şeyle Söyle.
6.00 ₺ -
Konuşan Serçe
Çocukluğumda bir komşumuz vardı. Birçok oğlu vardı, sayısı zihnimde on iki çocuk olarak yer etmiş. Kadın ilginç bir kadındı. Onu şimdi izliyorum, bilinç altımdaki görüntüsünden. Ne kadar zeki bir kadın ya Rabbi! Hem zeki, hem de zekasını kullanıyor. Çürütmüyor Hakk’tan gelen nimeti. Bu kadın çocuklarına her gece masal anlatırdı. Ertesi gün biz de onun çocuklarının önüne geçip, “Annen ne anlattıysa ne olur onu bize anlat.” derdik. Yıllarca bu kadını hiç hatırlamadım. Çocuk eğitimi konusuna, gençlere, yaşlılara psikolojik açıdan bakmaya başladıktan sonra adını bilmediğim ama kendisine hayranlığım bilinç altımda yerleşmiş olan kadını hatırladım. Hatıraları ziyan eden yazar bence “yazan olur ama yazar olamaz.” hatıralarımı da hayellerimi de ziyan etmem. Ayet, Hadisi Şerif, Sahabi Sözleri, Kıyas-ı Fukaha ve müçtehid sözlerinden sonra en önem verdiğim şey, insanların tecrübeleri, eleştiri ve tavsiyeleridir. Tabiî ki küfretmeden eleştiriyorlarsa. Onun için, bu kadını Nesillerin Öyküsü kitabında baz olarak ele aldım. İkincisi dedem. Dedem çok şakacı, köyün imamlığını yapmış, haftada bir hatmeden, 70 yıllık evli eşini bir kez bile incitmemiş, altı çocuğundan birine bir kez bile vurmamış, çok sevimli bir dedeydi. Onu avam olan dede rolünde örnekleyerek Nesillerin öyküsüne yerleştirdim. Selim’e nenem de farklı bir kadındı. Gençlerle genç yaşlılarla yaşlı olurdu. Yaşlılar öyle olursa güzeldir aksini çocuklar sevmez. Aksi bir yaşlı kadın koydum Nesiller öyküsüne. Bu kadında hayatımdan geçti aslında. Biz çocukken beştaş oynardık, İslâm’ı bilmeyen zavallı kadın, yaptığınız haram, Allah’a vuruyorsunuz.” diye peşimizin peşine düşerdi. Bu kadın da var Nesiller Öyküsü’nde. Bu bölüm büyüklere ibret olsun diye. Nesiller öyküsünde, çocuklara ayrı bir yer verdim. Masallar, kıssalar, şiirler, olaylar Çocuklar bu seriyi çok sevdi. Bu seri de 16 adet kitap var. 14 ailenin tümünü içine alır tarzda, çizgili, anne ve babaların, çocuk ve gençlerin, hatta ruhu yaşlanmamış olanların okuyacağı türden bir karma. Dizi film yapmak istiyorum. (sponsor bulsam hemen dizi yaparım.) kendi gördüklerimi de koydum Nesiller Öyküsü’ne. Çocuklar için söylenen masalları kendim yazdım. Alıntı yaptıklarım varsa kaynak gösterdim. Çocuklarda anne babalarda bu seriyi çok sevdi. Nesiller öyküsünde, Anne Babalara özel iki kitap var. Birisi, Anne Büyüklere Bir Şey Söyle, ikincisi; Baba Sen de Bir Şeyle Söyle.
4.88 ₺ -
Hayal Çocuk
Çocukluğumda bir komşumuz vardı. Birçok oğlu vardı, sayısı zihnimde on iki çocuk olarak yer etmiş. Kadın ilginç bir kadındı. Onu şimdi izliyorum, bilinç altımdaki görüntüsünden. Ne kadar zeki bir kadın ya Rabbi! Hem zeki, hem de zekasını kullanıyor. Çürütmüyor Hakk’tan gelen nimeti. Bu kadın çocuklarına her gece masal anlatırdı. Ertesi gün biz de onun çocuklarının önüne geçip, “Annen ne anlattıysa ne olur onu bize anlat.” derdik. Yıllarca bu kadını hiç hatırlamadım. Çocuk eğitimi konusuna, gençlere, yaşlılara psikolojik açıdan bakmaya başladıktan sonra adını bilmediğim ama kendisine hayranlığım bilinç altımda yerleşmiş olan kadını hatırladım. Hatıraları ziyan eden yazar bence “yazan olur ama yazar olamaz.” hatıralarımı da hayellerimi de ziyan etmem. Ayet, Hadisi Şerif, Sahabi Sözleri, Kıyas-ı Fukaha ve müçtehid sözlerinden sonra en önem verdiğim şey, insanların tecrübeleri, eleştiri ve tavsiyeleridir. Tabiî ki küfretmeden eleştiriyorlarsa. Onun için, bu kadını Nesillerin Öyküsü kitabında baz olarak ele aldım. İkincisi dedem. Dedem çok şakacı, köyün imamlığını yapmış, haftada bir hatmeden, 70 yıllık evli eşini bir kez bile incitmemiş, altı çocuğundan birine bir kez bile vurmamış, çok sevimli bir dedeydi. Onu avam olan dede rolünde örnekleyerek Nesillerin öyküsüne yerleştirdim. Selim’e nenem de farklı bir kadındı. Gençlerle genç yaşlılarla yaşlı olurdu. Yaşlılar öyle olursa güzeldir aksini çocuklar sevmez. Aksi bir yaşlı kadın koydum Nesiller öyküsüne. Bu kadında hayatımdan geçti aslında. Biz çocukken beştaş oynardık, İslâm’ı bilmeyen zavallı kadın, yaptığınız haram, Allah’a vuruyorsunuz.” diye peşimizin peşine düşerdi. Bu kadın da var Nesiller Öyküsü’nde. Bu bölüm büyüklere ibret olsun diye. Nesiller öyküsünde, çocuklara ayrı bir yer verdim. Masallar, kıssalar, şiirler, olaylar Çocuklar bu seriyi çok sevdi. Bu seri de 16 adet kitap var. 14 ailenin tümünü içine alır tarzda, çizgili, anne ve babaların, çocuk ve gençlerin, hatta ruhu yaşlanmamış olanların okuyacağı türden bir karma. Dizi film yapmak istiyorum. (sponsor bulsam hemen dizi yaparım.) kendi gördüklerimi de koydum Nesiller Öyküsü’ne. Çocuklar için söylenen masalları kendim yazdım. Alıntı yaptıklarım varsa kaynak gösterdim. Çocuklarda anne babalarda bu seriyi çok sevdi. Nesiller öyküsünde, Anne Babalara özel iki kitap var. Birisi, Anne Büyüklere Bir Şey Söyle, ikincisi; Baba Sen de Bir Şeyle Söyle.
