-
Nazar Değmesi Cin Şeytan ve Korunma Ayetleri
Nazar değmesi, Cin, Şeytan ve zararlı şeylerden (hayvanlardan) korunmak için Kur'anı Kerim ve hadis-i şeriflerde geçen ayetlerden ve dualardan tertiplenmiştir. Nazar Değmesi Cin Şeytan ve Zararlı Şeylerden Korunma Ayetleri ve Duaları -
15.00 ₺ -
Mektubatı Mahmudiyye 2 Cilt Takım
Mektûbât-ı Mahmûdiyye; Üstadımız Mahmud Efendi Hazretleri’nin İslâm davasını birlikte omuzladığı dostlarına yazdığı mektupların toplanıp derlendiği çalışmadır. Üstadımız tarafından dinî terviç adına kaleme alınan bu kıymetli mektuplar, şüphesiz emr-i bi’l-ma‘rûfun satırlara dökülmüş halini göstermekte, Üstadımızın şefkatli bir anne misali, uzak mesafede bulunan manevî kardeşlerine karşı nasıl engin rahmetinin olduğunu da yansıtmaktadır. Aynı zamanda imanın halâvetini, yakînin hikmetini saçan bu mektuplar, kendini insanlığa adamış nazlı bir kulun; güzel ahlâkı, vefayı, âli himmet olmayı nasıl kelimelere sığdırdığını da anlatmaktadır. Osmanlıca olarak Üstadımızın kaleminden dökülen bu mektupların hangi gaye ile yazıldığı yine üstadımızın şu ifadesiyle açık bir şekilde anlaşılmaktadır; “Allah’ı (Celle Celâlühû) seven, onun kullarını da sever. Allah’ın (Celle Celâlühû) kullarını seven, onların hidayeti ve ebedî kurtuluşu için çalışır. Kur’ân-ı Kerîm’den başka hiçbir şeyle uğraşmamakla nimetlendirildiğim hayatımda, büyüklerimden ve hocalarımdan öğrendiklerimi her vakit başkalarıyla paylaşmaya gayret göstermişimdir. Sesimin ulaştığı yere sözle, ulaşamadığına da mektuplar göndererek ifade-i meramda bulunmuştum. Zaman her şeyi maziye çevirse de bir tek, kitaba hüküm geçiremezmiş. Bu hakikatin tecellisi olarak dün yazdıklarımın bugün eskimeden derlenip toplanıp gün yüzüne çıkması ve istifadeye sunulması beni fazlasıyla mesrur etmiştir. Gayret-i Diniyyemin satırlara dökülmüş hali olan bu mektupların, Allah’ımın (Celle Celâlühû) kullarına faideli olmasını dilerken, bütün dostlarımdan hüsn-i hâtimem için dua isteyerek hepsini Allah Teâlâ’ya emanet ederim.” ÖZETLE MEKTÛBÂT-I MAHMÛDİYYE ESERİ Cemâlini muhabbete, Celâlini haşyete, Rahmetini de her türlü mazhariyete vesile kılan Cenâb-ı Hakk’a nihayetsiz hamd ve senalar olsun. Allah’ın Celle Celâlühû merhameti, meleklerin istiğfarı, kulların da duası, zuhûr-u evvel, vücûd-u âhir, makâm-ı âli, şân-ı nâmütenâhi; Peygamberimizin ve O’nun Âl ve Ashâbının üzerine olsun. Ehl-i semanın yerdekilere imrendikleri çağlar maziye dönüştükçe, beşeriyetin, sığınacağı bir limana olan ihtiyacı her zamankinden daha fazla artmaktadır. Gün geçtikçe kararmaya devam eden Ümmet-i İslâm’ın bahtı, artık oturduğu dala balta sallamakla övünüp avunmaktadır. Âlemin her zerrede bir nur, her katrede bir zuhur fark ettiği, Hakk’a ibadeti bir onur itikad ettiği demler, aramızdan birer birer ayrılınca, Cenâb-ı Rahmân her yüzyılda olduğu gibi yeniden kulların yüzüne gülmüştür. Onlara, itaat etmenin güzelliğini anlatacak, zenginlikte, toklukta, rahatta buldukları hazzın çok daha büyüğünün, fakirlikte, açlıkta ve Allah için rahatını terk edip uykusuz ve yorgun düşmekte elde edilebileceğini gösterecek rehberler göndermiştir. Eşyada esma, esmada müsemma görmeye muktedir bu rehberler, insana, ateşle oynarken elini yakmamayı öğretmişlerdir. Yaradan’ın bütün her şeyi kendisi için var ettiği insan, düştüğü kuyudan bu ele tutunarak çıkacak ve imanın ihsan mertebesine yine bu elle ulaşacaktır. Mürid ve muhibbînin bütününde tasarruf eden bu mürşidler, zerreden umman, katreden derya çıkarırcasına sâliklere yol, taliplere yön vereceklerdir. Yolunu bulan sâlik artık uyumak için geldiğini zannettiği bu âlemde uyandırmak için var olduğunu anlayacak “Her şeyi senin için yarattım” diyen Cenâb-ı Vehhâb’a “Ben de her şeyi senin için terk ettim” diyebilecek bir iman kıvamına erecektir. Bir inanç uğruna yaşamanın, onun için ölmekten daha zor hale geldiği, doğruları savunmaktan çekinip yanlışları alkışladığımız bir zaman da bize yeni bir dünya bahşeden Allah’ımıza nihayetsiz şükürler olsun. Ümitlerimizin son kuruşunu harcamaya ramak kala, bizi nazlı dostuyla buluşturup onun sevgisini bahşetmiştir. Böylece acılarımızdan tat, zehirlerimizden panzehir çıkarmanın sırrını bir nebze anlama fırsatına ermiş olduk. Her cevabında binlerce istifham, her adımında sonsuz uçurumların sahibiyken, ilim ve hikmet kıblesine dönüşüverdi içinde yaşadığımız dünyamız. “Her şeyi bırakın! Hayatta yalnızca Allah’ın müşterisi olun” diyen sese kulak verdikçe, zararlarımız kâra, yoklarımız vara, vesveselerimiz de karara dönüştü. Her saniyesinde bin hata, her nefesinde yüz bin isyan taşıyan hayatımız, Onunla ikinci bir hayata dönüştü. Bütün kararlar isabetli, bütün hareketler hikmetli oluverdi bir anda. Her makam ve mekâna uygun edebi ve hikmet dolu yaşayışıyla görülmesi gerekeni görüp, asıl kulak verilecek sesi fark ettik. Aşk ve irfanın kaybolup saklansa da asla ölmeyeceğini onunla öğrendik. İkinci ve ebedî bir hayatın hayırla yâd edilmek olduğunu dinledik bal tadında sohbetlerinde. Yanındakileri kendi elleri ile yedirip doyururken uzaktakileri unutmadı. Mesafelere meydan okudu. Bazen kendi vardı sevenlerin kapısını çaldı. Bazen de mektuplar yazdı gönderdi. Okursanız görecek ve hissedeceksiniz; onun mektuplarında bir yanık kokusu alırsınız. İmanın halâvetini, yakînin hikmetini bulursunuz. Kendini insanlığa adamış nazlı bir kulun, güzel ahlâkı, vefayı, âli himmet olmayı nasıl kelimelere sığdırdığını görürsünüz. Noktasına virgülüne kadar, hayat defterinin, Allah’ın muradına uygun nasıl yazıldığını okursunuz. Tek gayenin HAK, tek sermayenin HAKİKAT, en güzel yolun da TARİKAT olduğunu anlarsınız. Kur’ân’ı okudukça O’na, O’nu tanıdıkça, Kur’ân’a daha fazla hayran olursunuz. Yeniden doğarsınız. “Her dem yeni doğarız. Bizden kim usanası.” demek üzere. Her satırının ve kelimesinin bir Allah dostunun kaleminden çıktığı şuuruyla okunup, derin bir tefekkürle birlikte istifade edilmesini temenni eder, bütün müminlere nihayetsiz terakkiler dileriz. MEKTÛBÂT-I MAHMÛDİYYE’NİN HAZIRLANIŞ ŞEKLİ Üstadımızın mektup gönderdiği kıymetli mühibban tespit edilerek mektupların asıllarına ulaşıldı. Okunması güç olan mektuplar teker teker çözümlendi. Mektuplar, Osmanlıca asıllarından Latince ve Osmanlıca olarak yeniden dizildi. Birden fazla kişiye gönderilen mektuplarda tekrara gidilmeden yalnızca gönderilen şahısların isimleri zikredildi. Âyetlerin referansları ve hadislerin tahricleri yapıldı. Dipnotlar, Latince ve Osmanlıca bölümünde ayrı ayrı belirtildi. Mektuplarda bir kısmına temas edilen hadislerin tamamı dipnotta gösterildi. Mektup gönderilen mühibbanın hal tercümeleri yapıldı.
