-
Sohbetlerle Hac ve Umre Cep Boy
Hac ve umre; bir mübarek sefer, gönüllerin hasretiyle yandığı kutlu yolculuk… Hac ve umre; en hikmetli, ihtişamlı ve görkemli ibadetlerden biri… Mahşer provasında, dünyanın her yerinden insanların aynı anda hareket ettiği kulluğun temsiliyeti.. Hacca ve umreye gideceklerin hazırlık safhasında mutlaka okuması gereken bu eser, hac ve umreyle ilgili her biri emsalsiz sohbetlerden, makalelerden oluşuyor. Prof. Dr. M. Es'ad Coşan Hocaefendi'nin hac ve umrenin bütün rükûnleri usul ve âdâbı hakkındaki konuşmalarını; hatıralarıyla hac esnasındaki sohbetlerini ve makalelerini içeren 544 sayfalık bu kapsamlı eser yeni başucu kitabınız olacak. Bu kıymetle eserde, hacca ve umreye gideceklerin hazırlık için istifade edeceği sorular ve cevaplarını da sohbet tadında okuyacaksınız. Bu eser merhum Prof. Dr. M. Es'ad Coşan Hocaefendi'nin hac ve umre ile ilgili konuşmaları ve bir kısmı da bizzat kendilerinin hacda ve umredeyken hacılara hitaben yaptığı konuşmalardan derlenerek hazırlanmıştır. Mahmud Es'ad Coşan Vakfı ilmi heyeti tarafından titiz bir edisyon çalışması ile gözden geçirilen bu eser her müslümanın kütüphanesinde olması gereken bir temel eserdir. Aynı zamanda hacca ve umreye gidecek olanların gitmeden önce hazırlık olarak okuyacakları kitapların başında yer alır.
91.00 ₺ -
Cinler Alemi Laktul Mercan Fi Ahbaril Can
Bu kitap, Şeyh İmam el-Kadı Bedruddin eş-Şiblî rahimehullahın Akamul-Mercan Fi Ahkamil-Can adlı eserinin özetidir. Bunu Laktul-Mercan diye isimlendirdim ve beğendiğim şekilde telhis ettim. Bu kitaba şu konularda birçok eklemeler yaptım: Cinlerin varlıklarının zikri, sınıfları, cin kelimesinin anlamı, şeytanlarla cinlerin arasındaki fark, ruhlar, ifrit. İbn Dureyd dedi ki: Cin, insanın zıddıdır. Gecenin karanlığı örtüp gizlediğinde; Cennehul-leyli ve ecennehu ve cunne aleyhi derler. Senden gizlenen ve sana görünmeyen her şey için Cunne anke denilir. Bu sebeple cinlere aynı anlama gelen cin ve cinne ismi verilmiştir. Ha harfiyle el-Hin; cinlerin bir türüdür. Ebu Ömer ez-Zahid: el-Hin; cinlerin köpeklerine ve en aşağı tabakasında olanlara denir demiştir. el-Cevheri: el-Can; cinlerin babasıdır der. İbn Akil el-Hanbeli: Cinlere gözle görülmedikleri için bu isim verilmiştir. Şeytanlar; cinlerin isyankar olanlarıdır. Onlar İblisin çocuklarıdır. el-Merede ise şeytanların en azgınları ve en kuvvetlileridir. İbn Abdilberr şöyle demiştir: Kelam ve dil bilginlerine göre cinler birkaç mertebede ele alınır. Yalnız cin olarak zikrettiklerinde cin derler. Onun insanlarla birlikte yaşayanlardan olduğunu kastettiklerinde Amir derler. Bunun çoğulu Ummardır. Çocuklara musallat olanlara Ervah derler. Çirkinlik yapıp musallat olduğunda Şeytan derler. Azgınlığı daha da şiddetlenince: İfrit derler.
52.00 ₺ -
Alim Yetiştiren Babalar
Alim Yetiştiren Anneler isimli eserimizin ardından Alim Yetiştiren Babalar isimli eseri yazmayı düşünmüş, bunu Rabbimizden niyaz etmiştik. Elhamdülillah! Uzun çabalar neticesinde bu eseri yazmayı Rabbim bizlere nasip etti. Tarih serüveninde görüyoruz ki, Âlimlerimizin babalarının en büyük derdi evlatlarının Allah'a karşı asi olmamaları ve en iyi şekilde kul olmalarıdır. Bunun yanında evlatlarının ilk hocası olmuş; ilim alabilmeleri için her türlü bedeli ödemekten de çekinmemişlerdir. Eserimizde bahsi geçen babaların bir diğer kaygıları da vefatlarının ardından evlatlarının geçimlerini de dert edip ona göre önlemler de almalarıdır. Kendi vefatından sonra en güvendiği dostlarına çocuklarını emanet etmişlerdir. Ayrıca evlatları ile ilmi seyahate bizzat gitmiş ve kendi elleri ile medreselerine kaydettirip nasıl bir yerde eğitim alacaklarını gözlemlemişlerdir. Bu hassasiyetlerinin neticesinde bu ümmetin en büyükleri arasında olacak her biri birer yıldız olan âlimler yetişmesine vesile olmuşlardır. Onların bıraktığı bu izleri takip edip bizler de aynı âlimlerin yolunda giderek bu âleme iz bırakacak evlatlar yetiştirmeye gayret etmeliyiz. Gayret edelim ki Allah'ın yardımı bizimle olsun.
71.50 ₺ -
El Fıkhul Müyesser
Hindistan ulemasından Şefîkur-Rahman en-Nedvi'nin ibtida talebeleri için hazırladığı Hanefi mezhebinin ibadet bahsini maddeler halinde kolay ibareyle anlatan el-Fıkhu’l-Müyesser’in yeni baskısı Maruf Yayınevi farkıyla yayımlandı.