6.00 ₺ -
Topal Karınca
Çocukluğumda bir komşumuz vardı. Birçok oğlu vardı, sayısı zihnimde on iki çocuk olarak yer etmiş. Kadın ilginç bir kadındı. Onu şimdi izliyorum, bilinç altımdaki görüntüsünden. Ne kadar zeki bir kadın ya Rabbi! Hem zeki, hem de zekasını kullanıyor. Çürütmüyor Hakk’tan gelen nimeti. Bu kadın çocuklarına her gece masal anlatırdı. Ertesi gün biz de onun çocuklarının önüne geçip, “Annen ne anlattıysa ne olur onu bize anlat.” derdik. Yıllarca bu kadını hiç hatırlamadım. Çocuk eğitimi konusuna, gençlere, yaşlılara psikolojik açıdan bakmaya başladıktan sonra adını bilmediğim ama kendisine hayranlığım bilinç altımda yerleşmiş olan kadını hatırladım. Hatıraları ziyan eden yazar bence “yazan olur ama yazar olamaz.” hatıralarımı da hayellerimi de ziyan etmem. Ayet, Hadisi Şerif, Sahabi Sözleri, Kıyas-ı Fukaha ve müçtehid sözlerinden sonra en önem verdiğim şey, insanların tecrübeleri, eleştiri ve tavsiyeleridir. Tabiî ki küfretmeden eleştiriyorlarsa. Onun için, bu kadını Nesillerin Öyküsü kitabında baz olarak ele aldım. İkincisi dedem. Dedem çok şakacı, köyün imamlığını yapmış, haftada bir hatmeden, 70 yıllık evli eşini bir kez bile incitmemiş, altı çocuğundan birine bir kez bile vurmamış, çok sevimli bir dedeydi. Onu avam olan dede rolünde örnekleyerek Nesillerin öyküsüne yerleştirdim. Selim’e nenem de farklı bir kadındı. Gençlerle genç yaşlılarla yaşlı olurdu. Yaşlılar öyle olursa güzeldir aksini çocuklar sevmez. Aksi bir yaşlı kadın koydum Nesiller öyküsüne. Bu kadında hayatımdan geçti aslında. Biz çocukken beştaş oynardık, İslâm’ı bilmeyen zavallı kadın, yaptığınız haram, Allah’a vuruyorsunuz.” diye peşimizin peşine düşerdi. Bu kadın da var Nesiller Öyküsü’nde. Bu bölüm büyüklere ibret olsun diye. Nesiller öyküsünde, çocuklara ayrı bir yer verdim. Masallar, kıssalar, şiirler, olaylar Çocuklar bu seriyi çok sevdi. Bu seri de 16 adet kitap var. 14 ailenin tümünü içine alır tarzda, çizgili, anne ve babaların, çocuk ve gençlerin, hatta ruhu yaşlanmamış olanların okuyacağı türden bir karma. Dizi film yapmak istiyorum. (sponsor bulsam hemen dizi yaparım.) kendi gördüklerimi de koydum Nesiller Öyküsü’ne. Çocuklar için söylenen masalları kendim yazdım. Alıntı yaptıklarım varsa kaynak gösterdim. Çocuklarda anne babalarda bu seriyi çok sevdi. Nesiller öyküsünde, Anne Babalara özel iki kitap var. Birisi, Anne Büyüklere Bir Şey Söyle, ikincisi; Baba Sen de Bir Şeyle Söyle.
6.00 ₺ -
Satılık Çocuk
Çocukluğumda bir komşumuz vardı. Birçok oğlu vardı, sayısı zihnimde on iki çocuk olarak yer etmiş. Kadın ilginç bir kadındı. Onu şimdi izliyorum, bilinç altımdaki görüntüsünden. Ne kadar zeki bir kadın ya Rabbi! Hem zeki, hem de zekasını kullanıyor. Çürütmüyor Hakk’tan gelen nimeti. Bu kadın çocuklarına her gece masal anlatırdı. Ertesi gün biz de onun çocuklarının önüne geçip, “Annen ne anlattıysa ne olur onu bize anlat.” derdik. Yıllarca bu kadını hiç hatırlamadım. Çocuk eğitimi konusuna, gençlere, yaşlılara psikolojik açıdan bakmaya başladıktan sonra adını bilmediğim ama kendisine hayranlığım bilinç altımda yerleşmiş olan kadını hatırladım. Hatıraları ziyan eden yazar bence “yazan olur ama yazar olamaz.” hatıralarımı da hayellerimi de ziyan etmem. Ayet, Hadisi Şerif, Sahabi Sözleri, Kıyas-ı Fukaha ve müçtehid sözlerinden sonra en önem verdiğim şey, insanların tecrübeleri, eleştiri ve tavsiyeleridir. Tabiî ki küfretmeden eleştiriyorlarsa. Onun için, bu kadını Nesillerin Öyküsü kitabında baz olarak ele aldım. İkincisi dedem. Dedem çok şakacı, köyün imamlığını yapmış, haftada bir hatmeden, 70 yıllık evli eşini bir kez bile incitmemiş, altı çocuğundan birine bir kez bile vurmamış, çok sevimli bir dedeydi. Onu avam olan dede rolünde örnekleyerek Nesillerin öyküsüne yerleştirdim. Selim’e nenem de farklı bir kadındı. Gençlerle genç yaşlılarla yaşlı olurdu. Yaşlılar öyle olursa güzeldir aksini çocuklar sevmez. Aksi bir yaşlı kadın koydum Nesiller öyküsüne. Bu kadında hayatımdan geçti aslında. Biz çocukken beştaş oynardık, İslâm’ı bilmeyen zavallı kadın, yaptığınız haram, Allah’a vuruyorsunuz.” diye peşimizin peşine düşerdi. Bu kadın da var Nesiller Öyküsü’nde. Bu bölüm büyüklere ibret olsun diye. Nesiller öyküsünde, çocuklara ayrı bir yer verdim. Masallar, kıssalar, şiirler, olaylar Çocuklar bu seriyi çok sevdi. Bu seri de 16 adet kitap var. 14 ailenin tümünü içine alır tarzda, çizgili, anne ve babaların, çocuk ve gençlerin, hatta ruhu yaşlanmamış olanların okuyacağı türden bir karma. Dizi film yapmak istiyorum. (sponsor bulsam hemen dizi yaparım.) kendi gördüklerimi de koydum Nesiller Öyküsü’ne. Çocuklar için söylenen masalları kendim yazdım. Alıntı yaptıklarım varsa kaynak gösterdim. Çocuklarda anne babalarda bu seriyi çok sevdi. Nesiller öyküsünde, Anne Babalara özel iki kitap var. Birisi, Anne Büyüklere Bir Şey Söyle, ikincisi; Baba Sen de Bir Şeyle Söyle.