340.00 ₺ -
Kuranı Kerim Tefsiri 7 Cilt Ömer Nasuhi Bilmen
Kuranı Kerimin Meali ve Tefsiri Son dönemin kıymetli âlimlerinden Ömer Nasuhi Bilmen Hoca Efendi, İslâmî ilimler alanında çok sayıda değerli eserler bırakmıştır. Bu eserlerden biri de “Kur’an-ı Kerîm’in Türkçe Meâl-i Âlîsi ve Tefsiri” isimli eseridir. Bu tefsirinde Ömer Nasuhi Bilmen Efendi muhtasar ve özlü bir eser meydana getirmiştir. Eserin içeriğine bakıldığında tefsirde, önce sureler ve içerikleri hususunda kısa bilgi verildikten sonra ayetlerin meali yer almakta, ardından her ayetin izah ve tefsiri yapılmaktadır. Bu kıymetli eserin dili, yazıldığı zamana göre değil, müfessirin yetiştiği döneme göredir. Bu itibarla günümüz insanlarının anlayacağı şekilde, anlaşılır bir dille sadeleştirilmesi kaçınılmaz olmuştur. Nitekim bu tür çalışmalar da yapılmıştır. Halkımızın, Ömer Nasuhi Efendinin eserlerine karşı muhabbet dolu bir tutum içerisinde olduğu herkesin malumudur. Bu tefsirle ilgili çalışmayı yaparken elimizden gelen gayreti sarf ettik ve çalışmayı tamamladık. Tevfik Allah’tandır. Fatih Kalender Hüsamettin Vanlıoğlu
1407.00 ₺ -
Son Söz Gerçek Tıp Dersleri 2
Bu eser 2 ciltlik eserin 2. cildidir. Son Söz -Gerçek Tıp derslerinin ikinci kitabı da Gerçek Tıp kitabının yazarı Nebevi Tıbbın çağımızdaki en önemli temsilcisi merhum Dr. Aidin Salih Hanımefendi nin NHI İstanbul Doğal Sağlık Enstitüsü’nde sınırlı sayıda özel talebesine verdiği dersleri içeriyor.
99.90 ₺ -
Son Söz Gerçek Tıp Dersleri 1
Bu kitaptaki dersler 2012 yılında NHI Doğal Sağlık Enstitüsü tarafından videoya kaydedilen görüntülerin transkripte edilmiş hali olup Aidin Salih'in vefatından sonra hazırlanmıştır. Günümüzde modern tıbbın imkânları çoğaldı ama hastalıklar da aynı şekilde çoğaldı ve yaygınlaştı. Hiçbir hastalığın gerçek sebebini bilmeyen modern tıp, birtakım hastalık belirtilerine isim verip teşhis koyarak deneme yanılma yöntemleriyle tedavi etmeye çalışmaktadır. Çünkü sebebi bilinmeyen bir hastalığın tedavisi imkânsızdır. Bugünkü fen bilimlerini düşündüğünüzde mekanik fizik, elektromanyetik fizik ve sair hakkında kalın kalın kitaplar mevcut olduğunu görürsünüz. Şimdi ise sibernetik tıp çıktı ve fizik kanunlarının tümü, kimya kanunlarınında %70'i iptal oldu. Hani o bildiklerinize ne oldu? Hepsi seraptan ibarettir. Bu yüzden Cenab-ı Hak, kitapta bizim için farzları bildirdi. Peygamberimiz (sav) de bütün sünnetleri gösterdi. Artık bizim için inanacak başka birşey yoktur. Cenab-ı Hak Al-i İmran suresi 160. ayette "Allah yardım ederse size galip gelecek kimse yoktur. Eğer sizi bırakıverirse O'ndan sonra size kim yardım eder? Mü'minler ancak Allah'a dayanıp güvensinler." demektedir. Bu son noktadır, başka da hiçbir şey yoktur.