175.00 ₺ -
Saadet Devri 1 Özlenen Şafak
Saadet yolunun en büyük ve en son rehberi, Allah Teâlâ'nın en sevgili kulu ve Resulü Hz. Muhammed Mustafa ( s.a.v.) Efendimizin, her haliyle güzel, dürüst ve örnek olan hayatını olduğu gibi verebilmek, ashabının ona olan sevgilerini, vefa duygularını tam olarak anlatabilmek, düşmanlarının kin ve haset dolu davranışlarını aksettirebilmek, kanaatimizce hiçbir insan için mümkün değildir. Mesela Hz. Ebu Bekir'in Resulullah (s.a.v.) Efendimize karşı duyduğu hürmet ve sevgi, Ebu Cehil ?in beslediği kin ve haset, ucu bucağı olmayan birer umman, birer okyanus... Bugüne kadar anlatılanlar da, anlatılacak olanlar da, bu okyanuslardan alınan birkaç damladan ibaret... Elinizde ki kitap, Server-i Enbiya (s.a.v.) Efendimizin doğumundan nübüvvet vazifesini alıncaya kadar geçen hayatını ve içinde yaşadığı cahiliye çağını anlatmayı hedeflemiştir. Daha sonra, nübüvvet ve risalet vazifesini almasından, kendini âlemlere rahmet yapan Rabbine kavuşmasına kadar geçen zamana Saadet Devri denilecektir.
90.00 ₺ -
Saadet Devri 3 Hicret Yurdunda Sabah Doğuş
Peygamber Efendimizin Hayatı Serisinin üçüncü kitabıdır. Hicretten sonra Medine'de İslâmiyet'in ve ilk İslâm Devleti'nin doğuşu anlatılmaktadır. Sultan-ı Enbiya Efendimiz'in hicretiyle, Mekke'nin bunaltıcı havasından çıkılmış, Medine'nin gönüllere rahatlık veren serinliğine kavuşulmuştur. Artık burada hâkim, Allah'ın Resulü'dür, mü'minlerdir. Paçalar sıvanmıştır. Huzursuz eden her şey birer birer atılacak ve o mübarek şehir, günden güne güzelleşecek, en sonunda Medinetü'n - Nebi yani peygamberin şehri ünvanına lâyık hâle gelecektir.
97.50 ₺ -
Başlangıçtan Günümüze İslam Mezhepleri Tarihi
Dünyada mevcut vahye dayanan yahut dayanmayan bütün dinlerin, ana esaslarını belirten, sübût ve delâleti kesin olan metin ve ifadeleri yanında, değişik sebeplerle üzerinde fikir yürütme ve yorumlamaya müsait metin ve delilleri bulunduğu daima görülegelmiştir. Kesin delillere dayanan konular, dinin aslî bünyesini teşkil eden, inanılıp kabul edilmesi gerekli, aksi halde kişinin din dışına çıkmasına sebep olacak ana esaslardır. Tâlî veya zannî kabul edilen, farklı anlayış ve yoruma müsait olan metin ve delillerden elde edilen sonuçlar ise, mezhebin konusunu teşkil eder. Dinin temel esasları terkedilmediği sürece, bu tür delillerin neticesi olarak ortaya konulan farklı anlayış, uygulama ve yorumlar, dinden uzaklaşma ve küfre sebep teşkil etmeyip, dinin kurallarına göre, isabet yahut isabetsizlik çerçevesinde değerlendirilmiştir. Dinin muhatabının insanlar olması, insanların da farklı yapı ve düşünceye sahip bulunması, din bünyesinde değişik düşünce kuruluşları demek olan mezheplerin ortaya çıkmasının en önemli sebeplerinden biridir. Mezhep gerçeği sadece İslâmla ilgili olmayıp, bütün dinlerde görülen tabii bir sonuçtur. Bu sebeple ilgili olduğu konularda fikir ve düşünce geliştirme ekolü durumunda olan mezhepler, kasıt ve cehalet olmadığı sürece, din mensupları arasında hiçbir şekilde ayrılık, kavga ve mücadeleye taraf olmamıştır.
280.00 ₺ -
Saadet Devri 2 Aydınlıklara Doğru Peygamber Efendimizin Hayatı 2
Peygamber Efendimizin Hayatı(Asr-ı Saadet) Serisinin ikincisi olan bu kitap, Peygamber Efendimizin(s.a.v) ve değerli ashabın(r.a) çile devrini anlatmaktadır. Nübüvvetin gelişinden, Hicret-i Muhammed'in noktalandığı ana kadar geçen onüç yıl...
90.00 ₺ -
Umdetül Makamat Muhabbet Ehlinin Rehberi
İkinci bin yılının yenileyicisi İmam-ı Rabbani Hazretleri’nin torunlarından Muhammed Fadlullah bu kitabında kainatın efendisi Hz. Muhammed (sallallahu teâlâ aleyhi vessellem) ile hanımları, çocukları ve eshabının hayatlarıyla birlikte asr-ı saadetten kendi zamanına kadar olan İslam alimleri ve evliyaların hayat hikayelerini ve menkıbelerini anlatmaktadır. Hak aşıklarının başucu rehberidir. Süleyman KUKU
175.00 ₺ -
Reşahat Aynül Hayat Süleyman Kuku
Reşahât ayn-ül Hayât kitabında büyük insan numûnelerinin menakıbı yazılıdır. Kitabın müellifi Alî bin Hüseyin’dir. Hüseyin Vâiz-i Kâşifî hazretlerinin oğludur. Fahreddin ve Sâfî isimleri ile meşhûrdur. 867 (m.1462) senesinde dünyaya gelmiş, 939 (m.1533) de Herat’ta vefât etmiştir. Kendi ifadesi ile, iki defa Hâce Ubeydullah Ahrâr hazretlerinin sohbeti ile şereflenmiş, toplam bir sene onların Cennet misâli sohbetlerinde bulunarak, kesb-i kemâlât ve fuyuzât eylemiştir. Bu kitabı hicrî 909 (m.1503) senesinde yazmış ve 909 rakamına ebced hesabı ile eş düşen ‘Reşahât’ ismini vermiştir. Süleyman Kuku
175.00 ₺ -
Hadis Usulü Ahmet Yücel
Hadis usûlü, Hz. Peygambere ait bilgilerin aslına uygun nakli ile Ona ait olanla olmayanı ayırt etmek amacıyla konulan prensipleri belirleyip bunlarla ilgili terimleri konu edinen bir ilimdir. Sözü edilen prensipler büyük çoğunluğu rivâyet döneminde olmak üzere tarihi süreçte ihtiyaca göre belirlenmiş, uygulanmış ve geliştirilmiştir. Bu sebeple hadisle ilgili rivâyet prensiplerini ve oluşan kavramları doğru olarak kavrayabilmek tarihi süreç içindeki gelişimlerini dikkate almayı gerektirmektedir İlahiyat Fakültelerinde lisans seviyesinde ders kitabı olması amacıyla telif edilen bu eserde hadis usûlü prensipleri ortaya çıktıkları tarihi süreçleri ve farklı yaklaşımlar da dikkate alınarak ortaya konulmaya çalışılmıştır. Konuların ana çerçevesi sunulduktan sonra detaylarıyla ilgili ileri seviyede araştırma yapmak için temel kaynaklarına işaret edilmiştir.
