-
-
İhtimam Arapça Konuşma Sanatı 2
Arapça, Allah-u Zülcelâl Hazretlerinin kullarına hitap ettiği lisanların en sonuncusudur. Belagatiyle mucize arz eden Kuran-ı Mübinin lisanıdır. Muazzam bir kelime haznesi vardır. Kelime zenginliği kadar, kaide zenginliği bakımından da hiçbir lisan ona yaklaşamaz. Dillerin en zengini, en faziletlisi ve en muhteşemidir. Ayrıca Efendimiz (sallallahu aleyhi ve selllem)’in meramını kendisiyle ifade ettiği lisandır. Bu lisanı konuşmakla kişi, en derin bir hayranlık duyduğu en sevgili Efendisine daha fazla benzemiş olur. Hatta “O olsaydı bu kelimelerle konuşurdu” niyetiyle amel eden kişi ecr u mesûbâta nail olacaktır. Şeriatı derinlemesine anlamak Arapça dilini derinlemesine anlayabilmeye bağlıdır. Bu itibarla, bu lisanı öğrenmek Müslümanlar için farz-ı kifaye mertebesindedir. Bir dili anlamak ile o dili konuşmak ayrı ayrı iki ilimdir. Aynı okumak ve yazmak gibi… Okumasını öğrenmiş olan bir kimse, yazmasını bilemeyebilir. Yazabilmek için ayrı bir eğitim alması gerekir. Keza, bir dilin kaidelerini öğrenerek onu anlayabiliyor olmak, anladığı miktarda konuşabiliyor olmayı gerektirmez. Bunun için ayrı bir eğitim alınması gerekir.
185.00 ₺ -
İhtimam Arapça Konuşma Sanatı 1
Arapça, Allah-u Zülcelâl Hazretlerinin kullarına hitap ettiği lisanların en sonuncusudur. Belagatiyle mucize arz eden Kuran-ı Mübinin lisanıdır. Muazzam bir kelime haznesi vardır. Kelime zenginliği kadar, kaide zenginliği bakımından da hiçbir lisan ona yaklaşamaz. Dillerin en zengini, en faziletlisi ve en muhteşemidir. Ayrıca Efendimiz (sallallahu aleyhi ve selllem)’in meramını kendisiyle ifade ettiği lisandır. Bu lisanı konuşmakla kişi, en derin bir hayranlık duyduğu en sevgili Efendisine daha fazla benzemiş olur. Hatta “O olsaydı bu kelimelerle konuşurdu” niyetiyle amel eden kişi ecr u mesûbâta nail olacaktır. Şeriatı derinlemesine anlamak Arapça dilini derinlemesine anlayabilmeye bağlıdır. Bu itibarla, bu lisanı öğrenmek Müslümanlar için farz-ı kifaye mertebesindedir. Bir dili anlamak ile o dili konuşmak ayrı ayrı iki ilimdir. Aynı okumak ve yazmak gibi... Okumasını öğrenmiş olan bir kimse, yazmasını bilemeyebilir. Yazabilmek için ayrı bir eğitim alması gerekir. Keza, bir dilin kaidelerini öğrenerek onu anlayabiliyor olmak, anladığı miktarda konuşabiliyor olmayı gerektirmez. Bunun için ayrı bir eğitim alınması gerekir.
185.00 ₺ -
Rızık Bolluğu ve Zenginlik için Okunacaklar 2.Cilt
Şu bilinsin ki; yaşadığımız günlerde (2022 yılı) maddî kriz haddini aşmıştır. Çünkü Allâh-u Te‘âlâ insanların mâneviyâta, cemâatle namaza ve haramlardan sakınmaya önem vermemesinin peşin azâbını âhiretten önce dünyâda kendilerine tattırmayı murâd etmiştir. Ayrıca Müslümanların birçoğu gece-gündüz saatlerinde, özellikle sabah-akşam vakitlerinde duâ ve zikri tamâmen terk etmiş, filimlerle, dizilerle vakit geçirir hâle gelmiş, bu yüzden de Allâh-u Te‘âlâ bereketlerini mahvetmiştir. Zâten Allâh-u Te‘âlâ maddî-mânevî tüm bereketleri îmân ve takvâya bağlamış, aksi takdirde kulları her anlamda kıtlıklarla ve bereketsizliklerle cezâlandıracağını açıklamıştır. Artık bize düşen vazîfe; Ehl-i Sünnet ulemâsının görüşleri üzere îtikadı tashîhden (inancımızı düzelttikten) sonra, fıkıh ulemâsının beyanları vechile; emirleri tutup yasaklardan sakınmak sûretiyle takvâya riâyet etmektir. Zâten bunlar yapıldığında rızık, bolluk ve bereket kendiliğinden gelecektir. Ayrıca fakirlikten kurtulup zenginliğe nâil olmak