92.50 ₺ -
Arapça Türkçe Lügat El Mevarid
Ülkemizde, Arapça'yı öğrenmek için son yıllarda büyük İlgi uyanmıştır. İnsanın temel meselelerine çözüm getiren İslâm'ın İyi anlaşılması İçin, atalarımız, Arap dilinin öğrenilmesi yolunda çok büyük hizmetler görmüşlerdir. Günümüzde İktisâdi şartların da tesiriyle, Arap dilinin öğrenilmesine olan ihtiyaç daha da artmıştır. Sözlükler, İki dil arasında kurulan zihni köprülerdir. Arapça - Türkçe ve Türkçe-Arapça ne kadar çok ve değişik seviyeli sözlük hazırlanırsa, iki dil, İki kültür arasındaki bağlar o kadar sağlamlaşır Mevlüt Sarı'nın hazırladığı Arapça-Türkçe Sözlük, yeni harflerle çıkan sözlüklerin en genişi, en büyüğüdür. İşaret etmek istediğim husus, İki dil arasında, çok sayıda ve sağlam köprülerin kurulması gereğidir ve bu sözlük, bu yolda çıkmış oldukça önemli bir adımdır, öğretim yüküne ek olarak böyle muazzam bir çalışmaya girip oldukça geniş bir sözlük hazırlamış olan müellif Mevlüt Sarı'yı candan tebrik eder. daha nice eserler yazmağa muvaffak olmasını niyaz ederim. 24/11/1982 Yard. Doç. Dr. Mehmet MAKSUDOĞLU Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Arapça Türkçe Lügat El Mevarid - Mevlüd Sarı - Şamua Kağıt Renkli Baskı
636.50 ₺ -
Gerçek Tıp Yitik Şifanın İzinde
Bu kitap, okuyucularının sağlık hakkındaki görüşlerini temelden değiştiriyor. Takipçilerinin aklında ve kalbinde yeni kapılar açıyor. Günümüz insanının sağlıkla ilgili çaresizliğine sade ve hikmet dolu çözümler sunuyor. Çok satanlar listesine giren birçok kitabın referans noktası oluyor. Birçok doktor, sağlık hizmetlerine Gerçek Tıp Yitik Şifanın İzinde kitabının önerilerini ekliyor. 'Gerçek Tıp', hastalıkların gerçek sebeplerini, hastalıklara karşı çaresiz olmadığımızı, ilahi kuralları çiğneyerek şifaya ulaşılamayacağını ve yitirdiğimiz şifanın izini tekrar sürebileceğimizi anlatırken sade ve hikmet dolu bir gerçeğe işaret ediyor. Tüm sağlık meselelerinin gerçek bir tıp yaklaşımıyla ele alındığı bu çalışmayla 'az yiyerek' ve 'doğru beslenerek' sağlığınızı koruyabilir; önerilen yöntemlerle hastalıklarınızdan kurtulabilirsiniz. "Allah, şifasını vermediği hiçbir hastalığı yaratmamıştır. Onu bilen bildi, bilmeyen de bilmedi" (Buhari, Kader, 4)
185.00 ₺ -
Efendi Hazretlerimizin Namazlarda ve Sonrasında Okudukları
Talip-i hakiki olanların, muhabbetlerini arttırmak ve manevi bağlarını güçlendirmek, Rehber-i Hakiki'nin yolunu takip etmekle mümkündür. Bu risaleyi, işte bu gayenin gerçekleşmesine vesile olması niyazıyla gönül dostlarımızın istifadesine sunuyoruz. Mahmud EREN Mahmud Efendi Hazretlerimizin Namazlarda ve Sonrasında Okudukları
14.00 ₺ -
Hac ve Umre Hükümleri
Hac Hicreti Nebevinin dokuzuncu yılında farz kılınmıştır. O yıl Rasulullah (s.a.v), Ebu Bekir Sıddık Hazretlerini, hac emiri tayin etmiştir. Kendisi ise ertesi yıl hac yapmıştır. İbn Esir'in rivayetine göre Rasulullah (s.a.v) hicretten önce her yıl hac yapardı. Tirmizi Hazretlerinin Cabir'den rivayetine göre iki hac yapmıştır. İbn Mace'nin İbn Abbas'tan rivayetine göre üç hac yapmıştır. Haccın Hükümleri - Asuman Karamustafaoğlu
92.00 ₺ -
Bizi Aldatan Dünya Hayatı
İmtihan için geldiğimiz dünya hayatında,imtihanı kazanmamız, bizleri imtihan edecek olan Allah (c.c.) ın kitabına çok iyi çalışmamıza bağlıdır.Yüce Allah'ımız(c.c.) bir ayeti kerimesinde şöyle buyuruyor: "Ey inanalar! Muhakkak allah'ın va'di haktır. (Kıyamet kopacaktır). O halde sakın dünya hayatı sizi aldatmasın Sakın çok aldatıcı şeytan sizi Allah'ın afvıyla aldatmasın."
70.00 ₺ -
Mahmud Efendi Hazretlerinden Mesmu Edebi ve İrfani Şiirler 1
Mahmûd Efendi Hazretleri'nden Mesmû Edebî ve İrfânî Şiirler MUKADDİME Yüce Kitâbı Kur’ân-ı Kerîm’inde: 1r “Şâirler (var ya); onlara da sapıtanlar iyice tâbi olur. (Sana uyanların ise dalâletle hiçbir alâkası yoktur, çünkü sen şâir değilsin). Ancak (şâirlerden) o kimseler müstesnâ(dır) ki; onlar (Kur’ân’a ve o Rasûl’e) îmân etmiştirler, (namaz, oruç, hac ve zekât gibi) sâlih ameller de işlemiştirler. Ayrıca Allâh’ı çokça zikret(meyi şiir söylemeye tercih et)miştirler (şiir söylediklerinde ise İslâm’ı yüceltme uğrunda çaba harcamıştırlar) ve (kötülemeyi kendileri başlatmayıp, kâfirler tarafından hicvedilerek) zulme uğratılmalarının ardından (misliyle mukabelede bulunarak) intikam almıştırlar.” (eş-Şu‘arâ Sûresi:224, 227’den) buyuran Allâh-u Te‘âlâ’ya hamd-ü senâlardan sonra Abdullâh ibnü Ömer (Radıyallâhu Anhümâ)dan rivâyet edilen bir hadîs-i şerîfinde: 2r “Bâzı beyanlar gerçekten büyüleyicidir, bâzı şiirler de elbette çok hikmetlidir.” (Ebû Dâvûd, es-Sünen, el-Edeb:94, rakam:5011, 7/358) buyuran Rasûlüllâh (Sallellâhu Aleyhi ve Sellem)e ve söyledikleri şiirlerle onu müdâfaa eden âl-i ashâbına, dünyâ kurulduğundan kıyâmet kopuncaya dek söylenmiş ve söylenecek tüm manzûmeler ve şiirler adedince salât-ü selâmlar olsun! “Âlûsî Tefsîri”nde Şu‘arâ Sûresi’nin 227. âyet-i kerîmesinde beyân edildiği üzere; Rasûlüllâh (Sallellâhu Aleyhi ve Sellem)in şiir söylemediği, söylemesi hâlinde bunun vahiyle karışıklığa sebebiyet vereceği gerekçesiyle kendisine şiir öğretilmediği: 3r “Biz ona şiir öğretmedik, zâten de bu ona yakışmaz.” (Yâsîn Sûresi:69’dan) âyet-i celîlesinde zikredildiği vechile; Kur’ân-ı Kerîm’in sarîh beyânıdır. Zâten Kendisinin okuma-yazma bilmemesinin nedeni de: 4r “(Habîbim!) Sen bu (Kur’â)ndan önce hiçbir kitabı okumakta değildin, onu sağ elinle de yazamıyordun. Öyle olsaydı, bâtılda ısrarcı olanlar elbette şüpheye düşerdi (ve bu konuda bir nevî haklı olurlardı. Zîrâ bu durumda Müşrikler senin hakkında: ‘O, Kur’ân’ı evvelki kitaplardan alıyor.’ diyerek, Ehl-i Kitâb ise: ‘Kitaplarımızda tanıtılan zât, okuma yazma bilmeyen biridir, bu ise okuma yazma biliyor.’ demek sûretiyle insanları şüpheye düşürürlerdi).” (el-Ankebût Sûresi:48) âyet-i kerîmesinde hakkı iptâle çalışanların şüpheye düşmemeleri olarak açıklanmıştır. Ama Kendisinin bâzı edebî şiirleri naklettiği sahîh hadîs-i şerîflerle sâbittir. Sahâbesini de şiir söyleyerek müşrikleri susturmaya teşvîk buyurdukları ve onlara Cibrîl-i Emîn’in desteğinin ulaşması için duâcı oldukları mütevâtirdir. Sahâbe-i kirâm içerisinde Ebû Bekr, Ömer, Alî, Abdullâh ibnü Ravâha, Hassân ibnü Sâbit ve Ka‘b ibnü Mâlik (Radıyallâhu Te‘âlâ Anhüm) gibi bâzı zevât şiir söylemekte çok mahâretli fasîh ve belîğ kimselerdir ki hulefâ-i râşidîn hazarâtı dâhil diğer birçok sahâbe (Radıyallâhu Te‘âlâ Anhüm) şiir inşâd etmişlerdir. (İbnü Ebî Hâtim, et-Tefsîr, rakam:16077, 9/2835; İbnü ‘Asâkir, Târîhu Medîneti Dımeşk, 28/92) Rasûlüllâh (Sallellâhu Te‘âlâ Aleyhi ve Sellem), Hassân ibnü Sâbit (Radıyallâhu Te‘âlâ Anh) için mescidinde, üzerine çıkarak şiirler inşâd edeceği bir minber yaptırmış ve ona: 5r “Onları (beyitler söylerek müşrikleri) hicvet, şüphesiz Cibrîl seninle berâberdir (sana yardım edecektir).” (el-Buhârî, es-Sahîh, rakam:5801, 5/2279) buyurmuştur. İbnü Büreyde (Radıyallâhu Anh)ın rivâyetine göre; Rasûlüllâh (Sallellâhu Te‘âlâ Aleyhi ve Sellem)i methetmesi için Cibrîl (Aleyhisselâm) Hassân (Radıyallâhu Te‘âlâ Anh)a, yetmiş beyitle yardım etmiştir. (İbnü Sa‘d, et-Tabekat, 4/326) Abdullâh ibnü Mes‘ûd (Radıyallâhu Te‘âlâ Anh)ın rivâyeti ne göre; Allâh-u Te‘âlâ İslâm’ı yaşayarak ölen şâirlere cennette, eşlerine şarkı söyleyecek hûrilere bâzı şiirler öğretmelerini emredecektir. (Şîreveyh ed-Deylemî, el-Firdevs, rakam:3613, 2/362) Şirk üzere ölen şâirler ise cehennemde kendi helâkları için nefisleri aleyhine bedduâlarla uğraşacaklardır. Âlûsî (Rahimehullâh)ın beyânına göre; demek ki şiir de diğer kelâmlar gibidir, güzeli güzel, çirkini çirkindir. Sahâbe-i kirâmın, ulemânın ve evliyânın, tevhîd, Allâh-u Te‘âlâ’yı medh-u senâ, ibâdete teşvîk, hikmet, mev‘ıza, dünyâya karşı zühd, dünyâya meyletmekten ve yaldızlarına aldanıp onun fânî lezzetlerine meftûn olmaktan terhîb (sakındırma), Allâh-u Te‘âlâ nezdindeki mükâfatları tahsîle terğîb (teşvîk), dinleyenlerin kalplerinin derinliklerine sevgisi nakşolsun diye Rasûlüllâh (Sallellâhu Aleyhi ve Sellem)in mehâsin ve medâyıhini (güzel sıfatları ile övgülerini) neşr ve âl-i ashâbı ile sulehâ-i ümmetini methetmek üzere inşâd ettikleri şiirler elbette ki Allâh-u Te‘âlâ’nın emrettiği zikr-i kesîrden ma‘dûddur. (el-Âlûsî, Rûhu’l-me‘ânî, 19/324-326) Âlûsî (Rahimehullâh)ın bu beyanlarından anlaşıldığı üzere; dînî konularda söylenen şiirler amel-i sâlih kabîlindendir. O hâlde meşâyih-ı kirâmın da bu amel-i sâlihi ihmâl ettiklerini düşünmemiz doğru olmaz. Nitekim silsilemiz ricâlinin birçoğunun vesâir turuk-u aliyye meşâyihının ekserîsinin fasîh birer şâir oldukları bilinmektedir, bu hususta tertîb ettikleri eserleri de zâten bunun şâhididir. Bâhusûs tarîkat-i aliyyemizin müessisi Muhammed Bahâüddîn Şâh-ı Nakşibend el-Buhârî, bu yüce yolun müceddidi Mevlânâ Hâlid Ziyâüddîn el-Bağdâdî, velî nîmetimiz Büyük Şeyh Efendi Muhammed Mustafâ ‘Ismet Ğarîbullâh el-Yanyavî ve Üstâdımız Hacı Mahmûd Efendi Hazretleri’nin mürebbîsi Mevlânâ Alî Hayder el-Ahishavî (Kaddesallâhü Sırrahümü’s-Samedânî) hazarâtı nice şiirler söyleyerek birçok hikmetli ilimler izhâr etmişlerdir. Nitekim Mevlânâ Hâlid (Kuddise Sirruhû)nun mürşidine ulaşmak üzere çıkmış olduğu Hindistân seferinde uğradığı ziyâret yerleri hakkında ve nihâyet yüce şeyhi Abdullâh ed-Dehlevî (Kuddise Sirruhû) Hazretleri’ne kavuşma nîmetine şükür sadedinde inşâd ettiği: 6r “Beklentilerin kâbesi (olan şeyhime ulaşma devleti)nin mesâfesi tamamlandı, Bu ikmâli lutfeden Zât’a tam bir hamd ile (hamdolsun).” diye başlayan Arapça kasîdesi ve ekseriyeti Farsça beyitlerden oluşan “Dîvân”ı, Mollâ Câmî (Kuddise Sirruhû) Hazretleri’nin “Dîvân”ına rakip olacak niteliktedir. Gerçi o da Ubeydullâh Ehrâr (Kuddise Sirruhû)nun halîfelerinden olmak cihetiyle Nakşî meşâyihından sayılmıştır. Büyük Şeyh Efendi Mustafâ ‘Ismet Ğarîbullâh (Kuddise Sirruhû) Hazretleri’ne âit “Risâle-i Kudsiyye”si tamâmıyla ilhâm-ı Hakk (Celle Celâlühû) olup, kendi beyân-ı âlîlerince misli yazılamayacak yüceliktedir. Alî Hayder Efendi (Kuddise Sirruhû) Hazretleri’nin, onun sonuna ilâveten inşâd ettiği şiirler, silsile-i şerîfeye dâir inşâd buyurduğu beyitler ve birçok ihvânın elinde bulunup sonra, 1960 ihtilâli gibi müessif birtakım hâdiseler netîcesinde imhâ edilmiş olmaları nedeniyle cemedilemeyen muhtelif eş‘ârı kendisinin şiir konusunda akrânına fâik olduğunun delîlidir. Bu büyüklerin günümüzdeki yegâne temsilcisi olan Kutbu’l-Ektâb ve Ğavsü’l-Evtâd Hacı Mahmûd Efendi (Kuddise Sirruhû) Hazretlerimiz de ulemânın ve meşâyihın şiirlerini çokça nakletmiş ve hemen hemen her sohbetinde, özel irşâd meclislerinde ve katıldığı ihvân cemiyetlerinde birer ikişer beyit naklederek sâliklerin kalplerini ferahnâk etmiştir. Bu fakîr kardeşiniz kırk seneyi mütecâviz olan uzun sayılabilecek bir zaman diliminde Üstâdımız Mahmûd Efendi (Kuddise Sirruhû) Hazretleri’nden işittiğim beyitlerin birçoğunu hıfzetmiş, bir kısmını da kaydetmiştim. Başıma gelen birçok vak‘alar netîcesinde eski kayıtlarımı kaybetmişken, bu kayıtlarımı muhtevî bulunan defterimi yirmi sene sonra Ömer Mahmûdoğlu Hoca Efendi’nin yanında birkaç sene önce bulduğumda bu kayıtlarımı, ezberimdekilerle birlikte bir kitap hâline getirerek meraklılarına arz etmeye niyet ettim. Sonra bu fikrimi Şeyh Efendi (Kuddise Sirruhû) Hazretleri’ne arz ettiğim zaman çok hoş karşıladılar ve eseri kendilerinin de okutup dinleyeceklerini beyân ettiler ki, bu da beni bu hususta son derece müşevvik oldu. Birinci cild Üstâdımız Hazretleri’nin okuduğu Arapça beyitleri ve mısrâ‘ları ihtivâ etmekte, ikinci cild ise Arapça ibâreler ile Farsça ve Osmanlıca beyitleri cemetmektedir. Tabî ki bizim gibi ilimde sermâyesi kıt olanların, Efendi Hazretlerimiz’in erişilmez ilmine ihâta vechi üzere vâkıf olmamız düşünülemeyeceği için, kendisinin bu iki ciltte bulunan ebyât dışında hiçbir beyit okumadığı gibi bir iddiâmız söz konusu olamaz. Ama gerçek şu ki tüm sohbetlerinde okuduğu beyitlerin ekseriyeti bu derlememizde mevcuttur. Fakat bu beyitlerin bâzen bütün kıt‘alarını bir mecliste, bâzen de farklı meclislerde okuduğu husûsundan da sarf-ı nazar edilmemelidir. Ayrıca biz bâzı beyitleri hangi münâsebetle, hangi zaman ve mekânda okuduğunu ve öncesinde ya da sonrasında bir şey buyurmuşsa onları kasır hâfızamızın bize müsâade ettiği nisbette açıklamaya çalıştık ama yine de bu konuda yeterli hizmeti yapmış olduğumuzu düşünmemekteyiz. Ancak Müceddid Hazretlerimiz’in himmet-i âliyeleri ve sizin kıymetli duâlarınız bereketiyle cemedilen bu kifâyetsiz sermâyemizin, teşnedil tâliblere ve Efendi Hazretlerimiz’in râbıtasına devâm eden mürîdlere bir nebze de olsa ferahlık bahşetmesini Mevlâ-yı Müte‘âl’den niyâz ederiz. Nihâî olarak; bu eserin Farsça beyitlerinin tashîhinde benimle birlikte âzamî gayret gösteren Murat Soydan kardeşime, Pîrimiz Hazretleri’nin yüce himmetlerinin vusûlünü Yüce Mevlâ’dan istirhâm eder ve bu eserden istifâde edecek olan herkes adına kendisine teşekkürü bir vazîfe addederim. Sa‘y-ü gayret biz âcizlerden, tevfîk ve hidâyet ise ancak Rabb-i Kerîmimiz’dendir. 1 Muharrem 1445 / 19 Temmuz 2023
280.50 ₺ -
Kasasun Nebiyyin Arapça Türkçe Hikayeler
Alemlerin Rabbi olan Allah-u Teala’ya hamd-ü sena olsun. Salat ve Selam Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed’in ve onun ehli beytinin üzerine olsun. Bu Peygamberler Hikayeleri, Merhum Seyyid Ebu’l Hasen En-Nedvi’nin kaleminden günümüze kadar büyük rağbet görmüştür. Özellikle bu eser Arapçaya hevesi olan her ibtida talebesinin, ibaresinin açılması için başvurduğu ilk hikâye kitabı haline gelmiştir. Bizde bu eseri büyüklerimizin affına sığınarak elimizden geldiği şekilde tercüme etmeye çalıştık. Tercüme ederken bu eserden istifade edecek kardeşlerimize kolaylık olması için Arapça ve Türkçe satırların karşılıklı olmasına özen gösterdik. Arapçada birçok kelimenin birden fazla manası olduğu için siyak sibak açısından en uygun kelimeleri seçmeye gayret ettik. Şüphesiz ki her beşer gibi bizim de gözümüzden kaçan bazı hatalarımız olmuştur. Bu konuda hoşgörünüzü istirham eder, Allah-u Teala’dan bütün Ümmeti Muhammed’e ilim ve hizmet yolunda muvaffakiyet dilerim. Ömer Koçak
122.50 ₺ -
Kuranı Mecid Tefsirli Meal Rahle Boy Deri
Kuranı Mecid Tefsirli Meal Büyük Boy Hicrî 15. asrın Müceddidi, Şeyhülislâm İsmail Efendi (İsmailağa) Cami-i Şerîfi Emekli İmâm-Hatibi Mahmud Ustaosmanoğlu riyasetinde, ilmî bir heyet tarafından hazırlanmış, Kur’ân-ı Azîmuşşân’ın yüce meâlinden ibâret bir eserdir. Bu eserin en önemli özelliği, diğer meâllerden farklı olarak tefsirli (açıklamalı) olmasıdır. Zîra gerekli parantez içi açıklamalar ve dipnotlar verilmeksizin yapılan meallerde hataya düşmemek, yanlış anlamamak mümkün değildir. Bunun temel sebebi ise Kur’ân-ı Kerîm’in Mûciz, Arapça lisanının takdir ve hazifler üzere kurulan edebî bir lügât oluşudur. Nitekim bu eserin farkı ve son derece faydalı oluşu, tetkik edenlerine aşikârdır…
448.20 ₺ -
İlim Risalesi
Kitabın Yenilenmiş Baskısıdır. İslam dini ilim dinidir. Dünya üzerinde ilk defa okuma yazma seferberliğini Hazreti Kur'an ilan etmiştir. Çünkü,Peygamberimiz'e (s.a.v.)Allah(c.c.) tarafından gönderilen vahyin ilk ayeti "oku"diye başlamaktadır. "Yaratan Rabbinin ismiyle oku, ki o insanı pıhtılaşmış kandan yarattı." "İlim talebi her müslüman erkek ve kadına farzdır." "Amelsiz ilim,meyvesiz ağaç gibidir."