210.00 ₺ -
Asayı Musa Büyük Boy Sırtı Deri Kod 008
• Beş vakit namazın ehemmiyeti. • Allah’ın emirlerine uymanın, yasaklarından kaçmanın lüzumu. • Gençlik taşkınlıklarından sakınmanın ehemmiyeti. • İnsanı alâkadar eden daireler ve onlardaki vazifeleri. • Herbir fen ve ilmin kendi lisanıyla Allah’ı tanıttırdığı. • Allah’ın isimlerinin âhireti iktiza ettiği. • Cehennem’e dair bir-iki şüpheyi izahla beraber, âhirete imanın insanın şahsî ve içtimaî hayatına ait faydaları. • İmanın altı esasının birbirinden ayrılmayacağının izahı. • Kur’andaki âyet tekrarlarına gelen itirazlara cevap. • Meleklere imanın meyveleri. gayet kuvvetli izahlarla beyan edilmektedir.
226.48 ₺ -
Mahremiyet Eğitimi
Birçok anne-baba çocuklarını kötü niyetli kişilerden korumak için “tanımadığın biri sana şeker verirse oradan kaç” gibi tavsiyelerde bulunur. Bir kısım anne-baba da çocuklarının iyiliği için üzerlerinde baskı kurup korkutmak, onları tehdit edip sindirmek zorunda olduklarına inanır. Çocuğu korkutarak ve ürküterek mahremiyet bilinci kazandırmaya çalışmak, onu sosyal yaşamda korunaksız kılar. Böylesi çocuklar hayata karşı güvensiz, başkalarına karşı şüpheci, dost ve arkadaş edinmede yeteneksizdirler… Halbuki Mahremiyet Eğitimi bir nezaket eğitimidir… Bu sayede çocuk kendini saygın hisseder, olumsuz bir tavır karşısında güçlü bir duruşla kendini koruyabilir. Pedagog Dr. Adem Güneş bu eserinde, bir yandan çocuklara “zarafet ve nezaket” kazandıran, diğer yandan kendilerini kötü niyetli kişilerden koruyacak güce eriştiren Mahremiyet Eğitimi’nden bahsediyor. Her anne-babanın ve öğretmenin bilmesi gereken temel prensipleri adım adım okuyucusuyla paylaşıyor. “Kitabın en güzel yanı, örnek olaylarla net öneriler sunması. Çocuğu olan veya çocuk bekleyen anne-babalar mutlaka okumalı.” (S. Erdoğan, 27) “Çocuk eğitimi üzerine kesinlikle okunması gereken bir kitap. Okurken hem çocuğumu hem kendimi daha iyi tanıdım, çocuk ebeveyn ilişkisinin nasıl olması gerektiğini kavradım.” (D. Yaprak, 32) “Anne-babaların en çok zorlanacağı konulardan biri üzerine tam bir başucu kitabı. Alın okuyun ve etrafınızdaki ailelere hediye edin.” (R. Durmaz, 43)
148.00 ₺ -
Yaratılıştaki Sırlar El Hikmetu Fi Mahlukatillah
Mahlûkatı incelemek, onların harikulâde hâllerini tefekkür etmek, çeşit çeşit mahlûkatın yaratılma hikmetlerini düşünmek, mârifetullah yolunda Allah'a tazim göstermek demektir. Böyle davranmak kişideki yakini kökleştirir. Bu hususta müttakilerin dereceleri de farklı farklıdır. Ben bu kitabı akıl ve basiret sâhipleri için Kuran âyetlerinin birçoğunun işaret etmiş olduğu nimet ve hikmetlerin çeşitlerini târif ederek telif ettim. (Allah celle celâlüh) aklı yarattı ve o akla ahdi göstererek onu tekmil etti, akıl sâhiplerine de mahlûkata bakmalarını, o mahlûkatta bulunan harikulâde hâlleri tefekkür ederek onlardan ibret almalarını emretmiştir. Nitekim Allah (celle celâlüh) şöyle buyurmuştur: "De ki: Göklerde ve yerde neler var, bakın da ibret alın!' Yûnus Sûresi,101. "Her canlı şeyi sudan yarattık. Hâlâ inanmıyorlar mı? Enbiyâ Sûresi, 30. Buna benzer pek çok apaçık âyet ve delil vardır ki, bunları ancak selim akıl sâhibi insanlar idrak eder. İmam-ı Gazali
57.00 ₺ -
Tefekkürden Teyakkuza
Düşünmenin ve düşüncenin rafa kaldırıldığı ve tüm Saiklerin bunları kökünden yok etmeye götürdüğü bir zaman diliminde en fazla muhtaç olduğumuz iki değer: Tefekkür ve Teyakkuz Bizleri dağlara, taşlara, yerlere, göklere, canlılara bakarak onları yaratanın yüceliğini düşünmeye davet eden bir inancın müntesipleri olarak, neticesi teyakkuz olan bir tefekkür ameliyesine muhtacız bugün. Ne var ki, üzerine serpilen ölü toprağıyla yokluğa mahkûm edilmek istenen, yeniden dirilmesi adına ona hayat verecek ne kadar yaşam kaynağı varsa bir bir kurutulan, kökleriyle arasında bağ olacak ne kadar unsur varsa ortadan kaldırılan bir toplum olduk biz. Ölüleri bile diriltmeye muktedir olan bir Allah'a inanan bizler için böylesi bir manzara dahi yese düşmek için bahane olamaz, olmamalıdır. Mütevazi düşünmelerle başlayacak olan teyakkuzun ve geri dönüşün yollarını, sebeplerini aramalıyız. Müslümanların istikbaldeki büyük uyanışına çok mütevazi bir katkı olması amacıyla farklı zamanlarda muhtelif olaylar üzerine kaleme aldığımız satırları okurlarımızın istifadesine sunmayı amaçlayan bu eser, olaylar karşısında birkaç cümlemizin olması gerektiği yönünde bir örnek teşkil etmeyi hedeflemektedir.