istiyorsak Rasûlüllâh (Sallellâhu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz’in öğrettiği, sahâbe-i kirâm hazarâtının naklettiği ve değerli meşâyihımızın vasiyet ettiği duâlardan özellikle bu kitapta zikredilenlerle amel etmeliyiz ve bu duâları sabah-akşam saatlerinde ve sâir vakitlerde okumalıyız ki ancak böylece iki cihanda da fakirlikten kurtulup maddî ve mânevî anlamda zenginliğe kavuşarak dünyâ ve âhiret saâdetine nâil olabiliriz. Şu bilinsin ki; maddî anlamda sıkıntısı olanların mânevî olarak da huzur bulamadıkları, birçok kimsenin yuvasının bu yüzden dağıldığı ve maalesef bâzılarının bu nedenle intihâra kalkıştığı müşâhede edilmektedir. İşte biz bu konuda müstakil bir eser telif etmeyi bu nedenle önemsedik ve neşre çalıştığımız diğer kitaplarımız arasından öne aldık. Artık îmân şartıyla, farzları yerine getirdikten sonra bu eserde zikredilen duâ ve zikirleri okuyan kimsenin iki cihanda fakir olması ve mahrûm kalması düşünülemez. Zîrâ bu kitapta nakledilenlerin birçoğu âyet-i kerîme ve hadîs-i şerîflerden ibârettir. Allâh-u Te‘âlâ cümlemizi bu eserde yazılan duâ ve zikirlerle amele muvaffak eyleyerek iki cihan zenginliğine kavuştursun. Âmîn! Yâ Mücîbe’s-sâilîn!
156.75 ₺ -
Ruhul Furkan Tefsiri 5. Cilt Orta Boy Ciltli
* Yaldız Baskılı Bez Cild * 983 Sayfa * Nisa Sûresi (24-147) RUHU’L- FURKAN HAKKINDA GENEL MALUMAT Alllame, fâdıl, muhakkik, hicri 15.Asrın müceddidi, Şeyhü’l İslam İsmail Efendi (İsmail Ağa) Camii Şerifi emekli İmam Hatibi Mahmud Ustaosmanoğlu Efendi’nin riyasetinde kaleme alınmış, takriben 57 cilt olması beklenen mükemmel bir tefsirdir. Bu şaheser tefsirin hazırlanmasında Arapça, Farsça ve Türkçe birçok kitaptan istifade edilmiş olup, her sınıf insanın anlayabileceği sade bir dil ile yazılmıştır. Âyet-i Celileler, en ince ayrıntıları ile izah edilirken ihtiyaç duyulan kelam, fıkıh, tasavvuf ve genel kültüre dayalı malumat da verilmiştir. RUHU’L- FURKAN TEFSİRİNİN YAZILMA SEBEBİ Mahmud Efendi Hazretleri (Kuddise Sirruhu) tefsir-i şerifin sebebi telifi hakkında şöyle buyuruyorlar: “Kur’an-ı Azîmü’ş-şan’ın manasının kelime-kelime anlaşılmasına çok hevesli olduğumuz, kardeşlerimiz tarafından yakinen bilinmektedir. Nice büyük âlimler, Kur’an-ı Kerim’i Türkçe tefsir ederek, bu büyük kitabın manasını anlama hususunda insanların ihtiyaçlarını karşıladıklarından, ziyade aciz olan bu kardeşiniz, böyle büyük bir işe girişmeyi düşünmüş dahi değildir. Ancak; hicri 1402 Şaban Ayı’nın Berat Gecesinde, Ravza-i Mutahhara’da yani Peygamberimiz (Sallallahü aleyhi ve sellem)’in bulunduğu pâk cennet bahçesi olan mescid-i şerifinde bulunduğumuz sırada Efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) tarafından vaki olan manevi bir işaretle bu mühim işe başladık. Ve yukarıda geçtiği gibi kelimekelime mana verilmesine ziyade ihtimam (dikkat) göstererek, bazı kardeşlerimizle beraber bu uzun yola çıktık. TAKİP EDİLEN USUL MUKADDİME: Bu tefsirin mukaddimesinde(giriş kısmında)evvela Kur’an-ı Azimü’ş-şan’ın fezâili (faziletleri) hakkındaki bazı âyet-i kerimeler mealleri ile beraber yazılmıştır. Sonra, Ali Haydar Efendi (kuddise sirruhu) Hazretlerinin kendi Kur’an-ı Kerim’inin baş tarafına yazmış olduğu Kur’an-ı Kerim ile alakalı bütün hadis-i şerifler ve tefsir heyetinin bulduğu bazı hadis-i şerifler tercüme edilerek, kaynaklarıyla beraber zikredilmiştir. Müteakiben yine Kur’an-ı Kerim hakkında Ali Haydar Efendi (kuddise sirruhu) Hazretlerinin kendi Kur’an-ı