4.13 ₺ -
Kırmızı Elbiseli Kız
Nesillerin öyküsü, bir ailenin bütün fertlerine hitap eden öyküdür. Çocuklar size yazıldı, Büyükler siz de okuyun diye.
4.13 ₺ -
Küçük Kelebekler
Çocukluğumda bir komşumuz vardı. Birçok oğlu vardı, sayısı zihnimde on iki çocuk olarak yer etmiş. Kadın ilginç bir kadındı. Onu şimdi izliyorum, bilinç altımdaki görüntüsünden. Ne kadar zeki bir kadın ya Rabbi! Hem zeki, hem de zekasını kullanıyor. Çürütmüyor Hakk’tan gelen nimeti. Bu kadın çocuklarına her gece masal anlatırdı. Ertesi gün biz de onun çocuklarının önüne geçip, “Annen ne anlattıysa ne olur onu bize anlat.” derdik. Yıllarca bu kadını hiç hatırlamadım. Çocuk eğitimi konusuna, gençlere, yaşlılara psikolojik açıdan bakmaya başladıktan sonra adını bilmediğim ama kendisine hayranlığım bilinç altımda yerleşmiş olan kadını hatırladım. Hatıraları ziyan eden yazar bence “yazan olur ama yazar olamaz.” hatıralarımı da hayellerimi de ziyan etmem. Ayet, Hadisi Şerif, Sahabi Sözleri, Kıyas-ı Fukaha ve müçtehid sözlerinden sonra en önem verdiğim şey, insanların tecrübeleri, eleştiri ve tavsiyeleridir. Tabiî ki küfretmeden eleştiriyorlarsa. Onun için, bu kadını Nesillerin Öyküsü kitabında baz olarak ele aldım. İkincisi dedem. Dedem çok şakacı, köyün imamlığını yapmış, haftada bir hatmeden, 70 yıllık evli eşini bir kez bile incitmemiş, altı çocuğundan birine bir kez bile vurmamış, çok sevimli bir dedeydi. Onu avam olan dede rolünde örnekleyerek Nesillerin öyküsüne yerleştirdim. Selim’e nenem de farklı bir kadındı. Gençlerle genç yaşlılarla yaşlı olurdu. Yaşlılar öyle olursa güzeldir aksini çocuklar sevmez. Aksi bir yaşlı kadın koydum Nesiller öyküsüne. Bu kadında hayatımdan geçti aslında. Biz çocukken beştaş oynardık, İslâm’ı bilmeyen zavallı kadın, yaptığınız haram, Allah’a vuruyorsunuz.” diye peşimizin peşine düşerdi. Bu kadın da var Nesiller Öyküsü’nde. Bu bölüm büyüklere ibret olsun diye. Nesiller öyküsünde, çocuklara ayrı bir yer verdim. Masallar, kıssalar, şiirler, olaylar Çocuklar bu seriyi çok sevdi. Bu seri de 16 adet kitap var. 14 ailenin tümünü içine alır tarzda, çizgili, anne ve babaların, çocuk ve gençlerin, hatta ruhu yaşlanmamış olanların okuyacağı türden bir karma. Dizi film yapmak istiyorum. (sponsor bulsam hemen dizi yaparım.) kendi gördüklerimi de koydum Nesiller Öyküsü’ne. Çocuklar için söylenen masalları kendim yazdım. Alıntı yaptıklarım varsa kaynak gösterdim. Çocuklarda anne babalarda bu seriyi çok sevdi. Nesiller öyküsünde, Anne Babalara özel iki kitap var. Birisi, Anne Büyüklere Bir Şey Söyle, ikincisi; Baba Sen de Bir Şeyle Söyle.
4.13 ₺ -
Küçük Kızın Umudu
Çocukluğumda bir komşumuz vardı. Birçok oğlu vardı, sayısı zihnimde on iki çocuk olarak yer etmiş. Kadın ilginç bir kadındı. Onu şimdi izliyorum, bilinç altımdaki görüntüsünden. Ne kadar zeki bir kadın ya Rabbi! Hem zeki, hem de zekasını kullanıyor. Çürütmüyor Hakk’tan gelen nimeti. Bu kadın çocuklarına her gece masal anlatırdı. Ertesi gün biz de onun çocuklarının önüne geçip, “Annen ne anlattıysa ne olur onu bize anlat.” derdik. Yıllarca bu kadını hiç hatırlamadım. Çocuk eğitimi konusuna, gençlere, yaşlılara psikolojik açıdan bakmaya başladıktan sonra adını bilmediğim ama kendisine hayranlığım bilinç altımda yerleşmiş olan kadını hatırladım. Hatıraları ziyan eden yazar bence “yazan olur ama yazar olamaz.” hatıralarımı da hayellerimi de ziyan etmem. Ayet, Hadisi Şerif, Sahabi Sözleri, Kıyas-ı Fukaha ve müçtehid sözlerinden sonra en önem verdiğim şey, insanların tecrübeleri, eleştiri ve tavsiyeleridir. Tabiî ki küfretmeden eleştiriyorlarsa. Onun için, bu kadını Nesillerin Öyküsü kitabında baz olarak ele aldım. İkincisi dedem. Dedem çok şakacı, köyün imamlığını yapmış, haftada bir hatmeden, 70 yıllık evli eşini bir kez bile incitmemiş, altı çocuğundan birine bir kez bile vurmamış, çok sevimli bir dedeydi. Onu avam olan dede rolünde örnekleyerek Nesillerin öyküsüne yerleştirdim. Selim’e nenem de farklı bir kadındı. Gençlerle genç yaşlılarla yaşlı olurdu. Yaşlılar öyle olursa güzeldir aksini çocuklar sevmez. Aksi bir yaşlı kadın koydum Nesiller öyküsüne. Bu kadında hayatımdan geçti aslında. Biz çocukken beştaş oynardık, İslâm’ı bilmeyen zavallı kadın, yaptığınız haram, Allah’a vuruyorsunuz.” diye peşimizin peşine düşerdi. Bu kadın da var Nesiller Öyküsü’nde. Bu bölüm büyüklere ibret olsun diye. Nesiller öyküsünde, çocuklara ayrı bir yer verdim. Masallar, kıssalar, şiirler, olaylar Çocuklar bu seriyi çok sevdi. Bu seri de 16 adet kitap var. 14 ailenin tümünü içine alır tarzda, çizgili, anne ve babaların, çocuk ve gençlerin, hatta ruhu yaşlanmamış olanların okuyacağı türden bir karma. Dizi film yapmak istiyorum. (sponsor bulsam hemen dizi yaparım.) kendi gördüklerimi de koydum Nesiller Öyküsü’ne. Çocuklar için söylenen masalları kendim yazdım. Alıntı yaptıklarım varsa kaynak gösterdim. Çocuklarda anne babalarda bu seriyi çok sevdi. Nesiller öyküsünde, Anne Babalara özel iki kitap var. Birisi, Anne Büyüklere Bir Şey Söyle, ikincisi; Baba Sen de Bir Şeyle Söyle.