126.00 ₺ -
Orta Boy Kelime Mealli Kuran Hayrat
Sayfada, Arapça Kur'ân metni bulunur, Arapça kelimelerin altında Türkçe mânâsı, yan tarafta ise cümle bütünlüğü içindeki toplu mânâsı (Türkçe Meali) verilmiştir. Eserin arka tarafında ise muteber tefsir kitaplarından haşiyeler (dipnotlar) yer alır. Mühür: Diyanet İşlerinden ve Mısır El-Ezher'den Mühürlü (Arapça Metin) Baskı Rengi: 6 Renk Baskı Sayfa Sayısı: 722 Sayfa (604 sayfa Kur'ân-ı Kerim Meali, 118 sayfa tefsir dipnotları ve diğer bilgiler) Cilt Tipi: Kağıt Kaplama Karton Kapak Kuran Tertibi: Hafız Osman Hattıyla yazılmış olan Mushaf-ı Şerif'in tertibine uygun olarak Ayet-Berkenar, Medd'li Kasr'lı olarak hazırlanmıştır.
245.00 ₺ -
Mektubatı İmamı Rabbani Tek Cilt
Yeni Dizgi ve Tahkikli Mektubatı Rabbani; İmam-ı Rabbani (Kuddise Sirruhû)’nun en geniş hacimli olan ve inciden daha değerli marifetleri barındıran üç ciltlik Farsça eseridir. Eser genel olarak Ehl-i Sünnet inancının vazgeçilmez sabiteleri ekseninde kelâmî, fıkhî ve tasavvufî çok önemli bilgiler içermektedir. MEKTUBATI RABBANİ KİMİN ESERİDİR? İmam-ı Rabbani (Kuddise Sirruhû)’nun farklı zamanlarda müridlerine, dostlarına ve yakınlarına yazdığı mektuplar derlenerek bu kıymetli eser (Mektubatı Rabbani) oluşturulmuştur. İmam-ı Rabbani (Kuddise Sirruhû), mektuplarında yer yer sorulan sorulara cevap vermiş; bazen gördüğü bir hatayı ikaz etmiş, kimi zaman da İslâm’ın o dönemde bulunduğu durum hakkında Müslümanları uyarıcı ve bilgilendirici bir dil kullanmıştır. Dolayısıyla asırlardır başta mutasavvıflar olmak üzere kelâmcılar, fıkıhçılar, hatta tarihçiler bu eser (Mektubatı Rabbani)’den istifade etmişlerdir. Mektubatı Rabbani Birinci cilt; on yedi yıl içerisinde yazılmış olan 313 mektubun 1025 (1616) yılında Yâr Muhammed Cedîd Talekânî tarafından derlenmesiyle meydana getirilmiştir. Mektubatı Rabbani İkinci cilt; 1028 (1619) yılında Mevlânâ Muhammed Masum (Kuddise Sirruhû)’nun emriyle Abdülhay Hisârî tarafından Esmâ-i Hüsnâ’ya muvafık olarak 99 mektuptan oluşacak şekilde derlenmiştir. Mektubatı Rabbani de bu zata gönderilmiş olan birkaç adet mektup bulunmaktadır. Mektubatı Rabbani Üçüncü cilt; 1031 (1622) yılında Berekât-ı Ahmediyye sahibi Muhammed Haşim Kişmî tarafından derlenmiştir. Bu ciltte de 124 mektup bulunmaktadır. Mektubatı Rabbani (Mektûbât), Arapça ve Türkçe’ye de kazandırılmıştır. 1302 (1887) yılında Muhammed Murad Kâzânî tarafından iki cilt olarak Arapça’ya çevrilmiştir. Bu tercüme 1316 (1901) yılında Mekke’de basılmış, 1963 yılında da İstanbul’da tıpkıbasımı yapılmıştır. Gulam Mustafa Hân’ın Farsça olarak neşrettiği nüshanın da 1977 yılında İstanbul’da tıpkıbasımı gerçekleştirilmiştir. Mektubatı Rabbani’nin Osmanlıca tercümesi Mehmed Emin Tokadî’nin halifelerinden Müstakimzâde Süleyman Efendi (v. 1202/1788) tarafından gerçekleştirilmiş olup İstanbul’da (1277) basılmıştır. Mezkûr zat, Muhammed Masum (Kuddise Sirruhû)’nun mektuplarını da tercüme etmiştir. Ayrıca, Mektubatı Rabbani günümüz Türkçesine de kazandırılmıştır. Mektubatı Rabbani İmam-ı Rabbani Hazretlerinin El yazısı İMAM-I RABBANİ (KUDDİSE SİRRUHÛ)’NİN HAYATI Mektubatı Rabbani’nin müellifi, Silsile-i Tarîkat-ı Nakşibendiyye büyüklerinden ve aktâb gülşeni’nin kutublarından, hakîkat rumuzlarının kâşifi, evliyanın önderi, ilâhî feyizler masdarı, muhakkık ulemanın umdesi, ilâhî ilimler hazinesi, ulaşanların gavsı, ariflerin kutbu, velâyet-i Muhammediyye’nin burhanı, Şerîat-ı Mustafaviyye’nin hücceti, ikinci bin yılın müceddidi, Mevlânâ Ahmed el-Fârûkî es-Serhendî İmam-ı Rabbani (Kuddise Sirruhû) hazretleridir. Silsile-i Aliyye-i Nakşibendiyye’nin yirmi dördüncü altın halkasıdır. İMAM-I RABBANİ (KUDDİSE SİRRUHÛ) KİMDİR? İmam-ı Rabbani (Kuddise Sirruhû) aşûrâ günü 10 Muharrem 971 (m. 1563)’de Serhend (Sirhind, Serhind)’de dünyayı teşrif etmiş olup, Emîrü’l-Mü’minîn Ömer el-Fârûk (Radıyallâhü Anh) hazretlerinin mübarek nesebindendir. Nesebinin tamamı sâlih ve fazıl kimseler