70.00 ₺ -
Kuranı Azim ve Tefsirli Kelime Meal 3.Cilt
Kur’ân-ı Azîm, üstadımız Mahmûd Efendi Hazretleri’nin usûlü üzere kıymetli Hoca Efendiler tarafından; dinî terviç adına, özelde ilim taliplerinin genelde ise her Müslümanın yüce kitabını anlamaları için “Kur’ân-ı ‘Azîm ve Soru Edatlı Kelime Mânâsı” olarak kaleme aldıkları nadide eserdir. Bu güzide eser hazırlanırken bal arısının peteğini işlemesi gibi hassas bir şekilde ele alınmış ve işlenmiştir. Ayrıca bu güzel Kur’ân çalışmanın her cildinde 5 cüz bulunmak sûretiyle Kur’ân-ı Kerîm’in tamamı 6 cilt içerisinde yayımlanacaktır. Eseri Hazırlayan Müellifler Bu nadide eserin müellifleri, hiç şüphesiz üstadımız Mahmûd Efendi Hazretlerimiz’in iltifatını celp etmiş, ilmi şahsiyet sahibi ve üstadımız ile beraber yaklaşık 36 sene kadar “Rûhu’l-Furkân Tefsîri” üzerine çalışıp gayret gösteren değerli ilmî heyet hocalarımızdır. Ahmet Mahmut Ünlü (Cübbeli Ahmet Hoca) Efendi. Ahmet Abdullah Kozlu Hoca Efendi. Yusuf Çelener Hoca Efendi. Allah Teâlâ, geçmişten günümüze kadar dini terviç adına okuyan, okutan, eserler bırakan her Mümin ve Müslümandan razı olsun, çalışmalarını kabul etsin, gayretlerini ahiret azığı kılsın. Özellikle islamın garip kaldığı günümüzde bu ve nice eserlerin telifiyle meşgul olan ilim erbabı Hoca Efendilere âfiyetle hayırlı uzun ömürler versin ve birçok eseri tamamlamaya muvaffak kılsın. Ayrıca tüm Müslümanların ölmeden evvel Kur’ân-ı Kerîm’in tamamını okuyup anlamalarını ve gereğince amel etmesini nasib etsin. Allâhümme Âmin. Eserin Hazırlanış Şekli Her kelimenin manasının bilinmesi için “kelime manası” verilmiştir. Kelimelerin siyak ve sibaklarının anlaşılması için “soru edatlı” hazırlanmıştır. Yanı sıra tam istifade için “Tefsirli Meâl-i Şerîfi” ilave edilmiştir. Âyet-i kerîmelerin meâl-i şerîfi yapılırken bağlamlarının anlaşılması için “parantezler içinde bilgiler” verilerek hazırlanmıştır. Bazı âyet-i kerîmeler de geçen kelime veya cümlelerin farklı mühim manaları müfessirler tarafından beyan edilmişse; ikinci ve üçüncü manalar taksim (/) işaretiyle ve farklı yazı biçimiyle belirtilmiştir.
230.00 ₺ -
Ruhul Furkan Tefsiri 3.Cilt Rahle Boy Ciltli
Âyeti celîleler en ince ayrıntıları ile izâh edilirken ihtiyaç duyulan Kelam, Fıkıh, Tasavvuf ve Genel Kültüre dayalı mâlûmat da verilmiştir. RUHU'L FURKAN TEFSİRİ'NİN YAZILMA SEBEBİ: Hicri 1407 senesi Şaban Ayının Beraet Gecesinde, Ravza-i Mutahhara'da, yani Peygamberimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in bulunduğu pak cennet bahçesi olan Mescid-i Şerifinde Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) tarafından vaki olan manevî bir işaretle tefsirin yazılmasına başlanmıştır. TAKİP EDİLEN USUL: 1) KELİME MANASI (Her ayete kelime-kelime mana vermek). Her ayetin tefsirinde takip edilen bu usul, Kur'an-ı Kerimi kolayca anlayabilmek için çok büyük önem taşımaktadır. Aksi takdirde hangi mananın hangi kelimeden alındığı anlaşılmamaktadır. 2) MEAL-İ ŞERİF: Kelime manasından herkes istifade edemeyeceğinden ve âyetin toplu manasını anlayamayacağından, her âyetin meâl-i şerifi kelimenin manasından sonra yazılmış ve meâl verilirken âyetin zahirinde bulunmayan kelime ve terkiplerin manalarının katılmasına dikkat gösterilmiştir. 3) İZAHAT: Sadece Meâl-i Şerifle de yetinilmeyip, her âyet, muteber tefsirlerde bulunan izahlardan istifade edilerek açıklanmıştır. Şöyle ki: Sebebi nüzulu (ayetlerin iniş sebebi) beyan olunan âyetler, âhkâm ayetlerinden (şerî hükümleri ihtiva eden ayetlerinden) çıkarılmış fetvâlar yeri geldiğinde açıklanmıştır. Bakara Suresi 253-286.Ayet Ali İmran Suresi 1-91.Ayet
334.80 ₺ -
Risalei Kudsiyye Şerhi ve İzahı 1.Cilt 2.Hm
Mustafa İsmet Garibullah'ın (K.S) yazmış olduğu Tasavuf kitabı Risale-i Kudsiyye'nin Mahmud Efendi Hazretleri (K.S) tarafından hazırlanmış terceme ve açıklamasıdır. Kutbu'l Aktâb, Gavsu'l A'zâm, İmâm-u Zaman, Hicri 15. Yüzyılın Müceddidi, Şeyhü'l İslâm İsmail Efendi (İsmail Ağa) Camii Şerîfi Emekli İmâm-Hatibi Mahmud Ustaosmanoğlu Hazretlerinin, Mustafa İsmet Garibullah'a (K.S) ait olan Tasavuf kitabı Risale-i Kudsiyye üzerine hazırlamış olduğu terceme ve tasavvufi izahlarından meydana gelmiş güzel bir eserdir.
253.80 ₺ -
Hitabul Hak Kuranı Kerim Tefsiri 1.Cilt
Dünya bir mekteb Allah Rasûlü o mektebin başöğretmeni, Kuran-ı Kerimde lâyemût/ölümsüz kitabıdır. İnsan nereden, niçin geldiğini, neye memur olduğunu ve nereye gideceğini ancak O kitaptan öğrenebilir. Bir aleti imal eden müessese, ona dair bir de kullanım kılavuzu telif eder. Alet ancak kullanım kılavuzuna göre çalıştırılırsa insanlar ondan istifâde edebilir. Kâinatı yaratan Allah Teâlâ da madde ve mâna planında insanı hayırlı işlerde istihdam etmek, imtihan yurdu olan dünyada onu muvaffak kılmak üzere Kur’ân-ı Kerîm’i göndermiştir. Âdemoğlu şu dünya mektebinde Kur’ân-ı Kerîm’i, başöğretmen olan Allah Rasûlü’nün sünnetiyle anlama iradesini gösterdiğinde yaşadığı çağ, Asr-ı Saadet olur. Allah Azze ve Celle’nin her çağa her yüreğe teselli olacak, yön tayin edecek, yol gösterecek keyfiyette indirdiği Kur’ân-ı Kerîm her insana farklı vurgularla konuşur. Aynı âyet annesini kaybeden çocuğa farklı, çocuğunu kaybeden anneye ise farklı şeyler söyler. Bu yüzden ideolocyalar, bir daha doğmamak üzere batarken Kur’ân-ı Kerîm her asırda her gün yeniden doğar. Aşka, imana, irfana, ihsana, merhamete dair müjdeler verir. Fetihler, zaferler muştular. Küffâra karşı âgâh olmaya çağırır. Allah Azze ve Celle’ye dost olma şerefine erenlere umut, düşmanlara ise korku aşılar. Onun her bir âyeti, bin bir tecelliye namzettir. Camide, mezarlıkta, çarşıda, mektepte, sarayda aynı âyet, okuyanların zihin dünyasında farklı manalarla tezahür