-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
Kan Kardeşler
Biri, dünya ağırsıklet boks şampiyonu olduğu gün Müslüman olduğunu beyan eden bir sporcu, diğeri ise hırsızlık nedeniyle girdiği hapishanede İslam’la tanışan bir genç. Biri, Vietnam Savaşı’nda askere gitmeyi reddettiği için tazminata mahkûm edilen ve boks lisansı elinden alınan bir boksör, diğeri ise kitleleri coşkulu vaazlarıyla peşinden sürüklediği için eski dostları ve yol arkadaşları tarafından öfkeyle karşılanan ve ölümle tehdit edilen bir hatip. Biri, geçtiğimiz günlerde kaybettiğimiz efsanevi Müslüman boksör Muhammed Ali, diğeri ise Amerika’da neredeyse bir devlet ideolojisi haline gelmiş ırkçılığa karşı hayatını ortaya koyarak mücadele eden Malcolm X. Ve bu iki insanın inişli çıkışlı dostlukları… Bu kitap, bir macera romanı tadında hem iki tarihsel figürün hayatlarına odaklanıyor hem de onların mücadelelerinin kesiştiği noktada başlayan bir kardeşlik ve dostluğun hikâyesini anlatıyor. Hikâyenin fonunda ise 1960’lı yılların siyah-beyaz bir Amerika silueti eşliğinde, boksun yeniden yükselişi, ırkçı söylemlere karşı sivil hak mücadelelerinde siyahi Müslümanların çabaları, iç içe geçen dostluklar, öfkeler, çatışmalar ve kırgınlıklar yer alıyor. “Trajik dostlukları Amerika’yı değiştirmiş bu iki adamın hikâyesinin altında tarih yatıyor. Sürükleyici ve önemli bir kitap.” – Robert Lipsyte New York Times’ın eski spor yazarı “Randy Roberts ve Johnny Smith’in Kan Kardeşler’i Malcolm X’in ve Muhammed Ali’nin mirasını birleştiren harika bir kitap. Özünde, Soğuk Savaş dünyasını sarsan ve Afro-Amerikalıların kaderini sonsuza dek değiştiren bir arkadaşlığın öyküsü. Çok başarılı!” – Douglas Brinkely Rosa Parks kitabının yazarı “Kapsamlı bir araştırmanın neticesinde enerjik bir tonla kaleme alınmış Kan Kardeşler, Muhammed Ali ile Malcolm X’in dostluğu ve siyahi milliyetçi siyasetin, siyahi sporcuların Amerika’daki spor dünyasına dair algısını temelden değiştirmesi üzerine açık ara en eksiksiz ve en detaylı kaynak. Kan Kardeşler hikâyeyi bilenler için önemli boşlukları doldururken, bilmeyenlere de sürükleyici ve aydınlatıcı bir tarih dersi veriyor.” – Gerald Early Muhammad Ali Reader kitabının editörü ve A Level Playing Field kitabının yazarı Kitaptan Alıntılar "Malcolm X yaklaşık iki sene boyunca genç boksöre tavsiyelerde bulunup ona ruhani rehberlik etti ve ona dünyanın kötülüklerini anlattı ama daha da önemlisi ona kendisini ve insanlarını sevmeyi öğretti. Malcolm X ve Cassius Clay o zamanlar kan kardeşi gibiydi ve kısa bir süreliğine de olsa, dünyanın avuçlarının içinde olduğunu düşünmüş olmalıydılar."