Kerim’inin evveline yazdığı, ayrıca tefsir heyetinin de bulduğu büyüklerin sözlerinden bazıları ilave edilmiştir. Bundan sonra Kur’an-ı Kerim’i gafil olarak okumanın zemmi (kötülenmesi) hakkındaki bazı hadis-i şerifler ve büyüklerin sözleri nakledilmiştir. Mukaddimenin sonunda da Kur’an-ı Kerim’i kendi görüşü ile tefsir etme hakkında varit olan (gelen) tehdit mahiyetindeki hadis-i şerifler zikredilmiştir. ÂYETLERİN TEFSİRİNDE TAKİP EDİLEN USUL 1-KELİME MANASI: Her âyetin tefsirinde takip edilen bu usul, Kur’an-ı Kerim’i kolayca anlayabilmek için çok büyük ehemmiyet (önem) taşımaktadır. Zira topluca mana verildiğinde, Kuran’ı iyice anlamayı ve tefsir etmeyi isteyen kardeşlerimiz hangi mananın hangi kelimeden alındığını anlayamamaktadırlar. Bu tefsirde ise herkesin Kur’an-ı Kerim’i kelime kelime anlayabilmesi çok istenildiğinden bu usüle riayet edilmeye çalışılmıştır. Bu arada kelimeleri ve cümleleri birbirine bağlayan mahzuf ibareler (gizlenmiş sözler) zikredilmiştir ki, dikkatli düşünüldüğü takdirde, sadece kelime manasından bile, âyet-i celilelerin manaları anlaşılabilecek bir hale gelmiş olsun. Ayrıca sarf ve nahiv ilimlerini okumuş kardeşlerimizin, fail, meful, hal gibi kelimelerin cümle içindeki durumlarını ayırt edebilmeleri için yardımcı edatlar kullanılmıştır. Ancak, terkib-i izafiler(isim tamlaması) gibi birbirinden ayırt edilmesi uygun olmayan yerlerde kelime manası verilemediğinden, terkip (toplu) manası verilmiştir. 2-MEÂL-İ ŞERİF : Kelime manasından herkes istifade edemeyeceğinden ve âyetin toplu manası anlaşılamayacağından, her âyetin meâl-i şerifi (şerefli manası) kelime manasından sonra yazılmış ve bu meâl verilirken âyetin zahirinde (dış görünüşünde) bulunmayan kelime ve terkiplerin manaları katılmamaya dikkat edilmiştir. Ancak, âyet-i celilenin manası tam anlaşılabilmesi için, bir takım mahzuf (gizlenmiş) manaların ve bazı izahların zikredilmesine ziyade ihtiyaç duyulduğundan onlar parantez içinde ayrı bir yazı şekliyle açıklanmıştır. Böylece, meâl-i şerif tefsirli (açıklamalı) bir meâl haline gelmiştir. 3-İZAHAT Sadece meâl-i şerifle de iktifa edilmeyip (yetinilmeyip) her âyet, muteber tefsirlerde bulunan izahlardan istifade edilerek açıklanmaya çalışılmıştır. Şöyle ki: Tefsirlerde sebebi nüzulü beyan edilmiş olan âyetlerin, iniş sebepleri zikredilmiştir. Ahkâm âyetlerinden (şeri hükümleri beyan eden âyetlerden) çıkarılmış olan bir takım fetvalar da yeri geldiğinde açıklanmıştır. Âyet-i Celilelerle alâkalı hadis-i şeriflerin kaynakları ilmî usulle kaydedilerek yazılmaya gayret edilmiştir; Evvela hadis metninin alındığı kitap zikredilmiş, diğerleri ise ulema arasında bilinen sıralamaya göre yazılmıştır. Bazı âyet-i celilelerde bulunan yer ve şahıs isimlerinin ıstılahları (özel manaları) da, tefsirde derç edilmiştir(konulmuştur). Açıklanması gereken zor kelimelerin mehazları (asılları, kaynakları) müfret (tekil)sss ve cemileri (çoğulları) zaman zaman tefsirde yazılmıştır. Âyet-i celilelerin anlaşılmasını kolaylaştıracak olan veya onlarla alâkası bulunan kıssalar (hadiseler) de, muteber (kıymetli) tefsirlerden alınarak açıklamıştır. Zikirle alâkalı âyetlerde, yine güvenilen tefsirlerden ve kitaplardan alınan, tasavvufî manaların da katılmasına özen gösterilmiştir. Ayrıca, her âyetin izahının sonunda, o âyetin tamamı veya bir kısmıyla alâkalı diğer âyeti kerimeler bulunup, meâlleriyle yazılmaya gayret gösterilmiştir; Ta ki, vaaz ve nasihat etmek isteyenler, bir âyeti gözden geçirirken onu açıklayan diğer âyet-i kerimeleri de, önlerinde hazır bulup vaazlarını ziynetlendirsinler (süslesinler). Bu hususta en büyük rehber, Ali Haydar Efendi (kuddise sirruhu) Hazretlerinin, Mahmud Efendi Hazretlerine (kuddise sirruhu) verilmesini arzu ettiği kendi Kur’an-ı Kerimi’ninkenarlarına almış olduğu rakamlar (âyet ve sayfa numaraları), hatlar (çekilen çizgiler) ve izahlar olmuştur. Şu da bilinmelidir ki: Milletimizin, geçmiş büyüklerinin kıymetli lisanlarını terk etmeye başladığı şu günlerde Arapça, Farsça ve Türkçe karışımından meydana gelmiş olan Osmanlıcanın tamamen unutulmaması için Osmanlıca kelimelerin asılları yazılmış, nesiller arasında irtibat sağlamak için de kelimelerin karşılıkları parantez içinde zikredilmiştir. Bu büyük gaye hedeflendiğinden dolayı tefsirin uzamasından, akıcılığın bozulmasından ve dolayısıyla gelecek olan itirazlardan çekinilmemiştir. * Ciltli Sert Kapak * Hamur Kağıt * 983 Sayfa
236.50 ₺ -
Elmalılı Hamdi Yazır ile Kuran Sohbetleri
“Kur'an insanın Rabbiyle, alemle ve diğer insanlarla ilişkilerinden bahseden bir kitaptır.” Elmalılı Hamdi Yazır “Kur’an öyle bir nimettir ki bizi, inançlarımız, nihai hedeflerimiz ve hakikat konusundaki algılarımız hususunda yanılmaktan korur.” diyor Fatma Bayram. 35 yıllık vaizelik hayatı boyunca okudukça Elmalılı'nın mantığının sağlamlığına, bir konuyu dört başı mamur bir şekilde ele alışına, hukukçu olmasına rağmen felsefî, kelâmî tartışmaları derinlemesine analiz edip kişisel kanaatini cesurca ortaya koymasına, dili ustalıkla kullanmasına ve tefsirin yazıldığı dönemin ağır şartlarının temel kavram ve hükümlerini etkilememesine hayran kaldığı Hak Dini Kur’an Dili tefsirini camilerin hanım cemaatine, Osmanlıca tefsir metinlerini sadeleştirip hayatın içinden örneklerle zenginleştirerek kendine has üslubuyla anlattı; o anlattıkça dinleyenler de kendisi gibi bu dile aşina oldu, aşina oldukça sevdi, sevdikçe Kur’an’la olan hakikat bağları güçlendi. Bu gayret şimdilerde sosyal platformlarda ilk günkü heyecan ve dikkatle devam ediyor. Elmalılı Hamdi Yazır ile Kur’an Sohbetleri, Rabbini tanımaya ve O’nu muhtaç gönüllere anlatmaya vakfedilen bir ömrün, 1986 yılından beri bir kanaviçe gibi ilmek ilmek işlenen, işlendikçe zerafeti daha da ortaya çıkan meyvesidir.
148.00 ₺ -
-
Hanımlara Mahsus Haller Rabia Kesgin
Yüce Allah (Celle Celâlühû) insanlık âlemini karanlıklardan aydınlığa çıkarmak; dünya ve ahiret huzurunun temini için İslam Dini’ni yeryüzüne hakim kılmıştır. Allah’a (Celle Celâlühû) kulluk için yaratılan insan başıboş bırakılmamıştır. Nerede insan var ise orada din vardır. Dinimiz İslam’dır. İslam Dini bütün insanlığın tabi olmakla mükellef olduğu tek dindir. İslam’a teslim olmuş kimse Müslüman adını alır. Müslüman, İslam’la bütünleşmiş olan kimsedir. Müslüman, dinin kurallarını tüm zaman ve şartlarda korumak ve yaşamak zorundadır ki; ibadetleri doğru, hayatı dengeli ve huzurlu geçsin, Cenâb-ı Allah’ın (Celle Celâlühû) rızasını kazansın. Müslümanın ameli salih, güzel ahlâk sahibi olması ve bütün hallerinde İslam ahkâmı sınırları içinde hareket edebilmesi, bunun için de ilim alması gerekmektedir. Din ve ilim, insan vücudundaki ruh ve cisim gibi birbirlerini tamamlar. Din olmadan ilim, ilim olmadan da dinin kıymet ve önemi anlaşılmaz. Peygamber Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ilme çok önem vermiştir. İlmin öneminin farkına varan sahabileri de buna