6.00 ₺ -
Son Pişmanlık Fayda Eder
Ölüm ânı gelene kadar her pişmanlık gerçekten fayda eder. İnsan hiç bir şey yapamasa bile, başkasına pişmanlığını anlatır. Son Pişmanlık Fayda Eder -Binbaşının Kızı- ismiyle çıktı. Çünkü en sevdiğim, adeta ruhumun kitabı, malesef umduğum kadar gitmedi. Okuyanların öve öve bitiremedikleri kitap neden gitmedi, gençlere, her ırkın gençlerine, alevilere sünnilere neden ulaşmadı?! İmza günlerinde takip ettim, birincisi kapaktan kaybediyor. Kapağın ilgi çeken hiç bir yönü yok. İsmine bazı insanlar son pişmanlığı okuyunca devamını da kendi uydurup “etmez.” diyor. Son Pişmanlık Fayda Eder isimli kitap, Son Pişmanlık Fayda Etmez oluyor. Evet son pişmanlık fayda etmez de var ama o konu ölüm anını kast ediyor, halbuki benim kastım başka... Yansıtılan başka... Kapakta değişti. Bundan sonra ne olur durumu bilmem. Binbaşının Kızı ve ya göbek adı Son Pişmanlık Fayda Eder benim en sevdiğim romanlarımdan biri. Ben kitaplarını kutsar gibi her kitabının harika olduğunu söyleyenlere şaşarım. Bir yazarın her kitabı harika olmaz. Fakat kişi bazan yazarken harika bir kitap yazmayı ister ama isteklerle sonuçlar bazen aynı olmayabiliyor. Şimdi gelelim Son Pişmanlık Fayda Eder yada yeni ismiyle Bin Başının Kızı Kürdo’nun yazılış hikayesine... 1988’de Halepçe katliamında Türkiye’ye sığınanlar arasında Binbaşının kızı da vardı. Onun hayat hikayesini dinlediğimde “Ben bu konuyu roman yapmazsam ölürüm.” dedim. O tarihe kadar, duyduğum gördüğüm, izlediğim filmlerde dahil, bu en ilginç bir hayat hikayesiydi. Gerçekten ucunda ölüm olacağını bilsem inanın caiz ise ölümüne yazardım. İşte hikayesi bu. Biraz ipucu ver diyorsanız. Ölümüne yazılan kitapları ipuçları boğar. Tek kelime ile şunu söyleyeyim, bu kitabı yazmayı bana nasib ettiği için Rabbime binlerce kez şükürler olsun, derim sık sık. Unutmadan bir şey daha söyleyeyim. Her romanım için yüzlerce tebrik gelmiştir, şu işe bakınki, göz bebeğim Binbaşının Kızı Kürdo veya Son Pişmanlık Fayda Eder’den sadece çok az mektup aldım. Mektupun birinde şu ibare vardı. “Ömrümde bu kadar güzel kitap okumadım. Ayrıca Saddam’ın sonunu yıllar öncesinden görmüşsünüz sizi tebrik ediyorum.”. Ben göremezdim, Saddam’ın yaptıkları fiilleri gösterdi. Sonra Türk genci diye sevdiğine verilmeyen kürt kızın acısı... Yalnız kadının dramı ve çok ilginç olaylar örgüsü...