306.60 ₺ -
Siyonizm Ve Filistin Sorunu
Milliyetçi Yahudiler, Siyon Dağı’nın eteklerinde bir Musevi devleti kurmak istediklerinden beri Siyonizm ve Filistin Sorunu sadece Ortadoğu’nun değil, bütün dünyanın gündeminde. Theodor Herzl’in fikir babalığını yaptığı 19. yüzyılın sonlarından bu yana Avrupa ve pek tabi Osmanlı’nın politikasını etkilediği ‘siyasi Siyonizm’, bugünlerin reel politiğine uzanıyor. Çünkü ABD Başkanı Donald Trump’ın Balfour Deklarasyonu’nun 100. yılında Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıması, bütün dünyayı ayağa kaldırdı. Peki, nasıl oluyor da üç dinin kutsal kabul ettiği bir şehir, bütün kıtaları harekete geçirmeyi başarıyor? Prof. Dr. Mim Kemâl Öke’nin kaleme aldığı ve mazisi doktora yıllarına dayanan Siyonizm ve Filistin Sorunu (1800-1923) adlı eser, meselenin tarihsel kökenlerini inceliyor. Gelişmeleri, son derece objektif, soğukkanlı ve ‘olması gerektiği gibi’ aktarıyor. Günümüzde sıklıkla karşımıza çıkan Abdülhamid Han, İttihatçılar ve Mustafa Kemal Atatürk ile ilgili de çarpıcı tespitlerde bulunuyor. Kitaptan Alıntılar İttihatçılar, II. Abdülhamid'in Siyonizm’e karşı tutum ve politikasını devam ettirdiğini bir kez daha gösterdi. II. Abdülhamid Herzl’e Mezopotamya petrolü de dâhil olmak üzere tüm Türkiye madenlerinin işletilmesini Musevi teşekküllerine verebileceğini söylemişti. II. Abdülhamid, Siyonizm’i siyasi bir mesele olarak görmüş ve Musevilerin kitlesel olarak Filistin'e yerleştirilmelerine karşı çıkmıştı. Vatan şairi Namık Kemal Bey'in oğlu Ali Ekrem Bey Filistin'e tayin olur olmaz Siyonizm’le mücadele etmiştir. Unutmamak gerekir ki İttihatçıların İslamcılığı, çağdaş koşullara uygun, hatta çağdaşlaştırıcı bir İslamcılık olacaktı. Bu İslamcılık, Hıristiyan Batı'nın sömürgeciliğine karşı bir savunma mekanizması ya da isyan bayrağı niteliğinde bir hareket olacaktı. Arap aydınlar, Balkan Savaşı sonrası, “Musevi göçüne evet; Türk göçüne hayır!” demişlerdir. İttihatçılar, 1913 Babıâli Baskınıyla Kamil Paşa hükümetini değil, İngiltere’yi devirmişlerdi. I. Dünya Savaşının ilk üç yılı Osmanlı Devleti için zaferler dönemidir. Cemal Paşa’ya göre İslamiyet'in en büyük düşmanı İngilizlerdir. Cemal Paşa, insaniyet adına Musevilerin savaştan zarar görmelerine ne kadar karşıysa siyasi boyutu olduğunu düşündüğü Siyonizm’in de harp gailesinden yararlanıp; Filistin'de bir ayrılıkçı harekete dönüşmesine ve gelişmesine o kadar karşıdır. Mekke şerifi Şerif Hüseyin, “Bizim üzerine titrediğimiz bu manevi zenginlikler Turan ırkı tarafından hayâsızca çalınmaktadır.” diye haberler yaptırıyordu. Filistin Meselesini en az Sultan Hamid kadar, İttihatçılar da savunmuştur. İngiliz Allenby Kudüs’e girdiğinde, “Haçlı Seferleri bugün bitti.” demiştir. Yahudi aydınlara göre Lawrence, ‘gizli bir siyonist’tir. Lawrence’ın amaçlarından biri de Siyonistlerle Arap milliyetçileri uzlaştırmaktır. Sebil-ür-Reşad, Hüseyin'in yolsuzluk ve entrikalarını kapsayan geniş bir yayın yapmış, onun bu özelliğini delillerle vurgulamıştır. Lozan’ın hiçbir yerinde gizli madde yoktur! Filistin'in ‘mesele’ olarak dünya politikasına girişi, Siyonizm’in ürünüdür. Abdülhamid Herzl’le Siyonistlerin lideri olarak değil, Neue Freie Presse gazetesinin yazarı olarak görüşmüştür.