fevkalâde itina göstermiş ve başkalarına ulaştırmak için büyük gayret sarfetmişlerdir. Sahabilerin bu ilmi gayretleri, tabiîleri de aynı şekilde davranmaya sevketti. Ve daha sonra bu ulvî görevi yüklenen alimler “Rıhle” denilen ilim yolculuklarını başlattılar. İlim üzerine çok emekler sarf ederek cilt cilt kitaplar yazdılar ve günümüze kadar bizlere ulaştırmış oldular. Allah-u Teâlâ (Celle Celâlühû) onlardan razı olsun. (Âmin) “Allah’a dayan sa’ye sarıl, hikmete râm ol, Yol varsa budur, bilmiyorum başka çıkar yol.” (Mehmet Âkif ERSOY) Rasulullah Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bir hadis-i şerifinde şöyle buyurmuştur; “Allah kimin hayrını dilerse, onu dinde fakih yapar.” Fıkıh; Kişinin ameli cihetinden lehine ve aleyhine olan şeyleri bilmesidir. Fıkıh ilmi, ucu bucağı bulunmayan öyle bir deryadır ki; bu ilim deryasından incileri, mercanları bulup devşirmek ve istifade etmek en büyük nimet ve fazilettir. Bugün bu incileri takdim eden nice fıkıh kitapları hazırlanmış ve arz edilmiştir. Fıkhın incilerinden biri de (Ahvâl-ı Nisâ) “Hanımlara ait (Özel) hallerdir. Fıkhın muhteviyatının en başında namaz ibadeti gelir. Namaz için de insanın evvelâ taharet (temizlik) mevzularını öğrenmesi gerekir. Taharet iyi öğrenilmezse abdest olmaz. Abdest olmayınca da namaz olmaz. Abdest mevzularının en başında da gusül abdesti gelir. Gusül abdestinde en önemli konulardan biri, hanımların âdet günlerine ait mevzuların bilinmesidir. Müslüman kadının imanı bütün, saliha bir hanım olabilmesi için tertemiz olmasıdır. Kadın bu temizliğe ancak özel günlerine ait mevzulara itina göstermekle ulaşır. İlim olmadan itina göstermesi ise mümkün değildir. Her kadın bu meseleyi çok önemsemesi ve bu mevzuda kendini eğitmesi gerekir. Gençliğin teknolojinin kollarına teslim olduğu (bulüğ çağı) denilen bir devrede, ilimli ve anlayışlı bir anneye düşen en mühim vazife; kızını âdet günleri mevzusunda aydınlatmaktır. Bunu rastgele bir anlatımla değil, mahirhâne bir ilim birikimi ile yapmalıdır. (Bir kadının sıhhatli, huzurlu ve neşeli olması maddi bakımdan hanımların özel günlerinde riayet edeceği temizlik derecesine ve dolasıyla o günlerin her ayın belli günlerinde başlayıp bitmesine bağlıdır.) Bu mühim mesele, gebelik, doğum ve lohusalık gibi fizyolojik olaylar ve hormonel faaliyetleri etkilediği için kadınlar özel temizlik konusunda çok daha dikkatli ve titiz olmalıdır. Her hanım ve genç kız, bu temizlik için çok itinalı ve bilgili hareket etmek durumundadır. Bu önemli günlerin nasıl başladığına ve nasıl bittiğine dair gereken bilgilenmeye ve temizliğe riayet etmelidir… Bu önemli mevzuyu önemsemeyip göz ardı eden kadın, İslam’ın kendisine vermiş olduğu değeri zayi etmiş olur. Kadın ve erkek bütün insanlar, bekledikleri ve özledikleri huzur ve sıhhate ancak imanla, ibadetle, temizlikle; abdest ve namazla kavuşabilirler. Fıkıh ilminde, bayanların âdet günleri çok özel bir yer işgal etmektedir. Kadınların bulüğa ermek, taharet, temizlik, abdest, gusül, namaz, oruç, cinsi münasebetin helal olma şekilleri v.s. gibi daha bir çok önemli ve dini mes’eleler vardır. Bu mes’eleler, bilinmesi farz-ı ayn olan konulardandır. Kadın hallerini bilmeyen bir hanım, namazını ve orucunu bilmeden yasak olan vakitlerde ifa eder ve günahkâr olur. Günümüzde öğrenilmesi farz-ı ayn olan bu ilimlere ve bilgilere karşı uzak duran kadınların ve gençlerimizin daha fazla teşvike ihtiyacı vardır. Bu mes’eleleri herkesin