eder. Camide ubûdiyete, mezarlıkta dirilişe, çarşıda dünyayı imara, mektepte okumaya, sarayda adâlete çağırır Kur’ân-ı Kerîm. Açlık gününde sabra, mihrapta secdeye, minberde teslimiyete, Kosova’da şahâdete, Mohaç’ta tevekküle, cenâzede vuslata, zaferde tevâzuya, mektepte ilme davet eder. Her hakikat O’nunla canlanır, her yiğit O’nunla doğrulur, her çöküş O’nunla onarılır, her acı O’nunla diner, her ana yitirdiği çocuğunun tesellisini O’nda bulur, her kız iffetin amentüsünü O’ndan öğrenir, her delikanlı hayayı O’ndan dinler, her öğretmen ilim-irfan deryasına O’nunla dalar, her mazlum hakkını O’nunla alır. Buzdan adamlar, taştan sütunlar ancak Kur’ân-ı Kerîm eşya ve hâdiseye hâkim olunca erir. Yesrib’i Medîne O yapar. Hattâb’ın kızı Fâtıma, Kur’ân-ı Kerîm’i okuyunca Hattâb’ın oğlu Ömer’in karşısında durur ve mazlum eşini müdafaa eder. Zulüm âbidesi Kisra’ya da Roma’ya da O’na inananlar kafa tutar. İnsanların ellerine, ayaklarına vurulan prangayı O kırar. Kalabalıkları O millet yapar. Hübel’i, Menat’ı O yıkar; iman, irfan anıtlarını O diker. Şirke son vererek, Allah yolunu O açar. Cenneti de Kur’ân-ı Kerîm anlatır, ona ulaşma yolunu da O gösterir, yetimin hukûkunu O korur, fakire zenginin malında hakkı olduğunu O söyler, ebeveynine “öf!” demeyen çocukları O yetiştirir. O’nu dinleyenler, meyhanelerin, kumar bayilerinin, faiz müesseselerinin kapılarına kilit vurur. Bu yüzden İblis, bütün batıl yolları, insanlar O’na dönmesin diye açtı; bütün ideolocyaları beşeriyet O’nun gölgesine sığınmasın diye kurguladı; bütün masalları, eşref-i mahlûkât olan Âdemoğlu O’nu okuyup uyanmasın diye yazdı. Kur’ân-ı Kerîm’i bırakanlar İblis’in ne yolunda ne de masalında huzur bulabildi. İnsanoğlu, yıllar sonra da olsa yanlıştan doğruya, çirkinden güzele, geceden gündüze gitme erdemini O’nu okuyup yaşamada gördü. Kur’ân-ı Kerîm yaşanmak için okunmayınca fitne yayıldı, sokaklar kanla doldu. Hanlar, hanümanlar yıkıldı, umutlar soldu. İblis’in adamları doğrudan cehennem yoluna çağırma noktasında hezimete uğrayınca mustagribler, “Kur’ân Yolu” diye Hubel’e çağırmaya, Roma’nın yolunu açık tutmaya da “İslâm” dedi. Fakat küçük hâfızlar, iffetli kızlar, izzetli delikanlılar, vakur babalar, alimler, kumandanlar bu defa Kur’ân’ın izinden sapmayacak, işte Hitâbu'l-Hak o zaman mü’minler en doğudan en batıya kadar bütün cihana islâm mührünü vuracaktır. Kur’ân-ı Kerîm Hakk’ın beyanı, O’nun değişmez hitabıdır. O, Hitâbu'l-Hak’tır. Âyetler, Allah Rasûlü’nün devrinden ya da önceki milletlerden bahsederkende o an Kur’ân-ı Kerîm’e muhatab olan insana konuşur. Eğer önceki milletler iyi olanı yaptıysa bizlere onlara uymayı, kötüye irtikap ettiyse de onlardan uzak durmayı emreder. Bu cihetle Yahûdi’den, Hristiyan’dan bahseden her bir âyet aslında sana ve bana konuşur. Allah Teâlâ’nın büyük bir ihsanı olarak başladığımız, birinci cildiyle de huzurunuzda olan bu tefsir, “Her bir âyet-i kerîme bana ne söyler?” sorusuna cevap arama bağlamında önce sözlü olarak yapıldı sonra da yazı diline aktarıldı. Bu yüzden anne, baba, genç, öğretmen, imam, köylü, kentli hasılı her tabakadan her mümin her bir âyetin tefsirinde kendi sorunlarının cevabını bulacak. Bu tefsiri okuyan mü’minler, -inşallah- Kur’ân-ı Kerîm’den hareketle sohbet halkaları kurma imkanına sahip olacak. Büyük müfessirlerin izinde kaleme alınan bu eserde doğrular Allah Teala’ya ve O’nun muazzez Rasûlü’ne eksikler ve noksanlıklar ise müellife aittir. Bu tefsirin te’lif edilmesine vesile olan müminden ve tashihinde görev alan kardeşlerimden Allah Teâla razı olsun
258.75 ₺ -
-
Kuranı Azim ve Tefsirli Kelime Meal 4.Cilt
Kur’ân-ı Azîm, üstadımız Mahmûd Efendi Hazretleri’nin usûlü üzere kıymetli Hoca Efendiler tarafından; dinî terviç adına, özelde ilim taliplerinin genelde ise her Müslümanın yüce kitabını anlamaları için “Kur’ân-ı ‘Azîm ve Soru Edatlı Kelime Mânâsı” olarak kaleme aldıkları nadide eserdir. Bu güzide eser hazırlanırken bal arısının peteğini işlemesi gibi hassas bir şekilde ele alınmış ve işlenmiştir. Ayrıca bu güzel Kur’ân çalışmanın her cildinde 5 cüz bulunmak sûretiyle Kur’ân-ı Kerîm’in tamamı 6 cilt içerisinde yayımlanacaktır. ESERİ HAZIRLAYAN MÜELLİFLER Bu nadide eserin müellifleri, hiç şüphesiz üstadımız Mahmûd Efendi Hazretlerimiz’in iltifatını celp etmiş, ilmi şahsiyet sahibi ve üstadımız ile beraber yaklaşık 36 sene kadar “Rûhu’l-Furkân Tefsîri” üzerine çalışıp gayret gösteren değerli ilmî heyet hocalarımızdır. Ahmet Mahmut Ünlü (Cübbeli Ahmet Hoca) Efendi. Ahmet Abdullah Kozlu Hoca Efendi. Yusuf Çelener Hoca Efendi. Allah Teâlâ, geçmişten günümüze kadar dini terviç adına okuyan, okutan, eserler bırakan her Mümin ve Müslümandan razı olsun, çalışmalarını kabul etsin, gayretlerini ahiret azığı kılsın. Özellikle islamın garip kaldığı günümüzde bu ve nice eserlerin telifiyle meşgul olan ilim erbabı Hoca Efendilere âfiyetle hayırlı uzun ömürler versin ve birçok eseri tamamlamaya muvaffak kılsın. Ayrıca tüm Müslümanların ölmeden evvel Kur’ân-ı Kerîm’in tamamını okuyup anlamalarını ve gereğince amel etmesini nasib etsin. Allâhümme Âmin. ESERİN HAZIRLANIŞ ŞEKLİ Her kelimenin manasının bilinmesi için “kelime manası” verilmiştir. Kelimelerin siyak ve sibaklarının anlaşılması için “soru edatlı” hazırlanmıştır. Yanı sıra tam istifade için “Tefsirli Meâl-i Şerîfi” ilave edilmiştir. Âyet-i kerîmelerin meâl-i şerîfi yapılırken bağlamlarının anlaşılması için “parantezler içinde bilgiler” verilerek hazırlanmıştır. Bazı âyet-i kerîmeler de geçen kelime veya cümlelerin farklı mühim manaları müfessirler tarafından beyan edilmişse; ikinci ve üçüncü manalar taksim (/) işaretiyle ve farklı yazı biçimiyle belirtilmiştir.