olup, zamanlarının büyük âlimleriydi. Babası Şeyh Mahdûm Abdulehad (Kuddise Sirruhû) yüksek makamlar ve aklî-naklî ilimler sahibi, devamlı seyahat eden, iyiliği anlatıp kötülükte men eden bir zattı. Şeyh Mahdûm (Kuddise Sirruhû), Hindistan’ın Skendere kasabasında bir müddet kalmaya ve ilim neşrine niyetlendi. Bir gün kendisine o memleketin asil ailelerinden sâliha bir hanım için nikâh talebi iletildi. İlk önce bu talebe bir özürle birlikte olumsuz cevap verse de daha sonra kabul etti ve bu hanımı kendisine nikâhladı. Bu ziyadesiyle sâliha ve iffetli hanımdan da İmam-ı Rabbani (Kuddise Sirruhû) gibi büyük bir zat dünyaya geldi. İmam Rabbani (Kuddise Sirruhû) Şeyh Mahdûm’un yedi oğlundan dördüncüsüdür. Şeyh Mahdûm’un diğer oğulları da nisbet sahibi, sâlih kimselerdi. Nâm-ı meşhûr İmam-ı Rabbani, İzn-i Hak ile tecdid etti bu dini. Yetmiş bin velînin serdarı olan (Mektubatı Rabbani müellifi) İmam-ı Rabbani (Kuddise Sirruhû) hazretleri ikinci bin yılın müceddidi addedilmiştir. Müceddid, “tecdîd” mastarından müştak (türemiş) olup, “yenileyen” anlamına gelir. Ebû Hüreyre’den (Radıyallâhü Anh) rivayet edildiğine göre Peygamber Efendimiz (Sallallâhü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: » إِنَّ اللَّهَ يَبْعَثُ لِهَذِهِ الأُمَّةِ عَلَى رَأْسِ كُلِّ مِائَةِ سَنَةٍ مَنْ يُجَدِّدُ لَهَا دِينَهَا « Şüphesiz ki, Allah (Celle Celâlühû) bu ümmete her yüz sene başında ümmet için din(işlerin)i yenileyecek zatlar gönderir. İmam-ı Rabbani (Kuddise Sirruhû), Mektubatı Rabbani de şöyle buyurmuştur: “Her yüz (sene) başında bir müceddid gelip geçmiştir. Lakin yüz (senenin) müceddidi bin (senenin) müceddidi gibi değildir. Aralarındaki fark yüz ile bin arasındaki fark gibidir; hatta daha da fazladır. Müceddid olan zat, o müddet içerisinde ümmete gelen varidâtın kendisi vasıtasıyla geldiği kimsedir. İsterse o vaktin kutupları, evtâdı, ebdâli ve nücebâsı bulunmuş olsun.” Mustafa İsmet Garibullah Büyük Şeyh Efendi (Kuddise Sirruhû) Risâle-i Kudsiyye’de İmam-ı Rabbani (Kuddise Sirruhû) hazretlerinin tecdid makamı hakkında şöyle buyurmuştur: Husûsa elf-i sânîde müceddid, Ahmedü’l-Fârûki’s-Serhendî ceyyid. Turuk usûlini tasfîye ve tecdîd, O etti feyzi zâhir hem de şâhid. Bu feyzi bul azîz Hakk’a gidelim, Cemâl-i bâ kemâle seyr idelim. İMAM-I RABBANİ (KUDDİSE SİRRUHÛ) ÇOCUKLUĞU VE İLİM TAHSİLİ İmam-ı Rabbani (Kuddise Sirruhû) daha çocukken kendisinde olağanüstü haller müşahede ediliyordu. Menkuldür ki, çocukluk zamanında kendisine büyük bir hastalık isabet etti. Öyle ki, hanelerinde büyük bir üzüntü meydana gelmiş, neredeyse hayatından ümidi kesmişlerdi. Bu rahatsızlığından dolayı babası Şeyh Mahdûm (Kuddise Sirruhû)’nun senelerce sohbetinden istifade ettiği Şâh Kemâl (Kuddise Sirruhû) hazretlerinin yanına götürülüp dua istendiğinde şöyle buyurdu: “Hiç üzülmeyiniz! Bu çocuk uzun yaşayıp, ilmiyle amil olan büyük bir âlim, eşsiz bir ârif olacak.” Bununla birlikte Şâh Kemâl (Kuddise Sirruhû) birçok kere İmam-ı Rabbani (Kuddise Sirruhû) hakkında Şeyh Mahdûm’a (Kuddise Sirruhû) büyük müjdeler vermiştir. Ahmed el-Fârûkî (Kuddise Sirruhû) hazretleri ilk eğitimini babasından aldı. Müthiş bir zekâ ve muhakeme kabiliyeti bulunan Ahmed el-Fârûkî (Kuddise Sirruhû) küçük yaşına rağmen Kur’ân-ı Kerîm hıfzını tamamladı. Dönemin birçok muhakkık ulemasından çeşitli ilimlerde dersler aldı. İlimde bir hayli ilerledikten sonra Siyâlkût’e giderek orada Allâme Abdülhakîm es-Siyâlkûtî’nin de (Kuddise Sirruhû) hocası olan Şeyh Kemâlüddîn el-Keşmîrî (Kuddise Sirruhû)’den ilim tahsil etti. Mezkûr zat mantık, kelâm ve usûl-i fıkıh alanlarında çok mahir bir müderristi. Daha sonra İbn Hacer el-Heytemî (Rahimehullâh)’ın talebelerinden olan Şeyh Yakub es-Sarfî (Kuddise Sirruhû)’dan bazı hadis metinlerini okudu. İmam-ı Rabbani (Kuddise Sirruhû), aklî-naklî, usûlî-furû’î ilimleri tamamladıktan sonra ilim kürsüsüne oturarak talebelere ders verdi. Bu arada Arapça ve Farsça olmak üzere Risâle-i