bilmediği, bilenden sorulduğu zaman da her zaman doğru cevap alınamadığı bir gerçektir. Gerekli olan ilmî mevzuların verimli ve istifadeli olabilmesi için gerekli “hüküm” denilen metotlar vardır. İşte elimizde bulunan “Hanefi Mezhebine Göre Kadınlara Mahsus Haller Hayız-Nifâs ve İstihâza Şafii Mezhebi İlaveli” bu kitap ilmi usullerle bizi istenilen gayeye ulaştıracaktır. Bu kitabın başka bir özelliği de mevzuların daha iyi anlaşılmasına yardımcı olacak şematik tanımlarla gereken yerlerde misallerin çokça verilmesi istenilen bir kitap içeriğini bulundurmaktadır. Klasik kitaplardaki bilgileri aynen tekrar etmekten öte böyle bir usul çalışması ile hazırlanmış olan bu eseri takdir ediyorum. Çok istifadeli olacağı cihetinden okunulmasını tavsiye ediyorum. Bu çalışmayı aşkla, zevkle ve azimle hazırlayan, fıkıh ilminde mahir olarak gördüğüm “Ayşe YILMAZ DOĞAN ve Rabia KESGİN” hanımefendi kızlarıma teşekkür ediyor, hizmetlerinin devamını Cenâb-ı Hakk’tan (Celle Celâlühû) temenni ediyorum. Fatma TEMİR
200.75 ₺ -
Kalplerin Keşfi İmam Gazzali Karton Kapak
Eş‘arî kelâmcısı, Şâfiî fakîhi, mutasavvıf, filozoflara yönelttiği eleştirilerle tanınan İslâm düşünürü Hüccetü’l-İslâm Ebû Hâmid el-Gazzâlî (Rahimehullâh) asırlar öncesi tasavvufa dair kalem aldığı “Mükâşefetül-Kulûb /Kalplerin Keşfi” adlı mükemmel bu eseri, ibâdete dair faziletli amellerin yanı sıra nefsin hilelerinden, şeytanın şerrinden, gönlümüze musallat olan manevi hastalıkların kurtulmasının çaresinin âdeta reçetesini veriyor. Allâh’a ve ve Resûlüne İtaatin faziletinden Zikrullâh’ın Faziletine, Şeytânın Düşmanlığından İçki İçenlerin Cezalarına; Kadının Kocası Üzerindeki Haklarından Kocanın Hanımı Üzerindeki Hakkına varınca kadar 111 konudan oluşuyor. Siz değerli kardeşlerimizin istifâde etmesi dileğiyle…
105.00 ₺ -
-
Peygamber Efendimizin Hayatı Ciltli
Hayatını en ince noktalarına kadar bilmemiz ve kendi hayatımıza tatbik etmemiz gereken yegâne insan, peygamberler peygamberi Hazret-i Muhammed Mustafa sallallâhü aleyhi ve sellemdir. O, âlemlere rahmet olarak gönderilmiştir. İşte sıcak bir aile ortamında merakla okunup dinlenecek bu set, Osmanlı’nın son devrindeki müstesna simalardan, büyük devlet adamı ve tarihçi Ahmed Cevdet Paşa'nın, Kısas-ı Enbiyâ ve Tevârîh-i Hulafâ isimli eserinden kısaltılarak ve sadeleştirilerek hazırlanmıştır. Evladiyelik olan bu eser ehemmiyetine binaen ciltli olarak yayınlanmıştır.
113.10 ₺ -
Elifba Cüzü Boyamalı Hadis Fıkıh Siyer
Tamamı renkli, namaz sureleri ilaveli, yaz kuran kursu bilgileri mevcut.
35.00 ₺ -
Hakikat Arayışı
İslam düşüncesinin zirve isimlerinden olan İmam Gazzâlî’nin, yüzyıllar boyunca tartışmaların odağında olmuş meşhur eseri el-Münkız Mine’d-Dalâl, kendi çağındaki İslâm düşüncesi fikir ve inanç hareketlerini ele almasının yanı sıra şüpheciliğe dair ortaya koyduğu ve o güne kadar benzeri görülmemiş yorumuyla da İslâm düşünce tarihinin en özgün metinlerinden birisidir. Kısaca el-Münkız olarak bilinen bu meşhur eser, Gazzâlî’nin kendi düşünce dünyasındaki büyük değişim ve gelişimi anlattığı bir tür otobiyografik metindir. Elinizde tuttuğunuz metin, dünyanın çeşitli kütüphanelerinde çok sayıda yazma nüshası bulunan el-Münkız’ın bilinen en eski nüshası baz alınarak ve diğer nüshalarla karşılaştırılarak hazırlandı. Gazzâlî’nin hakikat arayışının bir çeşit günlüğü de olan bu büyük eser, erken dönemlerden itibaren hem İslâm dünyasında hem de Batı’da büyük bir ilgiyle karşılanmıştır.