6.75 ₺ -
Şirin Köy
Çocukluğumda bir komşumuz vardı. Birçok oğlu vardı, sayısı zihnimde on iki çocuk olarak yer etmiş. Kadın ilginç bir kadındı. Onu şimdi izliyorum, bilinç altımdaki görüntüsünden. Ne kadar zeki bir kadın ya Rabbi! Hem zeki, hem de zekasını kullanıyor. Çürütmüyor Hakk’tan gelen nimeti. Bu kadın çocuklarına her gece masal anlatırdı. Ertesi gün biz de onun çocuklarının önüne geçip, “Annen ne anlattıysa ne olur onu bize anlat.” derdik. Yıllarca bu kadını hiç hatırlamadım. Çocuk eğitimi konusuna, gençlere, yaşlılara psikolojik açıdan bakmaya başladıktan sonra adını bilmediğim ama kendisine hayranlığım bilinç altımda yerleşmiş olan kadını hatırladım. Hatıraları ziyan eden yazar bence “yazan olur ama yazar olamaz.” hatıralarımı da hayellerimi de ziyan etmem. Ayet, Hadisi Şerif, Sahabi Sözleri, Kıyas-ı Fukaha ve müçtehid sözlerinden sonra en önem verdiğim şey, insanların tecrübeleri, eleştiri ve tavsiyeleridir. Tabiî ki küfretmeden eleştiriyorlarsa. Onun için, bu kadını Nesillerin Öyküsü kitabında baz olarak ele aldım. İkincisi dedem. Dedem çok şakacı, köyün imamlığını yapmış, haftada bir hatmeden, 70 yıllık evli eşini bir kez bile incitmemiş, altı çocuğundan birine bir kez bile vurmamış, çok sevimli bir dedeydi. Onu avam olan dede rolünde örnekleyerek Nesillerin öyküsüne yerleştirdim. Selim’e nenem de farklı bir kadındı. Gençlerle genç yaşlılarla yaşlı olurdu. Yaşlılar öyle olursa güzeldir aksini çocuklar sevmez. Aksi bir yaşlı kadın koydum Nesiller öyküsüne. Bu kadında hayatımdan geçti aslında. Biz çocukken beştaş oynardık, İslâm’ı bilmeyen zavallı kadın, yaptığınız haram, Allah’a vuruyorsunuz.” diye peşimizin peşine düşerdi. Bu kadın da var Nesiller Öyküsü’nde. Bu bölüm büyüklere ibret olsun diye. Nesiller öyküsünde, çocuklara ayrı bir yer verdim. Masallar, kıssalar, şiirler, olaylar Çocuklar bu seriyi çok sevdi. Bu seri de 16 adet kitap var. 14 ailenin tümünü içine alır tarzda, çizgili, anne ve babaların, çocuk ve gençlerin, hatta ruhu yaşlanmamış olanların okuyacağı türden bir karma. Dizi film yapmak istiyorum. (sponsor bulsam hemen dizi yaparım.) kendi gördüklerimi de koydum Nesiller Öyküsü’ne. Çocuklar için söylenen masalları kendim yazdım. Alıntı yaptıklarım varsa kaynak gösterdim. Çocuklarda anne babalarda bu seriyi çok sevdi. Nesiller öyküsünde, Anne Babalara özel iki kitap var. Birisi, Anne Büyüklere Bir Şey Söyle, ikincisi; Baba Sen de Bir Şeyle Söyle. Şirin Köy (Serinin ilk kitabı) Bu kitaptaki şiirlerden birkaçını çocuklarınıza ezberletirseniz çok iyi olur. Şirin Köy Küçük Kız Serinin hikayesi, (ikinci kitap olmasına rağmen) bu kitapta başlıyor. Küçük Kelebekler Yılan Yavrusu Kırmızı Elbiseli Kız Satılık Çocuk Topal Karınca Küçük Kızın Umudu Hâyel Çocuk Konuşan Serçe Kardeş sevgisi Depremin Ardından Ağlayan Köpek Ali’nin rüyası Anne Büyüklere Birşey Söyle Baba Sende Birşeyler Söyle Anne Büyüklere Birşeyler Söyle kitabında neler var? Bazı başlıklar sunuyorum. • Anne Büyüklere Bir Şey Söyle. Yetim Emine’nin hikâyesi • Çocuğunu Tanımayan Anneler • Bazı Annelerle Görüştüm • Ve Onları Unuttuk • Çocukluğumdaki Çocuklar • Ne Dediler • Arada Kalmışlar • Çocuk Bunalıma Girerse • İnsanlık Manen Hasta • Çocuklarımızı Harcıyorlar • Annesi Dövülen Çocukların Durumu • Çocukluk Dünyamın Fırtınası • Açılmayan Duygular • Cinsel Konulara Dikkat • Çocukların Testi Baba Sende Birşeyler Söyle • Babalara mektup niyetine başlandı kitap oldu • Hürafeler balalarıda vurdu • Babalarda kendilerine soru sormalı • Baba okulu da eğitir • İlgide sevgi ister • Sevgi insanın yağmurudur • Bazı erkekler bütün erkekleri lekeliyor mu? • Çocuktan kompleks kaldırılmalı ama nasıl? • Saygı saygıdan doğar • En büyük emek kiminse, en büyük hakta onundur • Güzel sözler • Babalara sorunuz var mı? • Feministlerin erkeklerden nefret telkini • Babalar dikkat! Şeytan devlet kurdu • Yazarlarla söyleşi. Hekimoğlu İsmail, Yavuz Bahadıroğlu Prof. Dr. Ümit Meriç, Hasibe Turan, Ali Eren, Cemil Tokpınar, • Örnek bir öz baba • Örnek bir üvey anne v.s. Sinirli ve geçimsiz çocuk görürseniz, bilinki mutsuz eşlerin çocuklarıdır onlar. Bu kitapta her şeyi unutsanız da ne olur bu gerçeği unutmayın. Bu mesaj bize gerçeği görenlerden geldi.