Tehlîliyye ve Redd-i Şî‘a gibi bazı risaleler kaleme aldı. Babası, henüz on yedi yaşına geldiğinde ilimleri cem etmiş ve ulema arasında belirli bir mekaneti elde etmiş olan Mevlânâ Ahmed el-Fârûkî (Kuddise Sirruhû) hazretlerine Kâdiriyye, Sühreverdiyye ve Çeştiyye tarikatlarından icâzet verdi. Bundan sonra ilim-irfanın yayılması ve saliklerin terbiyesiyle meşgul oldu. Fakat Tarikat-ı Nakşibendiyye-i Aliyye nisbetini elde etmek için ruhunda büyük bir arzu vardı. Çünkü Nakşibendiyye nisbetinin faziletinin farkındaydı. Nakşibendiyye büyüklerinin vasıflarını özellikle babasından dinler, devamlı onların risalelerini okurdu. Haremeyn’i ve Hazret-i Risâlet-penâh Efendimiz (Sallallâhü Aleyhi ve Sellem)’i ziyaret etmek için çok arzulu olan İmam-ı Rabbani (Kuddise Sirruhû) yaşlı olan babasını hasrette bırakmak istemediğinden bu ziyaretlerini bir zaman gerçekleştiremedi. Ancak İmam-ı Rabbani (Kuddise Sirruhû), 1007 senesinde babası vefat ettikten bir sene sonra Mekke ve Medine’ye kavuşmak üzere Serhend’den yola çıktı. Hindistan’ın en meşhur şehirlerinden olan Delhi’ye geldiğinde Şeyh Hasen el-Keşmîrî (Kuddise Sirruhû) onu Mevlânâ Muhammed Bâkî (Kuddise Sirruhû) hazretlerinin huzuruna götürdü. İmam-ı Rabbani (Kuddise Sirruhû) hazretleri şeyhiyle tanışmasına ve inabe almasına vesile olan Şeyh Hasan el-Keşmîrî’ye (Mektubatı Rabbani’den) bir mektubunda şu şekilde teşekkürde bulunmuştur: “Bu fakir, rehberlik iyiliğinizin teşekkürü konusundaki kusurunu itiraf, iyiliğinizin karşılığını vermekteki acziyetini ikrar etmektedir. Nasıl etmeyebilir ki! Zira bütün bu işler o nimete mebni, bütün bu haller o ihsanınıza bağlıdır. Güzel vasıtalığınız sayesinde bana, az kimseye nasip olan şeyler verildi; bereketli aracılığınız sebebiyle çok az kimsenin tattığı zevkleri yaşadım. Bana, çoğu kimseye müyesser olmayan özel bahşişler ve bunların ilimleri verildi. Haller, makamlar, zevkler, vecdler, ilimler, marifetler, tecelliler, zuhuratlar… bunların hepsi benim için yükselme basamakları kılındı. Hak Sübhânehû’nün yardımıyla bu basamaklarla kurb (yakınlık) derecelerine ve vusûl (ulaşma) menzillerine ulaştım. Kurb ve vusûl kelimelerini seçmem ibare darlığındandır. Yoksa bu makamda ne kurb, ne vusûl, ne ibâre, ne işâret, ne şuhûd, ne müşâhede, ne hulûl, ne ittihâd, ne keyfiyet, ne neredelik, ne zaman, ne mekân, ne ihâta, ne sereyân, ne ilim, ne marifet, ne cehâlet, ne hayret… hiçbiri yoktur. Şiir: Kuşumdan ne alâmet ibrâz edeyim sana? Kendisi Anka kuşu gibi mevhûmdur. Anka’nın insanlar arasında bir ismi vardır, Benim kuşumun isminde bile istikrar yoktur. İMAM-I RABBANİ (KUDDİSE SİRRUHÛ) YÜKSEK HÂLLERİ VE KERAMETLERİ İmam-ı Rabbani (Kuddise Sirruhû) gece-gündüz huzur üzere ibadet ederdi. Tam bir itmi’nân, huzûr ve cem’iyyetle teheccüd namazı kılardı. Teheccüd namazından sonra tam bir huşû’ ve istiğrâk ile murâkabeye otururdu. Sabah namazının sünnetini evde kıldıktan sonra zikre oturur, mescide gidene kadar bu hal üzere devam ederdi. Sabah namazını müridanıyla birlikte kıldıktan sonra işrak vaktine kadar zikirle meşgul olur, işrak namazını kıldıktan sonra evine giderdi. Oruç tutmaya ve nafile ibadetlere çok önem verirdi. İMAM-I RABBANİ (KUDDİSE SİRRUHÛ) MANEVİ MİRASI İmam-ı Rabbani (Kuddise Sirruhû) hazretleri Müslümanlara iki harikulâde miras bırakmıştır. Birisi eserleri diğeri ise oğullarıdır. İmam-ı Rabbani (Kuddise Sirruhû) hazretlerinin başta Silsile-i Aliyye’nin yirmi beşinci halkası olan Mevlânâ Muhammed Masum (Kuddise Sirruhû) olmak üzere oğullarının hepsi kâmil ve fazıl zatlardı. Oğulları dışında birçok fazilet sahibi zatlar yetiştiren İmam-ı Rabbani (Kuddise Sirruhû) Horasan, Bengal, Medine-i Münevvere, Sehârenfûr, Lâhor, Kâbil, Belh ve Tâlekân gibi önemli merkezlere halifeler göndererek bu bölgelerde İslam’ın tervicine vesile olmuştur. Mevlânâ İmam-ı Rabbani (Kuddise Sirruhû) hazretlerinin bir bölümünü mücerreden İslam müdafaasına hasrettiği Farsça ve Arapça dilde