230.00 ₺ -
-
İmamı Azamın İzinde
Sefihler anlayamadıklarından, âlimler hasetlerinden, devlet adamları zulmü İslâm adına meşrulaştırmadığından Ebu Hanife'ye zulmetti. Millet huzurunda kırbaçlandı; hakarete uğradı. Ders okutmasına, fetva vermesine engel olundu. Fakat metanetinden, azminden hiçbir şey kaybetmedi. Desiseler, komplolar cesaretini kıramadı. Zindanda kırbaç yemeyi bol paralı devlet memurluğuna tercih etti. Sarsılmaz iradesi ile her şeyi kuvvet zanneden idarecileri şaşkına çevirdi.Ömrü mücadele ile geçti. Hayatını ilim ve ibadete hasretti. Dünyada köprüden geçen bir yolcu gibi yaşadı. Ebu’l-Ahves O’nun vakti kıymetlendirişini anlatırken şöyle demişti: “Ebu Hanife’ye 'üç güne kadar öleceksin' denseydi, yaptığından daha fazla ibadet yapamazdı. Çünkü boş anı yoktu.” * * * Bu kitap, bürokrat olmak için araya adamlar koyan bazı akademisyenlerin fetva verdiği ve “büyük müftü” olarak anıldığı bir çağda, ictihatları zan altında kalır ve kendisi üzerinden Şeriat’a muhalif meseleler meşrulaşır korkusuyla devlette vazife almayı reddeden, bu yüzden kırbaç yiyen İmam-ı Âzam Hazretleri’ni anlama ve anlatma vazifesine taliptir. Bütün noksanlıklarına rağmen gayesi, seksen üç bin mevzuda içtihad yaparak Ümmet’in yolunu açan İmam-ı Âzam’ı, ictihatlarını ve ictihat usûlünü yeniden keşfederek genç ilim talebelerine mustagriblerin tuzaklarına düşmeden büyük İmam’ın izinde nasıl yürüyeceklerini göstermektir.
69.00 ₺ -
Orta Boy Mavi Kuranı Kerim Kod 123M
AYFA'nın geliştirmiş olduğu bu teknoloji sayesinde Kur'ân-ı Kerîm'i ister sayfa sayfa, ister sûre sûre isterseniz de Cüz cüz Hafız İlhan Tok'un sesinden dinleyebileceksiniz. - Kur'ân-ı Kerîm'i QR kod ile dinleyebilmek için yapmanız gereken tek şey iOS, Android ya da Windows Mobile İşletim sistemi yüklü cihazınızın Store'undan herhangi bir QR code uygulaması indirmek. TAVSİYE ( İNİGMA ) ADLI PROGRAM Eser Özellikleri Diyanet İşleri Başkanlığı Mushafları İnceleme ve Kıraat Kurulu'ndan Onaylı ve Mühürlü Milyonlarca insanın Kur'ân-ı Kerim okumasını öğrendiği hattan Okuması çok kolay bilgisayar hatlı Gül desenli özel tasarım Özellikle gençlere hitap eden renk Pembe , mavi ve lila özel cilt Uzun ömürlü cilt ISBN – 978-6055-256-043 Toplu alımlarda özel indirimler uygulanır
155.25 ₺ -
Nurul İzah Tercümesi Kelime Manalı
Müellif-i merhum, Hasan b. Ammâr b. Alî eş-Şürünbülâlî, 16.yy. Mısırda yetişmiş büyük alimlerden olup Ezher'de müderrislik yapmış, müteahhir Hanefî fakihlerindendir. Usûl-i fıkıh, tefsir, hadis, kelâm, akaid, tasavvuf, Arap dili ve edebiyatı alanlarında da yetkin konumuda olan Şürünbülâlî, eserlerinde kullandığı dil sadeliği, verdiği bilgilerin güvenilirliği ve mantıkî örgüsünün sağlamlığı bakımından muasırı alimler tarafından da yaygın kabul görmüştür. Şürünbülâlî İslâmî ilimler sahasında pek çok eser kaleme almıştır. Bunlardan en meşhuru ve en çok okunanı taharet namaz ve oruç ibadetlerine dair "Nûru'l-İzâh" adlı eserdir. Eser günümüzde de ibadetler fıkhına giriş kitabı olarak okutulmaktadır. Mütercimler eseri kelime kelime ayriyeten arapça metinin altında tercüme ve izahatlarla günümüz şartlarında olması gereken en üzt düzeye getirilerek hazırlanmıştır. Hüsameddin Vanlıoğlu - Fatih Kalender - Abdullah Hiçdönmez - Emin Ali Yüksel Nurul İzah Tercümesi Kelime Manalı İzahlı - Muallim Neşriyat - Isbn: 9786054709526
240.00 ₺ -
Kudema Meclisi
Kadîm zamanlardan geçen asra kadar, çocuklar erken yaşta medreseye kaydolur, İslâm harflerini öğrenir, her fenden kitaplar okur, metinler ezberlerdi. Ezberlenen metinler, hoca huzurunda takrir edilir, unutmamak için belli aralıklarla tekrar edilirdi. Bunları ezberleyerek yetişenler, icâzet alır, icâzet verir, zamanla halk nazarında ayaklı kütüphane olarak kabul görürdü. Her soruya, bizzat ezberledikleri ibareyi okuyarak cevap vermeleri soranlar nezdinde güvenirliklerini artırırdı. Çok okur, çok düşünür, az yazarlardı. Yazdıklarından çok daha fazlasını bilirlerdi. Bu durum kendilerine soru sorulduğunda daha da zahir olurdu. Talebenin kaynağa ulaşmasını kolaylaştırmak için cevap verirken kitapların baplarını, fasıllarını hatta sayfalarını da zikreden alimler vardı. Eğitimde kitabî kültür yanında şifahî mirasın da önemli bir yeri vardı. Medreseler kapatılıp, alimlere okutma yasağı getirilince ilimdeki tevârüs durdu. İlim, sonraki kuşaklara taşınamadı. Tedrisattan uzaklaştırılan alimler evlerine çekildi, çocukları, sıra kitaplarını okumadığından babalarının dünyalarına giremedi, onları anlayamadı. Bu yüzden sadece onların züht ve takvalarından bahsettiler, babalarını farklı kılan ilimlerini sonraki nesillere aktaramadılar. Medresenin ilgası bizi İslâm dünyasından kopardığı gibi medeni birikimimizden de uzaklaştırdı. Birkaç ferdî zuhûr dışında ilimde tevârüs tarih oldu. Büyük inkişaf için Kudema Meclisinden modern zamanın ders halkalarına diriltici soluklar taşımaya mecburuz. Kudema Meclisi, Hüküm Basın Yayın, İhsan Şenocak Kitapları, 9786056608131
75.90 ₺ -
Efendi Hazretleri İle Hatıralarım
Efendi Hazretleriyle beraber yaptığımız seferler, ziyaretler; şahid olduğum kerametleri ve tabir ettiği rüyalarım şeklinde kısımlandırdım.
118.80 ₺ -
İçimdeki Çarşaf Aşkı Yaşanmış Gerçek Hikayeler
Çarşaf Aşksız Muhabetsiz Giyilmez (Mahmud Efendi Hazretleri ks) Çarşafın Güzelliğine Dair Özel Bir Çalışma
73.60 ₺