65.70 ₺ -
Gramer Konularına Göre Arapça Soru Bankası
Bu kitap, bilgilerin netliği, yerinde kullanılması ve doğru anlaşılması için öğrencileri sınavlara hazırlayacak ek kaynak ihtiyacını gidermek amacıyla yazıldı. Dilbilgisi kitaplarındaki okuma parçaları ve alıştırmalar da göz önüne alınarak ortalama 30-50 arası soru hazırlandı. Soruların cevapları beş seçenekli olarak test tekniğine uygun biçimde ilgili konuya odaklanarak yapıldı. Hangi kural ile ilgili olarak soru hazırlandı ise hedef bilgi olarak o kural seçildi. Böylece aynı kural değişik açılardan ve defalarca tekrarlanarak ''uygulama ve benzerlerinden ayırt etme becerisi'' kazanılmasına özen gösterildi. Soruların hazırlanmasında sarmal bir yaklaşım izlenerek konular birbiri üzerine yığılan tuğlalar şeklinde değil, iç içe örülen, başı ortası ve sonu arasında sürekli ilişki kurulan bir düzen içinde sunuldu.
103.32 ₺ -
Arapçada Günlük Konuşma Kalıpları
Günlük hayatta en çok kullanılan kalıp ifadeler 4 Bölüm her kalıp için 3'er örnek cümle ile sunuş Tasnifli ve rahat kullanıma uygun bir kitap Arapça pratik dersleri için yepyeni bir kaynak
79.20 ₺ -
Allahı Neden Göremiyorum
Ben küçükken küçücükken büsbüyük sorularım vardı... Allah neredeydi? O'nu neden göremiyordum? Ne kadar büyüktü? Nasıl görünüyordu? Aldığım, aradığım ve bulduğum cevapları; yıllarca öğrencilerimle paylaştım. Ve "Neden isteyen ve merak eden her çocuğa ulaşmasın?" diye düşündüm. İşte elinizdeki bu seri tam olarak böyle ortaya çıktı. Rabbini merak eden, O'nu daha da çok tanımak isteyen meraklı miniklerin sorularına verilebilecek birbirinden makul yanıtları, en anlaşılır şekilde aktarmaya çalıştığım bu serinin; ümmetin güzel evlatlarına faydalı olması duası ile...
74.10 ₺ -
Kıraati Aşere Kaideleri
Kıraat ilmi, Kur’an-ı Kerim’deki kelimelerin nasıl okunacağını ve râvîlerine nispet etmek suretiyle bu kelimeler üzerindeki farklı okunuşları konu edinen ilimdir. Kırâât ilminin amacı, mütevatir ve meşhur kırââtleri öğrenme, muhafaza etme ve okuyabilme melekesi kazanmaktır. Bu ilim sayesinde Kur’an-ı Kerim’in kelimeleri, telaffuz hususunda hatadan, tahrif ve tağyirden korunur ve kırâât imamlarının kırââtleri birbirinden ayırt edilir. Aşere kâideleri adını taşıyan bu çalışma, İstanbul tarîkinin Kastamonulu Ahmet es-Sûfi mesleği esas alınarak hazırlanmış olup iki bölümden oluşmaktadır. Birinci bölüm meratib-i erbaa ile ilgili olup kırâât hakkında kısa ve öz bilgi, kırâât imamları ile râvîleri ve bunların rumuzları, istiâze ve besmele, medler, genel kuralların icrâ edildiği kelimeler, idğâm vb. konuların yanında Verş ve Hamza kırââtinin mîzanlarını ihtiva etmektedir. İkinci bölüm ise mertebeteyn kısmı olup bu bölümde med mertebeleri ile Verş ve Hamza kırââtinin mîzanları ele alınmıştır.
62.00 ₺ -
Halebi Sağir Kelime Anlamlı Tercümesi 2 Cilt Takım
Osmanlı fukahâsından İbrahim el-Halebî’nin (rahimehullâh), Gunyetü’l-Mütemellî isimli kitabının muhtasarı mahiyetinde olan eser, İsmailağa Fıkıh ve Te’lif Kurulu tarafından kelime manalı ve toplu olarak tercüme edilip yayıma hazırlanmıştır. Müellifin Mukaddimesi: Bütün hamdler, “ibadeti, saadet köşkünün anahtarı, ululuk ağacının yükselme mahalli, güzel yüce mertebe ve ziyadeye/cennet ve Cemâlullâh’a ulaşmanın işaret mahalli kılan ve namazı ibadeti ayakta tutan direkler, yükseklerinin zirvesi ve hükümlerinin umdesi yapan” Allah Teâlâ’ya mahsustur. Salât ve selam, yaratılmışların en faziletlisi, gözünün nuru namazda kılınan efendimiz Muhammed (Sallallâhü Aleyhi ve Sellem)in, Âl’inin ve dinin gümüş ve altın madeninden kurtuluşa eren ashâbının üzerine olsun. Sonra, zengin Rabbinin rahmetine muhtaç olan İbrahim b. Muhammed b. İbrahim el-Halebî şöyle der: “Münyetü’l-Musallî” kitabını şerh etmiş, ismini “Gunyetü’l Mütemellî” koymuştum. Fakat onda yeni başlayanlar ve sınırlı kapasitesi olanlar için bıkkınlığı gerektirecek bazı uzatmalar gördüm. Bu sebeple talebelere kolaylık, istekli olanlara bahşiş olsun diye onun inci gibi delillerini kısaltmak, faydalı meselelerini çoğaltmak istedim. Her istekte kendisinden yardım istenen, sadece noksan sıfatlardan münezzeh kemal sıfatlarla muttasıf olan Allah Teâlâ’dır. Başlangıç ondan olduğu gibi, dönüş de sadece O’nadır. O bana kâfidir ve ne güzel vekildir.