yazmış olduğu eserleri vardır. İMAM-I RABBANİ (KUDDİSE SİRRUHÛ) VEFATI Altmış üç seneye harikulâde marifet ve mertebeleri sığdıran Hazret-i İmam-ı Rabbani Ahmed el-Fârûkî (Kuddise Sirruhû) 1034 (1624) yılı Safer ayında vefat etti. Kabri Serhend’de aile mezarlığındadır. Allah (Celle Celâlühû) bizleri şefaatine nâil eylesin… Âmîn MEKTUBATI RABBANİ ESERİNİ NASIL HAZIRLADIK? İmam-ı Rabbani’nin (ö. 1034/1624) dostlarına gönderdiği mektuplarından derlenen, en kapsamalı ve en meşhur mektup külliyatı olan, tasavvufun başlıca kaynaklarından, aslı Farsça olup, Kazanlı Muhammed Murad Minzelevî (1855-1934) tarafından Arapçaya çevrilmiş olan “Mektubatı Rabbani”, asıl nüshadaki haşiyeleriyle birlikte yeniden dizilerek okuyucuların istifadesine sunulmuştur. Mektubatı Rabbani’nin hazırlanmasında izlenilen metot: Metnin müşkil yerleri, âyetler, hadisler ve şiirler tam bir şekilde harekelenmiştir. Ayet-i Kerîmelerin ve Hadîs-i Şerîflerin tahric ve referansları yapılmıştır. Asıl nüshadaki bazı yan kayıtlar dipnot olarak eklenmiştir. Metinde geçen âyetler, çiçekli parantez () içine alınmıştır. Metinde geçen hadisler tırnak «» içine alınmıştır. Okuyucuya kolaylık sağlaması açısından metinde paragrafladırma ve noktalama işlemi yapılmıştır. Sayfa numaralandırmasında mukabelede kullanılan ve medreselerde meşhur olan eski matbu nüshanın orijinal sayfa numaralarına muvafık kalınmıştır. Metinde Arapça olmayan isimler bizzat o dile mensup bilginler tarafından tetkik edilerek zabtı tespit edilmiştir. Metinde geçen kitap isimleri tırnak «» içine alınmıştır.
360.00 ₺ -
Evrad-ı Bahaiyyenin Tercüme ve Şerhi
Müellif'in “el-Envâr-ul-Kudsiyye li Şerh-il-Evrâd-il-Bahâiyye” adıyla Arabcasıyla eş zamanlı olarak yazdığı bu eser, Hicrî 791 tarihinde vefat eden Şeyh Muhammed Bahâeddîn rahimehullâhu Teâlâ'nın müessisi ve İmamı olduğu Nakşibendî Tarîkati'nin esasları, Tarîkatin İmamı Şeyh Muhammed Bahâeddîn kuddise sirruhu'nun tercüme-i hali anlatılarak başlamakta; “Nakşibendî Tarîkatinin Şart ve Rükünleri”, “Zikrin Efdali Kalbî Zikirdir”, “Zikirle Tekarrubun Usulleri”, “Murâkabeyle Tekarrub”, “Nakşibendî Meşâyıhının Hatmesi”, “Evrâd-ı Bahâiyye ve Faideleri”, “İstiğfar ve Tevbe” başlıklarının ardından Şâh-ı Nakşibend'in her sabah namazında okuduğu “Evrâd-ı Bahâiyye” eserinin tercüme ve şerhi yapılmaktadır. Bu eseri okumak: Nakşibendî Tarîkati'nin, tertemiz Sünnet'in ihyâ' edilmesi ve bid'atin terk edilmesinden ibaret, Ehli Sünnet vel'Cemaatin itikad ettiği ashâb-ı kirâmın yolu olduğunu anlamak için önemlidir. Yine bu eseri okumak, kalbin İslamı anlaması bakımından önemlidir. Çünkü bu eser, Şâh-ı Nakşibend'in, Sünnet-i Şerîf'ten derlediği, tertemiz, kalbleri yıkayıp ışıtan, okudukça Dîni tatbîkî kolaylaştıran, Dîni tatbik ettikçe kalbleri yükselten “Evrâd-ı Bahâiyye”sini, manalarının inceliklerini anlayarak okumak fırsatı vermektedir.
112.50 ₺ -
Suverun Min Hayatüs Sahabe 2
Suver min Hayati's-Sahabe 2 صور من حياة الصحابة (2)ـ Abdurrahman Rafet Paşa - عبدالرحمن رأفت باشا Sayfa Sayısı: 588 Yayıncı: Darül Edebil İslami Baskı Yılı: 1431, 2018 Cilt Türü: Ciltli Kitap Ebadı: 17.00x24.00 cm. Yayın Yeri: Kahire
212.80 ₺ -
Pratik Tecvit
Tecvit, Kur'an-ı Kerim'i hatasız okumayı öğreten bir ilimdir. Kur'an-ı Kerim'i usulüne uygun olarak güzel bir şekilde okumak isteyen her Müslüman'ın tecvit ilmini öğrenmesi gerekir. Günümüzde tecvit ilmi öğrenmek isteyenler bazı zorluklarla karşılaşmaktadır. Bu sıkıntılarında onlara yardımcı olmak ve tecviti daha kolay anlayabilmeleri için çalışmamızı olabildiğince Türkçeleştirerek şemalar ve renkli örneklerle görselleştirerek hazırladık. Pratik tecvit şeması şu bölümlerden oluşmaktadır. 1. Harf-i med ve sebeb-i medden meydana gelen kaideler 2. Tenvin ve sakin nundan meydana gelen kaideler 3. İdgamdan meydana gelen kaideler 4. Sakin mimin üç hali 5. Harflerin mahreçleri 6. Vakıflar ve işaretler 7. Harflerin sıfatları Umarız Pratik tecvit şemamızdan faydalanırsınız.