4.13 ₺ -
Çingene
Çingenenin yazılış hikayesi taa çocukluğumda başlar. Romanda yazdım ama burada da değineyim. Çocukluğumda ailece gece yarısı yolda kaldık. Kar diz boyunu aşıyordu. Köyümüzün yolunu bulmamız mümkün değildi. Bize en yakın köye “Çingene köyü.” derlerdi. Bu köyde Çingene olmayan asil romanlar vardı. O köye gidilmeye karar verildi. İsterse verilmesin, donmamıza az kalmıştı. Yanımızdaki kadınlardan biri, “Ayy onların evinde nasıl yatarız, pistirler, yorganları bitlidir... Ya bizim paralarımızı çalarlarsa... Hem zaten bizi içeri almazlar ki gibi sözlerin ardı arkası gelmedi. Bir ahşap evin kapısını çaldık... Bize kapıyı açan kadının candan ilgisiyle karşılaştık. İçeri bir girdik ki ev mis gibi temizlik kokuyor. Bize bir hizmet bir ilgi... Yemek... Tertemiz yorganlar... Romanların aleyhinde konuşan o gece nasıl yer üstünde kaldı bilmem. Gözlerim kadını yazdım zaten. Yıllar sonra İstanbul’a geldik. Önce Çağlayan’da yaşadık, yıllar sonra Kasımpaşa’ya taşındık. Kasımpaşa’da “Çingene” denilen Hazreti Adem’in öteki torunlarından komşularımız vardı. Gerçekten Romanların bazıları Çingeneleşmiş. Ama öyle Romanlar da var ki, asilliği, dürüstlüğü bizden farklı değil. Ne de olsa, aynı Adem’in torunlarıyız. Benim anlayışıma göre, çingenelik sıfattır ırk değildir. Ben istersem çingene olabilirim fakat Roman olamam. Çünkü ırkımı değiştiremem, ama karakter yapımı değiştirebilirim. Çünkü karakter külterel birikimle oluşur. Fakat öyle asil öyle dürüst, öyle güzel ahlaklı Romanlar tanıdım ki, içlerinde çoğumuzun hayran kaldığı kendi ırkımızın bazılarından çok daha üstünler dahi vardı. İçlerinde bizden çok daha asillerine rasladım. İçlerindeki hırsız, yüzsüz, kaptı kaştıcılar var diye her ırkın bütün insanlarının bu kadar hakaret görmesi benim canımı çok sıkıyordu. Üzülüyordum... Mutlaka bir şeyler yapmalıydım. Karar verdim, Kasımpaşa’da oturan Roman çarşafla kapanan ve kapandıktan sonra çok hakaretler gören, kapanmadan önce dansözlük yapan hanımın hayatını roman yapacaktım. Dansöz olduğu dönemlerde, “Sen çingenesin.” diyen olmamış ona. Fakat kapandıktan sonra kendi ailesi bile “Çingenelere döndün.” demeye başlamış. İslâm’a dönüş yapan herkes, ilk dönemlerinde dik duruşlu vakur olur ama asla burnu dik olmaz. Ne varki, o izzetin habercisi dik duruşu herkes başaramaz. Bırakın duruşu, yırtmaçlı etek bile giyerde, yinede kendisini tavizsiz görür. Bahsettiğim hanım ilk yıllar çok iyiydi. Hayatını da dinledim. Araştırmalarımı da yaptım. Anlattığı her şey doğruydu. Fakat birgün şöyle birşey söyledi. “Yaşasın be, demek İslâm’ı yolda da şöhret olmak varmış. Romanım yazılınca şöhret olurum.” işte bu sözle film koptu. Şöhret hastalarından... Şöhret uğruna İslâm’ı kullananlardan nefret ederim. Anında onun romanını yazmaktan vazgeçtim. Aradan ne kadar zaman geçti bilmiyorum Serpil Özkasap’la tanıştım. Mücahid ruhluydu. İhlaslı bir dönüşü olmuştu. Onun hayatına Kasımpaşa’da tanıdığım arkadaşın hayatını monte ederek, Romanların çilesini dile getirdim. “Çingenesin diye sınıftan koğulan çocuklardan, çingene gelini diye horlanan gencecik masum kızlara, kadınlara kadar çok önemli konuları işledim. Ve de çingene ırkı konusunda araştırma yaptım. Bu kitabı kim okursa okusun beyninde beyaz devrim olacaktır. Çingene romanımın yazılış hikayesi insanlık hikâyemle bağlantılı efendim.
17.25 ₺ -
Geçmişin İzleri
Yazılış hikayesi şöyle: Bazı öyküler, anılar yazardım. Bunlar Mektup Dergisi’nde veya başka bir yayın organında yayınlanırdı. Bazıları da sanıyorum hiç yayınlanmadı. Bu kitapta Seher Şeniz isimli, eski ve meşhur oryantalle karşılaşmam ve intiharıyla ilgili çok önemli bir öykü var. Geçmişin İzleri kitabının çıkışında bu öykü tetikleyici rol oynamıştır.
6.75 ₺ -
Uzaktaki Çığlıklar
Baştan söyleyeyim, en çok beğendiğim kitaplar arasındadır. Yazılış hikayesi Singapur, Malezya’dan çok az olmak şartıyla, Avusturalya gezi notlarımdır. Televizyonda bir yazarı dinliyordum. 1918 yılında, Osmanlıya kurşun sıkmaya giden vagonlar asker dolu olan treni deviren kahraman Müslüman’ın öyküsü hakkında şöyle diyordu; “onlardan ilk kez ben bahsediyorum.” Hayret! İnsanlar kendi yaptıkları bir işi nasıl oluyorda televizyondan şişirerek ve de başkası yok gibi konuşabiliyor ben buna şaşıyorum. Nasıl şaşırmam ben o konuyu ve daha onlarca olayı, 1992’de yazmışım, biri 2006’da yazıyor ve diyor ki ilk olarak ben yazdım. Desin zararı yokta, insanın canını sıkan şey şu; benim suçum her televizyona çıkışımda yaptığım ilk işlerden kitapların birini anlatmamak suç gibi bir hava hakim oluyor. Şunu kimse unutmasın ki, Türkiye’deki birçok yazar-çizer benim en az onyıl arkamda kalıyor, çünkü okumuyorlar. Ben de üç dört yazarın arkasında kalıyorum ama sadece üç dört yazarın. Bu gün bana neler olduğunu merak ediyorsunuzdur, çünkü kendimden böyle bahsettiğimi sanıyorum ilk kez bu kitapcıkta duydunuz ve de beni tanıyanlar şaşırıyorsunuzdur, “Böyle nasıl konuşur,” diyorsunuzdur. Konuşurum, çünkü ben başımı eğdikçe bazıları tepemde tezgah kurmaya kalkıyor. Aptalmı sanıyorlar nedir, yazdıklarımı da okumadan bana taş atıyorlar. Yiğit taş atmaz. Açıkca konuşur, ama sevdiğine naz yapabilir. Adını çocuklarının hatırına anmadığım bu kişi, yazdıklarımın aleyhinde konuştuğu gibi okuyanların aleyhinde de konuştu. Benim, hiç okula gitmemişten tutun, profesöre kadar her kesimden okuyucum var. Bir gün okuyucu profesör müftü ve hatta hiç umulmadık yerden en yüksek makamdaki kişilerin (onlardan izin alarak) isimlerini vereceğim, eleştirenlerin feleği şaşacak. Hatta, millet vekillerinden, parti başkanlarına kadar da uzanabiliriz. Benim için en sevindireni çobanların, köydeki kızların genç ruhlu erkeklerin okuması sevindirici olanıdır. Bazı insanlar galiba alçak gönüllü olmakla aşağılık olmayı birbirine karıştırıyor. Aşırıya gittim, beni affediniz. Uzaktaki Çığlıklar, Avustural’yada gördüklerim, dinledikerimdir. Onu yazan ben olduğum halde, bazen şöylesine bir sayfasını açarım, (övmek gibi olsun zararı yok) sonra dalaar giderim. Oku Allah oku... Kısacası çok beğendiğim kitaplarımdan biridir. Bunu yukarıda söylemiş miydim? Söyledimse de tekrar okuduğumda silmeyeceğim.