620.00 ₺ -
Mutünul Akaid Arapça
Bu eserde Akâid konusunda beş temel metin bir kitap haline getirilmiş ve dipnotlarla zenginleştirilmiştir. 1. el-Fıkhü’l-ekber: Ebû Hanîfe Nu‘mân b. Sâbit b. Zûtâ b. Mâh (ö. 150/767) 2. el-Akidetü’t-Tahâviyye: Ebû Ca‘fer Ahmed b. Muhammed b. Selâme el-Ezdî el-Hacrî el-Mısrî et-Tahâvî (ö. 321/933) 3. Akâidü’n-Nesefî: Ebû Hafs Necmüddîn Ömer b. Muhammed b. Ahmed en-Nesefî es-Semerkandî (ö. 537/1142) 4. Bedʾü’l-Emâlî: Ali b. Osman el-Ûşî’nin (ö. 575/1179 [?]). 5. es-Sevâdü’l-Aʿzam: Ebü’l-Kâsım İshâk b. Muhammed b. İsmâîl el-Kâdî el-Hakîm es-Semerkandî (ö. 342/953).
150.00 ₺ -
-
Hz Fatımanın Çeyizi ve Düğünü
Alemlere rahmet olarak gönderilen bir peygamberin ümmeti olarak hayatımızın her alanında Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bizlere en kâmil örnektir. Aynı şekilde Ehlibeyt'in her bir ferdi de bizler için en güzel örneği teşkil etmektedirler. Bizler düğünlerimizde Şeriatımıza aykırı olan durumları ele alıp Hz. Fâtıma'nın örnekliğinde çözüm bulmak için elinizdeki eseri kaleme aldık. Bu örneklik için ise Hz. Fâtıma'nın hayatından bir bölümü sizlere aktaracağız: "Çeyizini ve Düğününü." Çoğu eserde az veya çok değinilmesinin yanında bizler müstakil bir çalışma ile bu konuyu sizlere aktarmaya çalışacağız. Allah Resûlü (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Hz. Fâtıma (radıyallahu anhâ) hakkında "O Cennetlik Kadınların Efendisidir" buyurmaktadır. Şimdi!.. Hemcinsiniz olan bir hanımefendiyi örnek almak istiyorsanız; "Elalem ne der?"i bırakıp "Allah ne der?" kaygısı duymalısınız. Falancaları değil Peygamber kızının düğününü örnek almalısınız. Çünkü; onun düğünü ve düğün hazırlıkları Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in gözetimi altında yapılmıştır. Her bir anı Allah'ın rızasına uygun olmuştur. Ashab-ı Kiram'ın tabiri ile onun düğünü "En güzel düğün"dür.
40.30 ₺ -
-
MUHAMMED MASUM Urvetül Vuska
Birinci eser; İmam-ı Rabbani Hazretleri’nin sevgili talebesi ve oğlu, büyük evliya Muhammed Ma’sum Faruki Hazretleri’nin hayatını anlatıyor. Sözleri hasta kalplere deva, bakışları ruhlara gıda olan Muhammed Masum Faruki Hazretleri; Beyazid-i Bistami, Cüneyd-i Bağdadi, Şah-ı Nakşibend, Alaaddin-i Attar, Ubeydullah-ı Ahrar (kadesallahü esrarehümü’l aziz) gibi Ümmet-i İslamda gelmiş evliyalardandır. İkinci büyük eser ise, İmam-ı Rabbani Hazretleri’nin Mektubatı’nda Ehl-i sünnetin doğru itikadını edinmek için, büyük imam Türpüşti’nin Risalesini okumak pek münasiptir. Anlaşılması da kolaydır. Sohbetteki derslerinizde okursanız çok iyi olur diye bahsettiği Fadlullah bin Hasan Türpüşti’nin Risalesi. Eserde, İmamın esasları ile kitap, sünnet ve icma-i ümmete göre itikada ait meseleler anlatılıyor. Süleyman KUKU
87.50 ₺ -