24.50 ₺ -
0 6 Yaş Dönemi Çocuk Eğitiminde 100 Temel Kural
Türkiye’nin en çok okunan pedagoji kitapları yazarı Pedagog Dr. Adem Güneş, bu kez çocukluk döneminin en kritik çağını ele aldı. Çocuğun kişiliğinin ana hatlarının oluştuğu 0-6 yaş dönemi ve bu dönemde kaçırılmaması gereken 100 Temel Kural’ı kısa, öz ve sade bir dille bu eserde topladı. Bir Hint atasözü; “Çocuklarınızı 6 yaşına kadar bana verin, 60 yaşına kadar sizin olsun…” der… Pedagojik açıdan doğrudur bu söz… Zira çocukluk dönemi, his edinim dönemidir… Ve hangi his yerleşirse 6 yaşına kadar çocuğa; o, huya dönüşür… İncecik sızı bırakır duyguda, sökülüp atılması kolay olmayan… Kiminde, uğursuz bir iç ses gibi fısıldar durur, bütün bir ömür değersizlik hissettirir insana iliklerine kadar… Kiminde ise cıvıl cıvıl bir iç kıpırtısı verir, dinmek bilmez yaşama sevinci… Ve en zor anlarda çocukluğun tebessümü koşar gelir yardıma… Her insanın sadece bir kez çocuk olma hakkı vardır… O da anne babasının çocukluğunu yaşamasına izin verdiği kadardır…
133.20 ₺ -
Fihi Ma Fih
Gerçek anlamda bir şaheser olan Fîhi Mâ Fîh, Hz. Mevlâna’nın çeşitli ortamlardaki konuşma ve sohbetlerinden, ayrıca kendisine sorulan sorulara verdiği cevaplardan oluşan gerçek bir maneviyat ve irfan hazinesidir. İngilizcesi, Almancası ve Fransızcasıyla Batılı düşünürleri, Mesnevî kadar derinden etkileyen Fîhi Mâ Fîh pek çok kişinin İslâm’a ısınmasına ve hidayetine vesile olmuş ve olmaya da devam ediyor. Bu kitap, bizim yeterince bilip takdir edemediğimiz eşsiz klasiklerimizin en başta gelenlerindendir. Önsözde yazılanlara göz atan bir okuyucu, Fîhi Mâ Fîh’i neden kitaplığında bulundurması ve dönüp dönüp okuması gereken ölümsüz bir eser olduğunu görecektir.
136.00 ₺ -
Cennete Götüren Namaz
Huşu ile kılınan bir vakit namaz, kulun Rabbine şükrünü ifadesinin en güzel yoludur. Namazı, gözümüzün ve gönlümüzün “nuru” kılmak, Allah Resulü’nün(sav) yolunu yol edinmekten geçiyor şüphesiz. Resulullah(sav) sevindiğinde Rabbinin huzuruna koştuğu gibi, üzüldüğünde de yine O’nun dergâhına yüz sürerdi. Dünya tüm ağırlığıyla omuzlarına çöktüğünde medet bulmak için namazla Rabbine yakarırken, muvaffakiyetler karşısındaki şükrünü ifade için yine mübarek başını secdeye koyardı… Namaz O’nun(sav) gözünün nuruydu… Hiç düşündük mü bizim namazlarımız neden gözlerimize fer, cesetlerimize ruh olmuyor? Cennete Götüren Namaz, namazda huşuyu yakalayarak yeniden hayat bulmak isteyenler için pratik ve uygulanabilir reçeteler sunuyor…
92.50 ₺ -
-
İslamda Dostluk ve Kardeşlik Adabı
İmam Gazzalî'nin meşhur eseri İhyâu Ulûmi'd-dîn'de yer alan ve merhum Prof. Dr. M. Es'ad Coşan Hocaefendi tarafından bizzat tercüme edilen "İslâm'da Dostluk ve Kardeşlik Âdâbı" bölümü ilk kez neşredilmektedir. Dostluk ve kardeşlik bağlarının zayıfladığı günümüzde, eser, önemli bir vazife ifa etmeye adaydır. Merhum Hocaefendi, İhyâu ulûmi'd-dîn eserinin okunmasını daima teşvik eder, "İhyâ'yı okuyan lise diploması almış sayılır" mealinde cümleler kurardı. Merhum Hocaefendi, henüz İhyâ tercemeleri yayınlanmaya başlamadan çok önce, 1967-68 yıllarında, başka bazı önemli İslami eserlerle birlikte İhyâ'nın da tercemesi işine girişmiş. Tedricen halkın istifadesine sunulmasının daha faydalı olacağını düşünmüş olmalı ki, tercemeye, İslâm'da Dostluk ve Kardeşlik Âdâbı bahsiyle başlamış. Ve muhtemelen başka İhyâ tercemeleri piyasaya çıkınca devam etmemiş. Arapça'sını geliştirmek ve terceme teknikleri hususunda ilerlemek isteyenlere önemli katkılarda bulunacağı düşüncesiyle, kitap; metin ve terceme karşılıklı sayfalarda yer alacak şekilde yayına hazırlandı. İlk defa yayınlanan bu eseri istifadenize sunarken M. Es'ad Coşan Hocaefendi'yi rahmetle yâd ediyoruz. Mevlâ ruhunu şâd ve mesrur, merkad-i pâkini pür-nûr, mânevî makamını âlâ eylesin.
147.00 ₺