15.00 ₺ -
Televizyon Röportajları
Sevgili Dostlar, Her zaman olduğu gibi bu kitabında da hiçbir şeyi çarpıtmadım. Halbuki şimdi kolar benim elimde birilerinin yaptığı gibi yapmış olsam, istediğimi istediğim şekilde çarpıtabilirim. Ben, insanlık safında yer almayı tercih ettim. Daha dürüst bir dünya dileğiyle
6.75 ₺ -
Radyo Basın Röportajları
Değerli okuyucularım, Radyo ve basın ropörtajlarıma geçmeden önce bana gelen sorulara cevap vermek istiyorum. Bu röpartajı okuyunca bu da nesi diye sormanız gayet normaldir. Çünkü böyle ropörtajlar okumamıştık. Bazı olaylar öylesine kendi kendine oluşur ki, bu da nasıl oldu diye ister istemez düşünürsünüz. Benim burdaki sorularla ilgili ropörtajım da öyle gelişti. Yüzlerce, mektupları da eklersek binlerce okuyucum, ortalama onbeş-yirmi soruda birleşiyorlardı.
14.25 ₺ -
Kıbrıs Sular İçinde Bir Yetim
Sadece annesi olmayanlar yetim değildir, asıl yetim; kimsesiz olmaktır. O da Kıbrıs'tır. Elinden tutacak gibi ümit verip; sonra yalnız bırakılıyor. Devlet yetkilileri birilerinden korkuyorlar. Eski adı AET iken, sonra "E"si kaldırılarak Avrupa Topluluğu oldu. Derken şimdi Avrupa Birliği'ne dönüşen sömürü kardeşler; bizim korkaklara "Hııı.. Cız" diye işaret edince Kıbrıs sular içinde bir yetim kaldı. Ama biz onu kurtaracağız. Biz, gerçek çağdaşlar. Yani Müslümanlar. Bir kaç günlüğüne Kıbrıs'a gittik. Ben bir konferans verdim. Ardından koptu "kıyamet." Gazetelerin bazılarında bana yapılan hakaretin haddi hesabı yok. Cübbeliler savcı ve hakimler "Bu kadın yavru vatandan defolsun." diye sokağa dökülmüşler... Bunlarda yetmemiş gibi başka gün şöyle bir başlık "Emine Şenlikoğlu'nu Erbakan Kıbrıs'ta Ferah partisi kursun diye göndermiş." Güldüm ve acıdım hallerine. Konferansıma gelen kalabalıklar gözlerine batmıştı anlaşılan. Tehditler de benim canımı çok sıkar. Hem de acaip sıkar. Ölürüm yine de tehdide pabuç bırakmam. Hemen bir basın toplantısı yaptım. Dedim ki; ben buraya birkaç gün için gelmiştim. Şimdi inadına bir ay gitmeyeceğim. Hadi bakalım beni buradan atın da göreyim. Savaşta canımızı verdiğimiz yere barışta gelemeyecek miyiz? Bu nasıl insanlıktır böyle vb. Tabiki sözüm Rumlaşmış beyinleri etkilemedi. Kendi inancıyla kalan Kıbrıslı Türkler, baş örtülüsüyle açığıyla beni onayladılar. Bize Rumların düşman olanları vardır, bunlarda bizim Rumlardı. Çünkü, düşman olan Rumlar bizden nasıl nefret ediyorlarsa bizim Rumlaşmış Türkler de aynen düşman Rumlar gibiler bize karşı. Fakat Kıbrıs'ta tertemiz beyni kirlenmemiş Türklerin de olduğu unutuluyor. (Rumlaşmış ifadesini kasıtlı kullanıyorum, ırk değil kastım, düşman Rumların ruhu. Rum olup da iyi olan insanlar da var). Ve üç beş günde döneceğimiz Kıbrıs'ta uzun süre kaldık ve ruhları bozulmamış asil Kıbrıs Türklerine konferans vermeye devam ettim. Beni korkutmak için tehdit edenlerden, sanıyorum yüreğimin Kıbrıs'tan daha büyük olduğunu anlamışlardır. Kısacası, Kıbrıs Sular İçinde Bir Yetim Böyle bir ortam da doğdu. Fakat bu kitabımda tutulmadı. Halbuki, İnsanlığın Belgeseli'nde olduğu gibi, en az onbeş roman okumuş gibi oluyor bu kitabı okuyanlar. Ne ki, Kürdün derdini dert etmeyen Türkler olduğu gibi Türkün derdini dert etmeyen Kürtler de var. Yine de kitabım ziyan oldu demiyorum. Bir kişi için bile yazmaya değerdi. Kaldı ki, üç baskı yaptı. Tabi ki az satılma sebebi sadece bazı Kürtlerin okumaması değil, ama ne? Onu tam olarak anlayamadım. Anlayan varsa bizahmet bana bildirsin.
13.50 ₺ -
İnsanlığın Belgeseli
Binaların yıkıldığı sokaklarda gezersiniz. Molozlar bitmek tükenmek bilmeyen yığınlar halinde, size çağdışı canilerden haber verir. Bir de bakarsınız, kiliseden giydirilmiş bir çocuk görürsünüz. Boynu bükük. Hüzünlü ve gamlı çoğu kez babası yoktur bu çocuğun. Anlatırlar size "bir gece yarısı, kapımız çalındı babamızı alıp götürdüler. Bir daha getirmediler."