335.80 ₺ -
Riyazüs Salihin Arapça Bilgisayarlı
Tam adı Riyâżü’ṣ-ṣâliḥîn min ḥadîs̱i seyyidi’l-mürselîn’dir. 14 Ramazan 670 (14 Nisan 1272) tarihinde tamamlanmış olup on sekiz bölüm, 400’e yakın bab ve 1900 civarında hadisten meydana gelmektedir. Bazı bölüm ve babları onlarca hadisten, bazıları birkaç hadisten oluşan eserde konuların niteliği sebebiyle pek çok mükerrer hadis vardır. Bölümlerin ve özellikle babların dikkat çekici yanı her birinin sıralanışındaki fikrî insicam ve mükemmel iç düzendir. Babların adlandırılmasındaki isabet müellifin hadis kitaplarında yer alan rivayetleri büyük bir vukufla değerlendirdiğini, Kur’an ve Sünnet’in muhtevasına vâkıf olduğunu göstermektedir. Nevevî, Riyâżü’ṣ-ṣâliḥîn’e aldığı hadislerin çoğunu Kütüb-i Sitte’den seçmiş, bunların dışında kalan hadisleri İmam Mâlik’in el-Muvaṭṭaʾı, Ebû Bekir el-Humeydî’nin el-Cemʿ beyne’ṣ-Ṣaḥîḥayn’ı, Ahmed b. Hanbel’in el-Müsned’i, Hâkim en-Nîsâbûrî’nin el-Müstedrek’i ve Dârimî ile Dârekutnî’nin es-Sünen’lerinden derlemiş, hadislerin sened zincirini çıkararak sahâbî râvinin adını vermekle yetinmiştir. İçerdiği hadislerin büyük kısmı Buhârî ve Müslim’in el-Câmiʿu’ṣ-ṣaḥîḥ’lerinden seçilen Riyâżü’ṣ-ṣâliḥîn, İslâm dünyasında müslümanların el kitabı olma özelliğini korumuş, bu sebeple Kur’ân-ı Kerîm’den sonra en çok okunan kitap olduğu söylenmiştir.
300.00 ₺ -
Babam Sultan Abdülhamid
“Otuz üç sene millet ve devletim için, memleketimin selâmeti için çalıştım. Elimden geldiği kadar hizmet ettim. Hâkimim Allah ve beni muhakeme edecek de Resûlullah’tır.” “Günün birinde umumî bir harbin çıkacağına hiç şüphe yoktu. Fakat bizim bu işe atılmamız büyük bir cehalet ve tedbirsizlikti. Selâmetimiz tarafsız kalmaktaydı.” Sultan Abdülhamid Meşrutiyet’le başlayan, 31 Mart ile devam eden ve tahttan azille son bulan çalkantılı bir devrin padişahı: Sultan II. Abdülhamid. İstanbul’da Yıldız Sarayı’nda başlayan, Selânik’te Alâtini Köşkü’ne uzanan ve yine İstanbul’da Beylerbeyi Sarayı’nda sona eren bir ömrün hikâyesi… Osmanlı Devleti’nin ve dahası dünyanın talihini değiştiren bu devrin en yakın şahitlerinden biri: Sultan II. Abdülhamid’in kızı Ayşe Osmanoğlu. Sultan olarak sarayda doğan, özenle yetiştirilen, sonra ülkesinden kovulan, gurbette hayata tutunmaya çalışan bir kadının, unutulmasın diye yazdığı ve Türk milletine yadigâr bıraktığı hatıraları… Elinizdeki bu hatırat, Abdülhamid’i sadece padişah olarak değil; bir oğul, eş ve baba olarak okuyucuyla buluşturuyor. Unutulmuş saray âdetlerinden bayram sofralarına; Abdülhamid’in kişisel yaşamından, döneme dair başka hiçbir yerde bulunamayacak bilgilere yer veren eserde dedikodu ve rivayetler üzerinden aktarılan bir dönem, o zamanları bizatihi yaşamış birinin kalemiyle aydınlatılıyor. Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemleriyle ilgilenen okurlar, hakikatin peşine düşen tarihçiler ve tarihseveler için bir başucu eseri!
240.90 ₺