6.75 ₺ -
Vicdan Azabı Çekiyorum
Bana vicdan azaplarını anlatanlar veya yazanlar oluyor. Bende o vicdan azaplarını kendimce kurgulayıp yazdım ve çoğu Mektup Dergisinde yayınlandı. Okuyucu tarafından çok beğenilen Vicdan Azabı hâlâ iyi giden kitapların arasında. Bazı öyküler farklı isimle ve bir kaç sahnesi değiştirilip film yapılmış. Beni Vicdan Azabı’nı yazmaya iten çok sebepler var. Bir kaç örnek vereyim. Birinci sebebi çocuklarını sevgilisi uğruna terkeden annedir. Devamlı şu sözü söylüyordu; “Bana hiç kimse bu aşk sarhoşluğun geçince pişman olursun, demedi. Hatasından dolayı vicdan azabı çeken hiç duymamıştım.” Ağlıyor, ne olur sizler benim hatama düşmeyin. Kadınları yoldan çıkarmaya çalışan fahişe erkeklere aldanmayın.” diyordu. Sohbetimiz bitti. Ben ayakkabılarımı giyerken bir hanım geldi yanıma. “Size teşekkür ediyorum, sizi görmeye gelmiştim ama benim hayatımın kurtuluşu oldu bu kadının anlattıkları. Bu gün akşama doğru bende bir çocuğumu alıp bana aşık olduğunu söyleyen, aylardır telefonla görüştüğüm adamla kaçacaktım. Demek insan sonra vicdan azabı çekebiliyor. Bunu bilmiyordum.” dedi. İkinci örnek bir erkekten. Karısına ihanet etmiş Rabbisine de rest çekmiş. Hanımı onu görünce felç geçirmiş. Adam o kadar vicdan azabı çekiyordu ki, “Bu vicdan azabını okuyucularıma duyurmalıyım,” dedim. Ve duyurdum. Daha neler neler var kitapta. Vicdan azabı kitabımdaki yaşanmış hayat hikayelerinden isim değiştirerek filmler çevrildi, piyesler yapıldı. Nice gençlere ışıklık yaptı, nice yuvalar kurtuldu. İşte kitabın çıkış hikayesi özetle böyle. Aslında babamda sebeplerden biri. Ama canım babacığımın kitabını özel yazacağım için (çünkü kendisi bütün hatalarımı yaz kızım. O hatalara düşüş sebeplerimi, dedi). buraya almıyorum. Sadece şu kadarını yazayım, can yakan bir gün mutlaka vicdan azabı çekiyor. Güzel tevbe ederde yardıma muhtaçlara yardım ederse umulur ki Allah onun yüreğine ferahlık verir. Yardıma muhtaç derken sadece fakirler akla gelmemeli. Yaşlıların konuşmaya gezdirilmeye, gençlerin dertlerini dinletmeye, yetimin öksüzün sevilip güven duymaya, aç olan insandan hayvana her canlıya maddeten ve manen yardım etmeye yani iyiliğe yardım, denir. Sahi siz, en son kime yardım ettiğinizi hatırlıyor musunuz? Ve nasıl yardım? Geri dönüm beklenen mi beklenmeyen mi? Bunu şunun için söyledim; bazıları yardım eder, yardım ettiği kişilerin kendisine minnet duymasını ister. Bazen de aksi olur. Yardım gören, yardım edenin kendisini kullandığını sanır. Her halükârda herkes Allah’a derdini döker ve yardım isterse, pişman olan kalpleri Allah rahatlatır. Vicadan azabın’dan • Yuvamı kumar yıktı • Vicdanımın acımasız tokatları • Bir yuvayı yıktık • Kardeşim beni affet • Babamın ölümüne sevinmiştim ama... • Ah Almanya beni yaktın • Babama yaptıklarımı unutamıyorum • Allah’ından bulasın Nilay • Yarım kalan Düğün ve daha onlarca insanın vicdan azabı.
12.75 ₺ -
İsimsiz Kitap
Gitti 63 geldi güç. - Bu ölüm kimin? - İslam devleti kurduk. - Konya'dan milletvekili oldum. - Polis de uyanmalı. - Papazın şapkası dönmüş. Düşmüş. - Yaktın garibanı Neriman ! - Mini taşlama ve diğerleri...
12.75 ₺ -
Önce Soru Sorarlar
Eskiden bir türkü vardı: "Ham meyvayı kopardılar dalından Beni ayırdılar nazlı yarimden " diyordu. Ben bu türküyü kendimce yorumladım. Ve dedim ki. Ham insanı koparırlar dininden. Sonra ayırırlar kendi özünden. Nitekim dininden koparılan binlerce insan aslında aynı türküyü söylemektedir.
6.48 ₺ -
Telefonla Röportaj
Mektup Dergisi için ortalama 25-30 konu hakkında, rastgele aradığımız telefonlarla röportajlar yaptık. Kah suratımıza kapandı telefonlar, kah güzel cevaplar aldık. Bu işlemi hemen hemen her ay yaptık. Sonuçta mini halk yoklaması-istatistik gibi bir durum çıktı ortaya. Evlilik, Siyaset, Nato-Varşova, Çeşitli Savaşlar, Alevilik, Tarikatlar ve daha bir çok konularda derken gördük ki, bu çalışma kitap olursa çok kişi faydalanacak anlaşılmamız dileğiyle.
9.00 ₺ -
Ağlatan Yollar
Türkiye'den uçağa binmeden önceki fikrim Mekke'de Medine'de devamlı zikir yapacak, Arap yönetimi çoğunu yok etse de Allah Rasulu dönemine ait hatıraları ziyaret edecek elime kalem almayacaktım. Kendimi manen eskimiş hissediyordum, kendimi yenilemem gerekiyordu. Bir düşünürün "ikinci kez düşmüş olmak önemli değildir, ikinci kez kalkabilmek önemlidir." sözünü gençliğimden beri kendiliğimden uygulayan biriyim. Ruhen eskidiğimi hemen anlarım. Ruhen eskir insan, kendini yenileme bilgisi varsa bu eskiyiş insanı yerlerde süründürmez, kişi diriliş yollarını biliyorsa... Evet elime kalemi almayacaktım. Fakaat ne mümkün kardeşim, sanki bütün olaylar anlaşmışlar, hepsi gözümün içine giriyor "İlla bizi yaz." diyorlardı. O günün şartlarına göre gördüklerim, hislerim benim dünyamda çok etki yapıyordu. Henüz olaylar kazanında pişmemişim demek ki. Daha İstanbul'da uçakta başladı şaşkınlığım. Ne olur ey kalem, ben alsamda sen elime gelme, şu mubarek topraklarda devamlı ibadet edip yeniden doğayım. İmkansız... İmkansız... İyi olayları görünce feyizlenip, coşuyorum kötü olayları görünce de kahrımdan koşuyorum. Sonunda dayanamadım. Aldım kalemi elime, gördüklerimden önemlilerini yazdım. Ordan Mısır'a gittik birazda oralardan yazdım. Eee, yazana değil, yazdırana bakmalı.
12.75 ₺